Search

In the very loaded social context surrounding young women's relationships in Cairo, it is often necessary to develop strategies of avoidance, and particularly to remain silent and keep meetings secret. This need for secrecy has given rise to the specialisation of particular places as havens where unofficial couples can meet, where social norms are relaxed and where minor transgressions has become possible. It has led to the construction of a specific geography in love affairs in the city.; Face aux contraintes sociales qui président aux relations amoureuses au Caire, au poids de leur image publique, les jeunes filles développent des stratégies de contournement des normes, dont la principale est le silence et le secret de leurs activités. Des lieux se spécialisent dans la fonction d'accueil des couples non officiels où les normes sont moins strictes et où l'on peut se permettre des petites transgressions, constituant ainsi au Caire un territoire amoureux en forme d'archipel.

ÖZET Gelişmekte olan ülkelerin en büyük sorunu yoksulluk ve bununla mücadele edecek araçlardan yoksunluktur (http://www.fisek.org.tr/0113.php.14.06.2004). Hızlı nüfus artışı, aşırı ve düzensiz kentleşme, işsizlik, dengesiz gelir dağılımı bu toplumların temel sorunlarını oluşturmaktadır. Bu yüzden de gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasındaki fark her geçen gün artmakta ve aradaki farkı kapatmak için gelişmekte olan ülkelerin ticaret, sanayi ve altyapıyı kurmaları oldukça önemli hale gelmektedir. Tüm bu sorunlar da toplumun yapı taşı olan aileleri etkilemekte dolayısıyla da özellikle düşük gelirli aileler yeterli gelir elde edebilmek için çocuklarını küçük yaşlarda çalışma hayatına katmak zorunda kalmaktadırlar. Ülkemizde barınmadan beslenmeye, sağlıktan eğitime yaşamın bütün alanlarında eşitsizlikler yaşanmaktadır. Ortaya çıkan bu eşitsizliklerden en çok etkilenen gruplardan biri olan çocuklar değişken işgücü talebi açısından kullanıma en uygun emek sınıfında yer almaktadırlar. Bu onların çalışma hayatında kolay ve ucuz emek olmalarına yol açmakta ve çocuk istihdamı her geçen gün artmaktadır. Hazırlanan bu çalışmada, ülkemizin önemli sorunlarından biri olan ve alınan her türlü yasal önlemlere rağmen halen çalışma hayatında aktif olarak yerini koruyan çocuk işgücü konusu ele alınmaya çalışılmıştır. Çalışmanın amacı; ülkemizde çalışan çocuk gerçeğini ortaya koymak ve bu amaçla Sivas İli'nde halı dokuma atölyelerinde çalışan kız çocuklarının sosyo-ekonomik sorunlarını ele alarak ülke genelinde çalışan çocukların durumlarını ortaya koymaya çalışmaktır. Çalışmanın birinci bölümünde; çalışma hayatı kavramına, çalışma ve iş kavramlarına tarihsel bir çerçeve içerisinde çocuk ve çalışan çocuk kavramlarına değinilmiştir. Kavramsal çerçeve içinde işçi, işveren, çocuk, çalışan çocuk, genç işçi ve çırak kavramları ele alınmaya çalışılmış, ayrıca çocukların çalışma hayatına girme nedenleri ve işverenlerin çocuk çalıştırmayı tercih etme nedenlerine yer verilmiştir.II İkinci bölümde; Dünya' da ve Türkiye'de çocuk işgücü kullanımının tarihsel gelişimi, Dünya'da ve Türkiye'de çocuk işgücünün önlenmesine yönelik yasal düzenlemeler, Türkiye'de çalışan çocukların durumları ve çalıştıkları sektörler yer almaktadır. Ayrıca bu bölümde çalışan çocukların çalışma hayatında korunmasıyla yakından ilgilenen kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütlerine yer verilmiştir. Üçüncü bölümde; araştırmanın amacı, önemi, sınırlılıkları, yöntemi, evreni ve örneklemi, veri toplama araçları, verilerin işlenmesi ve çözümlenmesi yer almaktadır. Dördüncü bölümde; Sivas Merkez ve Yıldız Köyü'nde halı atölyelerinde çalışan kız çocuklarıyla yapılan derinlemesine görüşme bulguları yer almaktadır. Sonuç bölümde ise; yapılan görüşmeler sonucunda elde edilen bulgular değerlendirilerek ülkemizde çalışan çocukların özellikle kız çocuklarının sosyo ekonomik durumları ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır. Ill ABSTRACT The most considerable problems of developing countries are poverty and lack of solutions against poverty (http://www.fisek.org. tr/0 1 1 3.php. 1 4,06.2004). Rapid increase in population, excessive and unsystematic urbanization, unemployment, unbalanced income allocation are the main problem of these countries. As a result, day by day the job between developed and developing countries enlorged. Due to that the necessity of constructing substructure, industry and commerce also increases for developing countries in order to reach developed ones. All these problems directly effects the families who are the cornerstone of society. Especially the families with poor income effected most and as a result this poverty, these families forced their children to earn money. İn our country, from sheltering to nourishing, from healt to education we can see all kinds of inequalities in daily life. Children, who are most effected by these inequalities are seem to be the most appropriate labour force. Because of this reason they are considered as chep labour and tha count is increasing. İn this study, one of our countries biggest problems, child labour is examined. Eventhough precautions are taken, child labour is still existing. The purpose of the study, to outline the child labour reality and with this purpose handing the problems of gils socio-economical conditions/problems, working in carpet wearing industry in Sivas. This will also expose the working children's condition country wide. First part of study argues about; the consepts of work life, a frame for working and job historically. We will focus an the consepts of worker, employer, child, working child, young worker and apprentice. Additionally reasons of children involving work life and reasons of children are prefered by employers will be taken up.IV In the second part; historical development of child labour in Turkey and World wide, legal arrangements in order to prevent child labour, conditions of these children in Turkey and the sectors they are used, will be includinded. Besides, companies, organisations and civil society associations which are related to protect the children in working environment, are mentioned in this section. In third part; to take place, in research goal, importance, restricted, method, cosmos and illustrate, means collecting datum, to process and to analyze datum. In fourh part; findings of the interviews, which was made with working girls in Central Sivas and Yıldız Village, will be outlineed. In Final part; these findings will be evaluated, and child labour, especially girls, socio-economical condition will be revealed. 288

This article evaluates the impact of a large cash transfer program in South Africa on children's nutritional status and investigates whether the gender of the recipient affects that impact. In the early 1990s the benefits and coverage of the South African social pension program were expanded for the black population. In 1993 the benefits were about twice the median per capita income in rural areas. More than a quarter of black South African children under age five live with a pension recipient. Estimates suggest that pensions received by women had a large impact on the anthropometric status (weight for height and height for age) of girls but little effect on that of boys. No similar effect is found for pensions received by men. This suggests that the efficiency of public transfer programs may depend on the gender of the recipient.

Dağkılıç Songül Kız Çocuklarının Okutulmasında Dinin Toplum üzerindeki Etkisi (Elazığ örneği), Yüksek Lisans Tezi, Danışman Prof. Dr Beyza Bilgin 84 s. ÖZET Bu çalışma Elazığ ilinde alan araştırması metoduyla çalışılmış olup, içerdiği değerlendirme bölgeyle sınırlı olabilir. Toplumumuzda kız çocuklarının okutulmasının sosyal, ekonomik ve kültürel nedenlere dayalı olarak engellendiği biliniyor.Dini anlama biçimini sosyal ve kültürel değerler içinde düşünebiliriz. Son yıllarda toplumun değişen sosyal ve kültürel yapışma paralel olarak dini temel kaynaklarından öğrenme ve yorumunda da gelişmeler olduğu düşünülebilir. İleri yaşlardaki insanımızda dini kulaktan öğrenme yaygınken zamanla yeni nesilde dini temel İslam kaynaklarından öğrenme daha yaygın hale gelmiştir. Belirli bir yaşın üzerindeki ebeveynlerde kız çocuklarının okutulmasının dinen haram kılındığı düşünülürken, günümüz aile büyükleri dinin, kız erkek çocuğu ayırımı vurgulamaksızın, ilim öğrenmeye teşvik ettiğini düşünmektedir. Bir zamanlar dinin toplum üzerinde kız çocuklarının okutulmasında engelleyici bir faktör olarak varsayılmış olsa da, çalışmamız sonunda gördük ki, toplumda dindarlık tutum düzeyi arttıkça, kız çocuklarının okutulmasına yönelik olumlu etki artmaktadır. Dağkılıç, Songül, The Impact of Religion on Society Concerning the Education of Girls, Master's Thesis, Advisor: Prof. Dr. Beyza Bilgin, 84 p. ABSTRACT This study is conducted in the city of Elazığ, applying the methods of area research and thus, its conclusions may be confined to this region. It is well known that in our society, the education of girls are prevented due to several reasons such as social, economical, and cultural etc The religios beliefs and understandings plays certain roles in the formation of social and culturalvalues. In recent years, inparallel to the developments which took place in the social and cultural fabric of the society, There have been changes in understanding and interpretation of the basic sources of religion. Although religion is generally learnt orally among the younger generation, It has become more common to learn religion from its basis sources. Though the senior parents have taught that education of girls is forbidden by religion, today the younger parents beUVe that religion encourages their education. Even though religious beliefs and understanding might have played a negative role in the education of girls previously, it has become clear through this study that the increase in the religious values is correlated to theincrease in the positive attitudes towards the educetion of girls. 84

oz YAŞLANAN ANNE - YETİŞKİN KIZ EVLAT İLİŞKİSİ DAYANIŞMA, ÇATIŞMA, İKİRCİKLİ DUYGULAR, TİPOLOJİ VE ZAMAN İÇİNDEKİ DEĞİŞİMLER Mottram Ahçh, Sanem Master, Psikoloji Bölümü Tez Yöneticisi: Prof Dr. Nuran Hortaçsu Haziran 2003, 230 sayfa Bu tez, kalitatif analiz yöntemi kullanarak, yaşlanan anne ve yetişkin kız evlat arasındaki dayanışma, çatışma ve ikircikli duygulan incelemiştir. 30 anne- kız çifti ile gerçekleştirilen derinlemesine mülakatlarda, katılımcıların ilişki tarihçesi, yaşam seyri (çocukluk, ergenlik, genç yetişkinlik, kızın evlenmesi, kızın anne olması ve annenin dul kalması) boyunca yaşanan değişiklikler, sosyal ilişkiler yapısı, görüşme sıklığı, beklentiler, nesiller arası dayanışma cinsi ve sıklığı, yakınlık, uyum, çatışma veya fikir ayrılığı, ve ebeveyn ve evlat olma yönünden birbiri ile karşılaştırma konulan araştırılmıştır. Buna ilaveten, anne-kız çiftlerinin kendi açılarından kişilik benzerlik ve farklılıktan da incelenmiştir. Katılımcılar, yaşlanan anne ve yetişkin kız evlatlar arasında yüksek miktarda nesiller arası dayanışma olduğunu belirtmişlerdir. Anne-kız çiftleri arasındaki çatışmalar, karışma, rahatsız edici kişilik Özellikleri ve davranışlar, ve görüş ayrılıklarından kaynaklanmıştır. Yetişkin kız evlatlar, annelerinden daha fazla ikircikli duygular yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Her iki taraf da, ilişkilerindeki uyumu korumak amacıyla, pasif ve ikincil ilişki sürdürme ve koruma yöntemleri uygulamaktadır. Analizlerden üç belirgin anne-kız ilişki tipi çıkmıştır:yakın/barışçıl, ikircikli ve mesafeli. Yaşamın farklı evrelerinde anne-kız ilişkisi bazı değişikliklere uğramıştır, bu evreler kızın evlenmesi, kızın anne olması, annenin yaşlanması ve sağlığının bozulması, ve annenin dul kalması içermektedir, Toplumda yaşanan bazı tarihi olayların ve sosyal değişimlerin etkileri çalışmada gözlenmiştir. Araştırma sonuçlan, Türk kültürel özellikleri göz önünde bulundurularak ve Batılı araştırma sonuçlan ile karşılaştırılarak tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Nesiller arası dayanışma, çatışma, ikircikli duygular, ilişki sürdürme ve koruma yöntemleri, tipoloji, yaşam evreleri, yaşam süreçleri, anne- kız ilişkisi, yaşlanan anne, orta yaşlı kız evlat. vı ABSTRACT AGING MOTHER - ADULT DAUGHTER RELATIONSHIP: SOLIDARITY, CONFLICT, AMBIVALENCE, TYPOLOGY AND VARIATIONS IN TIME Mottram Alıçh, Sanem M.S., Department of Psychology Supervisor: Prof. Dr. Nuran Hortaçsu June 2003, 230 pages Using qualitative analysis, this thesis analyzes intergenerational support, conflict, and ambivalence between aging mothers and their middle aged adult daughters. In-depth interviews with 30 mother-daughter pairs explored respondents' relationship history, changes in the relationship over the life course (childhood, adolescence, young adulthood, marriage of daughter, parenthood of daughter, widowhood of mother), social network composition, frequency of contact, expectations, type and frequency of intergenerational support, intimacy, compliance, conflict or disagreement, and comparison of self with the other party in tertns of parenting styles and filial behaviors. Moreover, similarities and differences in the personalities of mother-daughter dyads were investigated from both mothers and daughters perspective. Participants reported that, there is an ample amount of intergenerational support between aging mothers and their adult daughters. Conflicts between mother-daughter pairs arise from interference, irritating personality traits and behaviors and differing views. Daughters experience more ambivalent feelings than mothers in their relationship. Both iiiparties employ passive and secondary relationship maintenance tactics with the goal of preserving relationship harmony. Three distinct types of mother-daughter relationship emerged: close/peaceful, ambivalent and distant. Mother-daughter relationships have undergone transformations with life stages: daughters' marriage, daughters' parenthood, mothers' aging and declining health and mothers' widowhood. Effects of certain historical events and social changes emerged from the study. The research findings were discussed with reference to Turkish cultural characteristics and they were compared with Western research findings. Keywords: Intergenerational support, conflict, ambivalence, maintenance, typology, life stages, life course, mother-daughter relationship, aging mother, middle aged daughter IV 230

