25 results on '"Saatcioğlu, Cem"'
Search Results
2. Dış dengenin sağlanmasında döviz kuru politikaları ve 1980 sonrası Türkiye uygulamaları
- Author
-
Saatcioğlu, Cem, Şanlı, Cemal, and Diğer
- Subjects
Balance of payments ,Turkey ,Economics ,Exchange rate policies ,After 1980 ,Exchange rate ,Ekonomi - Abstract
275
- Published
- 2000
3. Avrupa Birliği'nin sanayi politikası çerçevesinde Alman-Türk sanayi politikaları: İmalat sanayi üzerine bir araştırma
- Author
-
Çelikok, Kaan, Saatcioğlu, Cem, and Avrupa Birliği Anabilim Dalı
- Subjects
Economics ,Ekonomi - Abstract
Bu çalışmayla, tarihsel süreç içerisinde içinde bulunulan koşulların Avrupa Birliği'nin sanayi politikasına yansımalarının ve bu yansımaların Alman-Türk sanayi politikalarına etkilerinin incelenmesi; Endüstri 4.0 sürecinin Alman-Türk sanayileri üzerindeki olası etkilerinin tespit edilmesi; Alman-Türk imalat sanayilerinin teknoloji yoğunluklarına göre ihracatta rekabet gücünün belirlenmesine yönelik Balassa indeksi çerçevesinde yapılan analiz neticesinde, Türk sanayiinin katma değer yaratmada yaşadığı sorunların, Gümrük Birliği sonrası oluşan asimetrik dezavantajlardan mı yoksa diğer iç ve dış politik etkilerden mi kaynaklandığının belirlenmesi amaçlanmıştır.Bu kapsamda çalışmanın ilk bölümünde sanayi ve sanayi politikası, Avrupa Birliği'nin sanayi ve rekabet politikaları kavramlarına teorik ve tarihsel açıdan yaklaşılmış; ikinci ve üçüncü bölümlerde Alman-Türk sanayi politikalarının Avrupa Birliği sanayi politikasına paralel olarak tarihsel gelişimleri, Endüstri 4.0 temel yaklaşımı olmak üzere yaklaşımları ve temel politika alanları ile ilişkileri açısından ayrıntılı olarak incelenmiş; uygulama bölümü olan son bölümde ise araştırma kapsamına giren iki ülke olan Almanya ve Türkiye günümüzdeki uluslararası konumlarına getiren süreçler açısından irdelenmiş; her iki ülkenin imalat sanayileri verimlilik, kapasite kullanım oranları, katma değer, üretim endeksi, AR-GE harcamaları ve istihdam şeklindeki seçilmiş göstergeler açısından karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve nihayetinde Alman-Türk imalat sanayilerinin ihracattaki rekabet gücü Gümrük Birliği sonrası süreci kapsayan 1996-2018 yılları için analiz edilmiştir. Söz konusu analiz için veri seti olarak BM Ticari Ġstatistik Veribatanı (UN Comtrade)'nda yer alan SITC Rev.3, 3 haneli ürün ve/veya ürün grupları kullanılmış olup; teknoloji düzeylerine göre düşük, orta ve yüksek teknoloji yoğunluğuna sahip toplamda 134 ürün ve/veya ürün grubuna dair ihracatta rekabet gücü değerleri, Béla Balassa (1965) tarafından geliştirilen, Balassa Ġndeksi (RCA) rekabet gücü ölçüm yöntemi ile her iki ülke ve teknoloji grubu için ayrı ayrı hesaplanmıştır.Yapılan çalışma, Avrupa Birliği'nin sanayi politikası araçları ile de paralellik göstermesi açısından, sanayide katma değer ve ürün çeşitliliği elde edebilme adına sanayi politikasının rekabet politikası, ticaret politikası, inovasyon politikası ve eğitim politikası olarak belirlenmiş temel politika alanlarından desteklenmesi gerekliliğini ortaya koymuştur. Almanya'da başlatılan Endüstri 4.0 sürecinin Türkiye tarafından da takip edilmesinin ekonomik, ekolojik ve sosyal etkiler oluşturacağı ve karşımıza çıkacak iktisadi, sosyal ve diğer önemli göstergeler açısından olumlu ilerleme kaydedilmesi için çaba sarf edilmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Gümrük Birliği'nden kaynaklı asimetrik dezavantajların Türk sanayiinin katma değer oluşturma çabasına ket vurmuş olabileceğini ancak bunun tek gerekçe olmadığını ve bu noktada özellikle AR-GE yatırımlarının önemi vurgulanmıştır. Almanya'nın imalat sanayiinde verimlilik, kapasite kullanım oranları, 1996-1998 arası istisnai yılları harici katma değer, üretim, AR-GE harcamaları, istihdam gibi göstergeler açısından Türkiye'ye karşı üstünlüğe sahip olduğu bilinmektedir. Bu doğrultuda, Alman imalat sanayii ihracatının 1996-2018 yılları arasındaki ihracattaki rekabet gücünün Almanya'nın ihracata yönelik sanayi hamlelerine rağmen yüksek teknoloji yoğunluğunda güçlü veya orta dereceli olmayıp; zayıf dereceli olmasında üretimin iktisadi ve coğrafi maliyet avantajları nedeniyle Çin başta olmak üzere Doğu ülkelerine kaymasının etkili olduğu düşünülmektedir. Almanya ayrıca, düşük teknoloji yoğunluğunda ihracatta rekabet gücü açısından dezavantaja sahip; orta teknoloji yoğunluğuna göre ihracatta zayıf dereceli karşılaştırmalı rekabet üstünlüğüne sahip bir ülkedir. Türkiye ise, düşük teknoloji yoğunluğuna göre ihracatta orta dereceli karşılaştırmalı rekabet üstünlüğüne; orta teknoloji yoğunluğuna göre ihracatta zayıf dereceli karşılaştırmalı rekabet üstünlüğüne sahiptir. Türkiye, yüksek teknoloji yoğunluğuna göre ihracatta rekabet gücüne sahip değildir.Anahtar kelimeler: Avrupa Birliği, Almanya, Türkiye, Sanayi Politikası, Açıklanmış Karşılaştırmalı Üstünlükler Endeksi In this study, it is aimed to examine the reflections of the current conditions on the industrial policy of the European Union and the effects of these reflections on the German-Turkish industrial policies; identifying possible impacts of the Industry 4.0 process on German-Turkish industries; as a result of the analysis conducted within the framework of the Balassa index to determine the competitiveness of exports in terms of technology densities of the German-Turkish manufacturing industries, it is aimed to determine whether the problems experienced by the Turkish industry in creating added value stem from the asymmetric disadvantages after the Customs Union or other domestic and foreign political effects.In this context, in the first chapter of the study, the concepts of industry and industrial policy, industrial and competition policies of the European Union have been approached from the theoretical and historical perspective; in the second and third chapters, the historical development of German-Turkish industrial policies in parallel with the industrial policy of the European Union is examined in detail in terms of their approaches, including the basic approach of Industry 4.0, and their relations with the main policy areas; in the last and application chapter Germany and Turkey, two countries covered by the survey have been analyzed in terms of the process of bringing to today's international position; the manufacturing industries of both countries were analyzed comparatively in terms of productivity, capacity utilization rates, value added, production index, R & D expenditures and employment indicators and finally the competitiveness of German-Turkish manufacturing industries in exports was analyzed for the years 1996-2018 covering the post-Customs Union process. SITC Rev.3, 3 digit product and/or product groups included in the UN Commercial Statistics Database (UN Comtrade) was used as data set for the analysis; competitiveness values of 134 products and/or product groups in total with low, medium and high technology density according to technology levels have been calculated separately for both countries and technology groups using the competitiveness measurement method the Balassa Index (RCA), which was developed by Béla Balassa in 1965.The study has shown that in order to obtain added value and product diversity in industry, industrial policy should be encouraged by the main policy areas determined as competition policy, trade policy, innovation policy and education policy in order to show parallelism with the industrial policy tools of the European Union. The monitoring of the Industry 4.0 process by Turkey, which was launched in Germany will create economical, ecological and social impacts and efforts should have been made to make positive progress in terms of economic, social and other important indicators. It was emphasized that the asymmetric disadvantages arising from the Customs Union might have hampered the efforts of Turkish industry to create added value, but this was not the only reason and especially R & D investments are important at this point. It is known that Germany has superiority to Turkey in the manufacturing industry by the indicators such as productivity, capacity utilization rates, value added (except for the years between 1996-1998), production, R & D expenditures and employment. In this respect, the answer of the question why German manufacturing industry exports between 1996 and 2018 is not strong or moderate and only weak compatitive in high technology density can be given with the shift of the production to Eastern countries especially to China due to the economic and geographical cost advantages. Germany also has a disadvantage in terms of competitiveness in exports at low technology density and has weak comparative advantage in exports according to medium technology intensity. Turkey has moderate comparative advantage in exports by low technology intensity and weak competitive comparative advantage in exports according to medium technology intensity. Turkey has comparative disadvantage in exports by high technology intensity.Key words: European Union, Germany, Turkey, Industrial Policy, Revealed Comparative Advantage Index 310
- Published
- 2019
4. İşletmelerde bütçe sisteminin analizi: futbol sektöründe bir uygulama
- Author
-
Çakir, Nazife, Saatcioğlu, Cem, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Economics ,Ekonomi - Abstract
