Search

M. neglecta is a perennial herbaceous plant and belongs to the Malvaceae family. This plant grows spontaneously on any soil and its fresh shoots and leaves are consumed as vegetables. In this study, the antiradical, antimicrobial, anticancer and phytochemical contents of water, ethanol and methanol extracts of the aerial parts of M. neglecta were investigated. According to the results obtained, it was understood that the aerial parts of M. neglecta have high antiradical, antimicrobial, anticancer activity and phytochemical content., M. neglecta çok yıllık otsu bir bitkidir ve Malvaceae familyasında yer almaktadır. Bu bitki ülkemizde her türlü toprakta kendiliğinden yetişir ve taze sürgünleri ile yaprakları sebze olarak tüketilir. Bu çalışmada M. neglecta toprak üstü kısımlarının su, etanol ve metanol ekstraktlarının antiradikal, antimikrobiyal, antikanser ve fitokimyasal içerikleri incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, M. neglecta toprak üstü kısımlarının yüksek antiradikal, antimikrobiyal, antikanser aktiviteye ve fitokimyasal içeriğe sahip olduğu anlaşılmıştır.

Polygonaceae familyasında yer alan R. acetosella, çok yıllık otsu bir bitkidir ve Türkiye’de halk arasında sebze olarak tüketilmektedir. Bu çalışmada R. acetosella toprak üst kısımlarının etanol, su ve metanol ekstraktlarının antimikrobiyal (Escherichia coli, Bacillus megaterium, Bacillus subtilis, Proteus vulgaris, Pseudomonas aeruginosa, Listeria monocytogenes, Klebsiella pneumoniae, Staphylococcus aureus bakterileri ve Candida albicansmaya-mantarına karşı), antiradikal (DPPH, ABTS ve OH radikallerine karşı), antikanser (insan prostat kanseri (PC-3), insan kolon kanseri (HCT-116), insan yumurtalık kanseri (A2780) ve insan göğüs kanseri (MCF-7) hücre serilerine karşı) ve fitokimyasal özellikleri (yağda çözünen vitaminler, yağ asitleri, flavonoitler, fitosteroller, fenolik asitler, toplam fenolik bileşik, toplam flavonoit ve toplam proantosiyanidinler) incelenmiştir. Sonuçlarımıza göre R. acetosella ekstraktlarının ABTS, DPPH ve OH radikali yok etme testlerinde BHT’den daha yüksek aktiviteye sahip oldukları belirlenmiştir. Ayrıca bu bitkinin yüksek antimikrobiyal aktiviteye ve fitokimyasal içeriğe sahip olduğu, PC-3 insan prostat kanseri hücrelerine karşı etkili antikanser aktivite gösterdiği anlaşılmıştır. Aynı zamanda sunulan çalışma, R. acetosella ekstraktlarının in vitro antikanser aktivitesi ile ilgili ilk çalışma olma özelliği taşımaktadır., R. acetosella is a perennial herbaceous plant in the Polygonaceae family and is consumed as a vegetable among the people in Turkey. In this study, antimicrobial (Escherichia coli, Bacillus megaterium, Bacillus subtilis, Proteus vulgaris, Pseudomonas aeruginosa, Listeria monocytogenes, Klebsiella pneumoniae, Staphylococcus aureus bacteria and Candida albicans yeast-fungi), antiradical (against to DPPH, ABTS and OH radicals), anticancer (against to human prostate cancer (PC-3), human colon cancer (HCT-116), human ovarian cancer (A2780) and human breast cancer (MCF-7) cell lines) and phytochemical properties (lipid-soluble vitamins, fatty acids, flavonoids, phenolic acids, phytosterols, total phenolic compounds, total flavonoid, and total proanthocyanidins) of ethanol, water and methanol extracts of R. acetosella aerial parts were investigated. According to our results, it was determined that R. acetosella extracts have higher activity than the BHT in scavenging tests of ABTS, DPPH and OH radicals. It has also been understood that this plant has high antimicrobial activity and phytochemical content and effective anticancer activities against to PC-3 human prostate cancer cell lines. Also the presented study is the first study on the in vitro anticancer activity of R. acetosella extracts.

