100 results on '"Şanlı, Cemal"'
Search Results
2. ULUSLARARASI KARA VE DEMİRYOLU TAŞIMA SÖZLEŞMELERİNE UYGULANACAK HUKUK
- Author
-
Şanlı, Cemal
- Abstract
ÖZET
- Published
- 2011
3. TÜRK HUKUKUNDA ÇOCUKLARIN VELAYETİNE VE KORUNMASINA İLİŞKİN YABANCI MAHKEME KARARLARININ TANINMASI VE TENFİZİ
- Author
-
Şanlı, Cemal
- Abstract
ÖZET
- Published
- 2011
4. TÜRKİYE'DE YARGITAY KARARLARINA GÖRE YABANCI HAKEM KARARLARININ TANINMASI VE TENFİZİ
- Author
-
Şanlı, Cemal
- Abstract
ÖZET
- Published
- 2011
5. Türkiye açısından bir model oluşturması bakımından İngiltere'deki emtia birlikleri tahkimi
- Author
-
Tunç, Cemil, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Law - Abstract
`Emtia tahkimi` kavramının ortaya çıkmasına sebep olan İngiltere'deki emtia birliklerinin tahkim sistemlerinin incelendiği bu tezde, öncelikle `emtia tahkimi` kavramının genel ticari tahkimden farkı ve bu birliklerin, ilgili emtia ticareti sahasında birer merkez haline gelmelerinin arka planı incelenmiştir. Bu çerçevede, başta GAFTA (The Grain and Feed Trade Association/Tahıl ve Yem Ticareti Birliği) olmak üzere, her bir emtia birliğinin tahkim sistemini detaylandırılarak anlatılmıştır. Birlik kurallarında yer verilen avukatla temsil yasağı tartışıldıktan sonra, Türk tahkim mevzuatı gereği yabancı hakem kararı kabul edilen emtia birlikleri hakem kararlarının tenfizi usulü ve bu bağlamda verilmiş bazı yüksek yargı kararları analiz edilmiştir. Son bölümde, Türkiye'nin yetiştirilmesi ve ihracatında başı çektiği kimi tarım ürünleri ile ilgili olarak kurulmuş, kökleri 20. yüzyılın başlarına kadar uzanan `tarım satış kooperatifleri birlikleri`nin İngiltere'deki emtia birliklerine benzer bir statü ve bilinirliğe kavuşmasının imkânları özellikle Türk hukuk sistemi ve Türkiye'de tahkim hizmeti veren kurumlar perspektifinde ele alınmıştır. Sonuç olarak, böyle bir teşebbüsün başarısının, bir yandan ilgili emtianın ticaretini düzenleyen ticari ve etik kurallar ile tahkim kuralları çerçevesinde bir tahkim hizmeti verilmesine diğer yandan da Türk tahkim mevzuatının bazı bakımlardan uluslararası ticaretin doğasına ve gereklerine daha uygun hale getirilmesine bağlı olduğu tespitine yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Emtia Tahkimi, GAFTA Tahkimi, FOSFA Tahkimi, İngiliz Tahkim Hukuku, Tarım Kredi ve Satış Kooperatifleri Birlikleri This thesis examines the arbitration systems of commodity unions in the UK, which led to the emergence of the concept of commodity arbitration, and firstly examines the difference of the concept of commodity arbitration from general commercial arbitration and the background of these associations to become centers in the field of commodity trading. In this context, the arbitration system of each commodity union, in particular the Grain and Feed Trade Association, is explained in detail. After discussing the prohibition of representation with the attorney included in the rules of the Union, the procedure for the enforcement of the arbitration decisions of commodity unions, which are accepted as foreign arbitration decisions in accordance with Turkish arbitration legislation, and some high judicial decisions in In the last chapter, Turkey's established regarding certain agricultural products that take the lead in cultivating and exporting roots dating back to the early 20th century `agricultural sales cooperatives unions` of a similar commodity union status and opportunities of attaining recognition in the UK, especially the Turkish legal system and institutions providing arbitration services in Turkey are discussed in perspective. As a result, it was determined that the success of such an undertaking depends on the provision of an arbitration service within the framework of commercial and ethical rules and arbitration rules regulating the trade of the related commodity on the one hand, and on the other hand, in some respects to make the Turkish arbitration legislation more appropriate to the nature and requirements of international trade. Keywords: Commodity Arbitration, GAFTA Arbitration, FOSFA Arbitration, English Arbitration Law, Agricultural Credit and Sales Cooperatives Unions 127
- Published
- 2019
6. Rekabet Hukuku uyuşmazlıklarının uluslararası tahkim yoluyla çözümü: Karşılaştırmalı bir analiz
- Author
-
Eker Ayhan, Zeynep Feyza, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,International Arbitiation Law ,Mergers ,Competition ,American Law ,Arbitration ,International Relations ,Uluslararası İlişkiler ,Comparative analysis ,Incompatibility ,Competence Law ,European Union Law ,Law - Abstract
Bilindiği üzere ülkemizde rekabet hukuku uyuşmazlıklarının kamu hukukunu ilgilendirmesi sebebiyle tahkimde görülmeye elverişli olmadığına dair yaygın bir kanaat mevcuttur. Ancak uluslararası gelişmeler bu tutumun aksi yönündedir. Gerek ABD' de gerek AB hukukunda rekabet hukuku uyuşmazlıklarının, münhasır yetki halleri hariç olmak üzere, tahkime konu olabilecekleri geniş olarak kabul görmektedir. ABD, AB, Fransa ve İsviçre hukuklarında rekabetin yatay veya dikey anlaşmalarla sınırlanması ve rekabetin hâkim durumun kötüye kullanılması yoluyla ihlali hallerinde tahkim yolunun işlerlik kazanabilmesinin hangi hal ve şartlarda mümkün olarak kabul edildiği yargı kararları ve doktrinde ileri sürülen görüşler bağlamında ele alınmıştır. Bununla birlikte AB' de Komisyon'un birleşme ve devralmalar kapsamında yapılan davranışsal taahhütleri izleme sürecinde tarafları tahkim yoluna başvurmaya yönlendirmesi ile ortaya çıkan tahkim türünün kendine has nitelikleri uluslararası hukuk camiasında yaygın olarak tartışılmaktadır. Çalışma bu noktada rekabetin sınırlanması ile birleşme ve devralmaların tahkim yoluyla çözümünün anılan hukuk çevrelerinde hangi gelişmeler sonrasında mümkün hale geldiğini inceleyerek Türkiye'deki mevcut duruma ve konunun geleceğine ışık tutmayı amaçlamaktadır. The aim of this study is to analyse how claims arising from competition law issues are solved through arbitration from a comparative perspective and make suggestions to Turkish judiciary and academic world. In Turkey, competition law claims are deemed not to be arbitrable, mainly because of their public law nature. However, the experience of various countries in this respect has evolved in years more or less from the same point to a substantially liberal approach. It is now widely accepted that disputes arising from horizontal or vertical restraints of competition can be arbitrated under certain circumstances. The dynamics of the development of this understanding among US, EU, French and Swiss judiciary as well as academic views on the subject has been thoroughly examined. Moreover, arbitration has also widely been used as a tool for monitoring behavioural commitments made in the context of merger and acquisition clearance decisions, especially in the EU. The particularities of arbitration used in such context has also been subject of a debate, questioning whether this type of arbitration is a regulatory or `supranational` one, and whether it differs from an ordinary international commercial arbitration substantially. This study attempts to examine the growing acceptance of the possibility to resolve both antitrust and merger commitment disputes through arbitration and to shed some light to the future of the subject in Turkey. 388
- Published
- 2017
7. İcra ve iflâs Hukukundaki davaların tahkim anlaşmasının icrasına etkisi
- Author
-
Tüysüz, Cemre, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Bankruptcy ,Arbitration ,Cases ,Law ,Execution and Bankruptcy Law ,Bankruptcy Law ,Enforcement Law - Abstract
Çalışmamızda öncelikli olarak icra ve iflâs hukukundaki davaların taraflar arasında tahkim anlaşması bulunması durumunda tahkimde görülüp görülmeyeceği sorunu incelenmiştir. Tahkime elverişli kabul edilen davaların ne şekilde tahkimde ele alına-cağı bir diğer inceleme konusudur. Bu inceleme yapılırken konu üç bölümde ele alınmıştır. İlk bölümde tahkimin niteliği ile ilgili bilgiler kısaca özetlenmiş ve çalışma konusu ile bağlantılı olan tahkime elverişlilik ve tahkimde kabul edilen kompetenz-kompetenz prensibi incelenmiştir. Bu bölümde ayrıca tahkimin icra ve iflâs hukukuna temas ettiği ilâmsız icraya konu olma ve ihtiyati haciz konuları incelenmiştir. Çalışmamızın ikinci bölümünde icra hukukundaki davalar değerlendirilmiş ve bu davaların nitelikleri itibariyle tahkime elverişli olup olmadığı, taraflar arasındaki tahkim anlaşması kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ve son olarak tahkimde ne şekilde uygulanabileceği incelenmiştir. Çalışmamızın üçüncü bölümünde ise iflâs hukuku meselelerinin tahkim alanında ne şekilde tezahür edebileceği ve iflâsın tahkim anlaşmasının icrasını nasıl etkileyebileceği mukayeseli olarak belir-lenmeye çalışılmıştır. In this dissertation, it is mainly focused on the arbitrability of the disputes related to enforcement procedures and bankruptcy. The consequences of the arbitrable cases related to enforcement and bankruptcy proceedings are also examined. Dissertation consists of three chapters. In the first chapter, general information regarding arbitra-tion has been rendered. Afterwards, the main issues, such as arbitrability and compe-tence-competence principles, which are in close relationship with the dissertation, are examined. In the second chapter, arbitrability of the cases which arise from the en-forcement proceedings are analyzed, with respect to their nature and characteristics. Effects of bankruptcy on arbitration agreements and arbitrability of the bankruptcy disputes are examined at the third chapter. 433
- Published
- 2016
8. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne ek 1 no'lu Protokole göre yabancıların Türkiye'de taşınmaz edinmesi
- Author
-
Aydoğmuş, Ayşe Yasemin, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Real estates ,Forigners Law ,Real estate for sale ,International Relations ,Uluslararası İlişkiler ,European Court Human Rights ,Foreigners ,Housing right ,European Law of Human Rights ,Law ,European Convontion on Human Rights - Abstract
Bu çalışmada yabancı gerçek ve tüzel kişilerin sağlararası işlem ya da miras yoluyla Türkiye'de taşınmaz edinmesi mülkiyet hakkı kapsamında ele alınacaktır. Çalışmanın çıkış noktası AİHM tarafından son yıllarda verilen mülkiyet hakkını ve onun bir parçası olarak değerlendirilen miras hakkını temel bir insan hakkı olarak ele alan kararlardır. Söz konusu kararlarda AİHS ve Protokol 1'e taraf olan ülkelerin mülkiyet hakkına müdahalesi hakkında genel esaslara varılmıştır. Bu çalışmada öncelikle yabancıların taşınmaz edinmesinin tarihsel süreci ele alınacaktır. Burada Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan itibaren yürürlükte bulunan düzenlemelere yer verilecektir. Ardından AİHM kararları çerçevesinde mülkiyet hakkının niteliği üzerinde durulacak ve devletin mülkiyet hakkına müdahalesinin sınırları ve şekli hakkında açıklamalar yapılacaktır. Türk hukukunda yabancıların taşınmaz edinmesine yönelik düzenlemeler AİHM kararları ve temel bir insan hakkı olarak mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilecektir.Anahtar kelimeler: Yabancı, mülkiyet hakkı, miras hakkı, gayrimenkul mülkiyeti,mülkiyet hakkının sınırlandırılması, miras ehliyeti, yabancılar hukuku, kanuni sınırlamalar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne This work addresses the right of foreigners (both real and legal persons) to buy and inherit immovable property in Turkey. The starting point for this work was the recent decisions of the ECtHR that have considered the right to property and the right to inherit, which form part of the fundamental human rights. In these decisions, the ECtHR has set out general principles on the interference with the right to property by States that are parties to the ECHR and Protocol 1 to the ECHR. This work begins with an exploration of the historical process of foreigners' right to own immovable property in Turkey. This involves an examination of the rules and regulations that were in effect at the time of the establishment of the Turkish Republic. This is followed by an explanation of the nature of the right to property and an explanation of the limits of this right and the ways in which a State may interfere with this right. Turkish law on foreigners' right to own immovable property is appraised in light of the ECtHR decisions and the right to property as a human right.Key Word: Foreigner, property right, right to inherit, real estate property,restrictions on property right, capacity to inherit, foreigners' law, legal restrictions,European Convention on Human Rights, Protocol 1 to European Convention on Human Rights. 491
- Published
- 2015
9. Milletlerarası yatırım hukukunda dolaylı kamulaştırma
- Author
-
Erden, Hümeyra Zeynep, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,International Investment Agreement ,Indirect expropriation ,International Center for the Settlement of Investment ,Expropriation ,International Law ,Investments ,Necessity ,Law ,Principle of proportionality - Abstract
Devletlerin iktisadi kalkınmaya ihtiyaç duymalarının bir sonucu olarak yabancı yatırımlar tüm dünya genelinde yaygın bir şekilde yapılmaya başlanmıştır. Bu duruma paralel olarak, yabancı yatırımcıyı korkutabilecek kamulaştırma ve millileştirme tasarrufları, yabancı yatırımcıya cazip ve uygun hukuki koşulların temin edilebilmesi maksadıyla terk edilmiştir. Bu tasarrufların yerini, mülkiyet yatırımcıda kalmasına rağmen yatırımcının yatırımından doğan kullanma ve yararlanma gibi haklarını etkin bir şekilde kullanamaması veya o haklarını kullanmasından yoksun bırakılması şeklinde ortaya çıkan dolaylı kamulaştırma tasarrufları almıştır. Ne var ki, milletlerarası yatırım hukukunda ev sahibi devlet tarafından yabancı yatırıma yapılan müdahalelerin ne zaman dolaylı kamulaştırma teşkil edeceğine ilişkin açıklık bulunmamaktadır. İşte bu çalışmada, günümüz yatırım dünyasının en önemli sorunlarından birini teşkil eden, ev sahibi devletin dolaylı kamulaştırma teşkil edebilecek tasarruflarının, geleneksel el koyma işlemlerinden farkının, özellikle kapsam ve tespit usulleri bakımından ortaya konulması amaçlanmaktadır. As a result of the requirement of economic development, foreign investments began to be widespread all over the world. Correspondly to this, in order to attract foreign investors and provide due process of law, the practices of expropriation and nationalization have become relatively rare. The typical form in which expropriation take place nowadays is indirect expropriation. Indirect expropriation has the effect, which is to deprive the investor of the use and benefit of his investment even though he may retain nominal ownership of the respective rights being the investment. However, there is no clarity as to when a government measure can be considered as indirect expropriation. In this regard, the aim of this dissertation is to expose the difference between indirect expropriation and traditional taking measures within the scope of the criterias determining whether an indirect expropriation has occurred and its content. 451
- Published
- 2015
10. The contributions of World Trade Organization regulations to globalization
- Author
-
Şener, Duygu, Şanlı, Cemal, Enstitüler, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası Ticaret ve Avrupa Birliği Hukuku Ana Bilim Dalı, and Uluslararası Ticaret Hukuku ve Avrupa Birliği Anabilim Dalı
- Subjects
Trade agreements ,Dünya Bankası ,Economics ,Uluslararası maliye ,Globalization_Economic aspects ,Uluslararası ticaret ,International trade ,Hukuk ,Dünya Ticaret Örgütü ,Uluslararası ekonomik ilişkiler ,World Trade Organization ,International Monetary Fund ,International finance ,International economic relations ,Trade ,World Bank ,Küreselleşme_Ekonomik yönleri ,International organizations ,Ekonomi ,Law ,Globalization ,IMF ,HF 1385/Ş46 - Abstract
Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Ticaret Üniversitesi -- Kaynakça var. Bugün bulunduğumuz yerden dünyanın öbür ucundaki mağazadan kişisel alışveriş yapmamızı saniyelere indiren sadece gelişen iletişim ve ulaşım teknolojileri değil aynı zamanda kayıtsız kalamadığımız dünya ticaret sistemidir. Hayatımızın her alanında hissetmeye başladığımız küreselleşme sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda bizi etkilemeye devam etmektedir. Küreselleşme ekonomi alanında pek çok gelişme vadetse de serbestleşme sürecini doğru adımlarla takip edemeyip hemen benimsemiş olan ülkeler yararlarından çok yarattığı sorunlarla yüz yüze kalmıştır. Küreselleşme sürecini hızlandıran sanayi devrimi, bilgi çağına geçişle günden güne gelişmeye devam eden teknoloji ve ekonomilerin entegrasyon sürecini hızlandıran uluslararası kurumlardır. Uluslararası ekonomik kurumlardan biri olan Dünya Ticaret Örgütü (WTO), dünya ticaret sistemindeki ticari faaliyetleri düzenlemek ve yönetmekle görevlidir. WTO’nun yönetimi altında olan gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin hemen hepsi korumacı eğilimlerden vazgeçip ülkelerini açık pazar haline getirmişlerdir. Bu çalışmada küreselleşme sürecinin nasıl başladığı, WTO’nun yönetimi ve uygulamalarıyla ticaret sistemine neler vadettiği ve gelinen son noktada bu vaatleri ne kadar yerine getirebildiği güncel verilerle tartışılmaya çalışılmıştır. With globalization of the world and economies, the future has become no predictable. As the complexity of markets and psychographics make the world more unpredictable, business adapt quick shifts regardless of whether it is planned or not. Although, globalization creates more expectations and promises, the process of global markets is still questionable. World Trade Organization (WTO) is one of the entities that is responsible of monitoring and controlling the integration between least developed and developing countries’ economies of scale. However, under the control of WTO, least developed countries’ economies have become more predictable as opposed to developed countries’ economies. This unfair agreement by WTO, has been raised many questions because of the cussed applications and regulations on least developed and developing countries several times. This topic has also become a topic of public fascination and debate. Özet /Abstract, iii -- Tablolar Listesi, x -- Şekiller Listesi, xi -- Kısaltmalar, xii -- GİRİŞ, 1 -- 1. KÜRESELLEŞME, 4 -- 1.1. Küreselleşme Kavramı, 4 -- 1.2. Küreselleşme Konusundaki Yaklaşımlar, 8 -- 1.2.1. Aşırı Küreselleşmeciler, 9 -- 1.2.2. Küreselleşme Karşıtları, 10 -- 1.2.3. Dönüşümcüler, 11 -- 1.3. Küreselleşmenin Unsurları, 13 -- 1.4. Tarihi Gelişimi, 14 -- 1.4.1. İlk Küreselleşme Dönemi, 15 -- 1.4.2. Ulusalcılığa Geri Dönüş, 17 -- 1.4.3. İkinci Küreselleşme Dönemi, 19 -- 1.4.4. Yeni Küreselleşme Dönemi, 24 -- 1.5. Küreselleşmenin Gelişimine Katkı Sağlayan Kuruluşlar, 30 -- 2. GATT ANLAŞMASI’DAN DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ’NE GEÇİŞ, 33 -- 2.1. GATT 1947, 33 -- 2.1.1. GATT 47’nin Amaçları, 34 -- 2.1.2. GATT 47 Anlaşması’nın Yapısı, 35 -- 2.1.3. GATT’ın İlkeleri, 35 -- 2.1.4. GATT Turları, 38 -- 2.2. WTO, 43 -- 2.2.1. Uruguay Turu Öncesi Uluslararası Ticaretteki Sorunlar ve WTO’nun -- Kurulmasındaki Etkenler, 43 -- 2.2.2. GATT 47 ve WTO Arasındaki Farklar, 45 -- 2.2.3. WTO Kuruluş Anlaşması, 46 -- 2.2.3.1. Amacı, 48 -- 2.2.3.2. İşlevleri, 49 -- 2.2.3.3. Kurumsal Yapısı, 50 -- 2.2.3.4. Üyeler, Katılım Süreci ve Çekilme, 51 -- 2.2.3.5. Karar Alma, Yorum, Aykırılık, Değişiklik, 53 -- 2.2.4. WTO’nun İlkeleri, 56 -- 2.2.4.1. Ayrımcı Olmama, 56 -- 2.2.4.1.1. En Çok Kayrılan Ülke, 56 -- 2.2.4.1.2. Ulusal Davranış, 58 -- 2.2.4.2. Şeffaflık, 58 -- 2.2.4.3. Karşılıklı Olma, 59 -- 2.2.4.4. Tarifelere Bağlı Kalma, 59 -- 3. WTO DÜZENLEMELERİNİN KÜRESELLEŞMEYE KATKISI, 61 -- 3.1. WTO’nun Dünya Ticaretine Katkısı, 61 -- 3.1.1. WTO Anlaşmaları, 62 -- 3.1.1.1. Mal Ticaretinde Çok Taraflı Anlaşmalar, 62 -- 3.1.1.1.1. Tarım Anlaşması, 63 -- 3.1.1.1.2. Standartlar ve Güvenlik, 66 -- 3.1.1.1.3. Anti-damping, Sübvansiyonlar ve Diğer Güvenlik -- Tedbirleri, 67 -- 3.1.1.1.4. Tarife Dışı Engeller, 70 -- 3.1.1.1.5. Tekstil Anlaşması, 72 -- 3.1.1.2. Hizmet Ticareti Genel Anlaşması, 73 -- 3.1.1.3. Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması, 74 -- 3.1.1.4. Çoklu Ticaret Anlaşmaları, 76 -- 3.1.1.5. Anlaşmazlıkların Halli Kural ve Yöntemleri Hakkındaki -- Mutabakat Metni, 76 -- 3.1.1.6. Ticaret Politikalarını Gözden Geçirme Mekanizması, 78 -- 3.1.2. Tarifeler, 79 -- 3.1.3. Dünya Ticaretindeki Artış, 80 -- 3.1.3.1. WTO Sisteminde Gelişmiş Ülkeler, 86 -- 3.1.3.2. WTO Sisteminde Gelişmekte Olan Ülkeler, 87 -- 3.1.3.3. WTO Sisteminde Az Gelişmiş Ülkeler, 89 -- 3.2. WTO Bakanlar Konferansları ve Doha Turu, 93 -- 3.2.1. Bakanlar Konferansları, 93 -- 3.2.1.1. Singapur I. Bakanlar Konferansı, 94 -- 3.2.1.2. Cenevre II. Bakanlar Konferansı, 94 -- 3.2.1.3. Seattle III. Bakanlar Konferansı, 95 -- 3.2.2. Doha Turu ve Tur Kapsamındaki Diğer Bakanlar Konferansları, 96 -- 3.2.2.1. Cancun V. Bakanlar Konferansı, 100 -- 3.2.2.2. Hong Kong VI. Bakanlar Konferansı, 101 -- 3.2.2.3. Cenevre VII. Bakanlar Konferansı, 102 -- 3.2.2.4. Cenevre VIII. Bakanlar Konferansı, 102 -- 3.2.2.5. Bali IX. Bakanlar Konferansı, 103 -- SONUÇ, 105 -- EKLER, 109 -- KAYNAKÇA, 143 -- ÖZGEÇMİŞ, 166
