39 results on '"Öksüz, Gamze"'
Search Results
2. Lermontov un Zamanımızın Kahramanı Adlı Romanında Gereksiz İnsan ve Kadın Karakterlerin Önemi
- Author
-
ÖKSÜZ GAMZE
- Subjects
Batı Dilleri ve Edebiyatları - Published
- 2020
3. Marlinski nin Ammalat Bek ve Kızıl Çarşaf İsimli Öykülerinde Doğu Motifleri
- Author
-
ÖKSÜZ GAMZE
- Subjects
Batı Dilleri ve Edebiyatları - Published
- 2020
4. Zorunlu Kültürlenmeye Aidiyetçi Bir Yaklaşım: David Bezmozgis ve Nataşa Romanında Göç
- Author
-
YETKİN GÜLHANIM BİHTER,ÖKSÜZ GAMZE
- Subjects
Dünya Dilleri ve Edebiyatları - Published
- 2020
5. Türk ve Slav Mitik Dünyasında Ay Kültü
- Author
-
ÖKSÜZ GAMZE
- Subjects
Dünya Dilleri ve Edebiyatları - Published
- 2020
6. Sovyet Gulag Kamp Sisteminde Kadın Olmak
- Author
-
YETKİN GÜLHANIM BİHTER,ÖKSÜZ GAMZE
- Subjects
Dünya Dilleri ve Edebiyatları - Published
- 2020
7. Dünden Bugüne Dünya Destanları
- Author
-
GÜRSOY YASEMİN,ÖKSÜZ GAMZE
- Subjects
Dünya Dilleri ve Edebiyatları - Published
- 2020
8. Kültürlerarası İletişimde Çevirinin ve Çevirmenin Rolü
- Author
-
YETKİN GÜLHANIM BİHTER,ÖKSÜZ GAMZE
- Subjects
Dünya Dilleri ve Edebiyatları - Published
- 2020
9. Edebiyatın Sadık Kahramanları: Köpekler ve Mumu
- Author
-
YETKİN GÜLHANIM BİHTER,ÖKSÜZ GAMZE
- Subjects
Dünya Dilleri ve Edebiyatları - Published
- 2020
10. Sovyet Rusya’da Yeni Sistemin İnşasında Propaganda Afişlerinin Rolü
- Author
-
ÖKSÜZ GAMZE
- Subjects
Dünya Dilleri ve Edebiyatları - Published
- 2020
11. Denizli Mekteb-i idadisi (1892-1935)
- Author
-
Öksüz, Gamze Nur, Köstüklü, Nuri, and Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Eğitim ve Öğretim ,Education and Training - Abstract
Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerinde kurulan iptidaiye, rüştiye, idadi gibi kurumlar Osmanlı'nın modernleşme çalışmalarının birer ürünüdür. Bu okulların Osmanlı Devleti'nde bir aydınlanma devri başlatması düşünülerek bu yönde çalışmalar başlatılmıştır. Modern okullar öncelikle merkez vilayetlerde açılmıştır. Taşrada ise 1882-1890 tarihlerinde yaygınlaşmıştır.Araştırmamızın konusu olan Denizli Mekteb-i İdadisi de modernleşme çalışmalarının bir ürünü olarak Aydın vilayetine bağlı Denizli sancağında 1892 yılında açılmıştır. Başlangıçta eski rüştiye binası içinde açılan idadi için yeni bir bina inşa izni alınamamıştır. Okulun şuan ki binası 1915 yılında inşa edilmeye başlanmış olup daha sonra tadilat ve eklemeler yapılmıştır. İdadinin 1311 ile 1326 yılları arasındaki durumuna ilişkin bilgiler Aydın vilayet sâlnamelerinden edinilmiştir. Buna göre, okulun ilk ve en uzun süre görev yapan müdürü Ali Rıza Efendi'dir. Okutulan derslerde dönem dönem artış ve azalış olmakla beraber öğretmen sayısı sabit kalmıştır. 1899 senesinde meydana gelen depremden dolayı pek çok okul binası hasar görmüştür. Tadilat ve tamirat sürecinde eğitime öncelik verilmiştir. Bu süreçte ise idadinin öğrenci sayısında azalma yaşanmıştır. 1926 ve 1935 yılları arasında da Denizli İdadisi çevre il ve ilçelerden pek çok öğrenciye eğitim öğretim hizmeti sunmuştur. İdadi bu yıllar içerisinde orta kısım ve lise kısmı olarak hizmet vermeye devam etmiştir. Bu dönem ile ilgili bilgilere Öğrenci Künye Defterlerinden ulaşılmıştır. Bu deftere göre idadiye 1926-1935 yılları arasında 1401 öğrenci kaydolmuştur. Buradan başarı ile mezun olan öğrencilerden yükseköğrenimini tamamlayıp iş hayatına atılanlar Denizli'nin kalkınmasında önemli katkılar sunmuşlardır. Kendilerinden sonraki yeni kuşağa güzel bir örnek teşkil etmişlerdir. Institutions such as iptidaiye, rüştiye and idadi, which were established during the Tanzimat and constitutional periods, are the product of Ottoman modernization efforts. These schools started a period of enlightenment in the Ottoman Empire. Modern schools have been opened primarily in the central provinces. It was widespread in the provinces in 1882-1890.The Denizli Mekteb-i Idadisi, which is the subject of our research, was opened in 1892 in Denizli Sanjak of Aydın province as a product of modernization efforts. Idadi, which was originally opened in the old Rushdie building, could not obtain permission to build a new building. The present building of the school was constructed in 1915 and later renovations and additions were made. Information on idadin's status between 1311 and 1326 was obtained from the Salnames of Aydın vilayet. Accordingly, the first and longest-serving principal of the school is Ali Riza Efendi. The number of teachers remained constant, although there was an increase and decrease in the courses taught period by period. Many school buildings were damaged by the earthquake in 1899. Training has been given priority during the renovation and repair process. During this period, the number of idadini students decreased. Between 1926 and 1935, Denizli Idadisi provided education and training services to many students from the surrounding provinces and districts. Idadi continued to serve as the middle part and the High School part during these years. Information about this semester was obtained from student imprint books. According to this book, idadiye had 1401 students enrolled between 1926 and 1935. The students who graduated successfully from this place, who completed their higher education and started their business life, have made significant contributions to the development of Denizli. They set a good example for the next generation after them. 91
- Published
- 2019
12. Zorunlu kültürlenmeye aidiyetçi bir yaklaşım: David Bezmozgis ve Nataşa romanında göç
- Author
-
Yetkin, Gülhanım Bihter, primary and Öksüz, Gamze, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
13. TÜRK VE SLAV MİTİK DÜNYASINDA AY KÜLTÜ
- Author
-
ÖKSÜZ, Gamze, primary
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
14. A.S. Puşkin'in Maça Kızı' Adlı Eseri Üzerinden Rusçadan Türkçeye Çeviride Transformasyon Teorisi
- Author
-
ÖKSÜZ, Gamze
- Abstract
Bulunduğumuz yüzyıl ve 20. yüzyıl, kişilerin ve kurumların etkileşimi noktasında en üst seviyeye gelmiştir. Bu etkileşim, sosyal, ekonomik, askeri, siyasi, dini ve bilimsel olmak üzere birçok alanda yaşanmıştır. Şüphesiz dil ve dolaysıyla çeviri, bu etkileşimin ilk basamağını oluşturmaktadır. Bu nedenle nitelikli çeviriye ya da çeviribilimde kullanılan terminoloji ile eşdeğer çeviriye ulaşabilmek adına, birçok bilimsel çalışma yapılmıştır. Çalışmanın konusu olan çeviride transformasyon teorisi de eşdeğer çeviriye ulaşabilme çabalarından biridir. Dilbilimci ve çeviri üzerine çalışmaları olan Eugene Albert Nida, kaynak dil birimlerini erek dil birimlerine dönüştüren ve eşdeğer çeviriye ulaşmayı amaçlayan çevirmen için bir model oluşturmaya çalışmıştır. Nida, Amerikalı dilbilimci Noam Chomsky'nin üretici dilbilgisi teorisinden esinlenmiştir. Bu kuram dilbilgisel kurallarla sonsuz sayıda cümle üretilebileceğini savunur. Nida, Chomsky tarafından öne sürülen bu savın, çeviri alanında, kaynak dil ve erek dil arasında da kullanılabileceğini ileri sürerek eşdeğer çeviriye ulaşılabileceğini savunmuştur. Böylelikle, öne sürmüş olduğu bu