46 results on '"Marmara Üniversitesi"'
Search Results
2. Virtual reality approach in occupational safety training : photovoltaic power systems
- Author
-
Erten, Begüm, Oral, Bülent, Ziya Yakut, Melik, Marmara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İş Güvenliği Anabilim Dalı, and İş Güvenliği Programı Bilim Dalı
- Subjects
VR ,Eğitim ,education ,Solar energy ,Güneş enerjisi ,İş sağlığı ve güvenliği ,Fotovoltaik sistemler ,Occupational health and safety ,Yenilenebilir enerji ,Photovoltaic systems ,Gamification ,Virtual reality ,Oyunlaştırma Renewable energy - Abstract
İŞ GÜVENLİĞİ EĞİTİMLERİNDE SANAL GERÇEKLİK YAKLAŞIMI: FOTOVOLTAİK GÜÇ SİSTEMLERİİklim krizi, küresel ısınma ve enerjide dışa bağımlılık gibi sorunlar yenilenebilir enerji kaynakları ve bu kaynaklar arasında önemli bir yere sahip olan güneş enerji tabanlı fotovoltaik sistemlere yönelimi arttırmaya devam etmektedir. Ancak bu kaynaklara yatırım yapılırken her sektörde olması gerektiği gibi iş sağlığı ve güvenliği konularını dikkate alan ve proaktif yaklaşımı destekleyen bir yapı oluşturulması gerekmektedir. Özellikle geleneksel alışkanlıkların çalışanlar üzerinde yaygın olduğu faaliyetlerde (elektrik işleri, yüksekte çalışma, kişisel koruyucu kullanımı ve benzeri işlerde) davranış değişiklikleri oluşturmak zorlaşmaktadır. Yenilenebilir enerji gibi gelişmekte olan bir sektörde iş kazaları ve meslek hastalıkları artış göstermeden farklı disiplinleri içine alan bu sektörde iş sağlığı ve güvenliği anlayışını temelden ele almak hala mümkündür. Bu çalışmada çalışanlara verilmesi gereken uygulamalı eğitim gereksinimi vurgulanmaktadır. Bu düşünce ile fotovoltaik sistemlerde var olan veya var olabilecek tehlike ve riskler, yapılan araştırmalar genişletilmiş literatür olarak irdelenmiştir. Ardından saha çalışmaları ve ilgili kişiler ile kullanılan sistemin kurulum öncesi ve sonrası olmak üzere karşılaştıkları tehlike ve riskleri önlemede benimsedikleri yöntemler konusunda bilgi alınmıştır. Yapılan araştırmalarda öne çıkan yüksek riskli faaliyetlerden yüksekte çalışma için bir iş senaryosu hazırlanarak oyunlaştırma metodu bileşenlerinin de dikkate alındığı algoritmalar kurulmuştur. Alan tasarımı yapılmış ve temel eğitim kurgusu sanal gerçeklik teknolojisine entegre edilmiştir.Sanal gerçeklik ve oyunlaştırma konularını iş sağlığı ve güvenliğine uygulaması, iş sağlığı ve güvenliği ile fotovoltaik sistemleri birlikte değerlendirilmesi ve eğitimde yenilikçi teknolojileri yenilenebilir enerji sektörüne uyarlayan bakış açısı sunması çalışmanın özgün değerlerini oluşturmaktadır. Bu çalışma, yeşil işler, sürdürülebilirlik, iş sağlığı ve güvenliği, sanal gerçeklik eğitimi konularını bir araya getirerek çok disiplinli araştırmalara özgün bir katkı sunmaktadır. VIRTUAL REALITY APPROACH IN OCCUPATIONAL SAFETY TRAINING: PHOTOVOLTAIC POWER SYSTEMSProblems such as climate crisis, global warming and foreign dependency on energy continue to increase the tendency towards renewable energy sources and solar energy-based photovoltaic systems, which have an important place among these sources. However, while investing in these resources, a structure that takes into account occupational health and safety issues and supports a proactive approach, as it should be in every sector, should be created. It is difficult to create behavioural changes, especially in activities where traditional habits are common among employees electrical work, working at height, use of personal protective equipment, etc.). In a developing sector such as renewable energy, it is still possible to fundamentally address the understanding of occupational health and safety in this sector, which includes different disciplines without increasing occupational accidents and occupational diseases.In this study, the need for practical training that should be given to employees is emphasized. With this idea, existing or potential dangers and risks in photovoltaic systems, researches are examined as an extended literature. Then, information was received about the methods they adopted in preventing the dangers and risks they encountered, both before and after the installation of the system used, with the field studies and the relevant people. In the research, a work scenario was prepared for working at height, one of the high-risk activities, and algorithms were established in which gamification method components were taken into account. The field design has been made and the basic education setup has been integrated into virtual reality technology.The application of virtual reality and gamification to occupational health and safety, the evaluation of occupational health and safety and photovoltaic systems together, and the perspective that adapts innovative technologies in education to the renewable energy sector constitute the original values of the study. This study makes an original contribution to multidisciplinary research by bringing together the topics of green jobs, sustainability, occupational health and safety, and virtual reality education.
- Published
- 2023
3. Müzik eğitimi-öğretimi süreçlerinde müzik kavramları bilgisinin algı üzerinden incelenmesi ve değerlendirilmesi
- Author
-
Yıldız, Ahmet, Özdemir, Mehmet Ali, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı, and Müzik Öğretmenliği Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim – Öğretim ,Art Education ,Algı ,Education ,Fenomenoloji ,Knowledge ,Sanat Eğitimi Perception ,Taklit ,Phenomenology ,Imitation ,Müzik ,Empathy ,Empati ,Music ,Bilgi - Abstract
Bu araştırma; müziği ve eğitim – öğretim süreçlerini bir insan etkinliği olarak ele alarak; bu etkinliklerin keşfini ve ortaya çıkmasını mümkün kılan bedensel unsurların (beyin bölgeleri gibi) ve bu bedensel unsurlarla ilişkili olduğu görülen zihinsel yetilerin (dikkat, irade, anlam gibi) tespitine dayalı işlevsel ilişkilendirmeler üzerinden açıklanmaya çalışmaktadır. Bu anlamda müzik ve eğitim – öğretim; bedensel ve zihinsel unsurlar ve yetilerin mümkün kıldığı “olgular” ve bu olguların aktarılması amacına bağlı oluşmuş “kavramlar” olarak ele alınmıştır. Bu bedensel ve zihinsel unsurlar; “insan doğası ve algısı” temelinde ele alınarak tartışılmıştır.İnsan doğası ve algısı temeline ilişkin elde edilmiş deneysel veriler, nitel araştırma yöntemlerinden olan gömülü teori modeli ile analiz edilirken; sanat ve eğitim felsefelerinin temel çelişkilerini ve bilim – sanat – felsefe arasındaki terminolojik ayrılıklarını ortadan kaldıracak bir bakış açısı sunması amacıyla fenomenoloji felsefesinin (felsefi arka plan) bilgi kabullerine dayalı olarak yapılandırılarak kullanılmıştır.Araştırmanın yöntemi ve felsefi arka planı bu temellerle kurulurken, araştırmanın kapsamı da müzik eğitim öğretiminde kullanılan ve müzik terminolojisine ait temel kavramlara yönelerek, bu terminolojik anlama sahip kavramların olgusal temellerinin nesnel olarak saptanması ile sonuçlandırılmıştır. This research aims to explain music and education as human activities by identifying the physical elements (such as brain regions) that enable the discovery and emergence of these activities, and the mental abilities associated with these physical elements (such as attention, willpower, and signification) through functional correlations. In this sense, music and education are considered as \"concepts\" that have emerged based on the \"facts\" enabled by these physical and mental elements and the purpose of transferring these facts. These physical and mental elements are discussed based on the \"human nature and perception\".Experimental data obtained on the basis of human nature and perception are analyzed using the embedded theory model, which is a qualitative research method, while the phenomenology philosophy (philosophical background) is structured based on knowledge assumptions to provide a perspective that eliminates the basic contradictions of art and education philosophies and terminological differences between science, art, and philosophy.While the method and philosophical background of the research are established on these foundations, the scope of the research is focused on the basic concepts related to music education and terminology, and the objective determination of the factual foundations of concepts that have this terminological meaning.
- Published
- 2023
4. Sosyal bilgiler dersinde medya okuryazarlığı aracılığı ile yurttaş gazeteciliği uygulamaları
- Author
-
Altuntaş, Büşra, Tuncel, Gül, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Anabilim Dalı, and Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Action Research ,Active citizenship ,Sosyal bilgiler öğretmenliği ,Media literacy ,Medya okuryazarlığı ,Aktif vatandaşlık ,Eylem araştırması ,Social studies teaching ,Education ,Yurttaş gazeteciliği ,Citizen journalism ,Aktif yurttaşlık Social studies education ,Sosyal bilgiler eğitimi - Abstract
SOSYAL BİLGİLER DERSİNDE MEDYA OKURYAZARLIĞI ARACILIĞI İLE YURTTAŞ GAZETECİLİĞİ UYGULAMALARI Yurttaş gazeteciliği; katılımcı gazetecilik, görgü tanıklığı gazeteciliği ya da kullanıcının ürettiği içerik şeklinde tanımlanırken her bireyin haber yapabilmesine iletişim ortamına katılabilmesine ve haklarını savunan bilmesine dayanmaktadır. Bu doğrultuda bu araştırmanın amacı medya okuryazarlığı aracılığıyla katılımcı yurttaş yetiştirmektir. Bu amaçla “Sosyal bilgiler dersinde medya okuryazarlığı aracılığıyla yurttaş gazeteciliği uygulamaları nasıl gerçekleştirilir?” sorusu teşkil etmektedir.Bu araştırmada sosyal bilgilerin yurttaş yetiştirme işlevini medya okuryazarlığı aracılığıyla kavrayabilmesi için uygulamaya odaklı olan eylem araştırması deseni kullanılmıştır. Eylem araştırması deseninin türlerinden özgürleştirici / geliştirici / eleştirel model kullanılmış uygulayıcının teorik bilgileri gerçek yaşam pratiklerine aktarması ve uygulayıcılarından geri dönütler alınması hedeflenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu İstanbul ilinin Gaziosmanpaşa ilçesinde, 2021 – 2022 eğitim – öğretim yılında bir devlet ortaokulunda 6, 7 ve 8. Sınıfta okuyan 10 öğrenci oluşturmaktadır. Çalışma grubunun belirlenmesinde gönüllülük esas alınmıştır. Uygulamanın yapıldığı çalışma grubunun sosyo-ekonomik durum açısından orta düzeye sahip olduğu belirlenmiştir. Araştırmada veri toplama araçları olarak kullanılan ön algı ve son algı formları, yurttaş gazeteciliği etkinlikleri, yarı yapılandırılmış görüşme formları ve etkinlik değerlendirme formları içerik analizi kullanılarak yorumlanmıştır. Öğrenciler ile haberleşmek için WhatsApp kurulmuş ve haber paylaşımları için Twitter, İnstagram ve bloglar açılmıştır. 12 hafta süren çalışma da öğrencilerden çevrelerinde gördükleri olayları, durumları haber niteliğine getirip yorumlayarak açılan sosyal medya hesaplarından paylaşım yapmaları istenmiştir.Öğrencilerin yurttaş gazeteciliği ile ilgili algıları araştırma öncesinde ve sonrasında ciddi değişimlere uğradığı izlenmiştir. Öğrencilerin etkinlikleri niteliklerine göre değerlendirilip haber yapılmıştır. Yapılan yarı yapılandırılmış görüşmelerde yurttaş gazeteciliği uygulamalarının öğrenciler üzerinde olumlu etkiler bıraktığı izlenmiş ve hedeflenen sosyal katılım becerileri ve aktif yurttaşlık eğitimi medya okuryazarlığı aracılığıyla gerçekleşmiştir.Anahtar Kelimeler: Yurttaş Gazeteciliği, Medya Okuryazarlığı, Sosyal Bilgiler Eğitimi, Eylem Araştırması CITIZEN JOURNALISM PRACTICES THROUGH MEDIA LITERACY IN SOCIAL STUDIES COURSECitizen journalism; While participatory journalism is defined as eyewitness journalism or user-generated content, it is based on the ability of each individual to make news, participate in the communication environment, and know who defends their rights. In this direction, the aim of this research is to train participatory citizens through media literacy. For this purpose, “How can citizen journalism practices be carried out through media literacy in social studies course?” poses a question.In this research, an action research design, which is practice-oriented, was used in order to understand the civic raising function of social studies through media literacy. Liberating / developer / critical model, one of the types of action research design, was used, and it was aimed to transfer theoretical knowledge to real life practices and to receive feedback from practitioners. The study group of the research consists of 10 students studying in 6th, 7th and 8th grades in a public secondary school in the Gaziosmanpaşa district of Istanbul in the 2021-2022 academic year. The determination of the working group was based on volunteerism. It was determined that the study group, in which the application was made, had a medium level in terms of socio-economic status. Pre-perception and post-perception forms, citizen journalism activities, semi-structured interview forms and activity evaluation forms used as data collection tools in the research were interpreted using content analysis. WhatsApp was established to communicate with students and Twitter, Instagram and blogs were opened for news sharing. In the study, which lasted 12 weeks, students were asked to share the events and situations they saw around them from their social media accounts, by interpreting them as news.It was observed that students' perceptions of citizen journalism underwent serious changes before and after the research. The activities of the students were evaluated according to their qualifications and news was made. In the semi-structured interviews, it was observed that citizen journalism practices had positive effects on students and targeted social participation skills and active citizenship education were realized through media literacy.Keywords: Citizen Journalism, Media Literacy, Social Studies Education, Action Research
- Published
- 2023
5. Franz Boas'ın kültürel rölativizmi ve eğitime etkileri
- Author
-
Türkmen, Esma, Aça, Mehmet, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Türkçe ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalı, and Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bilim Dalı
- Subjects
Cultural relativism ,Kültürel görelilik ,Eğitim. Franz Boas ,Görelilik ,Culture ,Franz Boas ,Kültür ,Relativism ,Education - Abstract
ÖZET Kültür ya da uygarlık, toplumun üyesi olarak, insan türünün öğrendiği, edindiği, bilgi, sanat, gelenek, görenek, görenek ve benzeri yetenek, beceri ve alışkanlıkları içine alan karmaşık bir bütündür (Tylor). Topluma ait öğretileri kapsayan kültür, kendi içinde kabul ve ritüellerden oluşmakla birlikle toplumun yaşayış şekliyle de yeni bir biçim kazanır. Yaşamdan bağımsız incelenmeyen yapısıyla toplumu kucaklayan kültür; toplumlar arasında köprü olmuş yaşam şartlarına bağlı olarak farklılıklar göstermektedir. Kültür kavramı toplumlar arasında birçok ritüeli yaşatmaktadır. Toplumlar bağlı oldukları kültürün birikimi ve coğrafyanın etkisiyle ritüeller arası farklılıklar göstermekte ve kültürel rölativizm olgusunun varlığını ortaya koymaktadır.20. yüzyıl başlarında Franz Boas, “Kültürel Rölativizm” yani görelilik kavramını ortaya koyarak, kültürler arasında farklılıklar olduğunu ve her kültürün biricik olduğunu ortaya koymuştur. Saf ırkın olmadığını savunan Boas, ırkı üst kimlik bağlamında gruplandırmayı daha doğru görmüştür. Kültürel göreliliğin bir gereği olarak her kültür kendi bağlamında incelenmelidir. Birbirleriyle kıyaslanması kültürlerin öğretilerini yok saymak anlamına gelmektedir. Kültürlerin birbirlerine üstün olduğu görüşünün yanlışlığını ortaya koymakla beraber bunun bilimsel bir karşılığının olmadığını da çalışmalarında vurgulamıştır. Adolf Bastian’ın etnografik incelemeleri kapsamında ırklar arasında temel düşünce biçimlerinin benzerliği üzerinde durulmuş; Franz Boas da onun gibi, ırktan bağımsız bir düşünce formunu desteklemiştir. Diğer önemli isim olan Herder ise, folklor araştırmaları bağlamında ‘halk’ kavramını kuramsallaştırmış ve evrensel dilin mümkün olmadığı görüşünü savunmuştur. Herder farklı halklara ait farklı kültür söylemlerinin özgül biçimde değerlendirilmesi gerektiğini, yani kültürel rölativizmi savunmuştur. Görelilik kavramı kültür çerçevesinde incelendiğinde toplumların yaşam tarzlarına saygı duymayı gerektirir ve her kültür biriciktir. Franz Boas kültürel rölativizm kavramını açıklarken geçmişe yaslanmadan eğitimli ve entelektüel bireylerin düşüncelerinin sığ kalacağına da vurgu yapmıştır. Kültürün eğitim işlevi çerçevesinde geçmişteki toplumlar ile modern toplumları bir bütün olarak nitelemektedir. Kültürel görelilik kavramı bir olgu olarak kültürün antropolojik evriminin bir yansımasıdır.Çalışmamızda “Franz Boas’ın Kültürel Rölativizmi ve Eğitime Etkileri” araştırılıp anlam ve işlevleri kültürlerin ortak bakış açıları insan merkeze alınıp incelenerek eleştirel bir bakış açısı sergileyecektir. Amerikan antropoloji biliminin/Kültürel antropolojinin temellerini atan Franz Boas’ın rölativizm kavramını, tek bir olgu üzerinden incelemek yeterli olmayacağı ve kültürlerin kendi bağlamında yorumlanması için yan dallar olan sosyoloji ve psikoloji gibi alanların ortaya attığı görüşler üzerinde de durularak, eğitim sistemi üzerindeki etkileri incelenecektir. Eğitimin kültürleri nasıl etkilediği, toplumların öğretilerini anlama noktasında görelilik kavramının etkileri, saf kimliğin etnografik görüşlerle açıklanabilmesinin mümkün kılınması değerlendirilmiştir. Kültürel rölativizm kavramı çizgisinde yapılan çalışmalarda eksiklik olması ve halkbilimi kuramcılarının görüşlerinin ortaya konması noktasında çalışmamız faydalı olacaktır. ABSTRACTIt is a whole that encompasses all life, such as culture, tradition and customs, which have an impact on every aspect of life. Although the culture, which includes the teachings of a society, consists of acceptance and rituals, it gains a new form with the way the society lives. Culture; differs according to the living conditions that become a bridge between societies. The concept of culture makes many rituals live among societies. Societies show differences between rituals with the effect of the culture and geography to which they belong and reveal the existence of cultural relativism.Franz Boas introduced the concept of \"Cultural Relativity\" and revealed that there are differences between cultures. Arguing that there is no pure race, Boas saw group race as more appropriate in the context of supraracial identity. As a reflection of cultural relativism, each culture should be studied in its own context. To compare them with each other is to ignore the teachings of cultures. While revealing that the perception of culture that is seen as superior to each other is wrong, and emphasizing that this has no scientific equivalent with his own works, Herder theorized the concept of \"people\" and a universal language is not possible. Herder argued that different cultural discourses belonging to different peoples should be treated specially, namely cultural relativism. When the concept of relativity is examined within the framework of culture, it requires respect for the lifestyles of societies and each culture is unique. While explaining the concept of cultural relativism, Franz Boas emphasizes that the thoughts of educated and intellectual individuals will remain shallow without relying on the past, and characterizes past societies and modern societies within the framework of the educational function of society as a whole culture. The concept of cultural relativity is a reflection of the anthropological evolution of culture as a phenomenon. Since it will not be enough to examine the concept of relativism of Franz Boas, who laid the foundations of American anthropology, even if it is a single phenomenon, different cultural approaches will also be used.In our study, Franz Boas's “Cultural Relativity” and its effects on education will be investigated, its meaning and functions will be investigated, and a critical perspective will be displayed by examining the common perspectives of cultures by putting people in the center. Interpreting the views of theorists so that cultures can be interpreted in their own contexts will enable us to develop an unbiased perspective on societies. It will be examined how education affects cultures, whether the concept of relativity should be examined from pure identity point of view at the point of understanding the teachings of societies, or whether it is revealed by teachings in modern and traditional societies in a cultural context enrich our business. Our thesis will shed light on a valuable phenomenon and the lack of studies on the concept of cultural relativism, and will reveal the views of folklore theorists.Key words: Franz Boas, culture, relativism, cultural relativism, education.
- Published
- 2023
6. Educational practices in İzmit province during the reign of Abdulhamid II (1876-1909)
- Author
-
Beşir, Abdülhamit, Engin, Vahdettin, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Anabilim Dalı, and Tarih Öğretmenliği Bilim Dalı
- Subjects
II. Abdülhamid ,Izmit ,İzmit ,Modern Education ,Maarif ,History Education ,Tarih Eğitimi ,Modern Eğitim. II. Abdulhamid ,Education - Abstract
II. Abdülhamid dönemi maarif politikalarını, İzmit sancağı ve ona bağlı diğer idari birimlere olan yansıması üzerinden ele alacak olan ''II. Abdülhamid Dönemi İzmit Sancağında Eğitim-Öğretim Faaliyetleri (1876-1909) '' adlı çalışmada; eğitim, modernleşme, yerel tarih ve tarih öğretimi kavramları irdelenecektir. Bu araştırmanın amacı aynı zamanda Türk eğitim modernleşmesi hareketlerinin taşra idari birimlerine olan tesirini, dönemin eğitim politikalarının İzmit sancağı ve ona bağlı idari birimlerin sosyo-kültürel yapısına olan etkisini inceleyip yerel tarih araştırmalarının tarih eğitimindeki konumunu irdelemektir.Bu genel amaç kapsamında araştırmanın temel problemleri şunlardır:1. II. Abdülhamid dönemi eğitim politikalarının İzmit sancağına yansıması nasıl olmuştur?2.İzmit Sancağında açılan okullar ve bu okulların eğitim-öğretim faaliyetleri nelerdir?3.Yerel tarih, tarih eğitimi ve eğitim tarihi bağlamında II. Abdülhamid dönemi İzmit sancağı nasıl değerlendirilebilir?Bu çalışmanın önemi; ''II. Abdülhamid Dönemi'nde İzmit Sancağında Eğitim-Öğretim Faaliyetleri (1876-1909)'' başlıklı tezde bir idari bölge üzerinden tarih eğitimi, yerel tarih ve eğitim tarihi kavramlarının belli bir dönemdeki izleri, yansımaları ve toplumsal değişime olan etkisi incelenecektir. Böylece II. Abdülhamid dönemi eğitim-öğretim faaliyetleri bir dönem üzerinden analiz edilmeye çalışılacaktır.İzmit sancağı, 1876-1925 yılları arasında ufak bazı değişikliklerle hiçbir vilayete bağlı olmadan müstakil bir sancak olarak varlığını sürdürmüştür. Bölge; merkeze yakınlığı, payitaht ile Anadolu vilayetleri arasındaki ulaşım güzergahında oluşu, stratejik konumu ve körfez gibi coğrafi bir değere sahip olmasıyla dönem içerisinde bir hayli değer kazanmıştır. İzmit sancağı bu yönleriyle merkezi idare tarafında önemli görülmüştür. İdari, iktisadi ve eğitim alanındaki pek çok öncü uygulama merkeze uzak idari birimlere kıyasla ilk burada tatbik edilmiştir. Bu gibi sebeplerden ötürü Osmanlı eğitim modernleşmesi sürecinde de İzmit sancağı bu avantajlarından yararlanmış ve Osmanlı coğrafyasında modern eğitim kurumları olan ibtidai, rüştiye, idadi gibi müesseselerin kuruluşu yine merkeze yakın olan bu bölgede olmuştur. Ayrıca II. Abdülhamid döneminde İzmit sancağı ve ona bağlı birimlerde inşa edilen okulların bir kısmı günümüzde ayakta olup halen aktif olarak eğitim- öğretim faaliyetlerinde kullanılmaktadır.Bu çalışmanın yöntemi;''II. Abdülhamid Dönemi'nde İzmit Sancağında Eğitim- Öğretim Faaliyetleri (1876-1909)'' adlı çalışma tarihsel araştırma yöntemiyle kaleme alınacaktır. Bilimsel araştırma türlerinden birisi olan yöntem belli bir geçmiş olayın günümüze etkilerini incelemek amacıyla kullanılmaktadır. Bu yöntem ile eğitim tarihi alanında yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen veriler günümüzdeki ve gelecekteki eğitime perspektif kazandırması itibariyle büyük öneme haizdir.Ayrıca bu araştırma tarihsel bir dönemi kapsadığı için betimsel bir çalışmadır. Araştırmanın verileri nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi yoluyla elde edilecektir.Katkıları; - Araştırmaya konu olan bölgenin günümüz sosyo-kültürel yapısında o dönemde uygulanan eğitim politikalarının izlerini sürmek.- O dönemde başlayan okullaşmanın bölgede halen devam ettiğini tespit etmek. In this work called ''Educational Practices in İzmit Province during the Reign of Abdulhamid II (1876-1909) '' which analyzes the policies on education and their effects on İzmit province and other places located nearbly during the Abdulhamid II Era, notions such as education, modernization , local history and history teaching works are in education in relation with the socio-economic effects of modernization of Turkish education system on İzmit province an other places located nearby.Within this general aim, the main problems of study are as follow;1)How did the policies on education during the reign of Abdulhamid II affect İzmit Province?2) What were the schools that were opened and how were their educational practices in İzmit Province?3)How would İzmit Province during the reign of Abdulhamid II analyzed in relation with local history,history education and history of education?The importance of this study;In this thesis called ''Educational Practices in İzmit Province during the reign of Abdülhamid II (1876-1909) '' history education, local history and history of education would like to be seeked in a certain time period, how they were reflected and how they affected the social change. Thus, educational practices during Abdülhamid II Era would be analyzed within a certain period of time.Izmit Province, without being dependent on provinces had been existed between 1876-1925 with little changes.This region gained so much importance in time with its advantage of being close to the center, being located on a junction point between Anatolia and the capital city, its strategic position and having the gulf within its boundaries. For this all, İzmit province has been given importance by the central authority.Govermental, financial and educational practices first have been experienced here mostly before they were applied in other places located far awat from the center. For these reasons, during the process of Ottoman modernization, İzmit province became the firs place to see the practices of modern educational institotions such as iptidai, rüştiye and idadi. Also, some of the schools built in İzmit province and other places located nearby during the reign of Abdülhamid II still exist today and they are still active.Themethod of this study;In this work called '' Educarional Practices in İzmit Province during the reign of Abdülhamid II (1876-1909) '' historical research method would like to be used as a method. Being of the scientific research methods, this method is used to find out the effects of certain event that belongs to past. Works on history education done this method have a great significance, offering new perspectives on today's education and also for future practices.Also, since it discusses a certain period of time it is also a descriptive analysis. The data of this study would like to be collected by using the document review method.Contributions;- To see tracks of the educational policiees onder today's socio-cultural structure of the region that is subject to this research.- To identify current school practices that started in that period of time.
- Published
- 2022
7. Atatürk döneminde müze eğitimi : halkevleri örneği (1932 – 1938)
- Author
-
Baltacı, Ayça, Bileydi Koç, Malike, Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, and Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Anabilim Dalı
- Subjects
Atatürk, Gazi Mustafa Kemal, Türkiye Cum. Bşk., 1, 1881-1938 ,Eğitim ,Atatürk, Mustafa Kemal, President of the Republic of Turkey 1, 1881-1938 ,Museums ,Müzeler ,Education - Abstract
Türkiye Cumhuriyeti ilk kurulduğunda, pek çok alanda devrimler yapılmıştır. Bunların başında eğitim ve sosyokültürel alanlar gelmektedir. Halkın topyekun savaşa katılması ve özgürlüğünü elde etmesi ile başta eğitim olmak üzere birçok alanda eksiklikler görülmüştür. Osmanlı Devleti’nden miras kalan bazı eğitim kurumları ile toplumsal kuruluşların laik Cumhuriyet rejimine göre görevlerini tamamladığı fark edilmiştir. Bu sebeple atılacak olan ilk adım, halkı eğitmektir. Halka verilecek olan eğitim sadece genelin okuryazarlığını arttırmak değil, aynı zamanda halkın kendi tarihini öğrenmesi, kendi kültürünü ve sanatını öğrenmesi, hatta tarım yaptığı toprakları daha iyi tanımaları ve böylece halkın refah seviyesini geliştirmek amaçlanmıştır. Hem halkı tüm bu konularda eğitmek hem yeni yapılan devrimlere halkı da katabilmek adına kurulan Halkevlerinin önemi burada anlaşılmaktadır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında sağlam temellere oturmuş bir eğitim düzeni bulunmamaktaydı. Bu sebeple halkın her kesimine ulaşabilecek, halkın nabzını tutarak inkılâplar hakkında bilgiler verip, halktan da alacağı geribildirimi hızlıca iletecek bir kuruma ihtiyaç vardı. Bu ihtiyacı gidermek ve eğitim sisteminin istenen düzeye çıkabilmesi için tanınan zamanda halkın eğitim ve refah seviyesini yükseltmek adına Halkevleri eğitim, kültür ve hatta toplumun birbiriyle kaynaşması için faaliyetlerde bulunmaya başladı. Halkevlerinin faaliyetlerini yürütmesi için bünyelerinde birbirleri ile bağlantılı olarak çalışan 9 ayrı kol bulunmaktaydı. Bu kolların kendi içlerinde yapmakla yükümlü oldukları görevler vardı ve gerektiğinde birbirleri ile işbirliği içindeydiler. Cumhuriyet’in ilk yıllarında yapılan çalışmaların bir kısmı da Türk tarihini öğrenmek ve öğretmekti. Bu amaçla kurulan Türk Tarih Kurumu da Halkevlerinin Müze, Sergi ve Tarih Şubesi ile ortak çalışmalarda bulunmuştur. Halkevlerinin Müze, Sergi ve Tarih Şubesi’nin çalışmaları hem arkeolojik anlamda Türkiye’nin yetersizliğini tamamlamak hem de elde edilen eserlerin korunmasını sağlayarak, halkı Anadolu tarihi konusunda eğitmektir. Bu sebeple kısa sürede açılan Halkevlerinin buldukları eserleri en yakın müzeye naklettirmeleri, tarihi harabe ve ören yerlerine geziler düzenlemeleri, bulunan eserlerin albümlerini oluşturmaları, halka müzecilik ve tarihi eser hakkında konferanslar vermeleri temel hedeflerindendir. When the Republic of Turkey was first founded, revolutions were made in many areas. The main ones are education and sociocultural fields. With the participation of the people in the all-out war and obtaining their freedom, deficiencies were seen in many areas, especially education It has been noticed that some educational institutions and social organizations inherited from the Ottoman Empire have completed their tasks according to the secular Republican regime. For this reason, the first step to be taken is to educate the public. Only the general increase of literacy education that shall be given to the public, but also people learn their own history, its culture, and to learn the art, is intended to improve the welfare of the people and his lands as agricultural even know. The importance of the People's Houses established both to educate the people on all these issues and to add the people to the newly made revolutions is understood here. In the early years of the Republic, there was no education system that was well-established. For this reason, an institution was needed that could reach all sections of the public, give information about the revolutions by keeping the pulse of the people, and quickly transmit the feedback that it would receive from the public. In order to address this need and to raise the level of education and welfare of the people in the recognized time in order for the education system to reach the desired level, Public houses began to engage in activities to integrate education, culture and even society with each other. In order for public houses to carry out their activities, there were 9 separate branches working in connection with each other in their structure. These branches had tasks that they were obliged to perform within themselves, and they cooperated with each other when necessary. Part of the work done in the early years of the Republic was to learn and teach Turkish history. The Turkish Historical Society, established for this purpose, has also worked in partnership with the Museum, Exhibition and History Branch of Public Houses. The work of the Museum, Exhibition and History Branch of Public Houses is both to complete the inadequacy of Turkey in the archaeological sense and to educate the public about the history of Anatolia by ensuring the preservation of the artifacts obtained. For this reason, it is one of the main goals of the Public Houses opened in a short time to transfer the works they have found to the nearest museum, organize trips to historical ruins, create albums of found works, give lectures to the public about museology and historical artifacts.
