40 results on '"Özyurt, Cevat"'
Search Results
2. Aytmatov’un Eserlerinde Sovyet Eğitim Sisteminin Üç Hâli: Aydınlanma, İşlevsizleşme ve Mankurtlaştırma
- Author
-
Özyurt, Cevat, primary
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
3. Soviet Work Life and Labor Relations in Aitmatov’s Works
- Author
-
ÖZYURT, Cevat, primary
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
4. Bir Devrimci Portresi Olarak Elveda Gülsarı: Kolhozlarda Aile ve Arkadaşlık İlişkilerinin Kırılganlığı.
- Author
-
Özyurt, Cevat
- Subjects
- *
FAMILIES - Abstract
This article systematically and holistically analyzes Chingiz Aitmatov’s criticism of the Soviet system through the primary relations of comrade Tanabay, the main character of Aitmatov’s (1966) novel Farewell, Gulsary! using a qualitative research method and a hermeneutic approach. The hermeneutic approach enables one to be able to understand the author’s perception of a person in a socialist system and to interpret the changes in people’s attitudes, behaviors, and thoughts based on economic relations using the symbolic expressions in the text. In the novel, the tragedy of the pacer horse Gulsary is brought to the fore and explained in full detail. However, the tragedy of the peasant Tanabai and the people from the kolkhozes [collective farms] is presented implicitly and in fragments. When combining these fragments relating to the people, Farewell, Gulsary! turns into a text with great sociological value. By making a symbolic analysis of the novel, one can see that Aitmatov mainly wanted to tell the tragedy of Tanabai and the people from the kolkhozes. The novel constitutes one of the first examples of an internal literary criticism of the Soviet administration. With this work, Aitmatov crossed the borders of social realism in the Soviet Union and turned to critical realism. In the new society that had been established with the ideals of emancipation and equality, the absences of public spaces, opposition, and intermediary institutions/non-governmental organizations increased the negative impact the ideological state had on family and friendship relations. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
5. Aytmatov'un Eserlerinde Sovyet Çalışma Hayatı ve Emekçi İlişkileri.
- Author
-
Özyurt, Cevat
- Subjects
SOCIAL stratification ,SOCIAL conflict ,PRODUCTIVE life span ,ONTOLOGICAL security ,INDUSTRIAL relations ,EXPLOITATION of humans ,DO-not-resuscitate orders ,CRITICAL realism ,PROMISES - Abstract
Copyright of bilig: Journal of Social Sciences of the Turkish World is the property of bilig: Journal of Social Sciences of the Turkish World and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
6. Modern, Post-modern, Küresel Dönüşüm Süreçlerinde Dinin Durumu: Din Kuramlarına Eleştirel Katkı
- Author
-
CİZRELİ, Bahattin, primary and ÖZYURT, Cevat, additional
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
7. Eğitim Sosyolojisi Yazıları
- Author
-
ÖZYURT, Cevat, primary
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
8. TARİH, KÜLTÜR VE UYGARLIĞA TÜRK MODERNLEŞMESİNDE ALAN AÇAN SOSYOLOG: EROL GÜNGÖR.
- Author
-
ÖZYURT, CEVAT
- Subjects
SOCIAL change ,CIVILIZATION ,SOCIOLOGISTS ,CRITICISM ,CULTURE - Abstract
Copyright of Conservative Thought / Muhafazakar Düşünce is the property of Muhafazakar Dusunce Dergisi and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2023
9. Modern, Post-modern, Küresel Dönüşüm Süreçlerinde Dinin Durumu: Din Kuramlarına Eleştirel Katkı
- Author
-
CİZRELİ, Bahattin and ÖZYURT, Cevat
- Subjects
Sociology ,Modernite ,post-modernite ,küreselleşme ,sekülerleşme ,din-toplum ilişkisi ,Modernity ,post-modernity ,globalization ,secularization ,religion and society ,Sosyoloji - Abstract
The focus of the studies on the religion phenomenon in the social sciences literature has been on the fundamental transformation of traditional social institutions with modernization. The dominant approach in 19th and 20th century social sciences is that there is a tension relationship between religion and modernization. Religion, like other social institutions, as a source of the search for existential meaning and security, has gained new forms in the face of social change. The main weakness of some approaches that focus on the phenomenon of social change by focusing on the phenomenon of religion as a unit of analysis is that they focuses on images, not social patterns. It is not necessary to consider the change of representations. But it is essential to consider the transformation of religion / sacred in the recent intersections of the history of societies. This choice will allow us to draw a theoretical framework on the structural properties of social change.The aim of this paper is to provide the basis for new theoretical approaches by outlining the transformations of the phenomenon of religion during the periods of fundamental social change. In the first part of the paper, the reactions of religion / sacred in the face of the effects of modernization as a radical cultural change, in the second part of the paper, the effects of post-modernism and in the third part of the effects of globalization will be discussed. In the last section, the possibilities and problems of conceptualizations that try to explain the change of religion / sacred will be discussed., Sosyal bilimler literatüründe din olgusunu konu edinen çalışmaların odak noktası, modernleşme ile geleneksel sosyal kurumlarda gerçekleşen köklü dönüşüm olmuştur. XIX. ve XX. yüzyıl sosyal bilimlerindeki egemen yaklaşım, din ile modernleşme arasında gerilimli bir ilişki olduğudur. Sosyal değişmeye bağlı olarak varoluşsal anlam arayışının ve güvenliğin kaynağı olarak din, diğer sosyal kurumlar gibi form değiştirmektedir. Din olgusunu bir analiz konusu olarak merkeze alıp sosyal değişmeyi irdeleyen kimi yaklaşımların temel zaafı, sosyal örüntülere değil görüntülere odaklanmasıdır. Temsillerin değişimini değil toplumlar tarihinin yakın dönemdeki temel kavşaklarında dinin/kutsalın geçirdiği dönüşümü ele almak, sosyal değişmenin yapısal özellikleriyle ilişkili teorik bir çerçeve çizme imkânı sağlayacaktır.Bu çalışmanın amacı, din olgusunun büyük sosyal değişme süreçlerinde yaşadığı dönüşümlerin ana hatlarını ortaya koyarak yeni teorik yaklaşımlara katkı sağlamaktır. Makalenin birinci kısmında radikal bir kültürel değişme olarak modernitenin, ikinci kısmında post-modernitenin, üçüncü kısmında ise küreselleşmenin etkileri karşısında dinin/kutsalın gösterdiği reaksiyonlar ele alınmaktadır. Son kısımda ise dinin/kutsalın değişimini açıklamaya çalışan kavramsallaştırmaların imkân ve sorunları tartışılmaktadır.
- Published
- 2021
10. KEMAL TAHİR İLE OSMANLI SOSYALİZMİNE MEDHAL: 'DEVLET ANA'
- Author
-
ÖZYURT, Cevat
- Subjects
Osmanlı’nın Kuruluşu,Tarih Sosyolojisi,Edebiyat Sosyolojisi,Siyasal Meşruiyet,Doğu-Batı Çatışması,Asya Tipi Üretim Tarzı ,Social ,Sosyal - Abstract
Bu çalışmanın amacı, Devlet Ana romanında Osmanlı kuruluş anlatısı üzerinden betimlenen Doğu siyasetinin yapısal özelliklerini ve farklılıklarını tespit etmektir. Bu amaca ulaşırken bir dizi sorunun cevabı da verilmeye çalışılacaktır: Osmanlı, özgün bir siyaset tarzı ortaya koymuştur mudur? Osmanlı Devletini kuran enerji ve irade toplulukta mı yoksa belli kişilerde mi bulunmaktadır? Osmanlı Beyliği’nin yayılması kavmî veya dinî bencillikle mi ilişkilidir? Selçuklu ile Osmanlı arasında bir miras ilişkisinden veya süreklilikten bahsedilebilir mi? Osmanlı Devleti içeride ve dışarıda meşruiyetini nereden almaktadır? Kuruluş sürecinde kolektif bellek, töre, mitolojik unsurlara ne ölçüde yer verilmektedir? Osmanlı siyasal yapısı nasıldır ve hangi değerler üzerine inşa edilmiştir? Osmanlı Devleti’ni diğer devletlerden farklılaştıran özellikler nelerdir? Devlet-insan ilişkisi nasıl temellendirilmiştir? Çalışma devlet, Osmanlı-Selçuklu ilişkisi, soy, töre, toplumsal gruplar (dervişler ve ahîler), bilgi kaynakları (rüya, fal), siyasal meşrûiyet, din-siyaset ilişkisi, Asya Tipi Üretim Tarzı alt başlıklarını içermektedir. Bu başlıklar ekseninde yazarın sahip olduğu ideoloji veya dünya görüşünü analiz etmek, çalışmanın alt amaçları içinde yer almaktadır.
- Published
- 2020
11. Erich Fromm’un insan ve toplum anlayışı : (Modern toplumun çözümlenmesi)
- Author
-
Özyurt, Cevat and Özyurt, Cevat
- Published
- 2016
12. ÜNİVERSİTE ÖĞRECİLERİNİN SİYASAL KATILIM DAVRANIŞLARI: 29 MART 2009 YEREL SEÇİMLERİ, BALIKESİR ÖRNEĞİ
- Author
-
ÖZYURT, Cevat
- Subjects
Siyasal Katılım,Üniversite Örencileri ve Siyasal Katılım,Gençlik ve Siyaset,Siyaset Sosyolojisi - Abstract
Status of the Problem: Many researches and theses are carried out on general political participation of general political participation of university youth in Turkey and general participation of the youth in elections. The patterns and levels of participation of university youth forming an elector group with unique qualities in local elections which is a specific participation area are not known. It is important to determine the patterns and levels of participation of university students who ratio has been increasing gradually in the group of general elector in the local elections. Goal of the Study: In this study, based on several factors, it is attempted to determine the political participation patterns and participation of students of Balıkesir University in the general elections of 2009. Method: Data in this research with empirical nature is obtained via survey. Population of the research consists of approximately 15.000 university students in the provincial center of Balıkesir. In the sampling of the study, 421 students are involved. The study has no explanatory or descriptive dimensions. Validity of the hypotheses that were established as a result of literature exploration in the study is tested. In addition, the survey includes questions that aim at testing any hypothesis and descriptive findings are reached in some dimensions found important. Findings and Results: Participation of university students in local elections is lower than their participation in general elections. The study indicates that the reason why the participation level of the students in local elections is lower does not lie under the concept of 'non-interest in politics' but 'involuntary participation'. Majority of the students who do not participate in elections indicate as grounds for their non-participation that ballot goes to place different from the place where they study. Meaningful differences are determined in the participation of the students in locations according to age, class, educational status of parents, place where the students stay and the status of families living in the city where their children study. The difference according to 'the class they study' is more that the difference according to 'age'. No difference is seen according to gender. Suggestions: As a result of the findings obtained in the study, it is suggested that social scientists and researches should review the existing judgments on the participation of the university students in elections depending on 'gender', 'the size of settlement where parents reside' and 'income status of parents'. Furthermore, while researching the difference in the participation of university students in elections, the factor of 'class where they study' should be taken into consideration as well as the factor of 'age'. The findings of the study are restricted to the university students who study in the central district of Balıkesir. Generalization of the study findings in Turkey scale depends on the similar researches to be carried out in different cities. Key Words: Political Involvement; Participation in Elections; Local Elections; Political Involvement of University Students, Youth and Politics; Sociology of Politics., Problem Durumu: Genel seçmen kitlesi içindeki oranı her seçim döneminde artan üniversite öğrencilerinin yerel seçimlere katılım kalıplarının ve düzeylerinin tespiti önemlidir. Araştırmanın Amacı: Bu araştırmada, çeşitli faktörlerden hareketle, Balıkesir Üniversitesi öğrencilerinin siyasal katılım kalıpları ve 2009 yerel seçimlerine katılma düzeyi belirlenmeye çalışılmıştır. Yöntem: Ampirik nitelikli bu araştırmada veriler anket tekniğiyle elde edilmiştir. Araştırmanın evrenini Balıkesir il merkezindeki yaklaşık 15.000 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmanın örnekleminde 421 öğrenci yer almıştır. Bulgular ve Sonuçlar: Üniversite öğrencilerinin yerel seçimlere katılımı, genel seçimlere katılımından düşüktür. Öğrencilerin seçimlere katılımları diğer seçmenlerin genel katılımından ve gençlik katılımından düşüktür. Araştırma, öğrencilerin yerel seçimlere katılım düzeyinin düşük olmasının, “siyasete ilgisizlik” olgusuna değil, “istem-dışı katılımsızlık” olgusuna bağlı olduğunu göstermektedir Öneriler: Araştırmada elde edilen bulgular sonucunda, “cinsiyete”; “anne babanın oturduğu yerleşim yerinin büyüklüğüne”; “anne-babanın gelir durumuna” bağlı olarak üniversite öğrencilerinin seçimlere katılımı konusunda, sosyal bilimcilerin ve araştırmacıların mevcut yargılarını gözden geçirmeleri önerilmekte.