Futbol organizasyonu, ekonomik değerinin artmasıyla birlikte bir endüstri halini almıştır. Futbol kulüplerinin, gerek rekabet edebilirliklerini ve sürdürülebilirliklerini sağlamak için gerekse bağlı oldukları federasyonların yaptırımları nedeniyle verimli ve etkin bir biçimde yönetilmesi bir gereklilik olmuştur. Bu gereklilikler, kulüplerin varlıklarını sürdürebilmeleri için bütçe, planlama ve kontrol süreçlerine daha fazla önem vermelerine neden olmaktadır.Bu çalışmada, ilk bölümde bütçe kavramı detaylı açıklanmıştır. Bütçe sistemleri ikinci bölümde analiz edilmiş olup son bölümde ise önce futbol kulüplerinin gelir ve gider kalemleri, geçmiş yıl finansal tablolarından yararlanılarak incelenmiştir ve sonrasında bir futbol kulübü bütçe uygulaması detaylı incelenmiştir. Football organization has become an industry with increasing economic value. It has been a necessity to manage football clubs efficiently and effectively, both in order to ensure their competitiveness and sustainability, and because of the sanctions of the federations they are affiliated with. These requirements cause clubs to pay more attention to budget, planning and control processes in order to survive.In this study, the conceptual framework of budget is explained in detail in the first section. Budget systems are analyzed in the second section and in the last section, income and expense items of football clubs are examined by using the financial statements of the previous year and then a football club budget application is examined in detail. 161
- Published
- 2019
5. Innovation activities within the scope of new economy: An implementation on OECD countries and Turkey
- Author
-
Bildirici, Ülkü, Saatcioğlu, Cem, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Turkey ,Economics ,Knowledge economy ,Economy ,Ekonomi ,OECD countries ,Innovation ,Endogeneous growth ,New economy - Abstract
ÖZGünümüz dünyasında, bilgi, teknoloji ve inovasyon faaliyetleri kaynaklı, yapısal değişim ve dönüşümler yaşanmaktadır. Bu yeni ekonomik değişim ve dönüşüm bilginin inovasyon süzgecinden geçirilerek ticari boyut kazanmasını sağlamaktadır. `Yeni ekonomi` kavramının odak noktasını oluşturan bilgi artık ülkelerin rekabeti için en önemli güç unsuru olarak kabul edilmektedir. Bilgiye sahip olmanın bir güç olduğu bilincine sahip olan ülkeler ekonomik büyüme ve kalkınma süreçlerinde inovasyon ve Ar-Ge temelli politikalara öncelikli olarak yer vermektedir. Özellikle gelişmiş ülkelerin inovasyona ilişkin başarıları uzun dönemde bu ülkelerin ekonomik büyüme rakamlarına yansımaktadır. Bilginin uluslararası rekabette bir güç ve strateji unsuru olduğu günümüz Türkiye'sinde ekonomik büyüme ve kalkınmanın sağlanmasında inovasyon göstergeleri önemli rol oynamaktadır.Bu doğrultuda çalışmada öncelikle yeni ekonomi ve inovasyon ile ilgili temel kavramlar, yaklaşımlar ve modeller ele alınmıştır. Ardından, OECD ülkelerindeki yeni ekonomi eğilimlerine ve Türkiye'nin inovasyon politikalarını yansıtan bilim ve teknoloji politikalarına yer verilmiştir. Daha sonra; OECD'nin inovasyon ve teknoloji göstergeleri arasından Türkiye'nin de verilerinin olduğu, güncel ve çalışmanın içeriği ile uyumlu 16 seçili inovasyon göstergesi kullanılarak, çok değişkenli ölçekleme analizi ve kümeleme analizi uygulanmıştır. Bu analizler ile OECD ülkelerinin inovasyonda birbirleriyle benzerlikleri ve farklıların ortaya konulması ve yeni ekonomi ve inovasyon bağlamında Türkiye'nin diğer OECD ülkeleri arasındaki yerinin belirlenerek yorumlanması amaçlanmaktadır.Anahtar Kelimeler: Yeni Ekonomi, İnovasyon, İçsel Büyüme, OECD Today's world witnesses structural alterations and transformations originating from technological and innovational activities. These new economical alterations and transformations make information have a commercial aspect by passing it through the screen of innovation. Information, being the focal point of the new economy notion, is now accepted as the most important power factor for the competition among countries. The countries, having the consciousness that possessing the information is a power, give innovation and R&D based policies priority in their development processes. Especially, the innovation success of developed countries is reflected in their economic growth figures. In today's Turkey, where information is a power and strategy factor for international competition, innovation indicators have an important role in ensuring economic growth and development.In this direction, primarily the main concepts, approaches and models about new economy and innovation are discussed in this study. After that, the new economic tendencies in OECD countries and the scientific and technological policies reflecting Turkey's innovation policy are mentioned. Afterwards, among OECD's innovation and technological indicatiors, 16 selected up-to-date indicators including Turkey's data and being coherent with the study's content are used and multivariate scaling analysis and cluster analysis are implemented. The aim of these analyses is to identify the similarities and differences of innovation among OECD countries and to determine and interpret Turkey's position among OECD countries in terms of new economy and innovation.Key words: New Economy, Innovation, Endogenous Growth, OECD 239
- Published
- 2017
6. Ulaştırma harcamaları - iktisadi büyüme ilişkisi: Türkiye üzerine ekonometrik bir uygulama
- Author
-
İncekara, Beyhan, Saatcioğlu, Cem, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Economics ,Transportation economy ,Econometric analysis ,Transportation ,Ekonomi ,Economic growth ,Transportation expenditures - Abstract
Bu çalışma, Türkiye'de ulaştırma harcamaları ile iktisadi büyüme ilişkisini incelemeyi hedeflemiştir. Ulaştırma sektörü, bir ülkenin hem üretim gücünü oluşturması hem de yatırımların ekonomide yarattığı etkiler açısından oldukça önemlidir. Bu nedenle, çalışmada öncelikli olarak ulaştırmanın ve iktisadi büyümenin genel ve teorik çerçevesi çizilmiştir. Buna ek olarak, bu çerçeve kapsamında Türkiye'de ulaştırmanın tarihine ve güncel durumuna ulaştırma modları itibariyle değinilmiştir. Ayrıca Türkiye'deki GSYİH, enflasyon, ihracat, ithalat ve yabancı yatırımlar gibi makroekonomik göstergelerle ulaştırmanın yeri saptanmıştır. Çalışmada ulaştırma sektörünün yapısının yanı sıra Türkiye'deki iktisadi büyüme ve ulaştırma harcamaları arasındaki ilişki irdelenmiştir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye'de ulaştırma harcamaları ile iktisadi büyüme arasındaki ilişkiyi ve bu ilişkinin yönünü 1960-2014 dönemi için tespit etmektedir. Toda Yamamoto ekonometrik analiz yöntemi kullanılarak gerçekleştirilen analiz bulgularına göre, kamu harcamaları kapsamında ele alınan ulaştırma harcamalarındaki artış iktisadi büyümeyi etkilememektedir. Buna karşın, iktisadi büyüme arttıkça ulaştırma harcamaları da artmaktadır. Çalışmanın bulguları Wagner Yasası'yla örtüşmektedir. Wagner Yasası'na göre iktisadi büyüme arttıkça kamu harcamaları artış göstermektedir.Anahtar Kelimeler: Ulaştırma harcamaları, ulaştırma ekonomisi, iktisadi büyüme, Toda Yamamoto analizi This study aims to explore the relationship between transportation expenditures and economic growth in Turkey using an econometric method. Transportation sector plays a crucial role for a country in terms of both creating their production potentials and having the impacts of investments on the economy. In this context, general (conceptual) and theoretical framework of transportation economics and economic growth were drawn primarily. Afterwards, historical and current state of transportation economics in Turkey were analyzed based on the modes of transportation within this framework. Besides, the role of transportation economy on Turkey's macroeconomic indicators such as GDP, inflation, export, import, and foreign investments was identified. In addition to the structure of transportation economics in Turkey, growth periods in Turkey were also examined. The purpose of this study is to determine the relationship between economic growth and transport spending in Turkey and the direction of this relationship for the period between 1960 and 2014. According to the findings of the analysis carried out using econometric analysis method, namely Toda Yamamoto, the increase in the transportation expenses covered in public expenditure does not affect the economic growth. However, the increase in economic growth increases transport costs. The findings of the study provide a consistent result with the policy of Wagner Act. According to Wagner Act, the increase in economic growth shows an increase in government spending.Key Words: Transportation Expenditures, Transportation Economics, Economic Growth, Toda Yamamoto Analysis 177
- Published
- 2016
7. An econometric analysis on financial fragilities and international capital flows to developing countries
- Author
-
Boğa, Semra, Saatcioğlu, Cem, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Portfolio investments ,Economics ,Panel data models ,Capital movements ,Econometric analysis ,Ekonomi ,International capital movements ,Financial fragility ,Developing countries ,Foreign capital investments ,Foreign direct investments - Abstract