- Published
- 2015
11. Türkiye'de ekonomik büyümenin belirleyicileri (1975-2010)
- Author
-
Çetinkaya, Ahmet Turan, Şanlı, Cemal, and İktisat Politikası Anabilim Dalı
- Subjects
Turkish economy ,Error correction model ,Economics ,Economic theories ,Granger Causality Test ,Ekonomi ,Unit root tests ,Johansen method ,Economic growth - Abstract
Bu çalışmanın amacı Türkiye ekonomisinde ekonomik büyümenin belirleyicilerinin neler olduğunu 1975-2012 yılları arasında temel makroekonomik değişkenler çerçevesinde hata düzeltme modeli yardımıyla belirlemektir.Çalışma temel olarak dört ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde ekonomik büyümenin tanımı yapılarak, ekonomik büyümenin ölçümü ve türleri üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde iktisat literatüründeki büyüme teorileri incelenmiştir. Üçüncü bölümde ekonomik büyümenin belirleyicilerinin neler olduğu tartışılmıştır.Dördüncü ve son bölümde ise öncelikle çalışmada kullanılan değişkenlere ait birim kök testleri yapılmıştır. Uzun dönem ilişkisi Johansen eşbütünleşme testi yardımıyla incelenmiş ve son olarak hata düzeltme modeli yardımıyla model tahmin edilmiştir. sorunlar ortadan kaldırılmıştır. Kısa dönem ilişkiler ise Wald testine göre, Türkiye ekonomisinde büyümenin belirleyicileri kısa dönemli nedensellik analiziyle sonlandırılmıştır.Anahtar Kelimeler: Ekonomik Büyüme, Büyüme Teorileri, Granger Nedensellik Testi, Johansen Eşbütünleşme Testi, Hata Düzeltme Modeli, Wald Testi The purpose of this study is to identify the determinants of economic growth of the economic growth of Turkey economy between the years of 1975-2012 within the framework of the main macroeconomic variables. The datas of the study were analyzed with the Johansen Cointegration test and Error Correction Model.. The study is comprised of four main parts. In the first chapter, the definition of economic growth is given, measurement and types of economic growth are discussed. In the second chapter, theories of economic growth in economy literatüre are discussed. In the fourth and final chapter, unit root tests related to the variables were performed and lag lenght of the interaction of variables were identified. The long run relations related to the appropriate lag lenght were analyzed with Johansen Cointegration test. Lastly, problems were solved with Error Correction Model (VECM). Short run relations were analyzed with the Wald test and the determinants of the economic growth of Turkey were analyzed with the causality test.Key Words : Economic Growth, Economic Growth Theoris, Granger Causlity Test, Johansen Cointegration Test, Error Correction Model, Wald Test 104
- Published
- 2014
12. Milletlerarası Özel Hukukta menkul kıymetlere ilişkin hak sahipliği ihtilaflarına uygulanacak hukuk
- Author
-
Ulusu, Ayşe Elif, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Bank system ,International Private Law ,Laws conflict ,Real rights ,Central depository ,Legal disputes ,Securities ,Law selection ,Law ,International financial markets - Abstract
Menkul kıymet piyasalarında modern elde tutma sistemi olan aracılaştırılmış elde tutma sistemi uygulaması ile menkul kıymet sahibi yatırımcıların haklarının hukuki niteliği değişmiştir. Kıymetli evrak niteliğinde taşınır eşya kurallarına tabi olarak işlem gören menkul kıymetler bu vasıflarını kaybederek gayri maddi malvarlığı değerleri haline dönüşmüşlerdir. bu dönüşüm aracılaştırılmış sistemde hesap sahibi yatırımcıların menkul kıymetlere ilişkin hak sahipliklerinin iktisabı, saklanması ve tasarruf işlemlerine uygulanacak hukukun belirlenmesinde kullanılan kanunlar ihtilafı kurallarının da yeni sisteme uyumlaştırılması ihtiyacını doğurmuştur. Aracılaştırılmış sistemde elde tutulan ve işlem gören aracılaştırılmış menkul kıymetlere ilişkin işlemlerden doğan ayni meselelere lex rei sitae kuralı yerine, PRIMA yaklaşımını ve taraf menfaatini esas alan sınırlı hukuk seçimi imkanının getirilmesi en uygun çözüm olarak ileri sürülmüştür. Establishment of intermediated holding systems in securities markets led to the change of the legal nature of interests of investors relating to their holdings. Securities certificates has lost their negotiability and tangibility. This evoluton regarding the legal nature of securities entailed to the reconsideration of the traditional conflict of law rules adopted for the acquisition, custody and disposition of securities. Consequently moving beyond the traditional lex rei siate rule, a new approach has been adopted namely PRIMA. Among the different formulations of PRIMA principle, limited party autonomy has been asserted as the most appropriate solution. 259
- Published
- 2014
13. Türkiye'nin düşük tasarruf sorununa davranışsal yaklaşım
- Author
-
Ayçalar, Merve, Şanlı, Cemal, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Consumption ,Economics ,Saving ,Behavioral economics ,Ekonomi - Abstract
İktisat biliminin başlıca alanı olan insan faaliyetleri ile psikoloji biliminin başlıca alanı olan insan davranışları aslında iktisat bilimi çok önem taşımaktadır. insan doğasının rasyonel olmaması sonucu tasarruf ve tüketim hareketleri de değişkenlik göstermektedir. Bu tezde de Türkiyenin düşük tasarrufuna sadece ekonomik faktörler ile değil psikoloji açıdan da değinilmiştir.Anahtar Kelimeler: Tasarruf, tüketim, davranışsal iktisat ıt is very important for economics that psychology's main field human behaviours and economics main field human's economical behaviours. result of the nature of human behavior as irrational, saving and consuming behaviours are different. ın this thesis, it has been discussed that Turkey's low saving problem is not only because of economical reasons but also psychological reasons.Keywords: Saving, consumption, behavioral economics 99
- Published
- 2014
14. Gıda güvenliğinin Türk tarım politikalarındaki yeri ve Türk tarımına etkisi
- Author
-
Erbelet, Elif, Şanlı, Cemal, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Economics ,Agriculture ,Agricultural policies ,Ekonomi ,Food safety - Abstract
Günümüz dünyasında gerek ulusal gerek uluslararası boyutta gıdagüvenliğine yönelik çalışmalar hız kazanmıştır. Tarım sektörü ve tarım politikalarıaçısından gıda güvenliğinin yeri ve önemi giderek artmaktadır.Bu çalışmada gıda güvenliği Türk Tarım politikalarının gelişim süreci içindeincelenmiştir. Ancak gıda güvenliği çok geniş alanı kapsayan bir konu olduğundansadece tarımsal üretim bazında incelenmiş olup; veterinerlik, balıkçılık, ormancılıkve su gibi alanlar dışarıda bırakılmıştır. Ayrıca belli bir spesifik ürün incelemesiyapılmayıp, genel bir çerçevede değerlendirilmesi amaçlanmıştır.Çalışmada materyal ve yöntem olarak yurtiçi ve yurtdışında sözkonusualanda yapılmış çalışmalardan yararlanılmıştır.Anahtar Kelimeler: Gıda Güvenliği, Tarım, Türkiye In today's world both national and international food safety measuresgathered pace. The place and importance of food safety is gaining importance inagriculture sector and agricultural policies.In this study the development phase of food safety within. Turkish agriculturepolicies is examined. However, food security is quite a broad issue, thus onlyagricultural production phase is taken into consideration and fields like veterinary,fishery, forestry and waterworks are excluded. Besides instead of focusing on aspecific product, it is aimed to make studies from on general perspective.In terms of material and method, related domestic and international studiesare utilized.Key words: Food safety, Agriculture, Turkey 184
- Published
- 2014
15. Milletlerarası Özel Hukukta offshore şirketler
- Author
-
Dişli, Süheyla Ahsen, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,International Private Law ,International Law ,Nationality ,Law ,Off-shore companies - Abstract
Çalışmamızın konusunu, doktrinde ve uygulamada farklı şekillerde anılan offshore şirketlerin milletlerarası özel hukuktaki yerinin incelenmesi oluşturmaktadır. Çalışmamızda, offshore şirketlerin dünya ticaretindeki yerinin yanı sıra, Türk milletlerarası özel hukuku açısından yeri de incelenmiştir. İlk bölümde `offshore şirket' tabirinin esasen ne anlama geldiği, bu şirketlerin kuruldukları bölgelerin özellikleri ve bu tür offshore merkezlerin ortaya çıkmasının altında yatan sebeplere değinilmiştir. İkinci bölümde ise, seçilen offshore merkezlerin uluslararası hukuk bakımından konumu açıklanmış, ardından ise, bu merkezler arasından yatırımcılar tarafından en çok tercih edilenleri seçilerek, bu merkezlerin şirketler hukuku düzenlemelerine yer verilmiştir. Son bölümde ise offshore şirketlerin milletlerarası özel hukuk bakımından statüsü tespit edilmiş; bu amaca uygun olarak karşılaştırmalı hukuktaki düzenlemeler ve içtihatlardan da faydalanılmıştır.Anahtar Kelimeler: Milletlerarası Özel Hukuk, Offshore Şirketler,Tabiiyet The main objective of this thesis is to examine the legal standing of the offshore companies in the light of private international law. In this context, we have examined the status of the offshore companies from both the international trade view and private international law view. First of all, we have examined what is actually meant by `the offshore company?, the main features of the offshore jurisdictions and why have emerged. Then, we have clarified the status of the offshore jurisdictions from the international law view. After that, we have throughly presented offshore company law regulations of the offshore jurisdictions. In conclusion, we have determined the legal status of the offshore companies in private international law. For this purpose, we have made use of the regulations of comparative law and jurisprudence.Key Words: Private International Law, Offshore Companies, Nationality 213
- Published
- 2013
16. Uluslararası Yatırım Uyuşmazlıklarının Halli Merkezi (ICSID ) tahkiminde kişi bakımından yetki
- Author
-
Egemen Demir, Işil, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,ICSID ,Law - Abstract
Sermayedarları bir ülkede yatırım yapmaya cezbeden en önemli etken, güven ortamıdır. Güven ortamıyla kastedilen, sadece, ev sahibi ülkedeki güvenli ortam değildir; yabancı yatırımcıya verilen güvenceler veya bir ihtilaf halinde yatırımcının tahkim merkezine başvurabilmesi, buradan alınan kararların icra kabiliyetini ifade eden hukuki güvenlik de güven ortamı kapsamına dahildir. Devletler, gerek iki taraflı gerekse çok taraflı anlaşmalarda, yabancı yatırımcılar ile aralarında, yatırımdan doğan ihtilafların halli için özel bir merkez olan ICSID'e (International Center for the Settlement of Investment Dispute) yollama yaparlar. Ancak bu yollama, ihtilafın ICSID nezdinde çözümlenmesi için yeterli değildir; ICSID'in de kendi iç düzenlemesi olan, ICSID Konvansiyonuna göre yetkili olması lazımdır. Konvansiyona göre, ICSID'in yetkisinin üç dayanağı vardır: kişi bakımından yetki (jurisdiction ratione personae), konu bakımından yetki (jurisdiction ratione materiae) ve rıza (consent). Biz çalışmamızda, kişi bakımından yetki şartını, ağırlıklı olarak ICSID kararları ışığında ve öğretideki görüşleri dikkate alarak inceledik. The most important factor attracting the capital holders in the host country is confidence climate. The confidence climate does not just embody the security climate of the host state; it concludes also the assurances given to foreign investors or the ability to appeal to a arbitration center in case of a dispute, the execution capacity of the awards given by foreign courts or arbitration centers. The States refer to ICSID (International Center for the Settlement of Investment Dispute) in bilateral also in multilateral treaties for the settlement of investment disputes with the investors in their countries. But this reference does not suffice for the settlement of the dispute before the court. The Center has to be also competent according to the ICSID Convention which is the internal regulation of ICSID. According to the Convention there are three conditions for the jurisdiction of the Center, these are: jurisdiction ratione personae, jurisdiction ratione materiae and consent. In our study, we have analysed the jurisdiction ratione personae mainly in light of ICSID awards and by considering the standpoints of the doctrine. 264
- Published
- 2013
17. Milletlerarası usul hukukunda teminat
- Author
-
Çalişkan, Zeynep, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Turkish Law ,International Private Law ,Guarantee ,International Law ,Law - Abstract
Hak arama hürriyeti en temel insan hakkı olup, yabancılarda bu hakka sahiptirler. Ancak bu hakka getirilen en önemli sınırlama olan yabancıların teminat gösterme yükümlülüğü (cautio judicatum solvi), MÖHUK'un 48. maddesinde düzenlenmiştir. Türk hukukunda başta teminatın miktarı olmak üzere uygulamadan kaynaklanan bazı problemler, yabancıların mahkemeye ulaşma hakkını engellemektedir. Özellikle AİHM kararları kapsamında yaptığımız incelemede davacının mahkemeye ulaşma hakkının özüne zarar verecek miktarda belirlenen teminatın AİHS'in 6. maddesine aykırılık oluşturduğu açıkça görülmektedir. Bunun yanında çalışmamızda, AB Hukukunda yer alan ayrımcılık yasağı bağlamında yabancıların teminat gösterme yükümlülüğü hakkında verilen ATAD ve özellikle İngiliz Mahkemelerinin kararları incelenmiştir. Türk hukukunda yabancıların teminat gösterme yükümlülüğünün adil yargılanma hakkı dikkate alınarak uygulanması ve gerekli değişikliklerin yapılması çalışmamızın amacını oluşturmaktadır. Access to justice is a fundamental human right and foreigners also have this right. However, the most essential restriction for this right is the requirement of security for cost for foreigners (cautio judicatum solvi) is regulated in Article 48 of the Turkish Code on Private International Law and International Civil Procedure. In Turkish law, particularly the amount of security for costs and other problems which derive from practice prevent foreigners? right to access to court. In particular, after the examination of ECHR decisions, it is apparent that an order for security infringe the plaintiff?s the very essence of the effective rights to access to courts and the right to a fair trial under Article 6 of the ECHR. Furthermore, this study examines ECJ and English Court decisions in terms of foreigners? security for cost obligation in the context of the prohibition of discrimination in EU law. Foreigners? securities for costs obligation should be practiced pursuant to the right to a fair trial and necessary amendments shall be done in Turkish Law constitute the aim of our dissertation. 420
- Published
- 2013
18. Sahra Altı Afrika ülkelerinin ekonomik entegrasyon politikaları ve perspektifleri: ECOWAS örneğinde bölgesel entegrasyonların etkileri
- Author
-
Ouedraogo, Theophile Rayilimi, Şanlı, Cemal, and Diğer
- Subjects
Economics ,Ekonomi - Abstract
Ekonomik entegrasyon hareketleri farklı ekonomik yapılara sahip ülkeleri bir araya getirmektedir. Bu çerçevede ortak hedeflerin belirlenmesi zorlaşıyor çünkü ülkelerin kaynak dağılımı açısından ve kalkınmak için öncelikleri farklı olmaktadır. Günümüzde farklı ekonomik yapılara sahip ve oluşturdukları entegrasyon hareketleri ile başarılı örnek olarak NAFTA ve Avrupa Birliği gibi örgütlenmelergösterilebilmektedir.Sahra altı Afrika'da ülkelerin ekonomik, demografik, coğrafik ve siyasiözelikleri itibariyle ve özellikle 1970 ve 1980'li yılların zor ekonomik koşulları,ticarette rekabet şartlarının zorlaşması ile, ülkeler dünyada olduğu gibi bölgeselekonomik entegrasyon hareketlerine önem vermeye başlamışlardır. Böylece kendi aralarındaki ekonomik ilişkilerini geliştirmeye ve derinleştirmeye, küreselleşme ile beraber serbestleşen piyasaların yabancı sermaye yatırımlarını arttırma olanaklarınısağlamaya yönelmişlerdir.Çalışmamızın temel çerçevesi Sahra Altı Afrika Ülkelerin bölgesel ekonomik entegrasyon politikaları ve perspektifleri üzerindedir. Özellikle WTO gibi uluslararası kuruluşların dünya ekonomisinin serbestleştirilmesi ve önündeki engellerin kaldırılması için yaptıkları çalışmaların ışığında gelişmekte olan ülkelerin(Sahra Altı Afrika Ülkeleri) bölgesel düzeyde örgütlenmelerinin, ekonomileri üzerindeki etkileri irdelenmeye çalışılmıştır.Anahtar Kelimeler: ECOWAS, WAEMU, Bölgesel Entegrasyon, Sahra Altı Afrika, Entegrasyon Politikalar Economic Integration Organizations brings together countries with different economic structures. In this context it becomes more difficult to determine common development objectives and priorities as countries are different in terms of resource allocation. Today we can cite NAFTA or the European Union as succesful entegration communities that include countries with differents economic structures.İn Sub-Saharan Africa, with their economic, demographic, geographic and political characteristics, and especially the difficult economic conditions in the1970's and 1980's, the difficults to compete in the international trade market, countries started to give importance to the regional economic integration organizations. Thus, to develop and deepen their economic relations and with globalization to increase their opportunities of attracting foreign investments.İnternational organizations like the WTO's has been working for theliberalization of the world economy and the removal of obstacles in the international trade of goods and services.This study's basic framework is the Sub-Saharan African countries regional economic integration policies and perspectives. İn particular are examined the effectsof developing countries alliances at regional level to their economies.Keywords: ECOWAS, WAEMU, Regional Integration, Sub-Saharan Africa, Integration Policies. 94