- Published
- 2014
13. Marx’ta yanılsama ve ideoloji olarak din
- Author
-
Özyurt, Cevat and Kırıkkale Üniversitesi
- Subjects
Arkeoloji - Abstract
Marx, doğrudan dini analiz eden herhangi bir yazı kaleme almamakla birlikte, din sosyolojisi kuramları arasında önemli bir yere sahiptir. O, din hakkındaki düşünce- lerini dolaylı olarak -Hegel, Feuerbach ve Bauerin düşünceleri ile İngiliz ekonomi- politiğinin eleştirisini yaparken- dile getirmiştir. Bu çalışmanın ana amacı, Marxın gazete yazılarında, makalelerinde ve kitaplarında sunduğu din anlayışının krono- lojik bir derlemesini yapmaktır. Marxa göre din, hem yanılsama hem de ideoloji- nin bir türüdür. Çalışma, Marxın ilk dönem yazılarında din olgusunun daha fazla yer tuttuğunu ve dinin bu dönemde genellikle bir yanılsama olarak anlaşıldığını ortaya koymaktadır. Sonraki yazılarda Marxın din analizi yerini ideoloji analizine bırakmıştır. Yanılsama olarak din, soyut insanın evren, dünya, insanlık ve hayatın anlamıyla ilgili sorulara yetkin cevap verebilecek bilgi donanımından yoksun olma- sından kaynaklanmaktadır. Dinin ideolojik boyutu ise somut/toplumsal insanın çıkar çatışmasından kaynaklanmaktadır. Burada din, mülkiyeti ve üst sınıfların çı- karlarını meşrulaştırarak, alt-sınıfların sosyal yapıyı sorgulamalarını önleyen araca dönüşür. Marxın sosyolojisinde din, ister yanılsama olsun, ister ideolojinin bir türü olsun, insanı kendine yabancılaştırıcı bir yanlış bilinçtir. Dinin herhangi bir olum- lu işlevi yoktur. Ona göre, din eleştirisi, büyük ölçüde Genç Hegelciler tarafından tamamlanmıştır; kapitalizmin yükselişi ise dinin pratikte aşındığı bir zemin oluştur- maktadır. Sosyalizmin gelişiyle din kendiliğinden ortadan kalkacağı için, sosyalist- lerin dine karşı özel bir strateji geliştirmelerine gerek yoktur. Marx has an important place among religion sociology theorists, although he did not directly write any papers that reported any analysis of religion. Instead, he expressed his thoughts on religion by criticizing the opinions by Hegel, Feuerbach, Bauer and English economy politicians. The main purpose of this study is to present a chronological compilation on religion concept, presented in his newspaper articles, papers and books. According to Marx, religion is both a kind of illusion and an ideo- logy. This study reveals that the religion phenomenon keeps a broader place in his early papers, and that in a general sense, religion is understood as an illusion. In his later papers, religion analysis replaced with ideology analysis. Religion as an illusion results from the lack of information competence which abstract man can suf- ficiently answer all the questions in the universe, the world, humanity and life. The ideological dimension of religion results from conflict of interest among concrete and social men. Thus, religion is transformed into an instrument that prevents calling into question by legitimating the property and the profits of upper classes. In Marx sociology, religion, either an illusion or an ideology kind, is a fallacious conscious- ness. Religion has no if any positive function. For him, critics on religion are comp- leted by Young Hegelians; the rise of capitalism creates a surface where religion is corroded in practice. As religion will be lost when socialism comes, there is no need to develop any particular strategy against religion.
- Published
- 2014
14. Hegel'in Din Yorumunun Sosyolojik Analizi: Dinin Tin İle İmtihanı
- Author
-
Özyurt, Cevat
- Subjects
Din Bilimi - Abstract
Bu çalışmada, on yedinci ve on sekizinci yüzyıl kıta Avrupasındaki sosyal ve siyasal değişme ile yükselen felsefî fikirler arasındaki ilişki ve bu ilişkinin din anlayışına yansımaları ortaya çıkarılarak Hegel'in din hakkındaki düşüncesi sosyolojik bir zemin üzerinden anlaşılmaya çalışılmaktadır. Radikal Aydınlanma'nın biçimlendirdiği rasyonalizmin ve modern bilimlerin yükselişinin geleneksel değerlere (ve dine) hızla itibar kaybettirdiği bir süreçte Hegel'in idealist felsefesi dini tahkim eden bir görünüme sahiptir. Ancak onun idealist diyalektik yönteminin dini tarihsel bir olgu olarak alması ve dinleri tarihsel basamaklar içinde anlamlandırması, dinin mahiyet ve hakikat boyutlarını zayıflatan sonuçlar doğurmaktadır. Hegel dini, Tin'in/aklın/Geist'in tezahür biçimlerinden biri olarak kültürel bir olguya indirger. Bu antropolojik bakış içinde din, toplumların ve ulusların kültürü içinde kendine yeni bir meşruiyet alanı bulmaktadır. Siyasal ve toplumsal bütünleşmenin bir aracı olarak ele alınan din, toplumsal ve siyasal değişmeye uyum sağlayan dinamik bir yapıya sahip olur. Bu yorum Hıristiyanlık, İslamiyet gibi dinlerin kendisini değil, bu dinlerin halkların tini veya kültürü içinde yorumlanmış biçimini (Volkreligion) meşrulaştırarak, dinin yükselmekte olan milliyetçi ideolojinin ihtiyaç duyduğu manevî ilkelere ve sembollere kaynaklık etmesini ve bunları pekiştirmesini sağlar. Hegel'in yazılarında dinsel terimler çoğu yerde çift anlamlı olarak kullanılmıştır. Bu nedenle bazı araştırmacıların din savunması gördüğü yerde başka araştırmacılar din eleştirisi görebilmektedir. In this study, Hegel's idea was aimed to be examined on a sociological base by revealing the relationship between social and political changes in the seventeenth and the eighteenth centuries in Europe and emerging philosophic ideas, and the reflection of this relationship at religious perception. In a process in which radical enlightenment shaped rationalism and the rise of modern science caused a prestige loss regarding traditional values (and religion), Hegel's idealist philosophy seems to fortify religion. Yet, his idealist dialectic method that presented religion as an historical fact and explained religions in historical grades prompted weak results in terms of the content and reality of religion. Hegel reduces religion to a cultural fact as one of the emerging forms of religion/reason/Geist. In this anthropological view, religion is finds itself a legal area in the culture of communities and nations. Religion, discussed as a means of political and social integration, has a dynamic structure that harmonizes social and political changes. This interpretation causes the establishment and creation of the sources of spiritual principles and symbols that are needed for a raising nationalist ideology in order to legitimate the interpreted form (Volkreligion) in the culture and geist of the religions, but not the specific religions such as Christianity and Islam. In Hegel's works, religious terms were used mostly with their synonyms. Thus, while some researchers find there an argument for religion, some others against religion.
- Published
- 2014
15. Talcott Parsons'ın Hıristiyanlık Sosyolojisi: Amerika'da Seküler Dinin Oluşumu
- Author
-
ÖZYURT, Cevat, primary
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
16. BİREYCİ TOPLUM SAVUNUSU OLARAK PRENS SABAHATTİN SOSYOLOJİSİ
- Author
-
ÖZYURT, Cevat
- Subjects
Political Science ,Siyasi Bilimler ,Bireyci Toplum,Teşebbüs-i Şahsi,Âdem-i Merkeziyetçilik,İlm-i İçtima,Prens Sabahattin Sosyolojisi,Le Play Sosyolojisi - Abstract
Türk sosyoloji ve düşünce tarihinin önemli isimlerinden Prens Sabahattin’in düşünceleri sosyal bilim çevrelerinde yüzeysel olarak bilinmektedir. Resmi sosyoloji anlayışının Sabahattin sosyolojisine yönelik değersizleştirme çabaları, yüzeyselliğin yıllardır yeniden üretilmesini sağlamıştır. Sabahattin’in si-yasal kimliği, düşüncelerinin red-kabul ikileminde gündeme gelmesini sağlayarak, bu yüzeyselliğin üretimine katkı sunmaktadır. Bu makalede, Prens Sabahattin’in kendi yazılarından ve hakkında yazılanlardan hareketle, sosyal ve politik kimliği, Türk siyasi ve sosyolojik düşünce geleneği içindeki yeri, modern toplum ve birey hakkındaki tespit ve öngörüleri, toplumsal ve siyasal değişme modeli hakkındaki görüşleri analiz edilerek sistematik hale getirilecektir.
- Published
- 2012
17. MARX’TA YANILSAMA VE İDEOLOJİ OLARAK DİN
- Author
-
ÖZYURT, Cevat, primary
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
18. Political participation behaviors of students of university: local elections of 29 march 2009, example of Balikesir
- Author
-
Özyurt, Cevat and Necatibey Eğitim Fakültesi
- Subjects
Political Participation ,University Students and Participation ,Gençlik ve Siyaset ,Youth and Politics ,Sociology of Politics ,Siyasal Katılım ,Siyaset Sosyolojisi ,Üniversite Örencileri ve Siyasal Katılım - Abstract
Problem Durumu: Genel seçmen kitlesi içindeki oranı her seçim döneminde artan üniversite öğrencilerinin yerel seçimlere katılım kalıplarının ve düzeylerinin tespiti önemlidir. Araştırmanın Amacı: Bu araştırmada, çeşitli faktörlerden hareketle, Balıkesir Üniversitesi öğrencilerinin siyasal katılım kalıpları ve 2009 yerel seçimlerine katılma düzeyi belirlenmeye çalışılmıştır. Yöntem: Ampirik nitelikli bu araştırmada veriler anket tekniğiyle elde edilmiştir. Araştırmanın evrenini Balıkesir il merkezindeki yaklaşık 15.000 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmanın örnekleminde 421 öğrenci yer almıştır. Bulgular ve Sonuçlar: Üniversite öğrencilerinin yerel seçimlere katılımı, genel seçimlere katılımından düşüktür. Öğrencilerin seçimlere katılımları diğer seçmenlerin genel katılımından ve gençlik katılımından düşüktür. Araştırma, öğrencilerin yerel seçimlere katılım düzeyinin düşük olmasının, “siyasete ilgisizlik” olgusuna değil, “istem-dışı katılımsızlık” olgusuna bağlı olduğunu göstermektedir Öneriler: Araştırmada elde edilen bulgular sonucunda, “cinsiyete”; “anne babanın oturduğu yerleşim yerinin büyüklüğüne”; “anne-babanın gelir durumuna” bağlı olarak üniversite öğrencilerinin seçimlere katılımı konusunda, sosyal bilimcilerin ve araştırmacıların mevcut yargılarını gözden geçirmeleri önerilmekte., Status of the Problem: It is important to determine the patterns and levels of participation of university students who ratio has been increasing gradually in the group of general elector in the local elections. Goal of the Study: In this study, based on several factors, it is attempted to determine the political participation patterns and participation of students of Balıkesir University in the general elections of 2009. Method: Data in this research with empirical nature is obtained via survey. Population of the research consists of approximately 15.000 university students in the provincial center of Balıkesir. In the sampling of the study, 421 students are involved. Findings and Results: Participation of university students in local elections is lower than their participation in general elections. The study indicates that the reason why the participation level of the students in local elections is lower does not lie under the concept of #8216;non-interest in politics #8217; but #8216;involuntary participation #8217;. Suggestions: As a result of the findings obtained in the study, it is suggested that social scientists and researches should review the existing judgments on the participation of the university students in elections depending on #8216;gender #8217;, #8216;the size of settlement where parents reside #8217; and #8216;income status of parents #8217;.
- Published
- 2010
19. Durkheim Sosyolojisinde Ahlâkî Kontrol Sorunu
- Author
-
ÖZYURT, Cevat
- Subjects
Durkheim,Moral Sociology,Traditional Society,Corporatism,Moral Education,Social Control,Social Integrity ,Ahlâk Sosyolojisi,Geleneksel Toplum,Modern Toplum,Korporatizm,Ahlâk Eğitimi,Toplumsal Bütünleşme - Abstract
This study is focused on the moral view of Emile Durkheim who accepts Sociology as the science of sociological integrity. In the first half of the study the answers for the following questions are searched in Durkheim’s sociology: What is the social functionality of morals? What are the moral differences between traditional and modern societies? What are the rising values in modern societies? What are the reasons of failure of morals in integration of society? In the second half of the study Durkheim’s suggestions for the solution of moral problems and his views about professional ethics are evaluated. After pointing out the importance of professional organizations as a new moral authority for the political and emotional life, the efforts of Durkheim to reconcile citizenship morals and humanity morals are evaluated., Bu çalışma, sosyolojiyi toplumsal bütünleşme bilimi olarak gören Emile Durkheim'ın ahlâk anlayışı üzerinedir. Çalışmanın ilk yarısında Durkheim sosyolojisinde şu sorulara cevap aranmaktadır: Ahlâkın toplumsal işlevi nedir? Geleneksel toplumlar ile modern toplumlar arasında ahlâkî farklılıklar nelerdir? Modern toplumlarda yükselen yeni değerler nelerdir? Ahlâkın modern toplumlarda bütünleşme sağlamadaki başarısızlık nedenleri nelerdir? Çalışmanın ikinci yarısında Durkheim'ın modern toplumların ahlâk sorunlarına yönelik çözüm önerileri ve meslek ahlâkı üzerine görüşleri değerlendirilmektedir. Yeni bir ahlâkî otorite olarak meslek örgütlerinin siyasal ve duygusal yaşam açısından önemine değindikten sonra, Durkheim'ın vatandaşlık ahlâkı ile insanlık ahlâkını uzlaştırma çabaları değerlendirilmektedir.
