Search

Bu çalışma, soğuk koşullarda barındırılan peripartum ineklerde ilk tohumlamada endokrinolojik ve metabolik profil ile gebelik oranları arasındaki ilişkiyi araştırmak amacıyla yapılmıştır. Ortam sıcaklığı, periparturient dönem boyunca saatlik olarak kaydedilmiştir. Anti-Müllerian hormon (AMH), β-hidroksibutirik asit (BHBA), insulin benzeri büyüme faktörü 1 (ILGF-1), insülin, kortizol, malondialdehit (MDA), progesteron (P4), tiroid uyarıcı hormon (TSH), tri-iyodotironin (T3) ve tiroksin (T4) konsantrasyonlarının analizi için 26 adet Simmental inekten doğum öncesi (-14 gün), doğum günü (0 gün) ve doğum sonrası (3, 4, 6, 8, 15, 22 ve 29 gün) farklı aralıklarla kan örnekleri alınmıştır. İnekler, ilk tohumlama sonuçlarına göre geriye dönük olarak gebe (PG) ve gebe olmayan (NPG) olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Çadır ahırda ortalama ortam sıcaklığı −7°C ile +4°C arasında değişmiştir. İneklerin (PG ve NPG) serum AMH (2,00 ± 0,04 vs. 1,89 ± 0,04 mU/L; P < ,006), insulin (2,10 ± 0,03 vs. 2,51 ± 0,05 ng/mL; P < ,0001), MDA (49,0 ± 1,30 vs. 44,0 ± 1,2 ng/mL; P < ,001) ve P4 (44,1 ± 2,2 vs. 41,7 ± 2,1 pg/mL; P < ,002) konsantrasyonları farklıydı. Sonuç olarak, AMH ve insulin soğuk şartlarda barındırılan ineklerde gebelik oranları üzerine belirleyici bir rol oynar., This study was performed to investigate the relationship between endocrinological and metabolic profiles and the pregnancy rate at the first insemination in peripartum dairy cows housed under cold conditions. Temperature inside the barn was recorded hourly during the periparturient period. Blood samples were collected before (last 14 day), on the day (0 day), and after parturition (3, 4, 6, 8, 15, 22, and 29 days) from 26 peripartum Simmental cows and analyzed for anti-Müllerian hormone, β-hydroxybutyric acid, insulin-like growth factor 1, insulin, cortisol, malondialdehyde, progesterone, thyroid-stimulating hormone, tri-iodothyronine, and thyroxine concentrations. The cows were divided into 2 groups: pregnant and non-pregnant based on results at the first insemination. The average ambient temperature ranged from −7°C to +11°C in the tent barn. Serum anti-Müllerian hormone (2.00 ± 0.04 vs. 1.89 ± 0.04 mU/L; P < .006), insulin (2.10 ± 0.03 vs. 2.51 ± 0.05 ng/mL; P < .0001), malondialdehyde (49.0 ± 1.30 vs. 44.0 ± 1.2 ng/mL; P < .001), and progesterone (44.1 ± 2.2 vs. 41.7 ± 2.1 pg/mL; P < .002) concentrations were different between pregnant and non-pregnant cows. In conclusion, anti-Müllerian hormone and insulin have a determinative role on pregnancy rate in peripartum cows housed under cold condition.

n order to reduce estrus synchronization cost, utilization of residual progesterone (P4) in the used controlled internal drug release (CIDR) device upon sanitization can be possible. Two datasets were compiled from 8 and 7 research articles involving 3434 (2653 heifers + 771 lactating cows + 10 ovariectomized cows) and 7301 cattle (3879 heifers + 3422 lactating cows) to evaluate blood P4 concentration and conception rate, respectively, in response to repeatedly used CIDR devices after sanitization via autoclaving and disinfection. As the number of CIDR usages increased, blood P4 concentration decreased linearly (y = -0.484X + 3.135, R2 = 0.99,P < 0.001). Blood P4 concentration (1.52 vs. 2.20 ng/mL; P < 0.002) and conception rate (40.76 vs. 32.96%, P < 0.05) for lactating cows were lower than those for heifers. The sanitization method did not affect blood P4 concentration, but reused CIDR device subjected to disinfection was associated with reduced conception rate. In summary, depending upon the initial P4 load (1.38-1.90 g), the CIDR device could be used twice in lactating cows and four times in heifers after autoclaving to achieve target blood P4 concentrations.

