58 results on '"avrupa birliği hukuku"'
Search Results
2. The EU’s Proceedings Against Gazprom and Their Repercussions on EU Competition Law
- Author
-
Hüseyin Çağrı Çorlu
- Subjects
rekabet hukuku ,gazprom ,enerji piyasaları ,avrupa birliği hukuku ,Law - Published
- 2021
3. BİO-SOSYOLOJİK KURAM İTİBARIYLA AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ
- Author
-
Kamuran Reçber
- Subjects
european union law ,bio-sociological theory ,public international law ,avrupa birliği hukuku ,bio-sosyolojik kuram ,uluslararası kamu hukuku ,Political science ,Political science (General) ,JA1-92 - Abstract
Uluslararası kamu hukukunun dayanağını açıklamakta kullanılan bio-sosyolojik kuramın Avrupa Birliği (AB) hukukunun yapısının, görevlerinin ve yetkilerinin açıklanmasında işlevsel olup olmadığı hususu bu çalışmanın konusunu oluşturmuştur. Bu anlamda çalışma, uygulamadan ziyade teorik bilgileri, değerlendirmeleri veya analizleri içermektedir. Her ne kadar AB kendine özgü hukuk yapısına sahip olsa da uluslararası kamu hukuku ile ilişki içerisinde olması kaçınılmazdır. Çalışmada, AB hukukunun bio-sosyolojik kuramdaki unsurlarla benzerlik oluşturup oluşturmadığı hususu inceleme konusu yapılmıştır.
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
4. BİO-SOSYOLOJİK KURAM İTİBARIYLA AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ.
- Author
-
REÇBER, Kamuran
- Abstract
Copyright of Ankara Review of European Studies (ARES) / Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi (AAÇD) is the property of Ankara University European Union Research Centre and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
5. BİO-SOSYOLOJİK KURAM İTİBARIYLA AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ.
- Author
-
REÇBER, Kamuran
- Abstract
Copyright of Ankara Review of European Studies (ARES) / Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi (AAÇD) is the property of Ankara University European Union Research Centre and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2019
6. Avrupa Birliği Hukuku Kapsamında Yasal Göç Yönetimi
- Author
-
CIMEN BULUT, Ipek
- Subjects
European Union Law ,common migration policy ,regular migration ,legal migration ,irregular migration ,blue card ,talent pool ,International Relations ,Uluslararası İlişkiler ,Avrupa Birliği Hukuku ,Ortak Göç Politikası ,Düzenli Göç ,Düzensiz Göç ,Yasadışı göç ,mavi kart ,yetenek havuzu - Abstract
The intensity and frequency of mass migration movements toward the European Union continue to increase today as it was in the past. Considering that the phenomenon of migration brings with it many threats and opportunities, it is important to put forth and implement common migration policies by the Union in order to cope with these threats and take advantage of them. At this point, the importance of regular migration management, which is a more controllable process compared to irregular migration, emerges. It is aimed to achieve the target of becoming an attraction point for third-country employees with the quality and quantity needed by the Union, in order to strengthen the economic and social development and competitiveness of the European Union by making regular migration practices simpler, fairer, easier to understand and transparent through legal regulations and updates to be made., Avrupa Birliği’ne yönelen kitlesel göç hareketlerinin yoğunluk ve sıklığı geçmişte olduğu gibi günümüzde de artarak devam etmektedir. Göç olgusunun pek çok tehdit ve fırsatı beraberinde getirdiği düşünüldüğünde, bu tehditlerle başa çıkarak fırsatlardan yararlanabilmek adına Birlik tarafından ortak göç politikaları üretilmesi ve uygulanması önemlidir. Bu noktada düzensiz göç ile kıyaslandığında daha kontrol edilebilir bir süreç olan düzenli göç yönetiminin önemi ortaya çıkmaktadır. Düzenli göçe ilişkin olarak yapılacak yasal düzenleme ve güncellemeler vasıtası ile düzenli göç uygulamalarının daha sade, adil, kolay anlaşılır ve şeffaf olmaları, böylelikle Avrupa Birliği’nin ekonomik ve sosyal gelişimi ile rekabet edebilirliğini güçlendirmek amacıyla ihtiyaç duyduğu nitelik ve nicelikteki üçüncü ülke çalışanları için bir çekim noktası haline gelme hedefine daha kolay ulaşması amaçlanmaktadır.
- Published
- 2022
7. AB Hukukunun Temel İlkeleri Çerçevesinde AB’ye Katılım ve Türkiye’nin Müzakere Çerçeve Belgesinde Yer Alan Esaslar
- Author
-
Sanem Baykal
- Subjects
european union law ,eu enlargement ,turkey-eu relations ,eu accession negotiations ,accession negotiation framework for turkey ,avrupa birliği hukuku ,ab genişlemesi ,türkiye-ab đlişkileri ,ab katılım müzakereleri ,türkiye müzakere çerçeve belgesi ,Political science ,Political science (General) ,JA1-92 - Abstract
Avrupa Birliği’ne katılımın usulü ve koşulları Avrupa Birliği’nin temel metinlerinde ve AB kurumlarının çeşitli belgelerinde düzenlenmektedir. Söz konusu usul ve koşullar diğer aday ülkeler gibi Türkiye’ye de 1999 yılında Helsinki Zirvesi’nde adaylık statüsünün kabulünden itibaren uygulanmaya başlanmıştır. Türkiye’nin de dahil olduğu son genişleme evresi ya da dalgası bakımından uygulanan temel esaslar, özellikle katılım müzakerelerinin tabi olduğu koşullar ile bunların Türkiye’nin katılım müzakerelerinin oluşturmaktadır. Bu çerçevede özellikle üzerinde durulacak konu ise katılım müzakerelerinin yürütülme esaslarının düzenlendiği Türkiye için Müzakere Çerçeve Belgesinde yer alan “uzun geçiş dönemleri, özel düzenlemeler, derogasyonlar ve daimi korunma önlemlerine başvuru imkanı” gibi hususların AB hukukunun temel ilke ve esasları çerçevesinde ne ölçüde mümkün, adil ve uygulanabilir olduğudur
- Published
- 2013
- Full Text
- View/download PDF
8. Children’s religious education with reference to freedom of manifestation of belief in the European Union
- Author
-
Mert, Sevim Tuba, Tekin Apaydın, Deniz, Marmara Üniversitesi, Avrupa Araştırmaları Enstitüsü, and Avrupa Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
ebeveyn hakları European Union law ,Avrupa Birliği hukuku ,fundamental rights ,parental rights ,rights of the child ,çocuk hakları ,temel haklar ,religious education ,dini eğitim - Abstract
Hukuki bir perspektiften bakıldığında, çocukların dini eğitimi, çocukların ve ebeveynlerin haklarının birleşme noktası olarak değerlendirilebilir. Çocukların dini eğitimi bir yanda çocukların din özgürlüklerini ve eğitim haklarını, bir yandan da ebeveynlerin, hem kendi din özgürlükleri kapsamında inançlarını açıklama özgürlüklerini, hem de çocuklarının eğitiminde inançlarına saygı duyulmasına yönelik haklarını ilgilendirmektedir. Bu haklar, çeşitli hukuki metinlerle koruma altına alınmıştır. Bu çalışma, Avrupa Birliği hukukunda, çocukların dini eğitimi kapsamında, çocuk haklarını ve ebeveynlerin haklarını incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla, çalışmanın ilk bölümü ―çocuk‖ ve ―din‖ terimlerini, bu terimlere atfedilen hukuki korumanın kapsamını ve inanç açıklamasının görünümlerini içermektedir. İkinci bölümde ebeveynlerin ilgili haklarının çocukların dini eğitimi kapsamında sınırları ve çocukların dini eğitiminin ilgili temel haklarla ilişkisi tartışılacaktır. Son bölümde ise çocukların din eğitimiyle ilişkili haklar, din ve inanç özgürlüğü ve eğitim hakkı, Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Konvansiyonu kapsamında incelenecektir. From a legal point of view, religious education of children is the confluence point of the rights of children and parental rights. It concerns the freedom of the religion or belief and the right to education of the child on one side and freedom of manifestation of belief of parents under the freedom of religion or belief and the parental rights to ensure the respect to religious convictions of parents in the education of their children on the other side. These rights are guaranteed in various legal documents. This study will analyze rights of children and parental rights in the context of religious education of children in the European Union law. For that purpose, in the first chapter, the term ―child‖, ―religion‖ and the scope of the legal protection attributed to it and different forms of manifestation of belief will be covered. Second chapter will focus on the limitations to parental rights in the scope of the religious education of children and the relationship between religious education of children and related fundamental rights. In the last chapter, the rights which concerns religious education of children; freedom of religion and right to education are discussed within the scope of the Charter of Fundamental Rights of the Union, European Convention for the Protection of Human Rights and Fundamental Freedoms and the Convention on the Rights of the Child.
- Published
- 2022
9. Reform Antlaşması ve Getirdikleri: Kurumsal Yapı Çerçevesinde Genel Bir Değerlendirme
- Author
-
Sanem Baykal
- Subjects
european union law ,reform lisbon treaty ,constitutionalisation in the european union ,institutional reform in the european union ,institutional strueture of the european union ,avrupa birliği hukuku ,reform lizbon antla şınası ,ab'de anayasallaşma ,ab 'de kurumsal reform ,ab 'nin kurumsal yap ısı ,Political science ,Political science (General) ,JA1-92 - Abstract
Bu çalışmada Avrupa Birliğinin kurumsal yapısı nda ve hukuki mekanizmalar ı ndaReform (Lizbon) Antla şması ile öngörülen yeniliklere k ısaca yer verilmektedir. Buçerçevede, Refirm Antla şmasmın kurumsal yapı ve hukuki mekanizmalar ı için getirilentemel reformları n Anayasal Antla şma ile öngörülenleri önemli ölçüde karşı ladığı, bunakarşı lık söz konusu metne k ıyasla farklı unsurların, Avrupa Birliğinin siyasibütiinleşmenin ve ana.vasallaşman ın simgesel yönlerini benimsemeye henüz haz ı rolmadığını gösterdiği ortaya konmaktadır. Bundan başka, söz konusu reformlar ınuygulamas ın ı n, bu reformları n Birliği daha demokratik ve etkili bir işleyişekavuşturarak vatandaşları ile arası ndaki uzaklık! kapatmaya yeterli olupolamayacağının tayininde temel unsur olacağına da işaret edilmektedir.
- Published
- 2007
- Full Text
- View/download PDF
10. AB VE KKTC HUKUKU AÇISINDAN YEŞİL HAT TÜZÜĞÜ
- Author
-
Hacer Soykan Adaoğlu
- Subjects
yeşi̇l hat tüzüğü ,avrupa bi̇rli̇ği̇ hukuku ,kibris sorunu ve ab ,Political science ,Political science (General) ,JA1-92 - Abstract
1 Mayıs 2004 tarihine kadar, Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunamaması sonucunda, ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ adanın bütününü temsilen Avrupa Birliği (AB) üyesi olmuştur. Bu durum adada yeni bir status quo’nun oluşmasına yol açmıştır. 16 Nisan 2003 tarihli Katılım Antlaşması 10. Protokolü uyarınca, AB müktesebatının adanın kuzeyinde uygulanması askıya alınmıştır. Bu nedenle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ya da adanın kuzeyi AB sınırları içinde yer almakta ancak îç Pazar’ın alanı dışında kalmaktadır. 10. Protokolün 2. maddesi uyarınca, kuzeyde AB müktesebatının askıda oluşu, kuzey ve güney arasındaki mal, kişi ve hizmetlerin dolaşımına uygulanacak özel bir rejimin kurulmasını gerekli kılmaktadır. Yeşil Hat Tüzüğü bu gerekliliğin bir sonucudur. Bu makalede Yeşil Hat Tüzüğü 'nün içeriği, hukuki niteliği ve uygulanması, AB ve KKTC hukuku ile karşılaştırmalı olarak incelenmiştir.
- Published
- 2005
- Full Text
- View/download PDF
11. Avrupa Birliği Hukuku ve Özel Sektördeki Yapay Zekâ ile İlişkili Ayrımcılığın Önlenmesi: Taslak Yapay Zekâ Tüzüğü Odağında
- Author
-
İNCE, Salih Tayfun
- Subjects
Hukuk ,Künstliche Intelligenz ,Diskriminierung ,Diskriminierung durch KI ,Recht der Europäischen Union ,Antidiskriminierungsgesetze ,Datenschutzrecht ,Vorgeschlagene Gesetz Über Künstliche Intelligenz ,Artificial Intelligence ,discrimination ,AI-related discrimination ,European Union law ,non-discrimination laws ,data protection law ,European Union Artificial Intelligence Act Proposal ,Law ,Yapay zekâ ,ayrımcılık ,yapay zekâ ile ilişkili ayrımcılık ,Avrupa Birliği hukuku ,ayrımcılık yasağı ,veri koruma hukuku ,Avrupa Birliği Yapay Zekâ Tüzüğü Taslağı - Abstract
Die Integration von KI-Systemen in Entscheidungsprozesse im Privatsektor kann das Recht auf Nichtdiskriminierung gefährden. Um diese Bedrohung zu veranschaulichen, werden in diesem Beitrag Risikofelder des Privatsektors, nämlich Beschäftigung, Bankwesen, Werbung, Preisgestaltung und Versicherungen an authentischen Beispielen KI-bezogener Diskriminierung untersucht. Anschließend wurden die aktuellen EU-Gesetze zur Nichtdiskriminierung und zum Datenschutz untersucht, und es stellte sich heraus, dass diese EU-Gesetze nicht über die erforderlichen Instrumente verfügen, um spezifischen Risiken durch KI-bezogene Diskriminierung im Privatsektor entgegenzuwirken. Daher besteht dringender Bedarf an neuen EU-Rechtsvorschriften, die mit Instrumenten ausgestattet sind, die explizit auf Diskriminierungsrisiken durch KI im Privatsektor abzielen.Das vorgeschlagene KI-Gesetz kann neue Instrumente gegen Diskriminierung durch KI im Privatsektor bereitstellen. Daher analysiert dieses Papier das vorgeschlagene KI-Gesetz im Hinblick auf seine potenziellen Auswirkungen auf die Minderung von KI-bezogenen Diskriminierungsrisiken. Aufgrund des cradle-to-grave-Ansatzes des vorgeschlagenen KI-Gesetzes müssen Anbieter und Nutzer von KI-Systemen mit hohem Risiko verschiedene spezifische Ex-ante- und Ex-post-Verpflichtungen erfüllen. Es hat sich herausgestellt, dass diese Verpflichtungen durch die Bereitstellung neuer Rechtsinstrumente zur Minderung von Diskriminierung durch KI beitragen können. Diese Instrumente reichen jedoch angesichts der KI-bedingten Diskriminierungsrisiken nicht aus. Daher wird der Schluss gezogen, dass nach wie vor der entscheidende Bedarf an spezifischen Rechtsvorschriften zur Minderung von Diskriminierungsrisiken im Zusammenhang mit KI im Privatsektor besteht., Yapay zeka sistemlerini özel sektördeki karar alma süreçlerine dahil etmek, ayrımcılık yasağının uygulanmasını tehlikeye atabilir. Bu çalışmada, mezkûr tehdidi göstermek için istihdam, bankacılık, reklamcılık, fiyatlandırma ve sigorta gibi özel sektörün bu açıdan riskli alanları, gerçek yaşamdan alınan yapay zeka ile ilişkili ayrımcılık örnekleri ile birlikte incelenmektedir. Ardından, güncel AB ayrımcılık yasağı ve veri koruma düzenlemeleri mercek altına alınmakta ve söz konusu AB düzenlemelerinin özel sektörde yapay zekâ ile ilişkili ayrımcılıktan kaynaklanan risklerle mücadele etmek için gerekli araçlara sahip olmadığı tespit edilmektedir. Bu nedenle, özel sektörde, yapay zekâ ile ilişkili ayrımcılık risklerini yok etmeyi açıkça hedefleyen yeni AB düzenlemelerine acil gereksinim olduğu anlaşılmaktadır. Yapay Zekâ Tüzüğü taslağı, özel sektörde yapay zekâ ile ilişkili ayrımcılığa karşı mücadele için yeni araçlar sağlayabilir. Bu nedenle, bu çalışma, Yapay Zekâ Tüzüğü taslağını, yapay zekâ ile ilişkili ayrımcılık risklerine potansiyel etkisi açısından incelemektedir. Yapay Zekâ Tüzüğü taslağı tarafından benimsenen beşikten mezara yaklaşımı sayesinde, yüksek riskli yapay zekâ sistemlerinin sağlayıcıları ve kullanıcılarının çeşitli öncül ve ardıl yükümlülüklere uyması gerekmektedir. Bu çalışmada, Yapay Zekâ Tüzüğü taslağı tarafından getirilen bu yükümlülüklerin, yeni yasal araçlar sağlayarak yapay zekâ ile ilişkili ayrımcılığın azaltılmasına katkıda bulunabileceği tespit edilmiştir. Ancak bu araçlar, yapay zekâ ile ilişkili ayrımcılık riskleri karşısında yeterli değildir. Bu nedenle, özel sektördeki yapay zekâ ile ilişkili ayrımcılık risklerini azaltmak için bu alana özgü hukuki düzenlemelere duyulan yaşamsal gereksinimin varlığını hâlen devam ettirdiği kanaatine varılmıştır., Integrating AI systems into decision-making processes in the private sector may place the right to non-discrimination in danger. In order to illustrate this threat, risky fields in the private sector, namely employment, banking, advertising, pricing and insurance, were investigated in this paper with authentic examples of AI-related discrimination. Then, the current EU non-discrimination laws and data protection laws were examined, and it was found out that these EU laws do not have the necessary tools to tackle specific risks arising from AI-related discrimination in the private sector. Therefore, there is an immediate need for new EU legislation equipped with tools which explicitly target AI-related discrimination risks in the private sector. The proposed AI Act may provide new tools against AI-related discrimination in the private sector. Thus, this paper analyzes the proposed AI Act in terms of its potential impacts on mitigating AI-related discrimination risks. Due to the cradle-to-grave approach adopted by the proposed AI Act, providers and users of high-risk AI systems are required to comply with various specific ex-ante and ex-post obligations. It is found out that these obligations can contribute to the mitigation of AI-related discrimination by providing new legal tools. However, these tools are not sufficient in the face of AI-related discrimination risks. Therefore, it is concluded that the crucial need for specific legislation to mitigate AI-related discrimination risks in the private sector is still present.
- Published
- 2021
12. Avrupa Birliği Hukuku ve Türk Hukukunda ikincil koruma
- Author
-
Can, Süreyya, Çelik, Neşe Baran, and Dicle Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Özel Hukuk Ana Bilim Dalı
- Subjects
Tamamlayıcı koruma ,İkincil koruma ,Uluslararası koruma ,Complementary protection ,Foreigners and international protection law ,Principle of non-refoulement principle ,European union law ,Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ,Vasıf direktifi ,Geri göndermeme ilkesi ,Qualification directive ,International protection ,Avrupa Birliği Hukuku ,Subsidiary protection - Abstract
İltica ve sığınma taleplerinin ortaya çıkmasına neden olan temel neden devletlerin vatandaşlarını korumamaları veya koruyamamalarıdır. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana dünyada 300’den fazla silahlı çatışma yaşanmış, sadece 2019 yılında 27 silahlı çatışma olduğu kayıt altına alınmıştır. Bu nedenle, savaş, silahlı çatışma, iç karışıklıklar veya siyasi istikrarsızlıklar sebebiyle yaşanan insan hakkı ihlalleri bireylerin başlıca sığınma nedenini oluşturmuştur. Çalışmamızın birinci bölümünde, uluslararası koruma statüsüne ilişkin temel kavramlara yer verilmiş, ikincil korumanın temelini oluşturan tamamlayıcı koruma ve geri göndermeme ilkesi ayrıntılı olarak incelenmiştir. Çalışmamızın ikinci ve üçüncü bölümlerinde, Avrupa Birliği Hukuku ve Türk Hukuku’nda ikincil koruma statüsünün nasıl yorumlandığı ve uygulandığına değinilerek, iki hukuk sitemi arasında statü belirleme sürecine dair benzer ve farklı olan hususlara yer verilmiştir. The main reason for the emergence of asylum and asylum claims is that states cannot or do not protect their citizens. For this reason, human rights violations caused by war, armed conflict, internal confusion or political instability constituted the main asylum reason for individuals. In the first part of our study, the basic concepts related to international protection status are included, and the complementary protection and non-refoulement principle that forms the basis of secondary protection has been examined in detail. In the second and third parts of our study, how the subsidiary protection status is interpreted and applied in the European Union and Turkish Law, and similar and different issues regarding the status determination process between the two legal systems are included.