- Published
- 2007
20. TOCQUEVILLE’DE DEMOKRATİK TOPLUMUN DOĞASI
- Author
-
ÖZYURT, Cevat
- Subjects
Social ,Sosyal ,Demokratik toplum,aristokratik toplum,Tocqueville (Alexis de Tocqueville),eşitlik,özgürlük,sivil toplum,despotizm,çoğunluğun despotizmi,bireycilik-demokrasi,siyaset sosyolojisi - Abstract
Bu makalenin amacı, sosyolojinin kurucularından Tocqueville’in modern toplum çözümlemeleri ve bu toplumun geleceği hakkında öngörüleri ile bu toplumlarda karşılaşılabilecek sorunlara getirdiği çözüm önerilerini ortaya koymaktır. Tocqueville’e göre, modernleşme sürecinde bir eşitlik ve demokrasi çağına girilmiş; aristokratik toplumdan demokratik topluma geçilmiştir. O’na göre demokrasi, siyasal bir sistem olduğu kadar, temel niteliği “koşullarda eşitlik” olan bir toplum modelidir. O, koşullarda eşitliği ve toplumun demokratikleşmesini tersine çevrilmesi mümkün olmayan tarihsel bir süreç olarak görür. Ancak bu tarihsel sürecin değerlerde ve insan mutluluğunda ilerleme olarak algılanmaması gerektiği uyarısında bulunur. Eşitlik ve demokrasi olguları kendi içlerinde özgü ciddi sorunlar barındırır. Eşitlik, kolektif sorumluluk duygusunun azalmasına, bencilliğe yakın duran bir bireyselleşmeye ve kitleselleşmeye yol açabilir. Temsili demokrasi ve gelişmiş yönetsel bürokrasi ise vatandaşların siyaset yapma imkânını kısıtlayarak despotizme dönüşebilir. Tocqueville, aşırı bireyselleşme, kitleselleşme ve siyasetçilerin temsil yetkilerini kötüye kullanma sorunlarına çözüm olarak, örgütlenme özgürlüğünü kullanarak devlet ile birey arasında aracılık edecek sivil toplum kuruluşlarını hayata geçirmeyi önerir. Tocqueville’e göre, demokrasi değil, demokrasiler vardır; demokrasiye yönelik en büyük tehdit, demokrasinin kendi içinden gelir. Tocqueville’in bu özgün bakışı, her demokratik açılım arayışında onun yeniden keşfedilmesine ve yazılarındaki nesnel bakışın ve derinlikli analizin daha iyi anlaşılmasına neden olmaktadır.
- Published
- 2007
21. DİLDE VE EDEBİYATTA ULUSLAŞMA: GENÇ KALEMLER ve YENİ LİSAN HAREKETİ
- Author
-
ÖZYURT, Cevat
- Subjects
Genç Kalemler,Yeni Lisan Harekertleri,Milli Dil,Milli Edebiyat,Türkçülük,Dil Sadeleşmesi ,Social ,Sosyal - Abstract
Bu makalede, Genç Kalemler Dergisi ve Yeni Lisan Hareketi'nin ulusçuluk anlayışı ile dil ve edebiyat tartışmalarındaki yeri incelenmektedir. Türk uluslaşma süreci, göreli bir gecikme ile başlamıştır. II. Meşrutiyet'e kadar kültür hareketi niteliğinde ortaya çıkan Türkçülük, bu tarihten sonra, Osmanlıcılık kavramıyla özdeşleştirilerek siyasallaştırılmıştır. Genç Kalemler Dergisi, Türkçülüğün siyasallaştığı bu dönemde yayınlanır. Dergi kadrosunun ulusçuluk anlayışında, Osmanlıcılık ve Turancılık birlikte yer bulabilmektedir. Teritoryal ulusçuluk ile budun ulusçuluğu bir arada savunulur. Derginin kültür politikası da açık değildir. Bir yandan Türk dili ve Türk edebiyatı, Osmanlı siyasal kültürünün birer unsuru olarak görülmüştür. Diğer taraftan dil ve edebiyatın ulusal değil kavmî olabileceğini savunurlar.Genç Kalemler Dergisi, II. ciltte 'yeni lisan' adıyla bir dil planlama politikası ortaya koyar. Türkçeden yabancı dilbilgisi kurallarının atılması taraftarıdırlar. Kelime yönünden ise tasfiyeciliği/özleşmeciliği değil sadeleşmeyi savunmakta; konuşma dili ile yazı dilinin birleşmesini istemektedirler. Yazıda İstanbul Türkçesinin kullanılmasıyla dilde 'merkezîleşme' sorununun çözüleceğini düşünürler. İmla konusunda çalışmalar yapmış olmaları, 'standartlaşma' sorununa da önem verdiklerini gösterir. Yeni Lisan Hareketi, Genç Kalemler'deki yazılarında, dil anlayışlarına uygun ürünler ortaya koyabilmişlerdir. Dil konusunda ilk gündeme getirdikleri ilkeler ile sonrakiler arasında bir çelişki bulunmaz. Dil konusunda, A. Canip, Ö. Seyfettin ve Z. Gökalp imzalı yazılar birbirinin açılımı niteliğindedir.
- Published
- 2005
22. MODERNLEŞME ve KÜRESELLEŞME BAĞLAMINDA VAROLUŞUN TOPLULUKSAL DİNAMİKLERİ
- Author
-
ÖZYURT, Cevat
- Subjects
Social ,Topluluk (Cemaat),Topluluk Sosyolojisi (Cemaat Sosyolojisi),Modernlik ve Topluluk,Küreselleşme ve Topluluklar,Göçmen Toplulukları,Topluluk ve Toplum (Cemaat ve Cemiyet),Modern Topluluklar,Ulus Topluluklar,Toplulukların Çözülmesi,Güven ve Topluluk Arayışı,Topluluklar Topluluğu ,Sosyal - Abstract
Topluluk, post-modernizm tartışmaları, ulusal kalkınmacı anlayışın gerilemesi ve küresel sosyal ilişkilerin yoğunlaşmasıyla birlikte, sosyal bilimlerde yeniden temel kavramlar, olgular arasında yer almaya başlamıştır. Bu makalede modern ve küresel dönemde toplulukların durumu ve dönüşüm olgusu ile sosyolojik düşüncede topluluk düşüncesinin evrimi analiz edilmektedir. Çalışmamız, topluluk(cemaat) ve toplumu(cemiyet) birbirinin anti-tezi olarak kabul eden sosyoloji geleneğindeki genel görüşün aksine, insanın farklı ihtiyaçlarına karşılık veren her iki toplumsallık biçiminin bir arada var olduğunu/var olabileceğini ortaya koymaktadır. Her iki toplumsallık biçiminin olumlu ve olumsuz yönleri vardır. Tarihsel duruma bağlı olarak, bazen topluluk bazen de toplum ilişkileri/kurumları daha etkin görünebilir. İçinde bulunduğumuz süreç ibrenin topluluklar lehine döndüğünü ve toplumsal alanda bir çözülmenin/normsuzlaşmanın yaşandığını göstermektedir. Bu değişim yeni kaygılar ve yeni umutlar doğurmuştur. Geleceğin kestirilebilmesi için, analizimizde, topluluk ve toplum’un son iki yüzyıllık tarihi seyrine genel bir bakış gerekli görülmüştür.
- Published
- 2004
23. GÖKALP ULUSÇULUĞUNDA KURUCU UNSUR OLARAK DİN
- Author
-
ÖZYURT, Cevat
- Subjects
Social ,Ziya Gökalp,Ulus-devlet,Ulusçuluk ,Sosyal - Abstract
“Din-i İslâm, içtimaî bir dindir, yalnız selâmet-i ahireyi değil, saadet-i dünyeviyeyi de kâfildir... Din-i İslâm, Arapları bâdiye çadırlarında, Acemleri fesad-i ahlâk mastabalarında, Türkleri bozkır yurtlarında buldu. Bir nefha-i irşad ile bu kavimleri haziz-i cehaletten, evc-i fazilete isad etti." (Gökalp, [1909]1 1976b: 113)“Din, yalnız mukaddes müesseselerden, yalnız itikatlardan ibaret olduğu için, bunlarin haricinde kalan lâ-mukaddes müesseselerden, meselâ ilmî mefhumlarla fenni âletler, bediî kaideler dinin haricinde ayrı bir manzume teşkil ederler." (Gökalp, 1986 [1923): 51)“Türkçüler tamamiyle Türk ve Müslüman kalmak şartı ile garp medeniyetine tam ve kati surette girmek isteyenlerdir." (Gökalp, 1986 [1923]: 40)(temsilî demokrasinin) zorunlu bir sonucudur. Demokrasi aracılığıyla iyi toplum ve iyi yönetim vaadinde bulunan ideolojiler, kendi aralarında rekabet içinde bulunduğundan, kitlelerin duygu, düşünce ve ihtiyaçlarını dikkate almak durumundadır. Siyasal alanda, özgürleşme yolunda atılan her adım, ideologların halka biraz daha yakınlaşmasına; ideolojilerin popülerleşmesine, yerelleşmesine ve tarihselleşmesine sebep olur.İlk ideolojilerin evrensel nitelikli yapısını ölçü alan günümüz sosyal bilimcileri yerelleşmiş, tarihselselleşmiş siyasal ve toplumsal düşünceleri ideoloji olarak tanımlamakta istekli görülmezler. Ne var ki, evrenselcilik karşında tikelcilik ve yerelcilik yeni bir olgu değildir. Daha on sekizinci yüzyılda evrenselci Aydınlanma ideolojisi, karşısında romantik tepkicileri bulmuştur. On dokuzuncu yüzyılın başlarında ise kendini insan hakları ve uygarlık gibi evrensel değerlerin savaşçısı ilân eden Napolyon'un yayılmacılığı ulusçu hareketlerin direnişiyle durdurulabilmiştir. Ulusçuluk, evrenselci düşünceye indirilen bir darbe olduğu kadar, evrenselci ve uygarlık söylemleriyle yürütülmeye çalışılan yayılmacılık karşısında güçlü bir duvar da oluşturmuştur.
- Published
- 2004
24. Official nationalism and language policy in Ottomans
- Author
-
Özyurt, Cevat
- Subjects
Social linguistics ,Uluslaşma ,Sosyal dilbilim ,Journalism ,Linguistic integration ,Resmi ulusçuluk ,Dilde sadeleşme ,Ulusal dillerin oluşumu ,Formation of national languages ,Official nationalism ,Gazetecilik ,Nationalization ,Linguistic simplification ,Dilsel bütünleşme - Abstract
Url: http://josc.selcuk.edu.tr/article/view/1075000313, Matbaa yayıncılığının başlaması ve modern dönemde devletlerin merkezileşme çabaları, ulusal dillerin oluşumuna katkıda bulunan iki önemli faktördür. Bu çalışmada, 19. yüzyıl Osmanlı yönetiminin dil politikasının, Türkçe’nin ulusal dil haline gelmesindeki etkileri üzerinde durulmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu zamanın ihtiyaçlarını karşılamak ve azınlıkların başlattığı ayrılıkçı ulusçuluğun etkilerini zayıflatmak amacıyla 19. yüzyılda bir dizi yapısal reformlar başlatmıştır. Yönetim halkla ilişkilere ve kamuoyuna daha fazla önem vermek istemiştir. Bu istek, yönetimin dile bakışında köklü değişiklikler meydana getirmiş ve devletin gazete yayıncılığına başlamasına neden olmuştur. Gazete yayıncılığının yanı sıra, Osmanlı yönetiminin merkezileşmesi, modern eğitim kurumlarının yaygınlaşması gibi olgular, beraberinde dilde standartlaşma ve sadeleşmeyi gündeme getirmiştir. Bu yüzyılda, yönetimin izlemiş olduğu politikalar sonucu, konuşma dili ile yazı dili arasındaki farklılık azalmaya başlamış ve İstanbul lehçesi, oluşmakta olan ulusal dilin temel formu haline almıştır., The start of printing house and the trials of centralization of states in modern era are the two important factors in reformation of national languages. In this article, the effects of Ottomans’ linguistics policies in 19th century on the formation of Turkish as anational language will be argued. Ottoman Empire had started a series of structural reforms in 19th century in order to supply the demands of the changing time and to prevent the effects of separatist nationalism of the minorities. The government wanted to underline the importance of public relations and public opinion. Therefore administration’s perception of language had gone under radical changes and the state had started printing newspapers. Besides the printing of newspapers, some other causes such as the centralization of Ottoman government and the spreading of modern education foundations had necessitated the standardization and simplification of the language. In that century, as a result of the policies applied by the government, the differences between written and spoken language had started decreasing and the dialect of Istanbul had turned out to be the basis form of the national language.