Kişisel bulgular ve bunların diğer kaynaklarla desteklenmesi sonucunda, bu çalışmada ele alınan oyunların 1928-1993 döneminin en belirgin örnekleri olduğu ortaya çıkmıştır. Dört oyun psikanalitik ve feminist yaklaşımlarla incelenip değerlendirilmiştir. Psikanalitik feminism perspektifiyle yazılan ikinci kaynak eserler de ayrıca bu çalışmanın gelişimine ışık tutmuştur. Birinci bölümde annelerin kız çocuklara yönelik farklı türdeki davranışları incelenmiştir. Sonraki bölüm 'night Mother ve Machinal' ı feminist eleştiri merceğiyle ele alır. Üçüncü bölümde, esas konular olan kimlik sınırlan ve özgüven tanımlanıp incelenmiştir. In the Summer House ve If We Are Women psikanalitik yaklaşımla araştırılan oyunlardır. Son bölüm kız evladın annesinden ayrılmayı nasıl çabalayıp başardığını gösterir. Farklı biçimlerde görünse de dört kız evlat aynı süreçten geçerler doğum, simbiyoz, kendini anneye bakarak arama, güç mücadelesi ve ayrılma. Özerklik ve kimlik duygusu için karmaşık duygulu bir mücadeleden sonra, kız evlatlar özgüvenlerini kazanıp kimlik sınırlarını oluşturabilirler. Bu da onların annelerinden ayrılmalarının bir göstergesidir. As a result of personal findings and the support of other sources, it has occurred that the plays discussed in this study have been some of the most striking examples of the 1928-1993 period to the mother-daughter relationship. The four plays are examined and evaluated through the psychoanalytic and feminist approaches. The secondary sources written from the perspective of psychoanalytical feminism have also illuminated the development of this study. In the first chapter, different types of maternal behaviour towards daughters are examined. The next chapter scrutinises 'night mother and Machinal through the lens of feminist criticism. In the third chapter.the core issues of ego boundaries and self-esteem are defined and explored. In the Summer House and If We Are Women are the plays looked over through the psychoanalytic approach. The last chapter demonstrates how the daughter strives and manages separation from her mother. Even though it appears in different ways, four daughters go through the same process: birth, symbiosis, searching oneself back through mother, power struggle and separation. After an ambivalent struggle for a sense of autonomy and selfhood, daughters are able to attain their self-estem and construct ego boundaries. This is the manifestation of their separation from their mothers. 129

Today several things point to the fact that many young women are being abused and sexual harassed. Despite that there is no knowledge about how the girls handle the violence or how the battering affects them. For that reason the purpose of this study is to describe and give a picture of some girl’s experiences of being battered of men they have or have had a relationship with. In focus is also how these girls identities are affected of the battering. These girls were between 16-24 years old when the battering started. One important conclusion in this study is that if the attitudes of women battering can change, the power structure between the sexes be evident and the knowledge about women battering increase it might be easier for a lot of women. It could increase the possibility for girls and women to counter men’s power and for battered girls and women to change their situation at an earlier stage than they are able to today.

ÖZET Bu araştırmada ergenlik döneminde evlenen kızlar (Araştırma Grubu), evlenmeyen, eğitimine devam eden kızlar (Kontrol Grubu) ile sosyo-demografik özellikler, aile ilişkileri ve sorunları, çocukluk istismar yaşantıları ve kimlik gelişimleri açısından karşılaştırılarak bu kızların erken evlenme nedenlerine ışık tutabilmek, bu gruba verilebilecek hizmetlerin, eğitimin neler olabileceğini belirlenmek amaçlanmıştır. İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine ve Eşrefpaşa Hastanesine evlenme onayı alabilmek amacıyla başvuran ve evlenmeyen, eğitimlerine devam eden 14-17 yaş arasındaki toplam 98 kız ergen araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Araştırmada, Araştırma ve Kontrol Grubu için ayrı ayrı hazırlanmış olan Görüşme Formları, Gençlik Dönemindeki Aile Sorunlarım Değerlendirme Ölçeği, Çocukluk İstismar Yaşantıları Ölçeği ve Benlik Kimliği Statüleri Ölçeği kullanılmıştır. Görüşme Formlarından ve ölçeklerden elde edilen verilere uygulanan (ki-kare ve t- testi) istatistiksel analiz sonuçlarına göre Araştırma Grubundaki kızların çoğunun ilkokul ve altı eğitim düzeyinde olduğu oysa Kontrol Grubunun tamamının eğitimlerine devam ettikleri saptanmıştır. Araştırma ve Kontrol Grubunun yaşadıkları yer, algıladıkları sosyoekonomik düzey, anne-babalarının meslekleri açısından benzer oldukları fakat Araştırma Grubunun anne- babalarının eğitim düzeylerinin Kontrol Grubunun anne-babalarından daha düşük olduğu saptanmıştır. Araştırma Grubunun anne-babalarının ilk evlenme yaşı ortalamasının Kontrol Grubunun anne-babalarından daha düşük olduğu saptanmıştır. Araştırma Grubunun evlenme şekillerinin de anne-babalarının evlenme şeklinden farklılaşmadığı saptanmıştır.Araştırma Grubundaki deneklerin yarıya yakını evlenecekleri kişilerle evlilik öncesi cinsel birliktelik yaşadıklarını, cinsel birleşme yaşayanların yandan fazlası eğer cinsel birleşme yaşamamış olsalardı hemen evlenmeyeceklerini belirtmişlerdir. Araştırma Grubunun daha fazla aile sorunu ve duygusal ihmal, duygusal ve fiziksel istismar algıladıkları saptanmıştır. Son olarak, iki grubun kimlik statülerine dağılımları süreksiz veriler olarak ki-kare ile karşılaştırıldığında anlamlı farklılık saptanmamış olmakla birlikte iki grubun kimlik statüleri ortalama puanlarının karşılaştırılması sonucunda Kontrol Grubunun Başarılı Kimlik, Araştırma Grubunun ise Erken Bağlanmış Kimlik Statüsü Puan ortalamalarının daha yüksek olduğu bulunmuştur. SUMMARY The aim of this study is to compare married adolescent girls (Research Group) with unmarried student girls (Control Group) according to family relationships and problems, experiences of childhood abuse and identity development and to understand the causes öf early marriage age of these girls and to determine the suitable services and education type for these girls. 40 adolescent girls between ages 14-17 who had been referned to Atatürk Training Hospital and Eşrefpaşa Hospital to take confirmation for marriage and 58 age watched unmarried student girls were included in the study. Interview Forms, Family Problems of Young Adulthood Evaluation Scale, Childhood Trauma Questionnaire and Ego Identity Status Scale were used in the study. Chi-square and t-test were used to assess data. It was found out that most of the girls in the Research Group had graduated primary school or less educated but all the girls in the Control Group were carrying out their education. The Research Group and Control Group were similar according to settlement, perceived socioeconomic status and occupaincy of parents but the education level of parents were less in Research Group. The mean age of first marriage was lower in parents of Research Group than parents of Control Group. The marriage forms of Resarch Group and their prents were similar. Almost half of the subjects in the Research Group indicated that they had had sexual intercourse before marriage and more than half of the subjects who had had sexual intercourse indicated that they would chase not to get married unless they had sexual intercourse. tfr«sSSST«** ?£jpıı*usıThe subjects in the Research Group perceived more family problems and emotional neglect, emotional and physical abuse. Last but not the less;when the identity status of two groups were compared using chi- square, no significant differences were found. The Identity Achievement Status scores were higher in the Control Group and Foreclosure Identity Status scores were higher in the Research Group. 104