teoriyi, kaynak dil ve erek dil temelli ele alması yönüyle ve eşdeğerliği amaç edinmesiyle dilbilimden bağımsız bir zemine oturtmuştur. Nida ayrıca, çeviri sırasında diller arasında yaşanan dönüşümü sınıflandırmıştır. Transformasyon teorisi gerek Batılı gerekse Rus bilim insanları tarafından farklı şekilde ele alınmıştır. Teorinin uygulama alanına aktarılmasına önemli katkısı olan bilim insanlarından biri de Rus çeviribilimci Vilen Naumoviç Komissarov'dur. Komissarov çeviri sırasında yaşanan dönüşümleri Rusça ve İngilizce üzerinden dizgesel olarak sınıflandırmıştır. Komissarov, yaptığı çalışmalarda teorinin daha çok uygulama sahasında çevirmene katkı sağlamasını amaçlamıştır. Bu nedenle çalışmamızın uygulama bölümünde, Komissarov'un yapmış olduğu çalışmalardan faydalanılacaktır. Çalışmada A. S. Puşkin'in Maça Kızı adlı eserinin Ataol Behramoğlu tarafından yapılan çevirisi transformasyon teorisi temelinde örneklerle ele alınacaktır. Çalışma, çeviride transformasyon teorisinin Türkiye'de çeviribilim alanında ilk kez ele alınıyor olması açısından önemlidir. Ayrıca, teorinin Rusça kaynak dil ve Türkçe erek dil üzerinden ilk kez uygulamalı olarak verilmesiyle çeviribilim alanına hem teorik hem de uygulama alanı bakımından katkı sağlaması amaçlanmaktadır. In the present and the past century, the interaction between individuals and institutions have reached the top level. This interaction have been observed in many areas including social, economic, military, political, religious and scientific areas. Surely language, thus translation, is the first step of this interaction. Therefore, many scientific studies have been conducted in order to achieve high quality or equivalent translation with the terminology used in translation studies. The transformation theory in translation studies is one of the attempts to achieve the equivalent translation. Eugene Albert Nida, a linguist who has studies on translation, has attempted to create a model for translators to transform the source language units to the target language units. Nida was inspired by the American linguist Noam Chomsky's theory of generative grammar. This theory argues that, with the use of grammatical rules, one can produce an infinite number of sentences. Nida makes use of this argument in translation studies arguing that it can be used in the relation of the source language to the target language in order to achieve equivalent translation. Based on this assumption, he has classified the transformations taking place during translations between languages. The theory of transformation has been handled differently by Western scientists and Russian scientists. One of the scientists who contributed to the transfer of theory to the field of practice is Russian translator, Vilen Naumovic Komissarov. Komissarov has systematically classified transformations during the translation process through Russian an English. He intended to make the theory more useful in practice fort he translators. For this reason, we will benefit from the work done by Komissarov in the application section of our work. In this study, the translation of A. S. Pushkin's The Queen of Spade translated into Turkish by Ataol Behramoğlu will be handled with examples on the basis of transformation theory. The study is important for its use of the transformation theory fort he first time in the field of translation studies in Turkey. Moreover, it is aimed to contribute to the field of translation studies from both theoretical and practical aspects by the application of the theory for the first time on the interaction between Russian language as the source language and Turkish language as the target language.
- Published
- 2017
15. GERÇEK YAŞAMDAN KURGUYA: PUŞKİN VE GORKİ’DE ÇİNGENELER
- Author
-
YETKİN, Gülhanım Bihter, primary and ÖKSÜZ, Gamze, additional
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
16. TÜRK VE RUS MİTOLOJİLERİNDE MİTİK DÜNYA, ÖLÜM VE RUH ANLAYIŞI
- Author
-
ÖKSÜZ, GAMZE, primary
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
17. ALEKSANDR GRİBOYEDOV'UN "AKILDAN BELA" ADLI OYUN ÇEVİRİLERİ ÜZERİNE KÜLTÜREL, TO
- Author
-
ÖKSÜZ, Gamze, primary
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
18. RUS EDEBİYATININ CAN ALICI KONUSU: ZAVALLI LİZA NASIL VE NEDEN İNTİHAR ETTİ
- Author
-
ÖKSÜZ, Gamze, primary
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
19. "VİŞNE BAHÇESİ" ÇEVİRİLERİNİN RUS DİLBİLGİSEL ÇEVİRİ KURAMLARI AÇISINDAN DEĞERLE
- Author
-
ÖKSÜZ, Gamze, primary
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
20. Alexander Nestor and the Story of the Conquest of Istanbul by the Turks
- Author
-
Öksüz, Gamze and YAPICI, Fatih
- Subjects
Istanbul,conquest,Mehmet II,Alexander Nestor,predictions ,İstanbul,fetih,II. Mehmet,Nestor İskender,kehanet - Abstract
Bizans İmparatoru I. Konstantin’in ilk Hristiyan başkenti yaptığı ve Ortodoksluğun merkezi haline getirdiği İstanbul’un II. Mehmet tarafından fethedilmesi yeni bir çağı başlatacak kadar büyük bir dönüm noktası olmuştur. Fethin görgü tanıklarından Nestor İskender tarafından XV. yüzyılda yazıldığı düşünülen “Çar Şehrinin Öyküsü” adlı el yazması, Rus bilim dünyasında büyük ilgi uyandırmıştır. İstanbul’un fethiyle ilgili en eski Rusça eser olarak kabul edilen bu el yazmasında, tarihi gerçeklerle hayal gücü iç içe geçmiştir. İstanbul’un Hristiyanlığın merkeziyken Müslüman Türklerin eline geçmesiyle bir çeşit hayal kırıklığına uğrayan yazar, eserinde İstanbul’un kuruluşuyla ve kaderiyle ilgili efsanelere ve kehanetlere yer verirken, esas konuyu savaş sahnelerine ayırmıştır. Özellikle II. Mehmet’e ve Türklere karşı taraflı tutumunu açıkça ve sıklıkla dile getiren Nestor İskender, geçmişte bu şehir hakkındaki tüm kehanet ve efsanelerin gerçekleştiğini, dolayısıyla bundan sonraki kehanet olan İstanbul’un bir gün mutlaka Rusların eline geçeceği konusundaki istek ve dileğiyle eserini bitirmiştir, Sultan Mehmet II’s conquest of Istanbul, which was previously made the capital city of the Christians and Orthodoxy by Byzantine Emperor Constantine I, is a turning point for the beginning of a new era. One of the witnesses of the conquest, Alexander Nestor, wrote a manuscript in the 15th century known as “The Story of the Tsargrad”, which had an effect in the world of science in Russia. In this manuscript known as the oldest Russian work on the subject, the writer uses both historical realities and his imagination. It is a disappointment for the writer when Istanbul, the Center of Christianity, falls to the hands of the Turks. The writer writes both about the legends and predictions concerning the foundation and destiny of the city. The war scenes, on the other hand, make up the main theme of the work. In this manuscript Alexander Nestor also says a lot about the attitudes to Mehmet II and the Turks and points out that all the predictions and legends about the city have come true. At the end of his study, he expresses his wish that the prophecy about the city belonging to the Russians will come true one day.
