10 results on '"Gürzumar, Osman Berat"'
Search Results
2. Assignment of receivables and arbitration agreement
- Author
-
Gürzumar, Osman Berat and Gürzumar, Osman Berat
- Subjects
Usul hukukundan doğan savunmalar ,Bağlı haklar ,Alacağın temliki ,Arbitration agreement ,Accessory rights ,Cüz’i halefiyet ,Singular succession ,Lack of rules ,Tahkim anlaşması ,Assignment of receivables ,Öncelik hakları ,Objections arising out of civil procedure law ,Kanun boşluğu ,Preferable rights - Abstract
Alacağın doğduğu sözleşmeye ilişkin tahkim anlaşması, alacağın devriyle birlikte, devralana geçer mi ? Bu, Türk ve İsviçre hukuklarında alacağı devralanın ve borçlunun karşılıklı olarak tahkim anlaşmasına dayanabileceğini savunan hakim görüşün ortaya attığı ve olumlu olarak yanıtladığı bir sorudur. Alacağı devralanın, kural olarak, tahkim anlaşmasından yararlanabilmesi ve onunla bağlı sayılması, hukuk politikası bakımından, tercihe şayan bir sonuçtur. Ancak, bu makalede temsil edilen görüşe göre, bu sonuca, anılan soru çerçevesinde yapılan bir tartışma neticesinde ulaşmak mümkün değildir. Bu makale, sorunun nasıl sorulması gerektiği, yanıtı ve hukuki gerekçeleri hakkındadır. Can the arbitration agreement be deemed to be transferred to the assignee when the receivable arising from a contract under an arbitration agreement has been assigned to a third person ? This is the question raised and answered in the affirmative by the majority of scholars in Turkey and Switzerland, which side with the view that the assignee and the debtor must both be given the right to rely on such an arbitration agreement against each other. That the assignee may benefit from and must be bound with such an arbitration agreement in principle is indeed preferable in terms of legal policy. However, such a preferable solution is unlikely to be reached at the end of a discussion made around the question mentioned above. This article addresses the question that needs to be put differently, its answer, and the reasoning thereof.
- Published
- 2016
3. Die Ubernahme westlichen rechts in der Turkei vor 1926 ein hinkender versuch der modernisierung
- Author
-
Gürzumar, Osman Berat, Kieser, H. -L., Stoffel, W., Meier, A., and Gürzumar, Osman Berat
- Published
- 2008
4. Akaryakıt bayileri ile akaryakıt dağıtım şirketleri arasında akdedilen bayilik ve intifa hakko şözlesmelerinin 4054 sayılı kanunu'nun 4. Maddesine aykırı kabul edilmesi ihtimalinde ortaya çıkacak özel hukuk sorunları
- Author
-
Gürzumar, Osman Berat, Sanlı, K. C., Gürzumar, Osman B., Pekcanıtez, H., Tanrıver, S., Özekes, M., Atalı, Murat, Katoğlu, Tuğrul, Göztepe, Ece, Manavgat, Çağlar, and Hanağası, E.
- Published
- 2009
5. Avoidance under the Vienna Convention on the international sale of goods
- Author
-
Yağmur, Refia Nur and Gürzumar, Osman Berat
- Subjects
Viyana satım antlaşması ,CISG ,Esaslı ihlâl ,Dönme ,Avoidance ,Vienna sales convention ,Fundamental breach ,Ek süre ,Nachfrist - Abstract
Cataloged from PDF version of article. Thesis (Master's): Bilkent University, Department of Law, İhsan Doğramacı Bilkent University, 2020. Includes bibliographical references (leaves 280-305). Bu çalışma, İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yüksek lisans tezi olarak hazırlanmıştır. Çalışma ile Viyana Satım Antlaşması kapsamına giren bir milletlerarası satım sözleşmesinden dönme konusu incelenmiştir. Çalışmada öncelikle Antlaşma’nın sözleşmeye ihlal yaklaşımından kısaca bahsedilmiştir. Akabinde, Antlaşma’nın sözleşmeden dönme hakkının mevcudiyeti için aradığı iki alternatiften biri olan esaslı ihlal üzerinde durulmuş, bu doğrultuda tarafların Antlaşma kapsamındaki borçlarına ve başlıca esaslı ihlal hallerine değinilmiştir. Daha sonra, sözleşmeden dönme hakkının kullanılabileceği ikinci durum olan ek süre mekanizması ele alınmıştır. Son olarak, sözleşmeden dönme hakkının kullanılması bakımından sözleşmeden dönme beyanına ve sözleşmeden dönmenin sonuçlarına ilişkin detaylı açıklamalar yapılmıştır. Çalışmada Antlaşma’nın niteliği gereği, milletlerarası doktrindeki çalışmalardan ve çeşitli ulusal yargı makamları ile hakem heyetlerinin kararlarından mümkün olduğunca yararlanılmaya çalışılmıştır. This study was prepared as a master's thesis at İhsan Doğramacı Bilkent University Institute of Economics and Social Sciences. The avoidance of an international contract within the scope of Vienna Sale Convention is examined by the study. First of all, the approach adopted by the Convention with regards to the breach is briefly mentioned in the study. Subsequently, fundamental breach, which is one of two alternatives required by the Convention for the existence of the right of avoidance of a contract is emphasized, and in this direction, the obligations of the parties under the Convention and main examples of fundamental breach are mentioned. Then, the additional period of time mechanism, the second case where the right of avoidance of a contract exists, is discussed. Finally, declaration of avoidance and the consequences of avoidance are comprehensively explained. Due to the characteristic of the Convention, international doctrines and decisions of various national judicial authorities and arbitral awards have been used as much as possible. by Refia Nur Yağmur LL.M.