- Published
- 2021
13. Avrupa Birliği ve yerel yönetimler
- Author
-
Koç Dalduş, Tuba, Koyuncu, Nuran, Danışman: 27520, and NEÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Anabilim Dalı
- Subjects
Yerel Özerklik ,Subsidiarite İlkesi ,Eupean Union Law ,Yerel Yönetimler ,Local Governments ,Principle of Subsidiarity ,Avrupa Birliği ,Avrupa Birliği Hukuku ,Euperan Union ,Local Autonomy - Abstract
Yüksek Lisans Tezi, Ulus üstü bir örgütlenmeye sahip olan Avrupa Birliği'nin temelleri 1951 yılında imzalanan Paris Antlaşması ile Almanya, İtalya, Fransa ve Benelüx ülkeleri arasında oluşturulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu'na dayanmaktadır. Bu süreçte kurucu antlaşmalar ve devamında katılım antlaşmaları birlik kurma düşüncesinin gelişimine katkıda bulunmuşlardır. Birliğin yapısını ve işlevini daha iyi kavrayabilmek açısından organları da detaylı olarak incelenmiştir.Avrupa Birliği Hukuku'nun dayandığı temel ilkeler ilgili antlaşma maddeleri çerçevesinde ele alınmıştır. Avrupa Birliği Adalet Divanı'nın içtihat ve kararları incelemeler bakımından yol gösterici olmuştur. Yerel yönetimler konusu yerel özerklik, subsidiarite ilkesi ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı kapsamında incelenmiştir. Özerklik şartı yerel idarenin güçlendirilmesi ve özerkliklerinin savunulması düşüncesinden hareketle oluşturulmuş ve 1988 yılında yürürlüğe girmiştir. Böylesine büyük ve karmaşık bir yapıda tüm ülkeler için ortak bir yerel yönetim yapısından bahsetmek mümkün olmamaktadır. Bu durumu daha iyi kavrayabilmek açısından Avrupa Birliği üyesi olan bazı ülkelerde yerel yönetim yapıları ele alınmıştır., The European Union, which has a supranational organization, is based on the European Coal and Steel Community formed between Germany, Italy, France and the Benelux countries with the Paris Treaty signed in 1951. In this process, the founding treaties and the accession treaties contributed to the development of the idea of unity. In order to better understand the structure and function of the Union, its organs have been examined in detail. The basic principles on which the European Union Law is based have been discussed within the framework of the relevant treaty articles. The case-law and judgments of the Court of Justice of the European Union have been guiding in terms of examination. The issue of local governments has been examined within the scope of local autonomy, principle of subsidiarity and European Charter of Local Self-Government. The autonomy requirement was established with the idea of strengthening local government and defending their autonomy and came into force in 1988. In such a large and complex structure, it is not possible to talk about a common local government structure for all countries. In order to better understand this situation, local government structures in some member states of the European Union have been handled.
- Published
- 2019
14. BREXIT: Avrupa Birliği Hukuku ve Birleşik Krallık Açısından Buzdağının Görünen Yüzü
- Author
-
Pinar Karacan
- Subjects
Avrupa Birliği’nden Çıkma ,Common Trade Policy ,European Union Law ,Avrupa Birliği Hukuku ,Ortak Ticaret Politikası ,European Union Withdrawal ,lcsh:H1-99 ,Brexit ,lcsh:Social sciences (General) - Abstract
Öz Birleşik Krallık’da referandum sonucu Avrupa Birliği’nden çıkma kararının alınması ile birlikte Avrupa Birliği Hukuku açısından birçok sorun ortaya çıkmıştır. Çalışma Avrupa Birliği Hukuku’nun dinamiklerini de dikkate alarak bu alanlarda ortaya çıkacak sorunlara dikkat çekmeyi ve sorunları ‘Ortak Ticaret Politikası’ ve yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizine ilişkin ‘Tadil Edilmiş Brüksel I Tüzüğü’ üzerinden tartışmayı amaçlamaktadır. Abstract ‘European Withdrawal’ decision in the United Kingdom referandum result led to many uncertainties in the European Union Law. This paper by taking into account the dynamics of the European Union Law aims to point out the potential problems of this process. The scope of the discussion will be only on the ‘Common Trade Policy’ and the ‘Brusells I Recast Regulation’ on recognition and enforcement of foreign court decisions.
- Published
- 2017
15. Avrupa Birliği Hukuku ve Milli Egemenliğin Devri
- Author
-
ÖZKAN, Gürsel
- Subjects
Avrupa Birliği Hukuku ,Avrupa Birliği Hukuku,Milli Egemenliğin Devri - Abstract
Avrupa Birliği Hukuku ve Milli Egemenliğin Devri
- Published
- 2016
16. Normlar hiyerarşisi: Türk, Alman ve İngiliz hukuk sistemlerinde kural işlemlerin ve mahkeme kararlarının hiyerarşik gücü
- Author
-
Gülgeç, Yahya Berkol, Gözler, Kemal, Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Kamu Hukuku Anabilim Dalı/Anayasa Hukuku Bilim Dalı., and Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı
- Subjects
Turkish Law ,Avrupa Birliği hukuku ,Relationship between international law and municipal law ,Rules ,Regulatory acts ,English Law ,Mahkeme kararları ,Hierarchy of norms ,Hukuk ,Regulatory operation ,Law system ,Normlar hiyerarşisi ,Uluslararası hukuk iç hukuk ilişkisi ,Norm ,Hans Kelsen ,Hierarchy ,Court decisions ,European Union Law ,German Law ,Law ,European Union law ,Kural işlemler - Abstract
Çalışmanın konusu Türk, Alman ve İngiliz hukukunda kural işlem niteliğindeki normların ve mahkeme kararlarının, bu sistemlerdeki hiyerarşik yerini ortaya koymaktır. Bu amaca ulaşmak için Hans Kelsen'in hukuk normlarının geçerliliğine ve normlar hiyerarşisine ilişkin teorisinden faydalanılacak ve söz konusu normların hiyerarşik konumu bu teori doğrultusunda belirlenecektir. Çalışmanın ilk bölümü teorik incelemeler için ayrılmıştır. Dolayısıyla, bu kısımda, Hans Kelsen'in hukuk normlarının geçerliliği ve normlar hiyerarşisine ilişkin teorisi tartışılacaktır. Bunun yanında, çalışmada farklı hukuk sistemleri açısından ayrıca incelememiz gerekecek olan normların beklenen hiyerarşik yerine ilişkin, her hukuk sistemi için geçerli olmasını beklediğimiz açıklamalar tekrara düşmemek amacıyla bu bölümde verilecektir. Çalışmanın ikinci bölümü, Türk hukuk sistemindeki kural işlem niteliğindeki normların ve mahkeme kararlarının hiyerarşik yerinin birinci bölüm kapsamında yürütülen tartışma uyarınca incelenmesini konu edinmektedir. Bu bölümde, Türk hukukunun hiyerarşik yapısı, inceleme konusu normların hukukî rejiminin kısaca incelenmesi ile ortaya konacaktır.Çalışmanın üçüncü bölümü Alman hukukundaki kural işlem ve mahkeme kararlarının hiyerarşik gücünün birinci bölümde benimsenen görüşler doğrultusunda belirlenmesini amaçlamaktadır. Türk hukuku dışında bir başka Kıta Avrupası hukuk sisteminin incelenmesinin, karşılaştırma açısından anlamlı sonuçlar sağlayacağı düşünülmektedir. Çalışmanın dördüncü ve son bölümü İngiliz hukukunun hiyerarşik yapısını ortaya koymayı amaçlamaktadır. İngiliz hukuku kendine has özelliklere sahiptir ve bu hukuk sistemindeki hiyerarşik ilişkilerin incelenmesi, Kelsen'in teorisi açısından zorlu bir sınav teşkil etmektedir. Amaçlanan, İngiliz hukuk literatüründe incelenmemiş olsa dahi, İngiliz hukukunda da normlar arasındaki hiyerarşik ilişkinin Türk ve Alman hukuk sistemlerinde olduğu gibi incelenebileceğini göstermektir.Anahtar Sözcükler: Kural işlemler, normlar hiyerarşisi, Hans Kelsen, Avrupa Birliği hukuku, uluslararası hukuk iç hukuk ilişkisi, mahkeme kararları Subject matter of this thesis is the determination of the hierarchical place of the regulatory norms and court decisions in Turkish, German and English legal systems. In order to achieve this purpose, Hans Kelsen's theory in relation to the validity of legal norms and hierarchy of norms will be examined and the hierarchical place of the mentioned norms will be determined in line with this theory. The first section of the thesis is reserved for theoretical inquiries. Therefore, in this section, Hans Kelsen's theory in relation to the validity of legal norms and hierarchy of norms will be discussed. Moreover, in order not to fall into repetition, explanations expected to be valid for all legal systems regarding hierarchical place of the norms to be evaluated separately for each legal system will be presented in this section. The second section of the thesis aims to investigate the hierarchical place of the regulatory acts and court decisions in Turkish legal system pursuant to the debate conducted in the first section. In this section, the hierarchical structure of the Turkish legal system will be revealed by a short examination of the legal regime of the mentioned norms. The third section of the thesis aims to determine the hierarchical power of the regulatory acts and court decisions in German law in line with the views adopted in the first section. It is expected that the examination of another legal system in civil law tradition apart from the Turkish law will provide significant results in terms of comparison. The fourth and the last section of the thesis aims to reveal the hierarchical structure of the English legal system. English law has some sui generis qualities and the examination of hierarchical relations in this legal system will prove to be a stern test for Kelsen's theory. The purpose is to demonstrate that, although it is not often the situation in English legal literature, the hierarchical relationship between the norms in English law can be examined just as in Turkish and German legal systems.Keywords: Regulatory acts, hierarchy of norms, Hans Kelsen, European Union law, relationship between international law and municipal law, court decisions 420
- Published
- 2015
17. Avrupa Birliği ve Türkiye'nin AB bütünleşmesindeki yeri
- Author
-
Azak, Özlem, Öztürk Akkartal, Hanife, Özel Hukuk Ana Bilim Dalı, and Öztürk, Hanife
- Subjects
Legal aspects ,Hukuka uygunluk ,Turkey ,Compliance with laws ,International Relations ,Uluslararası İlişkiler ,Integration ,Ankara Agreement ,Judical structure ,Hukuki yapı ,Türkiye ,Hukuk ,Ankara Anlaşması ,Bütünleşme ,European Union ,European Union Law ,Avrupa Birliği ,Avrupa Birliği Hukuku ,Hukuksal esaslar ,Law - Abstract
Tez 2 bölümden olusmakla birlikte 1. kisimda Avrupa Birliginin tarihsel olusmu, hukuksal yapisi ve isleyisi (organlari) incelenmistir. 2. kisimda Türkiyenin Avrupa Birligi ile olan iliskisi konu edilerek, bu iliskinin hangi tarihte ve nasil basladigindan günümüze kadar olan gelismeleri hem sosyal faktörler acisindan hemde hukusal ayrintilar incelenerek deginilmistir. Ikinci kisimda özellikle Türkiye AB iliskisinin temeli olan Ankara Antlasmasina ve bu antlasmaya dayanan Ortaklik Konseyinin bazi kararlarina yer verilmistir. The master's thesis consists of two parts. The first part deals with the emergence of the EU , its legal structure and how it works (EU institutions). In Part 2 it comes to Turkey and its position within the European Union and specifically the relationship between Turkey and the EU which is based on the Ankara agreement. In addition, the increasing economical social and cultural difficulties regarding a possible membership of Turkey and some decisions of the Association Council are discussed. 91
- Published
- 2015
18. Hakim durumun fahiş fiyat yoluyla kötüye kullanılması
- Author
-
Turgut, Reyyan, Aslan, İsmail Yılmaz, Yıldırım, Ahmet Cemil, Turgut, Reyyan, and Uluslararası Ticaret Hukuku Ana Bilim Dalı
- Subjects
Turkish Law ,Amerika Birleşik Devletleri ,İllicit Price ,Dominand Position ,Abuse ,Fahiş Fiyat ,Hakim Durum ,Hukuk ,Kötüye Kullanma ,United States Of America ,European Union Law ,Avrupa Birliği Hukuku ,Law ,Türk Hukuku - Abstract
YÖK Tez No: 391139 Yüksek Lisans Tez konusu olan Hakim Durumun Fahiş Fiyat Yoluyla Kötüye Kullanılması büyük ölçüde Türk Rekabet Kurulu kararları çerçevesinde incelenmiştir. Konuya ışık tutmakta yardımcı olduğu ölçüde ABD ve AB uygulamalarına da yer verilmiştir. İncelemelerimizde genel olarak Hakim Durum ve Kötüye Kullanma konularına yer verilmemiş, özel olarak fahiş fiyat konusunun gerektirdiği ölçüde değinmekle yetinilmiştir. Böylece tezin sınırları, tez konusu ile sınırlı tutulmaya çalışılmıştır. Bu çerçevede fahiş fiyat incelemelerinin rekabet hukuku kapsamında soruşturulmasının hem ABD hem AB hem de Türk Hukuku'nda istisnai bir durum olduğu tespit edilmiştir. Rekabet Otoriteleri fahiş fiyata özellikle fiili veya yasal tekel, ya da doğal tekel hallerinde müdahale etmektedirler. Rekabet Otoriteleri fahişliğin tespitinin çok zor olduğunu kabul etmekle beraber EDT (ekonomik değer testi) denilen bir test ile sonuca ulaşmaya çalışmaktadırlar. EDT, iki aşamalı bir test olarak karşımıza çıkmaktadır. Birinci aşamada maliyetler ile fiyat karşılaştırılarak arada makul sayılamayacak bir fark olup olmadığını tespit etmektedirler. Ancak neyin makul olduğunu tespit etmekteki zorluklar daha fazla incelemeyi zorunlu kılmaktadır. EDT' nin ikinci aşamasında ise teşebbüsün fiyatları rakiplerle mukayese edilmektedir. Ancak teşebbüsün tekel durumunda olduğu düşünülecek olursa ilgili pazarda mukayese edebilecek bir rakip bulmak çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Bu durumda ise ekonomik ve hukuki çevresi birbiri ile benzer olan pazarlar araştırılmakta ve bu pazarlardaki benzer teşebbüslerle soruşturma konusu teşebbüs karşılaştırılmaktadır. Ancak hemen fark edileceği gibi ekonomik ve hukuki bakımdan birbirine benzeyen pazarlar bulmakta da ciddi sıkıntılar yaşanmakta, bu nedenle fahiş fiyatlar nedeniyle kötüye kullanma kararları çok zor verilebilmektedir. Rekabet Otoriteleri bu incelemeleri yaparken fahişlik tespit etseler bile bunun arızi bir durum olup olmadığını, teşebbüsün sistematik politikasının olup olmadığını da tespit etmek için fahiş fiyat uygulanan sürelerin ne kadar sürdüğünü araştırmaktadırlar. Çok kısa süreli yüksek fiyatlar kötüye kullanma olarak kabul edilmemektedir. İncelediğimiz kararlardan çıkan diğer bir sonuç ilgili piyasanın regüle bir piyasa olup olmamasıdır. Genellikle fiyatları regüle eden bir düzenleyici kurum varsa Rekabet Otoriteleri konunun çözümüne müdahil olmaktan kaçınmakta, çözümü sektörel düzenleyici kuruma bırakmaktadırlar. Yukarıda özetlediğimiz hususlar tüm ABD, AB ve Türk kararlarında aşağı yukarı aynı olmakla birlikte buna istisna teşkil eden tek bir karar bulunmaktadır. O da ceza ile sonuçlanan son Tüpraş kararıdır. Konuya müdahil olan bir düzenleyici kurul (EPDK) olmasına karşın Rekabet Kurulu %14-15 gibi bir yüksek fiyatın kriz döneminde 2,5 ay gibi kısa bir süre ile uygulanmasını kötüye kullanma saymıştır. The subject of the thesis; "Misuse of Dominant Position by Illicit Price" has, to a large scale, been studied within the frame of decisions of the Turkish Competition Authority. The US and EU enforcements have also been taken into account to an extent of the insight they have provided for the subject. The issues of Dominant Position and Misuse have not been the general point of emphasis within the scope of our studies, but rather, specifically, the reference towards the topic of illicit price has been contented with. Thus, the boundaries of the thesis have been aimed to be limited with the subject of the thesis. Within this framework, the inquiry of illicit price studies within the scope of the competition law has been ascertained to be an exceptional case within the USA, EU and Turkish Law. The Competition Authorities interfere with the illicit price, particularly in de facto or de jure monopoly or natural monopoly cases. The Competition Authorities, in addition to acknowledging the severe difficulty in identifying illicitness, are endeavouring to reach a conclusion via a test called EVT (economic value test). The EVT stands as a two-stage test. In the first stage, whether an unreasonable difference exists is determined through the comparison of costs and price. However, the difficulties in determining what is corresponded with reasonable requires further investigation. In the second stage of EVT, on the other hand, the prices of the enterprise is compared with its competitors. However, if the enterprise is to be considered to be in a state of monopoly, more often than not, finding a competitor for comparison within the related market is impossible. In such case, markets with similarities in terms of economic and legal environment are surveyed and the similar enterprises within the abovementioned markets and the enterprise subject to investigation are compared. However, as it can instantaneously be recognised, significant difficulties are experienced in finding similar markets, therefore the rendering of decisions on misuse on the basis of illicit prices is quite a challenge. Despite the cases, where the Competition Authorities detect illicitness within the process of these investigations, said authorities also investigate the duration of the illicit price imposed period to determine whether this is an incidental case or whether it is a systematic policy of the enterprise. Very short-termed high prices are not considered as misuse. Another result obtained from the decisions analysed is whether the related market is a regulated market. In general, in case of existence of a regulatory body, which regulates the prices, the Competition Authorities abstain from interfering with the settlement of the matter, handing over the settlement of the issue to the sectoral regulatory body. Notwithstanding the more or less similarity of the above summarised matters in all of the decisions of USA, EU and Turkey, there exists a single decision, which constitutes an exception. This is the latest Tüpraş decision, which was concluded with a penalty. Despite the involvement of a regulatory body (EMRA) to the issue, the Competition Authority has regarded the implementation of a high price of 14-15% during the crisis period for a short period of time, comprised of only 2.5 months.