Bu çalışmanın amacı, halen tartışılmakta olan finansal kırılganlıkların gelişmekte olan ülkelere yönelik uluslararası sermaye akımlarını ne yönde etkilediğini ortaya koymaktır. Yabancı sermaye yatırımlarının ekonomik, politik ve sosyal belirleyicilerini açıklayan birçok çalışma bulunmaktadır. Ekonomik göstergeler içinde yer alan finansal kırılganlık göstergelerinin henüz çok fazla kullanılmamış olması ve finansal kırılganlık konusunun gelişmekte olan ülke analizlerinde sıklıkla yer alması, çalışmada bu faktörlerin incelenmesinin temel gerekçesini oluşturmuştur. Kırılganlık kavramı ile ilgili var olan çalışmalar, çoğunlukla kırılganlık göstergelerinin krizleri tahmin edebilme gücünü ölçmeye yöneliktir. Bu çalışmada ise, bu göstergelerin uluslararası sermaye akımları ile ilişkisi üzerinde durulacaktır. Literatürde bu ilişkiyi ölçmek üzere yapılmış olan çalışmalarda farklı sonuçlar bulunmuştur. Çalışmada Meksika, Arjantin, Brezilya, Tayland, Rusya ve Türkiye'ya ait panel verilerle, 1992-2014 dönemi için ampirik modelleme yapılmıştır. Modeli tahmin etmede sabit etkiler yaklaşımı kullanılmıştır. Tahmin sonuçlarına göre, reel efektif döviz kuru ve M2/Rezervler rasyosu ile doğrudan yabancı yatırımlar arasında ters, reel efektif döviz kuru ve yurt içi kredi büyümesi ile portföy yatırımları arasında ise pozitif bir ilişki bulunmuştur. Modeller bir bütün halinde değerlendirildiğinde değişkenlerin modeli açıklama gücü zayıftır. Dolayısıyla, gelişmekte olan ülkelerde finansal kırılganlık göstergeleri ile uluslararası sermaye akımları arasında güçlü bir ilişkinin varlığından söz edilememektedir.Anahtar Kelimeler: doğrudan yabancı yatırım, portföy yatırımları, gelişmekte olan ülkeler, finansal kırılganlık, panel veri analizi. The aim of this study is to explore the impact of currently debated concept of financial fragilities on international capital flows to developing countries. Numerous studies exist in literature explaining the economic, political and social determinants of international capital flows. Although the concept of financial fragility takes place frequently in developing country analysis, the lack of studies using the financial fragility indicators as an economic determinant has been the main motive for this study. Existing literature on the concept of fragility focuses mainly on measuring the power of indicators to predict the crises. This study investigates the relationship between the fragility indicators and international capital flows. Existing literature studying this relationship reveals contradictory results.This study estimates an empirical model using panel data on Mexico, Argentina, Brazil, Thailand, Russia and Turkey covering the period from 1992 to 2014. Fixed effects approach has been adopted to predict the models. According to regression results, real effective exchange rate and M2/Reserves ratio negatively impact the foreing direct investment inflows and real effective exchange rate and domestic credit positively impact the portfolio invesment inflows. However, the overall explanatory power of the variables in both models is quite low. So, this study reveals no strong relationship between financial fragilities and international capital flows in developing countries.Key Words: foreign direct investment, portfolio investment, developing countries, financial fragility, panel data analysis. 190
- Published
- 2016
8. Sağlık ekonomisi çerçevesinde sağlık hizmetleri ve sağlık harcamalarının karşılaştırmalı analizi: OECD ülkeleri ve Türkiye örneği
- Author
-
Loş, Nilüfer, Saatcioğlu, Cem, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Economics ,Health expenditures ,Comparative analysis ,Ekonomi ,OECD countries ,Health economics ,Health services ,Health policy - Abstract
Sağlıklı bireylerden oluşan bir toplum; ülke için, sosyal ve siyasi fayda üretmenin yanı sıra beşeri sermayenin kalitesinin yükselmesi açısından ekonomik performansa da katkıda bulunmaktadır. Ekonomi ile sağlık arasındaki bu yakın ilişki, çok sayıda araştırmanın zeminini oluşturmaktadır ve bu çalışmalar sağlık ekonomisinin doğmasını sağlamıştır. Sağlık ekonomisi konusunda ortaya konulan teorik ve uygulamalı çalışmalar, sağlık ve ekonomi ilişkisinin anlaşılmasını ve bu ilişki üzerinden etkili sağlık politikaları üretilmesini sağlamak açısından önemlidir.Bu çalışmada OECD'ye üye 34 ülkenin sağlık hizmetleri ve sağlık harcamaları ile ilgili göstergeleri kullanılarak, çok boyutlu ölçekleme analizi ile ülkelerin birbirlerine olan benzerliklerinin ve farklılıklarının ortaya konulması amaçlanmıştır. Analizde elde edilen boyutlara göre ülkelerin koordinatları Öklid Uzaklığı Grafiği'ne yansıtılmış ve ülkelerin birbirlerine göre konumları elde edilmiştir. Ülkelerin konumları, benzerlikler ve farklılıkları ele alınarak ülkeler yedi farklı gruba ayrılmıştır. Çalışmada gerçekleştirilen çok boyutlu ölçekleme analizi sonucunda Türkiye'nin en yüksek benzerlik gösterdiği ülkenin Meksika olduğu görülmektedir. Türkiye'nin en farklı olduğu ülkeler ise ABD, İsviçre ve Norveç'tir.Anahtar Kelimeler: Sağlık ekonomisi, sağlık hizmetleri, sağlık harcamaları, OECD. A society that consists healthy individuals has contribution to economical performance in point of the rising of human capital as well as generating social and political benefits for the country. The closer relationship between economy and health that forms the basis of a lot of studies and those studies led to the emergence of health economics. The theoretical and practical studies reveal about the health economics are important because of the understanding the relationship between health and economy and ensuring effective health policies to be produced through this relationship.In this study,the aim is to propound the similarities and differences with each other countries via using indicators of 34 countries which members of OECD, using multi dimentional scaling.The coordinates of the country according to the sizes obtained in the analysis had reflected in the Euclidean Distance chart and the relative positions of the countries had obtained.The countries had divide by seven different group according to position of countries, similarities and differences. As a result of the multi dimentional scaling analysis that in this study, Turkey is seen as the highest similarity showed that the country of Mexico. And according to selected indicators, Turkey is the country which is the most diverse US, Switzerland and Norway.Key Words: Health economics, health services, health expenditures, OECD 151
- Published
- 2016
9. Bankacılık sektöründe türev araçlarının yeri ve Türk bankacılık sektörüne etkileri
- Author
-
Bayindir, Muhammet Selçuk, Saatcioğlu, Cem, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Banks ,Turkish banking sector ,Economics ,Futures markets ,Ekonomi ,Banking sector ,Derivatives - Abstract
Bankacılık bilişim ve teknoloji alanında gelişmeleri oldukça yakın takip eden, bünyesinde çeşitli disiplinlerden üst düzey personel çalıştıran bir sektör olarak son yıllarda öne çıkmaktadır. Bankacılıkta büyüme ve karlılık sıkıntılılarının yaşandığı dönemlerde yeni ürünler ve özel yöntemler geliştirilerek sıkıntılar aşılmaya çalışılmaktadır. Bu ürünlerin ve özel yöntemlerin başında türev araçlar gelmektedir. Çalışmada türev araçlarının nasıl doğduğu ne gibi çeşitleri olduğu ve hangi alanlarda kullanıldığı araştırılarak bankacılık sektöründeki yeri tespit edilmeye çalışılmıştır. Küresel bankacılığın gelişimine türev araçlarının en önemli katkısı farklı para cinslerinden kaynaklı risklerin elimine edildiği swap (takas) türevlerinin kullanımı olduğu anlaşılmaktadır. Bu mekanizma ile pek çok yabancı kurum gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere kredi verme mekanizmalarını kullanmışlardır. Ülkemiz bankaları da bu yapıdan özellikle 1990'lı yılların ortasından itibaren yararlanmaya başlamıştır. Bankalarımızın gelişimine yurtdışı kurumlardan elde edilen sendikasyon ve sekuritizasyon kredilerinin önemli katkıları olmuştur. Bu krediler kullanılırken aynı zamanlarda türev piyasalar da aktif hale gelmeye başlamıştır. Günümüzde bankalarımız bilançolarında bulunan yabancı para pozisyonlardan kaynaklanan risklerin bertaraf edilmesi amacıyla yoğun şekilde türev araçları kullanmaktadırlar. Türev araç kullanışının bir diğer yolu olan varlık yaratma süreci, küresel bankacılık sisteminde özellikle de Amerika'da çok fazla kullanılmaktadır. Belirli bir büyüklüğe gelen Amerikan bankaları büyümelerini sürdürmeleri için gerekli duydukları kaynakları bilançolarındaki kredileri varlıklaştırıp satarak elde etmişlerdir. Bu mekanizma ülkemizde henüz çok fazla aktif olarak kullanılmamaktadır. Yakın zamanlarda katılım bankacılığında uygulanmaya başlayan kira sertifikaları ile bu alanda bir adım atılmıştır. Ancak henüz küresel ölçeklere göre oldukça düşük arz bulunmaktadır. Bankalarımız gelişim için kaynak arayışı içindedir. Sadece yabancı döviz cinsinden elde edilecek kaynaklar hem takas maliyetleri hem de riskleri nedeniyle öz kaynak karlılığını düşürmektedir. Bu nedenle varlığa dayalı menkul kıymet yaratım süreci bankacılığımız için önemli bir gelişme alanı olarak ortaya çıkacaktır.Anahtar Kelimeler: Türev araçlar, bankacılık, finansman ihtiyacı, sendikasyon, varlığa dayalı menkul kıymet. Banking stands out as an industry which following in the development of the information and technology and employing high-level staf from various disciplines. When in the period of growth and profitability difficulties experienced in the sector, new technics and special methods needing has emerged. One of the most important developed new tools are derivatives. It has tried to examined in the study how the derivatives emerged, what kind of varieties originated, which areas they used and tried to determine their role in the banking sector. It is understood that the use of derivative instruments has significant contribution to the development of the global banking with swap instruments which eliminates the risks associated with different currencies. Many financial trusts used this mechanism for creating huge amount of credit lines to the developed and developing countries. Our country banks since mid 1990s have started to benefit from this mechanism.Sydications and securitization loans have made significant contributions to development of the our banks. While starting to used these credit lines at the same time the derivatives emerged at our banking system. Today, Turkish banks are using derivatives extensively to eliminate the risk arising from the foreing currency position in the balance sheets. Another version of derivative transaction are being used to the securitizations process at the global banking system, especialy in America. Us banks that have a certain size, achieved necessary resources for continuing their growth by selling certain credits from their balance sheets via securitization process. This proces are known in our country but not have active using. Sukuk sertificates are being created by participations banks recently, however these are still quite low compared to global supply. Our banks are in the search for resources to contunie their growth. Foreing resources contain currency risk and reduces the return on equity because of swap costs. Therefore, we thouht asset-backed securities will emerge as a major growth area for our banks in the near future. Keywords : Derivative instruments, banking industry, financing needs, syndcations, securitizations. 206
