28 results on '"Kadiroğlu, Ali Kemal"'
Search Results
2. Could the appropriate anti-diabetic therapy be mixed insulin in dialysis patients?
- Author
-
Demircan, Vehbi, Yıldırım, Yaşar, Aydın, Emre, Kara, Ali Veysel, Aydın, Fatma Yılmaz, Yılmaz, Zülfükar, Kadiroğlu, Ali Kemal, Tuzcu, Alpaslan Kemal, and Pekkolay, Zafer
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
3. Güncel Genel Dahiliye Çalışmaları
- Author
-
Kadiroğlu, Ali Kemal, primary
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
4. Evaluation of the effect of hypernatremia on the development of acute kidney injury in patients with acute stroke admitted to intensive care unit
- Author
-
Kadiroglu, Ali Kemal, Karaarslan, Mehtap, Gumus, Mehmet Turan, and Cevik, Mehmet Ugur
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
5. Evaluation of effect of the inflammatory biomarkers on mortality in patients with acute stroke in intensive care unit
- Author
-
Kadiroglu, Ali Kemal, Erginer, Ufuk Mert, Gumus, Mehmet Turan, and Cevik, Mehmet Ugur
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
6. Evaluation of inflammatory and hematological parameters in patients diagnosed with COVID-19
- Author
-
Mermutluoğlu, Çiğdem, primary, Dursun, Recep, additional, Aktar, Fesih, additional, Dayan, Saim, additional, Çelen, Mustafa Kemal, additional, Kadiroğlu, Ali Kemal, additional, İnci, Erdal, additional, Karagöz, Rengin, additional, Kuyumcu, Mahir, additional, Özcan, Nida, additional, and Tekin, Recep, additional
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
7. Hangi COVID-19 hastaları yoğun bakımda ölüyor
- Author
-
Dursun, Recep, Mermutluoğlu, Çiğdem, Aktar, Fesih, Tekin, Recep, Kuyumcu, Mahir, Yıldız, İsmail, Kadiroğlu, Ali Kemal, Türe, Mehmet, Erbaş, Erkan, Çelen, Mustafa Kemal, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Acil Tıp Ana Bilim Dalı, Dursun, Recep, Mermutluoğlu, Çiğdem, Aktar, Fesih, Tekin, Recep, Kuyumcu, Mahir, Yıldız, İsmail, Kadiroğlu, Ali Kemal, Türe, Mehmet, Erbaş, Erkan, and Çelen, Mustafa Kemal
- Subjects
Türkiye ,Ventilatory support ,Solunum desteği ,Turkey ,Hospital mortality ,ICU ,COVID-19 ,Yoğun bakım ,Mortalite - Abstract
Objective: The World Health Organization labelled the COVID-19 outbreak a pandemic on March 11, 2020, the first day COVID-19 cases were diagnosed in Turkey. Since then, people's main concerns have been whether their lives or the lives of their relatives would be at risk if they became infected. The objective of this study was to determine the risk factors that increase mortality in COVID-19 patients treated in ICUs and to facilitate the appropriate precautions. Methods: In this study, patients who were diagnosed with COVID-19 [positive on a polymerase chain reaction (PCR) test] and monitored in the Pandemic Hospital at Diyarbakır Dicle University between 15 March 15 and 15 May, 2020, were evaluated for risk factors for mortality. Results: A total of 50 ICU patients were included in the study. Of them, 52% were males, and the mean age was 63.8±17.6 years. A comparison of deceased and surviving patients showed that being female, older than 62, and a smoker and having diabetes mellitus, hypertension, and/or coronary artery disease significantly increased mortality. An investigation of the findings from the patients' lung tomography examinations revealed that relatively prominent pulmonary involvement and localization did not affect mortality. Conclusions: Because patients who are advanced in age, female and smokers and have comorbidities are in the high-risk group, measurements related to treating the COVID-19 disease should be improved. Laboratory parameters are useful for the evaluation of mortality and morbidity, while mechanical ventilation increased mortality. Giriş: Dünya Sağlık Örgütü tarafından COVID-19 hastalığı pandemi olarak ilan edildiği 11 Mart 2020 tarihinde Türkiye'de de ilk vakalar görülmeye başlandı. O tarihten beri insanlarda paniğe neden olan düşüncelerin başında hastalığa yakalanmasıyla beraber kendi ve yakınlarının hayatının tehlikeye girip girmeyeceği oldu. Bu çalışmanın amacı COVID-19 hastalığına bağlı yoğun bakımda takip edilen hastalarda mortaliteyi arttıran risk faktörlerin tespit edilip bu yönde önlem alınmasını sağlamaktır Yöntemler: Bu çalışmada, Diyarbakır Dicle Üniversitesi Pandemi Hastanesine 15 Mart 2020 ve 15 Mayıs 2020 tarihleri arasında COVID-19 Yoğun bakımlarında yatan ve polymerase chain reaction (PCR) ile COVID-19 tanısı konan yoğun bakım olguları değerlendirildi. Sonuçlar: Çalışmaya alınan 50 yoğun bakım hastasının %54'ü erkekti. Hastaların yaş ortalaması 63.8 ± 17.6 yıl olarak hesaplandı. Ölen hastalarda sağ kalanlara göre kadın cinsiyet, 62 yaş üzeri hastalar, sigara kullanımı, diyabetes mellitus, hipertansiyon ve koroner arter hastalığının varlığının mortaliteyi istatistiksel olarak arttırdığı bulundu. Tomografi bulguları karşılaştırıldığında, akçiğer tutulumun fazla olması ile mortalite arasında doğru orantı olmadığı bulundu. Tartışma: İleri yaş, kadın cinsiyet, sigara kullanımı ve komorbid hastalıkları olanlar yüksek risk grubunda olduğundan dolayı COVID-19 hastalığından korunmak için önlemleri arttırmak gerekiyor. Akciğer tomografi bulguları tanısal olarak anlamlı olsa da hastalığın sürveyansında anlamlı olmayabilir. Laboratuvar bulguları mortalite ve morbidite üzerinde etkili parametreler olup, olup mekanik ventilatöre bağlananlarda mortalite oranı yüksek olarak rapor edildi.