- Published
- 2015
19. Apprehension and detention on remand in the light of case-law of European Court of Human Rights
- Author
-
Çitçi, Tuğçe, Zafer, Hamide, Hukuk Anabilim Dalı Kamu Hukuku Bilim Dalı, and Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Protection measures ,Person freedom ,European Court Human Rights ,Capture ,İnsan Hakları ,Avrupa Birliği ,Avrupa Birliği Hukuku ,Law ,Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ,Detention ,European Convontion on Human Rights - Abstract
ÖZET“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları Işığında Yakalama ve Gözaltına Alma” konulu çalışmamızda yakalama ve gözaltına almayı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2., 3., 5. ve 6. maddeleriyle birlikte incelemiş bulunmaktayız. Yakalama, hakim kararıyla veya hakim kararı olmaksızın kişinin özgürlüğünün kısıtlanmasıdır. Gözaltı ise, soruşturma yönünden zorunlu olması ve kişinin bir suçu işlediğini düşündürebilecek emarelerin varlığı halinde Cumhuriyet savcısının kararıyla kişinin nezarethane adı verilen yere konmasına denir. Kişi özgürlüğünü sınırlayan bu koruma tedbirleri, doğurduğu sonuçlar nedeniyle ağır ve insan hakları açısından önemli tedbirlerdir.Çalışmamızda yakalanan ve gözaltına alınanın hakları birbirinden ayrılmıştır. 1412 Sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda yakalama ve gözaltı birlikte kabul edilmişti. Ancak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda gözaltı artık yakalamadan bağımsız bir koruma tedbiri haline gelmiştir. Yani 1412 sayılı Kanun’dan farklı olarak yakalanan aynı zamanda gözaltına alınmış değildir. Bu nedenle yakalanan ile gözaltına alınanın hakları aynı değildir.Yakalama ve gözaltına alma, hem adli hem idari amaçlı yapılabilir. Çalışmamızın temelini adli amaçlı yakalama ve gözaltına alma oluşturmaktadır. Ancak çalışmamızda idari amaçlı yakalama ve muhafaza altına almanın hangi durumlarda sözkonusu olabileceğine ve bunların adli amaçlı yakalama ve gözaltına alma ile arasındaki farklara değinmekte yarar gördük. Adli amaçlı yakalama, kişinin işlemiş olduğu suç dolayısıyla özgürlüğünün kısıtlanması iken, önleme amaçlı yakalamada ise kişinin işlemiş olduğu bir suç yoktur. Ancak adli amaçlı yakalamada kişinin sahip olduğu hakların tümüne idari amaçlı yakalamaya maruz kalan kimse de sahiptir. Haklar açısından bir farklılık yoktur. ABSTRACTIn our study on “Apprehension and Detention on Remand in The Light of Case-Law of European Court of Human Rights”, we have studied capture and detention based on the 2nd,3rd, 5th. and 6th clauses of European Human Rights Contract. Caption is restriction of the liberty of the person with or without decision of judge. Custody is keeping a person in a place, called detention room, with decision of public prosecuter, if the the signs regarding a person’s guilt exists. These protection measures restricting the liberty of a person, are back breaking and important measures because of their consequences and in the aspect of human rights. In this study, the rights of a person captured and the one that of taken into custody were separated from each other. In Criminal Procedure Act No. 1412, the caption and custody had been adopted together. However, with the Criminal Procedure Act No. 5271, detention became a measure of protection independent from caption from now on. In other words, unlike the law No. 1412, captured person is not the one taken into custody at the same time. Therefore, rights of captured person and the one taken into custody aren’t the same. Caption and taking into custody can be done due to both judicial and administrative reasons. Our study is based on caption and taking into custody due to judicial reasons. However, in this work, we felt that it is beneficial to touch to in what circumstances administrative oriented caption and protection are possible and to the differences between these and judicial oriented caption and taking into custody. Judicial oriented caption is restriction of a person freedom due to committing a crime, while in preventive oriented caption person does not have a crime committed. On the other hand, all rights owned by a person subjected to the judicial oriented caption, is also owned by a person subjected to administrative oriented capture. In terms of rights they aren’t any differences whatsoever.
- Published
- 2011
20. The concept of single-member company in EU Law and its reflections in Turkish Law
- Author
-
Çelebi, Beril, Özel, Sibel, Avrupa Birliği Hukuku Ana Bilim Dalı, and Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Türkiye ,Hukuk ,Turkish Law ,Turkey ,European Union ,European Union Law ,Avrupa Birliği Hukuku ,Company law ,Single member company ,Şirketler Hukuku ,Law - Abstract
Avrupa Birliği Hukuku'nda Tek Kişilik Şirket Kavramı ve Bu Kavramın Türk Hukuku'ndaki Yansımaları? adlı bu çalışmada, yirmi birinci yüzyıl küresel dünyasının ekonomik bir gerçeği olan, tek kişilik şirket kavramının tarihsel temelleri ve bu şirket tipinin çeşitli yargı çevrelerince kabul görme gereksinimi incelenmektedir. Çalışma, tek ortaklı şirket kavramını, Avrupa Birliği sınırları içinde serbest dolaşımın sağlanması ve Avrupa Birliği üyesi devletler ile diğer devletlerdeki şirketlerin uluslararası rekabeti bağlamında, önemli bir araç olarak görmektedir.Bu çalışmadaki tartışma noktalarının birer parçası olarak, Avrupa Birliği'nin İşleyişine İlişkin Antlaşma'nın 49 ve 54. maddeleri arasında düzenlenen, şirketlerin sınır ötesi yerleşimini kolaylaştıran Avrupa Birliği müktesebatı ve Avrupa Birliği Adalet Divanı içtihatları, Avrupa Birliği'nde şirketler hukukunun uyumlaştırılmasının temel unsurlarındandır. Özellikle, Avrupa Birliği şirketler hukuku alanındaki direktiflerin amacı; yüksek seviyede uyumlaştırmayı sağlamak ve yerleşim serbestisini koruma altına almaktır. Bu bakımdan, Tek Kişilik Sınırlı Sorumlu Ortaklıklara İlişkin Avrupa Konseyi On İkinci Yönergesi'nin üye devletlerin yerel hukuklarında uygulanma metodları bu çalışmada araştırılan esaslı unsurlardandır.Bu çalışmanın temel amacı On ikinci Yönerge hükümlerinin, yüksek seviyede uyumlaştırma amacını gerçekleştirmeye yetip yetmediğini belirlemek, öte yandan, Avrupa Birliği Hukuku boyutundaki bu düzenlemelerin, Avrupa Birliği üyeliğine aday bir ülke olarak, Türkiye'deki uygulamalara doğru yansıyıp yansımadığını ortaya koymaktır. Bu bağlamda tartışma, tek kişilik şirket kavramının Türk şirketler hukuku teorisi ile bağdaşıp bağdaşmadığı ve gelişen ticari yaşamın ihtiyaçlarına cevap verip vermediği noktasında oluşacaktır. This study with the title of ?The Concept of Single-Member Company in EU Law and Its Reflections in Turkish Law? explores the historical background of single-member company concept and the need for recognition of such company form in various jurisdictions; since, single-member company is an economic reality of the globalized world of the twenty first century. This study approaches the single-member company concept as an important instrument for the realization of full freedom of establishment and for the competition between companies in EU Member States and companies in other states.The EU legislation and jurisprudence of the ECJ are among the main elements of harmonization, which facilitate the cross-border establishment of companies under Arts 49 to 54 TFEU. In particular, the methods of implementation of the `Twelfth Council Directive on single-member private limited liability companies? is one of the core elements which are investigated in this study; since, the purpose of such directives is to achieve a high level of harmonization and guarantee the freedom of establishment.The ultimate aim of this study is to determine whether the provisions of the Twelfth Directive are adequate to achieve a high level of harmonization and, further, to set forth whether these implications in the EU law dimension have proper reflections to the applications in Turkey, as an EU candidate country. In that case, the debate is whether regulating the single-member company form is consistent with the Turkish company law theory and whether it responds the needs of the developing commercial life. 192
- Published
- 2011
21. Application of EU state aid and competition rules to the types of undertakings under article 106 TFEU and Turkey’s obligations within this scope
- Author
-
Başar, Feyza, Kaya, Arslan, and Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Rekabet Hukuku ,Avrupa Birliği Hukuku - Abstract
Anahtar Kelimeler: Rekabet Hukuku, Devlet Yardımları, Kamu İşletmeleriÖZETAB DEVLET YARDIMI VE REKABET KURALLARININ TFEU’NUN106. MADDESİNDEKİ İŞLETME TÜRLERİNE UYGULANMASI VETÜRKİYE’NİN BU KAPSAMDAKİ YÜKÜMLÜLÜKLERİBu tezde Devletin, kamu işletmeleri ile özel veya münhasır haklara sahip işletmeler aracılığıyla pazarda ekonomik faaliyetlerle iştigal etmesi ve bu tip işletmelere rekabet ve Devlet yardımı kurallarının TFEU 106. madde hükümleri doğrultusunda uygulanması konusu incelenmiş ve belirli sonuçlara varılmıştır. Bu doğrultuda, Devletin ya egemenlik yetkisinden kaynaklanan kamu gücünü kullanarak ya da pazarda mal ve hizmet sunmak suretiyle ekonomik faaliyetler yürüterek hareket edebileceği ortaya konmuştur. Devlet faaliyetleri ekonomik nitelikte olup olmamasına göre Birlik Anlaşmalarının farklı hükümlerine tabii olabilecekler ya da tamamen bu hükümlerin kapsamı dışında kalabileceklerdir. Yapılan incelemeler sonucunda da görülmüştür ki AB rekabet ve Devlet yardımı kuralları sadece ekonomik bir faaliyet sözkonusu olduğunda tatbik edilebilir olmaktadır. Bununla birlikte kamu işletmeleri ile özel ve münhasır haklara sahip diğer işletmelerin ekonomik nitelikteki faaliyetleri ise gerekli şartları taşımaları halinde TFEU 106(2) hükmü uyarınca AB rekabet ve devlet yardımı kurallarının uygulanmasından muaf kılınabileceklerdir. Gerek ekonomik faaliyetleri ekonomik olmayan faaliyetlerden ayırabilmek gerekse 106(2) hükmündeki muafiyet şartlarının oluşup oluşmadığını anlayabilmek için her olayın özelliklerine göre bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.Keywords: Competition Law, State Aids, Public UndertakingsABSTRACTAPPLICATION OF EU STATE AID AND COMPETITION RULES TO THE TYPES OF UNDERTAKINGS UNDER ARTICLE 106 TFEU AND TURKEY’S OBLIGATIONS WITHIN THIS SCOPEIn this thesis the State’s involvement in economic activities on the market place through public undertakings and undertakings having exclusive and special rights, and the application of the competition and State aid rules to these undertakings under the provisions of Article 106 TFEU was analysed and several conclusions were obtained. It was submitted that the State may act either by exercising public powers arising from its sovereignty or by carrying out economic activities by offering goods and services on the market. State activities will be subject to different rules of the EU Treaties or may totally remain outside the scope of such rules according to their economic or non-economic nature. The EU competition and State aid rules are only applicable, when there is an economic activity under consideration. On the other hand, the economic activities of public undertakings and the undertakings with special and exclusive rights might be exempted from the application of EU competition and State aid rules if the requirements are fulfilled under Article 106(2) TFEU. Therefore, in order to distinguish between economic and non-economic activities or to find out that the conditions of the derogation under Article 106(2) are fulfilled, a case-by-case analysis is necessary.
- Published
- 2011
22. The right to trial within a reasonable time by an independent and impartial tribunal in the light of the European Court of Human Rights Judgments and Turkish Law
- Author
-
Bakırcı, Recep, İnceoğlu, Sibel, Avrupa Birliği Hukuku Ana Bilim Dalı, and Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Turkish Law ,Law courts ,European Court ,Objectivity ,Human rights ,Right of fair ,İnsan Hakları ,Independence ,Avrupa Birliği Hukuku ,Law ,Human Rights Court ,Reasonable time - Abstract
CONTENTSPage CONTENTSİABBREVIATIONSİVPREFACEVİINTRODUCTION12. INDEPENDENT TRIBUNAL42.1. Concept42.2. Short History of Judge Independence122.2.1. In the International Law122.2.2. In the Turkish Law132.3. The Concept of Tribunal142.3.1. ECtHR Praxis142.3.2. In the Turkish Law192.4. Extent of Independence202.4.1. Independence from Legislative212.4.2. Independence from Executive222.4.3. Independence from Jurisdiction242.4.4. Independence from Media and Public Opinion262.5. Criteria and Guarantees of Independence272.5.1. Appointment Methods of Judges292.5.1.1. Election of Judges by People312.5.1.2. Appointment of Judges by the Executive322.5.1.3. Election of Judges by Other Judges342.5.1.4. Appointment of Judges by an Independent Board352.5.2. Term of Office and Dismissal of Judges382.5.2.1. Approach by ECtHR382.5.2.2. In the Turkish Law402.5.3. Qualification of Judges432.5.3.1. Approach by ECtHR432.5.3.2. In the Turkish Law462.5.4. Guarantees Against to External Interventions and not to Receive Orders472.5.4.1. Approach by ECtHR472.5.4.2. In the Turkish Law522.5.4.2.1. Promotion552.5.5. Other Guarantees582.5.5.1. Financial Guarantees592.5.5.2. Geographical Guarantee592.5.5.3. Professional Guarantee612.5.6. Appearance of the Tribunal622.5.6.1. Approach by the ECtHR622.5.6.2. In the Turkish Law732.5.6.3. HSYK (HCJP: High Commission of Judges and Prosecutors) and Judicial Independence743. IMPARTIAL TRIBUNAL813.1. Overview813.1.1. Subjective Impartiality853.1.2. Objective Impartiality863.1.2.1. Approach by ECtHR863.1.2.2. The Criteria Adopted by ECtHR to Assure Objective Impartiality of Judiciary933.1.2.2.1. Judge’s Duties that Show Variety933.1.2.2.2. Professional Tribunals1003.1.2.2.3. Various Duties of Courts1013.1.2.2.4. Judges’ Being Connected with the Case (with its parts)1023.1.2.2.5. Presence of a Regulation on Impartiality in Domestic Law1063.1.2.2.6. Judgment by Default and Re-trial for the Judgments which Overruled by Court of Appeal1073.1.2.3. Regulation Relating to Impartiality of Judges in Turkish Law1093.1.2.4. The Possibilities to Remove Infringement1203.1.2.4.1. Waiver1203.1.2.4.2. . Review of a Judgment by a Fully Authorized Superior Court1234. THE RIGHT TO TRIAL WITHIN A REASONABLE TIME1274.1. Concept1274.1.1. Criminal Cases1304.1.2. Civil Cases1314.1.3. Administrative Cases1314.2. The Status of Victim1364.3. Assessment of the Reasonable Time1384.3.1. The Term to be Taken into Consideration1384.4. The Criteria for Assessment of the Reasonable Time1484.4.1. Character of Case’s Subject1494.4.1.1. Complexity of Case1504.4.1.2. Importance of Case’s Subject for the Applicant1554.4.2. Applicant’s Conduct1564.4.3. National Authorities’ Conduct1634.5. The Right to Trial within A Reasonable Time in Turkish Law1715. GENERAL ASSESSMENT AND CONCLUSION1766. BIBLIOGRAPHY1797. RELATED JUDGMENT LIST OF THE ECTHR184
- Published
- 2010
23. Avrupa Rekabet Hukukunda teknoloji transferi anlaşmaları
- Author
-
Yengin, Halisan, Alışkan, Murat, Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı, and Avrupa Birliği Hukuku Ana Bilim Dalı
- Subjects
Competition ,International Relations ,Uluslararası İlişkiler ,Hukuk ,Teknoloji Transferi ,Licence agreements ,Tüzükler ,Transfer agreement ,Competence Law ,European Union Law ,European Union ,Avrupa Birliği ,Agreements ,Avrupa Birliği Hukuku ,Law ,Technology transfer - Abstract
Avrupa Topluluk Antlaşması'nın gerek 101(1). gerekse 102. maddesi (eski 81(1). ve 82. maddeleri) rekabeti kısıtlayabilecek eylemlerin neler olabileceğini örnek olarak saymaktadır. Antlaşma'nın 102. maddesini 101. maddesinden ayıran en önemli fark, kötüye kullanma eylemlerinin sadece hakim durumdaki bir teşebbüs tarafından gerçekleştirilmesidir. Antlaşma'nın 101. maddesi ise amacı veya etkisi itibariyle rekabeti kısıtlayan teşebbüsler arası anlaşmaları yasaklamakta olup, anlaşma rekabeti etkilese dahi maddenin 3. fıkrası uyarınca 101. madde yasaklamasından muafiyet süresince kurtulabilecektir. Antlaşma'nın 101(3). maddesi doğrultusunda çıkarılacak olan blok muafiyet tüzükleri yoluyla anlaşmalar blok olarak 101. madde yasaklamasından muaf kılınabilecekleri gibi, 101(3) maddesi doğrultusunda da anlaşmaların bireysel inceleme ve muafiyet sonucunda 101. madde yasağından kurtulmaları mümkündür. Bu çerçevede teknoloji transferi anlaşmalarına uygulanmak üzere Teknoloji Transferi Tüzük'ü ve Teknoloji Transferi Kılavuzu yayınlamıştır. Ayrıca 101. maddenin ne şekilde uygulanacağını göstermek amacıyla 2005 yılında bir Kılavuz yayınlanmış ve hangi anlaşmaların hangi şartlar altında 101(1). madde bağlamında rekabeti kısıtlayacağı ve hangi şartlarla 101(3) muafiyet kriterlerine uygun olabileceği ayrıntılı bir şekilde kaleme alınmıştır. Teknoloji transferi anlaşmasının anılan Tüzük kapsamında olmaması durumunda ilgili anlaşmanın 101(3) kriterleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Anılan Kılavuzlar uyarınca anlaşmanın rekabete aykırılığının tespitinde ekonomik yaklaşım ilkesi benimsenmiş olup, getirilen yeni kriterler Antlaşma'nın 102. maddesi uyarınca hakim durumun tespiti esnasında kullanılan kriterlerle örtüşmektedir. Her iki madde de aslında aynı amacı farklı metodolojiler uygulayarak korumakta olduğundan, biz bu tezde, 101. madde uygulamasından muaf olan bir teknoloji transferi anlaşmasının 102. madde yasaklamasına neden maruz kalmaması gerektiğini tespit etmeye çalışırken, aynı zamanda teknoloji transferi anlaşmaları ile ilgili olarak Avrupa Birliği ve Türkiye'deki gelişmeler üzerine ayrıntılı bir çalışmayı okuyuculara sunmayı hedefledik. Both Article 101(1) and 102 of the EC Treaty have illustrated conducts which may be anticompetitive. One of the most important differences of Article 102 from Article 101 is that abusive conducts may be eventuated solely by undertakings having dominant position. Agreements between undertakings having as their object or effect the prevention of competition are prohibited; however they may escape from that prohibition during the exemption period if they fulfill criteria under Article 101(3). Agreements may be exempted from prohibition in Article 101 either by way of block exemption or by way of individual exemption through individual assessment of agreements. In that regard, Technology Transfer Regulation and Technology Transfer Guidelines have been launched. Furthermore, Guidelines have been published in 2005 to show the application of Article 101 and envisages which agreements under which conditions may be assumed to be anticompetitive under Article 101(1) and under which conditions may be assumed to be fulfilled criteria under Article 101(3). In accordance with the said Guidelines, economic based approach has been adopted and the new criteria launched thereby overlap to that of the criteria followed for the determination of dominant position. Since both of the Articles protect the same aim via different methodology, while we have presented reasons to disregard the application of Article 102 in case technology transfer agreements are exempted under Article 101, we also aim to present to readers a detailed study with respect to technology transfer agreements within the framework of developments in the European Union and Turkey. 280
- Published
- 2010
24. Avrupa Birliği'nde temel hak ve hürriyetlerin korunması Ve AİHS'nin Avrupa Birliği Hukukundaki yeri
- Author
-
Demir, Timur, Bilir, Faruk, Kamu Hukuku Anabilim Dalı, and Enstitüler, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı
- Subjects
Freedom ,International Relations ,Uluslararası İlişkiler ,Temel özgürlükler ,Fundamental freedoms ,Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ,Hukuk ,İnsan hakları ,Temel haklar ,Fundamental variables ,Fundamental rights ,Özgürlük ,Human rights ,European Union ,European Union Law ,Avrupa Birliği ,Avrupa Birliği Hukuku ,Law ,European Convontion on Human Rights - Abstract
Avrupa Birliği'nin kuruluş amacı esas itibariyle, ekonomik bütünleşmenin temin edilmesi olmasına karşın, zamanla Avrupa Topluluğu hukukunda temel hak ve hürriyetlerin korunması konusu önem kazanmaya başlamıştır. Avrupa Birliği'ne üye olan devletlerin bazı egemenlik yetkilerini, Avrupa Birliği kurumlarına devretmeleri, Avrupa Birliği kurumlarının üye devletlerden aldığı bu yetkilerin alanlarını zamanla genişletmeleri, özellikle Avrupa Topluluğu Adalet Divanı kararları ile bu gelişmelerin pekiştirilmesi konuları, beraberinde Avrupa Birliği kurumlarına karşı Avrupa Birliği vatandaşlarının temel hak ve özgürlüklerinin korunmasını gündeme getirmiştir. Özellikle, Avrupa Birliği'nin kurulduğu ilk yıllarda, Avrupa Topluluğu Adalet Divanı'nın bu konuda çekimser kalmasına, hatta Avrupa Birliği'nin bu konuda herhangi bir yetkisinin bulunmadığını ifade etmesine karşın, sonraki kararlarında Avrupa Topluluğu Adalet Divanı bu fikrini değiştirerek, temel hakların korunması konusunun hukukun genel ilkeleri arasında bulunduğunu vurgulamıştır. Bununla birlikte, temel hakların Avrupa Topluluğu hukukunda bizzat Avrupa Birliği kurumlarınca korunmasının, temel hakların uluslararası korunmasına ilişkin çok önemli bir gelişme olmasına rağmen, bu gelişme bazı sorunları da beraberinde getirmiştir. Örneğin, temel hakların korunması konusu ile ilgili olarak, Avrupa bölgesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Avrupa Topluluğu Adalet Divanı'nın karar vermeleri, yetki sorununu beraberinde getirmiştir. Buna göre, her iki hukuk sistemine bağlı olan ve her iki hukuk sisteminin yargı kararlarını uygulamakla yükümlü bulunan üye devletler aynı konuda olmasına rağmen, farklı sonuçları bulunan kararlarla karşı karşıya kalmışlardır. Bu sıkıntıların sona erdirilmesi için Avrupa Birliği'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraf olması, Avrupa Topluluğu hukukunda temel hakların korunmasına ilişkin bir liste hazırlanması gibi farklı öneriler gündeme getirilse bile, bu konudaki sorunlar hâla tam olarak çözüme kavuşturulmuş değildir., Although the European Union was established primarily for the economic union, protection of fundamental rights and freedoms has started to gain importance in time in the European Union law. Transferring some rights of sovereignty of the European Union?s member states to the institutions of the European Unions, the institutions? extension of these authorities in time, especially reinforcement of these developments by the decisions of the Court of Justice of the European Communities has brought together the matter of protection of the fundamental rights and freedoms of the citizens of the European Union. Particularly, even though the Court of Justice of the European Communities abstained in the first years of the establishment of the European Union, and stated that the European Union had no authority in this matter, it changed the opinion in its subsequent decisions and declared that the protection of fundamental rights is among the general principles of law. However, even if the protection of fundamental rights in European Union Law by European institutions is a very important development in terms of international protection of fundamental rights, this development has brought with itself some problems. For example, that the Court of Justice of the European Communities and European Court of Human Rights have decisions concerning the protection of fundamental rights has brought with itself the problem of authority. Consequently, the member states, which are related to both systems of law and liable to execute the decisions of both systems, have faced decisions in the same subject matter but with different consequences. These problems has yet to be solved in spite of the fact that there been different proposals such as the European Union?s being a party to the European Convention on Human Rights and make a list about the protection of fundamental rights in the European Union Law.