- Published
- 2020
6. Pure fiduciary transactions in Turkish law
- Author
-
Berktaş Yüksel, Elif and Gürzumar, Osman Berat
- Subjects
Pure fiduciary transactions ,Fiduciary ownership ,Investment funds ,Pactum fiduciae ,Yatırım fonları ,Fiduciary transfer ,İnançlı mülkiyet ,Saf inançlı işlemler ,İnanç anlaşması ,İnançlı devir - Abstract
Cataloged from PDF version of article. Thesis (Ph.D.): Bilkent University, Department of Law, İhsan Doğramacı Bilkent University, 2020. Includes bibliographical references (leaves 224-248). Türk pozitif hukukunda inançlı işlemlerin hukuki sonuçlarını öngören ya da bunları yasaklayan herhangi bir düzenleme yoktur. Bu tür işlemlerin yapılması, TBK md. 26 hükmünde ifadesini bulan sözleşme özgürlüğü ilkesi nedeniyle, TBK md. 27 hükmünün çizdiği sınırlara riayet edilmesi şartıyla caizdir. Türk hukukunda çok sayıda Yargıtay kararına konu olan inançlı işlemler hakkında öğretide üzerinde uzlaşılmış olan bir tanım yoktur. Öğretideki tanımlardaki ortak nokta; inançlı işlemlerin, inanç anlaşması ile inançlı devirden meydana gelmesidir. Bu tezde inançlı işlemler bakımından kabul edilen temel şablon da budur. İnançlı işlemler, öğretide en fazla kabul gören ve ‘amaç’ ölçütüne göre yapılan sınıflandırma uyarınca, saf inançlı işlemler ve karma inançlı işlemler olmak üzere iki biçimde tezahür eder. Söz konusu ayrımı esas alan bu çalışma, özellikle saf inançlı işlemlerin tanımlanması, bu işlemlere uygulanacak hükümlerin tespit edilmesi ve bu uygulamanın nasıl olması gerektiği sorunlarına çözüm bulmayı amaçlamaktadır. Bu çalışmanın birinci bölümünde genel olarak inançlı işlemler incelenecek ve bu işlemlerin benzer kurumlarla karşılaştırılması yapılacaktır. İnananın menfaati için yapılan saf inançlı işlemlere ayrılan ikinci bölümde ise; saf inançlı işlemlerde inanç anlaşması ve inançlı devir işlemi incelenecektir. Tarafların hakları ve borçları ile inananın üçüncü kişilere karşı korunması hususlarına yer verilecektir. Bu bölümde ayrıca, saf inançlı işlemlerin uygulamadaki görünümleri ve Sermaye Piyasası Kanunu’nda “inançlı mülkiyet” esasına dayalı olduğu belirtilen kurumların saf inançlı işlem olup olmadığı sorunu ele alınacaktır. There are no provisions in Turkish positive law that govern the legal implications of fiduciary transactions or that prohibit their use. Conducting such tranasctions is justified on the grounds of the freedom of contract enshrined under Article 26 of the Turkish Code of Obligations (TCO) to the extent that they adhere to the limits drawn by Article 27 of the TCO. There is no consensus in the legal doctrine as to how fiduciary transactions, which has been the subject of numerous decisions of the High Court of Appeals, should be defined. The common aspect of various different definitions suggested in the legal doctrine is that fiduciary transactions comprise of a pactum fiduciae (fiduciary agreement) and a fiduciary transfer. The same framework for fiduciary transactions is also accepted in this doctoral thesis. Per the classification based on the criterion of ‘purpose’, which is the most commonly accepted type of classification in the legal doctrine, fiduciary transactions may emerge in two forms; pure fiduciary transactions and mixed fiduciary transactions. This thesis, which adopts the foregoing classification, aims to provide solutions to the problems associated with the definition of pure fiduciary transactions, identify the relevant provisions to be applied to such transactions