117 results on '"mālikī"'
Search Results
2. Early Mālikī Manuscripts: A Retrospective.
- Author
-
Brockopp, Jonathan E.
- Abstract
In this review article, I offer an overview of research undertaken thus far on early Mālikī Manuscripts, primarily the collection from Kairouan, Tunisia. Modern attention to this collection dates from the early twentieth century, as the collection itself moved from Kairouan to Tunis and back again. While access to Qurān manuscripts has been highly restricted, select scholars had been allowed to study and make copies of a limited number of legal manuscripts, primarily from the Mālikī school of Islamic law. These limitations had an effect on scholarship, making some forms of codicological and paleographic analysis difficult at best. The last part of the article addresses very recent scholarship and work that remains to be done, including network analysis and other ways of placing these manuscripts within broader social and historical contexts. I close with a reflection on the colonial history of research into these manuscripts and the responsibilities of researchers to reflect on the ethical implications of their activities into the future. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
3. Fıkhü’l-Hadis Bağlamında Namazda Ellerin Bağlanmasıyla İlgili Rivayetlerin Değerlendirilmesi
- Author
-
Murat Mirzaoğlu
- Subjects
ḥadīth ,malik ,sect ,ṣalāt ,bind hands. ,hadis ,mâlikî ,mezheb ,namaz ,el bağlama. ,Islam ,BP1-253 ,Islamic law ,KBP1-4860 - Abstract
İslam Dini’nin, Kur’an’dan sonra ikinci kaynağını oluşturan Sünnet, fıkhî hükümler için de bir kaynak ve delildir. Bu itibarla çeşitli ekoller fıkhî çıkarımlarda bulunurken Hz. Peygamber’in sünnetini esas almışlardır. Hz. Peygamber’in namaz kılarken taabbudi olarak yaptığı fiiller çeşitli hadis eserlerinde geçmektedir. Onun namaza dair rivayet edilen hadislerinden biri de kıyamda iken sağ eliyle sol elini tutmasıdır. Bu çalışmada namazda ellerin bağlanması ile ilgili rivayetler fıkhü’l-hadis bağlamında değerlendirilmektedir. İlgili hadislerin, hadis eserlerindeki yeri, sıhhat açısından değerleri ve râvîlerin cerh ve tadil açısından tenkide tabi tutulmaları gibi teknik bilgiler öncelikli olarak ele alınmaktadır. Fıkıh mezheplerinin konuya dair referans aldıkları hadisler ve inşa ettikleri hükümler eleştirel bir bakış açısıyla ortaya konmuştur. Rivayet metinlerinde Hz. Peygamber’in namazı kılma şekline dair bir çok bilgi aktarılmaktadır. Bu çalışmada Hz. Peygamber’in, namazda ellerini bağlarken ellerini nereye koyduğuna dair rivayetlerde geçen bilgilerden ziyade, namazda el bağlamanın olup olmadığı değerlendirilmektedir. Rivayetlerin çokluğu sebebiyle ilk üç asır değerlendirmeye tabi tutulmuş ve sadece merfû hadisler incelenmiştir. Aralarındaki benzerlik sebebiyle bazı mürsel rivayetler de sened tenkidi yapılmaksızın yeri geldikçe zikredilmiştir. Rivayetlerin senedlerinde adları geçen râvîler, bütüncül bir bakış açısı elde etmek için sened ağında gösterilmiştir. Cerh ve tadil lafızları belirtilerek râvîlerin güvenilirlikleri, tabakat kitapları incelenerek ortaya konmuştur. Böylece bu çalışma, hadisler ve fıkhî görüşler analiz edilerek tümevarım yöntemi ile şekillenmiştir. Fıkhî mezheplerin çoğunluğuna göre namazda iftitah tekbirinden sonra sağ elin sol elin üzerine konulması sünnettir. Cumhurun dışında kalan Mâlikî mezhebinde farz ve nâfile namazlarda ellerin durumu ile ilgili farklı hükümler mevcuttur. Buna göre farz namazlarda ellerin bağlanması mekruh, nafile namazlarda ise kıyamın uzaması durumunda dinlenmek maksadıyla caiz görülmüştür. Cumhur, görüşünü temellendirirken çalışmamızda ele aldığımız birtakım hadisleri delil olarak zikretmiştir. Mâlikî mezhebinde ise merfû hadislerden ziyade mezhebin kurucusu Mâlik b. Enes’e isnad edilen görüşler baz alınarak temellendirme yapılmaktadır. Oysaki Mâlik b. Enes’in Muvatta’ adlı eseri incelendiğinde, namazda ellerin bağlanması gerektiğine dair iki tane rivayete yer verildiği görülmektedir. Bu durumda Mâlikî mezhebinin savunduğu görüşte bir çelişki ortaya çıkmaktadır. Elde edilen bulgular, bu tutarsızlığın iki sebebi olabileceğinin olabileceğini göstermektedir. Birincisi, Mâlik’in, Muvatta’ adlı eserinde rivayet ettiği hadislerle uyuşmayan bazı uygulamalar geliştirmesidir. Öyle ki söz konusu tutarsızlığı nedeniyle Mâlik, zaman zaman eleştirilerin odağı haline gelmiştir. İkincisi, sünnetle sabit olmasına rağmen Mâlik’in bir mazeret dolayısıyla bu sünneti terk etmiş olabileceği görüşüdür. Nitekim Mâlik’in, yaşamış olduğu mihne olayı neticesinde namazda ellerini bağlayamadığı birçok kaynakta zikredilmektedir. Ancak Mâlik’in mihne sürecine dair farklı görüşler serdedilmiştir. Mâlik’in, mihne sürecinde, baskı altında karısını boşayan birinin talakını geçersiz sayan bir hadisi rivayet etmesi sebebiyle işkenceye maruz kaldığı ifade edilmiştir. Bazı kaynaklarda ise Mâlik’in, baskı altında yapılan yeminin geçersiz olduğunu ifade eden fetvasından dolayı bu işkenceye maruz kaldığı belirtilmiştir. Mâlik’in bu fetvası, Abbâsî yönetimi tarafından siyasi otoriteye yönelik bir tehdit unsuru olarak değerlendirilmiştir. Nihayetinde işkenceye maruz kalan Mâlik’in, namazda ellerini bağlayacak bir konjonktüre sahip olmadığı iddia edilmiştir. Daha sonraki dönemlerde, Mâlikî mezhebinin müteahhirun âlimleri, namazda ellerin bağlanmamasını fıkhî delillerle gerekçelendirmeye çalışmışlardır.
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
4. Almohad-Era Jewish Jurisprudence: Moses Maimonides and Joseph Ibn ʿAqnīn.
- Author
-
Herman, Marc
- Subjects
- *
ISLAMIC law , *JURISPRUDENCE , *EDUCATIONAL law & legislation , *CRUCIBLES , *JEWS - Abstract
Sarah Stroumsa's 2009 Maimonides in his World spurred much reconsideration of Almohad influence on medieval Jewish thought. Many now accept that Almohad ideology was at least one crucible in which Moses Maimonides's thought was forged. This paper broadens exploration of Almohad influences to include Maimonides's understudied contemporary Joseph ben Judah Ibn ʿAqnīn. It focuses on the jurisprudential theories propounded by these two thinkers in order to evaluate the extent to which their views can be considered distinctively Almohad. Assessment of medieval Jewish legal theory in light of earlier Andalusian and developing Almohad thought allows for a fine-grained level of analysis, pinpointing when Jews endorsed Almohad ideas and when they ratified claims of other schools of Islamic law. In the end, at least on questions of jurisprudence, Maimonides and Ibn ʿAqnīn must be understood within several overlapping and mutually reinforcing traditions, namely, Andalusian Rabbanism, reformed Mālikism, and early Almohadism. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
5. Mâlikî Usûlünde İstishâb Delilinin Çeşitleri.
- Author
-
ÖZASLAN, Fatma Zehra
- Subjects
- *
ISLAMIC law - Abstract
In this article, the source of istisḥāb (presumption of continuity) according to the Mālikī methodology is analyzed through its types. In this context, having based on the commonly used classification of the types of istisḥāb, the following types of istisḥāb are discussed: the istisḥāb of barā'ah al-asliyyah, the istisḥāb of ibāḥa al-asliyyah, the istisḥāb of shar'ī ḥukm, the istisḥāb of ijma', and the maqlūb istishāb. There is no disagreement among the Mālikī scholars about the authenticity of using the istisḥāb of barā'ah al-asliyyah, which is also described as the aqlī (rational) istisḥāb in the sources. It is also stated that that ibāḥa al-asliyyah, which is considered as a type of istisḥāb, was used as a principle by the Mālikī jurists, however it is not regarded as a type of istisḥāb. Thus, the discussions mainly covers the fact that whether it is a type of istisḥāb or not in some cases instead of underliying the use of the istisḥāb of shar'ī ḥukm as evidence, which is metaphorically expressed as an umbrella concept. Although the general approach regarding the istisḥāb of ijma' implies that it is not a valid evidence, there are Mālikī scholars who reach the similar conclusions like those who sees the istisḥāb of ijma' as a valid evidence in the case of individual issues. The maqlūb istishāb, on the other hand, emerged in later periods and was characterized as an irregular evidence. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
6. نماذج من القول المعتمد عند المالكية في كتاب النكاح دراسة فقهية مقارنة.
