146 results on '"Alacacıoğlu, İnci"'
Search Results
2. A Real-life Turkish Experience of Venetoclax Treatment in High-risk Myelodysplastic Syndrome and Acute Myeloid Leukemia
- Author
-
Gemici, Aliihsan, Ozkalemkas, Fahir, Dogu, Mehmet Hilmi, Tekinalp, Atakan, Alacacioglu, Inci, Guney, Tekin, Ince, Idris, Geduk, Ayfer, Cagliyan, Gulsum Akgun, Maral, Senem, Serin, Istemi, Gunduz, Eren, Karakus, Volkan, Bekoz, Huseyin Saffet, Eren, Rafet, Pinar, Ibrahim Ethem, Gunes, Ahmet Kursad, Sargın, Fatma Deniz, and Sevindik, Omur Gokmen
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
3. BCR-ABL1–Negative Chronic Myeloproliferative Neoplasms and Pulmonary Hypertension: A Prospective Long-Term Follow-up Study of the Impact of Pulmonary Hypertension on Survival
- Author
-
Payzin, Kadriye Bahriye, Savasoglu, Kaan, Alacacioglu, Inci, Dalgic, Elif Ebru, Kucukzeybek, Betul Bolat, Calli, Aylin Orgen, Bener, Sadi, and Payzin, Serdar
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
4. Early Access Program Results From Turkey and a Literature Review on Daratumumab Monotherapy Among Heavily Pretreated Patients With Relapsed/Refractory Myeloma
- Author
-
Beksac, Meral, Aydin, Yildiz, Goker, Hakan, Turgut, Mehmet, Besisik, Sevgi Kalayoglu, Cagirgan, Seckin, Tuglular, Tulin, Vural, Filiz, Yagci, Munci, Alacacioglu, Inci, Aytan, Pelin, Goksoy, Hasan Sami, Gulbas, Zafer, Gunes, Ahmet Kursad, Gurkan, Emel, Hacioglu, Sibel Kabukcu, Karti, Suleyman Sami, Kaynar, Leylagul, Ozdogu, Hakan, Paydas, Semra, Solmaz, Soner, Sonmez, Mehmet, Tekgunduz, Emre, Yildirim, Rahsan, and Ilhan, Osman
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
5. Evaluation of CMV DNA Antigenemia Status in Patients With Allogeneic Bone Marrow Transplant
- Author
-
Keskinkılıç, Merve, primary, Solmaz, Serıfe, additional, Şeyhanlı, Ahmet, additional, Appak, Özgür, additional, Sayıner, Arzu, additional, Özsan, Hayri, additional, and Alacacıoğlu, İnci, additional
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
6. A multicenter experience of thrombotic microangiopathies in Turkey: The Turkish Hematology Research and Education Group (ThREG)-TMA01 study
- Author
-
Tekgündüz, Emre, Yılmaz, Mehmet, Erkurt, Mehmet Ali, Kiki, Ilhami, Kaya, Ali Hakan, Kaynar, Leylagul, Alacacioglu, Inci, Cetin, Guven, Ozarslan, Ibrahim, Kuku, Irfan, Sincan, Gulden, Salim, Ozan, Namdaroglu, Sinem, Karakus, Abdullah, Karakus, Volkan, Altuntas, Fevzi, Sari, Ismail, Ozet, Gulsum, Aydogdu, Ismet, Okan, Vahap, Kaya, Emin, Yildirim, Rahsan, Yildizhan, Esra, Ozgur, Gokhan, Ozcebe, Osman Ilhami, Payzin, Bahriye, Akpinar, Seval, and Demirkan, Fatih
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
7. Quality of life, sexual satisfaction, anxiety and depression status in lymphoma survivors
- Author
-
Çetintepe, Tugba, Solmaz, Serife, Türkyılmaz, Doğuş, Aşık, Nuri, Demirkan, Fatih, Özcan, Mehmet Ali, Özsan, Güner Hayri, Ündar, Bülent, Bilgir, Oktay, Alacacıoğlu, Ahmet, and Alacacıoğlu, İnci
- Subjects
General Medicine - Abstract
Objective: The progressive development of lymphoma therapies has led to an important prolongation of patient survival. We aimed to investigate anxiety, depression, sexual satisfaction and health-related quality of life status in these lymphoma survivors. We examined the effects of depression, anxiety and sexual satisfaction on the quality of life. Materials and methods: In a prospective study, the data were collected from fifty lymphoma survivors. We used six forms. These forms consist of sociodemographic features, the Beck Depression Inventory (BDI), Beck Hopelessness Scala (BHS), State-Trait Anxiety Inventory (STAI I-II), Golombock-Rust Inventory of Sexual Satisfaction (GRISS) and European Organization for Research on the treatment of Cancer Questionnaires Quality of Life (QoL) - C30 questionnaires. Results: The mean age of the patients was 50,2 ± 14,8 (20 – 75) years, and 50% of them were females. In our study, we found that 26% of the patients had high depression values above the cutoff (≥ 17 of BDI score). The mean depression score of the patients was 10,6 ± 8 (0 - 32) and the mean hopelessness score was 5,7 ± 4,5 (0 - 19). The patients whose anxiety and depression scores were high role, cognitive and emotional functioning of EORTC-QLQ-C30 was found statistically significantly low. The mean STAI-I score of the patients was 35,6 ± 11,3 (22-73) and the mean STAI-II score was 41,4 ± 10,6 (23 - 67). Statistical significance in terms of emotional and social functioning was found in the patients with high anxiety scores. When all patients were evaluated with respect to GRISS, we found high scores (> 5) for frequency, communication, vaginusmus and premature ejaculation. We compared the EORTC-QoL-C30 scores and GRISS of the patients. There was an association between emotional dysfunction with high scores of frequency (p = 0.040). Also, there was an association between low scores of role functioning with high scores of avoidance and premature ejaculation (p = 0.015, p = 0.003). However, there was a significant correlation between low scores of global QoL with high scores of avoidance, communication, and touch. There was no statistically significant difference between the anxiety and depression levels of the patient according to gender. But, some functional scales including role function (p = 0.001), social function (p = 0.001) and cognitive function (p = 0.027) were lower in female patients. Conclusion: The lymphoma survivors had high anxiety and depression scores, reduced sexual functioning and low functioning scales of QoL. There was an association between sexual dysfunction low role, emotional functioning and global QoL scores in patients.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
8. Evaluation of Patients with Hematological Malignancies Admitted to the General Intensive Care Unit - Should There be Dedicated Hematological ICUs?
- Author
-
Küçük, Murat, primary, Öztürk, Mehmet Celal, additional, Yavuz, Boran, additional, Ergün, Bişar, additional, Yakar, Mehmet Nuri, additional, Cömert, Bilgin, additional, Gökmen, Ali Necati, additional, Alacacıoğlu, İnci, additional, and Ergan, Begüm, additional
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
9. JAK2 V617F Mutation Status of 232 Patients Diagnosed With Chronic Myeloproliferative Neoplasms
- Author
-
Payzin, Kadriye Bahriye, Savasoglu, Kaan, Alacacioglu, Inci, Ozdemirkiran, Fusun, Mutlu, Belgin Berber, Bener, Sadi, Calli, Aylin Orgen, Kucukzeybek, Betul Bolat, and Aksun, Saliha
- Published
- 2014
- Full Text
- View/download PDF
10. MULTİPL MYELOM’DA UZUN YAŞAM SÜRESİNE SAHİP HASTALARIN KISA YAŞAM SÜRESİNE SAHİP HASTALARLA KIYASLANMASI: TEK MERKEZ DENEYİMİ
- Author
-
Karataş, Aylin Fatma, Demirkan, Fatih, Özsan, Güner Hayri, Uzun, Özcan, Erdoğan Yücel, Elçin, Yavuz, Boran, Alacacıoğlu, İnci, and Aygün, İsmail Eray
- Abstract
Giriş ve Amaç: Multipl Myelom plazma hücrelerinden köken alan malignite olup, 5 yıllık sağkalım oranı %50.7’dir. Ancak toplam sağkalım süresi10 yılın üzerinde olan hastalar bilinmektedir. Sağkalım süresini etkileyenfaktörler; Tümör Karakteristiği, hasta karakteristiği ve tedaviye alınan yanıtşeklinde gruplandırılabilir. Çalışmamızda, toplam sağkalımı 6 yılın üzerinde olan hastalar ile 3 yılın altında olan hastalar arasında sağkalım farkınaetki eden faktörleri incelemeyi amaçladık.Yöntem ve Gereç: Çalışmaya Ocak 2005-Aralık 2015 arasında Dokuz EylülÜniversitesi Tıp Fakültesi erişkin Hematoloji Kliniği’nde yeni tanı almış, 150Mm vakası dahil edilmiştir. Demogrofik veriler, charlson komorbit indeksskorları, tanı anındaki serum albümini, kreatinin, kalsiyum, laktat dehidrogenaz (LDH), hemoglobin düzeyi, Eritrosit dağılım genişliği (RDW), immunoglobulin alt gruplarına ait veriler, ISS (International Staging System)skoru, OKHN öyküsü, Kemik tutulumu öyküsü, OKHN yapılan hastalardaOKHN öncesi tedavi yanıtı, sıralı tedavi tarihleri ve hastaların progresyonsuz sağkalım sonlanma tarihleri hasta dosyaları ve elektronik kayıt sistemikullanılarak geriye dönük olarak değerlendirildi.Bulgular: 150 hasta TS(Toplam sağkalım) 3 yılın altında 65 hasta, TS 6 yılınüstünde 85 hasta olarak ikiye ayrıldı. Klinik karakteristiklerin sınıflandırılması ve p değerleri Tablo1’de verilmiştir. İki grup arasında yapılan karşılaştırma sonucunda tanı anındaki ISS evresi, LDH, CMI, Albumin, Kreatinin,CRAB sayıları ve yaş arasında anlamlı ilişki bulundu. Immunglobulin altgrupları, RDW değerleri ve Kemik tutulumu öyküsü yönünden iki gruparasında anlamlı ilişki bulunmadı. OKHN ve PFS süreleri ile ilişkin verilerve p değerleri, Tablo2’de gösterilmiştir. İki grup ile OKHN öyküsü arasındaanlamlı ilişki bulundu. OKHN öncesi tedavi yanıtına VGPR ve CR olanlar,TS >6 yıl olan hastalarda anlamlı olarak daha yüksekti. PFS1 süresininuzunluğu ile iki grup arasında anlamlı ilişki bulundu (p6 yıl olanhastalar arasında 1. PFS ile TNT arasındaki süre anlamlı olarak daha uzundu. 5. PFS süresine kadar hesaplama yapıldı, 1. PFS’den 5. PFS’ye kadarsürelerde 2.PFS ile 3. PFS arasındaki fark dışında diğer süre aralarındaazalma anlamlı olarak bulundu. PFS süreleri ilişkili değerler ve p süreleriTablo-3’te verilmiştir. Ancak farklı olarak önceki PFS’lerden çok uzun 4. PFSve 3. PFS süreleri tespit edilmiştir.Tartışma ve Sonuç: Çalışmamızda özellikle tanı sürecinde görülen incelemelerin TS hakkında fikir vermesi ve OKHN uygun hastaların OKHN nakliöncesinde yanıtının, TS üzerine etkini gösterdik, PFS sürelerinin kısalmasıbeklenen bulgu olmakla birlikte ileri PFS’lerde görülen uzun süreler, yeninesil tedavilerin kullanıma girmesi ile ilişkilendirilebilir. Çalışmamız otolognakil öncesi daha derin yanıtların etkisini ortaya koymakta ve yeni ilaçlarlaçoklu kombinasyon etkinliğini gösteren çalışmalarını desteklemektedir.Anahtar kelimeler: Multipl Myelom, otolog kök hücre nakli, toplam sağkalım,progresyonsuz sağkalım
- Published
- 2022
11. MARJİNAL ZON LENFOMA HASTALARININ KLİNİK VE DEMOGRAFİK VERİLERİNİN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ: TEK MERKEZ DENEYİMİ
- Author
-
Şeker, Ömer, Demirkan, Fatih, Özsan, Güner Hayri, Alacacıoğlu, İnci, Kakcı, Merve, Erdoğan Yücel, Elçin, Karataş, Aylin Fatma, Yavuz, Boran, and Karakaya, Burak
- Abstract