The paper analyses the influence of a rhythmic gymnastics (RG) programmed training on the motor abilities in 36 girls, 8-9 years of age. Since the RG-specific motion structures are based on jumps/leaps, turns/pivots, balances and flexibilities, the battery of measurement instruments was composed of 13 variables assessing explosive power, coordination, balance and flexibility. Between two measurement points the examinees participated in the nine-month training programme consisiting of the RG funda- mentals. Statistical significance of differences between the initial and the final motor status was tested by t-test, and significant changes occurred in 7 motor tests. The largest positive changes were registered in all the tests assessing flexibility of the entire body, then in one test of leg explosive power and in two tests of coordination, in descending order. The balance tests displayed insufficient reliability. The findings indicated that the initial motor status of the examinees was comparable to the status of a normal peer population, except for the better flexibility of the observed sample. The applied training programme, consisting of the RG specific con- tents, failed in complying with expectations. Al- though all the motor abilities were improved after the nine-month training treatment, the participants did not display any considerable difference from the average population. The progress was insufficient to support quality sport selection. Hence, the existing programme should be expanded to include contents that will enable a balanced influence and enhancement of all the motor abilities relevant to RG. The motor complexity of the sport may be a limiting factor of early selection, especially with regard to such a small sample., Ritmička gimnastika je konvencionalni sport koji objedinjuje: pokret u jedinstvu s glazbom i baratanje spravama (vijača, obruč, lopta, čunjevi, traka). Osnovni elementi ritmičke gimnastike se dijele na: elemente tijela i elemente sprava. Ta se dva elementa zajedno procjenjuju na natjecanjima prema Pravilniku za bodovanje kao «težine» A, B, C, D i E. Elementi tijelom odrebuju «težinu» cijelog elementa. Osnovni elementi tijelom su, prema Pravilniku za ritmičku gimnastiku, skokovi, ravnoteže, okreti i pokretljivost. To su neke od motoričkih sposobnosti koje su autori Metikoš i sur. (1982) opisali kao bazične motoričke sposobnosti, a koje odgovaraju eksplozivnoj snazi, fleksibilnosti, koordinaciji i ravnoteži. Samo sistematski i dobro planirani trening, u prvom redu baš tih motoričkih sposobnosti, može dati visoke sportske rezultate. Ovo istraživanje je provedeno radi vrednovanja programa treninga u RG školi. Program se osniva na specifičnim elementima ritmičke gimnastike. Eksperimentalni kineziološki tretman imao je za cilj stimulirati pozitivnu transformaciju motoričkih sposobnosti kako bi ona bila temelj za selekciju djevojčica u kvalitetniju grupu. Drugi je cilj bila provjera nekih novih testova prvi puta korištenih u ritmičkoj gimnastici. Materijal i metode Uzorak ispitanika Uzorak ispitanica činilo je 36 djevojčica u dobi od 8 do 9 godina. Ispitanice su se, intrinzično motivirane, upisale u početnicku grupu ritmičke gimnastike zagrebačkog Kluba za ritmičku gimnastiku «Leda». Pored redovne nastave tjelesne i zdravstvene kulture u školi, one su redovno polazile (dva sata tjedno) treninge ritmičke gimnastike. Uzorak varijabli Za procjenu motoričkog statusa ispitanica primijenjeno je trinaest motoričkih testova koji su procjenjivali: eksplozivnu snagu, koordinaciju, ravnotežu i fleksibilnost. Testovi za procjenu eksplozivne snage bili su: skok u dalj s mjesta (HORJ), skok u vis s mjesta-bočno (VERJ) i skok u vis s mjesta-frontalno (FVJ). Testovi za procjenu koordinacije bili su: skok s okretom ulijevo (TWJL), skok s okretom udesno (TWJR), koraci u stranu (SIDS) i školica (HOPS). Tri testa TWJL, TWJR i HOPS novi su testovi, od kojih su prva dva prvi put korišteni u ritmičkoj gimnastici. Testovi skok s okretom izvode se tako da se, nakon sunožnog odraza u vis, tijelo okrene maksimalno oko uzdužne osi u jednu stranu. Mjeri se kut od odraza do doskoka. Test školica preuzet je iz dječje igre, a izvodi se naizmjeničnim jednonožnim i sunožnim skokovima, unaprijed i unatrag, u nacrtana polja na podlozi. Testovi za procjenu fleksibilnosti bili su: pretklon u sjedu raznožno (SSR), pretklon na klupici (FBB) i iskret palicom (CIRCB). Testovi za procjenu ravnoteže bili su: stajanje na jednoj nozi na klupici uzdužno otvorenih ociju (OLSEO), stajanje na obje noge poprečno na klupici otvorenih ociju (DLSEO) i stajanje na obje noge poprečno na klupici zatvorenih očiju (DLSEC). Provedba istraživanja Trening u školi ritmičke gimnastike trajao je devet mjeseci, a izvodio se dva puta tjedno po 60 minuta. Motorički status djevojčica izmjeren je na početku i na kraju eksperimentalnog trenažnog programa. Program devetomjesečnog treninga obuhvaćao je elemente ritmičke gimnastike u vidu slijedećih sadržaja: stavovi, hodanja, trcanja, poskoci, skokovi, ok- reti, ravnoteže, pokretljivosti, poluakrobatski elementi, balet i vježbe loptom. Metode obrade rezultata Podaci su obrabeni statističkim paketom STATISTICA for Windows. Izmjerene vrijednosti varijabli obrabene su standardnim deskriptivnim postupcima kako bi se utvrdile njihove osnovne statističke karakteristike. Pouzdanost svih motoričkih testova provjerena je Cronbachovim indeksom generalizabilnosti α . Za utvrđivanje statističke značajnosti promjena motoričkih sposobnosti izazvanih programom treninga između inicijalnog i finalnog stanja korišten je t-test za zavisne uzorke. Rezultati i rasprava Na temelju dobivenih rezultata može se zaključiti da su nastale pozitivne kvantitativne promjene u svim motorickim sposobnostima. Statistički značajne promjene ostvarene su u svim testovima fleksibilnosti koji su mjerili fleksibilnost ruku i ramenog zgloba (CIRCB), kralježnice (FBB) i zgloba kuka (SSR). Ova motorička sposobnost posebno je važna, jer ima veliki utjecaj na rezultate izvobenja svih elemenata u ritmičkoj gimnastici. Dakle, program treninga bio je vrlo dobro koncipiran što se tiče vježbi pokretljivosti. Statistički značajne promjene zamijećene su i u dva testa za procjenu koordinacije: školica (HOPS) i koraci u stranu (SIDS). Oni označavaju opću koordinacijsku sposobnost za izvođenje kompleksnih gibanja karakterističnih za ritmičku gimnastiku. Prvi put primijenjeni testovi skok s okretom u desnu (TWJR) i lijevu stranu (TWJL) nisu se pokazali primjereni ispitanicama. Te testove treba dodatno provjeriti u idućim istraživanjima. Što se tiče eksplozivne snage nogu, rezultati ispitanica pokazuju nedostatne vrijednosti. Iako su u trenažnom programu sadržaji poskoka i skokova bili znatno zastupljeni, on ipak nije doveo do značajnijeg poboljšanja te motoričke sposobnosti. U prostoru ravnoteže uočena je statistički značajna promjena u testu koji se izvodio zatvorenih očiju (DLSEC), dok se testovi izvođeni otvorenim očima (OLSEO i DLSEO) nisu pokazali značajnim. Očito da uloga vidnog osjeta nije bila presudna jer se kontrola vršila iz kinestetičkog analizatora. Dobiveni rezultati ipak se moraju uzeti s dozom opreza jer su se testovi ravnoteže pokazali nisko pouzdanima. Postoji potreba da se program treninga korigira u području rada na ravnoteži. Može se pretpostaviti kako se ravnoteža premalo trenirala u prethodnoj životnoj dobi, pa su samo četiri mjeseca treninga ravnoteže tijekom devetomjesečnog treninga bila nedostatna za značajniji napredak. Zaključak Ispitanice ovog istraživanja bile su neselekcionirane djevojčice koje su se upisale u školu ritmičke gimnastike. Rezultati istraživanja pokazali su da se ispitanice na početku nisu značajno razlikovale od populacije školske djece njihove dobi, osim što su imale bolju gibljivost. Primijenjeni program treninga ritmičke gimnastike nije u potpunosti dosegnuo očekivane rezultate. Nakon devet mjeseci ispitanice, iako su poboljšale svoje motoričke sposobnosti, nisu previše odskočile od prosječne populacije. Napredovanje je bilo nedovoljno da bi se na temelju tih rezultata mogla provesti dobra selekcija za ovaj sport. Kompleksnost ritmičke gimnastike, nadalje, vjerojatno je bio ograničavajući faktor za ranu selekciju pogotovo na ovako malom uzorku ispitanica. Postojeći program potrebno je nadopuniti ciljanim sadržajima koji bi jednakomjerno djelovali na podizanje svih motoričkih sposobnosti relevantnih za ritmičku gimnastiku. Tada bi program osigurao selekciju perspektivnih vježbačica za ovaj lijepi ženski sport., Diese Arbeit analysiert den Einfluss des progra-mmierten Trainings in rhythmischer Gymnastik (RG) auf die motorischen Fähigkeiten bei 36 8- und 9-jährigen Mädchen. Da die spezifische Motorik der rhythmischen Gymnastik auf Springen/Hüpfen, Drehen/Rotation, Gleichgewicht und Flexibilität beruht, wurde eine Batterie von 13 Variablen zur Bewertung der Explosivkraft, der Hoordination, des Gleichgewichts und der Flexibilität geschildert. Zwischen zwei Messpunkten nahmen die Mädchen an einem neunmonatigen Trainingsprogramm teil, das die Basiselemente der RG umfasste. Die Bedeutung der Unterschiede zwischen dem initialen und endlichen motorischen Zustand wurde mittels des t-Tests geprüft. Statistisch bedeutende Unterschiede wurden in 7 motorischen Tests gefunden. Die größten bedeutenden positiven Unterschiede wurden in allen Tests zur Bewertung der Flexibilität des ganzen Hörpers, in einem Test der Explosivkraft der Beine und in zwei Hoordinationstests, in der genannten Ordnung, festgestellt. Die Tests des Gleichgewichts hatten ungenügende Zuverlässigkeit. Die Ergebnisse wiesen darauf auf, dass der motorische Anfangszustand der geprüften Stichprobe, die bessere Flexibilität ausgenommen, mit dem Zustand normaler Altersgenossen vergleichbar war. Das angewendete RG-spezifische Inhalte umfassende Trainingsprogramm erfüllte die Erwartungen nicht: obwohl die motorischen Fähigkeiten nach neunmonatigem Training verbessert waren, zeigten die Teilnehmerinnen keine bedeutenden Unterschiede von der durchschnittlichen Population. Der Fortschritt war ungenügend, um eine qualitative sportliche Auswahl zu unterstützen. Deswegen soll das vorhandene Programm mit solchen Inhalten erweitert werden, die einen gleichmäßigen Einfluss sowie Anregung aller RG relevanten motorischen Fähigkeiten ermöglichen werden. Die motorische Vielfältigkeit dieses Sports kann ein begrenzender Faktor der frühen Auswahl sein, besonders in so einer kleinen Stichprobe.

ÖZET Hazır giyim, ülkemizde 1930' lu ve1940' lı yıllarda devlet tarafından Sümerbank bünyesinde açılmaya başlanan çeşitli fabrikalarla başlamış, 1950' li yıllardan sonra özel sektöre ait işletmelerin faaliyete geçmesiyle önemli bir dinamizm kazanmıştır. 1960 ve daha sonraki yıllarda hazır giyim sanayiinde çok çeşitli dikiş makinelerinin kullanılmaya başlanması hazır giyime olan talebin artışı ile hızlı bir gelişme göstermiştir. 20.yy'da hızlanan teknolojik gelişmelere bağlı olarak Türk hazır giyim sektöründe de büyük gelişmeler olmakta ve giysi tasarımı önem kazanarak giysinin vücuda uyumu göz önünde bulundurulması gereken unsurlar arasında yer almaktadır. Bu araştırmanın amacı, 9-19 yaş arası genç kızlar (Adölesanlar) da vücut gelişimlerine bağlı olarak giysi problemleri ve giysi tercihlerini etkileyen faktörleri tespit etmek ve çözüm önerileri geliştirmektir. Çocukluktan çıkıp olgunluğa ulaşana kadar olan dönem adölesan dönem olarak adlandırılır. Adölesan dönemi yapılan araştırmalarda 9 -19 yaş grubu olarak kabul edilmiştir (Koester, 1985; Littrell, 1990; Wilson, 1998). Adölesan dönem fizyolojik ve psikolojik gelişmelere bağlı olarak üç grupta incelenmiştir. Bunlar: 9-12 yaş küçük adölesanlar - 13-15 yaş orta adölesanlar - 16-19 yaş büyük adölesanlardır. Ergenlik dönemi (11 - 21 yaş) adölesan dönemini tam olarak karşılamamaktadır. Adölesanların vücut gelişimleri ergenlik dönemini dekapsadığı için, araştırmanın kavramsal çerçevesinde adölesanın vücut yapısındaki gelişmeler ergenlik başlığı altında incelenmiştir. Araştırma materyalinin adölesanları temsil etmesine özen gösterilmiştir. Bu amaçla 1990 yılı nüfus sayım sonuçlarından Ankara ilindeki adölesanların nüfusu belirlenmiştir. Ankara'nın ilçelerinden sosyo kültürel ve sosyo ekonomik durumları göz önünde bulundurularak düşük düzeyi temsilen Altındağ, orta düzeyi temsilen Yenimahalle ve yüksek düzeyi temsilen Çankaya ilçeleri seçilmiştir. Bu ilçelerdeki adölesan nüfusunun % 0.5'i 9-19 yaş grubundaki her yaşı için ayrı ayrı hesaplanarak toplam 821 katılımcıya anket uygulanmıştır. Anket formu adölesanların giyim problemlerini ve giysi tercihlerini etkileyen faktörlerin belirlenmesine yönelik hazırlanan 18 sorudan oluşturulmuştur. Anket sonuçlarının değerlendirilmesinde yüzdesel analiz yöntemi ve sosyal bilimlerde yaygın olarak kulllanılan (SPSS) bilgisayar programı kullanılmıştır. Elde edilen veriler frekans ve yüzdeler olarak hesaplanarak tablolar halinde sunulmuştur. Anketlerde bazı sorulara verilen cevaplar arasındaki ilişkileri görebilmek için çapraz tablolar ve grafikler hazırlanmış Ki- Kare testi uygulanmıştır. Verilerin değerlendirilmesi sonucunda adölesanların vücutlarıyla giysileri arasında uyumsuzluklar olduğu tespit edilerek, adölesanlara yönelik ölçü standartları ve kalıp çizim yöntemlerinin geliştirilmesine ihtiyaç olduğu görülmüştür. Giysilerde kullanılan kumaş ve malzemelerin istenilen kalitede olmadığı, model, renk ve desen olarak adölesanların isteklerine cevap vermediği belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Ergenlik, Adölesan, Giyim, II SUMMARY Use of ready-made clothing started in 1930's and 1940's in our country by various factories established by government within the structure of Sümerbank and gained considerable dynamism after the establishment of private sector facilities in 1950's. Ready-made clothing made a rapid development in 1 960 and following years by the beginning of using many types of sewing machines in ready- made clothing industry and the increase in the demand on ready-made clothing. Depending on the technological developments which is accelerated in 20th century, great developments in Turkey's ready-made clothing sector occur, clothing design gains importance and suitability of clothing to body becomes one of the important considerations. The purpose of this study is to determine the clothing problems and the factors affecting the preferences of the young girls (adolescents) within the age range of 9 to 19, depending on their body development. The period between childhood and maturity is called as adolescence. According to the investigations (Koester,1985; Littrell,1990; Wilson, 1998), this period is accepted as the ages between 9 and 19. Depending on the physiological and psychological developments, the adolescence period is divided into three categories as follow:. 9 to 12 ages, little adolescents,. 1 3 to 1 5 ages, middle adolescents,. 1 6 to 1 9 ages, old adolescents. Acne period (11 to 21 ages) does not completely cover the adolescence period. IllSince the body developments of adolescents also covers the acne period, the development of body structure of adolescent was examined under the heading of acne, within the conceptual frame of the study. Care was taken that the survey materials represent the adolescents. For this purpose, the population of adolescents in Ankara was determined from the results of 1990 census. By taking into account the sociocultural and socioeconomic status, Altındağ for representing low level, Yenimahalle for representing medium level and Çankaya for representing high level were selected among the districts of Ankara. By calculating 0.5 % of the adolescent population between the ages 9 and 1 9 for each age separately in these districts, a questionnaire was applied to totally 821 participants. The questionnaire contained 18 questions prepared for the determination of clothing problems and preferences of adolescents. The SPSS computer program which is commonly used in social sciences and percentage analysis method were used for evaluating the results of questionnaire. The data obtained is presented as tables by being calculated as frequencies and percentages. Cross tables and graphics were prepared and Ki-Square test was applied for being able to understand the relations between the answers given for some questions in the questionnaire. As a result of the evaluation of data, disharmonies were determined between the bodies and clothing of adolescents and it was observed that there was e need for developing the sizes, standards and model drawing methods for adolescents. It was determined that, the fabric and materials used in clothing did not have the required quality properties, and the models, colours and patterns of adolescent clothing did not respond with the requests of adolescents. Keywords: Acne, Adolescent, Clothing. IV 104