- Published
- 2016
21. XVI. Yüzyıl Rus Edebiyatında 'Fatih Sultan Mehmet Menkıbesi'
- Author
-
ÖKSÜZ, Gamze
- Subjects
Fatih Sultan Mehmet,Adalet,Peresvetov,Mutlak Güç,Korkunç İvan ,Sultan Mehmet The Conqueror,Justice,Peresvetov,Absolute Power,Ivan the Terrible - Abstract
In Old Russia, Istanbul was called Tsargrad, “The City of Tsar”. The city that gathers attention for all the times has gained huge importance after it has been conquered by Sultan Mehmet the Conqueror, and then been subject to many works of literature. In old Russian literature, especially after the second half of XVth century, with the improvement of writings which were touching on the non-religious subjects also contemporary, social and political problems, the story of Constantinopolis’ fall and its invasion by Turks has been one of the common subjects. The well known author of XVIth century, Ivan Peresvetov had criticised the Russian state government system at the “Sultan Mehmet the Conqueror Saga” (Сказание о Магмет-салтане), which shaped Russia’s socio-political thought system and within that saga, the author have informed young Tsar Ivan IV (Ivan The Terrible) and shaped the future of social reforms that Russia had needed. Sultan Mehmet The Conqueror who gained a “political utopia” hallmark by Peresvetov in his opinion was a strong, authoritarian and wise emperor, philosopher and a person that should be taken as a role model. While at the saga, the reasons of Byzantine Empire’s fall, centralist and absolutist state order and religious thoughts have been narrated with details, young Tsar also had received the message of how to protect himself from the same situation as Byzantine Emperor, like it happened in the past. Having been shown as an example for the creation of fair and strong state politics of Russia, in spite of being a muslim person, Turkish emperor puts the importance of the legacy of Sultan Mehmet the Conqueror in Europe and in Russia as well. In this research, the reasons of an empire’s fall, fair state system of the ideal Turkish emperor Sultan Mehmet The Conqueror and the strong new state order thatPeresvetov’s expectations from young Tsar have been presented in the light of various quotations form the saga., Eski Rusya’da İstanbul, Çargrad (Tsargrad) yani ‘Çarın Şehri’ olarak adlandırılır. Tarihin her döneminde dikkatleri üzerinde toplayan bu şehir, Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildikten sonra daha da büyük bir önem kazanmış ve birçok edebiyat eserine konu olmuştur. Eski Rus edebiyatında özellikle XV. yüzyılın ikinci yarısından itibaren din dışı konulara değinilmesiyle ve ayrıca güncel, toplumsal ve siyasal sorunları ele alan öğretici/bilgilendirici yazıların gelişme göstermesiyle birlikte, Türkler tarafından ele geçirilen Konstantinopolis’in düşme hikâyesi ve bunun nedenleri, en çok işlenen konulardan biri olmuştur. XVI. yüzyılın tanınmış yazarlarından biri olan İvan Peresvetov, Rusya’nın sosyo-politik düşünce sistemine yön veren “Sultan Mehmet Menkıbesi”nde (Сказание о Магмет-салтане) Rus devlet yönetim sistemini eleştirmiş ve bu menkıbe aracılığıyla küçük yaşta tahta oturan Çar IV. İvan’a (Korkunç İvan) Rusya’nın ihtiyacı olan sosyal reformları gerçekleştirmesi konusunda yön vermiştir. Peresvetov’un ‘siyasal bir ütopya’ niteliği kazandırdığı Fatih Sultan Mehmet, yazara göre örnek alınması gereken güçlü, otoriter, bilge ve filozof bir hükümdardır. Söz konusu menkıbede Bizans İmparatorluğu’nun yıkılış nedenleri, Fatih Sultan Mehmet’in kurduğu merkeziyetçi ve mutlakıyetçi devlet düzeni ve dini duygular ayrıntılarıyla aktarılırken, Bizans İmparatoru’nun düştüğü durumla karşılaşmaması için genç Çar’ın tarihten ders alması gerektiği öne sürülür. Rusya’nın adil ve güçlü bir yönetim politikası oluşturma konusunda Müslüman bir Türk hükümdarının örnek gösterilmesi Fatih Sultan Mehmet’in Avrupa’da ve Rusya’da ne şekilde efsaneleştiğinin de bir göstergesidir. Bu çalışmada, bir imparatorluğun çöküş nedenleri, Peresvetov’un Çar’dan beklediği yeni ve güçlü devlet düzeni ve örnek alınan ideal Türk hükümdarı Fatih Sultan Mehmet’in adaletli yönetim sistemi, menkıbeden yapılan alıntılar ışığında ortaya konulmaktadır.
- Published
- 2015
22. LERMONTOV'UN 'ZAMANIMIZIN KAHRAMANI' ADLI ROMANINDA ‘GEREKSİZ İNSAN’ VE KADIN KARAKTERLERİN ÖNEMİ
- Author
-
ÖKSÜZ, Gamze
- Subjects
female characters,disappointment,"superfluous man",socio-psychological novel ,kadın kahramanlar,hayal kırıklığı,“gereksiz insan”,sosyo-psikoljik roman - Abstract
"A Hero of Our Time" a novel by M.Yu.Lermontov which was published in 1840, played a crucial role in the 19th century Russian literature not only in developing of realism but also in developing of socio-psychological novel type. Female characters in the novel undertake the task of revealing character analysis, social position and psychological world of Pechorin who is the protagonist of the novel, is a vivid example of "superfluous man" typing. Astonishing similarity between the female characters who represent different social status and who grew up in different environments is reflected by the author throughout the novel in female characters' feelings, thougthts, disappointments in their loves and even in their fate. The purpose of this notification is to reveal the role played by the female characters in the plot and to show how female characters undertake a task in the matter of revealing the formation stages of "superfluous man" typing that incorporates all features of the period that the author lived in. Because, in Russian realism Pechorin is the first psychological portrait that is described with its all aspects and the most realistic way. In this novel, Lermontov suggested the psychology of a generation who has great contradictions between their thoughts and behaviours in a detailed manner and the most realistic way through the female characters who have different position and different characters in the novel., M.Yu.Lermontov’un 1840 yılında yayımlanan “Zamanımızın Kahramanı” adlı romanı 19. yüzyıl Rus edebiyatında hem gerçekçiliğin hem de sosyo-psikolojik roman türünün gelişiminde önemli rol oynamıştır. Romandaki kadın karakterler, dönemin “gereksiz insan” tiplemesinin canlı bir örneği olan ana kahraman Peçorin’in kişilik analizini, sosyal konumunu ve psikolojik dünyasını ortaya koyma görevini üstlenmişlerdir. Birbirlerinden farklı ortamlarda yetişmiş olan ve farklı sosyal statüleri temsil eden kadın karakterler arasındaki şaşırtıcı benzerlik yazar tarafından roman boyunca kadınların duygularında, düşüncelerinde, aşklarındaki hayal kırıklıklarında ve hatta kaderlerinde yansıtılmıştır. Bu çalışmanın amacı, kadın kahramanların olay örgüsünde oynadığı rolü ortaya çıkarmak ve yazarın yaşadığı dönemin bütün özelliklerini bünyesinde barındıran “gereksiz insan” tipinin oluşum evrelerini tüm ayrıntılarıyla ortaya koyma konusunda nasıl bir görev üstlendiklerini göstermektir. Çünkü Peçorin, Rus realizminde tüm yönleriyle ve en gerçekçi biçimde tasvir edilen ilk psikolojik portredir. Lermontov bu yapıtında farklı konum ve karakterlerdeki kadın kahramanları aracılığıyla, davranışları ve düşünceleri arasında büyük çelişkiler olan bir neslin psikolojisini en gerçekçi biçimde ve ayrıntılı olarak ortaya koymuştur.