Giriş ve Amaç: Marjinal zon Lenfomalar (MZL) Dünya Sağlık Örgütü’nün2016 yılında yaptığı sınıflamaya göre marjinal zon lenfomalar 3 altgruba ayrılmaktadır: Ekstranodal MZL (MALT Lenfoma) (%50–70), SplenikMZL(%20) ve nodal MZL (%10). MZL’ler tüm non-hodgkin lenfomalararasında %7 sıklıkta izlenmektedir. Hastalığın insidansı diğer kanserlerebenzer şekilde yaşla beraber katlanarak artış göstermektedir. ÖzellikleEkstranodal MZL’lerin seyri indolendir. Hastalık yaşam süresini etkilemesine rağmen medyan sağ kalım 10 yılı aşmaktadır. Retrospektif bu çalışmada MZL hastalarının klinik özelliklerinin, tedavi yanıtlarının ve prognostikfaktörlerin değerlendirilmesi amaçlandı.Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 01/01/2010 – 31/06/2022 tarihleri arasında,Dokuz Eylül Üniversitesi Tıbbi Hematoloji Polikliniğine başvuran marjinalzon lenfoma tanılı 111 hasta dahil edildi. Hastaların demografik özellikleri,görüntüleme sonuçları ve laboratuar verileri geriye dönük olarak hastaneelektronik dosya sisteminde tarandı.Bulgular: Çalışmaya alınan hastaların 58’i (%52.3) kadın, 53’ü (%47.7) erkekcinsiyetteydi. Çalışmaya alınan hastaların 65’i (%58.6) MALT lenfoma, 25’i(%25) nodal MZL, 21’i (%18.9) splenik MZL tanılıydı. Hastaların 46’si (%41.4)kemoterapi, 18’i (%16.2) cerrahi eksizyon, 8’i (%7.2) antibiyoterapi, 6’sı(%5.4) kemoterapi+cerrahi eksizyon, 5’i (%4.5) kemoterapi+radyoterapi,3’ü (%2.7) radyoterapi, 3’ü (%2.7) kemoterapi+ibrutinib, 2’si (%1.8) tek ajanrituksimab, 2’si (%1.8) kemoterapi+okit, 2’si (%1.8) kemoterapi+radyoterapi+ibrutinib ile izlendi; 16 (%14.4) hastaysa tedavisiz izlendi.İlk sıra tedavilere bakıldığında hastaların 37’i (%33.3) R-CHOP-like rejim,20’si (%18) cerrahi eksizyon, 9’u (%8.1) R-Bendamustin, 9’u (%8.1) CHOPlike rejim, 8’i (%7.2) antibiyoterapi, 5’i (%4.5) radyoterapi, 4’ü (%3.6) cerrahi eksizyon+CHOP-like rejim, 3’ü (%2.7) tek ajan rituksimab, 1’i (%0.9)R-Klorambusil kemoterapisi ile izlenmiştir. Birinci sıra tedaviler sonrasıhastaların 65’i (%58.6) CR, 23’ü (%20.7) PR, 18’i (%16.2) SD, 5’i (%4.5) PDile izlendi.Birinci sıra tedavi sonrası hastaların 23’ünde (%20.7) nüks hastalık, 4’ünde(%3.6) refrakter hastalık ve 4’ünde (%3.6) tedavi intoleransı (1 hastadarituksimaba bağlı anafilaksi, 3 hastada derin sitopeniler ve nötropenikateşe bağlı sepsis) saptandı. Tedavi intoleransı olan 3 hasta ve nüks hastalık görülen 2 hasta palyatif izleme, 1 hasta tedavisiz takibe alındı. Tedavirefrakter olan 1 hasta ise ikinci sıra tedavi alamadan exitus oldu.Hastaların 21’ine 2. kür tedavi verildi. İkinci sıra tedavi alan 21 hastanın7’si (%6.3) R-CHOP-like rejim, 5’i (%4.5) ibrutinib ve 2’si (%1.8) R-Bendarejimi aldı. Yedi (%6.3) hastaya Salvage-KİT planlandı ancak 4 hastadanyeterli hücre toplanamadığı için mobilizasyon yapılamadı. Salvage-KİTplanlanan hastalardan 5’i R-ESHAP’la 2’si R-DHAP’la mobilizasyon denendi. Hastalardan 1’i R-DHAP ve 1’i R-ESHAP alan toplamda 2’sine reinfüzyonyapılabildi.Çalışmamızda medyan sağ kalım 84 ay (3-200) olarak bulunmuştur.Hastaların 22’si (%19.8) izlemde ex olurken bu hastaların 5’i (%22.7) primerhastalık progresyonu, 2’si (%9.1) agresif lenfoma transformasyonu, 9’u(%40.9) lenfoma dışı sebeplerden ex olmuş olup 6 (%27.3) hastanın veriyetersizliğinden ötürü ölüm sebebi bilinmemektedir.Sonuç: Marjinal zon lenfoma indolen seyirli bir lenfoma türü olmasınarağmen relaps refrakter seyredebilmekte, agresif lenfoma transformasyonu gösterebilmekte ve mortal seyredebilmektedir.Anahtar kelimeler: non-hodgkin lenfoma, marjinal zon lenfoma
- Published
- 2022
12. AKCİĞER ADENOKANSERİ SONRASI SEKONDER ALL VAKASI VE SEKONDER ALL İÇİN LİTERATÜR TARAMASI
- Author
-
Kırmaz, Ayşe Tuğçe, Kakcı, Merve, Yavuz, Boran, Karataş, Aylin Fatma, Erkoca, Aybike, Alacacıoğlu, İnci, and Arslan, Ahmet Melih
- Abstract
Giriş: B-ALL/LBL,çocuklarda en sık görülen olgunlaşmamış B hücrelerinin malignitesidir,ancak >60 yaş ikinci bir insidans zirvesi vardır(1).BALL/LBL’nin nedeni bilinmemektedir,ancak radyasyon ve/veya henüztanımlanmamış enfeksiyöz ajanlarla ilişkili olabilir.B-ALL ayrıca spesifikgenlerdeki belirli tek nükleotid polimorfizmleriyle de ilişkili görülebilmektedir(2).Sekonder ALL terimi; tedavi alıp almadığı gözetilmeden başka birmaligniteyi takiben ortaya çıkan ALL şeklinde tanımlanır.Tedavi ilişkili veyasekonder akut myeloid lösemi iyi bilinen WHO tarafından kabul edilmiş birtanıyken sALL biyolojisi henüz tam tanımlanamamış nadir bir hastalıktır(3).Burada akciğer adenokarsinomu nedeni ile gemsitabin sisplatin KTsi veardından RT alan olguda takipleri sırasında B-ALL vakasını özetledik,konuile ilgili lteratür taraması yaptık.VAKA 68 yaşında erkek hasta,2018’dehemoptizi ile başvurmuş.Sol akciğerde kitlesel lezyon saptanmış,trucutbiyopsiyle EGFR negatif,ALK negatif Akciğer Adenokarsinom tanısı konmuş.Mediastinal ve hiler lenf nodlarında metastazları mevcut olup uzakorgan metastazı saptanmamış.4 kür gemsitabin+sisplatin ve ardından 5seans RT uygulanmış.KRT sonrası tedavisiz izleme alınan hastada nüksgelişmesi üzerine en son Nisan 2020’de olmak üzere SBRT uygulanmış.İzleme alınan hasta,2022 Şubat’ta hastanemize halsizlik ile başvurmuş.Tetkiklerinde WBC 2.8 10*3/uL, NEU 1.3 10*3/, LYM 0.7 10*3/uL, HGB 12.2g/dL, PLT 55 10*3/uL,LDH 1055 U/L,saptandı.Pansitopeni, LDH yüksekliğive anlamlı kilo kaybı olduğu öğrenildi.Periferik yaymasında blast görülmesi üzerinekemik iliği biyopsisi yapıldı.Periferik kandan flow sitometri incelemesinde;blastik hücre oranı %27 olarak CD10+CD19+:%87,0,TDT OR 89,5 saptandı.Kemik iliği biyopsi ve flow sitometri sonuçlarıylabirlikte B ALL olarak değerlendirildi. Şekil 1,2,3,4,5,6).P190 ve p210negatif saptandı.R-HİPERCVAD A protokolü başlandı,protokole uygunolarak SSS profilaksisi yapıldı.Tedavinin 14.gününde nötropenik ateşgelişti HRCTfırsatçı akciğer enfeksiyonuyla uyumlu olarak değerlendirildi.Profilaktik olarak başlanan mikafungine ek olarak amfoterisinB başlandı.Eşzamanlı seftazidim ve teikoplanin başlandı. Takipte klinik, laboratuvar veradyolojik olarak pnömoni tablosu geriledi.İzleminde nötrofil sayısı normal aralığa ulaşan hastaya kemik iliği biyopsi yapıldı.kemik iliği biyopsisiindüksiyon KTsine dirençli idi, kliniğimizde tedavisi devam etmektedir.Tartışma: Solid maligniteler tedavi edildikten sonra sekonder maligniteriski mevcuttur.Bu risk özellikle çocukluk çağı malignitelerinden sonrabeklenen yaşam süresi uzun olduğu için önem taşımaktadır.Hastanınaldığı tedavileri incelendiğinde;gemsitabin ve sisplatin özellikle nötropenitoksisitesi olmakla birlikte bu etkileri maksimum 24 hafta sürmekte idi.RTilişkili lenfoid malignite gelişim riski yayınlarda daha çok göze çarpmaktadır.KT ilişkili AML olguları WHO sınıflamasında iyi tanımlanmışken;sALLnadirdir. sALL, tüm ALL lerin yaklaşık %2 sini oluşturmaktadır(3).sALLde sitogenetik özellikler ve prognoz iyi tanımlanmamıştır.Bir çalışmadasekonder ALL de 11q23 aberasyonu sıklıkla görülmüştür(3).Başka birçalışmada;primer tümörden ve alınan ilk tedaviden bağımsız olarak sALLde daha kötü özellikte sitogenetik değişiklikler gözlenmemiş ve sALLolması kötü prognostik kabul edilmemiştir (4).Sonuç: sALL ler tüm ALL lerin yaklaşık %2 sini oluşturmaktadır. Farklı vakaserilerinde prognoz ve genetik özellikler açısından farklı mutasyonlartanımlanmıştır. Hastalığın seyrini daha iyi belirlemek için daha geniş genetik çalışmalara ve daha büyük vaka serilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Bizimvakamızda tanımladığımız gemsitabin ve sisplatin sonrası sekonder ALLliteratürde tanımlanmamıştır.Ancak vaka hem KT hem RT aldığı için tamolarak hangi etkiyle sALL geliştiğini tesbit etmek mümkün değildir.Ayrıcatanımlanan vakada tanı anında kemik iliği aspirasyonu dry tap olarak geldiği için genetik özellikler açısından FISH değerlendirmesi yapılamamıştır.Anahtar kelimeler: B-ALL, sekonder ALL, radyoterapi 
- Published
- 2022
13. BCR-ABL NEGATİF KRONİK MİYELOPROLİFERATİF NEOPLAZİLERİN KLİNİK, DEMOGRAFİK, MOLEKÜLER VERİLERİNİN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ
- Author
-
Demirkan, Fatih, Özsan, Güner Hayri, Yavuz, Boran, Akşit Bozkına, Zehra, and Alacacıoğlu, İnci
- Abstract
Giriş ve Amaç: BCR-ABL negatif myeloproliferatif neoplaziler, kemikiliğinde myeloid serinin aşırı üretimi ile karakterizedir.En sık görülenleri Polisitemia Vera(PV), Esansiyel Trombositoz(ET) ve PrimerMyelofibrozdur(PMF).Kliniğimizde takipli üç grup hastanın klinik, demografik, moleküler verilerinin ve sağkalım analizlerinin değerlendirilmesiamaçlandı.Materyal ve metod: Ocak 2012 ve Mayıs 2021 arasında 2016 WHO (WorldHealt Organization) kriterlerine göre tanı konulan tek merkezli çalışmadaET’li 230, PV’li 104 ve PMF’li 29 hasta olmak üzere toplam 363 hasta verisiretrospektif olarak incelendi.Bulgular: Olguların %54,3’ü erkek, %45,7’si kadındı.Yaşları 18 ile 93 arasında olup ortanca yaş 58 idi.Hastaların %63.4’ünü ET,%28,7’sini PV, %8 iniPMF hastaları oluşturuyordu.JAK-2 mutasyonu PV’li hastaların %85,1’inde,ET’li hastaların %65,4’ünde ve PMF’li hastaların %60’ında pozitif bulundu.Altı hastada exon 12 testi bakılabildi ve iki tanesinde pozitiflik mevcuttu.ET hastalarında CALR pozitiflik oranı %37,3, PMF hastalarında ise %33,3saptandı.Tanıda tromboz, PV’li hastaların %18’i, ET’li hastaların %19,1’ive PMF’li hastaların %10,3’ünde saptandı.Takibinde tromboembolik olaygeçiren hasta oranı %20,7 idi.Trombozların %25,3’ünü arteriyel, %11,5’inivenöz tromboz oluşturuyordu..Toplamda %4 atipik trombozlar (retinalven-arter trombozu, serebrel ven trombozu, üst ekstremite arteryelvenöz tromboz, budd chiari,mezenter arter embolisi gibi) saptandı.Tanıanında kanama bulgusu mevcut olan yalnız üç hastamız olduğu görüldü.ET tanılı bu hastaların kliniklerinin hemorajik SVO,diş eti kanaması ve üstgis kanama ile prezente olduğu tespit edildi.Hastaların %9,6’sında eşlikeden sekonder maligniteler saptandı.Yapılan analizde %8,2 oranında tanıanında konstitüsyonel semptomlar saptanmıştı.Hastaların %56,5’sındahipertansiyon, %19,8’inde diabetes mellitus ve %14’ünde koroner arterhastalığı öyküsü tespit edildi.Tromboz olan grupta yaş medyan değeri62 (IQR=21), olmayan grupta 55(IQR=22) olup iki grup arasında anlamlıfarklılık mevcuttu (p=65 yaş, anemi varlığı,tromboz öyküsü ve mutasyon analiz farklılığınınanlamlı etkisi saptandı.Başlangıçta miyelofibrozu olmayıp (n=275) bizdeolan takip sürecinde kemik iliğinde miyelofibroz bulguları saptanan hastasayısı 40 (%14.5)saptanmıştı.Takibimizde başlangıçta miyelofibroz olmayan hastaların ortanca dönüşüm süresi 160.4 ay saptanmıştı.Takibimizdemiyelofibroza ilerleyen hastaların dönüşüm sonrası ortanca sağkalımı (OS)92,7 ay (min.71,6-max.113,7) saptanmıştı.Sonuç: Olguların demografik özellikleri diğer çalışmalara benzerdi.JAK2V617F mutasyon oranı literatür ile uyumludur.Yaş ve JAK2V617Fmutasyon varlığı tromboembolik süreçler için önemli risk faktörleridir.Komplikasyonları önlemek amacı ile en sık kullanılan sitoredüktif tedavigünümüzde yerini koruyan hidroksiüredir.Anahtar kelimeler: Kronik miyeloproliferatif hastalıklar, tromboz, sağkalım 
- Published
- 2022
14. AKUT MYLEOİD LÖSEMİ OLGUSUNDA TETRAPLÖİDİ
- Author
-
Çalışkan Yıldırım, Eda, Altungöz, Oğuz, Demirkan, Fatih, Özsan, Güner Hayri, Alacacıoğlu, İnci, Erdoğan Yücel, Elçin, Şeker, Ömer, and Kakcı, Merve
- Abstract
Tetraplöidi ve tetraplöidiye yakın (>80 kromozom) durumun (T/NT)AML de yaklaşık %1 hastada görülmektedir. Prognostik önemi ve optimalhastalık yönetimi hala belirsizliğini koruyan bir durumdur. Bu nadir görülen genetik değişikliği olan ve ek maligniteleri olan bir hastamızı sundukve literatürdeki güncel bilgileri derledik.Anahtar kelimeler: AML,Tetraplöidi, near-tetraplöidi
- Published
- 2022
15. Assesment of Patient'S Perspective on Treatment Free Remission in CML: A Turkish Multicenter Cohort
- Author
-
Mutlu, Yasa gul, primary, Guvenc, Birol, additional, Serin, Istemi, additional, Balik Aydin, Berrin, additional, Alacacıoğlu, İnci, additional, Guven, Serkan, additional, and Sevindik, Omur Gokmen, additional
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
16. Retrospective Analysis of Turkish AML Registry Database, on Behalf of AML Working Group of Turkish Society of Hematology
- Author
-
Karakuş, Volkan, primary, Sevindik, Omur Gokmen, additional, Karatas, Aylin, additional, Yenihayat, Emel Merve, additional, Polat, Merve Gokcen, additional, Çelik, Serhat, additional, Pinar, Ibrahim Ethem, additional, Dogan, Ali, additional, İnce, Idris, additional, Malkan, Umit Yavuz, additional, Iltar, Utku, additional, Ozdalcı, Demircan Özdalcı, additional, Mehtap, Özgür, additional, Erdem, Ramazan, additional, Kacmaz, Murat, additional, Aykas, Fatma, additional, Ozturk, Berna, additional, Deveci, Burak, additional, Akdeniz, Aydan, additional, Bulbul, Hale, additional, Yigit Kaya, Sureyya, additional, Can, Ferda, additional, Guven, Zeynep, additional, Aslan, Ceyda, additional, Keklik, Muzaffer, additional, Ozkalemkas, Fahir, additional, Goker, Hakan, additional, and Alacacıoğlu, İnci, additional
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
17. Whole Transcriptome Sequencing Reveals Cancer-Related, Prognostically Significant Transcripts and Tumor-Infiltrating Immunocytes in Mantle Cell Lymphoma
- Author
-
Esmeray Sönmez, Esra, primary, Hatipoğlu, Tevfik, additional, Kurşun, Deniz, additional, Hu, Xiaozhou, additional, Akman, Burcu, additional, Yuan, Hongling, additional, Erşen Danyeli, Ayça, additional, Alacacıoğlu, İnci, additional, Özkal, Sermin, additional, Olgun, Aybüke, additional, Erdağ, Taner Kemal, additional, You, Hua, additional, and Küçük, Can, additional
