Search

İnsanlığın var oluşundan beri süregelen iletişim araçlarının içinde ağızdan ağıza iletişim vardır. İnternet üzerinden kullanıcılar deneyimlerini paylaşmaya başladıktan sonra özellikle turizm sektörünü online ağızdan ağıza denilen bu iletişim şekli etkilemiştir. Günümüzde teknoloji çağının da iyice gelişmesiyle beraber kullanım açısından yoğunlaşan online ağızdan ağıza iletişim işletmeler için doğru kullanıldığında reklam etkisi yaratmaktadır. Bu çalışmada, kış turizmi için Bursa Uludağ'daki otellere gelen otel müşterilerinin yaşadıkları deneyimler sonucunda Tripadvisor web sitesinde yapmış oldukları olumsuz yorumların nitel analiz yöntemleri ile analiz edilmesi amaçlanmıştır. Elde edilen bulgular ile Bursa Uludağ’daki otel yönetimleri, müşterileri hakkında önemli geri bildirimler sağlamış olacak ve böylece elde ettikleri geri bildirimlerdeki olumsuz yönleri iyileştirme imkanına sahip olacaktır. Diğer bir deyişle bir hizmet sürecinin iyileştirilmesine katkı sağlamış olacaktır. There is word of mouth communication among the communication tools that have been going on since the existence of humanity. After users started to share their experiences on the Internet, this form of communication, called online word of mouth, especially affected the tourism sector. Today, with the development of technology, online word-of-mouth communication, which is concentrated in terms of use, creates an advertising effect for businesses when used correctly. In this study, it is aimed to analyze the negative comments of the hotel customers who come to the hotels in Bursa Uludağ for winter tourism, as a result of their experiences, on the Tripadvisor website, with qualitative analysis methods. With the findings obtained, hotel managements in Bursa Uludağ will have provided important feedback about their customers, and thus they will have the opportunity to improve the negative aspects of the feedback they have obtained. In other words, it will contribute to the improvement of a service process.

When looking at the institutions and organizations that direct the economy, science, and industry, as well as culture and art in our age, we see that they are firmly committed to their basic principles and that they are building their present and future on these principles. While the content of these principles may differ according to the fields of activity, cultures, and life philosophies of institutions and organizations, their common denominator is that they are objective, inclusive, sustainable, and developable. From this point of view, it is very important to make and adopt the mission and vision statements that answer the questions of what institutions and organizations serve and what they want to be. In this study, the mission and vision statements shared on the websites of the maritime companies within the body of the Turkish Shipowners' Association, which generally carry out their activities by serving foreign capital, were examined by thematic content analysis. As a result of the study, both existing uncertainties and inconsistencies were revealed and terms and titles were shared that would allow more appropriate definitions to be made., Günümüzde gerek ekonomiye gerek bilim ve sanayiye gerekse kültür ve sanata yön veren kurum ve kuruluşlara bakıldığında temel ilkelerine sımsıkı bağlı olduklarını ve bu ilkeler üzerine bugünlerini ve geleceklerini inşa ettiklerini görmekteyiz. Bu ilkelerin içeriği kurum ve kuruluşların faaliyet alanlarına, kültürlerine ve yaşam felsefelerine göre farklı olabilmekle birlikte objektif, kapsayıcı, sürdürülebilir ve geliştirilebilir oluşları ortak paydaları olmaktadır. Buradan hareketle kurum ve kuruluşların neye hizmet ettiği ve ne olmak istediği sorularına cevap olan misyon ve vizyon ifadelerinin uygun bir şekilde yapılabilmesi ve benimsenmesi oldukça önemlidir. Bu çalışmada faaliyetlerini genelde yabancı sermayelere hizmet vererek yürüten, Türk Armatörler Birliği bünyesindeki, denizcilik firmalarının web sitelerinde paylaşmış oldukları misyon ve vizyon ifadeleri tematik içerik analizi ile incelenmiştir. Çalışma neticesinde hem var olan belirsizlikler ve tutarsızlıklar ortaya konulmuş hem de daha uygun tanımlamaların yapılabilmesine olanak sağlayacak terimler ve başlıklar paylaşılmıştır.

Metaverse, which is a new universe formed by the combination of two phenomena such as virtual and real, represents one of the greatest ideals of humanity, the effort of creation, to reach its peak by combining technology and science. Starting from the First Age, philosophy, then literature and finally technoscience, the idea of the universe based on human creation has become the reality of today. In this context, humanities’ relationship with technology is parallel to human history and has an evolutionary development line. However, especially since the 1940s, with the foundations of digitalization, the construction of a new nature beyond human sensory connections has begun. Since digital transformation takes place at a dramatic rate compared to all technological transformations, technological developments in the last thirty years make the future unpredictable. The components of the metaverse universe constitute the sample of this study. The problem of the research created based on the necessity of presenting a comprehensive framework for the Metaverse universe. The research of this study was designed in a qualitative design. The research was designed as a case study and content analysis was applied. In the study, the sources of Metaverse were examined through themes, and the frequency of the relevant themes was visualized through graphics. The main finding of the study is that the 3D/Virtual Spaces theme stands out in Metaverse and keywords such as social platform, digital finance and corporate structure are dominant. In the light of this data, it has been found that the Metaverse ecosystem examined within the scope of the research is shaped around cyberspace, intellectual property and consumption., Sanal ve gerçek gibi iki fenomenin bir araya gelmesiyle biçimlendirilmiş yeni bir evren olan Metaverse, insanın en büyük ideallerinden olan yaratma çabasının teknoloji ve bilim ile birleşerek zirveye ulaşmasını temsil etmektedir. İlk Çağ’dan başlayarak felsefenin, daha sonra edebiyatın ve en sonunda teknobilimin kurguladığı insan yaratımına dayalı evren düşüncesi günümüzün gerçekliği haline gelmiştir. Bu bağlamda insanın teknoloji ile ilişkisi insanlık tarihi ile paraleldir ve evrimsel bir gelişim çizgisine sahiptir. Ancak özellikle 1940’lı yıllardan itibaren dijitalleşmenin temellerinin atılması ile beraber tamamen insanın duyusal bağlantılarının ötesinde yeni bir doğanın inşası başlamıştır. Dijital dönüşümün tüm teknolojik dönüşümlere kıyasla dramatik bir hızla gerçekleştiğinden hareketle son otuz yıldaki teknolojik gelişmeler, bundan sonrasını tahmin edilemez kılmaktadır. Metaverse evreninin bileşenleri bu çalışmanın örneklemini oluşturmaktadır. Araştırmanın problemi, Metaverse evrenine yönelik kapsamlı bir çerçeve sunulmasının gerekliliğinden hareketle oluşturulmuştur. Bu çalışmanın araştırması nitel desende tasarlanmıştır. Araştırma, durum çalışması olarak dizayn edilmiştir ve içerik analizi uygulanmıştır. Çalışmada Metaverse’ün kaynakları temalar üzerinden incelenmiş olup ilgili temaların sıklığı grafikler üzerinden görselleştirilmiştir. Çalışmanın ana bulgusu, 3D/ Sanal alanlar temasının Metaverse’te öne çıktığı ve sosyal platform, dijital finans ve kurumsal yapı olmak üzere anahtar kelimelerin baskın olduğudur. Bu verinin ışığında, araştırma kapsamında incelenen Metaverse ekosisteminin siberuzam, fikri mülkiyetler ve tüketim etrafında şekillendiği bulgulanmıştır.

Sanal ve gerçek gibi iki fenomenin bir araya gelmesiyle biçimlendirilmiş yeni bir evren olan Metaverse, insanın en büyük ideallerinden olan yaratma çabasının teknoloji ve bilim ile birleşerek zirveye ulaşmasını temsil etmektedir. İlk Çağ’dan başlayarak felsefenin, daha sonra edebiyatın ve en sonunda teknobilimin kurguladığı insan yaratımına dayalı evren düşüncesi günümüzün gerçekliği haline gelmiştir. Bu bağlamda insanın teknoloji ile ilişkisi insanlık tarihi ile paraleldir ve evrimsel bir gelişim çizgisine sahiptir. Ancak özellikle 1940’lı yıllardan itibaren dijitalleşmenin temellerinin atılması ile beraber tamamen insanın duyusal bağlantılarının ötesinde yeni bir doğanın inşası başlamıştır. Dijital dönüşümün tüm teknolojik dönüşümlere kıyasla dramatik bir hızla gerçekleştiğinden hareketle son otuz yıldaki teknolojik gelişmeler, bundan sonrasını tahmin edilemez kılmaktadır. Metaverse evreninin bileşenleri bu çalışmanın örneklemini oluşturmaktadır. Araştırmanın problemi, Metaverse evrenine yönelik kapsamlı bir çerçeve sunulmasının gerekliliğinden hareketle oluşturulmuştur. Bu çalışmanın araştırması nitel desende tasarlanmıştır. Araştırma, durum çalışması olarak dizayn edilmiştir ve içerik analizi uygulanmıştır. Çalışmada Metaverse’ün kaynakları temalar üzerinden incelenmiş olup ilgili temaların sıklığı grafikler üzerinden görselleştirilmiştir. Çalışmanın ana bulgusu, 3D/ Sanal alanlar temasının Metaverse’te öne çıktığı ve sosyal platform, dijital finans ve kurumsal yapı olmak üzere anahtar kelimelerin baskın olduğudur. Bu verinin ışığında, araştırma kapsamında incelenen Metaverse ekosisteminin siberuzam, fikri mülkiyetler ve tüketim etrafında şekillendiği bulgulanmıştır.