Çalışmamızda organik antibakteriyel bir ajanın subklinik mastitis tedavisindeki etkinliği araştırıldı. Subklinikmastitisli 90 adet meme lobu üç gruba ayrıldı. Grup I, II ve III'e sağım öncesi oksitosin uygulandı. Sağım sonrası GrupII'ye (n:30) meme içi laktasyon dönemi antibiyotik (amoksisilin, klavulanik asit ve prednizolon kombinasyonu), Grup III'e(n:30) ise sağım sonrası meme içi Aloe vera uygulandı. Somatik hücre sayımı (SHS) için 0. 4 ve 31. gün süt örneğialındı. Ayrıca 31. gün süt örneklerinden mikrobiyolojik ekim yapıldı. Sıfırıncı gün SHS bakımından gruplar arasında farkyoktu. Otuzbirinci günde en yüksek SHS’nin Grup I’de, en düşük SHS’nın ise Grup III’te olduğu belirlendi. Grup I ileGrup III arasındaki bu farkın istatistiksel olarak önemli olduğu saptandı. Otuz birinci gün bakteriyolojik iyileşme oranıbakımından en iyi iyileşme Grup II’de idi ve bu iyileşme oranı istatistiksel olarak anlamlı bulundu. Sonuç olarak,subklinik mastitisin tedavisinde Aloe vera’nın kullanılabileceği tespit edildi ve daha kapsamlı çalışmaların yapılmasıgerektiği kanısına varıldı., In this study, the activity of an organic antibacterial agent on subclinical mastitis treatment wasinvestigated. Ninety mammary lobes with subclinical mastitis were divided into three groups. Oxytocin was applied fiveminutes before milking Groups I, II and III. After milking, intramammary antibiotic combination of amoxicillin, clavulanicacid and prednizolon Group II and Aloe vera were applied to Group III, respectively. Milk samples were taken forSomatic cell count at day 0. 4 and 31. In addition, microbiological examinations were performed for samples taken atday 31. There were no differences between groups for SCC at day 0. Somatic cell count was found the highest inGroup I and the lowest in Group III in at day 31. The best improvement for bacteriological recovery rate was in the day31 in Grup II and was found significant. The difference between Group I and Group III was statiscally significant. As aresult, we concluded that Aloe vera can be useful for the treatment of subclinical mastitis but, further research done onthis issue is needed.

ÖZET: Bu çalışma, Atatürk Üniversitesi Araştırma ve Uygulama çiftliğinde bulunan Siyah-Alaca ve Esmer ırk ineklerde CMT skoru ile bazı süt verim özellikleri arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada yaşları 4-9 arasında değişen 50 baş Esmer ve 33 baş Siyah-Alaca inek kullanılmıştır. Deneme hayvanlarına CMT uygulanarak CMT skoru ile, laktasyon sayısı ve dönemleri arasındaki ilişkiler araştırılmıştır. Ayrıca hayvanların toplam, 305 günlük ve günlük ortalama süt verimleri belirlenerek CMT skorunun verimlere etkisi incelenmiştir. CMT pozitiflik oranının laktasyonun ilk dönemlerinde yüksek olduğu belirlenmiştir (P

The effects of immunomodulatory treatment with levamisole oil uterine involution, ovarian function and total sialic acid (TSA) concentrations during postpartum period in lactating dairy cows were investigated. In Group I (n=20), levamisole hydrochloride (Actipar (R)) was weekly administered at immunomodulating doses (2.5 mg/kg; IM) starting from five or six weeks until two weeks prior to expected calving. In Group II (n=13), physiologic saline was administered during the same injection schedule. All cows (n=33) were examined oil days 16 +/- 3, 23 +/- 3, 30 +/- 3 and 37 +/- 3 postpartum including external inspection, vaginoscopy, and transrectal ultrasonography. Relative risk of cows in control group having a pathological vaginal discharge (7/11; 63.6%) was 1.9 (0.8-4.4; P>0.05) times higher than that in levamisole treated group (5/15; 33.3%). There is an interaction effect of treatment by vaginal discharge scores on the involution of cervix uteri (P