- Published
- 2015
23. V.V. Nabokov'Un Öykü Sanatı
- Author
-
Öksüz, Gamze
- Abstract
Günümüzde tüm dünyada ve özellikle Türkiye'de V. V. Nabokov'a ve sanatına ilgi her geçen gün artmaktadır. Nabokov, öykü, roman ve piyes yazarı, sair, çevirmen, edebiyat bilimci ve edebiyat ögretmenidir. Sanatçının on dört romanı, Bir Gün Batımının Ayrıntıları' adlı bir öykü derlemesi, Konus, Hafıza' adlı otobiyografik eseri, Rus ve dünya edebiyatı konularında verdigi derslerden olusan Rus Edebiyatı Dersleri' ve Edebiyat Dersleri' adlı iki kitabı ve ayrıca ünlü Rus yazar Gogol'ü ve sanatını ele aldıgı Nikolay Gogol' adlı kitabı Türkçemize çevrilmistir. Yüksek Ögretim Kurumu'nun verilerine göre, ülkemizde bugün Nabokov hakkında bes adet yüksek lisans tezi bulunmakta olup Lolita' romanı haricinde düzyazı sanatı üzerinde pek durulmamıstır. Ayrıca yapılan bu çalısmalarda sanatçının yasamı, edebiyattaki etkin rolü ve edebiyat kariyerinin baslangıcı olan öyküleri göz ardı edilmistir. Biz bu tezimizde, sanatçıyı daha iyi anlayabilmek, onun XX. yüzyıl edebiyatındaki önemini kavrayabilmek ve ülkemizde pek bilinmeyen yasamı konusundaki boslugu tamamlamayabilmek için büyük yankı uyandıran romanlarına öncülük eden, bir nevi onların altyapısını olusturan 1921-1938 yılları arasında kaleme aldıgı Rusça öykülerini inceledik. Bes bölümden olusan çalısmamızın birinci bölümünü Giris olusturmaktadır. İkinci bölümde sanatçının hayatını öne çıkan ayrıntılarıyla ele aldık. Üçüncü bölümde öykü sanatını olusturan temaları ana hatlarıyla belirledik ve Rusya Özlemi ve Göçmen İmgesi', Ölüm Teması' ve Fantastik ve Mitolojik Ögeler' olmak üzere üç alt baslık halinde inceledik. Dördüncü bölümde sanatçının üslubunu ve kullandıgı anlatım tekniklerini irdeledik. Sonuç bölümünde ise Nabokov'un öykü sanatının genel bir degerlendirmesini yaptık. Nowadays concern of the Nabokov in the wholeworld and especially in Turkey is increasing. Nabokov is writer of short stories, novels and playwright and also poet, translator, literary scholar and a teacher of literature. The writer's fourteen novel, a story book, an autobiographical book, named Speak, Memory', collected in two books of lectures given famous Russian and the world litrerature writers as Lectures on Literature' and Lectures on Russian Literature', and the art book that deal with the Nikolai Gogol, has been translated into Turkish. Today in our country there are five master's thesis on Nabokov and their large portion focuses on writer's most popular novel 'Lolita'. However, recent studies on Nabokov, who wrote this novel, so far not focused on the art of prose penned towards the process. Furthermore, according to the artist's life in this study, which is the beginning of the active role of stories in literature and literary career has been ignored. In this thesis we aim to complete the gaps in his little known life, grasp his literary importance of XX. world literature, examine at fiction written between the years 1921-1938, which led to his acclaimed novel, with a sort of Russian history constitute penned their infrastructure in our country. Our thesis consists of five chapters and the first part is Introduction. In the second part we discussed in detail highlights of the Nabokov's life. Themes that make up the history of art in the third section, we determine the outlines Image of Russia craving and Immigrants', 'Death Theme' and 'Fantastic and Mythological Items' in three sub-headings. In the fourth chapter, we examined the expression of the artist's style and writing technique. And in the Conclusion part, we made a general assessment of Nabokov's art history.
- Published
- 2015
24. BİRİNCİ DALGA RUS GÖÇMENLERİN İSTANBUL'DAKİ YAYIN FAALİYETLERİ
- Author
-
ÖKSÜZ, Gamze, primary
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
25. Beyin ve Dil Araştırmaların 150 Yılı
- Author
-
KOZAN, OLENA and ÖKSÜZ, GAMZE
- Published
- 2010
26. Teffi'nin (N.A.Buçinskaya) öykü sanatı
- Author
-
Öksüz, Gamze, Aykut, Altan, and Batı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
- Subjects
Western Linguistics and Literature ,Story ,Batı Dilleri ve Edebiyatı ,Buçinskaya, Nadejda Aleksandrovna ,Russian literature - Abstract
Tezimizin konusu 20. yüzyılın ilk ve en ünlü kadın mizah yazarı Nadejda Aleksandrovna Buçinskaya'nın (Teffi) (1872-1952) yaşamı ve öykü sanatıdır. 1917 devriminden önce Rusya'da olduğu kadar 1920 yılında göç ettiği Fransa'da ve Rusların göç ettiği diğer ülkelerde de adından sıkça söz ettiren bu usta öykü yazarını yaşamı ve çeşitli öyküleri çerçevesinde Türk okuruna tanıtmaya çalıştık.Aile büyüklerinin sunduğu olanaklarla iyi bir eğitim alan Teffi küçük yaşlardan itibaren edebiyatla iç içedir. Yazar sanat hayatına şiirle başlayıp, öykü, felyeton, anı, eleştiri ve gazete yazıları gibi geniş bir yelpazede yapıtlar vermiştir. 1917 Ekim Devrimi'ne kadar Rusya'da geçirdiği dönemde daha çok şiir ve haftalık gazetelerde yazılar yazan Teffi aynı zamanda dönemin en ünlü mizah dergilerinden olan ?Satirikon?un da daimi yazarıdır. Rusya'da ünü gün geçtikçe artan Teffi toplumun her kesimi tarafından o kadar sevilir ki adına parfümler ve şekerler bile çıkarılır. 1917 Şubat devrimini pek çok aydın gibi büyük bir heyecanla karşılayan Teffi Ekim Devrimi'yle birlikte ülkede yaşanan köklü değişikliklere ayak uydurmakta zorlanınca kendisini bir anda diğer sanatçı arkadaşlarıyla birlikte İstanbul'da bulur. Burada birkaç ay konakladıktan sonra kısa bir süre ümidiyle Fransa'ya geçer ve aradan geçen 32 yıla rağmen bir daha Rusya'ya geri dönemez. Her ne kadar ömrünün yarısını Paris'te geçirmiş olsa da Rusya'ya duyduğu özlemi hiçbir şekilde bastıramaz.Teffi'nin ilk dönem yapıtlarına hakim olan motifler ve mizah ögeleri yaşanan toplumsal sıkıntılarla ve göç trajedisiyle birlikte daha hüzünlü bir kimliğe bürünür. Yetenekli bir gözlemci olan Teffi'nin insanların gündelik hayatta karşılaştığı küçük olaylar karşısındaki tepkilerini ve psikolojik durumlarını ortaya koyarken kahramanlara duyduğu şefkat ve merhamet onu diğer mizah yazarlarından ayırır. Onun yapıtlarında komedi ve hüzün iç içedir. Ele aldığı konular her insanın günlük hayatta başına gelebilecek sıradan olaylardır. Ancak bu sıradanlıkta ortaya konan durumlar ve çelişkiler yazarın anlatımıyla olağandışı bir özellik kazanır. Teffi mizah yaparken kimseyle alay etmez, kimseyi hor görmez ve insanın doğasında bulunan hiçbir özelliği değiştirmeye çalışmaz. O, sadece var olan özellikleri ön plana çıkararak insanların dikkatini sıradan olaylardaki komikliğe ya da hüzünlere çeker.Teffi'nin edebî dili son derece sade, öz, canlı ve kısadır. Zaten toplumun en alt tabakalarından en üst düzeydeki bireylere kadar herkes tarafından eşit derecede sevilmesinin nedeni de doğallığı, içtenliği ve kullandığı sade anlatım tarzıdır. İnsanlar onun öykülerinde kendilerini bulup kendi durumlarına güler ya da ağlarlar.Yapıtları Sovyetler Birliği döneminde yayınlanmayan ve Rus edebiyat çevresinde de henüz 1990'lardan sonra üzerinde araştırma yapılmaya başlanan Teffi sadece olağanüstü bir öykü yazarı değil, aynı zamanda ünlü bir mizahçı, gazete ve eleştiri yazarı, şair gibi özellikleri olan çok yönlü bir sanatçıdır. The life and works of Nadezhda Alexandrovna Buchinskaya (Teffi) (1872-1952) is