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
18. Hafif Zincir Kaçışı: Hafif zincirleri daha sık mı izlemeliyiz?
- Author
-
Karataş, Aylin Fatma, Demirkan, Fatih, Yavuz, Boran, Özsan, Güner Hayri, Erdoğan Yücel, Elçin, and Alacacıoğlu, İnci
- Abstract
Introduction: Free light chain escape (FLE) is a rare phenomenonseen in 3% of multiple myeloma patients. It is characterized byrise of involved free light chain levels without involved heavychain component. It often accompanies extramedullary diseaseprogression or rapid renal impairment. Here we present four casewith FLE. Methods: Patient data has been obtained from patientfi les. Results: Case A: 52-year-old female patient is referred afterpathologic fracture due to plasmacytoma. IgGλ myeloma R-ISSstage III is diagnosed and treatment is started immediately withweekly bortezomib+cyclophosphamide+dexamethasone (VCD).In the last day of the fi rst course it was observed that her generalcondition deteriorated; anemia, hypercalcemia, and a slightlyhigher creatinine level is detected. At the same time, free λ lightchain escape is observed. She received carfi lzomib and underwentautologous stem cell transplant (SCT) but relapsed and died in 7months after SCT. Case B: A 46-year-old male patient was evaluatedin June 2010 with complaints of low back pain and fatigue and andwas diagnosed IgAλ MM R-ISS: I. The patient has a history of twoautologous SCTs (in 2011 and 2018). After his second transplant hewas started on lenalidomide maintenance with VGPR. He presentedwith back pain in July 2020. Magnetic resonance imaging revealeda mass lesion with signifi cant compression of the spinal cord andFLE is observed. He underwent allogeneic SCT. Case C: 56-year-oldfemale patient is referred with mild anemia and hypercalcemia anddiagnosed with IgGκ multiple myeloma R-ISS: II. She underwentautologous SCT after VCD. Relapsed after 8 months and receivedcarfi lzomib+lenalidomide+dexamethasone(CarLenDex) with noresponse and she progressed with many cervical lymph nodes andleft pleural effusion. FLE has been detected simultaneously. She diedafter several months. Case D: 60 year-old patient has been diagnosedwith IgGλ ISS: 2 myeloma. He underwent 2 autologous SCTs in2013 and 2019. del17p and 1q Gain has been observed after hissecond relapse. He received CarLenDex and PomDex sequentiallywith short durations of response (PR). FLE was detected underPomDex treatment and he presented with worsening anemia andacute kidney injury one month later. Conclusions: Our cases showthat in during the treatment of myeloma, a clone that may beselected which can lead to light chain escape and disease progression.This progression is usually sudden and requires close monitoringof serum free light chain levels to detect. Also light chain escapecan accompany extramedullary/extraosseous disease progression orrapid renal impairment. Serum free light chain follow-up duringtreatment could be useful in identifying this phenomenon evenwhen FLC ratio seems stable for a while. We suggest monitoring freelight chain levels in addition to heavy chain levels during treatmentand follow-up of myeloma patients.
- Published
- 2022
19. THERAPEUTIC IMPLICATIONS OF TARGETED SEQUENCING AND miRNA-SEQ OF B CELL LYMPHOMAS
- Author
-
Sönmez, Esra, primary, Hatipoğlu, Tevfik, additional, Hu, Xiaozhou, additional, Yuan, Hongling, additional, Erşen Danyeli, Ayça, additional, Anar Arıcı, Ayla, additional, Şeyhanlı, Ahmet, additional, Önder Siviş, Zuhal, additional, Demirag, Bengü, additional, Ataseven, Eda, additional, İnce, Dilek, additional, Altun, Zekiye, additional, Aktaş, Safiye, additional, Alacacıoğlu, İnci, additional, Önal Süzek, Tuğba, additional, Özsan, Nazan, additional, Erdağ, Taner, additional, Çağlar Çıtak, Elvan, additional, Özkal, Sermin, additional, Özcan, Mehmet, additional, Çetingül, Nazan, additional, Özer, Erdener, additional, Kutluk, Tezer, additional, Olgun, Nur, additional, and Küçük, Can, additional
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
20. Plasma Concentrations and Cancer-Associated Mutations in Cell-Free Circulating DNA of Treatment-Naive Follicular Lymphoma for Improved Non-Invasive Diagnosis and Prognosis
- Author
-
Hatipoğlu, Tevfik, primary, Esmeray Sönmez, Esra, additional, Hu, Xiaozhou, additional, Yuan, Hongling, additional, Danyeli, Ayça Erşen, additional, Şeyhanlı, Ahmet, additional, Önal-Süzek, Tuğba, additional, Zhang, Weiwei, additional, Akman, Burcu, additional, Olgun, Aybüke, additional, Özkal, Sermin, additional, Alacacıoğlu, İnci, additional, Özcan, Mehmet Ali, additional, You, Hua, additional, and Küçük, Can, additional
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
21. Allojenik Kemik İliği Yapılan Hastalarda CMV DNA Antijenemi Durumunun Değerlendirilmesi
- Author
-
Medeni, Şerife, Sayıner, Ayça Arzu, Appak, Özgür, Özsan, Güner Hayri, Alacacıoğlu, İnci, Keskinkılıç, Merve, and Reyhanlı, Ahmet
- Published
- 2022
22. İKİ VAKA NEDENİ İLE ALLOJENEİK KÖK HÜCRE NAKLİNDE GEÇ SİTOPENİ
- Author
-
Özsan, Güner Hayri, Alacacıoğlu, İnci, Demirkan, Fatih, Güven, Serkan, Karataş, Aylin Fatma, Erdoğan Yücel, Elçin, and Yavuz, Boran
- Abstract
Giriş: Sitopenilerin gelişmesi allojenik kök hücre nakli (AKHN) sonrasıoluşabilecek komplikasyonlardandır[1]. Geç dönemde ortaya çıkan sitopeniler otoimmün süreçler, greft kaybı, enfeksiyonlar gibi pek çok nedenleortaya çıkabilmektedir. Biz AKHN sonrası geç dönem sitopenisi geliştireniki vakamızı sunuyoruz.Vaka A: 35 yaşında kadın hastaya Haziran 2020’de orta riskli akut miyeloidlösemi (AML) teşhisi konulmuş ve 2 adet 7+3 remisyon indüksiyon tedavisisonrası tam uyumlu erkek kardeşinden allojeneik kök hücre nakli (AKHN)için tarafımız yönlendirilmiş. Hasta ile olası risk ve faydalar konuşularakhasta nakil listesine alındı. Hastanın remisyon indüksiyon tedavisi sırasında drenaj gerektiren inguinal ve aksillar apse hikayesi olması nedeniile fludarabin+busulfan ile non-miyeloablatif hazırlık rejimi verilerek vegraft-versus-host hastalığı (GVHD) profilaksisi için siklosporin ve metotreksat ile tam yanıt altında Ekim 2020’de allojeneik kök hücre nakli yapıldı.12. Günde nötrofil, 16. Günde trombosit engraftmanı sağlandı. TakibindeGVHD izlenmeyen hastanın 182. Günde siklosporin dozu azaltılmayabaşlandı. 210. Günde bakılan kimerizm %94,5 donör tipinde görüldü. 240.Günde ateş şikayeti ile acile başvuran hastada pansitopeni tesbit edildi.Antibiyoterapi verilen hastaya yapılan kemik iliği aspirasyonu hiposellülersaptandı, hastalık nüksü izlenmedi. Hastaya immun sitopeni öntanısı ile1 mg/kg steroid başlandı, sitopenide kısmi düzelme görüldü. Bu süreçtehastada mikst kimerizm saptandı (%32 donör). Hastaya haftalık artandozlarda toplam yaklaşık 11*106/kg CD34+ hücre ve eşlik eden T lenfositpopülasyonu ile donör lenfosit infüzyonu yapıldı. Bununla beraber takiptesitopenisi düzelen hastada tam greft kaybı izlendi. Hasta remisyonda izleme devam etmektedir. Vaka B: 53 yaşında kadın hastaya Mayıs 2021’de philadephia kromozomu (Ph) pozitif akut lenfoblastik lösemi teşhisi konuldu.2 kür kemoterapi ve tirozin kinaz inhibitörü içeren remisyon indüksiyontedavisinden sonra tam uyumlu erkek kardeşinden azaltılmış yoğunluklufludarabin+busulfan rejimi ile Eylül 2021’de AKHN yapıldı. Nakil sonrası1. Ayda %85 donör kimerizmi tesbit edildi. Siklosporin tedavisi altındamikroanjiopatik hemolitik anemi tablosu gelişmesi üzerine mikofenolatmofetil tedavisine geçildi bunun yanısıra sistemik steroid tedavisi başlandı. Steroid tedavisinin azaltılmasıyla birlikte naklin 100. Gününde hasta kolve bacaklarda yaygın döküntü ve pansitopeni nedeniyle yatırıldı. Yapılancilt biyopsisinde graft-versus-host hastalığı ile uyumlu olduğu görüldü.Kemik iliği incelemesinde hiposellülarite izlendi. Kimerizm incelemesinde%79 donör kimerizmi izlendi. Steroid tedavisinin dozu yeniden artırıldı,hastaya 0,7*106/kg CD34+ hücer ve 0,5*108 T lenfosit ile DLI uygulandı.Takibinde hastanın sitopenilerinin düzeldiği görüldü. Yeniden yapılankimerizm incelemesinde %99 dönor kimerizmi görüldü.Sonuç: AKHN sonrası gelişen geç başlangıçlı sitopeni tablolarında alttayatabilecek nedenler ayrıntılı olarak incelenmelidir. Bu sitopenilerin fizyopatolojisinde iki immün sistemin “çatışması” rol oynayabilmektedir . Budurumda terapötik hedef hastanın donör kimerizmine yönlendirilmesiolmalıdır. Bunun için immunsupresif tedavinin düzenlenmesi ve donörlenfosit infüzyonları kullanılabilir.Anahtar kelimeler: allojeneik kök hücre nakli, kimerizm, sitopeni
- Published
- 2022
23. KARACİĞER’DE METASTATİK İKİNCİ PRİMER MALİGNİTEYİ TAKLİT EDEN EKSTRAMEDÜLLER TUTULUM İLE BAŞVURAN MULTİPL MİYELOM VAKASI
- Author
-
Altay, Canan, Yavuz, Boran, Erdoğan Yücel, Elçin, Demirkan, Fatih, Alacacıoğlu, İnci, Özsan, Güner Hayri, Karataş, Aylin Fatma, and Güven, Serkan
- Abstract