Sunulan çalışma, inek ve düvelerde gebeliğin erken tanısında hızlı progesteron testinin uygulanabilirliğinin belirlenmesi amacıyla yapıldı. Östrusu takiben tohumlanan hayvanlardan tohumlamayı izleyen 18., 21. ve 24. günlerde hızlı progesteron testi için kan alındı. Tohumlamadan sonraki 35. günde ultrasonografik muayene yapılarak gebeliğin erken tanısında hızlı progesteron testinin uygulanabilirliği tespit edilmeye çalışıldı. Sonuç olarak, hızlı progesteron testinin sığırlarda gebeliğin erken tanısında etkin bir şekilde kullanılabileceği kanısına varıldı, The objective of the present study was to determine the benefit of rapid progesterone test (EIA) for early diagnosis of pregnancy in cows and heifers. Blood samples were collected on days 18, 21 and 24 post-inseminations in cows with natural oestrus. On the 35th day (of post-insemination), ultrasound examinations were made for verification of the progesterone test. As a result, it was suggested that rapid progesterone test could be used effectively for early diagnosis of pregnancy in cattle

Bu raporda bir buzağıda rastlanan "Heterotopic polymelia" olgusu tanımlanmaktadır. Karacabey esmeri bir erkek buzağıda lumbal bölgeden büyüyen eklenik bir ön bacağa rastlanmıştır. Bu ekstra bacak dorsal orta çizgi üzerinde son göğüs omuru ile ilk bel omuru arasından çıkarak vücudun sol tarafından sallanmakta idi. Ekstra bacak oluşumu dışında buzağı klinik olarak normaldi. A case of Heterotopic polymelia in a calf is described. A male Karacabey esrneri calf was presented with supernumerary heterotopic ectopic fore limb growing from the lumbar area. The extra appendage protruded from the dorsal midline between the last thoracic and first lumbal vertebra and hung down on the left side of the calf. Apart from the extra appendage the calf was clinically normal.

Bu çalışmada ölü doğmuş dişi bir buzağıda rastlanan konjenital defektler tanımlanmaktadır. Buzağıda Hydranencephaly olgusunun yanında beyinin şekillenmemiş olması, beyinciğin hipoplazisi kafatası kemiklerinin kaynaşması, üst dudakta yarık ve üst çenenin kısa oluşu gibi bulgular saptanmıştır. A case of hydranencephaly and associated defects in a stilbom female calf is described. Hydranencephaly was associated with cerebral aplasia, cerebellar hypoplasia, failure of cranial fusion, cleft of the lip and short upper jaw.

