Search

Son yıllarda meydana gelen aşırı hava olaylarının büyük bir kısmı küresel ısınma ve dolayısıyla iklim değişikliği nedeniyle gerçekleşmektedir. İklim değişikliği, genel olarak fosil yakıtların tüketimi sonucu atmosferde sera gazlarının birikimiyle oluşan küresel ısınma sonucunda gerçekleşmekte, ana nedeni olarak da insan faaliyetleri sonucu oluşan sera gazlarının artışı gösterilmektedir. Yakın bir gelecekte insanoğlu önemli derecede çevre sorunları ile karşılaşacaktır. Bunlar; kuraklık, temiz su kaynaklarının azalması, buzulların erimesi dolayısıyla deniz seviyelerinin yükselmesi ile sel baskınlarının oluşması, tarım arazilerinin zarar görmesi sonucunda kıtlık, biyoçeşitlilikte azalma, orman yangınlarının artması ve fırtınaların oluşması gibi çok ciddi sorunların meydana geleceği öngörülmektedir. İklim değişikliğinin yapılı çevre ve doğal ekosistemler üzerinde zararlı etkiler oluşturduğu ve yaşam kalitesinin olumsuz olarak etkilendiği gözlemlenmektedir. Bu olumsuz sonuçlardan en çok da yüksek miktarda nüfus barındıran kentler ve kent sakinleri etkilenecektir. Kentlerde sürdürülebilir, kaliteli bir yaşam inşa edebilmek amacıyla kentleri iklim değişikliği etkilerine karşı daha dirençli hale getirmek büyük bir önem arz etmektedir. Buradan hareketle çalışmanın amacı, iklim değişikliği konusunda farkındalık oluşturmak, sürdürülebilirlik ekseninde iklim değişikliğinin kentlerin geleceği açısından önemine işaret etmek, gelecek yıllarda kentlerde iklim değişikliği kaynaklı yaşanabilecek etkileri azaltmak, sonuçlarına uyum gösterebilmek amacıyla uluslararası düzeyde ve Türkiye’de iklim değişikliği politikalarını, Türkiye’de kentsel düzeyde yapılan eylemler ve projeleri ele almaktır. Öte yandan gerekli önlemler alınmadığı takdirde iklim değişikliği etkilerinin artması durumunda oluşabilecek senaryolar üzerinden ulusal, yerel ve bireysel düzeyde gereken sorumluluklara dikkat çekmektir. Yerel yönetimler düzeyinde ulusal ve ulus aşırı boyutları ile iklim politikaları henüz son yıllarda irdelenmeye başlanarak yeni bir çalışma alanı olmuştur. Türkiye’de bu alanda akademik çalışmalar yetersiz olduğundan bu alana katkı verilmek istenmiştir.

Hidrojen yakıt hücreli araçların gelişim sürecinin hızlanmasıyla, araçta depolanan enerjiyi en üst düzeye çıkarmak ve aracı yüksek verimlilikle kullanmak oldukça önemli hale gelmiştir. Bir hidrojen yakıt hücreli araçta bulunan yakıt hücresi, ani ve yüksek güç taleplerinde tek başına yeterli değildir. Bu sorunun çözümü için yakıt hücresiyle birlikte yüksek enerji yoğunluğuna sahip batarya ve yüksek güç yoğunluğuna sahip süperkapasitör teknolojileri, aracın ekstra güç ve enerji taleplerini karşılamak için kullanılır. Bu çalışmada birincil enerji kaynağı olarak bir proton değişim membranlı yakıt hücresi (PEMFC) ve enerji depolama teknolojisi olarak da bir lityum iyon batarya ile bir süperkapasitör kullanılmıştır. Bu teknolojiler, aracın çekiş motorunun ihtiyacı olan gücü uygun şekilde sağlamak için DC/DC güç dönüştürücüleri ile DC baraya bağlanmıştır. Böylece aracın sistem performansı, elektrik şebekesinden bağımsız olarak incelenmiştir. Burada uygun bir enerji yönetim sistemi ile iyi tasarlanmış bir kontrol stratejisi geliştirilmiş ve bu da hem verimliliği hem de araç dinamiklerini artırmıştır. Sonuçlar hidrojen yakıt tüketimi, enerji verimliliği ve kontrol sistemlerinin sürdürülebilirliği açısından analiz edilmiştir., With the acceleration of the development process of hydrogen fuel cell vehicles, it has become very important to maximize the energy stored in the vehicle and to use the vehicle with high efficiency. The fuel cell in a hydrogen fuel cell vehicle alone is not sufficient in sudden and high power demands. To solve this problem, the fuel cell, the battery with high energy density and the supercapacitor with high power density are used to supply the vehicle's extra power and energy demands. In this study, a proton exchange membrane fuel cell (PEMFC) was used as the primary energy source, and also lithium-ion battery and a supercapacitor were used as the energy storage technology. These technologies are connected to DC-bus with DC/DC power converters to provide the power needed by the vehicle's traction motor. Thus, the system performance of the vehicle has been examined independently of the power grid. Here, a well-designed control strategy was developed with an appropriate energy management system, which increased both efficiency and vehicle dynamics. The results have been analyzed in terms of the sustainability of hydrogen fuel consumption, energy efficiency and control systems.