and determine the way in which this application should take place. In the first section of this thesis, fiduciary transactions will be examined in general and these transactions will be compared to other similar legal institutions. In the second section, which is reserved to pure fiduciary transactions that are conducted for the purpose of protecting the interests of the trustor/fiduziant, fiduciary agreement and a fiduciary transfer in pure fiduciary transactions will be examined. This section will address issues concerning the rights and obligations of the parties and the protection of the trustor/fiduziant vis-à-vis the third parties. This section will further examine the practical applications of pure fiduciary transactions and deal with the question as to whether legal institutions that are based on the principle of “fiduciary ownership” according to the Capital Markets Act constiute fiduciary transactions. by Elif Berktaş Yüksel Ph.D.
- Published
- 2020
7. Kabahatler ve zaman yönünden uygulamaya ilişkin kimi soruınlar
- Author
-
Katoğlu, Turgut and Gürzumar, Osman Berat
- Published
- 2009
8. Vertical restraints in Ec Competition Law
- Author
-
Keşli, Ahmet T., Gürzumar, Osman Berat, and Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı
- Subjects
Rekabet Hukuku ,Ekonomi ,Avrupa Birliği ,Avrupa Birliği Hukuku - Published
- 2000
9. Rekabetin korunması hakkında kanunda öngörülen yasaklayıcı hükümler ve bu hükümlere aykırı sözleşme ve teşebbüs birliği kararlarının geçersizliği
- Author
-
Sanli, Kerem Cem, BGürzumar, Osman, Özel Hukuk Anabilim Dalı, Gürzumar, Osman Berat, and Diğer
- Subjects
Hukuk ,Kamu Yönetimi ,Public Administration ,Rekabet ,Özel Hukuk ,Law on Protection of Competition ,Competence Law ,Law - Abstract
Piyasa ekonomisi sisteminin temelini, "rekabet" kavramı oluşturur. Piyasa sisteminin etkin bir şekilde işlemesi ve kendisinden beklenen yararları gerçekleştirmesi, ancak piyasalarda rekabet ortamının yaratılması halinde mümkün olabilir. Bu ise, rekabetin kendi kendini tahrip eden özelliği karşısında, ancak rekabetin hukuken korunması suretiyle sağlanabilir. İşte bu amaçla öngörülen Rekabet Hukuku da, piyasadaki rekabeti koruyan ve teşvik eden düzenlemeler içerir. Rekabet Hukuku, piyasa ekonomisinin hukuki alt yapısı ve güvencesi sayılır. Rekabet Hukuku, piyasa ekonomisini benimsemiş olan ülkelerde uzun yıllardan beri uygulanıyor olmasına karşılık, ülkemizde bu hukukun uygulamaya konması oldukça yenidir. Bu nedenle, henüz, ne bu hukukun muhatabı olacak olan teşebbüslerin, ne de bu hukuku uygulayacak olan hukukçuların, konuya tam anlamıyla vakıf oldukları söylenemez. Oysa Rekabet Hukukunun iktisadi hayat açısından gösterdiği önem ve uygulanma alanının genişliği dikkate alındığında, bunun önemli bir eksiklik olduğu söylenebilir. Hatta Kanun'da yer alan hükümler incelendiğinde, bu eksikliğin aynı zamanda tehlikeli sonuçlara da yol açabileceği iddia edilebilir. Zira Kanun, yaygın olarak uygulanabilirliği dışında, oldukça etkin ve caydırıcı yaptırımlar içermektedir. Üstelik bu yaptırımların sadece İdare Hukuku değil, aynı zamanda Özel Hukuk boyutu bulunmakta ve bunların kendiliğinden uygulanabilme özellikleri, ticari yaşam ve hukuk güvenliği açısından potansiyel tehdit oluşturmaktadır. Dolayısıyla, Rekabet Hukukundan doğan yükümlülüklerin ve bu yükümlülüklere aykırı davranmanın hukuki sonuçlarının bilinmesi, büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmanın temel amacı, Kanun'da yer