- Author
-
فائق موسى إبراهي and أحمد عبيد جاسم
- Subjects
JURISPRUDENCE - Abstract
Copyright of Journal of Al-Anbar University for Islamic Sciences is the property of Republic of Iraq Ministry of Higher Education & Scientific Research (MOHESR) and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
7. Haberlerin Tearuzu Durumunda Mâlikî Usûlcülerin Benimsedikleri Tercih Kaideleri (Bâcî’nin İhkâmu’l-Fusûl Adlı Eseri Örneği)
- Author
-
Furkan Çakır
- Subjects
hadis ,mâlikî ,usûl ,tearuz ,tercih . ,hadith ,maliki ,method ,ta‘ arud ,tarjih . ,Philosophy. Psychology. Religion ,Religion (General) ,BL1-50 - Abstract
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sözlerini, fiillerini ve tasdik ettiği hâdiseleri bizlere aktaran ashâbın ardından, bunların Kutlu Elçi’ye (s.a.v.) aidiyetiyle ilgili birtakım tartışmalar ortaya çıkmıştır. Bu tartışmaları ortadan kaldırmaya çalışan İslâm bilginleri bazı prensipler geliştirerek bunlardan hangilerinin hakikatte Resûl-i Ekrem’e (s.a.v.) ait olduğunu tespit etmeye çalışmışlardır. Bunu yaparken haberi epistemolojik açıdan da incelemişlerdir. Ancak aynı seviyede yer aldığı için aralarında hiyerarşik ilişki bulunmayan ve birbiriyle çelişen haberlerin hükmü konusunda farklı görüşler beyan etmişlerdir. Hadisçiler bu konudaki düşüncelerini ihtilâfu’l-hadîs, muhtelif’ul-hadîs ve müşkilü’l-hadîs adını verdikleri müstakil bir literatür altında incelerken; fıkıhçılar daha çok usûl eserlerinde tearuz, muaraza, mumânea ve teâdül gibi başlıkları altında konuya dair görüşlerini zikretmişlerdir. İmam Şafiî (ö. 204/820), tearuz ve ihtilaf kavramlarına sıkça yer vermesi, el-Ümm adlı eserinin son bölümünü ihtilâfü’l-hadîs konusuna hasretmesi ve er-Risâle’de bu ilmin esaslarını belirlemesiyle bu literatürün kurucusu kabul edilebilir. Bilindiği üzere kaleme alınan eserler dönemin ilmî, sosyal ve siyasî atmosferinden vareste kalamazlar. Bu doğrultuda ilgili literatürün karşıt fikirlere yönelik reddiyelere dönüşmesinin İbn Kuteybe’nin (ö. 276/889) eliyle gerçekleştiğini söylemek mümkündür. Nitekim İbn Kuteybe pek çoğu Mu‘tezile’nin eleştirilerine konu olan hadisler arasında çelişki olmadığını göstermek üzere Te’vîl’ü Muhtelifi’l-Hadîs isimli eseri kaleme almıştır. Bu bağlamda ilgili literatür birbiriyle tearuz ettiği zannedilen rivayetler arasındaki çelişkiyi ortadan kaldıran bir ilim dalı olmasının yanında, karşıt fikirlerin birbiriyle mücadelesinin bir ürünü olarak da karşımıza çıkmaktadır.Bu çalışmada Mâlikî mezhebinin ilk sistematik usûl müelliflerinden Bâcî’nin (ö. 474/1081) tearuz ve tercih kaideleri örnek metinler üzerinden tetkik edilmiştir. Mâlikî düşüncenin ehl-i hadis ile ehl-i rey arasında daha çok rey ekolüne yakınlık gösterdiğine ve fıkıhçıların rivayetlerin senetleriyle meşgul olmadığına yönelik iddialar tearuz ve tercih kriterleri özelinde tartışılmıştır.Bu kapsamda Bâcî’nin tearuzu sadece haberlere hasretmediği ve illet bahsini de içine alan bir kavram olarak anlamlandırdığı tespit edilmiştir. Çalışmamızda illetle ilgili bahislere temas edilmemiş, konu, haber nazariyesi çerçevesinde tetkik edilmiştir. Bâcî’nin zâhiren birbiriyle çelişen haberleri cem‘ etmenin mümkün olmadığı görüşünü savunarak tearuz ve tercihin senet ve metinde ortaya çıkacağını iddia ettiği gözlemlenmiştir. Bu doğrultuda Bâcî senetle ilgili tercih kriterlerinde zabt ve hıfz yönünden daha üstün ve daha çok, olayın içinde, rivayetlerinde çelişki olmayan ve hadis sahasında daha araştırmacı ve düzenli râvilerin rivâyetlerinin tercih edilmesi gerektiği iddia etmiştir. Buna ilave olarak daha meşhur ve yaygın olan, semâyla tahammül edilen, Medine ehlinin ameline uygun, senedi ızdıraptan sâlim olan rivâyetlerin de tercih edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Ayrıca daha çok hadisçilerin üzerinde durduğu merfûnun mevkufa ve müsnedin mürsele tercih edilmesi meselelerini de senetle ilgili tercih kriterleri altında tetkik etmiştir. Bâcî’nin senetle ilgili tercih kriterlerine metinle ilgili tercih kriterleri kadar önem atfetmesi, fakihlerin rivayetlerin senetleriyle ilgilenmediğine dair galat-ı meşhuru da tashih edeceği için oldukça önemlidir. Bâcî, metinle ilgili tercih kriterlerinde ızdırap ve ihtilaftan sâlim, söylendiği alanda delalet ettiği mantuğa muvafık, tevile ihtiyaç duymayarak müstakil bir anlam ifade eden, tahsis içermeyen, içerdiği hükmün maksadın belirlenmesine yardımcı olan, hükme tesir eden, sebebe bağlı nakledilmeyen, üzerine hüküm bina edilen, farklı ibare ve lafızlarla çeşitli anlamlara gelecek şekilde nakledilen ve sahâbeye yakışmayan davranışlar içeren haberlerin tercih edilmemesi gerektiğini öne sürmüştür. Tüm bunların yanında birbiriyle çelişen haberlerden herhangi birinin tercih edilememesi durumunda, ikisinin de tercih edilebileceğini de iddia etmiştir.Araştırma sonucunda fakihlerin kendine mahsus donanımları ve rivayet malzemesini işleyebilme kabiliyetine sahip olduğu gerçeği yeniden gün yüzüne çıkarılmıştır. Ayrıca tearuz ve tercih literatürünün fakihlerin kendi aralarındaki fikir ayrılıklarının da bir sonucu olarak karşıt fikirlerin birbiriyle mücadelesinin bir ürününe dönüştüğü tespit edilmiştir. Bu bakımdan tearuz ve tercih bahislerinin ilmî açıdan olduğu gibi sosyo-kültürel ve siyasi açıdan da oldukça büyük bir önemi haiz olduğu görülmüştür
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
8. Fıkhü’l-Hadis Bağlamında Namazda Ellerin Bağlanmasıyla İlgili Rivayetlerin Değerlendirilmesi.
- Author
-
MİRZAOĞLU, Murat
- Subjects
SECTS - Abstract
Copyright of Sirnak University Journal of Divinity Faculty / Sirnak Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Dergisi is the property of Sirnak University, Journal of Divinity Faculty / Sirnak Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
9. إمجاع أهل املدينة وحجيته على مفردات املذهب املالكي يف فُرُقِ النِّكَاح "دراسة أصولية حتليلية".
- Author
-
خمتار فال
- Abstract
Copyright of ABHATH is the property of ABHATH and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
10. Mâlikî Mezhebinde Namazda Setr-i Avret (Tesettür/Örtünme) Şartı İle İlgili Yaklaşımlar
- Author
-
İbrahim Yılmaz
- Subjects
islamic law ,fiqh ,mālikī sect ,prayer ,satr al-awrah ,hijāb ,woman ,i̇slâm hukuku ,fıkıh ,mâlikî ,namaz ,setr-i avret ,tesettür ,örtünme ,Islam. Bahai Faith. Theosophy, etc. ,BP1-610 - Abstract
İslâm’da setr-i avret (tesettür/örtünme) kadın ve erkek için farz olan hükümlerden biridir. Dinî/fıkhî bir terim olarak setr-i avret, vücudun şer’an/dinen örtülmesi gereken yerlerini (avret) örtmek, demektir. İslam hukukçuları, setr-i avretin namazın sıhhat/geçerlilik şartı olup olmaması hususunda ihtilaf etmişlerdir. Bu konuda biri (Hanefî, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerin içinde bulunduğu) cumhura, diğeri ise Mâlikîlere ait olmak üzere iki temel yaklaşım bulunmaktadır. Cumhura göre setr-i avret namazın sıhhat şartıdır. Dolayısıyla setr-i avret şartına riayet edilmeden kılınan namaz sahih değildir. Bu şekilde kılınan namazın vakit içinde veya vakit dışında mutlak olarak iadesi gerekir. Setr-i avretin namazın sıhhat şartı olup olmaması ile ilgili Mâlikî mezhebinde ise iki yaklaşım bulunmaktadır. Birinci yaklaşım (kısmen) cumhur ile aynıdır. İkinci yaklaşıma göre ise (namaz ve namaz dışı diye bir ayırım olmaksızın) setr-i avret İslâm’da genel bir farz olup ayrıca namazın sıhhat şartı değildir. Bu ikinci görüşü kabul eden Mâlikîlere göre namazda setr-i avret şartına riayet sünnettir. Diğer taraftan Mâlikî mezhebinde namazın sıhhatine etkisi açısından avret, avret-i muğalleza ve avret-i muhaffefe diye ikiye ayrılmaktadır. Setr-i avretin namazın sıhhat şartı olup olmaması ile ilgili ihtilaf avret-i muğalleza ile ilgilidir. Avret-i muhaffefenin namazın sıhhat şartı olmadığı hususunda ise ittifak vardır. Setr-i avretin namazın sıhhat şartı olup olmaması ile ilgili klasik fıkıh doktrinindeki ihtilafın bazı fıkhî semeresi/sonuçları bulunmaktadır. Nitekim cumhura göre ister avret-i muğalleza olsun ister avret-i muhaffefe olsun avreti açık olarak kılınan namaz sahih değildir ve mutlak iadesi gerekir. Maliki mezhebinde ise avreti muğalleza ve muhaffefe olmasına göre farklı görüşler bulunmaktadır. Vücutta açılan yerin avret-i muğalleza olması halinde; Setr-i avreti namazın sıhhat şartı kabul edenlere göre namaz sahih değildir ve mutlak iadesi gerekir. Setr-i avreti namazın sıhhat şartı kabul etmeyenlere göre ise namaz sahih olmakla birlikte vakit içerisinde iadesi müstehaptır. Vakit çıktıktan sonra ise namazın iadesi gerekmez. Vücutta açılan yerin avret-i muhaffefe olması halinde ise tüm Mâlikîlere göre ittifakla namaz sahihtir. Vakit içerisinde iadesi müstehap olmakla birlikte vakit çıktıktan sonra iadesi gerekmez. Setr-i avretin namazın sıhhat şartı olup olmaması ile ilgili klasik fıkıh doktrinindeki ihtilafın özellikle avret-i muhaffefe açısından uygulamadaki örnekleri ile ilgili şu söylenebilir: Setr-i avreti namazın sıhhat şartı kabul etmeyen Mâlikîlere göre kadınların başı, dizden aşağısı ve kolları açık namaz kılması sahihtir. Yine onlara göre avret-i muhaffefeden sayıldığı için erkeklerin uylukları/kalçaları (fahz) açık namaz kılması sahihtir.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
11. الآراء الكلامية للشيخ خليل بن اسحاق الجندي (776هـ) عرض وتحليل.
- Author
-
محمد أحمد عبدالم
- Published
- 2022
12. مسالك وممالك العلوم الشرعية في العصر الوسيط الأعلى: تواصل فقهاء المالكية بين المشرق والمغرب نموذجا.