COVID-19 has caused critical and serious breakdowns in social life within a few weeks leading to severe economic and social crisis all around the world. The precautions taken to prevent the spread of the disease extremely impacted the educational sector worldwide as the schools, colleges and universities had to close and shift to online teaching without necessary infrastructure. In line with this, COVID 19 has diverted the scholars and academicians’ focus and interest to the impact of pandemic on the stakeholders of education which led to a great number of scientific production in variety of fields and levels in order to investigate the threats and opportunities created by COVID-19 crisis. In this sense, the present study aimed to provide a systematic overview of the research studies in education during COVID-19 crisis in ERIC database and reveal the research interests during emergency remote teaching in the selected papers and expose the impact of rapid transition from face-to-face teaching to online remote education in Turkish educational context. Qualitative research approach was chosen as the methodological foundation for the study and descriptive and narrative literature review was employed as design. The data was analyzed through inductive coding process in which crucial themes, topics or models are extracted from the raw data through first-order or open coding that includes close review of the data by the researchers. The findings revealed that the studies generally discussed distance education during COVID-19 negatively concerning teaching and learning process, contextual factors and personal factors namely., COVID-19, dünya genelinde kısa süre içerisinde ciddi ekonomik, sosyal krizlere yol açarak sosyal hayatta kritik ve önemli bozulmalara neden oldu. Hastalığın yayılmasını önlemek için alınan önlemler neticesinde okullar, kolejler ve üniversitelerin kapanması ve gerekli altyapı olmadan çevrimiçi öğretime geçmek zorunda kalındığı için dünya genelinde eğitim sektörü son derece etkiledi. Bu doğrultuda COVID 19, bilim insanlarının ve akademisyenlerin ilgi ve odağını pandeminin eğitim paydaşları üzerindeki etkisine yöneltmiş, COVID-19 un eğitimde ortaya çıkardığı tehdit ve fırsatları araştırmak için çeşitli alan ve düzeylerde çok sayıda bilimsel üretime yol açmıştır. Bu anlamda, bu çalışma, ERIC veri tabanında COVID-19 krizi sırasında Türk eğitim sisteminde yapılan araştırma çalışmalarına sistematik bir genel bakış sunmayı, seçilen makalelerde araştırma ilgi alanlarını ortaya çıkarmayı ve eğitim sisteminde yüz yüze eğitimden uzaktan eğitime hızlı geçişin etkisini ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. Çalışmanın metodolojik temeli olarak nitel araştırma yaklaşımı seçilmiş ve tasarım olarak betimleyici ve açımlayıcı literatür taraması kullanılmıştır. Veriler, ham verilerden önemli temaların, konuların veya modellerin çıkarıldığı tümevarımsal kodlama süreci ile birinci dereceden veya araştırmacılar tarafından verilerin yakından incelenmesini içeren açık kodlama yoluyla analiz edilmiştir. Bulgular, çalışmaların COVID-19 sırasında uzaktan eğitimi genel olarak öğretme-öğrenme süreci, bağlamsal faktörler ve kişisel faktörler açısından olumsuz olarak ele aldığını ortaya koymuştur.

Bu çalışmada, hastanelerde lojistik yönetimini etkileyen risk faktörlerinin nitel bir analiz ile ortaya çıkarılması ve faktör etkilerinin ve ağırlıklarının DEMATEL yöntemi ile belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma grubu, farklı görev ve sorumluktaki 8 sağlık yöneticisinden oluşmaktadır. Nitel verilerin analizinde tematik analiz yöntemi kullanılmıştır. Analize göre; rekabet ortamı, hasta güvenliği, iletişim kaynaklı riskler, finansal riskler, operasyonel riskler, çevresel etmenler, satın alma ve depolama olmak üzere 8 risk faktörü tespit edilmiştir. DEMATEL sonuçlarına göre; sağlık tesisleri için lojistik yönetimi en önemli risk faktörleri sırasıyla %14,65 ağırlık ile “Operasyonel riskler”; %13,40 ağırlık ile “Finansal riskler”; %12,69 ağırlık ile “Satın alma riskleri” bulunmuştur. En önemsiz risk faktörü ise %10,69 ağırlık ile “Depolama” olarak tespit edilmiştir. Sonuç olarak sağlık lojistiği risk faktörlerinin yıkıcı etkisinin önlenmesi için dışa bağımlılığın azaltılması ve ar-ge çalışmalarına gereken önemin verilmesi gereği önerilebilir. Ayrıca hastaneler mevcut risklerini; iç ve dış kaynaklı risk değerlendirme analizi yaparak, risk yönetim stratejisi geliştirmesiyle önleyebilir. The purpose of this study is to reveal the risk factors affecting logistics management in hospitals with a qualitative analysis and to determine the factor effects and weights with DEMATEL method. The working group consists of 8 health managers with different duties and responsibilities. A thematic analysis method was used in the analysis of qualitative data. 8 risk factors have been identified, including: competitive environment, patient safety, communication-related risks, financial risks, operational risks, environmental factors, purchasing risks, and storage risks. According to DEMATEL results; the most important risk factors are "Operational risks" with 14.65% weight, respectively; "Financial risks" with (13.40%); "Purchasing risks" (12,69%). The least important risk factor was determined as "Storage risks” (10.69%). As a result, it can be suggested that foreign dependency should be reduced and R&D studies should be given the necessary importance in order to prevent the destructive effects of health logistics risk factors. In addition, hospitals present their risks; It can be prevented by making internal and external risk assessment analysis and developing a risk management strategy.

Stone samples taken from volcanic tuffs at seven different locations in the Cappadocia region were examined. In order to obtain the powder diffraction pattern of the samples, they were pulverized by grinding in agate mortar. Diffraction patterns were taken on a Bruker AXS D8 Advance Model diffractometer. Qualitative analysis of the pattern data was performed using the XRD Evolution program. The most common compounds as a result of the analysis; It has been identified as Silicon Oxide [SiO2], Magnesium Silicate Hydroxide [Mg3(Si2O5)(OH)4], Sodium Calcium Aluminum Silicate [(Na0.45Ca0.55)(Al1.55Si2.45O8)], Sodium Calcium Magnesium Aluminum Iron Titanium Aluminum Silicon Oxide Hydroxide Hydrate [(Mg2.46Al0.3Fe0.22Ti0.021)2(Mg0.38Ca0.03Na0.02)2((Si2.83 Al1.17)O10)2 (OH)4(H2O)3.4], Potassium Aluminum Silicate Hydroxide [(K, Ca, Na)(Al, Mg, Fe)2(Si, Al)4O10(OH)2], Sodium Magnesium Aluminum Iron Silicon Oxide Hydroxide Hydrate [Na0.930Mg2.810Fe0.065Al1.185Si2.895O10(OH)2 (H2O)3], Calcium Magnesium Aluminum Silicate Hydroxide Hydrate [Ca0.2 (Al, Mg)2Si4O10(OH)2 • xH2O]. Bu araştırmada Kapadokya bölgesinde yedi farklı konumdaki volkanik tüflerden alınmış olan taş örnekleri incelenmiştir. Toz kırınım desenini elde edebilmek için numuneler, agat havanda öğütülerek toz haline getirildiler. Bruker AXS D8 Advance Model difraktometrede kırınım desenleri alındı. XRD Evolution programı kullanılarak desen verilerinin nitel analizi yapıldı. Analiz sonucunda en sık rastlanan bileşikler; Silikon Oksit [SiO2], Magnezyum Silikat Hidroksit [Mg3(Si2O5)(OH)4], Sodyum Kalsiyum Alüminyum Silikat [(Na0.45Ca0.55)(Al1.55Si2.45O8)], Sodyum Kalsiyum Magnezyum Alüminyum Demir Titanyum Alüminyum Silikon Oksit Hidroksit Hidrat [(Mg2.46Al0.3Fe0.22Ti0.021)2(Mg0.38Ca0.03Na0.02)2((Si2.83 Al1.17)O10)2(OH)4 (H2O)3.4], Potasyum Alüminyum Silikat Hidroksit [(K, Ca, Na )(Al, Mg, Fe)2(Si, Al)4 O10(OH )2], Sodyum Magnezyum Alüminyum Demir Silikon Oksit Hidroksit Hidrat [Na0.930Mg2.810Fe0.065Al1.185Si2.895 O10(OH)2(H2O)3], Kalsiyum Magnezyum Alüminyum