Bu çalışmada, alternatif turizm kapsamında son zamanlarda yabancı turistler tarafından oldukça ilgi gören Kapadokya bölgesinde, faaliyet gösteren ve balon uçuş hizmeti veren firmaların fiyatlama davranışının analiz edilmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda bölgede faaliyette bulunan 27 balon firmasından 16'sı ile yüzyüze görüşme yoluyla bir anket çalışması yapılmıştır. Firmaların tamamına ulaşılmış fakat sadece 16'sı çalışmaya katılmak istemiştir. Bu sayı da çalışmanın yapılabilmesi için yeterli olmuştur. Sonuç olarak, elde edilen bulgular, balon piyasasının yapısına dair hakim firma liderliğinin olduğu fikrini vermektedir. Fiyat belirleme konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Fiyatın oluşumu birçok faktör tarafından etkilenmektedir. Mevsimsellik de fiyat oluşumunda önemli bir role sahip görünmektedir. Mevsimselliğin etkisinden turizm faaliyetlerini kurtarmak için alternatif turizmin daha da geliştirilmesi gerekmektedir. In this study, it is aimed to analyze the pricing behavior of companies operating in the Cappadocia region, which has attracted great attention by foreign tourists recently, and providing balloon flight services. For this purpose, a survey was conducted through face-to-face interviews with 16 of 27 balloon companies operating in the region. All companies have been reached, but only 16 wanted to participate in the study. This number was sufficient to carry out the study. As a result, the findings obtained suggest that there is leadership of the dominant firm regarding the structure of the balloon market. There are different opinions about price determination. The formation of the price is influenced by many factors. Seasonality also seems to have an important role in price formation. Alternative tourism needs to be further developed in order to save tourism activities from the impact of seasonality. 0

Today,international relations are being carried out by local and regional as well as national governments. This is calledlocal diplomacy. Local governments are engaged in external relations activitiesin order to carry out joint activities with local governments of othercountries.Cooperation among municipalities are known as twinnings, sistercities, and partnerships applications. These forms of cooperation can beexplained international networks (UCLG, (United Cities and Local Governments)Eurocities, Healthy Cities, etc.), and similar platforms, study visits (Mutualvisits of municipal councils), cross-border co-operation (arrangements to solvea common problem between contry municipalities that share the sameborder-Eurogios), projects (project-based collaborative work to solve aspecific problem). In line with all these definitions, the municipalities haveestablished partnerships with neighboring cities to reach different knowledgeand experiences within the scope of an international joint project or in orderto improve their Furthermore, the fact that the European Union's cooperation inthe utilization of grant funds is an important condition has been influentialin increasing the interest in this issue.capacities and about the problems theyface .This study aims to evaluate the structure, dimensions and outcomes of theexternal relations of Istanbul township municipalities especially for improvetheir institutional capacity building. Thestudy was completed within the framework of the data collected throughface-to-face interviews method as well as the institutional official resources., Günümüzdeuluslararası ilişkiler, ulusal olduğu kadar yerel ve bölgesel yönetimlerce desürdürülmektedir. Bu da yerel diplomasi diye adlandırılmıştır. Yerel yönetimlerdiğer ülke yerel yönetimleri ile birlikte ortak faaliyetlerde bulunmak amacıyladış ilişkiler faaliyetlerini yürütmektedir. Belediyeler arasındaki işbirlikleri; eşleştirme, kardeş şehir, ortaklık uygulamaları olarakbilinmektedir. Bu iş birliği şekilleri; Uluslararası ağlar (UCLG (BirleşmişKentler ve Yerel Yönetimler), Eurocities, Sağlıklı Kentler vb.) şeklindekiplatformlar, çalışma ziyaretleri (Belediye heyetlerinin karşılıklıziyaretleri), sınır ötesi iş birlikleri (aynı sınırı paylaşan ülke belediyeleriarasında ortak bir sorunu çözmeye yönelik düzenlemeler-Eurogios), projeler(Belli bir sorunu çözmek için proje bazında ortak çalışmalar yapılması)şeklinde açıklanabilir. Tüm bu tanımlar doğrultusunda, belediyeler,karşılaştıkları sorunlarla ilgili ve kapasitelerini geliştirmek amacıyla, veyauluslararası ortak proje kapsamında farklı bilgilere ve tecrübelere ulaşmakiçin komşu şehirlerle ortaklıklar kurmuşlardır. Ayrıca, Avrupa Birliği’nin hibefonlarından yararlanmada iş birliklerinin önemli bir koşul olması, bu konudakiilginin artmasında etkili olmuştur. Bu çalışma, İstanbul ilçe belediyelerininözellikle kurumsal kapasite geliştirmeye yönelik dış ilişlerinin yapısı,boyutları ve elde edilen katkıları değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Çalışma,kurumsal resmi kaynaklar yanında, yüz yüze görüşme yöntemi ile toplanan verilerçerçevesinde tamamlanmıştır.