- Published
- 2022
8. COVID-19 and intensive care process
- Author
-
Kadiroğlu, Ali Kemal, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, İç Hastalıklar Ana Bilim Dalı, and Kadiroğlu, Ali Kemal
- Subjects
MV ,Weaning ,Pneumonia ,Pnömoni ,Oksijen tedavisi ,NIMV ,Covid-19 ,Oxygen therapy - Abstract
Akut solunum yetmezliği ve hemodinamik kararsızlıkla beraber, dispne ve solunum güçlüğü, solunum sayısı ≥28 /dakika, 5 litre/dakika ve üstünde nazal oksijen desteğine rağmen oksijen satürasyonu
- Published
- 2021
9. Frequency and relationship of ABO blood groups in patients with nephrotic syndrome
- Author
-
Oruç, İdris, primary, Sarı, Hıdır, additional, Araç, Songül, additional, Eynel, Eren, additional, Pekkolay, Zafer, additional, Kadiroğlu, Ali Kemal, additional, Yılmaz, Zülfikar, additional, Yılmaz Aydın, Fatma, additional, Aydın, Emre, additional, and Yıldırım, Yaşar, additional
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
10. COVID-19 ve Yoğun Bakım Süreci
- Author
-
KADİROĞLU, Ali Kemal, primary
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
11. Nefroloji Kitabı
- Author
-
Altunören, Orçun, primary, Bekfilavioğlu, Garip, additional, Önal, Ceren, additional, Altun, Bülent, additional, Akpolat, Tekin, additional, Ok, Ebru Sevinç, additional, Mengüş, Çiğdem, additional, Yalçın, Ahmet Uğur, additional, Turgutalp, Kenan, additional, Özer, Caner, additional, Temiz, Gökhan, additional, Bozacı, İlter, additional, Ünal, Aydın, additional, Sipahioğlu, Murat Hayri, additional, Güngör, Özkan, additional, Koyuncu, Sümeyra, additional, Gökalp, Cenk, additional, Koçyiğit, İsmail, additional, Duman, Soner, additional, Ulu, Sena, additional, Tokgöz, Bülent, additional, Arıcı, Mustafa, additional, Ateş, Kenan, additional, Aktürk, Serkan, additional, Dede, Fatih, additional, Kürşat, Seyhun, additional, Ecder, Tevfik, additional, Uysal, Cihan, additional, Onan, Engin, additional, Gürkan Toçoğlu, Aysel, additional, Sipahi, Savaş, additional, Külah, Eyüp, additional, Aydın, Zeki, additional, Helvacı, Özant, additional, Güz, Galip, additional, Sifil, Aykut, additional, Aydar, Halil, additional, Şahin, Garip, additional, Seziş Demirci, Meltem, additional, Atay, Gökhan, additional, Tuğlular, Serhan, additional, Cebeci, Egemen, additional, Arıkan, İzzet Hakkı, additional, Artunç, Ferruh, additional, Gürsu, Meltem, additional, Öztürk, Savaş, additional, Bicik Bahçebaşı, Zerrin, additional, Yıldız, Abdülmecit, additional, Dirim, Ahmet Burak, additional, Çalışkan, Yaşar, additional, Sayarlıoğlu, Hayriye, additional, Algül Durak, Beyza, additional, Tutal, Emre, additional, Dilek, Kamil, additional, Eren, Necmi, additional, Bakırdöğen, Serkan, additional, Güllülü, Mustafa, additional, Turgut, Didem, additional, Türkmen, Kültigin, additional, Baloğlu, İsmail, additional, Koç, Neriman Sıla, additional, Kaynar, R. Kübra, additional, Torun, Dilek, additional, Paydaş, Saime, additional, Turgut, Faruk Hilmi, additional, Türkmen, Ercan, additional, Arık, Nurol, additional, Ulusoy, Şükrü, additional, Özkan, Gülsüm, additional, Akoğlu, Hadim, additional, Hacıoğlu, Ayşa, additional, Karaca, Züleyha, additional, Uçar, Ali Rıza, additional, Yazıcı, Halil, additional, Öneç, Kürşad, additional, Boztepe Derici, Ülve, additional, Oto, Özgür Akın, additional, İnci, Ayça, additional, Ayerden Ebinç, Fatma, additional, Coşkun Yavuz, Yasemin, additional, Pembegül, İrem, additional, Eroğlu, Eray, additional, Çetinkaya, Ramazan, additional, Seyahi, Nurhan, additional, Özcan, Şeyda Gül, additional, Kadiroğlu, Ali Kemal, additional, Gürel, Ali, additional, Doğukan, Ayhan, additional, Akdam, Hakan, additional, Akar, Harun, additional, Batuman, Vecihi, additional, Güçlü, Aydın, additional, Sağlam, Funda, additional, Tezcan, Neslihan, additional, Mutluay, Rüya, additional, Sarı, Funda, additional, Dursun, Belda, additional, Gün, Yelda, additional, Yeniçerioğlu, Yavuz, additional, İkizler, T. Alp, additional, Sever, Mehmet Şükrü, additional, Şahutoğlu, Tuncay, additional, Kara, Ekrem, additional, Usalan, Özlem, additional, Özdemir, Orhan, additional, Gül, Cuma Bülent, additional, Azak, Alper, additional, Kazan, Sinan, additional, Hüddam, Bülent, additional, Tatar, Erhan, additional, Çopur, Sidar, additional, Kanbay, Mehmet, additional, Hür, Ender, additional, Toraman, Aysun, additional, Süleymanlar, Gültekin, additional, Bayrakçı, Nergiz, additional, Şaşak Kuzgun, Gülşah, additional, Odabaş, Ali Rıza, additional, Ulusal Okyay, Gülay, additional, Arınsoy, Turgay, additional, Akkaş, Erhan, additional, Sezer, Siren, additional, Duranay, Murat, additional, Büberci, Refika, additional, Turgut, Aslı, additional, Taşkapan, Hülya, additional, Utaş, Serap, additional, Yıldırım, Tolga, additional, Müge Değer, Serpil, additional, Demirtaş, Gülay, additional, Oymak, Oktay, additional, Yenicesu, Müjdat, additional, Eren Sadioğlu, Rezzan, additional, Duman, Neval, additional, Tonbul, H. Zeki, additional, Ok, Ercan, additional, Çağlar, Kayser, additional, Ersoy, F. Fevzi, additional, Dinçer, Tamer, additional, Ataman, Rezzan, additional, Aşıcıoğlu, Ebru, additional, Özener, Çetin, additional, Çamsarı, Taner, additional, Oktan, Mehmet Ası, additional, Kazancıoğlu, Rümeyza, additional, Yılmaz, Mehmet Emin, additional, Yılmaz, Zülfükar, additional, Türkmen, Aydın, additional, Demir, Erol, additional, Özkök, Abdullah, additional, Yıldız, Alaattin, additional, Koçak, Hüseyin, additional, Yılmaz, Vural Taner, additional, Bozacı, Ali Cansu, additional, Aki, Fazıl Tuncay, additional, Şen, Sait, additional, Töz, Hüseyin, additional, Göral, Simin, additional, Yılmaz, Rahmi, additional, Çakır, Ülkem, additional, Koç, Mehmet, additional, Tuğcu, Murat, additional, Gök Oğuz, Ebru, additional, Alagöz, Selma, additional, Trabulus, Sinan, additional, Afşar, Barış, additional, Olmaz, Refik, additional, Altıparmak, Mehmet Rıza, additional, Alışır Ecder, Sabahat, additional, Kıykım, Ahmet, additional, Bardak, Simge, additional, and Hasbal, Nuri Barış, additional