Giriş: Multipl miyelomda ekstramedüller (EM) tutulum tanı anında hastaların %7’sinde görülen [1] bir tablo olup genelde kötü prognozu öngördürür[2]. Tanı anında gösterilen 13q delesyonu, EM hastalıkla prezentasyonlailişkilendirilmiştir [3]. Multipl miyelomda otolog kök hücre destekli yüksekdoz kemoterapi uygun hastalarda tedavinin ana yapıtaşlarında biridir. EMhastalıkla başvuran ve otolog kök hücre destekli yüksek doz kemoterapisonrası bu bulgularda düzelme izlenen bir vakayı sunuyoruz.Vaka: Ağustos 2019’da başka bir merkezde IgA κ smoldering miyelomtanısı konulan ve takibe alınan 63 yaşında erkek hasta tarafımıza başvurdu. Parkinson hastalığı, ankilozan spondilit tanıları da bilinen hastanınşikayeti olmadığı gibi muayenesinde patolojik bulgu saptanmadı. Yapılantetkiklerde semptomatik miyelom tanımlayıcı bulgu ve amiloidoz saptanmayan hasta smoldering miyelom tanısı ile takibe alındı. Haziran 2021’dehalsizlik şikayeti ile acil servise başvuran hastanın hemoglobin: 6,9 gr/dLizlendi. Transfüzyon ve yeniden değerlendirme için servise yatırıldı. Kemikiliğinde bazıları plazmoblastik görünümde %60 plazma hücre infiltrasyonu, FISH panelinde del13q ve 1q Gain görüldü. 4,1 gr/dL M proteiniizlendi. Evresi ISS II olarak değerlendirilmesine rağmen 1q gain nedeniyleyüksek riskli kabul edildi. Yatışında sağda baskın bilateral plevral effüzyon saptanan hastaya torasentez uygunladı. Eksuda vasıflı sıvıya yapılansitosantrifüj sonrası mikroskobik incelemede plazma hücreleri görüldü(Bkz. Şekil 1). Ilımlı koagulopatisi ve hipoalbuminemisi olan hastada karaciğer sirozunu ekarte etmek için yapılan abdomen ultrasonografi(usg)’dehepatomegali ve karaciğer parenkiminde inhomojen görünüm saptandı.Bunun üzerine gastroenteroloji önerisi ile yapılan üst abdomen MRG’dekaraciğer sağ lobda ağırlıklı olarak arka sektör yerleşimli birkaç adet, T2Agörüntülerde parankime kıyas ile hafif hiperintens, silik sınırlı fokal parankimal lezyon izlendi. Bu lezyonların miyelom ilişkili olabileceği düşünüldüfakat girişimsel radyoloji tarafından usg’de lezyon görülemediğindenbiyopsi yapılamadı. Servis yatışında makroskopik hematürisi gelişen hastayapılan üriner usg’de mesanede yaygın duvar kalınlık artışı ve sağ anterolateralde muhtemel kitle görünümü izlendi. İdrar sitolojisi normal olanhastaya üroloji tarafınca operasyon planlansa da gerçekleşmedi. Hastayabortezomib+siklofosfamid+deksametazon(VCD) tedavisi başlandı. 1. Kürüyatarak alan hastaya 2. Kür sonrası ayaktan yapılan değerlendirmedehastada kısmi yanıt görüldü. Hematürisi olmayan hastanın plevral effüzyonu tamamen, karaciğer lezyonları tama yakın gerilemişti. Hastaya Kasım2021’de otolog kök hücre destekli yüksek doz melfalan (200 mg/m2) tedavisi uygulandı. Nakil sonrası yapılan değerlendirmede hasta tam yanıtlıolarak değerlendirildi. Hastanın akciğer grafisinde effüzyon izlenmedi(Bkz. Şekil 2). MRG’de karaciğer lezyonlarının kaybolduğu görüldü (Bkz.Şekil 3). Hastanın Gaucher taraması negatif sonuçlandı.Sonuç: EM hastalık ile başvuran multipl miyelomda ideal tedavi rejimininhangisi olduğu açık değildir [2, 4]. Veriler daha çok retrospektif çalışmalaradayanmaktadır. Diğer yüksek riskli miyelom hastalarında olduğu gibi, ilksıra tedavide farklı mekanizmaları kullanan çoklu ilacın kombine olarakkullanılması önerilmektedir [5]. İnduksiyon tedavisi sonrası uygulananotolog kök hücre destekli yüksek doz kemoterapinin bu hastalarda kötüprognozu düzelttiğine dair yayınlar olsa da [6] bu konuda görüş birliğioluşmamıştır. Tandem naklin fayda sağlayabileceği gösterilmiştir [7]. Buhastamızda gördüğümüz gibi, EM tutulumların ikinci primer maligniteleritaklit edebilecekleri unutulmamalı, bu hastalarda lezyon boyutu, yerleşimiveya hastanın komorbid durumları nedeniyle biyopsi yapılamıyorsa antimiyelom tedaviye şans tanınmalıdır.Anahtar kelimeler: multipl miyeloma, ekstramedüller hastalık, otolog transplant
- Published
- 2022
24. SARKOPENİNİN KÖK HÜCRE NAKİL BAŞARISINA ETKİSİ
- Author
-
Erdoğan Yücel, Elçin, Özsan, Güner Hayri, Demirkan, Fatih, Şeker, Ömer, Kakcı, Merve, Yavuz, Boran, Karataş, Aylin Fatma, and Alacacıoğlu, İnci
- Abstract
Amaç: The European Working Group for Sarcopenia (EWGSOP) 2018kılavuzunda sarkopeni düşük kas kütlesiyle birlikte düşük kas gücü ve/veya düşük fiziksel performans olarak tanımlanmış olup solid tümörlerdeyaygın olarak çalışılmıştır. Fakat hematolojik malignitelerdeki ve transplantasyon olgularındaki varlığı ve prognostik önemi yeteri kadar netdeğildir. Bu çalışmada kök hücre nakli olan hastalarda sarkopeni varlığı venakil başarısı üzerine etkilerinin araştırılması hedeflenmiştir.Materyal-Metod: Mayıs 2021 ile Ocak 2022 tarihleri arasında nakil olan,dahil edilme kriterlerini karşılayan 24 hasta çalışmaya alındı. Dahil edilmekriterleri gönüllü olur formunu imzalamış olmak, ≥18 yaş olmak, otologya da allojenik kök hücre nakli yapılmış olmak, dışlama kriterleri olarak ise 30kg/m2 olan hastalar ise obez kabul edildi.Düşük kas kütlesi Biyoelektrik İmpedans Analiz (BİA) yöntemi ile değerlendirildi. BİA yöntemi ile vücut bileşiminin ölçümünde, TANİTA-SC-240MAcihazı kullanıldı.BİA ile iskelet kas kütlesi indeksi (SMI) erkeklerde ≤10,76 kg/m2, kadınlarda≤ 6,76 kg/m2 ise düşük kas kütle indeksi olarak kabul edildi.Düşük kas gücü handgrip dinamometresi (TAKEİ 5401 Hand Dynamometer,100 kg) kullanılarak değerlendirildi. Bu cihaz ile 3 ölçüm yapılarak, pikdeğer ve 3 ölçümün ortalaması alındı. Kas gücü erkekte
- Published
- 2022
25. OTOLOG HEMATOPOETİK KÖK HÜCRE NAKLİ YAPILAN MULTİPLE MYELOM HASTALARINDA ERKEN RELAPS İLE İLİŞKİLİ FAKTÖRLER
- Author
-
Karataş, Aylin Fatma, Özcan, Mehmet Ali, Özsan, Güner Hayri, Alacacıoğlu, İnci, Demirkan, Fatih, Erdoğan Yücel, Elçin, and Yavuz, Boran
- Abstract
Giriş: Multipl myelom, hematolojik malignitelerin %10’unu oluşturanplazma hücrelerinin neoplastik bir proliferasyonu ile karakterize klonal birhastalıktır. İmmünomodülatör ilaçlar, proteazom inhibitörleri ve deksametazondan oluşan bir kombinasyonun ardından otolog hematopoetik kökhücre naklinin (HKNH) kullanıldığı bir indüksiyon rejimi, uygun hastalardayeni teşhis edilen multipl myelomun standart tedavisi olarak kabul edilir(1).Gereç ve Yöntemler: Çalışmamıza Ekim 2011-Ağustos 2021 tarihleriarasında Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Kök Hücre Nakil Merkezi’ndeOtolog HKHN yapılan, nakil sonrası 18 ay içinde nüks gelişen 27 hastayıdahil ettik.Veriler Dokuz Eylül Hematoloji arşivi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesihastane bilgi yönetim sistemi (HBYS)’nden derlenmiş ve SPSS v.24(Statistical Package for Social Sciences) ile analiz edilmiştir.Sonuç: Tanı yaşı ortanca 57 (42-68) ve %52 si erkek (n=14), %48 i kadın(n=13). Hastalar otolog HKHN öncesi ortanca 1 sıra tedavi almış (1-3).Tanıda ISS evreleme sistemine göre 9 hasta evre 1, 9 hasta evre 2, 9 hastaevre 3 idi. Hastaların % 43 ünde (n=12) tanıda ekstramedüller hastalıktutulumu mevcuttu. Başvuruda %33 ünde hiperkalsemi (n=9), %19 undaböbrek tutulumu (n=5), %57 sinde anemi (n=16), %75 inde kemik (n=21)tutulumu mevcuttu. Hastaların myelom tipleri Tablo 1 de gösterilmiştir.Hastaların 2 kür tedavi sonrası ve otolog HKHN öncesi tedavi yanıtlarıTablo 2 ve 3 te gösterilmiştir.2 hasta 2 kür tedavi sonrası tam remisyon (CR) da olup otolog HKHN öncesi yanıtları sırayla parsiyel remisyon (PR) ve progresif hastalık (PD) ,nakilsonrası sırasıyla 5. Ve 6. Aylarda nüks gelişmiştir. Otolog HKHN sonrasıortanca 6 (2-17) ayda nüks gelişmiştir. Bu hastaların %63 ünde klinik nüksgelişmiş olup geri kalanında agresif biyokimyasal nüks nedeniyle tedavibaşlanmıştır. %25 inde (n=7) nükste ekstramedüller hastalık tutulumumevcuttu. Bu hasta grubunda otolog HKHN sonrası total sağkalım ortanca32 ay (5-120) dır .Biyokimyasal nüks olan 10 hastanın 3’ünde tanıda ekstramedüller hastalık tutulumu olup otolog HKHN sonrası tutulum izlenmedi.Klinik nüks olan 17 hastanın 9’unda tanıda ekstramedüller hastalık tutulumu olup nükste 7 hastada ekstramedüller tutulum gözlendi. Hastalarıntanı anındaki Kappa/Lambda oranları ortanca 13.84, nüks anında ortanca13.1 saptanmıştır. Biyokimyasal ve klinik nüks olan hastaların tanı anındakive nüks anındaki Kappa/Lambda oranları karşılaştırıldığında istatistikselanlamlı fark gözlenmemiştir, daha geniş hasta grubuna ihtiyaç vardır.Klinik nüks olanlarla olmayanlarda progresyonsuz sağkalım karşılaştırıldığında olanlarda median 5 ay, olmayanlarda 8 ay saptanmıştır (Şekil1). Klinik nüks olanlarla olmayanlarda total sağkalım karşılaştırıldığındaolanlarda median 19.2 ay saptanmış olup olmayanlarda ulaşılamamıştır(Şekil 2).Tartışma: Multiple myelomda otolog kök hücre nakli ile progresyonsuzsağkalımın uzadığı bilinmektedir. 2 kür tedavi sonrası CR da olan hastalarda tam yanıtın erken kaybı prognostik önemi açısından yol gösterici olabilir. Klinik nüks olanlarda total sağkalım ve progresyonsuz sağkalım dahakötü seyretmektedir. Biyokimyasal nüksler daha indolen seyir izlenmektedir. %43 hastamızda tanıda ekstramedüller hastalık tutulumu olması buhastaların erken relaps ile ilişkilendirilebileceğini göstermektedir. Bu hastalarda nakil ve tandem nakil konuları ayrıntılı çalışmalarda incelenmelidir.Anahtar kelimeler: Otolog Hematopoetik Kök Hücre Nakli, Multiple Myelom, ErkenNüks
- Published
- 2022
26. APLASTİK ANEMİ TEDAVİSİ SONRASI ANAPLASTİK T HÜCRELİ LENFOMA: BİR OLGU SUNUMU
- Author
-
Güven, Serkan, Erdoğan Yücel, Elçin, Yavuz, Boran, Karataş, Aylin Fatma, Alacacıoğlu, İnci, Demirkan, Fatih, and Özsan, Güner Hayri
- Abstract
Aplastik anemi, periferik kan sitopenisi ve azalmış kemik iliği hematopoetikhücre proliferasyonu ile sonuçlanan nadir ve hayatı tehdit eden bir kemikiliği yetmezliğidir. Aplastik anemi, kalıtsal veya edinilmiş olarak sınıflandırılır. Kalıtsal bir sendrom tanımlanmamışsa AA edinilmiş (aAA) olarak kabuledilir. aAA’nın patofizyolojisi bilinmemektedir, ancak en çok tercih edilenmodel, genetik olarak duyarlı bir konakçıda hematopoetik kök ve progenitör hücrelerin otoreaktif T hücreler tarafından yıkımına yol açan düzensizbir bağışıklık sistemi modelidir. Kliniğimizde edinsel aplastik anemi tanısıile tedavi ettiğimiz, takiplerinde Anaplastik T Hücreli Lenfoma tanısı koyduğumuz bir vaka sunuyoruz.36 yaşında erkek hasta, perianal fissür nedeniyle operasyon planlanmakta iken lökopeni ve nötropeni nedeniyle tarafımıza yönlendirildi. 1.5 aysefalosporin ve metronidazol antibiyoterapisi öyküsü olan hastada ilacabağlı baskılanma düşünüldü. Takiplerinde sitopenisinin devamı nedeniylekemik iliği biyopsisi yapıldı. Sellülarite %10-20 bazı alanlarda %5 in altındaizlendi. Hastaya G-CSF başlandı. Yeterli yanıt alınamadı, ikinci kez kemikiliği biyopsisi alınan, patolojisi benzer şekilde raporlanan hastaya aplastikanemi tanısı ile IVIG+ steroid tedavisi verildi. 5 ay steroid+GCSF ile izlemsonrası sitopenileri devam etmekte olup yüksek doz eltrombopag tedavisine geçildi. 2. Ayda sitopenileri tamamen düzeldi, 5. Ayda eltrombopagtedavisi azaltılarak kesildi. Tedavisiz izleminin 2. Ayında Covid-19 enfeksiyonu geçiren hastanın 1 ay sonraki kontrolünde usg ile servikal bölgede2.5x1.5 cm LAP saptandı. Eksizyonel biyopsi patoloji sonucu ALK negatifAnaplastik T Hücreli Lenfoma olarak raporlandı. Hastaya CHOEP tedavisibaşlandı. 2 kür sonunda PET-BT ile değerlendirmede kısmi yanıtlı olup 4küre tamamlandı. G-CSF ile mobilize edilen hastaya Benda-EAM protokolüile otolog kök hücre nakli yapıldı. Nakil sonrası 50. Gününde, kliniğimizdebelirli aralıklarla izlemdedir.European Society of Blood and Bone Marrow Transplantation’un 2019 dayaptığı çalışmada, lenfomanın aplastik anemi sonrası, birlikte ve öncesindeortaya çıktığı nadir durumlar bildirilmekle birlikte, T hücreli lenfoma birlikteliğine rastlanmamıştır (1). Bu açıdan olgumuz önem arz etmektedir.