- Published
- 2016
10. Demokrasi ve iktisadi kalkınma arasındaki ilişki üzerine ampirik bir araştırma
- Author
-
Karaca, Orhan, Saatcioğlu, Cem, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Development policies ,Siyasal Bilimler ,Economic development ,Economic effect ,Economics ,Political Science ,Ekonomi ,Development ,Democracy - Abstract
Bu çalışmada demokrasi ile iktisadi kalkınma arasındaki ilişki araştırılmıştır.Bu ilişki üç yönden ele alınmıştır. İlk olarak iktisadi kalkınmanın demokrasiye etkisibulunmaya çalışılmıştır. İkinci olarak demokrasinin ekonomik büyüme üzerindekietkisine bakılmıştır. Üçüncü olarak demokrasi ile iktisadi kalkınma düzeyi veekonomik büyüme arasındaki nedensellik ilişkisi araştırılmıştır. Çalışmada 162ülkenin 1960-2010 dönemine ait beşer yıl aralıklı verileriyle panel veri analizleriyapılmıştır. Analiz sonuçları, iktisadi kalkınmanın demokrasi üzerinde zayıf bir etkisiolduğunu göstermiştir. İktisadi kalkınma düzeyindeki artış demokrasi düzeyiniyükseltmekte ama bu etki ancak uzun dönemde gözle görülür hale gelmektedir.Demokrasinin ekonomik büyüme üzerinde bir etkisi bulunamamıştır. Nedensellikanalizlerinde ise demokrasi ile iktisadi kalkınma düzeyi arasında çift yönlünedensellik çıkmış, demokrasi ile ekonomik büyüme arasında nedensellik ilişkisiçıkmamıştır. Bütün bulgular birlikte değerlendirildiğinde, demokrasi ile iktisadikalkınma arasında kısa dönemde bir ilişki olmadığı ama bu ikisinin uzun dönemdebirbirini desteklediği sonucuna varılmıştır.Anahtar kelimeler: Demokrasi, kalkınma, ekonomik büyüme In this study, the relationship between democracy and economic developmentis examined. This relation is handled in terms of three different directions. Firstly,it's tried to find out the impact of economic development on democracy. Second,democracy's impact on economic growth is searched. Third, causality relationshipbetween democracy, the level of economic development and economic growth isexamined. This study includes panel data analysis carried out by using five yearinterval data belonging to 1960-2010 period for 162 countries. The conclusion ofanalysis points out that economic development has a slight impact on democracy.The increase on the level of economic development uplifts the democratic level,however this can be observed visibly only in the long term. An impact of democracyon economic growth is not reached by this study. Through the causality analysis, thisstudy finds out bidirectional causality between democracy and the level of economicdevelopment, but a causality relationship between democracy and economic growthis not seen. This study reached the conclusion that when all of the findings areconsidered, there is not a relation between democracy and economic development inthe short term, but they support each other through the long term.Keywords: Democracy, development, economic growth 157
- Published
- 2015
11. Finansal krizlerin ekonomik etkileri: Türkiye ve Yunanistan örneği
- Author
-
Göğebakan, Ramazan, Saatcioğlu, Cem, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Turkish economy ,Global crises ,Economic effect ,Greece ,Turkey ,Economics ,Economic crisis ,Financial crisis ,Economical crisis 2008 ,Ekonomi - Abstract
Tarih süreç içinde çok sayıda ekonomik krizler görülmüştür. Toplumları ciddi şekilde etkileyen ve sosyaekonomik sorunlara yol açan ekonomik krizlerin sonuncusu olan ekonomik kriz, 2008 yılında aralarında Lehman Brothers'ın da bulunduğu bazı büyük mali kuruluşların iflası ile derinleşerek dünyaya yayılan küresel kriz haline gelmiştir. İlk başta, ABD'nin mortgage kredilerine bağlı yerel bir finansal çalkantı olarak görülen kriz; kısa sürede dünya finansal sistemini kilitlemiş, birçok finans kurumunun batmasına, birçoğunun ise devletleştirilmesine neden olmuştur. Başta AB ülkeleri olmak üzere, Türkiye'nin de dahil olduğu bir çok ülkeyi etkisi altına almıştır. AB ülkeleri içinde borç krizinin en yoğun hissedildiği ülke Yunanistan olmuştur. Yunanistan ekonomik krizinin nedenleri ve 2008 küresel finansal krizin Türkiye'ye etki kanalları incelendikten sonra, ekonomi üzerindeki etkileri değerlendirilmiştir. Aynı dönemde görülen Yunanistan ekonomik krizi ile Türkiye ekonomik krizi karşılaştırılması yapılmıştır. Tez çalışmamda, Küresel krizin Türkiye ve Yunanistan ekonomileri üzerindeki etkileri irdelenerek, karşılaştırılmıştır. Küresel kriz sonrası Türkiye ve Yunanistan'da, İşsizlik, GSYİH büyüme oranı, cari açık, borç stoku ve sanayi üretimini nasıl etkilediği araştırılarak değerlendirilmiştir. There have been a lot of economicial crisis throughout the history.Global economical crisis have affected the societies seriously and led to various socio- economical problems so far .The last economical crisis that appeared in 2008 deepened with the bankcruptcy of some of the financial foundations like the Lehma Brothers and spread throughout the world. At first sight, it has been seen like a local financial fluctation that was bound to the USA's mortgage that has locked the world financial systems and ended with the bankcruptcy of a lot of financial foundations on the one hand and nationalization of the others in a short time. First of all, the European countries and a lot of other countries including Turkey have been effected by the crisis.Among the European countries Greece has been the country where the debt crisis is the most intensive.In my thesis, the causes of the economical crisis of Greece and the effects of the global financial crisis of 2008 on Turkey have been analysed and assessed. The Greek economical crisis and the Turkish economical crisis of the same period have been compared.The effects of the global crisis on Greek and Turkish economy have been studied and compared.Unemployment after the global crisis in Greece and Turkey, GDP growth rate, the current account deficit, the debts and how the industrial production has been affected , have been studied and assessed. 155
- Published
- 2014
12. İstihdam politikalarının etkinliği: Türkiye - Avrupa Birliği örneği
- Author
-
Çelikok, Kaan, Saatcioğlu, Cem, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Economics ,Ekonomi - Abstract
Avrupa Birliği'ndeki işsizlik oranlarında özellikle 1990'lı yıllarda bir artış gözlemlenmiştir ve Avrupa Birliği artan işsizlik oranlarına karşı stratejiler geliştirmiştir. Avrupa Birliği üyesi ülkelerde görülen düşük istihdam oranları, Avrupa Birliği'ni Lüksemburg Zirvesi'ne ve Avrupa İstihdam Stratejisi'nin oluşumuna sürüklemiştir. Avrupa Birliği İstihdam Politikası Amsterdam Anlaşması ile farklı bir boyut kazanmıştır. Amsterdam Anlaşması'na eklenen ''İstihdam'' başlığı bu konuya olan yaklaşımı değiştirmiştir. Türkiye 1960'lı yıllardan beri işsizlik sorunu ile mücadele etmektedir. Küreselleşmenin ve teknolojik ilerlemenin bir sonucu olarak, özellikle 1980'li yıllardan sonra Türkiye'de işsizlik artmıştır. 1990'lı yıllarda Türkiye'de işsizlik 1994, 1998 ve 1999 krizleri nedeniyle oldukça yüksek kalmıştır. 2001 yılındaki ekonomik krizden sonra Türkiye'de birçok kişi işsiz kalmıştır ve yeni iş sahalarının oluşturulması birkaç yıl için oldukça güç olmuştur. Hızlı nüfus artışı, eğitim politikalarındaki sorunlar, yatırım yetersizliği, kırsal alanlardan kentlere doğru gerçekleşen göçler ve sanayide makine-yoğun tekniklerin kullanılması sorunun daha da şiddetlenmesine yol açmıştır. Son yıllarda, işsizlikte kısmi bir düşüş gözlemlenmiştir. Kuşkusuz ki etkin bir ulusal istihdam stratejisinin oluşturulamaması bu konudaki önemli bir eksikliktir. Bu tez çalışmasında, Avrupa Birliği ve Türkiye'de uygulanan istihdam politikaları ve etkinlikleri karşılaştırılacak ve Türkiye için mümkün olan istihdam politikaları önerilerinde bulunulacaktır.Anahtar Kelimeler: Avrupa Birliği, istihdam, istihdam politikası, Lüksemburg İstihdam Zirvesi, Amsterdam Anlaşması, Türkiye Unemployment in the European Union increased especially in the 1990s due to globalization and the European Union has developed strategies against it. The low employment rates in the member states led the European Union to the Luxembourg employment summit and to the development of the European Employment Strategy. Employment policy in the European Union has gained a different dimension with the Treaty of Amsterdam. ''Employment'' title, which was added to Amsterdam Treaty has changed the approach to this topic. Turkey has been struggling constantly with the problem of unemployment since the 1960s. Especially after the 1980s as a result of globalization and technological progress unemployment has risen in Turkey. In the 1990s, unemployment in Turkey has remained especially because of the economic crises in the years 1994, 1998 and 1999 quite high. After the economic crisis in 2001, in Turkey, many people have lost their jobs and creating new jobs was relatively difficult for a number of years. Reasons such as rapid population growth, problems in education policy, lack of investment, migration from the country to town and the use of machine-intensive techniques in the industry have caused a further exacerbating the problem. In recent years, a relative decline in unemployment is observed. However, the non-emergence of an effective national employment strategy is an important deficiency in this topic. In the thesis the employment policies and their affectiveness will be compared, which were implemented in the EU and in Turkey and possible empyloyment policies for Turkey will be recommended. Key Words: European Union, employment, employment policy, Luxembourg Employment Summit, Treaty of Amsterdam, Turkey 115