Bilgi çağı bilginin hızla geliştiği bir süreci ifade etmektedir. Gelişen bilgiyi kolaylıkla elde edip bunu yaşamına aktarabilen bilgi çağına uyumlu birey tüm toplumlar için olması istenen bireydir. Bilgi çağının istendik bireyinin nasıl biri olacağı tüm toplumların önünde duran önemli bir problemdir. Ezberci eğitim anlayışıyla yetişen klasik ortaçağ birey tipi bu sorunun cevabı değildir. `Bilim, deney ve gözlemlere dayalı tümevarım akıl yürütmesiyle şu bilgilere ulaştı, kabul ediniz` tarzındaki geleneksel bilim yaklaşımıyla yetişen birey tipi postmodern bilim yaklaşımının yoğun eleştirisi altındadır. Bilgi çağında bilgilerin yoğunluk kazanması ve değişken yapısı düşünüldüğünde bilgiyle ilgili yaklaşımlarımızın farklılaşması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Bilgiye bakış açısı bireyin öğrenmeleri üzerinde etkilidir. Eğer birey bilgiyi kesin olarak kabul ediyorsa temel öğrenme etkinlikleri geleneksel öğrenme etkinlikleri olacaktır. Eğer birey bilginin değişken olduğuna inanıyorsa kendi öğrenmelerinin de değişebileceğini kabullenir. Bu araştırma, öğretmenlerin epistemolojik inançlarının ve yaşam boyu öğrenme yeterliklerinin ne düzeyde olduğunu, epistemolojik inançları ile yaşam boyu öğrenme yeterlikleri arasında anlamlı bir ilişkinin olup olmadığını ve bilimsel epistemolojik inançlarının yaşam boyu öğrenme yeterliklerini anlamlı bir düzeyde yordayıp yordamadığını belirlemek amacı ile yapılmıştır.Araştırma ilişkisel tarama modeline uygun olarak yapılmış korelasyonel bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini 2016-2017 Eğitim-Öğretim yılında Van ili İpekyolu, Tuşba ve Edremit merkez ilçelerinde bulunan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilkokul, ortaokul ve liselerde görev yapmakta olan toplam 6560 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise, küme örnekleme yöntemi ile belirlenen 642 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırmada, veri toplama aracı olarak `Bilimsel Epistemolojik İnanç Ölçeği` ve `Yaşam Boyu Öğrenme Yeterlik Ölçeği` kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS paket programı ile analiz edilmiştir. Veri analizi sürecinde betimsel istatistikler kullanılmıştır. Buna göre; bağımsız gruplar için t-testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA), ölçeklerdeki alt boyutlar arasındaki ve her iki ölçek arasındaki ilişkinin tespitine yönelik Pearson çarpım moment korelasyon analizi ve öğretmenlerin epistemolojik inançlarının yaşam boyu öğrenme yeterliklerini anlamlı bir düzeyde yordayıp yordamadığını belirlemek için de basamaklı regresyon analizi kullanılmıştır.Çalışma sonucunda, öğretmenlerin bilimsel epistemolojik inançlarının ve yaşam boyu öğrenme yeterliklerinin yüksek düzeyde olduğu belirlenmiştir. Öğretmenlerin bilimsel epistemolojik inançlarının cinsiyet, yaş, mesleki deneyim, mezun olunan fakülte vb. değişkenlerin hiçbirine bağlı olarak farklılık göstermemesi bir diğer önemli sonuçtur. Yaşam boyu öğrenme yeterlikleri açısından incelendiğinde, yaşı ve mesleki kıdemi daha düşük olan öğretmenlerin bilgiyi elde etme yeterliği ve dijital yeterlikler boyutlarında diğer gruplardan daha yüksek puanlara sahip oldukları belirlenmiştir. Mezun olunan fakülte değişkenine göre eğitim fakültesi mezunu öğretmenlerin yaşam boyu öğrenme yeterlilik puanlarının diğer fakülte mezunlarından anlamlı düzeyde yüksek olduğu tespit edilmiştir. Son olarak, öğretmenlerin bilimsel epistemolojik inançları ve yaşam boyu öğrenme yeterlikleri arasında pozitif yönde, orta düzeyde, anlamlı bir ilişki olduğu ve bilimsel epistemolojik inançların yaşam boyu öğrenme yeterliklerini %21.6 oranında açıklama gücüne sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Information age stands for a process in which information rapidly develops. The individual who is able to acquire the developing knowledge easily and transfer it to his life is the individual desired for all societies. It is an important problem that stands in front of all the societies in which how the desired individual of the information age will be. The classical medieval individual type that comes up with an erudite educational approach is not the answer to this problem. It is under intense criticism of an individual-type postmodern science approach that is brought up by the traditional science approach of `accept this as it has been acknowledged through inductive reasoning based on science, experiments and observations`. Given the density of information in the age of information and