- Published
- 2004
25. Küreselleşme sürecinde kimlik ve farklılaşma
- Author
-
Özyurt, Cevat, Tüfekçioğlu, Hayati, and Sosyoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Sociology ,Identity change ,Identity ,Differentiation strategies ,Differences ,Identity development ,Sosyoloji ,Globalization ,Otherisation - Abstract
263
- Published
- 2002
26. Erich Fromm'un insan ve toplum anlayışı
- Author
-
Özyurt, Cevat, Erkilet, Alev, Sosyoloji Ana Bilim Dalı, Başer, Alev Erkilet, and KKÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Sociology ,Fromm, Erich ,Society ,Sosyoloji ,Human - Abstract
Bu araştırmada, çok yönlü bir bilimadamı olan Erich Fromm'un sosyolojik çalışmalarının, görüşlerinin ve bilimsel yönteminin sistematik olarak bir araya getirilmesi amaçlanmaktadır. Fromm'un birey-toplum ilişkisinin çözümlenmesi için önerdiği 'sosyal karakter' ve 'sosyal biünçdışı' kavranılan esas alınarak, sosyal yapı ve sosyal değişme hakkındaki yaklaşımı ortaya çıkarılmaktadır. Ayrıca Fromm'un çağdaş toplum ve insan üzerine yapmış okluğu analizlerinin, yabancılaşma kavramı ekseninde değerlendirilmesi yapılmaktadır. Araştırma Fromm'un sosyolojik konulan ve bulgulan ile sınırlı tutulduğu için, felsefe, ahlak felsefesi, antropoloji, psikoloji ve klinik psikanaliz alanındaki çalışmalarına yer verilmemiştir. Fromm'un Marx ve Freud sentezciliği, bu kuramcıların çalışma konularımız; ile ilgili görüşlerinin incelenmesini de gerekli kılmıştır. Çalışmanın teorik niteliğinden dolayı, esas olarak kaynak tarama yöntemi kullanılmıştır. Marx ve Freud' un ele alınan konularla ilgili görüşlerinin incelendiği yerlerde, karşılaştırma yöntemine de başvurulmuştur. Bu çalışmanın sonucunda, Fromm'un insan ve toplum anlayışı ile birey-toplum ilişkisinin çözümünde kullandığı 'sosyal karakter' ve 'sosyal biünçdışı' kavramlarının bütüncül sosyolojik yaklaşıma önemli katkılar sağladığı ortaya çıkmıştır. Sosyal karakter ve sosyal bilinçdışı kavramlarının sosyal yapı ve sosyal değişme alanlarında somut ölçüler sunduğu görülmüştür. Fromm'un mikro-sosyolojinin sınırlarım aşarak, insan ve toplumun evrensel sorunları ile ilgilenmiş olması, sosyolojinin 19. yüzyılda sahip olduğu eleştirel niteliğini yeniden kazanabileceğini göstermektedir. In this work it was aimed to collect systematically collection of sociological studies and scientific method of the multi dimensional scientist, Erich Fromm. In the base of 'social character' and 'social unconscious' concepts that were proposed by Fromm for analyzing relationship of individual-society, his approach about social structure and social change was put forward. Moreover, it was made evaluation on Fromm's contemporary society and human analysis in the frame of alienation concept. Because of limitation of this work with Fromm's sociological subject and findings, his studies about philosophy, ethics, anthropology and clinic psychoanalysis were not examined. Fromm's Marx and Freud synthesis needed to analyze these theorists' concerning thoughts of our subjects. By the reason of theoretical character of the work, basically the bibliography search method was used. Besides, comparative method was used in the examinations of Marks and Freud's views that are concerning the subjects of this work. At the end this work, it has brought out that the concepts of 'social character' and 'social unconscious' used by Fromm for analyzing human and society understanding and individual-society relation have provided important contributions to holistic sociology. It has been seen that these two concepts social character and social unconscious, offered concrete criterion in the field of social structure and social change. By going beyond limits of micro-sociology Fromm has interested in universal issues of human and society. By doing so, he has shown that sociology again can attain critical character to which it has have in 19. century. II 233
- Published
- 1998
27. SAİD HALİM PAŞA DÜŞÜNCESİNDE DEğİŞİM ve SÜREKLİLİK: MUHAFAZAKÂR-REFORMCU İSLAMCıLığıN OLUŞUMU.
- Author
-
ÖZYURT, Cevat
- Subjects
GROUP identity ,SOCIAL values ,SOCIAL attitudes ,SOCIAL consciousness - Abstract
Copyright of Conservative Thought / Muhafazakar Düşünce is the property of Muhafazakar Dusunce Dergisi and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2013
28. Modern Bir Olgu Olarak İnsan Haklar¹n¹n Küresellişi ye Kültürellişi.
- Author
-
Özyurt, Cevat
- Subjects
HUMAN rights ,VALUES (Ethics) ,LIFESTYLES ,ETHICS ,SOCIETIES ,WESTERN countries - Abstract
Copyright of Sivil Toplum: Dusunce & Aastirma Dergisi is the property of EDAM- Education Consultancy Limited and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2006
29. YİRMİNCİ YÜZYIL SOSYOLOJİSİNDE KENTSEL YAŞAM
- Author
-
ÖZYURT, Cevat
- Subjects
Kent Sosyolojisi. Kentsel Toplum. Kentsel Ayrışma. Yabancı. Kamusal ,Urban Sociology,Urban Society,Urban Stratification,Stranger,Public Sphere - Abstract
Araştırmanın Temelleri: Modernleşmenin ileri aşamalarında kır-kent ayrımı ortadan kalkarak, kentsel yaşam tüm toplumsal ilişkileri kuşatır hale gelmiştir. Günümüzde toplum hakkında konuşmak, bir anlamda kentsel yaşam hakkında konuşmaktır. Bu olgu, kent çözümlemelerini sosyolojik ilginin merkezine yerleştirmiştir. Araştırmanın Amacı: Bu makalede, 20. yüzyıl sosyoloji yazınından hareketle, modern kentlerde toplumsallık biçiminin, toplumsal ilişkilerin ve yaşam biçiminin dönüşümü irdelenmektedir. Kentsel yaşamda ahlakın durumu ve toplulukların değişen işlevi çalışmanın temel eksenini oluşturmaktadır. Veri Kaynakları: Çalışmanın çerçevesini Wirth, Simmel, Sennett ve Bauman’ın gibi sosyologların kentsel yaşam çözümlemelerinde ortaya koydukları gözlemleri ve tezleri oluşturmaktadır. Bu sosyologların konu hakkındaki çalışmaları birincil veri kaynaklarımızı oluşturmaktadır. Ayrıca bu sosyologların düşüncelerinin aktarıldığı, tanıtıldığı ve eleştirildiği ikincil metinlerden de yararlanılmıştır. Ana Tartışma ve Sonuçlar: 20. yüzyılın başlarında, geleneksel toplumsal ilişkilerin modern ketlerde çözülmeye başladığı gözlemlenmekteydi. Sosyologlar bu durumu, “topluluk kaybı” ve “anonimleşme”ye doğru hızlı bir yönelim olarak değerlendirmişlerdir. Oysa 20. yüzyılın ortalarından itibaren kentsel yaşamda yeni birincil ilişkilerin ve yeni topluluk biçimlerinin ortaya çıktığı görülmüştür. Toplumun bütüncül olarak kentlileşmesi, klasik sosyolojide farklı zamanların ve farklı mekânların toplumsallık biçimi olarak kavramlaştırılan “toplum” ve “topluluk”u iç içe geçirmiştir. Böylece Simmel ve Wirth gibi klasik sosyologların topluluk kaybı ve anonimleşme eleştirilerinin aşırı beklentiler içerdiği ortaya çıkmıştır. Kentsel yaşamda yeni toplulukların ortaya çıkışı, sosyolojide “kamusal alanın çöküşü” Sennett kaygısına neden olmuştur. 20. yüzyılın sonlarında ise “gayrı şahsileşme” ve “topluluklaşma” kentselliğin farklı ihtiyaçlarına cevap veren bir arada bulunması mümkün toplumsal yapılar olarak değerlendirilmeye başlanmıştır Bauman . Günümüz kentleri, gayrı ahsi anonim ilişkilerin ve yabancıların etik mekânı olduğu kadar, bunlardan uzak duranların topluluk arayışlarına cevap veren bir ahlaki moral mekânı olarak görülebilir. Kent sosyolojisinin sorunu, klasik sosyolojinin kullanmış olduğu kır-kent, topluluk-toplum gibi kavramları kendilerine yüklenen düalist anlamlardan kurtararak günümüz koşullarına uygun biçimde yeniden tanımlamaktır. Klasik sosyolojinin kullanmış olduğu kır-kent, topluluk-toplum gibi kavramları kendilerine yüklenen düalist anlamlardan kurtararak günümüz koşullarına uygun biçimde yeniden tanımlamak kent sosyolojisinin önemli bir problemi haline gelmiştir, Background of Study: In the later period of modernization, rural-urban separation has disappeared and urban life has come into a situation such as that it has enclosed all dimensions of social relations. Today, to speak on society means, in a sense, to speak on the urban life. This fact has formed the new focus of sociological interest toward urban issue. Purpose of Study: In the article, with the references to the sociological literature of the twentieth century on the urban issue, the transformation of social relations, life-style, and the forms of sociality is examined. The condition of morality and the changing functions of communities in urban life constitute the main point of the study. Sources of Data: The observations and claims posited in their analysis on the urban life by some sociologists such as Wirth, Simmel, Sennett, and Bauman shapes the framework of the study. The studies of those scholars on the issue form the primary sources for the article. In addition, the critical and commentary texts on the thoughts of those scholars are used as secondary sources in the article. Main Discussion and Conclusions: At the beginning of the twentieth century, many sociologists had observed that traditional social relations in the urban space started to be solved under pressure of the new social formations. They had generally commented this circumstance as a quick direction toward “the loss of community” and “the emergence of a strict anonymity”. But, by the midtwentieth century, it is observed that new primary social relations and new types of community have emerged. As a result of the urbanization of the society entirely “society” and “community” which were conceptualised in classical sociology as different types of sociality existing in different times and different places has come together with other in a same period and space. Thus, it clearly seems that the conceptualization of anonymity and the loss of community by Simmel and Wirth had included extreme anticipations about the nature of the modern society. At the same time, The emergence of new communities in the urban scene resulted in some anxieties such as “fall of public man” Sennett . At the late-twentieth century, anonimity and communality are assessed as social structures giving response to different needs of urbanism and it is seen possible that they may co-exist together Bauman . Contemporary cities can be seen “moral” space giving response to the needs of the people, who keep away from those, in their search for community as well as they are “ethic” space of anonymous relations and strangers. Today, to rescue the concepts such as urban-rural, societycommunity, etc. from their dualist meanings which were loaded on them by Classical Sociology has become an important problem for urban sociology
30. Moderniteden küreselleşmeye milliyetçiliğin ve ulus devletin dönüşümü
- Author
-
Arslan, Mesut, Özyurt, Cevat, and Sosyoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Siyasal Bilimler ,Sociology ,Political Science ,Sosyoloji - Abstract