Bu çalışmanın amacı çalışan annelerin Covid-19 pandemi sürecinde yaşadıklarının metaforlar üzerinden incelenmesidir. Çalışmada kadınların pandemi döneminde çalışan bir anne olmaya nasıl bir anlam yüklediklerini ortaya çıkarmak amacıyla nitel araştırma desenlerinden olgu bilim seçilmiştir. Araştırma kapsamında Türkiye geleni 110 çalışan anneden "Pandemi döneminde çalışan anne olmak/olmaya.… gibidir/benzer; Çünkü ……" şeklinde verilen cümleyi bir metafor kullanarak tamamlamaları ve nedenini açıklamaları istenmiştir. Araştırma verileri analiz edilirken içerik analizi ve betimsel analiz yöntemlerinden faydalanılmış ve analiz sonucunda pandemi döneminde anne olmaya ilişkin 50 temaya ait metafor belirlenmiştir. Daha sonra bu metaforlar farklı beş kategoriye ayrılmış ve katılımcıların görüşleri yorumlanmıştır. Çalışma da katılımcılar tarafından en çok kullanılan metaforlar ise ‘‘Robot’’, ‘‘Süper kahraman’’ ve ‘‘Ahtapot’’ olmuştur., The aim of this study is to examine the experiences of working mothers during the covid-19 pandemic process through metaphors. In the study, phenomenology was chosen from qualitative research designs in order to reveal what kind of meaning women attribute to being a working mother during the pandemic period. Within the scope of the research, 110 working mothers who came to Turkey were asked to complete the sentence "It is like/similar to being/being a working mother during the pandemic period; Because……" using a metaphor and explaining the reason. While analyzing the research data, content analysis and descriptive analysis methods were used, and as a result of the analysis, metaphors belonging to 50 themes related to being a mother during the pandemic period were determined. Then, the metaphors were divided into different five categories and the views of the participants were interpreted. The metaphors most used by the participants in the study were "robot", "superhero" and "octopus".

Sosyal sermaye birçok sorunu açıklamaya çalışan karmaşık bir kavramdır. Sahip olduğu girift yapı olumlu ve olumsuz çeşitli eleştirilere konu olmaktadır. Özellikle bireyci bir anlayıştan türemesi ve toplumsal ayrışmaya sebep olduğu iddiaları literatürde sıkça bahsedilmesine sebep olmaktadır. Kavram her ne kadar toplumsallıktan uzak bir yerde konumlansa da post modern durum içerisinde ve özellikle göç deneyimlerinde yarattığı etki göz ardı edilememektir. Dolayısıyla bir yandan eşitsizliği yeniden üretmeye sebep olurken, diğer taraftan insan ilişkilerinde ciddi bir alan inşa etmiş durumdadır. Bu bağlamda çalışma, sosyal sermayenin göç sürecindeki etkisini sığınmacıların destinasyon deneyimleri üzerinden incelemektedir. Çalışmada İzmir ve İstanbul’da yaşayan 19 sığınmacıyla yarı yapılandırılmış açık uçlu sorulardan oluşan mülakat formuna dayalı derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Görüşmeler Nvivo 12 programı aracılığıyla analiz edilerek yorumlanmıştır. Bulgular, sosyal sermayenin göç kararından varış noktasındaki gündelik yaşam deneyimlerine kadar her alanda etkili olduğu yönünde olmuştur. Sığınmacıların öncü ve potansiyel göçmenlerle olan ilişkileri; yarattıkları bilgi ağı ve etnik destek mekanizmaları destinasyon seçimindeki en önemli belirleyici olmuştur. Ayrıca bir sivil toplum kuruluşuna üye olan sığınmacıların kamusal alanda daha aktif ve katılımcı oldukları gözlenmiştir. Sığınmacıların dil bilme düzeyine bağlı olarak daha nitelikli işlerde çalıştıkları gözlenirken, çalışma izni ve diploma denkliği problemlerinin ciddi engeller yarattığı sonucuna ulaşılmıştır. İş bulma konusunda çoğunlukla sosyal sermayeden yararlanmalarına rağmen, kendi mesleklerini sürdürememe ve çalışma iznini işveren iradesinde alabiliyor olma, sığınmacılar için enformel alanlara kayma sebebi olarak belirlenmiştir Social capital is a complex concept that aims to explain multiple problems. Its intricate structure has been a subject of various positive and negative criticisms. Especially the claims that it derives from an individualist understanding and that it causes social segregation, causes it to be mentioned frequently in the literature. Although the concept is defined in distance from sociality, its effect in the post-modern situation and especially in migration experiences cannot be ignored. Therefore, it helps to reproduce inequality on the one hand, and on the other hand, it is involved in all forms of human relations. In this context, the study examines the effect of social capital on the migration process through the destination experiences of refugees. In the study, in-depth interviews based on an interview form consisting of semi structured open-ended questions were conducted with 25 refugees living in Izmir and Istanbul. The interviews were analyzed and interpreted through the Nvivo 12 program. It is understood from the findings that social capital is effective in every area from the migration decision to the daily life experiences at the destination. Asylum seekers' relationships with pioneer and potential migrants; the information network and ethnic support mechanisms they created have been the most important determinants in destination selection. In addition, it has been observed that asylum seekers who are members of a non-governmental organization are more active and participatory in the public sphere. While it has been observed that the refugees are able to work in more qualified jobs depending on their language skills, it has been analyzed that the problems of work permit and diploma equivalency also create serious obstacles. Although they mostly benefit from social capital in finding a job, being unable to pursue their own profession and obtaining a work permit at the will of the employer has been identified as the reason for the asylum seekers to move to informal areas

It is known that different studies are carried out for information literacy standards. In the first step of this study, information literacy standards; which were published by Association of College and Research Libraries (ACRL), was examined chronogically. These standards are “Information Literacy Standards for Higher Education”, “Framework for Information Literacy for Higher Education” and “Information Literacy Standards for Teacher Education” respectively. The qualifications required for an appropriate person for information literacy are generally defined according to these standards. Then, in the related literature of information literacy studies which are conducted on teacher, teacher candidates and undergraduate students were examined. This study was carried out in Çankırı Karatekin University in 2016-2017 academic period with the teacher candidates who were in the position of being graduated from different sciences, 106 teacher candidates. Different questions about information literacy were directed to those 106 student and answers received. A qualitative analysis study was carried out by evaluating the answers that received. NVIVO programme was used to analyse the answers. The answers of the teacher candidates were evaluated according to the qualifications determined in the examined standards. As a result, it is seen that teacher candidates are able to define the qualifications of aperson, who is defined as an information literature, are defined as with general terms however they suffer difficulties in details.Extended English summary is in the end of Full Text PDF (TURKISH) file. ÖzetBilgi okuryazarlığı standartlarına yönelik olarak farklı çalışmaların yapıldığı bilinmektedir. Bu çalışmada ilk olarak, Amerika Üniversite ve Araştırma Kütüphaneleri Derneği (ACRL: Association of College and Research Libraries) tarafından yayımlanan “Yüksek Öğretimde Bilgi Okuryazarlığı Yetkinlik Standartları”, “Öğretmen Eğitimi için Bilgi Okuryazarlığı Standartları” ve “Yükseköğretim İçin Bilgi Okuryazarlığı Çerçevesi” dokümanları kronolojik olarak değerlendirilmiş ve bilgi okuryazarı olarak tanımlanan bir bireyde olması gereken nitelikler genel olarak tanımlanmıştır. Çalışmanın sonraki aşamasında; ilgili literatürde, öğretmen, öğretmen adayı ve lisans öğrencileri üzerine yürütülen bilgi okuryazarlığı çalışmaları incelenmiştir. Araştırmanın son bölümünde; 2016-2017 akademik döneminde, Çankırı Karatekin Üniversitesinde, Formasyon eğitimi alan fen ve sosyal bilimler alanlarından 106 öğretmen adayına bilgi okuryazarlığı ile ilgili farklı soruların yöneltilmesi ve alınan yanıtların nitel olarak değerlendirilmesini içeren uygulama çalışmasına yer verilmiştir. Değerlendirme aşamasında, NVİVO 12 programı kullanılmış, alınan yanıtlar derinlemesine analiz edilmiştir. Öğretmen adaylarından alınan yanıtlar, incelenen standartlarda belirlenen nitelikler doğrultusunda değerlendirilmiştir. Sonuç olarak öğretmen adaylarının genel ifadeler ile bilgi okuryazarı bir bireyde olması gereken nitelikleri tanımladıkları ancak detaylarda zorlandıkları dikkat çekmiştir.