Si le corps féminin est vu à travers un certain nombre de filtres préétablis dans les textes médicaux du Moyen Age, le corps des jeunes filles n'en est pas moins l'objet d'une attention particulière dans différents traités qui évoquent son développement, sa fragilité et les périls qui le menacent mais le considèrent aussi dans sa spécificité de corps adolescent, en posant par exemple la question de son accès à la vie sexuelle ; on se demande aussi si les rares ouvrages de médecine attribués à des femmes dans l'Occident médiéval se distinguent par une approche spécifique de ce corps gracieusement suspendu entre enfance et âge adulte.

ÖZET Ataerkil toplumda, kadınlar sıkıntı çekmektedirler. Doğumlarından itibaren kadınların pek çok alanda ifade özgürlükleri sınırlanmıştır. Ataerkil toplum düzeninde, erkek özgürce hareket eder. Erkekler, toplumun reisi olarak kabul edilir ve daha zayıf grup olan kadınlar üzerinde egemenlik kurarlar. Erkek çocuklar kendilerini babalarıyla özdeşleştirirken, kız çocukları anneleriyle özdeşleşirler. Erkeği bağımsız, kuvvetli ve özgür kabul eden, kadını bağımlı, zayıf ve aciz tanımlayan geleneksel bir ideoloji vardır. Son yıllarda, ataerkil toplumdaki kadının hayatı ve statüsü ile ilgili yeni düşünce biçimi önem kazanmıştır. Anneler eski kuşağı temsil ederken, gençler yeni ve özgür bir kuşağı temsil etmektedir. Değişik çevrelerde yetişen çocuklar oldukça farklılık göstermektedirler. Toplum normları gençleri pek çok bakımdan etkilemektedir. Marsha Norman, oyunlarında anne-kız ilişkisindeki sürekliliği ve kalıcılığı (tekliği ve bütünlüğü) ataerkil toplumun kadın üzerindeki etkileriyle yansıtmıştır. Getting Out adlı oyunda, baş karakter Arlene, hapishaneden çıktıktan sonra, ataerkil toplumun gerçeğiyle yüzyüze gelir. Arlene, bu sefer de ataerkil toplumda hapis hayatı yaşar. Third and Oak adlı oyun, iki kadının şans eseri çamaşırhanede karşılaşması ile başlar ve birbirlerinin hayatla ilgili düşüncelerini ve fikirlerini paylaşmalarıyla devam eder. Karakter Deedee, baskıcı toplumdaki kadını temsil etmektedir. Traveler in the Dark adlı eserinde Norman, başkahraman olarak dünyaca ünlü bir doktoru seçmiştir. Sam, evliliği ve doktorluğu konusunda endişelidir. Karısı Glory, ailesinin geleceği ile ilgili ümidini asla yitirmez ve bunun için savaşır. iv'night Mother adlı eserde, başkarakter Jessie yaşam boyu tatmin olmamış ve özgüvenini sağlayamamıştır. Böylece oyun anne ile kızı ve kızı ile yaşadığı toplum arasındaki savaşı yansıtmaktadır. Norman, oyunlarında ataerkil bir toplumda, kadının yalnızlığı ve güncel hayatındaki monotonluğu üzerinde durmuştur. Anne-kız ilişkisinde ki psikolojik boşluk beraberinde kendine güveni ve cesareti de yok etmiştir. Her şeye rağmen, kadın toplum karşısında yenik düşermiş gibi görünse de, anne-kız ilişkisinin tekliği ve bütünlüğü kadın kuşaklarını birbirine bağlamaktadır. ABSTRACT Women are suffering in the patriarchal society. From birth they are restricted in many areas of expression. In patriarchy, man is able to act independently in the world. They are placed as the masters of the environment and they dominate the weaker groups who are women. While the boy identifies himself with his father, the daughter identifies herself with her mother. There is the traditional ideology that states women are dependent, weak and helpless while men are independent, strong and autonomous. In the last decade, the new way of thinking about the lives of women and their status in a patriarchal society have gained an important place. There are different family forms and many of them are restricted by the society they live in. As the mothers are the figures of old generation, the adults represent a new and independent generation. The children who are growing up in the different environment, differ somewhat. The norm of the society affects the adults in a lot of ways. Marsha Norman has pointed to the gap and to the oneness/ wholeness between the mothers and daughters in her plays and the effects of patriarchy over the women. In the play Getting Out the protagonist Arlene, after getting out of the prison, confronts the reality of the patriarchal society. She reenters another prison which is the patriarchal society. In Third and Oak, In Act 1 two women characters meet at the laundramat by chance and they start to exchange their thoughts and ideas about their lives. The character Deedee represents the meek female figure in the oppressive patriarchal society. In this play the fear of loneliness of the women is dramatized. VIIn Traveler in the Dark Norman chooses her protagonist as a world-famous surgeon. Sam is anxious to chuck his marriage and his medical practice. His wife Glory never loses her hope about the future of her family life and she battles for it. Jessie, the main character in the play 'night Mother, is dissatisfied with the sum of her life and her self. So the play reflects the battle between the daughter and her mother and the battle of the daughter against the society she lives in. She feels trapped in the house and in her environment. Norman emphasizes the monotonous way of everyday domestic world and the loneliness of the women characters in the patriarchal world in her plays. Even the psychological gap between mother-daughter relations creates the lack of self- esteem and courage. However, no matter what plight women face, there is still the sense of oneness/wholeness in the mother, daughter bond. Vll 61

The Compulsory Education Problems of Young Girls in Rural Areas in Turkey ( Inner Anotolia Region). This study deals with the compulsory education problems of young girls living in rural areas of inner Anatolia region. In our country, compulsory education is in the constitution, laws, regulations, development plans and the Council of Ministry of Education, however, the problems of it are yet to be solved. Young girls living in villages are not able to benefit from the right for education. The number of the girls attending primary schools in villages is lower than that of the boys. This study aims at identifying the problems seen in primary education by young girls and suggesting their possible solutions. Literature searching has been applied to the study to determine the present situation, problems and laws related with compulsory education. In Çorum, Ankara, Konya, Eskişehir and Kayseri, the city, town school principals and adminstrators, who were twenty-five, were interviewed as a representation of the whole problem. Next, four hundred and fifty parents and young girls were also interviewed in the villages of these cities. Data obtained from the questionaries directed to the parents and young girls was evaluated interms of frequency and ratio and then the results were shown in graphics and data from the principals and administrators was directly evaluated. According to the research, the reasons for young girls not being able to attend schools are traditions, socio-economic conditions and pupil transportation system. It is necessary for everyone to do his best to provide all children especially young girls with equal education rights as soon as possible in our age. y 254