P. oleracea is an annual herbaceous plant, belonging to the Portulaceae family. This plant is consumed as a vegetable in Turkey, and is grows spontaneously in wetlands, along streams and meadows. In this study, the antiradical, antimicrobial, anticancer activities and phytochemical contents of aerial parts extracts of P. oleracea were investigated. According to study results, P. oleracea aerial part extracts show very high anticancer activity against MCF-7, HCT-116, A2780 and PC-3 cancer cell lines, high antiradical activity against OH radicals, and effective antimicrobial activity against some microorganisms. Also, it was determined that P. oleracea aerial parts contain highly phytochemical compounds. In conclusion, it can be said that the P. oleracea aerial parts can be used for antiradical, antimicrobial, anticancer purposes.

Alcea calvertii (Boiss) Boiss. is belonged to Malvaceae family, and it is a perennial herbaceous endemic plant.Alcea genus plants are grown as ornamental plants in the gardens. In the present study, the antiproliferative,antimicrobial, antiradical activities and phytochemical compositions of ethanol, water, methanol and acet oneextracts of A. calvertii flowers were examined. A. calvertii flowers water, ethanol, methanol and acetone extractsare lower scavenged DPPH, ABTS and OH radicals than standard antioxidant trolox. A. calvertii flowers containvitamins, sterols, flavonoids and phenolic acids, dominated by vanillic acid, gallic acid, catechin, ?-tocopherol,ergosterol and vitamin D. A. calvertii flowers water extract showed better antiproliferative activities than otherextracts against to MCF-7 and HCT-116 cell lines. A. calvertii flowers methanol extract showed higherantiproliferative effect against to LNCaP cell lines. Alcea calvertii (Boiss) Boiss. Malvaceae familyasında yer alan çok yıllık otsu endemik bir bitkidir. Alcea genusuna ait bitkiler bahçelerde süs bitkileri olarak yetiştirilirler. Sunulan çalışmada, Alcea calvertii çiçeklerinin su, etanol, metanol ve aseton ekstraktlarının antiproliferatif, antimikrobiya l, antiradikal aktiviteleri ve fitokimyasal kompozisyonları incelendi. A. calvertii çiçeklerinin su, etanol, metanol ve aseton ekstraktlarının standart antioksidan trolokstan daha düşük oranda DPPH, ABTS ve OH radikali yok ettiği saptandı. A. calvertii çiçeklerinin vitamin, sterol, flavonoit ve fenolik asitler içerdiği ve yüksek miktarda vanillik asit, gallik asit, kateşin, ?-tokoferol, ergosterol ve vitamin D içerdiği belirlendi. A. calvertii su ekstraktının MCF-7 ve HCT-116 kanser hücrelerine karşı diğer ektstraktlardan daha iyi antiproliferatif aktivite gösterdiği gözlendi. LNCaP hücre serilerine karşı ise A. calvertii metanol ekstraktı daha yüksek antiproliferatif aktivite gösterdi.

Alcea calvertii (Boiss) Boiss.is belonged to Malvaceae family, and it is a perennial herbaceous endemicplant. Alcea genus plants are grownas ornamental plants in the gardens. In the present study, the antiproliferative,antimicrobial, antiradical activities and phytochemical compositions ofethanol, water, methanol and acetone extracts of A. calvertii flowers were examined. A. calvertii flowers water, ethanol, methanol and acetone extractsare lower scavenged DPPH, ABTS and OH radicals than standard antioxidanttrolox. A. calvertii flowers containvitamins, sterols, flavonoids and phenolic acids, dominated by vanillic acid,gallic acid, catechin, δ-tocopherol, ergosterol and vitamin D. A. calvertiiflowers water extract showed better antiproliferative activities than otherextracts against to MCF-7 and HCT-116 cell lines. A. calvertii flowers methanol extract showed higherantiproliferative effect against to LNCaP cell lines., Alcea calvertii (Boiss) Boiss. Malvaceae familyasında yer alan çok yıllık otsuendemik bir bitkidir. Alcea genusunaait bitkiler bahçelerde süs bitkileri olarak yetiştirilirler. Sunulançalışmada, Alcea calvertiiçiçeklerinin su, etanol, metanol ve aseton ekstraktlarının antiproliferatif,antimikrobiyal, antiradikal aktiviteleri ve fitokimyasal kompozisyonlarıincelendi. A. calvertii çiçeklerinin su,etanol, metanol ve aseton ekstraktlarının standart antioksidan trolokstan dahadüşük oranda DPPH, ABTS ve OH radikali yok ettiği saptandı. A. calvertii çiçeklerinin vitamin, sterol, flavonoit ve fenolikasitler içerdiği ve yüksek miktarda vanillik asit, gallik asit, kateşin, δ-tokoferol,ergosterol ve vitamin D içerdiği belirlendi.A. calvertii su ekstraktının MCF-7 ve HCT-116 kanser hücrelerine karşıdiğer ektstraktlardan daha iyi antiproliferatif aktivite gösterdiği gözlendi. LNCaPhücre serilerine karşı ise A. calvertiimetanol ekstraktı daha yüksek antiproliferatif aktivite gösterdi.