- Author
-
عبد الكريم الشبل
- Subjects
SOCIAL dominance ,EDUCATIONAL attainment ,MIDDLE Ages ,AVERSION ,PILGRIMS & pilgrimages ,CHARISMA - Abstract
Copyright of Journal of the College Of Basic Education is the property of Republic of Iraq Ministry of Higher Education & Scientific Research (MOHESR) and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2022
13. Otoritas Pemahaman Hadis Sebagai Sumber Hukum Islam: Kritik Ibn al-Labbād al-Mālikī Kepada asy-Syāfi’ī
- Author
-
Muhammad Akmaluddin
- Subjects
ibn al-labbad ,pemahaman hadis ,mazhab ,asy-syafi'ī ,maliki ,Religious ethics ,BJ1188-1295 ,Islamic law ,KBP1-4860 - Abstract
Understanding the hadith with different methods may have either the same result or different results, especially between ra’yu and hadith experts. The struggle for authority on understanding hadith makes this study more interesting because it involves understanding hadith itself, differences in schools of thought and which method is more authoritative in practicing a hadith. This paper discusses how Ibn al-Labbād criticized the hadith authority of as-Shafi’ī and the struggle for hadith authority and meaning. This paper uses a qualitative approach with literature review, and content analysis. The object of research in this paper is the work of Ibn al-Labbād (d. 333/944) along with his work in ar-Radd ‘alā as-Shāfi’ī. There are four categories of criticism by Ibn al-Labbād, they are: criticism of definitions, the causes of the appearance of hadith (asbāb al-wurūd), hadiths that are not fit with the verses of the Qur’an and laws that are not found in the hadith. Ibn al-Labbād’s critique of the interpretation of as-Shafi’ī is a proof that hadith text is not limited only to the understanding of the Shafi’ī school. Likewise, what was done by as-Shafi’ī also a proof so that the understanding of hadith is not only dominated and controlled by Malik.
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
14. آضىل ٠ظيانل بظبمال-الملفضكوىىى.
- Author
-
Abbas, Qaisar
- Abstract
It is an undisputed fact that more or less all Muslim sects and sects adhere to the Book of God and the Sunnah of the Prophet in one form or another, and love and affection for the Ahl al-Bayt of the Prophet (peace and blessings of Allah be upon him) is evident in the hearts of the majority of Muslims, and they have these entities. The process of seeking guidance and religious guidance is also ongoing. However, some people are convinced of the excellence and superiority of some companions of the Prophet over the Ahl al-Bayt, the Imams of the Ahl al-Bayt; While the majority of Muslims are convinced of the excellence and intellectual superiority and perfection of the Ahl al-Bayt, and according to them, the Imams of the Ahl al-Bayt have the intellectual superiority over the entire Prophet's Ummah, as well as excellence and superiority in piety and piety. Of course, this is the reason that from the point of view of jurisprudence, the Arbaa imams of Ahlul-Sunnah namely Imam Abu Hanifa, Imam Malik, Imam Ahmad bin Hanbal and Imam Shafi'i were greatly influenced by the Prophet's family, and they Shafi'i were greatly influenced by the Prophet's family, and they also gained favor from the Imams of Ahl al-Bayt directly or indirectly. Therefore, the question arises that according to the Imams of Arbaa, are the Ahl al-Bayt the ones with the attributes that are the most superior among the virtues and the true right of the leadership of the Ummah, or does this position and status belong to someone else? This paper answers this question. The thesis has been edited under the descriptive-analytical method from the research-historical point of view and in it libraries and original and original sources as well as other authentic books and articles have been used. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2022
15. Abbasiler Döneminde Vakfın Gelişimi ve Hanefiler ile Malikiler-Şafiler Arasında Vakıf Tartışmaları.
- Author
-
Demirci, Mustafa
- Abstract
Copyright of Vakıflar Dergisi is the property of T.C. Vakiflar Genel Mudurlugu and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
16. Abdullah b. Fûdî ve Kifâyetü Duʿafâʾi’s-Sûdân fî Beyâni Tefsîri’l-Kurʾân Adlı Tefsir Eseri.
- Author
-
OYELAMI, Ifeoluwa Siddiq
- Abstract
This study illustrates the axiom “A mufassir (exegete) addresses his society and era”, with the case study of the life of Abdullah ibn Fodio (d. 1245/1829) and his tafsīr work titled Kifāyetu Ḍu'afāʾi's-Sūdān fî Bayâni Tafsīri'l-Kurʾān. Ibn Fodio is one of those who influenced the Islamic thought of 19th century West Africa. He was the first vizier of the Sokoto empire and was renowned for his remarkable insights in politics and scholarship. His foremost tafsir work, Ḍiya't-Ta'wīl Fī Ma'āni't-Tanzīl includes explanations based on alqirāʾa al-mutawātira and the four Sunni schools of thought. Considering the complexity of this relatively sizable work, the author decided to abridge it to benefit students with basic knowledge. In doing this, he took into account the style of recitation and the school of thought widely known to the people in his geography and time. Thus, in Kifayetü Ḍu'afāʾi's-Sūdān, he attempted to maintain only interpretations that are in accordance with the Warsh riwaya of Nafi's qiraat and the views of the Maliki school of thought. Consequently, this paper explores this unique exegesis approach with a comparative analysis of the sample verses. In this article, this work was examined utilizing the inductive method, and the outcomes of the evaluation were provided in descriptive and comparative terms. The study reveals that Ibn Fodio only mentions the Warsh riwaya in cases of recitation differences and the Malikite opinions in cases of jurisprudential differences in opinion. Examples of Ibn Fodio's commentaries and those of other authors were compared in both contexts. Conclusively, it is revealed that, while Ibn Fodio benefitted from the writings of authors from various schools of thought, he carefully stuck to his tafsir approach, which we characterize as "Only Warsh" and "Only Maliki," in his Kifayetü Ḍu'afāʾi's-Sūdān, with very few exceptions. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
17. The Schools of Law
- Author
-
Dajani, Samer, author
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
18. La sombra omeya. Córdoba y los almohades en la segunda mitad del siglo VI/XII
- Author
-
Rafael Blanco-Guzmán
- Subjects
al-andalus ,córdoba ,arqueología ,califato ,omeya ,almohade ,mālikī ,History of Civilization ,CB3-482 ,Islam ,BP1-253 - Abstract
La arqueología ha revelado recientemente la existencia de una importante revitalización urbana en Córdoba durante el Califato Almohade, apenas tratada hasta ahora por la historiografía, centrada principalmente en su pasado omeya. Por un lado, se ha observado una importante inversión del poder almohade en elementos defensivos y palatinos, acaso por tratarse en estas fechas de un centro fundamental en la conceptualización histórica de al-Andalus y en la lucha contra los reinos cristianos; por otro, se ha documentado un importante crecimiento orgánico y privado extramuros. Todo ello coincidió con su elección como capital andalusí en 557/1162 por ‘Abd al-Mu’min, lo que suponía un hito fundamental para la legitimación de su nuevo califato. Tras su muerte pocos meses después, Abū Ya‘qūb Yūsuf hizo regresar la corte a Sevilla, creando un importante cambio de rumbo en la política almohade que no afectó al resurgir urbano de la antigua sede omeya. En realidad, Córdoba seguiría muy presente en la mentalidad colectiva andalusí durante el gobierno almohade, manteniéndose como referente principal del esplendor pasado y como núcleo esencial de la tradición mālikī.
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
19. An Influential Non-state Armed Actor in the Iraqi Context: Al-Hashd Al-Shaabi and the Implications of its Rising Influence
- Author
-
Duman, Bilgay, Sönmez, Göktuğ, Yeşiltaş, Murat, editor, and Kardaş, Tuncay, editor
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
20. Apuntes sobre El diario íntimo de Maliki 4 ojos, de la sin par Marcela Trujillo
- Author
-
Rodrigo Cánovas
- Subjects
maliki ,cómic ,diario de vida ,mujer chilena ,Aesthetics ,BH1-301 ,Philosophy (General) ,B1-5802 - Abstract
Este artículo es un análisis del cómic El Diario íntimo de Maliki 4 ojos (2011), de la pintora chilena Marcela Trujillo. Primero, hacemos un comentario de las formas gráficas de este cómic y de cómo se genera el personaje de Maliki, alter ego de la autora. Y luego, analizamos los roles que este personaje asume en el ámbito de la familia, la mujer, la sexualidad, el arte, la cultura y la política. Concluimos que en este cómic se parodian los estereotipos culturales de la mujer inscrita en la sociedad chilena.
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
21. IS MĀLIKĪ QUNŪT A MEDINAN PRACTICE OR AN EGYPTIAN ONE?
- Author
-
Meiloud, Ahmed
- Subjects
ISLAMIC law ,LEGAL authorities ,EGYPTIANS ,LAWYERS ,THEORISTS - Abstract
The questions of how Muslim legal schools developed, and how some jurists became dominant legal authorities have been the subject of some scholarly debate. In a chapter entitled “Competing Theories of Authenticity in Early Mālikī Texts,” Jonathan Brockopp argued against Norman Calder, Patricia Crone and John Wansbrough. All three maintained that the development of Islamic law reflected a linear move ‘from dependence on an individual Shaykh to dependence on God’s Prophet. Brockopp suggested a dialectic process, where this linearity competes with a different frame of authority where some jurists are raised by their followers to the status of a final authority, despite or at the expense of the Prophetic tradition. This study, which examines the early Mālikī texts on qunūt (the special nonQur’anic recitation in certain prayers), partially corroborates Brockopp’s criticism of these three theorists. However, it questions the wide applicability of his “Great Shaykh Theory.” It shows a more complex process, where at least three, not two, competing legal desires (to establish textual authenticity, to consider the reverent position of key jurists, and to reconcile the two in case of conflict) dictate, not necessarily the arrangement of materials, but certainly legal preferences of the authors of these texts. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2020