- Published
- 2013
19. ICSID tahkiminde ev sahibi ülkenin mevzuat değişikliğinden kaynaklanan yatırım uyuşmazlıkları
- Author
-
İste, Cansu, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
International power ,International Investment Agreement ,Arbitration ,International Relations ,Uluslararası İlişkiler ,Foreign capital ,International competition ,International courts ,Hukuk ,Foreign investors ,International conflicts ,Court of jurisdictional disputes ,International Law ,Incompatibility ,International organizations ,International relations ,Investments ,Law ,International disputes ,Foreign capital investments - Abstract
Bu çalışmada `ICSID Tahkiminde Ev Sahibi Ülkenin Mevzuat Değişikliğinden Kaynaklanan Yatırım Uyuşmazlıkları' incelenmiştir. Bu çerçevede öncelikle yatırım ve yatırım uyuşmazlığı kavramları ve tarihsel gelişimleri, ardından ev sahibi ülkenin mevzuat değişikliği nedeni ile ortaya çıkan yatırım uyuşmazlıkları ICSID tahkimi kararları ışığında incelenmiş ve son olarak ICSID tahkimi kararlarında yer bulmuş doktrinler açıklanmıştır.Çalışmada kullanılan yöntem hem yerel hem yabancı kaynak taramIn this study, `Foreign Investment Disputes in ICSID Arbitration According to the Changes in Host State's Legislation' is analyzed. In this context; investment and investment disputes are assessed as a notion with their historical past at first. Afterward investment disputes that arise from the changes in host state's legislation are examined in light of ICSID cases. Finally, doctrines, stated in various ICSID cases, are clarified.The methods used in this study are national and international research and interpretation technique. Conclusions, reached, are as following; foreign investors gained the right to sue host states directly by the mechanism of ICSID. Nowadays host state's measures can be both as direct or indirect expropriation. Investment disputes, that occur from the changes in host state's legislation where the host state takes measures on the grounds of its sovereignty, constitutes indirect expropriation or violation of fair and equitable treatment clause. During the litigation process; eventhough various doctrines are defended, proportionality principal that anticipates the equalization of sacrifice between the foreign investor and host state, results fairer conclusions.a ve yorumlama yöntemidir. Çalışmanın sonunda varılan sonuçlar; ICSID tahkiminin devletler tarafından kabul edilmesi ile beraber yabancı yatırımcıların direkt olarak ev sahibi ülke aleyhine dava açma hakkı kazandıkları, günümüzde ev sahibi ülkelerin hem doğrudan hem dolaylı olarak kamulaştırma yapabildikleri, ev sahibi ülkenin egemen gücüne dayanarak yaptığı mevzuat değişikliklerinin dolaylı kamulaştırma veya adil ve eşit muamele ilkesine aykırılık teşkil etmesi ile yatırım uyuşmazlıklarının doğduğu, bunun tespitinde çeşitli doktrinlerin esas alınmakla birlikte ev sahibi ülke ve yabancı yatırımcı arasında fedakarlık denkleştirilmesi öngören orantılılık prensibinin daha hakkaniyetli sonuçlar doğurduğu şeklinde özetlenebilir. In this study, `Foreign Investment Disputes in ICSID Arbitration According to the Changes in Host State?s Legislation? is analyzed. In this context; investment and investment disputes are assessed as a notion with their historical past at first. Afterward investment disputes that arise from the changes in host state?s legislation are examined in light of ICSID cases. Finally, doctrines, stated in various ICSID cases, are clarified.The methods used in this study are national and international research and interpretation technique. Conclusions, reached, are as following; foreign investors gained the right to sue host states directly by the mechanism of ICSID. Nowadays host state?s measures can be both as direct or indirect expropriation. Investment disputes, that occur from the changes in host state?s legislation where the host state takes measures on the grounds of its sovereignty, constitutes indirect expropriation or violation of fair and equitable treatment clause. During the litigation process; eventhough various doctrines are defended, proportionality principal that anticipates the equalization of sacrifice between the foreign investor and host state, results fairer conclusions. 131
- Published
- 2012
20. Milletlerarası usul hukukunda yabancı belgelerin ispat gücü
- Author
-
Tan Dehmen, Mine, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk (Uluslararası Özel Hukuk) Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Proof ,Code of Civil Procedure ,International Adjective Law ,International Private Law ,Official documents ,Law ,Documents ,Evidence - Abstract
Bu çalışma yabancı resmî ve gayriresmî belgelerin ispat gücüne sahip olabilmesinin şartlarının ne olduğu ve bu ispat gücünün kapsamının hangi hukuka göre tayin edilmesi gerektiği sorularına gerek Türk hukuk mevzuatı, doktrini ve mahkeme kararlarındaki durum ve gerekse mukayeseli hukuktan örnekler ortaya konularak cevap aramaktadır. Bu soruları cevaplandırmadan önce belge kavramının sınırları ve belgede yabancılık unsurunun neler olabileceği üzerinde durulmaktadır. Yabancı resmî ve gayriresmî belgelerin ispat gücünün hangi hukuka tabi olduğu, yabancı belgelerin ispat gücünün milletlerarası usul hukuku ve ispat hukuku içerisindeki yeri dikkate alınarak, ispat hukukuna ve özellikle delillere ilişkin bazı konularla ilişkisi de göz önünde tutularak tesbit edilmeye çalışılmaktadır. Yabancı resmî belgelerden ispat faaliyetinde resmî belge olarak istifade edilmesine imkan veren diplomatik / konsüler tasdik usulü ayrıntılı bir incelemeye tabi tutulmakta, söz konusu usule istisna getiren veya bu usulü basitleştiren milletlerarası iki ve çok taraflı sözleşmelere de değinilmekte, 1961 tarihli Yabancı Resmî Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Hakkındaki La Haye Sözleşmesi sahip olduğu önemden dolayı daha ayrıntılı olarak incelenmektedir. Çalışmada, yabancı belgelere ispat gücü tanımanın şartlarının hakimin hukukuna tabi olduğu, bu ispat gücünün kapsamının da, hakimin delilleri takdirinin bir parçası olması gerekçesi ile yine hakimin hukukuna tabi olması gerektiği, yabancı resmî belgelerden resmî belge olarak istifade etmenin bağlı kılındığı şartların da, hukuk güvenliğinin zedelenmemesi koşuluyla olabildiğince esnek bir şekilde yorumlanarak yabancı resmî belgelerin milletlerarası dolaşımının kolaylaştırılmasının yerinde olacağı neticelerine ulaşılmaktadır. This study searches for an answer to the questions, what are the conditions necessary for foreign public and private documents to have probative value and according to which law the extent of this probative value should be determined, by setting forth both the situation of turkish legislation, doctrine and court decisions and examples from comperative law. Before answering these questions, the boundaries of the concept of document and the possible foreign elements of document are elaborated. Which law is applicable to the probative value of foreign public and private documents was tried to be ascertained, by reckoning with the position of the probative value of foreign documents in international procedural law and the law of evidence, and also by taking into consideration its relation as to certain issues in the law of evidence and especially in the means of evidence. Diplomatic / consular legalisation procedure, which enables foreign public documents to be utilized as public document in the proving process, examined extensively; the bilateral and multlateral international conventions that bring exception the so-called procedure or simplify it were dealt with; Convention of 1961 Abolishing the Requirement of Legalisation for Foreign Public Documents was investigated in detail due to its significance. In the study it is concluded that, the conditions for conceding probative value to foreign documents are subject to the law of the forum; the extent of this probative value, because of being a part of the judge's appreciation of evidence, should again be subject to the law of the forum; it would be proper to interpret the terms determining the use of foreign public documents as public documents as flexible as possible, provided that legal certainty of the law is not damaged, in order to facilitate the international circulation of foreign public documents. 503
- Published
- 2012
21. Bölgesel kalkınma ve üniversiteler: Kırklareli örneği
- Author
-
Okay Toprak, Asli, Şanlı, Cemal, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Information age ,Knowledge ,Regional planning ,Universities ,Economics ,Knowledge economy ,Ekonomi ,Development ,Kırklareli ,Regional development ,Regional innovation systems - Abstract
Dünyada bilgi ekonomisine geçiş ve onun etkileri ile bilgiyi üreten ve üretim sürecinde etkin kullanan firmaların, bölgelerin ve ülkelerin kalkınma sürecinde avantajlı bir konuma geldiği bir dönemde, üniversitelerin bilgiyi üreten ve yayan kurumlar olarak bölgesel kalkınmanın en önemli aktörleri haline gelmesi kaçınılmaz bir durum haline gelmiştir.Bu çalışmada yeni kurulan üniversitelerden biri olan Kırklareli Üniversitesi'nin bölgeye bilgi temelli ve ekonomik temelli etkileri incelenmiş ve bu doğrultuda bölge halkına, üniversite çalışanlarına ve öğrencilere olmak üzere 3 farklı gruba anket uygulaması yapılmıştır. Anket soruları toplam 414 öğrenci, 384 hane halkı ve 88 üniversite çalışanı ile yüz yüze yapılan görüşme şeklinde uygulanmıştır. Üniversite çalışanlarına ve öğrencilere yaşadıkları şehirde yaptıkları harcamalar ve üniversitenin kalkınmaya katkısına yönelik görüşleri, hane halkına ise üniversiteyi nasıl algıladıklarına yönelik sorular yöneltilmiştir. Elde edilen anket verileri değerlendirilmiş ve henüz teşkilatlanma süreci devam eden Kırklareli üniversitesi için çeşitli öneriler de bulunulmuştur. Knowledge economy and its impacts to the world bring an advantageous position in the development process to the companies, regions and countries which use knowledge effectively in the production process. As a result of this situation, universities which produce and transmit information become the most important and unavoidable actors of regional development.In this study, the knowledge based and economic based impacts of the University of Kırklareli, one of the newly established universities, were investigated including surveys in different three surveys conducted to the local community, university staff and students. The survey questions were interviewed face to face with 414 students, 384 households and 88 university employees in total. University employees and students have asked questions on their expenditures and their perceptions of the university in regional development while households have asked questions on perceptions of the university. As a result, survey data were evaluated and some suggestions were made to the University of Kirklareli which is still in the process of organizational. 189
- Published
- 2012
22. Milletlerarası Özel Hukukta mutad mesken kavramı
- Author
-
Arslan, İlyas, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Private Law ,Refugees ,Habitual residence ,International Private Law ,Law - Abstract
Çalışmamızda, milletlerarası özel hukukta bağlama noktası olarak kullanılan mutad mesken kavramını incelemeye çalıştık. Bu çalışma, milletlerarası özel hukukta bağlama noktası olarak kullanılan, ancak ne milletlerarası sözleşmelerde ne de iç hukuklarda herhangi bir tanımı bulunmayan, unsurları konusunda doktrinde ve uygulamada farklı görüşlerin ileri sürüldüğü mutad mesken kavramının anlamı, muhtevası ve hangi unsurlara sahip olduğu ile nasıl tespit edilmesi gerektiği sorularına cevap aramaktadır. Bu kapsamda, mutad mesken kavramının ortaya çıkışı ve milletlerarası özel hukukta bağlama noktası olarak tercih edilmesinde etkili olan sebepler üzerinde durduktan sonra, mutad mesken kavramının anlamı ve niteliğine ilişkin doktrinde ileri sürülen ve mahkemelerce kabul edilen görüşleri inceledik. Mutad mesken kavramının unsurları ve söz konusu unsurların nasıl tespit edilmesi gerektiği konusuna değindik. Mutad mesken kavramının, milletlerarası özel hukukta bağlama noktası olarak kullanılan yerleşim yeri ve diğer kavramlarla olan ilişkisi incelendikten sonra, çocuğun mutad meskeni ve vatansız, mülteci ve sığınmacıların mutad meskeni gibi mutad meskenin tespitinde özellik arz eden haller üzerinde durduk. In this study, we tried to examine habitual residence, which is used as a connecting factor in private international law. Habitual residence is used as a connecting factor in private international law but has no real definition neither in international conventions nor in domestic laws and different opinions in doctrine and case law are asserted about the meaning and elements of habitual residence. This study seeks to answer the question what the meaning and the content of concept of habitual residence is, which elements the concept has, and how the elements of the concept should be determined. In this scope, we examined how habitual residence emerged and why it is used as a connecting factor in private international law. Then, the meaning and qualification of habitual residence is analyzed in accordance with the opinions, which are asserted, by doctrine and courts. We mentioned the elements of habitual residence and addressed how these elements should be determined. After analyzing the relationship between the concept of habitual residence and domicile and other relevant concepts which are used as a connecting factor in private international law, we focused on special cases about determination of habitual residence such as habitual residence of a child and habitual residence of stateless, refugees and asylum seekers. 177
- Published
- 2012
23. FIDIC'in hukukî yapısı ve FIDIC bünyesinde öngörülen alternatif uyuşmazlık çözüm yolları
- Author
-
Büyükçelik, Hasan Hüseyin, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,International conflicts ,Engineering ,International Private Law ,Arbitration ,Construction contracts ,Incompatibility ,Law ,International Federation of Consulting Engineers - Abstract
Daha ziyade kamu altyapılarının inşası için akdedilen uluslararası inşaat sözleşmelerinde esas alınan FIDIC (Fédération Internationale des Ingénieurs-Conseils/Müşavir Mühendisler Uluslararası Federasyonu) standart sözleşmeleri; uluslararası inşaat hukuku bakımından, giderek yaygınlaşan tekdüze kurallar manzumesi hâlini almaya başlamıştır. Çok boyutlu ilişkilere tatbik edilen bu sözleşmelerden çokça uyuşmazlık doğmakta ve aksi kararlaştırılmadıkça, bu uyuşmazlıkların çözümü, sözleşmelerin uyuşmazlık çözüm klozlarında düzenlenen basamaklı çözüm sistemlerine tevfikan gerçekleştirilmektedir. Nihaî basamağını tahkimin teşkil ettiği bu sistemlerin ilk basamağı; uyuşmazlıkların, ilk olarak, sözleşmede iş sahibinin temsilcisi sıfatıyla görev alan ?mühendis?e veya sözleşmeye göre daimi veya geçici şekilde teşkil edilen bir ?uyuşmazlık çözüm kurulu?na havalesini gerektirmektedir. Bu çalışma, konuya ilişkin ön bilgilerin ardından, söz konusu basamaklı uyuşmazlık çözüm sisteminin çalışma esaslarını ve sistem basamaklarının ihlâli hâlinde ne gibi meselelerle karşılaşılabileceğini incelemektedir. FIDIC (International Federation of Consulting Engineers) Contract Forms, which are rather used for international construction contracts executed as to public infrastructures, have gradually started to become a uniform set of rules within the International Construction Law in a widespread manner. Too many disputes arise out of such contracts adopted by multidimensional relations, and unless otherwise agreed, settlement of such disputes is being performed according to the multi-tiered resolution systems stipulated under dispute resolution clauses of the contract forms. Having ?ICC Arbitration? as the final step, the first step of these systems requires the disputes be referred, in the first place, to an ?Engineer? who works as an agent of the ?Employer? under the contract form, or to a temporary or standing ?Dispute Adjudication Board? established according thereto. Upon preliminary information, this study handles the principals of the multi-tiered dispute resolution system in question, to the extent that how it works and what sort of matters may be encountered in the event of failure to comply with the proper steps of such system. 157
- Published
- 2011
24. Yerli ve yabancı profesyonel futbolcu alacaklarından doğan uyuşmazlıkların tahkim yolu ile çözümü
- Author
-
Yakin, Merve, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Sports Law ,Arbitration ,Incompatibility ,Right to claim ,Football players ,Football federation ,Law - Abstract
Bu çalışmayı yapmaktaki temel amacımız, yerli ve yabancı profesyonel futbolcuların alacak uyuşmazlıklarının tahkim yolu ile çözümü usulünü ortaya koymaktır. Çalışmamızda benimsediğimiz temel görüş, yerli futbolcuların alacak uyuşmazlıkları hakkında münhasır yetkili Türkiye Futbol Federasyonu Uyuşmazlık Çözüm Kurulu ile Tahkim Kurulu'nun yeterince bağımsız ve tarafsız tahkim kurulları olmadığı ve bu sebeple yerli futbolcuların hak arama özgürlüğünün kısıtlandığı yönündedir.Çalışmamızın başında genel olarak spor hukukunda tahkim müessesesini incelemeyi uygun bulduk. Bu bağlamda, spor hukukunda tahkimin tercih edilme sebepleri, Türk spor hukukundaki tahkim düzenlemeleri, milletlerarası spor yapılanması ve milletlerarası spor hukukundaki tahkim düzenlemelerini inceledik.Çalışmamızın ikinci bölümünde ise, yerli yabancı profesyonel futbolcu kavramından ne anlaşılması gerektiğine, profesyonel futbolcu sözleşmesine, yerli profesyonel futbolcuların alacak ihtilaflarında görevli ve yetkili tahkim kurullarına, bu kurulların yargılama usullerine değindik.Çalışmamızın son bölümünü ise, yabancı profesyonel futbolcuların alacak ihtilaflarının tabi olduğu usule ayırdık. Bu kapsamda öncelikle FIFA'yı ve bu kararları temyizen inceleyen CAS' ın yargılama yetkisini ayrıca CAS kararlarının iptali ve tenfizini inceledik. The purpose of this study is to examine the method arbitration while determining the disputes arising out of credits of local and foreign footballers. The main idea in the study is that the Turkey Football Federation Dispute Resolution Committee and the Arbitration Committee are merely established and exclusively competence for national footballers? credit disputes, therefore cannot be considered as independent and impartial arbitration committees. Whereupon this constraints the right of local footballers.In the first chapter of this study we will be examining the role of Arbitration in Sports Law. Furthermore the reasons why the arbitration is chosen while resolving the disputes in Sports Law, the regulations regarding arbitration procedure in Turkish Sports Law, establishment of sports in international area and the regulations of arbitration in International Sports Law are also subjects of this chapter.In chapter two, we will discuss the meaning of local and foreign footballers and the contracts of professional footballers. In addition to that the authorised arbitration committees for the disputes arising out of local footballers? credits, the applicable proceedings for the said committees will be analysed.In the final chapter, we will be examining the authorised arbitration committees for the disputes arising out of foreign footballers? credits. In this regard, primarily FIFA and as a court of appeal Court of Arbitration for Sports? jurisdiction also annulment and recognition of the arbitration awards will be examined. 94