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
12. Could the appropriate anti-diabetic therapy be mixed insulin in dialysis patients?
- Author
-
Demircan, Vehbi, primary, Yıldırım, Yaşar, additional, Aydın, Emre, additional, Kara, Ali Veysel, additional, Aydın, Fatma Yılmaz, additional, Yılmaz, Zülfükar, additional, Kadiroğlu, Ali Kemal, additional, Tuzcu, Alpaslan Kemal, additional, and Pekkolay, Zafer, additional
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
13. Evaluation of Inflammatory and Hematological Parameters in Patients Diagnosed with COVID-19
- Author
-
Mermutluoğlu, Çiğdem, primary, Dursun, Recep, additional, Aktar, Fesih, additional, Dayan, Saim, additional, Çelen, Mustafa Kemal, additional, Kadiroğlu, Ali Kemal, additional, İnci, Erdal, additional, Karagöz, Rengin, additional, and Tekin, Recep, additional
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
14. Relationship Between Epicardial Adipose Tissue and Body Composition as Determined by Multi-Frequency Bioelectrical Impedance Analysis in Patients with Stage 5 Chronic Kidney Disease
- Author
-
Yilmaz, Zülfükar, primary, İnce, Hasan, additional, Aydin, Emre, additional, Yildirim, Yasar, additional, Yilmaz Aydin, Fatma, additional, Yüksel, Enver, additional, Karabulut, Aziz, additional, Dursun, Lezgin, additional, Kadiroğlu, Ali Kemal, additional, and Yilmaz, Mehmet Emin, additional
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
15. Evaluation of the effect of intraperitoneal etanercept administration on oxidative stress and inflammation indicators in the kidney and blood of experimental sepsis-induced rats
- Author
-
Aydın, Emre, primary, Yıldırım, Yaşar, additional, Aydın, Fatma Yılmaz, additional, Bahadır, Mehmet Veysi, additional, Kaplan, İbrahim, additional, Kadiroğlu, Berfin, additional, Ketani, Muzaffer Aydın, additional, Yılmaz, Zülfükar, additional, Kadiroğlu, Ali Kemal, additional, and Yılmaz, Mehmet Emin, additional
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
16. The Relationship Between Nt-ProBNP and Volume Overload in Diabetic Nephropathy Progression
- Author
-
Yıldırım, Yaşar, Yılmaz, Zülfükar, Güneş, Müslüm, Kara, Ali Veysel, Kadiroğlu, Ali Kemal, and Yılmaz, Mehmet Emin
- Subjects
lcsh:R5-920 ,NT-proBNP,chronic kidney disease,hypertension,left ventricular hypertrophy ,hypertension ,NT-proBNP ,lcsh:R ,lcsh:Medicine ,cardiovascular diseases ,urologic and male genital diseases ,lcsh:Medicine (General) ,hormones, hormone substitutes, and hormone antagonists ,female genital diseases and pregnancy complications ,chronic kidney disease ,left ventricular hypertrophy - Abstract
Objectives: The early diagnosis of volume overload in chronic kidney disease (CKD) is very important. N-terminal probrain natriuretic peptide (NT-proBNP) is a valuable biomarker for this purpose. Our study aimed to detect the relationship between NT-proBNP and left ventricular hypertrophy (LVH), hypertension (HT), GFR, and proteinuria among diabetic patients with stage 3-4 CKD. Methods: 160 diabetic patients with stage 3-4 CKD [80 patients in stage 3 CKD (group 1) and 80 patients in stage 4 CKD (group 2)] were enrolled. NT-proBNP levels were evaluated in serum, and proteinuria was determined from 24-hour collected urine. Left ventricular hypertrophy was evaluated by M-mode echocardiography. NT-proBNP levels were compared according to their left ventricular hypertrophy, hypertension, and proteinuria levels. Results: NT-proBNP levels was significantly higher, and GFR was lower in group 2 compared to group1 (p < 0.05). NTproBNP was higher in patients with LVH (+) HT (+) and proteinuria ≥ 1gr/d than patients with LVH (-), HT (-), and proteinuria < 1g/d (p < 0.05). We found a significant correlation between NT-proBNP levels and left ventricular posterior wall thickness, diastole (LVPWTd), proteinuria, SBP, and DBP. Proteinuria was the major contributor to increased NTproBNP levels among the independent variables. Conclusion: We detected that NT-proBNP levels are increased during the progression of CKD, and proteinuria is the major cause of increased NT-proBNP levels among the independent variables.
- Published
- 2016
17. Nonsteroid antienflamatuar ilaçlar ve böbrek
- Author
-
Yıldırım, Yaşar, Yılmaz, Zülfükar, Kara, A. Veysel, Kadiroğlu, Ali Kemal, Yılmaz, Mehmet Emin, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, İç Hastalıklar Ana Bilim Dalı, Yıldırım, Yaşar, Yılmaz, Zülfükar, Kara, A. Veysel, Kadiroğlu, Ali Kemal, and Yılmaz, M. Emin
- Subjects
Hipertansiyon ,Analjezik nefropatisi ,Hypertension ,Analgesic nephropathy ,Non-steroid anti-inflamatuar ilaçlar ,Non-steroidal anti-inflammatory drugs - Abstract
Non-steroid antiinflamatuar ilaçlar sıklıkla kronik ve akut ağrı ve inflamasyonda analjezik ve anti-inflamatuar ilaç olarak kullanılırlar. Glomerüler kapillerler, vaza rekta ve tübüler fonksiyonlar üzerine etkili olan hiponatremi, ödem ve hipertansiyon gibi önemli komplikasyonlara yol açabilirler. İleri yaş, dehidratasyon, kusma, diüretikler, ACE/ARB tedavisi, kalp yetmezliği, nefrotik sendrom, siroz ve kronik böbrek hastalığı gibi durumlarda NSAİ kullanımı akut böbrek hasarı açısından bir risk faktörüdür. Akut interstisyel nefrit ilaç dozuna bağımlı değildir ve immünolojik inflamatuar reaksiyon ve kreatinin klirensinde azalma ile karakterizedir. Klasik bulguların yanında, glomerüller etkilenebilir ve minimal değişiklik hastalığı veya membranöz glomerülonefrit gelişebilir. Analjezik nefropatisi interstisyel nefrit ve papiller nekrozla karakterizedir. NSAİ'ların metabolitleri böbrekte oksijen basıncının en düşük olduğu renal medullada birikir ve vazokonstriksiyona yol açarak renal parenkimal perfüzyonu bozarlar. Zaman içerisinde fark edilmeden papiller nekroz, glomerüler skleroz, interstisyel fibrozis ve kortikal atrofi gelişebilir. Non-steroidal anti-inflammatory drugs (NSAIDs) are often used in the treatment of chronic and acute pain and inflammation as an analgesic and anti-inflammatory agent. They inhibit the synthesis of prostaglandins which have influence on glomerular capillaries, vasa recta and tubular functions. They lead to significant complications such as hyperkalemia, hyponatremia, edema and hypertension. Usage of NSAIDs is a risk factor for acute kidney injury in some conditions such as advanced age, dehydration, vomiting, diuretics, ACE/ARB therapy, heart failure, nephrotic syndrome, cirrhosis and chronic kidney disease. Acute interstitial nephritis is not dependent on the drug dose and it is characterized by immunological inflammatory reaction and a decrease in creatinine clearance. Besides the classical findings, glomerules can be involved and minimal change disease or membranous glomerulonephritis can develop. Analgesic nephropathy is characterized by interstitial nephritis and papillary necrosis. Metabolites of NSAIDs are accumulated in renal medulla which has lowest oxygen pressure in kidney and they disrupt the renal parencymal perfusion by vasoconstriction. Respectively, papillar necrosis, glomerular sclerosis, interstitial fibrosis and cortical atrophy can develop insidiously.