22. MÂLİKÎ FAKİHİ İBNÜ’L-KASSÂR’IN HAYATI, ESERLERİ VE USÛL GÖRÜŞLERİ.
- Author
-
DEMİRCİ, Üyesi İslam
- Abstract
Members of the Iraqi Mâlikî school had a serious presence in Iraq in the IV./X. century; on the one hand, they wrote contrarian pieces to support the views of Imam Mâlik, on the other hand, they wrote pieces aimed at rejecting the views of other sects and entered into serious disputes with their Hanafi and Shafii rivals. As a part of this effort, they carried out studies using the tahrîc method to ascertain the method of the Madhhab Mâlik and played a decisive role in the development of the Mâlikî fiqh method. On the other side, they also made a serious contribution to the initiation of these studies among the other Mâlikî schools. The works of Ibn al-Qassar, who lived in Baghdad in the IV.-X. century and was one of the prominent faqîhs of the Iraqi Mâlikî school, should also be considered as studies carried out within this framework. Ibn al-Qassar made significant contributions to both the development of Madhhab Mâlik in Iraq and the formation of the Madhhab Mâlik in general, and in this study, information on his life and scientific personality is given and his work is introduced. In addition, Ibn al-Qassar’s al-Muqaddimah fi al-usul, one of the oldest works of fiqh and one of the examples of Malikî fiqh is examined and Ibn al-Qassar’s views on fiqh within the framework of Muqaddimah is elaborated. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2020
23. MÂLİKÎ FIKIH USÛLÜNÜN TARİHSEL SÜRECİ.
- Author
-
KESGİN, HAFSA
- Subjects
- *
HADITH , *SECTS , *SCHOLARSHIPS , *SOCIAL dominance , *SCHOOLS - Abstract
After the emergence of methodology, each sect created an original methodology. Different methods emerged on the basis of different conceptions of the fuqaha in terms of method. In this context, Mâlikî methodology made publications in the early periods of compilation and codification of methodology works. Although Imam Malik does not possess any methodological works, his compilation titled el-Muvattâ in which the fatwa, fiqh, and hadith are compiled forms the basis for these methodology activities. The different perspectives of Medina, Egypt, Iraq, and Andalusia schools which emerged in the Malikian sect also affected the methodology of each school, and each school produced works within the framework of their own thoughts. The first methodological works were centered in Iraq and then an era of development through the Andalusian scholarship was observed, while the Egyptian school shaped the classical period of the Maliki methodology. Although the fuqaha and combined method were used in these processes, a compilation tradition was created mainly within the framework of the mutakallamin method. The Iraq Maliki methodology of which the basic characteristic is debate and opposition in terms of methodology, Andalusia methodology which contradicts with this approach, and Egypt methodology which fuses these two methods have been effective. The Andalusian methodology school and the Egyptian methodology which remained under the influence of Irâq in the final process and based on the Irâq methodology were the two main schools that continued their dominance in the sect. In the modern era, a maqasid-based methodology, which is very different from the classical method, became dominant. In the present article, a holistic and overall picture of the development course of the Maliki methodology will be presented while considering the peculiar features and historical process of these periods of the Maliki methodology. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
24. جماع اصخيدف اصح لي بين الزيدية والمأتؤية في مسائل ا ( (ابن الحا جب وابن المرتضى نموذج
- Author
-
فيصل عبده علي البرح
- Subjects
- *
INDIVIDUAL differences , *COMPARATIVE studies , *SCIENTISTS - Abstract
Disagreement fundamentalist Between the school of fundamentalist Zaydism and Maliki matters of consensus through the book (mnhaj alousoul ila ma'ana ma'yar ala'koul fa a'lm ala'soul), For the Imam Ahmed bin Yahya bin Al-Mortada, who died in the year (840 AH) He is one of the imams of the Zaidi school of thought, and book ((mukhtsr muntaha alsswl walamal fi eilmay al'usul waljadal) For the Imam Jamal Al-Din Abi Amr Othman bin Omar Abi Bakr, known as Ibn Al-Hajeb, who died in the year (646 AH), He is one of the imams of the Maliki school of fundamentalist, because Ibn al-Hajib and Ibn al- Murtada are Imams of great Maliki and Zaidi scholars. And they have great efforts in writing and teaching, And that their books are among the most important fundamentalist books in the fundamentalist especially. And among the general scholars; This is in terms of scientists 'care for them, And transfer and benefit from them. The researcher used the descriptive approach, with the use of the analysis method in collecting the different issues in it, and studying it a comparative study. The researcher found several results, one of the importance: Individual differences clearly emerged between the two imams through different inferences and perspectives that launched each study in addressing issues, And that the issues in which there are differences between the two imams are eight matters, three issues, the correct view regarding them is the weighting of Ibn al-Murtada, And two issues showed that what is right is the weighting of Ibn Hajib, And three issues have shown that what is right is different from the weighting of Ibn al- Hajib and Ibn al-Murtada, The study showed the effect of sectarian affiliation on the weighting of issues, Ibn Al-Hajib favored regarding the consensus of the people of Medina, and Ibn Al-Murtada considered the consensus of the people of Al-Bayt. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2020
25. Mâlikî Mezhebinde Hastalık ve Kusur Sebebiyle Yargısal Boşanma (Tefrîk)
- Author
-
Süleyman Şahin
- Subjects
Mâlikî ,Tefrîk ,Mahkeme ,Talak ,Hastalık ,Philosophy. Psychology. Religion ,Religion (General) ,BL1-50 - Abstract
İslâm aile hukukuna göre nikâh akdinin sonlandırılmasında temel yöntem bireysel iradeye dayanan talaktır. Bununla beraber bazı durumlarda bu akdin yargı tarafından sonlandırılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Söz konusu durumlar, mezhepler arasında farklı yaklaşımlara sahiptir. Bu çalışmada, Maliki mezhebine göre tefrik sebeplerinden hastalık ve kusur unsurları incelenmiştir. Konuya genel bir bakış açısı sağlama adına, giriş bölümünde tefrîk’in tarifi, mahiyeti ve hukuk sistemi içerisinde yer almasının dayanakları da ele alınmıştır. Hastalık ve kusur diye isimlendirdiğimiz durumlar, kaynaklarda uyûb-ı müştereke, uyûb-ı ricâl ve uyûb-ı nisâ ifadeleri eşliğinde zikredilmektedir. Bu ifadelere uygun olarak, hem erkek hem de kadında bulunan ayıplar (uyub-ı müştereke) “hastalık” başlığı altında, taraflarda bulunan cinsel hastalıklar da “erkekte bulunan kusur (uyub-ı rical)” ve “kadında bulunan kusur (uyub-ı nisa)” başlığı altında değerlendirilmiştir. Taraflarda bulunması söz konusu olan hastalık ve kusurun Mâlikî mezhebinde tefrîk sebebi olarak kabul edilmesinin gerekçeleri üzerinde durulmuş, bu gerekçeler doğrultusunda tıbbi gelişmeler dikkate alınarak günün şartlarına göre değerlendirme yoluna gidilmiştir.
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
26. Early Muslim Legal Philosophy: Identity and Difference in Islamic Jurisprudence
- Author
-
Arabi, Oussama
- Subjects
Islam ,law ,shari`a ,jurisprudence ,fiqh ,hadith ,`amal ,khabar ,Hanafi ,Hanbali ,Maliki ,al-Shafi`i ,Abu Hanifa ,Ibn Hanbal ,Malik ibn Anas - Published
- 1999
27. الشرط المقارن لعقد البيع عند المالكية أقسامه وتطبيقاته المعاصرة
- Author
-
محمود محمد الهدار and عبد المجيد محمود الصلاحين
- Subjects
SALES ,JURISPRUDENCE ,SCHOLARS ,CONTRACTS - Abstract
Copyright of IUG Journal of Sharia & Law Studies is the property of Islamic University of Gaza and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2020
28. عبد المالك بن حبيب ومنزلته بين علماء المذهب المالكي بالأندلس
- Author
-
د. عمر سي عبد القادر
- Abstract
Copyright of Dirassat in Humanities & Social Sciences is the property of Research & Development of Human Recourses Center (REMAH) and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2019
29. Sectarianism and Elite Strategies in Fueling Conflict: Evidence from Iraq under Saddam Hussein and Nouri Al Maliki
- Author
-
Al Awwad, Mohammed
- Subjects
- sectarianism, Iraq, Saddam Hussein, Maliki, Zarqawi, instrumentalism
- Abstract
What contributes to sectarian conflict? Some existing literature essentializes sectarian identities and blames ancient hatred between different groups as the cause of conflict, this thesis argues that sectarian conflict occurs when sectarianism is politically employed by elite actors facing state weakness. The proposed theory suggests that a drop in state capacity regardless of the cause, can motivate political elite actors to instrumentalize the salience of sectarian identities as a form of either repression or cooptation targeting the sectarian outgroup for the purposes of regime survival. The theoretical claims in this study are examined using a qualitative comparative case study analysis of the Saddam Hussein and Nouri Al Maliki regimes in Iraq. The findings reveal that both Hussein and Maliki instrumentalized sectarian rhetoric and exploited divisions as a strategy of gaining or preserving political power during periods of increased state weakness. For example, Saddam's use of the Faith Campaign fueled the increased salience of sectarian identities in Iraq while Maliki's political purge campaigns marginalized the Sunnis. Furthermore, the approach of this study reveals variation in the forms of regimes that can successfully exploit and instrumentalize sectarian rhetoric, ranging from minority and majority sectarian coalitions to personalist autocratic and semi-democratic governments. The findings of this thesis can allow policymakers to identify the root causes of sectarian based conflicts more accurately. In addition, ethnic and sectarian identity groups can be influenced by politicians and potentially shaped by external actors under certain conditions outlined in the thesis.
- Published
- 2024
30. Obama and Iraq: The ‘Dumb’ War
- Author
-
Fitzgerald, David, Ryan, David, Fitzgerald, David, and Ryan, David
- Published
- 2014
- Full Text
- View/download PDF
31. A Tale of Two Mosques: Marrakesh's Masjid al-Jamiʿ al-Kutubiyya.
- Author
-
Stockstill, Abbey
- Subjects
MOSQUES ,ISLAMIC architecture - Abstract
The Kutubiyya Mosque, the hallmark monument of the Almohad dynasty (1121–1269) in their capital city of Marrakesh, has resisted scholarly interpretation due to its unique plan, featuring two prayer halls wedged apart by the monumental minaret. The south-facing qibla and the architectural use of a prior dynasty's palatial remains further complicate the narrative surrounding the function of the mosque within the urban fabric and the Almohads' dynastic self-concept. This article argues that such idiosyncrasies are indicative of the Almohads' sensitivity to the intellectual, religious, and legal arguments of the day, expressed through a deliberate adaptation or repudiation of the architectural precedents in the Islamic West. The Kutubiyya must be understood as a monumental record of the dynastic shifts in ideology and identity as the Almohads struggled to define themselves against their predecessors and competitors. The site's unique plan and complex construction history are the physical evidence of this struggle, which makes the role of the Kutubiyya in the urban history of Marrakesh all the more significant. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