Amaç – Etik değerlerin kurumun içsel ve dışsal çevre bileşenleri üzerindeki etkisi, bu değerlerin kurum, grup ve birey düzeyindeki davranışlarda yönlendiriciliğine dikkatleri çekmektedir. İşletmelerde söz konusu düzeylerde gerçekleştirilecek davranışların etik yönlendiriciliği, arzu edilen olumlu çıktılara ulaşmada önemli bir etmen olan sektörel dinamiklerin önemini ortaya koymaktadır. Bu nedenle arzu edilen davranışların ortaya çıkarılmasında bir öncül olarak etik davranış, işletmenin yer aldığı sektör ve işkolundan doğrudan etkilenerek farklılaşabilecektir. Araştırmanın amacı etik değerlerin sektör düzeyinde ne derecede farklı olabileceğini incelemektir. Yöntem – Araştırmada üretim ve hizmet sektöründeki işletmelerden veri alınmış, üretim sektörü için ISO meslek komiteleri 46 çalışma grubundan ISO 500 listesine giren işletmeler, hizmet sektörü için ise 12 alt iş kolundan İstanbul Ticaret Odası Meslek Komiteleri sınıflandırmasındaki işletmeler seçilmiştir. Büyük ölçekli işletmelerin seçildiği ve karma yöntemin (nitel ve nicel yöntemin birlikte) kullanıldığı çalışmada işletmelerin web sitelerinde yer alan değer ifadeleri incelenmiş ve analiz birimi terim olarak belirlenmiştir. Her iki sektör işletmeleri için incelenen etik değer ifadeleri kod, kategori ve tema formuna getirilmiş; aynı sektör için işletmeler arası farklılık ki-kare uygunluk testi ile incelenmiştir. Bulgular – Üretim sektörü işletmeleri için müşteri odaklı olma, sürdürülebilirlik ve çalışana değer boyutları; hizmet sektörü işletmeleri için müşteri odaklı olma, etik kurallara uyma ve yaptığı işi önemseme boyutlarının en çok belirtilen değerler olduğu görülmüştür. Hizmet ve üretim sektörleri için ortaya çıkan etik değerlerin farklılığı istatistiksel olarak anlamlıdır. Tartışma – Araştırmanın bulguları her iki sektör için ortak değer kodunun şeffaflık, ortak değer temasının ise müşteri odaklılık olduğunu göstermiştir. Müşterinin önceki yıllara göre değişen profili, talepkârlığı ve aldığı ürün ya da hizmete yönelik sürdürülebilir fonksiyonel faaliyetler, bu bağlamda işletme süreçlerinin odağında müşteriyi bulundurmayı etik bir değere taşımaktadır. İşletme için kurum kültürü, işletme çalışanların iyi ve doğru veya kötü ve yanlışı ayırmalarında başvuracakları bir araç olarak kurumun kendi etik kodlarının gelişmesinde ve arzu edilen tutumların ortaya çıkmasında önem kazanacaktır. Sektör geneli için bütüncül perspektifte etik değerlerin sektöre yönelik olan tümevarımcı temaların belirlenmesinde örgütsel ekoloji yaklaşımından yararlanılabilir. Purpose – The impact of ethical values on the internal and external environmental components of the organization draws attention to the guiding of these values in behaviors at the institution, group and individual level. Ethical guidance of the behaviors to be performed at these levels in the enterprises reveals the importance of sectoral dynamics, which is an important factor in achieving the desired positive outcomes. For this reason, ethical behavior as a precursor in revealing the desired behaviors may be differentiated by being directly affected by the sector and the sector in which the enterprise is located. The aim of the study is to examine the extent to which ethical values may differ at the sector level. Design/methodology/approach – In the research, data were obtained from enterprises in production and service sectors. Istanbul Chamber of Industry 500 companies were selected from 46 working groups for production sector and the firms were selected in 12 subfields determined in the base of Istanbul Chamber of Commerce for service sector. Large-scale enterprises are selected and mixed method (qualitative and quantitative method is used together) is utilized in this study. Values from official web-sites of companies are investigated and term is determined for unit of analysis. Ethic values examined for both production and service sector were formed as code, category, and theme, respectively. Significant differentiates among companies in the same sector are diagnosed via chi-square test. Findings – Customer-oriented, sustainability and respect for employees employee are most significant values in production sector enterprises; customer oriented, whereas compliance with ethical rules and care about work are the most stated values in service sector. Differences in ethical values for service and production sectors are statistically significant. Discussion – It is revealed that the common value code and theme are transparency and customer orientation, respectively for both production and service sector. The changing profiles of customers from past to present and customers’ continuous demanding attitudes toward product or service cause the customer to be core ethic value in the center of organizational processes depending on business activities. Organizational culture plays an important role to distinguish right from wrong for employees as a guide enabling to constitute ethic codes and develop desired attitudes. Organizational ecology approach can be utilized to determine the sector-specified ethic values as a whole in a holistic-inductive perspective.

Globalleşme ve teknolojinin tüm dünyaya yayılması ile birlikte yönetim tarzlarında çeşitlilik kaçınılmaz olmuştur. Bütünleşen dünyada bireyler kendilerini yönetenleri sorgulamaya başlayarak her şeyin şeffaf olmasını istemektedir. 1980’li yıllarda Brezilya’da ortaya çıkan, 1990’li yıllarda gelişen, 2000’li yıllardan sonra tüm dünyada yayılmaya başlayan katılımcılık bütçeleme uygulamaları yönetimde halkında söz sahibi olmasına olanak vererek söz konusu harcamaların belirlenmesine imkan tanımaktadır. Çalışmanın amacı katılımcı bütçeleme uygulamasının teorik çerçevesini ortaya koyduktan sonra, vaka çalışması kapsamında ele alınan Uşak İl Özel İdaresindeki etkinliğinin belirlenmesi için yapılan görüşme tekniği ile elde edilen veriler ışığında içerik ve betimsel analizin yapılması amaçlanmaktadır. Çalışmadan elde edilen bulgular, katılımcı bütçeleme uygulamasının halk tarafından benimsendiği ve Uşak İl Özel İdarisinin etkinliğinin de pozitif olduğunu göstermektedir., With globalization and the spread of technology all over the world, diversity in management styles has become inevitable. In an integrated world, individuals begin to question those who govern themselves and want everything to be transparent. Participatory budgeting practices, which emerged in brazil in the 1980s, developed in the 1990s and started to spread all over the world after the 2000s, enable the public to have a say in the management and allow the determination of these expenditures. The aim of the study is to present the theoretical framework of participatory budgeting and to analyse the content and descriptive analysis in the light of the data obtained from the interview technique in order to determine its effectiveness in the Uşak Special Provincial Administration. The findings of the study show that the public adopts participatory budgeting and the effectiveness of Uşak Special Provincial Administration is positive.

Today’s language teaching context calls for a student-centered learning experience. For effective teaching practice, learner-centred teaching is seen as a key. Learner-centred teaching enables learners to shape their learning process as well as improving their own competence by learningand active participation. Hence, selection and adaptation of coursebooks play a significant role in learning process. A well chosen or a well-designed coursebook provides abundant opportunities for students to use language in interactive and authentic contexts. It facilitates the use of target language communicatively and independently. Thus, a well-chosen coursebook that combines a learner-centered approach and a communicative orientation will be the key for a successful learning context. The aim of this study is to investigate the Interchange coursebook based on criteria learner centered teaching from teachers’ perspective. Whether teachers’ objectives and the coursebook objectives are in agreement with a learner centered teaching style was evaluated in the study. Learner autonomy, authentic language use, self-assessment, using the target language communicatively and their relation to the coursebook were evaluated using teacher questionnaire and teacher interview. A Correlation analysis was used for quantitative and thematic analysis was used for qualitative analysis. Using the two instruments, the study showed that the Interchange coursebook was found to be in line with learner-centered teaching based on some criteria, but notin some others. Based on these findings, pedagogical implications were suggested to increase learner-centeredness of the coursebooks. Bugünün dil öğretimi öğrenci merkezli öğrenim deneyimini gerektirmektedir.Etkili öğretim pratiği için, öğrenci merkezli öğretim kilit nokta olarak görülmektedir.Öğrenci merkezli öğretim aktif katılım ve yaparak öğrenme ile kendi yeteneklerini geliştirmeleriyle birlikte öğrencilere öğrenim süreçlerini şekillendirmelerine imkan verir.Bu nedenle, ders kitaplarının seçimi ve adapte edilmesi öğrenim sürecinde önemli rol oynamaktadır.İyi seçilmiş veya iyi düzenlenmiş bir ders kitabı öğrencilere dili etkileşimli ve gerçek bağlamlarda kullanmaları için bolca fırsatlar sunmaktadır.Bu yüzden, öğrenci merkezli yaklaşımı ve iletişimsel yönelimi birleştiren iyi seçilmiş bir ders kitabı başarılı öğrenim bağlamı için kilit noktası olacaktır. Bu çalışma Interchange ders kitabını öğretmenlerin bakış açılarından öğrenci merkezli öğretim kriterine dayanarak araştırmıştır.Araştırmada öğretmenlerin amaçlarıyla ders kitabı amaçlarının öğrenci merkezli öğretim ile uygun olup olmadığı değerlendirilmiştir.Öğrenci özerkliği, gerçek dil kullanımı, kişisel değerlendirme, hedef dili iletişimsel olarak kullanma ve bunların ders kitabı ile olan ilişkisi öğretmen anket ve mülakatıyla değerlendirilmiştir.Korelasyon analizi nicel analiz ve tematik analiz nitel analiz için kullanıldı. İki yöntemi kullanarak bu çalışma Interchange ders kitabının bazı kriterde öğrenci merkezli öğretim ile uyumlu bulunduğunu fakat bazılarında ise uyumlu olmadığını gösterdi. Bulgulara dayanılarak, ders kitabının öğrenci merkezliliğini arttırması için eğitsel sonuçlar önerildi.