- Published
- 2022
8. Türkiye’deki öğrencilerin PISA 2018 fen okuryazarlığı yeterliklerine ilişkin puan dağılımlarının incelenmesi
- Author
-
Alkaya, Tayfun, Kenan, Seyfi, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, and Uluslararası ve Karşılaştırmalı Eğitim Bilim Dalı
- Subjects
Türkiye ,Eğitim ,Turkey ,Education - Abstract
TÜRKİYE’ DEKİ ÖĞRENCİLERİN PISA 2018 FEN OKURYAZARLIĞIYETERLİKLERİNE İLİŞKİN PUAN DAĞILIMLARININ İNCELENMESİBu çalışmada PISA 2018 fen bilimleri testindeki fen okuryazarlığını oluşturan fen yeterlilik alanlarına ilişkin Türkiye’den uygulamaya katılan öğrencilerin puan dağılımlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu PISA 2018 uygulamasına Türkiye'den katılan 186 okul ve 6890 öğrenci oluşturmaktadır. Örneklemde yer alan öğrencilerin fen yeterliliklerini oluşturan ‘olguları bilimsel olarak açıklama’, ‘veri ve kanıtları bilimsel olarak açıklama’ ve ‘bilimsel araştırmaların değerlendirilmesi ve tasarlanması’ alanları açısından puan dağılımları yapılmış olup, bu alanlara ilişkin puan ortalamaları açısından cinsiyete, okul türüne, evlerinde bilgisayar bulunup bulunmaması durumuna, anne baba eğitim düzeyine ve evde bulunan kitap sayısına göre manidar bir farklılığın bulunup bulunmadığı analiz edilmiştir. Fen yeterliliklerine ilişkin puan ortalamasının cinsiyet, okul türü (devlet okulu-özel okul) ve evdeki bilgisayar durumu değişkenine göre manidar bir farklılık gösterip göstermediğine Mann Whitney U testi ile, fen yeterliliklerine ilişkin puan ortalamasının evde bulunan kitap sayısı, anne baba eğitim düzeyi ve okul düzeyine göre manidar bir farklılığın bulunup bulunmadığı Kruskal Wallis H testi kullanılarak analiz edilmiştir.Bu araştırma sonucunda Türkiye’ de üst düzey düşünmeyi gösteren düzey 4 ve üzerinde bulunan öğrenci sayısının az olduğu, öğrencilerin %25,1’inin düzey 2 altında performans gösterdiği tespit edilmiştir. Aynı zamanda öğrencilerin fen okuryazarlığı yeterlilik alanlarındaki puan ortalamalarının üst grup- alt grup, alt grup -orta alt grup, alt grup- orta üst grup, orta alt grup- orta üst grup, orta alt grup -üst grup, orta üst grup- üst gruplar arasında farklılaştığı tespit edilmiştir.Okul düzeyinde ortaokul öğrencilerinin fen okuryazarlığı yeterlilik puanlarının diğer okul düzeylerine göre daha düşük bir ortalamaya sahip olduğu tespit edilmiştir. Fenokuryazarlığı yeterliliklerine ilişkin puan ortalamalarının okul türü, okul düzeyi, cinsiyet, anne baba eğitim düzeyi, evde bulunan kitap sayısı ve bilgisayar durumuna göre anlamlı bir farklılık oluşturmadığı tespit edilmiştir. viiiÖzel okulda okuyan öğrencilerin fen okuryazarlığı yeterliliklerine ilişkin puanortalamasının devlet okulunda okuyan öğrencilerin puan ortalamasına göre daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Kız öğrencilerin puan ortalamasının erkek öğrencilere göre daha yüksek olduğu, fen lisesinde okuyan öğrencilerin fen okuryazarlığı yeterlilik puanlarının diğer okul düzeylerinde okuyan öğrencilerin puanlarına göre daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Bu araştırma sonucunda ayrıca öğrencilerin anne baba eğitim düzeyi, evdeki bilgisayar durumu ve evde bulunan kitap sayısı fen okuryazarlığı yeterlilik puanlarını anlamlı bir şekilde etkilemediği tespit edilmiştir. EXAMINING THE STUDENTS’ SCORE DISTRIBUTIONS IN THE SCIENCE COURSES IN TURKEY REGARDING THEIR QUALIFICATIONS IN THE PISA 2018In this research, it is targeted to analyze the score distributions of the students who participated in the application from Turkey regarding the science proficiency areas that constitute science literacy in the PISA 2018 science test. The correlational survey modelwas used in the research. The sample of the research consists of 186 schools and 6890 students who participated in the PISA 2018 application from Turkey.Included in the sample constitutes proficiency in the students ' science ‘as a scientific explanation of phenomena’, ‘data as a scientific explanation and evidence’ and ‘the evaluation of scientific research’ areas in terms of score distributions are made, the mean score for these areas in regards to gender, type of school, their home computer availability status, parents’ education level, and analyzed whether there was a noteworthy difference according to the number of books in the household. Science points with an average of qualifications relating to gender, type of School (Public School, private school) and the status of the variable demonstrate a noteworthy difference according to the computer at home doesn't Mann-Whitney U test, science qualifications of the average number of books in the home, parents educational level and school level there was a noteworthy difference according to whether the Kruskal-Wallis H test were analyzed.As a result of this research, it was found that the number of students in Turkey at level 4 and above, which describes students that has a high level of thinking skill, is low, and25,1% of the students performed below level 2. Also, it has been determined that the average science literacy proficiency scores differ between the following groups; upper group- lower group, lower group -middle lower group, lower group- middle upper group, middle upper group- middle upper group, middle lower group -upper group, middle lower group -upper group, middle upper group- upper groups.According to the school levels, it was determined that the students of secondary school have a lower average science literacy proficiency score than other school levels. It has been determined that the average science literacy proficiency score does not make a significant xdifference depending on the school type, school level, gender, parents’ education level, number of books in the house and having a computer. According to the study results, the average scores for the students who study in private schools is higher than the average scores of the students who study in public schools. The points average for female students is higher than those for male students, and the students who study in high school of science have higher science literacy proficiency scores than those of students who study in other school types.This research also found that parents' education level, having a computer and the number of books in the house do not have a significant effect on science literacy proficiency scores of students.
- Published
- 2022
9. Les problèmes de gestion de classe dans l'enseignement à distance
- Author
-
Yer, Resul, Constant Barbe, Philippe Alexis, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yabancı Diller Eğitimi Anabilim Dalı, and Fransız Dili Eğitimi Bilim Dalı
- Subjects
Distance education ,Eğitim ,Uzaktan eğitim ,French language ,Fransız dili ,Education - Abstract
Koronavirüs (covid 19) pandemisi ile birlikte birçok ülkede uzaktan eğitime geçildi ve sanal sınıf uygulamalarında artış yaşandı. Bu araştırmanın temel amacı, özel Fransız okullarında görev yapan Fransızca öğretmenlerinin uzaktan eğitim derslerinde karşılaştıkları sınıf yönetimi sorunlarını belirlemek ve bu sorunlara çözüm önerilerinde bulunmaktır. Araştırmada hem nicel hem de nitel araştırma yöntemleri kullanılmıştır. Nicel araştırma, çevrimiçi bir anket aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya Fransızca eğitim verilen kurumlarda ilkokul ve ortaokul düzeyinde ders veren 16 Fransızca öğretmeni katılmıştır. Elde edilen verilerin analizinde istatistiklerden yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmenlerin ağırlıklı olarak fiziksel düzen boyutunun donanım ve yazılım bileşenlerinde ve müfredat planı etkinlikleri boyutunda öğretimin değerlendirilmesinde sorun yaşadıkları tespit edilmiştir. Öğretmenlerin karşılaştıkları sorunlardan bazılarının dış gürültü, internet bağlantısı, derse erişim, dijital içerik eksikliği, etkileşim eksikliği, ders süresinin kısa olması, ses iletimi, mahremiyet ve güvenlik olduğu belirlenmiştir. Araştırma sonuçlarına dayalı olarak önerilerde bulunulmuştur. Uzaktan eğitim süreci kapsamında gerçekleştirilen anketin ardından öğretmenlerin COVID-19 salgını sürecinde uzaktan eğitim deneyimlerinin araştırıldığı nitel araştırma yaklaşımlarına uygun bir durum çalışması yapılmıştır. Bu çalışmada süreç sonrasında öğretmen görüşleri alınmıştır. With the coronavirus (covid 19) pandemic, distance education has been launched in many countries and there has been an increase in virtual classroom applications. The main objective of this research is to determine the classroom management problems faced by French teachers working in private French schools in distance education classes and to propose solutions to these problems. Both quantitative and qualitative research methods were used in the study. The quantitative research was conducted through an online questionnaire. 16 French teachers who teach at the elementary and middle school level in French-speaking establishments participated in the research. The statistics were used in the analysis of the data obtained. As a result of the research, it was found that teachers mainly had problems in the hardware and software components of the physical layout dimension and in the evaluation of teaching in the curriculum plan activities dimension. It has been determined that some of the problems faced by teachers are external noise, internet connection, access to the course, lack of digital content, lack of interaction, short duration of the course, voice transmission, privacy and security. Suggestions were made based on the research results. After the survey conducted as part of the distance learning process, a case study was conducted in line with qualitative research approaches in which teachers' distance learning experiences during the COVID-19 outbreak were investigated. studied. In this study, teachers' opinions were taken after the process.
- Published
- 2022
10. Emekli öğretmenlerin öğretmen liderliğine ilişkin görüşleri : Kazım Karabekir İlköğretmen Okulu örneği
- Author
-
Kayıkci, Sezen, Faruk Levent, Ahmet, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, and Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bilim Dalı
- Subjects
Türkiye ,Eğitim ,Retirement ,Turkey ,Teachers ,Öğretmenler ,Emeklilik ,Education - Abstract
Bu araştırmanın amacı, emekli öğretmenlerin öğretmen liderliğine ilişkin görüşlerini incelemektir. Bu amaçla, Türkiye’nin köy enstitülerinden biri olan Kazim Karabekir İlköğretmen Okulu’ndan yetişmiş ve çeşitli okullarda öğretmenlik yaptıktan sonra emekli olmuş öğretmenlerin öğretmen liderliğine ilişkin görüşleri alınmıştır. Nitel araştırma yöntemlerinden durum deseni ile gerçekleştirilen bu araştırmada, amaçlı ölçüt örnekleme yöntemiyle belirlenmiş Kars ilinden 20 emekli öğretmen ile yüz yüze görüşmeler yapılmıştır. Araştırmada toplanan veriler, içerik analizi ile çözümlenmiştir. Veriler altı ana tema altında toplanmıştır: Öğretmen liderliğinin amacı, öğretmen liderliğine ilişkin öğretmen algıları, öğretmen liderliğiyle ilişkili değişkenler, öğretmen liderlerin karşılaştığı sorunlar, öğretmen liderliği davranışları ve öğretmen liderliğinin yaygınlaşmasıdır.Araştırmada ortaya çıkan bulgular şunlardır: (1) Emekli öğretmenler; öğretmen liderliğinin amacını her öğrencinin öğrenmesini sağlama, okulda yapılan öğretimi geliştirme, mesleğe yabancılaşmayı önleme, etkili bir okul kültürünün oluşumuna katkı sağlamak olarak değerlendirmektedir. (2) Katılımcı emekli öğretmenler tarafından öğretmen liderliği; eğitim öğretim süreçlerine katkı sağlama, mesleğe ilişkin olumlu bakış açısına sahip olma, eğitimin felsefi temellerine hâkim olma, kişiler arası olumlu ilişkiler kurabilme, öğrencilerin bireysel öğrenme gereksinimlerini giderebilme, değişimi başlatma ve uygulama becerisi olarak açıklanmaktadır. (3) Öğretmen liderliğini etkileyen etmenler ise okul müdürünün liderliği, okul kültürü, okul iklimi, örgüt yapısı, öğretmenlerin kişisel özellikleri olarak belirtilmiştir. This research aims to determine the views of retired teachers on teacher leadership. For this purpose, the opinions of teachers who have had education in Kazim Karabekir Primary School, one of Turkey's village institutes, and who retired after teaching in various schools, were taken on the topic of teacher leadership. This research applied with case design which is one of the qualitative research methods. Face-to-face interviews were conducted with 20 retired teachers from Kars, who were determined by the purposeful criterion sampling method. The data were collected under six main themes: The purpose of teacher leadership, the perceptions of teachers about teacher leadership, variables related to teacher leadership, problems faced by teacher leaders, teacher leadership behaviors, and the prevalence of teacher leadership.The consequences of the research are as follows: (1) Retired teachers working consider the purpose of teacher leadership as ensuring that every student learns, improving the teaching at school, preventing alienation from the profession, and contributing to the formation of productive school culture. (2) Teacher leadership is perceived as the ability to contribute to educational processes, to have a positive perspective on the profession, to master the philosophical foundations of education, to establish positive interpersonal relationships, to meet the individual learning needs of students, to initiate and implement change by retired teachers. (3) The variables of teacher leadership emerged as the leadership of the school principal, school culture, school climate, organizational structure, and personal characteristics of teachers.
- Published
- 2022
11. Gelir eşitsizliğinden eğitim eşitsizliğine : Türkiye'de hanehalkı analizi
- Author
-
Erkoyuncu, Cansu, Güner, Ayşe, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Maliye Anabilim Dalı, and Maliye Teorisi Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Hanehalkı ,Household Education Expenditures ,Income Inequality ,Gelir Eşitsizliği ,Gelir ,Turkey ,Türkiye. Income ,Hanehalkı Eğitim Harcamaları ,Household ,Education - Abstract
Gelir eşitsizliği küresel çapta çatışmaların temelini oluşturan, birçok ülkenin sosyoekonomik ve politik meseleleri arasında yer alan bir sorundur. Dünden bugüne çeşitli sebeplere bağlı olarak oluşan ve süregelen gelir eşitsizliği, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çokça ele alınan bir konu olmuştur. Toplumun bir bölümünün milli gelirden makul görülemeyecek seviyede fazla pay alması ile gelir grupları arasında oluşan fark, gelir eşitsizliğini nicel olarak somutlaştırmıştır. Eşitsizliğe neden olan faktörler arasında yer alan eğitim ise hem elde edilen gelir seviyesini etkileyecek hem de toplumsal dönüşümü tetikleyecek bir değer olarak nitelendirilmiştir. Bu çalışmada, literatür tarama yöntemi ile Türkiye’de geçmişten bugüne gelir dağılımı esas alınarak eğitim sürecinde hanehalkı harcamalarının nasıl etkilendiği irdelenmiştir. Gelir dağılımı ve hanehalkı eğitim harcamalarına ait istatistiki verilerin karşılaştırılarak analiz edilebilmesi için sıralı %20’lik gelir grupları esas alınmıştır. Uluslararası Para Fonu (IMF), Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan, ek olarak TÜİK’ ten talepte bulunulan veriler tablo ve grafikler yardımıyla analiz edilmiştir. Çalışmada, gelir eşitsizliğine bağlı olarak eğitimde eşitsizliğin meydana geldiği ortaya konulmuştur. Hane içerisinde kişi sayısı arttıkça eğitime ayrılan payın azaldığı, hanehalkı tipine göre incelendiğinde ise tek çekirdek aileden oluşan hanehalklarının, tek kişilik hanehalkı ya da en az bir çekirdek aile ve diğer kişilerden oluşan hanehalklarına kıyasla eğitime daha fazla pay ayırdığı görülmüştür. Income inequality is a problem that forms the basis of global conflict, which is among the socio-economic and political issues of many countries. The inequality of income, which is occurring and ongoing due to various reasons from yesterday to today, has been a subject that discussed in Turkey as well as in the world. The difference between income groups, with a portion of the community receiving an unreasonably large share of national income, has quantitatively embodied income inequality. Education, among the factors that cause inequality, has been characterized as a value that will both affect the level of income obtained and trigger social transformation. In this study, the method of literature screening has been used to study how household spending has been affected in the education process, based on the income distribution from the past to the present. In order to compare and analyze the statistical data on income distribution and household education expenditures, the income groups of 20% were taken as a basis. The data published and requested by the International Monetary Fund (IMF), the Organization for Economic Cooperation and Development (OECD), and the Turkish Statistical Institute (TUIK) were analyzed with the help of tables and graphics. In the study, it has been revealed that inequality in education occurs due to income inequality. As the number of people in the household increased, the share allocated to education decreased. In comparison to the type of household, it was found that households of single-core families have more share in education than households of single-person households or at least one seed family and other people.
- Published
- 2022
12. Örnek olaylarla desteklenmiş sağlık eğitiminin ortaokul öğrencilerinin salgın hastalıklarla ilgili bilgi, tutum ve sağlık okuryazarlığına etkisinin incelenmesi
- Author
-
Açık, Hatice Nur, Şahin, Fatma, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Matematik ve Fen Bilimleri Anabilim Dalı, and Fen Bilgisi Öğretmenliği Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Health ,Junior high school students ,Ortaokul öğrencileri ,Sağlık ,Education - Abstract
Bu çalışmada örnek olaylarla desteklenmiş sağlık eğitiminin ortaokul öğrencilerinin salgın hastalıklarla ilgili bilgi, tutum ve sağlık okuryazarlığına etkisinin incelenmesi amaçlamıştır. konularınınBu anlamda bu araştırmada örnek olaylarla desteklenerek verilecek sağlık eğitimi fen bilimleri dersi kazanımları ve salgın hastalıklar ile ilişkili olan sağlık konularını kapsamaktadır.Araştırmanın çalışma grubunu 2020-2021 eğitim öğretim yılında Adıyaman ili Besni ilçesine bağlı bir devlet okulunda öğrenim gören ortaokul öğrencileri tarafından oluşmuştur. Çalışma grubunun deney grubu 24, kontrol grubu ise 24 kişi olmak üzere toplam 48 öğrenci yer almıştır. Çalışma grubunu oluşturan deney ve kontrol grubu öğrencilerine, uygulamaya başlamadan önce hazırlanan nicel veri toplama araçları ön test olarak uygulanmıştır. Deney grubunda yer alan öğrencilere sağlık eğitimi örnek olaylarla desteklenerek kontrol grubu öğrencilerine ise EBA destekli içeriklerin yer aldığı geleneksel yöntemle yine araştırmacı tarafından verilmiştir. Dersler 6 hafta süresince yürütülmüştür.Uygulamanın sonunda deney ve kontrol grubu öğrencilerine nicel veri toplama araçları son test olarak tekrar verilmiştir. Araştırmanın verileri nitel ve nicel yöntemlerle elde edilmiş olup karma yöntem kullanılmıştır. Nicel veriler araştırmacı tarafından geliştirilen ve pilot uygulama ile geçerlik ve güvenirliği sağlanan akademik başarı testi ve Paakkari ve arkadaşları (2016) tarafından geliştirilen, Haney (2018) tarafından Türkçe ’ye çevrilerek geçerlik ve güvenirliği incelenen “Okul Çağındaki Çocuklar İçin Sağlık Okuryazarlığı” ölçeği ile elde edilmiştir. Araştırmada elde edilen nicel veriler SPSS 24.0 paket programı ile analiz edilmiştir. Araştırmada deney grubu öğrencilerinin uygulama sonrası sağlığa karşı tutumlarının nasıl olduğu ise açık uçlu soruların yer aldığı örnek olay incelemeleri ile elde edilmiştir. Deney grubuna ait nitel veriler içerik analizi ve örnek olay holistik puanlama rubriği kullanılarak elde edilmiştir. Holistik puanlama rubriği deney grubundaki her öğrencinin üç ayrı örnek olaya verdikleri cevaplar 5 kriter doğrultusunda değerlendirilmiştir.Bireyleri yaşama hazırlama ve yaşam boyunca bireylerin karşılaşacakları olayları anlamlandırmalarını sağlamada fen bilimleri dersi önemli araçlardan biridir. Öğrenilen bilgilerin günlük yaşantılar ile ilişkilendirmesini, toplumsal olgu ve olaylara karşı duyarlı bireyler yetiştirmeyi hedefleyen fen bilimleri öğretim programı ile ilişkilendirerek verilecek sağlık eğitimi, tüm dünyayı saran Covid-19 salgını ile mücadele kapsamında önemlidir. Örnek olaylarla desteklenen fen konularının ilgi çekici olması, karakterler üzerinde empati oluşturması, alıntılar içermesi, okuyucu ile ilgili olması, pedegojik yarar barındırması, karar vermeye zorlaması ve kısa olması özellikleri ile etkili ve anlamlı öğrenme ortamları oluşturduğu görülmektedir.Araştırmanın nitel verileri analiz edildiğinde örnek olaylarla desteklenen sağlık konularının eğitiminin ortaokul öğrencilerinin sağlık bilgilerinin artırılmasında daha etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ancak örnek olaylarla desteklenen sağlık eğitimi alan öğrencilerin sağlık okuryazarlık düzeyinin, mevcut program ile sağlık konuları eğitimi gören öğrencilere kıyasla anlamlı bir fark oluşturmadığı görülmüştür. Araştırmanın nicel verileri analiz edildiğinde ise öğrenciler salgın hastalıklara, salgınla ilişkili fen kavramlarına, hastalıkların yayılma yollarına, salgın durumunda bulaşın önüne geçmek için alınması gereken önlemlere aşina; salgın ile ilişkili hijyen ve beslenme alışkanlıklarına, salgınla alakalı etik ve empatik görüşlere karşı olumlu tutum geliştirdikleri söylenebilir. The purpose of study to investigate the effect of health education supported by case scenarios on the knowledge, attitudes and health literacy of elementary school students regarding epidemics.The study group consisted of elementary school students studying during 2020-2021 academic year at a state school in Besni, Adıyaman. The study group consists of 48 students, 24 of them in the experimental group and 24 of them are control group. The quantitative data are obtained as a pre-test from students both in the experimental and control groups. During the research, health education supported with case scenarios were applied to experimental group while supported by EBA content taught by the traditional method. Lessons are conducted for 6 weeks.At the end of the application, quantitative data were obtained as a post-test. The data of the research were obtained by qualitative and quantitative methods, therefore mixed method was used. Quantitative data were obtained both obtained by the academic achievement test developed by the researcher and; by the \"Health Literacy for School-Age Children\" scale developed by Paakkari et al. (2016) and translated into Turkish by Haney (2018). The quantitative data were evaluated in the SPSS 24.0 package program, while the qualitative data were evaluated by content analysis.The science education is one of the important tools in order to prepare individuals for life and to make sense of the events that individuals will encounter throughout life. The health education associating the information with daily life under the science curriculum aiming to raise individuals sensitive to social phenomena and events is important in the fight against the Covid-19 epidemic that surrounds the whole world. It is concluded that science education supported by case scenarios create effective and meaningful learning environments with the features of being interesting, empathizing on characters, containing quotations, being related to the reader, having a pedagogical benefit, making decisions, and being short.When the qualitative data of the study were analyzed, it was concluded that health education supported by case scenarios was more effective in increasing secondary school students' health knowledge. However, it was observed that the health literacy level of the students who received health education supported by case scenarios did not make a significant difference compared to traditional methods. When the quantitative data of the research are analyzed, it can be said that the students are familiar with epidemics, the science concepts associated with the epidemic, the ways of spreading the diseases, the precautions to be taken to prevent the transmission in the event of an epidemic; the hygiene and nutrition habits associated with the epidemic, and the ethical and empathetic views about the epidemic.
- Published
- 2022
13. Investigation of subjective well-being in romantic relationships in terms of positive schemas differentiation of self and varios demographic variables
- Author
-
Polat, Mustafa, Ümmet, Durmuş, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, and Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Psychological counseling and guidance ,Education ,Psikolojik danışmanlık ve rehberlik - Abstract
Bu çalışmada romantik ilişkisi olan bireylerin, romantik ilişkideki öznel iyi oluş düzeylerinin pozitif şemalar, benliğin ayrımlaşması ve bazı demografik değişkenler (yaş, cinsiyet, doğum sırası, eğitim düzeyi, algılanan sosyoekonomik düzey, ilişki durumu-evli, sevgili/flört, nişanlı/sözlü-, ilişki süresi, partnerle tanışma biçimi, daha önce romantik ilişki deneyiminin olup olmama durumu, partner ile görüşme sıklığı, yaşanılan yerleşim birimi, çalışma durumu çocuk sahibi olup olmama durumu, kronik rahatsızlığı olup olmama durumu) açısından incelenmesi amaçlanmıştır.Araştırmanın evreni romantik ilişkisi olan (evli, nişanlı/sözlü, flört/sevgili) 18 yaş üzeri bireylerden oluşmaktadır. Araştırmanın örneklemini kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemiyle ulaşılan 803 (% 83 Kadın) katılımcı oluşturmaktadır. Veri toplamak amacıyla Kişisel Bilgi Formu, Romantik İlişkilerde Öznel İyi Oluş Ölçeği, Pozitif Şema Ölçeği ve Benliğin Ayrımlaşması Ölçeği kullanılmıştır. Bu araştırmada, ilişkisel tarama modelinin alt desenleri olan “nedensel karşılaştırma deseni, yordayıcı araştırma deseni ve açıklayıcı araştırma deseni” kullanılmıştır. Verilerin istatistiksel analizinde SPSS Statistics 22 paket programı kullanılmıştır. Çalışmada kullanılan ölçeklerin ve alt ölçeklerin iç tutarlılık değerlerinin kabul edilir düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Araştırmanın amaçları doğrultusunda Pearson Momentler Çarpımı Korelasyonu, Çoklu Regresyon Analizi, Bağımsız Grup t Testi Tekniği, Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Tekniği, Kruskal Wallis-H Testi, Levene Testi, Posthoc (Scheffe, Dunnett T3, Tukey HSD, Bonferroni) testleri, Mann Whitney U testi kullanılmıştır. Katılımcıların romantik ilişkilerdeöznel iyi oluş düzeyi ile pozitif şema düzeyleri ve benliğin ayrımlaşması düzeyleri arasında pozitif yönde anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Katılımcıların pozitif şema düzeylerinin ve benlik ayrımlaşma düzeylerinin romantik ilişkilerdeki öznel iyi oluş düzeylerini pozitif yönde anlamlı şekilde yordadığı sonucuna ulaşılmıştır. Katılımcıların romantik ilişkideki öznel iyi oluşdüzeyleri yaş, algılanan sosyo-ekonomik düzey, ilişki durumu (evli, sevgili/flört, nişanlı/sözlü), ilişki süresi, görüşme sıklığı, çalışma durumu, çocuk sayısı ve kronik rahatsızlığın olup olmaması değişkenlerine göre anlamlı farklılık göstermiştir. Katılımcıların romantik ilişkideki öznel iyi oluş düzeyleri cinsiyet, doğum sırası, eğitim düzeyi, tanışma biçimi, daha önce başka romantik ilişki deneyimi olup olmaması ve yaşanılan yer birimi değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık göstermemiştir. In this study, it was aimed to examine the subjective well-being levels of individuals in romantic relationships in terms of positive schemas, differentiation of self and some demographic variables(age, gender, birth order, education level, perceived socioeconomic level, relationship status-married, lover/dating, engaged/spoken-, duration of relationship, way of meeting with the partner, whether there was a previous romantic relationship experience, frequency of meeting with the partner, place of residence, employment status, whether or not they have children, whether they have a chronic illness or not). The sample of the study consists of 803 individuals (83% female) over the age of 18, who are in a romantic relationship, who can be reached by easily accessible sampling method. Personal Information Form, Subjective Well-Being in Couple Relationship Scale, Positive Schema Scale and Differentiation of Self Inventory Revised were used to collect data.SPSS Statistics 22 package program was used in the statistical analysis of the data. It was determined that the internal consistency values of the scales and subscales used in the study were at an acceptable level. For the purposes of the research, Pearson ProductMoment Correlation, Multiple Regression Analysis, Independent Group t-Test, OneWay Analysis of Variance (ANOVA), Kruskal Wallis-H Test, Levene Test, Post-hoc (Scheffe, Dunnett T3, Tukey HSD, Bonferroni) tests, Mann Whitney U test was used. There was a significant positive correlation between the participants' levels of subjective well-being in couple relationships and their levels of positive schema and differentiation of the self. It was concluded that the participants' positive schema levels and selfdifferentiation levels positively predicted their subjective well-being levels in romantic relationships. Subjective well-being levels of the participants in the romantic relationship differed significantly according to the variables of age, perceived socio-economic level, relationship status (married, lover/dating, engaged/spoken), duration of relationship, frequency of meeting with the partner, employment status, number of children, and presence of chronic illness. The subjective well-being levels of the participants in the romantic relationship did not show a significant difference according to the variables of gender, birth order, education level, meeting style, whether there was any other romantic relationship experience before and the place of residence.