Bu çalışmada, inek ve düvelerde üç preparatla östrus sinkronizasyonu üzerinde çalışıldı. 30 inek ve 30 düvenin kullanıldığı çalışmada her pre-parat grubuna 10 inek ve 10 düve alındı. I. gruptaki hayvanlara 11 gün ara ile 2 defa bir PGF pa analoğu olan Cloprostenol 500 ag dozunda intramuskuler enjekte edildi. II. gruptaki hayvanlara Norgestomet kulak implantı 10 gün süreyle subkutan kulak derisi altına uygulandı. Aynı gün Norgestomet ve üstradiol valerat içeren 2 ml'lik yağlı solüs yon intramuskuler enjekte edildi. 10 günün sonunda implant yerinden çıkartıldı. III. gruptaki hayvanlara 5 gün ara ile 2 defa Medroxyprogesterone acetate 500 mg dozunda intramuskuler enjekte edildi. I. ve III. gruptaki hayvanlarda ikinci enjeksiyonu, II. gruptaki hayvanlarda ise implantın çıkarılmasını izleyen bir hafta süre ile östruslar gözlendi, üstrus gösteren hayvan lara tek bir tohumlama yapıldı. I. Gruptaki hayvanlardan; ilk enjeksiyon günü, bunu izleyen 5. gün, ikinci enjeksiyon günü, bunu izleyen 72. saat, II. gruptaki hayvanlardan; implantın takıldığı gün, bunu izle yen 5. gün, implantın çıkarıldığı gün, bunu izleyen 48. saat, III. gruptaki hayvanlardan; ilk enjeksiyon günü, ikinci enjeksiyon günü, bunu izleyen 48. saatte venajugularis ' ten alınan kanların serumları çıkartıldı. Bu serumlardaki progesteron düzeyi RIA (Radioimmuno assay) ile ng/ml düzeyinde ölçülerek, preparatların seksüel siklusa etkileri araştırıldı. Yine, tohumlanan hayvanlardan tohumlamayı izleyen 21. gün venajugularis ' ten alınan kanların serumlarında RIA ile progesteron düzeyi ölçülerek, erken gebelik teşhisi yapıldı. Rektal muayene ile gebelik tanısı, tohumlamaları izleyen 60. günde uygulandı ve RIA sonuçları ile karşılaştırıl dı. üstruslar, I. gruptaki inek ve düvelerde % 100 oranın da, II. gruptaki ineklerde % 90, düvelerde % 80 oranında, III. gruptaki ineklerde % 40, düvelerde % 20 oranında sinkronize ol du. Uygulamaların bitimini takiben östrus görülme aralığı inek ve düvelerde sırasıyla; I. grupta 2.50-+0.70, 2.30+0.48 gün, II. grupta 2.44+1.01, 2.12+1.64 gün, III. grupta 4.00+ 1.41, 4.00 + 1.41 gün olarak saptandı. îlk tohumlamalar sonucu, I. grupta ineklerde % 50, düvelerde % 40, II. grupta ineklerde % 44.4, düvelerde % 37.5 ge belik elde edilirken, III. grupta gebelik elde edilmedi. RIA ile elde edilen kan progesteron düzeylerinin bu bulguları desteklediği saptandı. Sonuç olarak, aktif korpus luteum saptandığında tek enjeksiyonun yeterli olması, uygulama kolaylığı, östrus sinkronizasyon ve gebelik oranlarının diğer yöntemlerden daha yüksek olması dolayısıyla, inek ve düvelerde östrus sinkronizas- yortunda PGFpa'nın ülkemiz için en uygun yöntem olduğu kanısına varıldı. In this survey, oestrus synchronizations of cows and heifers with three different preparations have been studied. During the survey in which 30 cows and 30 heifers were used, each group of preparation has been applied to 10 cows and 10 heifers, respectively. ' Two. intramuscular injections of CI oprostenol f an analogue öf PGF2ot, with a dose of 500 ^g were administered- to the animals of the first group with 11 days intervals. Animals of the second group were administered subcutaneously with Norgestomet ear implant for 10 days via the ear skin. On the same day, 2 ml of oil solution composed of Norgestomet and Oestradiol valerate were injected. At the end of the tenth day, the implants were removed. Two intramuscular injections- of Medroxyprogesterone acetate with a dose of 500 mg were administered to the animals of the third group with 5 days intervals. Oestruses were observed for a period of c. one week following the administration of the second injections and the removals of implants in the animals- of the groups 1 and 3 and group 2, respectively. Only a single insemination was applied to the animals that have showed oestruses.-43- Blood samples were collected from the animals of the first group on the day of ffrst 'injection, on the fifth subsequent day of first injection, on the day of second injection and 72 hours after the second injection, respec tively. In a similar manner, blood samples were also collec ted from the animals of the second group on the day of imp lant applications, on the fifth subsequent day of these applica tions, on the day of removals and 48 hours after the remo vals; and from the animals of the third group, on the day of first injection, oh the day of second injection and 48 hours after the second injection, respectively. Al 1 the blood samples were collected from vena jugularis and the serum samples were obtained. The effects of the above mentioned preparations on sexual cycles were investigated by measuring the progeste rone levels of these serum samples- by means of ng/ml with RIA (Radioimmunoassay) method. Furthermore, the early diagnosis- of pregnancy was performed By measuring the progesterone levels of the sera of inseminated animals with, RIA method. Blood samples were collected from these; inseminated animals. on the twenty- first day following the insemination via vena jugularis. On the s-ixtyth day following the jnsemination, preg nancy diagnoses were performed by rectal palpations and the results were compared with those of RIA method. Oestruses were synchronized in the animals of the first group with a ratio of 100 % both in cows and heifers. On the other hand, animals of the second group showed oest rus synchronizations with a ratio of 90 % in cows and 80 % in heifersf and 40 % in cows and 20 % in heifers of the third group. Following the' termination of the treatments, the frequency of occurance of oestruses İn cows and heifers were as follows J 2.50+0.70, 2.30+0.48 days in group 1;2.44+ 1.01, 2.12+1.64 days in group 2 and 4.00+1.41, 4.00+1.41 days in group 3, respectively. After the first inseminations, pregnancies were. re corded with a ratio of 50 % in cows and 40 % in heifers of the first group and 44.4 % in cows and 37.5 % in hei fers of the second group whereas no pregnancies were obser ved in the animals of the third group. It was found that,... the findings of Blood progesterone levels as measured with RIA method have supported these results. At the end of study, because of the efficiency of only a single injection in' the presence of active corpus luteum, the ease of application and the superiority in maintaining the oestrus synchronizations and pregnancies when compared with other methods, PGFi* treatment was found to be the most accurate and reliable method to be used in our country. 56