- Published
- 2011
25. Türkiye'nin taraf olduğu ICSID ve iki taraflı yatırımların korunması ve teşviki anlaşmaları çerçevesinde yatırım uyuşmazlığı
- Author
-
Tunç, Mehmetakif, Şanlı, Cemal, and Kamu Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Law - Abstract
Bu tezin amacı, yatırım uyuşmazlıklarının çözümünde etkin ve emsallerinden farklı bir uyuşmazlık çözüm sistemi ortaya koyan ICSID Anlaşması ve Türkiye'nin akdettiği ikili yatırım anlaşmaları çerçevesinde `yatırım uyuşmazlığı` meselesini incelemektir. ICSID Anlaşması, tıpkı ikili yatırım anlaşmaları gibi, yabancı yatırımlar alanında maddi ilkeleri belirleyecek çok taraflı bir uluslararası anlaşma için devletlerin uzlaşmaya varamaması sebebiyle ulaşılan bir çözümdür. Bununla, özellikle II. Dünya Savaşı sonrası yıllarda, yabancı sermaye akışına ilişkin karşıt tutumlar içerisinde olan gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin hassasiyetlerini pragmatik bir yaklaşımla dengeleme amacı güdülmüştür. Bu, yabancı yatırımcının hak ve menfaatleriyle, devletlerin egemenliği arasında uluslararası anlaşmalarla kurulan bir dengedir. `Yatırım uyuşmazlığı` meselesini ele alırken ICSID ve ikili yatırım anlaşmalarından hareket etmeyi bu yüzden gerekli gördük.ICSID Anlaşmasında, yatırım ve yatırım uyuşmazlığı tanımlanmamakla, bunu ülkelerin kendi aralarında akdedeceği ikili yatırım anlaşmalarına bırakmak amaçlanmıştır. Böylelikle, uluslararası toplumda, yabancı yatırımın tâbi olacağı maddi ilkeler, sadece tarafları arasında geçerli olan, ikili yatırım anlaşmalarıyla tespit edilecektir. Tezimizde, ICSID Anlaşması ve ikili anlaşmaları akdetmeyi zorunlu kılan yabancı yatırıma ilişkin yaklaşım uyuşmazlığını, tarihçe bölümünde kısaca ele alarak, ICSID ve ikili anlaşmalarda `yatırım uyuşmazlığı`nın ne olduğuna odaklanılmıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için ICSID hakem mahkemelerine intikal eden uyuşmazlıkları, hem Merkezin yetkisi hem de yatırım uyuşmazlığının özü noktalarından ele aldık.Anahtar Kelimeler: Yatırım Uyuşmazlıkları, ICSID Anlaşması, İkili Yatırım Anlaşmaları The aim of this thesis is to examine ICSID Treaty whose primary purpose is to establish an effective and unique conciliation and arbitration system that provides settlement to international investment disputes. Besides, it examines investment disputes from the point of view of bilateral investment treaties to which Turkey is a party. ICSID Treaty, like other bilateral investment treaties, is a solution to the problem of disagreement between states about initiating a multilateral treaty which is expected to introduce some substantive principles for foreign investments. The main idea underlying ICSID Treaty is to provide maintenance of equilibrium between the developed and less-developed countries with firmly pragmatic approach. This equilibrium is to be maintained between the rights and interests of foreign investor and state sovereignty through international treaties. Because of this, the investment dispute issue is examined in the thesis from the point of view of ICSID and bilateral investment treaties.The ICSID Treaty does not give any definiton of the notions of investment and investment dispute. The reason for this is to leave the issue to be determined by the states through bilateral investment treaties. Thus, in international society the substantive principles on which foreign investment subject to is determined by bilateral investment treaties which are in force only between parties.Although the main scope of the thesis is the notion of investment disputes both in ICSID and other bilateral investment treaties, the notion of conflict between the views on foreign investment which makes bilateral treaties indispensable is also but only briefly examined in the part of the thesis regarding historical development. So, the disputes brought to the ICSID arbitrators are examined from the point of view of both authority of ICSID and the nature of investment dispute. Key Words: Investment Disputes, ICSID Convention, Bilateral Investment Treaties-BITs 16
- Published
- 2010
26. İki taraflı yatırım anlaşmalarındaki en ziyade müsaadeye mazhar millet kaydına istinaden ICSID'e başvuru imkanı
- Author
-
Aydoğmuş, Ayşe Yasemin, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,International conflicts ,International Center for the Settlement of Investment ,International Relations ,International conventions ,Uluslararası İlişkiler ,Foreign capital ,Investments ,Law ,Foreign capital investments - Abstract
Tezin başlığından da anlaşılacağı üzere, burada ele alınacak olan konu günümüz ekonomik hayatının ayrılmaz parçalarından yabancı yatırımlar açısından son derece önemli ve avantajlı olan ICSID Merkezi'ne, iki taraflı yatırım anlaşmalarındaki en ziyade müsaadeye mazhar millet kaydına istinaden başvurulup başvurulamayacağıdır. Bu tezin bölümlerinde inceleneceği üzere, ICSID tahkimi özellikle icra kabiliyeti açısından sağladığı avantajlar sebebiyle diğer tahkimlerden farklıdır ve yabancı yatırımcılar tarafından daha çok tercih edilebilir. Ancak bir uyuşmazlığın ICSID Merkezi'ne götürülebilmesi için çeşitli şartların yerine getirilmiş olması gereklidir. Bu şartlardan yerine getirilmesi en zor olanı ise, tarafların somut uyuşmazlığın ICSID Merkezi'ne götürülmesine onay vermesidir. İşte bu tezde ele alınacak olan husus da, söz konusu onayın iki taraflı yatırım anlaşmalarındaki en ziyade müsaadeye mazhar millet kaydına istinaden elde edilip edilemeyeceğidir. Burada dikkati çeken noktaların en ziyade müsaadeye mazhar millet kaydının kapsamı, tarafların iradesi ve ICSID Merkezi'ne başvuru için gerekli olan onayın ne şekillerde verilmiş kabul edileceği olacağı ise şüphesizdir. As the title of this dissertation suggests the issue to be examined here is whether or not it is possible to apply to ICSID, which is highly important and advantageous for foreign investments an inextricable part of economic life today, based on the most favoured nation clause in bilateral investment agreements. As will be analysed in the different sections of this dissertation, ICSID arbitration is different from other forms of arbitration due to the advantages that it provides with respect to the execution of its decisions; it may therefore be preferred by foreign investors. However, several conditions have to be fulfilled in order to apply to ICSID for the settlement of disputes. The condition which is the most difficult to fulfill is the consent of the parties to the settlement of the dispute by ICSID. The issue to be examined here is whether or not the requirement for consent is satisfied by the most favoured nation clause in bilateral investment agreements. The dissertation will therefore focus on the scope of the most favoured nation clause, the intention of the parties and the ways of giving consent to an application to ICSID. 93
- Published
- 2009
27. Uluslararası ticarî tahkimde tahkim anlaşmasının üçüncü kişilere teşmili
- Author
-
Esen, Emre, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Arbitration ,Law - Abstract
Tahkim anlaşması tahkimin temelini teşkil eder. Geçerli bir tahkimin varlığı için öncelikle geçerli bir tahkim anlaşması bulunmalıdır. Buna karşılık iç içe geçmiş sözleşmelerden oluşan karmaşık ticarî ve ekonomik ilişkilerin, çok katlı hukukî yükümlülüklerin ve iç içe geçmiş şirket yapılarının yer aldığı modern uluslararası ticaret tatbikatında üçüncü kişilerin dâhil olduğu uyuşmazlıkların ortaya çıkması kaçınılmazdır. İşte bu tür uyuşmazlıklarda, tahkim anlaşmasının, tahkim anlaşmasına açık bir irade beyanıyla rıza göstermemiş bulunan üçüncü kişilere, bu kişilerin birtakım tutum veya davranışlarının, tahkim anlaşmasına rıza gösterdikleri şeklinde yorumlanması suretiyle teşmil edilmesi söz konusu olabilmektedir. Bu çalışma, tahkim anlaşmalarının, tahkim anlaşmasına taraf olmayan üçüncü kişilere teşmilinin mümkün olup olmadığı sorusunun cevabını aramaktadır. The foundation of arbitration is the arbitration agreement. If there is to be a valid arbitration, there must first be a valid agreement to arbitrate. However disputes involving third parties are inevitable in the context of modern international business transactions that typically involve complex webs of interwoven agreements, multilayered legal obligations and interposition of numerous entities. In these kind of disputes, sometimes it is observed that the arbitration agreement may be extended to third parties according to annotation of their attitudes and behaviours as a consent to arbitration agreement although they had never disclosed an express declaration of intent for that arbitration agreement. This study attempts to address the possibility of extension of arbitration agreements to third parties. 457
- Published
- 2008
28. Kasım 2000 ve şubat 2001 krizleri sonrasında Türk bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılması
- Author
-
Tunali, Halil, Şanlı, Cemal, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Economics ,Ekonomi - Abstract
1980'li yıllardan günümüze tüm dünyada bankacılık krizlerindebüyük artışlar görülmektedir. Bu krizlerin ekonomiye maliyeti oldukçayüksek olmakta, kimi zaman GSYİH'nın yüzde 60'larına kadar çıkmaktadır.Türkiye'de de Kasım 2000'de önce bankacılık sektöründe başlayan likiditekrizi hemen ardından Şubat 2001'de döviz krizine dönüşerek ekonomiyeçok büyük maliyet yüklemiştir. Krizin ardından Bankacılık SektörünüYeniden Yapılandırma Programı uygulamaya konmuştur. Bu programlabankacılık sektöründeki problemlerin ortadan kaldırılması ve sektöreetkinlik ve rekabet gücü kazandırılması hedeflenmiştir. Bu çalışmadabankacılık krizlerinin nedenleri, dünyadaki yeniden yapılandırmauygulamaları incelenmiş ve kriz oluşmadan önüne geçilmesi ve maliyetlerinböylece en aza indirilebilmesi amacıyla Türkiye için bir erken uyarı sistemigeliştirilmiştir. Since 1980s banking crises have increased all over the world. Thecosts of these crises to the economies are very high, and sometimes reache60 percent of GDP. In Turkey, liquidity crisis which begun in bankingsector in November 2000 turned to be a currency crisis in February 2001and was very costly to the Turkish economy. After these crises BankingSector Restructuring Program was applied. This program aimed at solvingbanking sector problems and making the sector more efficient andcompetitive. This work studies the causes of banking crises and bankingsector restructuring programs, and offers an early warning system forTurkey to prevent a banking crisis. 293
- Published
- 2007
29. Türk hukukunda anonim şirket genel kurul kararlarının iptali davalarının milletlerarası ticari tahkimde görülmesi
- Author
-
Taş, Mehmet, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Law - Abstract
Tezde öncelikle, Türk Hukuku'nda konu bakımından tahkime gidilebilirlik kavramıve şirket hukukuna ilişkin uyuşmazlıkların tahkime elverişli olup olmadığıincelenmiştir. Daha sonra, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali davasınıntahkime elverişliliği sorunu genel olarak ve karşılaştırmalı hukuktaki görünümü ilebirlikte aktarılmıştır. Ardından, Milletlerarası Tahkim Kanunu esas alınarak,anonim şirket genel kurul kararlarının iptali davasının tahkime elverişliliğiproblemi incelenmeye çalışılmıştır. Sonuç olarak, genel kurul kararının içeriğindenhareketle, tahkime elverişlilik bakımından her kararın konusuna göredeğerlendirme yapılması gerektiği kanaatine varılmıştır. Thesis subject has been constituted that objective arbitrability on internationalcommercial arbitration which matter arise from the arbitration clause on article ofmemorandum. Firstly it is examined that the concept of objective arbitrability onTurkish Private Law and whether it is possible to objective arbitrability on corporatelaw. Secondly, it has been tried to examine that the arbitrability of lawsuit ofannulment of general meeting resolution based on International Arbitration Act.Finally, considering the section 381 of Turkish Commercial Act, it has beenstruggled to analyze the sight of which underlied that the lawsuit of annulment ofgeneral meeting resolution of companies has not been involved arbitration. 87
- Published
- 2007
30. Milletlerarası Özel Hukukta kaçırılan veya alıkonan çocukların iadesi
- Author
-
Giray, Faruk Kerem, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Law - Abstract
Uluslararası alanda çocukların kaçırılması, milletlerarası özel hukukun güncel birsorunudur ve sıklıkla gündeme gelmektedir. Tezimizde, ebeveynleri tarafındanmilletlerarası alanda kaçırılan çocukların iadesi ile iadede izlenecek usulü prosedür ve deiadenin reddi sebepleri özel hukuk kapsamında incelenmiştir. Konuya ilişkin Türkiye'nintaraf olduğu milletlerarası sözleşmeler incelendiği gibi, çocuk hukukuna ilişkingelecekteki gelişmeleri görebilmek ve bu gelişmelerin Türk hukukuna olası etkisiniyorumlayabilmek adına Türkiye'nin halihazırda taraf olmadığı ancak olmayı düşündüğüveya henüz yürürlüğe girmemiş olmakla birlikte imzalamış olduğu sözleşmeler de sınırlıolarak ele alınmıştır.Çocuk hukukundaki güncel gelişmeler, çocuğun yüksek menfaatinin her zamaniçin, ebeveynlerin sahip olduğu velâyet sorumluluğunun üzerinde ve ondan öncelikliolduğunu göstermektedir.Bunun yanında hukuki bir terim olmayan, ancak gerek uluslararası sözleşmelerdeve gerek yeni hazırlanan milletlerarası özel hukuk mevzuatlarında öncelikle tercih edilenbir bağlanma noktası olan ?mutad mesken? kavramı üzerinde ağırlıkla durulmuştur.Çocuğun mutad meskenini tayine yönelik doktrindeki farklı görüşler irdelenmiş veçocuğun yaş aralığına göre çeşitli ihtimaller dikkate alınarak sonuçlar çıkartılmıştır.Sözleşmelerin yorumlanmasına ışık tutan mevcut uygulamaları görebilmek ve sağlıklı birtahlilde bulunabilmek için milli mahkemeler ile yabancı mahkeme içtihatları birlikte elealınmıştır. International abduction of children on civil matters is an important matter inPrivate International Law. Our thesis seek to examine the legal regime of return reasonsdue to wrongful removal and retentions of children. The subject is considered on civilmatters solely. Abduction of children is subject to various international conventionswhich Turkey has ratified most of them whereas a signatory state for others. Thereforerecently regulated conventions are examined as well ,to show developments on thatmatter.The current developments on child law shows that, the best interest of the childmust be considered always at first rather than custody right of the parents.Habitual residence is examined in detail in our thesis as well. Despite of using asto define physical situation rather than a legal concept it was chosen as a commonconnecting factor in current conventions. Doctrines on habitual residence is examined inorder to explain the concept from different view points. We also concern kinds of courtjudgments differing form State to State in order to introduce the application of the relatedconventions in practice. 326
- Published
- 2007
31. Türk yabancılar hukuku bakımından serbest bölgelerin hukuki rejimi
- Author
-
Karaca, Hüseyin Akif, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Law - Abstract
Serbest bölgeler, kurulus amaçları dogrultusunda, belli kanunların uygulanmasıaçısından istisnai alanlar olarak düzenlenmistir. Serbest bölgeler mevzuatında özeldüzenleme bulunan hallerde diger kanunların ilgili hükümleri de uygulanmayacaktır.Türkiye ile serbest bölgeler arasındaki mal sevki dıs ticaret rejimine baglıdır. Serbestbölgelerde Türkiye'de geçerli olan kambiyo rejimi uygulanmamaktadır. Serbestbölgelerde faaliyette bulunan kullanıcılara Türkiye ve yabancı ülkelere yönelik kârtransferi olanagı da saglanmıstır. Serbest bölgelerde yabancı uyruklu yönetici ve vasıflıpersonel çalıstırılabilir.Serbest Bölgeler Kanunu'nda 2004 yılında yapılan degisiklikle bu bölgelerde ticaret vehizmet faaliyetinde bulunacak yeni kullanıcılar için vergi muafiyeti kaldırılmıstır.Üretim faaliyetinde bulunan ve bulunacak kullanıcılar için ise vergi muafiyeti AvrupaBirligi üyeligi gerçeklesene kadar devam edecektir.Yerli ve yabancı sirketlerin serbest bölgelerde sube açmaları ve bu bölgelerde yenisirket kurulması, izin için Dıs Ticaret Müstesarlıgı'na basvurulması haricinde TürkTicaret Kanunu ve ilgili diger genel mevzuata tâbidir. Serbest bölgeler mevzuatındamarkaların korunması ile ilgili özel düzenleme bulunmadıgından Türkiye'de tescillimarka, serbest bölge sınırları içerisinde de markaların korunmasındaki ülkesellik ilkesigeregince korunur.Serbest bölgelerde Borçlar Kanunu ile cra ve flâs Kanunu uygulanmakla birlikte,özellikle serbest bölgedeki tasınmazların kiralanmasına ve bölgede hacze konu olmusmalların Türkiye'ye ithaline iliskin özel düzenlemeler mevcuttur. Free zones are the exceptional areas for enforcement of some laws in accordance withtheir establishment purposes. Also, if there is a special arrangement in the free zoneslegislation, relevant provision of other laws are not enforced. The trade between Turkeyand free zones is subject to Turkish foreign trade regime. In free zones Turkish foreignexchange regime is not enforced. In free zones, investors can make profit transfer toTurkey and foreign countries. In free zones, investors can employ alien administratorand qualified employees.By the modification of Free Zone Law in 2004, investors who will be in trade andservice activity in free zones are not subject to tax excemption. The tax excemption forinvestors who are and will be in production activity, will continue until Turkey?sEurope Union membership is realised.Establishment of a new company or for both foreign and Turkish companiesestablishment of a branch company in free zones, unless they have applied toUndersecreteriat of Foreign Trade for the permission, is subject to Turkish Trade Codeand related legislations. Owing to the fact that there is not a special legislation for theprotection of trademarks in free zones legislations, protection of registered trademarksin Turkey is subject to the country-wide principle.In free zones, The Law of Obligations and The Law of Bankruptcy are applied.However, there are exceptional arrengements for renting real properties and also forimporting assets to Turkey that are subject to dept collection. 109