- Published
- 2022
14. Teacher approaches in geography education : the example of Sakarya
- Author
-
Kurtkaya, Sebahattin, Ünlü, Mehmet, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Anabilim Dalı, and Coğrafya Öğretmenliği Bilim Dalı
- Subjects
education ,training ,öğretim ,çevre ,paradigma ,sürdürülebilirlik social geography ,paradigm ,sosyal coğrafya ,eğitim ,sustainability ,environment - Abstract
Bilimlerde zaman içerisinde inceleme sahası ve odaklanılan konular ve bu konulara yaklaşım bakımından değişim ve dönüşümün yaşanması olağandır. Coğrafya biliminin gelişim sürecinde ve öğretiminde yüzyıllar içerisinde coğrafyadan anlaşılanlar, beklentiler ve paradigmalar açısından farklılıkların yaşanması da olağandır. Ortaya çıkan yeni paradigmaların yanında eskileri de bir yerlerde var olmaya devam etmektedir. Geçmişte fen bilimleri arasında kaybolan coğrafya bugün hangi sosyal meselelerin içinde kendini buluyor. Çalışmamız ile günümüz dünyasında coğrafya ve eğitiminin geldiği noktayı anlamak, coğrafya öğretmenlerimizin coğrafya bilimine bakışlarını ortaya koymak amacındayız. Değişen dünyada coğrafya eğitiminde istikametin de ne yönde olması gerektiği sorununa katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Öğretmenlerimizin coğrafya bilimine ve eğitimine yönelik algılarını keşfetmeye çalışacağız. Coğrafya öğretmenlerimiz günümüz dünyasında şekillenen yaklaşımlar ile coğrafya biliminin neresindedir? Pozitivizmin mutlak anlayışına karşı konumlanmış eleştirel teoriden beslenen çalışmamız sosyal bilimlerde tek bir doğru veya gerçeklik olmayışından destek alan postyapısal bakış açısıyla nitel bir araştırma modeli sunmaktadır. Yapılandırılmış görüşme formu ile çalışılmış görüşmelerin betimsel analizi yapılmıştır Sakarya ili merkez ilçelerinden Adapazarı, Serdivan, Erenler ilçeleri ve Arifiye ilçesindeki Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı resmi ve özel ortaöğretim kurumlarında görevli ağırlıkla tecrübeli 13’ü bayan 23’ü erkek olmak üzere toplam 36 coğrafya öğretmenimiz ile görüşme gerçekleştirilmiştir. Öğretmenlerimize coğrafyada paradigmalar hakkında sorular yöneltilmiş, kendilerinin hangi yaklaşımı benimsedikleri sorulmuştur. Paradigmanın kelime olarak pek çok öğretmenimiz açısından fazla bir şey ifade etmediği sonucuna ulaşılmıştır. Katılımcılarımız, coğrafyada bazı konuları fen bilimlerindeki farklı disiplinler de ele alabilir ancak insana etkisi bakımından eksik kalır görüşündedir. Katılımcılarımız coğrafya eğitiminin odağında yer alması gerektiğini düşündüğü konuları Çevre Sorunları, Atıklar ve Geri Dönüşüm, Küresel İklim Değişikliği, Doğal Afetler, Kaynakların Sürdürülebilir Kullanımı, Nüfus ve Göç Sorunları, Arazi Kullanımı ve Şehirleşme, Jeopolitik ve Uluslararası İlişkiler, Yerel Yönetimlerin Coğrafya Eğitimi, Küreselleşme, Yenilenebilir Enerji Kaynakları olarak sıralamışlardır. Bu sonuçlar doğrultusunda veri toplama aracı olarak görüşme yöntemi, öğretmenlerimizin lisans üstü eğitime katılımı, coğrafya eğitiminde paradigma, coğrafya biliminin sosyal kimliği ile çevre ve sürdürülebilirlik konularının ağırlığı hususlarında araştırmacılar ve uygulayıcılara yönelik öneriler getirilmiştir.Anahtar Kelimeler: sosyal coğrafya, eğitim, öğretim, paradigma, çevre, sürdürülebilirlik It is common for there to be a change and transformation in the sciences in terms of the field of study and the topics focused on over time and the approach to these issues. It is also normal to experience differences in terms of understandings, expectations and paradigms from geography over the centuries in the development process and teaching of the science of geography. In addition to the new paradigms that have emerged, the old ones continue to exist somewhere. What social issues does geography find itself in today, which was lost among the sciences in the past? With our study, we aim to understand the point of geography and its education in today's world, and to reveal the perspectives of our geography teachers on the science of geography. We aim to contribute to the problem of which direction the direction should be in geography education in a changing world. We will try to explore the perceptions of our teachers towards geography science and education. Where are our geography teachers in the science of geography with the approaches shaped in today's world? Where are our geography teachers in science of geography with the approaches that are taking shape in today's world? Our study, fed by critical theory positioned against the absolute understanding of positivism, presents a qualitative research model with a poststructural point of view, which is supported by the absence of a single truth or reality in social sciences. The structured interview form was used and a descriptive analysis of the interviews was conducted A total of 36 geography teachers, 13 of whom are female and 23 of whom are male, with experience in working in official and private secondary education institutions affiliated to the Ministry of National Education in Adapazarı, Serdivan, Erenler districts and Arifiye districts of the central districts of Sakarya province, were interviewed. Our teachers were asked questions about paradigms in geography and which approach they adopted. It has been concluded that paradigm does not mean much for many of our teachers as a word. Our participants believe that some subjects in geography can also be covered by different disciplines in the sciences, but it remains incomplete in terms of its impact on humans. The subjects that our participants think should be at the center of geography education are Environmental Problems, Wastes and Recycling, Global Climate Change, Natural Disasters, Sustainable Use of Resources, Population and Migration Problems, Land Use and Urbanization, Geopolitics and International Relations, Geography Education of Local Governments, Globalization, They are listed as Renewable Energy Sources. In line with these results, suggestions were made for researchers and practitioners on the interview method as a data collection tool, the participation of our teachers in postgraduate education, paradigms in geography education, the social identity of geography, and the weight of environmental and sustainability issues.Keywords: Social geography, education, training, paradigm, environment, sustainability
- Published
- 2022
15. The place and importance of moving poster design in visual arts education
- Author
-
Küçükkaya, Uğur, Aykaç, Vesile, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı, and Resim-İş Öğretmenliği Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Design ,Posters ,Sanat ,Afişler ,Tasarım ,Art ,Education - Abstract
Görsel okuma yazması gelişmiş, doğru görmeyi, yaratıcı düşünmeyi ve estetik algıları gelişmiş bireyler yetiştirmek için, Milli Eğitimin Ortaokul Görsel Sanatlar Eğitimi ders müfredatında bulunan grafik sanat eğitiminin bir parçası olan afiş tasarım konusu yer almaktadır. Öğrenciler tarafından kolaj, guaj gibi klasik yöntemler ile üretilen bu afiş ürünlerinin ortaya çıkma aşamasında öğrencilerin çok sıkıldığı gerekli ilgi göstermedikleri, uygulanan tekniklerin ise teknolojinin içinde dünyaya gelen ve aktif kullanıcı olan öğrencilerin kendilerini ifade etme konusunda yetersiz kaldığı gözlemlenmiş ve yaratıcı düşünceyi sınırladığı problem olarak görülmüştür. Bu nedenle Müfredat içerisinde yer alan bu ders içeriğinin klasik eğitim yaklaşımının yanında teknoloji ile iç içe olan öğrencilerin dikkatini çeken dijital çalışmalar ile desteklenmesi öğrenmede daha etkili olacağı düşünülmektedir.Araştırmanın konusu hareketli afiş tasarımının görsel sanatlar eğitiminde yeri ve önemidir. Araştırmada, ilköğretim 8.sınıf Resim-İş Eğitimi öğretim planında yer alan afiş tasarımı konusunda, öğrencilerin dikkatini derse çekmek, hareketli afişlere olan ilgisini arttırmak, uygulamalara karşı istekli olmalarını sağlayabilmek aynı zamanda öğrencilerimizin görsel okuryazarlığını geliştirmek amaçlanmıştır. Araştırma aynı zamanda öğrencilerin, etraflarındaki birçok hareketli afiş çalışmasını fark ederek onları inceleyebilmelerini ve onlarla ilişki kurabilmelerini sağlamakta ve görsel okuryazarlık becerilerini artırarak sanatsal gelişimlerine katkıda bulunmaktadır.Hareketli afiş tasarımının eğitimde etkili kullanılmasına yönelik yapılacak bu araştırmada, ortaokul sekizinci sınıf öğrencilerine görsel sanatlar dersinde hareketli afiş tasarımları aracılığıyla sorular sorulmuştur. Afiş çalışmaları, günümüz sanat eğitimi bağlamında öğrenci düzeyinde ele alınmıştır. Random yolu ile seçilen öğrencilerle, hareketli afiş tasarımı konusunda yarı yapılandırılmış görüşme tekniğiyle görüşmeler yapılmıştır.Araştırma da aşağıda yer alan sorulara cevap aranarak öğrencilerin bilgi düzeyleri ölçülüp probleme cevap aranmıştır:1. Öğrencilerin hareketli afiş tasarımı hakkında bilgileri var mıdır?2. Öğrencilerin teknolojik yenilikleri takip etme durumları nelerdir?3. Hareketli afiş tasarımı çalışmalarının öğrencilere tasarım yapabilme becerisi kazandırmaya katkısı var mıdır?4. Öğrencilerin hareketli afiş tasarımı konularını algılama becerileri nasıldır?5. Öğrencilerin hareketli afiş tasarlamaya karşı ilgileri ne durumdadır?6. Hareketli afiş tasarımları ders konularına karşı istek uyanmakta mıdır?7. Hareketli afiş tasarımları öğrencilerin görsel okuryazarlığını geliştirmekte midir?Çalışmanın evrenini, Özel Ataşehir 1 Doğa Ortaokulu 8. Sınıf öğrencileri oluşturmuştur. Örneklemi ise Özel Ataşehir 1 Doğa Ortaokulu 2021-2022 Eğitim- Öğretim Yılı 8. Sınıfta öğrenim gören random yolu ile seçilen 20 öğrenci oluşturmuştur.Araştırmadaki veri toplama araçları; görüşme soruları, ses kayıtları, öğrencilerle yapılan görüşmelerden oluşmuştur. Araştırmada elde edilen verilerin tümü betimsel analiz yoluyla incelenmiştir. Visual literacy advanced, accurate vision, creative thinking and aesthetic perceptions improved to educate individuals, National Secondary School Education in the graphic arts education visual arts education curriculum that are part of the topic of design banners is located. Students collage with classical methods such as gouache produced this poster during the emergence phase of the products, the students are very bored necessary they show interest, the techniques applied in the technology of the world are inadequate to express themselves and coming into it was observed that students who are active users, and has been seen as a problem by thinking creatively. For this reason, it is thought that the content of this course included in the curriculum will be more effective in learning by supporting it with digital studies that attract the attention of students who are intertwined with technology in addition to the classical educational approach. The subject of the research is the place and importance of moving poster design in visual arts education. In the study, primary school 8.art class located in the teaching plan of Education, banner design about the students ' attention to increase the interest in moving to the lesson, posters, applications to be willing to provide at the same time, is intended to improve the visual literacy of our students. The research also ensures that students can study and relate to them by noticing the many moving poster works around them, and contributes to their artistic development by increasing their visual literacy skills. In this research aimed at the effective use of animated poster design in education, middle school eighth grade students were asked questions through animated poster designs in the visual arts course. Poster works have been discussed at the student level in the context of modern art education. Interviews were conducted with students selected by Random using the semi-structured interview technique on the subject of animated poster design. In the research, by searching for answers to the following questions, the students' knowledge levels were measured and the answer to the problem was sought:1. Do students have any information about moving poster design?2. What are the conditions of students to follow technological innovations?3. Does mobile poster design studies contribute to providing students with the ability to design?4. How are the students' perception skills of moving poster design topics?5. What is the interest of students towards designing animated posters?6. Are animated poster designs arousing a desire for course subjects?7. Are animated poster designs improving the visual literacy of students? The universe of the study, Private Ataşehir 1 Doğa Secondary School 8. The students of the class were formed. The sample is Private Ataşehir 1 Doğa Middle School 2021-2022 Academic Year 8. There were 20 students who were randomly selected to study in the classroom. The data collection tools in the research consisted of interview questions, audio recordings, interviews with students. All the data obtained in the study were examined through descriptive analysis.
- Published
- 2022
16. Yayımlanmış ud metodu ve alıştırmalarının karşılaştırmalı analizi ve ud eğitimine yönelik ileri seviye pozisyon etüdlerinin oluşturulması
- Author
-
Bol, Yasin, İlhan Harmancı, Ayşe Başak, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı, and Türk Din Musikisi Bilim Dalı
- Subjects
Religion ,Oud ,Eğitim ,Din ,Müzik ,Ud ,Music ,Education - Abstract
Bu çalışma, yayımlanmış ud metodu ve ud alıştırmaları kitaplarının karşılaştırmalı müzikal analizini ve bu analizler doğrultusunda ud eğitimine yönelik ileri seviye pozisyon etüdlerinin oluşturulmasını içermektedir.1900’lü yılların başından günümüze kadar ud eğitimi için kaleme alınmış metot ve alıştırma kitapları öncelikle tespit edilmiştir. Ardından yayımlanmış tüm ud metodu ve alıştırma kitaplarının; içerik analizleri yapılmış, benzerlik ve farklılıkları ortaya konarak karşılaştırmaları yapılmıştır.Yapılan karşılaştırmalar doğrultusunda eksik kaldığı düşünülen hususlar belirlenerek ud pozisyonları özelinde etüdler oluşturulmuş ve önermelerde bulunulmuştur. Değinilmesi gerektiği düşünülen fakat değinilmemiş hususların öğretilmesine yönelik öneriler de sunularak, ud sazının mevcut teknik icrasının daha ileri bir seviyeye ulaştırılması hedeflenmiştir. This study includes the comparative musical analysis of the published oud method and oud practice books, and the creation of advanced position studies for oud education in line with these analyses. Methods and exercise books written for oud training from the beginning of the 1900s to the present have been identified primarily. Then all the published oud method and exercise books; Content analyzes were made, similarities and differences were revealed and comparisons were made.In line with the comparisons made, the issues that were thought to be missing were determined, and studies were created specific to oud positions and suggestions were made. It is aimed to bring the current technical performance of the oud instrument to a higher level by presenting suggestions for teaching the issues that are thought to be worth mentioning but not mentioned.
- Published
- 2022
17. Study of Ali bin Ömer Arabi’s Baytarnâme (p. 45b-90a) in terms of language and literature education
- Author
-
İncekara, Aleyna, Şen, Mesut, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Anabilim Dalı, and Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bilim Dalı
- Subjects
iteratüre ,education ,language ,Türk dili ,medicine ,linguistics ,Turkish language ,edebiyat ,veterinary medicine ,veterinerlik ,Baytarnâme ,dil ,dil bilim ,eğitim ,tıp. Baytarnâme - Abstract
Bu tez çalışmasında Süleymaniye Kütüphanesi Esad Efendi Bölümü içerisinde 2458 numara ile kayıtlı Ali bin Ömer Arabi tarafından yazılmış Baytarnâme (vr. 45b-90a) adlı eserin Türk dili ve edebiyatı eğitimi yönünden incelemesi yapılmakla beraber o döneme ait bilim dilinin nasıl kullanıldığı, bilimsel kavramlar ve terimlerin neler olduğu, esere ve döneme ait bilimsel üslubun nasıl ve hangi amaçla kullanıldığının tespit edilmesi amaçlanmaktadır.Bu amaçla ele alınmış olan eser; giriş, ilgili araştırmalar, yöntem, bulgular ve sonuç bölümü ile kaynakça da dahil olmak üzere altı bölümden oluşmaktadır. Giriş, ilgili araştırmalar ve yöntem bölümlerinde; tez çalışmasının konusu, sınırlılıkları, kapsamı, konunun tespitindeki amaç, konunun önemi, araştırma ile ilgili teoriler, kavramlar ve kavramsal ilişkiler hakkında bilgi verilmiştir. Yöntem bölümünde konunun hangi yöntemle araştırıldığı ve veri toplama araçlarının neler olduğu üzerinde durulmuştur.Bulgular bölümünde Baytarnâme adlı eser hakkında bilgi verilmiş ve ardından eser özetlenmiştir. Eserdeki ses ve şekil özellikleri metinden örneklerle birlikte dil incelemesi başlığı altında verilmiştir. Metin başlığı içerisinde eserin transkripsiyonu yapılmıştır. Açıklamalı dizin başlığı içerisinde metindeki kelime ve kelime gruplarının anlamları metindeki kullanımlarına ve bağlamlarına uygun olarak verilmiştir.Sonuç bölümünde Baytarnâme adlı eserde kullanılan dil incelenerek bu dilin hangi amaçlarla kullanıldığı tespit edilmiş ve eserin Türk dili ve edebiyatı eğitimi içerisindeki yeri ile önemi üzerinde durulmuştur. Kaynakça bölümünde ise çalışmada yararlanılan kaynakların listesi verilmiştir. In this thesis study, Baytarnâme (vr. 45b-90a) written by Ali bin Ömer Arabi, registered with the number 2458 in the Esad Efendi Department of the Süleymaniye Library, is examined in terms of Turkish language and literature education. It is aimed to determine what happened, how and for what purpose the scientific style of the work and the period was used.The work that has been handled for this purpose; It consists of six chapters, including introduction, related studies, method, findings and conclusion and bibliography. In the introduction, related research and method sections; Information about the subject of the thesis, its limitations, scope, the purpose of determining the subject, the importance of the subject, the theories, concepts and conceptual relations related to the research were given. In the method section, the method of researching the subject and the data collection tools are emphasized.In the findings section, information about the work named Baytarnâme is given and then the work is summarized. Sound and shape features in the work are given under the title of language analysis with examples from the text. Transcription of the work has been done within the text title. In the annotated index title, the meanings of words and phrases in the text are given in accordance with their use and context in the text.In the conclusion part, the language used in the work called Baytarnâme has been examined and the purposes for which this language has been used have been determined and the place and importance of the work in Turkish language and literature education has been emphasized. In the bibliography section, the list of sources used in the study is given.
- Published
- 2022
18. Investigation of autonomy in emerging adulthood in contex of family system and individual psychological effects
- Author
-
Yalın, Hatun Sevgi, Ekşi, Halil, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, and Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Psychological counseling and guidance ,Education ,Psikolojik danışmanlık ve rehberlik - Abstract
Bu araştırmada beliren yetişkinlik döneminde olan bireylerde özerklik olgusunun aile sistemi ve bireysel psikolojik etkiler bağlamında incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, beliren yetişkinlik dönemindeki bireylerin nasıl bir özerklik sürecinden geçtikleri, hangi koşul ve faktörlerin bu süreçte etkili olduğu kültürel bir bakış açısıyla açıklanmaya çalışılmıştır. Araştırma, nitel araştırma desenlerinden gömülü teori deseni kullanılarak yürütülmüştür. Araştırmanın çalışma grubu, literatürde beliren yetişkin olarak nitelendirilen 18-25 yaş arası toplam 31 katılımcıdan oluşmuştur. Çalışma grubunun belirlenmesinde amaçlı örnekleme yöntemlerinden maksimum çeşitlilik örnekleme, katılımcı sayısının belirlenmesinde kuramsal örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın verileri yarı yapılandırılmış görüşmelerle toplanmış ve bu görüşmelerde veri toplama aracı olarak, araştırmacı tarafından geliştirilen “Görüşme Soru Listesi” kullanılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde “MAXQDA 2020” nitel veri analiz programı kullanılmış olup, gömülü teorinin veri çözümleme aşamaları takip edilmiştir. Veriler açık, eksen ve seçici kodlamaya göre çözümlenmiş, tema ve alt temalar oluşturulmuştur. Araştırma sonucunda toplamda dokuz tema ve 29 alt tema edilmiş olup, bunlar; “Temel Motivasyon Olarak Özerklik”, “Özerklik Gelişimini Zorlaştıran Aile Bağlamı Özellikleri”, “Psikolojik Etkiler”, “Yeterince Beslenememiş Özerklik”, “Özerklik Gelişimini Kolaylaştıran Aile Bağlamı Özellikleri”, “Psikolojik Etkiler”, “Özerklik Gelişimini Etkileyen Diğer Etmenler”, “Özerkliğe Ulaştıran Koruyucu Süreç ve Faktörler”, “Beslenmiş Özerklik” şeklindedir. Beliren yetişkinlik döneminde özerlik ihtiyacına motivasyon sağlayan dinamiklerin; aile ilişkileri, eğitim hayatı, bireysel alanlar ve engellenme durumlarında ortaya çıktığı, özerklik gelişiminin ve inşasının bu dönemde de devam ettiği araştırmanın ilk bulguları arasındadır. Aile bağlamı özelliklerinin özerklik sürecinin ana belirleyicisi olarak özerklik gelişimini zorlaştıran ve kolaylaştıran olmak üzere her birinin hem yapısal ve hem de ilişkisel iki temel içeriğe sahip olduğu tespit edilmiştir. Özerklik deneyimlerinin psikolojik etkileri, aile bağlamı özelliklerine göre ortaya çıkmakta olup, özerkliği engelleyen ailelerde büyüyen bireylerde karşılanmamış ihtiyaçlar, duygu ve ihtiyaçları öteleme, kararsızlık ve güvensizlik görülürken, özerkliği destekleyen ailelerle büyüyen bireylerde değerlilik hissi, tatmin olunan aile ilişkisi ve öz-farkındalık görüldüğü bulunmuştur. Özerklik sürecinde aile bağlamı dışında; kişilik özellikleri, doğum sırası, sosyal çevre deneyimleri, kayıp ve hastalıkların da etkili faktör olduğu görülmüştür. Özerkliği desteklemeyen ailelerde büyüyen beliren yetişkinlerin aile bağlamı dışındaki kendilik deneyimleri, geliştirici rol modeller, kişisel gelişim araştırmaları ve profesyonel destekle girilen yeniden yapılanma süreciyle özerkliklerini beslediği tespit edilmiştir. Nihai olarak Türkiye’deki aile ilişkilerinde özerklik deneyimlerinin yeterince beslenememiş özerklik ve beslenmiş özerklik olmak üzere iki temel çerçevede şekillendiği, yeterince beslenememiş özerkliğin ayrışmamışlık, tepkisellik ve rol karmaşası şeklinde üç ayrı görünüme sahip olduğu, bu durumlar elimine edildiğinde özerkliğin aile ile bağlılığın ve etkileşimin sürdüğü bir çerçevede deneyimlenip inşa edildiği bulunmuştur. Beslenmiş özerkliğin kazanılması durumunda beliren yetişkinlerin ailelerini, güven ve destek merci, hayatlarına dair önemli şeyleri istişare ettikleri ve gelecekte bağlantı ve ilişkiyi sürdürmek istedikleri kişiler olarak nitelendirdikleri görülmüştür. Özerklik göstergelerinin ebeveyni nesnel olarak değerlendirebilme, dönüşen ebeveyn-genç ilişkisi, özerk alanını koruma ve karar alma yetkinliği şeklinde ortaya çıktığı sonucuna ulaşılmıştır. The aim of this study is to explore the phenomenon of autonomy in emerging adults in contex of family and psychological effets from a cultural perspective. In other words, it is aimed to explain what kind of conditions and factors are effective in autonomy and how emerging adults experience this process. For this purpose, grounded theory, which is one of thequalitative research designs, was used in the study. Maximum variation sampling and theoretical sampling were utilized in order to determine the participants and the number of the participants. The data were collected by semi-structured interviews through \"Interview Question List\" developed by the researcher. In analysis of the data, \"MAXQDA 2020\" qualitative data analysis computer program was used and data analysis steps of the grounded theory were followed. The data were analyzed based open, axial and selective coding, categories and subcategories were created accordingly. As a result of the research, a total of nine themes and 29 sub-themes were identified; “Autonomy as the Basic Motivation”, “Family Context Features that Make Autonomy Development Difficult”, “Psychological Effects”, “Undernurtured Autonomy”, “Family Context Features Facilitating the Development of Autonomy”, “Psychological Effects”, “Other Factors Affecting the Development of Autonomy”, “Protective Process and Factors Reaching Autonomy”, “Nurtured Autonomy”. It is among the first findings of the research that the need for autonomy emerges as a basic motivation in family relations, education life, individual areas and situations of frustration in the emerging adulthood, and that the development and construction of autonomy continues in this period as well. It has been determined that family context features, as the main determinant of the autonomy process, have two basic content, each of which is structural and relational. The psychological effects of autonomy emerge according to the characteristics of the family context, and individuals who grow up in families that prevent autonomy have unmet needs, suppressed feelings and needs, uncertanity and insecurity, while individuals who grow up with families that support autonomy have a sense of worth, a satisfied family relationship, and self-awareness. It has been seen that personality traits, birth order, social environment experiences, loss and diseases are also effective factors in the autonomy process, apart from the family context features. It has been determined that emerging adults who grew up in families that didn’t support autonomy, nurture their autonomy through self-experiences outside the family context, developmental role models, personal development research and professional support which all lead to a reorganization process. Ultimately, autonomy in family relations in Turkey are shaped in two basic frameworks as undernurtured autonomy and nurtured autonomy; undernurtured autonomy has three different aspects as undifferentiation, reactivity and role confusion. For emerging adults, the family is characterized as a place of trust and support, people with whom they consult important things about their lives and with whom they want to maintain connection and relationship in the future. The bond with the family creates a nurtured autonomy and this autonomy emerges in the fields of perception of parents, relationship with parents, decision making and the protection of autonomous areas.