Bitkilerde doğal yolla meydana gelen antioksidan bileşikler antibakteriyel, antikanser ve antiradikal özellikler gösterirler. Bu antioksidan bileşikler bitkilerin meyvelerinde, tohumlarında, çiçeklerinde, kabuklarında ve köklerinde bol miktarda bulunmaktadır. Yapılan çok sayıda araştırma meyve ve sebzelerin bol miktarda tüketilmesinin hastalıklara yakalanma oranını düşürüp, kalp-damar rahatsızlıklarında, kanser vakalarında ve ölüm oranlarında belirgin düzeyde azalmayı sağladığını göstermiştir. Bitkilerin sahip olduğu potansiyel antiradikal, antibakteriyel ve antikanser özelliklerin belirlenmesi ve bitkilerin içerdiği fitokimyasal bileşiklerin (fenolik asitler, flavonoitler, vitaminler, steroller, yağ asitleri, vs) belirlenmesi son yıllarda büyük bir ilerleme kaydetmeye başlamıştır. Ayrıca son zamanlarda antibiyotiklere dirençli bakterilerin ortaya çıkması ve sentetik antibiyotiklerin, kanser ve tümör tedavisinde kullanılan sentetik ilaçların sahip olduğu istenmeyen yan etkiler, doğal kaynaklı antibiyotikler ve ilaçların üretilmesine öncülük etmiştir.Bu çalışmada Elazığ ve çevresinden toplanan Celtis tournefortii (dağdağan), Malva neglecta (ebegümeci), Rheum ribes (ışgın), Rumex acetosella (kuzukulağı) ve Portulaca oleracea (semizotu) bitkilerinin su, etanol ve metanol ekstrelerinin antiradikal, antibakteriyel ve antikanser özellikleri ve bu bitkilerin içerdiği fitokimyasal bileşikler saptandı. Ekstrelerin antiradikal özellikleri DPPH, ABTS ve OH radikali yok etme testleri ile incelenirken; antibakteriyel özellikleri ise Bacillus megaterium, Bacillus subtilis, Escherichia coli, Pseudomonas aeruginosa, Listeria monocytogenes, Klebsiella pneumonia, Proteus vulgaris, Staphylococcus aureus bakterileri ve Candida albicans mayası gibi enfeksiyona neden olabilen farklı mikroorganizmalara karşı belirlendi. Bu bitkilerin antikanser özellikleri MCF-7 (insan meme kanseri), HCT-116 (insan kolon kanseri), PC-3 (insan prostat kanseri) ve A2780 (insan over kanseri) hücreleri üzerinde in vitro şartlar altında MTT testiyle saptandı. Ayrıca bu beş bitki türünün içerdiği vitaminler, steroller, flavonoitler, fenolik asitler ve yağ asitleri de tayin edildi.Sonuçlara göre M. neglecta metanol ve C. tournefortii su ekstresinin OH radikali yok etmede; P. oleracea su ekstresinin ABTS radikali yok etmede; R. ribes ve R. acetosella su, etanol ve metanol ekstrelerinin OH, ABTS, DPPH radikali yok etmede standart antioksidan BHT'den daha yüksek aktivite gösterdikleri belirlendi. Ekstrelerin antibakteriyel aktiviteye sahip oldukları, özellikle bazı bakteri türlerini standart antibiyotikten daha etkili yok ettikleri gözlendi. Bu tezdeki bitkilerin MCF-7, HCT-116, PC-3 ve A2780 kanser hücreleri üzerinde artan doza bağlı olarak çok etkili antikanser aktivite gösterdikleri belirlendi (p

Cumhuriyet'in ilanıyla her alanda başlayan modernleşme, çağdaşlaşma hareketleri, kadının toplumsal statüsünün gelişimi ile birlikte kıyafetlerinde de değişikliklere sebep olmuştur. Bu araştırmada Cumhuriyet'in ilan edildiği 1923-1950 yılları arası kadın kıyafetleri dönemlere ayrılarak incelenmiştir (1920, 1930 ve 1940'lı yıllar). Dünyada hala büyük ölçüde etkilerini gördüğümüz Batı (özellikle Paris) modasının, Türk kadını kıyafetlerine etkileri gözlenmiştir. Cumhuriyet Dönemi kadın kıyafetlerini incelemeye başladığımızda, kıyafetlerin, Atatürk devrimlerinden çok daha önce başlayan bir değişim hareketinin sonucunda modernleştiğini görüyoruz. Tanzimat'ın ilanıyla başlayıp, I. ve II. Meşrutiyet'in ilanıyla devam eden süreçteki, toplumsal gelişmeler, getirilen kanunlar ve yenilikler, Cumhuriyet kadınının kıyafetlerinin