Çalışmanın konusunu, `milliyetçiliğin` ve `ulus devletin` moderniteyle beraberortaya çıkışı ve `Küreselleşme` ile birlikte bu iki fenomenin yaşadığı dönüşümoluşturmaktadır. Sosyal bilimlerde kabul edilen görüşler `ulus devletin` temellerinin OrtaÇağ'ın hemen ardından Batı Avrupa'da ortaya çıktığı; modernite dediğimiz ekonomik,siyasal, toplumsal değişimlerin ulus devleti meydana getirdiği, `milliyetçilik`hareketlerinin önce Avrupa'yı ardından da tüm dünyayı etkisi altına almış olduğuyönündedir. Yaşanan değişimlerle beraber ortaya çıkan ulus devlet ve milliyetçilik, insantopluluklarını sınırları belli olan siyasal ve toplumsal organizasyon etrafında birleştirmiştir.Bu organizasyonu ayakta tutacak manevi bağ milliyetçiliğin temel unsurları olan; ortak birtarih, ortak bir vatan, ortak bir dil ve içinde din ve etnisitenin bulunduğu ortak bir kültüraracılığıyla kurulmuştur. Bu unsurlar; ortak bilinci meydana getirme ve devamlılığınısağlama görevini uzun süre sürdürmüş olmalarına rağmen 1960'lardan itibaren ortayaçıkan `etnik canlanma`; `milliyetçiliği` ve `milliyetçiliğin toplumdaki görünümlerini`sorgulamaya açmıştır. Bu sorgulamayla beraber milli kimliğin türdeşliğine dayanan `tekkültürlü toplum` düşüncesi eleştirilerin hedefi olmuştur. `İnsan hakları` alanında meydanagelen ilerlemeler, `ulus-toplumların` `çokkültürlülüğe` saygı duyan ve `çoğulcu` biranlayışa sahip olmaları yönünde bir baskı oluşturmuştur. Bu durum `küreselleşme`sürecinin etkisiyle giderek daha da artmıştır. Bununla beraber küreselleşme sürecinde birtaraftan da bütün dünyada milliyetçi hareketlerin artması durumu söz konusu olmuştur. Bubağlamda milliyetçiliğin ve ulus devletin önce `modernite` içerisinde nasıl ortaya çıktığınıve ardından `küreselleşme`nin meydana getirdiği koşullarda nasıl bir dönüşüm yaşadığınıortaya koymak, çalışmamızın temel hedefini oluşturmaktadır. Anahtar Kelimeler: Siyaset Sosyolojisi, Milliyetçilik, Ulus Devlet, Modernite, Küreselleşme. The subjects of the study are the emergence of `nationalism` and `nation state`with the modernity and the transformation of these two phenomena with Globalization.The view accepted in the social sciences is that the foundations of the `nation state`emerged in Western Europe immediately after the Middle Ages; that the economic,political and social changes that we call modernity constitute the nation state, and that the`nationalism` movements have first influenced Europe and then the whole World. As aresult of the change, nation state and nationalism merged human communities around thepolitical and social organization of which borders are defined. The spiritual bond that willkeep this organization alive is the basic elements of nationalism; a common history, acommon homeland, a common language and a common culture of religion and ethnicity.Although these elements had long maintained the task of creating and maintainingcommon consciousness; the `ethnic revival` that arose from the 1960s, started to question`nationalism` and the views of nationalism in society. With this questioning, the idea of a`monoculture society` which based on the homogeneity of national identity has been theobject of criticism. Progress in the field of `human rights` has put pressure on `nationsocieties`to have a `pluralistic` understanding that respects `multiculturalism`. Thissituation has increased with the effect of `globalization` process. On the other hand, in theprocess of globalization, there has been an increase in nationalist movements all over theworld. In this context, the main objective of our study is to reveal how nationalism andnation state first emerged in `modernity` and then undergo a transformation under theconditions created by `globalization`. Keywords: Political Sociology, Nationalism, Nation State, Modernity, Globalization. 166
- Published
- 2019
31. İbn Haldun'un 'İlm-i Umran'ı ile klasik sosyoloji kuramlarının karşılaştırmalı analizi: Metodoloji, toplumsal yapı, toplumsal değişme, toplumsal değerler
- Author
-
Altay, Sefa, Özyurt, Cevat, and Sosyoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Sociology ,Comparative sociology ,İbn Haldun ,Social structure ,Social change ,Social values ,Corporates sociology ,Macro sociology ,Sociology of community ,Sosyoloji - Abstract
Çalışmanın amacı; İbn Haldun'un `İlm-i Umran`ını ve `Klasik Sosyoloji`yi açıklamak, `İlm-i Umran` ile `Klasik Sosyoloji` arasındaki benzerlik ve farklılıkları ortaya koymak, ikisinin konumunu ve önemini belirtmek ve toplumları açıklamadaki yeterliliklerini ortaya koymaktır. Çalışmada; İbn Haldun'un kurmuş olduğu ilim olan `İlm-i Umran` ile Batı'daki epistemolojik, kültürel, siyasi ve ekonomik gelişmelerin sonucu olarak ortaya çıkan `Sosyoloji`nin `Klasik Sosyoloji` içerisinde değerlendirilen isimleri olan Durkheim, Marx, Weber ve Tönnies'in sosyolojileri metodoloji, toplumsal yapı, toplumsal değişme ve toplumsal değerler bağlamında, teorik temelde ve karşılaştırmalı yöntem kullanılarak analiz edilmektedir. Çalışma temelde dört bölümden oluşmaktadır. İlk olarak, metodoloji bağlamında bir karşılaştırma yapılmaktadır. Burada; `akıl`, `duyular`, `nedensellik`, `kanunluluk`, `iktisadi faktörler` gibi unsurlar merkeze alınarak analiz yapılmaktadır. İkinci olarak; toplumsal yapı bağlamında bir karşılaştırma yapılmaktadır. Burada ise `insan doğası`, `işbölümü`, `umran fikri`, `toplum fikri`, `Bedevi Umran-Hadari Umran`, `Mekanik Dayanışmalı Toplum-Organik Dayanışmalı Toplum` ve `Cemaat-Cemiyet` toplum tipleri temelinde bir karşılaştırma yapılmaktadır. Üçüncü bölümde; toplumsal değişme İbn Haldun ve Marx temelinde ele alınmaktadır. Burada `tarihsellik`, `insanın aktif özne oluşu`, `umran/toplum tiplerinin değişim dinamikleri`, `geçim yolları/üretim araçları` gibi unsurlar bağlamında karşılaştırma yapılmaktadır. Dördüncü olarak; ele alınan beş temel toplumsal değer `asabiyet`, `kolektif bilinç`, `dayanışma`, `din` ve `ahlak` karşılaştırmalı olarak değerlendirilmektedir. Yapılan tüm bu karşılaştırmalı değerlendirmeler iki bilimsel birikimi kendi düzlemine oturtmak ve doğru anlamak açısından oldukça önemlidir. Aynı zamanda çalışma, temel soru(n)lardan biri olan `İlm-i Umran`ın günümüz toplum açıklamaları açısından bir alternatif oluşturabilir mi? sorusuna da cevap üretebilme imkânı sunmaktadır. Purpose of the study; explain of `Ilm-i Umran` of Ibn Khaldun and `Classical Sociology`, reval similatiries and differences between `Ilm-i Umran` and `Classical Sociology`, specify the position and importance of the two and to demonstrate their competence in explaining societies. The study; `Ilm-i Umran`, the science founded by Ibn Khaldun and as a result of epistemological, cultural, political and economic devolopments in the West `Classical Sociology` in `Sociology` who Durkheim, Marx, Weber, Tönnies's sociologies are analyzed in the context of methodology, social structure, social change and social values, using theoritcal basis and comparative method. The study basically consists of four parts. First, a comparison is presented in the context of methodology. There, facts are analyzed by taking center `mind`, `senses`, `causality`, `lawfulness` and `economic factors`. Second, a comparison is made in the context of social structure. Here, a comparison is made on the basis of the facts of `human natüre`, `division of labor`, `idea of umran`, `idea of society`, `Bedouin-Hadare`, `Mechanic-Organic Solidarity Society` and `Community-Society`. In the third chapter, social change is discussed on the basis of Ibn Khaldun and Marx. Here in the context of facts comparisons are made `historicity`, `active agents consisting of human`, `type of umran/society type dynamic change`, `means of livelihood/production tools`. Fourthly, the five basic social values `irritability`, `collective consciousness`, `solidarity`, `religion` and `morality` are evaluated comparatively. All these comparative evaluations are important in terms of placing two sciences on their own plane and understanding them correctly. It is also one of the basic questions can the `Ilm-i Umran`s be an alternative to today's public statements? also offers the answer to the question. 182
- Published
- 2019
32. Kimlik ve aidiyet bağlamında zorunlu göç ve uyum: Ankara Önder mahallesi örneği
- Author
-
Balci, Mesut Emre, Özyurt, Cevat, and Sosyal Politika Ana Bilim Dalı
- Subjects
Refugees ,Belonging ,Public Administration ,Syria ,Sense of belonging ,Search for identity ,Forced emigration ,Kamu Yönetimi ,Sociology ,Migrations ,Adjustment ,Identity ,Ankara ,Sosyoloji - Abstract
Suriye'de yaşanan kaos ortamı Türkiye'nin tarihindeki en önemli göç olaylarından biriyle karşılaşmasına sebep olmuştur. Zorunlu göçün bir etkisi olarak üç milyonun üzerinde Suriyeli Türkiye'ye göç etmiştir. Göç eden Suriyelilerin büyük kısmı kampların dışında, şehirlerde yaşamaktadır. Suriye'deki siyasi belirsizlik devam ederken Türkiye'deki Suriyelilerin toplum içindeki yeri gün geçtikçe daha da önem arz eden bir konu olarak değerlendirilmektedir. Göç sonrası ile ilgili en önemli konulardan biri ulaşılan bölgedeki uyum ve entegrasyon sürecidir. Özellikle kimlik ve aidiyet duygularının uyum ve entegrasyon sürecine etkisi bu çalışmanın araştırma konusudur. Dinamik bir kavram olarak kimlik sürekli gelişen ve çevresel faktörlerden çeşitli boyutlarda etkilenen bir yapıya sahiptir. Bu anlamda Suriyelilerin kendi kimlikleri ve kültürel varlıklarıyla toplumda var olabilmeleri farklı kültürleri ötekileştirmeyen bir bakış açısı gerektirmektedir. Bu çalışma kapsamında zorunlu göçe maruz kalan Suriyelilerin toplumsal uyum süreci ile ilgili düşüncelerini ortaya koyabilmek için saha araştırması gerçekleştirilmiştir. Saha araştırması kapsamında nicel araştırma yöntemi kullanılarak Ankara'ya savaş sonrasında göç eden Suriyelilerin en yoğun yaşadığı bölgelerden biri olan Önder Mahallesi'nde iki yüz yetmiş altı kişilik bir örneklem grubuyla anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Ayrıca yerelde Suriyelilerle ilgili çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşlarıyla mülakatlar yapılarak nitel veri elde edilmiştir. Alan araştırmasından elde edilen veriler nihayetinde Suriyelilerin kimlik ve aidiyet duygularının uyumu zorlaştıran unsurlar olmadığı, uyum konusunda istekli oldukları ancak bu süreci zorlaştıran dil farklılığı gibi çeşitli unsurların varlığı tespit edilmiş ve uyum sürecini zorlaştıran unsurların çözümü için öneriler getirilmeye çalışılmıştır. Thechaosenvironment in Syria has causedTurkeytoencounterone of themostimportantimmigrationevents in itshistory. As a result of forcedmigration, overthreemillionmigratedtoSyrianTurkey. Most of themigratingSyrianslive in cities, exceptthecamps.As thepoliticaluncertainty in Syriacontinues, theplace of theSyrians in Turkey in society is considered as a matter of increasingimportance. Themostimportantissueabout post-migration is theintegrationprocess in theregion. Inparticular, theinfluence of identityandbelongingemotions on integrationprocess is theresearchtheme of thisstudy. As a dynamicconcept, identity has a structurethat is constantlyevolvingandinfluencedbyenvironmentalfactors in variousdimensions. Inthis sense, the presence of theSyrians in societywiththeirownidentitiesandculturalassetsrequires a viewpointthatdoes not alienatedifferentcultures. Inthescope of thisstudy, a fieldsurveywascarriedout in ordertorevealthethoughts of theSyrianpeopleaboutthesocialcohesionprocessexposedtotheforcedmigration. In Önder District, one of themostintensiveregions of theSyrianswhomigratedto Ankara afterthewar, a surveywasconductedwith a samplegroup of twohundredandseventy-sixpeople. Inaddition, qualitative data wereobtainedbyconductinginterviewswithnon-governmentalorganizationsengaged in studiesrelatedtotheSyrianslocally. The data obtainedfromthefieldstudyultimatelydeterminedtheexistence of variouselementssuch as thelanguagedifferencesthattheSyrianswerewillingtoadapttotheidentityandbelongingfeelings, andthesolutionproposal. 156
- Published
- 2017
33. Seküler bir ortam olarak üniversitede dindar öğrencilerin var olma pratikleri: ODTÜ örneği
- Author
-
Uğurlu, Mevlüt, Özyurt, Cevat, and Sosyoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Sociology ,Interaction ,Beliefs ,Secularism ,Religiousness ,Public space ,Voltage ,Middle East Technical University ,Students ,Sosyoloji ,University students ,Existential anxiety - Abstract