- Published
- 2010
25. Avrupa Birliği'nin kurumsal yönetime yaklaşımı ve en son gelişmeler
- Author
-
Soyhan, Merve, Yörüng, Murat Tahsin, Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı, and Avrupa Birliği Hukuku Ana Bilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Corporate governance ,European Union ,Avrupa Birliği ,Avrupa Birliği Hukuku ,Law - Abstract
Bu çalışmada son yıllarda tüm dünyada ve Türkiye'de önem verilen bir konu olan şirketlerin kurumsal yönetimine ilişkin kurumsal yönetim ilkeleri ve uygulamaları hakkında Avrupa Birliği'nin yaklaşımı anlatılmaktadır. Kurumsal yönetim hukuku önceleri şirketler hukukunun bir parçası olarak düzenlenirken 2000'li yılların başından itibaren ayrı bir başlık altında düzenlenmektedir. Çalışma içerisinde öncelikle kurumsal yönetim hakkında genel bir tanımlama verilerek, kurumsal yönetim hukukunun sınırları çizilmeye çalışılmış ve konunun yapısı ve uygulama alanından kısaca bahsedilmiştir. Devamında Avrupa Birliği'nin ?uygula, uygulamıyorsan açıkla? prensibinin zorunlu, diğer düzenlemelerin tavsiye niteliğinde olarak oluşturduğu acquis communautaire kurumsal yönetim hukukuna ilişkin genel düzenlemeleri ve bir AB üyesi ülke olarak Birleşik Krallık'ın yasal zemini özetlenmiştir. Daha sonra bir AB adayı olarak Türkiye'nin hukuki düzenlemeleri anlatılmıştır. Çalışmada her üç disiplinin de genel prensipleri ve temel hukuki alt yapısı anlatıldıktan sonra spesifik olarak kurumsal yönetim prensiplerinden iki ana prensip; Yöneticilerinin ücreti ve kurumsal yatırımcıların şirketlerin kurumsal yönetimindeki yeri hakkında Avrupa Birliği'ndeki yasal düzenlemeler ve bu düzenlemelerin karşılanabilmesi için yapılması gerekenler ve karşılaştırmalı olarak İngiltere ve Türkiye'de ki söz konusu iki prensibe ilişkin hukuki düzenlemeler ve şirketlerin uygulamaları hakkında bilgi verilmiştir. In this dissertation, the European Union approach to the corporate governance principles and corporate governance applications of the companies is tried to be explained which is highly notable issue worldwide and in Turkey. Previously corporate governance law was regulated under companies? law but since the beginning of the 2000s the issue is considered as a separate part other than companies? law. In this research a general definition for the corporate governance is given and by this means the frame of the issue is tried to be drawn and the nature and scope of the issue is briefly mentioned. Continuously acquis communautaire of the European Union regarding corporate governance principles which the ?comply or explain? principle is obligatory and the other legal arrangements are advisory is explained and the United Kingdom?s legal base, as an EU member, and the legal framework of the Turkey, as a European Union candidate, is given. After explanation of the corporate governance principles and legal base of the three disciplines generally, specifically two principles among corporate governance principles, remuneration of the directors and institutional investors in the European Union has been explained. Furthermore comparatively legal base of the UK and Turkey regarding so-called two principles and information relate to applications of the companies? in both countries is given. 89
- Published
- 2010
26. Türkiye ve Avrupa Birliği'nde yabancıların taşınmaz mülkiyeti edinmesi
- Author
-
Balkan, Ali Harun, Özel, Sibel, Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı, and Avrupa Birliği Hukuku Ana Bilim Dalı
- Subjects
Real estates ,Public Administration ,Forigners Law ,International Relations ,Uluslararası İlişkiler ,Court of Justice ,Property ,Hukuk ,Türkiye ,Kamu Yönetimi ,Property right ,Foreigners ,European Union Law ,Avrupa Birliği ,European Single Market ,Avrupa Birliği Hukuku ,Law - Abstract
ÖZETYabancıların taşınmaz edinmesine ilişkin mevzuat genellikle farklı öncelikler ve farklı hukuk sistemlerinin bakış açılarından bir çok sınırlama içerir. Özellikle AB hukukunun bu konudaki dava hukuku oldukça ilginç kararlar içerir.Bu tezde AB üyesi devleti vatandaşlarının diğer AB üyesi ülkelerde mal edinmeleri konusunda Avrupa Adalet mahkemesi kararları incelenecektir. Cevap aranılan soru, AB entegresyon sürecinde, sınırlamaların sınırı nerede olacaktır sorusudur. Bu sorunun cevabı, birliğe üye olan ülkelerin üye olma süreci, derogasyonları ve Avrupa Adalet Dİvanı kararları ışığı altında aranacaktır. Yine bu tezde mevcut haliyle Türk mevzuatında yabancıların gayrimenkul edinmesi ile hükümler de değerlendirilecektir.Son olarak, Adalet divanı kararları da dikkate alınarak, bir system önerisi oluşturulacaktır. Bu öneri spekülasyonun, optimal olmayan kullanımın ve arazilerin parçalanmasının engellenmesi üzerine kurgulanacaktır.ABSTRACTThe legislations on acquisition of immovable properties by foreigners consist many limitations based on different priorities and approaches of the law systems. Especially, EJC’s case law consists many interesting judgments.In these thesis, we will examine acquisition of immovable properties by citizens of member states under the light of case-law of European Court of Justice. We will try to answer the question of the limit of limitations. Such an answer will be sought to found under the process of negotiations, derogations and case law. In addition to that, Turkish current legislation will be examined regarding to the immovable properties by foreigners will be taken in the consideration.Eventually, a system proposal will be developed under the light of the case law of European Court of Justice. This proposal will be established on prevention of speculation, non-use and under-use and fragmentation of land.
- Published
- 2010
27. The implementation of un security council resolutions and human rights protection in the EU legal order
- Author
-
Eren, Esra Yılmaz, Özel, Sibel, and Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararları ,İnsan Hakları ,Avrupa Birliği ,Avrupa Birliği Hukuku - Abstract
Keywords : United Nations Security Council Resolutions, Economic Sanctions, European Court of Justice restrictive measures Cases, Human Rights protection.ABSTRACTTHE IMPLEMENTATION OF UN SECURITY COUNCIL RESOLUTIONS AND HUMAN RIGHTS PROTECTION IN THE EU LEGAL ORDER In the last decade, economic sanctions have become a major instrumentality of the UN Security Council in the struggle against terrorism. The implementation of those restrictive measures within the EU has brought many legal conflicts along with it. In this context, the thesis turns to a discussion of the UN's sanctions regime and the issues raised in recent litigation in the European Courts – Kadi and Yusuf- surrounding implementation of that regime in the European Union and its Member States. The competence of the Union to implement economic sanctions, the place of the UNSC Resolutions within the Community hierarchy of norms has been analyzed. Furthermore, the study describes the economic sanctions regime and the various judicial remedies across multiple levels of law- International, European and national- that the accused individuals may apply for remedy. In conclusion, it is supported that, since the affected individuals who have been subject to economic sanctions due to being in the “Terrorist watch lists” of the UNSC, have no locus standi before the International law, European Courts ought to provide judicial remedy for them and the UNSC Resolutions should be subject to judicial review.Anahtar Kelimeler : Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararları, Kısıtlayıcı Önlemler, Avrupa Adalet Divanı ekonomik yaptırım davaları, İnsan Hakları koruması.ÖZET AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNDA BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GÜVENLİK KONSEYİ KARARLARININ UYGULANMASI VE İNSAN HAKLARI KORUMASI Son yıllarda ekonomik yaptırımlar BM Güvenlik Konseyinin teröre karşı savaş konusunda kullandığı önemli bir araç haline gelmiştir. Bu tedbirlerin AB bünyesinde alınan kararlarla uygulanması pek çok hukuki sorunu da beraberinde getirmiştir. Bu bağlamda emsal karar olarak nitelendirilebilecek olan Yusuf ve Kadı davaları esas alınarak, kısıtlayıcı önlemlerin birlik içerisinde uygulanmasının doğurduğu sonuçlar incelenmiştir. Kararlarda tartışıldığı üzere, birliğin ekonomik tedbir uygulama yetkisi, BM Güvenlik Konseyinin AB Hukuku normlar hiyerarşisindeki yeri ele alınmıştır. Bu tezde özellikle ekonomik yaptırımlara maruz kalan bireylerin uluslararası hukuk, Avrupa Hukuku ve yerel hukuk açısından başvurabilecekleri hukuki mekanizmalar araştırılmış, konuya ilişkin emsal kararlara değinilmiştir. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi nezdinde hazırlanan “Terörist İzleme Listeleri”nde adlarının bulunması nedeniyle kısıtlayıcı tedbirlere maruz kalan bireylerin uluslararası hukukta BM güvenlik Konseyi kararlarını dava edebilecekleri bir mekanizma olmaması nedeniyle Adalet Divanı ve AİHM nezdinde korunmaları ve Güvenlik Konseyi kararlarının da yargısal denetime tabi tutulması gerektiği savunulmaktadır.
- Published
- 2010
28. Avrupa Birliği Hukukunda çalışan kadınların analık hakları ve Türkiye'deki yasal düzenlemeler ve uygulamalar ile karşılaştırması
- Author
-
Tezcan Açikgöz, Rana, Özdemir, M Erdem, Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı, Özdemir, M. Erdem, and Avrupa Birliği Hukuku Ana Bilim Dalı
- Subjects
Turkish Law ,Working women ,Social rights ,Motherhood ,Kadın, Çalışma Hayatında ,Women rights ,Legal regulations ,Hukuk ,Türkiye ,European Union Law ,European Union ,Çalışan Kadınlar ,Avrupa Birliği Hukuku ,Law ,Workers - Abstract
Sanayi Devrimi ile birlikte kadınların çalışma hayatına aktif katılımı sağlanmıştır. Bu katılım beraberinde çalışan kadınların ve erkeklerin haklarının, görevlerinin belirlenmesi gereğini ortaya çıkarmıştır. Zira kadın, çalışma hayatına başlamış olmakla birlikte aile ve çocuk ile ilgili yükümlülüklerinde her hangi bir değişiklik olmamış ve hatta işiyle ilgili ağır görevler üstlenmek zorunda kalmıştır. Biyolojik özellikleri göz ardı edilen kadınlar ağır iş koşullarında ve adil olmayan şartlarda çalışmak zorunda bırakılmıştır.Zamanla farkındalığı artan kadınlar taleplerini dile getirmeye ve uluslararası örgütlere seslerini duyurmaya başlamışlardır. İş yaşamındaki koşulların düzeltilmesi amacıyla başlatılan çalışmalara rağmen, hızla ilerleme gösterse de kadınların biyolojik özellikleri nedeniyle dışlanmaları, işlerine son verilmeleri, hamilelik ve / veya ailevi sorumluluklar nedeniyle istihdam alanlarının kısıtlanması, hamilelik halinde sağlık koşullarına uygun olmayan şartlarda çalışmak zorunda bırakılmaları gibi uygulamaların ortadan kaldırılması mümkün olmamıştır.Avrupa Topluluğu, yaşanan süreçte uluslararası örgütlerinin yaptığı çalışmalara kayıtsız kalmayarak ve gerekli yasal düzenlemeleri hazırlamış ve Üye Devletler nezdinde de yapılmasını sağlamıştır. İlk başlarda ekonomik kalkınmanın sağlanması amacıyla bir araya gelen Toplulukta sosyal politika ve bununla beraber çalışan kadının analık haklarının korunması ayrı bir politika olarak yürütülmüştür. Avrupa Birliği Hukuku, çalışan kadınların analık haklarının korunması ile ilgili olarak gerekli yasal mevzuatı hazırlamış ve uygulanmasını da sağlamak için yasal denetim mekanizmalarını kurmuştur. Türk Hukuku, bu anlamada Avrupa Birliği Hukuku ile büyük ölçüde örtüşmektedir. Ülkemizde, AB Uyum çalışmaları kapsamında İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku ile ilgili çalışmalar devam etmekte olup, mevzuatın AB mevzuatı ile uyumlaştırılmsı süreci titizlikle takip edilmekte ve gelişmelerin İş Hukuku'na yansıtılması sağlanmaktadır. Sağlanan haklar bakımından uyumun var olduğu söylenebilir. Active participation of women in labor life has been ensured along with the Industrial revolution. This participation has brought about the requirement of identifying the rights and duties of working women and men. Although women have begun labor life, there has been no change in their responsibilities concerning family and children and even have become obliged to assume heavy duties in connection with their jobs. Women whose biological characteristics have been disregarded were urged to work under heavy work conditions and unfair circumstances. Women whose awareness has raised over time begun to express their demands and communicate their voices to international organizations. Despite the studies initiated with the aim of ameliorof improving the conditions in labor life; it has not been possible to eliminate such implementations as excludingg women because of their biological characteristics, dismissal from their jobs, restricting their employment areas due to pregnancy and/or family responsibilities, urging them to work under unhealthy circumstances during pregnancy, though having shown rapid improvement.The European Community, in this process prepared the necessary legal arrangements, and ensured that they are performed by the Member Statesl. In the Community that was assembled initially to ensure the economical development, the social policy and along with this, protection of maternity rights of working women have been conducted as a separate policy.The European Union Law has prepared the necessary legal legislation for protection of maternity rights of working women and established the legal audit mechanisms to ensure their implementation. Turkish Law largely matches up with the European Union Law in this respect. In our country, the studies associated with the Labor Law and Social Security Law within the scope of EU Adaptation studies are delicately followed up and it is ensured that the developments are reflected to the Labor Law .Therefore harmonization exists in respect to the rights provided. 149
- Published
- 2010
29. The use of alternative dispute resolution to settle insurance disputes in the European Union and Turkey
- Author
-
Burç, Ece, Omağ, Merih Kemal, Avrupa Birliği Hukuku Ana Bilim Dalı, and Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Turkey ,Insurance sector ,Sigortacılık ,Türkiye ,Hukuk ,Insurance ,Insurance law ,Incompatibility ,European Union ,Avrupa Birliği ,Alternate dispute ,Avrupa Birliği Hukuku ,Law ,Insurance demand - Abstract
ÖZETUyuşmazlıkların çözümü için mahkemede dava açmak dışındaki usullere alternatif uyuşmazlık çözümü (ADR) adı verilmektedir. Mahkeme çözümü uzun, karmaşık ve pahalı iken, ADR yöntemleri hızlı, basit ve ekonomik olarak değerlendirilmektedir.Günümüzde, dünyadaki örnekler incelendiğinde, tüketici uyuşmazlıklarının mahkeme dışı yöntemlerle hızlı ve ucuz şekilde çözümüne yönelik ilginin arttığı görülmektedir. Bu çerçevede, sigortacılar ile sigortalılar arasında doğan uyuşmazlıkların çözümü için alternatif yöntem ve sistemlere duyulan ihtiyaç da artmaktadır. ADR mekanizmalarının önümüzdeki dönemde giderek artan bir önem kazanacağı beklenmektedir. Gerçekten de, Avrupa Birliği ADR kullanımının geliştirilmesi ile açıkça ilgilenmektedir. Türk yasa koyucu da 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun hazırlık çalışmaları sırasında ADR’ye yönelik bu eğilimi dikkate almış ve Türk sigorta sektörüne tahkim düzenini getirmiştir.Bu çalışma, sigorta uyuşmazlıklarında Avrupa ve Türk ADR uygulamalarının araştırılması amacıyla yapılmıştır. İlk bölümde, alternatif uyuşmazlık çözümü kavramı, terminolojisine ilişkin tanımlar, yararları ve değişik türleri genel olarak tanıtılmıştır. İkinci bölümde, ADR’nin Avrupa Birliği’ndeki gelişimi izlenmiş ve üye ülkeler tarafından sigorta uyuşmazlıklarının çözümünde kullanılan farklı ADR mekanizmaları incelenmiştir. Son olarak, üçüncü bölümde, Türk sigorta hukukundaki mahkeme dışı uyuşmazlık çözüm mekanizmaları gözden geçirilmiştir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ile getirilen tahkim usulü, örgütlenme esasları ve hukuki prosedürleri önemlerinden dolayı detaylı olarak incelenmiştir. Bugün, bir sigorta meselesi ile ilgili olarak ihtilafa düşen taraflara, ihtiyari tahkim, tüketici sorunları hakem heyetleri ve sigorta tahkimi ADR imkanları sunulmaktadır. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, gelişmiş ülkelerde giderek yaygınlaşan modern bir sistemi düzenlemiş olmakla övgüye layık olduğunu göstermiştir. Ama yine de, ADR ancak sigortalıların bu uygulamaların tarafsızlığına güvenmeleri durumunda Türk sigorta sektöründe tamamen kabul görebilecektir. ABSTRACTProcedures for settling disputes by means other than litigation are called alternative dispute resolution (ADR). ADR methods are considered quick, simple and economical, whereas the litigation settlement is lengthy, complex and expensive. At present, when examples in the world are examined, it is seen that the interest in the settlement of consumer disputes by out-of-court methods in a quick and economical manner is growing. Within this framework, also the need for alternative methods and systems to settle disputes arising between the insurers and the insured parties is increasing. It is expected that ADR mechanisms will assume a growing importance in the forthcoming period. Indeed, the European Union is clearly interested in developing the use of ADR. Also the Turkish legislator took this tendency towards ADR mechanisms into consideration when it was preparing the Insurance Law No. 5684 and introduced an arbitration scheme to the Turkish insurance sector. This study has been conducted for the purpose of investigating European and Turkish ADR practices in insurance disputes. In the first chapter, the consept of alternative dispute resolution, the definitions of its terminology, its advantages and its various types have generally been introduced. In the second chapter, the evolution of ADR in the European Union has been traced and the different ADR mechanisms used for the resolution of insurance disputes by Member States have been examined. Finally, in the third chapter, the out-of-court dispute resolution mechanisms in the Turkish insurance law have been reviewed. The arbitration procedure introduced by the Insurance Law No. 5684, its organizational principles and legal procedures have been examined in detail because of their importance.Today, the parties who are in dispute over an insurance matter are offered the ADR opportunities of voluntary arbitration, arbitration committees for consumer problems and insurance arbitration. The Insurance Law No. 5684 has proved praiseworthy because it has regulated a modern system which becomes increasingly widespread in developed countries. However, ADR can only be fully accepted in the Turkish insurance sector, if the insured parties trust the impartiality of these practices.