- Published
- 2016
18. The protective effects of paricalcitol on renal ischemia reperfusion induced lung injury
- Author
-
Yilmaz, Süreyya, primary, Yilmaz, Zülfükar, additional, Kadiroğlu, Ali Kemal, additional, Bahadır, Veysi, additional, Kaplan, İbrahim, additional, Ketani, Aydin, additional, Yilmaz, Engin Deniz, additional, Yilmaz, Kamil, additional, and Yilmaz, Mehmet Emin, additional
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
19. Evaluation of the effect of red cell distribution width on the development of acute renal failure in patients with sepsis
- Author
-
Kara, Ali Veysel, primary, Tanrikulu, Sema, additional, Aydın, Emre, additional, Aydın, Fatma, additional, Yıldırım, Yaşar, additional, Yılmaz, Zülfükar, additional, Kadiroğlu, Ali Kemal, additional, and Yılmaz, Mehmet Emin, additional
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
20. Acute kidney injury followed by seizure induced rhabdomyolysis
- Author
-
KARA, Ali Veysel, YILDIRIM, Yaşar, YILMAZ, Zülfükar, KADİROĞLU, Ali Kemal, and YILMAZ, Mehmet Emin
- Abstract
Rhabdomyolysis is a potentially life-threating syndrome which is caused by muscle injury and characterized by the leakage of muscle cell contents, including electrolytes, myoglobin and other sarcoplasmic proteins into circulation. Rhandomyolysis may develop from a variety of causes such as trauma, muscle disease, drugs and toxins etc. Acut kidney injury is the most frequent lethal complication of rhabdomyolysis. Seizures especially generalized tonic-clonic type can rarely cause rhabdomyolysis by the muscle forces generated during seizure episode. In this case, we represent a rarely seen case of acute renal failure due to rhabdomyolsis after seizure episodes with full recovery
- Published
- 2015
21. Comparison of the treatment efficacy of continuous renal replacement therapy and intermittent hemodialysis in patients with acute kidney injury admitted to the intensive care unit
- Author
-
Fatma, Yılmaz Aydın, Emre, Aydın, Ali Kemal, Kadiroglu, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, İç Hastalıklar Ana Bilim Dalı, Aydın, Fatma Yılmaz, Aydın, Emre, and Kadiroğlu, Ali Kemal
- Subjects
General Engineering ,Renal replacement therapy (rrt) ,Intensive care unit ,Mortality ,Continuous renal replacement therapy (crrt) ,Intermittent hemodialysis ,Acute kidney injury - Abstract
WOS:000758928100011 PMID: 35242474 Abstract Introduction and aim Acute kidney injury (AKI) is part of the multiple organ dysfunction syndrome in critically ill patients and is a common condition in intensive care units (ICUs). Renal replacement therapy (RRT) is the cornerstone of treatment for AKI in critically ill patients. This patient population has a high mortality rate despite RRT. There are two methods of RRT for patients in ICUs: intermittent hemodialysis (IHD) and continuous renal replacement therapy (CRRT). Both CRRT and IHD similarly provide adequate metabolic control. We aimed to compare these two RRT modalities in terms of ICU stay, mortality, and laboratory recovery in these patients with high mortality. Materials and methods A total of 120 patients with AKI who needed RRT in the ICU were included in the study (CRRT, n:40; IHD, n:80). Acute Physiology and Chronic Health Evaluation (APACHE) II, Sepsis-related Organ Failure Assessment (SOFA), and Simplified Acute Physiology Score (SAPS)-II scores at the time of admission to the ICU were calculated. Mean arterial pressure, urea, creatinine, sodium, potassium, calcium, pH, lactate, and bicarbonate levels were measured before and after dialysis. Patients were classified as living and deceased. Factors affecting the length of stay in the intensive care unit and 30-day mortality were evaluated. The variability in laboratory parameters between groups before and after dialysis was examined. The groups were compared with these parameters. Results Sixty-one point seven percent (61.7%, n:74) of the patients were female. The mean age was 62.90 +/- 13.64 years. At the time of admission to the ICU, the patients' SAPS II score was 45.05 +/- 12.76, APACHE II score was 22.05 +/- 6.32, and SOFA score was 8.26 +/- 2.48. 66.7% (n:80) of the patients included in the study died, and the length of stay of these patients in the ICU was 12.85 +/- 10.23 days. When the groups were compared, SAPS II, APACHE II scores, and SOFA scores were significantly higher in the CRRT group than in the IHD group (p:0.038, p:0.015, p:0.027, respectively). Although the length of stay in the ICU was shorter in the CRRT group, it was not statistically significant (p:0.075). There was no statistically significant difference between the groups in terms of mortality (p: 0.891). SAPS-II, APACHE II, and SOFA score affected 30-day mortality while age, gender, and RRT modalities were not associated with mortality. The improvement in laboratory parameters between the pre and post-RRT groups was statistically more significant in the IHD group (p
- Published
- 2022
22. Yoğun bakım ünitesinde solunum yemezliği tanısı takip edilen hastalarda inflamasyon bazlı prognostik skorların mortalite üzerine etkilerinin değerlendirilmesi
- Author
-
Topcu, Şengül, Kadiroğlu, Ali Kemal, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, and Topcu, Şengül
- Subjects
Solunum yetmezliği ,Platelet/lenfosit oranı ,PLR ,Mortality ,Respiratory failure ,Yoğun bakım ,Nötrofil/lenfosit oranı ,Mortalite ,NLR - Abstract
Giriş ve Amaç: Yoğun bakım ünitesinde yatan hastalarda prognozu belirlemek oldukça önemlidir. Bu hasta popülasyonunda morbidite ve mortalitenin önemli bir sebebi olan Solunum Yetmezliği sık görülen klinik bir tablodur. Bu hastalarda inflamasyon bazlı prognostik skorlama yöntemleri olan modifiye Glaskow prognostik skor, platelet lenfosit oranı, nötrofil lenfosit oranı ve prognostik index(PI) kullanılarak prognoz belirlenmeye çalışılmaktadır. Bizde çalışmamızda inflamasyon bazlı prognostik skorlama yöntemlerini kullanarak yoğun bakıma yatırılan ve solunum yetmezliği mevcut olan hastalarda prognozu belirlemeyi ve bu parametrelerin mortalite ve hastanede yatış süresi üzerindeki etkilerini değerlendirmeyi amaçladık. Materyal ve metod: Bu çalışmaya 2010- 2015 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Dahiliye Yoğun Bakım Ünitesi ile Solunumsal Yoğun Bakım Ünitesine yatırılan 511 solunum yetmezliği tanılı hasta dahil edildi. Çalışma retrospektif olarak dizayn edildi. Hastaların demografik özellikleri, etyolojileri, komorbid durumları ve laboratuar bulguları dosyalarından alındı. Yoğun bakımda kalış süresi ve sonuçları kaydedildi. Hastaların nötrofil/lenfosit oranı(NLO), platelet/lenfosit oranı (PLO), bakıldı. Hastalar ölenler (grup 1) ve yaşayanlar (grup 2) olmak üzere sınıflandırıldı. Gruplar arasında çalışılan parametreler karşılaştırıldı. Bulgular: Grup 1:(n:412) (ölenler) ve grup 2: (n:99) (yaşayanlar) hastadan oluşmaktaydı. Grup 1’de WBC, nötrofil, CRP, plt/lnf ve neu/lnf değerleri grup 2 ile kıyaslandığında istatiksel olarak anlamlı yüksek saptandı (p300 olan