Bu çalışma, Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ)'nde kamusal alan ve dindarlık arasında yaşanan gerilim biçimleri ve sonuçlarını konu edinmektedir. Din ve kamusal alan arasında sorunlu ve gerilimli bir ilişki bulunmaktadır. Bunun nedeni dine karşı modern bir yaşama biçimi olarak ortaya çıkmış olan sekülerizmin kamusal alanın idare ve denetimini elinde bulundurmak istemesidir. Kamusal alanda hakimiyeti ele geçirmiş olan sekülerizm her ne kadar dini ve dinî sembolleri sadece özel alanlara hapsetmek istese de dini yaşama biçimi olan dindarlık, eğitim ve kentleşme ile kendisine çizilen sınırları aşmakta ve kamusal alana bir şekilde dahil olmaktadır. Bu dahil olma beraberinde birçok sorun ve gerilim getirmektedir. Günümüzde din ve kamusal alan arasındaki bu sorunlu ilişkinin en iyi örneklerinden bir tanesi, seküler kamusal nitelikler taşıyan üniversite kampüslerinde görülmektedir. Üniversite kampüsleri hazcı gençlik kültürüne ev sahipliği yapan mekânlardır. Bu hazcı ve seküler kültüre üniversitenin akademik gereksinimleri de eklendiğinde `dinî takvim-akademik takvim` ve `kitabi İslam-yaşanan İslam` gerilimleri ortaya çıkmaktadır. Bu gerilimlerin sonucunda da sahip olunan dinî ve kültürel sermayeye göre `ötekiyle` etkileşimlerle birlikte yeni dindarlık formları ortaya çıkmaktadır. Buna göre de bireyler kamusal alanda Merkez, Çevre ve Yarı-Çevre olmak üzere bir bölgede kimliklerini var etme yoluna gitmektedirler. Eylem ve bağlam bazlı değişen bu kültürel yerleşim bazen geçici bazen de kalıcı olabilmektedir. Bu çalışmada, seküler kamusal alana dinî kimliklerin yerleşimi radikal seküler nitelikler taşıyan ODTÜ'de dindar öğrenciler ile yapılan derinlemesine mülakatlar ile betimlenmeye çalışılmıştır. Kamusal alan etkileşimler alanı olması nedeniyle çalışmamıza temel oluşturması amacıyla sembolik etkileşimcilik kuramı kullanılmıştır. Anahtar Kelimeler: ODTÜ, Kamusal alan, Dindarlık, Sekülerizm, Sembolik etkileşim This study discusses the tensions between religiosity and public sphere at Middle East Technical University (METU). There is a problematic and under tension relationship between religion and public sphere. It is because of that seculerism which emerged as a modern way of life wants to manage and control the public sphere. Although seculerism controls the management of the public sphere and wants to confine religion only to the private spheres, the religion transcends the boundaries drawn by seculerism through education and urbanization, and somehow incorporated into the public sphere. This inclusion is accompanied by many problems and tension. Today, one of the best examples of this problematic relationship between religion and the public sphere is seen on university campuses which have secular public qualifications. University campuses are places that host hedonist youth culture. When the academic needs of university are also added to these hedonist and secular culture, some tensions emerge between `the religious calendar-academic calendar` and `Islam in theory-Islam in practice`. As a result of these tensions, new forms of religiosities are emerged from the interactions with the other in terms of the religious and cultural capital possessed. So individuals reestablish their identities in the public domain like Central, Periphery and Semi-Periphery. This cultural settlement, which is based on action and context, can sometimes be temporary and sometimes permanent. In this study, the establishment of religious identities in the secular public sphere has been tried to be described by in-depth interviews with religious students at METU, which has radical secular qualities. Because the public sphere is the domain of interactions, the theory of symbolic interactionism is used as the basis of this study.Key Words: METU, Public sphere, Religiosity, Seculerism, Symbolic interaction 129
- Published
- 2017
34. Life quality evaluation of caregivers who provide home care service for disabled persons (Sample of Kırıkkale)
- Author
-
Kayaarslan, Sadiye, Özyurt, Cevat, Sosyoloji Ana Bilim Dalı, and KKÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Quality of life ,Disabled persons ,Sociology ,Social services ,Kırıkkale ,Sosyal Hizmetler ,Social Services ,Sosyoloji ,Home care services ,Care work - Abstract
YÖK Tez ID: 448664 Bu araştırma, evde bakım ücreti alan engelli bakıcılarının bakım verme sürecinde sosyal, psikolojik ve ekonomik yönden nasıl etkilendiklerini ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla, Kırıkkale Sosyal Hizmet Merkezi'nde kayıtlı olup evde bakım ücreti alan 347 bakıcıya anket formu uygulanmıştır. Elde edilen veriler IBM SPSS 20.0 programında analiz edilmiş; frekans ve ki-kare analizleri kullanılmıştır. İkinci görüşmeyi kabul eden 23 bakıcı ile de yarı yapılandırılmış derinlikli mülakat gerçekleştirilmiştir. Mülakat sonucunda elde edilen veriler, ortaya çıkan temalara göre gruplandırılarak yorumlanmıştır. Araştırma bulgularında bakıcının yaşı ile bakım sürecinde başkasının yardımına duyulan ihtiyaç, bakıcının eğitim düzeyi ile evrak işlerini kendilerinin yapabilmesi, bakıcının ekonomik durumu ile ikamet ettiği çevre, bakıcının komşularıyla görüşme sıklığı ile ikamet edilen çevre, engel türü ile bakıcıların bakım verirken en çok zorlandıkları konular, engel türü ile bakıcının hangi durumda daha fazla tükenmiş hissettiği arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Araştırma, şu konular hakkında da bilgiler sunmaktadır: Evde bakım ücretinin engellinin ihtiyaçlarını karşılama konusunda yeterlilik düzeyi; bakıcıların engelliler için açılacak gündüz bakım evlerine olan ihtiyaçları; bakıcıların sosyal, psikolojik, ekonomik desteğe olan ihtiyaçları; bakıcıların engelli ve yakınlarının haklarıyla ilgili bilgi edinmeye yönelik ihtiyaçları; bakıcıların bakım yükünü hissediş şekilleri ve toplumsal dışlanmışlık hissedip hissetmedikleri. Ayrıca engelli bakıcılarının bazı güçlü ve zayıf yönleri ortaya konulmuştur. Araştırma, literatüre katkı sağlaması ve sosyal politika yapıcılara yol göstermesi bakımından önem taşımaktadır. This research have been carried out to find out how caregivers of disabled persons -who take home care fee - undergo social, psychological and economical situations during providing care service. With this aim, a survey form has been carried out with 347 caregivers who take home care fee and have registration in Kırıkkale Social Service Center. The data obtained are analyzed with IBM SPSS 20.0 program; frequency and chi-square analyzes were used. Semi-structured depth interview has been carried out with 23 caregivers who accepted the second meeting. Obtained data as a result of interview have been evaluated according to revealed themes. In research findings, considerable differencies have been found between caregivers age and being in the need of someone else's help during care service, caregivers educational level and doing the paperworks by himself/herself, economical situation of caregivers and his/her environment of residence, meeting frequency with neighbors and environment of residence, kind of disability and situations which are hard for caregivers during care service, kind of disability and the situation which caregivers feel burnout. The research provides information about these subjects: Level of competence of home care fee to meet disabled person needs; caregivers needs for daily care centers, caregivers needs for social, psychological and economical support; caregivers needs to be informed about disabled person and his/her relatives rights; caregivers way of feeling the care burden and whether they feel the social exclusion. And some strong and weak side of caregivers have been found out. The research have an importance in the sense of contributing to the literature and guiding to the social policy providers.
- Published
- 2016
35. The problems of youth, attitude and behaviours: Tunceli sample
- Author
-
Güner, Berrin, Özyurt, Cevat, Sosyoloji Ana Bilim Dalı, and KKÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Youth ,Belonging ,Tunceli ,Sociology ,Identity ,Attitudes ,Youth problems ,Social identity ,Sosyoloji ,Youngs - Abstract
YÖK Tez ID: 448677 Bu çalışma, gençliğin farklılaşan boyutlarını, özelliklerini, önceliklerini ve beklentilerini sosyolojik açıdan incelemenin öneminden yola çıkarak, Türkiye'deki gençlik olgusunun araştırılmasına Tunceli örneklemiyle katkı sunmayı amaçlamaktadır. Tunceli gençliği; işsizlik, erken yaşlarda okul sistemi dışında kalma, eğitimdeki fırsat eşitsizlikleri, boş zamanların etkin ve verimli geçirilebileceği mekânların yetersizliği gibi sorunlarla başbaşadır. Ortaya çıkan sonuç ise; topluma entegre olamamış, kendini hiçbir toplumsal gruba ait hissetmeyen, içindeki boşluğu uyuşturucu ve madde kullanarak, marijinal gruplara ya da terör örgütlerine yönelerek gidermeye çalışan, suç ve şiddete eğilimli bir gençliktir. Bu çalışmanın amacı da; hem ilgili akademik literatüre hem de ulusal gençlik politikalarının oluşumunda rol oynayan, başta ilgili bakanlık olmak üzere, onunla paydaş konumda bulunan diğer kurum ve kuruluşlara rehberlik etme noktasında katkı sağlamaktır. Araştırma, kuramsal ve uygulama olmak üzere iki ana bölümden oluşmaktadır. Betimsel bir araştırma niteliği taşıyan çalışmada, TÜİK adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre, Tunceli iline kayıtlı genç nüfus içinden basit tesadüfi örneklem tekniği ile belirlenen kişilere, yüzyüze anket tekniği uygulanmıştır. Araştırmaya katılan gençlerin en önemli sorunu işsizliktir. Türkiye'nin farklı bölgelerinde yapılmış araştırmalarla kıyaslandığında, Tunceli gençliğinde Alevi kimliğinin ön plana çıktığı görülmektedir. Tunceli gençliğinin gelecekten umutlu olma düzeyi Türkiye ortalamasının altındadır. Araştırmaya katılan gençlerin çoğunluğu, hiçbir devlet kurumuna güvenmemektedir. Gençlerin en fazla güvendikleri kurumlar ise üniversite ve belediyedir. Gençlerin uğruna mücadele edebilecekleri olguların başında aile gelmektedir. Gençliğin sorunları, eğilimleri ve kimlik/aidiyet duygularına ilişkin kapsamlı ve güncel çalışmaların sadece Tunceli ili özelinde değil genel olarak doğu ve güneydoğu Anadolu bölgelerini içeren çalışmalarla zenginleştirilmesi önem kazanmaktadır. Tunceli'de ve bölgede yaşayan gençlerin dezavantajlarının minimize edilmesi açısından koruyucu ve önleyici sosyal hizmetler, rehabilitasyon çalışmaları, devletin sosyal elinin daha görünür hale getirilmesinin gerekliliği, çalışmanın sonuçlarının değerlendirilmesi noktasında öne çıkan önerilerdir. Anahtar Sözcükler: Gençlik, Tunceli gençliği, toplumsal kimlik ve aidiyet, yaşam ve gelecek beklentisi. In this study, the differing dimensions of the youth, their properties, priorities and expectations, based on the importance of examining the sociological perspective, the study of youth cases in Turkey aims to contribute to the Tunceli sample. Tunceli youth, unemployment, remain outside the school system at an early age, inequality of opportunities in education, lack of places of leisure can be spent effectively and efficiently is alone with problems such as. The end result ; could not be integrated into society , who feel themselves belonging to any social group, using drugs and substances in space , working to resolve tending to marijinal groups or terrorist organizations , is a youth prone to crime and violence. The aim of this study is also relevant academic literature, both play a role in the formation of a national youth policy, including the relevant ministries in particular, the point is to contribute to guide other institutions and stakeholders in her position. The research consists of two main fields as organizational and application. The paper is a descriptive research. The sample is specified applying simple random sampling technique to the young population of Tunceli. The specified youth group is applied questionnaire technique. Unemployment is the most important problem of youth at research group that they suffer from. Compared with research carried out in different regions of Turkey, it seems to be at the forefront of the Alevi identity in Tunceli youth. The level of Tunceli optimistic about the future of the youth is below the average in Turkey. The majority of the young people participating in the research is to rely on any government agencies. Universities and the municipalities are the associations that they trust most. It becomes very important day by day to handle the problems, needs and prosperities of youth at not only for Tunceli but also for East and South east regions. So, at that point some protective and pretentive social and rehabilitation services have to be carried out to minimize the deadvantages of the youth at Tunceli and the region. It has a vital importance to make the helpful hand of the state more visible on that occcasion. Key Words: Youth, youth of Tunceli, social ıdentity and belonging, the life and future expectancy.