- Published
- 2014
13. Gümrük Birliği çerçevesinde Türkiye - Avrupa Birliği dış ticaret ilişkisinin incelenmesi
- Author
-
Saçkan, Burcu, Saatcioğlu, Cem, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Trade relations ,Turkey ,Economic effect ,Economics ,Customs Union ,European Union ,International trade ,Ekonomi - Abstract
1987 yılındaki tam üyelik başvurusunun Avrupa Birliği tarafından reddedilmesine rağmen Türkiye, AB?den yapılan ithalatta sektörel bazda tarifelerini düşürmüştür. Böylece tek taraflı olarak dış ticaretteki liberalizasyon çabalarını sürdürmüş ve 1996 yılı başı itibariyle yürürlüğe giren Gümrük Birliği kapsamında üçüncü ülkelere karşı ortak gümrük tarifesi uygulamak suretiyle AB ile tarife yapısını uyumlu hale getirmiştir.Avrupa Birliği?ne tam üye olmadan Gümrük Birliği?ne giden tek ülke olan Türkiye halihazırda tam üyelik için müzakere sürecinde bulunmaktadır.Bu çalışma ile Türkiye-AB arasında imzalanan Gümrük Birliği?nin tarihsel gelişimine yer verildikten sonra, Gümrük Birliği?nin Türkiye ekonomisini, statik ve dinamik etkiler açısından nasıl etkilediği ortaya konulmaya çalışılmıştır. 1994-2012 yılları arasındaki dış ticaretin incelendiği analiz sonucunda GB?nin Türkiye?nin AB (12) ülkeleri ile olan dış ticaretini arttırıcı bir etkiye sahip olduğu bulunmuştur. Although, It?s application for full membership in April 1987 was rejected by the Union, Turkey unilaterally pursued its trade liberalization efforts by reducing its sectoral tariffs on its imports from the European Union. Thus Turkey harmonized its tariffication structure with the European Union by starting to apply common external tarriffs for the non-member countries in the context of Customs Union which has been put into effect at the begginning of 1996. Turkey, the first country joined the Customs Union without being a member of the European Union, is currently in the process of accession negotiations with the European Union.This research looks at the historical improvement of Custom Union signed between Turkey and European Union. It focuses on how this Custom Union affects Turkish economy in terms of static effects and dynamic effects which has been appeared recently. It has been found at the result of the study analyzed foreign trade at 1985-2005 period that CU has an increasing effect on foreign trade of Turkey with EU (12) countries. 101
- Published
- 2013
14. Tehlikeli madde lojistiğinde kalite denetleme sistemi ve Türkiye örneği
- Author
-
Akçetin, Eyüp, Saatcioğlu, Cem, and Deniz İşletmeciliği Anabilim Dalı
- Subjects
Deniz Bilimleri ,Quality control system ,Marine ,United Nations ,Economics ,Logistics ,Highway Route with International Furniture Removal Agrement ,Quality management system ,Denizcilik ,Hazardous wastes ,International maritime transport ,Marine Science ,International air transportation ,International Maritime Organization ,Ekonomi ,Supply chain management - Abstract
Lojistik gibi bilgi ve hizmet yoğun sektörlerde çalışmakta olan personelin bilgi bakımından donanımlı olması gerekliliği ön plandadır. Lojistiğin pek çok sektörle olan bağlantısı, uluslararası alanlarda uzmanlaşma gerektirmektedir. Tehlikeli maddelerin ticareti esnasında insan ve çevre sağlığına yönelik oluşabilecek olumsuz etkiler sebebiyle, bu ürünlerin lojistiğinde güncel bilgilere ve uluslararası mevzuata hâkimiyet gereklidir.Bu çalışmada tehlikeli maddelerin nasıl taşındığı, elleçlendiği, istiflendiği, paketlendiği ve nasıl etiketlendiği incelenmiştir. Ayrıca tehlikeli maddelerin küresel boyutta nasıl güvenli bir şekilde lojistiğinin yapıldığı seçilen lojistik hizmet sağlayıcısının süreçleri göz önüne alınarak açıklanmıştır. Konuya ilişkin olarak Türkiye'deki uzmanlar ile görüşülerek görüşleri alınmıştır.Güvenlik ve Kalite Değerlendirme Sistemini Türkiye'de uygulayan firmalar ile görüşülmüştür. Bu firmalar ile ortak bir çalışma yapılmış ve pratikteki uygulamalar birebir çalışmaya yansıtılmıştır. Ayrıca süreç içindeki zayıf noktalar tespit edilmeye çalışılarak bunların nasıl güçlendirileceği önerilmiştir.Son olarak, Türkiye'de tehlikeli madde lojistik sürecinin mevcut durumu gözden geçirilmiş ve Türkiye'de Güvenlik ve Kalite Değerlendirme Sistemi ile ilgili yapılacak çalışmalar önerilmiştir. In knowledge and service intensive sectors such as logistics; priority should be given to the qualifications of the personnel with regards to knowledge. As logistics in connected to several sectors, specification in international field is essential. During the trade of dangerous goods, in consequence of possible damaging effects on human health and environment, up-to-date information on the logistics of such goods, and mastery on international legislations is essential.In this study; how dangerous goods are moved, handled, stacked, packaged, and how labelled have been investigated. In addition, it has been described how to make logistics of dangerous goods in a safe way in global scale by considering the phases of logistics service provider. Related to the subject, the opinions of the experts in Turkey have been taken by interviewing them.The firms, which implement Safety and Quality Assessment System in Turkey, have been interviewed and a cooperative workshop has been executed with these firms and the applications in practice have been matched to the study. In addition, it has been suggested how to empower the weak chains in the process by trying to identify them.Lastly, the current situation in dangerous goods logistics process in Turkey has been reviewed and suggestions have been made on the work to be done with regards to Safety and Quality Assessment System in Turkey. 262
- Published
- 2012
15. AB ortak tarım politikasına uyum sürecinde Türkiye'de uygulanan tarım politikalarının ekonomiye etkisi
- Author
-
Yaşarlar, Yaşar, Saatcioğlu, Cem, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Economic effect ,Turkey ,Economics ,Common agricultural policy ,Integration ,Agricultural policies ,European Union ,Ekonomi ,Adaptation process - Abstract
AB ülkelerinin tarım politikalarını siyasal ve ekonomik anlamda bütünleştiren OTP (Ortak Tarım Politikası), belirlenen ortak fiyatların korunması amacıyla oluşturulmuştur ve AB'nin ilk ortak politikasıdır. OTP, 2.Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında ortaya çıkan kıtlık sonucunda oluşan gıda yetersizliklerinin önüne geçebilmek ve AB'nin gıda alanındaki dünya rekabetine korunması hedefleyerek 1958 yılında Stresa Konferansı ile kurulmuş ve kuruluşundan günümüze tüm hedeflerine ulaşılmıştır.17 Aralık 2004'te Brüksel'de yapılan AB Konseyi Zirvesinde Türkiye'nin AB katılım müzakerelerine 3 Ekim 2005 tarihinde başlaması kararı alınmıştır. Diğer aday ülkelerden farklı olarak Türkiye için ``açık uçlu bir süreç'' öngörülmüştür. Bunun anlamı müzakerelerin tam üyelikle sonuçlanamayabileceğidir. Müzakere sürecinde en zorlu başlığın tarım olacağı bilinmektedir.Türkiye'nin özellikle adaylık sürecinde başta Üniversiteler olmak üzere tüm sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak yapısal ve bölgesel sorunları çözecek, maliyetleri düşürücü, rekabetçi, bilgi ve teknoloji kullanımıyla verimliliği sağlayacak politikalar izlemesi gerekmektedir. Ancak bu sayede OTP ile uyum sürecinde Türkiye tarımındaki tehditleri fırsatlara dönüştürebilir. CAP (Common Agricultural Policy) that integrates political and economic sense of the agricultural policies in the countries of the EU, was created in order to protect the public prices and is the EU?s first public policy. CAP was founded in 1958 by Stresa Conference to prevent food deficiencies arising as a result of famine during and after the 2nd World War, targeting protection of the EU?s food in the world competition and has been reached all of its targets from establishment to the present.At European Council Summit on 17 December 2004 in Brussels, it was decided to begin negotiations for Turkey?s EU accession on 3 October 2005. Unlike other member states, for Turkey, ``an open-ended process?? was predicted. This means that negotiations could not end by full membership. During the negotiation process agriculture is known to be the most challenging topic.Especially in the process of candidacy Turkey must follow policies which are cost lowering, competitive, efficiency ensuring by the use of knowledge and technology, based on opinions of universities firstly and all non-governmental organizations, to solve structural and regional problems. Only by this way, Turkey can make threats of its agriculture to opportunities in the process of adaptation to the CAP. 241
- Published
- 2011
16. Korumacı iktisat politikalarının kalkınma sürecindeki etkileri ve Türkiye çözümlemesi
- Author
-
Beylan, Coşkun, Saatcioğlu, Cem, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Protectionism ,Development policies ,Economic development ,Turkey ,Economics ,Ekonomi ,Development ,Economic policies ,Protectionism policies - Abstract