In this thesis, it is aimed at investigating the schema therapy processes of female adolescent patients diagnosed with anorexia nervosa. In order to bridge the gap between psychotherapy research and practice, and examine the change mechanisms caused by psychotherapy, it is emphasized as a fundamental suggestion to transfer the process through qualitative and quantitative data (Elliot, 2002; Kazdin 2008; Iwakabe and Gazzola, 2009). Accordingly, systematic case studies have been conducted through collecting data from a large number of sources such as scales, therapist scoring, participant interviews, and creating detailed case summaries. At the beginning and the end of each session, quantitative data were collected by means of the Mood Assessment Form, the Session Evaluation Scale-Adjectives Form, the Therapeutic Alliance Scale Revised Short Form. Additionally, participants filled in the Brief Symptom Inventory, the Eating Attitude Test, and the Young Schema Scale Short Form at the beginning, the middle and the end of the psychotherapy processes. Change interviews were also conducted after the 10th and 20th sessions, focusing on psychotherapy experiences of the participants. The themes of the first Change Interviews listed as follows: “Difficult to Speak” theme with the subthemes of “I Am Avoidant in Everywhere, Even in Here” and “Let Others Say”; “About the Disease” theme with the subthemes of “My Mind in on Food: Fight with the Food”, “My Eyes Are on My Weight: Fight with My Body”, and “Socializing Gives Trouble”; and “Tidal Therapy” theme with the subthemes of “I Am Both Near and Far”, “Why Am I Like This? How Do I Change?”, “The Sounds in Me: Contact with the Modes”, and “I Get to Know A New Sound: The Limited Reparenting”. The themes of the second change interviews are: “About the Change” theme with the subthemes of “A Better Me”, “My Behaviors Are Changing: I Am Going through Other Ways”, and “My Healthy Adult Mode Is Growing”, and “While Getting Stronger” theme with the subthemes of “The Ones That Are Good For Me, Different Descriptions”, and “20 Sessions Are Not Enough: Expectations”. All findings obtained from the study were discussed in the light of the literature. KABUL VE ONAY i YAYIMLAMA VE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI BEYANI ii ETİK BEYAN iii TEŞEKKÜR iv ÖZET vi ABSTRACT viii İÇİNDEKİLER x TABLOLAR DİZİNİ xvii ŞEKİLLER DİZİNİ xix GİRİŞ 21 1. BÖLÜM: ALANYAZIN TARAMASI 24 1.1. ANOREKSİYA NERVOZA VE KİŞİLİK 24 1.2. ANOREKSİYA NERVOZA VE ERGENLİK 25 1.3. ŞEMA TERAPİ İLE ANOREKSİYA NERVOZANIN İNCELENMESİ 28 1.3.1. Anoreksiya Nervoza Tanısı Alan Ergenlerde Şema Terapi 33 1.4. PSİKOTERAPİ ARAŞTIRMALARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR 35 1.5. ÇALIŞMANIN AMACI 37 2. BÖLÜM: YÖNTEM 39 2.1. KATILIMCILAR 39 2.2. İŞLEM 44 2.2.1. Uygulanan Tedavi Protokolü 45 2.2.2. Şema Terapi Yaklaşımı ile Psikoterapi Uygulamaları 46 2.2.3. Çalışma Boyunca Gerçekleştirilen Değişim Görüşmeleri 48 2.2.4. Psikoterapi Seanslarının ve Değişim Görüşmelerinin Uygulanması 48 2.3. ÖLÇÜM ARAÇLARI 49 2.3.1. Nicel Ölçüm Araçları 49 2.3.1.1. Çocuk ve Gençler İçin Duygulanım Bozukluğu ve Şizofreni Ölçeği-Şimdi ve Yaşam boyu Versiyonu (ÇGDBŞÖ-ŞY; Schedule for Affective Disorders and Schizophrenia for School Aged Children-Present and Lifetime Version, K-SADS-PL) 49 2.3.1.2. Kısa Semptom Envanteri (KSE) 49 2.3.1.3. Yeme Tutum Testi (YTT) 50 2.3.1.4. Young Şema Ölçeği Kısa Formu (YŞÖ-KF) 51 2.3.1.5. Terapötik İttifak Ölçeği Gözden Geçirilmiş Kısa Formu (TİÖ-GKF)……… 52 2.3.1.6. Duygudurum Değerlendirme Formu 52 2.3.1.7. Seans Değerlendirme Ölçeği-Sıfatlar Formu (SDÖ-SF) 53 2.3.2. Nicel Veri Analizleri 54 2.3.3. Nitel Veri Kaynakları 55 2.3.3.1. Danışan Değişim Görüşmesi Protokolü 56 2.3.4. Nitel Veri Analizi 57 2.3.4.1. Tematik Analiz 57 2.3.4.2. Güvenilirlik 59 3. BÖLÜM: BULGULAR 62 3.1. VAKA KAVRAMSALLAŞTIRMALARI 62 3.1.1. Gülce için Şema Terapi Vaka Kavramsallaştırması 62 3.1.1.1. Başlıca Yaşam Alanlarında Mevcut İşlevsellik Düzeyi 63 3.1.1.2. Temel Yaşam Sorunları ve Belirtiler 64 3.1.1.3. Güncel Sorunların Çocukluk ve Ergenlik Kökenleri 65 3.1.1.4. Karşılanmayan Belirli Erken Dönem Temel İhtiyaçları 66 3.1.1.5. Olası Mizaca Bağlı/Biyolojik Etkenler: 67 3.1.1.6. Olası Kültürel, Etnik ve Dini Etkenler 67 3.1.1.7. En İlişkili Şemalar 67 3.1.1.8. En Bağlantılı Şema Modları 69 3.1.1.9. Uyum Bozucu Başetme Modları 69 3.1.1.10. İşlev Bozucu Ebeveyn Modları 70 3.1.1.11. Sağlıklı Yetişkin Modu 70 3.1.1.12. Terapi İlişkisinin Hedefler, Görevler ve Yeniden Ebeveynlik Kapsamında Terapist Tarafından Değerlendirilmesi 71 3.1.2. Sudenaz için Şema Terapi Vaka Kavramsallaştırması 73 3.1.2.1. Başlıca Yaşam Alanlarında Mevcut İşlevsellik Düzeyi 73 3.1.2.2. Temel Yaşam Sorunları ve Belirtiler 74 3.1.2.3. Güncel Sorunların Çocukluk ve Ergenlik Kökenleri 75 3.1.2.4. Karşılanmayan Belirli Erken Dönem Temel İhtiyaçları 76 3.1.2.5. Olası Mizaca Bağlı/Biyolojik Etkenler: 77 3.1.2.6. Olası Kültürel, Etnik ve Dini Etkenler 77 3.1.2.7. En İlişkili Şemalar 77 3.1.2.8. En Bağlantılı Şema Modları 79 3.1.2.9. Uyum Bozucu Başetme Modları 79 3.1.2.10. İşlev Bozucu Ebeveyn Modları 80 3.1.2.11. Sağlıklı Yetişkin Modu 80 3.1.2.12. Terapi İlişkisinin Hedefler, Görevler ve Yeniden Ebeveynlik Kapsamında Terapist Tarafından Değerlendirilmesi 81 3.1.3. Pınar için Şema Terapi Vaka Kavramsallaştırması 82 3.1.3.1. Başlıca Yaşam Alanlarında Mevcut İşlevsellik Düzeyi 82 3.1.3.2. Temel Yaşam Sorunları ve Belirtiler 83 3.1.3.3. Güncel Sorunların Çocukluk ve Ergenlik Kökenleri 85 3.1.3.4. Karşılanmayan Belirli Erken Dönem Temel İhtiyaçları 86 3.1.3.5. Olası Mizaca Bağlı/Biyolojik Etkenler 87 3.1.3.6. Olası Kültürel, Etnik ve Dini Etkenler: 87 3.1.3.7. En İlişkili Şemalar 87 3.1.3.8. En Bağlantılı Şema Modları 89 3.1.3.9. Uyum Bozucu Başetme Modları 90 3.1.3.10. İşlev Bozucu Ebeveyn Modu 91 3.1.3.11. Sağlıklı Yetişkin Modu 92 3.1.3.12. Terapi İlişkisinin Hedefler, Görevler ve Yeniden Ebeveynlik Kapsamında Terapist Tarafından Değerlendirilmesi 92 3.1.4. Gökçe için Şema Terapi Vaka Kavramsallaştırması 94 3.1.4.1. Başlıca Yaşam Alanlarında Mevcut İşlevsellik Düzeyi 94 3.1.4.2. Temel Yaşam Sorunları ve Belirtiler 95 3.1.4.3. Güncel Sorunların Çocukluk ve Ergenlik Kökenleri 96 3.1.4.4. Karşılanmayan Belirli Erken Dönem Temel İhtiyaçları 97 3.1.4.5. Olası Mizaca Bağlı/Biyolojik Etkenler 98 3.1.4.6. Olası Kültürel, Etnik ve Dini Etkenler 98 3.1.4.7. En İlişkili Şemalar 99 3.1.4.8. En Bağlantılı Şema Modu 100 3.1.4.9. Uyum Bozucu Başetme Modu 101 3.1.4.10. İşlev Bozucu Ebeveyn Modları 101 3.1.4.11. Sağlıklı Yetişkin Modu 102 3.1.4.12. Terapi İlişkisinin Hedefler, Görevler ve Yeniden Ebeveynlik Kapsamında Terapist Tarafından Değerlendirilmesi 102 3.1.5. Fatma için Şema Terapi Vaka Kavramsallaştırması 103 3.1.5.1. Başlıca Yaşam Alanlarında Mevcut İşlevsellik Düzeyi 103 3.1.5.2. Temel Yaşam Sorunları ve Belirtiler 104 3.1.5.3. Güncel Sorunların Çocukluk ve Ergenlik Kökenleri 105 3.1.5.4. Karşılanmayan Belirli Erken Dönem Temel İhtiyaçları 106 3.1.5.5. Olası Mizaca Bağlı/Biyolojik Etkenler 107 3.1.5.6. Olası Kültürel, Etnik ve Dini Etkenler 107 3.1.5.7. En İlişkili Şemalar 107 3.1.5.8. En Bağlantılı Şema Modları 109 3.1.5.9. Uyum Bozucu Başetme Modu 110 3.1.5.10. İşlev Bozucu Başetme Modları 110 3.1.5.11. Sağlıklı Yetişkin Modu 111 3.1.5.12. Terapi İlişkisinin Hedefler, Görevler ve Yeniden Ebeveynlik Kapsamında Terapist Tarafından Değerlendirilmesi 111 3.2. NİCEL BULGULAR 113 3.2.1. Psikolojik Belirtileri Değerlendirmeye Yönelik Nicel Bulgular….. 113 3.2.1.1. Gülce için Nicel Ölçüm Analiz Sonuçları 116 3.2.1.2. Sudenaz için Nicel Ölçüm Analiz Sonuçları 120 3.2.1.3. Pınar için Nicel Ölçüm Analiz Sonuçları 123 3.2.1.4. Gökçe için Nicel Ölçüm Analiz Sonuçları 125 3.2.1.5. Fatma için Nicel Ölçüm Analiz Sonuçları 129 3.2.2. Psikoterapi Süreçlerine Dair Nicel Bulgular 131 3.2.2.1. Terapötik İttifakı Değerlendirmeye Yönelik Bulgular 131 3.2.3. Seansları Değerlendirmeye Yönelik Nicel Bulgular 136 3.2.3.1. Seans Etkisine Yönelik Nicel Bulgular 136 3.2.3.2. Seans Bazında Duygu Durum Değerlendirmelerine Yönelik Nicel Bulgular 140 3.3. NİTEL BULGULAR 151 3.3.1. 10. Seansın Tamamlanmasının Ardından Gerçekleştirilen Değişim Görüşmelerinin Tematik Analizi ile Elde Nitel Veriler 152 3.3.1.1. Konuşmak Zor 153 3.3.1.2. Hastalığa Dair 160 3.3.1.3. Gelgitli Terapi 166 3.3.2. 10. Seans Sonrası Yapılan Değişim Görüşmelerinde Her Hasta için Doldurulan Değişim Görüşmesi İzlenceleri 180 3.3.3. 20. Seansın Tamamlanmasının Ardından Gerçekleştirilen Değişim Görüşmelerinin Tematik Analizi ile Elde Nitel Veriler 183 3.3.3.1. Değişime Dair 184 3.3.3.2. Güçlenirken 194 3.3.4. 20. Seans Sonrası Yapılan Değişim Görüşmelerinde Her Hasta için Doldurulan Değişim Görüşmesi İzlenceleri 203 4. BÖLÜM: TARTIŞMA 206 4.1. HASTALARDAN ELDE EDİLEN NİCEL VERİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ 206 4.1.1. Psikolojik Belirtileri Değerlendirmeye Yönelik Nicel Bulguların Değerlendirilmesi 206 4.1.2. Terapötik İttifakı ve Psikoterapi Seanslarını Değerlendirmeye Yönelik Nicel Bulguların Değerlendirilmesi 210 4.1.2.1. Terapötik İttifaktaki Değişimlerin İncelenmesi 210 4.1.2.2. Seanslara Yönelik Nicel Bulguların İncelenmesi 212 4.1.2.3. Duygudurum Puanlarındaki Değişimin İncelenmesi 213 4.1.2.4. TİÖ, SDÖ, DDÖ Puanlarındaki Değişimler Açısından Öne Çıkan Seans İçeriklerinin İncelenmesi 213 4.2. HASTALARDAN ELDE EDİLEN NİTEL VERİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ 217 4.2.1. 10. ve 20. Seans Sonrası Yapılan Değişim Görüşmelerinde Ortaya Çıkan Temaların İncelenmesi 217 4.2.2. Hastalar ve Psikoterapi Süreçlerinde Gözlenen Benzerlikler…… 225 4.2.3. Hastalar ve Psikoterapi Süreçlerinde Gözlenen Farklılıklar…… 227 4.2.4. Terapistin Psikoterapi Süreçlerinde Kendisinde Gözlediği Benzerlikler ve Farklılıklar 228 4.3. ÇALIŞMANIN GÜÇLÜ YANLARI 230 4.4. ÇALIŞMANIN KLİNİK DOĞURGULARI 231 4.5. SINIRLILIKLAR VE GELECEK ÇALIŞMALAR İÇİN ÖNERİLER 235 4.5.1. Sınırlılıklar 235 4.5.2. Gelecek Çalışmalar 237 SONUÇ 238 KAYNAKÇA 241 EK 1 KISA SEMPTOM ENVANTERİ (KSE) 259 EK 2 YEME TUTUM TESTİ (YTT) 261 EK 3 YOUNG ŞEMA ÖLÇEĞİ KISA FORMU (YŞÖ-KF) 262 EK 4 TERAPÖTİK İTTİFAK ÖLÇEĞİ GÖZDEN GEÇİRİLMİŞ KISA FORMU (TİÖ-GKF) - DANIŞAN 265 EK 5 TERAPÖTİK İTTİFAK ÖLÇEĞİ GÖZDEN GEÇİRİLMİŞ KISA FORMU (TİÖ-GKF) – TERAPİST 266 EK 6 DUYGUDURUM DEĞERLENDİRME FORMU 267 EK 7 SEANS DEĞERLENDİRME ÖLÇEĞİ-SIFATLAR FORMU (SDÖ-SF) 268 EK 8 DANIŞAN DEĞİŞİM GÖRÜŞMESİ PROTOKOLÜ 269 EK 9 VAKA KAVRAMSALLAŞTIRMA FORMU 275 EK 10 ARAŞTIRMA AMAÇLI ÇALIŞMA İÇİN ERGEN RIZA FORMU 294 EK 11 ARAŞTIRMA AMAÇLI ÇALIŞMA İÇİN AYDINLATILMIŞ ONAM FORMU (Veli/vasi) 297 EK 12 ETİK KURUL İZNİ 300 EK 13 ORİJİNALLİK RAPORU 301 ÖZGEÇMİŞ 302 TABLOLAR DİZİNİ Tablo 1. Anoreksiya Nervoza için Temel Gereksinimler 31 Tablo 2. Çalışmaya Katılan Hastaların K-SADS-PL-T Değerlendirmesi ile Şu anda ve Geçmiş Zamanda Aldıkları Tanılar 45 Tablo 3. Değişim Görüşmesi Soruları 56 Tablo 4. Gülce İçin Başlıca Yaşam Alanlarında Mevcut İşlevsellik Düzeyi Değerlendirmesi 64 Tablo 5. Sudenaz İçin Başlıca Yaşam Alanlarında Mevcut İşlevsellik Düzeyi Değerlendirmesi 74 Tablo 6. Pınar İçin Başlıca Yaşam Alanlarında Mevcut İşlevsellik Düzeyi Değerlendirmesi 83 Tablo 7. Gökçe İçin Başlıca Yaşam Alanlarında Mevcut İşlevsellik Düzeyi Değerlendirmesi 95 Tablo 8. Fatma İçin Başlıca Yaşam Alanlarında Mevcut İşlevsellik Düzeyi Değerlendirmesi 104 Tablo 9. Çalışmada Yer Alan Ölçekler İçin Kesme Noktası Puanı ve Güvenilir Değişim İndeksi Hesaplamalarında Kullanılan Veriler 115 Tablo 10. Gülce İçin Nicel Ölçüm Analiz Değerleri 116 Tablo 11. Sudenaz İçin Nicel Ölçüm Analiz Değerleri 120 Tablo 12. Pınar İçin Nicel Ölçüm Analiz Değerleri 124 Tablo 13. Gökçe İçin Nicel Ölçüm Analiz Değerleri 126 Tablo 14. Fatma İçin Nicel Ölçüm Analiz Değerleri 130 Tablo 15. 10. Seans Sonrası Yapılan Değişim Görüşmelerinde Ortaya Çıkan Temalar 152 Tablo 16. Gülce için 10. Görüşme Sonrasında Alınan Değişim Görüşmesi İzlencesi 180 Tablo 17. Sudenaz için 10. Görüşme Sonrasında Alınan Değişim Görüşmesi İzlencesi 181 Tablo 18. Pınar için 10. Görüşme Sonrasında Alınan Değişim Görüşmesi İzlencesi 181 Tablo 19. Gökçe için 10. Görüşme Sonrasında Alınan Değişim Görüşmesi İzlencesi 182 Tablo 20. Fatma için 10. Görüşme Sonrasında Alınan Değişim Görüşmesi İzlencesi 183 Tablo 21. 20. Seans Sonrası Yapılan Değişim Görüşmelerinde Ortaya Çıkan Temalar 184 Tablo 22. Gülce için 20. Görüşme Sonrasında Alınan Değişim Görüşmesi İzlencesi 203 Tablo 23. Sudenaz için 20. Görüşme Sonrasında Alınan Değişim Görüşmesi İzlencesi 204 Tablo 24. Pınar için 20. Görüşme Sonrasında Alınan Değişim Görüşmesi İzlencesi 204 Tablo 25. Gökçe için 20. Görüşme Sonrasında Alınan Değişim Görüşmesi İzlencesi 205 Tablo 26.10. ve 20. Seans Sonrası Yapılan Değişim Görüşmelerinde Ortaya Çıkan Temalar 218 ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 1. Gülce’nin Psikoterapi Sürecinde Terapötik İttifak Puanlarının Değişimi 131 Şekil 2. Sudenaz’ın Psikoterapi Sürecinde Terapötik İttifak Puanlarının Değişimi 132 Şekil 3. Pınar’ın Psikoterapi Sürecinde Terapötik İttifak Puanlarının Değişimi 133 Şekil 4. Gökçe’nin Psikoterapi Sürecinde Terapötik İttifak Puanlarının Değişimi 134 Şekil 5. Fatma’nın Psikoterapi Sürecinde Terapötik İttifak Puanlarının Değişimi 135 Şekil 6. Gülce için Seansların Etkisinin Değerlendirilmesi 136 Şekil 7. Sudenaz için Seansların Etkisinin Değerlendirilmesi 137 Şekil 8. Pınar için Seansların Etkisinin Değerlendirilmesi 137 Şekil 9. Gökçe için Seansların Etkisinin Değerlendirilmesi 138 Şekil 10. Fatma için Seansların Etkisinin Değerlendirilmesi 139 Şekil 11. Gülce’nin Seans Öncesi ve Sonrası için Kaygı Düzeyi Değişimi 140 Şekil 12. Gülce’nin Seans Öncesi ve Sonrası için Depresyon Düzeyi Değişimi 141 Şekil 13. Gülce’nin Seans Öncesi ve Sonrası için İyimserlik Düzeyi Değişimi 141 Şekil 14. Sudenaz’ın Seans Öncesi ve Sonrası için Kaygı Düzeyi Değişimi 142 Şekil 15. Sudenaz’ın Seans Öncesi ve Sonrası için Depresyon Düzeyi Değişimi 143 Şekil 16. Sudenaz’ın Seans Öncesi ve Sonrası için İyimserlik Düzeyi Değişimi 144 Şekil 17. Pınar’ın Seans Öncesi ve Sonrası için Kaygı Düzeyi Değişimi 144 Şekil 18. Pınar’ın Seans Öncesi ve Sonrası için Depresyon Düzeyi Değişimi 145 Şekil 19. Pınar’ın Seans Öncesi ve Sonrası için İyimserlik Düzeyi Değişimi 145 Şekil 20. Gökçe’nin Seans Öncesi ve Sonrası için Kaygı Düzeyi Değişimi 146 Şekil 21. Gökçe’nin Seans Öncesi ve Sonrası için Depresyon Düzeyi Değişimi 147 Şekil 22. Gökçe’nin Seans Öncesi ve Sonrası için İyimserlikDüzeyi Değişimi 148 Şekil 23. Fatma’nın Seans Öncesi ve Sonrası için Kaygı Düzeyi Değişimi 149 Şekil 24. Fatma’nın Seans Öncesi ve Sonrası için Depresyon Düzeyi Değişimi 150 Şekil 25. Fatma’nın Seans Öncesi ve Sonrası için İyimserlik Düzeyi Değişimi 151 Bu tez çalışmasında Anoreksiya Nervoza tanısı alan kız ergen hastalarla yürütülen Şema Terapi süreçleri incelenmiştir. Psikoterapi araştırmaları ile uygulamalar arasında kalan boşluğu doldurabilmek ve psikoterapinin yol açtığı değişim mekanizmalarını incelemek için süreci nitel ve nicel verilerle aktarmak temel bir öneri olarak vurgulanmaktadır (Elliot, 2002; Kazdin 2008; Iwakabe ve Gazzola, 2009). Bu doğrultuda, bu tez çalışmasında ölçekler, terapist puanlamaları, katılımcı görüşmeleri gibi çok sayıda kaynaktan veri toplanması ve ayrıntılı vaka özetleri oluşturulması yoluyla sistematik vaka çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Her seansın başında ve sonunda Duygudurum Değerlendirme Formu, Seans Değerlendirme Ölçeği-Sıfatlar Formu, Terapötik İttifak Ölçeği Gözden Geçirilmiş Kısa Formu ile nicel veriler toplanmıştır. Bunlarla birlikte psikoterapi süreçlerinin başında, ortasında ve sonunda katılımcılar Kısa Semptom Envanteri, Yeme Tutum Testi ve Young Şema Ölçeği Kısa Formu doldurmuştur. Çalışmada ayrıca katılımcıların psikoterapi deneyimlerine odaklanılmış, 10. ve 20. seansların ardından Değişim Görüşmeleri gerçekleştirilmiştir. İlk değişim görüşmelerinden çıkan temalar “Çekingenim Her Yerde, Hatta Burada” ve “Başkaları Söylesin” alt temalarıyla “Konuşmak Zor” teması; “Aklım Yemekte: Yemekle Kavga”, “Gözüm Kilomda: Bedenimle Kavga” ve “Sosyalleşmek Sıkıntı Veriyor” alt temalarıyla “Hastalığa Dair” teması; “Hem Yakın Hem Uzağım”, “Neden Böyleyim, Nasıl Değişiyorum?”, “İçimdeki Sesler: Modlarla Temas” ve “Farklı Bir Ses Tanıyorum: Sınırlı Yeniden Ebeveynlik” alt temalarıyla “Gelgitli Terapi” teması olmuştur. İkinci değişim görüşmelerinden çıkan temalar “Daha İyi Bir Ben”, “Davranışlarım Değişiyor: Başka Yollardan Gidiyorum” ve “Sağlıklı Yetişkin Modum Büyüyor” alt temalarıyla “Değişime Dair” teması; “Bana İyi Gelenler, Farklı Tarifler” ve “20 Seans Yetmez: Beklentiler” alt temalarıyla “Güçlenirken” teması olmuştur. Çalışmadan elde edilen tüm bulgular ilgili alanyazın ışığında tartışılmıştır.