- Published
- 2016
36. Türkiye'de kadın edebiyatçıların romanlarında kadın öğesinin ve duygusal ilişkilerin sosyolojik tahlili
- Author
-
Güven, Kübra Avcı, Özyurt, Cevat, and KKÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Sociology ,Türk Dili ve Edebiyatı ,Turkish Language and Literature ,Sosyoloji - Abstract
YÖK Tez ID: 419159 Tanzimat'la başlayıp Cumhuriyet'le devam eden modernleşme anlayışının daha ziyade Batılılaşma olarak tezahür ettiği bu süreçte "kadın", bu hareketin adeta bir ölçeri olarak karşımıza çıkmaktadır. Öncesinde yıkılmakta olan bir imparatorluğu kurtarmak, sonrasında yeni kurulan bir devleti uluslararası arenada kabul edilir kılmak uğruna icra edilen reformların vitrindeki teması hep "kadın"dır. Yegâne kurtuluşun kadının eğitilmesinden geçtiğine inanan Tanzimat aydınlarının ve Kemalist ideolojinin ülkenin en ücra noktasına değin yayılması yolunda gayret sarf eden Cumhuriyet aydınlarının modernleştirirken özgürleştirmek istediği yine "kadın"dır. Tanzimat'la "özel" alanda özgürleşen kadın musikiden yabancı dile, modadan edebiyata değin zengin bir çerçevede eğitim imkânı bulmuş, Cumhuriyet'le beraber ise "kamusal" alanda özgürleşerek edindiği resmi haklar neticesinde toplumsal yaşamda bugüne değin uzanan görünürlüğünü kazanmıştır. Hâlbuki tüm bu modernleşme hareketleri, "kadın"ı özgürleştirdiği iddiasının ardında kadının toplumsal yaşamdaki edilgenlik halinin devamına katkıda bulunan ve özünde, kadının "insan" olmaktan doğan haklarının iadesi anlamı taşımayan; bilakis kadının işlevsel yanına değer veren ideolojik yaklaşımlara hizmet eden eylemlerdir. Dolayısıyla bu paradoks kendi reaksiyonunu zaman içerisinde kendi içinden meydana çıkarmış, modernleşme sürecinin yarattığı "güçlü" kadınlar, 70'lerde "kadın romancılar" olarak varlığını ortaya koymuş ve güçlerini aldıkları reformların "kadın"ı edilgenleştirme halini, döneme damgasını vuran yeni sol zihniyet Sosyalist doktrin etrafında sorgular hale gelmişlerdir. Fakat burada dikkate değer olan "hamiyetperver" ve "ülküdaş" kadının "yoldaş bacı"ya evrildiği bu süreçte kadının bir diğer ideolojik anlayışa hizmet etmek üzere özgürleştirildiğinin görmezden gelinmesidir. Bu araştırmada, işte bu toplumsal değişim sürecinde "kadın"ın ve buna bağlı olarak "aile" ve "mahremiyet" olgularının yaşam içinde aldığı seyir, 70'li yıllar Türkiye'sinde öne çıkan bazı kadın romancıların eserlerinden yola çıkarak edebiyat sosyolojisi ekseninde tahlil edilmiş ve tarihsel gerçekliğe sadık kalınarak çeşitli siyasal olayların etkileri ışığında döneme ayna tutmaya çalışılmıştır. Araştırmaya kaynak teşkil eden romanlar Adalet Ağaoğlu'nun Ölmeye Yatmak, Füruzan'ın Kırk Yedi'liler, Sevgi Soysal'ın Şafak ve Pınar Kür'ün Yarın Yarın isimli eserleridir. The "woman" is seen as a criteria for the reforms in the period of Tanzimat continuing with Cumhuriyet (republic) which was appeared as westernization rather than modernization. The "woman", the theme of the reforms, was aiming to modernize society along secular and bureaucratic lines which sought to stop the collapsing of the empire and aimed the recognition of the new founded state in the international arena. Tanzimat intelligentsia, and Cumhuriyet intelligentsia who aimed to propagate the Kemalist ideology all the parts of the country, believed that only solution was education of Turkish woman wanted the liberalisation of "woman". The liberalisation of "woman" in the period of Tanzimat was in the literature, fashion, foreign languages, music in the area of "private" practice. The transition to Cumhuriyet (republican) system of government liberated Turkish woman in the "public" space gave the other important rights has provided an important position. Although all those modernization movements claimed to help the liberalization of Turkish woman, they contributed the Turkish woman to be remain passive in the public, valued functional aspect of the woman and used this hot issue for their ideological approach. Because of this paradox, there was a reaction by "strong Turkish woman" are the result of modernization , revealed as "woman novelists" in 1970s. Those "strong Turkish woman" took their inspiration from the mentioned reforms started to questioning of the "passive of woman" around the socialist ideology. It was ignored that the woman liberalization took place as another form to serve another ideology in the period of the "patriotic" and "nationalist" woman turned to be "comrade sister". This research will focus on "women", "family" and "intimacy" in the novels of some famous Turkish woman novelists in the 1970s examined under the sociology of literature aimed to show the effects of political events in the process of social change. The resources for our study will be the novels of Ölmeye Yatmak by Adalet Ağaoğlu, Kırk Yedililer by Füruzan, Şafak by Sevgi Soysal and Yarın Yarın by Pınar Kür.
- Published
- 2014
37. Kosova'da okutulan yurttaşlık eğitimi dersi 6., 7., 8. ve 9. sınıflar ders kitaplarının program, içerik ve kapsam yönünden incelenmesi
- Author
-
Cenolari, Sümeray, Özyurt, Cevat, İlköğretim Anabilim Dalı, and Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Subjects
Değerler Eğitimi ,Civics Teaching in Kosovo ,Textbooks ,Citizenship education ,The Syllabus of Civics Teaching ,Books ,Siyasal Sosyalleşme ,Eğitim ve Öğretim ,Kosovo ,Values Teaching ,Program evaluation ,Yurttaşlık Eğitimi Öğretim Programı ,Civics Teaching ,Kosova’da Yurttaşlık Eğitimi ,Yurttaşlık Eğitimi Öğretimi ,Education and Training ,Citizenship ,Political Nationalization ,Education programs - Abstract
Balıkesir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İlköğretim Ana Bilim Dalı, Bu çalışmada, Kosova'da ilköğretim ikinci kademede 2002 yılından itibaren okutulmaya başlanan 6., 7., 8. ve 9. sınıflar Yurttaşlık Eğitimi ders kitaplarının yurttaşlık eğitimi/siyasal sosyalleşme boyutu incelenmiş; kitapların içeriğinin EBTB'nın hedefleri ve Yurttaşlık Eğitimi Öğretim Programı'nın hedefleri doğrultusunda, karşılaştırılmalı olarak, değerlendirilmiştir. Çalışmada, 2002 yılında Kosova'da yeni eğitim sisteminin kurulmasıyla birlikte oluşturulan Yurttaşlık Eğitimi Öğretim Programı'nın değerlendirilmesi amaçlanmıştır. İlköğretim 6., 7., 8. ve 9. sınıfların ders kitaplarındaki konular "vatandaşlık", "insan hakları", "devlet", "demokrasi", "barış ve hoşgörü", "dünya bilinci ve dünya mirası", "çokkültürlülük", "ekonomik hayat" ve "çevre bilinci" olmak üzere dokuz boyutta incelenmiştir. Ders kitaplarında yer alan konuların bireyler/öğrenciler üzerinde bilişsel ve duyuşsal anlamda ne tür etkiler bırakabileceği tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışma sonucunda, Yurttaşlık Eğitimi ders kitaplarının küreselleşen dünyanın gereksinimlerini karşılayacak bir bilinç kazandırma içeriğine sahip olduğu ve "devletin birey için varlığı" ilkesine yapılan vurgularla liberal demokratik bir içeriğe sahip olduğu görülmüştür. Bireylere liberal/demokratik vatandaşlık değerleri ile dünya vatandaşlık değerlerinin aktarılmaya/aşılanmaya çalışıldığı tespit edilmiştir. EBTB'nin haklarını bilen ve kullanan "aktif/etkin yurttaşlar yetiştirilmesi" amaçlarıyla ders kitaplarında işlenen "insan hakları", "devlet", "demokrasi", "ekonomik hayat" ve "çevre bilinci" konularıyla uyumlu olduğu görülmüştür. Vatandaşlık konusunda ders kitaplarının öğrencilerde evrensel değerlerin gelişmesine hizmet ettiği görülmekte; ancak ders kitaplarının siyasal değişim ve gelişmelere göre yenilenmemesinin, bireylerde ulusal değerleri geliştirme hedefinde yetersiz kaldığı tespit edilmiştir. Bu yüzden ders kitaplarının bu değişim ve gelişmelere göre güncel olması gerekmektedir. Çokkültürlülük konularının teorik düzeyde kaldığı, somut düzeyde Kosova'da yaşayan farklı kültürlerle ilgili bilgilere yer verilmediği görülmektedir. Ders kitaplarında ülke içinde yaşayan farklı kültürlerle ilgili somut düzeyde bilgiler verilmesi, öğrencilerin ülke içinde yaşayan farklı kültürlerin özellikleri hakkında bilinçlenmelerine yol açacaktır. Ders kitaplarında yer alan "barış ve hoşgörü", "dünya bilinci ve dünya mirası" konularının ise EBTB'nin hedefleriyle uyumlu olmadığı tespit edilmiştir. Ders kitaplarında bu konulara çok fazla yer verilmediği, öğrencilere doğal ve kültürel eserlerin korunmasıyla ilgili ulusal ve evrensel değerleri kazandırmada ders kitaplarının yetersiz kaldığı tespit edilmiştir. Ders kitaplarında "dünya bilinci ve dünya mirası" konularına daha fazla yer verilmesi, bireylerde hem ulusal hem de evrensel bağlamda doğal eserlerin ve kültürel eserlerin korunmasıyla ilgili bilincin geliştirilmesine yol açacaktır., The civics/political nationalization aspect of the civics coursebooks for the 6th, 7th, 8th, and 9th grades that have been put in use in upper primary classes in Kosovo since 2002 has been analysed in this study. The contents of the coursebooks have been studied in relation to the goals of Education Science and Technology Ministry and civics teaching syllabus. The aim of the study has been to analyse the civics teaching syllabus that was developed in 2002 in Kosovo with regard to the new education system. The topics/subjects of the books have been studied in nine different dimensions such as: civic, human rights, common wealth, democracy, peace and tolerance, the world consciousness and world heritage, multiculturalism, economic life, and environment consciousness. It has been worked on the effects of the topics in the books to pupils in cognitive and affective aspect. In conclusion, it has been found that the civics teaching coursebooks have contents that generate the consciousness responding to the needs of globalization, and that they have liberal democratic contents that emphasize the principle "the commonwealth for people". It has been stated that the coursebooks are aimed at transferring/instilling the liberal democratic civic values and universal civic values to people. The goals of Education Science and Technology Ministry related to growing active citizens who know and use their own rights have been observed to be consistent with the topics about human rights, commonwealth, democracy, economic life, and environment consciousness in the books. The coursebooks have been found effective in developing universal values regarding the civics, whereas, it has been found that they fall short in developing national values due to the fact that they are not up to date in accordance with political changes and developments. Therefore, the coursebooks should be kept up to date according to these changes and developments. It has been identified that multiculturalism subjects are left in theories only and that no information has been given about the various cultures in Kosovo. Giving concrete information about the various cultures in the country would lead to pupils` gaining consciousness about the features of the various cultures in the country. On the other hand, the topics on peace and tolerance, world consciousness and world heritage in the coursebooks have been found to be inconsistent with the goals of Education Science and Technology Ministry. There has been little mention of these subjects in the books so that they have been determined insufficient in developing national and universal values related to conserving natural and cultural works. A larger scope of the topics on world consciousness and world heritage would result in the development of consciousness related to conserving natural and cultural works in national and universal contexts.