alan yasaklayıcı hükümlerin kavramsal çerçevesinin çizilmesi ve bu yasaklayıcı hükümlere aykırı hukuki işlemlerin tabi olacağı geçersizlik yaptırımının tespit edilmesidir. Dolayısıyla çalışmamızın, Rekabet Hukuku, ve Özel Hukuku temel alan iki boyutunun bulunduğu söylenebilir. İnceleme, esas itibarıyla Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ve buna dayanılarak çıkarılan mevzuat çerçevesinde yapılacak olmakla birlikte, özellikle Rekabet Hukuku boyutuna ilişkin yeterli bilgi birikimi ve uygulamanın bulunmaması, mehaz teşkil eden Avrupa Birliği Hukukundan faydalanılmasını zorunlu kılmaktadır. Tezimiz üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, biri genel anlamıyla Rekabet Hukukunu, diğeri ise, Türk Hukuku bağlamında Rekabet Hukukunu inceleyen iki kısımdan ibarettir. İlk kısımda, hukukumuz açısından yeni bir hukuk dalı olduğu göz önünde tutularak, Rekabet Hukuku ile ilgili bazı genel açıklamalarda bulunulmuş ve özellikle, Rekabet Hukukunun genel hukuk içerisindeki yerinin ve Özel Hukukla olan münasebetinin açıklanmasına çalışılmıştır. İkinci kısımda ise, değerlendirmeler ağırlıklı olarak iç hukuk çerçevesinde yapılmış ve Türk Hukuku açısından Rekabet Hukukunun neyi ifade ettiği, hangi alana ilişkin kurallar öngördüğü irdelenmiştir. İkinci bölüm, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'da öngörülen maddi anlamda yasaklayıcı rekabet kurallarını konu almaktadır. Rekabet Hukukunun esası olduğunu söyleyebileceğimiz bu bölümde, Kanun'da yer alan yasaklayıcı hükümler sırasıyla açıklanmakta; daha doğru bir deyimle, yorumlanmaktadır. Hemen belirtelim ki, burada yasaklayıcı hükümler, uygulama değil, kavramsal boyutlarıyla ele alınmakta ve bu hükümlerin, Kanun'un ruhu ve Avrupa Birliği Hukuku uygulamasında geliştirilen ilkeler ışığında yorumlanmasına çalışılmaktadır. Fakat bu yapılırken, sadece meselenin teorik ve kavramsal boyutu ile yetinilmemiş ve uygulamada karşılaşılması muhtemel bir takım sorunlara da işaret edilmiştir. Ayrı bir inceleme konusu teşkil eden, Rekabet Hukuku ile Fikri/Sınai Hukukun kesişme alanı ise, tamamen tezimizin kapsamı dışında bırakılmıştır Üçüncü bölümde ise, yasaklayıcı hükümlere aykırı hukuki işlemlerin tabi olduğu geçersizlik yaptırımı ele alınmaktadır. Kanun, rekabet yasaklarına aykırı eylem ve işlemleri esasen idari bir takım yaptırımlara tabi tutmuştur. Bununla birlikte, Rekabet Hukukunun Özel Hukuka ait yönü, bu yasakların ihlal edilmesi halinde, Özel Hukuka ait neticelerin doğmasını da kaçınılmaz hale getirmektedir. Bu özel hukuk neticelerinin en önemli ve etkili olanı, kanımızca geçersizlik yaptırımıdır. Özellikle yasaklayıcı hükümlerin kapsamına girebilecek hukuki işlemlerin çeşitliliği ve yaygınlığı göz önünde tutulursa, bu yaptırımın ne derece önemli olduğu kendiliğinden anlaşılacaktır. Ayrıca, Kanun'da geçersizlik yaptırımının açık ve sistemli bir şekilde düzenlenmemiş olması ve düzenlemenin bir takım eksiklikler içermesi, geçersizliğe ilişkin olarak yapılacak incelemenin önemini artırmaktadır.
- Published
- 1999
10. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde fikri haklar üzerindeki sözleşmeler
- Author
-
Tüysüz, Mustafa, Gürzumar, Osman Berat, Diğer, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Private Law ,Kamu Yönetimi ,TELİF HAKLARI ,Public Administration ,Intellectual and Artistic Work Law ,Contracts ,Intellectual property rights ,Laws ,Law - Abstract
192
- Published
- 1998
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.