- Published
- 2010
30. Women rights and EU: Gender discrimination in the fields of payment ec directives ecj decisions and the current developments in Turkey
- Author
-
Hoşgör, Esra, Yücel, Özlem, and AB Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Ayrımcılık ,Kadın Hakları ,Avrupa Birliği Hukuku - Abstract
ÖZETAyrımclık Türk ve Avrupa Birliği hukuk sistemleri için kritik sorunlardan biridir. AB ayrımcılığı yasaklamak ve eşit ödeme ilkesini sağlamak için çeşitili hukuki düzenlemeler yapmıştır. Bugünün dünyasında kadın ve erkek arasındaki ücret farkları kayda değer bir mesele haline gelmiştir. Bu yüzden bu çalışmadaki amacım ayrımclık ve eşit ödeme prensibine dikkat çekmektir. AB Antlaşması madde 141 erkek ve kadın işçiler için eşit işe eşit ücret ilkesini getirmiştir. Ve AB’ de bu konularda çeşitili tüzük ve yönergeler çıkarılmıştır. Adalet Divanı kararlarıda bu konularda büyük etki yaratmıştır. Türk hukukunda İş Kanunu madde 5 bu konu ile alakalıdır. Türkiye Türk hukuk sistemi ile AB hukuku sistemini uyumlaştırma amacı ile bu alanda bazı kanuni değişiklikler yoluna gitmiştir. Bu çalışma Türkiye ve AB’nde ayrımcılık yasağı ve eşit ödeme ilkesini şekillendirmek için faydalı olmak üzere hazırlanıp bitirilmiştir. ABSTRACTDiscrimination has been a critical problem in EU and Turkey legal systems. EU took measures to combat discrimination and provide equal pay principle. In today’s world pay differences between men and women become a significant issue. So in this work my aim was to take attention to discrimination and equal pay principle. Article 141 of EC Treaty has been a provision providing equal pay principle for men and women for equal work or work of equal value. And there have been several Regulations and Directives related to these issues. ECJ‘s case law has a major effect on these subjects. In Turkish law Labor Act Article 5 deals with this issue. And Turkey has made some changes in these fields in order to harmonize Turkish legal system to EU legal system. This work has been devised and settled so that it would be utile for shaping anti discrimination law and equal pay principle in EU and Turkey.
- Published
- 2010
31. The area of freedom, security and justice in the european union
- Author
-
Zeynalov, Rüstem, Karayiğit, M Tayyar, and AB Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Özgürlük ,Güvenlik ,Avrupa Birliği ,Avrupa Birliği Hukuku - Abstract
ÖZETBu tez Amsterdam antlaşması ile ortaya sunulan Avrupa özgürlük, güvenlik ve adalet bölgesi(AÖGAB) gerçekleşmesini araştırma ve Lisbon antlaşmasıyla AÖGAB’ın tüm yapısına sunulan değişiklikleri değerlendirme amacı taşımaktadır. Burada AÖGAB’in kurumsal yapısı, karar verme yöntemi, hukuki enstrümanların temel yapısı ve hukuki efekti, her bir bölgedeki gelişmeler ve sonda bireysellerin hukuki korunması durumu incelenmiş. Bölge araştırması AÖGAB’in Amsterdam antlaşmasında hedefe alındığı ve söz verildiği gibi başarılı kurulmadığını tespıt etmiş. Değerlendirme AÖGAB’in mevcut sisteminde noksanlar tespit etmiş. AÖGAB’in mevcut sistem boşlukları şunlardır: AÖGAB’in siyaset alanlarının Avrupa Birliğinin farklı sütununda bulunması karışıklığa ve şeffaflık eksikliğine yol açıyor; üçüncü sütün hukuki enstrümanların temel yapısı ve hukuki etkisi verimsizliğe yol açıyor; Avrupa Parlamentosunun karar verme mekanizmasında bulunmaması üçüncü sütun hukuki enstrümanların gayri meşruluğuna yol açıyor; Avrupa Adalet divanının AÖGAB’in IV’ üncü başlık ve üçüncü sütun önlemleri üzere sınırlı ön duruşma yetkisi ve üçüncü sütun organları fiilleri üzere ön duruşma yetkisizliği; bireysellere üçüncü sütun önlemleri direk olarak itiraz etme hakı verilmemiş. Lizbon Antlaşması AÖGAB’in hukuki, işletme ve yargılama sistemini birleştiriyor. Antlaşma AÖGAB’inde hukuki enstrümanların homojen bir yapısını oluşturuyor, ortak karar verme prosedürünü tüm hukuki fiillere uyguluyor, Avrupa Adalet Divanının yetkisini genişletiyor ve Temel haklar tüzüğünü AB’ye sunuyor. Bu temel haklar sorumluluğu taşıyan ve hukuki incelenen önlemleri ile daha verimli, şefaf, hukuki meşru bir bölgenin oluşmasına yardımcı olacaktır.ABSTRACTThe primary aim of the thesis was to examine the realisation of the Area of freedom, security and justice in the European Union introduced by the Treaty of Amsterdam and to evaluate the modifications introduced by the Lisbon Treaty to the whole structure of the AFSJ. The institutional structure, the decision making process, the nature and legal effects of the legal instruments, the developments in each of the areas and finally the situation with judicial protection of individuals in the AFSJ have been examined. The research of the area revealed that the establishment of the AFSJ was not completed successfully as was intended and promised by the Treaty of Amsterdam. The evaluation detected the shortcomings in the present system of the AFSJ. The gaps in the present system of the AFSJ are: the existence of AFSJ policies within different pillars of the EU leads to complexity and to the lack of transparency; the nature and legal effects of the third pillar legal instruments in the AFSJ leads to inefficiency; non-involvement of the European Parliament in the decision making causes illegitimacy of the third pillar measures; the limited preliminary ruling jurisdiction of the European Court of Justice over Title IV and the third pillar measures of the AFSJ and no jurisdiction to review third pillar agencies acts; the individuals are not given locus standi to challenge third pillar measures directly. The Lisbon Treaty unifies the legal, operational and judicial structure of the AFSJ. It creates a homogenous structure of legal instruments in the AFSJ, extends co-decision procedure to all legal acts, broadens the jurisdiction of the ECJ, and incorporates the Charter of fundamental rights into the EU. It will promote a more efficient, transparent, legitimate area with judicial scrutiny of measures and their accountability with fundamental rights.
- Published
- 2009
32. Comparison of the unfair competition rules under the light of draft Turkish commercial code and EU regulations
- Author
-
Gezer, Çağlar, Pekdinçer, Tamer, and Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Haksız Rekabet Hukuku ,Avrupa Birliği Hukuku ,Türk Hukuku - Abstract
ÖZETSerbest sanayi ve ticaret kuralı şirketlere rekabet serbestisi sağlamakta ve bu serbesti zaman zaman şirketler arasında haksız rekabete yol açabilmektedir. Farklı olmalarına rağmen, tüm Avrupa ülkeleri, ticari faaliyetleri kontrol altında tutabilmek amacıyla, doğruluk kuralı üzerine kurulu mekanizmalar geliştirmiştir. İştirakçilerin, menfaatleri doğrultusunda dürüst bir şekilde hareket etmeleri gerektiği kabul edildiğinden, bu dürüstlüğü sağlayabilmek amacıyla bazı kurallar konusunda anlaşmaya varılmalıdır. Ülkeler arasında uluslararası ticaret serbestisi ve tüketicinin en üst düzeyde korunması amacıyla, Avrupa Birliği Hukuku kapsamında bazı hukuki düzenlemeler yapılmıştır. Bu tez ile yönetmelikler ve yönergeler üzerine odaklanılarak, Avrupa Birliği ve Türkiye’de haksız rekabet hukukunun uygulamasına ilişkin olarak, iki bölüm altında kapsamlı bir çalışma sunulmaktadır. ABSTRACTFundamental principle of freedom of commerce and industry gives companies rise the freedom of competition and this freedom may sometimes cause unfair commercial practices between the companies. Despite differences, all countries in Europe have set up mechanisms based on the principle of fairness in order to control activities related to commerce. It is generally believed that the market should act in a fair way towards the interests of all participants and therefore that some rules should be agreed in order to secure such fairness.In order to combine a high level of consumer protection with freeing up international trade in all countries, some regulations are entered into force in the European Union Law. This thesis introduces a comprehensive outline of unfair competition law in the European Union and Turkey under two chapters by way of focusing on regulations and directives
- Published
- 2009
33. Avrupa Adalet Divanı kararları ışığı altında Avrupa Birliği hukuk düzeninin anayasallaşması
- Author
-
Gümüşlü, Gülce, Sak, Yıldıray, Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı, and Avrupa Birliği Hukuku Ana Bilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Constitution ,International Relations ,Uluslararası İlişkiler ,Court of Justice ,European Union Law ,Avrupa Birliği Hukuku ,Law ,Law order - Abstract
ÖZETAvrupa Birliği hukuku düzeni kavramı, genel anlamındaki devlet kavramından ve uluslararası kurum anlayışından farklılık göstermektedir. Avrupa Birliği, kuruluş andlaşmalarıyla ve Avrupa Birliği Adalet Divanı kararlarıyla uluslararası alana yeni bir anlayış getirmektedir. Avrupa Birliği’nin ulus üstü ve üstün olma karakteri, Üye Devlet hukuk düzenlerinde Avrupa Birliği kurumlarının tasarruflarının doğrudan uygulanması ile münhasır yetki ve yetkinin en uygun seviyede kullanımı (subsidiarity) ilkeleri, Avrupa Birliği’nin anayasal hukuk düzenini göstermektedir. Avrupa Birliği hukuk düzeni, uluslararası kurumların hukuk düzenlerinden farklı olarak, sadece Üye Devletler için değil bireylerine de haklar yaratıp sorumluluklar yüklemektedir. Adalet Divanı, AB hukuk düzeninin, Üye Devletler hukuk düzenlerinden üstün olduğunu kararlarıyla dile getirmiş ve yerleşik içtihadı ile bu ilkeyi topluluk hukukunun temel ilkeleri arasına almıştır. Böylece Divan, gerek Üye Devletlerin ve gerekse AB kurumlarının AB hukuk düzenine aykırı işlem ve eylemleri üzerinde yargı denetimini yaparak gerekli yaptırımları uygulamaktadır.Üye Devletlerin ulusal egemenliğine ters düşen bu durum, Üye Devletlerin üst mahkemeleri önünde birçok defa tartışılmıştır. Her ne kadar Adalet Divanı bu konuda son sözü söylese de ulusal hukuk, Birlik hukuk hükümlerine aykırı olduğu durumlarda hangi hukuk düzeninin uygulanacağı konusunda Divan kararları ile Üye Devletlerin üst mahkemelerinin verdiği kararlar arasında çelişki olduğu gözlenmektedir. Tezimde, Adalet Divanı kararları ışığı altında AB hukuk düzeninin anayasallaşması ve Üye Devletlerin anayasallaşma sürecine reaksiyonları üzerine detaylı analiz yapmaya çalıştım. ABSTRACTEuropean Union law order departs from both the understanding of general meaning of a state and the meaning of international organization. The European Union brought a new concept to the international order through its sui generis character. This has realized by the founding treaties and decisions of the European Court of Justice. Supranational character of the EU, supremacy and direct effect on the one hand, the principle of exclusive competence and subsidiarity on the other give the EU nature of constitutional order. European Union law order creates rights and impose obligation not just only to its Member States and also to individuals differently from an international organization’s law order. The ECJ created the supremacy of EU law over Member States’ laws. The EU law order has its judicial mechanism to impose sanctions on all Member States and the EU’s institutions.This circumstance conflicting to the national sovereignty of Member States has been disputed before constitutional courts of Member States. It has been observed that there existed a confliction between the ECJ’s decisions and decisions of the constitutional courts of Member States on the issue of which laws should be implemented in the event of a contrary between the Union law provisions and national law provisions. In this thesis, I try to make a detail analysis on the constitutionalization of the EU legal order in the light of the European Court of Justice’s case law and on the reactions of Member States composing of the EU to the process of this constitutionalization.
- Published
- 2009
34. AB ve Türk Rekabet Hukukunda profesyonel spor ve Rekabet Hukuku
- Author
-
Mutlu, Uğur, Sak, Yıldıray, Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı, and Avrupa Birliği Hukuku Ana Bilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Turkish Law ,Sports Law ,Professionalism ,Competence Law ,European Union Law ,Avrupa Birliği Hukuku ,Law ,Sports ,Spor Hukuku - Abstract
ÖZETAvrupa Birliği ve Türkiye ölçeğinde spor ve buna bağlı aktivitelerin gelişerek ticarileşmesi neticesinde konunun hukuki boyutları tartışılmaya başlanmıştır. Özellikle Avrupa Birliğinde Walrave kararı ile başlayan süreçte sporun Topluluk Hukuku içerisindeki yeri araştırılmıştır. Başta Konsey ve Komisyon olmak üzere Avrupa Birliği Kurumları konunun sosyal ve ekonomik boyutlarının olduğu düşüncesi ile birçok karar almış ve raporlar hazırlamışlardır. Mevcut durum itibariyle Lizbon Antlaşması çerçevesinde spor konusuna özel bir madde ayrılarak topluluk hukukunun bütünleyici bir parçası haline getirme çabaları bulunmaktadır. Konunun Türkiye boyutu incelendiğinde ise gelişimin hızı aynı olamamakla birlikte bir takım konuların inceleme alanı bulduğu ve özellikle rekabet hukuku konusunda kısıtlı bir alan içerisinde hukuki tartışmaların süregeldiği anlaşılmıştır. Ne var ki, sporun Türk hukuk düzeni içerisindeki yeri gerektiği kadar incelenmemiştir. Türkiye başta Devlet Yardımları konusu olmak üzere birçok konuda üzerine düşen yükümlükleri yerine getirmemiştir ve bu konunun sporda rekabetin etkilenmesi bakımından ciddi sonuçlara ulaşmakta olduğu görülmektedir. ABSTRACTFollowing the development and commodification of sports and related activities legal debates have arisen with the framework of EU and Turkey. Especially in EU, many of the issues have been discussed during the process which was initiated by the Walrave judgment. Considering both the social and ecomomic aspects of the issue, European institutions namely the Council and the Commission have adopted resolutions and prepared reports in this respect. Current status quo envisages attempts on the adoption of a specific sport article within the Reform Treaty which makes it a complimentary part of Community law. As far as the Turkish dimesion of the issue is concerned, it has been observed that although the development in Turkey was not as swift as EU, certain issues were taken into consideration. Within a limited scope, certain issues were discussed especially in terms of competition law. However, it can be stated that they are ineduqate. It has been observed especially in the context of State aids that Turkey did not fulfill its obligations as expected and this has serious consequences in affecting competition in sports.