hasta gruplarında ölüm oranlarının daha yüksek olduğu görüldü. Ayrıca NLO≥5 ve PI grup 2’de yer alan (CRP>1 ve WBC≤11.000 veya CRP>1 ve WBC>11.000) hasta gruplarında diğer gruplara göre hastanede yatış süresinin daha uzun olduğu, genel surveyin daha kötü olduğu bulundu. Sonuç: Artmış NLO ve PLO değerleri solunum yetmezliği tanısı ile yoğun bakım ünitesinde takip edilen hastalarda artmış mortalite oranı ile birliktedir. Ayrıca NLO≥5 ve PI grup 2 hastalarda hastanede kalış süresi daha uzundur. Anahtar sözcükler: Mortalite, nötrofil/lenfosit oranı, platelet/lenfosit oranı, yoğun bakım, solunum yetmezliği Aim: Determination of prognosis is very important for the patients who admitted to intensive care unit. Respiratory failure which is an important cause of morbidity and mortality is common this patient population.inflammation based prognostic scoring systems such as glasgow prognostic score, platelet-to-lymphocyte ratio, neutrophil-to-lymphocyte ratio and porgnostic index(PI) are used to determine prognosis in these patients. In this study; we aimed to determine the prognosis of the patients who were admitted to intensive care unit and had respiratory failure by using these inflammation based prognostic scoring systems and evaluate the impact of these parameters on mortality and length of hospital stay. Materials and methods: 511 patients with respiratory failure who was admitted to Dicle Universtiy Research Hospital Internal Intensive Care Unit and Respiratory Intensive Care Unit between 2010 and 2015 years were enrolled to this study. the study was designed retrospectively. the demographic characteristics, etiologies, comorbid diseases and laboratory findings of patients were taken from patient files. the length of stay in intensive care unit and results were recorded. Neutrophil-to-lymphocyte ratio (NLR), platelet-to-lymphocyte ratio (PLR) were calculated. patients were divided into two groups as patients who died (group 1) and patients who living (group 2). we compared the prognostic parameters between two groups. Results: There were 412 patients in group 1 and 99 patients in group 2. in group 1, WBC,neutrophil, CRP, PLR and NLR values were statistically significantly higher compared with group 2 ( p300. we found that patients with NLR≥5 and patients who classified as PI group 2 had longer length of stay and worsened overall surival. Conclusion: In this study; patients with higher NLR and PLR who were followed at intensive care unit with the diagnosis of respiratory failure had higher mortality rate. Also we found that patients with NLR≥5 and patients who classified as PI group 2 had longer length of stay . Key words: Mortality, NLR, PLR, respiratory failure
- Published
- 2016
23. Comparison of the inflammation-based prognostic score with patients in intensive care and have respiratory failure
- Author
-
Topcu, Şengül, Kadiroğlu, Ali Kemal, and İç Hastalıkları Anabilim Dalı
- Subjects
Inflammation ,Nefroloji ,Intensive care units ,Blood platelets ,Nephrology ,Neutrophils ,Intensive care ,Respiration ,Lymphocytes ,Mortality ,Respiratory insufficiency - Abstract
ÖZETGiriş ve Amaç: Yoğun bakım ünitesinde yatan hastalarda prognozu belirlemek oldukça önemlidir. Bu hasta popülasyonunda morbidite ve mortalitenin önemli bir sebebi olan Solunum Yetmezliği sık görülen klinik bir tablodur. Bu hastalarda inflamasyon bazlı prognostik skorlama yöntemleri olan modifiye Glaskow prognostik skor, platelet lenfosit oranı, nötrofil lenfosit oranı ve prognostik index(PI) kullanılarak prognoz belirlenmeye çalışılmaktadır. Bizde çalışmamızda inflamasyon bazlı prognostik skorlama yöntemlerini kullanarak yoğun bakıma yatırılan ve solunum yetmezliği mevcut olan hastalarda prognozu belirlemeyi ve bu parametrelerin mortalite ve hastanede yatış süresi üzerindeki etkilerini değerlendirmeyi amaçladık.Materyal ve metod: Bu çalışmaya 2010- 2015 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Dahiliye Yoğun Bakım Ünitesi ile Solunumsal Yoğun Bakım Ünitesine yatırılan 511 solunum yetmezliği tanılı hasta dahil edildi. Çalışma retrospektif olarak dizayn edildi. Hastaların demografik özellikleri, etyolojileri, komorbid durumları ve laboratuar bulguları dosyalarından alındı. Yoğun bakımda kalış süresi ve sonuçları kaydedildi. Hastaların nötrofil/lenfosit oranı(NLO), platelet/lenfosit oranı (PLO), bakıldı. Hastalar ölenler (grup 1) ve yaşayanlar (grup 2) olmak üzere sınıflandırıldı. Gruplar arasında çalışılan parametreler karşılaştırıldı. Bulgular: Grup 1:(n:412) (ölenler) ve grup 2: (n:99) (yaşayanlar) hastadan oluşmaktaydı. Grup 1'de WBC, nötrofil, CRP, plt/lnf ve neu/lnf değerleri grup 2 ile kıyaslandığında istatiksel olarak anlamlı yüksek saptandı (p300 olan hasta gruplarında ölüm oranlarının daha yüksek olduğu görüldü. Ayrıca NLO≥5 ve PI grup 2'de yer alan (CRP>1 ve WBC≤11.000 veya CRP>1 ve WBC>11.000) hasta gruplarında diğer gruplara göre hastanede yatış süresinin daha uzun olduğu, genel surveyin daha kötü olduğu bulundu.Sonuç: Artmış NLO ve PLO değerleri solunum yetmezliği tanısı ile yoğun bakım ünitesinde takip edilen hastalarda artmış mortalite oranı ile birliktedir. Ayrıca NLO≥5 ve PI grup 2 hastalarda hastanede kalış süresi daha uzundur.Anahtar sözcükler: Mortalite, nötrofil/lenfosit oranı, platelet/lenfosit oranı, yoğun bakım, solunum yetmezliği ABSTRACTAim: Determination of prognosis is very important for the patients who admitted to intensive care unit. Respiratory failure which is an important cause of morbidity and mortality is common this patient population.inflammation based prognostic scoring systems such as glasgow prognostic score, platelet-to-lymphocyte ratio, neutrophil-to-lymphocyte ratio and porgnostic index(PI) are used to determine prognosis in these patients. In this study; we aimed to determine the prognosis of the patients who were admitted to intensive care unit and had respiratory failure by using these inflammation based prognostic scoring systems and evaluate the impact of these parameters on mortality and length of hospital stay.Materials and methods: 511 patients with respiratory failure who was admitted to Dicle Universtiy Research Hospital Internal Intensive Care Unit and Respiratory Intensive Care Unit between 2010 and 2015 years were enrolled to this study. the study was designed retrospectively. the demographic characteristics, etiologies, comorbid diseases and laboratory findings of patients were taken from patient files. the length of stay in intensive care unit and results were recorded. Neutrophil-to-lymphocyte ratio (NLR), platelet-to-lymphocyte ratio (PLR) were calculated. patients were divided into two groups as patients who died (group 1) and patients who living (group 2). we compared the prognostic parameters between two groups.Results: There were 412 patients in group 1 and 99 patients in group 2. in group 1, WBC,neutrophil, CRP, PLR and NLR values were statistically significantly higher compared with group 2 ( p300. we found that patients with NLR≥5 and patients who classified as PI group 2 had longer length of stay and worsened overall surival.Conclusion: In this study; patients with higher NLR and PLR who were followed at intensive care unit with the diagnosis of respiratory failure had higher mortality rate. Also we found that patients with NLR≥5 and patients who classified as PI group 2 had longer length of stay .Key words: Mortality, NLR, PLR, respiratory failure 49