32. Living Islamic Law: Women and Legal Culture in Marinid Morocco .
- Author
-
Admiral, Rosemary
- Subjects
- *
DISPUTE resolution (Islamic law) , *DECISION making , *LAWYERS , *COURTS ,BENI Marin dynasty, 1244-1465 - Abstract
Historical studies of Islamic legal systems have focused primarily on courts and prominent muftīs. My research shifts the focus to the community level, with particular attention to women and their relationships with male family members, drawing on cases from Fez and its environs under the Marinid dynasty from the mid-seventh/thirteenth to the mid-ninth/fifteenth century. I argue that people actively engaged with Islamic law in their daily lives and relationships, and that women had access to informal legal spaces that allowed them to influence the legal process, making interpretive decisions on issues where the Mālikī school accepted multiple opinions. Through an analysis of fatwās issued by Marinid jurists, I explore how communities and legal officials resolved contentious disputes, and how women used legal knowledge to participate in the legal process. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
33. Hanefî ve Mâlikî Usûl Âlimlerinin Mürsel Hadis Yaklaşımı
- Author
-
TURAN, Mehmet
- Subjects
Religion ,Din Bilimi ,Ḥanafī ,Mālikī ,Ḥadīth ,Sunnah ,Irsāl ,Hanefi ,Maliki ,Hadis ,Sünnet ,İrsâl ,Mürsel Hadis ,Mursal Ḥadīth - Abstract
Mursal ḥadīth in the eyes of ḥadīth scholars; is defined as the ḥadīth conveyed by tābiʿīn from the Prophet. On the other hand, methodology scholars, unlike ḥadīth scholars, used the term mursal for ḥadīth with interruption (inqitā‘) in its narration chain. Considering their recipe; It is understood that Ḥadīth such as mu‘ḍal and muʿallaḳ, which have an interruption (inqitā‘) found in their narration chain, are also evaluated under the term mursal. As a matter of fact, when the ḥadīth that methodology scholars call mursal is examined, it is seen that this term is not used only for the ḥadīth narrated by tabiin from the Prophet. In fact, the attribution of the ḥadīth to the Prophet by a narrator from tabe-i tābiʿīn or another stratum is also called mursal. Ḥadīth scholars have accepted the mursal ḥadīth as weak due to the interruption (inqiṭā') found in its narration chain and stated that it is not suitable for being proof. It is seen that methodology scholars follow a different path regarding the mursal ḥadīth. In our study, the Ḥanafī sect's approach to mursal ḥadīth was questioned and the arguments of Ḥanafī methodology scholars about the evidence of mursal ḥadīth were examined. In this study, first of all, the mursal ḥadīth approach of Abū Ḥanīfa (d. 150/767) was tried to be determined. Then the approach of Ḥanafī methodology scholars, especially ʿĪsā b. Abān (d. 221/836), Abū’l-Ḥasan al-Karkhī (d. 340/952), Caṣṣāṣ (d. 370/981), Dabūsī (d. 430/1039), Bazdawī (d. 482/1089) and Saraḫsī (d. 483/1090) on this issue has been tried to be revealed. As a result of the research, some methodology scholars accepted the mursal rumors of scholars with scientific depth and competence; It has been determined that people who do not have the competence stated that the mursal rumors should be rejected. In addition, among the scholars of Ḥanafī methodology, there are scholars who see the mursal ḥadīth as stronger than the musnad ḥadīth and thus prioritize the musnad Ḥadīth over the mursal Ḥadīth. Because, according to them, the person who narrates Ḥadīth as mursal assumes the credibility of the person whose name he has not mentioned. The person who narrated the Ḥadīth in a consistent (mursal reports) left it up to the researcher to determine whether the narrator is reliable or not. In our study, Imam Mālik's approach to mursal hadit was examined and two different narrations about whether he accepted the mursal ḥadīth or not were discussed. While some said that he accepted the mursal ḥadīth as a proof, others argued that he did not consider the mursal ḥadīth suitable to be used as an evidence. For this reason, we have tried to determine which claim is true in practice, taking into account the work of Imam Mālik called al-Muwaṭṭaʾ. Then, the approach of the Mālikī methodology scholars to the mursal ḥadīth has been put forward and it has been tried to determine what criteria they base on the as an evidence of the mursal ḥadīth. Majority of Mālikī methodology scholars said that if the narrator was reliable, the rumor he conveyed as mursal would be accepted. Although as an evidence the mursal ḥadīth is accepted in the Mālikī sect, it should be noted that there are also a number of different views. Because scholars such as Abū l-Faraj ʿAmr b. Muḥammad al-Mālikī (d. 330/941) and Abū Bakr al-Abharī (d. 375/986) from Mālikī methodology scholars that there is no difference between mursal Ḥadīth and musnad Ḥadīth in terms of evidence; some scholars such as Abū Isḥāq Ismāʿīl al-Baṣrī (d. 282/895) and Abū Bakr b. Cahm (d. 329/940) stated that the Ḥadīth scholars could not be taken as an evidence. In addition, there are those who prioritize the mursal ḥadīth to the musnad ḥadīth, and stipulate a different set of criteria. Scholars of methodology expressed their views on ḥadīth mostly in the works they wrote about legal methodology scholars. For this reason, it is seen that they generally share their thoughts on the subject in the chapters titled "Kıtābu’l-Aḫbār". As a matter of fact, in the works of fıḳḥ, it is observed that many issues related to ḥadīth methodology are handled and examined under such headings. Scientific studies in our country on the approaches of methodology scholars to ḥadīth and the sunna have not reached the desired level yet. For this reason, in our study, the approach of Ḥanafī and Mālikī methodology scholars to the mursal ḥadīth has been tried to be discussed with the main lines., Hadisçiler nezdinde mürsel hadis; tabiînin Hz. Peygamber’den aktardığı hadis şeklinde tanımlanmıştır. Usûl âlimleri ise hadisçilerin aksine, senedinde inkıtâ bulunan hadisler için mürsel terimini kullanmışlardır. Onların yapmış olduğu tarif göz önüne alındığında; senedinde inkıtâ bulunan mu‘dal ve muallak gibi hadislerin de mürsel terimi altında değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Nitekim usûl âlimlerinin mürsel diye isimlendirdikleri hadisler incelendiğinde sadece tabiînin Hz. Peygamber’den rivayet ettiği hadisler için bu terimin kullanılmadığı görülmekte bilakis etbâu’t-tâbiîn veya başka bir tabakadan bir ravinin, Hz. Peygamber’e isnad ettiği hadis de mürsel olarak isimlendirilmektedir. Hadisçiler, senedinde bulunan kopukluk nedeniyle mürsel hadisi zayıf kabul etmiş ve hüccet olmaya elverişli olmadığını belirtmişlerdir. Usûl âlimlerinin ise mürsel hadis hususunda farklı bir yol takip ettiği görülmektedir. Çalışmamızda Hanefî mezhebinin mürsel hadis yaklaşımı sorgulanmış ve Hanefi usûlcülerin mürsel hadisin hücciyetine dair öne sürdükleri argümanlar incelenmiştir. Çalışmamızda öncelikle Ebû Hanîfe’nin (ö. 150/767) mürsel hadis yaklaşımı tespit edilmeye çalışılmış sonrasında ise başta Îsâ b. Ebân (ö. 221/836), Ebu’l-Hasen el-Kerhî (ö. 340/952), Cessâs (ö. 370/981), Debûsî (ö. 430/1039), Pezdevî (ö. 482/1089) ve Serahsî (ö. 483/1090) olmak üzere Hanefi usûl âlimlerinin bu konudaki yaklaşımı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Araştırma neticesinde bazı Hanefi usûlcülerin, ilmi derinlik ve yetkinliği bulunan âlimlerin mürsel rivayetlerinin kabul edilmesi gerektiğini belirttikleri saptanmıştır. Bu görüşe göre ilmi yetkinliği bulunmayan kimselerin mürsel rivayetleri ise reddedilmelidir. Ayrıca Hanefi usûl âlimleri arasında mürsel hadisi müsned hadisten daha kuvvetli görüp böylece müsned hadisi mürsel hadise önceleyen âlimler de bulunmaktadır. Zira onlara göre hadisi mürsel olarak rivayet eden kimse, rivayette bulunup ismini zikretmediği kimsenin güvenilirliğini üstlenmiş yani uhdesine almış bulunmaktadır. Hadisi müsned olarak rivayet eden kimse ise ravinin sika olup olmadığını araştırmacıya havale etmiştir. Çalışmamızda ayrıca İmam Mâlik’in mürsel hadis yaklaşımı irdelenmiş mürsel hadisi kabul edip etmediğiyle ilgili iki farklı rivayet tartışılmıştır. Kimileri onun mürsel hadisi hüccet olarak kabul ettiğini söylerken kimileri ise onun mürsel hadisle ihticac etmediğini savunmuştur. Bu nedenle de İmam Mâlik’in Muvvvata adlı eseri de göz önünde bulundurularak, pratikte hangi iddianın doğru olduğu tarafımızca tespit edilmeye çalışılmıştır. Daha sonra ise Maliki usûlcülerin mürsel hadis yaklaşımı ortaya konulmuş ve mürsel hadisin hücciyeti noktasında ne gibi kriterleri esas aldıkları belirlenmeye çalışılmıştır. Maliki usûl âlimlerinin büyük bir çoğunluğu, ravinin sika olması durumunda mürsel olarak aktardığı rivayetinin kabul edileceğini söylemişlerdir. Maliki mezhebinde, mürsel hadisin hücciyeti kabul edilmekle beraber farklı birtakım görüşlerin de bulunduğu belirtilmelidir. Zira Maliki usûlcülerden Ebu’l-Ferec Amr b. Muhammed el-Mâlikî (ö. 330/941), ile Ebû Bekr el-Ebherî (ö. 375/986) gibi âlimler mürsel hadis ile müsned hadis arasında hücciyet bakımından bir farkın olmadığını dile getirirken; Ebû İshâk İsmâil el-Basrî (ö. 282/895) ile Ebû Bekr b. Cehm (ö. 329/940) gibi bazı âlimler ise mürsel hadisin hüccet olarak alınamayacağını belirtmişlerdir. Ayrıca mürsel hadisi, müsned hadise önceleyenler olduğu gibi farklı birtakım kriterleri şart koşanlar bulunmaktadır. Usûl âlimleri, hadis ile ilgili görüşlerini çoğunlukla kaleme aldıkları fıkıh usulü eserlerinde beyan etmişlerdir. Bu nedenle genellikle “Kitabu’l-Ahbar” başlıklı bölümlerde konuyla ilgili düşüncelerini paylaştıkları görülmektedir. Nitekim fıkıh usûlü eserlerinde çok sayıda hadis usûlü ile ilgili konunun bu tür başlıklar altında ele alınıp incelendiği müşahede edilmektedir. Usûl âlimlerinin hadis ve sünnete yaklaşımlarına dair ülkemizde yapılan bilimsel çalışmalar henüz istenilen düzeye ulaşabilmiş değildir. Bu nedenle de çalışmamızda Hanefi ve Maliki usûl âlimlerinin mürsel hadisle ilgili ortaya koymuş oldukları yaklaşım ana hatlarıyla ele alınmaya çalışılmıştır.