Bu çalışmanın amacı bugünün kalkınmış ülkelerinin azgelişmiş veya gelişmekte olan ülkelere sunduğu kalkınma reçetelerinin geçerliliğinin sorgulanmasıdır. Çalışmada günümüzün kalkınmış ülkelerinin azgelişmiş veya gelişmekte olan ülkelere sundukları kalkınma reçetelerinin aksine, kalkınma süreçlerinin başlangıcında ve sonraki aşamalarında uyguladıkları korumacı ve müdahaleci iktisat politikaları ortaya konulmaya çalışılmıştır.Çalışmanın birinci bölümünde başlıca sanayileşme stratejilerinin teorik çerçevesi genel olarak ortaya konulmuştur. İkinci bölümde, bugünün kalkınmış ülkelerinin kalkınma sürecinin ilk ve sonraki aşamalarında uyguladıkları korumacı iktisat politikaları üzerinde durulmuştur. Bu bölümde günümüzün kalkınmış ülkelerinden sanayileşmenin öncüsü veya günümüzde önde gelen ülkeler olarak nitelendirilebilecek 5 örnek ülke üzerinde durulmuştur: İngiltere, ABD, Almanya, Fransa ve Japonya.Üçüncü Bölümde ise 1923'ten itibaren Türkiye'de uygulanan iktisat politikaları, uygulamaya konulan sanayileşme stratejileri bağlamında ele alınmıştır. Türkiye'de uygulanan sanayileşme stratejileri temel olarak üç dönemde incelenmiştir: Esas itibariyle ikameci sanayileşme stratejisi olarak nitelendirebileceğimiz iktisat politikalarının uygulandığı, Cumhuriyet'in kuruluşundan 1960 yılına kadar olan dönem, gerçek anlamda ithal ikameci sanayileşme stratejisinin uygulandığı 1960-1980 dönemi ve ihracata dayalı sanayileşme stratejisinin uygulandığı 1980 sonrası dönem. Aim of this study is to examine the validity of development prescriptions that been offered to underdeveloped or developing countries by the developed countries. On the contrary to development prescriptions offered to underdeveloped and developing countries, the protectionist and interventionist economy policies that they applied in the beginning and subsequent stages are theorised in this study.In the first part of study, theoretical frameworks of main industrial strategies are set forth. In the second part, the protectionist economy policies that developed countries applied in the beginning and subsequent stages are emphasized. In this section 5 major countries which could be characterised as frontiers of industrialization or leading developed countries of our modern day: England, U.S.A, France, Germany and Japan.In third part, economy policies that have been applied in Turkey since 1923 are discussed in the context of industrialization strategies that are implemented. Industrialization strategies applied in Turkey are examined in three main periods. The period from establishment of Republic till 1960 in which economy polices that mainly can be identified as substitution industrialization strategy, the period between 1960 to 1980 which import substitution for industrialization is applied in real terms and the period after 1980 which industrialization strategy for export substitution is applied. 168
- Published
- 2011
17. Finansal serbestleşmenin gelir dağılımına etkisi: Dünya ve Türkiye deneyimleri
- Author
-
Tozduman, Bora, Saatcioğlu, Cem, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Economics ,Financial liberalization ,Asian countries ,Income distribution ,Ekonomi ,Economic policies ,Southeast Asia ,East Asian ,Latin American countries - Abstract
Bu çalışmada, Latin Amerika ve Doğu-Güneydoğu Asya ülkeleri bağlamında finansal serbestleşme tecrübeleri ve bu sürecin bölüşüm yapılarına etkisiyle birlikte, Türkiye'de finansal serbestleşme deneyiminin bölüşüm üzerindeki etkisi emek-değer teorisi açısından incelenmiştir. Seçilen örneklerin ele alınışında, değişim sürecinde, özellikle devlet-sınıf ilişkilerinin, sınıf içi ve sınıflar arası ilişkilerin etkileri ön planda tutulmaya çalışılırken, farklı yaklaşımlara da yer verilmiştir.Kapitalist toplum düzeninde krizin gerçek kaynağı üretim sürecinde belirlendiği için, dolaşım süreci ve para krizi sadece ertelediği için, finansal piyasalardaki gelişmeler de bu süreçten bağımsız olarak okunamaz. Finansal serbestleşme sermayenin yeniden yapılandırılmasının bir gereği olarak ortaya çıkarken, bölüşüm ilişkilerinde yarattığı yeni dinamikler, sermaye sınıfı içinde, sınai ve mali sermaye arasında, önemli ölçüde bir yeniden paylaşım meydana getirir. Ancak bu, sermayenin iki alt grubunu politik olarak birbirlerine karşı konumlayabilmek için yeterli değildir. Yeni paylaşım mekanizması, yükselen faiz oranları nedeniyle daha fazla artı değerin üretken sermayeden finansal sermayeye aktarılması biçimini alırken, parasal büyüme de, likiditenin mülkiyetine sahip olduğu varsayılan finans kapitalin komuta ettiği emek değeri arttırmaktadır. Daha doğrusu, her fiyat hareketinde, değer yaratmadan yaratılan her finansal karda, değer, üretken sektörlerden finansal sektörlere aktarılmaktadır. Değerin tek ve gerçek kaynağının emek ve emeğin yarattığı değere el koyulması olduğu için finansal serbestleşmenin bu temel çelişki üzerinde olumlu bir etkisi bulunmamaktadır. Tersine, finansal piyasalarda gerçekleştiği düşünülen krizler, üretimi aksattığı, istihdamı azalttığı ölçüde, devalüasyonlar yoluyla, gelişmekte olan ülkelerde enflasyona neden olduğu ölçüde, emek kesimi kendi ürününden daha az pay almaktadır. In this study, the effects of financial liberalization experiences upon distributional shifts in Turkey, along with the financial liberalization experiences and the effects of this process upon distributional structures in connection with Latin American and East-Southern East Asian countries, has been examined in term of labor-value theory. Throughout the analysis of the above cases picked, while the effects of state-class relations, of inter-class and intra-class relations were especially given primary importance for exchange mechanism, different perspectives were also included.Since the real of origin of the crisis in capitalist social formation is determined in and by the production process and circulation and money function just to procrastinate the crisis, development occured in the financial markets can not be read independenly of these processes. As financial liberalization asserts itself as a necessity of restructuring of capital, its incurring new dynamics for distribution relations gives way to redistribution of surpluss among capitalist class, between productive capital and financial capital. However, this is not sufficient to locate this two subgroups of capital politically opposite positions relative to each other. New distributional mechanism takes the form of transfering more surplus value from productive capital to financial capital due to rising interest rates, as monetary expansion increases the labor value commanded by financial capital, which is assumed to have ownership rights over liquidity. More accurately, with every single price movement and with the creation of profit in financial sector without creating value, value is transferred to the financial capital. Because of the fact that labor and expropriation of the value created by the labor are only real source of value, financial liberalization have no positive effect on this basic contradiction. Rather, to the extent that crises, which are considered to stem from financial sphere, suspend economic growth, decrease employment rates and cause inflation via devaluations in develeping countries, masses absorb less from what they have created. 258
- Published
- 2010
18. Yenilenebilir enerji kaynakları AB ve Türkiye uygulamaları
- Author
-
Bayindir, Muhammet Selçuk, Saatcioğlu, Cem, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Energy policies ,Renewable energy ,Energy resources ,Turkey ,Economics ,Renewable resource ,European Union ,Ekonomi ,Renewable energy resources - Abstract
Sanayi devrimi ile kömürün, 1900'lü yılların başında da petrol'ün kullanılmaya başlanması ile kömür ve petrol modern zamanlara damgasına vuran kaynaklar olmuşlardır. Ancak bu kaynakların sınırlı olması ve yüksek oranlarda tüketiliyor olması nedenleri ile özellikle sanayileşmiş ülkeler yeni enerji kaynakları arayışlarına girmişlerdir.Yenilenebilir enerji kaynakları alanında yapılan çalışmalar 1970'li yıllara kadar çok hızlı ilerlememiştir. Bu yıllara kadar fosil kaynakların ucuz ve kolay temin edilmesi nedeniyle daha yüksek yatırım, araştırma geliştirme ve işletim maliyeti gerektiren fosil-olmayan enerji türleri üzerinde çalışmalar ilgi görmemiştir. Ancak 70'li yıllarda ard arda gelen petrol krizleri nedeniyle bu alana ilgi artmış özellikle fosil kaynağı olmayan ülkelerde ekonomik ve stratejik nedenlerle fosil dışı kaynaklardan enerji elde etme yarışı başlamıştır. Çalışmamızda yenilenebilir kaynakların neler olduğu, nasıl ortaya çıktığı, Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye'de bu kaynaklar konusunda neler yapıldığı incelenmektedir.Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde yenilenebilir enerji kaynaklarının tanımının yapılmasına, nasıl ve ne zaman kullanılmaya başlandığının anlatılmasına ve güncel olarak bu kaynakların küresel enerji tüketiminden aldıkları paya yer verilmiştir. İkinci bölüm ülkemizin tüm müktebasatının uyumlaştırmaya çalıştığı AB'deki durum incelenmiştir. AB'de bu alanda yapılan çalışmalar, birliğin aldığı tedbirler, teşvikler ve düzenlemeler araştırılmıştır. Son bölümde ise Ülkemizde yapılan çalışmalar incelenmiş ve sonuç olarak önerilerde bulunulmuştur. Çalışmada enerji santrallerinin kurulu güçleri megawatt (Mw) cinsinden yıllık üretim miktarları ise gigawatt (Gw) cinsinden verilmiştir. Enerji santrallerinin kurulum maliyetlerinin hesaplanmasında sektör temsilcileri ve konu uzmanlarının görüşlerine de başvurulmuştur. Today, energy is the one of the most spoken issues, according to it?s the utilization rates considered as development indicators, and due to it?s resources are not evenly distributed, it has strategic value. Due to with the industrial revolution the coal, in the early 1900?s the petroleum was started to be used, the both have become the resources of primary importance in the modern times. But because of these resources are limited and being consumed at higher rates, especially industrialized countries began to quest for new energy resources.The studies in the field of renewable energy sources until the 1970?s did not progress very fast. Until these years, due to the fossil resources were cheap and easy to obtained, the studies on non-fossil energy types which requiring higher investment, research and development and operating cost has not seen such interest. Bu in the 70?s consecutively petroleum crises had caused increased interest in this area. Especially in the countries that have not fossil resources, the race started with economical and strategic motives to obtain energy from non-fossil resources. In our study, what are the renewable resources, how these resources emerged, what is done about these resources in European Union (EU) and Türkiye is examinedThe study consists of three parts. In the first part, definition of renewable energy resources, how and when these used, and a share of consumption of resources in the current global energy consumption were given. In the second part, EU to whom all the regulations of our country is working to align with its regulations, cases were investigated. The studies in this area in the EU, the measures taken, incentives and arrangements have been investigated. In the last section, the studies examined in our country and as a result of suggestion have been made. In the study, installed capacity of powers plants in the megawatt (Mw), annual production quantities in the gigawatt (Gw) denominated. The views of sector representatives and subject specialists are also applied in the calculation of power plants installation costs. 170