- Published
- 2016
24. Evaluation of admission hyperglycemia on acute kidney injury in non-diabetic patients with the ICU admi̇ssi̇on of diagnosis of acute stroke
- Author
-
Çelik, Melike Elif, Kadiroğlu, Ali Kemal, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, and Çelik, Melike Elif
- Subjects
Acute kidney injury (AKI) ,Hastane ilişkili hiperglisemi ,İnme ,Nefroloji ,Kidney diseases ,Intensive care units ,Cerebrovascular disorders ,Nephrology ,Hyperglycemia ,Akut böbrek hasarı (ABH) ,Kidney failure-acute ,Böbrek hastalıkları - Abstract
Amaç:Akut böbrek hasarı (ABH) yoğun bakımdaki hasta populasyonunda %5-%30 oranında görülmekte ve yoğun bakımda ABH gelişen olgularda mortalite %40-90'a ulaşmaktadır. Yoğun bakımda ABH gelişmi mortaliteyi ciddi biçimde arttıran, yoğun bakımda kalış süresini uzatan, diyaliz ve diğer pahalı tedavi yöntemlerini gerekli kılarak maliyeti artıran önemli bir problemdir.Yoğun bakımda sıklıkla karşılaşılan bir faktör olan hipergliseminin diyabetik olmayan hastalarda da çeşitli kritik durumlarda mortalite ve morbiditeyi arttırdığı yapılan çalışmalarla vurgulanmış ancak, hipergliseminin ABH gelişimi üzerine etkisini inceleyen çalışmalar sınırlı sayıdadır. Bu çalışmamızda yaşamı tehtid eden kritik durumlardan biri olan akut inme ile yoğun bakıma kabul edilen diyabetik olmayan hastalarda başvuru anındaki hipergliseminin ciddi bir organ yetmezliği olan ABH insidansını arttırıp arttırmadığını değerlendirdik. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya 2010- 2014 yılları arasında Dicle Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Dahiliye Yoğun Bakım Ünitesi ya da Nöroloji Yoğun Bakım Ünitesine iskemik/ hemorajik inme ayırımı yapılmaksızın akut inme tanısıyla kabul edilen, diyabetes mellitus ve kronik böbrek hastalığı olmayan 520 hasta dahil edildi. Hastaların demografik özellikleri, komorbid hastalıkları, yoğun bakımda kalış süresi,klinik sonuçları, akut dönemde çalışılan CRP değeri, hastaneye başvuru anında çalışılan kan örneklerinden serum glukoz değeri ve kreatinin değeri kaydedildi. ABH gelişimini takip etmek için yatış süresince günlük çalışılan kreatinin değerleri incelendi. ABH tanısı KDIGO kriterleri doğrultusunda koyuldu. Başvuru anındaki hiperglisemi serum glukoz değerinin ≥126 mg/dl olmasına göre belirlendi. Hastalar Hiperglisemi ve ABH gelişimine göre 4 gruba ayrıldı. Veriler regresyon analizi ve ROC analizi ile istatistiksel olarak incelendi. Bulgular: Hastaların 249'u (%47.9) erkek 271'i (%52.1) kadındı. Çalışma populasyonunda yaş ortalaması 68.6 ± 17.0 yıldı. ABH gelişen grupta başvuru anındaki ortalama serum glukozu 156 mg/dl ± 55.1 iken ABH gelişmeyen grupta 132 mg/dl ± 46,1 olup başvuru anındaki serum glukoz düzeyi ABH gelişen grupta istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulundu (p
- Published
- 2016
25. Deneysel peritonit oluşturulmuş ratlarda intraperitoneal etanercept uygulamasının oksidatif stres göstergeleri üzerine etkisinin değerlendirilmesi
- Author
-
Arslan Cellat, Esma Gülsun, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, TR155886, Arslan Cellat, Esma Gülsun, Kadiroğlu, Ali Kemal, and İç Hastalıkları Anabilim Dalı
- Subjects
Nefroloji ,Nephrology ,Oxidative stress ,Oksidatif Stress ,Peritoneum ,Peritonitis ,Peritoneal diseases ,Deneysel peritonit ,Experimental peritonitis ,Etanercept - Abstract
Giriş: Peritonit, visseral ve/veya parietal peritonu içine alan bir inflamasyondur. Peritonit uygun tedavi edilmezse sistemik inflamatuar yanıta ve sepsise neden olabilmektedir. Sepsis morbiditesi ve mortalitesi yüksek olan ciddi bir tablodur. TNF-α, IL-1 gibi proinflamatuar sitokinlerin üretimi ile karakterize sepsiste, sitokinler doku hasarını sınırlamak için lokal koagulasyonu aktive edici yararlı inflamatuar yanıtı tetiklemektedirler. Ancak proinflamatuar sitokinlerin aşırı üretimi, immün yanıtın normal düzenini bozmakta ve patolojik inflamatuar bozukluk oluşturmaktadır. Genellikle sepsisteki aşırı sitokin üretiminin kapiller kaçak, doku hasarı ve multiorgan yetmezliği ile sonuçlanmakta olduğu bilinmektedir. Etanercept, TNF-α’nın kompetitif inhibitörü olarak hücre yüzeyi reseptörlerine bağlanmasını engelleyen ve biyolojik aktivitesini önleyen bir ajandır. Oksidatif stres, herhangi bir nedenle oksidan üretiminde artış ve antioksidan savunma mekanizmasında yetersizlik nedeniyle aradaki dengenin bozulması sonucunda oluşan doku hasarını gösteren bir parametredir. Amaç: Deneysel Peritonit oluşturduğumuz ratlarda intraperitoneal etanercept uygulamasının oksidatif stres göstergeleri üzerine olan etkisini değerlendirerek doku hasarlanması üzerindeki etkisini görmek ve gelecekte peritonit tedavisinde etanerceptin kullanılabilirliğini araştırmaktır. Materyal Metod: Çalışmamızda toplam 28 adet erişkin dişi 200 – 250 gram ağırlığında olan Wistar Albino cinsi rattan oluşan 7 şerli 4 grup oluşturuldu. Deney Grupları: Kontrol grubu( Herhangi bir madde enjeksiyonu yapılmadı), Peritonit grubu (İntraperitoneal E.Coli süspansiyonu 1,5 ml (107 CFU/ml) enjeksiyonu yapıldı), Peritonit + Sefazolin Sodyum grubu (E.Coli enjeksiyonundan 1 saat sonra 50 mg/kg dozunda intraperitoneal sefazolin sodyum verildi), Peritonit + Sefazolin Sodyum + Etanercept grubu (E.Coli enjeksiyonundan 1 saat sonra 50 mg/kg dozunda intraperitoneal sefazolin sodyum verildi.1 ve 4 saat sonra intraperitoneal etanercept uygulandı). Etanercept uygulandıktan 24 saat sonra deney sonlandırıldı. Tüm gruplardaki ratlardan histopatolojik ve biyokimyasal inceleme için periton dokusu ve kan örnekleri alındı. Oksidatif stres parametreleri olarak kanda ve dokuda: PON, MDA, NO, TAK, TOS ve TNF-α çalışıldı. Bulgular: Peritonit grubunda kontrol grubuna göre serum ve doku oksidatif parametreler artmış, antioksidatif parametreler azalmıştı. Peritonit olan ratlara Sefazol verildikten sonra oksidatif parametrelerde azalma, antioksidatif parametrelerde artış gözlendi. Ratların Sefazol tedavisinden fayda gördüğü gözlendi. Sefazol + Etanercept verilen grupta sonuçlar sadece sefazol verilen gruba göre daha olumluydu, oksidatif parametreler sefazol grubuna göre daha fazla azaldı, antioksidan parametrelerde daha fazla artış gösterildi. Histopatolojik olarak; kontrol grubuna ait kesitlerin inclenmesinde periton epiteli ve lamina propriada herhangi bir değişikliğe rastlanmadı. Periton grubunda epitelde dökülme, lamina propriada yaygın nötrofil infiltrasyonu, ödem ve kapiler damarlarda konjesyon izlendi. Sefazol grubunda periton grubuna oranla lezyonların azaldığı gözlendi. Sefazol + Etanercept grubunda epiteldeki deskuamasyonun ortadan kalkması, nötrofil infiltrasyonun