- Published
- 2007
32. Kısa vadeli sermaye hareketlerinin ekonomik kriz etkisi: 1990-2004 yılları Türkiye uygulaması
- Author
-
Küçükaksoy, İsmail, Şanlı, Cemal, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Economics ,Ekonomi - Abstract
Küreselleşmenin etkisiyle, sermaye, ulusal sınırlar dışına çıkarak, sermayeninaz bulunduğu ve getirisinin yüksek olduğu ekonomilere yönelmiştir. Sermaye,uluslar arası hareketinde çoğunlukla, dünya konjonktürünün de etkisiyle (ekonomikkrizler, ülke risklilikleri v.b.) kısa vadeli sermaye formunda hareket etmektedir.Sıcak para olarak da isimlendirilen kısa vadeli sermaye fonları, faiz arbitrajıgüdüsüyle, yüksek getiri olanaklarının olduğu gelişmekte olan ülkelereyönelmektedir. Gelişmekte olan ülkeler de bu fonları, hem kıt olan sermayeyeihtiyaçlarından dolayı hem de ödemeler bilançosu açıklarını kapatmakta kullanmakiçin istemektedirler. Gelişmekte olan ülkeler böylelikle, ucuz dış kaynak (ucuz vekolay finansman olanağı) sağlamış olmaktadırlar. Oysa kısa vadeli sermayehareketlerinin tersine dönmesi durumunda, ani olarak ödemeler bilançosudengesizlikleri (cari işlemler dengesi açığı) ile karşılaşıldığı gibi, para ve bankakrizleri de baş göstererek ekonomik kriz yaşanmaktadır.Türkiye, yükselen piyasa ekonomileri olarak adlandırılan gelişmekte olan birülke olarak, kısa vadeli sermaye hareketlerinin ekonomik kriz etkileriylekarşılaşmaktadır. Yapılan bu çalışmada, 1990 sonrasında kısa vadeli spekülatiffonların, ekonomik kriz etkileri saptanmıştır. Kısa vadeli sermaye hareketleri,portföy yatırımları ve net hata noksan değişkenlerindeki şoklar (etkiler), Gayri SafiMilli Hasıla'da önemli tepkilere sebep olmakta ve böylelikle ekonomik resesyonlaryaşanmaktadır. Bu yüzden, kısa vadeli sermaye hareketlerinin volatilitesiniazaltacak, bu fonların spekülatif alanlardan, reel ekonomiye kaydırılmasınısağlayacak önlemlere (?Tobin Vergisi? v.b.) ihtiyaç bulunmaktadır. Ancak bu sayedeekonomi politikaları etkinlik kazanacak ve makro ekonomik değişkenlerde iyileşmesağlanabilecektir. With the effect of globalization, capital has spread out the national borders bydirecting its way towards the economies which lack adequate capital and have higherprofits. In its international flow, the capital has been seen in the form of short-termcapital by the effect of world conjuncture (crisis, country risks, etc.). Short-termcapital funds, named as ?Hot Money? as well, have been running into the developingcountries which have higher profit advantages by the motive of interest arbitrage.Developing countries have demanded these funds due to the fact that they needcapital which they lack and to compensate their balance of payment deficits. Thus,developing countries have managed to obtain cheap foreign resources such as cheapand easy financing resources. However, a sudden imbalance of payment likecurrency deficits may occur in the case of an opposite change in short-term capitalflows. Hence, money and bank crises will break out and this will lead to economiccrisis.Turkey as a developing country has confronted with the effects of economiccrisis of short-term capital flows. In this study, the effects of economic crisis ofshort-term speculative funds after 1990s have been identified. Short-term capitalflows, portfolio investment and effects in net errors and omission variables lead toimportant reactions in Gross National Product. Therefore, economic recessions havebeen experienced. As a result of this, some measures (Tobin Tax etc.) need to betaken to reduce the volatility of short-term flows and to transfer these funds fromspeculative areas to real economy. 276
- Published
- 2006
33. Uluslararası spor uyuşmazlıklarının tahkim yoluyla çözümü
- Author
-
Keçeciler, Murat, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Law - Abstract
Çalışmamız, uluslararası spor uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde bir usul olaraktahkimi, 1983 yılından bu yana faaliyet gösteren ve her açıdan gün geçtikçe gelişenve uluslararası bir tahkim kuruluşu olan CAS özelinde inceleme amacını taşmaktadır.Çalışmada, ilk olarak müesses olarak tahkime, çalışmanın esasta ?tahkim?kurumunun CAS özelinde spor uyuşmazlıklarının çözümünde oynadığı rolünaçıklanmasına ilişkin olması nedeniyle, kısaca değinilmiştir. Daha sonra, sonçeyrekte spor uyuşmazlıklarının sayısını ve yapısını değiştirdiğine inandığımızsporun bir endüstri haline gelmesine yol açan ekonomik değişim ve gelişim, hemspor uyuşmazlıklarının rakamsal boyutunu ortaya koymak açısından hem de sporuyuşmazlıklarının hukukun birçok disiplini ile olan ilişkisini belirlemede faydalıolması nedeniyle çalışmada yer almıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde uluslararasıspor'un idari ve hukuki yapısı incelenerek uluslararası spor ile ilgili genel bir hukukiçerçeve çizilmek istenmiştir. Bu şekilde, spor uyuşmazlıkların çözüm mercikonumunda olan kuruluşların aynı zamanda ihtilafların tarafı olduğu ortayakonulmak suretiyle, bu yapılanma dışında yer alacak bağımsız bir tahkim kurulununönemi ve ifa edeceği fonksiyon belirlenmek istenmiştir. Çalışmanın dördüncükısmında genel olarak spor uyuşmazlıklarının türleri ve kaynakları incelendiktensonra bu uyuşmazlıkların çözümünde kullanılan usuller incelenmiştir. Bu usulleriçinde tahkimin spor uyuşmazlıkları açısından avantaj ve dezavantajları dadeğerlendirilmiştir. Çalışmanın beş ve altıncı bölümünde CAS'ın idari yapılanmasıve çalışma usulleri, zaman içinde yaşanan değişimler ve CAS tarafından verilenkararlar ışığında açıklanmak istenmiştir. Son bölümde ise CAS'ın kuruluşundan buyana tartışılan bağımsızlığı sorunu son dönemde verilen yargı kararları da dikkatealınarak incelenmiştir. Our study intents to examine the procedure of arbitration in the sports disputes;especially the development of CAS and its way of operation. The CAS has beenoperating since 1983 and its role is increasing day by day.In this study, the first part deals with the concept of arbitration in general. We willdiscuss the arbitration in this part due to its role in sports dispute resolution. In thesecond part; we will introduce the economic effect of sports. Especially in the lastquarter, the sport is becoming an industry; therefore the structure of the sportsdisputes and the number of them are to be changed dramatically. In the third part; wewill offer a general framework of international sports by examining theorganizational and legal structure of international sports. By this way, we intent todemonstrate that the organizations which are responsible for resolution of sportdisputes sometimes become a part of the dispute. Due to the related organizations areinvolved to the dispute from time to time, the existence of an independent andimpartial arbitrational panel seems necessary. In the fallowing part, the type, source,and the process of sports dispute resolutions will be examined. Moreover, theadvantages and disadvantages of arbitration in sport disputes will be discussed. Thefifth and sixth part of the study will examine the CAS?s organizational structure andhow this organization operates by looking at its structural alteration until today, andjurisprudential trends in its awards. Finally, the impartially issue of the CAS will beexamined by taking into consideration of the Swiss Federal Courts decisions that isrelated to this impartiality issue. 144
- Published
- 2006
34. Büyükşehir Belediyelerinin idari ve mali yapıları (Konya Büyükşehir Belediyesi örneği)
- Author
-
Çiftçi, Hüseyin, Şanlı, Cemal, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Kamu Yönetimi ,Public Administration ,İşletme ,Local administrations ,Metropolitan municipality ,Control ,Konya Metropolilan Municipolity ,Economic functions ,Administrative structure ,Financial structure ,Socio-cultural functions ,Municipalities ,Business Administration - Abstract
Büyükşehir Belediyelerinin İdari ve Mali Yapıları (Konya Büyükşehir BelediyesiÖrneği)? isimli çalışmanın amacı, büyükşehir belediye yapılanmasının ülkemizdekigelişimini, ülke idari ve mali yapısı içerisindeki yerini incelemek ve büyükşehir belediyeleriile ilgili sorunları ortaya koymaktır.Büyükşehir belediyeleri Türkiye idari ve mali yapısı içinde önemli bir yere sahiptir.Metropollere özgü bir belediye yapılanması olan büyükşehir belediyesi sistemi, ülkemizde vedünyada bir takım zorunluluklardan dolayı ortaya çıkmıştır. Büyük kentlerin idaresikonusunda zaman içinde çeşitli modeller ortaya konulmuştur. Ülkemiz de kendisine en uygunmodel olarak iki kademeli belediye sistemini belirlemiş ve 1984'ten itibaren uygulamayakoymuştur. Büyükşehir belediyeleri bir çok konuda merkezi idareye bağlı olup, ülkeniniktisadi ve sosyal hayatında da önemli rollere sahiptir.Büyükşehir belediyelerinin görevleri ve mali yapısı ülkemizde yıllardır geliştirilmesigeren bir olgu konumundadır. Görevlerinde yaşanan artışa rağmen kaynaklarında yeterinceartış sağlanamamaktadır. Her gün değişen kentsel sorunlar, mevcut sorunların üstüneeklenmekte ve büyükşehir belediyelerini gün geçtikçe daha fazla sıkıntıya sokmaktadır.Yirmi iki yıldır Türkiye idari yapısı içinde bulunan büyükşehir belediyelerininTürkiye'ye optimum fayda sağlayabilmesi için, bunların gelişim süreçlerinin, görev veyetkileri ile gelir ve harcamalarının, merkezi idare ve diğer yerel idareler ile olan idari ve maliilişkilerinin ortaya konulması oldukça önemlidir. Böylece ortaya çıkan ve çıkacak siyasal,idari ve mali sorunlara çözüm aranmaya çalışılacaktır. The purpose of this study named ? Administrative and Financial Structure ofMetropolitan Municipalities (Konya Metropolitan Municipality Sample)?, is to researchdevelopment of Metropolitan Municipality structure in Turkey, stuation of metropolitanmunicipality in administrative and financial structure of country and to bring up problemsregarding Metropolitan Municipalities.Metropolitan Municipalities has an important place in administrative and financialstructure of Turkey.. Metropolitan municipality system which is pecuilar to very big cities,arose because of some necessities in our country and world. There have been put forwardsome models about administration of big cities. Our country also has determined double stagesystem for municipality in big cities and carried out this system since 1984. Metropolitanmunicipalities depend on central goverment in a lot of aspects and have strong influence ineconomic and social life of country.Duties and financial structure of Metropolitan municipalities in our country arematters to be improved in many years. Although their duties have increased, their sourceshave not been yet enough. Metropolitan municipalities have had great difficulty in urbanproblems because of changing problems everyday.In order to obtain optimum benefits of Metropolitan municipalities which are inTurkish administration structure during 22 years, it is very important to put forth theirdevelopment stages, duty - authority and income ? expense rate, administrative and financialrelations with central administration and other local authorities. Thus there will be able to findanswers to political, administrative and financial problems which are current or would be infuture 125
- Published
- 2006
35. Diplomatik temsilcinin yargı bağışıklığı
- Author
-
Tan, Mine, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Law - Abstract
Bu çalismada, diplomatik temsilcilere taninan yargi bagisikliginin kapsamini tayineçalistik. Bu kapsami tayin edebilmek için, öncelikle yargi bagisikliginin anlami veniteligi üzerinde durup, diplomatik temsilcinin yargi bagisikliginin nasil bir tarihselgelisim süreci geçirdigi ve kabul edilmesindeki gerekçeyi ortaya koymaya çalistik.Diplomatik temsilcinin yargi bagisikliginin ne zaman baslayip ne zaman sona erdiginiinceledikten sonra, diplomatik temsilcinin bu süre içerisinde faydalandigi yargibagisikliginin neleri kapsadigi üzerinde durduk. Yaptigimiz bu çalismada, sonuçolarak, diplomatik temsilcilere taninan yargi bagisikliginin devletler arasindakidiplomatik iliskilerin etkin sekilde yürütülmesini sagladigi ve bu nedenle uluslararasialanda baris ve isbirligine hizmet ettigi, ancak diplomatik temsilci hakkinda yargilamayapilmamasinin hakkaniyete aykiri sonuçlar dogurabilecegi gerekçesiyle sinirlanmasigerektigi kanaatine ulastik. In this study, we tried to determine the extent of the jurisdictional immunity ofdiplomatic representatives. In order to determine this, first of all by concentrating onthe meaning and qualification of jurisdictional immunity, we tried to explain historicaldevelopmental process of jurisdictional immunity of diplomatic representative andreason of its acceptance. After examining when diplomatic representative?sjurisdictional immunity starts and ends, we focused on what is being included in thejurisdictional immunity which diplomatic representative benefits from in that period.In conclusion, we decided that jurisdictional immunity enjoyed by diplomaticrepresentative secures active functioning of diplomatic relations between states andthus serves for peace and cooperation in the international arena, but it should belimited for immunity that prevents diplomatic representative from being judged by thereceiving state can lead to unfair results. 196
- Published
- 2005
36. Energy sector and demand projection of electricity energy in Turkey resources and politics)
- Author
-
Tezekici, Selman, Şanlı, Cemal, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Energy ,Energy demand ,Economics ,Electrical energy ,Demand ,Energy sector ,Ekonomi ,Enerji ,Demand analysis - Abstract
Dünya enerji kaynakları sınırlıdır. Ancak enerji talebi oldukça yüksek seviyelerdedir.Enerji ihtiyacının % 80'i fosil yakıtlardan salanmaktadır. Yeni enerji kaynaklarıticari olarak üretime geçmez ise, fosil yakıtlar 70 yıl sonra tükenecek ve bir dünyaenerji krizi gerçekleebilecektir.Bir enerji krizi tehlikesi karısında, Türkiye'nin durumunun belirlenmesi gerekir.Türkiye, hidrolik ve jeotermal dıında, enerji kaynakları açısından fakir bir ülkedir.Türkiye'de elektrik üretimi için kullanılan yakıtların yüzde 85'i ithal edilmektedir.Yapılan istatistiksel analiz yöntemlerine göre, Türkiye'de elektrik enerjisi talepfazlası ve enerji krizi varsayımlarının abartıldıı, ancak 2010?2012 yılları arasında,bir planlama olmadıı taktirde, Türkiye'de bir enerji krizinin çıkabileceisöylenebilir.Sonuç olarak, Türkiye, hidrolik ve jeotermal kaynaklara öncelik vermelidir.Doalgaz ve yerli kömür karmasını çevreyle uyumlu hale dönütürerek, enerjiüretiminde bir çeitlilie gitmelidir. Özellikle petrol ve doal gaz rezervlerine sahipolmamakla birlikte, boru hatları yoluyla bir enerji köprüsü oluturarak enerjipolitikasına yön verebilir. Gelecekteki enerji açıını nükleer enerjiye derhal geçmeksuretiyle kapatabilir. Türkiye fosil yakıtların tükeneceini unutmadan geleceinenerjisi olan hidrojen teknolojilerine imdiden bir fon ayırarak hazırlanmalıdır. World energy resources are limited, but the demand is very high. Eighty percent ofworld energy need is produced from fossil fuels. It is vital to commercialize newenergy resources, otherwise, world faces energy crises due to fossil fuels sourceswould be expected to diminish within 70 years.Turkey?s status should be determined for any possible energy crises. Turkey is anenergy poor country except for hydraulic and geothermal resources. The eightypercent of fuels, which are used electricity productions, are imported.Based on statistical analysis, it is shown that the energy more than demands andenergy crises are exaggerated. However, there is possibility to have energy crises inTurkey between 2010-2012 years if there is a well detailed energy plan.Finally, Turkey should give first priority its hydraulic and geothermal resources. Themixture of natural gas and coal should be converted to environmentally friendlyfuels. Turkey should also diversify energy resources. Although Turkey has no richoil reserves, it can play a critical role in energy politics because of the oil pipe linewhich transports oil from the rich resources areas to other countries. Future energydeficit can be solved using nuclear technology. Turkey needs to provide budget forhydrogen technology without forgetting fossil fuel to come to the end. 238
- Published
- 2005
37. The characteristics of cash against documents and cash against goods
- Author
-
Akkaya, Ümit, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Law - Abstract
Bu tez çalışmamızın kapsamı, uluslararası ticaret uygulamasında karşımıza çıkanödeme şekillerinden vesaik mukabili ödeme ile mal mukabili ödeme şekilleriningenel işleyişi, bu ödeme şekillerinin düzenlendiği Milletlerarası Ticaret Odası'nın522 sayılı broşür (Tahsiller İçin Yeknesak Kurallar) hükümlerinde yer alandüzenlemeler, anılan broşür hükümlerinin hukuki niteliği hakkındaki tartışmalar vebu konudaki görüşümüz, bu ödeme şekline katılan bankaların işlevleri ve hukukisorumlulukları ile bankaların bu hukuki sorumluluklarını sınırlayan broşürhükümlerinin Türk hukukundaki geçerlilikleri ile her iki ödeme yönteminin taraflarasağladığı avantajlar ve getirdiği risklerin ele alınmasıdır. The scope of this thesis study is to handle the general process of the cash againstdocuments and cash against goods that we are facing in international tradeapplications, the arrangements taking place in the provisions of the brochure number522 of the International Chamber of Commerce (Uniform Rules For Collections) inwhich these methods of payment are consisted, discussions regarding the juridicialattribute of the above mentioned brochure provisions and our opinion on this subject,the role of the banks taking part in this methods of payment and their responsibilitiesand validity of the provisions of the brochure, limiting the responsibilities of thebanks, in Turkish Law, and the advantages and risks of the both methods of paymentto parties. 157
- Published
- 2005
38. Avrupa Birliği(AB) ortak Tarım Politikası'na Türkiye'nin uyumu ve 1980 sonrası dönemde Türk tarımının AB ile dış ticaretteki rekabet gücünün iktisadi analizi
- Author
-
Bayrakli, Sinan Alparslan, Şanlı, Cemal, and İktisat Politikası Anabilim Dalı
- Subjects
Turkish economy ,Adjustment ,Competition ,Economics ,International Relations ,Uluslararası İlişkiler ,International competition ,Adjustment level ,European Union ,Agricultural policies ,International trade ,Ekonomi - Abstract