- Published
- 2012
38. Kosava'da Türkçe eğitim kapsamında verilen tarih eğitiminin program ve ders kitapları yönünden incelenmesi
- Author
-
Babayonuz, Berna, Özyurt, Cevat, Sosyal Bilimler Enstitüsü, and İlköğretim Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Textbooks ,History Teaching ,History education ,Books ,Eğitim ve Öğretim ,Kosovo ,Kosova Eğitim Sistemi ,Siyasal Sosyalleşme ,Kosovan Education System ,History Coursebooks ,Program evaluation ,Kosova’da Tarih Eğitimi ,Turkish education ,Education ,Multiculture Education ,Political socialization ,Tarih Ders Kitapları ,Education and Training ,Political Nationalization ,Tarih Eğitimi ,History Teaching in Kosovo ,Çokkültürlü Eğitim - Abstract
Balıkesir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İlköğretim Ana Bilim Dalı, Bu çalışmada, Kosova'da Türkçe ilköğretim okulları kapsamında verilen 1999 Kosova Savaşı öncesi ve 1999 Kosova Savaşı sonrası tarih eğitimi değerlendirilmiştir. Genel tarih eğitimi kapsamında verilen "Ulusal (Türk) Tarih", "Kosova Tarihi", "Dünya ve Avrupa Tarihi", "Arnavut Tarihi" ve "Balkan Tarihi" alanlarına giren konuların incelenmesi yapılmıştır. "Ulusal Tarih", "Kosova Tarihi", "Dünya ve Avrupa Tarihi", "Arnavut Tarihi" ve "Balkan Tarihi" alanlarında eski tarih ders kitapları ile yeni tarih ders kitapları karşılaştırılmıştır. Bu tarih alanları incelenirken: her tarih alanındaki bilgilerin tarih eğitiminin genel ve özel amaçlarıyla uyumluluğu; her tarih alanında kazandırılmak istenen tutumlar ve bunların tarih ders kitaplarına yansıması; tarih alanlarının kimlik kazandırmadaki rolü, eski ve yeni tarih ders kitaplarındaki benzerlik ve farklılıklar ortaya konmaya çalışılmıştır. Çalışma sonucunda, değerlendirmeye alınan alanlardan en fazla "Dünya ve Avrupa Tarihi"nin öne çıktığı, onun ardından "Ulusal Tarih", "Arnavut Tarihi", "Kosova Tarihi" ve "Balkan Tarihi" sıralamasının takip edildiği tespit edilmiştir. Kosova Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığınca hazırlanan tarih ders kitapları evrensel değerleri esas almış ve öğrencilere dünya kimliği kazandırmaya çalışmıştır. Farklı kültürlere saygı ve hoşgörü içerisinde bakabilmeyi sağlamak amaçlanmıştır. "Dünya ve Avrupa Tarihi" alanından sonra "Ulusal Tarih" alanı yer almış, dolayısıyla ulusal kimlik kazandırmak ikinci planda tutulmuştur. Ardından "Arnavut Tarihi"nin öğretilmesi önemli görülmüştür. Genel tarih eğitimi içerisinde "Kosova Tarihi" ve "Balkan Tarihi" alanlarına ise en az verilmiştir. Özellikle "Kosova Tarihi"ne az yer verilmesi, öğrencilere Kosovalı kimliğini kazandırmak için ayrılan alanın yeterli olmadığını ortaya çıkarmıştır. Eski tarih ders kitaplarında Sırp kimliği ya da Yugoslav kimliği kazandırılmak istenirken, yeni tarih ders kitaplarında Dünya ve Avrupa kimliği kazandırmak önemli görülmüştür. Eski tarih ders kitaplarındaki konularda din konusuna sıkça değinilirken, yeni tarih ders kitaplarının konularında siyasi tarih öne çıkmıştır. Eski tarih ders kitaplarında tekkültürlü paradigma izlenirken, yeni tarih ders kitaplarında dünyada değişen tarih eğitimi paradigması izlenmiş ve çokkültürlü paradigma esas alınmıştır., The teaching of history in Kosovo before and after the war of Kosovo in 1999 has been analysed in this study. The research has been done on "National (Turkish) History", "Kosovan History", "Universal and European History", "Albanian History", and "Balkan History" fields regarding the teaching of general history. The old history coursebooks and the new history coursebooks have been compared and contrasted in respect to "National History", "Kosovan History", "Universal and European History", "Albanian History", and "Balkan History". During the study it has been attempted to display the consistency between the information given in each history field and the aims and objectives of general history teaching; the aimed attitudes of each history field and their reflection on history coursebooks, the identity deception role of each history field; and the similarities and differences between the old and new history coursebooks. In conclusion, it has been found that "Universal and European History" field looms large and "National History", "Albanian History", "Kosovan History", and "Balkan History" fields follow it in sequence. The history coursebooks prepared by Education Science, and Technology Ministry aimed to develop universal identity and they focused on universal values. Their goals have been to provide a vision of various cultures that is based on respect and tolerance. Due to the fact that "National History" comes after the "Universal and European History" it can be said that developing a national identity is underestimated. After that the importance is given to teaching "Albanian History". "Kosovan History" and "Balkan History" fields have the smallest section within the general history teaching. It has been revealed that the section for developing Kosovan identity is insufficient because "Kosovan History" has the smallest section in particular. It has been discovered that the old history coursebooks give importance to developing Serbian and Yugoslavian identity whereas, the new history coursebooks give importance to developing Universal and European identity. Religion is the subject frequently mentioned in the old history coursebooks but in the new history coursebooks it is political history that distinguishes itself. The old history coursebooks are based on monoculture paradigm, on the other hand, the new history coursebooks are found to be based on multiculture paradigm, and under the influence of changing history teaching paradigm in the world
- Published
- 2012
39. İlköğretim 6. ve 7. sınıf sosyal bilgiler ders kitaplarında vatandaşlık eğitiminin sosyal bilgiler öğretim programındaki hedeflere uygunluğu yönünden değerlendirilmesi
- Author
-
İpek, İbrahim, Özyurt, Cevat, Sosyal Bilimler Enstitüsü, and İlköğretim Anabilim Dalı
- Subjects
Social studies education ,Değerler Eğitimi ,Textbooks ,National Values ,Citizenship education ,Sosyal Bilgiler Öğretimi ,Eğitim ve Öğretim ,Siyasal Sosyalleşme ,Yurttaşlık Eğitimi ,Political Socialising ,Curriculum of Social Studies ,Primary education schools ,Sosyal Bilgiler Programı ,Teaching curriculums ,Social studies course ,Citizenship Education ,Political socialization ,Teaching of Social Studies ,Education and Training ,Global Values - Abstract
Balıkesir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İlköğretim Ana Bilim Dalı, Bu çalışmada ilköğretim ikinci kademede 2006 yılından itibaren okutulan Sosyal Bilgiler ders kitaplarının yurttaşlık eğitimi/siyasal sosyalleşme boyutu, MEB’in hedefleri ve Sosyal Bilgiler Programı’nın amaçları çerçevesinde, karşılaştırmalı olarak, doküman incelemesi yöntemiyle yapılmıştır. 2004 yılında hazırlık çalışması yapılan, 2005 yılında pilot bölgelerdeki uygulama ile hayata geçirilen ve 2006 yılında Türkiye genelinde uygulanan yeni Sosyal Bilgiler Programı çalışmada değerlendirilmiştir. Çalışmada ilköğretim 6. ve 7. sınıf Sosyal Bilgiler ders kitaplarındaki konular ulusal kimlik, evrensel kimlik, demokrasi, insan hakları, çokkültürlülük, ekonomik ilişkiler ve çevre bilinci kazandırma boyutlarında incelenmiştir. Ders kitaplarında yer alan konuların bireyler üzerinde duyuşsal ve bilişsel anlamda ne tür etki bırakabileceği de tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışma sonucunda, ders kitaplarındaki konularda ağırlıklı olarak ulus devlet anlayışını, özünde bir değişiklik yaratmadan günümüz dünyasının gereksinimlerine ve AB kriterlerine uygun hale getirme çabası tespit edilmiştir. Milli eğitimin genel amaçları doğrultusunda hazırlanan ders kitapları evrensel kimliği, ulusal değerleri merkeze alarak ve genel olarak etnik anlamda akraba olarak kabul edilen milletlerin değerleri üzerinden oluşturulmaya çalışmıştır. Demokrasi, insan hakları ve ekonomik ilişkiler boyutunda ders kitaplarındaki konuların daha çok teorik olarak yer aldığı, davranış oluşumunu hedeflediği görülmüştür. MEB’in Sosyal Bilgiler dersi aracılığıyla bireylere kazandırmaya çalıştığı “etkin yurttaş” yetiştirme hedefi ile ders kitaplarındaki konuyla ilgili örnekler birbiriyle çelişmektedir. Bu örneklerle “etkin yurttaş” yerine “pasif yurttaş” yetiştirmeye yönelik bir yaklaşım sergilenmektedir. Vatandaşlık eğitiminin Türkiye’deki gelişimsel süreci incelendiğinde, 21. yüzyılda yetiştirilmek istenen yurttaş modeli anlayışında bir değişim olmadığı görülmektedir. Bireyin devlet için var olduğu yönündeki geleneksel anlayış, MEB’in belirlemiş olduğu hedeflerde kısmen değişmiş olmasına rağmen, ders kitaplarında yer verilen konularda önemini korumaktadır. Ders kitaplarındaki vatandaşlık değerleri, MEB’in hedeflerinden farklılaştığı gibi, günümüz dünyasının yurttaşlık algısını da içeriğinde barındırmamaktadır. MEB’in hedefleri ile ders kitaplarındaki konuların içeriği; sosyal, ekonomik ve kültürel farklılıkları göz ardı etmeden pratikte kullanılabilecek düzeyde, dünya konjonktürüyle uyumlu olmalıdır. AB’ye tam üyelik sürecinde Türkiye’deki vatandaşlık eğitimi, modern/küreselleşen dünyanın gereksinimlerini karşılayacak düzeyde çokkültürlü anlayışa sahip olmalıdır., In this study, citizenship education dimension of topics which take place in the social science books that has been determined since 2006 in the secondary school and has been affirmed by Board of Education has been made comparatively by using method of document survey within the framework of Ministry of National Education’s objectives and social science curriculum’s aims. New social studies program, which was made preparation study in 2004, was applied in pilot regions in 2005 and was implemented in Turkey in 2006, has been assessed in this study. In this study, topics of primary education 6th and 7th grade books have been analysed. These topics are national identity, democracy, global identity, human rights, multiculturalism, gaining environmental awareness and economic relations. It also has been tried to determine how topics, which take place in this research, will affect on individuals in the cognitive and affective domains. As the result of the study, concept of nation-state has been tried to be appropriate to requirements of current world and criteria of European Union without changing core of nation state in the topics of course books. Course books which are prepared in line with aims of Ministry of National Education and in which national values have been centred, have tried to create global identity that focuses on values of nations which are accepted as relative ethnically in general. It has been depicted that in the dimension of democracy, human rights and economic relations, topics, which take in the course books are mostly theoretical ,and it has been depicted that topics are not to aim to create behaviour . “Active citizen growing” objective, which Ministry of National Education tries to make individuals gain, and examples related to topic in the course books contradict each other. An approach that refers “passive citizen” instead of “active citizen” is indicated. When the developmental process of citizenship education has been analyzed in Turkey in the 21.century, it is seen that there is no metamorphosis in the perception of citizen model that is desired to be brought up. Although traditional comprehension that implies existence of individual for state changed partly in the objectives which has been determined by Ministry of National Education, it has protected its importance in the topics that are in the course book. Values of citizenship, which have been determined in the course books, not only differentiate from objectives of Ministry of National Education but also don’t involve perception of current world’s citizenship. Objectives of Ministry of National Education and content of topics in the course books should be concordant in terms of social, economic and cultural, in Turkey which is in the process of permanent membership, education of citizenship.
- Published
- 2011
40. İlköğretim sekizinci sınıf öğrencilerinin çevre bilinci kazanım düzeylerinin belirlenmesi
- Author
-
Gür, Kevser, Özyurt, Cevat, Sosyal Bilimler Enstitüsü, and İlköğretim Anabilim Dalı
- Subjects
Social studies education ,Environment Education ,Eğitim ve Öğretim ,Environmental education ,Çevre Bilinci ,Environmental Conscious ,Çevre Sorunları ,Opinions of students ,Social studies course ,İlköğretim Sosyal Bilgiler Dersi ,Öğrenci Görüşleri ,Environmental consciousness ,Student Opinions ,Primary School Social Studies ,Education and Training ,Primary education students ,Environmental Issues ,Çevre Eğitimi - Abstract
Balıkesir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İlköğretim Ana Bilim Dalı, Bu araştırmanın amacı, ilköğretim Sosyal Bilgiler Dersinde çevre eğitimini, çevre eğitimine verilen önemi ve ilköğretim sekizinci sınıf öğrencilerinin çevre bilincini edinmişlik düzeyini incelemektir. Araştırma betimsel tarama modeline göre yapılmıştır. Araştırma için oluşturulan anket; “Duygular”, “Bilgi”, “Endişe-kaygı” ve “Davranış” olmak üzere 4 alt boyuta ayrılmış ve ilköğretim sekizinci sınıf öğrencilerine uygulanarak çevre bilincinin kazanılmışlığı araştırılmıştır. Araştırma evrenini, Balıkesir il merkezindeki toplam 36 ilköğretim okulunda bulunan ve 2008-2009 eğitim-öğretim yılında eğitim gören, 1959‟u erkek 1871‟i kız olmak üzere toplam 3830 sekizinci sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Örneklemi ise Balıkesir il merkezindeki; M. Vehbi Bolak İlköğretim Okulu, Zağnospaşa İlköğretim Okulu, Cumhuriyet İlköğretim Okulu, M. Akif Ersoy İlköğretim Okulu, Burhan Erdayı İlköğretim Okulu, Mehmetçik İlköğretim Okulu, Hatice Fahriye Eğinlioğlu İlköğretim Okulu, Altıeylül İlköğretim Okulu, Atatürk İlköğretim Okulu, Çiğdem Batubey İlköğretim Okulu, M. Şeref Eğinlioğlu İlköğretim Okulu, Sevinç Kurşun İlköğretim Okulu, Kuvayı Milliye İlköğretim Okulu ve 23 Nisan İlköğretim Okulu‟nda eğitim gören 324‟ü kız, 303‟ü erkek olmak üzere toplam 627 sekizinci sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Verilerin analizi SPSS 12.0 paket programı kullanılarak yapılmıştır. Anketteki 4 alt boyutu oluşturan maddelere yönelik öğrenci görüşlerinin ortalama değerleri alınmış, maddelerin sorunlu görülme sıraları belirlenmiş, cinsiyet, anne eğitim durumu ve baba eğitim durumuna göre görüşler arasında anlamlı farklılık olup olmadığına bakılmıştır. Tüm bunlar sonucunda kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre çevre bilincine daha fazla sahip olduğu görülmüş ve “Bilgi” boyutunda ilkokul ile üniversite ve üstü eğitim kademelerinde anlamlı farklılık bulunmuştur., The objective of this research is to examine environmental education in social studies at the primary school, the importance given to environmental education and the level of consciousness regarding environmental issues of the 8th grade primary school students. The research was done according to the survey model. The questionary constitued for our research, was splited into into 4 subdimensions as “Emotions”, “Knowledge”, “Anxiety-Apprehension” and “Behavior”, and by applying to 8th grade primary school students in order to measure their consciousness about the environmental issues. The research population consists of 1959 male and 1871 female students from 36 primary schools who continued their studies in 2008-2009 academic year in the central Balikesir. The sample consists of 627 students, 324 females and 303 males from M. Vehbi Bolak Primary School, ZağnospaĢa Primary School, Cumhuriyet Primary School, M. Akif Ersoy Primary School, Burhan Erdayı Primary School, Mehmetçik Primary School, Hatice Fahriye Eğinlioğlu Primary School, Altıeylül Primary School, Atatürk Primary School, Çiğdem Batubey Primary School, M. ġeref Eğinlioğlu Primary School, Sevinç Kurşun Primary School and Kuvayı Milliye Primary School. Analysis of the data has been done by the SPSS 12.00 software package. The students‟ opinions regarding the 4 sub-dimensions has been taken in average, problematic issues has been enumerated, and it has examined whether there are significantly difference among opinions according to their gender and their parents‟ educational situation. As a result of the data, we could conclude that female students are more conscious than male students about environmental issues. And it has been found that in the “Knowledge” dimension, a significantly difference between Primary Schools and Universities has been found.
- Published
- 2009
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.