oldukça azalması, lamina propriada ödemin şiddetinin azalması dikkat çekiciydi. Sonuç: Yaptığımız araştırma sonucunda, peritonit tedavisinde antibiyotik tedavisine ek olarak verilen Etanercept’in, sadece antibiyotik ile tedavi edilen gruptan daha olumlu sonuçlar verdiğini gördük. Bu sonuç doğrultusunda Etanercept’in inflamasyonu baskılayarak, sepsise gidişi azaltacağını düşünmekteyiz. Ancak peritonit tedavisinde kullanılabilirliği için daha kapsamlı hayvan deneylerine ve insan çalışmalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Anahtar Kelimeler: Deneysel peritonit, Etanercept, Oksidatif Stress Introduction: Peritonitis is an inflammation which involves visceral and/or parietal peritoneum. Without a proper treatment, peritonitis may cause a systemic inflammatory response and sepsis. Sepsis is a serious situation which has high morbidity and mortality. Cytokines trigger benefical inflammatory response to activate local coagulation to limit tissue damage in sepsis which characterized by production of proinflammatory cytokines such as TNF-α, IL – 1. However excessive production of proinflammatory cytokines break the layout of the normal immune response and constitutes inflammatory disorder of the immune response. Generally, excessive production of cytokines in sepsis results capillary leak, tissue damage and multiorgan failure is well known. Etanercept is an agent which blocks the TNF-α’s binding to its cellular surface receptors as a competitive inhibitor and inhibits its biological activity. Oxidative stress is a parameter indicating tissue damage as a result of deterioration of the balance between antioxidant defense and oxidant production for any reason. Aim: to evaluate effects of etanercept administration on oxidative stress parameters in rats with induced peritonitis and to see effects on tissue injury and to investigate availability of etanercept in peritonitis in future. Matherials and Methods: In the study 28 adult female Wistar Albino rats which weights 200 - 250 grams were divided into 4 groups consisting 7 rats in each group. Experiment Groups: Control Group (Any injection of a substance was made), Peritonitis group (1,5 ml suspension of E.Coli (107 CFU/ml) was injected intraperitoneal in order to create experimental peritonitis), peritonitis + cefazolin sodium group (1 hour after injection of E.Coli for experimental peritonitis, 50mg/kg dose of cefazolin sodium was injected intraperitoneally), Peritonitis + cefazolin sodium + etanercept group (1 hour after injection of E.Coli for experimental peritonitis, 50mg/kg dose of cefazolin sodium was injected intraperitoneally. 8mg/kg/dose etanercept was injected intraperitoneal to rats with experimental peritonitis after 1 hour and 4 hours after injection of E.Coli for experimental peritonitis). 24 hours after etanercept injection experiement was ended. Peritoneal tissue samples and blood samples were taken from all groups of rats for histopathological and biochemical examinations. As oxidative stress parameters in blood and tissues: paraoxonase (PON), malondialdehyde (MDA), nitric oxide (NO), total antioxidant capacity (TAC), total oxidant stress (TOS), TNF-α were studied. Results: Peritonitis group compared to the control group, oxidative parameters of serum and tissue were increased, antioxidative parameters were decreased in peritonitis group. after cefazolin injections to rats with peritonitis, reduction in oxidative parameters and increase in antioxidative parameters were observed. sefazolin + etanercept group results were more positive than the group given only cefazolin, oxidative parameters were decreased and antioxidative parameters were increased in cefazolin + etanercept group according to the cefazolin group. Histopathological changes; there was no changes in the study of section of control group peritoneal epithelium and lamina propria. In the section of peritonitis group epithelial shedding, widely neutrophil infiltration in the lamina propria, edema and capillary vascular congestion was viewed. İn the cefazolin group lesions was observed to decrease according to the peritonitis group. İn the cefazolin + etanercept group, dissappearence of epithelial desquamation, decrease of neutrophil infiltration and decrease of the severity of the edema in the lamina propria was remarkable. Conclusion: As a result of our research, we found that etanercept treatment in addition to antibiotic treatment in peritonitis gave more positive results than treatment with antibiotics alone. In accordance with these results, we consider that etanercept reduces the progression to sepsis by supression of inflammation. However more comprehensive animal experiements and human studies are needed for availability of Etanercept in treatment of pertonitis. Keywords: Experimental peritonitis, Etanercept, Oxidative stress
- Published
- 2015
26. Yoğun bakım ünitesine yatırılan onkolojik hastalarda mortalite ile KDIGO evrelemesi ve inflamasyon bazlı prognostik skorların ilişkisinin değerlendirilmesi
- Author
-
Aydin, Emre, Kadiroğlu, Ali Kemal, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, TR166106, Aydın, Emre, and İç Hastalıkları Anabilim Dalı
- Subjects
Erythrocytes ,Medical oncology ,KDIGO evreleri ,Neutrophils ,Cancer patients ,Kanser ,Nötrofil/lenfosit oranı ,Onkoloji ,Mortalite ,Nefroloji ,Oncology ,Red blood cell distribution width ,Nephrology ,Eritrosit dağılım genişliği ,Intensive care ,Neoplasms ,Neutrophil/lymphocyte ratio ,Neoplasm staging ,Lymphocytes ,Mortality ,Kidney failure-acute ,KDIGO stages ,Cancer - Abstract
Giriş ve Amaç: Kanser hastaları yoğun bakım ünitesine(YBÜ)yatış gerektiren hayatı tehdit edici hastalıklar açısından risk altındadırlar. Kanser hastalarının YBÜ’ne yatış endikasyonları kanser ilişkili, tedavi ilişkili veya komorbid hastalıklara bağlı olabilir. Bu hastalarda en sık ölüm nedenlerinin başında akut böbrek hasarı (ABH) ve enfeksiyon gelmektedir. Bu çalışmada amacımız YBÜ’ne yatırılan kanser hastaların da mortalite ile Kidney Disease Improving Global Outcomes (KDIGO) evreleri ve inflamasyon bazlı prognostik skorların ilişkisini değerlendirmektir. Materyal ve metod: Bu çalışmaya 2010- 2014 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi araştırma ve uygulama hastanesi dahili yoğun bakım ünitesi ile tıbbi onkoloji yoğun bakım ünitesine yatırılan 386 onkolojik tanılı hasta dahil edildi. Çalışma retrospektif olarak düzenlendi. Hastaların demografik özellikleri, etyolojileri, komorbid durumları ve laboratuar bulguları dosyalarından alındı. Yoğun bakımda kalış süresi ve sonuçları kaydedildi. hastalar ABH yokluğuna veya varlığına bağlı, KDIGO Evre-1-2-3 olarak, RDW değeri>16,8 veya ≤16,8 olanlar, nötrofil/lenfosit oranı(NLO) ≤5veya>5 olarak, platelet/lenfosit oranı (PLO)1mg/dl, albumin>3.5g/dl ise mgps:1, crp>1mg/dl ve albumin5 1,5 kat ve RDW>16.8 1,4 kat arttırdığı bulundu. mGPS ve TLO ile mortalite arasında istatistiksel anlamlı bir ilişki saptanmadı. Sonuç: Yoğun Bakım Ünitesine yatırılan onkolojik