Amaç: Erzurum ili Aşkale ilçesinde bir süt işletmesinde yürütülen bu çalışmada, Simental ırkı ineklerde laktasyon sayısının somatik hücre sayısına etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır.Materyal ve Metot: Bu çalışmanın hayvan materyalini Erzurum ili Aşkale ilçesinde bulunan süt işletmesinde, laktasyon sayısı 1-6 arasında değişen, klinik olarak sağlıklı olduğu saptanan toplam 57 baş Simental ırkı inek oluşturdu. Çalışma için seçilen ineklerin; laktasyon dönemi, sağılan gün sayısı ve ineklerin tanımlanması için kullanılan boyun numaraları bir tablo haline getirildi, mastitis olgusu bulunan inekler belirlenerek çalışmaya dahil edilmedi. İneklerin her bir meme lobundan eşit miktarda süt alınarak ineklerin boyun numaralarına göre takibi ve tasnifi yapıldı. Çalışmaya alınan ineklerin laktasyon dönemleri (1,2,3,4,5,6. laktasyon dönemi) altı alt grupta incelendi. Bulgular: Alınan 57 süt örneğinden elde edilen somatik hücre sayısı dağılımı 1.000.000 hücre/mL (1) tanımlamasına göre sırasıyla, 50 (%87,76), 1 (%1,75), 5 (%8,77) ve 1 (%1,75) olarak belirlendi.Sonuç: Çalışmanın yapıldığı ineklerde, somatik hücre sayısının laktasyon sayısının artması ile birlikte arttığı tespit edilmiştir. Bunun dışında SHS laktasyonun ilk aylarında artmış, ortasında azalmış ve son döneminde tekrar yükselmiştir.Anahtar Kelimeler: Irk, laktasyon sayısı, somatik hücre sayısı. Aim: In Aşkale (Erzurum)'s milk management it is aimed to find aut the effect of the number of cells.Material and method: This research's animal material in Aşkale (Erzurum)'s milk management, the number of botation is changing between 1-6, and it's farmed healthy clincally that 57 number of Simmental cows the cows thanwere chosen for study, lactation period, the number of days to be milked and the number of necklaces to idendify the cows is brought to a chart. The cows who suffered from mestitis aren't involved to this study. By taking equal amound of milk from each breast lab, the follow and classification were done according to cows necklace numbers. The lactation periods of cows that were taken to research (1 2 3 4 5 6. Lactation periods) were researched in six lower part groups.Results: Supplied from 57 milk examples, somatic cell number distribution < 200,00 cell/mL (50) 200,000 – 300,000 cell/mL (1) 300,000 – 1,000.000 cell/mL and >1,000.000 cell/mL (1) accoding to definition 50 (%87,76), 1 (%1,75), 5 (%8,77) and 1 (%1,75) was defined.Conclusion: It was found that the number of somatic cells increased with the increase of lactation number in cows. In addition, SHS increased in the first months of lactation, decreased in the middle and increased again in the last period.Key Words: Breed, lactation number, somatic cell count. 42