- Published
- 2021
27. MYELODİSPLASTİK HASTALIK İLE TAKİP SONRASI HODGKİN LENFOMA :BİR OLGU SUNUMU
- Author
-
Demirkan, Fatih, Alacacıoğlu, İnci, Özsan, Güner Hayri, Delibalta, Dilan, Karataş, Aylin Fatma, Yavuz, Boran, Erdoğan Yücel, Elçin, and Güven, Serkan
- Abstract
Myelodisplastik sendrom hemotopoetik hücrelerde morofolojik displazibulguları, periferik sitopeniler, inefektif hematopoez, tekrarlayan genetikanomaliler ve ve AML dönüşüm riskinde artış ile karakterli kemik iliği neoplazisidir. Hodgkin lenfoma sıklıkla germinal merkezli B hücrelerinden kökenalan lenfoid dokunun malign bir neoplazmıdır. Reed-Stenberg hücrelerininvarlığı ile karakterizedir, yıllık insidansı 2-3/100000 olup erkeklerde kadınlara göre daha sık izlenir. Myelodisplastik sendrom takiben gelişen Hodgkinlenfoma birlikteliği oldukça nadir olup biz de MDS ve HL’nin birlikte görüldüğü vakamızı sunmayı amaçladık. 75 yaşında erkek hasta tarafımıza pansitopeni nedeniyle yönlendirilmiş olup yapılan kemik iliği biyopsisi tanısalolmayıp izleme alındı. Hepatosplenomegali nedeniyle tetkik edildi. Batınusg sinde sol böbrek orta zonda hipoekoik RCC İle uyumlu kitle görülmesinedeniyle sol nefrektomi yapıldı. Patoloji sonucu renal cell carcinomaolarak raporlandı. Cerrahi sınır temiz olan hasta üroloji tarafından tedavisizizleme alındı. Takiplerin de sitopenisinin derinleşmesi nedeniyle tekrarkemik ilşği biyopsisi yapılan hastaya myelodisplastik sendrom tanısı ilehaftalık eritropoetin tedavisi başlandı. Takiplerinde B semptomları gelişmesi nedeniyle Torako-abdominal BT ile görüntüleme yapıldı, akciğerdesubkarinal alanda 4 cm lik lap ve paraaortik 2 cm’lik LAP saptandı. EBUSsubkarinal lap ince iğne aspirasyon biyopsisi yapıldı, yetersiz materyalolarak sonuçlanması nedeniyle mayıs 2021 de göğüs cerrahisi tarafındanmediastinoskopi yapıldı ve mikst sellüler tip klasik hodgkin lenfoma tanısıkonuldu. Hasta için sağlık bakanlığından endikasyon dışı onam alınarakbrentixumab tedavisi başlandı 5. kürü tamamlanan hastanın takip ve tedavisi kliniğimizde devam etmektedir. Daha önce MDS transforme AML tanısıbir çok olguda gösterilmiş olup MDS yi takiben gelişen Hodking Lenfomabirlikteliği yapılan araştırmada sadece bir kez rastlanılmıştır (1), bu nedenleolgumuz önem arz etmektedir
- Published
- 2021
28. İLERİ YAŞ HODGKİN LENFOMA HASTALARININ ÖZELLİKLERİ VE TEDAVİ SONUÇLARININ RETROSPEKTİF ANALİZİ: TEK MERKEZ DENEYİMİ
- Author
-
Yavuz, Boran, Demirkan, Fatih, Alacacıoğlu, İnci, Özsan, Güner Hayri, Güven, Serkan, Karataş, Aylin Fatma, and Erdoğan Yücel, Elçin
- Abstract
Amaç: Çalışmamızın amacı 60 yaş ve üstü Hodgkin lenfoma tanısı alanhastalarda, klinik ve laboratuvar verilerinin, aldıkları tedavilerin sağ kalımaetkisini analiz etmektir.Yöntem: Kliniğimizde Ocak 2010 ve Temmuz 2021 yılları arasında 60 yaşve üstü Hodgkin Lenfoma tanısı alan 49 hastanın verileri retrospektif olarakanaliz edildi. Patolojik tanısı merkezimizde doğrulanan 41 hasta çalışmayaalındı. Hastaların prognostik özellikleri, aldıkları tedaviler, tedavi yanıtları vesağ kalımları analiz edildi.Sonuçlar: Çalışmaya alınan 41 hastanın (24 erkek; 17 kadın) ortalamayaşı 65 (60-86) idi. Hastaların tanı anında demografik verileri Tablo 1’deözetlendi.41 hastadan 1 hasta ECOG 4 olması ve komorbiditeleri nedeniyle tedavialmadı. 40 hastadan 13 hastaya (%32) kemoterapi ardından radyoterapiverildi (Tablo 2).Tedavi ilişkili ölüm 4 hastada görülmüş olup (%10), bu hastaların 3’ü evreIV, 1’i evre III Hodgkin lenfoma hastasıydı. 2 hasta ABVD alırken, 2 hasta AVDkemoterapisi almıştı.Tedavi alan 40 hastanın 34’ünde yanıt değerlendirmesi yapılabilmiş olup30 hasta tedaviye yanıtlı idi (%73).Ortalama sağ kalım 60-64 yaş hastalar için 120,3 ay; 65-74 yaş hastalar için71,5 ay; 75 yaş üzeri hastalar için 16,9 ay olup Şekil 1’de gösterildi.Radyoterapi alan hastalarda ortalama sağ kalımda artış saptandı (p=0.17)(Şekil 2).Kemoterapi alan hastaların sağ kalımları karşılaştırıldığında ABVD alan hastalarda sağ kalımda anlamlı artış saptandı (p=0.01). ABVD alan hastalardasağ kalım ortalama 103,8 ay; AVD alan hastalarda 40,4 ay saptandı (Şekil 3).Ortalama sağ kalım ile histolojik tip, hastaların eşlik eden komorbiditeleri (Diyabetes Mellitus, hipertansiyon, iskemik kalp hastalığı, böbrek vekaraciğer yetmezliği vb.), B semptom varlığı, IPS (Uluslararası prognostikskorlama) arasında anlamlı ilişki saptanmadı.Genel sağkalım ile ekstranodal tutulum (p=0.013), hastalık evresi (p=0.01)arasında anlamlı ilişki saptandı.Radyoterapi ve kemoterapinin 60 yaş üstü hastalarda da sağ kalımı arttırdığı saptadık.Hodgkin lenfomanın tanı anındaki evresi, ekstranodal tutulum varlığı veileri yaş genel sağ kalımda bağımsız risk faktörleri olup, çalışmamız literatürile uyumludur.
- Published
- 2021
29. Relaps/Refrakter Marjinal Zon Lenfoma'da İbrutinib Tedavisi: Tek Merkez Deneyimi
- Author
-
Güven, Serkan, Yavuz, Boran, Demirkan, Fatih, Özsan, Güner Hayri, Alacacıoğlu, İnci, Erdoğan Yücel, Elçin, Karataş, Aylin Fatma, and Karakaya, Burak
- Published
- 2021
30. EKSTRAOSSEÖZ MULTİPL MYELOMA TUTULUMOLGUSU: MRG GÖRÜNTÜLEME BULGULARI
- Author
-
Sarı, Ekrem Anıl, Seçil, Mustafa, Alacacıoğlu, İnci, Altay, Canan, Sarı, Serap, and Başara Akın, Işıl
- Published
- 2021
31. An interim analysis of the Turkish Myeloma Registry among patients who have received up to two lines of therapy
- Author
-
Sevindik, Ömür Gökmen, Özkurt, Zübeyde Nur, Boğa, Can, Kalayoğlu Beşışık, Sevgi, İpek, Yıldız, Gedük, Ayfer, Harmandalı, Aybüke, Salihoğlu, Ayşe, Haydaroğlu Şahin, Handan, Sönmez, Mehmet, Vural, Filiz, Akay, Olga Meltem, Kurt Yüksel, Meltem, Maral, Senem, Ekinci, Ömer, Kırkızlar, Hakkı Onur, Tekinalp, Atakan, Demir, Nazlı, Merter, Mustafa, Saydam, Güray, Alacacıoğlu, İnci, Yeğin, Zeynep Arzu, Kasar, Mutlu, Mastanzade, Metban, and Özsan, Güner Hayri
- Subjects
Turkish Myeloma Registry ,Lines of Therapy ,Interim Analysis - Abstract
Background To investigate the demographics and treatment details of the myeloma patients who were diagnosed and followed up in Turkey and received up to two lines of therapy. Methods Patients who were recorded on the database of Turkish Myeloma Registry project were included in this study if they had only received one or two lines of therapy. Demographics, patient, and disease related parameters both at the time of diagnosis and at the follow up and treatment outcomes were presented.
- Published
- 2021
32. Kronik Miyeloid Lösemi ve Kronik Miyeloproliferatif Hastalıklar
- Author
-
Yavuz, Boran and Alacacıoğlu, İnci
- Abstract
ÖZET Primer Miyelofibrozis (PMF) klonal miyeloproliferasyon, atipik megakaryositik hiperplazi vekemik iliğinde fibroz ile karakterize bir miyeloproliferatif neoplazidir. Olguların yaklaşık %90’ı Januskinaz 2 (JAK2) geni (%50), kalretikülin geni (CALR) (%35) veya trombopoietin reseptör geninde(MPL) (%15) somatik mutasyona sahiptir. Standart bir tanı yöntemi olmayıp tanı için kemik iliği biyopsi yapılması sekonder nedenlerin dışlanması gereklidir. Prognoz için IPSS, DIPSS, DIPSS-plus gibiskorlama yöntemleri kullanılır. Tek küratif tedavisi allojenik kök hücre naklidir. Diğer tedaviler genellikle palyatiftir. Bu yazıda primer miyelofibroz tanı prognoz ve tedavisi güncel bilgiler ışığında sunulacaktır.Anah tar Ke li me ler: Birincil miyelofibroz; prognoz; tedaviABS TRACT Primary Myelofibrosis (PMF) is a myeloproliferative neoplasia characterized by clonalmyeloproliferation, atypical megamegakaryocytic hyperplasia and bone marrow fibrosis. Approximately 90% of the cases have a somatic mutation in the Janus Kinase 2 (JAK2) gene (50%), calreticulin gene (CALR) (35%) or thrombopoietin receptor gene (MPL) (15%). There is not a standartdiagnostic method but performing bone marrow biopsy and exclusion of secondary causes should bemade for the diagnosis. Scoring methods like IPSS, DIPSS, DIPSS-plus are used for prognosis. Theonly curative treatment is allogeneic stem cell transplantation. Other treatments are usually palliative.Here, the diagnosis, prognosis and treatment of PMF will be presented in the light of current information.Keywords: Primary myelofibrosis; prognosis; therapy
- Published
- 2021
33. Assessment of Bone Marrow Biopsy and Cytogenetic Findings in Patients with Multiple Myeloma
- Author
-
Seyhanlı, Ahmet, primary, Yavuz, Boran, additional, Akşit, Zehra, additional, Yüce, Zeynep, additional, Özkal, Sermin, additional, Altungöz, Oğuz, additional, Demirkan, Fatih, additional, Alacacıoğlu, İnci, additional, and Özsan, Güner Hayri, additional
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
34. An Interim Analysis of the Turkish Myeloma Registry Among the Patients Who Have Received up to Two Lines of Therapy
- Author
-
Sevindik, Omur Gokmen, primary, Ozkurt, Zubeyde Nur, additional, Boga, Can, additional, Besisik, Sevgi Kalayoglu, additional, Ipek, Yildiz, additional, Geduk, Ayfer, additional, Harmandali, Aybuke, additional, Salihoglu, Ayse, additional, Sahin, Handan haydaroglu, additional, Sönmez, Mehmet, additional, Vural, Filiz, additional, Akay, Olga Meltem, additional, Kurt Yuksel, Meltem, additional, Maral, Senem, additional, Ekinci, Omer, additional, Kirkizlar, Onur Hakki, additional, Tekinalp, Atakan, additional, Demir, Nazli, additional, Merter, Mustafa, additional, Saydam, Guray, additional, Alacacıoğlu, İnci, additional, Yegin, Zeynep Arzu, additional, Kasar, Mutlu, additional, Mastanzade, Metban, additional, and Ozsan, Guner Hayri, additional
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
35. MULTİPL MYELOMDA HAFİF ZİNCİR KAÇIŞI: AGRESİF PROGRESYONUN ERKEN BİR İPUCU MU?
- Author
-
Alacacıoğlu, İnci, Yavuz, Boran, Karataş, Aylin Fatma, Erdoğan Yücel, Elçin, Güven, Serkan, Özsan, Güner Hayri, and Demirkan, Fatih
- Abstract
Free light chain escape is a rare phenomenon seen in 3% of multiple myeloma patients [1]. It is characterized by rise of involved free light chain levelswithout involvement the heavy chain component. It often accompaniesextramedullary disease progression[2] or rapid renal impairment[3]. Here wepresent 3 multiple myeloma cases with free light chain escape and a reviewof the literature. Case A: 52-year-old female patient, who has no knowncomorbid conditions, undergoes an operation after a tarsal bone fracturein September 2019 and applies to our clinic after the pathology result iscompatible with plasmacytoma. IgGλ paraproteinemia and multiple bonelesions are detected and is considered to be R-ISS stage III and treatmentis started immediately with weekly bortezomib + cyclophosphamide +dexamethasone (VCD). When she came for the 15th day of the first courseit was observed that her general condition deteriorated; anemia, hypercalcemia, and a high creatinine level compatible with acute kidney damage isdetected. At the same time, free λ light chain escape is detected. The patientis hospitalized and 1 volume plasma exchange is performed 4 times everyother day. In our patient, a 40% free λ reduction was achieved with 4 sessionsof plasma exchange. This data appears to be consistent with the Mayo Clinicdata, where free λ reduction of 36.6–93.3% was observed with a median of 8sessions (4 to 23) of plasma exchange [4]. Case B: A 46-year-old male patientwas evaluated in June 2010 with complaints of low back pain and fatigueand IgAλ paraproteinemia was detected. He had anemia and diffuse boneinvolvement and diagnosed with multiple myeloma R-ISS: I. The patient hasa history of treatment with VCD, autologous stem cell transplantation (in2011 and 2018), lenalidomide use has been followed up with pomalidomidetreatment since July 2019, he applied to the orthopedic clinic due to backpain in July 2020. Magnetic resonance imaging with T2-weighted imagesrevealed an extramedullary mass lesion with significant compression of thespinal cord at C7-T1-T2 and free chain escape is simultaneously detected.Patient underwent allogeneic stem cell transplant(ASCT) after radiotherapyand remission induction. Case C: 56-year-old female patient is referred withmild anemia and hypercalcemia and diagnosed with IgGκ multiple myelomaR-ISS: II. She received high dose chemotherapy with autologous stem cellsupport after achieving partial response with four courses of VCD. Relapsedafter 8 months and received lenalidomide+dexamethasone (LenDex) withno response. Carfilzomib is added to the treatment and she progressed withmany cervical lymph nodes and left pleural effusion. Light chain escape hasbeen detected. She underwent ASCT after remission induction. Our casesshow that in during the treatment of myeloma, a clone that may be selectedwhich can lead to light chain escape and disease progression. Also lightchain escape can accompany extramedullary/extraosseous disease progression or rapid renal impairment as suggested by literature. It has also beenput forward that serum free light chain follow-up during treatment could beuseful in identifying this phenomenon [3]. We suggest surveying free lightchain levels in addition to intact immunoglobulin levels and serum proteinelectrophoresis during the course of treatment of myeloma patients.
- Published
- 2021
36. MULTİPL MYELOM TEDAVİSİNDE PACE-BENZERİ REJİMLER
- Author
-
Yavuz, Boran, Demirkan, Fatih, Alacacıoğlu, İnci, Özsan, Güner Hayri, Güven, Serkan, Erdoğan Yücel, Elçin, Özcan, Mehmet Ali, and Karataş, Aylin Fatma
- Abstract
Introduction: Multiple myeloma (MM) is a plasma cell malignancy withpropensity to cause bone lesions, hypercalcemia, renal failure and anemia.Treatmen options in multiple myelome changing. With the availability ofnovel chemotherapeutic agents including proteasome inhibitors (PIs), andimmunomodulatory drugs (IMiDs), and increased use of high dose therapywith autologous stem cell transplantation (ASCT), the overall survival (OS) inpatients with MM has improved.(1.2). Patients with multiple relapses and/or refractory MM (RRMM) are difficult to manage as the therapeutic optionsbecome limited and the response to new therapy resulted in lower responserate and shorter duration. (3) In eligible patients, PACE (cisplatin, doxorubicin, cyclophosphamide, and etoposide) regimens is often utilized.Patients and Methods: 12 patients with multiple myeloma who were followedup in Dokuz Eylül University Hematology Unit were included in the study.Weanalyzed the outcomes of 13 patients with RRMM who received PACE regimensat our center between 2019 and 2021 in an intent-to-treat analysis.Results: Median age was 51 years, and 66.7% male. Patients have diagnosedbetween 2012 and 2019 and received PACE regimens at a median of 50months from diagnosis. Patients were heavily pretreated with a median of5 prior regimens (range, 2-8), prior autologous stem cell transplant [ASCT](except one). PACE regimens of patient were listed in Table I.Patients who were not completed therapy due to toxicity and died in a shorttime were excluded. 1 patient achieved Complete Response (CR) (%8.3) ,5 of patients achieved Partial Response (PR) (%41,7), 1 patient achievedMinimal Response (MR) (%8,3). Alternative treatments were started after 1course due to renal failure and gram negative infection in 1 patient, grade4 neutropenia and opportunistic infection in 1 patient. 3 patients died in 1month. 2 due to toxic hepatitis and sepsis, 1 due to sepsis. 3 patient)s with PRand CR underwent allogenic stem cell transplantation. One of them died 1month after AKIT due to Graft versus host disease (GVHD) and Venooclusivedisease (VOD).7 patients (%58) had extramedullary involvement. Median overall survivalof patients after pace regimens were 7 months (Figure I). 5 patients are stillalive. Median progression free survival of patients after pace regimens were4 months (Figure II).Conclusion: In patients for suitable PACE like regimens have a high responserate even if they were heavily pretreated (4). PACE like regimens can be modified by adding novel agents to the regimen. Their use can be considered inheavily pretreated patients especially if they have extramedullary diseasemanifestations. And may be a bridge therapy for allogenic transplatation.