- Published
- 2022
34. Iraq and Saudi Arabia: Friends and Enemies, Partners and Rivals.
- Author
-
Lippman, Thomas W.
- Abstract
Iraq and Saudi Arabia are neighboring countries that became independent, self-governing entities at about the same time, a century ago. Their people are Arabic-speaking Muslims. Both are major producers of crude oil and were founding members of the League of Arab States. For decades, they shared an antipathy to Israel. Some of their tribal populations still straddle the border. And yet they are more different than alike, divided by history, culture, political philosophy, and differences within the Islamic faith. Two recent books by American scholars show how, because of those differences, the two countries have been enemies and rivals as often as they have been friends and partners. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
35. Discussional issues between the Hanafis and Malikis on the Islamic marriage contract
- Author
-
Coulibaly, Oudou, Güney, Necmeddin, and NEÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı
- Subjects
Marriage Contract ,Hanafi ,Nikâh Akdi ,Malikî ,Maliki ,Hanefî - Abstract
Yüksek Lisans Tezi, Sosyal düzen kurallarından oluşan İslam Hukuku, bu niteliğiyle Müslümanların ibadet hayatı yanında sosyal ve iktisadi hayatına dair ayrıntılı hükümler ihtiva etmektedir. Muâmalât bölümünde yer alan evlilik, fıkıh bilimi içinde önemli bir yere sahiptir. Günümüzde olduğu gibi, İslam Hukukunda da yuvanın tesisi görüşme, söz kesimi, evlilik hazırlığı ve nikâh akdi gibi birtakım aşamalardan geçer. Biz bu incelememizde fıkıh literatüründe nikâh konusunu, Hanefî mezhebi ile Malikî mezhebi arasındaki ihtilaflı meseleleri mukayeseli şekilde ele alarak fıkıh araştırmalarına katkıda bulunmayı amaçladık. Nikâh akdi konusunda mukayeseli inceleme olan bu çalışmamız, bir giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında: Araştırmanın amaç, yöntem, problemi ile kaynaklarına dair bilgiler vermenin yanında, konunun fıkıh içindeki konumuna ve kapsamına değinilmiştir. Birinci bölüm içinde Nişan ve Nikâh Akdiyle İlgili İhtilaflı Meseleler, başlığı altı nda nişan, nikâhta velayet, denklik ve şahitlik, mehirle ilgili meseleler ele alınmıştır. İkinci bölümde ise geçersiz evlilikler konusunda Hanefî ve Malikîler arasında tartışmalı meseleleri ve eşler arasında haklar konusunda tartışmalı meseleler irdelenmiştir. Çalışmamız, ulaştığımız neticeleri ve önerilerimizi içeren bir sonuç bölümüyle tamamlanmıştır., Islamic Law, which consists of social order rules, contains detailed provisions regarding the social and economic life of Muslims as well as their worship life. Marriage, which is included in the treatment “muâmalât” section, has an important place in the science of fiqh. As it is today, the establishment of a family in Islamic Law goes through some stages such as marriage intended meeting, marriage preparation, and marriage contract. In this study, we aimed to turn the subject of marriage into a theory by comparing the controversial issues between the Hanafi and Maliki sects in the fiqh literature and thus to contribute to fiqh studies. This study, which is a comparative study on the marriage contract, consists of an introduction and two chapters. In the introduction part, besides giving information about the purpose, method, and sources of the research, the position and scope of the subject in fiqh are mentioned. In the first chapter, the controversial issues related to engagement and marriage contract, issues related to engagement under topic, issues related to custody, engagement and witnessing in marriage, and issues related to mahr in marriage are discussed. In the second chapter, controversial issues between Hanafi and Malikis about invalid marriages and controversial issues about rights between spouses are discussed. Our study has been completed with a conclusion that includes our conclusions and recommendations.
- Published
- 2022
36. The study of views attributed to the Maliki Sect in Muhammad al-Shaybani's al-Hucce (example of the worship section)
- Author
-
Bayır, Şehadet Sena, Çeker, Huzeyfe, and NEÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı
- Subjects
Taharah ,al-Hucce ,Hac ,al-Shaybani ,el-Hücce ,Oruç ,Fasting ,Namaz ,People of Medina ,Hajj ,Taharet ,Zekât ,eş-Şeybânî ,İbadetler ,Maliki ,Ehl-i Medine ,Worships ,Zakat ,Prayer - Abstract
Yüksek Lisans Tezi, “Muhammed eş-Şeybânî’nin el-Hücce Adlı Eserinde Maliki Mezhebine Atfedilen Görüşlerin Tahkiki (İbadetler Bölümü Örneği)” isimli bu tezde İmam Muhammed eş-Şeybânî’nin Maliki mezhebine yönelttiği atıflar değerlendirilmiştir. Tez, giriş, iki bölüm ve sonuç bölümlerinden oluşmaktadır. Giriş bölümünde konunun önemi, amacı, yöntemi, kaynakları ve sınırları belirtilmiştir. Birinci bölümde İmam Muhammed’in hayatı anlatılmış ve tezin konusu olarak ele alınan eserin özellikleri anlatılmıştır. İkinci bölümde el-Hücce adlı eserinin İbadetler bölümünde Maliki Mezhebine yöneltilen atıflar değerlendirilerek araştırmanın asıl bölümü yazılmıştır. Bu bölümde temizlik, namaz, oruç, zekât ve hac konuları ile ilgili atıfların isabetli olup olmadıkları ile tartışılmıştır. Sonuç bölümünde yapılan atıfların isabet ve isabetsizlik oranları tespit edilerek bir oran elde edilmiştir., In this thesis named "The Study of Views Attributed to the Maliki Sect in Muhammad al-Shaybani's al-Hucce (Example of the Worship Section)", Imam Muhammad al-Shaybani's references to the Maliki sect have been evaluated. The thesis consists of an introduction, two chapters and a conclusion. In the introduction, the importance, purpose, method, sources and limits of the subject are stated. In the first chapter, the life of Imam Muhammad is explained and the features of the work, which is the subject of the thesis, are explained. In the second part, the main part of the research was written by evaluating the references to the Maliki Sect in the Worships section of his work al-Hucce. In this section, it has been discussed whether the references about cleanliness, prayer, fasting, zakat and hajj are accurate or not. In the conclusion part, the hit and miss rates of the citations were determined and a ratio was obtained.
- Published
- 2022
37. Şâfiî mezhebinde kavl-i kadîmin râcih olduğu meseleler: Mukâyeseli bir inceleme
- Author
-
Şimşek, İdris, Akay, İhsan, and Dicle Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
- Subjects
Mâlikî ,Hanbelî ,Hanafi ,Qawl jadid ,Kavl-i kadîm ,Fiqh ,Imam Shafii ,İmâm Şâfiî ,Kavl-i cedîd ,Fıkıh ,Hanbali ,Maliki ,Hanefî ,Qawl kadim - Abstract
İmâm Şâfiî ilim tahsili amacıyla farklı ilim merkezlerine seyahatlerde bulunmuştur. Buralarda farklı metotlara sahip müçtehitlerden ders almış veya ilmi münazaralarda bulunmuştur. Bu durum onu usûle dair görüşlerinde birtakım değişiklikler yapmaya sevketmiştir. Ayrıca birçok bölgeyi gezip farklı örf ve adetlerle karşılaşmıştır. İlmi birikimiyle bu konulara çözüm getirirken bazen daha önceki ictihâdından vazgeçebilmiştir. Eski ictihâdıyla verdiği hükümler kavl-i kadîmi meydana getirirken yeni içtihâdıyla verdiği hükümler kavl-i cedîdi oluşturmuştur. Biz de çalışmamızda, İmâm Şâfiî'ye ait kavl-i kadîmin kavl-i cedîde tercih edilen meselelerini ele alıp bu meseleleri aynı zamanda diğer mezheplerin görüşleriyle karşılaştırmayı amaçlıyoruz. Bu çalışmamız, İmâm Şâfiî'ye ait iki görüşün oluşum süreciyle beraber bu görüşlerin ona aitliği ve Mezhep içindeki âlimlerin bu kanudaki değrlendirmelerini içermektedir. Ayrıca "Kavl-i kadîmin kavl-i cedîde Tercih Edildiği Meseleler" başlığı altında, ele alınan meselelerin her iki görüşe ait delillerini, diğer üç mezhebin görüşlerini ve bu mezheplerin delillerini kapsamaktadır. Genel anlamda önce görüşlerden birini zikredip dayandığı delili getirdikten sonra diğer görüşü ve delilini aktarmaya çalıştık. Ardından sırasıyla Hanefî, Mâlikî ve Hanbelî mezhebinin görüşlerini delilleriyle birlikte aktarmaya çalıştık. Imam Shafii traveled to different centers of Islamic schools in order to acquire Islamic knowledge. In these centers, he took lessons from mujtahids have different methods or participated in scientific debates. This led him to make some changes in the principles of Islamic jurisprudence. Meanwhile, traveling to many regions, he got familiar with different customs and traditions. Bringing solutions to these issues with his Islamic knowledge, he sometimes gave up his previous Ijtihad. While ''Qawl qadim'' represents Imam Shafii's earlier opinions, ''Qawl jadid'' represents imam Shafii's mastership ijtihad. In our study, we aimed to address the issues of the qawl qadim, which are preferred to qawl jadid, and to compare these issues with the opinions of other Sects at the same time. This study includes the formation process of two views of Imam Shafii, the attributability of these views to him, and the evaluations of scholars in the Shafi'i sect on this issue. Under the chapter of "The Issues in which Qawl qadim is Preferred over Qawl Jadid", the study also covers the evidences of both views, the views of the other three sects and the evidences of these sects. In general terms; we first mentioned one of the opinions and brought the evidence on which it is based, and then tried to convey the other opinion and its evidence. Then we tried to present the views of the Hanafi, Maliki and Hanbali sects, respectively, along with their evidence.
- Published
- 2022
38. The Tortured Path to Strategic Failure: US Landpower in Iraq, 2003–2011
- Author
-
Sobchak, Frank, author
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
39. أثر املذهب املالكي يف التكوين العلمي والعطاء املعريف لفقهاء قسنطينة.