Amaç – Etik değerlerin kurumun içsel ve dışsal çevre bileşenleri üzerindeki etkisi, bu değerlerinkurum, grup ve birey düzeyindeki davranışlarda yönlendiriciliğine dikkatleri çekmektedir.İşletmelerde söz konusu düzeylerde gerçekleştirilecek davranışların etik yönlendiriciliği, arzuedilen olumlu çıktılara ulaşmada önemli bir etmen olan sektörel dinamiklerin önemini ortayakoymaktadır. Bu nedenle arzu edilen davranışların ortaya çıkarılmasında bir öncül olarak etikdavranış, işletmenin yer aldığı sektör ve işkolundan doğrudan etkilenerek farklılaşabilecektir.Araştırmanın amacı etik değerlerin sektör düzeyinde ne derecede farklı olabileceğini incelemektir.Yöntem – Araştırmada üretim ve hizmet sektöründeki işletmelerden veri alınmış, üretim sektörüiçin ISO meslek komiteleri 46 çalışma grubundan ISO 500 listesine giren işletmeler, hizmet sektörüiçin ise 12 alt iş kolundan İstanbul Ticaret Odası Meslek Komiteleri sınıflandırmasındaki işletmelerseçilmiştir. Büyük ölçekli işletmelerin seçildiği ve karma yöntemin (nitel ve nicel yöntemin birlikte)kullanıldığı çalışmada işletmelerin web sitelerinde yer alan değer ifadeleri incelenmiş ve analizbirimi terim olarak belirlenmiştir. Her iki sektör işletmeleri için incelenen etik değer ifadeleri kod,kategori ve tema formuna getirilmiş; aynı sektör için işletmeler arası farklılık ki-kare uygunluktesti ile incelenmiştir.Bulgular – Üretim sektörü işletmeleri için müşteri odaklı olma, sürdürülebilirlik ve çalışana değerboyutları; hizmet sektörü işletmeleri için müşteri odaklı olma, etik kurallara uyma ve yaptığı işiönemseme boyutlarının en çok belirtilen değerler olduğu görülmüştür. Hizmet ve üretimsektörleri için ortaya çıkan etik değerlerin farklılığı istatistiksel olarak anlamlıdır.Tartışma – Araştırmanın bulguları her iki sektör için ortak değer kodunun şeffaflık, ortak değertemasının ise müşteri odaklılık olduğunu göstermiştir. Müşterinin önceki yıllara göre değişenprofili, talepkârlığı ve aldığı ürün ya da hizmete yönelik sürdürülebilir fonksiyonel faaliyetler, bubağlamda işletme süreçlerinin odağında müşteriyi bulundurmayı etik bir değere taşımaktadır.İşletme için kurum kültürü, işletme çalışanların iyi ve doğru veya kötü ve yanlışı ayırmalarındabaşvuracakları bir araç olarak kurumun kendi etik kodlarının gelişmesinde ve arzu edilentutumların ortaya çıkmasında önem kazanacaktır. Sektör geneli için bütüncül perspektifte etikdeğerlerin sektöre yönelik olan tümevarımcı temaların belirlenmesinde örgütsel ekolojiyaklaşımından yararlanılabilir.