Amaç: Bu çalışmanın amacı postpartum ineklerde histolojik uterus involüsyonunu değerlendirmek için bilgisayar destekli ultrasonografik ekotekstürün kullanılmasıdır.Materyal ve Metot: Çalışmada üç farklı parite ve ırktan 27 inek kullanıldı. Çalışma; -15 (doğumdan 15 gün önce), 1, 7, 14, 21, 28, 35 ve 42. (doğumdan sonra) günler olarak 8 farklı döneme ayrıldı. Postpartum 1. günden 42. güne kadar yedi gün ara ile rektal ve ultraonografik muayene yapıldı. Ultrasonografik muayenede ineklerin serviks ve kornu uteri çapları ölçüldü, ovaryum muayenesi yapıldı ve ekotektstür analizi için görüntüler alındı. Görüntüler, bilgisayar destekli ekotekstür programı ile analiz edilerek; MGL, GR, HOM ve CON değerleri ölçüldü. Aynı günlerde vajinal akıntıların klinik değerlendirilmesi ve pH ölçümü yapıldı. Postpartum 1, 7, 14 ve 21. günlerde Bakteriyolojik muayene için örnek alınırken, 21, 28, 35 ve 42. günlerde sitolojik muayene için örnekleme yapıldı. Bunun dışında; -15, 1, 7 14, 21, 28, 35 ve 42. günlerde ineklerden kan alınarak, serum kalsiyum, fosfor ve magnezyum düzeyleri belirlendi. Postpartum 7 ve 21. günlerde ise kanda BHBA düzeyleri ölçüldü.Bulgular: İneklerde MGL (P

Amaç:İneklerde östrusların doğru zaman içeresinde belirlenebilmesi ve bu işe harcanan zamanın azaltılabilmesi ile birlikte gebelik oranlarının artırılabilmesi için yoğun çalışmalar yapılmaktadır.Son yıllarda, değişik hormon preparatlarının tek başına ya da kombine kullanıldığı östrus senkronizasyon programları geliştirilmiştir.Yapılan bu çalışmada; saha şartlarında östrus tespiti için harcanan zaman ve işgücü kaybının önlenmesi ile birlikte, kızgınlık gösteren hayvanların, sabit zamanlı suni tohumlama uygulamasına imkan sağlanması için iki farklı yöntemin etkinliğinin karşılaştırılması, gebelik oranlarının belirlenmesi amaçlanmıştır.Materyal ve Metot:Erzurum ilinde faaliyet gösteren özel bir süt inekçiliği işletmesinde 1 doğum yapmış Simental ırkı postpartum 45.gün ve üzerinde olan 16 inek 8'erli iki ayrı gruba ayrıldı. Birinci grupta bulunan ineklere 11 gün arayla PGF2α uygulandı, ikinci gruptaki hayvanlara 10 gün süreyle intravaginal progesteron uygulandı. Birinci gruptakilere ikinci enjeksiyondan 72 ve 96 saat sonra, ikinci gruptaki hayvanlara ise progesteronun uzaklaştırılmasından 48 ve 72 saat sonra iki kez tohumlama yapıldı. USG ile suni tohumlama sırasında foliküler gelişmeler izlendi ve suni tohumlama sonrası 35.günde gebelik tanısı yapıldı.Bulgular: İlk suni tohumlama günü raaf falikül çapları Grup 1' de 9.1±1.12 mm, Grup 2' de ise 19.0±2.56 mm (P=0.16) olarak tespit edildi. Gebelik oranları ise Grup 1'de 4/8 (%50), Grup 2'de 3/8 (%37,5) olarak belirlendi. İki grup arasında istatistiki olarak bir fark olmadığından, senkronizasyon için iki yöntemin de kullanılabileceği, ancak daha net sonuçlar elde edebilmek adına materyal sayısının arttırılması gerektiği kanısına varıldı. Aim : Intensive studies are being carried out to determine right time of estrus to decrease the time spent on this work in order to increase the pregnancy rates in cows. In recent years, estrous synchronization programs have been developed in which different hormonal preparations are being used alone or in combination. This aim of this study was to compare the efficacy of two different methods of synchronization together with the time on estrus detection in field conditions, prevention of labor loss, application of fixed time artificial insemination for animals showing silent heats and pregnancy rates.Material and Method : Present study was conducted in a special dairy cow operated in Erzurum province. A total 16 Simental breed cows of postpartum 45th day or more with one parturition were selected and divided into two groups. The cows in the first group were treated with PGF2α for 11 days and the animals in the second group were given intravaginal progesterone for 10 days. The first group was inseminated twice at 72 and 96 hours of 2nd injection of PGF2α, whereas animals in the second group were inseminated at 48 and 72 hours after removal of progesterone. Ultrasonography was used to observe follicular development at the time of artifical insemination and for diagnosis of pregnancy 35 days' post insemination.Results: On the day of artificial insemination, graaf follicle diameters were 9.1 ± 1.12 mm in Group 1 and 19.0 ± 2.56 mm in Group 2 (P = 0.16). The results were statistically non-significant. On the other hand, pregnancy rates were 4/8 (50%) in Group 1 and 3/8 (37.5%) in Group 2. Since there is no statistical difference between the two groups, it is concluded that both methods can be used for synchronization but the number of animals should be increased in order to obtain more clear results. 45