- Author
-
مصطفى مغزاوي
- Abstract
Copyright of Revue Académique des Études Sociales et Humaines is the property of Hassif Benbouali University of Chlef and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2017
40. Maliki-salafi faith: Mohammed b. Alevî al-Maliki example
- Author
-
Aslan, Hüseyin, Hanay, Necattin, and Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Subjects
Mâlikî ,Muhammed b. Alevî ,Shirk ,Tevhîd ,Salafism ,Selefîlik ,Tawhid ,Şirk - Abstract
Günümüz dünyasında İslâm âlemi bin dört yüz yıllık tarihinde müslümanların İslam'ı anlayış şekillerine paralel olarak birçok itikâdî ve fıkhî mezhebî kimlikler oluşturmuştur. İtikâdî ve fıkhî olarak ilk dönemden itibaren var olan mezhebî kimliklerden biri de Mâlikî-Selefîlik'tir. Günümüzde Selefî düşünce anlayışının genelini Hanbelî-Selefîlik oluşturmaktadır. Selefî bir itikâdî anlayışın amelî olarak bir diğer şekli de Mâlikî-Selefîlik olarak karşımıza çıkmaktadır. Mâlikî-Selefî akîde, Mâlikîlerin ilk temsilcisi ve kurucusu olan Mâlik b. Enes'den başlayarak günümüze gelinceye kadar farklı şahıslar üzerinde varlığını devam ettirmiştir. Bu çalışma ile İslam'ın ilk yıllarından itibaren ortaya çıkan Mâlikî-Selefi İslam anlayışının nasıl ortaya çıktığı, son dönem bu anlayışın en önemli temsilcilerinden Muhammed b. Alevî'nin görüşleri ve düşünceleri mercek altına alınmıştır. Muhammed b. Alevî'nin düşünce sistemi ve günümüz Hanbelî-Selefîlerden farklı olarak beyan etmiş olduğu fikir ve düşünceleri incelenmiş ve karşılaştırmalı olarak aktarılmaya çalışılmıştır., In today's world, in the history of the Islamic world, many religious and canon law identities have been formed in parallel with the Muslim understanding of Islam. One of the sectarian identities that existed since the first period as faith and canon law is Malikî-Salafîlik. Today, Hanbali-Salafism constitutes the general understanding of Salafist thought. Another practical form of a Salafi creed approach appears as Maliki-Salafism. Maliki-Salafi creed, the first representative and founder of Malikis, Malik b. It has continued its existence on different individuals starting from Enes until today. With this study, how the understanding of Malikî-Salafi Islam emerged from the first years of Islam has emerged, one of the most important representatives of this understanding, Muhammed b. Alevi's views and thoughts have been scrutinized. Mohammed b. Alevi's thinking system and the ideas that are different from Hanbali-Salafis have been examined and tried to be conveyed comparatively.
- Published
- 2021
41. La doctrina malikí sobre esclavitud y el Miray de Ahmad Baba
- Author
-
Marta García Novo
- Subjects
malikí ,esclavitud ,derecho islámico ,color de piel ,África ,cautivos ,History (General) and history of Europe ,History (General) ,D1-2009 ,Medieval history ,D111-203 - Abstract
La obra Miray al-s. uud, del alfaquí de Tombuctú Ah. mad Baba (1556-1627), perteneciente a la escuela jurídica malikí, es una fatwà u opinión legal en el marco de la jurisprudencia islámica, que aborda la cuestión de los esclavos negros (sudan) que reclamaban la libertad en los mercados del norte de África, por haber sido capturados siendo musulmanes, algo que no está permitido en el islam. De acuerdo con el Derecho islámico clásico, sólo los no musulmanes que no cuenten con la protección de un pacto o del estatuto de lad imma, pueden ser esclavizados. Ah. mad Baba reitera esta doctrina en el Miray, haciendo hincapié en que, de acuerdo con la religión islámica, no existe ninguna relación entre el color de la piel y la esclavitud, y que los negros que habitan el bilad al-sudan (el África occidental premoderna) no son esclavos por naturaleza. Además, como medio para evitar la esclavización de musulmanes libres procedentes del África occidental premoderna, el autor lleva a cabo una clasificación de los pueblos que, en su época, han adoptado o no el islam en este ámbito geográfico, un sistema que plantea serias debilidades estructurales a la hora de llevar a cabo su fin, quizá también intencionadas.The work Miray al-s. uud, written in 17th century Timbuktu by Ah. mad Baba (1556- 1627), an Islamic scholar that adhered to the Malikí law school, is a fatwa or legal opinion that addresses the issue of the black (sudan) slaves that claimed their freedom in the markets of North Africa, for having been captured while being Muslims, something not allowed in pre- Modern Islamic law. According to it, only infidels without the protection of a pact or of the dhimma status can be legally enslaved. Ah. mad Baba repeats this doctrine, while emphasising that the black skin colour has nothing to do with slavery in islam, and that the peoples of pre-Modern West Africa (bilad al-sudan) are not slaves by nature. Besides this, and as a means of preventing the capture and sale of free African Muslims, the author classifies the peoples of sub- Saharan Africa according to their adherence (or lack of) to islam, a system that, however, could be hardly put into practice, as perhaps intended by the author himself.
- Published
- 2010
- Full Text
- View/download PDF
42. Zebari'nin Türkiye Ziyareti: Türkiye Irak İlişkilerinde Yeni Bir Sayfa mı Açılıyor?
- Author
-
ERKMEN, Serhat
- Subjects
- *
INTERNATIONAL relations , *NATIONAL security - Abstract
In this study, the reasons of the Turkish-Iraqi relations' growing tense since 2011 which were rapidly developing towards the end of 2000 are analyzed. In addition to this, the softening in the relations observed in the recent period of 2013 started especially after the Speaker of the Iraqi Parliament Osama al-Nujaifi's visit. Besides, the relations between Turkey and the central Iraqi government were assessed by also including the axes of Erbil, Iran and Syria. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2013
43. The Evolution of the Mālikī Jurists' Attitudes to the Mudéjar Leadership.
- Author
-
Verskin, Alan
- Abstract
Abstract: During the Spanish Reconquista, a number of Mālikī jurists wrote responsa that declared the Mudéjar 'ulamā' to be illegitimate holders of communal authority. Some contemporary scholars have characterized these writings as representing fanatical trends within Islam that privilege Islamic precepts over humanitarian concerns. By placing the jurists' works in the context of research on the Mudéjars, it is shown that their views were motivated more by pragmatic defensive measures than by religious concerns. For the jurists, the period from the seventh to the thirteenth century is a turning point. Beginning then, jurists become less willing to tolerate the Mudéjar 'ulamā' and more likely to demand their immigration to Islamic territory. I show that this position is tied to a weakening of Islamic political power and a consequent concern on the part of the jurists to more actively promote defensive measures. I show that the jurists' new rulings were not rote enforcements of tradition but actually went against established legal opinion to deal with the new political reality. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2013
- Full Text
- View/download PDF
44. Irak 2011.
- Author
-
Kalaycı, Rıdvan
- Subjects
ARAB Spring Uprisings, 2010-2012 ,HISTORY of Arab countries ,IRAQI politics & government, 2003- ,DISENGAGEMENT (Military science) ,TWENTY-first century - Abstract
Copyright of Middle East Yearbook / Ortadoğu Yıllığı is the property of Bilgi Kultur Dernegi (Knowledge & Culture Association) and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2011
45. Ownership of Metals in the Islamic Jurisprudence.
- Subjects
- *
MALIKITES , *ISLAMIC law , *ISLAM , *METALS , *MUSLIMS - Abstract
According to most of the Maliki Doctrine, metals are owned by the state. This is closer to the right because it agrees with the general instructions of Islam and it depends on the public benefit that does not disagree with any text or stand against an Islamic principle. This decision that most of the Maliki agrees with does not mean, in anyway, that the State or the Sultan has the right to nationalize people's properties or eat it up unjustly. Rather it means, just as the Malikia says, these metal items are not parts of the earth on one hand and it is a benefit proved to be for public domain on the other hand. This does not allow anybody to eat up people's properties un-justified in anyway and the Sharia rules oblige the ruler to offset those in whose lands metals have been discovered because it is a right that no Muslim would ever debate. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2011
46. The Inner World of the Interpretive Tradition
- Author
-
Blecher, Joel, author
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
47. According to fiqh methodologists of Maliki sect khabar as the source of sunnah
- Author
-
Şik, Mehmet Sirri, Bilen, Mehmet, Dicle Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı, and Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı
- Subjects
Religion ,Mâlikî ,Hadith ,Usûl ,Din ,News ,Sünnet ,Hadis ,Haber ,Sunnah - Abstract
Hz. Peygamber'in sünnetini tespit etmek ve maksadını göz ardı etmeden anlayıp nesilden nesile aktarmak, muhaddisler ve fakîhler başta olmak üzere İslam âlimlerinin en önemli hedefi olmuştur. Dolayısıyla sünneti tespit etme çalışmalarında haber konusu, her zaman gündemdeki yerini korumuştur. Mâlikî mezhebinde de İmâm Mâlik başta olmak üzere usûlcülerin hemen hepsi haber, hadis ve sünnet kavramları etrafında zuhur eden tartışmalara dâhil olarak kendi görüşlerini ortaya koymuşlardır. Söz konusu mezhepte genel itibariyle bakıldığında cumhûrun görüşlerine paralellik arz eden bir sünnet anlayışının hâkim olduğu görülmekle birlikte, bazı hususlarda birtakım farklılıkların olduğu da göze çarpmaktadır. Özellikle yaşayan sünnetin, habere takdimi meselesi son derece dikkat çeken bir konudur. Bu bağlamda `Medine ehlinin ameli` mefhumunun literatüre girmesi, Mâlikî mezhebine özgü bir anlayışın ifadesi olarak görülmüştür. Diğer taraftan klasik hadis usûlünde yer alan mursel, mudelles, mevkûf gibi hadis çeşitlerine dair kavramların, sünneti tespit etmedeki rollerine farklı bir bakışın olduğu göze çarpmaktadır. Zira Mâlikî mezhebinde önemli olan, kavramların teknik açıdan sünneti tespit edip etmemesi değil, bahsi geçen kavramlarla ifade edilen haberlerin yaşayan sünnete uygunluk arz edip etmemesidir. Bu itibarla Mâlikî mezhebinde metin ve muhteva tenkidinin son derece önemli olduğunu söylemek mümkündür. The Sunnah of the Prophet and understanding it and transferring it from generation to generation without neglecting its purpose has been the most important goal of Islamic scholars, especially muhaddis and jurists. Therefore, the news subject has always been on the agenda in determining the circumcision. In the Mâlikî sect, almost all of the proceduralists, especially Imam Mâlik, put forward their views by being involved in the debates that emerged around the concepts of news, hadith and sunnah. In general, a similar understanding of circumcision prevails in the sect in question, but there are some differences in some issues. Particularly, the issue of the presentation of living circumcision to the news is a very remarkable issue. In this context, the introduction of the concept of the application of the people of Medina to the literature was seen as an expression of an understanding specific to the Mâlikî sect. On the other hand, it is striking that there is a different perspective on the roles of the concepts of hadith types such as mursal, muhdelles and mevquf in the classical hadith method in determining the circumcision. In the Mâlikî tariqa, what is important is not whether the concepts determine the circumcision from a technical point of view or not, but whether the news expressed with these concepts are compatible with the circumcision of the living. In other words, it is possible to say that text criticism is extremely important in Mâlikî sect. 361