- Published
- 2021
37. KÖK HÜCRE TOPLANMASI AMAÇLI FEMORAL VEN KATETERİZASYONU İLİŞKİLİ FEMORAL ARTER PSÖDOANEVRİZMASI
- Author
-
Güven, Serkan, Erdoğan Yücel, Elçin, Yavuz, Boran, Karataş, Aylin Fatma, Özsan, Güner Hayri, and Alacacıoğlu, İnci
- Abstract
Multiple myelom hastalarında ilk indüksiyon tedavisi sonrası progresifhastalığı olmayanlarda otolog kök hücre nakli uygulanması önerilen veyaygın olarak uygulanan bir pratiktir [1]. Kök hücre toplanması için afereztekniği kullanılmaktadır. Periferal venöz yolları yeterli olmayan hastalardasantral venöz yolların kullanılması gerekmektedir. Kök hücre toplanmasıiçin yapılan femoral ven kateterizasyonu komplikasyonu olarak femoralarter psödoanevrizması gelişen bir vakayı sunmak istiyoruz.Anemi trombositopeni ve hiperkalsemi nedeniyle araştırılan 46 yaşındakomorbiditesi bulunmayan erkek hasta tarafımıza başvurdu ve IgA Lamdamultipl myelom tanısı aldı. Hasta 4 kür bortezomib+siklofosfamid+deksametazon tedavisi ile kısmi yanıt edildi ve kök hücre kemomobilizasyonuiçin yatırıldı. Periferik venleri kök hücre aferezi için yeterli olarak değerlendirilmediğinden hastaya yatak başı sağ femoral ven kateterizasyonuuygulandı. İşlem sonrası işlem bölgesinde şişlik morarma ağrı şikayetleri olan hastaya yapılan doppler usg’de sağ ana femoral arterle ilişkiliyaklaşık 15 x 60 mm boyutlarında, kısa boyunlu, boynunda 82 cm / snhızda akım izlenen psödoanevrizma ile uyumlu görünüm izlendi. Distalarteryel nabızları alınan hastaya kalp ve damar cerrahisi tarafından izlemönerilmiştir. Otolog kök hücre destekli yüksek doz kemoterapi sonrasıkısmi yanıtını koruyan hasta lenalidomid idame tedavisi altında izlemindedevam etmektedir. Takibinde sağ alt ekstremite ilişkili vasküler problemizlenmemiştir.Femoral artere yönelik tanısal girişimlerde %0,05 ila %2, tedavi amaçlı girişimlerde %2 ila %6 oranında psödoanevrizma gelişebileceği bildirilmiştir[2]. Bu komplikasyon aynı zamanda femoral ven kateterizasyonu sırasındaarter yaralanması sonucu olarak da gelişebilmektedir. Tedavi kararındahastanın şikayetleri, distal arteryel akımın varlığı, rüptür riski ve eşlik edeninfeksiyon vb. önemlidir. İzlem yapılabildiği gibi endovasküler girişim veyacerrahi ile tedavi mümkündür. Santral venöz kateterizasyon kök hücrenaklinin pek çok evresinde farklı nedenlerle yaygın olarak kullanılan biryöntem olduğundan girişim yeri ve ilgili ekstremite ilişkili şikayetleri olanhastalarda gözden kaçırılmaması gerekmektedir.Anahtar kelimeler: Autologous Stem Cell Transplantation, Pseudoaneurysm
- Published
- 2021
38. COVID-19 PANDEMİ DÖNEMİNDE HEMATOPOİETİK KÖK HÜCRE TRANSPLANTASYONU: TEK MERKEZ DENEYİMİ
- Author
-
Yavuz, Boran, Güven, Serkan, Demirkan, Fatih, Özsan, Güner Hayri, Erdoğan Yücel, Elçin, Karataş, Aylin Fatma, and Alacacıoğlu, İnci
- Abstract
Amaç: SARS-CoV-2 adlı koronavirüsün neden olduğu ciddi akut respiratuar yetmezlik sendromu WHO tarafından Mart 2020’de küresel salgınolarak ilan edilmiştir. Ülkemizde ilk olgu Sağlık Bakanlığı tarafından 11Mart 2020’de açıklanmıştır. Kanserli olgularda COVID-19 ilişkili yoğunbakım ünitesi gerektiren, ciddi solunum yetmezliğine gidiş ve ölüm riskinormal populasyona göre iki kat daha fazladır. Hematopoietik kök hücrealıcıları enfeksiyon ilişkili ve respiratuar komplikasyonlara daha yatkındır.Bu nedenle otolog kök hücre nakli gerektiren olguların zamanlamasınıniyi netleştirilmesi, otolog ve allojenik kök hücre nakli uygulanacak olgulariçin koruyucu önlemlerin transplant sonrası enfeksiyon izleminin, COVID19 enfeksiyonu olan olguların özel takibinin netleştirilmesi gereklidir. Buçalışmada pandemi dönemindeki hematopoietik kök hücre nakil deneyimimizin paylaşılması amaçlanmıştır.Materyal-Metot: 15.03.2020-01.02.2021 arası Dokuz Eyül Üniversitesi KökHücre Transplantasyon Ünitesi’nde izlenen 30 olgunun tanısı, klinik vedemografik verileri geriye dönük incelendi. Tüm olgular ilk olarak negatifbasınçlı odaya yatırılmış, COVID-19 açısından PCR ile tarama testleri yapılmış, negatif çıkan olgular transplantasyon yapılmak üzere pozitif basınçlıodalara alınmıştır.Sonuçlar: 15.03.2020-01.02.2021 tarihleri arasında 30 olgu reinfüzyon içinyatırıldı. Tanılarına göre dağılımlarına bakıldığında %47’sini multiple myeloma, %27’sini Diffüz Büyük B hücreli Lenfoma, %7’sini Primer Santral SinirSistemi Lenfoması, %3’ünü Primer mediastinel B hücreli Lenfoma, %3’ünüAnaplastik Büyük Hücreli Lenfoma, %3’ünü Hodgkin Lenfoma, %6’sınıB-ALL (allojenik kök hücre nakli), %3’ünü AML (allojenik kök hücre nakli)oluşturuyordu. Olguların K/E oranı 1.5/1, medyan yaşı 51.5’tu (Kadınlarda53.8, erkeklerde 47.9). Yirmi-yedi hastaya (%90) otolog kök hücre transplantasyonu, 3 hastaya (%10) allojenik kök hücre nakli uygulandı. Sadecebir multiple myeloma olgusu yatışındaki PCR pozitifliği nedeni ile pandemi servisine devredildi. Elli-yedi yaşında erkek hasta pandemi servisindeki 2 haftalık yatış süresi sonunda komplikasyonsuz taburcu edildi. PCRnegatifliğinden 45 gün sonra hastaya reinfüzyon yapıldı. Reinfüzyonun+10. gününde nötrofil, ve trombosit engrafmanı sağlanan hastada ESBL+E.coli dışında kültür üremesi olmadı ve şifa ile taburcu edildi. Relaps/refrakter hastalık nedeni ile otolog kök hücre nakli planlanan tüm hastalaraCOVID-19 pandemisinden bağımsız, zamanında otolog kök hücre nakliuygulandı. 3 multiple myeloma olgusunda mobilizasyon yapılmış, ancakçok iyi kısmi remisyonda olmaları nedeni ile reinfüzyonları ertelenmiştir.Bu dönemde Multiple myeloma hastalarının %14’ünde sadece G-CSF ilemobilizasyon yapıldı. Relaps/refrakter ALL tanısı ile allojenik kök hücrenakli uygulanan iki hasta izlemde COVID-19 enfeksiyonundan bağımsızhastalık nüksü nedeni ile kaybedildi. Otuz beş yaşındaki tam uyumlukardeş donörden allojenik kök hücre nakli uygulanan AML olgusu +125.Günde siklosporin tedavisi altında poliklinik izlemindedir.Kemik iliği nakil ünitesinde COVID-19 pandemi döneminde en büyükzorluk transfüzyon ihtiyaçlarının karşılanmasında olmuştur. Bu dönemde ihtiyaçlar hastaların akrabalarından sağlanmıştır. Özellikle trombosittransfüzyonlarında bağışçı sorunu nedeni ile replasmanlarda gecikmeleryaşanmış olmakla birlikte kanamadan hasta kaybedilmemiştir.Sonuç: COVID-19 pandemi dönemi mutlak ihtiyacı olan hastaların zamanında kök hücre nakli uygulamasında gecikmeye neden olmamalı, herhastaya yatışında ve izlemde şüphe durumunda mutlaka PCR testi uygulanmalıdır. Bu dönemde karşılaşılabilecek transfüzyon bağışçı sorunlarınınönüne geçebilmek için yatış öncesi hasta ve hasta yakınları bilgilendirilerek, ulaşılabilecek bağışçı listeleri oluşturulması bu sorunun önünegeçebilir.
- Published
- 2021
39. HEMATOPOETİK KÖK HÜCRE NAKİLLERİNDE HİPOKALEMİ: BİR ENGRAFTMAN BELİRTECİ OLABİLİR Mİ?
- Author
-
Ündar, Bülent, Erdoğan Yücel, Elçin, Karataş, Aylin Fatma, Güven, Serkan, Yavuz, Boran, Demirkan, Fatih, Özsan, Güner Hayri, and Alacacıoğlu, İnci
- Abstract
Hematopoetik kök hücre nakli yapılan hastalarda engraftman öncesierken dönemde hipokalemi sık görülen bir bulgudur ve farklı sebeplerebağlı olarak ortaya çıkabilmektedir [1]. Bunlardan biri potasyumun periferik kanda bariz lökopeni olmasına karşın kemik iliğinde yeni oluşan hematopoetik hücrelerin içine alınmasıdır. Bu durum ilk olarak megaloblastikanemilerin tedavi sürecinde ortaya konmuştur [2-4].Çalışma için Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Kök Hücre NakilMerkezi’nde Temmuz 2018 – Aralık 2020 tarihleri arasında kök hücre nakiltedavisi gören 100 hasta taranmış engraftman öncesi eksitus olan ve yatışında hipokalemisi olan 7 hasta dışında hepsi çalışmaya dahil edilmiştir.Tanımlayıcı istatistikler kullanılmıştır.Hastaların nötrofil engraftmanları ortanca 11. günde (Min: 8, Max: 27)gelişmiştir. Vakaların 61’inde (%65) engraftmandan ortanca 2 (IQR: 3) günönce hipokalemi izlenmiştir. Bu hastaların serum potasyum nadir değerleri ortalama 3,11 (±0,3) mmol/L olmuştur. Hipokaleminin olası sebebihastaların yaklaşık %68’inda klinik olarak tesbit edilebilmiştir (bkz. Tablo 1)Hücresel çoğalmanın potasyumun hücre içine geçişine bağlı hipokalemi yapıcı etkisi uzun yıllardır bilinmektedir. Hematopoetik kök hücrehastalarında hipokaleminin pek çok olası sebebi olabilmekle beraberhipokaleminin genellikle engraftmandan 2 ila 3 gün önce ortaya çıktığı/nadir yaptığı başka retrospektif çalışmalarla gösterilmiştir [1, 5]. Bizim bulgularımızla da örtüşen bu bilgi, hipokaleminin başka aşikar bir nedenininbulunmadığı durumlarda bir engraftman habercisi olarak görülebileceğinidüşündürmektedir.