oz Bu çalışmada, Avrupa Birliği (AB) Ortak Tarım Politikasına (OTP) uyum sürecinde Türk tarım politikalarının 1980 yılı sonrasında geçirdiği değişimler, gerek tarımsal politikalar gerek sosyoekonomik faktörler ve gerekse dış ticarette rekabet edebilirliğimiz anlamında, AB'ye aday ülke olma ve tam üyelik kriterleri çerçevesinde iktisadi anlamda analiz edilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla, taraf olunan uluslararası anlaşmalardaki Türkiye'nin yükümlülükleri ve taahhütleri de incelenerek, AB tam üyeliği sürecinde OTP'ye uyumun avantaj ve dezavantajları tartışılmıştır. Türkiye'nin AB ile karşılıklı dış ticaretinde tarımsal ürünler anlamında OTP'ye uyum sürecinde ve AB'ye tam üyelik sonrasındaki Türk Tarım sektörünün mevcut ve olası pozisyonu, istatistikler ve karşılaştırmalı iktisadi analizlerle irdelenmiştir. Sonuç olarak, bu çalışmada Türk tarımının geleceği ve tarım ürünleri dış ticaretinin AB ve dünya pazarlarında rekabet edebilirliği kapsamında, işaret edilen avantaj ve dezavantajlar ile ilgili tavsiye niteliğinde kısa ve uzun vadeli çözüm önerileri getirilmiştir. ABSTRACT This study is aimed to analyse the changes in the Turkish Agricultural Policies after 1980, in the context of both agricultural policies, socioeconomical factors, our competitiveness in foreign trade, and their impacts on our EU candidacy and with an economical point of view within the scope of full EU membership. To this end, the advantages and disadvantages of our adaptation to the CAP within the process of EU membership have been discussed by analysing our obligations and commitments in international treaties in which Turkey takes part. The present and possible future positions of the Turkish Agricultural Sector through the adaptation process and after full EU membership, in the context of our reciprocal agricultural goods trade with the EU, have been underlined through statistics and comparative economical analyses. As a conclusion, this study is bringing short and long term solutions, in form of recommendations, to the advantages and disadvantages addressed in the context of the future of the Turkish Agriculture and its competitiveness in the EU and World agricultural goods markets. ill oz Bu çalışmada, Avrupa Birliği (AB) Ortak Tarım Politikasına (OTP) uyum sürecinde Türk tarım politikalarının 1980 yılı sonrasında geçirdiği değişimler, gerek tarımsal politikalar gerek sosyoekonomik faktörler ve gerekse dış ticarette rekabet edebilirliğimiz anlamında, AB'ye aday ülke olma ve tam üyelik kriterleri çerçevesinde iktisadi anlamda analiz edilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla, taraf olunan uluslararası anlaşmalardaki Türkiye'nin yükümlülükleri ve taahhütleri de incelenerek, AB tam üyeliği sürecinde OTP'ye uyumun avantaj ve dezavantajları tartışılmıştır. Türkiye'nin AB ile karşılıklı dış ticaretinde tarımsal ürünler anlamında OTP'ye uyum sürecinde ve AB'ye tam üyelik sonrasındaki Türk Tarım sektörünün mevcut ve olası pozisyonu, istatistikler ve karşılaştırmalı iktisadi analizlerle irdelenmiştir. Sonuç olarak, bu çalışmada Türk tarımının geleceği ve tarım ürünleri dış ticaretinin AB ve dünya pazarlarında rekabet edebilirliği kapsamında, işaret edilen avantaj ve dezavantajlar ile ilgili tavsiye niteliğinde kısa ve uzun vadeli çözüm önerileri getirilmiştir. ABSTRACT This study is aimed to analyse the changes in the Turkish Agricultural Policies after 1980, in the context of both agricultural policies, socioeconomical factors, our competitiveness in foreign trade, and their impacts on our EU candidacy and with an economical point of view within the scope of full EU membership. To this end, the advantages and disadvantages of our adaptation to the CAP within the process of EU membership have been discussed by analysing our obligations and commitments in international treaties in which Turkey takes part. The present and possible future positions of the Turkish Agricultural Sector through the adaptation process and after full EU membership, in the context of our reciprocal agricultural goods trade with the EU, have been underlined through statistics and comparative economical analyses. As a conclusion, this study is bringing short and long term solutions, in form of recommendations, to the advantages and disadvantages addressed in the context of the future of the Turkish Agriculture and its competitiveness in the EU and World agricultural goods markets. ill 134
- Published
- 2004
39. Küreselleşen dünyada Avrupa Birliği ve Türkiye'nin yeni güvenlik ihtiyacı ve savunma sanayii konsepti
- Author
-
Ari, Ünal, Şanlı, Cemal, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Defence industry ,Economics ,Defense and Defense Technologies ,Defence ,Security ,European Security and Defence Policies ,Savunma ve Savunma Teknolojileri ,European Union ,Ekonomi ,Globalization ,Security policies - Abstract
Özellikle 1990 yılından itibaren dünyada meydana gelen olayları açıklamak için küreselleşme kavramı kullanılmaya başlanmıştır. Bu çalışmada, `küreselleşme` ile `güvenlik` arasındaki ilişkiyi ortaya konulmuş ve bu kapsamda, Avrupa Birliği ve Türkiye'nin savunma sanayii anlayışlarının nasıl değiştiği incelenmiştir. Çalışmanın hipotezi, küreselleşmenin ülkelerin güvenlik ihtiyaçlarını etkilediği ve bu nedenle savunma sanayii anlayışının değiştiği yargısıdır. Bu hipotezi desteklemek için, küreselleşmenin güvenlik anlayışını değiştiren iki ana özelliği üzerinde yoğunlaşılmıştır. Bunlar, küreselleşmenin `homojenleştirme` ve `heterojenleştirme` özellikleridir. Küreselleşme bu özelliği ile toplumların `Batı` ve `Öteki` olarak ayrılmasına neden olmaktadır. Böylece, birbirinden ayrılan toplumlar, sürekli olarak karşı tarafın kendilerine tehdit oluşturduğunu düşünerek güvenlik önlemlerini artırmaya çalışmaktadır. Güçlü ülkeler veya Batı için ekonomi - politik çıkarlarını koruyamamak tehdit anlamına gelirken, geri kalmış veya `Öteki`ler için ise tehdit, küreselleşen dünyada kendilerinin bir aktör olarak görülmemesidir. `Batı` ve `Öteki`lerin bu güvenlik endişeleri, onları en etkili ve kolay yöntem olan silahlanmaya yöneltmektedir. Bu nedenle, gelişmiş Batı'lı ülkeler dışında savunma harcamalarında ciddi oranda azalma olmamaktadır. Ancak, yeni yöntemler geliştiren Batı'lı ülkelerin savunma sanayilerini güçlendirmekte oldukları görülmektedir. Bu kapsamda, AB üyesi ülkeler savunma sanayilerini yeniden yapılandırmak için ortak üretim yöntemlerine yönelmekte ve ortak tedarik kuruluşları oluşturmaktadır. Bu anlayış çerçevesinde Türkiye ile AB ortak projeler başlatmıştır. Sonuç olarak, güvenlik ihtiyacı küreselleşme süreciyle birlikte artmakta ve buna paralel olarak savunma sanayiinde dönüşümler yaşanmaktadır. Especially with the beginning of 1990, the concept of globalization is used to explain the happenings in the world. In this work, the relationship between the globalization and security is being revealed and within this scope; how EU's and Turkey's defense industry understanding has been changed. Our study about defense industryjfocused on Turkey and European Union (EU).We advocate that the globalization h ad affected states' security needs and because of this, the understanding of defense industry has been changed. In order to support this hypothesis, we focused on the two main features of globalization that altered the security understanding. These are globalization's features of homogenize andheterogenize. This feature of globalization leads to separation of societies as 'West' and 'Other'. Thus, the separated societies think that the other society is menacing him and try to increase their security measures. Although for powerful countries or 'West', to not be able to protect their political economy is perceived as a threat, it is not to be seen as an actor in a globalized world which is perceived as a threat for underdeveloped countries or 'others'. These kinds of anxieties of 'West' and 'Others' guide them to use arm since it is the most affective and the simplest method. Because of this, there is no significant decrease in the rate of defense costs. Contrary to this, USA and EU are developed new ways to enforce their defense industry. The member states of EU is tend to joint production methods in order to enforce their defense industry and within this scope, j oint venture foundations are being formed. Related with this notion, Turkey and EU have started joint projects. To conclude, the need for security is on the increase with the process of globalization and parallel to this innovations are being experienced in defense industry. II 263
- Published
- 2004
40. Yeni ekonomi, makro ekonomik etkileri ve Türkiye
- Author
-
Aslan, Özgür, Şanlı, Cemal, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Turkish economy ,Economic effect ,Economics ,Macroeconomic effects ,Economy ,Ekonomi ,Economic policies ,New economy - Abstract
oz Günümüz dünyasında teknoloji alanındaki hızlı gelişmeler, ekonomilerin yapılan ve performansları üzerinde önemli değişimler yaratmaktadır. Teknolojiye yoğun biçimde yatırım yapan ve bu teknolojiyi kullanan gelişmiş ekonomilerde görülen bu süreç `Yeni Ekonomi` kavramı ile ifade edilmektedir. İnternetin son yıllarda yaygınlık kazanması ve birçok ekonomik faaliyette kullanılması ile birlikte, yeni sektörler, ticaret biçimleri ve yeni meslekler ortaya çıkmıştır. Enformasyon ve iletişim teknolojilerinde görülen hızlı gelişmeler ise başta ABD Ekonomisi olmak üzere birçok gelişmiş ülkenin makro ekonomik performansını büyük ölçüde etkilemektedir. Bu teknolojileri üretebilen ve yoğun olarak kullanan ülkeler iktisadi büyüme performanslarım arttırmakta ve büyümeyi verimlilik artışlarıyla birlikte işsizlik ve enflasyon baskısı olmadan gerçekleştirebilmektedir. Makro ekonomik dengeler içerisinde önemli bir fonksiyonu yerine getiren piyasalardan biri olan finansal piyasalar da bu değişimden büyük ölçüde etkilenmektedir. E-finans uygulamaları ile birlikte finansal piyasalarda önemli değişimler göze çarpmaktadır. Çalışma ilişkileri açısından da bu durum benzer bir nitelik göstermekte; işgücünün ve çalışma koşullarının niteliği yeni teknolojilerle birlikte büyük yapısal dönüşüm geçirmektedir. ¦f Bu tez çalışmasında Yeni Ekonomi ve unsurları analiz edilmeye çalışılmaktadır. Yeni Ekonomi, günümüzün modem ekonomileri üzerinde köklü değişimler yaratmakta, yaşanan bu değişim dalgasını yakalamak ise sistemli bir bütünlük gösteren ve kararlılıkla uygulanacak teknoloji ve inovasyon politikalarım zorunlu hale getirmektedir. Özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler açısından bu tür bilim ve teknoloji politikalarım uygulamak çağı yakalamak açısından büyük bir önem arz etmektedir. III ABSTRACT In contemporary world, rapid developments in technology field have caused important changes on structures and performances of the economies. This process can be seen mostly at developed economies which invest intensively on technology and use this technology. This process is defined as `New Economy`. On the other hand, Internet has become widespread; with the effect of this new sectors, new types of commerce and jobs have emerged. Rapid developments in information and communications technologies, have affected macro economic performance of lots of developed countries, especially the USA. The countries which can produce and intensively use this technologies, increase their economic growth performances and can achieve this, with the increase in their productivity, without pressures of unemployment and inflation. Financial markets, which achieve one of the important functions in macroeconomic equilibrium have also been affected from this transformation. Important transformations can be observed in financial markets, with the introduction of E- finance practices. This process is similar from the aspect of working relations. Important transformations have occurred in the quality of workforce and working conditions with the effect of new technologies. In this study I try to analyse New Economy and its components. New ?r Economy has caused radical changes on contemporary modern economies. To catch this wind of change, systematically comprehensive technology and innovation policies have become obligatory which should be practised decisively. Especially for developing countries like Turkey, it is very important to practise this kind of science and technology policies to reach contemporary modern world. rv 159
- Published
- 2004
41. Yabancıların Türkiye'de çalışma özgürlüğü ve sınırı
- Author
-
Cin, Mustafa, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Turkish Law ,Freedom ,Work ,Public Administration ,American Law ,Working conditions ,Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri ,Hukuk ,Private Law ,Kamu Yönetimi ,Foreigners ,Foreign workers ,Labour Economics and Industrial Relations ,Law - Abstract
Çalışma özgürlüğü temel hak ve özgürlükler arasında sayılmakla birlikte, her devlet yabancıların çalışma özgürlüğünü iç hukuk düzenlemeleri ile sınırlandırmaktadır. Türk hukukunda da, yetmişe yakın yasal düzenlemede yabancıların çalışma özgürlüğü ile ilgili hüküm bulunmaktadır. Tezin amacı; Türk hukukundaki yabancıların çalışma özgürlüğünü sınırlandıran yasal düzenlemeleri, kabul edilme sebepleri, insan hakları, milletlerarası hukuk ve AB Hukuku göz önünde tutularak değerlendirmektir. m ABSTRACT Freedom to work is one of the fundemental right and freedoms. Besides each state has discretion to restrict the freedom to work of aliens with legislation. There are approximately seventy regulations dealig with the restrictions on the freedom to work of aliens in Turkish legislation. The aim of this thesis is to critcize the restrictions on the freedom to work of aliens in Turkish legislation also with its legitimate, concept of human rights, International Law and European Union Law. IV 287
- Published
- 2004
42. Azalan enflasyon: Tüketim alışkanlık ve politikalarının sorgulanması
- Author
-
Akmehmet, Onur, Şanlı, Cemal, and İktisat Anabilim Dalı
- Subjects
Disinflation ,Consumption habits ,Consumption behaviours ,Consumption ,Economics ,Consumers ,Ekonomi ,Inflation ,Consumer behavior - Abstract
oz Yerleşmiş enflasyon kültürünün yeni iktisadi gelişmelerle olan kaçınılmaz çatışması, değişim içerisinde bulunan tüketici davranışları ile ilgili hususları kavramak ve mevcut tüketim teorilerini yenilemek için bir fırsattır. Tezde irdelenmek istenen azalan enflasyon koşullarında bireylerin iktisadi davranış kalıplarındaki farklılıklarla, eşzamanlı meydana gelen tüketim değişimlerinin bir bütün içerisinde hareketidir. Küresel sosyal bilimsel düşüncede değişim ve normalleşme kavramlarına, gelişmekte olan ülke suretiyle bakan bu çalışma, tüketimin kültürel özellikler taşıdığını gösterir. Bu özellikler tüketim kalıplarının değişmesi için gerekli iktisadi itici gücün oluştuğu dezenflasyon döneminde en açık şekilde gözlemlenebilir. Sıralı probit yöntemiyle oluşturulan tüketim modeli, Türkiye'de 2002 sonrasında gerçekleşen dezenflasyonu, nedenleri ve geleceği ile birlikte inceler. ABSTRACT The unavoidable conflict between the long established inflation culture and the new economic developments is an opportunity towards grasping changing consumer habits and renewing current consumption theories. The aim in this thesis is tracking changes in behavioural consumption patterns in conjunction with macroeconomic disinflationary circumstances. This study concentrates on the nature of the normalization notion in current social scientific thought from a developing country's point of view. It is my intention to show that since consumption has cultural aspects, these aspects are best observed when economic circumstances provide enough momentum to alter current consumption patterns. For this purpose, I have designed a disinflation consumption model using ordered probit analysis. The model examines the post-2002 disinflation phenomenon in Turkey with its reasons and its future. Ill 215
- Published
- 2004
43. İnternet üzerinden işlenen yabancı unsurlar haksız fiillerden doğan davalarda yetkili mahkemenin belirlenmesi (Türk, Amerikan ve Fransız Hukuk sistemleri)
- Author
-
Bilgiç, Haluk, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Internet ,Law courts ,Authority ,Internet use ,Law ,Torts - Abstract
öz Bu çalışmada İnternet üzerinden işlenen yabancı unsurlu haksız fiillerden kaynaklanan davalarda yetkili mahkemenin belirlenmesi hususu Türk, Amerikan ve Fransız hukukları temel alınarak incelenmiştir. Türk Hukuku bakımından yer itibariyle yetkili mahkemeler milletlerarası yetkiye de sahip olduğundan, iç hukuk uyarınca genel ve özel yetki prensiplerine değinilmiş ve ilgili içtihatlar belirtilmiştir. Türk Hukuku bakımından yapılan değerlendirmede, genel kuralların İnternet özgü haksız fiillere uygulanmasının hak ve nesafet kurallarına aykırı sonuçlara yol açabileceği ve İnternet üzerinden işlenen haksız fiillerin fiille en yakın irtibata sahip ülke mahlremelerinin yetkili olması önerisi getirilmiştir. İntemet'in anavatanı olan Amerikan Hukuku sahip olduğu zengin içtihatları ve eyaletten eyalete değişebilen yetki prensipleri ile tez içinde farklı bir yapıda yer almıştır. Fransız Hukuku ise, çalışmanın konusu ile ilgili olarak hemen hemen tüm Avrupa Birliği ülfelerinin tabi olduğu düzenlemelere tabi bir ülke olarak bu çalışmada incelenmiştir. Anılan hukuk sistemlerinin mevzuatı ve mahkeme kararlarının incelenmesi sonucunda, incelenen hukuk sistemlerinde İnternet üzerinden işlenen haksız fiillere özgü düzenlemelerin mevcut olmadığı ve sıradan haksız fiillere uygulanan hukuk kurallarının İnternet üzerinden işlenen haksız fiillere de uygulanclığVuygulanmak durumunda olduğu tespit edilmiştir. İntemet'in sınır tanımayan doğası karşısında meselenin uluslararası bazda ve uzlaşma ile oluşacak standart düzenlemeler çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği şüphe götiirmemektedir. Bu bağlamda, İnternet üzerinden yapılan işlemlerle ilgili yetkili mahkeme hususunda uluslararası bir uzlaşı ve mevzuat oluşturma yönünde yapılan çalışmalara da değinilmiştir. ABSTRACT This dissertation discusses courts that hold jurisdiction on disputes with a foreign element, which arise from torts committed on the Internet, from the perspectives of Turkish, United States and French law systems. Applicable legislation, the local general and private jurisdiction rules enforced by Turkish courts and court precedents of Turkish courts are touched upon under Turkish law, which determines the international jurisdiction of Turkish courts according to the territorial jurisdiction held by these courts. In the evaluation made within the Turkish law part, it has been stated that the application of general jurisdiction rules to torts committed on the net would result in unfair consequences and be against fair play. In this section, it is proposed that the courts of the country that is strongly relevant to the tort in question should hold jurisdiction over the dispute. As regards the United States, which is the country the Internet originated from; it has been examined in the dissertation under a different structure, given the different jurisdiction rules in force within the states and a large number of relevant court precedents available. French law has also been a country of comparison, as it is in conformity with the same regulations as almost all other European Union countries. It has been observed that, the countries whose legal systems have been reviewed in this dissertation lack special provisions applicable to Internet torts and apply/are to apply general rules applicable to ordinary torts [to internet torts]. Because the Internet recognizes no borders or boundaries, the issue requires an international approach and agreement. In this regard, certain international attempts