124

insanların, kendilerini dış etkilerden korumak amacıyla başladıktan kumaş dokumacılığı ( tekstil ), Anadolu kadınının ince zevkiyle şekillenmiştir. Çok yönlü bir kişiliğe sahip olan Türk kadını, savaş yıllarında Ata'sıyla, ordusuyla omuz omuza savaştığı gibi; olumsuz ekonomik ortam, doğa koşullan ve kendi gereksinimi olan giyim kuşamı karşılamak üzere, el tezgahlan ile gerekli kumaşları dokumayı da bilmiştir. Yaşadığı bölgenin şartlarını ve kendi yaşam tarzını da dokumasına kattığından, yöresel giyim özelliklerini meydana getirmiştir. Araştırmaya konu olan ve el sanatlarının önemli bir bölümünü oluşturan el dokumacılığım ve geleneksel giyim tarzını günümüze kadar sürdürmeyi başaran Pomaklar, Çanakkale ili Biga ilçesi civar köylerinde yaşamaktadırlar. Yüzyıllarca gerek dokuma ve işlemelerinde, gerekse kıyafetlerinde kullandıktan teknik, renk, motif ve desenlerle dikkati çeken bu geleneksel değerlerin gittikçe yok olduğu gözlenmektedir. Yörede yaşayan yaşlı bireyler, geleneksel kıyafetlerini giyinerek kültür değerlerine sahip çıkmaya ve yaşatmaya çalışmalarına rağmen yöredeki değişikliklere engel olamamaktadırlar. Bu nedenle kaybolmakta olan Pomak el dokumacılığının ve genç kız kıyafetlerinin zaman geçirmeden araştırılmasında ve belgelenmesinde yarar görülmektedir. Ancak yapılan incelemelerden, yıllardır aynı yörede yaşayan Pomaklar'ın el sanatlarını, kıyafetlerini, gelenek ve göreneklerini inceleyen bilimsel bir araştırma ile karşılaşılmamışım. Dolayısıyla bu araştırma; ülkemizde yaşayan Pomak Türkleri'nin el dokumalarını ve genç kız kıyafetini teknik, renk, desen ve sanatsal özelliklerini tespit etmek ve buna dayalı olarak yeni girişimlerin ve organizasyonların yapılmasına katkıda bulunmak üzere planlanmış ve yürütülmüştür. Araştırmanın amacını; Çanakkale ili Biga ilçesi köylerinde de yaşayan Pomaklar'ın el dokumalarında kullanılan araç gereçler ile uygulanan teknik ve kullanım alanlarının, renk ve desenlerininbelgelenmesi, Pomak genç kız kıyafetinin incelenmesi, bu yörede yapılan dokuma sanatının sahip olduğu geleneksel değerlerin korunması yanında, günümüz ihtiyaçları doğrultusunda farklı tekniklerle bütünleştirilerek turistik değeri olan, yurt içinde ve yurt dışında pazarlanabilir nitelikte ürünler elde etme olanaklarının sağlanması oluşturmuştur. Beş bölümden oluşan araştırmanın materyalini, Çanakkale ili Biga ilçesinin Işıkeli, Kaynarca, Elmalı, Ilıcabaşı köylerinde yaşayan, Pomak dokumalarını uygulayan bireylerden anket yoluyla toplanan bilgiler ile aynı yöreden alman 33 adet dokuma örneği ve 1 adet genç kız kıyafeti olmak üzere toplam 34 adet ürün ile; Pomak el dokumalarının üretim tekniği, kullanılan araç - gereçler ve genç kız kıyafetleri üzerinde yapılan gözlem ve incelemelerden sağlanan bilgiler oluşturmuştur. Pomak el dokumalarını uygulayan bireylerden, karşılıklı görüşme tekniği ile doldurulan anket formlarından elde edilen veriler, uygun görülen konu başlıkları altında incelenmiştir. Pomak dokumalarının geçmişteki örneklerinde yün ipliği kullanılmakla beraber, günümüzdeki örneklerde genellikle pamuk ve sentetik ipliklere yer verildiği ve Pomak dokumalarında iki gücülü dokuma tezgahının kullanıldığı; kumaşlarda yatay ve dikey çizgili veya ekose desenlerin çoğunlukta olduğu ve bu dokumalarda bezayağı örgüsünün kullanıldığı anlaşılmıştır. Kumaşlar; hazırlık işlemleri, dokuma ve bitirme işlemleri olmak üzere üç temel aşamada tamamlanmaktadır. Dokunan kumaşların genellikle enlerinin 60-65 cm., boylarının 40- 100 cm., kalınlıklarının ise 1-1,5 mm. olduğu anlaşılmıştır.Pomak dokumalarında ağırlıklı olarak kırmızı ve pembe rengin kullanıldığı, ayrıca mavi, mor, yeşil, sarı, beyaz vb. gibi canlı renklere de yer verildiği tespit edilmiştir. Desen ve süslemeleriyle dikkat çeken Pomak el dokumalarında, renkli sentetik iplikler kullanıldığından ayrıca boyama yapılmamaktadır.Yörede dokumacılığı sürdüren bireyler, bu sanat dalını meslek edinmeden sadece ihtiyaçlarını karşılamak ve ek gelir sağlamak amacıyla devam ettirmekte, günlük çalışma süreleri ise mevsimlere göre değişiklik göstermektedir. Pomak genç kız kıyafeti ise; çorap, etek veya elbise, kolluk, entari, cepken, önlük, kuşak, kemer, boncuk, başlık, baş örtüsü ve ayakkabı olmak üzere 12 parçadan oluşmakta ve zengin süslemeleriyle dikkat çekmektedir. Araştırma, el dokumaları alanında ve yöresel giysiler konusunda yapılacak uygulamalı ve bilimsel çalışmalara katkıda bulunursa, amacına ulaşmış olacaktır. The cloth weaving ( textile ), which man tried to protect himself from the external effects with, is shaped by the gentle prefence of Anatolian women. Turkish woman, who have an intelligent personality, not only fought together with her ancestors during the Independence War, but also weaved clothes with primitive machines, due to meet her needs insipite of unsuitable economic and natural situation. Because she also reflected her way of life and the conditions of the landscape she lives; local cloth characteristics have occured. Pomaks, who carried on hand weaving - the subject of our study and the most important part of the Hand Arts - until today, live in the villages near Biga/Çanakkale. The traditional values; which can be seen in the technique, colour, motif and design of their weavings and clothes; obviously distinguishes as time passes. Despite the older people try to continue their culture by wearing their traditional clothes; they can not prevent the changes in their region. For this reason, investigation and documentation of Pomak Weaving and Young Women Clothes is urgently needed. Unfortunately, investigations show that, no scientific studies done about Hand Arts, Clothes and Tradition of Pomaks who live in the same region for years. That is why this study has planned and done for clarifying the technique, colour, design and artistic properties of Hand Weavings and Young Women Clothes of Pomak Turks and to assist new enterprises and organisations about the subject. The aim of this study is to provide possibilities to create new products that has marketability in domestic and foreign markets by combining with different techniques; besides the documentation of the materials, tecniques, colours and designs; investigation of young Pomak women clothes and protection of the local art of weaving of Pomaks who live in the near villages of Biga/Çanakkale.The material of this study of five chapters formed with the observation and investigation on the young women clothes and the production technique & materials which used in Pomak Hand Weavings; with poll information about Pomak Weavers collected in Işıkeli, Kaynarca, Elmalı, Ilıcabaşı villages near Biga and 34 product samples in total - 33 weaving samples and a young woman cloth. The data obtained by the poll form or face to face interviews with Pomak Hand Weavers are studied under topics. It is founded that, since wool threads has been used in former samples; today, cotton and synthetic threads is being used in Pomak Weavings. Two reeds weaving loom; horizontal and vertical or plaid designs and bezayağı knifing are mostly being used. Clothes are completed in three stages as, preparation, weaving and finishing. It was understood that the width of the cloth is 60-65 cm., the length is 40-100 cm. and the thickness is 1-1,5 mm. in general. In Pomak Weavings mostly red and pink colours are being used, with some colours like blue, purple, green, yellow and white. If coloured synthetic threads are used; there is no need for an additional painting operation for Pomak Hand Weaving which are attractive with their designs and decorations. Local people who continue weaving these clothes do not do that as a commercial business, but to produce their needs and to provide an additional income. Their daily working period changes according to the season. Young Pomak Women Clothes are very attractive and consist of 12 pieces as socks, skirt or dress, cuff, robe, cepken ( a short embroidered jacket with ftill sieves ), apron, sash, belt, bead, cowl, head scarf and shoes.If the research on hand weaving and local clothes is going to develop the scientific and practising studies it will gain its aim. 229

110 ÖZET Bu araştırmanın amacı; Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağlı yetiştirme yurtlarında yetişmiş olan kız çocuklarının, kurum tarafından kendilerine sağlanmış olan bireysel ve toplumsal gelişme imkânlarını inceleyerek, toplumsal hayatta karşılaştıkları uyum problemlerinin neler olduğunun ortaya çıkarılmasıdır. Araştırma tarama modelindedir. Örneklem olarak Van Kız Yetiştirme Yurdu alınmıştır. Veriler; kuramsal çerçevede, konu ile ilgili kaynakların incelenmesinden, uygulamada ise, kapalı ve açık uçlu olarak hazırlanan anket sorularıyla elde edilmiştir. Anket; bireysel özellikler, yetişme şekli, yeterlilikler, beklenti ve önerileri kapsayacak şekilde düzenlenen 64 adet sorudan oluşmaktadır. Anket sorulan yüzde hesaplamalarından yararlanılarak değerlendirilip yorumlanmıştır. Bu araştırmanın, sosyal hizmet kurumlarının verimliliğinin arttırılmasına ve bu alanda yapılacak diğer çalışmalara katkısı olacağına inanılmaktadır. Ill SUMMARY The aim of this study is to examine the individual and social development of girls in fostering dormitories belong to Child protection institution and to find out adaptation problems which they meet in social life. This study is a search model. Van Girls Fostering Dormitory has been taken as sample. Dates were ensured by investigating sources concerning the issue theoretical base and in implementation they have been provided through close and open point inquiry questions. Inquiry as composing individual characteristics, form of fostering, adequacy, expectations and recommendations, constitutes 64 questions. Inquiry questions have been evaluated and commented through percent counting. It is believed that this study will make contributions for the productivity of social service institutions and to the other studies on this issue in future. 109

ÖZET Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu ilk yıllarda geçirilen harf inkılabı ve sosyal düzenlemeler sonucunda Türk Toplumu ciddi bir sosyal değişme yaşadı. `'Muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak` amacıyla yapılan bu değişim bazı yönleriyle olumlu neticeler verirken bazı yönleriyle olumsuz sonuçlar verdi, toplumun bir kimlik krizi yaşamasına sebeb oldu. Daha bir çok sebebe bağlı olmakla birlikte bugün Adıyaman'daki eğitim oranının, özellikle kızların eğitimi meselesinin pek tatmin edici seviyede olmadığı, hatta Türkiye ortalamalarının altında bulunduğu gözlenmektedir. Elinizdeki çalışma Adıyaman'da kızların okutulma eğilimleri üzerine yapılmış bir alan araştırmasıdır. Amacı bu orandaki düşüklüğün sebeblerini bulmaya yönelik sosyolojik bir çalışmadır. Araştırma dört bölümden oluşmaktadır.Biriııci bölümde araştırmada kullanılan meot ve teknikler hakkında bilgi vermeye çahştım. İkinci bölümde temel kavramlar, üçüncü bölümde de Adıyaman'ın sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı kaynak tarama yöntemiyle izah edilerek, faydalanılan kaynaklanıl dipnotu verilmiştir. Dördüncü bölümde araştırma bulguları ile ortaya konulan bulgular ışığında kızların okutulmama sebepleri verilmiştir. Özetle, araştırma bölgesinde, ekonomik, dini; kültürel yapı, resmi eğitim sisteminin bölgede tam yerleşmemesi ve tez de anlatdan diğer sebebler yüzünden kız çocuklarının okutulma oranının düşük olduğu anlaşılmaktadır. Tezimiz, bu düşüklüğü ilmi verilerle ortaya koymaya ve sebeblerini tahlil etmeye çalışmaktadır. vu SUMMARY The aim of the Turkish Republic was to establish a developed country during the first years of the Republic. This does not mean to imitate the West, but to take the science and the technology of the West. Inspite of this aim, conclusion was some conflicts because of the social change. The change of Alphabet and new arrangements of the Republican regime caused to identity crises and illeteracy. There was a broken society. Some accepted the new regime and new rules, some did not accept. To some, the low rate of education of girls in Adıyaman like some cities of Turkey is a hidden result of new regime policies. Therefore, we wish to examine the sociological background of Adıyaman people and to find out the reason of low level illeteracy rate. The aim of the study is to examine Adiyaman's socio-cultural situation and to find out what reasons caused to the low level of education, especially for girls. vni 72