- Published
- 2022
19. Examination of professional experiences of teachers teaching gifted & talented students : a phenomenological study on the meaning of being a teacher at BİLSEM
- Author
-
Topcu, Seval, Öztürk, Cemil, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Anabilim Dalı, and Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Özel eğitim öğretmenleri ,Special education teachers ,Education - Abstract
ÖZETBu araştırmada, özel yetenekli öğrencilere eğitim veren öğretmenlerin BİLSEM’deki mesleki deneyimleri vasıtasıyla özel yetenekli öğrencinin öğretmeni olmayı nasıl anlamlandırdıklarını açığa çıkarmak amaçlanmıştır. Nitel araştırma yöntemine göre yürütülen çalışmada fenomenoloji deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, özel yetenekli öğrencilere eğitim veren ve BİLSEM’de görev yapan 15 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırma katılımcıları amaçlı örneklem tekniği kullanılarak belirlenmiştir. Araştırmanın verileri görüşme tekniği kullanılarak elde edilmiş ve görüşmede, yarı yapılandırılmış açık uçlu sorulardan oluşan görüşme formu kullanılmıştır. BİLSEM’de öğretmen olmanın anlamını, öğretmenlik deneyimlerinin yapı ve özünü ortaya çıkarmak için katılımcıların verdikleri cevaplara göre sonda sorulara da yer verilmiştir. Araştırma verileri analiz edilerek BİLSEM’de görev yapan öğretmenlerin deneyimlerinin yapısına ulaşılmaya çalışılmıştır. Analiz işleminde takip edilen süreç şu şekildedir. 1. aşama, ‘parantezleme’ (araştırmacının üzerinde çalışılan fenomenle ilgili tüm bilgi, düşünce, tutum, değer ve ön yargılarını analiz süresince askıya alması), 2. aşama ‘fenomenolojik redüksiyon’ (mülakat metinlerinde yer alan deneyimle ilgili temel özellikleri veya anlam birimlerini belirleme), 3.aşama ‘imgesel çeşitleme’ (anlam birimlerinden yola çıkarak fenomenin yapısal temalarını ortaya çıkarma) ve 4. aşama ‘anlam ve özlerin sentezlemesini içeren bir sistem takip edilmiştir. Araştırmada katılımcıların görüşlerinden elde edilen verilerin analizi sonucunda ulaşılan bulgulara göre BİLSEM’de öğretmen olma fenomenine ait yapı ve özün 5 bileşenden oluştuğu tespit edilmiştir. Bu bileşenlerin; “Sınırlanma-Zorlanma”, “Yenilikçi Öğretmen Olma”, “Mentör Olma”, “Etkili Öğretme” ve “Mesleki Beklentilerin Karşılanması”, olduğu görülmektedir. 1. Sınırlanma-Zorlanma: BİLSEM’de öğretmen olmak demek aynı zamanda zorlanarak sınırlanmak demektir. 2. Yenilikçi Öğretmen Olma: BİLSEM’de öğretmen olmak, öğretmenin sürekli ve çeşitli boyutlarda kendini sürekli yenilemesini gerektirmektedir. 3. Mentör Olma: BİLSEM’de öğretmen olmak, öğrenciyle karşılıklı gelişim sürecini yaşamayı ve sunulan rehberlik hizmetiyle öğrencinin hayatında etkili olmayı mümkün kılan mentörlük rolünü yerine getirmektir. 4. Etkili Öğretme: BİLSEM’de öğretmen olmak, disiplinler arası bir yaklaşım ve farklı bakış açısına sahip olmak ve bu bağlamda öğrencinin bilişsel ve duyuşsal gelişimine katkı sağlayacak olan etkili öğretmeyi sağlamak anlamına gelmektedir. 5. Mesleki Beklentilerin Karşılanması: BİLSEM’de öğretmen olmak, mesleki anlamda öğretmenin doyuma ulaşması anlamına gelmektedir. Araştırma kapsamında elde edilen bulgular doğrultusunda ulaşılan sonuçlar ve bu sonuçlardan hareketle öneriler sunulmuştur.İÇİNDEKİLERETİK BEYANI iÖZGEÇMİŞ iiÖNSÖZ iiiÖZET vABSTRACT viİÇİNDEKİLER viiKISALTMALAR LİSTESİ ixTABLOLAR LİSTESİ x1. GİRİŞ 11.1. Problem Durumu 11.2. Araştırmanın Amacı 41.3. Araştırmanın Önemi 41.4. Araştırmanın Sınırlılıkları 51.5. Sayıltılar 51.6. Tanımlar 52. ALANYAZIN 72.1. Kavramsal Çerçeve ve İlgili Araştırmalar 72.1.1. Zekâ ve Özel Yetenekli Öğrenci 72.1.2. Özel Yetenekli Öğrencinin Zihinsel Özellikleri 102.1.3. Özel Yetenekli Öğrencinin Sosyal ve Duygusal Özellikleri 122.1.4. Özel Yetenekli Öğrencinin Eğitimi 152.1.5. Bilim ve Sanat Merkezi 162.1.6. Özel Yetenekli Öğrencinin Öğretmeninin Özellik ve Yeterlikleri 172.2. İlgili Araştırmalar 262.2.1. Yurt İçinde Yapılan Araştırmalar 262.2.2. Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar 323. YÖNTEM 363.1. Araştırma Yöntemi 363.2. Çalışma Grubu 373.3. Veri Toplama Araçları 383.4. Verilerin Toplanması 393.5. Veri Analizi 394. BULGULAR VE YORUMLAR 414.1. Özel Yetenekli Öğrencilerin Öğretmeni Olmanın Anlamına İlişkin Bulgular 414.1.1. Sınırlanma, Zorlanma 434.1.2. Yenilikçi Öğretmen Olma 564.1.3. Mentör Olma 654.1.4. Etkili Öğretme 754.1.5. Mesleki Beklentilerin Karşılanması 865. SONUÇ, TARTIŞMA VE ÖNERİLER 1005.1. Sonuç 1005.2. Tartışma 1015.3. Öneriler 1105.3.1. Öğretmenler İçin Öneriler 1105.3.2. Araştırmacılar İçin Öneriler 1105.3.3. Politika Yapıcılara Öneriler 111KAYNAKÇA 112EKLER 119EK:1 MEB Araştırma İzin Belgesi 119EK: 2 Analiz Sürecinde Elde Edilen Anlam Birimlerinin Dönüştürülmesi ve Ulaşılan Yapı Bileşeni Örneği 122 ABSTRACTEXAMINATION OF PROFESSIONAL EXPERIENCES OF TEACHERS TEACHING GIFTED&TALENTED STUDENTS: A PHENOMENOLOGICAL STUDY ON THE MEANING OF BEING A TEACHER AT BİLSEM.In this study,ıt was aimed to reveal how teachers who work in science and art center make sense being a teacher of gifted students thr0ugh their experience. In this study based on qualitative research desing, phenomenology desing was utilized. Sample for the current study was consisted of 15 teachers who work in the science and art center (BİLSEM). Sample was determined by employing purposive sampling technique. Data for this study were obtained by interview technique and in the interviews, interview form, which is based on semi-structured and open-ended was used. Laddering ouestions depending on participants responses were used to reveal structure and core of meaning of teacher and teaching experience. It was attempted to reach structure of teachers’s experience who work in the BİLSEM by analyzing research data. Process which was followed during analysis: 1. Stage ‘ Bracketing (An act of suspending judgement, knowledge, thınking, attitudes, values during analysis by researchher). 2. Phase phenomenological reduction ( identify basic charateristics and meaning units related to the experience which is laid in the interview protocols). 3. Phase Imaginative variation ( revealing phenomenon’ structurel themes by deriving meaning units) 4. Phase A system Syntnesising meaning and core was followed ıt was determined that structure and core for phenemon of being a teacher in BİLSEM comprised of five components according to results obtained from the data. These components are: “ restriction-coercion”, “being a innovator teacher”, “being a mentor”, “effective teaching and adressing professional expectations”. 1) Restriction Coercion being a teacher in BİLSEM means restricting by coercion at the same time. 2) Being a innovator teacher: being a teacher in BİLSEM requires to renew yourself contiounously and various areas. 3) Being a mentor: Being a teacher in the BİLSEM requires to experience mutual development process with students and play a mentor role which enable to be effective in students’ life with the help of active quidance. 4)Effective Teaching: being a teacher in BİLSEM means to have an interdisciplinary approach and different point of view and in this context they have to provide effective teaching for students’ cognitive and emotional developments. 5) Adressing Professional expections: being a teacher in an a BİLSEM means to satisty teachers with regard to their professional career. Recommendantions based on the results obtained from the research was presented.İÇİNDEKİLERETİK BEYANI iÖZGEÇMİŞ iiÖNSÖZ iiiÖZET vABSTRACT viİÇİNDEKİLER viiKISALTMALAR LİSTESİ ixTABLOLAR LİSTESİ x1. GİRİŞ 11.1. Problem Durumu 11.2. Araştırmanın Amacı 41.3. Araştırmanın Önemi 41.4. Araştırmanın Sınırlılıkları 51.5. Sayıltılar 51.6. Tanımlar 52. ALANYAZIN 72.1. Kavramsal Çerçeve ve İlgili Araştırmalar 72.1.1. Zekâ ve Özel Yetenekli Öğrenci 72.1.2. Özel Yetenekli Öğrencinin Zihinsel Özellikleri 102.1.3. Özel Yetenekli Öğrencinin Sosyal ve Duygusal Özellikleri 122.1.4. Özel Yetenekli Öğrencinin Eğitimi 152.1.5. Bilim ve Sanat Merkezi 162.1.6. Özel Yetenekli Öğrencinin Öğretmeninin Özellik ve Yeterlikleri 172.2. İlgili Araştırmalar 262.2.1. Yurt İçinde Yapılan Araştırmalar 262.2.2. Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar 323. YÖNTEM 363.1. Araştırma Yöntemi 363.2. Çalışma Grubu 373.3. Veri Toplama Araçları 383.4. Verilerin Toplanması 393.5. Veri Analizi 394. BULGULAR VE YORUMLAR 414.1. Özel Yetenekli Öğrencilerin Öğretmeni Olmanın Anlamına İlişkin Bulgular 414.1.1. Sınırlanma, Zorlanma 434.1.2. Yenilikçi Öğretmen Olma 564.1.3. Mentör Olma 654.1.4. Etkili Öğretme 754.1.5. Mesleki Beklentilerin Karşılanması 865. SONUÇ, TARTIŞMA VE ÖNERİLER 1005.1. Sonuç 1005.2. Tartışma 1015.3. Öneriler 1105.3.1. Öğretmenler İçin Öneriler 1105.3.2. Araştırmacılar İçin Öneriler 1105.3.3. Politika Yapıcılara Öneriler 111KAYNAKÇA 112EKLER 119EK:1 MEB Araştırma İzin Belgesi 119EK: 2 Analiz Sürecinde Elde Edilen Anlam Birimlerinin Dönüştürülmesi ve Ulaşılan Yapı Bileşeni Örneği 122
- Published
- 2022
20. Adaptation of Syrian students to Turkish education system from the perspective of classroom teachers : the case of Sultangazi
- Author
-
Karasu, Özgür, Cihangir Doğan, M., Marmara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Temel Eğitim Anabilim Dalı, and Sınıf Öğretmenliği Bilim Dalı
- Subjects
Türkiye ,Eğitim ,Refugees, Syrian ,Turkey ,Öğrenciler ,Students ,Mülteciler, Suriyeli ,Education - Abstract
ÖZET Sınıf Öğretmenlerinin Gözünden Suriyeli Öğrencilerin Türk Eğitim Sistemine Uyumu: Sultangazi Örneği Özgür KARASU Prof. Dr. M. Cihangir DOĞAN Bu çalışmanın amacı sınıf öğretmenlerinin gözünden Suriyeli öğrencilerin Türk eğitim sistemine uyumunu incelemektir. Araştırmanın evren ve örneklemini, 2020 – 2021 eğitim öğretim yılında İstanbul ilinin Sultangazi ilçesinde yabancı uyruklu öğrencisi bulunan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı devlet ilkokullarında çalışan öğretmenler oluşturmaktadır. Buna göre 25 ilkokulda çalışan 215 sınıf öğretmeni araştırmanın çalışma gurubunu oluşturmuştur. Araştırmanın yöntemi karma yöntem olarak tasarlanmıştır. Örneklem belirlenirken kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Çalışmanın nicel boyutunu, nicel araştırma yöntemlerinden tarama modeli kullanılmıştır. Nitel boyutunda ise içerik analizi modeli kullanılmıştır. Araştırmanın nitel verileri yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile toplanmış, içerik analizi ile analiz edilmiştir. Araştırmada nicel veri toplama aracı olarak “Okullarında yabancı uyruklu öğrenci bulunan öğretmen ve yöneticilerin karşılaştıkları sorunlar ölçeği” kullanılmıştır. Çalışmanın bulguları ‘kadın’ ve ‘erkek’ öğretmenler arasında ifadelere katılım düzeyleri bakımından bazı farklılıkların bulunduğu; erkek öğretmenlerin ‘kadın’ öğretmenlere kıyasla görüş ve kanaatlerinde daha belirgin oldukları belirlenmiştir. Diğer bir ifadeyle öğretmenlerin cinsiyetlerinin –bazı ifadeler hariç olmak üzere- yabancı uyruklu öğrencilere ilişkin görüş ve kanaatleri üzerinde istatistiksel olarak önemli bir fark oluşturmadığı görülmektedir. Öğretmenlerin yabancı uyruklu öğrencilerin sorunlarına ilişkin görüşleri sınıftaki yabancı uyruklu öğrenci sayısı ve öğretmenlerin çalışma süresi değişkenlerine göre velilerin eğitim öğretim sürecine ilişkin tutum ve davranışları boyutunda farklılık göstermemiştir. Bulgularda en dikkat çeken istatistik “Yabancı uyruklu öğrenciler okulda kendilerini mutlu hissediyorlar.” İfadesine verilen ortalamanın düşük olmasıdır. Bu, öğretmenlerin yabancı uyruklu öğrencilerin okulda kendilerini mutlu hissettikleri görüşüne katılmadıklarını göstermektedir. ABSTRACT Adaptation of Syrian Students to Turkish Education System from the Perspective of Classroom Teachers: The Case of Sultangazi Özgür KARASU Prof. Dr. M. Cihangir DOĞAN The aim of this study is to examine the adaptation of Syrian students to the Turkish education system through the eyes of classroom teachers. The universe and sample of the research consists of teachers working in public primary schools affiliated to the Ministry of National Education with foreign students in the Sultangazi district of Istanbul in the 2020-2021 academic year. Accordingly, 213 classroom teachers working in 25 primary schools constitute the study group of the research. The method of the research was designed as mixed method. While determining the sample, easily accessible sampling method was used. The quantitative dimension of the study, the survey model, one of the quantitative research methods, was used. Quantitative and qualitative research methods were used in the research. The qualitative data of the research were collected by semi-structured interview technique and analyzed by content analysis. “The scale of problems faced by teachers and administrators who have foreign students in their schools” developed by Çelikkol, Karaibrahimoğlu and Tokgöz (2018) was used as a quantitative data collection tool in the research. The findings of the study are that there are some differences between 'female' and 'male' teachers in terms of their level of participation in the statements; It has been determined that male teachers are more specific in their views and opinions compared to 'female' teachers. In other words, it is seen that the gender of the teachers –with the exception of some expressions- does not make a statistically significant difference on their views and opinions about foreign students. The opinions of the teachers on the problems of foreign students did not differ in the dimension of the attitudes and behaviors of the parents regarding the education process according to the variables of the number of foreign students in the classroom and the working time of the teachers. The most striking statistic in the findings is “Foreign students feel happy at school.” The average given to his statement is low. This shows that teachers do not agree with the view that foreign students feel happy at school.
- Published
- 2022
21. A qualitative study on the opinions of private school teachers with regard to learning school
- Author
-
Şık, Faruk Furkan, Çetin, Münevver, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, and Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Teachers ,Öğretmenler ,Education - Abstract
Bu araştırmada, özel okul öğretmenlerinin, öğrenen okul ile görüşleri incelenmiş ve özel okulların öğrenen okul olabilmesi için gerekli olan özellikler ve yapılması gereken uygulamalar belirlenmeye çalışılmıştır. Bu amaca yönelik olarak İstanbul ilinde halen görev yapan ve en az 3 yıllık deneyime sahip 12 öğretmenin görüşlerine başvurulmuştur. Katılımcı öğretmenlerin, görev yapmakta oldukları okulların en az 5 yıllık kurum geçmişine sahip olmasına dikkat edilmiştir. Çalışma grubunu oluşturan öğretmenlerin seçimi amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme ile yapılmıştır.Araştırma verileri, görüşme yöntemiyle ve yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak elde edilmiştir. Görüşme formu geliştirilirken uzman görüşleri alınmış ve pilot uygulamalar yapılarak gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Görüşme verileri literatürde kabul gören 5 öğrenen okul disiplini dikkate alınarak incelenmiştir. Görüşmeler kayıt altına alınmış ve içerik analizi yöntemiyle çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda özel okulların öğrenen okul olabilmeleri için gerekli olan çalışmalar hakkında önerilerde bulunulmuştur.Araştırma bulgularına göre, özel okulların öğrenen okul olabilmesi için öğretmenlerin mesleki gelişimlerinin sağlanması gerektiği ve bu kapsamda hizmet içi eğitimlerin artırılması gerektiği tespit edilmiştir. Okullarda karar alma süreçlerine öğretmenlerin dahil edilmesi, güven ortamının sağlanması, öğrenme motivasyonun önündeki engellerin kaldırılması, takım çalışmaları için gerekli ortamların sağlanması ve okul yöneticilerinin sistem yaklaşımına uygun olarak karşılaşılan durumları bütüncül ele alması gerektiği de tespit edilmiştir. In this study, the views of private school teachers related to the learning school were examined. It has been tried to determine the features required and the practices that should be done for private schools to be learning schools. For the purpose, the opinions of 12 teachers who are still working in Istanbul and have at least 3 years of experience were consulted. The schools in which participating teachers are working have been paid attention to have at least 5 years of institutional background. The selection of the teachers constituting the study group was made with criterion sampling from the purposive sampling methods.Research data were obtained by interview method and using semi-structured interview form. While developing the interview form, expert opinions were taken and necessary arrangements were made by making pilot schemes. Interview data were analyzed by considering 5 learning school disciplines accepted in the literature. The interviews were recorded and analyzed by content analysis method. As a result of the research, suggestions were made about the studies required for private schools to become learning schools.According to the research findings, it has been ascertained that in order for private schools to be learning schools, professional development of teachers should be ensured and in-service training should be enhanced in this context. It has also been determined that teachers should be included in the decision-making processes in schools, provide an environment of trust, remove obstacles to learning motivation, ensure necessary environments for teamwork, and school administrators should consider the situations in a holistic manner in accordance with the system approach.
- Published
- 2022
22. An examination on the mediational role of the quite ego in the relationship between professional quality of life and authenticity in psychological counselors
- Author
-
Türkücü, Rabia, Akbağ, Müge, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, and Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Psychological counseling and guidance ,Education ,Psikolojik danışmanlık ve rehberlik - Abstract
Bu araştırmanın temel amacı, psikolojik danışmanların otantiklik ve mesleki yaşam kaliteleri arasındaki ilişkide sakin benliğin aracı rolünü incelemektir. Ayrıca psikolojik danışmanların mesleki yaşam kalitelerinin cinsiyet, mesleki deneyim, çalışılan kurum ve süpervizyon desteği alma durumlarına göre farklılaşıp farklılaşmadığı da incelenmiştir. İlişkisel tarama modelinin kullanıldığı araştırmada çalışma grubunu en az 1 yıl mesleki deneyime sahip 393 psikolojik danışman oluşturmaktadır. Katılımcıların 258’i kadın (%65.60) ve 135’i (%34,40) erkektir. Araştırmada katılımcıların demografik bilgilerini elde etmek için araştırmacı tarafından oluşturulmuş Demografik Bilgi Formu; katılımcıların otantiklik düzeylerini ölçmek için “Otantiklik Ölçeği”, mesleki yaşam kalitelerini incelemek için “Çalışanlar İçin Yaşam Kalitesi Ölçeği” ve sakin benlik düzeylerini belirlemek için “Sakin Benlik Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırmada otantiklik, mesleki yaşam kalitesi ve sakin benlik değişkenleri arasındaki ilişkileri incelemek amacıyla Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon tekniği, aracılık analizleri için PROCESS Macro regresyon temelli Bootstrap analizi kullanılmıştır. Ayrıca gruplar arası karşılaştırmalar için Bağımsız gruplar t Testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi’nden (ANOVA) yararlanılmıştır. Araştırma bulgularına göre, psikolojik danışmanların otantiklik düzeyleri ile mesleki yaşam kalitesi alt boyutlarından olan mesleki tatmin arasında pozitif yönlü orta düzey manidar bir ilişki, eşduyum yorgunluğu ve tükenmişlik alt boyutları arasında ise negatif yönlü orta düzey manidar ilişkiler tespit edilmiştir. Psikolojik danışmanların sakin benlik düzeyleri ile mesleki tatmin düzeyleri arasında pozitif yönlü orta düzey manidar bir ilişki bulunurken; sakin benlik düzeyleri ile eşduyum yorgunluğu ve tükenmişlik düzeyleri arasında negatif yönlü manidar ilişkiler tespit edilmiştir. Ayrıca psikolojik danışmanların sakin benlik düzeyleri ile otantiklik düzeyleri arasında pozitif yönlü orta düzey manidar bir ilişki olduğu görülmüştür. Aracılık analizlerinden elde edilen bulgulara göre, otantiklik ile mesleki tatmin arasındaki ilişkide sakin benliğin kısmi aracı rolünün bulunduğu tespit edilmiştir. Elde edilen bir diğer bulgu, otantiklik ile tükenmişlik arasındaki ilişkide sakin benliğin kısmi aracı rolünün olduğunu göstermiştir. Araştırmadan elde edilen bir diğer bulguya göre, sakin benliğin otantiklik ile eş duyum yorgunluğu arasındaki ilişkide aracı rolünün olmadığı sonucuna varılmıştır.Araştırmada ayrıca psikolojik danışmanların mesleki yaşam kalitesi alt boyutlarının (mesleki tatmin, eşduyum yorgunluğu, tükenmişlik) cinsiyete ve çalışılan kuruma göre manidar bir farklılık göstermediği tespit edilirken; mesleki deneyimin az olmasının psikolojik danışmanların eşduyum yorgunluğu düzeyleri açısından risk faktörü olduğu sonucuna varılmıştır. Son olarak; süpervizyon desteği almanın psikolojik danışmanların mesleki tatminleri üzerinde manidar bir etkisinin bulunduğu tespit edilmiştir. Araştırma bulguları ilgili alan yazın ışığında tartışılarak araştırmacılara ve uygulamacılara bazı öneriler getirilmiştir. The aim of this study was examine the mediating role of quiet ego in the relationship between authenticity and professional quality of life of psychological counselors. Additionally, it was also examined whether the professional quality of life of psychological counselors differed according to gender, professional experience, the type of institution and received supervision. The study is a relational screening research model design. The sample group consists of 393 psychological counselors with at least one year of professional experience. There were 258 (%65.60) female and 135 (%34.40) male participants. In this study, “Demographic Information Form” developed by the researcher to obtain demographic information of the participants, to measure participants’ authenticity “Authenticity Scale”, to examine participants’ professional quality of life “Professional Quality of Life Scale” and to examine participants’ quiet ego “Quiet Ego Scale” was used. In data analysis process, Pearson Product-Moment Correlation technique was used to analyze the relationships between the variables of authenticity, professional quality of life and quiet ego, and PROCESS Macro regression-based Bootstrapp Technique with the addition of SPSS statistical program was used for mediation analysis. In addition, Independent Groups t-Test and One-Way Analysis of Variance (ANOVA) were used for comparisons between groups.According to the research findings, a significant positive relationship was found between the authenticity of psychological counselors and compassion satisfaction, which is the sub-dimensions of professional quality of life while there were significant negative relationships between authenticity and compassion fatigue and burnout. It was observed that there was a significant positive relationship between quiet ego and compassion satisfaction, and there were significant negative relationships between quiet ego and compassion fatigue and burnout. Additionally, a significant positive relationship was found between quiet ego and authenticity. According to the findings obtained from the mediation analyzes, it has been determined that the quiet ego has a partial mediating role in the relationship between authenticity and compassion satisfaction. Another finding showed that the quiet ego has a partial mediating role in the relationship between authenticity and burnout. In addition, it was concluded that the quiet ego did not have a mediating role in the relationship between authenticity and compassion fatigue.In this study, it was also determined that professional quality of life’s sub-dimensions (compassion satisfaction, compassion fatigue, and burnout) did not differ according to gender and institution. Also, it was concluded that a short professional experience of psychological counselors is a risk factor in terms of developing compassion fatigue. Finally, it has been determined that receiving supervision has a significant effect on the compassion satisfaction of psychological counselors. The research findings were discussed in the light of the relevant literature and suggestions were made to researchers and practitioners.
- Published
- 2022
23. An investigation of the relationship between the mathematical reasoning skills and patterning skills of children attending preschool education
- Author
-
Yayla, Kübra, Güven, Yıldız, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Temel Eğitim Anabilim Dalı, and Okul Öncesi Öğretmenliği Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Okul öncesi çocuklar ,Preschool children ,Okul öncesi öğretim ,Preschool teaching ,Education - Abstract
Bu araştırmanın amacı okul öncesi dönem çocuklarının matematiksel akıl yürütme becerileri ile örüntü becerileri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Bunun yanı sıra çocuğun cinsiyeti, yaşı, anne baba öğrenim durumu, toplam okul öncesi eğitim alma süresi ve örüntü etkinliği sıklığının etkisinin incelenmesi de amaçlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, 2019-2020 eğitim öğretim yılında İstanbul ilinde bulunan okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden, 60-72 ay aralığında bulunan toplam 132 çocuk oluşturmaktadır. Çocukların matematiksel akıl yürütme becerilerini ölçmek amacı ile Ergül (2014) tarafından geliştirilen “Erken Matematiksel Akıl Yürütme Becerileri Değerlendirme Aracı” ile örüntü becerilerini ölçmek amacıyla Güven, Dibek, Bayındır ve Saçkes (2019) tarafından geliştirilen “Okul Öncesi Örüntü Becerileri Testi- Kısa Formu” kullanılmıştır. Ayrıca çocukların demografik bilgilerini içeren araştırmacı tarafından hazırlanan Kişisel Bilgi Formu da kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizi bir istatistik paket programıyla yapılmıştır. Araştırmada ölçekler arasındaki ilişkilerin belirlenmesinde Pearson korelasyon analizi kullanılmıştır. Gruplar arası farklarda ise Kruskal Wallis H testi ve Bağımsız Gruplar t-Testi kullanılmıştır. Verilerin analizinde; çocukların matematiksel akıl yürütme ve örüntü becerileri arasında orta düzeyde anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Matematiksel akıl yürütme becerisinin örüntü becerisini anlamlı düzeyde yordadığı tespit edilmiştir. Cinsiyet değişkenine ilişkin analizlerde; Erken Matematiksel Akıl Yürütme Aracının Veri Analizi ve Olasılık alt boyutundan elde edilen bulguların anlamlı düzeyde kız çocuklarının lehine olduğunu görülmektedir. Diğer alt boyutlarda (Tümevarım, Tümdengelim, Ölçme) ve ölçek toplamda cinsiyete göre istatiksel olarak anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Çocukların örüntü becerileri de cinsiyet değişkenine göre anlamlı bir farklılık göstermemiştir. Yaş değişkenine ilişkin analizlerde; 67-72 ay çocukların örüntü becerilerinin 60-66 aylık çocuklardan anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu görülmüştür. Okul öncesi eğitim alma süresi değişkenine ilişkin analizlerde de; çocukların örüntü becerileri 1 yıl üzeri eğitim almış çocuklar lehine anlamlı bir farklılık gösterirken; Erken Matematiksel Akıl Yürütme Testi analizleri okul öncesi eğitim alma süresi değişkenine göre anlamlı bir farklılık göstermemiştir. Erken Matematiksel Akıl Yürütme Testi Tümevarım ve Ölçme alt boyutlarından ve ölçek toplamdan elde edilen analizler vincelendiğinde; haftada iki kere örüntü etkinliğine katılan çocukların iki haftada bir kere örüntü etkinliğine katılan çocuklara göre anlamlı düzeyde daha iyi performans gösterdikleri saptanmıştır. Erken Matematiksel Akıl Yürütme Testi diğer alt boyutlarında (Tümdengelim, Veri Analizi ve Olasılık) ve örüntü becerilerinde örüntü sıklığına göre anlamlı bir farklılık saptanmamıştır.Anne öğrenim durumuna ilişkin analizlerde; Erken Matematiksel Akıl Yürütme Testi Tümevarım, Ölçme, Veri Analizi ve Olasılık alt boyutlarından ve ölçek toplamdan elde edilen analizlerde annesi ön lisans ve üzeri düzeyinde eğitim görmüş çocukların annesi ilkokul düzeyinde eğitim görmüş çocuklardan anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu görülmüştür. Tümdengelim alt boyutu ile örüntü becerileri analizlerinde istatiksel olarak anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Baba öğrenim durumuna ilişkin analizlerde; Erken Matematiksel Akıl Yürütme Aracının Tümdengelim, Tümevarım, Ölçme, Veri Analizi ve Olasılık alt boyutlarından ve ölçek toplamdan elde edilen analizlerde babası ön lisans ve üzeri düzeyinde eğitim görmüş çocukların babası ilkokul, ortaokul ve lise düzeyinde eğitim görmüş çocuklardan anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu saptanmıştır. Örüntü Becerisi Testi analizlerinde baba öğrenim durumu değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. The purpose of this study is to investigate the relationship between mathematical reasoning and patterning skills of preschool children. In addition, it is aimed to examine the effect of children’s gender and age, parental educational situation, total attended preschool education and frequency of patterning activity. The sample comprised 132 children between 60-72 months of age and attending preschool education in Istanbul in the 2019-2020 educational year. To assess children’s reasoning skills, the “Early Mathematical Reasoning Skills Evaluation Tool” which was developed by Ergül (2014), was used. Furthermore, to assess children’s patterning skills, the “Preschool Patterning Skills TestShort Form” which was developed by Güven, Dibek, Bayındır, and Saçkes (2019) was used. Besides, the “Personal Information Form” which involves demographic characteristics of children, generated by the researchers was used.The analysis of the gathered data was done by a statistical program. The Pearson Correlation analysis was used to determine the relationship between the assessment tools. The Kruskal Wallis H test and the Independent Groups t-test were used to analyze the comparison between groups. The analysis indicated that there was a significant mediumsized relationship between reasoning and patterning skills of children. Furthermore, it found that children’s reasoning was significantly predictive of patterning skills. The findings related to gander displayed that girls had better scores on data analysis and probability subcomponents of the Early Mathematical Reasoning Skills Evaluation Tool, whereas there were no significant relationships in other subcomponents (induction, deduction, and measuring) and total score of task. Moreover, children’s patterning skills did not differ in terms of their gender. The analysis related to age, children aged between 67-72 months had significantly higher scores than children aged between 60-66 months. The analysis related to attended years to preschool education indicated that children who attended one year and above had a better score on patterning skills, whereas there were no significant results according to scores of Early Mathematical Reasoning Skills Evaluation Tool. The analysis related to the frequency of patterning skills showed that children who attended patterning activity twice a week had better perform in subcomponents of induction, measuring and the total scores of the assessing tools than children who had biweekly patterning activities according to analysis related to the frequency of patterning viiactivity. The other component of the Early Mathematical Reasoning Skills Evaluation Tool (deduction, data analysis, and probability) and patterning skills did not differ according to the frequency of patterning activity. The children whose mothers had an associate degree and above had higher scores in subcomponents of induction, measuring, data analysis, and probability and the total scores of the assessment tools than children whose mothers had primary education. The subcomponent of deduction and patterning skills test were not statistically different in maternal education level. The children whose fathers had an associate degree and above had higher scores in subcomponents of deduction and measuring and total scores of the assessment tools than children whose fathers had a primary school, elementary school, or higher school degree. In contrast, the scores of patterning skills test did not differ statistically significantly different in terms of paternal educational level.