with an aim to establish an international accord and legislation with respect to competent courts for transactions realized on the Internet have been indicated in this dissertation. öz Bu çalışmada İnternet üzerinden işlenen yabancı unsurlu haksız fiillerden kaynaklanan davalarda yetkili mahkemenin belirlenmesi hususu Türk, Amerikan ve Fransız hukukları temel alınarak incelenmiştir. Türk Hukuku bakımından yer itibariyle yetkili mahkemeler milletlerarası yetkiye de sahip olduğundan, iç hukuk uyarınca genel ve özel yetki prensiplerine değinilmiş ve ilgili içtihatlar belirtilmiştir. Türk Hukuku bakımından yapılan değerlendirmede, genel kuralların İnternet özgü haksız fiillere uygulanmasının hak ve nesafet kurallarına aykırı sonuçlara yol açabileceği ve İnternet üzerinden işlenen haksız fiillerin fiille en yakın irtibata sahip ülke mahlremelerinin yetkili olması önerisi getirilmiştir. İntemet'in anavatanı olan Amerikan Hukuku sahip olduğu zengin içtihatları ve eyaletten eyalete değişebilen yetki prensipleri ile tez içinde farklı bir yapıda yer almıştır. Fransız Hukuku ise, çalışmanın konusu ile ilgili olarak hemen hemen tüm Avrupa Birliği ülfelerinin tabi olduğu düzenlemelere tabi bir ülke olarak bu çalışmada incelenmiştir. Anılan hukuk sistemlerinin mevzuatı ve mahkeme kararlarının incelenmesi sonucunda, incelenen hukuk sistemlerinde İnternet üzerinden işlenen haksız fiillere özgü düzenlemelerin mevcut olmadığı ve sıradan haksız fiillere uygulanan hukuk kurallarının İnternet üzerinden işlenen haksız fiillere de uygulanclığVuygulanmak durumunda olduğu tespit edilmiştir. İntemet'in sınır tanımayan doğası karşısında meselenin uluslararası bazda ve uzlaşma ile oluşacak standart düzenlemeler çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği şüphe götiirmemektedir. Bu bağlamda, İnternet üzerinden yapılan işlemlerle ilgili yetkili mahkeme hususunda uluslararası bir uzlaşı ve mevzuat oluşturma yönünde yapılan çalışmalara da değinilmiştir. ABSTRACT This dissertation discusses courts that hold jurisdiction on disputes with a foreign element, which arise from torts committed on the Internet, from the perspectives of Turkish, United States and French law systems. Applicable legislation, the local general and private jurisdiction rules enforced by Turkish courts and court precedents of Turkish courts are touched upon under Turkish law, which determines the international jurisdiction of Turkish courts according to the territorial jurisdiction held by these courts. In the evaluation made within the Turkish law part, it has been stated that the application of general jurisdiction rules to torts committed on the net would result in unfair consequences and be against fair play. In this section, it is proposed that the courts of the country that is strongly relevant to the tort in question should hold jurisdiction over the dispute. As regards the United States, which is the country the Internet originated from; it has been examined in the dissertation under a different structure, given the different jurisdiction rules in force within the states and a large number of relevant court precedents available. French law has also been a country of comparison, as it is in conformity with the same regulations as almost all other European Union countries. It has been observed that, the countries whose legal systems have been reviewed in this dissertation lack special provisions applicable to Internet torts and apply/are to apply general rules applicable to ordinary torts [to internet torts]. Because the Internet recognizes no borders or boundaries, the issue requires an international approach and agreement. In this regard, certain international attempts with an aim to establish an international accord and legislation with respect to competent courts for transactions realized on the Internet have been indicated in this dissertation. 84
- Published
- 2003
44. Bilgi teknolojileri ve bilgi toplumu içinde eğitimin önemi Türkiye'de eğitim politikaları ve AR-GE
- Author
-
Aydinus, Funda, Şanlı, Cemal, and Diğer
- Subjects
Technology ,Information society ,Economics ,Research-development ,Eğitim ve Öğretim ,Education and Training ,Technological developments ,Information technology ,Ekonomi ,Education - Abstract
oz Ülkemizin, gelişen ve ilerleyen yapısı içerisinde ve dünyada oluşan bütün gelişmelerin ışığında bilgi toplumu seviyesine gelebilen dünya devletleri arasında yerini alabilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede bilgi toplumunun zeminini hazırlayan eğitime de gerekli önemin ve hassasiyetin gösterilmesi şarttır. Bilgi toplumunun öncüleri olan dünya devletleri içerisinde yerimizi alabilmemiz, bilgi toplumunu oluşturan temel faktörleri benimsemekle sağlanacaktır. Genç, dinamik bir nüfus potansiyeline sahip ülkemizde fertlere her türlü eğitim imkanı sunulması ile, bilgi toplumuna geçiş süreci hızlanacaktır. Toplumun genç ve dinamik yapışım oluşturan bu kitlenin, devletin bütün imkanları ölçüsünde iyi şartlar altında güçlü bir eğitim sürecinden geçirilerek yetiştirilmesi toplumun geleceğinde de belirgin bir rol oynayacaktır. Çok hızlı değişen şartlara uyum sağlayabilmek için eğitim sistemin ciddi ve köklü dönüşümlere ihtiyacı vardır. Bu anlamda gerçekleştirilmesi gereken reform çalışmalarının önemli bir bölümünü, eğitimde yeni teleolojilerinin kullanılması zorunluluğu oluşturmaktadır. -Bu yeni ve ileri toplum yapısı içerisinde bilgi teknolojilerinin ne denli önemli olduğu ve teknolojik alt yapının muhakkak sağlam temeller üzerine kurulmasının kaçınılmaz olduğu görülmektedir ABSTRACT With its developing and progressing structure and in light of all developments in the world, our country should find its place among the world countries who are in the level of information society. Within this framework, education should be given the necessary importance and sensitivity as it prepares the rounds for the information society. Our position among the world nations pioneering the information society depends on adapting the basic factors of the information society. Providing the young and dynamic population with enough education facilities will speed up the process of transition to the information society. Education of these masses, which form the young and dynamic structure of the country, under good conditions within the limits of the state will be an important determinant in the future of the country. The education system needs serious and radical transformations to adapt to the changing conditions.the necessity to use new technologies in education costitutes an important part of these reforms. Within this new and advanced society structure, it is clearly seen how important the information technologies are and that it is inevitable to establish the technological infrastructure on a strong basis. oz Ülkemizin, gelişen ve ilerleyen yapısı içerisinde ve dünyada oluşan bütün gelişmelerin ışığında bilgi toplumu seviyesine gelebilen dünya devletleri arasında yerini alabilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede bilgi toplumunun zeminini hazırlayan eğitime de gerekli önemin ve hassasiyetin gösterilmesi şarttır. Bilgi toplumunun öncüleri olan dünya devletleri içerisinde yerimizi alabilmemiz, bilgi toplumunu oluşturan temel faktörleri benimsemekle sağlanacaktır. Genç, dinamik bir nüfus potansiyeline sahip ülkemizde fertlere her türlü eğitim imkanı sunulması ile, bilgi toplumuna geçiş süreci hızlanacaktır. Toplumun genç ve dinamik yapışım oluşturan bu kitlenin, devletin bütün imkanları ölçüsünde iyi şartlar altında güçlü bir eğitim sürecinden geçirilerek yetiştirilmesi toplumun geleceğinde de belirgin bir rol oynayacaktır. Çok hızlı değişen şartlara uyum sağlayabilmek için eğitim sistemin ciddi ve köklü dönüşümlere ihtiyacı vardır. Bu anlamda gerçekleştirilmesi gereken reform çalışmalarının önemli bir bölümünü, eğitimde yeni teleolojilerinin kullanılması zorunluluğu oluşturmaktadır. -Bu yeni ve ileri toplum yapısı içerisinde bilgi teknolojilerinin ne denli önemli olduğu ve teknolojik alt yapının muhakkak sağlam temeller üzerine kurulmasının kaçınılmaz olduğu görülmektedir ABSTRACT With its developing and progressing structure and in light of all developments in the world, our country should find its place among the world countries who are in the level of information society. Within this framework, education should be given the necessary importance and sensitivity as it prepares the rounds for the information society. Our position among the world nations pioneering the information society depends on adapting the basic factors of the information society. Providing the young and dynamic population with enough education facilities will speed up the process of transition to the information society. Education of these masses, which form the young and dynamic structure of the country, under good conditions within the limits of the state will be an important determinant in the future of the country. The education system needs serious and radical transformations to adapt to the changing conditions.the necessity to use new technologies in education costitutes an important part of these reforms. Within this new and advanced society structure, it is clearly seen how important the information technologies are and that it is inevitable to establish the technological infrastructure on a strong basis. 198
- Published
- 2003
45. Avrupa Birliği'nde ve Türkiye'de turizm yatırım teşviki uygulamaları ve ekonomik sonuçları
- Author
-
Emiroğlu, Ahmet Emir, Şanlı, Cemal, and Turizm İşletmeciliği Anabilim Dalı
- Subjects
Turizm ,Turkey ,Economic effect ,Incentives ,Investment incentives ,European Union ,Tourism - Abstract
oz Bütün ülkelerin özellikle de gelişmekte olan ülkelerin temel amacı, mal ve hizmet üretimini arttırarak refah seviyesini yükseltmektir. Bu nedenle, üretim ve ihracatın arzulanan noktaya gelmesi için girişilen kalkınma çabalan bu ülkeleri başta sanayi yatırımı, ihracat ve turizm olmak üzere birçok alanda teşvik politikaları uygulamaya yöneltmiştir. Türkiye'de görev yapan hükümetler yıllardan beri sınai, tarımsal, turistik ve kültürel niteliklerdeki yatırımları teşvik etmek amacıyla kanun, kararname ve tebliğler ile çok çeşitli düzenlemeler yapmakta ve bunlar büyük hacim tutmaktadır. Bu teşvikleri vergisel teşvikler ve vergi dışı teşvikler (krediyle ilgi'i olanlar) şeklinde iki ana grupta toplamak mümkün dür.Türkiye de ilk ciddi devlet teşviki uygulaması, Osmanlı İmparatoriuğu'nun son döneminde çıkarılan 14.12.1913 tarihli Teşvik-i Sanayi Kanunu Muvakkiti Yasası ile başlamıştır. Bu yasayla, l.OOO.-TL'yi geçen ve en az 5 beygir motor gücü kullanan sanayi kuruluşlarına makine donanım ile ham ve yardımcı madde alımında gümrük vergisi muafiyeti sağlanmıştır. 2003 yılında 90 yılını tamamlayacak olan ülkemiz teşvik sistemine başlangıç teşkil eden bu ilk yasayı, günün ekonomik koşullarına göre çok sayıda mevzuat değişikliği ve yeni düzenlemeler izlemiştir. Turizm ise, döviz ve istihdam özelliği ile ekonomik, insanların dinlenme ihtiyacını karşılayan ve farklı kültürleri bir araya getiren özelliği ile sosyo-kültürel, ortaya çıkardığı kaynak kullanımı talepleriyle çevreyi etkileyen, diğer sektörlere ise lokomotif etkisi oluşturan çok yönlü bir faaliyettir. 2000 yılında, dünya da turist sayısı 697.000.000., turizm gelirleri 477 milyar dolar olmuştur. Türkiye'ye ise 2000 yılında 10.4 milyon turist gelmiş, 7,6 milyar dolarlık bir gelir elde edilmiş ve 568.000 yatak kapasitesine ulaşılmıştır. Bu kadar büyük bir pazardan Türkiye'nin payını arttırmak için hükümetler, gerek teşvikler ile gerekse yatırımlarda devlet yardımları ve fon tahsisleri ile yıllarca sektör için çalışmış ve halen çalışmaktadır. Bu çalışma ile özellikle Türkiye'de son zamanlarda değişikliğe uğrayan yatırım teşvik kararnamesi kapsamında 11!turizm yatırım teşviklerinin sektöre ve ekonomiye olan etkileri, bunun yanında Avrupa Birliği ve rekabet gücü yüksek komşu ülkelerde uygulanan örnekleri inceleme konusu yapılmıştır. ABSTRACT The main goal of all countries, particularly of developing countries, is to increase the production of goods and services, thereby raising the level of welfare. Thus, develepment efforts set about to bring the production and exports to the desired level have led these countries to implement incentive policy and programs in many sectors, foremost in industrial investments, exports and tourism. Turkish governments are for years making various arrengements in the form of laws, decrees and communiques order to encourage industrial, agricultural, tourism and cultural investments, and these incentives take up a considerable volume. It is possible to analyze these in two main grops, tax-based incentives and off-tax incentives (loan-based incentives). The first government incentive practice in Turkey has begun with the Interim Law of Encouragement of Industry dated 14.12.1913 enacted in the late period of the Ottoman Empire. This law allowed duty tax exemption in purchasing machinery, equipment and raw materials with a value exeeding 1.000.-TL for industrial enterprises using energy of at least 5 hp. This first law that constitutes the beginning of our country's incentive system that will complete its 90th year in 2003 was followed by many amendments in regulations and numerous new arrengments made in accordence with the economical conditions of the day. IV turizm yatırım teşviklerinin sektöre ve ekonomiye olan etkileri, bunun yanında Avrupa Birliği ve rekabet gücü yüksek komşu ülkelerde uygulanan örnekleri inceleme konusu yapılmıştır. ABSTRACT The main goal of all countries, particularly of developing countries, is to increase the production of goods and services, thereby raising the level of welfare. Thus, develepment efforts set about to bring the production and exports to the desired level have led these countries to implement incentive policy and programs in many sectors, foremost in industrial investments, exports and tourism. Turkish governments are for years making various arrengements in the form of laws, decrees and communiques order to encourage industrial, agricultural, tourism and cultural investments, and these incentives take up a considerable volume. It is possible to analyze these in two main grops, tax-based incentives and off-tax incentives (loan-based incentives). The first government incentive practice in Turkey has begun with the Interim Law of Encouragement of Industry dated 14.12.1913 enacted in the late period of the Ottoman Empire. This law allowed duty tax exemption in purchasing machinery, equipment and raw materials with a value exeeding 1.000.-TL for industrial enterprises using energy of at least 5 hp. This first law that constitutes the beginning of our country's incentive system that will complete its 90th year in 2003 was followed by many amendments in regulations and numerous new arrengments made in accordence with the economical conditions of the day. IVAs for tourism, characterized by the attraction of foreign exchange and creation of employment, is a versatile activity with its nature meeting the vacation needs of people and bringing different cultures together, that affects its vicinity with demands for utilization of resources, and that becomes a locomotive sector for other sectors. In the year 2000, number of tourists worldwide was 697.000.000 and tourism incomes amounted to 477 bilion dollars. As for Turkey, she has attracted 10.4 million tourists in 2000 making an income of 7.6 billion dollars and increasing the capacity of beds up to 568.000. Governments have worked for years and are still working to increase Turkey's share of this big pie both through incentives, and government contributions and fund allocations in investments. This study focuses on the effects of tourism investment incentives within the scope of investment incentive decree -that has lately undergone some amendments- to the sector and domestic economy emphasizing mode! practices in the European Union and in neighbouring countries with strong competitive power. 129
- Published
- 2002
46. Teknolojik gelişmelerin sosyo - ekonomik dönüşümü sağlamasında devletin öncü rolü
- Author
-
Özbülbül, Murat Hakan, Şanlı, Cemal, and Diğer
- Subjects
Technology ,State policies ,Bilim ve Teknoloji ,Information society ,Economics ,Research-development ,Science ,Industrial revolution ,Technological developments ,Ekonomi ,Science and Technology - Abstract
oz İnsanlık günümüze değin birbirini izleyen ve kendisini ekonomik, sosyal, politik ve kültürel alanlarda değiştiren üç dönüşüm süreci yaşamıştır. İnsan geliştirdiği teknikler ve aletler ile toprağı işlemiş böylece ilk dönüşüm süreci olan tarım toplumunu ortaya çıkmıştır. İkinci dönüşüm; buhar makinesinin icadıyla başlayıp, kütlesel üretimi, fabrika sistemini, ücretli emeği, sabit sermaye teçhizatını, enerji ve bilime dayalı sermayeyi ortaya çıkartan sanayi devrimi ile gerçekleşmiştir. Sanayi devrimini yaratan teknolojilerin ekonomik alanda kullanılmasıyla oluşan yeni sosyal yapı ise sanayi toplumu olarak adlandırılmıştır. İçinde yaşadığımız zaman diliminde süren dönüşüm süreci ise bizi bilgi toplumuna doğru götürmektedir. Bilginin bir üretim faktörü haline geldiği, jenerik teknolojilerin çağı belirlediği bu yapıda teknoloji üretmek ve geliştirmek ön koşul haline gelmiştir. Bu nedenle teknoloji geliştirmeye yönelik bilimsel-teknolojik araştırmalar olağanüstü önem kazanmıştır. Günümüzde bilim üretimi tesadüflere dayalı olmaktan çıkmış bir sistem içinde, hedefe yönelik, planlı çalışma gerektiren ARGE faaliyetleri ile meydana getirilmektedir. Artık bu yaşamsal konuda devlet; bilim-teknoloji politikasının saptanması, öncelikli ARGE alanlarının belirlenmesi, girişimcilerin belirlenen doğrultuda yönlendirilmesi ve desteklenmesi, kaynak yaratılması, özel sektörün girmediği alanlarda faaliyet göstermesi ile müdahaleci olarak ekonomik hayatın içindedir. IV ABSTRACT Till today, humanity lives 3 kinds of returning time which make changes in economy, social, policy and cultural. Human worked on earth with the improved technical and tools which becomes our first time returning as an agriculture community. Second time, returning began with the invention of steam machine which means production, manufacturing, labour, fixed capital, energy and capital of sience that builds up industrial period. New social team was called as industrial community by using all technics that builds up undustrial period in economy. Our living time pushes us to a knowledge community nowadays. As the sience becomes the fact of production and generic tecnology points out our time, our first and important aim should be producing and improving the technology. Because of this aim, all scientific and technical researchs gain extra ordinary importance for improving. Today production of sience are not made by chance, but work with system and plan by the actions of R&D. Well now today goverment interferes in economy life by actions such as building up sience-technology policy, finding the first R&D areas, making the direction to enterprices and supporting, finding sources, and acting in the areas that there is no private enterprises. if 135