hastalarda KDIGO evreleri, RDW>16,8 ve NLO>5 mortalite için bağımsız risk faktörleridir. Bu özelliklere sahip hastalarda yoğun bakım ünitesinde kalış süresi de daha kısa süreli olmaktadır. Anahtar sözcükler: Kanser, KDIGO evreleri, eritrosit dağılım genişliği, nötrofil/lenfosit oranı, mortalite Intraduction: Cancer patients are at risk of life-threatening disease requiring intensive care unit (ICU) admission. ICU admission indications for cancer patients can be due to disease itself, treatment related complications or comorbid disease. Acute kidney injury (AKI) and infections are the leading causes of mortality in these patients. So, we aim to assess the relationship between mortality in cancer patients and KDIGO (Kidney Disease Improving Global Outcomes) which is the latest classification of AKI and inflammation based prognostic scores. Materials and methods: 386 patients with oncologic malignancies which were hospitalized in Internal Medicine Intensive Care Unit and Medical Oncology Intensive Care Unit of Dicle University Faculty of Medicine Research and Application Hospital between 2010 and 2014 years were included in the study. Demographic characteristics, etiologies, comorbid conditions and laboratory findings of patients were obtained from the patient files. Length of stay in the intensive care unit and outcomes were recorded., Patients were classified according to presence or absence of AKI, KDIGO staging (stage 1, 2, 3), RDW (>16.8 or ≤ 16.8), neutrophil/lymphocyte ratio (NLR) (≤5 or >5), platelet/lymphocyte ratio (PLR) (5 and RDW>16.8 increased mortality 1.5 and 1.4 times respectively. There was no statistically significant relationship between mortality and m GPS and PLR. Conclusion: KDIGO stages, RDW>16.8 and NLR>5 were found independent prognostic factors for oncologic patients hospitalized in intensive care unit. In this patient group; there was also shorter duration of stay in the intensive care unit Keyword: Cancer, KDIGO stages, Red blood cell distribution width, neutrophil/lymphocyte ratio, mortality
- Published
- 2015
27. Sepsisli hastalarda eritrosit dağılım genişliğinin akut böbrek hasarı üzerine etkisinin değerlendirilmesi
- Author
-
Tanrikulu, Sema, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, TR180639, Tanrıkulu, Sema, Kadiroğlu, Ali Kemal, and İç Hastalıkları Anabilim Dalı
- Subjects
Kidney function tests ,Erythrocytes ,Intensive care units ,Erythrocyte count ,Kidney ,Böbrek fonksiyon testleri ,Acute kidney injury ,Mortalite ,Nefroloji ,Akut böbrek hasarı ,Nephrology ,Sepsis ,RDW ,Mortality ,Böbrek - Abstract
Giriş ve Amaç: Yoğun bakım ünitesindeki(YBÜ) hastalarda gelişen akut böbrek hasarı(ABH) morbidite ve mortaliteyi arttırır. Bu nedenle ABH'nın erken tanısı oldukça önemlidir. ABH dahil bir çok akut klinik durumda anemiden bağımsız olarak eritrosit dağılım genişliğinin (RDW) arttığı bildirilmektedir. YBÜ'de, ABH'nın etyolojisindeki en önemli nedenlerinden birinin sepsis olmasından dolayı bu çalışmada amacımız sepsisli hastalarda RDW'nin ABH üzerine etkisini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya 2009-2013 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama hastanesi dahili yoğun bakım ünitelerinde sepsis tanılı 120 hasta dahil edildi. Hastaların demografik özellikleri, etyoloji ve komorbid durumları hasta dosyalarından alındı. Hastaların yoğun bakıma kabul ediliş anındaki veya 48 saat sonraki RDW, Hgb, Hct, MCV, CRP, kreatinin, SOFA Skoru, Ph, HCO3, Laktat, SO2, PaO2, PaCO2, yoğun bakımda kalış süresi ve sonuçları kaydedildi. Hastalar RDW değeri > % 16,8 (grup 1) ve ≤ % 16,8(grup 2) olarak 2 gruba ayrıldı. Sonra, ABH durumuna göre dört alt gruba ayrıldı. Bulgular: 120 hastanın 69'u erkek, 51'i kadındı. Yaş 50,18 ± 14,36 idi. Grup 1'de 66 hasta, grup 2'de ise 54 hasta vardı. Grup 1'de RDW %19,38 ± 2,94 , HGB 11,39 ± 2,05 g/dl, MCV 82,75 ± 7,70 fL, CRP 14,43 ± 10,44, SOFA skoru 5,09 ± 4,39, kreatinin 2,17 ±1,95 idi. Grup 2'de RDW % 15,70 ± 0,75, HGB 12,28 ± 1,91 g/dl, MCV 87,52 ± 5,20 fL, CRP 14,51 ± 11,85, SOFA skoru 3,14 ± 3,95, kreatinin 1,38 ± 1,49 idi. RDW, HGB, MCV, SOFA skoru ve kreatinin açısından istatistiksel anlamlı fark görüldü(p16.8%) and group 2 (RDW ≤16.8%). Then, they were divided into four subgroups acording to presence or absense of AKI. Results: 69 of the 120 patients were male(% 57,5), 51 of them were female(% 42,5). The mean age was 50,18 ± 14,36 years. In group 1; the mean RDW was 19,38 ± 2,94% , HGB was 11,39 ± 2,05 g/dl , MCV was 82,75 ± 7,70 fL , CRP was 14,43 ± 10,44 mg/dl, SOFA score was 5,09 ± 4,39 , creatinine 2,17 ±1,95 mg/dl. In group 2; the mean RDW was 15,70 ± 0,75 %, HGB was 12,28 ± 1,91 g/dl , MCV was 87,52 ± 5,20 fL, CRP was 14,51 ± 11,85 mg/dl , SOFA score was 3,14 ± 3,95 , creatinine was 1,38 ± 1,49 mg/dl. There were statistically significant difference between two groups in terms of RDW, HGB, MCV, SOFA score and creatinine(p
- Published
- 2015
28. The Impact of Vaccination Among Hospitalized Patients with the Diagnosis of COVID-19.
- Author
-
Yıldız Y, Özger HS, Acar A, Seremet-Keskin A, Binay UD, Ünlü G, Bayram H, Asan A, Akça MÖ, Karamanlioğlu D, İnan O, Kaya Ş, Yıldırım Ç, Arslan Y, Kömür S, Saygıdeğer Y, Kandemir FÖ, Yaşar S, Akdemir-Kalkan İ, Tekin-Taş Z, Sakız A, Bayındır Y, Özer AB, Mete AÖ, Erol Ç, Mermutluoğlu Ç, Kadiroğlu AK, Azap A, and Şenol E
- Abstract
Objective: We aimed to investigate the vaccination status and the risk factors for the intensive care unit (ICU) support need of the laboratory-confirmed breakthrough COVID-19 infection inpatients., Materials and Methods: This multi-center point-prevalence study was conducted on inpatients, divided into two groups as 'fully' and 'partially' vaccinated according to COVID-19 vaccination status., Results: Totally 516 patients were included in the study. The median age was 65 (55-77), and 53.5% (n=276) of the patients were male. Hypertension (41.9%, n=216), diabetes mellitus (DM) (31.8%, n=164), and coronary artery disease (CAD) (16.3%, n=84) were the predominant comorbidities. Patients were divided into two groups ICU (n=196) and non-ICU (n=301). Hypertension ( p =0.026), DM ( p =0.048), and congestive heart failure (CHF) ( p =0.005) were significantly higher in ICU patients and the median age was younger among non-ICU patients ( p =0.033). Of patients, 16.9% (n=87) were fully vaccinated, and this group's need for ICU support was statistically significantly lower ( p =0.021)., Conclusion: We conclude that older age, hypertension, DM, CHF, and being partially vaccinated were associated with the need for ICU support. Therefore, all countries should continuously monitor post-vaccination breakthrough COVID-19 infections to determine the national booster vaccine administration approach that will provide vulnerable individuals the highest protection., Competing Interests: The authors declare no conflict of interest., (Copyright © 2024 Infectious Diseases and Clinical Microbiology.)
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.