- Published
- 2021
40. RELAPS REFRAKTER ALK NEGATİF ANAPLASTİK BÜYÜK HÜCRELİ LENFOMA: BİR OLGU SUNUMU
- Author
-
Karataş, Aylin Fatma, Yavuz, Boran, Özsan, Güner Hayri, Demirkan, Fatih, Alacacıoğlu, İnci, Güven, Serkan, and Erdoğan Yücel, Elçin
- Abstract
Sistemik anaplastik büyük hücreli lenfoma (ALCL) agresif bir CD30 +Non-Hodgkin Lenfomadır. Anaplastik lenfoma kinaz pozitif (ALK +) ALCL,immünohistokimya ile ALK proteininin tanımlanması ile oldukça ilişkiliolan NPM-ALK t (2; 5) translokasyonu ile ilişkilidir. ALK + ALCL tipik olarakdaha genç hastalarda görülür ALK negatif (ALK−) ya kıyasla 5 yıllık sağkalım oranları ile daha olumlu bir prognoza sahiptir (1) Kliniğimizde ALKnegatif Anaplastik Büyük Hücreli Lenfoma tanısı ile takip ettiğimiz bir vakasunuyoruz.29 yaşında kadın hasta Nisan 2020de mide ağrısı ve B semptomları olmasıüzerine tarafımıza başvurdu. Çekilen PET-BT de yaygın lenfadenopati,splenomegali saptanan hasta, sağ supraklavikular Lenf nodu eksizyonelbiyopsi sonucu ile ALK negatif Anaplastik Büyük Hücreli Lenfoma tanısıaldı. Tanı anında Evre 3B. Nisan 2020de CHOP 1. Kür protokolü verildi.Karın ağrısı atakları olması nedeniyle tedaviye dirençli kabul edildi. 2 kürCHOEP protokolü verildi. 2 kür tedavi sonrası çekilen PET-BT de kısmimetabolik yanıtlı olarak değerlendirilen hastada brentixumab tedavisinegeçildi. Otlog kök hücre planlanan hasta, Haziran 2020de siklofosfamidve Gcsf ile mobilize edildi. 1 kür daha brentixumab sonrası 24.07.2020dehastaya otolog kök hücre nakli yapıldı. 2 kür daha brentixumab sonrasıçekilen PET-BT de perisplenik bölgede yeni ortaya çıkan lezyonları saptanan hastaya 1 kür daha brentixumab sonrası GEMOX protokolü uygulandı.Eozinofilisi gelişen ve dirençli asit ortaya çıkan hastada nivolumumabtedavisine geçildi. 2 kür nivolumab sonrası çekilen Torako-Abdominal BTprogresif hastalıkla uyumlu izlenen hasta, 3. Kür nivolumab sonrası geneldurumda bozulma olması üzerine servis izlemine alındı. İzlemde DICE-LAsparaginaz tedavisi başlandı. Takiplerinde çoklu organ yetmezliği gelişenhasta anestezi yoğun bakım ünitesine devir edildi.Atsaves ve arkadaşlarının yaptıkları çalışma, PD-L1 proteininin ALK− ALCLtümörlerinde yaygın olarak eksprese edildiğini gösteren ilk çalışmadır.PD-L1 ekspresyonu ALK− ALCL’de STAT3 ve MYC tarafından transkripsiyonel olarak düzenlenir, böylece ALCL ve muhtemelen diğer T hücresi lenfomalarında hedeflenen tedavilerin ve immün kontrol noktası blokajınınoptimal kombinasyonlarının tasarımı için biyolojik bir mantık sağlar (2).N. Nora Bennani ve arkadaşlarının relaps rektakter periferal T hücreli lenfoma tanılı 12 hasta ile yaptıkları çalışmaya katılan 1 hastada ALK negatifALCL tanısı olup nivolumab tedavisi ile komplet remisyon sağlanmıştır (3).Bizim hastamızda otolog kök hücre nakli sonrası nükste yeni ajanlar ile 6ay survey sağlanmış olup bu konuda yeni çalışmalara ve tedavilere ihtiyaçduyulmaktadır.Anahtar kelimeler: CD30+ Anaplastic Large-Cell Lymphoma, AutologousTransplant, Nivolumab 
- Published
- 2021
41. 65 YAŞ VE ÜSTÜ MULTİPLE MYELOM HASTALARINDA OTOLOG KÖK HÜCRE NAKLİ
- Author
-
Erdoğan Yücel, Elçin, Yavuz, Boran, Karataş, Aylin Fatma, Güven, Serkan, Alacacıoğlu, İnci, and Özsan, Güner Hayri
- Abstract
Giriş:Genç multiple myelom (MM) hastalarında, yüksek doz kemoterapiardından otolog kök hücre nakli (OKHN) standart tedavi yöntemi olarakkabul edilmektedir. OKHN için yaş üst sınırı ise ülkeler ve klinikler arasındafarklılık göstermekle birlikte, genel olarak 65 yaş altı hastalarda uygulanmaktadır. Bu durum OKHN tedavisinin 65 yaş üstü hastalarda uygun olmadığını göstermemektedir. Bu çalışmada kliniğimizde 2015-2020 yılları arasında otolog kök hücre nakli uygulanan hastaların verileri analiz edilmiştir.Method:Çalışmaya 2015-2020 yılları arasında Dokuz Eylül Üniversitesi KökHücre Nakil ünitesinde, OKHN yapılan 65 yaş ve üstü MM hastaları alınmıştır. Progresyonsuz sağ kalım Kaplan-Meier yöntemi kullanılarak, demografik veriler tanımlayıcı yöntemlerle analiz edilmiştir.Sonuç: Çalışmamızda16’sı kadın olmak üzere 36 hastanın verileri retrospektif olarak taranmıştır.Tüm hastaların ilk naklidir. Bu hastaların yaş ortalaması 67 (minimum 65,maksimum 72) olup ağır ve hafif zincir yapıları, tanı anında CRAB bulgularının varlığı tablo 1’de belirtilmiştir.Ortalama engraftman süresi minumum9 gün, maksimum 16 gün olup, ortalama 11±1 günde hastalarda nötrofilengraftmanı sağlanmıştır.Tüm hastalar nakil öncesi profilaktik antibiyotiklerini almış, 36 hastadan 22’sinde (%61) bakteriemi semptomları ilebirlikte geniş spektrumlu antibiyotik kullanım ihtiyacı olmuştur.3 hastadatrombosit replasman ihtiyacı olmamış, 10 hastada 3 ve daha fazla afarezihtiyacı olmuştur.2 hasta MM dışı nedenlerle hastalık nüksü olmadan önceex olmuştur. 23 hastada relaps gerçekleşmiştir. Progresyonsuz sağ kalımortalama 15,1 ±2 ay saptanmıştır (şekil 1).Tartışma: MM yaş ile sıklığı artan bir hastalıktır. Dolayısıyla OKHN’ninyaşlı hastalarda güvenliği ve yüksek doz kemoterapi uygulamaları üzerinde durulan önemli bir konu olmuştur. 1996-2007 yılları arasında tanıalmış, yüksek doz kemoterapi ile OKHN yapılan, ortanca yaşı 53 (20-69)olan 197 MM hastasını içeren bir çalışmada hastalıksız sağ kalım 13,8ay saptanmıştır (1). Bizim çalışmamızda 15,1 ay ile benzer sonuçlar eldeedilmiştir.2016’da yayınlanmış bir çalışmada 30-65 yaş ile 66-75 yaş arasıhastalar karşılaştırılmış, özellikle 2008’den sonra yeni ilaçların MM tedavisinde kullanılmaya başlanmasıyla, progresyonsuz ve genel sağ kalımdayaş değişkeninin etkili olmadığı gösterilmiştir (2).Çalışmamızın bazı sınırlamaları vardır. 2015-2020 yılı arasında nakil yapılan hastalar çalışmayaalındığından genel sağ kalım hesaplanamamıştır. Sonuçlarımız literatür ileuyumlu olmakla birlikte çok merkezli bir çalışma ile daha kapsamlı verilerelde edilebilirdi. Günümüzde Amerika Birleşik Devletlerinde 75 yaşınakadar, Avrupa’da 70 yaşına kadar fit hastalara OKHN uygulanmaktadır(3,4). OKHN 65 yaş ve üstü fit hastalarda güvenle uygulanabilecek birtedavi yöntemidir.
- Published
- 2021
42. Gestational diabetes has no additional effect on plasma thrombin-activatable fibrinolysis inhibitor antigen levels beyond pregnancy
- Author
-
Akinci, Baris, Demir, Tevfik, Saygili, Saba, Yener, Serkan, Alacacioglu, Inci, Saygili, Fatih, Bayraktar, Firat, and Yesil, Sena
- Published
- 2008
- Full Text
- View/download PDF
43. RELAPS/REFRAKTER SANTRAL SİNİR SİSTEMİ LENFOMASINDA İBRUTİNİB MONOTERAPİSİ: İKİ OLGU SUNUMU
- Author
-
Alacacıoğlu, İnci, Özsan, Güner Hayri, Karataş, Aylin Fatma, Demirkan, Fatih, Şeyhanlı, Ahmet, Erdoğan Yücel, Elçin, Yavuz, Boran, and Güven, Serkan
- Abstract
Primer refrakter ya da nüks santral sinir sistemi lenfomalarında (SSS)prognoz kötü olup optimal kurtarma tedavi stratejileri henüz netleş-memiştir. BCR sinyal yolağında rol oynayan genlerdeki mutasyonlarınvarlığına dayanarak yapılan faz I ve II çalışmalarda bruton kinaz inhibitörüolan ibrutinibin tek ajan ya da kemoterapilerle kombine klinik etkinliğigösterilmiştir [1, 2]. Burada çoklu sırada kullanılan ibrutinib ile klinik yanıtalınan iki nüks primer SSS lenfoma olgu sunulacaktır. Olgu A: 39 yaşındaerkek hasta intrakraniyal kitlesinden alınan biyopsisi ile diffüz büyük bhücreli lenfoma tanısı alıyor. Primer SSS lenfoma tanısı ile hastaya 5 küryüksek doz metotreksat (8 g/m2) ve arada 45 Gy RT (definitif tüm beyinışınlaması) uygulanıyor. Progresyon nedeni ile ardından 2 kür MATRix(metotreksat, sitarabin, rituksimab, thiotepa) protokolü verilerek periferikkök hücre destekli yüksek doz KT planlanıyor. Eylül 2019’da pleriksafor ilekök hücre mobilizasyonu yapılıyor. Bu sırada hastalığın yeniden progereseolması üzerine nakil yapılamayan hastaya Kasım 2019’da ibrutinib tedavisibaşlanıyor. Ocak 2020’de ibrutinib altında sol frontotemporal subduralkanama nedeniyle opere oluyor, post-op yutma fonksiyonları kaybolduk-tan sonra gastrostomi ile izleniyor ve ibrutinib tedavisi gastrostomidendevam ediyor ama tedavinin devamında yutma fonksiyonu iyileşen hastaoral beslenmeye ve ibrutinib almaya başlıyor. Temmuz 2020’de ibrutinibaltında kontrol beyin MRG’de parsiyel yanıt izleniyor. 2 ay sonra nörolojikdurumda kötüleşme olması nedeniyle çekilen beyin BT’de kilte etkisindeartışa bağlı subfalsiyan şift izleniyor, hasta yakınları tarafından operasyonaonam verilmiyor. Olgu B: 69 yaşında kadın hasta baş dönmesi şikayeti ilebaşvurduğu nöroşirurji bölümü tarafından intrakranyal kitle nedeniyleopere ediliyor ve diffüz büyük b hücreli lenfoma tanısı konuluyor. 4 küryüksek doz metotreksat sonrası yapılan değerlendirmede progresyonizlenmesi nedeniyle otolog kök hücre nakli adayı olmayan hastaya 3600cGy radyoterapi aldıktan sonra Mayıs 2020’de ibrutinib tedavisi başlanıyor.Tedavinin 1. ayında yapılan MRG değerlendirmesinde minimal yanıt izle-niyor. Hastanın takip ve tedavisi ayaktan devam etmektedir. Görüldüğügibi Olgu A’da 9 aylık ibrutinib tedavisi sonrası parsiyel yanıt izlenmiştir. Buolgu aynı zamanda SSS lenfomalarında sıklıkla izlenen yutma fonksiyonkaybı gibi durumlarda ibrutinibin alternatif enteral yollarla etkili bir şekil-de kullanılabileceğinin de güzel bir göstergesidir. Literatürde nazogastriktüp ile ibrutinib verilerek tam remsiyon elde edilen SSS mantle hücrelilenfoma olgusu mevcuttur[3]. İbrutinib altında toplam 11 aylık izlemsüresi olan Olgu A’da bu tedaviye bağlanabilecek tek komplikasyon olaraksubdural kanama izlenmiştir (ibrutinibin anti-trombosit etkilerine bağlıolarak) ama bu komplikasyon cerrahi müdahale ile etkin bir şekilde tedaviedilebilmiş ve ibrutinib tedavisi devam ettiği halde tekrarlamamıştır. Yaşlıbir hasta olan ve yüksek doz metotreksata yanıtsız olup kurtarma rejimle-rini almaya uygun olmayan Olgu B’de tedavinin 1. ayında minimal de olsatedaviye yanıt görülmesi cesaret vericidir. Olgu A’nın yaklaşık 270 günlükprogresyonsuz sağ kalım süresi Freiburg Üniversitesinden yayımlanan seriile uyumlu gözükmektedir[4]. Sonuç olarak ibrutinib relaps/refrakter çoklusıra tedavi almış primer SSS lenfoma olgularında da monoterapi olarakklinik etkin gözükmektedir.
- Published
- 2020
44. BLİNATUMOMAB İLİŞKİLİ SİTOKİN FIRTINASI: STEROİD İLE YÖNETİM
- Author
-
Karataş, Aylin Fatma, Demirkan, Fatih, Özsan, Güner Hayri, Alacacıoğlu, İnci, Güven, Serkan, Erdoğan Yücel, Elçin, and Yavuz, Boran
- Abstract
Blinatumomab değişik bölgeleri ile T hücreler üzerindeki CD3 ve B hücreleri üzerindeki CD19’u tanıyan bispesifik bir monoklonal antikordurve ülkemizde ve dünyada relaps/refrakter B prekürsör akut lenfoblastiklösemi tedavisinde kullanılmaktadır. İlacın yol açtığı sitokin salınım sendromu ilacın Faz II sürecinde ortaya konmuş olup IL-6, IL-10 ve IFN-gammasalınımı ile karakterizedir[1]. 34 yaşında erkek hasta Ocak 2020’de hastanemiz acil servisine ateş halsizlik şikayeti ile başvurdu. Pansitopenik olarakizlenen hastanın öyküsünde Ocak 2019’da Ph+ B-Akut lenfoblastik lösemitanısı aldığı 8 kür HyperCVAD tedavisini suç öyküsü nedeniyle düzensizolarak aldığı, sosyal sigorta problemi nedeniyle tirozin kinaz inhibitörütedavisi alamadığı, pulmoner aspergillozun sekonder profilaksisi için oralvorikonazol kullandığı görüldü. Kemik iliği aspiratı ile relaps B-ALL tanısıkonulan hastaya Ocak 2020’de FLAG-IDA tedavisi verilerek morfolojik tamremisyon elde edildi. Dasatinib tedaviye eklendi. 10/10 uyumlu akraba dışıkök hücre donörü bulunan hasta donörün mobilizasyonu yapılırken Nisan2020’da relaps oldu ve blinatumomab başlandı. 30.04.2020’de 9 mcg/güninfüzyona başlandıktan sonra 06.05’de 28 mcg/gün dozuna çıkıldı, dozartışı sonrası ateş, şiddetli baş ve genel vucüt ağrısı tarifleyen hastanınakut faz reaktanlarında artış izlendi. Kan ve idrar kültürlerinde üremesiolmayan hastanın kranyal görüntülemesinde patoloji saptanmadı. Genişspektrumlu antibiyotikler ve antifungal tedavi altında CRP progresyonudevam eden hastada sitokin salınım sendromu düşünüldü. Hastanıninfüzyon sürecindeki yönetimi aşağıdaki şekil ile gösterilmiştir.Tedavinin 12., 16. günlerinde ve 18. gününden itibaren her gün düşükdoz steroid tedavisi alan hastanın ateşi düşmüş, ağrıları gerilemiş, sitopenileri tekrarlamamıştır. Tedavi bitimi sonrası alınan kemik iliği aspiratındamorfolojik tam remisyon izlenmiş ve hastada allojeneik kök hücre nakliile tedaviye devam etmiştir. Blinatumomaba bağlı sitokin salınım sendromunda destek tedavinin yanısıra steroidler, tosilizumab, ilacın kesilmesigibi tedavi seçenekleri bulunmaktadır. Hastada steroid tedavisine iyiyanıt alınmış, blinatumomab tedavi etkisizliği izlenmemiştir. Steroidlerinblinatumomab etkisi ile aktive olan T hücre popülasyonunda negatif etkiyaratacağı korkusu olsa da mevcut klinik verilerin ışığında teorik bir çekince olarak kalmıştır[2].