- Published
- 2022
24. Yükseköğrenimde bilgi okuryazarlığı eğitimi verilmesinin kütüphane kullanımına etkisi
- Author
-
Atlıgil, Rabia Elif, Kakırman Yıldız, Asiye, Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, and Bilgi ve Belge Yönetimi Anabilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Libraries ,Kütüphaneler ,Bilgi okuryazarlığı ,Information literacy ,Education - Abstract
Günümüz bilgi çağında bireylerin bilgiye nasıl ulaşacaklarını bilmeleri gerekir. Bilgi kaynaklarının artan çeşitliliği ve miktarı bilgi patlamasını doğurmuş, bu durum karşısında bireylerin bilgiye erişme, eriştiği bilgiyi çeşitli açılardan değerlendirme ve etkin kullanabilmeleri için bilgi okuryazarı bireyler olmalarını gerektirmiştir. Bilgi çağının gereklilikleri olan, çözüm odaklı, eleştirel düşünebilen, öğrenmeyi öğrenmiş, yaşam boyu öğrenen bireyler yetiştirebilmek için bilgi okuryazarlığı kavramının üzerinde durulmuştur. Bilgi okuryazarlığı becerilerinin bireylere kazandırılmasında eğitim öğretimin son aşaması olan yükseköğrenim kurumlarının sorumluluğu büyüktür.Bu kapsamda çalışmada yükseköğrenim kurumlarında bilgi okuryazarlığı eğitimi verilmesinin kütüphane kullanımına etkisinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın verileri, araştırmacı tarafından uzman görüşü alınarak geliştirilen “ön-test” ve “son-test” aracılığıyla elde edilmiştir. Farklı bölümlerden ön lisans eğitim seviyesinde 260 öğrenciye ön test uygulanmış, ardından haftada bir saat olmak üzere toplam da 6 saatlik bilgi okuryazarlığı eğitimi verilmiş ve eğitim sonunda aynı 260 kişiye ön testteki maddelerin aynısından oluşan son test uygulanmıştır. Elde edilen verilerin analizinde IBM SPSS Statistics 22 (IBM SPSS, Türkiye) programı kullanılmıştır. Değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu Kolmogorov Smirnov testi, Q-Q grafikler ve histogramlar ile değerlendirilmiş olup tanımlayıcı istatistiksel metotların (Minimum, maksimum, ortalama, standart sapma, frekans) yanı sıra ön-test ve son-testteki niceliksel verilerin değerlendirmelerinde Eşleştirilmiş Örneklem T-testi kullanılmıştır.Araştırma sonunda öğrencilerin son testteki yani eğitim sonrası puan ortalaması, ön testten yani eğitim öncesinden istatistiksel olarak anlamlı ve ileri düzeyde yükseldiği saptanmıştır.Anahtar Kelimeler: Bilgi Okuryazarlığı, Yükseköğretimde Bilgi Okuryazarlığı, Yaşam Boyu Öğrenme, Bilgi Okuryazarlığı Eğitimi In today's information age, individuals need to know how to access information. The increasing diversity and amount of information resources have led to an information explosion, and this situation requires individuals to be information literate individuals in order to access information, evaluate the information they have accessed from various perspectives, and use it effectively. The concept of information literacy has been emphasized in order to raise individuals who are solution-oriented, critical thinking, learned to learn, and lifelong learners, which are the requirements of the information age. Higher education institutions, which are the last stage of education, have a great responsibility in gaining information literacy skills to individuals. In this context, it is aimed to examine the effect of providing information literacy education in higher education institutions on library use. The data of the study were obtained through the \"pre-test\" and \"post-test\" developed by the researcher by taking expert opinion. A pre-test was applied to 260 students from different departments at the associate degree education level, followed by 6 hours of information literacy education, one hour a week, and at the end of the education, the same 260 students were given a post-test consisting of the same items in the pre-test. IBM SPSS Statistics 22 (IBM SPSS, Turkey) program was used in the analysis of the data obtained. The conformity of the variables to the normal distribution was evaluated with the Kolmogorov Smirnov test, Q-Q graphs and histograms, and Paired Sample T-test was used to evaluate the quantitative data in the pre-test and post-test as well as descriptive statistical methods (Minimum, Maximum, Mean, Standard Deviation, Frequency). At the end of the research, it was determined that the students' average score in the post-test, that is, after the education, increased statistically significantly and advanced level from the pre-test, that is, before the education.Key Words: information literacy, Information Literacy in Higher Education, Lifelong Learning, Information Literacy Education
- Published
- 2022
25. Ters yüz edilmiş yöntemle (flipped class-room) eğitim etkinliğinin değerlendirilmesi
- Author
-
Arıcı, Dilek Sema, Sarıkaya, Özlem, Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, and Tıp Eğitimi Anabilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Medicine ,Education ,Tıp - Abstract
Amaç: Son yıllarda tıp eğitimi müfredat içeriğinde ve eğitim yöntemlerinde yaşanan değişimler, eğitici rolünde de değişikliklerin yaşanmasına neden olmuştur. Bu bağlamda büyük sınıf dersine ek olarak öğrenci merkezli eğitimlerin uygulanması giderek artmıştır. Bu tez büyük sınıf dersi ile tersyüz sınıf yöntemini karşılaştırmak ve öğrenci başarısında etkisini araştırmak amacı ile planlanmıştır Aim: In recent years, changes in the content of the medical education curriculum and educational methods have also led to changes in the role of educator. In this context, the application of student-centered education has gradually increased in addition to the traditional classroom method. This thesis is planned to compare the traditional classroom with the flipped classroom method and to evaluate its effectiveness on student success.
- Published
- 2022
26. Türkiye'de Fransızca öğretmen yetiştirme programında sesletim öğretimi
- Author
-
Varlık, Mahacen, Yücelsin Taş, Yaprak Türkân, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yabancı Diller Eğitimi Anabilim Dalı, and Fransızca Öğretmenliği Bilim Dalı
- Subjects
Türkiye ,Eğitim ,Turkey ,French language ,Fransız dili ,Öğrenim ve öğretim ,Study and teaching ,Education - Abstract
En Turquie, les objectifs de la formation au métier de professeur de français sont formulés dans un programme universitaire nommé Fransızca Öğretmenliği Lisans Programı (2018). La dernière édition de ce programme ne mentionne pas de cours dédiés à l’enseignement de la phonétique en général, et de la prononciation en particulier. Or dans la perspective actionnelle recommandée par le CECR et appliquée en Turquie, la compétence phonologique est une composante clé de l’enseignement d’une langue et, par conséquent, un élément essentiel et constitutif de la formation de ses enseignants.Dans ce contexte, notre étude vise à définir les modalités selon lesquelles cette carence du programme est envisagée par 12 enseignants universitaires exerçant dans 8 des 10 facultés de pédagogie qui forment au métier de professeur de français en Turquie. Des entretiens semi-directifs nous permettent de mettre en perspective leur interprétation du programme et leur propre formation, leurs représentations et leurs pratiques professionnelles en matière d’enseignement et d’apprentissage de la phonétique et de la correction phonétique.L’objectif de ces entretiens, conduits et analysés selon une approche qualitative, est d’évaluer la pertinence de deux hypothèses, par ailleurs confirmées dans le cadre de cette étude : d’une part, la carence observée dans le programme ne peut pas être suffisamment compensée par les enseignants universitaires, avant tout en raison de carences dans leur propre formation et de pratiques en correction phonétique dépourvues d’ancrage théorique ; d’autre part, conscients des difficultés auxquelles le programme expose leurs étudiants, la plupart d’entre eux affirment la nécessité de créer des conditions favorables au développement de la maîtrise phonologique des futurs enseignants et de leur compétence à enseigner la prononciation.Sur la base de ces résultats, différentes préconisations sont développées, parmi lesquelles des propositions de formation à la méthode verbo-tonale de correction phonétique pour un public turcophone. Ce volet de la recherche a pour objectif de contribuer au développement de la didactique de la prononciation du français en Turquie, en introduisant ses principes fondamentaux au cœur du dispositif de formation des professeurs de français. Türkiye’de Fransızca öğretmenlik mesleğine yönelik yetiştirme hedefleri, Fransızca Öğretmenliği Lisans Programında (2018) belirtilmiştir. Güncel programda, genel olarak fonetik öğretimine ve özellikle fonetik düzeltmeye yönelik herhangi bir dersten söz edilmemektedir. Oysa ki, Ortak Avrupa Başvuru Metni tarafından önerilen ve Türkiye’de uygulanan düzenlemede, fonolojik yeterlilik dil öğretiminde önemli bir yer tutmaktadır, bu nedenle, öğretmen eğitiminin temel unsurlarından biridir.Bu bağlamda, Türkiye’de Fransızca öğretmeni yetiştiren 10 Eğitim Fakültesi’nin 8’inde görev yapan 12 öğretim üyesine yarı yapılandırılmış görüşme formu uygulanmıştır. Yapılan görüşmeler, fonetik dersinin Fransızca öğretmenliği programında yer almayışının nasıl değerlendirildiğini belirlemeyi amaçlamaktadır. Aynı zamanda, bu görüşmeler öğretim üyelerinin eğitimlerini, güncel programı, fonetik öğretimi ve fonetik düzeltmeyi sorgulamamıza katkı sağlamıştır.Nitel araştırma kullanılarak gerçekleştirilen ve analiz edilen bu görüşmeler, iki hipotezi değerlendirmeyi ve doğrulamayı mümkün kılmıştır: Bir yandan, müfredatta gözlemlenen eksiklik öğretim üyeleri tarafından yeterince telafi edilemiyor. Bunun temel nedenlerinden biri lisans eğitiminde fonetik dersinin yer almamasıdır. Diğer yandan, müfredatın öğrenciler için yol açtığı zorlukların farkında olarak, öğretmen adaylarının fonolojik ve sesletim öğretimindeki yetilerinin gelişimi için uygun koşulların sağlanması gerekliliği vurgulanıyor.Bu sonuçlara dayanarak, Türkçe konuşanlara yönelik verbo-tonal fonetik düzeltmelerin yer aldığı birçok öneri sunulmuştur. Sonuç olarak, araştırmamız Fransızca öğretmeni yetiştirmek için Türkiye’de Fransızca sesletim eğitiminin geliştirilmesine katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
- Published
- 2022
27. The mediating role of mentalization and emotion regulation difficulty in the relationship between parental acceptance-rejection and interpersonal problems
- Author
-
Çini, Ayşe, Satan, Ayşin, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, and Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Psychological counseling and guidance ,Education ,Psikolojik danışmanlık ve rehberlik - Abstract
Bu araştırmada genç yetişkinlerde ebeveyn kabul-reddi ile kişilerarası problemler arasındaki ilişkide zihinselleştirme ve duygu düzenleme güçlüğünün aracı rolünün incelenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca bu temel değişkenler arasındaki ilişkilerin incelenmesi ve bu değişkenlerin demografik değişkenlere göre anlamlı farklılık gösterip göstermediğinin belirlenmesi araştırma amaçları arasında yer almaktadır. İlişkisel tarama türündeki bu araştırma için çalışma grubu oluşturulmuştur. Araştırmaya yaşları 18-35 arasında değişmekte olan 258 kadın ve 105 erkek olmak üzere toplam 363 genç yetişkin katılmıştır. Bu araştırmada veriler 2021 yılı Nisan ve Ekim ayları arasında çevrimiçi formlar aracılığı ile toplanmıştır. Araştırmada veri toplama amacıyla Kişisel Bilgi Formu, Ebeveyn Kabul-Red Ölçeği (EKRÖ)-Yetişkin Kısa Formu, Zihinselleştirme Ölçeği (ZÖ), Duygu Düzenleme Güçlüğü Ölçeği (DDGÖ)-Kısa Formu ve Kişilerarası Problemler Envanteri-Döngüsel Ölçekleri (KPE)-Kısa Formu kullanılmıştır. Araştırmada veriler SPSS 21 ve MPLUS 6.12 paket programları kullanılarak analiz edilmiştir. Ebeveyn kabul-reddi, zihinselleştirme, duygu düzenleme güçlüğü ve kişilerarası problemler arasındaki ilişkilerin incelenmesinde Pearson Momentler Çarpımı Korelasyonu, demografik değişkenlerin analizinde ise t Testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) kullanılmıştır. Ayrıca Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM) yoluyla ebeveyn kabul-reddi ile kişilerarası problemler arasındaki ilişkide zihinselleştirme ve duygu düzenleme güçlüğünün aracı rolü incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre anne kabul-reddi ile yaş, medeni durum, iş durumu, baba eğitim düzeyi arasında, zihinselleştirme ile psikolojik/psikiyatrik rahatsızlık olup olmaması arasında ve çocuklukta bakım veren kişi ile kişilerarası problemler arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Ebeveynlerin birlikte/ayrı olması, cinsiyet, ebeveynler arasındaki ilişkinin iyi/kötü olması, anne eğitim düzeyi ve çocukluk dönemi travmatik yaşantı değişkenleri ise temel değişkenlere göre anlamlı farklılık göstermemektedir. Araştırmada ebeveyn kabul-reddi, zihinselleştirme, duygu düzenleme güçlüğü ve kişilerarası problemler arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Araştırma modelinde anne kabul-reddi kişilerarası problemleri anlamlı olarak yordarken baba kabul-reddinin yordamaması nedeniyle araştırmaya anne kabul-reddi ile devam edilmiştir. Araştırmada anne kabul-reddi ile kişilerarası problemler arasındaki ilişkide zihinselleştirme kısmi, duygu düzenleme güçlüğü tam aracı role sahiptir. Son aşamada aracı değişkenler beraber analize alındığında ise modelin mükemmel ve kabul edilebilir uyum göstererek doğrulandığı görülmektedir. Elde edilen bulgular literatüre göre tartışılarak bundan sonra yapılacak çalışmalara yönelik öneriler sunulmuştur. In this study, it was aimed to examine the mediating role of mentalization and emotion regulation difficulty in the relationship between parental acceptance-rejection and interpersonal problems in young adults. In addition, examining the relationships between these basic variables and determining whether these variables differ significantly according to demographic variables are among the research objectives. A study group was formed for this research in correlational survey type. A total of 363 young adults, 258 women and 105 men, aged between 18-35, participated in the study. In this study, data were collected through online forms between April and October 2021. Personal Information Form, Adult Parental Acceptance-Rejection Questionnaire (PARQ)-Short Form, Mentalization Scale (MentS), Difficulties in Emotion Regulation Scale (DERS)-Brief Form, and Inventory of Interpersonal Problems-Circumplex Scales (IIP-C)-Short Form were used to collect data in the research was used. In the research, the data were analyzed using SPSS 21 and MPLUS 6.12 package programs. Pearson Product-Moment Correlation was used to analyze the relationships between parental acceptance-rejection, mentalization, emotion regulation difficulty, and interpersonal problems, and t-Test and one-way analysis of variance (ANOVA) were used to analyze sociodemographic variables. In addition, the mediating role of mentalization and emotion regulation difficulty in the relationship between parental acceptance-rejection and interpersonal problems was examined through Structural Equation Modeling (SEM). According to the results of the research, significant relationships were found between maternal acceptance-rejection and age, marital status, job status, father's education level, between mentalization and presence of psychological/psychiatric disorders, and between childhood caregivers and interpersonal problems. Parents' being together/separated, gender, good/bad relationship between parents, mother's education level and childhood traumatic experience do not differ significantly compared to basic variables. In the study, significant relationships were found between parental acceptance-rejection, mentalization, emotion regulation difficulty and interpersonal problems. While maternal acceptance-rejection significantly predicted interpersonal problems in the research model, the study was continued with maternal acceptance-rejection since father acceptance-rejection did not predict. In the research, mentalization has a partial and emotion regulation difficulty has a full mediator role in the relationship between maternal acceptance-rejection and interpersonal problems. At the last stage, when the mediating variables are analyzed together, it is seen that the model is confirmed by showing perfect and acceptable fit. The findings were discussed according to the literature and suggestions for future studies were presented.
- Published
- 2022
28. The experiences of mothers of senior high school students during the preparation process for the university entrance exam : a phenomenological research
- Author
-
Şahin, Şeniz Özgür, Ekşi, Halil, Türk Kurtça, Tuğba, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, and Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Psychological counseling and guidance ,Education ,Psikolojik danışmanlık ve rehberlik - Abstract
Bu araştırmada lise son sınıf öğrencilerinin üniversiteye giriş sınavına hazırlanma süreçlerinin anneler tarafından nasıl deneyimlendiğinin ve annelerin bu süreçteki tutumlarının neler olduğunun belirlenmesi amaçlanmıştır. Nitel araştırma desenleri içerisinden fenomenolojik desene dayalı olarak tasarlanan bu araştırmanın çalışma grubunu, İstanbul ili Bağcılar ilçesinde yer alan bir anadolu lisesindeki öğrencilerin anneleri oluşturmuştur. Amaçlı örnekleme yöntemleri içerisinden ölçüt örnekleme yöntemi kullanılarak oluşturulan bu çalışma grubunda 11 gönüllü anne yer almıştır.Bu araştırmanın verileri görüşme tekniği ile toplanmıştır. Görüşme soruları; alan yazın taramasının ardından araştırmacılara, okul psikolojik danışmanlarına ve çocuğu üniversiteye giriş sınavına daha önceden hazırlanan annelere danışılarak hazırlanmıştır. Oluşturulan sorular hakkında uzman görüşü alınmış ve gerekli düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Bu sorular pilot görüşmeler gerçekleştirilerek test edilmiş ve anlaşılmadığı tespit edilen sorularda değişikliğe gidilmiştir. Veri analizi sürecinde “MAXQDA-22” programından yararlanılmış ve içerik analizi tekniği kullanılmıştır. Analiz sürecinde; sınav sürecinin aile ortamına yansıması, annelerin üniversiteye giriş sınavına yönelik düşünceleri, annelerinin gözünden sınava hazırlanma sürecindeki çocuklar, sınav sürecinde “anneler”, annelerin sınava yönelik motivasyonları, annelerin eğitimsel açıdan geleceğe ilişkin görüşleri olarak adlandırılan toplam 6 ana temaya ve 32 alt tema ile 104 koda ulaşılmıştır.Araştırmada ulaşılan bulgular temel olarak annelerin çocuklarına psikolojik destek sağlarken aynı zamanda akademik baskı uyguladıklarını, bu sürecin annelerde stres, endişe, yorgunluk ve bıkkınlık yarattığını, eğitim seviyesi düşük olan annelerin bu süreçte düşük öz-yeterlik algısına sahip olduklarını, annelerin bu sınavın öğrencilerin yetenek alanlarını geri planda bıraktığını düşündüklerini, babaların çocuklara karşı ilgisiz bir tutum sergilediklerini, ebeveynlerin okul psikolojik danışmanı ile sınav süreci hakkında yakından iletişime geçmediklerini, ebeveynlerin sosyal yaşamlarını çocuklarının ders çalışma vakitlerine göre düzenlediklerini ve çocuklarına uygun bir çalışma ortamı sağlamak adına özen gösterdiklerini; çocukların ise uyku düzensizliği yaşadıklarını, kahve ve abur cubur tüketimini artırdıklarını, önceki dönemlere kıyasla bu süreçte daha asabi olduklarını ve yaşamdan soyutlanacak şekilde yoğun bir ders çalışma temposu içerisinde olduklarını göstermektedir. Araştırma kapsamında ulaşılan tüm bulgular alan yazın ışığında tartışılmış ve araştırmacılar ile uygulayıcılara önerilerde bulunulmuştur. In this study, it is aimed to determine how the processes of high school seniors' preparation for the university entrance exam are experienced by mothers and what the attitudes of mothers are in this processes. The study group of this research, which was designed based on the phenomenological design among the qualitative research designs, consisted of the mothers of the students in an anatolian high school in the district of Bağcılar in Istanbul. 11 volunteer mothers took part in this study group, which was formed by using the criterion sampling method among the purposeful sampling methods.The data of this study were collected by interview technique. After the literature review was completed, the interview questions were prepared in consultation with researchers, school counselors, and mothers whose children had already prepared for the university entrance exam. Expert opinion was taken about the questions and necessary arrangements were made. These questions were tested by conducting pilot interviews and changes were made to the questions that were found to be incomprehensible.In the data analysis process, the \"MAXQDA-22\" program and the content analysis technique were used. In the analysis process, a total of 6 main themes named \"the reflection of the exam process on the family environment, mothers' thoughts on the university entrance exam, children in the process of preparation for the exam in the eyes of mothers', ‘mothers’ during the exam process, mothers' motivations for the exam, mothers' educationally views about the future\" and 104 codes with 32 sub-themes has been reached.The findings of the study basically suggested while mothers provide psychological support to their children, they also apply academic pressure; this process creates stress, anxiety, fatigue and weariness in mothers, poorly educated mothers have a low perception of self-sufficiency in this process, and mothers think that this test threw students' talents out of focus; fathers have an unconcerned attitude towards children; parents do not sufficiently communicate with the school counselor about the exam process, organize their social lives according to the study times of their children and provide a suitable working environment for their children. On the other hand, children experience sleep disorders, increase their consumption of coffee and junk food, are more irritable in this process compared to previous periods, and are at an intense study pace to isolate themselves from life. All the findings reached within the scope of the research were discussed in the light of the literature and suggestions were made to researchers and practitioners.
- Published
- 2022
29. The intermediate role of the perception of being deceived in the relationship between attachment styles and self-respect and relationship satisfaction in university students
- Author
-
Çelimli, Çağla, Erden Çınar, Seval, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, and Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Psychological counseling and guidance ,Education ,Psikolojik danışmanlık ve rehberlik - Abstract
Bu araştırmada, üniversite öğrencilerinin bağlanma sitilleri (güvenli ve kayıtsız), kendine saygı (olumlu olumsuz) ile ilişki doyumları arasındaki ilişkide aldatılma algısının aracılık rolü incelenmiştir. Araştırmaya 18-30 yaş aralığında romantik ilişkisi olan 633 üniversite öğrencisi katılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak, Romantik İlişki Doyumu Ölçeği (RİDÖ), İlişki Ölçekleri Anketi (İÖA), Kendine Saygı Ölçeği (KSÖ), Aldatılma Algısı Ölçeği (AAÖ) ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. AAÖ, bu araştırma kapsamında araştırmacı tarafından geliştirilmiştir. Ölçeği geliştirme süreci 575 kişi ile yürütülmüştür. Yapılan analizler sonucunda 28 maddelik ölçeğin 19 madde “belirgin boyut” ve 9 madde de “belirsiz boyut” olmak üzere iki boyuttan oluştuğu ortaya çıkmıştır. Araştırmanın örneklemi olasılık temelli örneklem yöntemine dayalı “uygun örnekleme” ve “ölçüt örnekleme” türlerine göre belirlenmiştir. Verilerin analizinde SPSS 21 paket programı ve MPLUS 6.12 paket programından yararlanılmıştır. SPSS paket programı ile üniversite öğrencilerinin ilişki doyum düzeylerinin demografik özelliklerine göre anlamlı farklılık gösterip göstermedikleri Bağımsız Gruplar t Testi ve F Testi (One-Way ANOVA) kullanılarak hesaplanmıştır. Test edilen modelin sonucuna göre, güvenli bağlanma ve ilişki doyumu arasındaki ilişkide aldatılma algısının kısmi aracı rolü olduğu, kayıtsız bağlanma ve ilişki doyumu arasındaki ilişkide aldatılma algısının kısmi aracılık rolü olduğu, olumlu kendine saygı ve ilişki doyumu arasındaki ilişkide aldatılma algsının kısmi aracılık rolü olduğu ve olumsuz kendine saygı ve ilişki doyumu arasındaki ilişkide aldatılma algısının kısmi aracılık rolü olduğu Yapısal Eşitlik Modeli kullanılarak bulunmuştur. Son olarak da, araştırmadan elde edilen sonuçlar literatür ve kuramlar bağlamında tartışılmış, gelecekte yapılacak araşırmalara ve Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik alanına yönelik öneriler sunulmuştur. In this study, the mediating role of perception of infidelity in the relationship between university students' attachment styles (secure and dismissive), self-esteem (positive and negative) and relationship satisfaction was investigated. 633 university students between the ages of 18-30 who had a romantic relationship, participated in the study. In the study, Relationship Satisfaction Inventory (RSI) Relationship Scales Questionnaire (RSQ), SelfRespect Scale (SRS), Perception of Infidelity Scale (PIS) and Personal Information Form were used as data collection tools. AAO was developed by the researcher within the scope of this research. The scale development process was carried out with 575 people. As a resultof the analyzes made, it was revealed that the 28-item scale consisted of two dimensions, 19 of which were the \"clear dimension\" and 9 items were the \"uncertain dimension\". The sample of the study was determined according to the types of “appropriate sampling” and “criterion sampling” based on the probability-based sampling method. SPSS 21 package program and MPLUS 6.12 package program were used in the analysis of the data. In the analysis of the data, in order to answer the research questions determined within the framework of the research objectives, whether the relationship satisfaction levels of university students differ significantly with the SPSS package program according to their demographic characteristics were calculated using the Independent Groups t-Test and the F-Test (One-Way ANOVA). According to the results of the structural model, the perception of being deceived has a partial mediating role in the relationship between secure attachment and relationship satisfaction. The perception of being deceived has a partial mediating role in the relationship between dismissive attachment and relationship satisfaction, The perception of infideltiy has a partial mediating role in the relationship between positive self-respect and relationship satisfaction and the perception of being deceived has a partial mediating role in the relationship between negative self-respect and relationship satisfaction. Finally, the results obtained from the research were discussed in the context of literature and theories, and suggestions for future research and the field of Psychological Counseling and Guidance were presented.
- Published
- 2022
30. Corporate reputation, innovative behaviors of faculty members and academic intellectual capital : a mixed methods study at a higher education institution
- Author
-
Özalp, Uğur, Çetin, Münevver, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, and Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,School management and organization ,Universities and colleges ,Okul yönetimi ve örgütü ,Administration ,Yönetim ,Üniversiteler ve yüksek okullar ,Education - Abstract
Araştırmanın amaçları, Marmara Üniversitesi'nde öğrenim gören öğrencilerin algılarına dayalı olarak üniversitenin kurumsal itibarı ile üniversitenin akademik entelektüel sermaye düzeyi arasındaki ilişkiyi incelemek, öğretim elemanlarının algılanan yenilikçi davranışlarının bu ilişkide aracılık rolü olup olmadığını ortaya çıkarmak, öğretim üyelerinin Marmara Üniversitesi'nin kurumsal itibarına ilişkin görüşlerini tespit etmektir. Çalışma, eş zamanlı olarak nicel ve nitel yöntemlerle veri toplanması esasına dayanan eş zamanlı paralel desen kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın nicel aşamasındaki katılımcılar Marmara Üniversitesinde çalışmanın yürütülmesine izin veren Atatürk Eğitim Fakültesi, Bankacılık ve Sigortacılık Yüksekokulu, Eczacılık Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Teknoloji Fakültesi, Tıp Fakültesi ve Uygulamalı Bilimler Yüksekokulunda 2020-2021 öğretim yılı bahar döneminde öğrenim gören öğrenciler arasından fakülte/yüksekokul öğrenci sayılarına göre tabakalı örnekleme yöntemiyle belirlenmiştir. Nicel aşamada tarama deseni kullanılmıştır. Katılımcıların kurumsal itibara ilişkin algılarını ölçmek için RepTrak Ölçeği kullanılmıştır. Öğretim elemanlarının algılanan yenilikçi davranışlarını ölçmek için Yenilikçi Davranış Ölçeği kullanılmıştır. Katılımcıların öğrenim gördüğü yükseköğretim kurumunun sahip olduğu akademik entelektüel sermaye düzeyine ilişkin algılarını ölçmek için araştırmacı tarafından geliştirilen Akademik Entelektüel Sermaye ölçeği kullanılmıştır. Nicel verilerin analizi R ile gerçekleştirilmiştir. Nicel veriler için ANOVA, t-testi ve korelasyon analizi gerçekleştirilmiştir. Öğretim elemanlarının algılanan yenilikçi davranış düzeylerinin aracılık etkisinin incelenmesi için yapısal eşitlik modeli kullanılmıştır. Çalışmanın nitel aşamasında ölçüt örnekleme yöntemiyle Marmara Üniversitesinde görev yapan öğretim elemanları arasından belirlenen 10 kişilik çalışma grubundan 2021-2022 öğretim yılının güz döneminde veri toplanmıştır. Marmara Üniversitesinin kurumsal itibar algısına yönelik olarak katılımcıların görüşlerini incelemek üzere araştırmacı tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Araştırmanın nitel aşaması olgubilim deseninde yürütülmüş olup elde edilen veriler içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiştir. Nitel veriler MAXQDA programı kullanılarak analiz edilmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre, Marmara Üniversitesi'nde öğrenim gören öğrenciler üniversitenin kurumsal itibarını ve öğretim elemanlarının sergiledikleri yenilikçi davranışları yüksek düzeyde algılarken üniversitenin akademik entelektüel sermayesini orta düzeyde algılamaktadır. Marmara Üniversitesinde görev yapan öğretim elemanlarının üniversitenin kurumsal itibarına yönelik düşüncelerinin ürünler ve hizmetler, inovasyon, çalışma ortamı, yönetim, toplumsal/sosyal sorumluluk, liderlik ve kamusal mali performansa odaklandığı tespit edilmiştir. Marmara Üniversitesi'nin kurumsal itibarı ile akademik entelektüel sermayesi arasındaki ilişkide öğretim üyelerinin yenilikçi davranışlarının aracı role sahip olduğu tespit edilmiştir.Alanyazında yükseköğretim kurumlarının sahip olduğu akademik entelektüel sermaye ile yükseköğretim kurumlarının kurumsal itibarı arasındaki ilişkiyi ve bu ilişkide öğretim elemanlarının algılanan yenilikçi davranışlarının aracı rolünün bulunup bulunmadığını ele alan ampirik çalışmaların sayısı sınırlıdır. Bu çalışma ile alanyazındaki bu sınırlılığa cevap verilmesi beklenmektedir. Bununla birlikte, geliştirilen Akademik Entelektüel Sermaye Ölçeği ile alanyazına katkı sağlanacağı düşünülmektedir. Çalışmanın özelde öğrencilerin perspektifinden Marmara Üniversitesinin kurumsal itibar düzeyine yönelik bütüncül bir portre ortaya koyması, genelde ise ülkemizde yer alan yükseköğretim kurumları için itibar yönetimi konusunda örnek teşkil etmesi beklenmektedir. The aims of the study are to examine the relationship between the corporate reputation of Marmara University and the academic intellectual capital level of the university depending on the perception of the students, to reveal whether the perceived innovative behaviors of the faculty members have a mediating role in this relationship, and to determine the opinions of the faculty members on the corporate reputation of Marmara University. The study was carried out using the convergent mixed design which is based on simultaneous quantitative and qualitative data collection. The participants in the quantitative phase of the research were determined by stratified sampling method depending on the total number of students studying at the Atatürk Faculty of Education, School of Banking and Insurance, Faculty of Pharmacy, Faculty of Engineering, Faculty of Health Sciences, Faculty of Technology, School of Medicine, and School of Applied Sciences which allowed the study to be carried out, in the spring term of the 2020-2021 academic year. Correlational design was used in the quantitative phase. RepTrak Scale was used for measuring the perceptions of the participants regarding corporate reputation. The Innovative Behavior Scale was used for measuring the perceived innovative behavior of the faculty members. The Academic Intellectual Capital scale, which was developed by the researcher, was used for measuring the perceptions of the participants about the academic intellectual capital level of the higher education institution they studied. Quantitative data analyses were carried out in R. ANOVA, t-test and correlation analysis were carried out for quantitative data. Structural equation model was used for examining the mediating effect of the perceived innovative behavior levels of the faculty members. In the qualitative phase of the study, using the criterion sampling method, data were collected in the fall semester of the 2021-2022 academic year from a study group of 10, determined among the faculty members working at Marmara University. A semi-structured interview form developed by the researcher was used for examining the opinions of the participants regarding the corporate reputation perception of Marmara University. The qualitative phase of the research was carried out in the phenomenology design, and the data obtained were analyzed by the content analysis method. Qualitative data were analyzed using MAXQDA.According to the results of the study, while the students studying at Marmara University perceive the university’s corporate reputation and the innovative behaviors of the faculty staff at a high level, they perceive the academic intellectual capital of the university at a moderate level. It was identified that the opinions of the faculty members working at Marmara University on the corporate reputation of the university focus on products and services, innovation, workplace, governance, social responsibility, leadership, and public financial performance. It was confirmed that the innovative behaviors of the faculty members have a mediating role in the relationship between the corporate reputation and the academic intellectual capital of Marmara University.The number of empirical studies discussing the relationship between the academic intellectual capital of higher education institutions and the corporate reputation of higher education institutions, and whether the perceived innovative behaviors of the faculty staff have a mediating role in this relationship is limited in the literature. This study is expected to respond to this limitation in the literature. Besides, it is thought that the Academic Intellectual Capital Scale developed in this study contributes to the literature. The study is expected to present a holistic portrait of the corporate reputation level of Marmara University from the perspective of students on a small scale, and to serve as an example for higher education institutions in the country on a large scale in terms of reputation management.