the subject of our thesis. She was the first and the most famous humorist writer of the 20th century. The goal of our work is to introduce to the Turkish readers the author`s life and the variety of her skillfully written stories, which were famous not only in Russia in the period before the Revolution in 1917, but also in emigration in France in 1920 and other countries where the Russian people had migrated.Well educated Teffi was frequent in the society of artists and literary people since her childhood. Teffi started her creative works with poems gradually proceeding then to short stories, satirical articles, reminiscences, critiques and feuilletons. Before the October Revolution in 1917 in Russia the author mostly was famous for her poems, weekly feuilletons in the newspapers and satirical articles regularly published in the well-known comic magazine of that time ?Satirikon?. Teffi`s popularity and adoration by the people of all societies was so great that even sweets and perfumes were called after her name. The author as many of her friends ? men of light and leading had enthusiastically welcomed the February Revolution in 1917 but the events in October produced inability to adapt to the drastic changes occurred after that, so Teffi and her literary friends had to move to Istanbul. After a short stay there she went to France planning to come back to Russia but never was able to do that and had been living abroad for 32 years. Though Teffi spent half of her life in Paris she hardly felt home-sickness during all her life.All the motifs and humoristic elements describing the hardships of society in Teffi`s early works are mixed with melancholy and nostalgia due to emigration. She was able to observe the things in a manner the other humorists of that time could never do. She had a talent to feel the psychological state of the individual and the attitude to the trivial situations of everyday life expressing deep tenderness and sympathy towards the characters of her stories. All works of the author are closely interwoven with satire and sadness.The way Teffi describes everyday occurrences, attitude to events and arising contradictions is her distinctive feature that makes her works unforgettable. She does not offer to change individual features of a person, does not hurt characters` feelings or despise them with her humour. She has a great power just to make delicate observations and appreciate how much these features or situations are ironical or grievous.Literary language of the writer is plain and brief enough, unique and full of life. The secret of being so adored is in natural, heartfelt and true style of Teffi`s work. Readers can recognize their own features, situations in her stories, cry or laugh at themselves.Writings of Teffi were not published during period of Soviet rule. This highly gifted writer became famous after her creative works had been studied in 1990 not only as peerless story writer but as a satirist, critic, newspaper satirist and poetess, too. 205
- Published
- 2009
27. V.G.Korolenko'nun öykü sanatı
- Author
-
Öksüz, Gamze, Aykut, Altan, and Batı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
- Subjects
Western Linguistics and Literature ,Batı Dilleri ve Edebiyatı - Abstract
Tezimizin konusu Vladimir Galaktionoviç Korolenko'nun (1853-1921) öyküsanatıdır. Bu amaçla yazarın belli başlı kısa öykü ve belgesellerini inceleyipKorolenko'yu yaşamı ve yapıtları bazında Türk okuruna tanıtmaya çalıştık.Sanat hayatı 19.yüzyıl sonu ve 20.yüzyıl başına rastlayan Korolenko'nun Rusedebiyatındaki yeri büyüktür. Yazar, özellikle kısa öykü ve belgesel öykü tarzındakiçalışmalarıyla Rusya'nın en ücra köşelerindeki sıradan insanları ve onların yaşamtarzını okuyucuya tanıtmayı başarmıştır.Aile yapısı gereği Rus, Ukrayna ve Polonya olmak üzere üç kültürü bir aradayaşayan Korolenko, lise yıllarında yakınlaştığı devrimci grubun hareketleri dolayısıyla1876 yılında tutuklanmış ve çeşitli aralıklarla altı yılını sürgünde, hapishanede ya dagözaltında geçirmiştir.Korolenko yetenekli bir gözlemci ve aktif bir toplum adamı olarak, yapıtlarındayaşadığı dönemdeki ülke sorunlarını ve insanların bu sorunlarla mücadelesini ortayakoymuştur. Bunu yaparken her zaman aktif olarak mücadeleye katılan halkın veköylülerin yanında olmuş, onların daha iyi ve adil bir yaşam için gösterdikleri çabayıdesteklemiştir. Korolenko öykülerinde gerçek olay ve kişileri ele almış, cesur insanlarındünyasını ortaya çıkarmıştır. Onun günlüklerinde, yakınlarına yazdığı mektuplarda venot defterlerinde binlerce karakter vardır. Bunlar yazarın gerçek hayatta karşılaştığı vegözlemlediği kimselerdir. Bu yönüyle yazar realist bir çizgidedir.Korolenko'nun edebû dili son derece sade, canlı ve akıcıdır. Karakterlerininkonuşma tarzları kendilerine özgü oluşlarıyla ve halk dilinin güzelliğini yansıtmalarıylafarklılık oluşturur. Öykülerine kattığı ilginç motiflerle Rusya'nın çok çeşitli vebilinmedik yönlerini tüm zenginliğiyle ortaya koymuştur. Gerek sürgün yaşamıboyunca, gerekse sürgünden sonra yaptığı çeşitli yolculuklarda halk yaşamıyla ilgiligörüp öğrendiklerini yalın bir dille ama tüm renkleriyle ustaca sergilemiştir. KorolenkoRus halk yaşamının bilinmeyen yönlerini yapıtları aracılığıyla tanıtmıştır. The subject of our thesis is literary creation of the Russian writer VladimirGalaktionovich Korolenko (1853-1921). Studying especially on his notable short storiesand essays, we intended to introduce Korolenko with his biography and literary worksto Turkish readers. .Life and creative works of Korolenko belong to transition period of 19th and 20thcenturies and take up considerable place in Russian literature. Korolenko achieves topresent ordinary people from the most solitary places of Russia and their life styles tothe readers.As a member of a culturally mixed family, Korolenko sheltered three cultures,like Russian, Ukrainian and Polish. On graduating from high school he became closerwith a revolutionary student group and was arrested in 1876. Following this date hepassed his six years in prisons, exile and arrest with different periods.Korolenko, as an excellent observer and active public figure, brought up in hisliterary works extant problems of his country and the fight of people with thoseproblems. Exposing this, he was always in side with ordinary people and the peasants,who actively struggled for better conditions, and supported their effort. Taking realevents and persons as a basis, Korolenko created a world of courageous people. In hisdiaries, letters to relatives and notebooks there are thousands of real characters, withwhom Korolenko met or observed in real life. In point of this, Korolenko is in realisticlevel.Korolenko, in his stories, used unadorned, living and fluent language. The speechof his characters is simple, lively and emotional. He expressed Russia?s various andunknown aspects with its all richness by using motifs in the stories. He skillfullydisplayed in his stories what he learned about the folk culture on his trips whetherduring or after exile and he expressed all colors of life using clean and spare language.Korolenko is one of the leader writers for giving Russian folk life with a large point ofview. 142