TÜRKÇE ÖZET İki ayrı dil, iki ayrı kültürde genç kız konusunda karşılaştırmalı yazınbilimsel çalışmaların olmayışı araştırmanın nedenini oluşturmaktadır. Yazında ve insanda evrensellik, eserlerde benzer motifler dikkate alınarak gençlik yazını ve genç kız dünyasının her iki ülke yazınında yerleşip kökleşmesi ve kültürler arası bildirişime hizmet amaçlanmıştır. Bu nedenle Alman Gençlik Yazını yazarlarından Irina Korschunow'un «Ein Anruf von Sebastian», Dagmar Chidolue'nün «Lady Punk» romanları ile Türk Gençlik Yazını yazarlarından Gülten Dayıoglu'nun «Yeşil Kiraz» f «Rückkehr zwischen zwei Grenzen» eserleri ile İpek Ongun* un «Yaş Onyedi» ve «Bir Genç Kızın Gizli Defteri» isimli romanları metne dayalı, yorumlama- çözümleme, içerik-kurgu ve çoğulcu yaklaşım doğrultusunda ele alınmıştır. Bulûğ ve ergenlik çağlarındaki genç kızların biyolojik, psikolojik ve sosyal gelişimleri insana özgü evrensel öğelerle sunulmuştur. Eserlerde ataerkil aile, parçalanmış aile, aile krizi, kadın hakları, gelir düzeyi düşük ailenin genç kızdan beklentileri dikkati çekmektedir. Yasaklarla, ezbercilikle, sınavlarla dolu, medeni cesareti ve özgür düşünceyi veremeyen eğitim sistemi ve boş zaman olanağı tanımama eleştirilmektedir. Yaşıtlarla olan ilişkide ortak projeler, güven, kız-erkek ilişkileri, sosyal sınıf farkları, önyargılar, güncel konular yansıtılmaktadır. Kız-erkek ilişkileri sevgi,ilişki boyutu, ayrılık, sosyal baskı, değer yargıları, sınıf ayırımı, kızlık sorunu doğrultusundadır. Yetişkinlerle iletişimde yardımlaşma, kuşak çatışması ve iletişimsizlik vurgulanmaktadır. Gençliğe özgü dil yaşıtlarıyla olan konuşmalarda ve iç monologlarda kendini göstermekte, öğütler sosyo-kültürel özellikler taşımaktadır. Benlik arayışı, başkalarıyla özdeşleşme, hayâl dünyasına kaçış, sosyal sınıf atlama, sosyo-kültürel kimlik olarak vurgulanmıştır. Alman ve Türk genç kız dünyasını ve farklı toplumları yansıtan bu modern ve postmodern eserlerde yazarların anlatım tekniklerinin, konularının ve motiflerinin birbirine yakınlığı söz konusudur. ıı ZUSAMMENFASSONG Den Grund dieser Studie bildet der Mangel der vergleichenden literaturwissenschaftlichen Porschungen im Bereich «Mâdchen» in zwei verschiedenen Kulturen. Es wurde die Universalitât in bestimmten Entwicklungsphasen eines jungen Menschen in seiner literarischen Darstellung berücksichtigt. Damit wurde ein Beitrag zur Verankerung der Jugendliteratur in beiden Lândern, insbesondere auf die Welt des Madchens bezogen, und zur interkulturellen Kotumunikation bezweckt. Aus diesem Grund wurden die Romane «Ein Anruf von Sebastian» von Irina Korschunow und «Lady Punk» von Dagmar Chidolue aus der deutschen Jugendliteratur und «Yeşil Kiraz», «Rückkehr zwischen zwei Grenzen» von Gülten Dayxoglu und «Yaş Onyedi», «Bir Genç Kızın Gizli Defteri» von İpek Ongun aus der türkischen Jugendliteratur werkimmanent, hermeneutisch, inhaltlich- ausdrücklich und pluralistisch bearbeitet. Biologisohe, psyhologische und soziale Entwicklung der Mâdchen in der Pubertât und in der Adoleszenz wurde mit universalen Eigenschaften menschlich dargestellt. in den bearbeiteten Texten fallen die patriarchalische Familie, die aufgelöste Familie, Familienkrise, Frauenemanzipation, Erwartungen an das Mâdchen in der sozio-Ökonomischen Unterschicht gestellt, auf. Es werden das Erziehungssystem voli von Verboten, Auswendiglernen, Prüfungen und der Mangel an Civilcourage und Meinungsf reiheit und ' iiiFreizeitmöglichkeiten kritisch betrachtet. Bei der Peer- Group-Beziehung werden gemeinsame Pro j ekte, Mâdchen-Junge Beziehungen, Vertrauen, Klassenunterschiede, Vorurteile, aktüelle Themen widergespiegelt. Die Mâdchen-Junge- Beziehungen zeigen sich als Liebe, Jugendliebe, Beziehungs- guote, Trennung, sozialer Druck, Wertvorstellungen, Klassenunterschied, Jungfrâulichkeitsproblematik. Bei der Beziehung zu den Erwachsenen werden Unterstützung, Hilfeleistung, Generationenkonflikte und Kommunikations- losigkeit betont. Die jugendhafte Sprache zeigt sich bei der Peer-Group-Beziehung und in den Inneren Monologen, und die Ratschlâge tragen sozio-kulturelle Bedeutung. Die IdentitMtssuche wird als Sich Identifizieren mit anderen, Flucht in die Phantasiewelt, Aufsteigen in eine bessere, höhere Stufe, soziale und kültürelle Identitât dargestellt. In diesen modernen und postmodernen Werken, die die deutsche, und türkische Madchenwelt in den 70er, 80er, 90er Jahren widerspiegeln, ergeben sich die Aquivalente der Erzâhltechniken, der Themenbereiche und der Motive der beiden Autorengruppen. xv 307

139 ÖZET Türkiye'de, Medeni Kanun'un kabulünden önce miras hukuku İslami esaslara dayanmakta idi. Medeni Kanun'un Cumhuriyet Türkiyesi'nin çağdaşlaşmasındaki önemini yadsımak olanaksız ise de bu, tarihsel süreç ve toplumsal yapılarla olan ilişkisini irdelemek gereğini ortadan kaldırmamaktadır. Bu anlayışla gerçekleştirdiğimiz çalışmamızda, 1926'da Medeni Kanun'un kabulü ile kadınlara sağlanan eşit miras hakkından yararlanma düzeyi Sivas İli bazında saptanan bir örneklemle incelenmiştir. Elde edilen bulgular, kadınların mirastan eşit yararlanma yönündeki tutumlarının etkenlerinin öğrenim düzeyi, kentte yaşama süresi, kadınların çalışması ve miras hukukuna ilişkin bilgi sahibi olmaları ile ilgili olduğunu ortaya koymaktadır. 140 SUMMARY In Turkey, the Laws of Inheritance were based on Islamic rules before the admission of the Civil Laws. It is impossible to deny that the Civil Laws played an important role on modernization of Turkey. However, it is necessary to discuss its relation to historical process and social life. In this study which has been realised through this facts, the level of using the right of the benefit from inheritance equally for women through the admission of the Civil Laws in 1926 has been discussed by taking a specimen determined in Sivas. Findings have showed that the factors which are important on the women's use of inheritance are related to women's levels of education, life periods in city, positions as money earners and having information about the Laws of Inheritance. 164

Hazır-giyim endüstrisinde amaç giysilerin çok geniş bir kitleye hitap edecek şekilde yapılmasıdır. Bu hedefe ancak Türk insanının beden ölçülerine uygun kalıp hazırlanması ile ulaşılabilir. Aksi takdirde tüketiciye sunulan giysiler pek çok kişiye uymayacaktır. Bu da işletmelerin kalıp ölçülerinde hem toleranslı çalışmalarını gerektirecek, hem de düzeltme giderlerini arttıracaktır. Araştırmanın amacı 12-17 yaş grubundaki genç kızlara üretim yapan konfeksiyon işletmeleri için gerekli olan standard beden ölçü tablolarım oluşturmaktır. Ayrıca araştırma çerçevesinde değişik bölgelerde yaşayan genç kızların vücut ölçüleri arasında fark olup olmadığı da incelenmiştir. Araştırmanın verileri 12-17 yaş grubunda bulunan 2364 genç kız üzerinden ölçü alınarak elde edilmiştir. Ölçüm çalışmaları Türkiye'nin 7 farklı bölgesinde, 14 ilde, farklı sosyo ekonomik yapıdaki ortaokul ve liselerde yapılmıştır. Bir genç kız üzerinden 49 değişik vücut ölçüsü alınmıştır. Ölçümlerde antropometri, mezura ve baskül gereçleri kullanılmıştır. Ayrıca genç kızlara kişisel bilgilerin kaydedildiği bir anket de uygulanmıştır. Araştırmada elde edilen sonuçlar aşağıda kısaca özetlenmiştir: - Ölçüsü alınan genç kızlar doğum yeri açısından incelendiğinde Türkiye'nin pek çok ilinin araştırma kapsamına girdiği saptanmıştır. - Örneklem grubundaki Türk genç kızlarının anne mesleklerinin dağılımı incelendiğinde, annelerin % 86'sının ev hanımı, % 14'nün ise çalışan kesim olduğu belirlenmiştir. - Örneklem grubundaki Türk genç kızlarının babalarının % 40'nın serbest, % 24'nün işçi, % 19'nun ise memur olarak çalıştığı görülmüştür.141 - İncelenen genç kızların ailelerinin % 36'sının 5 kişilik ailelerden, % 30'nun 4 kişilik ailelerden oluştuğu belirlenmiştir. - Gelir durumu dağılımı incelendiğinde, genç kızların ailelerinin % 68'nin gelirinin asgari ücret ile asgari ücretin 6 katı arasında değiştiği saptanmıştır. - Genç kızların % 69'nun yılda 3-4 veya üzerinde yeni giysiye sahip oldukları belirlenmiştir. - İncelenen genç kızların % 76'sının konfeksiyon ürünü giysileri kullandığı ortaya çıkmıştır. - 12-17 yaş grubundaki genç kızların % 67'sinin jeane yöneldiği, sadece % 21'nin etek-üst giydiği saptanmıştır. - Genç kızlar vücut tipi açısından incelendiğinde, % 63 'nün normal, % 27 'sinin zayıf, % 10'nun ise şişman olduğu belirlenmiştir. - Genç kızlar üzerinden alınan 49 vücut ölçüsünün normal dağılış gösterip göstermedikleri incelenmek amacı ile Shapiro-Wilks normallik testi yapıllmış, dağılımların normal olduğu görülmüştür. - Ölçüler arası korelasyon katsayıları hesaplanmış, temel ölçülerin hem ağırlık, hem de tüm boy ölçüleri ile oldukça yüksek korelasyon katsayıları verdikleri belirlenmiştir. - Genç kızların tüm boy, ağırlık ve göğüs çevresi ölçülerinin coğrafi bölgelere göre farklılık gösterdikleri ortaya çıkmıştır. Ancak oluşturulacak standardizasyon modelinde dikkate alınacak boyutlarda olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca Trakya Bölgesindeki genç kızların diğer bölgelere oranla daha iri yapılı olduğu sonucuna varılmıştır. - Örneklem grubundaki genç kızlar için her bir yaş grubundaki tüm ölçülerin ortalama, standard sapma, varyasyon katsayısı, medyan ve yüzdebir değerleri hesaplanarak tablolar oluşturulmuştur.Buna göre 12-14 yaş grubundaki genç kızların tüm boy, ağırlık, göğüs, bel ve142 kalça çevresi ortalamalarının yaşın artışma bağlı olarak arttığı, 15-17 yaş grubundaki genç kızların ise ortalamalarmdaki artışın gittikçe azaldığı saptanmıştır. - Araştırmada yaş gruplarına göre oluşturulan tablolar 1984 yılında Tönük ve arkadaşlarının yapmış oldulan araştırma sonuçlan ile karşüaştmldığmda son 10 yılda 12- 15 yaş grubundaki genç kızların tüm boy ve ağırlık ölçülerinde artış olduğu, 16-17 yaş grubundaki genç kızlarda ise aynı seviyede kaldığı belirlenmiştir. - 12-17 yaş grubundaki Türk genç kızları yaş gruplarına göre İngiliz genç kızları ile karşılaştınldığında, İngiliz genç kızlarının Türk genç kızlarından 5-6 cm daha uzun, 2-3 kg daha ağır olduğu saptanmıştır. Kısaca Türk genç kızları daha kısa ve tıknaz bir yapıdadırlar. - Araştırmanın sonunda 12-17 yaş grubundaki genç kızlar için tüm boy, göğüs çevresi ve bel çevresine göre 3 farklı standardizasyon modeli oluşturulmuştur. - Tüm boy ölçüsü için oluşturulan standardizasyon modeli elbise, palto, jile, tulum gibi giysileri üreten konfeksiyon üreticileri için önerilmiştir. - Göğüs çevresi için oluşturulan standardizasyon modeli ise t-shirt, sweatshirt, gömlek, ceket gibi sadece üst bedene ait giysi üreten konfeksiyon üreticileri için tavsiye edilmiştir. - Örneklem grubundaki genç kızlara üretim yapacak konfeksiyon işletmeleri pantolon, jean, şort ve etek üretiyorlarsa sadece bel çevresine göre tasnif edilmiş tabloları kullanmaları uygun olacaktır. The aim of the ready wear industry is to produce for the taste of a wide range of people. To reach this target depends on preparing the patterns suitable for the Turkish people's body sizes. Otherwise, the garment offered to the consumers won't fit many. Thus, manufacturers would have to give tolerances on patterns and raise the correction expenses. The target of the research is to derive standard body size tables for the manufacturers of the garment for girls in the ages 12-17. Also this research will enlighten if there is difference in the body sizes between the girls living in different regions. The data is obtained by taking measurements from 2364 girls between the ages 12-17. Measurement studies are done in Turkey's 7 different geographical regions, in 14 cities and in highschools with different socio-economical structure. Anthropometry, tape-measure, balance were used. Also, a survey including personal questions were conducted. Accordingly, the results from the research are shortly summarized belows; - It was seen that the research would cover most of the cities of Turkey, from the place of birth point of view. - Girls in the sample group has mothers with 86% housewives, 14% working. - Fathers are 40 % entrepeneur, 24% workers, 19% officials. - Girls have with 36% five people in the family, 30 % four people. - For the income level distribution of the family 68% have an income between the minimum wage and 6 times minimum wage. - 69 % of the girls possess 3-4 or more garments every year.144 - 76 % of the girls wear ready-made garment. - Girls in the range 12-17 with 67 % prefer jeans, just 21% wear skirt and top. - When the body types examined, İt is seen that 63 % normal, 27 % slimmy, 10 % is fat. - Shapiro -Wilks test has been done to investigate if there is the 49 body measurements from the girls were normally distrubuted and concluded that they were normal. - Corelation coefficient was calculated for body measurements, and it was seen that, base measurements have high corelation coefficents with weight and body height. - Girls body height, weight and chest girth differs between geographical regions. But stiill not important to take into consideration in deriving of standardization model. Relative to other regions girls in Trakya region are also longer and large sized compared to the others. - Girls in the sample group are classified as ages, and mean, standard deviation, coefficency of variation, median and percentile values are calculated and tables are formed. Accordingly, girls between the ages 12-14, gain in body height, weight, chest, waist and hip girth relative to their ages. 15-17 groups grows relatively slower. - The tables done for age groups in this research done by Tönûk and friends in 1984, and it was seen that in the last 10 years mere is an increase inthe body height, weight of girls between 12-15, 16-17 group stayed at the same level. - If Turkish girls 12-17 compared to English girls, we see that English girls are 5-6 cm taller, 2-3 kg heavier. Shortly, Turkish girls are shortly and plumpy shaped. - Three different standardization models according to the body height, chest girth, waist girth and hip girth for girls of ages between 12 and 17 have been derived at the end of this research.145 - Standardization model made for the body height, is offered to the dress, coat, jumper, etc., manufacturers. - Upper wear manufacturers like t-shirt, sweat-shirt, shirt, jacket are advised to use the standard size table done for the chest girth. - If they are manufacturing trousers, jeans, shortpants and skirts it would be suitable to use the table classified for the waist girth. 161