- Published
- 2022
31. Investigation of coping styles in marriage with the mixed research method
- Author
-
Eminoğlu, Zehra, Sezgin, Osman, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, and Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Psychological counseling and guidance ,Education ,Psikolojik danışmanlık ve rehberlik - Abstract
Evlilik farklı cinsiyetteki iki kişinin ortak amaçlar doğrultusunda bir sözleşmeye bağlıolarak kurdukları bir birliktir. Aile kurumunun başlangıcı olarak değerlendirilen evlilik, kadınve erkeğin yaptığı bir sözleşme iken; aile bir kurum, sosyal bir yapı olarak değerlendirilebilir.Sosyal bir yapı olan ailede bazı başa çıkılması gereken stres faktörleri olabilmektedir. Ailedebaşa çıkma ailedeki stres faktörlerine karşı harcanan bütün çabalar anlamına gelmektedir. Bu araştırmanın amacı evlilikteki başa çıkma tarzlarını incelemektir. Karma araştırmadesenlerinden olan keşfedici sıralı desen kullanılmıştır. Keşfedici sıralı desen nitel ve nicelbasamaklardan meydana gelmektedir. Nitel aşamada yorumlayıcı fenomenoloji yöntemikullanılmıştır. Amaçsal örneklem yöntemlerinden olan ölçüt örneklem ile belirlenen, en azbeş yıldır evli on beş kişi ile derinlemesine görüşmeler yapılarak evlilikteki başa çıkmatarzları incelenmiştir. Veriler MAXQDA 12 programında analiz edilmiştir. Nitel bölümünanalizi sonucunda dört ana tema, on iki alt tema ve kırk iki kod elde edilmiştir. Ana temalar;stres önleyici, işbirlikçi çabalar, stres anı ve zor durumları yönetebilme girişimleri, streskaynakları ve destek kaynaklarıdır. Elde edilen tema, alt tema ve kodlardan yararlanarakEvlilikte Başa Çıkma Tarzları Ölçeği (EBÇTÖ) geliştirilmiştir. Ölçeğin geçerlilik vegüvenilirlik çalışmaları SPSS ve AMOS programları kullanılarak yapılmıştır. Geçerlilikçalışmaları kapsam geçerliği, yapı geçerliliği ve ölçüt geçerliği (N=63) çalışmalarındaoluşmaktadır. Yapı geçerliliği için açımlayıcı faktör analizi (N=401) ve doğrulayıcı faktöranalizi (N=409) yapılmıştır. Güvenilirlik çalışmaları kapsamında, tutarlılık katsayısı, altboyutlar arası ilişki, madde analizi çalışmaları yapılmıştır. Sonuçta geçerli ve güvenilir, 35madde ve 5 alt boyuttan oluşan Evlilikte Başa Çıkma Tarzları Ölçeği (EBÇTÖ)geliştirilmiştir. Alt boyutlar, işlevsel çabalar, görmezden gelme, olumsuz duygular, işlevselolmayan çabalar ve destek kanallarıdır. Çalışmanın ikinci bölümü nicel aşamadır. EvlilikteBaşa Çıkma Tarzları Ölçeği (EBÇTÖ) ve cinsiyet, evli kalma süresi, karar alırken kökenaileye danışıp danışmama bilgilerini içeren kişisel bilgi formu kullanılarak 516 kişiye uygumayapılmıştır. Nicel sonuçlara göre, erkeklerin başa çıkma tarzlarından görmezden gelme vedestek kanallarını kadınlardan daha sık kullandıkları; evli kalma süresi arttıkça görmezdengelme ve destek kanalları kullanımının arttığı, işlevsel olmayan çabaların kullanımınınazaldığı; karar alırken köken ailesine danışan kişilerin görmezden gelme, işlevsel olmayançabalar ve destek kanallarına sıklıkla başvurduğu söylenebilir. Coping in the family means all the efforts made against the stress factors in the family.The aim of this research is to examine coping styles in marriage. The exploratory sequentialdesign, which is one of the mixed research designs, was used. The exploratory sequentialdesign consists of qualitative and quantitative steps. In the qualitative phase, the interpretativephenomenology method was used. In-depth interviews were conducted with fifteen peoplewho have been married for at least five years, determined by criterion sampling, which is oneof the purposeful sampling methods, and coping styles in marriage were examined. The datawere analyzed in the MAXQDA 12 program. As a result of the analysis of the qualitative part,four main themes, twelve sub-themes and forty-two codes were obtained. Main themes; stressprevention, collaborative efforts, attempts to manage stress and difficult situations, stresssources and sources of support. By using the themes, sub-themes and codes obtained,Marriage Coping Styles Scale (MCSS) was developed. The validity and reliability studies ofthe scale were carried out using SPSS and AMOS programs. Validity studies consist ofcontent validity, construct validity and criterion validity (N=63) studies. Exploratory factoranalysis (N=401) and confirmatory factor analysis (N=409) were performed for constructvalidity. Within the scope of reliability studies, consistency coefficient, relationship betweensub-dimensions, item analysis studies were carried out. As a result, a valid and reliableMCSS, which consists of 35 items and 5 sub-dimensions, was developed. The sub-dimensionsare functional efforts, ignoring, negative emotions, dysfunctional efforts, and supportchannels.The second part of the study is the quantitative stage. It was applied to 516 people byusing MCSS and a personal information form including gender, duration of marriage, andwhether or not to consult the family of origin while making a decision. Men tend to ignoretheir coping styles and use support channels more often than women; the use of ignoring andsupport channels increases as the duration of marriage increases, and the use of dysfunctionalefforts decreases; It can be said that people who consult their family of origin frequentlyresort to ignoring, dysfunctional efforts and support channels while making a decision.
- Published
- 2022
32. Exaimining of suicide probability in terms of the forgivingness, mindfulness and gratitude variables in young adults
- Author
-
Tunçer, Baran, Yukay Yüksel, Müge, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, and Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Psychological counseling and guidance ,Education ,Psikolojik danışmanlık ve rehberlik - Abstract
Bu araştırma affedicilik, minnettarlık ve bilinçli farkındalık değişkenlerinin intihar olasılığı üzerindeki yordama gücünü incelemeyi hedeflemiştir. Bunun yanı sıra intihar olasılığı, affedicilik, minnettarlık ve bilinçli farkındalık değişkenlerinin cinsiyet, medeni durum, sosyoekonomik düzey, eğitim düzeyi, anne eğitim düzeyi ve baba eğitim düzeyi değişkenlerine göre farklılık gösterip göstermediğini de incelemiştir.Araştırma nicel desende ilişkisel tarama modelinde tasarlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 20-35 yaş arası 474 genç yetişkin birey oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak; Cull ve Gill (1988) tarafından geliştirilen, Türkçeye uyarlaması Şahin ve Batıgün (2018) tarafından gerçekleştirilen İntihar Olasılığı Ölçeği; Berry, Worthington, O’Connor, Parrott III ve Wade (2004) tarafından geliştirilen, Türkçeye uyarlaması Sarıçam ve Akın (2013) tarafından gerçekleştirilen Affedicilik Ölçeği; McCullough, Emmons ve Tsang (2002) tarafından geliştirilen, Türkçeye uyarlaması Yüksel ve Duran (2012) tarafından gerçekleştirilen Minnettarlık Ölçeği; Brown ve Ryan (2003) tarafından geliştirilen , Türkçeye uyarlaması Özyeşil, Arslan, Kesici ve Deniz (2011) tarafından gerçekleştirilen Bilinçli Farkındalık Ölçeği kullanılmıştır.Araştırmada elde edilen veriler SPSS 25 programı ile analiz edilmiştir. İntihar olasılığı, affedicilik, minnettarlık ve bilinçli farkındalık değişkenleri arasındaki ilişkiler Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon analiziyle tespit edilmiştir. İntihar olasılığı, affedicilik, minnettarlık ve bilinçli farkındalık değişkenlerinin demografik değişkenlere göre analizinde fark analizleri kullanılmıştır. Affedicilik, minnettarlık, bilinçli farkındalık düzeylerinin intihar olasılığını yordama gücünü belirlemede regresyon analizi yapılmıştır. Araştırma sonucunda intihar olasılığı ile affedicilik arasında negatif yönde; intihar olasılığı ile minnettarlık arasında negatif yönde; intihar olasılığı ile bilinçli farkındalık arasında negatif yönde; affedicilik ile minnettarlık arasında pozitif yönde; affedicilik ile bilinçli farkındalık arasında pozitif yönde; minnettarlık ile bilinçli farkındalık arasında pozitif yönde anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Affedicilik, minnettarlık ve bilinçli farkındalık değişkenlerinin intihar olasılığını yordadığı tespit edilmiştir. Ayrıca intihar olasılığı, affedicilik ve minnettarlık puanlarının bazı demografik değişkenlere göre farklılaştığı tespit edilmiştir. This study aimed to examine the power of predictive of forgivingness, gratitude and mindfulness styles on suicide probability. In addition, examined whether the variables of suicide probabilitiy, forgivingness, gratitude and mindfulness differ according to gender, marital status, socioeconomic level, education level, mother and father education level.The research is designed in relational screening model in quantitative design. The study group of the research consists of 474 young adult individuals between the ages of 20-35. As a data collection tool in the research; The Suicide Probability Scale which was developed by Cull and Gill (1988) and adapted to Turkish by Şahin ve Batıgün (2018), The Trait Forgivingness Scale which was developed by Berry, Worthington, O’Connor, Parrott III ve Wade (2004) and adapted to Turkish by Sarıçam ve Akın (2013), The Gratitude Scale which was developed by McCullough, Emmons ve Tsang (2002) and adapted to Turkish by Yüksel ve Duran (2012), The Mindful Attention Awareness Scale which was developed by Brown ve Ryan (2003) and adapted to Turkish by Özyeşil, Arslan, Kesici ve Deniz (2011) were used.The data obtained in the study were analyzed using SPSS 25 program. Relationships between suicide probabilitiy, forgivingness, gratitude and mindfulness variables were investigated with the Pearson Product- Moment Correlation analysis. Difference analyzes was used to examine of suicide probabilitiy, forgivingness, gratitude and mindfulness according to demographic variables. Regression analysis was used to examine the predictive power of forgivingness, gratitude and mindfulness styles on suicide probability.As a result of the research, negatively between suicide probability and forgivingness; negatively between suicide probability and gratitude ; negatively between suicide probability and mindfulness; positively between forgivingness and gratitude; positively between forgivingness and mindfulness; positively between gratitude and mindfulness relationships were found. It was found that forgivingness, gratitude and mindfulness have the power to predict suicide probability. In addition, it was found suicide probability, forgivingness and gratitude differ to according to some variables.
- Published
- 2022
33. Speech and language pathologists’ opinions on using technology in the education of kids with autism
- Author
-
Elverici, Sibel Ergün, Taymaz Sarı, Oktay, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Özel Eğitim Anabilim Dalı, and Zihin Engelliler Öğretmenliği Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Autism in children ,Otizm, Çocuklarda ,Education - Abstract
Sosyal etkileşim, iletişim ve davranış sorunlarıyla kendini gösteren gelişimsel bir yetersizlik olarak tanımlanan otizm, yalnızca çocukların kendilerini değil çevredekilerin de yaşamlarını olumsuz etkilemektedir. Yine de doğru eğitim programları ve uygulamalar ile otizm büyük ölçüde bir sorun olmaktan çıkabilmektedir. Bu bağlamda, özel eğitimin tanımlarından biri özel eğitimin, özel gereksinimleri olan çocukların bireysel farklılıkları ve ihtiyaçları doğrultusunda eğitilmesine yönelik uygulamalar olduğu şeklindedir. Özel gereksinimli çocuklar hayatlarını sürdürebilmek için çeşitli akademik ve sosyal becerileri kazanmada desteğe ihtiyaç duymaktadır. Bu akademik beceriler arasında okuma-yazma ve temel matematik becerileri yer aldığı gibi sosyal beceriler arasında onların topluma uyumunu sağlayabilmede önemli olan karşılıklı olarak iletişim kurma ve etkileşimde bulunma da yer almaktadır. Otizmli çocuklarda iletişim alanında farklı sorunlar gözlenebilmektedir. Özellikle dil gelişiminde gecikme ya da hiç konuşamama, başka bireylerle sohbet başlatma, sürdürme ya da sonlandırma konusunda yaşanan güçlükler sık yaşanan sorunların başında gelmektedir. Göz teması kurmaktan kaçınmak, akran oyunlarına katılmamak, başkalarıyla etkileşim kurmaktan kaçınmak, etkileşim gerektiren oyunlarda yaşanan güçlükler ve yinelenen konuşma (ekolali) diğer iletişimsel yetersizlikler arasında yer almaktadır. Sosyal etkileşim alanında jest ve mimik kullanımında, akran ilişkileri geliştirmede, empati gerektiren duygu alışverişine dayalı etkileşimlerde yetersizlikle beraber sosyal ve duygusal davranışlarda sınırlılık gözlenmektedir. Otizm tanısı almış çocukların eğitimine yönelik uygulanan birçok yaklaşımdan bahsedilebilir. Teknolojinin etkin kullanılması, otizmli çocukların yaşam kalitelerini artırabilir ve bağımsız hayat sürmelerine katkı sağlayabilir. Eğitim teknolojilerinin etkin kullanılmasının eğitim sisteminin iyileştirilmesine katkıda bulunacağından yola çıkarak eğitim hedefleri belirlenirken teknolojinin öğretim programlarına dâhil edilmesi ve alan yazındaki teknolojinin gerçek hayata geçirilmesi için pek çok araştırma yapılmıştır. Diğerlerinden farklı olarak, otizmli çocukların iletişim özellikle dil ve konuşma alanında yaşadıkları sıkıntılardan yola çıkarak bu araştırmada, her geçen gün otizmli çocuklarla daha fazla çalışmaya başlayan dil ve konuşma terapistlerinin özel gereksinimli çocuklar kapsamında otizmli çocukların eğitiminde teknoloji kullanımına yönelik görüşleri incelenmiştir. Böylelikle bu çocukların eğitimlerine yönelik gelişmelere katkıda bulunulacağı düşünülmüştür. Olgubilim deseninin kullanıldığı araştırmada yarı yapılandırılmış görüşmelerden yararlanılmıştır. Görüşme soruları araştırmacı tarafından oluşturulmuş ve alanda çalışan iki farklı uzmanın görüşüne sunulmuştur. Araştırmada elde edilen verilerin analizinde betimsel analiz tekniğinden yararlanılmıştır. Araştırmanın sonucunda, dil ve konuşma terapistlerinin otizmli çocukların eğitiminde teknoloji kullanımını destekledikleri ve aynı zamanda kendilerinin de eğitim teknolojileri konusunda daha fazla desteğe ihtiyaç duydukları belirlenmiştir. Autism, which is defined as a developmental disability manifested by social interaction, communication and behavior problems, negatively affects not only the children themselves but also the lives of those around them. However, with the right education programs and practices autism can be largely no longer a problem. In this context, one of the definitions of special education is that special education is practices aimed at educating children with special needs in line with their individual differences and needs. Children with special needs need support in acquiring various academic and social skills. These academic skills include literacy and basic math skills, and social skills that include mutual communication and interaction, which is important in ensuring their adaptation to society. Different problems can be observed in the field of communication in children with autism. Delay in language development or not being able to speak at all, difficulties in starting, maintaining or ending conversations with other individuals are among the most common problems. In addition, avoiding eye contact, not participating in peer games, avoiding interacting with others, difficulties in interactive games and repetitive speech (echolalia) are among other communicative deficiencies. In the field of social interaction, limitations in social and emotional behaviors are observed, along with inadequacy in the use of gestures and mimics, in developing age-appropriate peer relations, in interactions based on mutual exchange of emotions that require empathy. The technological level available today allows individuals with autism to continue their lives in integration with society. Effective use of technology may increase the quality of their life and contribute to their independence. Many researches have been carried out to integrate technology in the curriculum while determining the educational goals. Based on the difficulties that children with autism experience in the field of communication, especially language and speech, this study examines the opinions of speech and language therapists, who are working more and more with children with autism, on the use of technology within the context of children with special needs. This is thought to contribute to the development of the education of these children. The participants were informed about the research subject and were included in the study by obtaining their consent. Semi-structured interviews were used in the study as part of the phenomenological design. The interview questions were created by the researcher and presented to the opinion of two different experts working in the field. After the arrangements made in line with the expert opinions, one-on-one interviews were held with the participants. Descriptive analysis technique was used in the analysis of the data obtained in the research. At the end of the study, it is found that speech and language therapists support using technology when working with kids with autism while they also require support for themselves to integrate educational technology in their programs.
- Published
- 2021
34. The analysis of the relations between factors affecting the academic achievement of students by using DEMATEL method
- Author
-
Gülbay, Eda Gelincik, Özdemir, Ali, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, and Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Education - Abstract
Bu çalışmada, öğrencilerin akademik başarılarına etki eden faktörler arasındaki nedensel ilişkilerin belirlenmesi, hangi faktörün diğerlerine göre öncelikli ve önemli olduğunun ve hangi faktörün etkileyen/etkilenen faktör olduğunun ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Araştırmada akademik başarı konusu alanında uzman katılımcıların görüşlerinin daha detaylı incelenebilmesi amacıyla karma araştırma yöntemi tercih edilmiştir. Araştırmada, önce nitel yöntemin uygulanmasıyla elde edilen verilerin, araştırmanın nicel boyutunda kullanıldığı karma yöntem araştırma desenlerinden olan keşfedici sıralı desen kullanılmıştır.Çalışmanın nitel aşamasında alanında uzman katılımcılara 6 açık uçlu sorunun yer aldığı anket yöneltilmiş olup elde edilen veriler Delphi tekniği ile analiz edilmiştir. Nitel aşamanın çalışma grubunu, daha önceden akademik başarı alanında araştırma yapmış; makalesinde, projesinde veya tez çalışmasında bu konuya yer vermiş ve 3 tur sürdürülmüş turlara eksiksiz katılmayı onaylayan 12 uzman oluşturmaktadır. Çalışmanın nicel aşamasında ise uzman katılımcılar, nitel aşamada uygulanmış olan Delphi tekniğinden elde edilen veriler sonucu hazırlanmış olan ve Çok Kriterli Karar Verme Yöntemlerinden DEMATEL’e ait ilişki değerlendirme matrisini doldurmaları istenmiş sonrasında DEMATEL yöntemi ile analizi gerçekleştirilmiştir. Nicel aşamanın çalışma grubunu tamamı akademik başarı konusunda uzman 13 akademisyen oluşturmuştur.Araştırma sonucunda 6 ayrı tema altında merkezî rolü en yüksek faktörler; öğrenci ile ilgili “öğrenmenin güdülenme düzeyi” faktörü, aile ile ilgili “aile huzuru” faktörü, öğretmen ve yöneticiler ile ilgili “öğretmenin ders işlerken kullandığı strateji/yöntem ve teknikler” faktörü, okul ortamı ve imkânları ile ilgili “ eğitim-öğretim kadrosunun niteliği” faktörü, eğitim sistemi ile ilgili “öğretme etkinliklerine ayrılan zaman” ve sosyoekonomik faktörler teması altında “öğrencinin okul dışı etkinliklere katılması” faktörü akademik başarıyı etkileyen en önemli faktörler olmuştur. Bunun yanı sıra, akademik başarıyı etkileyen faktörler arasında “eğitim sisteminin siyasi müdahalelerden etkilenmemesi” faktörü en çok etkileyen; “öğrencinin öğrenme ve çalışma stili” faktörü ise en çok etkilenen faktör olmuştur.
- Published
- 2021
35. Examination the effect of cell divisions subject integrated with computational thinking skills in an online learning environment on 7th grade students’ computational thinking skills, creativities and achievements
- Author
-
Koruk, Selen Şener, Benzer, Elif, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Anabilim Dalı, and Fen Bilgisi Öğretmenliği Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Education - Abstract
İnternetin hayatımıza entegre olması bilgiye kolayca erişebilmeyi sağlamış ve bu durum bilgiyesahip olmaktan ziyade bilgiyi üretmeyi, kullanmayı ve değiştirmeyi yani bilgiyi işleyebilmeyidaha önemli hale getirmiştir. Böylece bilgi işlemsel düşünme becerisi 21.yüzyıl düşünmebecerilerine dahil edilmiş, öğretimi birçok kurum ve kuruluş tarafından araştırılan, eğitimalanında gitgide popüler bir hale gelen düşünme becerisi haline gelmiştir. Bu düşünme becerisigünümüzde popüler olmasına rağmen eskiden beri bilim insanlarının kullandığı bir beceridir.Örneğin Galileo, Güneş merkezli evren görüşünü araştırırken gezegenler arası mesafe, hız,zaman gibi ilişkileri kurup tablo haline getirmiştir. Darwin doğada bulunan türleri akrabalıkderecesine bakarak, tek bir evrim ağacına indirgerken bilgi işlemsel düşünmenin alt becerisiolan soyutlamayı ve ayrıştırmayı kullanmıştır ve bu sayede karmaşık ve büyük olan canlıtürlerini neredeyse formülleştirmiştir. Bilim insanlarının bilgi işlemsel düşünme becerisindenyararlanması, bu düşünme becerisini ayrıca özel kılmaktadır ve araştırmanın öneminioluşturmaktadır.Yapılan çalışmanın amacı; bilgi işlemsel düşünme becerilerinin hücre bölünmeleri konubağlamıyla bütünleştirildiği ders tasarımının oluşturulması ve bu ders tasarımının ortaokul7.sınıf öğrencilerinin bilgi işlemsel düşünme becerilerine, yaratıcılıklarına ve başarı düzeylerineetkisinin belirlenmesidir. Araştırma deney ve kontrol gruplu yarı deneysel desen olarakplanlanmış ve yürütülmüştür. Veri toplama araçları olarak Bilgisayarca Düşünme BecerileriÖlçeği, Torrance Yaratıcı Düşünme Testi ve araştırmacı tarafından geliştirilen HücrevvBölünmeleri Başarı Testi, Yarı Yapılandırılmış Görüşme ve Yaratıcı Düşünme Sorusukullanılmıştır. Araştırmada kullanılan ders tasarımı literatürde bilgi işlemsel düşünmeyi derstasarımı ile bütünleştirmek için önerilen ders tasarım adımlarına bilgi işlemsel düşünme becerisiuygulamalarından veri uygulamaları basamağı eklenerek geliştirilmiştir. Nicel ölçme araçlarıuygulamadan 2 hafta önce ve sonra olacak şekilde 21 kişilik deney ve 18 kişilik kontrol grubunauygulanmıştır. Nicel veriler analiz edildiğinde deney ve kontrol grubu arasındaki farkabakıldığında yapılan uygulamanın başarıya ayrıca bir katkı sağlamadığı fakat bilgi işlemseldüşünme becerisini ve yaratıcılığı anlamlı oranda geliştirdiği belirlenmiştir. Uygulama sonrasıdeney grubundan ders katılım durumuna göre belirlenen 8 öğrenciyle yapılan görüşmelerMAXQDA programı kullanılarak analiz edilmiştir ve öğrencilerin bilgi işlemsel düşünmebecerileri ile sürdürülen ders tasarımını eğlenceli bulduğu, bu becerileri diğer derslere ve günlükhayata entegre edebildiği sonucu çıkarılmıştır. Yine uygulama öncesi ve sonrası uygulananyaratıcı düşünme sorusu ile elde edilen verilerin esneklik, akıcılık ve yanal düşünme bağlamındabetimsel analizi yapılarak öğrencilerin yaratıcı düşünme alt becerilerinde ve yanal düşünmebecerilerinde gelişme olduğu belirlenmiştir. Integration of the Internet into our daily lives has provided us with the opportunity to accessinformation easily. This has made information production, using information and changing it;that is processing information, more important than possessing it. In this way, the skill ofcomputational thinking has been included in 21st-century thinking skills and become a skillthat is searched how to be taught by many institutions and organizations and gradually popularin the education field. This thinking skill has been popular these days; however, it has beenused by scientists since antiquity. For instance, Galileo related interplanetary distance, speed,and time while he was searching the view of the heliocentric universe and tabulated them.While Darwin was degrading the species in nature into only one evolutionary tree by studyingthe line of descent, he used abstraction and decomposition, which are sub-skills ofcomputational thinking. By this means, he almost formulized the complicated and greatspecies. Scientists’ use of computational thinking skills makes this thinking skill furtherimportant and this means the importance of the study.The aim of the study is to design a lesson that is the computational thinking skills areintegrated into cell division subject and to determine the effect of this lesson design on 7graders’ computational thinking skills, creativity, and level of success. The research wasplanned with experimental and control groups and operated as a quasi-experimental design. Asdata collecting tools, Computational Thinking Skill Scale, Torrance Creative Thinking Test,Cell Divisions Success Test, developed by the researcher, Semi-structured Interview, andCreative Thinking Question were used. The lesson design used in the research was developedby adding the data application phase, one of the computational thinking skill applications, tothe phases of lesson design suggested to integrate computational thinking skills into lessonviiviidesign. Quantitative measurement tools were applied 2 weeks before and after the applicationto 21 individuals-experimental-group and 18 individuals-control-group. When the quantitativedata were analyzed and the difference between the control and the experimental group wasstudied, it was determined that the application did not contribute further but improvedcomputational thinking skills and creativity meaningfully. After the application, the interviewswith 8 students, chosen according to attendance to lesson were analyzed by using theMAXQDA program and it was concluded that the students found the lesson design, taughtwith computational thinking skills enjoyable and they can integrate this skill to the otherlessons and their daily life. By analyzing the data obtained with the creative thinking question, asked before and after the application in the context of flexibility, fluency, and lateralthinking, development was determined in students’ sub-skills of creative thinking and lateral thinking skills.