- Published
- 2009
35. Air carrier liability in International Law, in European Law and in Turkish Law
- Author
-
Güneş, Kader, Sözer, Nuri Bülent, Avrupa Birliği Hukuku Ana Bilim Dalı, Sözer, Bülent, and Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Türkiye ,Hukuk ,Avrupa birliği Hukuku ,Avrupa Birliği ,Hava Taşımacılığı ,Law - Abstract
`Havayolu ile Taşıyanın Uluslarası Hukukta, Avrupa Hukukunda, ve Türk Hukukunda Sorumluluğu' başlığı altındaki bu tezi yazmaktaki amacım havayolu ile taşıyanın sorumluluğunu Uluslarası hukuk, Türk hukuku ve Avrupa Birliği hukuku açısından karşılaştırmalı olarak incelemektir.Yedi bölümde ele alınan bu tez, hava taşımacılığı geniş bir çalışma alanını kapsadığından, esas olarak havayolu ile yük taşıyanının sorumluluğunu incelemektedir. Bu nedenle çalışmanın amacı öncelikle 1929 Varşova Konvansiyonu ile düzenlenen uluslararası havayolu ile yük taşımacılığıdır. Çalışmanın birinci bölümünde uluslararası sivil havacılıkta havayolu ile taşıyanın sorumluluğunun gelişimini, La Haye 1955 Protokolünden başlayarak 1999 Montreal Konvansiyonuna kadar olan Varşova Konvansiyonun tarihi gelişimini temel kaynaklarını, yapılan değişikleri incelenmektedir. Ayrıca bu bölümde Intercarrier Agreements (Taşıyanlar arası anlaşmalar) ve Avrupa Birliği tüzükleri incelenmektedir. İkinci bölümde Türk Sivil Havacılık Kanunu ele alınmaktadır. Üçüncü bölümde, havayolu ile yük taşıma sözleşmesi ve hava yük senedi incelenmaktedir. Dördüncü bölümde, taşıyanın borçları ve hakları ele alınmaktadır. Beşinci bölümde, taşıtanın hak ve borçları ele alınmaktadır. Altıncı bölümde, gönderilenin hak ve borçları ele alınmaktadır. Yedinci ve son bölümde, taşıyanın sorumluluğu, sorumluluk halleri ve şartları, sorumluluğun sınırlandırılması, sınırsız sorumluluk ve sorumluluk davası incelenmektedir. With this research under the title ?Air Carrier Liability in International Law, European Law and in Turkish Law? my purpose is to analyze liability of the carrier by air by comparing and contrasting the International and Turkish law and the European Union Legislation.The thesis, which is organized in seven parts, examines mainly the liability of the air cargo carrier, since the air transport covers a large concept of study. Therefore, the object of this study is the uniform law governing international carriage by air during international transportation of cargo which is primarily regulated by the Warsaw Convention, 1929. The first part of the thesis looks the evolution of the concept of air carrier liability in international law of civil aviation, the history of the Warsaw Convention including basic sources and subsequent amendments to the Warsaw Convention beginning from the Hague Protocol 1955 to the Montreal Convention 1999. It is also dealing with the Intercarrier Agreements and European Regulations. The second part deals with Turkish Civil Aviation Act. The third part deals with the contract for the carriage of cargo by air, and the air waybill. The fourth part deals with the rights and obligations of the carrier. The fifth part deals with rights and obligations of the consignor. The sixth part deals with the rights and obligations of the consignee. The seventh and last part deals with the liability of the carrier, liability grounds and conditions, principles of limitation of liability, unlimited liability and liability suit. 211
- Published
- 2008
36. The implications of Yusuf (T-306/01) and kadi (T-305/01) judgments on the EU legal order
- Author
-
İz, Seval Arzu, Karayiğit, Mustafa Tayyar, and Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Avrupa Birliği ,Avrupa Birliği Hukuku ,Güvenlik Konseyi - Abstract
ÖZETYUSUF (T-306/01) VE KADI (T-315/01) KARARLARININ ABHUKUKU ÜZERİNDEKİ ETKİLERİAT’ nin kurulusundan günümüze kadar, Topluluk Mahkemeleri AB Hukuku açısındandönüm noktası sayılabilecek birçok karar vermislerdir. Bu kararlarda ToplulukMahkemeleri aktivist bir sekilde davranarak Topluluk hukuk düzenini sekillendirmekistedikleri görüslere uygun olarak olusturmuslardır. Fakat, Yusuf (T-306/01)ve Kadı(T-315/01)bu olusuma tezat olusturmuslardır.2005 yılında, Đlk Derece MahkemesiYusuf ve Kadı davalarında AT’nin Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyi’ninkararlarını kabulü, kisilere ve kurumlara ekonomik ve finansal yaptırımlar uygulanmasıve Topluluk Mahkemelerinin temel insan hakları açısından Birlesmis Milletler Güvenlikkonseyi kararları ile bunları uygulayan Topluluk Regülasyonları hukuksalincelemesinin ne kadar Mahkemenin yetki alanına girdiği hakkında yeni bir cüretkarkarar vermistir. Bu tezde söz konusu hususlarda, bu kararların altında yatan sebeplerdeğerlendirilip kararların etkileri incelenmistir.Keywords : Yusuf / Kadi Cases, EU, EC,UN Security CouncilResolutionsABSTRACTTHE IMPLICATIONS OF YUSUF (T-306/01) AND KADI (T-315/01)JUDGMENTS ON THE EU LEGAL ORDERFrom the very beginning of the EC until today, the EC Courts have given manyjudgments which were milestones of EU Law. In these judgments, the CommunityCourts acted in a activist way in order to establish the structure of the Community legalorder according to their certain idea of that legal order. However, the judgments ofYusuf (T-306/01) and Kadi (T-315/01) seem as a contrast to this evolution. In 2005 withthe judgments given by the CFI the Yusuf and Kadi Cases a new bold precedent wasestablished concerning the EC’s powers in order to implement the UN Security CouncilResolutions to adopt economic and financial sanctions against individuals/entities andthe scope of Community Court’s jurisdiction with respect to review of legality of UNSecurity Council Resolutions and implementing EC Regulations under fundamentalhuman rights. Thus, in thesis the approaches behind these precedents are evaluated andexamined with their possible implications.
- Published
- 2008
37. The turkish petroleum law on the way of the european union
- Author
-
Armağan, Özlem İnanç, Gülan, Aydın, and Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Türkiye ,Hukuk ,Petrol ,Avrupa Birliği Hukuku - Abstract
ÖZETAVRUPA BİRLİĞİ YOLUNDA TÜRK PETROL HUKUKUTezin amacı Avrupa Birliği’nin enerji ve petrol politikalarında Türkiye’nin günümüzdeki ve gelecekteki rolünü sergilemek ve bu amaçla Avrupa Birliği ve Türk petrol hukuku tarihçesine dair bilgiler ve günümüz düzenlemelerini açıklamaktırPetrol tüketimi sürdürülebilir kalkınma açısından değerlendirilmektedir.Bu tez günümüz ve gelecekteki enerji kaynağı stratejileri ve alternatiflerini ancak özellikle petrol konusunu incelemektedir.Avrupa Birliği ve tabii ki Türkiye gelişmesini sürdürebilmek için sürekli enerjiye ihtiyaç duymaktadır. Türkiye doğal konumu sebebiyle Avrupa Birliği için doğu ve dünyanın bir numaralı petrol kaynağı ülkelerinden köprü durumundadır. Bununla bağlantılı olarak bu tez özellikle Türkiye ve Avrupa Birliği’ndeki özellikle petrol aranması, çıkartılması ve piyasaya arzı konusunda mevcut ve olası yasal düzenlemelere ilişkindir.Sonuç olarak tezin içeriği ve amacı, Türkiye için mevcut ve potansiyel çalışmalar ışığında Türkiye’nin petrol potansiyelini gerçekleştirebilecek olursa, arz güvenliğini sağlayarak ulusal ve politik kontrolünü sağlayacağı varsayımından hareketle; Avrupa Birliği ve Türkiye’deki petrol konusundaki yasal düzenlemelerin incelenmesidir.Anahtar Kelimeler; Enerji Hukuku, Petrol hukuku, Petrol Politikaları.ABSTRACTTHE TURKISH PETROLEUM LAW ON THE WAY OF THE EUROPEAN UNIONThe purpose of this thesis is to highlight Turkey's current and potential role in energy policies of the European Union and giving details on European Union’s and also Turkey’s petroleum arrangements from the historical perspective and also via recent legislations.Petroleum consumption may be dealt within the context of sustainable development. This thesis examines recent and projected energy source patterns of existing energy strategies and their renewable alternatives but especially the subject of petroleum .As a one of the leading market, EU and also Turkey needs continuous energy in order to keep on its development. And Turkey is geographically a natural gateway through which the EU can access oil from east and many of the world's primary oil supplier countries. This thesis is mainly about legal arrangements on exploration, production and distribution of petroleum.To sum up, if Turkey can realize petroleum potential, it can have national and political control in order to ensure security of supply and indeed it is the key to economic development and driving force behind its modern society and important role in the world / EU politics..Keywords; Energy Law, Petroleum Law, Petroleum Policy
- Published
- 2008
38. Regulation and competition policy in the european union-functions of the regulators
- Author
-
Güven, Işıl, Yörüng, Murat Tahsin, and Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Serbestleşeme ,Avrupa Birliği Hukuku ,Regülasyon - Abstract
ÖZETBu çalısmanın amacı, Avrupa Birligi içerisinde serbestlesme süreci yasayan dogaltekellerin regülasyon (düzenleme) kurallarının ve bu süreçte büyük bir sorumluluk altındaolna düzenleyici kurumların incelenmesidir.Çalısmanın birinci bölümünde, kavram olarak regülasyon çerçevelendirilecek.Bunu ek olarak, regülasyonun amacı, iyi regülasyon ilkeleri ve regülasyon türleriüzerinde durulacaktır. Ayrıca bu bölümde, regülasyon rekabet hukuku ileiliskilendirilecektir. kinci bölümde, düzenleyici kurumlar, amaçları, fonksiyonları elealınacak; düzenleyici modellerden söz edilecektir. Bunun yanında, düzenleyici kurumlarile rekabeti düzenleyici kurumlar arasındaki ilski üzerinde durulacaktır. Son olarak,Avrupa Birligi içerisinde dogal tekellere iliskin faaliyet gösteren düzenleyici kurumlarincelecektir.Üçüncü bölümde dogal tekellerin tanımı yapılacak; bu baglamda Avrupa BirligiHukuku çerçevesinde kamu hizmeti irdelecektir. Regülasyon ve özellestirme iliskisi iledogal tekellerin serbestlesmesi ele alınacaktır.Dördüncü bölümde, Avrupa Birligi kapsamında serbestlesme süreci incelecek;daha sonra dogal tekel özelligi gösteren sektörlerden enerji sektörü üzerinde durulacaktır.Bu baglamda, söz konusu sektörde faaliyet gösteren düzenleyici kurumlar hukuki çerçevedahilinde ele alınacaktır. Besinci bölümde, Türkiye’de serbestlesme ve özellestirmesürecine göz atılacak; bu baglamda Türkiye’deki düzenleyici kurumlar hukuki çerçevedahilinde incelenecektir.Son olarak yukarıda sözü edilen konular baglamında tespitler yapılacaktır. ABSTRACTThe purpose of this study is basically to emphasize the EU regulatory policyregarding natural monopolies in the liberalization process and regulatory agencies whichare having a post of great responsibility.In the first section of this study, the main features of regulation as a concept willbe outlined. Thereby the aim of regulation, principles of good regulation, and types ofregulation will be examined. In addition to regulatory regime will be associated withcompetition law. In the second section of this study, regulators (defined as regulatoryagencies), their objectives and functions will be mentioned thoroughly; regulatory modelsclarified. On the other hand relationship between regulatory agencies and competitionauthorities will be analyzed. The European Union perspective regarding regulatoryagencies in the network industries will be outlined.In the third section, the definition of natural monopoly will be indicated. In thiscontext, the concept of public service in the context of European Union law will beanalyzed. In this section also relationship between regulation and privatization andliberalization of natural monopolies will be outlined.In the fourth section, general survey on liberalization process in The EuropeanUnion will be analyzed briefly. Hereafter, the structure and regulation of energy sectorelectricityand gas industries will be examined particularly in detail. In this respect,functions of regulators in the mentioned sector will be outlined in the context of legalframework. In the fifth section, liberalization and privatization process in Turkey will beanalyzed. Regulatory agencies in Turkey will be also examined.Following that, in the last part of the study, it will end with concluding remarks inthe context of analyzed points above-mentioned.
- Published
- 2007
39. Uluslararası ticari tahkim, usul meseleleri, özerklik prensibi
- Author
-
Erkaya, Gözde, Özel, Sibel, Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı, and Avrupa Birliği Hukuku Ana Bilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Özerklik Prensibi ,Avrupa Birliği ,Avrupa Birliği Hukuku ,Law - Abstract
86
- Published
- 2007
40. Tıbbi ilaç ürünlerinde veri münhasiriyeti
- Author
-
Demirbaş, Ali, Akıncı, Ateş, Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı, and Avrupa Birliği Hukuku Ana Bilim Dalı
- Subjects
İlaç Sanayii ,Hukuk ,Avrupa Birliği Hukuku ,Law - Abstract
ÖNSÖZİlaç ürünlerindeki veri munhasiriyeti (tekeli), ilaç ürünlerine ilişkin patent, patentlerde süre uzatımı ve pazarda başkaca tekel hakkı tanıyan inhisari nitelikteki koruma tipleri arasında önemli bir yer tutmaktadır.Veri munhasiriyetini, ilaçlara ruhsat ve pazar izni alınması amacıyla mahalli otoriterelere ilk defa verilen ve laboratuar araştırmaları ile insanlar ve hayvanlar üzerinde yapılan test sonuçlarını içeren gizli bilgilerin aynı ilaca ilişkin olarak sonraki başvuru sahipleri tarafından ve mahalli otorite tarafından belli bir süre zarfında sonraki ruhsat ve pazar izni başvurularında kullanılamaması ve o gizli bilgilere referans yapılamaması olarak ifade etmek mümkündür. Bu nedenledir ki, veri münhasiriyeti diğer koruma biçimlerinden olan pazar tekellerinden farklılık arz etmektedir. Zira Avrupa Birliği uygulamasında olduğu gibi veri koruması sona erdikten sonra da pazar koruması devam edebilmektedir. AB’de veri koruması 8 yıl iken Pazar koruması normalde 10 yıldır. Bu demektir ki, sekiz yılın sonunda ikinci başvuru sahibi ilk başvuru sahibinin test ve laboratuar verilerini başvurusunda kullanabilecek ancak 2 yıl daha geçtikten sonra pazara çıkabilecektir. Yine veri koruması patent korumasından da farklılık arz etmektedir.Çalışmanın ilk bölümünde, ilk önce ilaç ürünlerine ilişkin tekeller sonra da veri munhasiriyeti üzerinde genel olarak durulurken, ikinci bölümde veri münhasiriyeti uluslararası düzeyde, Avrupa Birliği, ABD ve Türkiye ölçeğinde daha detaylı bir şekilde ele alınmaktadır. ABSTRACTData exclusivity in pharmaceuticals is one of the best protection systems among other type of regulatory drug product exclusivities such as patent protection, patent term extension and some other type of marketing exclusivities.Data exclusivity provides the right holder protection on his undisclosed information, in particular the results of tests in humans and animals and clinical trials which are given to the national authorities in order to obtain marketing approval for the drug product for which the application is made. In this regard data exclusivity means that, the second applicant can not use or rely on that data during the exclusive time period in order to obtain marketing approval for the same drug product which was already granted marketing approval first time. Like the second applicant, national regulatory authorities also can not rely on that data in order to grant marketing approval to the second applicant for the same drug product during that exclusive time period. By this reason data exclusivity differs from other type of drug product marketing exclusivities since marketing exclusivity in pharmaceutical drug products may last after data exclusivity time period expires like in the EU system. In the EU normally, while there is 8 year data exclusivity, marketing exclusivity is 10 year. Also data exclusivity differs from patent protection.In part one; firstly the focus is on the regulatory drug product exclusivities and then data exclusivity generally. In part two; data exclusivity is analyzed extensively in international law, in the EU law, in the U.S. law and lastly in Turkish law.
- Published
- 2007
41. Competition law aspects of mergers and acquisitions in the eu and turkish law: does Turkey call for a merger reform? the answer and a policy and a proposal
- Author
-
Toksoy, M. Fevzi, Çokgezen, Murat, and Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Rekabet Hukuku ,Hukuk ,Türkiye ,Birleşme ,Avrupa Birliği ,Avrupa Birliği Hukuku - Abstract
Rekabet Hukuku Yönünden AB ve Türk Hukukunda Birleşme ve DevralmalarTürkiye'nin Bir Birleşme Reformuna İhtiyacı var mı? Cevap ve bir Politika ÖnerisiÖZETBu Tezin amacı, Avrupa Birliği Rekabet Hukuku kapsamında teşebbüsler arası yoğunlaşma işlemlerinin 2004 yılında gerçekleşen reform süreci akabinde tabi olduğu kuralların Türkiye’deki olası bir mevzuat değişikliğinde ne şekilde yansıması gerektiğinin ortaya konmasıdır.Türkiye’nin dinamiklerini belirlemek üzere bir ampirik çalışma ile Rekabet Kurulu’nun 2006 yılı sonuna kadar almış olduğu “karşı oy gerekçesi içeren” tüm birleşme ve devralma kararları sınıflandırılarak bu karşı oyların AB reform sürecindeki herhangi bir hususa doğrudan veya dolaylı bir biçimde gönderme yapıp yapmadığı incelenmiştir. Çalışma “Karşı Oy Analizi” olarak adlandırılmıştır. Karşı oylar yetki, değerlendirme kriteri ve usul başlıkları altında üç ana grupta tasnif edilmiştir. Bir sonraki aşamada ise bu üç ana kategori altında her bir karşı oyun konusuna göre alt-tasnifi yapılmıştır ve bu tasniflerin frekansları karşı oy kullanan üye ve zaman parametreleri çerçevesinde ilgili nihai kararların incelenmesi sürecine tabi edilmiştir.Tez ayrıca Rekabet Kurumu tarafından 2005 yılında önerilen ve duyurulan kanun değişikliği taslağı kapsamında birleşme ve devralma işlemlerine yönelik düzenlemelerin Karşı Oy Analizi’nin sonuçlarında değinilen ihtiyaçlara cevap verip vermeyeceğini ortaya koymaktadır. Son olarak ayrıca, ne Karşı Oy Analizi’nde ne de Rekabet Kurumu önerisinde değinilmiş olan ancak mevcut çalışma esnasında edinilen tecrübeyle şekillenen ve Avrupa Birliği mevzuatı dikkate alındığında Türk mevzuatına aktarılması gerektiği düşünülen düzenlemelere de ayrıca yer verilerek kapsamlı bir reçete önerisi yapılmaktadır. Competition Law Aspects of Mergers and Acquisitions in the EU and Turkish LawDoes Turkey Call for a Merger Reform? The Answer and a Policy ProposalABSTRACTThe purpose of this thesis is to set out whether or not the rules governing concentrations between undertakings in EU competition law that are reshaped subsequent to a reform in 2004 must be reflected in a possible legislative amendment in Turkey.In order to determine the dynamics of Turkey, as an empirical study, Competition Board decisions on mergers and acquisitions containing reasoning for dissenting votes rendered until the end of 2006 are examined to observe whether they make direct or indirect reference to matters involved in the EU reform process. This study is baptised as “Dissenting Vote Analysis”. The dissenting votes are classified under jurisdictional, substantial and procedural matters. In the next stage, sub-classification were made under each of these three main categories in accordance with subject of each dissenting vote, where the frequency of these classifications were made subject to process of examining relevant final decisions according to dissenting member and time parameters.The study also sets out whether regulations, presently proposed and announced by Competition Authority in 2005 as legislative amendment on merger and acquisition transactions will meet the needs mentioned in the outcome of the Dissenting Vote Analysis. Finally, arrangements that should be introduced within the Turkish legislation that are contained neither in the Dissenting Vote Analysis nor in the Competition Authority proposal but stemming from the EU legislation are also presented within the context of a comprehensive recipe.