Bu çalışmanın amacı, Holstein ırkı düvelerde progesteron ile kombine edilen Cosynch protokolünde ovulasyonun uyarılması amacıyla hCG veya GnRH hormonu kullanılmasının gebelik oranları üzerine etkisinin araştırılmasıdır. Sunulan bu çalışmada, düveler rastgele 4 gruba ayrıldı ve hormon uygulamalarına başlamadan 10. gün önce tüm hayvanlardan kan alındı. Senkronizasyon için tüm düvelere 5 gün progesteron uygulaması ile kombine edilen Cosynch-72 protokolleri uygulandı. GPG grubuna (n=60) 0. gün GnRH uygulanarak PRID intravaginal olarak yerleştirildi. PRID 5. gün çıkarılarak PGF2α uygulandı ve 72 saat sonra cinsiyeti belirlenmiş sperma ile sabit zamanlı suni tohumlama yapılıp GnRH uygulandı. PG grubuna (n=59) ise 0. gün GnRH uygulanmadan GPG grubundaki protokol uygulandı. GPH grubuna (n=62) suni tohumlama sırasında GPG gubundan farklı olarak hCG uygulandı. PH grubunda (n=61) ise 0. gün GnRH uygulanmadan GPH grubundaki gibi ovulasyonun uyarılması amacıyla hCG uygulandı. Tüm hayvanlarda suni tohumlamayı takip eden 30 ve 60. günlerde transrektal USG ile gebelik muayenesi yapıldı. Gruplar arasında suni tohumlama günü uterus tonusunda artış ve çara akıntısı bulgularında istatistiksel olarak fark görüldü (P0,05). Sonuç olarak; sunulan çalışmada düvelere uygulanan 5 gün progesteron destekli Cosynch-72 protokollerinde (GPG, GPH, PG ve PH) benzer gebelik oranları belirlendi (P>0,05). Bunun yanında 0. gün GnRH uygulaması yapılmadığında, yapılan gruplara göre benzer gebelik oranlarına ulaşılabileceği, ovulasyonun hCG veya GnRH ile uyarıldığı protokollerde ise gebelik oranlarının benzer olabileceği tespit edildi (P>0,05). The aim of this study is to examine the effects of using hCG or GnRH hormones on pregnancy rates in Cosynch protocol, combined with progesterone, in an attempt to stimulate ovulation, for Holstein heifers. In current study, the heifers were randomly separated to 4 groups, and blood was taken from them at 10th day before initiating the hormone treatments. Cosynch-72 protocols, which are combined with 5 days progesterone, were implemented on all heifers for synchronization. For the GPG group (n=60), GnRH was applied and PRID was inserted on day of 0. PRID was removed on 5th day, and PGF2α was applied, then after 72 hours, the fixed-time artificial insemination was made with the sex-sorted semen, and GnRH was applied. Furthermore, for the PG group (n=59), the same protocol with the GPG group was applied without the GnRH treatment on day 0. For the GPH group (n=62) hCG was applied during the artificial insemination, as distinct from the group of GPG. For the PH group (n=61), hCG was applied for stimulation of ovulation, same as the GPH group, without the application of GnRH on day 0. Pregnancy examination was applied with transrectal ultrasonography for all heifers on the 30th and day 60th days following artificial insemination.Statistical differences (P0.05). Consequently, similar pregnancy rates were determined for heifers in Cosynch-72 protocols (GPG, GPH, PG and PH) combined with 5 day progesterone administration (P>0.05). Moreover, it was identified that similar pregnancy rates obtained without GnRH treatment on the day of 0 for groups, and also similar pregnancy rates obtained with this kind of protocols having GnRH with GnRH or hCG treatment for ovulation induction (P>0.05). 122