- Published
- 2010
19. Para politikası aktarım mekanizması ve 2001 krizi sonrası Türkiye uygulaması
- Author
-
Karaca, Orhan, Saatcioğlu, Cem, and Diğer
- Subjects
Turkey ,Economics ,Economic crisis ,Transmission ,Interest ,Economical crisis February 2001 ,Monetary transmission ,Ekonomi ,Monetary policies ,Central Bank ,Crisis - Abstract
Bu çalışmada Türkiye'deki para politikası aktarım mekanizması kanallarının işleyişi, 2001 krizi sonrası dönem için araştırılmıştır. Çalışmada 2001 krizi sonrası döneme odaklanılmasının nedeni, bu dönemde para politikası uygulamasında önemli bir dönüşümün yaşanmış olmasıdır. 2001 krizi öncesinde para politikası daha çok maliye politikasına bağımlı iken, kriz sonrasında Merkez Bankası'nın yasal bağımsızlığı güçlendirilerek, etkin bir para politikasının önü açılmıştır. 2001 krizi sonrasındaki para politikası uygulaması neticesinde, enflasyon 30 yılı aşkın bir süreden sonra tek haneye düşürülmüştür. Bu gelişmeden hareketle hipotezimiz, bu dönemde para politikası aktarım mekanizması kanallarından en azından bazılarının işlediği yönündedir. Bu hipotezi test etmek için yapılan ekonometrik analizler sonucunda, söz konusu dönemde faiz oranı ve varlık fiyatları kanallarının çalıştığı, döviz kuru ve kredi kanallarının ise çalışmadığı bulgusu elde edilmiştir. In this study, the functioning of channels in monetary policy transmission mechanism throughout Turkey during the post-crisis period following 2001?s collapse is investigated. The significant transformation that occured in monetary policy implementations in this period can be revealed as the reason behind this study?s focussing on post-crisis process after 2001. Monetary policy was depending mostly on fiscal policies in the pre-crisis period whereas Central Bank?s legal independence had been boosted after the crisis paving the way for an efficient monetary policy. As a result of the monetary policy implementations following 2001 crisis, inflation was reduced to single-digit figures after more than thirty years. Departing from this incident, our hypothesis is pointing out that at least some of the channels in monetary policy transmission mechanism are functioning well. At the end of the econometric analysis carried out for testing this hypothesis, it?s found out that during the considered period interest rate and asset price channels were working while exchange rate and credit channels were not. 134
- Published
- 2010
20. AB ve Türkiye'de ihracatın finansmanı, finansman kuruluşları ve Türk Eximbank örneği
- Author
-
Atay, Neslihan, Saatcioğlu, Cem, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Export cridet agencies ,Banks ,Turkey ,Economics ,Eximbank ,Bankacılık ,Export financing ,Export cridet ,Export ,European Union ,Ekonomi ,Financing ,Banking - Abstract
İhracat, ülke ekonomilerinde iktisadi büyümeye etkisi nedeniyle önemli bir faktördür. Bu nedenle, ülkeler ihracat ile ihracat finansmanını geliştirme ve destekleme amacıyla çeşitli politikalar izlemekte ve kurumlar oluşturmaktadırlar. Her ülke, kendi iktisadi durumuna göre, mevcut yasal çerçevede kendi ihracat finansman mekanizmasını geliştirmektedir. İhracat finansmanını destekleme amacıyla devlet destekli oluşturulan kurum ya da kuruluşlar, genel kabul görmüş bir yaklaşımla ?eximbank? olarak adlandırılmaktadır.Eximbanklar ihracat finansmanında etkin rol oynamaktadırlar. AB (Avrupa Birliği)'deki eximbankların faaliyetlerinde ihracat kredi sigortası ve garantisi uygulamaları bulunmaktadır. Türkiye'nin resmi ihracat destek kurumu Türk Eximbank'ın faaliyetlerinde, AB'deki eximbanklarda olduğu gibi ihracat kredi sigortası ve garanti uygulamaları bulunmakta olup, farklı olarak kısa vadeli ihracat kredilerine ağırlık verilmektedir.Çalışmada; AB'deki eximbanklar ve Türk Eximbank incelenmiştir. Üç bölümden oluşan çalışmanın birinci bölümünde; ihracat, ihracat teşvikleri ve ihracat finansmanı konuları ele alınmıştır. İkinci bölümde, AB'deki ihracat finansmanı ve ihracat finansman kuruluşları incelenmiştir. Son bölümde ise, Türkiye'de ihracatın finansmanı ve Türk Eximbank ile AB'deki eximbankların uygulamalarının karşılaştırılması yapılmıştır. Bu çalışmayla; Türk Eximbank'ın, AB'deki eximbanklarda olduğu gibi, ihracat kredi sigortası ve garanti uygulamalarına devam ederek, kısa vadeli kredi programlarını ticari bankalara bırakması gerektiği sonucuna varılmıştır. Exporting, is an important factor to a country?s economy due to its effect on economic growth. Therefore, countries export development and export financing establish varions instituons to promote support in order to pursue policies. According to the current legal frameworl of each country of each country in their own economic situation is improving its export financing mechanisms. The purpose of supporting state-sponsored export financing institutions or entities that are created with the generally accepted approach is known as eximbanks.Eximbanks play an active role in export financing. In EU (European Union) eximbanks applications comprise export credit insurance and guarantee programs. Such as in the EU, in Turkey Turk Eximbank acting as the Turkey?s official export support institution offers export credit insurance and guarantee programs and apart from that Turk Eximbank also extends export credits (both short term and long term) to Turkish exporters as a main export financing scheme.The study aims to examine Turk Eximbank and the eximbanks in the EU. Consisting a total of three parts, the first part of this study addresses exports, export promotion and export financing. In the second part export financing agencies and export financing are examined with in the EU. In the third and final chapter, export financing applications at Turk Eximbank is described and a comparison between the applications of Turk Eximbank and export financing agencies in the EU, is made. With this study, if has been concluded that Turk Eximbank should continue with the export insurance and guarantee applications like the export agencies operating in the EU and leave the credit disbursing issues to the commercial banks in Turkey. 148
- Published
- 2010
21. Effects of irrigation techniques applied in the agricultural sector in the economy in Turkey and applications in the Aegean region
- Author
-
Öcalan, Ali Riza, Saatcioğlu, Cem, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Turkish economy ,Ziraat ,Economic effect ,Economics ,Agriculture ,Aegean region ,Irrigation systems ,Agricultural sector ,Ekonomi ,Irrigation ,Irrigation methods ,Agricultural economy - Abstract
Çalışmada Türkiye'de Tarım Sektöründe uygulanan sulama tekniklerinin ekonomideki rolü ele alınmıştır. Öncelikle ; tarımda sulamanın ne demek olduğu ve bilinçli sulamanın önemi belirtilip, mevcut sulama tekniklerinin tanımlaması yapılmıştır. Bu doğrultuda Türkiye'de Tarım Sektörünün genel yapısı incelenerek sulama faaliyetleri üzerinde durulduktan sonra, çalışma Ege Bölgesi'ndeki mevcut durum ve uygulamalar üzerinden pekiştirilmiştir. Son olarak da Ege Bölgesi'nde uygulanan sulama faaliyetlerinin mevcut durumunu yerinde inceleme ve ekonomik açıdan ele alma amaçlı üreticiye uygulanan anket çalışmasına yer verilmiştir This study examines the role of the irrigation techniques applied in the agricultural sector in the economy in Turkey. First, what the irrigation means and the importance of irrigation-consciousness in agriculture were indicated and then the existing definition of irrigation techniques was made. In this respect, after focusing on irrigation activities with an examination of the overall structure of agricultural sector in Turkey, the study has been reinforced over the current situation and applications in the Aegean region. Finally, a survey work, which has been applied to the manufacturer in order to have a take-site inspection of the current state of the Irrigation activities in the Aegean region and to consider it economically, was included. 162
- Published
- 2009
22. Ulaştırma sistemleri ve politikalarının ülke ekonomilerindeki rolü: Orta Asya örneği
- Author
-
Mamarasulov, Osmon, Saatcioğlu, Cem, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Transportation policy ,Economic development ,Economic effect ,Economics ,Central Asia countries ,Transportation economy ,Transportation ,Transportation sector ,Transportation systems ,Ekonomi ,Ulaşım ,Economic growth - Abstract