- Published
- 2007
42. Choice of laws in international commercial arbitration
- Author
-
Günaydın, Onur, Özel, Sibel, and Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Ticari Tahkim, Uluslararası ,Avrupa Birliği Hukuku - Abstract
ÖZETMilletlerarası ticari tahkim günümüz ticari hayatında oldukça yoğun bir önemesahiptir. Bu konu genel itibariyle taraflar arası seçilmis olan kurallara göre ya dahakem heyetine göre çözümlenmektedir. Ancak günümüzün karmasık ve iç içegeçmis olan düzenlemelerinin bulunduğu bu ortamda konu bir takım uluslararasıanlasmalarla çözülmektedir. Basit bir uluslararası ticari tahkimde dahi dört ayrınoktada uygulanacak hukuk düzenlenebilmektedir. Bunlardan biri, tanıma ve tenfizeuygulanacak hukuk. Bir diğeri, tahkim yargılama hukukuna uygulanacak hukuk. Enönemlisi olan, tahkim heyetince uyusmazlığın esasına uygulanacak hukuk ve sonolarak da tahkim kararının tanınması ve tenfizinde uygulanacak hukuktur.Kimi zaman, uygulanacak bu dört hukuk sisteminin aynı olması veya farklı hukuksistemleriyle çözülmesi mümkündür. Örneğin, Đsviçre’de bulunan bir tahkimyargılamasında tahkim yeri hukuku Đsviçre hukuku olsa da, sözlesmenin hukukuolan Đngiliz hukuku uyusmazlığa uygulanabilecektir.Uygulamada, tarafların hukuk seçiminde bulunmamaları, farklı hakemlerin farklıyaklasımları olabileceği göz önüne alınacak olursa, uyusmazlığın bir belirsizlik altındakalmasına neden olacaktır. Bu durumda iliskiye en yakın bağlantılı hukukuygulanması yöntemi devreye girecektir. Bu halde, uygulanacak hukuk konusundaevrensel bir kural olmadığından, bazı hukuk sistemlerine göre hakemler “kanunlarihtilafı kuralları” çerçevesinde karar vereceklerdir. Ancak bugün, tahkim heyetininkendi hukukunu belirlemesi yerine, çağdas bir takım konvansiyonlar veya tahkimkuralları devreye girmistir.Taraflar, bu sorunun çözümünde hakem kurulunun etkili olmasını arzu etmiyorlarsaçözüm kendilerinin elindedir. Aksi halde bir uyusmazlık meydana geldiğinde, dahatahkim yargılamasının en basında taraflar zaman ve para harcamak durumundakalacaklardır. Bu nedenlerle, ticari tahkim anlasmalarına islevsel bir kural koyularaksözlesmenin gerekleri yerine getirilirken uygulanacak ve uyusmazlık çıkması halindeuyusmazlığa uygulanacak hukuk belirlenmesinde büyük fayda vardır. ABSTRACTToday, international commercial arbitrations take place extensively in different partsof the world. In general, it is proceeded in accordance with rules agreed by theparties or laid down by the arbitral tribunal, other than any reference to any outsidesystem of law. The present system of international commercial arbitration is effectivebecause of being in a circumstance of complex system of laws. These laws includeinternational treaties, beside the national laws of many different countries. Even asimple international commercial arbitration may require reference to four differentsystems laws. Firstly, law governing recognition and enforcement. Then there is thelaw which governs the procedures of arbitration. Then as the most significant issue,there is the law or the set of rules which arbitral tribunal has to apply to the merits ofthat dispute. Finally, there is the law which governs recognition and enforcement ofthe award of the arbitral tribunal.We sometimes see that these laws may be the same. The law governing arbitralproceedings can also be the law applicable to the merits of the dispute or not. Theapplicable law may be a different system of law. For example, an arbitral tribunalsitting in Switzerland, governed by Swiss law as the law of the place of arbitration,may well be required to apply English law as the proper law of the contract.Practically, the determination of an applicable law in the absence of the parties'choice can cover the dispute with an uncertainty, when it is considered that differentarbitrators having different approaches. While the method of applying the law mostclosely connected to the transaction seems to be the emerging common practice inthis regard, parties are better advised to put this matter beyond doubt by stipulatingtheir own choice of law.For the foregoing reasons, in case of an absence of an applicable law, there cannotbe a universal rule. According to some systems of law, an arbitral tribunal shouldfollow the rules of conflict of the seat of arbitration. Presently, there arecontemporary conventions and rules of arbitration for giving a strong tendency toarbitral tribunals in making their choice of law, instead.If the parties do not wish the arbitral tribunal to be effective, the solution is in theirhands. Otherwise the parties may spend time and money while this preliminary pointis being resolved, in the case a dispute arises. Consequently, every national contractshould include a functional clause that selects the governing substantive law with thepurposes to govern both for the performance of the contract, and the merits of thesubstance in case a dispute arise.
- Published
- 2007
43. The arbitration of international commercial disputes arising from sale contracts in the textile sector in the European Union
- Author
-
Altıntepe, Aslı, Özel, Sibel, and Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Satış Sözleşmeleri ,Ticaret Hukuku ,Tahkim Kurumu ,Avrupa Birliği Hukuku ,Hazırgiyim Endüstrisi ve Ticareti - Abstract
Son yılların AB tekstil ve giyim sektörü açısından sektörün üretim alanında yaşadığı ani düşüşler ve dünyada tekstil sektöründe yaşanan gelişmeler ve değişikler sebebiyle zor olması, AB’nin tekstil ve giyim sektöründeki stratejik vizyonunu klasik üretiminden uzaklaştırarak, potansiyel rekabet edebilirliğini arttıracak, AB’ye yeni rekabet avantajları yaratabilecek daha farklı alanlara odaklanmasını sağlayacak bir takım kökten düzenlemelerin yapılmasına sebebiyet vermiştir. AB’nin özellikle teknik tekstile yönelmesi, bu alandaki AR-GE çalışmaları ve neticesinde yüksek ısıya duyarlı yanmayan kumaşların üretilebilmesi, astronot kıyafetlerinin yapımı gibi yeniliklerin ortaya çıkması ile bir takım düzenlemeler yapılarak yasal çerçevenin oluşturulması ihtiyacı doğmuştur. Gerek yasal düzenlemelerin gerekse AB deki teknik ilerlemenin ABD, Çin ve hatta ülkemiz testil sektörüne ciddi etkileri bulunmaktadır. Klasik ekonominin belkemiği, pek çok yan sektöre hayat veren tekstil sektörü uluslararası alanda problemli sektörlerin başında gelmektedir. Bu sektörün bir yandan problemli sektör oluşu diğer yandan ise hala küresel ticaretin en etkin konularından biri olması, tez konusu olarak incelenmesinde teşvik edici olmuştur. Bu tez ile Avrupa Birliği'nin, tekstil sektörüne yönelik oluşturduğu düzenleyici çerçeve ile sektörün ve sektörel uyuşmazlıkların tahkim kurumu ışığı altında çözümlenip çözümlenemeyeceğinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Tezin ana önemi, genelde AB müktesabatına uyum çalışmaları çerçevesinde gerek AB mevzuatı ve gerek piyasalarda tekstil sektörünün şu an içinde bulunduğu konum ile özelde tekstil sektöründeki rekabetin oluşabilmesi amacıyla sektörel gelişmelerde tahkim kurumunun etkisine açıklama getirmektir.Konular, AB hukuku perspektifinde hem üye ülkerin düzenlemeleri dikkate alınarak, hem ülkemizdeki mevcut düzenlemelerle ve de küresel düzeyde hakim konumda olan ülke mevzuatlarıyla da karşılaştırma yapmak suretiyle incelenmiştir. İlgili AB Direktifleri, Adalet Divanı kararları, ICC ve ülkelerin ulusal mahkemelerinin kararları başta olmak üzere yerli ve yabancı yayınlardan faydalanılmıştır.Tezin birinci bölümünde sektör belli başlıklar halinde ayırılmıştır. Her bir başlık altında hem AB hem Dünya çapında sektörel veriler ve istatistikler yardımıyla sektörün gösterdiği gelişimi inceleyerek AB tekstil politikları ve özellikle teknik tekstil ve bu konuda yaşanan son gelişmelerileri bunun sonucunda yeni düzenleyici çerçeve adıyla oluşturulan yeni mevzuat ve etkileri, bunların Türk Tekstil sektörüne izdüşümleri tezin birinci bölümünde ele alınmıştır. Tezin ana konusu, alternatif çözüm sistemlerinden olan "tahkim" kurumu ise tarihsel gelişiminden başlanmak üzere detaylıca tezin ikinci kısmında incelenmiştir. Sektörel uyuşmazlıkların nitelikleri itibariyle tahkim yoluna uyarlı olup olamayacağı, bu şekilde bir çözümün etkin olup olamayacağı, Adalet Divanı ve ICC ve ulusal mahkeme kararları çerçevesinde ele alınarak, eğer ki bu uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözümü etkin ise Türk Hukuku ile AB Hukuku kıyaslanmak suretiyle Türk Hukukunda tahkim profili çıkartmak istenmiştir. Sonuç olarak, ele alınan konular ve bulgular göz önüne alınarak, tekstil sektöründe satım sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözümünün üzerinde durulmuştur. The sudden decrease in the textile sector during the last decade changes the focus of the EU to classical textile products to new areas such as technical textile. The innovations and researches, globalisation makes denationalisation.The textile sector used to be problem industry and one of the most effective sector of global commerce which envisiges many subsectors.The aim of this thesis is to seek a resolution within the framework of union legislation. The vital importance of this thesis is to analysise the effect of the “arbitration” in the content of both aquis communataire and competition in the sector.In the first chapter of the thesis the textile sector is analyised under the light of both ECJ and other High Courts decisions of foreign states and also Member States legislation and Turkey’s legislation and Turkish jurispudence.Briefly, the resolutions of disputes arising from sales contract under the light of arbitration is discussed.
- Published
- 2007
44. Şirket birleşme ve devralmalarının Türk ve Avrupa Birliği hukuku açısından karşılaştırılmalı olarak incelenmesi
- Author
-
Peker, Hayriye Elçin, Özel, Sibel, Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı, and Diğer
- Subjects
Hukuk ,Şirketlerin Birleşme ve Bütünleşmeleri ,Rekabet ,Avrupa Birliği Hukuku ,Şirketler ,Law - Abstract
Bu tezi yazmaktaki amacım, ticareti hayatın vazgeçilmez unsurları olan sirketleringünümüz küresel ekonomisinde acımasız rekabet ortamında ayakta kalmalarını saglayanyöntemlerden biri olan Sirket Birlesmeleri ve Edinimlerini Türk ve Avrupa Birligi Hukukuaçısından karsılastırmalı olarak incelemek ve 08.10.2004 tarihinde yürürlüge giren 2157Sayılı 08.10.2001 tarihli Avrupa Birligi Konseyi Tüzügü ile kabul edilen Avrupa Sirketi(Societas Europea)'nın farklı Üye Devletlerde yerlesik sirketlerin birlesme ve edinimlerineetkisinin olup olmayacagını incelemektir.Avrupa Birligi'nde birlesme ve devralmaların kontrolü 20 Ocak 2004 tarihli 139/2004sayılı Konsey Tüzügü ile gerçeklestirilmektedir. Rekabet Politikası'nın yasal dayanaklarıiçinde bulunan Komisyon kararları, belirlenen rekabet kurallarından muaf tutulacakanlasmaları belirlemektedir. Komisyon duyuruları ise, rekabet alanındaki gelismelerkonusunda bilgi vermeyi amaçlamaktadır. Ortak Rekabet Politikası'nın gelisiminde çokönemli bir rol üstlenen Adalet Divanı'nın ve ilk Derece Mahkemesi'nin kararları da yasalçerçeveyi belirleyen en önemli kaynaklar arasındadır. Sirketlerin birlesme ve devralmalaryoluyla bir araya gelmeleri, piyasalarda olumlu etkiler yaratabilmektedir. Örnegin, arastırmave gelistirme ya da maliyeti düsüren yeniden yapılanma girisimleri gibi olumlu sonuçlarortaya çıkabilmektedir. Sirketlerin de egilimi, rekabet gücünü korumak amacıyla, birlesmekyönündedir. Ancak, rekabete aykırı, hakim durum yaratmaya ya da varolan hakim durumugüçlendirmeye yönelik birlesmeler de söz konusu olabilmektedir. Avrupa TopluluklarınıKuran Anlasma'da, bu konuya iliskin herhangi bir hüküm bulunmamasına ragmen birlesmeve devralmaların denetimi, AB Ortak Rekabet Politikası'nın çok önemli bir bölümünüolusturmaktadır. Birlesme Tüzügü'ne göre bütün birlesme ve devralmalar degil, ancak?sonucunda, iç Pazar veya onun önemli bir bölümünde etkili rekabetin önemli ölçüdeengellendigi bir durum yaratan veya güçlendiren, Topluluk boyutuna sahip bir yogunlasmanıniç Pazar'la bagdasmaz ilan edilmesi? gerekmektedir.Avrupa Birligi, Topluluk boyutu olan birlesmeler ile ilgili ön inceleme sistemiolusturmustur. Ulusal boyuttaki birlesmeler için ise üye devletlerde ön incelemeyapılmaktadır.Avrupa Birligi Sirketler hukuku alanındaki yeni gelismeler ısıgında, uzun çabalardansonra, Avrupa Birligi Konsey'i Avrupa Sirketi'nin faaliyete geçmesi için 08.10.2001 tarihliKonsey Tüzügü'nü Kabul etmistir.Sirket birlesme ve devralmaları ve Avrupa Sirketi konusundaki Avrupa Birligi veTürkiye hukuki düzenlemelerini karsılastırmak amacıyla öncelikle Avrupa Birligi ve TürkRekabet Hukuku çerçevesinde Sirket Birlesmeleri ve Edinimlerini inceledikten sonra AvrupaSirketi kurulusuna iliskin hukuki belgeleri inceledim. Daha sonra gerek rekabet hukukukapsamında sirket birlesme ve edinimlerinin sirketlere saglayacagı hukuki avantajlar ileAvrupa Sirketi'nin getirecegi yenilikleri karsılastırarak sirketlere yeni bir hukuki perspektifsaglamaya çalıstım. With this research under the title ?The Comparative Analysis of European Union andTurkish legislation in the Aspect of Mergers & Acquisitions? my purpose is to analyzecompany mergers and acquisitions, which is one of the methods that secures the companiesthat are the inevitable elements of commercial life survive in the pitiless competitionatmosphere of the global economy in our day, by comparing and contrasting the Turkish andthe European Union Legislation, and to analyze whether European Company Statute (SocietasEuropaea ? SE) which was passed by the European Union Council Regulation No:2157 of08.10.2001 will affect the mergers and acquisitions of companies which are settled indifferent Member States.In EU the control of mergers and acquisitions are realized through Council RegulationNo 139/2004 of 20 January 2004 on the Control of Concentrations between Undertakings (theEC Merger Regulation). The Commission decisions which are one of the legal basis ofcompetition policy of EU determine the agreements which are exempted from competitionrules. And the Commission Notices are aimed to give information on the improvementsregarding competition policy. And also the decisions of European Court of Justice and Courtof First Instance are the sources that set up the legal frame for common competition policy.The merger and acquisitions of the companies may create positive effects on competition inthe markets such as upgroving of research and development, or restructuring attempts thatreduce the costs. Also the companies? tendency is to merge in order to protect their power tocompete. However, there are mergers that are against the competition which aim to abuse thedominant position or to strengthen the existing dominant position in the market. Althoughthere is no provision regarding this issue in Treaty on the Establishment of EuropeanCommunities, the control of the mergers and acquisitions is the significant part of EuropeanCommon Competition Policy. Regarding the ECMR not all of the mergers and acquisitionsbut ?A concentration which would significantly impede effective competition, in the commonmarket or in a substantial part of it, in particular as a result of the creation or strengthening ofa dominant position, shall be declared incompatible with the common market?.EU has adopted an advance canvass system for the mergers that has communitydimension. For the mergers which have national dimension the member states are authorizedfor advance canvass system.In the light of new developments in EU regarding the private company law, after longefforts, the European Union Council has adopted European Union Council Regulation No:2157 of 08.10.2001 about the functioning of a new company form named European CompanyStatute (Societas Europaea).In order to compare the legislation systems in EU and Turkey regarding the mergersand acquisitions and the European Company Statute, in this research, first I analyzedcompany mergers and acquisitions in the extent of the European Union and TurkishCompetition Laws, and after that I analyzed the legal documents on the establishment ofSocietas Europaea. And then, I compared and contrasted the legal advantages of companyMergers and Acquisitions for companies in the extent of competition law, with the noveltiesthat SE will bring, and in this respect I tried to provide a new legal perspective for companies 101
- Published
- 2007
45. Türk ve Avrupa Birliği hukukunda anonim şirket birleşmelerinde pay sahibinin korunması
- Author
-
Akbilek, Nevzat, Omağ, M Kemal, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Şirket Birleşmeleri ,Avrupa Birliği Hukuku ,Şirketler Hukuku - Abstract
ÖZETTezimizin konusu, TTK Tasarısının kanunlaşması arifesinde, anonim şirket birleşmelerine ilişkin gerek hukukumuzdaki gerekse Avrupa’daki düzenlemeleri, özellikle pay sahiplerinin korunması açısından incelemektir.Birleşmelere ilişkin İtalyan ve Alman hukuku kökenli mevcut TTK’mızdaki yetersiz hükümlerin modernize edilmesi amacıyla Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ile getirilen hükümler, büyük oranda AB hukukuna uyum amaçlı ve bunlara paralel normlar içermektedir. Bu nedenle birleşmelere ilgili ülkemizde getirilen düzenlemeler yanında Avrupa Birliği hukuku ve Avrupa Birliği’ne dahil olan ülke hukukları ile uygulamaları da ele alınmıştır.Tezimizin birinci bölümünde birleşme kavramı detaylı olarak incelenmiş, hukuki ve ekonomik birleşme şekilleri ele alınmış, benzer kavramlardan farkları ortaya konulmuştur. İkinci bölümde önce ülke içi, sonra sınır aşan şirket birleşmelerinin süreçleri incelenmiştir. Üçüncü bölümde, anonim şirket birleşmelerinin anonim şirket ile ilintili değişik kişiler üzerindeki etkileri ortaya konulmuştur. Dördüncü bölümde ise, birleşmenin yapısı, getirdiği değişimler, yapılış şekli dikkate alınarak birleşme işleminde pay sahiplerinin korunması; malvarlıklarının birleşmesi, pay sahiplerinin birleşmesi, müzakerecilere karşı durumları, bilgi alma hakları, azınlık payları ve birleşme nedeni ile açılabilecek davalar yönünden detaylı bir incelemeye tâbi tutulmuştur. Tezimiz sonuç bölümüyle bitmektedir.Protection of Share Holder ın Anonym Companys’ Mergers in Turkish and European Union LegislationNevzat AKBİLEKABSTRACTThe aim of this dissertation is, to examine the regulations with respect to the merger of the anonym companies, both in Turkey and European Union, particularly, in terms of protecting the rights of shareholders.The brand new provisions introduced by the draft Turkish Commercial Code, aims to modernize the existing insufficient provisions with regard to the merger of anonym soceities which are of German and Italian roots. These new provisions aim, to an important extent, to align the Turkish law with the EU acquis. To this end, this study has examined the regulations both in our country and those of the EU and EU states.The first chapter sheds light on the `merger` notion in a detailed manner. Moreover, the judicial and economic merger forms and their difference from the other similar notions has also been examined. The second chapter focuses on domestic and transborder mergers procedures respectively. The third one, deals with the influence of the merger of anonym companies over the relative third persons. The last chapter examines, in detail, the protection of share holder, taking into account the structure of merger and the metamorphoses coming with it. This chapter elucidates the instruments of protection of share holder in different steps of merger. The dissertation comes to an and with the conclusion part.
- Published
- 2007
46. Combating human trafficking ın europe
- Author
-
Demir, Başak, Yücel, Özlem, and Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Avrupa Birliği ,Avrupa Birliği Hukuku ,İnsan Ticareti - Abstract
ÖZET Avrupa’da İnsan Ticareti ile Mücade adlı yüksek lisans tez çalışması Başak Demirtarafından gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada hedef Avrupa’da insan ticareti ile mücadeleamacı ile geliştirilmiş müktesebatı incelemektir. Bu kapsamda Avrupa Birliği, AvrupaKonseyi ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı işbirliğinde geliştirilmiş hukuki altyapıincelenmiştir.Bu tez çalışması insan ticareti suçunun uluslararası tanımı ile başlamaktadır. Tanımıngelişimi incelendikten sonra 2000 yılında Birleşmiş Milletler tarafından geliştirilenPalermo Protokolü ve 2002 İnsan Ticareti ile Mücadeleye Yönelik Avrupa BirliğiKonseyi Çerçeve Kararı incelenmiştir.Suçun tanımı incelendikten sonra tezde Birleşmiş Miletler, Avrupa Birliği, AvrupaKonseyi ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı tarafından geliştirilmiş politikalar veyasal düzenlemeler incelenmiştir.Avrupa düzeyinde insan ticaretine yönelik geliştirilmiş müktesebatın incelenmesininardından tezde farklı Avrupa ülkelerindeki uygulamalar araştırılmıştır. Öncelikli olarakAvusturya, Belçika, Hollanda, İtalya, Çek Cumhuriyeti, Güney Kıbrıs Rum Kesimi,Bosna Hersek ve Rusya’daki uygulamalar genel olarak incelenmiş, ardından Türk CezaKanunu’ndaki maddeler üzerinde durulmuştur. Ayrıca Türkiye’de farklı kurumlarıninsan ticareti ile mücadeleye yönelik geliştiridiği farklı projelere de yer verilmiştir.Tez çalışması insan ticareti ile mücadelenin güçlendirilmesine yönelik farklı stratejiönerileri ile son bulmaktadır. ABSTRACT Combating Human Trafficking in Europe is a master thesis written by Basak Demir withan aim to analyze the European legal framework against trafficking in human beingsestablished by the European Union in cooperation with the Council of Europe, andOrganization for Security and Cooperation in Europe.The study begins with a focus on the definition of human trafficking that is established byvarious international instruments including the 2000 Trafficking Protocol to the UnitedNations Convention on Transnational Organized Crime and the 2002 Council FrameworkDecision on Combating Trafficking in Human Beings.After a brief analysis on the definition of the crime, Mrs. Demir further studies the legalinstruments as well as the policy documents developed by the United Nations, theEuropean Union, the Council of Europe and the Organization for Security andCooperation in Europe.The evaluation of the European legal response to trafficking in human beings follows athorough examination of the state practice in Europe. Briefly analyzing the legalframework and the practice in Austria, Belgium, the Netherlands, Italy, Czech Republic,Greek Administration of Southern Cyprus, Bosnia and Herzegovina and Russia, the studyfocuses on the articles that respond to the crime of human trafficking in the Turkish PenalCode. In addition, the study analyses different practices against trafficking in humanbeings in Turkey.The study concludes with proposals for different tools and strategies to be established forthe fight against trafficking in human beings.