variable structure, we need to differentiate our approach to information. The point of view of knowledge is influential on the individual's learning. If the individual considers knowledge to be final, basic learning activities will be traditional learning activities. If an individual believes that knowledge is variable, he accepts that his own learning may also change.This research has been counducted to determine whether teachers' epistemological beliefs and lifelong learning competencies were at a significant level, whether there was a meaningful relationship between epistemological beliefs and lifelong learning competencies, and whether scientific epistemological beliefs are predicted lifelong at a significant level.The research is a corelational study in accordance with the relational screening model. The population of the research constitutes a total of 6560 teachers working in elementary, middle and high schools affiliated to the Ministry of National Education located in the districts of İpekyolu, Tuşba and Edremit in Van province in 2016-2017 academic year. The sample of the research consists of 642 teachers determined by cluster sampling method. `Scientific Epistemological Beliefs Scale` and `Lifelong Learning Proficiency Scale` were used as data collection tools in the research. The obtained data were analyzed with SPSS packet program. Descriptive statistics were used in the data analysis process. According to this; t-test for independent groups, one-way analysis of variance (ANOVA), and Pearson product moment correlation analysis for determining the relationship between subscales in scales and both scales, and stepwise regression to determine whether teachers' epistemological beliefs predicted lifelong learning competencies at a significant level analysis was used.As a result of the study, it has been determined that the teachers' scientific epistemological beliefs and lifelong learning competencies are at a high level. Teachers' scientific epistemological beliefs are gender, age occupational experience, graduated faculty, and so on. Another important result is that the variables do not vary depending on any of them. When examined in terms of life-long learning competencies, it was determined that teachers with lower age and occupational seniority had higher scores on information acquisition and digital competencies than the other groups. According to the graduate faculty variable, it was determined that the teachers' proficiency level of education faculty graduation was significantly higher than other faculty graduates. Finally, it has emerged that teachers have a moderate, meaningful relationship between scientific epistemological beliefs and lifelong learning competencies, and that scientific epistemological beliefs have the power to explain lifelong learning competencies by 21.6%. 107

Belediyelerin kurumsal kapasitesi başlıca iki nedenle önem taşımaktadır. Öncelikle, belediyelerin görev ve sorumlulukları artmaktadır. İkinci olarak, büyükşehir belediyelerinin sayısının artmakta ve sorumlulukları kırsal alanları da içerecek şekilde genişlemektedir.Belediyeler sınırlı mali ve insan kaynaklarını etkili ve verimli bir biçimde kullanmak üzere dış destekleri projeleri ya da ortaklıkları kullanmaktadır. Böylece, belediyeler kurumsal sınırlılıkları aşarken, kurumsal kapasitelerini uluslararası standartlara uygun bir biçimde geliştirme olanağı elde etmektedirler.Bu çalışmanın amacı, dış destekli projelerin İstanbul büyükşehir belediyesi ilçe belediyelerinin kurumsal kapasite gelişimine olan etkilerinin incelenmesi ve değerlendirilmesidir. Araştırmada, belediyelerin stratejik plan ve faaliyet raporları gibi temel yazılı kurumsal belgeler incelenmiştir. Ayrıca çalışmanın temel analiz birimi olarak belediye hizmetlerini sağlayan teknik, sosyal, kültürel, mali ve idari birimlerde dış destekli projelerle ilgili üst düzey belediye çalışanları ile yapılan soru kağıdı / görüşmeler gerçekleştirilmiştir.Soru kâğıdı uygulamasından elde edilen verilerin istatistikî (regresyon analizi) olarak sınanmıştır. Buna göre, belediyelerin yürüttükleri dış destekli projeler, belediyelerin teknolojik alt yapısına ve halkın belediyelerin sundukları hizmetlerden memnuniyetini olumlu etkilemektedir. Buna karşın dış destekli projelerin belediyelerin idari kapasitelerinin geliştirilmesi, hizmet kapsam ve çeşitliliği, yetkin ve uzman insan kaynağının artırılması, yeni projelerin geliştirilmesine etkisinin istatistiksel olarak anlamsız olduğu