131 - As for the income level distributions of the family, 55 % of the families have an income falling in the range between minimum wage and that amount which is 6 times the minimum wage. - The number of garments bought per year for the girls in the sample group is distributed as follows : 9 % only one garment, 24 % two, 27% three or four, 40 % more than four in a year. - When the distribution of places the garments have been purchased from is examined it is seen that 73 % is readymade. - When the most common garment type is examined, it is seen that kids are wearing 38% skirt and top, 31 % blue -jeans, 23 % trousers, 8 % dresses. - When the body types are examined, it is seen that 10 % is skinny, 80 % is normal and 10 % is fat - Shapiro - Wilk's test has been done to understand is the data collected belongs to population exhibiting a normal distribution. The result of the test is, each of the 45 body measurements is normally distributed. - When the correlation matrix is examined, correlation cofficients between the body measurements are generally found to be too high. This result shows that there is strong relation between the body measurements. - As the result of the statistical studies, regional difference between the body sizes has been found. Relative to other regions the kids in the Western Anatolia are mostly petite, Trakya region are mostly big. - Kids in the sample group have been classified according to age, and average, standard variation, variation cofficient, median and percentile of all measurements have been presented. If these tables are examined, it can be deduced that girls between the ages 7-11 gain 3 kg in weight, 5 - 6 cm in body heigth, 2 - 3 cm in chest girth, 1.5 - 2 cm in waist girth, every year.132 - If the results from the research are compared to the research done by Tönük etc. in 1984, one can conclude that there is an increase in the body height and weight of Turkish girls in the last 10 years. - If a comparison is made between English and Turkish girls on the age group base, it seen that thereis difference in body height and weigth averages. English girls are 6 - 7 cm taller and 3-4 kg heavier. - As for the body heigth, chest girth, waist girth of ages 7-11 girls, 3 different standardization model have been derived. The 5, 25, 50, 75, 95 percentile values of each measurement are calculated according to the base value. - Standardization model established for body height is suggested for use to the manufacturers of school uniforms, dress, jumper, and coat. - Upper wear manufacturers ; i.e skirt and blouse producing companies have been advised to use the standard size table for the chest girth. - The standard size tables for the waist girth have been advised to the manufacturers of trousers, short pants, etc.131 - As for the income level distributions of the family, 55 % of the families have an income falling in the range between minimum wage and that amount which is 6 times the minimum wage. - The number of garments bought per year for the girls in the sample group is distributed as follows : 9 % only one garment, 24 % two, 27% three or four, 40 % more than four in a year. - When the distribution of places the garments have been purchased from is examined it is seen that 73 % is readymade. - When the most common garment type is examined, it is seen that kids are wearing 38% skirt and top, 31 % blue -jeans, 23 % trousers, 8 % dresses. - When the body types are examined, it is seen that 10 % is skinny, 80 % is normal and 10 % is fat - Shapiro - Wilk's test has been done to understand is the data collected belongs to population exhibiting a normal distribution. The result of the test is, each of the 45 body measurements is normally distributed. - When the correlation matrix is examined, correlation cofficients between the body measurements are generally found to be too high. This result shows that there is strong relation between the body measurements. - As the result of the statistical studies, regional difference between the body sizes has been found. Relative to other regions the kids in the Western Anatolia are mostly petite, Trakya region are mostly big. - Kids in the sample group have been classified according to age, and average, standard variation, variation cofficient, median and percentile of all measurements have been presented. If these tables are examined, it can be deduced that girls between the ages 7-11 gain 3 kg in weight, 5 - 6 cm in body heigth, 2 - 3 cm in chest girth, 1.5 - 2 cm in waist girth, every year. 132 - If the results from the research are compared to the research done by Tönük etc. in 1984, one can conclude that there is an increase in the body height and weight of Turkish girls in the last 10 years. - If a comparison is made between English and Turkish girls on the age group base, it seen that thereis difference in body height and weigth averages. English girls are 6 - 7 cm taller and 3-4 kg heavier. - As for the body heigth, chest girth, waist girth of ages 7-11 girls, 3 different standardization model have been derived. The 5, 25, 50, 75, 95 percentile values of each measurement are calculated according to the base value. - Standardization model established for body height is suggested for use to the manufacturers of school uniforms, dress, jumper, and coat. - Upper wear manufacturers ; i.e skirt and blouse producing companies have been advised to use the standard size table for the chest girth. - The standard size tables for the waist girth have been advised to the manufacturers of trousers, short pants, etc.131 - As for the income level distributions of the family, 55 % of the families have an income falling in the range between minimum wage and that amount which is 6 times the minimum wage. - The number of garments bought per year for the girls in the sample group is distributed as follows : 9 % only one garment, 24 % two, 27% three or four, 40 % more than four in a year. - When the distribution of places the garments have been purchased from is examined it is seen that 73 % is readymade. - When the most common garment type is examined, it is seen that kids are wearing 38% skirt and top, 31 % blue -jeans, 23 % trousers, 8 % dresses. - When the body types are examined, it is seen that 10 % is skinny, 80 % is normal and 10 % is fat - Shapiro - Wilk's test has been done to understand is the data collected belongs to population exhibiting a normal distribution. The result of the test is, each of the 45 body measurements is normally distributed. - When the correlation matrix is examined, correlation cofficients between the body measurements are generally found to be too high. This result shows that there is strong relation between the body measurements. - As the result of the statistical studies, regional difference between the body sizes has been found. Relative to other regions the kids in the Western Anatolia are mostly petite, Trakya region are mostly big. - Kids in the sample group have been classified according to age, and average, standard variation, variation cofficient, median and percentile of all measurements have been presented. If these tables are examined, it can be deduced that girls between the ages 7-11 gain 3 kg in weight, 5 - 6 cm in body heigth, 2 - 3 cm in chest girth, 1.5 - 2 cm in waist girth, every year.132 - If the results from the research are compared to the research done by Tönük etc. in 1984, one can conclude that there is an increase in the body height and weight of Turkish girls in the last 10 years. - If a comparison is made between English and Turkish girls on the age group base, it seen that thereis difference in body height and weigth averages. English girls are 6 - 7 cm taller and 3-4 kg heavier. - As for the body heigth, chest girth, waist girth of ages 7-11 girls, 3 different standardization model have been derived. The 5, 25, 50, 75, 95 percentile values of each measurement are calculated according to the base value. - Standardization model established for body height is suggested for use to the manufacturers of school uniforms, dress, jumper, and coat. - Upper wear manufacturers ; i.e skirt and blouse producing companies have been advised to use the standard size table for the chest girth. - The standard size tables for the waist girth have been advised to the manufacturers of trousers, short pants, etc. 136

99

The purpose of this study was to investigate the effects of maternal employment on the sex- typed characteristics, perception of the family environment and adjustment of adolescents from a sample of intact Turkish families. The sample was composed of 107 adolescent students whose mothers were employed full-time and 107 students whose mothers were full-time homemakers. The measurement instruments were the Sex- Trait Stereotype Measure, the Family Environment Questionnaire and the Minnesota Counseling Inventory. It was hypothesized that adolescents whose mothers were working would have less sex-typed characteristics than adolescents whose mothers were full-time homemakers. Also, no difference was expected in perception of the family environment between adolescents whose mothers were working and those whose mothers were full-time homemakers. It was also hypothesized that there would be no differences in level of adjustment between adolescents whose mothers were working and adolescents whose mothers were full-time homemakers. The findings revealed that maternal employment status by itself was not a significant factor affecting adolescents' sex- typed characteristics, perception of the family environment and adjustment. However, interaction of maternal employment by gender was a significant factor affecting adolescents' adjustment, as were perceived family environment, sex- typed characteristics and gender. 133