Çalışmada ulaştırma sistem ve politikalarının ülke ekonomisindeki rolü ele alınmıştır. Öncelikle geniş bir şekilde ulaştırma tanımı, özellikleri, ulaştırma sistem ve politikalarının türleri sonra ulaştırmanın ülke ekonomisindeki rolü incelenmektedir. Son olarak da Orta Asya ülkeleri ekonomilerinde ulaştırma sistem ve politikalarının rolü bağımsızlık öncesi ve sonrası dönemlerini de içine alarak güncel verilerin yardımıyla ele alınmaktadır.Anahtar Kelimeler: Ulaştırma, Ulaştırma Sistemleri, Ulaştırma Politikası, Ulaştırma Ekonomisi, Orta Asya. This study examines the role of transportation systems and policies in the national economy. First, the broad definition of transportation, transportation properties, systems and policies were made. The role of transportation in the economy was explained than. Last, the Central Asian countries transport systems and policies, its role in the economies of the period before and after independence with the help of current data was investigated.Keywords: Transportation, Transportation System, Transportation Policy, Transportation Economics, Central Asia. 173
- Published
- 2009
23. Küreselleşen dünyada devletin ekonomideki yeri ve Türkiye
- Author
-
İslamoğlu, Gökhan, Saatcioğlu, Cem, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Economics ,International economy ,Economy ,Ekonomi ,Globalization - Abstract
Bu çalışma, günümüz dünya ekonomisi içerisinde devletin konumu vegörevleri konusunda bir sonuca ulaşmak ve bu sonuç çerçevesinde hangi politikalarınuygulanması sureti ile devletlerin daha etkin bir konumda faaliyetlerinisürdürebileceklerine ışık tutmak amacındadır. Bu amaçtan hareketle, küreselekonominin temel özellikleri ve bu özelliklerin devletlere yansımaları, bu yansımalarçerçevesinde devletlerin temel ekonomik fonksiyonları ve son olarak Türk ekonomisiiçerisinde devlet kurumunun posizyonu incelenmiştir. Bu araştırma da ulaşılansonuç, günümüz ekonomisinde devlet kurumunun hala çok önemli görevleriolmasına rağmen, uygulanan politikalarda büyük değişiklikler olduğudur. Bununlaberaber, kendilerini günümüz şartlarına uyarlayan ve küresel ekonominin gereklerinikendi ulusal şartlarına ve amaçlarına uygun olarak yerine getiren devletlerin küreselekonominin en önemli aktörleri olamaya devam edecekleri sonucuna varılmıştır. Aim of this study is to search the position and the role of the states within theworld economy and therefore to explain the politics which are being proposed toapply by the states to operate more effectively. For this reason, main specialities ofthe global economy, effects of these specialities upon the states? politics, basiceconomic functions of the states and finally, position of the Turkish State in thefuture of Turkish Economy were investigated. According to result of this study;states still have very important duties within the global economy but their politicsare changing and will continue to change. But states will be one of the most impotantactors of global economy if they can change their structures in accordance with thenecessities of the global economy. 192
- Published
- 2006
24. Ab'de uygulanan bilim ve teknoloji politikaları ve Türkiye karşılaştırması
- Author
-
Çomu, Mehmet Kerim, Saatcioğlu, Cem, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Economics ,Ekonomi - Abstract
Günümüzde rekabetteki başarının ve zenginliğin tek kaynağı bilgidir. Dünyanın öndegelen ülkeleri arasında bulunabilmek için bilgi üretimi sağlamak inovasyon faaliyetlerindebulunmak şarttır. Bunu başarabilmek adına da sağlam bir altyapı kurulmalıdır. Bu altyapınınen önemli ayağı iyi yetişmiş insan gücüdür. Bu alanda başarı sağlayarak dünyanın önemlitoplumlar arasına girmeyi başaran toplumlara bilgi toplumu denir.Ülkemizde bugünkü ekonomik yetersizliğe son vermenin tek çaresi Türkiye'de bilgitoplumunu yaratmaktır. Bu doğrultuda çalışmanın ilk bölümünde bilim, teknoloji, inovasyonve Ar-Ge kavramlarının üzerinde durulmuş, bu alanda nasıl başarı sağlanacağı açıklanmıştır.İkinci bölümde dünyanın en büyük ekonomilerinden olan AB'nin üyelerinin ve birliğin genelbilim ve teknoloji programları üzerinde durulmuştur. Üçüncü bölümde ise Türkiye'nin içindebulunduğu bilimsel ve teknolojik durum analiz edilmiş ve AB ile dünyanın diğer önde gelenülkeleriyle Türkiye arasında karşılaştırmalar yapılmıştır. Today the only source of success in competition and the wealth is information.Producing information and making innovation are must to be among the leader countries ofthe world. A strong infrastructure should be built in order to achieve this, the most importantpart of this infrastructure is well-educated human resources. The socities which had successin this are is called as ? Information Society?The only remedy to finish the economical inadequacy in our country is to create ainformation society in Turkey. In this framework concepts of science, technology, innovation,R&D were stated and explained how to be successful in these areas in the first chapter. In thesecond chapter the general science and technological politics of EU that is one of the biggesteconomy in the world were emphasized. In the third chapter, the scientific and technologicalsituation of Turkey was analised and Turkey was compared with EU and the other leadingcountries of the world. 129
- Published
- 2006
25. Bankacılık, banka yeniden yapılandırma uygulamaları ve Türkiye
- Author
-
Küçük, Yalçin Alp, Saatcioğlu, Cem, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Restructuring ,Banks ,Economics ,Economic crisis ,Bankacılık ,Financial crisis ,Ekonomi ,Banking sector ,Banking ,Crisis - Abstract
oz Tezde araştırılan temel sorun; bankacılık krizleri ve bankacılık sektörü yeniden yapılandırma uygulamalarıdır. Araştırma konusunun ülke gündemini fazlasıyla meşgul etmesine rağmen yeni bir konu olması nedeniyle yeterli sayıda bilimsel kaynağın henüz mevcut olmaması, araştırma esnasında karşılaşılan en büyük güçlük olmuştur. Bu nedenle temel bilgi kaynağı olarak yazılı basın ve yoğun olarakta bankacılık sektörüyle ilgili internet siteleri kullanılmıştır. Çalışmada, diğer ülkelerdeki bankacılık krizleri ve yeniden yapılandırma uygulamaları da incelenmekle birlikte, esas olarak Türkiye'deki kriz ve bankacılık sektörü yeniden yapılandırma uygulamaları üzerinde durulmuş, özellikle son yıllarda peşpeşe yaşanan banka kapanmalarının neden ve sonuçlan ele alınarak uygulanmaya çalışılan yeniden yapılandırma programı tartışılmıştır. Sonuç olarak, bankacılık krizleri nedenlerinin tüm ülkeler için hemen hemen aynı olmakla birlikte önem derecelerinin değiştiği, ülkemizde ise asıl neden olarak istikrarsız makroekonomik ve siyasi yapı ile ahlaki nedenler ve kötü yönetimin ön plana çıktığı belirlenmiştir. ABSTRACT The basic problems studied in this thesis are the banking crises and the restructuring aplications for the banking sector. Although the subject of the study is extensively on the agenda of our country, the main difficulty encountered during the study was the insufficient number of resources on the matter since it is a new subject. Therefore, press and extensively the internet sites related with the banking sector are used as the basic information resources. Although the banking crises in foreign, countries and the restructuring applications thereof are also studied in this thesis, mainly the crisis in Turkey and the restructuring applications for the banking sector are dwelt upon and especially the reasons and outcomes of the banks closed one after the other in the recent years are examined and the restructuring program tried to be applied is discussed. Consequently, despite the factor that the reasons of the banking crises are almost the same for all the countries, it is concluded that their significanse degrees vary, and the main reasons applicable for our country are the unstable macroeconomic and political structure, ethical reasons and bad management. m oz Tezde araştırılan temel sorun; bankacılık krizleri ve bankacılık sektörü yeniden yapılandırma uygulamalarıdır. Araştırma konusunun ülke gündemini fazlasıyla meşgul etmesine rağmen yeni bir konu olması nedeniyle yeterli sayıda bilimsel kaynağın henüz mevcut olmaması, araştırma esnasında karşılaşılan en büyük güçlük olmuştur. Bu nedenle temel bilgi kaynağı olarak yazılı basın ve yoğun olarakta bankacılık sektörüyle ilgili internet siteleri kullanılmıştır. Çalışmada, diğer ülkelerdeki bankacılık krizleri ve yeniden yapılandırma uygulamaları da incelenmekle birlikte, esas olarak Türkiye'deki kriz ve bankacılık sektörü yeniden yapılandırma uygulamaları üzerinde durulmuş, özellikle son yıllarda peşpeşe yaşanan banka kapanmalarının neden ve sonuçlan ele alınarak uygulanmaya çalışılan yeniden yapılandırma programı tartışılmıştır. Sonuç olarak, bankacılık krizleri nedenlerinin tüm ülkeler için hemen hemen aynı olmakla birlikte önem derecelerinin değiştiği, ülkemizde ise asıl neden olarak istikrarsız makroekonomik ve siyasi yapı ile ahlaki nedenler ve kötü yönetimin ön plana çıktığı belirlenmiştir. ABSTRACT The basic problems studied in this thesis are the banking crises and the restructuring aplications for the banking sector. Although the subject of the study is extensively on the agenda of our country, the main difficulty encountered during the study was the insufficient number of resources on the matter since it is a new subject. Therefore, press and extensively the internet sites related with the banking sector are used as the basic information resources. Although the banking crises in foreign, countries and the restructuring applications thereof are also studied in this thesis, mainly the crisis in Turkey and the restructuring applications for the banking sector are dwelt upon and especially the reasons and outcomes of the banks closed one after the other in the recent years are examined and the restructuring program tried to be applied is discussed. Consequently, despite the factor that the reasons of the banking crises are almost the same for all the countries, it is concluded that their significanse degrees vary, and the main reasons applicable for our country are the unstable macroeconomic and political structure, ethical reasons and bad management. m 118
- Published
- 2004
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.