görülmektedir. Anahtar Kelimeler: Belediye, Dış İlişkiler, Dış Destekli Proje, Kurumsal Kapasite. The institutional capacity of the municipalities is important for two main reasons. First, the duties and responsibilities of the municipalities are increasing. Second, the number of metropolitan municipalities is increasing and their responsibilities are expanding to include rural areas.The municipalities apply externally supported projects or partnerships to use their limited financial and human resources effectively and efficiently. Thus, municipalities have the opportunity to develop their institutional capacity in accordance with international standards while overcoming the institutional limitations.The aim of this study is to examine and evaluate the effects of externally supported projects on the institutional capacity development of Istanbul district municipalities. In the study, the official institutional documents such as the strategic plan and activity reports of the municipalities were analyzed. In addition, questionnaires and interviews with the senior municipal employees in charge of externally supported projects in technical, social, cultural, financial and administrative units providing municipal services were carried out as the basic unit of analysis of the study.The data obtained from the questionnaire application was tested statistically (regression analysis). Accordingly, the externally supported projects which were conducted by the municipalities have a positive effect on the technological infrastructure of the municipalities and on the satisfaction of the people in the municipal services. However, the impact of the externally supported projects on the development of administrative capacities of municipalities, the scope and diversity of municipal services, the increase of competency and expertise of human resources and the development of new projects seem to be statistically insignificant.Keywords: Municipality, External Relations, Externally Supported Projects, Institutional Capacity. 201

Araç Rotalama Problemi, yöneylem araştırmacılarının çalıştıkları temel konulardan biri olmakla birlikte günümüze kadar problemin birçok varyasyonu araştırılmıştır. Çoğu problemin çözümü gerçek hayatta yetersiz kalmaktadır. Problem çözümünün uygulanabilirliğinin arttırılması ve daha doğru sonuçların elde edilmesi amacıyla gerçek hayatta karşılaşılabilecek durumlar da dikkate alınmalıdır. Bu durumların bir veya daha fazlasının ele alındığı problemler "Zengin Araç Rotalama Problemi" olarak adlandırılmaktadır. Bu çalışmada müşteri talebinin parçalı teslimat ile karşılanabildiği, araç filosunun kapasite ve maliyet açısından farklı tipteki sınırlı sayıda araçlardan oluştuğu ve gereken durumlarda dışarıdan araç kiralanarak açık uçlu rotalar oluşturulabilen senaryo ele alınmıştır. Bu doğrultuda karma tam sayılı bir matematiksel model geliştirilmiştir. Problemin karmaşıklık seviyesinden ötürü geliştirilen model, boyutu yüksek olan problem örneklerinin çözümünde yetersiz kalmıştır. Makul süreler içerisinde, büyük boyutlu problem örnekleri için kaliteli çözümlerin elde edilmesi amacıyla özgün operasyonlar içeren Uyarlamalı Büyük Komşuluk Araması algoritması geliştirilmiştir., We study a rich vehicle routing problem motivated by a real-life problem, in which by the customer deliveries is done by a heterogeneous fleet with possible split deliveries. The routes can be performed by owned vehicles or outsourced vehicles, the routes of which can be closed or open, respectively. The routes of each hired vehicle ends at the last visited customer while the owned vehicles must return to the depot. Both the owned and the hired vehicles are of types that differ from each other in terms of capacity and cost per unit distance, exhibiting economies of scale. A fixed number of owned vehicles are available for use, while an unlimited number of hired vehicles can be used, albeit at a higher cost per unit distance than an owned vehicle of the same type. Our aim is to construct a set of routes with minimum total cost. We firstly develop a mixed integer linear programming model, and demonstrate the value of allowing flexible splits in deliveries with the help of this model on small instances. Because of the complexity of the problem, the model fails to find optimal solutions for larger instances in a reasonable time. In order to obtain high quality solutions efficiently, we propose an Adaptive Large Neighborhood Search (ALNS) algorithm with novel operators.