- Published
- 2002
47. Gelişen piyasalarda finansal krizler; örnek ülke Arjantin-Türkiye
- Author
-
Deniz, Güniz, Şanlı, Cemal, and Diğer
- Subjects
Turkey ,Economics ,Economic crisis ,Argentina ,Financial crisis ,Ekonomi ,Crisis ,Developing countries - Abstract
ÖZ Finansal krizlerin ne zaman olacağını, kimleri etkileyeceğini, ne kadar büyük olacağını, ne zaman etkilerinin geçeceğini tahmin etmeyi kim istemezdi ki? Bir ülkenin ekonomik göstergelerine tıpkı bir arabanın göstergelerine bakıp ne zaman arızalanacağını bilmek sadece geleceği görmek isteyen hayalperestlerin değil, dünya tarihindeki büyük ekonomistlerin de ilgisini çekmiştir. Araştırmaların sebebi; ister peşinde koşulan bir ülkenin kaderinin kurtarılması kadar ağır bir sorumluluk ister her bilim dalında olduğu gibi ekonomi biliminde de insanoğlunun keşfetmeyi düşlediği sihirli ahengi çözmek olsun, bu konuda Keynes, Marshall, Fisher, Kindleberger gibi bir çok bilim adamının çalışmaları bulunmaktadır.Bu çalışmaların ortak amacı yaşanan krizler karşısında olanları anlayabilmek, gelecekte olabilecekler hakkında fikir yürütebilmek için kullanılabilecek teoriler yaratmaktır. Yirmi birinci yüzyılın ilk yıllarım yaşarken yalan geçmişte dünyanın yaşadığı Arjantin krizi gibi birçok beklenilmeyen kriz, aslında henüz finansal krizlerin düşünüldüğünden daha az anlaşıldığını göstermiştir. Ülkemizin son yıllarda yaşadığı ekonomik sıkıntılar finansal kriz teorilerinin ülkemize uygulanmasını, gelecekte yaşayabileceğimiz sıkıntıların tahmin edilmesinin beklentisini gündeme getirmiştir. Ülkemizin gelecekteki ekonomik durumunun tahmin edilmesinde, yaşanmış olayların deney olarak kullanılmasından yola çıkarak, Arjantin örneği sıkça kullanılmıştır. Bir sonuca varmadan önce, Arjantin'in birçok ekonomik göstergesinin ülkemizin göstergeleriyle benzer olduğunu ancak arada yine de önemli farkların bulunduğunu hatırlamalıyız. Bunu söyledikten sonra Arjantin örneğinin incelenmesi ve buradan çıkartılacak derslerin ileriki tecrübelerde kullanılması önem taşımaktadır. Çalışmamız, yukarıda anlatılan gerçekleri göz önünde bulundurarak, kamuoyunda sıkça tartışılan Arjantin ve Türkiye'nin yaşadığı krizlerin benzerliklerini ve farklılıklarını anlatıp, doğru dersleri çıkarmamız için yol göstermektedir. ABSTRACT Who would not want to know when a financial crisis will occur, who will be effected, how big it's going to be, when will it's effects wear off? Observing a country's economical indicators just like looking at tile dashboard of a car and guessing when something is about to go wrong is not only the dream of many people but also the dream of many scientists. The reason behind many economical research regarding financial crisis could be the heavy burden of saving a nation facing great economic difficulties or simply as a result of the ultimate goal of science, discovering the natural harmony governing our world, in this case the dynamics of economics. No matter what the driving force is, many great economists like Keynes, Marshall, Fisher and Kindleberger contributed to the subject with their valuable work. The common aim of these studies is to gather enough understanding about the crisis in order to be able to create a theory in order to forecast future crisis. The financial crisis that occurred in late 1990's like the one in Argentina showed economists that our knowledge and understanding about financial crisis is a lot less that we think it is. Due to the financial difficulties that Turkey is going through in the last couple of years, many crisis scenarios about Turkey, based on financial crisis theories, are being discussed and studied. Past experience in Argentina is commonly referred to when forecasts are made regarding Turkey's economic outlook. Before jumping to any conclusions we should point out that although many economic indicators of Argentina and Turkey are similar, many are not. After noting this we can confidently say that any lessons learned from Argentina can be updated to our knowledge about financial crisis and used when studying Turkey. This paper discusses the similarities and differences between the crisis in Argentina and Turkey and helps us to draw correct conclusion from both experiences. iii ÖZ Finansal krizlerin ne zaman olacağını, kimleri etkileyeceğini, ne kadar büyük olacağını, ne zaman etkilerinin geçeceğini tahmin etmeyi kim istemezdi ki? Bir ülkenin ekonomik göstergelerine tıpkı bir arabanın göstergelerine bakıp ne zaman arızalanacağını bilmek sadece geleceği görmek isteyen hayalperestlerin değil, dünya tarihindeki büyük ekonomistlerin de ilgisini çekmiştir. Araştırmaların sebebi; ister peşinde koşulan bir ülkenin kaderinin kurtarılması kadar ağır bir sorumluluk ister her bilim dalında olduğu gibi ekonomi biliminde de insanoğlunun keşfetmeyi düşlediği sihirli ahengi çözmek olsun, bu konuda Keynes, Marshall, Fisher, Kindleberger gibi bir çok bilim adamının çalışmaları bulunmaktadır.Bu çalışmaların ortak amacı yaşanan krizler karşısında olanları anlayabilmek, gelecekte olabilecekler hakkında fikir yürütebilmek için kullanılabilecek teoriler yaratmaktır. Yirmi birinci yüzyılın ilk yıllarım yaşarken yalan geçmişte dünyanın yaşadığı Arjantin krizi gibi birçok beklenilmeyen kriz, aslında henüz finansal krizlerin düşünüldüğünden daha az anlaşıldığını göstermiştir. Ülkemizin son yıllarda yaşadığı ekonomik sıkıntılar finansal kriz teorilerinin ülkemize uygulanmasını, gelecekte yaşayabileceğimiz sıkıntıların tahmin edilmesinin beklentisini gündeme getirmiştir. Ülkemizin gelecekteki ekonomik durumunun tahmin edilmesinde, yaşanmış olayların deney olarak kullanılmasından yola çıkarak, Arjantin örneği sıkça kullanılmıştır. Bir sonuca varmadan önce, Arjantin'in birçok ekonomik göstergesinin ülkemizin göstergeleriyle benzer olduğunu ancak arada yine de önemli farkların bulunduğunu hatırlamalıyız. Bunu söyledikten sonra Arjantin örneğinin incelenmesi ve buradan çıkartılacak derslerin ileriki tecrübelerde kullanılması önem taşımaktadır. Çalışmamız, yukarıda anlatılan gerçekleri göz önünde bulundurarak, kamuoyunda sıkça tartışılan Arjantin ve Türkiye'nin yaşadığı krizlerin benzerliklerini ve farklılıklarını anlatıp, doğru dersleri çıkarmamız için yol göstermektedir. ABSTRACT Who would not want to know when a financial crisis will occur, who will be effected, how big it's going to be, when will it's effects wear off? Observing a country's economical indicators just like looking at tile dashboard of a car and guessing when something is about to go wrong is not only the dream of many people but also the dream of many scientists. The reason behind many economical research regarding financial crisis could be the heavy burden of saving a nation facing great economic difficulties or simply as a result of the ultimate goal of science, discovering the natural harmony governing our world, in this case the dynamics of economics. No matter what the driving force is, many great economists like Keynes, Marshall, Fisher and Kindleberger contributed to the subject with their valuable work. The common aim of these studies is to gather enough understanding about the crisis in order to be able to create a theory in order to forecast future crisis. The financial crisis that occurred in late 1990's like the one in Argentina showed economists that our knowledge and understanding about financial crisis is a lot less that we think it is. Due to the financial difficulties that Turkey is going through in the last couple of years, many crisis scenarios about Turkey, based on financial crisis theories, are being discussed and studied. Past experience in Argentina is commonly referred to when forecasts are made regarding Turkey's economic outlook. Before jumping to any conclusions we should point out that although many economic indicators of Argentina and Turkey are similar, many are not. After noting this we can confidently say that any lessons learned from Argentina can be updated to our knowledge about financial crisis and used when studying Turkey. This paper discusses the similarities and differences between the crisis in Argentina and Turkey and helps us to draw correct conclusion from both experiences. iii 142
- Published
- 2002
48. Alman Hukukunda ihtarlı basit dava usulü (Mahnverfahren) çerçevesinde verilen kararların Türk Hukukunda tanınması ve tenfizi
- Author
-
Esen, Emre, Şanlı, Cemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Turkish Law ,Recognition ,Law courts ,Court decisions ,Judicial decisions ,Awards rendered in accordance ,German Law ,Law ,Decision making ,Enforcement - Abstract
öz Çalışmamızda, Alman Hukukunda, Mahnverfahren ismini taşıyan ve `İhtarlı Basit Dava Usulü` olarak adlandırdığımız yargılama usulü çerçevesinde verilen mahkeme kararlarının, Türk hukukunda tanınması ve tenfizinin mümkün olup olmadığı sorusuna cevap bulmaya çalıştık. Yöntem olarak öncelikle, Türk hukukunun tanıma ve tenfiz şartlarına uygunluğunu inceleyeceğimiz ihtarlı basit dava usulünü ayrıntılı biçimde ortaya koymaya çalıştık. Daha sonra, Türk hukukunda yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi meselesini genel olarak ele aldık. Son olarak da, ilk bölümde anlattığımız yargılama sisteminin, ikinci bölümde ele aldığımız şartlara ne derece uyduğunu ve bu uygunluğun bizi, anılan kararların tanınma ve tenfizine götürüp götürmeyeceğini incelemeye çalıştık. Sonuç olarak ise, bahsedilen kararların Türk hukukunda tanınması ve tenfizinin mümkün olduğu kanaatine ulaştık. ABSTRACT İn this study, we tried to give an answer to the question, is the recognition and enforcement of the awards of German Courts given through a special jurisdiction of German law, Mahnverfahren, possible in Turkey. Due to the method used, first of all we tried to give the details of Mahnverfahren. Then, we tried to give a general view about Turkish law on recognition and enforcement of foreign awards. And at last, we tried to examine the possibility for the awards given by German courts through Mahnverfahren to be recognised and enforced in Turkey. As a conclusion; we think that it is possible for those awards to be recognised and enforced in Turkey. in öz Çalışmamızda, Alman Hukukunda, Mahnverfahren ismini taşıyan ve `İhtarlı Basit Dava Usulü` olarak adlandırdığımız yargılama usulü çerçevesinde verilen mahkeme kararlarının, Türk hukukunda tanınması ve tenfizinin mümkün olup olmadığı sorusuna cevap bulmaya çalıştık. Yöntem olarak öncelikle, Türk hukukunun tanıma ve tenfiz şartlarına uygunluğunu inceleyeceğimiz ihtarlı basit dava usulünü ayrıntılı biçimde ortaya koymaya çalıştık. Daha sonra, Türk hukukunda yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi meselesini genel olarak ele aldık. Son olarak da, ilk bölümde anlattığımız yargılama sisteminin, ikinci bölümde ele aldığımız şartlara ne derece uyduğunu ve bu uygunluğun bizi, anılan kararların tanınma ve tenfizine götürüp götürmeyeceğini incelemeye çalıştık. Sonuç olarak ise, bahsedilen kararların Türk hukukunda tanınması ve tenfizinin mümkün olduğu kanaatine ulaştık. ABSTRACT İn this study, we tried to give an answer to the question, is the recognition and enforcement of the awards of German Courts given through a special jurisdiction of German law, Mahnverfahren, possible in Turkey. Due to the method used, first of all we tried to give the details of Mahnverfahren. Then, we tried to give a general view about Turkish law on recognition and enforcement of foreign awards. And at last, we tried to examine the possibility for the awards given by German courts through Mahnverfahren to be recognised and enforced in Turkey. As a conclusion; we think that it is possible for those awards to be recognised and enforced in Turkey. in 89
- Published
- 2002
49. Küreselleşme sürecinde doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve Türkiyedeki gelişimi
- Author
-
Akiş, Elife, Şanlı, Cemal, and Diğer
- Subjects
Economic effect ,Turkey ,Economics ,Ekonomi ,Investments ,Globalization ,Foreign direct investments ,Foreign capital investments - Abstract
ÖZ Küreselleşmeyle birlikte, önemli ölçüde dünyanın ekonomik yapısı da değişmiştir. Belli sınırlar içinde kalmayan ve maksimum kar yönünde hareket eden sermaye için, artık ulusal sınırlar önemini kaybetmiştir. Kaynak yetersizliği içinde olan Gelişmekte Olan Ülkeler, 1990'lı yılların başlarından itibaren bu durumu fark ederek, Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımını ülkelerine çekebilmek için mücadele etmektedirler. Çünkü, portföy yatırımı olarak belirttiğimiz kısa vadeli sermaye hareketlerinin ülke ekonomilerini bir anda krize soktuğu birçok ülke deneyimiyle kanıtlanmıştır. Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları, ülkelerin sermaye açığını kapatmakla birlikte, ülkeye yeni teknolojiler kazandırmakta, know-how getirmekte ve ülke içinde sağlıklı bir rekabet ortamı yaratmaktadır. Bu çalışmada Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının ülke ekonomilerine katkıları, ülkeye gelme ve gelmeme koşullan ve Türkiye'deki mevcut durum ele alınarak değerlendirilmiştir. ABSTRACT The economics structure has massively changed parallel to the globalization. Today national orders lost importance for the capital which is acting towards maximum profit. The developing countries who lack capital forces, by realizing this situation in the early 1990's. Began making effort in order to attract Foreign Direct Investment their countries. Because, that the short term capital investment which was mentioned as portfolio investment rush economies into sudden crisis was proven by the experiences of several countries. Besides closing negative capital gap, the Foreign Direct Investments also bring new technologies and know-how to the country and provide healthy conpetition field in countries. In this study the benefits of Foreign Direct Investments positive effect, their conditions of getting in the country and the current situation in Turkey have been observed and appraised accordingly. Ill ÖZ Küreselleşmeyle birlikte, önemli ölçüde dünyanın ekonomik yapısı da değişmiştir. Belli sınırlar içinde kalmayan ve maksimum kar yönünde hareket eden sermaye için, artık ulusal sınırlar önemini kaybetmiştir. Kaynak yetersizliği içinde olan Gelişmekte Olan Ülkeler, 1990'lı yılların başlarından itibaren bu durumu fark ederek, Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımını ülkelerine çekebilmek için mücadele etmektedirler. Çünkü, portföy yatırımı olarak belirttiğimiz kısa vadeli sermaye hareketlerinin ülke ekonomilerini bir anda krize soktuğu birçok ülke deneyimiyle kanıtlanmıştır. Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları, ülkelerin sermaye açığını kapatmakla birlikte, ülkeye yeni teknolojiler kazandırmakta, know-how getirmekte ve ülke içinde sağlıklı bir rekabet ortamı yaratmaktadır. Bu çalışmada Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının ülke ekonomilerine katkıları, ülkeye gelme ve gelmeme koşullan ve Türkiye'deki mevcut durum ele alınarak değerlendirilmiştir. ABSTRACT The economics structure has massively changed parallel to the globalization. Today national orders lost importance for the capital which is acting towards maximum profit. The developing countries who lack capital forces, by realizing this situation in the early 1990's. Began making effort in order to attract Foreign Direct Investment their countries. Because, that the short term capital investment which was mentioned as portfolio investment rush economies into sudden crisis was proven by the experiences of several countries. Besides closing negative capital gap, the Foreign Direct Investments also bring new technologies and know-how to the country and provide healthy conpetition field in countries. In this study the benefits of Foreign Direct Investments positive effect, their conditions of getting in the country and the current situation in Turkey have been observed and appraised accordingly. Ill 133
- Published
- 2002
50. Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının Türkiye'nin makroekonomik performansına etkileri ve AB kriterlerine uyumdaki rolü
- Author
-
Kaymakçi, Oğuz, Şanlı, Cemal, and Diğer
- Subjects
Turkey ,Economics ,European Union ,Ekonomi ,Macroeconomy ,Investments ,Economic performance ,Foreign capital investments - Abstract
oz Doğrudan yabancı sermaye yatırımları (DYS) geçmişte yatırımı kabul eden ülke için bazı çekincelerle kabul edilirken, günümüzde bu tip bir yatırım girişini sağlamak için adeta bir yarış vardır. Bu durumun altmda çağımızın gelişmiş devletlerinden olan Fransa, İngiltere, İsviçre gibi ülkelerde DYS'nin endüstriyel gelişime olan katkılarının yadsınamayacak bir önemi vardır. Bu ve benzeri ülkeler gelişmişlik çıtasının daha yüksek düzeye ulaştırılmasında DYS'nin pozitif ve hızlandırıcı etkilerinden önemli ölçüde faydalanmışlardır. DYS yatırımlarının artışındaki ana sebebin arkasında ise; küreselleşme ve 20. yüzyılın II. Yarısından itibaren hızlanarak artan entegrasyon hareketleri (özellikle AB) yatmaktadır. Ülkemiz diğer GOÜ'lerle birlikte hızla kalkınma arayışları içindedir. Bu yönüyle Türkiye'nin 21. yüzyılda hazır bir ülke görünümü sergileyebilmesi için en önemli adım kanaatimizce AB vizesinin alınmasıdır. Bunun için de gerekli olan en temel kaynak DYS yatırımlarıdır. Zira bu yatırım tipi ile ülke ihtiyacı olan kaynağa en ucuz ve etkili yoldan sahip olmaktadır. Bu konudaki en canlı örnekler tezin son bölümünde yer alan İspanya ve Portekiz'dir. Çalışmada ana vurgu, DYS'nin ülke ekonomisinin performansım canlandırıcı bir etki sağlayarak AB 'ye adaylık şartı olan `Kopenhag Kriterleri`ne ulaşılması konusunda anahtar rolü teşkil ettiği yönündedir. m ABSTRACT In the past, foreign direct investments (FDI) were accepted risky by the country which accepted FDI but today there is a race to provide this kind of investment entry. Under this situation in some developed, countries like France, England and Switzerland FDFs contributions in industrial development are very important and can't be denied in this epoch. Countries like those and the others in the same situation got benifits of FDFs positive and accelerative effects to have higher standarts of developments. The main reason of FDFs increase is globalization and integration movements (especially EU) which have been accelerativly increased from the second half of the 20 century. Our country is struggling to develop rapidly like other developing countries. From this aspect Turkey's the most important step to look a ready country for the 21 st century is to get EU visa. The main source which is necessary to provide this is FDI. Because the type of this investment provide helps the country to have the necessary source by the cheapest the most effective way. The most important samples of this subject which mentioned at the last part of this thesis are Spain and Portugal. The main emphasis, in this study FDI provide an animative effect on the country's economic performance and this constitutes to attain the key role of the candidate stipulation of EU which is known as `Kopenhag Criterions` IV 227
- Published
- 2001
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.