- Published
- 2021
36. İnvestigation of the opinions of the special education teachers working in private private education institutions about theory of mind
- Author
-
Ateş, Berna, Taymaz Sarı, Oktay, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Özel Eğitim Anabilim Dalı, and Zihin Engelliler Öğretmenliği Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Zihinsel engelliler ,People with mental disabilities ,Education - Abstract
Özel özel eğitim kurumlarında çalışan özel eğitim öğretmenlerinin zihin kuramı hakkındaki görüşlerini incelemek amacı ile yapılan bu çalışmada öğretmenlerin zihin kuramı hakkındaki fikirleri, geliştirmeye ilişkin deneyimleri ve görüşleri, zihin kuramı eğitim almalarının çocukların gelişimleri üzerindeki yarattığı etkiye ilişkin deneyimleri ve görüşleri, ailelerin gelişimleri üzerindeki etkiye ilişkin deneyimleri ve görüşleri, kendi yaşamları üzerindeki etkisine ilişkin deneyimleri ve görüşleri gibi sorulara cevap aranmıştır.Araştırma, İstanbul ilinde MEB’e bağlı resmi özel özel eğitim okullarında görev yapan 10 özel eğitim öğretmeni ile yapılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim (Fenomenoloji) deseni kullanılmış, veriler yarı yapılandırılmış görüşme tekniğiyle toplanmış ve betimsel analiz yöntemiyle analiz edilmiştir.Araştırma bulgularına göre, öğretmenler zihin kuramının kendilik bilincini ve empatiyi içerdiğini düşünmüşlerdir. Öğretmenler için zihin kuramı becerilerinin gelişebilmesi için ön koşul olarak görülen beceriler sembolik oyun ve oyun oynama becerileridir. Buna ek olarak sembolik oyun oynamanın zihin kuramı beceri üzerinde olumlu bir etkiye neden olduğunu belirtmişlerdir. Öğretmenler zihin kuramı becerilerinin doğumla birlikte veya bebeklikten itibaren başladığını, bu becerilerin gelişimini olumsuz etkileyen faktörlerin en başında uyaran eksikliğinin ve ihtiyaçların karşılanmaması olduğunu ifade etmişlerdir. Öğretmenlere göre çalışılacak tanı grubu normal gelişim gösteren çocuklar ve otizmli çocuklar olmakla birlikte farklı gelişim gösteren çocuklarda zihin kuramına dair ön koşul becerilerinde sınırlılıklar görüldüğünü belirtmişlerdir. Öğretmenler zihin kuramı becerilerinin gelişmemesi durumunda kişilerin tüm hayatlarındaki sosyal ilişkilerde güçlük yaşayacağını düşünmüşler, bu becerilerin çalışılması için ders içerisinde çocuğa fırsat vermenin önemini vurgulamışlar, destekleyen etkinlikler için ise bakış açıları ve anılar üzerinde konuşmanın uygun olduğunu belirtmişlerdir. Öğretmenler çocuk odaklı olmanın ailenin/ öğretmenin zihin kuramı gelişimini destekleyen davranışlarından biri olduğunu, bu becerilerin çalışılmasının koşullardan çok eğitimciye bağlı olduğunu, olanaklarının olması durumunda gerçek hayat içinde ve gerçekle bağlantılı şekilde çalışacaklarını söylemişlerdir. Öğretmenler zihin kuramına dair eğitim almanın derste kullandıkları hitap, kelime ve cümleler üzerinde, ders planlamasında, çocukların dil becerileri üzerinde, öğrenci ve aile ile geliştirdikleri iletişimde, kendi yaşamındaki düşünce ve davranışları üzerinde etkisi8olduğunu belirtmişlerdir. Öğretmenler ailelerden bu becerilerin önemini anladıkları ve çalışmaya istekli oldukları yönünde geri bildirim aldıklarını ifade etmişler, kendileri de bu konunun bilinirliğinin ve yapılan çalışmaların artması gerektiği yönünde vurgulamalar yapmışlardır.Araştırmadan elde edilen bulgulara göre uygulamacılara yönelik etkinliklerin evde de desteklenmesi için ailenin bilgilendirilerek eşgüdümlü bir şekilde çalışılması, yasa koyuculara yönelik gerçek hayata dair pratik yapabilecekleri günlük yaşam odalarının arttırılması, ileri araştırmalara yönelik ise yapılacak araştırmalarda katılımcı olarak özel eğitimde çalışan farklı branş öğretmenlerinin seçilmesi önerilmiştir. In this study, which was conducted with the aim of examining the views of special education teachers working in private special education institutions about theory of mind, teachers' ideas about theory of mind, their experiences and views on developing it, their experiences and views on the effect of receiving theory of mind training on the development of children, and the experiences of families on their development. and their views, their experiences and views on the impact on their own lives were sought.The research was conducted with 10 special education teachers working in public special education schools affiliated to the Ministry of National Education in the province of Istanbul. Phenomenology design, one of the qualitative research methods, was used in the research, data were collected with semi-structured interview technique and analyzed with descriptive analysis method.According to the research findings, teachers thought that theory of mind included self-consciousness and empathy. The skills that are seen as a prerequisite for teachers to develop theory of mind skills are symbolic play and game-playing skills. In addition, they stated that playing symbolic games had a positive effect on theory of mind skill. Teachers stated that theory of mind skills start with birth or from infancy, and that the most important factors that negatively affect the development of these skills are the lack of stimuli and not meeting the needs. According to the teachers, although the diagnosis group to be studied is children with normal development and children with autism, they stated that there are limitations in the prerequisite skills of theory of mind in children with different development. Teachers thought that if theory of mind skills were not developed, people would have difficulties in social relations throughout their lives, they emphasized the importance of giving the child an opportunity to practice these skills, and stated that it was appropriate to talk about perspectives and memories for supporting activities. Teachers said that being child-oriented is one of the behaviors of the family/teacher that supports the development of theory of mind, that the study of these skills depends on the educator rather than the conditions, and that they will work in real life and in connection with reality if they have the opportunity. Teachers stated that receiving training in theory of mind had an impact on the addresses, words and sentences they used in the lesson, on lesson planning, on the language skills of children, on the communication they developed with the student and family, and on their thoughts and behaviors in their own life. The teachers stated that they understood the10importance of these skills and received feedback from the families that they were willing to work, and they also emphasized that the awareness of this issue and the studies should be increased.According to the findings obtained from the research, it is recommended to work in a coordinated way by informing the family in order to support the activities for practitioners at home, to increase the daily living rooms where they can practice real life for legislators, and to select different branch teachers working in special education as participants in the researches for further research
- Published
- 2021
37. Implementation of philosophy for children curriculum in the third grade students : an action research
- Author
-
Turhan, Aslıhan, Kenan, Seyfi, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, and Eğitim Programları ve Öğretim Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Philosophy ,Felsefe ,Çocuklar ,Children ,Education - Abstract
ÖNSÖZHenüz çocukken sorduğum ve üzerine düşündüğüm bir soruydu “Neden bunu öğreniyorum?” sorusu. Birçok çocuk gibi bende sorardım: “Öğrendiklerimiz ne işe yarayacak?”, “Bunu öğrenmemizdeki amaç ne?”. Tüm bu soruların yanında şunu derdim hep: “Neden bu dersleri anlamsızca ve sıkıcı bir şekilde işliyoruz?”. Sonra ise şunu geçirirdim içimden: “Eğer ben öğretmen olursam çocuklar için daha anlamlı ve eğlenceli bir ders hazırlayacağım.”Çocukken yaşadığım bu durum bende bir arayışın başlamasına sebep oldu. Nasıl daha etkili bir ders işleyebiliriz? Çocukların dünyalarına onların dili ile nasıl ulaşabiliriz? Çoocukların öğrendiklerini anlamlandırmalarına, sorgulamalarına, hayatlarındaki olaylara ve durumlara eleştirel bakmalarına, kendilerinin farkında olmalarına, sorgulamalarına ve daha derin düşünmelerine nasıl aracı olabiliriz gibi birçok soru vardı zihnimde. Arayışım sonucunda eğitimde uygulanan birçok yöntemle birlikte “Çocuklar için Felsefe” ile tanıştım. Sonrasında bu yolda yürümeye devam ederek bu araştırmayı yapma fırsatı buldum. Çocukken hayal ettiğim şeyleri gerçekleştirme şansına eriştim. İşte bu araştırma bir çocukluk hayalinin sonucunda planlandı ve yapıldı.Bu araştırmada bana yol gösteren, destekleriyle yanımda olan sayın danışman hocam Prof. Dr. Seyfi KENAN’ a, teze başlama sürecinde beni cesaretlendirip her sıkıştığımda bir çıkış yolu gösteren sayın Dr. Kevser YILDIRIM’ a, “Çocuklar İçin Felsefe” ile tanışmama ve onu sevmeme vesile olan ve tecrübeleriyle benden desteğini esirgemeyen Meryem AFACAN’ a ve değerli yorumları ile tezime büyük katkılar sağlayan sayın jüri üyelerim Doç. Dr. Mehmet Ali DOMBAYCI ve Doç. Dr. Gül TUNCEL hocalarıma çok teşekkür ederim.Aslıhan TURHANKasım 2021ÖZETÇOCUKLAR İÇİN FELSEFE EĞİTİMİ PROGRAMI 3. SINIF UYGULAMASI: BİR EYLEM ARAŞTIRMASIBu araştırmada, çocuklar için felsefe eğitimi programının ilkokul 3. Sınıf öğrencileri üzerindeki etkileri incelenmiştir. Çocuklar için felsefe kavramı Lipman ve Sharp tarafından ortaya çıkarılmış ve daha sonra bir düşünme eğitimi olarak çocuklar için felsefe programı haline getirilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu İstanbul ilinde bulunan bir özel okulun 3. Sınıf düzeyinde öğrenim gören 18 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden eylem araştırması tekniği kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak öğrenci ve öğretmen görüşme formları, gözlem formları, video kayıt analizleri ve öğrenci günlükleri kullanılmıştır. İçerik analizi MAXQDA 2020 programı ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, Çocuklar İçin Felsefe dersi alan öğrencilerin soru sorma becerileri, eleştirel, yaratıcı ve özenli düşünme becerilerine olumlu gelişim gösterdikleri gözlemlenmiştir. Bununla beraber öğrencilerin Çocuklar İçin Felsefe dersine yönelik fikir ve düşüncelerinin de pozitif yönde olduğu, dersten keyif aldıkları görülmüştür. Öğretmen ve veli görüşlerinin de aynı paralelde olduğu, yapılan görüşmelerde diğer derslerdeki başarıya da olumlu etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Buradan yola çıkarak, programın farklı sınıf düzeyleri ve farklı ders içerikleriyle de uygulanması önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Felsefe, Çocuklar İçin Felsefe, Eylem Araştırması.ABSTRACTIMPLEMENTATION OF PHILOSOPHY FOR CHILDREN CURRICULUM IN THE THIRD GRADE STUDENTS: AN ACTION RESEARCHIn this study, the effects of the Philosophy Education for Children on the third grade primary school students were examined. The concept of the philosophy for children was proposed by Lipman and Sharp and later turned into a philosophy program for children as a thinking education. The study group of the research consists of 18 third grade students studying in a private school in Istanbul.The action research technique, which is one of the qualitative research methods, was used in the study. Student and teacher interview forms, observation forms, video recordings and student diaries were used as data collection tools in the study. Content analysis was carried out with the MAXQDA 2020 program.According to the findings obtained from the study, it was observed that the students who took the Philosophy for Children course showed positive development in their skills of asking questions, questioning, and critical, creative and attentive thinking. In addition, it was observed that the students' ideas and thoughts about the Philosophy for Children course were also positive and they enjoyed the lesson. It was determined that the opinions of the teachers and parents were in the same parallel with results obtained from students. In addition, it has been observed that participating in the Philosophy for Children course has a positive effect on the success of the students in other courses. Based on this, it is suggested that the program should be implemented with different grade levels and different course contents.Keywords: Philosophy, Philosophy for Children, Action Research. İÇİNDEKİLER ETİK BEYANI i ÖZGEÇMİŞ ii ÖNSÖZ iii ÖZET iv ABSTRACT v İÇİNDEKİLER vi TABLOLAR LİSTESİ viii ŞEKİLLER LİSTESİ ix KISALTMALAR x BÖLÜM I: GİRİŞ 11.1. Problem Durumu 11.2. Araştırmanın Amacı 31.3. Araştırmanın Önemi 41.4. Araştırmanın Sınırlılıkları 41.5. Araştırma Varsayımları 4 1.5.1. Araştırma Tanımları ve Kısaltmalar 4BÖLÜM II: KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR 5 2.1. Felsefe Kavramı 5 2.2. Çocuklar İçin Felsefe Eğitimi 8 2.3. Çocuklar İçin Felsefe Eğitiminin Tarihsel Gelişimi 11 2.4. Çocuklar İçin Felsefe Eğitiminin Türkiye’deki Gelişimi 13 2.5. Çocuklar İçin Felsefe Eğitiminin Amaçları Ve Önemi 14 2.6. Çocuklar İçin Felsefe Eğitiminde Öğretmenin Rolü 16 2.7. Çocuklar İçin Felsefe Eğitiminin Sağladığı Yararlar 20 2.8. Çocuklar İçin Felsefe Eğitiminde Kullanılan Yöntem Ve Teknikler 22 2.9. Çocuklar İçin Felsefe Yaklaşımında Uygulanan Eğitim Metotları 242.9.1. Matthew Lipmann metodu: 242.9.2. Gareth B. Matthews metodu: 252.9.3. Thomas E. Jackson metodu: 262.9.4. Felsefi Sorgulama Topluluğu (FST) metodu: 262.9.5. Nelson’un Sokratik Metodu: 27 2.10. Yapılan Araştırmalar 272.10.1. Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar 272.10.2. Yurt İçinde Yapılan Araştırmalar 31 BÖLÜM III: YÖNTEM 343.1. Araştırma Modeli 343.2. Çalışma Grubu/Katılımcılar 353.3. Veri Toplama Araçları 353.4. Verilerin Toplanması 363.5. Verilerin Analizi 37BÖLÜM IV: BULGULAR 394.1 ÇİF Dersi Materyalleri 394.2 ÇİF Dersi Gözlemleri 624.2.1. ÇİF dersi alan öğrencilerin soru oluşturabilme durumları 634.2.2. ÇİF dersi alan öğrencilerin eleştirel düşünme durumları 684.2.3. ÇİF dersi alan öğrencilerin yaratıcı düşünme durumları 724.2.4. ÇİF dersi alan öğrencilerin özenli düşünme durumları 774.2.5. Yüz yüze ve çevrimiçi derslerin karşılaştırılması 814.3. Öğrenci Günlüğü Örnekleri 844.4. ÇİF Dersine İlişkin Öğrenci, Öğretmen ve Veli Görüşleri 894.4.1 Öğrencilerin ÇİF dersine ilişkin görüşleri 894.4.3 Velilerin ÇİF Dersine İlişkin Görüşleri 98BÖLÜM V: SONUÇ 1015.1. ÇİF Dersinin Öğrencilerin Düşünme Becerilerine Etkileri 1015.2. ÇİF Dersine İlişkin Öğrenci, Öğretmen ve Veli Görüşleri 1025.2.1. Öğrencilerin ÇİF dersine ilişkin görüşleri 1025.2.2. Öğretmenlerin ÇİF dersine ilişkin görüşleri 1035.2.3 Velilerin ÇİF Dersine İlişkin Görüşleri 104 5.3. Tartışma 1045.4. Öneriler 108KAYNAKÇA 109EKLER 119Ek 1: Milli Eğitim Bakanlığı İzni 119Ek 2: ÇİF Araştırması Ders Gözlem Formu 121Ek 3: ÇİF Araştırması Gözlem Formu Kontrol Listesi 122Ek 4: Üçüncü Sınıf Çocuklar İçin Felsefe (ÇİF) Uygulaması Öğrenci Görüşme Formu 123Ek 5: Çocuklar İçin Felsefe (ÇİF) Öğretmenleriyle/Kolaylaştırıcılarıyla Görüşme Formu 124Ek 6: Çocuklar İçin Felsefe (ÇİF) Uygulaması Diğer Derslerin Öğretmenleriyle Görüşme Formu 125Ek 7: Çocuklar İçin Felsefe (ÇİF) Dersi Alan Öğrenci Velileriyle Görüşme Formu 126Ek 8: Hayali Yolculuk Etkinliği Örneği 127Ek:9: Sihirli Kalem Etkinliği Örneği 129Ek 10: 5N-1K Etkinliği Örneği 130Ek 11: Soru Üretme Etkinliği Örneği 131Ek 12: Ya Tersi Olsaydı Etkinliği Örneği 132TABLOLAR LİSTESİTablo 4. 1: Birinci Hafta Etkinlikleri 43Tablo 4. 2: İkinci.Hafta Etkinlikleri 46Tablo 4. 3: Üçüncü.Hafta Etkinlikleri 48Tablo 4. 4: Dördüncü Hafta Etkinlikleri 49Tablo 4. 5: Beşinci Hafta Etkinlikleri 52Tablo 4. 6: Altıncı Hafta Etkinlikleri 54Tablo 4. 7: Yedinci Hafta Etkinlikleri 56Tablo 4. 8: Sekizinci Hafta Etkinlikleri 58Tablo 4. 9: Dokuzuncu Hafta Etkinlikleri 60Tablo 4. 10: Onuncu Hafta Etkinlikleri 61ŞEKİLLER LİSTESİŞekil 4. 1: Soru Sorma Etkinlik Örneği 66Şekil 4. 2: 5N1K Etkinlik Örneği 67Şekil 4. 3: Sorgulama Etkinlik Örneği 72Şekil 4. 4: Batık Oyunu 76Şekil 4. 5: Anlaşmazlıklar Hiyerarşisi 80Şekil 4. 6: Yaratıcı düşünme ve soru sorma becerisini geliştirme etkinliği örneği 84Şekil 4. 7: Öğrenci günlüğü örneği 85Şekil 4. 8: Öğrenci günlüğü örneği 85Şekil 4. 9: Öğrenci günlüğü örneği 86Şekil 4. 10: Öğrenci günlüğü örneği 86Şekil 4. 11: Öğrenci günlüğü örneği 87 Şekil 4. 12: Öğrenci günlüğü örneği 87 Şekil 4. 13: Öğrenci günlüğü örneği 88 Şekil 4. 14: Öğrenci günlüğü örneği 88 Şekil 4. 15: Öğrenci günlüğü örneği 89 Şekil 4. 16: Öğrenci günlüğü örneği 89 Şekil 4. 17: Öğrenci Katılım Düzeylerine Göre Görüşme Çözümlemelerinde Kullanılan Kodlar 93Şekil 4. 18: Öğrencilerin ÇİF’e İlişkin Görüşlerindeki Benzerliklerine Göre Kümeleri 94Şekil 4. 19: Öğrenci görüşmelerinde en çok tekrar eden beş kod arasındaki ilişki 95 ABSTRACTIMPLEMENTATION OF PHILOSOPHY FOR CHILDREN CURRICULUM IN THE THIRD GRADE STUDENTS: AN ACTION RESEARCHIn this study, the effects of the Philosophy Education for Children on the third grade primary school students were examined. The concept of the philosophy for children was proposed by Lipman and Sharp and later turned into a philosophy program for children as a thinking education. The study group of the research consists of 18 third grade students studying in a private school in Istanbul.The action research technique, which is one of the qualitative research methods, was used in the study. Student and teacher interview forms, observation forms, video recordings and student diaries were used as data collection tools in the study. Content analysis was carried out with the MAXQDA 2020 program.According to the findings obtained from the study, it was observed that the students who took the Philosophy for Children course showed positive development in their skills of asking questions, questioning, and critical, creative and attentive thinking. In addition, it was observed that the students' ideas and thoughts about the Philosophy for Children course were also positive and they enjoyed the lesson. It was determined that the opinions of the teachers and parents were in the same parallel with results obtained from students. In addition, it has been observed that participating in the Philosophy for Children course has a positive effect on the success of the students in other courses. Based on this, it is suggested that the program should be implemented with different grade levels and different course contents.
- Published
- 2021
38. Farklı kariyer evresindeki öğretmenlerin görüşlerine göre uzaktan eğitim sürecinde Eğitim Bilişim Ağı kalite standartlarının incelenmesi
- Author
-
Kuyurtar, Dilan, Bakioğlu, Ayşen, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, and Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bilim Dalı
- Subjects
Türkiye ,Distance education ,Eğitim ,Uzaktan eğitim ,Turkey ,Education - Abstract
Uzaktan eğitim veren eğitim programların sayısının her geçen gün arttığı günümüzde, Covid-19 salgınıyla beraber okul öncesinden yükseköğretime kadar tüm kademelerde uzaktan eğitim uygulamalarının sayısında önemli miktarda artış meydana gelmiştir. Uzaktan eğitim sistemine bu denli hızlı bir geçişin yaşanması öğretimin kalitesi konusunda bazı kaygılara sebep olmaktadır. Bu nedenle bu çalışmada, Covid-19 pandemisi ile hızlı bir şekilde yaygınlaşan uzaktan eğitim sürecinde Eğitim Bilişim Ağı (EBA) kalite standartları hakkında farklı kariyer evrelerinde bulunan öğretmenlerin görüşlerini incelemek amaçlanmıştır. Söz konusu amaç doğrultusunda bu çalışma ile şimdiye kadar Türkiye'de yaygın olarak incelenmemiş olan ortaöğretim düzeyinde uzaktan eğitimin kalitesinin, etkililik ve verimlilik kavramları ışığında incelenmesi hedeflenmiştir. Aynı zamanda bu çalışma farklı kariyer evrelerindeki öğretmenlerin uzaktan eğitim sürecindeki eğitime dair olumlu/olumsuz düşüncelerine ve bunlar arasındaki benzerlik ve farklılıklara ulaşmayı hedeflemiştir. Araştırma, amaçlar derinlemesine incelenmek istendiği için nitel araştırma yaklaşımlarından biri olan olgubilim desenine uygun olarak tasarlanmıştır. Araştırmanın katılımcıları ölçüt örnekleme yöntemine göre belirlenmiş, Kocaeli ili Darıca ilçesindeki resmi ortaöğretim kurumlarında görev yapmakta olan farklı kariyer evrelerindeki 48 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırma verileri, ilgili alanyazın incelemesi sonucu uzman görüşleri de alınarak oluşturulmuş yarı yapılandırılmış görüşme soruları ile toplanmıştır. Yüz yüze ve çevrimiçi olarak yapılan görüşmeler aracılığıyla toplanan veriler, içerik analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. Araştırma sonuçları doğrultusunda \"hazırbulunuşluk\", \"süreç\", \"kalite standartları\" ve \"mesleki algı\" olmak üzere dört temaya ulaşılmıştır. Hazırbulunuşluk teması, uzaktan eğitim sistemine öğretmen, veli ve sistem (EBA) hazırbulunuşluğu konusundaki öğretmen görüşlerini kapsamaktadır ve \"Covid-19 öncesi öğretmen uzaktan eğitim algıları\", \"öğretmen hazırbulunuşluğu\", \"EBA (sistem) hazırbulunuşluğu\" ve \"veli hazırbulunuşluğu\" alt temalarından oluşmaktadır. Süreç teması, Covid-19 pandemisi ile başlayan uzaktan eğitim uygulamalarına dair öğretmen görüş ve değerlendirmelerini kapsamaktadır ve \"benzerlikler\", \"farklılıklar\", \"temel sorunlar\", \"avantajlar\" ve \"dezavantajlar\" alt temalarını içermektedir. Kalite standartları teması ilgili alanyazın incelemesi sonucu uzaktan eğitimde kalite göstergeleri olarak kabul edilen \"eğitsel etkililik\", \"mali verimlilik\", \"erişilebilirlik\", \"öğrenci doyumu\" ve \"öğretmen doyumu\" alt temalarından oluşmaktadır. Son olarak mesleki algı teması ise öğretmenlerin pandemi sürecindeki uzaktan eğitim yoluyla aldıkları hizmetiçi eğitimler hakkındaki değerlendirmelerini ve geleceğin eğitim sistemine ait düşüncelerini kapsamaktadır ve \"hizmetiçi eğitimler\" ile \"geleceğin eğitim paradigması\" alt temalarından oluşmaktadır. Bu çalışmanın nihai amacı, Türkiye'de yürütülen uzaktan eğitim süreçlerini daha etkin ve verimli kılacak, verilen eğitimin kalitesini arttıracak standartların belirlenmesi ve hayata geçirilmesine katkı sağlamaktır. Diğer bir yandan pandemi süreci gibi gelecekte beklenmedik bir şekilde ortaya çıkabilecek ve yüz yüze eğitimi sekteye uğratabilecek salgın, ekonomik kriz, doğal afet vb. durumlarda kriz yönetimini mümkün kılacak bir eğitim sisteminin, aceleye getirilmeden, belirli bilimsel ölçütler çerçevesinde yapılandırılması için kalite standartlarını belirlemesine yardımcı olmak ve Türkiye'nin eğitim sisteminin içeriğini zenginleştirmektir. Dolayısıyla araştırmanın sonucu olarak ortaya çıkan söz konusu temalar ve alt temalar, ülkemizde uzaktan eğitim uygulamalarının ortaöğretim düzeyinde uygulanmasını geliştirmek ve sağlamlaştırmak adına dikkate alınmalıdır. Today, when the number of distance education programs is increasing day by day, there has been a significant increase in the number of distance education applications at all education levels, from pre-school to higher education, with the Covid-19 pandemic. Such a rapid transition to distance education causes some concerns about the quality of education. Therefore, this study has aimed to determine the views of teachers at different career stages about the Education Information Network (EBA) quality standards during the distance education process that became rapidly widespread with the Covid-19 outbreak.For this purpose, this study has also aimed to examine the quality of distance education at secondary education level, which has not been widely studied in Turkey until now, in the light of the concepts of effectiveness and efficiency. At the same time, this study has aimed to reach the positive / negative opinions of teachers in different career stages towards education during the distance education process, and the similarities or differences between these opinions.This study was designed in accordance with the phenomenology pattern, which is one of the qualitative research approaches, as the objectives were to be examined in depth. The participants of the research were determined according to the criterion sampling method, and they consist of 48 teachers at different career stages working in official secondary education institutions in Darıca district of Kocaeli province. The research data were collected with semi-structured interview questions, which were formed by taking expert opinions as a result of the review of the relevant literature. The data collected through face-to-face and online interviews were analyzed by content analysis method. In line with the results of the research, four themes were reached, namely \"readiness\", \"process\", \"quality standards\" and \"professional perception\".The theme of readiness includes the views of teachers on the readiness of teachers, parents and the system (EBA) for the distance education system and consists of \"teacher distance education perceptions before Covid-19\", \"teacher readiness\", \"EBA (system) readiness\" and \"parent readiness\" subthemes. The process theme covers teachers opinions and evaluations on distance education practices that started with the Covid-19 pandemic and includes sub-themes of \"similarities\", \"differences\", \"main problems\", \"advantages\" and \"disadvantages\". The theme of quality standards consists of the sub-themes of \"educational effectiveness\", \"financial efficiency\", \"accessibility\", \"student satisfaction\" and \"teacher satisfaction\", which are accepted as quality indicators in distance education according to the literature. Finally, the theme of professional perception includes teachers' evaluations of the in-service training they took through distance education during the pandemic and their thoughts on the future education system of Turkey, and this theme consists of the sub-themes of \"in-service training\" and \"future education paradigm\". The ultimate aim of this study is to contribute to the determination and implementation of standards that will make the distance education processes carried out in Turkey more effective, and efficient and increase the quality of the education provided. On the other hand, like the pandemic process we are in, for the unexpected crisis like epidemic, economic crisis, natural disaster, etc., determining and structuring the quality standards of education system will enable crisis management within the framework of certain scientific criterions. Therefore, the themes and sub-themes emerged as a result of the research, should be taken into account in order to improve and consolidate the implementation of distance education practices at secondary education level in Turkey.