modernleşmesine zemin hazırlamıştır. Bu sebeple, Tanzimat Dönemi, Meşrutiyet Dönemleri ve savaşın etkileri ile oluşan değişimler de incelenmiştir.Araştırma 1950 yılı ile sınırlandırılmıştır. Bu dönemde moda, savaşın getirdiği olumsuz sonuçlara bağlı olarak Paris etkisinden çıkıp, daha çok Amerika etkisine geçerek, değişimler göstermiştir. Aynı şekilde 1950'li yıllarda Türkiye'de çok partili döneme geçiş olmuş, sanayileşmenin de başlamasıyla, kıyafetler Cumhuriyet'in ilk yıllarına göre farklılaşmıştır. Anahtar Kelimeler: Cumhuriyet, Osmanlı, Kadın Kıyafetleri, Moda, Modernleşme. The modernisation movements that started with the proclamation of the republic brought about changes in women's clothing, in along with improvement in the status of women. In this research, women's clothing is investigated by diving into decades between 1923-1950 (1920s, 1930s and 1940s). The effects of Western Fashion (Paris, especially) on the Turkish women's clothing is investigated, which still affects the world's fashion dominantly.When the women's clothing in the republic era is observed, it is seen that women's clothing started to modernise much more earlier than Atatürk's Reforms. Developments in society, and the modern laws that occurred in the period that starts with Edict of Gülhane and is followed by the first and second constitutional era established a ground for the modernisation of clothing of the republican women. Therefore, the changes due to Edict of Gülhane, Constitutional eras, and the war are investigated as well.The research is limited with a period until 1950. In this era, the fashion became influenced by the American rather than Paris due to the negative consequences of the war. In the same manner, in 1950's, a transition to a multi-party system occurred in Turkey, and with the beginning of the industrialization the clothing was differed compared to the beginning of republican era.Key Words: Republic, Ottomans, Women's Clothing, Fashion, Modernisation. 198

Türü belirlendikten sonra kurutulan ve öğütülen Hedysarum Pycnostachyum (Fabaceae) bitkisi kimyasal ve mikrobiyolojik olarak incelendi. Sırasıyla metanol (MeOH), heksan, diklorometan (CH2Cl2), bütanol (BuOH) ve su (H2O) çözücüleri ile bir dizi seçici katı-sıvı ve sıvı-sıvı ekstraksiyonları yapılarak bu çözücülerin ekstreleri hazırlandı. Bu şekilde polaritelerine göre sınıflandırılmış olan bu ekstreler kullanılarak kolon kromatografisi, preparatif tabaka kromatografisi, ince tabaka kromatografisi, vakum-sıvı kromatografisi gibi çeşitli kromotografik yöntemlerle doğal bileşik saflaştırılma ve izolasyon çalışmaları yapıldı. İzolasyon ve saflaştırma teknikleri sonrasında üç tane doğal bileşik elde edildi ve bunların iki tanesinin yapısı aydınlatıldı. Ayrıca, heksan ekstresinin metil esterleri hazırlanarak, GC-MS analizi yapıldı ve analiz sonuçları faydalı yağ asitleri açısından irdelendi. Saflaştırılan doğal bileşiklerin yapı aydınlatılması IR, UV, NMR (1D ve 2D), ve MALDI-TOF Mass gibi çeşitli kimyasal, kromotografik ve spektroskopik yöntemler kullanılarak yapıldı. Son olarak elde edilen ekstrelerin antimikrobiyel aktiviteleri agar-disk difüzyon yöntemi ve Minimum İnhibisyon Konsantrasyonu yöntemi kullanılarak çeşitli antibiyotik ve antifungal referanslarla karşılaştırılarak bazı bakteri ve mantarlara karşı incelend After taxonomically determined, dry and ground Hedysarum Pycnostachyum (Fabaceae) plant material was studied in terms of chemical and microbiological properties. A series of selective solid-liquid and liquid-liquid extractions were carried out with methanol (MeOH), hexane, dichloromethane (CH2Cl2),butanol (BuOH), and water (H2O)solvents to prepare corresponding extracts. Natural compound isolation and purification studies were carried out by various purification techniques, such as column chromatography (CC), preparative thin layer chromatography (PTLC), thin layer chromatography (TLC), vacuum-liquid chromatography(VLC) using these extracts. Three natural compounds were obtained by these isolation and purification techniques and structures of two compounds were determined. Also methyl esters of the hexane extract was prepared and and its GC-MS analysis was done and the results were investigated based on its essential oils. The structural determination of pure compounds was carried out using different chemical, chromatographic and spectroscopic [IR, UV, NMR (1D and 2D), and MALDI-TOFMass] methods. After chromatographic and spectroscopic data were interpreted, the physical properties of the compounds such as specific rotation were measured.Finally, antimicrobial activity of each extract (MeOH, Hexane, CH2Cl2, BuOH, and H2O) was examined against different bacteria and fungi comparing with Gentamycine as reference by using agar-disc diffusion and Minimum Inhibitory Concentration methods. 85

Bu Tez bir Giriş ve iki Bölümden oluşmaktadır. Girişte tez içeriği ve hazırlanmasında izlenen yöntem hakkında bilgi verdik. Tezin birinci bölümünde tasvirî bir yaklaşımla Tirmizî'nin hayatı, ilmi kişiliği, hocaları ve eserleri ele alınmıştır. Daha sonra bu eserler içinde çalışmanın odak noktasını teşkil eden şemâil üzerinde yoğunlaşılarak, eserin telif ve tasnifi, muhtevası, yazma ve baskı nüshaları, sistematiği ve ihtiva ettiği hadisler üzerinde ayrıntılı bilgiler verilmiştir.Araştırmanın ikinci bölümde Hüsamüddin Nakşibend'nin Şerh-i Şemâil'i içerik açısından tahlil edilmiştir. Bu çerçevede öncelikle şerhin genel bir tanıtımı yapılarak eserin te'lif sebebine ve kaynaklarına değinilmiştir. Daha sonra şârihin şerh metodu, hadislerin tercümesinde gözettiği ilkeler ve bazı konulara ilişkin dikkat çekici yorumlar analiz edilmiştir.Ekler bölümünde ise Hüsameddin Nakşibendî'nin eserinin ilk üç bölümü transkribe edilmiştir. Daha önce sadece sadeleştirilmesi yayınlanan bu eserin ilim âlemine tanıtılması önemli bir katkı olacaktır.Anahtar Kelimeler:2895224967, mesnevîhan, siyer, şerh-i Şemâil, Tirmizî This thesis consists of an introduction and two chapters. In the introduction, the content and method of the thesis have been described.In the first chapter, Tirmizi's life, his works and his teachers have been analyzed in view of his intellectual action. Then, the content of Şemâil, its manuscript and published versions and the hadiths included in the text have been described.In the second chapter, Hüsameddin en-Nakşibendi's Şerh-i Şemâil has been analized in view of its sources and the reason behind composing such a work. Then, the method of the author in selecting the sayings of the Prophet has been examined. In the appendix, the first three parts of Hüsameddin Nakşibendî's work have been transcribed in order to contribute to the Şemâil literature. Key Words:Hüsameddin Nakşibendî, mesnevîhan, siyer, şerh-i Şemâil, Tirmizî 114