- Published
- 2020
48. Galâvî'nin Butlayhiyye adlı manzum eseri ışığında Mâlikî mezhebinde fetva usulü
- Author
-
Akyol, Bahattin, Okuyucu, Nail, and Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı
- Subjects
Religion ,Islamic Law ,Din ,Fıkh ,Islam ,Fatwas ,Maliki ,Legal consultation - Abstract
Mâlikî mezhebinde fetva usul ve âdâbını ilgilendiren meseleler, geç dönemlerde müstakil eserlerde ele alınmış ve bu eserler mezhebin fıkıh usulü ve fetva kitaplarından bağımsız yeni bir yazım türünün doğmasını sağlamıştır. Bu tezde, modern öncesi İslâm tarihinin son dönemlerinde yaşamış Galâvî'nin (ö. 1245/1828) Butlayhiyye adlı manzum eseri ışığında Mâlikî mezhebinde yerleşik hale gelen fetva usul ve âdâbı bahse konu edilmiştir. Galâvî'nin nazmı, Mâlikîlerin özellikle müteahhir devirde cumhur görüşü haline gelen yaklaşımlarını yansıtması sebebiyle temsil gücü yüksek bir metin olduğu için tercih edilmiştir. Muhtelif eserlerde dağınık vaziyette işlenen konuları veciz ve sistematik bir şekilde nazım haline getiren ve bu sayede müftîler için bir el kitabı hüviyeti elde eden Butlayhiyye, fetva usulü konusunun önde gelen kaynaklarındandır. Çalışma, bir giriş, üç bölüm ile sonuç kısımlarından oluşmaktadır. Giriş kısmında çalışmanın kaynakları, araştırmada takip edilen yöntem ve tez boyunca kullanılan belli başlı kavramlar sunulmuştur. Birinci Bölüm'de Galâvî'nin hayatı ve içinde yetiştiği ilmî çevre tanıtılmış, ilmî çalışmaları analiz edilerek kendisinin bu alandaki yetkinliği incelenmiş ve nazmın içeriği, yöntemi ve kaynakları araştırılarak Mâlikî mezhebi ve hususen fetva usûlü literatüründeki yeriyle ilgili tespit ve değerlendirmelere yer verilmiştir. İkinci Bölüm'de müftî ve müsteftînin sahip olması gereken özellikler, müftî-müsteftî ilişkisini düzenleyen esas ve şartlar üzerinden fetva usul ve âdâbının öne çıkan yönleri ele alınmıştır. Üçüncü Bölümde ise iftâ sürecinin işleyişi ve mezheb içinde fetvaya esas olan (müftâ-bih) görüşün belirlenme süreci ve bu süreçte riâyet edilmesi gerekli kural ve ilkeler konu edilmiştir. Issues of fatwa methodology and ethics in Mālikī school of law have been covered in separated works in a late era. This works generated a new literature that is independent from the legal theory (usūl al-fiqh) and legal opinion (fatwa) sources. This thesis deals with the fatwa methodology and ethics in Mālikī school of law by the example of Ghalāwī, who lived in premodern and in the late era of Islamic History (1245/1828) and his poetry named Butlaihiyya. It was preferred to choose a text, that has a high representative power because it presents the generally accepted meanings of the last era Mālikī scholars. Themes, that have been covered in differently works in a scattered way, were determined in a short and systematically poetry. So Butlaihiyya becomes a handbook for the muftis and one of the important works in the fatwa-methodology literature. This thesis consists of one introduction, three chapters and a conclusion. The introduction is about the thesis sources, methods and the most important terms. The first chapter is about the life of Ghalāwī and his intellectual environment where he grown up. His intellectual works and profession in this field have been analyzed. Content, method and sources of the poetry have been researched and his position within the Mālikī school of law and fatwa methodology literature have been evaluated. The second chapter is about the characteristics of the muftī and mustaftī and the principles and conditions that regulate the relationship between the muftī and mustaftī. The third chapter deals with the process of iftā and the rules and principles for the determining of the fatwa meaning (muftā-bih). 188
- Published
- 2020
49. Fiqh formations in Andalusia except the Malikî Sect
- Author
-
Akbaş, Remziye, Canpolat, Orhan, Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı, Dicle Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı, İslam Hukuku Bilim Dalı, and Akbaş, Remziye
- Subjects
Travel ,Shafii ,Siyasal Bilimler ,Şafii ,Political Science ,Formation ,Canon law ,The Andalusia ,Fiqh ,Endülüs ,Fıkıh ,Oluşum ,Mezhep ,Maliki ,Seyahat - Abstract
Lisansüstü tezlerin elektronik ortamda toplanması, düzenlenmesi ve erişime açılması konusuna ilişkin yök'ün 18.06.2018 tarihli yönergesine istinaden artık bu tarihten sonra gizlilik şartı aranmayan bütün tezler erişime açılacaktır. Endülüs coğrafyası, İslam medeniyetinde toplumsal, siyasi, ilmî ve kültürel anlamda çok yönlü bir etkiye sahiptir. Müslümanların neredeyse sekiz asır boyunca yaşadığı bu coğrafyada mezhep olarak Maliki mezhebi hâkim konumdadır. Ancak Maliki mezhebinin hakim mezhep konumunda olması, bu bölgede başka mezheplerin vücut bulmadığı anlamına gelmemektedir. Endülüs ve Doğudaki İslam dünyası arasında yapılan ilim ve hac yolculukları, ticaret ve seyahatler vasıtasıyla, Endülüs coğrafyası, Maliki mezhebi dışında Evzai mezhebi, Zahiri mezhebi, Şafii mezhebi, Hanefi mezhebi, ve Hanbeli mezhebi gibi farklı fıkıh mezhepleriyle tanışmıştır. Hatta bu mezheplerin müntesipleri Endülüs'te kadılık makamına kadar gelmiş, önemli şahsiyetler olarak tabakat kitaplarında yer almışlardır. Ancak bu mezhepler, yayılmayı sağlayacak bir takım saiklerden yoksun olmalarından ötürü, Maliki mezhebi kadar yayılma imkânı bulamamıştır. Bu çalışma, Endülüs ile alakalı yapılacak araştırmalarda, araştırmacılara, Endülüs'teki İslam hukuk mirasının, farklı fıkhî oluşumlarını göstermesi açısından önem arz etmektedir. Geography of Andalusia has a multifaceted influences on social, political, scientific and cultural aspect in the Islamic civilization. The Maliki sect in this geography, where Muslims have lived for nearly eight centuries, but this stituation reality doesn't mean that any other sect didn't emerge in this region. The geography of Andalusia has met various jurisprudence sects such as Awzaî, Zahirî, Shafiî, Hanafî and Hanbalî sects except the Malikî sectthrough through journeys (Hajj) and science, trade and trips between Andalusia and Islamic World in the East. Also, followers of these sects reached the position of Judge (Qadi) and took part in Tabakat books as important people. However, these sects couldn't find an opportunity to spread as much as the Malikî Sect because of that these sects were devoid of several conditions for spread. This study has an importance about Andalusia researches to demonstrate different jurisprudential formations of İslamic Law Heritage in Andalusia.
- Published
- 2019
50. Maliki mezhebine göre evliliğin sona ermesi ve Hanefi mezhebi ile mukayesesi
- Author
-
Akbaş, Fatih, Vural, Muammer, and Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı
- Subjects
Religion ,Hanifies ,Din ,Divorce ,Marriage ,Maliki - Abstract
İslam hukukunda evliliğin sona ermesi faklı yollarla meydana gelmesi mümkündür. Bunu koca tek taraflı irade beyanı şeklinde yapabileceği gibi eşiyle anlaşarak da yapabilmekte veyahut ona bu yetkiyi devredebilmektedir. Bazı durumlarda da kadın mahkemeye başvurarak evliliği sonlandırabilmektedir. Bu konuda mezheplerin ittifak ve ihtilafları bulunmaktadır. Bu çalışmada Mâlikî mezhebinin evliliğin sona ermesi konusunda görüşlerini ele alarak Hanefî mezhebinin görüşleri ile mukayese etmekteyiz.Mâlikî ve Hanefî mezhepleri arasında evliliğin sona ermesi konusunda görüşlerinin aynı olduğu durumlar bulunmakla birlikte birçok görüş ayrılıkları da bulunmaktadır. Görüş ayrılıkları bazen konunun temelinde bulunurken bazen de konunun detay ve uygulamalarında bulunmaktadır. Mâlikî mezhebi evliliğin sona ermesi konusunda bazen diğer mezheplerden ayrı düşerek onlara muhalif bir görüş bildirirken bazen de genelin görüşünü benimsemiştir. Aynı şekilde Hanefî mezhebi de bu konuda Mâlikî ve diğer mezheplerden farklı görüşleri bulunmakla birlikte ittifak ettiği konular da bulunmaktadır. Özellikle tefrik yoluyla evliliğin sona ermesinde Mâlikî mezhebi Hanefîlerden farklı görüşler ortaya koymuştur.Anahtar kelimeler: Mâlikî, Hanefî, Mukayese, Evlilik, Boşanma, Evliliğin sona ermesi. In Islamic law, the end of marriage is possible in different ways. The husband can do this in the form of a unilateral declaration of will or in agreement with his wife or he can delegate this authority to her. In some cases, the woman may end the marriage by applying to the court. There are conflicts and alliances of sects on this subject. In this study, we compare them with the views of the Hanafi sect and by considering the views of the Mâlikî sect on the end of marriage.There are many splits in opinion between the Mâlikî and Hanafi sects as vell as its similarities, on ending the marriage. Splits on opinion are sometimes at the basis of the subject and sometimes they are in the details and applications of the subject.While the Mâlikî sect sometimes disagrees with the other sects about the ending of marriage, it also adopts the general opinion. In the same way, there are points Hanafi sect has some points Mâlikî and other sects ag ree and disagree on this subject.Especially, Mâlikî and Hanafi sects have sfated different views about the ending of the marriage through, the tefriq.Key words: Mâlikî, Hanafi, Comparison, Marriage, Divorce, Ending of marriage. 140
- Published
- 2019
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.