Trafikte yer alan sürücü gruplarından biri olan yaşlı sürücülerin gelişimsel özellikleri ve deneyimleri ile ilişkili olarak trafikte birtakım özel davranışlar sergilediği görülmektedir. Mevcut çalışmada yaşlı sürücülerin trafikteki bireysel deneyimlerinin kendi bakış açılarından ve kendi ifadeleriyle detaylı biçimde ortaya konulması hedeflenmiştir. Bu amaç doğrultusunda, Ankara ilinde yaşayan, 60 ve üzeri yaştaki 10 erkek katılımcı ile yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiş ve toplanan veriler, yorumlayıcı fenomenolojik analiz yöntemi ile incelenmiştir. Elde edilen bulgulara göre, yaşlı sürücülerin trafikteki deneyimleri yaşla gelen davranış değişikliği, yaşla bağlantılı olumsuz yaşantılar ve duygusal deneyimler, yaşla gelen bilişsel ve fizyolojik değişimler olmak üzere üç üst tema etrafında toplanmaktadır. Yıllar içinde sürücülükte birtakım değişikliklerin meydana geldiği konusunda katılımcıların çoğunun hemfikir olduğu görülmüştür. Yaşlı sürücülerin duygusal deneyimleri, trafiğin yoğun olduğu zorlayıcı durumlarda veya diğer yol kullanıcıları tarafından yapılan saldırgan davranışlara maruz kalındığında bazı olumsuzluklar içermektedir. Katılımcıların, kendilerindeki yaşla gelişen fizyolojik ve bilişsel performans düşüşünün farkında oldukları da bulgular arasındadır. Gelecekte yapılması planlanan iyileştirme çalışmaları için anlamlı bir zemin hazırlayan araştırma bulguları detaylı bir şekilde sunulmuş ve yorumlanmıştır.