Konya'da ilk matbaa, 1864 Vilâyet Nizâmnâmesi'ne uygun olarak vali Ahmet Tevfik Paşa döneminde 1869 yılında kurulmuştur. 1908 yılına kadar Konya'nın tek gazetesi olan vilâyet gazetesi, Konya halkını siyasal, sosyal, toplumsal ve ekonomik konularda bilgilendirmiştir. Bu çalışmada, II. Meşrutiyet başlarında Konya sancağının mülkî, adlî, sosyo-kültürel, ekonomik, sağlık, eğitim, iletişim, yerleşim, cemiyet yapısı ve yanısıra Osmânlı Devleti'nin genel durumu, mahallî bir gazetenin bakış açısından incelenmiştir. Bu amaçla, Konya Vilâyet Gazetesi'nin 1907 ? 1910 yılları arasında yayınlanmış 72 sayısı incelenerek, konu ile ilgili bölümlerin Latin harflerine transkripsiyonları yapılmış, günümüz Türkçesi'ne çevrilmiştir. Ayrıca, bu konu hakkında yazılmış güvenilir kaynaklardan da yararlanılmıştır. Çalışmanın önemli bir bölümü, Osmânlı tarihinin önemli dönüm noktalarından birisi olan II. Meşrutiyet'in ilânının, Konya halkı üzerindeki etkilerini kapsamaktadır. Osmânlı idârî mekanizmasında meydana gelen bu değişim, sancaktaki toplumsal yapının da değişmesine zemin hazırlamıştır. Ahâli, hürriyet geldi düşüncesiyle devlete vergi vermek istememiş, memurlara sözlü ve fiili saldırıda bulunmuştur. Bununla beraber, II. Meşrutiyet'in özgürlük ortamında, Konya'da sosyal hayat canlanmış, hareketli bir basın hayatı başlamış, 1908 mebûs seçimleri olaysız şekilde tamamlanmış, İttihat ve Terakki Cemiyeti sancakta örgütlenmeye başlamıştır. Ne var ki Osmânlı Devleti'nin yeni bir idâre rejimine geçtiği bu tarihte, merkezî otoritenin zayıf düşmesini fırsat bilen Avusturya-Macaristan Bosna-Hersek'i ilhâk ederken, Bulgaristan bağımsızlığını kazanmış, Girit, Yunanistan'a bağlanma kararını açıklamıştır. Ülkenin dış politikasında meydana gelen bu üzücü gelişmeler üzerine Konya halkı, bu ülkelerin mallarını boykot ederek ve mitingler düzenleyerek tepkisini göstermiştir. Bu olaylar neticesinde Konya'da millî uyanış başlamıştır, The first printing house in Konya was founded in 1869 during the period of the governor Ahmet Tevfik Pasha in accordance with Province Regulations. Having been the unigue newspaper in Konya until 1908, province newspaper informed the people of Konya about political, social, communal and economic issues. In this labour, not only civil, legal, socio-cultural, economic, health, education, communication, residential and community structure of Konya Province but also the general situation of Ottoman State was investigated from the viewpoint of a local paper. To this end, by analysing 72 editions of Konya Provincial Newspaper published between the years 1907 ? 1910, the transcriptions of the related sections were made into latin letters and they were also translated into current Turkish. Besides, it was also benefited from the other credible sources written about this subject. The Major part of the labour compromises the effects of the announcement of II. Constitutional Monarchy. On Konya people, which is one of the most important critical point of Ottoman history. This resultant change in Ottoman administrative set up also laid the groundwork for the change of the social structure in Konya sanjak. Refusing to pay taxes to the government in contemplation of independence had come true, the public assaulted the officers both verbally and actually. Nevertheless, in that freedom atmosphere of II. Constitutional Monarchy, the social life in Konya brightened up, a moving media life started, 1908 elections of deputy ended up without any problems, Committee of Union and Progress started to be organized in sanjak. However, in that date when Ottoman State got through a new government polity, while the Austro-Hungarian Empire was annexing Bosnia ? Herzegovina, taking the advantage of the languishing central authority, Bulgaria secured its independence and Crete declared its decision to adhere to Greece. Upon these bitter instances occured in the foreign policy of the country, the inhabitants of Konya made a response both boycotting these countries? goods and staging a demonstratim. As a result of these cases, national renaissance started in Konya.