- Published
- 2007
47. Legal and political dimensions of the european neighbourhood policy: The case of post-Soviet countries
- Author
-
Aliyev, Çingiz, Karayiğit, Mustafa Tayyar, Avrupa Birliği Hukuku Ana Bilim Dalı, and Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Siyasal Bilimler ,Dış ilşkiler ,Political Science ,International Relations ,Uluslararası İlişkiler ,Avrupa Birliği ,Avrupa Birliği Hukuku ,Law - Abstract
Mart 2003 tarihi ile baslayan Avrupa Komsuluk Politikası, günümüz Avrupa Birligi Dısliskilerinin öncelikli konusu haline gelmistir. Bu inceleme, bu konuyu hukuki ve siyasiaçıdan analiz etmeyi ve bu baglamda post-Sovyet ülkelerini mercek altına almayıamaçlamaktadır. Söz konusu Politikanın gelisimi genel olarak, olusumu, gerekçeleri,amacı, ilkeleri ve araçları gibi hususlar açısından incelendikten sonra, incelememizPolitikanın hukuki gelisimi üzerinde duracaktır. Avrupa Komsuluk Politikasının,kapsamlı bir sütunlar arası bir politika olması, AB'yi olusturan üç sütundan da ilgilihususları birlestirerek tek ve tutarlı bir çerçeve içinde birlestirmesi ve bütünüyleherhangi bir Anlasma hükmüne dayanmaması oldukça tartısılmıstır.ncelememizde görülecegi üzere, Avrupa Komsuluk Politikasının jeopolitik sonuçlarınıaçısından ise, gerek AB gerekse komsuları, çizilen bu çerçeve içinde kendi çıkarlarınıgözetecek biçimde bir isbirligine yönelmislerdir. AB'nin post-Sovyet bölgesindekisorun çözücülük görevi açısından ise, AB'nin bu sürecin tam anlamıyla bir parçasıolmak konusundaki isteksizligine dikkat çekilmektedir. ncelememize göre, Politikanınen temel eksigi ise, genisleme sürecinin aynen yapılandırılmıs olmasına ragmen,komsular açısından katılım perspektifinin bariz eksik olmasıdır . Launched in March 2003, the European Neighbourhood Policy today is a priority of theexternal relations of the European Union. This dissertation aims to analyse the legal andpolitical dimensions of this policy and focuses on the post-Soviet states. After providinga general background of the policy, i.e. its genesis, rationale, objectives, principles andinstruments, the dissertation examines its legal background. It is argued that theEuropean Neighbourhood Policy, as a comprehensive cross-pillar policy, integratesrelated components from all three pillars of the European Union?s structure under thesingle and coherent framework and is not based as a whole on any specific provision ofthe Treaties.Investigating geopolitical implications of the European Neighbourhood Policy, thedissertation provides that both the European Union and its neighbours have their owninterests in pursuing cooperation through this framework. Concerning the role of theEuropean Union in resolution of conflicts in the post-Soviet area it is pointed out thatthe European Union is not so willing to deeply intervene into this process. The maindeficiency of the policy, according to the dissertation, is that obviously lackingaccession perspective for the neighbours, it was nevertheless modelled on theenlargement process. 119
- Published
- 2007
48. Avrupa Birliği ile üye devletleri arasındaki yetki paylaşımı sorununa hukuk kuramı yaklaşımı
- Author
-
Sak, Yıldıray, Kaboğlu, İbrahim Ö, and Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Avrupa Birliği Hukuku - Abstract
Özet AB ile Üye Devletleri arasındaki yetki paylaşımı sorunu, Avrupa bütünleşmesinin özellikle son yirmi yılında ağırlaşan bir sorun olmuştur. Ulus devlet egemenliğinin her iki görünümünde de -hem iç egemenlik ve hem de dış egemenlik- meydana gelen değişiklikler çok daha eskiye dayandığı için, AB üyesi devletler, egemenlik kavramındaki bu değişikliklerin hukuk düzenlerindeki yansımalarının etkisini, AB bütünleşme sürecinde kısmen olumlu kısmen de olumsuz yönde hissetmişlerdir. Öte yandan klasik uluslararası örgütler ya da devletlerin bir araya gelerek oluşturdukları bölgesel işbirliğini içeren yapılardan çok açık bir şekilde ayrıldığı için AB, kendisinin ve Üye Devletlerin hukuklarının bütünleşmesinden oluşan yeni hukuk düzeninde, yasama, yürütme veya yargı yetkisini kullanma açısından, klasik anlamından oldukça uzaklaşan modern ulus devlet egemenliği kavramına ya da ulus devlet egemenliğinden yararlanan bir hukuk öğretisinin ortaya koyduğu bir normlar düzenine dayanması oldukça zor olan bir varlık şeklinde karşımıza çıkmaktadır. AB hukuk düzeni, egemenlik kavramına dayanarak yetki kullanan bir düzenden çok, egemenlik kavramı ile birlikte AD’nin doktrinleştirdiği ve başlıca unsurları uluslarüstülük, üstünlük, doğrudan etki, münhasır yetki ve subsidiarity ilkesi gibi kavram ve ilkeleri içeren anayasallaştırılmış yeni bir devletlerarası hukuk düzeni olarak karşımıza çıkar.Bu yeni hukuk düzeninin otonom yapısı ve Üye Devletlerdeki geçerliliği, bütünleşmenin derinleşmesi ve ulus devletin faaliyet gösterdiği hemen her alana yayılmaya başlaması ile, özellikle Üye Devlet yüksek mahkemeleri ve anayasa mahkemeleri tarafından sorgulanmaya başlanmıştır. Egemenliğin veya kullanımının devri ve AB kurumlarının buna dayanan yetkileri ve yetkilerin sınırları, AD ve yüksek mahkemelerce farklı anlaşılmaya başlanmış ve bu durum hukuki kesinliğe ve özellikle de bireylerin AB hukuk düzenindeki pozisyonlarına zarar verir hale gelmiştir. Yetki çatışmaları ve bu çatışmaların önlenmesinde nihai otoritenin hangi kurumlar olduğu konusunda ortaya çıkan belirsizlik, çözümü çok zor bir sorunlar yumağını ortaya çıkarmıştır. AB hukuk düzeninde bu sorunların çözümü anlamında detaylı normatif düzenlemeler yapılmış, ancak normatif düzenlemeler yetersiz kaldığı için, bir tarafta AD diğer tarafta da Üye Devlet mahkemeleri, hukuki muhakemenin tüm imkanlarını kullanmak ve kararlar arasında etkileşim yaratmak suretiyle yetki düzeni üzerinde içtihat yoluyla etkili olmuşlardır. Ancak bu yargısal aktivitenin (judicial activism), yetki çatışmalarının çözümüne yaptığı olumlu katkı, ‘yetki konusunda karar vermeye kim yetkilidir’ (Kompetenz-Kompetenz) sorunsalı yüzünden sınırlı kalmıştır; hatta söz konusu içtihat katkısının çözümün bir parçası olmasından daha fazla, sorunun bir parçası olduğu görülmüştür. AB bütünleşmesinin derinleşmesi devam ettiği sürece yetki sorunları da nitelik değiştirerek çoğalacak, dahası, derinleşmenin siyasi doğası, bu sorunların çözümünde hukukun bir araç olarak kullanılmasını zorlaştıracaktır. Hukuk mühendisliği yaparak yetki denklemlerini çözmeye çabalayan doktriner yaklaşım, her seferinde, AB’nin siyaset mühendisliği ile hareket eden aktörlerinin, denklemin değişkenlerini yeni alan ve ortamları içerecek şekilde değiştirmesi nedeni ile yeni çözümler üretmek zorunda kalacaktır. Bu tezde, çalışmanın yapıldığı zaman ve ortam mümkün olduğunca sabitlenerek, yetki konusunda detaylı bir analiz yapılmaya ve bir sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır. Abstract The sharing of competence between the EU and Member States is one of the crucial issues of the EU legal order that it has ever dealt with. Developments of the concept of sovereignty throughout times in which European modern state occurred have shaped the legal order of the Member States and, at the same time, of the EU, starting from outlet.The EU is not merely an international organization, like classical ones that States get together with the aim simply directed to international cooperation. The EU has a new legal order integrated with Member States legal order. On the one hand, the EU legal order, by virtue of establishing Treaties, has own legal capacity and its own personality. Moreover, by a clear reading of some Treaty articles, it can be understood that the EU was created by founders with a limitation of sovereignty or a transfer of powers stemming from the states to EU. On the other hand, beside this limitation of sovereignty or transfer of powers that may be found its base in public international law, the EU makes a different claim for its sovereignty and competence by way of original doctrines and principles created ECJ, which are direct effect, supremacy, supranationality.With the deepening and diffusing of integration to all areas in which Member States act, the autonomy and validity of this new legal order have been gradually contravened by the Member States’ courts, in especially Supreme and Constitutional Courts. The ECJ and Member States’ courts have had different approaches to the EU competences stemming from limitation of sovereignty or transfer of sovereignty and their limits. The issue of conflict of competence and, more importantly, the issue of who will make a decision in a case of conflict created a crucial uncertainty which affected competence order between the EU and Member States and citizen’s rights.The competence issues will increase qualifiedly as the EU integration will not end and will go more deeply. Moreover, it will be extremely difficult to use the theory of law as a problem solver because of political nature of deepening process of integration. The approach that tries to solve the competence issues by law engineering will has to re-produce new solutions in each time, as political players, which they are also political engineer, will change the factors of the issue.In this thesis, as possible as by holding time and factors constant, we try to make a detailed analysis of the issue of competence and to reach a sound and clear result.
- Published
- 2006
49. The legal theory approach to the competence issue between the EU and member states
- Author
-
Sak, Yıldıray, Kabaoğlu, İbrahim Ö, and Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Avrupa Birliği Hukuku - Abstract
(Turkish) AB ile Üye Devletleri arasındaki yetki paylaşımı sorunu, Avrupa bütünleşmesinin özellikle son yirmi yılında ağırlaşan bir sorun olmuştur. Ulus devlet egemenliğinin her iki görünümünde de -hem iç egemenlik ve hem de dış egemenlik- meydana gelen değişiklikler çok daha eskiye dayandığı için, AB üyesi devletler, egemenlik kavramındaki bu değişikliklerin hukuk düzenlerindeki yansımalarının etkisini, AB bütünleşme sürecinde kısmen olumlu kısmen de olumsuz yönde hissetmişlerdir. Öte yandan klasik uluslararası örgütler ya da devletlerin bir araya gelerek oluşturdukları bölgesel işbirliğini içeren yapılardan çok açık bir şekilde ayrıldığı için AB, kendisinin ve Üye Devletlerin hukuklarının bütünleşmesinden oluşan yeni hukuk düzeninde, yasama, yürütme veya yargı yetkisini kullanma açısından, klasik anlamından oldukça uzaklaşan modern ulus devlet egemenliği kavramına ya da ulus devlet egemenliğinden yararlanan bir hukuk öğretisinin ortaya koyduğu bir normlar düzenine dayanması oldukça zor olan bir varlık şeklinde karşımıza çıkmaktadır. AB hukuk düzeni, egemenlik kavramına dayanarak yetki kullanan bir düzenden çok, egemenlik kavramı ile birlikte AD’nin doktrinleştirdiği ve başlıca unsurları uluslarüstülük, üstünlük, doğrudan etki, münhasır yetki ve subsidiarity ilkesi gibi kavram ve ilkeleri içeren anayasallaştırılmış yeni bir devletlerarası hukuk düzeni olarak karşımıza çıkar.Bu yeni hukuk düzeninin otonom yapısı ve Üye Devletlerdeki geçerliliği, bütünleşmenin derinleşmesi ve ulus devletin faaliyet gösterdiği hemen her alana yayılmaya başlaması ile, özellikle Üye Devlet yüksek mahkemeleri ve anayasa mahkemeleri tarafından sorgulanmaya başlanmıştır. Egemenliğin veya kullanımının devri ve AB kurumlarının buna dayanan yetkileri ve yetkilerin sınırları, AD ve yüksek mahkemelerce farklı anlaşılmaya başlanmış ve bu durum hukuki kesinliğe ve özellikle de bireylerin AB hukuk düzenindeki pozisyonlarına zarar verir hale gelmiştir. Yetki çatışmaları ve bu çatışmaların önlenmesinde nihai otoritenin hangi kurumlar olduğu konusunda ortaya çıkan belirsizlik, çözümü çok zor bir sorunlar yumağını ortaya çıkarmıştır. AB hukuk düzeninde bu sorunların çözümü anlamında detaylı normatif düzenlemeler yapılmış, ancak normatif düzenlemeler yetersiz kaldığı için, bir tarafta AD diğer tarafta da Üye Devlet mahkemeleri, hukuki muhakemenin tüm imkanlarını kullanmak ve kararlar arasında etkileşim yaratmak suretiyle yetki düzeni üzerinde içtihat yoluyla etkili olmuşlardır. Ancak bu yargısal aktivitenin (judicial activism), yetki çatışmalarının çözümüne yaptığı olumlu katkı, ‘yetki konusunda karar vermeye kim yetkilidir’ (Kompetenz-Kompetenz) sorunsalı yüzünden sınırlı kalmıştır; hatta söz konusu içtihat katkısının çözümün bir parçası olmasından daha fazla, sorunun bir parçası olduğu görülmüştür. AB bütünleşmesinin derinleşmesi devam ettiği sürece yetki sorunları da nitelik değiştirerek çoğalacak, dahası, derinleşmenin siyasi doğası, bu sorunların çözümünde hukukun bir araç olarak kullanılmasını zorlaştıracaktır. Hukuk mühendisliği yaparak yetki denklemlerini çözmeye çabalayan doktriner yaklaşım, her seferinde, AB’nin siyaset mühendisliği ile hareket eden aktörlerinin, denklemin değişkenlerini yeni alan ve ortamları içerecek şekilde değiştirmesi nedeni ile yeni çözümler üretmek zorunda kalacaktır. Bu tezde, çalışmanın yapıldığı zaman ve ortam mümkün olduğunca sabitlenerek, yetki konusunda detaylı bir analiz yapılmaya ve bir sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır. Abstract The sharing of competence between the EU and Member States is one of the crucial issues of the EU legal order that it has ever dealt with. Developments of the concept of sovereignty throughout times in which European modern state occurred have shaped the legal order of the Member States and, at the same time, of the EU, starting from outlet.The EU is not merely an international organization, like classical ones that States get together with the aim simply directed to international cooperation. The EU has a new legal order integrated with Member States legal order. On the one hand, the EU legal order, by virtue of establishing Treaties, has own legal capacity and its own personality. Moreover, by a clear reading of some Treaty articles, it can be understood that the EU was created by founders with a limitation of sovereignty or a transfer of powers stemming from the states to EU. On the other hand, beside this limitation of sovereignty or transfer of powers that may be found its base in public international law, the EU makes a different claim for its sovereignty and competence by way of original doctrines and principles created ECJ, which are direct effect, supremacy, supranationality.With the deepening and diffusing of integration to all areas in which Member States act, the autonomy and validity of this new legal order have been gradually contravened by the Member States’ courts, in especially Supreme and Constitutional Courts. The ECJ and Member States’ courts have had different approaches to the EU competences stemming from limitation of sovereignty or transfer of sovereignty and their limits. The issue of conflict of competence and, more importantly, the issue of who will make a decision in a case of conflict created a crucial uncertainty which affected competence order between the EU and Member States and citizen’s rights.The competence issues will increase qualifiedly as the EU integration will not end and will go more deeply. Moreover, it will be extremely difficult to use the theory of law as a problem solver because of political nature of deepening process of integration. The approach that tries to solve the competence issues by law engineering will has to re-produce new solutions in each time, as political players, which they are also political engineer, will change the factors of the issue.In this thesis, as possible as by holding time and factors constant, we try to make a detailed analysis of the issue of competence and to reach a sound and clear result.
- Published
- 2006
50. Process of liberalization and privatization in the energy/telecommunications law a comparison between the EU and Turkish system
- Author
-
Gurulkan, Haluk, Yörüng, Murat Tahsin, and Avrupa Topluluğu Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Enerji/Telekomünikasyon Hukuku ,Özelleştirme ,Avrupa Birliği Hukuku - Abstract
Çalışma üç ana başlık altında toplanmış olup ilk olarak serbestleştirme ve özelleştirmenin tarihi, uygulaması ve hukuki altyapısı ele alınmış; ikinci ve üçüncü kısımlarda ise, sırasıyla enerji ve telekomünikasyon alanlarında serbestleştirme/özelleştirme konseptlerinin, gerek Türk gerekse Avrupa Birliği (AB) hukuk düzenlerinde ne şekilde hayata geçirildiği anlatılmıştır. Avrupa Topluluklarını kuran Anlaşmanın Üye Ülkelerin ekonomilerinin özel ya da kamusal nitelikleri karşısında tarafsız bir tutum takınması açıkça göstermektedir ki, AB’nin özelleştirme uygulamaları konusunda Üye Devletlere herhangi bir dayatması söz konusu olamaz. AB’nin üzerinde hassasiyetle durduğu nokta, tüketicilerin satın alacakları mal ya da hizmetleri tek tedarikçiden almak zorunda kalmadan seçim yapabilmelerine imkân verecek serbestleştirilmiş piyasanın yaratılmasıdır. Ancak gerek belli durumlarda söz konusu serbestleştirmenin özelleştirmeler yoluyla sağlanabilir olması, gerekse Üye Devletlerin özelleştirmenin getireceği taze kaynaklara duydukları ihtiyaç yüzünden, özelleştirme son birkaç on yıla damgasını vurmuş bir fenomen olarak karşımızda durmaktadır.Türkiye de, hem AB’ye uyum sürecinin halkalarından birini teşkil etmesi, hem globalleşen dünyanın bir şekilde kendisini bu noktaya sürüklemesi ve nihayet Üye Devletleri de motive etmiş bulunduğu yukarıda zikredilen taze kaynak ihtiyacı nedeniyle, özellikle 1980 sonrası dönemde serbestleştirme ve özelleştirme çalışmalarına büyük hız vermiştir.Türkiye pratiğinde, bugüne dek pek çok büyük özelleştirme işleminin yargı denetimine takılarak iptal edilmiş olması, bu konuda hukuki prosedürün dikkatle yerine getirilmesinin önemini açıkça ortaya koymaktadır. Türkiye’nin bu açıdan, pek çok büyük kamu şirketini başarıyla özelleştirmeyi başarmış AB üyesi devletlerden alması gereken ciddi dersler vardır. İşbu çalışma, Üye Devletlerin deneyimlerinin de incelenerek Türkiye’deki serbestleştirme/ özelleştirme çalışmalarının daha sağlam hukuki zeminlere oturtularak gerçekleştirilebilmesinin mümkün olduğunu ortaya koymaktadır.
- Published
- 2005
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.