- Published
- 2006
28. Türk ve Rus İnanışlarında Ortak Özellikler Taşıyan Doğaüstü Varlıklar ve İyeler
- Author
-
ÖKSÜZ, Gamze, primary
- Published
- 2014
- Full Text
- View/download PDF
29. Rus Dili Öğretiminde Karşılaşılan Ana Dil Kaynaklı Girişim Hataları
- Author
-
ÖKSÜZ, Gamze, primary
- Published
- 2014
- Full Text
- View/download PDF
30. Nestor İskender ve İstanbul'un Türkler Tarafından Alınış Hikâyesi.
- Author
-
Öksüz, Gamze and Yapıcı, Fatih
- Abstract
Copyright of bilig: Journal of Social Sciences of the Turkish World is the property of bilig: Journal of Social Sciences of the Turkish World and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2016
31. COMPARATIVELY ANALYSIS OF A. S. PUSHKIN'S "MISTRESS INTO MAID" STORY AND H. R. GURPINAR'S "THE MARRIAGE UNDER A COMET” NOVEL IN TERM OF SIMILARITY
- Author
-
ÖKSÜZ, Gamze, primary
- Published
- 2012
- Full Text
- View/download PDF
32. BEYİN VE DİL ARAŞTIRMALARIN 150 YILI
- Author
-
ÇERNİGOVSKAYA, T.V., primary, KOZAN, Olena, additional, and ÖKSÜZ, Gamze, additional
- Published
- 2010
- Full Text
- View/download PDF
33. TEFFİ’NİN MİZAH ANLAYIŞI
- Author
-
ÖKSÜZ, Gamze, primary
- Published
- 2009
- Full Text
- View/download PDF
34. XVI. Yüzyıl Rus Edebiyatında "Fatih Sultan Mehmet Menkıbesi".
- Author
-
Öksüz, Gamze
- Subjects
- *
RUSSIAN literature , *IDEOLOGY , *SOCIAL justice - Abstract
In Old Russia, istanbul was called Tiargrad, "The City of liar". The city that gathers attention for all the times has gained huge importance after it has been conquered by Sultan Mehmet the Conqueror, and then been subject to many works of literature. In old Russian literature, especially after the second half of XV11 century, with the improvement of writings which were touching on the non-religious subjects also contemporary, social and political problems, the story of Constantinopolis' fall and its invasion by Turks has been one of the common subjects. The well known author of XVI"1 century, Ivan Peresvetov had criticised the Russian state government system at the "Sultan Mehmet the Conqueror Saga" (CKa3aHue o MarMeT-camane), which shaped Russia s socio-political thought system and within that saga, the author have informed young liar Ivan IV (Ivan The Terrible) and shaped the future of social reforms that Russia had needed. Sultan Mehmet The Conqueror who gained a "political Utopia" hallmark by Peresvetov in his opinion was a strong, authoritarian and wise emperor, philosopher and a person that should be taken as a role model. Mile at the saga, the reasons of Byzantine Empire's fall, centralist and absolutist state orderand religious thoughts have been narrated with details, young Thar also had received the message of how to protect himself from the same situation as Byzantine Emperor, like it happened in the past. Having been shoive as an example for the creation affair and strong state politics of Russia. in spite of being a muslim person, Turkish emperor puts the importance of the legacy of Sultan Mehmet the Conqueror in Europe and in Russia as well. In this research, the reasons of an empire's fall, fair state system of the ideal Turkish emperor Sultan Mekmet The Conqueror and the strong new state order that Peresvetov's expectations from young Thar have been presented in the light of various quotations form the saga. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2013
35. Teffi’s Humour Perception
- Author
-
ÖKSÜZ, Gamze
- Subjects
Teffi,Humour,Emigration,Literary Creation,Tragedy,Realism,Satire,Irony ,Teffi,Mizah,Göç,Öykü Sanatı,Trajedi,Gerçeklik,Hiciv,İroni - Abstract
Nadezhda Alexandrovna Lohvitskaya, who was the first and the most famous woman humorist writer of the 20th century in Russian literature, continued her literary success in France, as well in Russia, until the October Revolution in 1917. In the period of Tsarist Russia, Teffi`s popularity, attributed to her poems and humoristic stories, was so great that candies and perfumes were named after her. As a result of the events in October producing inability to adapt to the drastic changes occurring after that, Teffi decided to move abroad. She lived in Istanbul for a few months and then went to France. She lived in France for 32 years, never returning back to Russia. All the motifs and humoristic elements in Teffi`s early works were mixed with melancholy and nostalgia due to emigration. Nevertheless, humor stayed as an integral part of her works. In this study it has been analyzed how the writer’s humor perception changed as a result of the hard conditions and tragedy involved in emigration., Yirminci yüzyıl Rus edebiyatının ilk ve en ünlü kadın mizah yazarı olan Nadejda Aleksandrovna Lohvitskaya 1917 Ekim Devriminden önce Rusya’da elde ettiği sanatsal başarıyı 1920 yılında göç ettiği Fransa’da da sürdürmüştür. Çarlık Rusyası’ndayken yazdığı şiirler ve mizah öyküleriyle ünü gün geçtikçe artan Teffi toplumun her kesimi tarafından o kadar çok sevilir ki adına parfümler ve şekerlemeler bile üretilir. Yazar Ekim Devrimi’nden sonra ülkede yaşanan köklü değişikliklere ayak uyduramayarak birkaç aylığına Rusya’dan ayrılıp ortamın düzelmesini beklemeye karar verir. Bu amaçla birkaç ay İstanbul’da kalıp daha sonra Fransa’ya gider. Ancak aradan geçen 32 yıla rağmen bir daha Rusya’ya dönemez. İlk dönem yapıtlarına hakim olan mizah ögeleri yaşanan toplumsal sıkıntılarla ve göç trajedisiyle birlikte daha hüzünlü bir kimliğe bürünür. Ancak yine de mizah Teffi’nin sanatının ayrılmaz bir parçası olarak hep kalmıştır. Bu çalışma Teffi’nin mizahının yaşanan zor şartlar ve göç trajedisi nedeniyle nasıl yön değiştirdiğini göstermeyi amaçlamaktadır.
36. Çağdaş Rus edebiyatında l. Ulitskaya, l. Petruşevskaya ve T. Tolstaya'nın öykü sanatı
- Author
-
Sütcü, Güneş, Öksüz, Gamze, and Rus Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
- Subjects
Tolstaya, Tatyana ,Petruşevskaya, Lyudmila ,Western Linguistics and Literature ,Female writers ,Women ,Ulitskaya, Lyudmila ,Story ,Modern art ,Batı Dilleri ve Edebiyatı ,Russian literature ,Modern - Abstract
Lyudmila Ulitskaya, Lyudmila Petruşevskaya ve Tatyana Tolstaya çağdaş Rus kadın edebiyatının önde gelen temsilcilerindendir. Yazarların her biri 1990'lı yılların edebi çehresini büyük ölçüde belirlemiş ve öykü türünün geleneksel ele alınış şekline yeni bir soluk kazandırmışlardır. Böylelikle çağdaş Rus kadın edebiyatında birer fenomen olarak benimsenmişlerdir. Yazarların tanınırlığı, Rusya sınırlarının dışına taşmıştır. Eserleri pek çok dile çevrilmiştir. Gerek Rus gerek dünya edebiyatının farklı tonlarını eserlerinde bir araya getirerek özgün sanat anlayışlarını oluşturmuşlardır. Yazarlar farklı dönemlerde edebiyat dünyasına giriş yapmışlar ve birbirlerinden ayrı edebi çevrelerde bulunmuşlardır. Buna karşılık buluştukları ortak paydayı, klasik Rus edebiyatı gelenekleri ile postmodernist yaklaşımları birlikte barındırmaları oluşturur. Böylelikle yazarlar eserleriyle yalnızca çağdaş Rus edebiyatına yön vermekle kalmamış, aynı zamanda Sovyet dönemi sonrasında yaşanan siyasi, tarihi, sosyolojik ve kültürel olayların insanların hayatını ne yönde etkilediğine dair izlenimlerini aktarmışlardır. Çalışmamızda yazarların farklı dönemlere ait öykülerinde en yoğun biçimde ele aldıkları motifleri ve tiplemeleri tespit ettikten sonra bu konuların üzerinden giderek benzer konulara yaklaşımlarındaki özgünlüklerini ortaya koyabilmeyi amaçlamaktayız. Lyudmila Petrushevskaya, Lyudmila Ulitskaya and Tatyana Tolstaya are the leading representatives of latterday Russian women's literature. Each of the writers has largely identified the literary aspect of the 1990s and brought a new breath to the customary touch. Hereby, they have adopted as a phenomenon in latterday Russian women's literature. The authors' fame spread out of Russia. Their works have been translated into many languages. They have created unique art concepts by collecting the literary works and different tones of both Russian and world literature. Authors have entered the world of literature in different periods and have been found in a wide variety of literary society. On the other hand, it is a common point to combine classical Russian literature traditions with postmodern approaches. In this manner, the authors not only gave direction to latterdayRussian literature, but also conveyed their impressions about how the political, historical, sociological and cultural events after the Soviet period affected the lives of people. In this literary study, after determining the motifs and typologies that the authors mostly deal with in the stories of different periods, we aim to reveal their originality in their approach to similar issues. 278