- Published
- 2021
39. Yabancı dil öğreniminde öğrencilerin okuma becerilerini geliştirmek için kullandıkları stratejiler
- Author
-
Eldemir, Cemre, Saraç, Füsun, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yabancı Diller Eğitimi Anabilim Dalı, and Fransızca Öğretmenliği Bilim Dalı
- Subjects
Foreign language teaching ,Eğitim ,Language and languages ,Study and teaching ,Çalışma ve öğretim ,Yabancı dil öğretimi ,Dil ve diller ,Education - Abstract
ÖZET Yabancı dil öğrenme sürecinde, çeşitli dil öğrenim stratejileri bulunmaktadır. Bu stratejiler öğrencilere dillerini ve çeşitli becerilerini geliştirmeleri için yardım eder. Her öğrenci kişilik özelliğine, öğrenim stiline ve farklı koşullara göre kendi stratejilerini geliştirebilir. Dil stratejileri farklı becerilere ve şartlara göre değiştirilebilir. Stratejiler motivasyonu artırır, öğrenim sürecini hızlandırır ve bilgileri daha kalıcı kılar. Günümüzde yabancı dil öğretiminde öğrenci odaklı yaklaşımlar benimsenmektedir. Öğrencilerin ihtiyaçları, ilgi alanları ve becerileri hedef alınmaktadır. Bu doğrultuda, öğrencilerin de bu öğrenme sürecinde belli başlı görevleri vardır. Öğrenciler nasıl öğreneceklerini bildikleri takdirde daha hızlı, daha verimli ve daha kalıcı bir öğrenme sürecinde bulunabilirler. Öğrenmeyi öğrenme dediğimiz bu olgu, sonradan geliştirilebilen bir beceridir ve her öğrencinin, kendi öğrenme sürecinde en iyi öğrenme stratejilerini fark edip geliştirmesi gerekir. Stratejiler, öğrencilerin kendi stillerine uygun olarak geliştirilip kullanıldıkları takdirde, öğrenme sürecine büyük katkı sağlar. Bu çalışmanın amacı, öğrencilerin yabancı dil öğrenme sürecinde okuduğunu anlama becerilerini geliştirmek için kullandıkları stratejileri ortaya koymaktır. Araştırma Marmara Üniversitesi Fransızca Öğretmenliği bölümünde eğitim gören toplam 18 kişiden oluşan 4. sınıf öğrencileri ile yürütülmüştür. Nitel araştırma yöntemlerinden olan durum çalışmasıyla gerçekleştirilen bu araştırmada veri toplama aracı olarak açık uçlu sorulardan oluşan bir anket formu hazırlanmış ve öğrencilere uygulanmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi ile çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda öğrencilerin “okuma öncesi” kullanılması gereken 6 stratejinin 4’ünü, “okuma sırası”nda kullanılması gereken 11 stratejinin 6’sını; “okuma sonrası” kullanılması gereken 7 stratejinin ise 6’sını kullandıkları görülmüştür. Genel olarak tüm okuma aşamalarında kullanılan 24 stratejinin ise toplam 16’sının kullanıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Bunun yanı sıra öğrencilerin sırasıyla en sık bilişsel stratejilerden, sonra üstbilişsel stratejilerden ve son olarak sosyo-duyuşsal stratejilerden faydalandıkları tespit edilmiştir. Anahtar Sözcükler: Dil öğrenme stratejisi, yabancı dil, öğrenim süreci, okuma becerisi.ABSTRACT There are various language learning strategies in the foreign language learning process. These strategies help students develop their language and various skills. Each student can develop their own strategies according to their personality traits, learning style and different conditions. Language strategies can be changed according to different skills and circumstances. Strategies increase motivation, accelerate the learning process and make information more permanent. Today, student-oriented approaches are adopted in foreign language teaching. Students' needs, interests and skills are targeted. In this direction, students also have certain duties in this learning process. If students know how to learn, they can be in a faster, more efficient and more permanent learning process. This phenomenon, which we call “learn to learn” is a skill that can be developed later, and each student needs to recognize and develop the best learning strategies in their learning process. Strategies make a great contribution to the learning process if they are developed and used in accordance with students' own styles. The aim of this study is to reveal the strategies used by students to improve their reading comprehension skills in the foreign language learning process. The research was carried out with 4th grade students, consisting of 18 students in the Department of French Teaching at Marmara University. In this study, which was carried out with a case study, one of the qualitative research methods, a questionnaire form consisting of open-ended questions was prepared as a data collection tool and applied to the students. The data obtained were analyzed by content analysis. According to the research results; 4 out of 6 “pre-reading” strategies, 6 out of 11 “during reading” strategies and 6 out of 7 “post-reading” strategies were found to be used by students. In general, it was concluded that 16 out of 24 strategies in all reading stages were used by students. In addition, it was determined that the students most frequently benefited from cognitive strategies, then metacognitive strategies and finally socio-affective strategies, respectively. Key Words: Language learning strategies, foreign language, learning process, reading skills.
- Published
- 2021
40. Design, development and evaluation of educational virtual reality environment : a case of IoT education
- Author
-
Geriş, Ali, Özdener Dönmez, Nesrin, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Anabilim Dalı, and Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği Bilim Dalı
- Subjects
Internet ,Eğitim ,Information society ,Bilgi toplumu ,İnternet ,Education - Abstract
Sanal gerçeklik teknolojileri yaklaşık altmış yıllık bir geçmişe sahip olsa da özellikle yirmi birinci yüzyıl başlarından sonra hızla yaygınlaşmış, bireylerin sanal gerçeklik teknolojilerinden ve ortamlarından eğitsel amaçlı faydalanabilmeleri noktasında son dönemlerde sayısız çalışma gerçekleştirilmiştir. Buna karşın bilimin doğası gereği bu alanda da birçok problem yaşandığı ve kullanıcıları etkileyen çok sayıda unsur olduğu tespit edilmiştir. Dahası sanal gerçeklik ortamlarında gerçekleştirilen eğitim süreçlerini geniş bir çerçeveden ele alan çalışmalara ihtiyacın arttığı her geçen gün daha çok araştırmacı tarafından dile getirilen bir durum olmuştur. Bu bağlamda araştırmanın amacı, içerisinde pedagojik, tasarım ve teknik basamakların yer aldığı bir model ışığında sanal gerçeklik temelli bir eğitim ortamının tasarlanması, geliştirilmesi ve test edilmesi sürecini bütüncül bir bakış açısı ile deneyimlemek ve raporlamak olarak belirlenmiştir. Çalışmada, bu araştırma kapsamında geliştirilerek EVRECA şeklinde isimlendirilen ve öğrenenlere beceriye dayalı bir eğitim ortamı sunan platformun; tasarlanması ve geliştirilmesi sürecinin etkili bir şekilde yürütülmesine ilişkin adımlar atılması, öğrenme deneyimi üzerindeki etkisinin test edilmesi, katılımcıların bilişsel – psikolojik yönlerine olan etkilerinin ve aralarındaki ilişkinin tespit edilmesi ve platformun teknik açıdan performans verimliliğinin incelenmesi hedeflenmiştir. Belirlenen amaç ve hedefler doğrultusunda çalışma, Eğitsel Tasarım Araştırması metodolojisi temel alınarak iki mezo döngülü bir yapıda gerçekleştirilmiştir. EVRECA platformunun tasarım ve geliştirme süreci ise VRID tasarım modeline uygun olarak yürütülmüştür. Araştırmanın uzman grubu içerisinde on üç kişi yer alırken; EVRECA platformunda gerçekleştirilen birinci değerlendirme uygulamasında dört, ikinci değerlendirme uygulamasında on dört katılımcı yer almıştır. Platform içerisinde yer alan Nesnelerin İnterneti eğitim süreci her katılımcı ile tek oturumda gerçekleştirilmiş, uygulamalar sonrasında veri toplama aracı olarak “Akademik Başarı Testi, Uygulama Sınavı, Bilişsel Yük Ölçeği, Bulunuşluk Hissi Ölçeği, Duygu Kafesi Ölçeği ve Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formundan” faydalanılmıştır. Ortamın teknik verimliliğin analiz edilmesi sürecinde ise Unity Stats ve Graphy araçlarından yararlanılmıştır. Çalışma sonunda ortaya konulan tasarım modeli seçim kriterleri çerçevesinin, eğitsel sanal gerçeklik ortamlarının bütüncül bir bakış açısıyla tasarlanması ve geliştirilmesi sürecine ışık tutabileceği; kazanımların, senaryonun, destekleyici öğretim stratejilerinin, oyunlaştırma bileşenlerinin, etkileşim imkânlarının ve aslına uygun üç boyutlu model kullanımının tasarım ve geliştirme sürecindeki önemli adımlar olduğu, etkili bir eğitsel sanal gerçeklik ortamının tasarlanması ve geliştirilmesi sürecinde bu etkenlere özellikle dikkat edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Öğrenme deneyimi özelinde elde edilen bulgular incelendiğinde sanal gerçeklik ortamında gerçekleştirilen eğitimin ardından katılımcıların akademik başarılarının anlamlı ve büyük etki düzeyinde arttığı, uygulama sınavından yüksek bir başarı elde ettikleri, akademik başarıları ile uygulama sınavı puanları arasında pozitif yönde çok yüksek düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu ve kalıcılık testi verilerine göre eğitimden edinilen bilgilerin kalıcı olduğu tespit edilmiştir. Bu sonuçlar, eğitsel sanal gerçeklik ortamında gerçekleştirilen eğitimin hem bilişsel hem de beceri düzeyinde öğrenmeyi sağlayabildiğini aynı zamanda kalıcı bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Araştırmanın diğer sonuçlarına göre katılımcıların bulunma hissi ve bilişsel yüklenmeleri arasında ters yönde; bulunma hissi ile duygu ve uyarılma düzeyleri arasında ise pozitif yönde bir ilişki olduğu görülmüştür. Çalışmada sanal gerçeklik deneyimi sırasında gerçekleşebilecek terleme, kabloların oluşturduğu hareket kısıtlılığı ve bakış açısından kaynaklı problemlerin katılımcıların bilişsel – psikolojik yönlerini olumsuz yönde etkileyebileceği ortaya konulurken; eğitim içeriğinde yer alan video izleme etkinliğinin de bilişsel yüklenme üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Buna karşın, akademik başarı ve uygulama sınavı ile diğer ölçek verileri arasında herhangi bir ilişki tespit edilememiştir. Son olarak teknik verimlilik açısından elde edilen bulgular incelendiğinde ise ortamın sahip olduğu performans verimliliğinin birinci uygulamanın ardından gerçekleştirilen iyileştirme çalışmaları sonrasında arttığı ve ikinci uygulama sırasında optimum düzeyde olduğu belirlenmiş; performans verilerinin sanal gerçeklik deneyimi üzerinde dikkate değer bir etkisinin olabileceği sonucuna varılmıştır. En nihayetinde, bütüncül bir yaklaşımla ele alınan bu araştırma sonunda; eğitsel sanal gerçeklik ortamlarının geliştirilmesi süreci, ortamın pedagojik ve tasarımsal özelliklerinin etkileri, ortamın bilgi ve beceri düzeyindeki öğrenmeye etkisi, ortamın kullanıcılar üzerinde oluşturduğu bilişsel – psikolojik etkiler ve ortamın teknik verimliliğine yönelik alan uygulayıcılarına ve geliştiricilere öneriler sunulmuştur. A rapid increase in using virtual reality for educational purposes has been seen in the past two decades, although it has a history of about sixty years. A considerable amount of literature has been published about the use of virtual reality in education; however, it has been determined that there are many problems in this field due to the nature of science and there are many factors affecting users. Moreover, the need for educational virtual reality studies with a holistic perspective is increasing, and it has been expressed by more and more researchers every day. In this context, the purpose of this study is to experience and report the process of designing, developing, and testing an educational virtual reality environment in the light of a model that includes pedagogical, design and technical steps with a holistic perspective. This dissertation has examined the way in which the platform was developed within the scope of research and named EVRECA, and which offers a skill-based education environment to learners. Furthermore, it is aimed to take steps for the efficient execution of the design and development process, to test the effect on the learning experience, to determine the effects on the participants' cognitive and psychological aspects, as well as their relationship, and to examine the platform's technical performance efficiency. In line with the determined goal and objectives, the methodological approach taken in the study is Educational Design Research and the study was carried out in a two meso loop. The design and development process of the EVRECA platform conducted in accordance with the VRID design model. Thirteen people were included in the expert group of the research, four participants took part in the first evaluation practice and fourteen participants in the second evaluation practice carried out on the EVRECA platform. The Internet of Things training process in the platform was completed in a single session with each participant. Then, Academic Achievement Test, Practice Exam, Cognitive Load Scale, Presence Questionnaire, The Affect Grid, and Semi-Structured Interview Form were used as data collection tools after the practices. The Unity Stats and Graphy tools were used to analyze the platform's technical efficiency. The framework of design model selection criteria revealed at the end of the study can shed light on the process of designing and developing educational virtual reality environments from a holistic perspective; it was concluded that educational attainments, scenario, supportive learning strategies, gamification elements, interaction opportunities, and the use of realistic and faithful three-dimensional models are all important factors in the design and development of educational virtual reality environments. In the process of designing and developing an efficient educational virtual reality environment, these issues should be given specific consideration. When the results of the learning experience are analyzed, the participants' academic achievement increased significantly and with a large effect following their training in the virtual reality environment; they had high success on the practice exam; and there was a very high level of positive correlation between their academic achievement and the practice exam and retention test scores. At this point, it has been concluded that teaching in an educational virtual reality environment may give learning on both cognitive and skill levels, as well as having a long-term influence. According to other results of the research there was a negative relationship between the participants' sense of presence and their cognitive load; it has been observed that there is a positive relationship between the sense of presence and the levels of pleasure and arousal. In the study, it was revealed that the sweating that may occur during the virtual reality experience, the limitation of movement caused by the cables, and the problems caused by the point of view may negatively affect the sense of presence and cognitive load levels of the participants. It has been concluded that the video watching activity included in the training content also may negatively affect cognitive load. However, no significant relationship was found between academic achievement and practice exams and other scales. Finally, in terms of technical efficiency, it has been determined that the performance efficiency of the environment increased after the revisions made after the first loop and was at an optimum level during the second loop. This revealed that the performance data can have a remarkable effect on the virtual reality experience. Ultimately, at the end of this research, which was handled with a holistic approach; considerable suggestions have been presented to researchers and developers, in terms of the development process of educational virtual reality environments, the effects of the pedagogical and design features of the environment, the effect of the environment on learning at the knowledge and skill level, the cognitive-psychological effects of the environment on users and the technical efficiency of the environment.
- Published
- 2021
41. Türkiye'de mezun derneklerinin eğitime katkısı : ÖNDER örneği
- Author
-
Özkök, Ertuğrul Burak, Arıkboğa, Ülkü, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Anabilim Dalı, and Yönetişim ve Sivil Toplum Kuruluşları Bilim Dalı
- Subjects
Türkiye ,Eğitim ,Turkey ,Associations, institutions, etc ,Dernekler, kurumlar, vb ,Education - Abstract
Bu araştırma kapsamında mezun derneklerinin eğitim ile ilişkisi ve eğitim politikalarına katkısının analiz edilmesi amaçlanmıştır. Belirlenen bu amaç doğrultusunda bünyesinde 500 mezun derneğini barındıran ve 63 yıllık köklü bir dernek olarak önemli bir konumda olan ÖNDER, örnek olarak seçilmiştir. Türkiye’de eğitim alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ve bunların türleri, sivil toplum kuruluşlarının Türk eğitim sistemindeki konum, işlev ve belirleyicilikleri; araştırma kapsamında analiz edilen diğer konu başlıklarını oluşturmaktadır. Araştırmada nitel veri toplama yöntemlerinden; literatür taraması, doküman incelemesi ve yarı yapılandırılmış mülakat tekniği kullanılmış ve ÖNDER’in geçmişten günümüze gelene kadar yaptığı faaliyetler, eğitim alanında devlet ile olan ilişki ve işbirliği gibi verilerin analiz edilmesinde içerik analizi tekniğinden yararlanılmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçları şu şekilde özetlemek mümkündür: Eğitim alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının genel olarak varlık sebepleri; “eğitim alanında çalışan kişilerin mesleki, ekonomik, sosyal, siyasi ve özlük hak ve menfaatlerinin korunması” ve “eğitim politikalarının oluşturulmasına bir aktör olarak katkı sağlamak” iken, ÖNDER’in varlık sebebinin; İmam Hatip ruhu ve din eğitimi olmasına rağmen dernek tarafından genel olarak eğitimin niteliğini arttırmaya yönelik çalışmalar ve faaliyetlerin yürütüldüğü görülmektedir. ÖNDER’in hedef kitlesinin öncelikle İmam Hatip Okulları olarak belirlendiği ancak derneğin eğitimin tüm alanlarında çalışmalar yaptığı görülmüştür. Başta ÖNDER olmak üzere Türkiye’de eğitim alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının eğitim politikaları noktasında öncelikli olarak; eğitim müfredatı, eğitimin ve ders kitaplarının içeriğinin belirlenmesi, öğretme-öğrenme süreçleri, eğitime erişim noktasında eşitliğin sağlanması (cinsiyet ve fırsat eşitliği), çocuk hakları, maddi imkânları yetersiz öğrencilerin öğrenim giderlerinin karşılanması, bu öğrencilere öğrenim bursu ve barınma imkânlarının sağlanması konularına yöneldiği görülmüştür. This research aims to analyze the relationship of alumni associations with education and their contribution to education policies. In line with this determined purpose, ÖNDER, was chosen as a sample because it has an important position in terms of hosting 500 alumni associations and being a long-established association for 63 years.Other topics analyzed within the context of this research are as follows; Non-governmental organizations operating in the field of education in Turkey and their types, the position, function and decisiveness of non-governmental organizations in the Turkish education system.Among the qualitative data collection methods in the research; literature review, document review and semi-structured interview technique was used. Content analysis technique was used in analyzing data such as the activities of ÖNDER from the past to the present, the relationship and cooperation with the state in the field of education.It is possible to summarize the results obtained from the research as follows:The reasons for the existence of non-governmental organizations working in the field of education; “Protection of professional, economic, social, political and personal rights and interests of people working in the field of education\" and \"to contribute as an actor in the formation of education policies”. Although ÖNDER's reason for existence is the spirit of Imam Hatip and religious education, it is seen that studies and activities are carried out by the association to increase the quality of education in general. ÖNDER's target audience is determined primarily as Imam Hatip Schools, but it has been observed that the association works in all fields of education.Including ÖNDER; in the field of education policies of non-governmental organizations operating in Turkey, the education curriculum, determining the content of education and textbooks, teaching-learning processes, ensuring equality in access to education (gender and equal opportunity), children's rights, meeting the education expenses of students with insufficient financial means, providing education scholarships and accommodation opportunities to these students that it gives priority to has been observed.
- Published
- 2021
42. Müzik Dersinde Zihin Haritalama Tekniği Kullanımının Öğrencilerin Müzik Dersi Başarılarına ve Zihin Haritalama Tekniğine Yönelik Tutumlarına Etkisi
- Author
-
Ekin Selçuk, Sibel Çoban, and Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü
- Subjects
Music lesson ,Significant difference ,Mathematics education ,Zihin haritalama tekniği, Müzik eğitimi, Sınıf müzik eğitimi, Tutum, Başarı ,Mind map ,Mapping techniques ,Mind mapping technique, Music education, Classroom music education, Attitude, Success ,Psychology ,Lesson plan ,Education ,Test (assessment) - Abstract
The aim of this research is to determine the effect of the mind mapping technique used in music lesson on student's achievements and on their attitudes towards the mind mapping technique.Research was conducted with a total of thirty-seven students studying in third grade in 2014-2015 academic years in Ümraniye District of Istanbul Private Ümraniye/ Bahçeşehir Elementary School. An experimental and a control group were used in the research. During the implementation of mind mapping techniques in the experimental group, a six-hour lesson plan was prepared on the “Familiar Instruments” subject; then students were informed about the proposed plan and expected achievements from them. In the control group which traditional method was applied, teacher created the lesson plan before entering the course.With regard to the experiment group, totally six hours of course plan comprised of six individual 1-hour sessions was prepared on the subject of “Familiar Music Instruments”; students were notified about this plan; and acquisitions were tried to be given to the students during application of mind map technique. On the other hand, the conventional method was applied with the control group. Mann Whitney-U Test and Wilcoxon Test were conducted during collection of numerical data.As a result of the study, it was determined that experiment and control group were displaying homogenous structure; and that a significant difference was determined only with the post-test scores of the participants from the experiment group., Bu araştırmanın amacı, müzik derslerinde kullanılan zihin haritalama tekniğinin, öğrencinin başarısına ve zihin haritalama tekniğine yönelik tutumlarına ne ölçüde etkisi olduğunu belirlemektir.Araştırma 2014-2015 Eğitim-Öğretim Yılı’nda, İstanbul ilinin Ümraniye ilçesinde bulunan Özel Ümraniye Bahçeşehir İlkokulu 3. Sınıfta öğrenim gören toplam 37 öğrenci ile yapılmıştır. Araştırmada bir deney ve bir kontrol grubu kullanılmıştır. Deney grubuna; zihin haritalama tekniğinin uygulanması aşamasında, “Bildiğimiz Çalgılar” konusuna ilişkin birer saatlik altı ders planı hazırlanmış, planla ilgili öğrenciler bilgilendirilmiş ve toplam altı saatte kazanımlar öğrencilere verilmeye çalışılmıştır. Kontrol grubunda ise, geleneksel yöntem uygulanmıştır. Araştırmada sayısal verilerin elde edilmesinde Mann Whitney-U Testi ile Wilcoxon Testi yapılmıştır.Araştırma sonucunda; deney ve kontrol grubunun homojen bir yapıya sahip olduğu, araştırmaya katılan kişilerin son test puanlarında ise sadece deney gurubu başarı puanlarında anlamlı bir fark bulunmuştur.
- Published
- 2017
43. Two faced mathematical wordsİkiyüzlü matematiksel kelimeler
- Author
-
Delice, Ali, Sür, Büşra, and Marmara Üniversitesi---Marmara University
- Subjects
Mathematics ,language ,semantic difference ,mathematical terms, information-processing approach ,matematik ,dil ,anlamsal farklılık ,matematiksel terimler ,bilgi-işlem yaklaşımı ,Matematik ,Eğitim---Mathematics ,Education ,Dil ,Matematik Eğitimi---Language ,Mathematics Education - Abstract
Learning is a product of experiences and in the process of learning cognitive changes comes out at an individual. These changes, called as cognitive learning, are evaluated under the frame of learning hypothesis. One of the hypotheses of cognitive learning is the Information-Processing Approach which explains brain conditioning through comparing it with computer. It is possible to base information-processing on the language learning which a cognitive learning type is. In the teaching process of mathematics, which is a universal language, meaningful connections can be implemented with the casual speaking language. However; it is not always possible to connect mathematical concepts, definitions, symbols and signs with the normal life. There are some words meaning different in mathematics and life. An interview form was applied to 60 high-school students with the intention of understanding the meaning, concept and reality of these differences and by this application students’ concept signs were tried to be revealed. Besides; semi-structured interviews were examined to understand the ideas of students’ about the effect of differences on learning. Ideas were classified according to the reasons. As a conclusion, the result was that students don’t see mathematics language compatible with life and they see this lesson as a difficult lesson to be successful in. ÖzetÖğrenme, yaşantıların ürünüdür ve öğrenme sonucunda bireyde bilişsel değişimler ortaya çıkmaktadır. Bilişsel öğrenme olarak adlandırılan budeğişimler, öğrenme kuramları çerçevesinde değerlendirilmektedir. Bilişsel öğrenme kuramlarından biri Bilgi-İşlemYaklaşımı’dır. Bir bilişsel öğrenme çeşidi olan dil öğretiminde bilgi-işlem yaklaşımını temel almak mümkündür. Evrensel bir dil olan matematiğin öğretiminde günlük konuşma dili ile anlamsal bağlar kurmak matematikte yer alan kavram, tanım, sembol ve simgelerin günlük hayatla bağlantısını kurmakla bir olmayabilir. Matematik anlamı ile günlük hayat anlamı farklılık gösteren kelimeler vardır. Bu farklılıkların matematik öğretim-öğrenim sürecindeki yansımalarını ortaya koymak amacıyla yapılan çalışmada 60 lise öğrencisine görüşme formu uygulanmış ve öğrencilerin kavram imgeleri ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Ayrıca yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılarak öğrencilerin anlamsal farklılıkların öğrenmeye etkisi hakkındaki görüşleri incelenmiştir. Bu haliyle çalışma nitel paradigmaya sahip durum çalışmasıdır. Yapılan görüşmeler örneklerle bağlantısına göre incelenerek nedenlerine göre analiz edilip gruplandırılmıştır. Öğrencilerin matematiği bir dil olarak göremeyip çok soyut ve günlük hayattan uzak buldukları, ancak yaygın algının aksine zorlanmalarına rağmen bir ders olarak sevdikleri sonucuna ulaşılmıştır.
- Published
- 2015
44. Lise öğretmenlerinin özel dershaneler hakkındaki görüşlerinin incelenmesi
- Author
-
Baştürk, Savaş, Doğan, Selçuk, Scientific Research Project Commission of Marmara University (Project number: EGT-YLP-C-050608-0157)., and Marmara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu Başkanlığı (Proje No: EGT-YLP-C-050608-0157)
- Subjects
Üniversiteye Giriş Sınavı, Özel Dershaneler, Lise Öğretmenleri ,Cram Schools ,Mathematics Teachers ,Mathematics Teaching ,University Entrance Examination ,Eğitim ,Matematik Eğitimi ,Ortaöğretim ,Education ,Mathematics Education ,Secondary ,Özel dershane ,Matematik Öğretmenleri ,Üniversiteye Giriş Sınavı - Abstract
In Turkey, the preparation process for the university entrance exam gives rise to the centres of private courses known as “dershane” which is the Turkish counterpart of cram schools. Dershanes has significant impact on high school education. Sure, people who directly feel positive or negative reflections of this impact are high school teachers. The purpose of this study is to investigate high school mathematics teachers’ views on cram schools. To this end, a questionnaire consisting of open-ended questions was administered to 28 teachers from different high school in Anatolian side of Istanbul. Data were analyzed and interpreted by using document analysis as a qualitative research method.Some of the important results of this study revealed that according to the teacher, students are going to cram schools for gaining practice, learning test techniques and passing the university entrance exam. In the same time, the teachers are not very happy that cram schools become to an economic sector and they own alone students’ success in the exams., Ülkemizdeki üniversiteye giriş sınavına hazırlanma süreci, adına “dershane” denilen özel kurs merkezlerinin doğmasına neden olmuştur. Özel dershanelerin lisede yapılan eğitim ve öğretim süreci üzerine önemli etkileri vardır. Şüphesiz bu etkinin olumlu ya da olumsuz yansımalarını üzerinde en çok hissedecek olan da lise öğretmenleridir. Bu çalışmanın amacı, lise öğretmenlerinin özel dershaneler konusundaki düşüncelerini ortaya koymaktır. Bunu gerçekleştirebilmek için İstanbul Anadolu yakasında çeşitli liselerde çalışan 28 öğretmene açık uçlu sorulardan oluşan yazılı bir anket uygulanmıştır. Lise öğretmenlerinden elde edilen cevaplar nitel analiz yöntemlerinden içerik analizine tabi tutulmuş ve yorumlanmıştır.Araştırmanın bazı önemli sonuçlarına gelince, öğretmenler özel dershanelerin üniversiteye giriş sınavında sağlamış oldukları bir takım üstünlükleri kabul etmekle birlikte, bu kurumların ticari boyutlarının ön plana çıkarak eğitimi ticarete alet etmelerinden oldukça rahatsız oldukları görülmektedir. Öte yandan, öğrencilerin sınavlarda elde ettikleri başarının sadece dershanelere mal edilmesi de öğretmenleri rahatsız eden bir diğer noktadır.
- Published
- 2010
45. İstanbul'da farklı iki ilköğretim okulundaki öğrencilerin kişisel hijyen alışkanlıklarının belirlenmesi
- Author
-
Önsüz, Muhammed Fatih, Hıdıroğlu, Seyhan, TR107071, TR206034, and Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı Anabilim Dalı
- Subjects
Kişisel Hijyen ,Öğrenci ,Personal Hygiene ,education ,Socioeconomical Level ,Student ,Sosyoekonomik Düzey - Abstract
Purpose: The aim of the study was to determine personal hygiene practices of students attending two primary schools selected from two different parts of Istanbul and which were of different socioeconomical levels. Materials and Methods: This cross sectional study was conducted at two primary schools in Uskudar and Umraniye which are considered different by their socioeconomic levels in Istanbul. 348 of 486 students (71.6%) who attended the 7th and 8th grades participated in the study.Aquestionnaire containing 23 questions was given to the students and questions were answered by the students under observation. Results: In our study, 60.3% of students reported sufficient frequency of andwashing, 94% washed their faces, 75% bathed once in a week, 80.5% brushed their teeth, but 2.3% never brushed their teeth. There was a statistically significant difference between two schools about; efficiency of handwashing, practice of washing their faces, having of own towel and amount of toothpaste used (p
- Published
- 2008
46. DNA polymorphism of Pvu II site in the lipoprotein lipase gene in patients with non-insulin dependent diabetes mellitus
- Author
-
Selma Yilmazer, Melek Öztürk, Penbe Cagatay, Hüsrev Hatemi, Belgin Süsleyici Duman, and Marmara Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü
- Subjects
Apolipoprotein E ,Male ,medicine.medical_specialty ,DNA-Cytosine Methylases ,endocrine system diseases ,Genotype ,Clinical Biochemistry ,Population ,Biology ,Biochemistry ,NIDDM ,Polymorphism (computer science) ,Pvu II ,Diabetes mellitus ,Internal medicine ,medicine ,Humans ,Genetic Predisposition to Disease ,Polymorphism ,Lipoprotein ,education ,education.field_of_study ,Lipoprotein lipase ,Polymorphism, Genetic ,Case-control study ,nutritional and metabolic diseases ,Cell Biology ,General Medicine ,Middle Aged ,medicine.disease ,Introns ,Lipoprotein Lipase ,Endocrinology ,lipoprotein lipase ,polymorphism ,lipoprotein ,Diabetes Mellitus, Type 2 ,Case-Control Studies ,Regression Analysis ,lipids (amino acids, peptides, and proteins) ,Female ,Polymorphism, Restriction Fragment Length - Abstract
We studied the effect of variation at the lipoprotein lipase (LPL) gene locus on the susceptibility of individuals with non-insulin dependent diabetes mellitus (NIDDM) in a population of 110 NIDDM patients and 91 controls. Our objective was to study the relationship between the LPL-Pvu II polymorphism and NIDDM and lipid metabolism. PCR-RFLP was used to determine the DNA polymorphism of the sixth intron of the LPL gene. The frequencies of the genotypes in case and control groups were 29.1 and 30.8% for P+/P+ 45.5 and 36.3% for P+/P- 25.5 and 33% for P-/P- respectively. There was no significant difference in frequencies of genotypes between the two groups. Logistic regression analysis revealed that triacylglycerol (TAG) and apolipoprotein E levels were associated with NIDDM whereas Pvu II genotypes were not found as independent risk factors for the disease. Overall this study demonstrates the role of the Pvu II polymorphism in the LPL gene in modulating plasma lipid/lipoprotein levels in patients with NIDDM. Copyright (c) 2004 John Wiley & Sons Ltd.
- Published
- 2004
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.