This research was planned to investigate the occupational performance and occupational satisfaction of mothers of children with disabilities, time use, caregiver burden, stress coping, depression and anxiety. Twenty mothers of children with disabilities and twenty mothers of children with typical development were included. The Canadian Occupational Performance Measurement (COPM) to assess occupational performance with participants, The Modified Occupational Questionnaire was used to determine the time usage history of the activities, the COPE Stress Coping Attitude Questionnaire, the ZARIT Caregiver Burden Scale, BECK Anxiety and BECK Depression Scales were used. All data were analyzed statistically and also qualitative analysis of COPM was performed. There was no statistically significant difference between occupational performances of mothers with handicapped children and mothers of children with typical development(p>0.05) but there was a statistically significant difference in occupational satisfaction (p0.05). It was found that mothers of children with disabilities felt more burden (p 0.05) aktivite memnuniyetleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu (p0.05). KAPÖ’ nün nitel analiz sonuçlarında ise tipik gelişim gösteren çocuk anneleri için “kendine bakım aktivitelerini gerçekleştirmek”, “ev idaresini sağlamak”, “zaman yönetimini sağlamak” ve “üretkenlik ve toplumsal katılımı gerçekleştirmek” olarak 4 tema, engelli çocuk anneleri için bu temalara ek olarak “çocuğumun gelişimini desteklemek” temasıyla birlikte 5 temaya ulaşıldı. Engelli çocuk annelerinin aktivite performanslarının değerlendirilmesi ve aktivite katılımlarının artırılması için kişi merkezli ergoterapi değerlendirme ve müdahalelerinin yapılması gerekmektedir.

Kurumlar, hedef kitlelerine ve içinde bulundukları sosyal çevreye karşı sorumluluk bilinci içerisinde ve etik kurallar doğrultusunda hareket etmelidirler. Etik değerlerin kurum içerisinde çok yönlü getirilerin ana kaynağı olmasından dolayı, sosyo-ekonomik süreçte aktif olarak var olması kaçınılmaz bir gereklilik haline gelmiştir. Bu araştırmada etik değerler- sosyal sorumluluk etkileşiminde sektörel etmenler incelenmiştir. ISO 500 Şirketleri (üretim) ve hizmet sektör sınıflamasında belirtilen iş kollarından seçilen, büyük ölçekli işletmeleri şekillendiren değerlerin işletmelerin sosyal sorumluluk faaliyetlerinde ne derece yönlendirici olduğu ve iş kolları boyutunda tanımlanmış olan alt segmentlerde işletme değerlerinin, değer-sosyal sorumluluk etkileşiminin öncül bir stratejisi olup olmadığı karşılaştırmalı nitel analiz yöntemi ile araştırılmıştır. Araştırmada her şirketin web sayfasında tanımladıkları veya e-mail yoluyla elde edinilen değerler incelenmiş olup daha sonra sektörel bir segment altında o sektörde ve alt iş kollarında hüküm süren değerler araştırmaya konu edilmiştir. Bunlara ek olarak işletmelerin web sitelerinde belirledikleri sosyal sorumluluk faaliyetleri de bu araştırmanın inceleme konusu olmuştur. Çalışmada nitel analiz yöntemi kullanılarak elde edilen veriler Chi-square anlamlılık testi ve betimleyici analiz tekniklerinden yararlanılarak değerlendirilmiştir. Araştırma sonucu olarak üretim ve hizmet sektörü işletmelerinin kendi içinde değerler ve sosyal sorumluluklar açısından farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. İkinci olarak da üretim ve hizmet sektöründe değer ve sosyal sorumluluk kategorileri etkileşimi incelenmiş olup değer ve sosyal sorumluluk kategorileri etkileşiminde anlamlı bir farklılık olmadığı ortaya çıkmıştır.Anahtar Kelimeler: Etik Değerler, Hizmet Sektörü, Nitel Analiz, Sosyal Sorumluluk, İSO 500 Şirketleri, Üretim Sektörü Institutions should act responsibly and be careful to ethical rules towards their target groups and the social environment that they are in. Since the ethical rules are considered as the main sources of the multi-faced within the institutions, it has become an inevitable necessity to actively exist in the socio-economic process. In this research, ethical values- sectoral factors in the social responsibility interaction are examined. In the sub-segments defined in terms of lines of business, there is a strategy in value-social responsibility interaction in which the values that determine and operate the business lines in large-scale enterprises to be selected from the business lines specified in the ISO 500 Companies (production) and service sector classifications are guiding in the social responsibility activities of the enterprises a comparative qualitative analysis of whether the values are premisses has been carried out. In the research, the values that each company defined under its own vision by the web page or e-mail are examined and then the values which are determined in that sector and sub-business sectors are examined under a sectoral segment. In addition, social responsibility activities identified on the websites of the enterprises are examined. Qualitative analysis method was used in the study. In addition, descriptive analysis techniques were used and the data were evaluated by Chi-square significance test. As a result of the research, it has been determined that production and service sector enterprises have different values and social responsibilities within themselves. Moreover, when the interaction between value and social responsibility categories in the service sector and the production sector was examined, it was found that there was no significant difference in the interaction between value and social responsibility categories.Keywords: Ethical Value, Service Sector, Qualitative Analysis, Social Responsibility, ISO 500 Companies, The Manufacturing Sector 182