- Published
- 2019
37. A.S. Puşkin'in 'Maça Kızı' adlı eseri üzerinden Rusçadan Türkçeye çeviride transformasyon teorisi
- Author
-
Yildiz, Reşat, Öksüz, Gamze, and Rus Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
- Subjects
Translation ,Translation and Interpretation ,Russian works ,Turkish translation ,Puşkin, Aleksandar Sergeyeviç ,Russian ,Linguistics ,Dilbilim ,Mütercim-Tercümanlık ,Transformation ,Russian literature - Abstract
Bulunduğumuz yüzyıl ve 20. yüzyıl, kişilerin ve kurumların etkileşimi noktasında en üst seviyeye gelmiştir. Bu etkileşim, sosyal, ekonomik, askeri, siyasi, dini ve bilimsel olmak üzere birçok alanda yaşanmıştır. Şüphesiz dil ve dolaysıyla çeviri, bu etkileşimin ilk basamağını oluşturmaktadır. Bu nedenle nitelikli çeviriye ya da çeviribilimde kullanılan terminoloji ile eşdeğer çeviriye ulaşabilmek adına, birçok bilimsel çalışma yapılmıştır. Çalışmanın konusu olan çeviride transformasyon teorisi de eşdeğer çeviriye ulaşabilme çabalarından biridir. Dilbilimci ve çeviri üzerine çalışmaları olan Eugene Albert Nida, kaynak dil birimlerini erek dil birimlerine dönüştüren ve eşdeğer çeviriye ulaşmayı amaçlayan çevirmen için bir model oluşturmaya çalışmıştır. Nida, Amerikalı dilbilimci Noam Chomsky'nin üretici dilbilgisi teorisinden esinlenmiştir. Bu kuram dilbilgisel kurallarla sonsuz sayıda cümle üretilebileceğini savunur. Nida, Chomsky tarafından öne sürülen bu savın, çeviri alanında, kaynak dil ve erek dil arasında da kullanılabileceğini ileri sürerek eşdeğer çeviriye ulaşılabileceğini savunmuştur. Böylelikle, öne sürmüş olduğu bu teoriyi, kaynak dil ve erek dil temelli ele alması yönüyle ve eşdeğerliği amaç edinmesiyle dilbilimden bağımsız bir zemine oturtmuştur. Nida ayrıca, çeviri sırasında diller arasında yaşanan dönüşümü sınıflandırmıştır. Transformasyon teorisi gerek Batılı gerekse Rus bilim insanları tarafından farklı şekilde ele alınmıştır. Teorinin uygulama alanına aktarılmasına önemli katkısı olan bilim insanlarından biri de Rus çeviribilimci Vilen Naumoviç Komissarov'dur. Komissarov çeviri sırasında yaşanan dönüşümleri Rusça ve İngilizce üzerinden dizgesel olarak sınıflandırmıştır. Komissarov, yaptığı çalışmalarda teorinin daha çok uygulama sahasında çevirmene katkı sağlamasını amaçlamıştır. Bu nedenle çalışmamızın uygulama bölümünde, Komissarov'un yapmış olduğu çalışmalardan faydalanılacaktır. Çalışmada A. S. Puşkin'in `Maça Kızı` adlı eserinin Ataol Behramoğlu tarafından yapılan çevirisi transformasyon teorisi temelinde örneklerle ele alınacaktır. Çalışma, çeviride transformasyon teorisinin Türkiye'de çeviribilim alanında ilk kez ele alınıyor olması açısından önemlidir. Ayrıca, teorinin Rusça kaynak dil ve Türkçe erek dil üzerinden ilk kez uygulamalı olarak verilmesiyle çeviribilim alanına hem teorik hem de uygulama alanı bakımından katkı sağlaması amaçlanmaktadır.Anhatar Kelime : Transformasyon teorisi, Nida, eşdeğerlik, Puşkin, Maça Kızı, Komissarov In the present and the past century, the interaction between individuals and institutions have reached the top level. This interaction have been observed in many areas including social, economic, military, political, religious and scientific areas. Surely language, thus translation, is the first step of this interaction. Therefore, many scientific studies have been conducted in order to achieve high quality or equivalent translation with the terminology used in translation studies. The transformation theory in translation studies is one of the attempts to achieve the equivalent translation. Eugene Albert Nida, a linguist who has studies on translation, has attempted to create a model for translators to transform the source language units to the target language units. Nida was inspired by the American linguist Noam Chomsky's theory of generative grammar. This theory argues that, with the use of grammatical rules, one can produce an infinite number of sentences. Nida makes use of this argument in translation studies arguing that it can be used in the relation of the source language to the target language in order to achieve equivalent translation. Based on this assumption, he has classified the transformations taking place during translations between languages. The theory of transformation has been handled differently by Western scientists and Russian scientists. One of the scientists who contributed to the transfer of theory to the field of practice is Russian translator, Vilen Naumovic Komissarov. Komissarov has systematically classified transformations during the translation process through Russian an English. He intended to make the theory more useful in practice fort he translators. For this reason, we will benefit from the work done by Komissarov in the application section of our work. In this study, the translation of A. S. Pushkin's `The Queen of Spade` translated into Turkish by Ataol Behramoğlu will be handled with examples on the basis of transformation theory. The study is important for its use of the transformation theory fort he first time in the field of translation studies in Turkey. Moreover, it is aimed to contribute to the field of translation studies from both theoretical and practical aspects by the application of the theory for the first time on the interaction between Russian language as the source language and Turkish language as the target language.Key Word : Transformation theory, Nida, equivalence, Pushkin, The Queen of Spades,Komissarov 155
- Published
- 2017
38. V. V. Nabokov'un öykü sanatı
- Author
-
Özberk, Rabiye, Öksüz, Gamze, and Rus Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
- Subjects
Western Linguistics and Literature ,Story ,Batı Dilleri ve Edebiyatı ,Nabokov, Vladimir ,Russian literature - Abstract