- Published
- 2020
45. OLGULARLA HİPEREOZİNOFİLİK SENDROM YÖNETİMİ: TEK MERKEZ DENEYİMİ
- Author
-
Karataş, Aylin Fatma, Demirkan, Fatih, Alacacıoğlu, İnci, Özsan, Güner Hayri, Güven, Serkan, Can, Gerçek, Erdoğan Yücel, Elçin, and Yavuz, Boran
- Abstract
Hipereozinofilik sendrom (HES) periferik kanda eozinofil sayısının 1.5 ×109/L üzerinde olduğu ve ikincil bir sebebin ortaya konamadığı multiorgan tutulumları ile seyreden nadir görülen heterojen hastalık spektrumunu tanımlar[1]. HES’in myeloid, lenfosittik klinik varyantları, aileselve idiyopatik formları bulunmaktadır. FIP1L1/CHIC2/PDGFRA-PDGFRBfüzyon genleri eşlik edebilir [2]. Glukokortikoidler, sitotoksik ve immünomodulatuar ajanlar gibi konvansiyonel tedaviler değişken etkinliklereve anlamlı toksisitelere sahiptir. [3]. Tirozin Kinaz İnhibitörleri (TKİ) gibigüncel tedaviler ile Kliniğimizde takipli 3 vaka sunulacaktır.Olgu A:34yaşında kadın hasta astım tanısı ile dış merkezde 5000/mikroL üzeri eozinofili nedeni ile araştırılırken kemik iliğinde eozinofil ve öncüllerinde artış,FIP1L1/CHIC2/PDGFRA-PDGFRB mutasyonlarında pozitiflik bulunmasıüzerine steroid tedavisi başlanmış. Bu sırada serebrovasküler olay geçiripintrakardiyak trombüs saptanan hastada steroidin komplikasyonları nedeni ile mutasyon sonucu alınınca imatinib 100 mg/güne geçilmiş. İmatinibdoz artımına rağmen yanıt alınmayan hastada hidroksiüre tedavisi uygulanmış. Hasta kliniğimize başvurduğunda interferon alfa-2a tedavisinegeçildi. 6 ay remisyonda izlemde iken ishal, bulantı, kusma şikayetlerive ciltte eritemli zeminde yaygın püstüler lezyonları olması ve eozinofildüzeylerinin tekrar artması üzerine dasatinib indikasyon dışı onamı alındı.Dasatinib ve düşük doz steroid tedavisi altında remisyonda izlemdedir.Olgu B: 48 yaşında erkek FMF nedeni ile romatoloji polikliniğinde takipliiken saptanan eozinofili ile tetkik için tarafımıza yönlendirildi. Hastanın 3yıl öncesinde yapılan apendektomi materyalinde eozinofilik infiltrasyonve AA tip amiloid saptandığı görüldü. Yakın dönemde yapılan atriyal vemitral kapak replasmanı öyküsü olan hastanın miyokard biyopsisinde deAA tip amiloid saptandı. Çoklu organ tutulumları olan hastanın FIP11L1/CHIC2/PDGFRA-PDGFRB mutasyonları negatif izlendi. Steroid tedavisi ileeozinofilisi düzelen hastanın doz azaltıldığında yeniden eozinofili gelişmesi, steroid bağımlılığı nedeni ile indikasyon dışı onam ile tirozin kinazinhibitörü başlandı. İmatinibin 4.ayında yeniden eozinofili gelişen hastadainterferon-alfa ve düşük doz prednol tedavisine geçildi. Hasta remisyondaizlemdedir.Olgu C: 65 yaşında kadın hasta, ciltte ortaya çıkan lezyonlarınedeniyle tetkik edilirken eozinofili saptanması üzerine tarafımıza yönlendirildi. Sistemik tutulumu olmayan hastanın kemik iliği aspirasyonundaeozinofil artışı dışında patoloji saptanmadı. Cilt biyopsisi morfea ile uyumlu gelen hastada romatoloji tarafından skleroderma düşünülmeyerekhipereozinofili cilt tutulumu ön tanıları ila tarafımıza yönlendirildi. FIPL1/CHIC2/PDGFRA-PDGFRB mutasyonları negatif izlendi. Steroid tedavisibaşlanan hastada yan etkiler nedeniyle interferon-alfa tedavisine geçildi.Eozinofilisi gerileyen cilt lezyonlarında kısmi yanıt alınan hastada interferona sekonder karaciğer fonksiyon testlerinde bozukluk gelişmesi üzerinetedavi durduruldu. İndikasyon dışı onam alınarak ruksolitinib tedavisinegeçildi. Cilt lezyonlarında gerileme izlendi. Hasta kısmi yanıtlı izlemdedir.Sunulan 2 olgumuzda multiorgan tutulumu olup FIP1L1/CHIC2/PDGFRAPDGFRB mutasyonları pozitif saptanan olgu tirozin kinaz inhibitörütedavisine, negatif saptanan diğer olgu ise interferon-alfa tedavisine dahaiyi yanıt vermiştir. Kronik cilt lezyonları ile giden olgumuzda ruksolitinibtedavisi ile Brett King ve ark. serisinde olduğu gibi iyi yanıt alınmıştır[4].Farklı etiyolojilere sahip HES’te, imatinib duyarlı mutasyonlar dışında,hangi tedavilerden yanıt alınabileceğini gösteren faktörler hala net değildir. Nadir görülen bu hastalıkta yan etkisi en düşük olacak doğru tedavininseçimi önemlidir
- Published
- 2020
46. KONKOMİTAN KRONİK MİYELOMONOSİTİK LÖSEMİ VE EKSTRANODAL DİFFÜZ BÜYÜK B HÜCRELİ LENFOMA: OLGU SUNUMU
- Author
-
Özsan, Güner Hayri, Alacacıoğlu, İnci, Erdoğan Yücel, Elçin, Yavuz, Boran, Karataş, Aylin Fatma, Güven, Serkan, and Demirkan, Fatih
- Abstract
Kronik miyelomonositik lösemi (KMML) hem myeloproliferatif hemde myelodisplastik özellikler gösteren hematolojik bir malignitedir.Asemptomatik başlayıp, sitopenilerle seyredebileceği gibi akut myeloidlösemiye dönüşüm de görülebilir. İleri yaşta 100.000’de 1-2 oranındagörülen nadir bir hastalıktır.Diffüz büyük B hücreli lenfoma (DBBHL) ise non-hodgkin lenfomaların ensık görülen alt tipi olmakla birlikte KMML ile birlikteliği nadir bir durumdur.Bu çalışmamızda KMML tanısı ile izlemekte olduğumuz, azasitidin tedavisialmakta olan bir hastada gelişen ekstranodal diffüz büyük B hücreli lenfoma olgusu sunulacaktır.76 yaşında erkek hasta, 4 aydır sebat eden lökositoz, anemi ve trombositopeni nedeniyle 2018 yılı Ocak ayında hematoloji polikliniğimizeyönlendirilmiştir. Hastanın hemoglobini 11.8 g/dl, MCV 100 fl, lökositi26900/ul (%46 monosit), trombositi 100.000 saptandı. Periferik yaymadahipogranuler ve displastik %40 oranında monosit izlendi, blast görülmedi.Kemik iliği aspirasyonunda hiperselülerite, myeloid eritroid seri oranı 2/1,%18 monoblastik, promonosit hücre izlendi. Karaciğer ve dalak normalboyutlardaydı. Hastada Philadelphia veya bcr-abl füzyon geni, jak 2 genmutasyonu, GTL, 11q23 translokasyonu, mll, trizomi 11 mutasyonlarınegatif iken TET2 geninde mutasyon saptandı. Monositoza neden olabilecek enfeksiyonlar (Brusella, Varisella Zoster) ve inflamatuar hastalıklaryönünden tetkik edildi. Hastamız, 3 aydan uzun süren monositoz, periferik kan ve kemik iliğinde
- Published
- 2020
47. İKİ OLGU NEDENİ İLE MULTİPLE MYELOMADA SERBEST HAFİF ZİNCİR KAÇIŞI VE SERBEST HAFİF ZİNCİR TAKİBİNİN ÖNEMİ
- Author
-
Güven, Serkan, Özsan, Güner Hayri, Demirkan, Fatih, Alacacıoğlu, İnci, Erdoğan Yücel, Elçin, Karataş, Aylin Fatma, and Yavuz, Boran
- Abstract
Serbest hafif zincir kaçışı, karşılığındaki intakt monoklonal immünogobulinde artış olmaksızın hafif zincirdeki artış olarak tanımlanır. Multiplmyelom vakalarının yaklaşık %3’ünde görülen nadir bir durumdur[1]. Bufenomenle karşılaşıldığında renal hasarın düzeltilmesinde plazma değişiminin yararlı olup olmadığı konusunda fikir birliği bulunmamaktadır[2].Olgu A: Bilinen komorbid hastalığı olmayan 52 yaşındaki kadın hasta Eylül2019’da geçirdiği tarsal kemik kırığı sonrası operasyon yapılıyor ve patolojisonucu plazmositom ile uyumlu gelmesi nedeniyle kliniğimize başvurdu.Hastada IgG λ paraproteinemisi tespit edildi (M proteini: 4,8 gr/L, serbestκ/λ: 0,006). Kemik survey BT’de multipl kemik lezyonları izlendi. Tanı anında anemi, böbrek hasarı ve hiperkalsemi tespit edilmeyen hastanın kemikiliğinde %62 plazma hücresi gözlendi, hasta R-ISS evre III kabul edilerek,hızla haftalık bortezomib+siklofosfamid+deksametazon (VCD) ile tedaviye başlandı. İlk kürün 15. gününü almaya gelen ve genel durumu bozulanhastanın laboratuvarında anemi, hiperkalsemi, akut böbrek hasarı ileuyumlu kreatinin yüksekliği tespit ediliyor. IgG düzeyinde tedavi öncesinde göre düşüş (7412 à5859 mg/dL) gözlenirken serbest λ düzeyinde artış(466à1055 mg/dL) dikkati çekti (Şekil-2). Hasta yatırılarak günaşırı olarak 4kere 1 volüm plazma değişimi yapıldı. Hastamızda 4 seans plazma değişimi ile %40’lık bir serbest λ düşüşü elde edildi (Şekil-1). Bu veri ortanca 8seans (4 ila 23) plazma değişimi ile %36,6-93,3 arasında serbest hafif zincirdüşüşünün gözlendiği Mayo Clinic verisi ile uyumlu gözükmektedir[3].Takipte hastanın böbrek fonksiyonlarında iyileşme gözlendi. Hastanıntakip ve tedavisi kliniğimizde devam etmekte olup, izleminde yenidenalevlenen böbrek hasarı veya serbest hafif zincir kaçışı izlenmemiştir.Olgu B: 46 yaşında erkek hasta Haziran 2010’da bel ağrısı ve halsizlik şikayeti ile başvurdu. IgA λ paraproteinemisi tespit edildi. Anemisi ve yaygınkemik tutulumu da olan vaka R-ISS: I olarak değerlendirildi. VCD, 2 kez otolog kök hücre nakli (2011 ve 2018 yıllarında), lenalidomid kullanım hikayesiolan hasta Temmuz 2019’da nüks nedeni ile pomalidomid+deksametazontedavisi başlandı ve tam yanıt elde edildi ancak Temmuz 2020’de sırt ağrısınedeni ile ortopedi kliniğine başvurdu. Yapılan spinal magnetik rezonansgörüntülemede C7, T1 ve T2 düzeylerinde ekstramedüller yerleşimli spinalkordu belirgin basıya uğratan kitlesel lezyon ve eş zamanlı olarak serbestzincir kaçışı saptandı. Renal hasar komponenti izlenmeyen hasta için radyoterapi ve daratumumab+bortezomib+deksametazon tedavisi başlandı.Olgularımız multipl myelomada tedavi sırasında seçilime uğrayabilecekbir klonun hafif zincir kaçışına ve hastalığın klinik ilerleyişine yol açabileceğini ve hafif zincir kaçışının ekstramedüller/ekstraosseöz hastalık progresyonuna eşlik edebileceğini göstermektedir. Bu da hastalarda serbestzincir düzey takibinin önemini ortaya koyarken plazma değişiminin ilaçtedavisi ile birlikte hafif zincir kaçışına bağlı böbrek hasarında göz önündebulundurulması gereken bir seçenek olduğunu düşündürmektedir.
- Published
- 2020
48. Acute Myeloid Leukemia in Elderly, Unfit Patients: Analysis of Turkish AML Prospective Registry Database, on Behalf of Acute Leukemia Working Group of Turkish Society of Hematology
- Author
-
Urlu, Selin Merih, Cengiz Seval, Guldane, Erdogan Yücel, Elçin, Mehtap, Ozgur, Yenihayat, Emel Merve, Polat, Merve Gokcen, Malkan, Umit Yavuz, Ozbalci, Demircan, Yigit Kaya, Sureyya, Durusoy, Salih Sertac, Akdeniz, Aydan, Kirkizlar, Onur, Dogan, Ali, Pinar, Ibrahim Ethem, Kacmaz, Murat, Afacan Ozturk, Hacer Berna, Atas, Unal, Deveci, Burak, Korkmaz Akat, Gulten, Guven, Zeynep Tugba, Sevindik, Omur Gokmen, Demirkan, Fatih, Alacacioglu, Inci, and Karakus, Volkan
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
49. Idarubicin Versus Daunorubicin Versus Mitoxantrone for Induction Chemotherapy in Acute Myeloid Leukemia: Patient Registration Study of Turkish Society of Hematology-Acute Myeloid Leukemia Working Group
- Author
-
Pinar, Ibrahim Ethem, Celik, Serhat, Polat, Merve Gokcen, Karatas, Aylin Fatma, Dogan, Ali, Iltar, Utku, Cengiz Seval, Guldane, Malkan, Umit Yavuz, Ince, Idris, Yenihayat, Emel Merve, Akdeniz, Aydan, Kacmaz, Murat, Erdem, Ramazan, Afacan Ozturk, Hacer Berna, Kirkizlar, Hakki Onur, Korkmaz Akat, Gulten, Aykas, Fatma, Mehtap, Ozgur, Deveci, Burak, Sevindik, Omur Gokmen, Can, Ferda, Ozbalci, Demircan, Bulbul, Hale, Durusoy, Salih Sertac, Atas, Unal, Keklik, Muzaffer, Toprak, Selami Kocak, Goker, Hakan, Demirkan, Fatih, Ozkalemkas, Fahir, Alacacioglu, Inci, and Karakus, Volkan
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
50. Prospective Real-World Outcomes of Acute Myeloid Leukemia
- Author
-
Karakus, Volkan, Iltar, Utku, Yenihayat, Emel Merve, Polat, Merve Gokcan, Celik, Serhat, Malkan, Umit Yavuz, Cengiz Seval, Guldane, Dogan, Ali, Akdeniz, Aydan, Pinar, Ibrahim Ethem, Ozdalci, Demircan, Ince, Idris, Erdem, Ramazan, Mehtap, Ozgur, Kirkizlar, Hakki Onur, Kacmaz, Murat, Deveci, Burak, Aykas, Fatma, Korkmaz Akat, Gulten, Yigit Kaya, Sureyya, Afacan Ozturk, Hacer Berna, Sevindik, Omur, Can, Ferda, Cekdemir, Demet, Aslan, Ceyda, Bulbul, Hale, Guven, Zeynep Tugba, Maral, Senem, Durusoy, Salih Sertac, Demirkan, Fatih, Goker, Hakan, Ozkalemkas, Fahir, Keklik, Muzaffer, Toprak, Selami Kocak, Erdogan Yucel, Elcin, Atas, Unal, and Alacacioglu, Inci
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.