Günümüzde tüm dünyada ve özellikle Türkiye'de V. V. Nabokov'a ve sanatına ilgi her geçen gün artmaktadır. Nabokov, öykü, roman ve piyes yazarı, şair, çevirmen, edebiyat bilimci ve edebiyat öğretmenidir. Sanatçının on dört romanı, 'Bir Gün Batımının Ayrıntıları' adlı bir öykü derlemesi, 'Konuş, Hafıza' adlı otobiyografik eseri, Rus ve dünya edebiyatı konularında verdiği derslerden oluşan 'Rus Edebiyatı Dersleri' ve 'Edebiyat Dersleri' adlı iki kitabı ve ayrıca ünlü Rus yazar Gogol'ü ve sanatını ele aldığı 'Nikolay Gogol' adlı kitabı Türkçemize çevrilmiştir. Yüksek Öğretim Kurumu'nun verilerine göre, ülkemizde bugün Nabokov hakkında beş adet yüksek lisans tezi bulunmakta olup 'Lolita' romanı haricinde düzyazı sanatı üzerinde pek durulmamıştır. Ayrıca yapılan bu çalışmalarda sanatçının yaşamı, edebiyattaki etkin rolü ve edebiyat kariyerinin başlangıcı olan öyküleri göz ardı edilmiştir. Biz bu tezimizde, sanatçıyı daha iyi anlayabilmek, onun XX. yüzyıl edebiyatındaki önemini kavrayabilmek ve ülkemizde pek bilinmeyen yaşamı konusundaki boşluğu tamamlamayabilmek için büyük yankı uyandıran romanlarına öncülük eden, bir nevi onların altyapısını oluşturan 1921-1938 yılları arasında kaleme aldığı Rusça öykülerini inceledik. Beş bölümden oluşan çalışmamızın birinci bölümünü Giriş oluşturmaktadır. İkinci bölümde sanatçının hayatını öne çıkan ayrıntılarıyla ele aldık. Üçüncü bölümde öykü sanatını oluşturan temaları ana hatlarıyla belirledik ve 'Rusya Özlemi ve Göçmen İmgesi', 'Ölüm Teması' ve 'Fantastik ve Mitolojik Öğeler' olmak üzere üç alt başlık halinde inceledik. Dördüncü bölümde sanatçının üslubunu ve kullandığı anlatım tekniklerini irdeledik. Sonuç bölümünde ise Nabokov'un öykü sanatının genel bir değerlendirmesini yaptık.Anahtar Kelimeler : Rus edebiyatı, V. V. Nabokov, Öykü sanatı, Göçmen Nowadays concern of the Nabokov in the wholeworld and especially in Turkey is increasing. Nabokov is writer of short stories, novels and playwright and also poet, translator, literary scholar and a teacher of literature. The writer's fourteen novel, a story book, an autobiographical book, named 'Speak, Memory', collected in two books of lectures given famous Russian and the world litrerature writers as 'Lectures on Literature' and 'Lectures on Russian Literature', and the art book that deal with the Nikolai Gogol, has been translated into Turkish. Today in our country there are five master's thesis on Nabokov and their large portion focuses on writer's most popular novel 'Lolita'. However, recent studies on Nabokov, who wrote this novel, so far not focused on the art of prose penned towards the process. Furthermore, according to the artist's life in this study, which is the beginning of the active role of stories in literature and literary career has been ignored. In this thesis we aim to complete the gaps in his little known life, grasp his literary importance of XX. world literature, examine at fiction written between the years 1921-1938, which led to his acclaimed novel, with a sort of Russian history constitute penned their infrastructure in our country. Our thesis consists of five chapters and the first part is Introduction. In the second part we discussed in detail highlights of the Nabokov's life. Themes that make up the history of art in the third section, we determine the outlines 'Image of Russia craving and Immigrants', 'Death Theme' and 'Fantastic and Mythological Items' in three sub-headings. In the fourth chapter, we examined the expression of the artist's style and writing technique. And in the Conclusion part, we made a general assessment of Nabokov's art history.Key Words : Russian literature, V. V. Nabokov, Fiction art, Emigree 170
- Published
- 2014
39. XIX. yüzyıl Rus Edebiyatında 'gereksiz insan' tiplemesi
- Author
-
Kadioğlu, Esra, Öksüz, Gamze, and Batı Dilleri ve Edebiyatları Anabilim Dalı
- Subjects
Western Linguistics and Literature ,Human type ,Literature ,Batı Dilleri ve Edebiyatı ,19. century ,Russian literature ,Human - Abstract
XIX. yüzyıl, ünlü Rus yazarlarının en verimli oldukları dönemde hem Rus hem de dünya edebiyatına zengin eserler kazandırdıkları, Rus edebiyatının parlamaya başladığı ve `Altın Çağ`ını yaşadığı bir dönemdir. Tezimizin konusu XIX. yüzyıl Rus edebiyatında `gereksiz insan` tiplemesidir. XIX. yüzyılda A.S.Puşkin, A.S.Griboyedov, M.Y.Lermontov, A.İ.Herzen, İ.S.Turgenev, İ.A.Gonçarov ve A.P.Çehov gibi birçok ünlü yazar ?gereksiz insan? sorununu eserlerinde ele almıştır.`Gereksiz insan` sorunu Rus toplumunda XIX. yüzyılın ilk çeyreğinde oluşmaya başlarken, ortaya çıkışında siyasal, toplumsal, kültürel, sosyolojik, ekonomik ve psikolojik nedenler etkili olmuştur. Dönemin yazarlarının gerçekçilik akımına yönelmesiyle birlikte Rus toplumuna eğilmeleri sonucu farkına vardıkları bu sorun, XIX. yüzyıl Rus edebiyatı eserlerine de `gereksiz insan` tiplemesi olarak yansımıştır. Gereksiz insan`, sahip olduğu üstün yetenekleri hayata uyarlayamamış, düşünceleri ile ruhu arasında ikileme düşmüş, aklındaki planlarını günlük yaşamına dökememiş, amaçsız ve uğraşsız bir şekilde yaşam sürmüş, toplumda kendisine herhangi bir yer edinememiş ve bunun sonucunda derin bir manevi çöküntüye düşmüş insanı yansıtan bir tiplemedir. Bu tiplemeler arasında öne çıkan karakterler arasında `Yevgeniy Onegin` adlı eserdeki Onegin, `Akıldan Bela`daki Çatskiy, `Zamanımızın Kahramanı`ndaki Peçorin, `Suçlu Kim?` adlı eserdeki Beltov, `Gereksiz Bir Adamın Günlüğü`ndeki Çulkaturin, eserle aynı adı taşıyan başkarakter Rudin, `Bir Soylu Yuvası`ndaki Lavretskiy, yine eserle aynı adı taşıyan başkarakter Oblomov, `Uçurum` adlı eserdeki Rayskiy, `İlkbahar Selleri`ndeki Sanin, `Ham Toprak`taki Nejdanov ve `Düello`daki Layevskiy yer almaktadır. `Gereksiz insan` tiplemeleri ortak özelliklere sahip olmalarının yanı sıra, toplumsal değişim sürecine bağlı olarak dönüşüme uğramış ve benliklerinde farklı nitelikler ortaya çıkmıştır.`Gereksiz insan` tiplemesi, gözlem yeteneği güçlü usta yazarların Rus toplumunda sürekli karşılaştıkları insanları gerçekçilik akımının büyüsüyle birlikte eserlerine yansıtıp tipleştirme yoluna gitmelerinin sonucunda doğmuştur. XIX. yüzyıl Rus edebiyatında `gereksiz insan` tiplemesi, dönemin yazarlarının gerçek yaşama ışık tutmaya başlamasıyla çağ boyunca birçok eserde kimi zaman başkarakter kimi zaman da yan karakter olarak sıklıkla ele alındığı için büyük bir öneme sahiptir. XIXth century is a period as famous Russian writers are the most productive, to bring in generous pieces to Russian literature as well as the world literature, that the Russian literature shine through and live its `Gold period`. The topic of our thesis is `superfluous man` characters in the XIXth century Russian literature. In the XIXth century lots of famous Russian writers like A.S.Pushkin, A.S.Griboyedov, M.Y. Lermontov, A.I.Herzen, I.S.Turgenev, I.A.Goncharov ve A.P.Chekhov dealt with the issue of `superfluous man` in their masterpieces.While `superfluous man` issue starts to show up in the first quarter of the XIXth century, the politic, social, cultural, sociological, economic, psychological causes are effective. The issue is realized by the period writers who are interested in Russian society as they head towards the realism movement, and echoed in the XIXth century Russian literature as `superfluous man` characters.The `superfluous man` is a character that cannot adopt the superior abilities he has got into real life, falls into a dilemma between the thoughts and soul, doesn't accomplish his plans into real life, has a life without an aim or effort, doesn't have a place in the society and as a result of all those, who fall into spiritual breakdown. The typecasting which come forward among these characters are; Onegin in the masterpiece `Eugene Onegin`, Chatsky in `Woe from Wit`, Pechorin in `A Hero of Our Time`, Beltov in the masterpiece named `Who is to Blame?`, Chulkaturin in `The Diary of a Superfluous Man`, Rudin as the main character of the book with the same name, Lavretsky in `A Nest of Gentlefolk`, Oblomov the main character of the book with the same name, Raisky in `The Precipice`, Nejdanov in `Nov`, Sanin in `Spring Torrents` and Laevsky in `The Duel`. Alongside the `superfluous man` has common characteristics, he transformed by the social changing process and different features arise in his personality.The `superfluous man` characters arise by Russian writers who are great observers as a result of having the people characterized that they had encountered in Russian society with the charm of the realism movement and reflecting in their works. The `superfluous man` characters in the XIXth century Russian literature has a great importance as it handled frequently in many literature works as the main or sub character throughout the era by the writers of the period who started to shed light on real life. 197
- Published
- 2013
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.