199

232 ÖZET Yetiştirme Yurtlarında Kız Çocuklarının Uyum Problemleri Bu araştırmada çeşitli nedenlerle karma ve kız yurtlarına alınmış çocukların kurum yaşamına uyumları, arkadaş ilişkileri, kurumdaki elemanlarla iletişimi, ergenlik çağı ve cinsel eğilimleri, özdeşleşme çabaları ile geleceğe yönelik korku ve kaygılarının bazı değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediği incelenmiştir. Araştırmanın örneklemi, iki karma yurttan 136, iki kız yurdundan 136 olmak üzere toplam 272 çocuktan oluşmaktadır. Araştırmada, kurum yaşamı arkadaş ilişkileri kaygı, korku ve beklentilerini öğrenmek için `Kurum Bilgisi Anketi`, ergenlik dönemine ve cinselliğe ilişkin bilgiler için `Ergenlik Anketi` uygulanmıştır. Araştırmadaiki tür kurum çocuklarındaki ruhsal belirtileri ve ilişkileri ortaya koy mak amacıyla Derogatis'in `Ruhsal Belirti Tarama Ölçeği` (SCL-90-R) uygulanmıştır. İki tür kurum çocuklarının kaygı düzeylerini belirlemek ve karşılaştırmalar yapmak için Spielberger'in Durumluk-Sürekli Kaygı Envanterinin, Sürekli Kaygı Ölçeği (STAI) kul lanılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin istatistiksel çözümlemelerinde yüzdelik değerler, varyans analizi tekniği, t testi ve Khi kare ile Korelasyon teknikleri kullanılmış, veriler tablolaşhrılmış ve bir bölümü de grafikle ifade edilmiştir. Araştırmanın bulguları deneklerin sayısı ve yapısı ile sınırlıdır. Araştırma bulgu larının genellenebilmesi benzer koşullar içinde geçerlidir. Karşılaştırmalar yapmak amacıyla karma ve kız yurtlarından eşit sayıda denek alınmış, hangi alanda ayrıcalıklar gösterdikleri belirlenmeye çalışılmıştır. Kurum yaşamı, arkadaşlık ilişkileri, kurumdaki elemanlarla ilişkileri açısından çok önemli bulgular elde edilmiştir. Beklenti ve kaygıları, kendilerini nasıl gördükleri, kimlerle özdeşleşmek istedikleri, ergenlik dönemi ile cinsel gelişime ilişkin bilgilenme ve geleceğe yönelik korku ve kaygılar açısından elde edilen bulgularda büyük ölçüde benzer lik bulunmuştur. Yetiştirme yurtlarında bulunan kız çocuklarının büyük çoğunluğu, analı-babalı yada birisine sahiptir. Ana-babaların öğrenim düzeyi düşüktür, niteliksiz işlerde çalışmaktadırlar. Bu kurumlara gelmek isteyip istemedikleri kendilerine sorulmamıştır. Kuruma kabul edilmeden önce büyük çoğunluğu fiziksel ve psikolojik muayeneden geçirilmemişlerdir. Kurumdaki boş zamanlarını yeterince yararlı biçimde değerlendirememektedirler. Haksız yere cezalandırılınca haklarını anyacaklarmı belirtmektedirler. Kurumdaki psikolog ve sosyal uzmanlarla iletişim yeterli biçimde kurulamamak tadır. Kurum çocukları problemlerini büyük oranda arkadaşlarıyla çözmeye çalışmakta, küçük bir bölümü psikolog ve uzmandan yararlanmaktadır. Kurumlardaki kız çocukları kurumun kendilerine sağlayacağı yararları bilmektedir. Bu nedenle de yarıdan az bir oranı kaçmaya teşebbüs etmiş, kaçmış, geri dönmüştür. Kurumda özdeşleşebileceği eleman sayısı yeterli değildir.233 Ergenlik dönemi ve cinselliğe ilişkin bilgileri yeterli olmadığı gibi, sorunlarının ce vabını uzmanlar yerine arkadaşlarından almaya çalışmaktadırlar. İki tür kurum çocuklarının erkekler hakkındaki düşünceleri genellikle olumsuzdur. Kurum çocukları ilerde aileleriyle birlikte yaşamak, onlara bakmak istemektedirl er. Kurum çocuklarının, kurum yöneticileri ve öğretmenleriyle iletişimi olumludur. Çevredeki insanların kendilerini sevmediklerini istemediklerini, önemsemediklerini düşünmektedirler. Karma kurumlarda onaltı yaşın altındaki grupta kaygı düzeyi daha yüksektir. Karma ve kız yurtları birlikte ele alındığında oluşturulan gruplarla-kaygı arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Ruhsal belirti açısından, Ruhsal Belirti Ölçeği (SCL-90-R) ve t testine göre kız ve karma yurtlardaki çocuklar arasında anlamlı bir fark bulunmuştur. Obsessif-Compulsive reaksiyon-yaş değişkeni ile düşmanlık duygulan-yaş değişkeni arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Kurumlarda, onaltı yaşın altındaki deneklerde düşmanlık duygularının yoğunlaştığı bulunmuştur. Grafiklerde karma yurtlardaki semptom ortalamalarının kız yurtlarındaki semptom ortalamalarından daha yüksek olduğu yani grubun daha kaygılı, depressif mizaçlı düşmanlık duygularıyla dolu, fobik ve obsessif reaksiyonu olan bireyler olduğu bulun muştur. 234 SUMMARY Adaption Problems of Girls in Institutions In this study children who have been placed in to Institutions for boys and girls or institutions for girls were examined. The aim of this study was to determine whether their adaptations to the life in the institution, their relationships with their friends and the personnel, their sexual education during puberty, their efforts to identify with a role mo del and their fears and anxieties about the future show any differences according to certain variables. A sample 272 children was taken: consisting of 136 chisdren from two different insti tutions for boys and girls and 136 children from two institutions for girls. The number of children was kept the same in order to be able to make sound comparisons. In this study the `Questionaire for Information on an Institution` was used to learn about the life in the institution and the relationships of the children with their friends. The `Puberty Questionaire` was used to obtain information related to the period of puberty and to the sexuality of the children. In this study, Derogatis's Psychopathology Rating Scale (SCL-90-R) was used to indi cate the psychopathology symphtoms and relationships between the two different kinds of Institutions of children anxiety. Trait anqiety of Spielberger's State Trait Anxiety Invertory was used to make known the anxietty level of children and make comparisons in two different Institutions. A large majority of the girls in these Institutions have either one or both parents. The educational level of the parents is low and they work in menial jobs. These girls were not asked whether they had witlingly come to these institutions. Most of them had not been examined physically or psychologically prior to their admittance. Percentage values, variance analysis t-distribution the chi-square test, and correla tion techniques were employed in the statistical analysis of the data obtained in this study. The data is shown in tables and some in graphs. The results of this study are limited by the number and the nature of the subjects. Thus, a generalization of the results is possible under similar conditions. Many important results were obtained regarding life in institutions and relationships with friends the personnel there. A great similarity was observed in the results obtained as to; expectations and anxieties of the children, how they see themselves, with whom they want to identify their knowledge about puberty and sexual development and their fears and anxieties about the future. The children claim they cannot spent their free time constructively enough and that they will defend their rights if punished ungustly. Communication with the psychologist and the social worker in the institution cannot be adequately established. These girls try to, solve their problems with the help of their friends and only a small number make use of the psychologist and the social worker. They are aware of the advantages provided by the institution and for this reason less than half of them attempt to run away and come back after they do. The number of role models they can identify with is not enough. Their knowledge about puberty and sexuality is inadequate furthermore, they try to get the an-235 swers to their questions from their friends instead of from the experts. The ideas of girls in both types of institutions concerning the opposite sex are negative. The children want to live with their families in the future and to take care of them. The communication of the children with the directors and the teachers in the institution is positive. They think the people around them do not hove, want or consider them important the anxiety level in the 16 year - old age group in the institutions for boys and girls is higher. When both types of institutions were considered, no statistically significant correla tion was observed between the groups formed age. From the point of view of SCL-90-R, ac cording to Symptom Check List and the t-distribution, a significant difference was found between institutions for boys and girls and institutions for girls. A significant correlation was observed between the variables. Obsesive-Compulsive Reaction and Age and the vari ables feelings of Hostility and Age It was observed that feelings of hostility were greater in children under the age of sixteen. It was determined that the symptom averages in institutions for boys and girls were higher than those in institutions for girls, i.e., those in institutions for boys and girls are more anxious, more depressive, have hostile feelings, phobias obsessive-compulsive reac tions. 278

Araştırma; giriş, yöntem ve materyal, sonuç ve öneriler bölümlerinden ayrı olarak bölümlerden oluşmuştur. Ana Bölümlerin ikisi teorik bilgiler, diğeri ise elde edilen verilerin değerlendirilmesi ile ilgilidir. Birinci Bölümde, İstatistik ve Standart kavramları. İkinci Bolümde ise Hazır Giyim ve İnsan Anatomisi konuları teorik olarak incelenmiştir. Son Bolünde ; 17-23 yaş grubu genç kızların vücut ölçüleri istatistiki olarak incelenip yaş gruplarına göre ölçü dizileri meydana getirilmiştir. Ayrıca elde edilen veriler Gazi Üniversitesi K.E.F.'de kullanılmakta, olan Alman Biçki Sistemindeki Yardımcı Ölçüleri Hesaplama' Formüllerine de uygulanıp iki yığına ilişkin varyanslar test edilmiştir. Çalışma teorik ve veri olarak elde edilen bilgilerin değerlendirildiği Sonuç ve Öneriler kısmıyla sonuçlanmaktadır. Bir çok ülkede konfeksiyon endüstrisi önemli bir endüstri sektörü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun T nedeni bu endüstrinin emek-yoğun olması ve bu nedenle çok sayıda işçi çalıştırması ise de, bir diğer nedeni konfeksiyon ürünlerinin az yada orta derecede dayanıklı tüketim malları oluşlarıdır.Ülkemizde de konfeksiyon, işletmelerinin durumu dünyadaki genel durumun ana çizgilerini taşımaktadır. Bir çok işletme atölye organizasyonu içinde çalışan küçük işlet melerdir. Bu işletmelerin karşılaştığı en önemli sorunlar dan biri henüz kalıp sisteminin ülkemizde gelişmemiş olmasıdır. Bir giysi kalıbının hazırlanmasında `bir çok etken rol oynar. Bunların başında beden ölçüleri gelmektedir. İnsan vücudu kişiye ve topluma göre değişen boyut ve özelliklerdedir. Her ne kadar boyutlar farklı ise de çeşitli vücut ölçüleri arasında sabit sayılabilen bası oranlar söz- konusudur. Bunlar kalıp hazırlamada yararlı olmakla, birlikte değişik bedenlere ait standart ölçülerin değişik toplumlarda saptanmış olması kalıp geliştirmenin bir ön koşuludur. 148

This paper focuses on the awareness of HIV/AIDS among secondary school girls. Findings show that all the respondents have heard about HIV/AIDS. However, their knowledge and understanding on how it is transmitted is vague as less than one fifth know that HIV/AIDS can be transmitted through breast feeding and only 54 percent know than it can be transmitted through blood, drug injection and bodily fluid. Furthermore, 80 percent of respondents believe to be engaged in a relationship in the near future. This may possibly place them in the high risk group who are vulnerable to the HIV/AIDS infection.

Figure essentiellement littéraire ou cinématographique dans la seconde moitié du xxe siècle, les « Lolitas » deviennent un véritable phénomène de mode pour les jeunes filles en France à partir des années 1990, avant d’être doublées, la décennie suivante, par la figure de la « sex bomb », qui métamorphose un corps d’enfant ou d’adolescente en corps sexué érotisé. Cette incursion sur le terrain de la mode vestimentaire interpelle. Les modèles de féminité incarnés par ces figures jouent à la fois sur le registre de l’enfance, la virginité des petites filles et les codes de l’érotisme d’une féminité affirmée. Cet article se propose de questionner ces modèles identitaires à la lumière d’une double analyse. Un premier regard historique rappelle l’émergence de ces figures érotisées et le passage du personnage littéraire au monde de la mode. L’analyse, complémentaire, de magazines destinés spécifiquement aux jeunes filles et jeunes femmes conforte, dans un premier temps, le rôle de ces médias dans la diffusion de ces modèles de féminité, mais ils semblent également fournir les clés d’une possible émancipation par rapport à ces modèles. Enfin, si la question de l’érotisation du corps des jeunes filles est centrale, la notion d’hypersexualisation interroge celle du contrôle social de l’apparence, ce qui sera l’objet de la dernière partie., “Lolitas,” essentially literary or cinematographic figures in the second half of the twentieth century, became a veritable fashion phenomenon for young girls in France in the 1990s, before the massive addition in the following decade of the figure of the “Sex Bomb,” which metamorphizes the body of a child or teenager into an eroticized sexual body. This calls for consideration of the issue of clothing. The models of femininity reflected by these figures simultaneously affect the nature of childhood, the virginity of little girls, and the codes of eroticism of an overt femininity. This article proposes to question these identity models in the light of a twofold analysis. An initial historical overview will highlight the emergence of these eroticized figures and the transfer of the literary character to the world of fashion. Then, a complementary analysis of magazines specifically for little girls and young women first reinforces the role of these media in the spreading of such models of femininity, while also appearing to provide the key to a possible emancipation from these models. Finally, while the question of the eroticization of the bodies of young girls is central, the notion of hypersexualization raises the issue of the social control of appearance, which will be the subject of the last section., Figura esencialmente literaria o cinematográfica de la segunda mitad del siglo XX, las “Lolitas” llegaron a ser un verdadero fenómeno de moda para las jóvenes en Francia, a partir de los años 1990, antes de ser remplazadas, en el siguiente decenio, por la figura de la “Sex bomb”, que metamorfosea un cuerpo de niña o de adolescente en un cuerpo sexuado erotizado. Esta incursión en el terreno de la moda vestimentaria nos interpela. Los modelos de feminidad encarnados en estas figuras juegan a la vez a nivel de la evocación de la infancia, la virginidad de las niñas y los códigos del erotismo de una feminidad afirmada. Este artículo propone cuestionar estos modelos identitarios a la luz de un doble análisis. Un primer análisis histórico recuerda el surgimiento de estas figuras erotizadas y el paso del personaje literario al mundo de la moda. Un análisis complementario de las revistas dirigidas específicamente a las jóvenes y a las mujeres jóvenes fortalece, en un primer momento, el papel de estos medios en la difusión de estos modelos de feminidad pero, igualmente, parecen suministrar las claves de una posible emancipación con relación a esos mismos modelos. Por último, si la cuestión de la erotización del cuerpo de las jóvenes resulta central, la noción de hipersexualización nos interroga acerca el control social de la apariencia, lo que será objeto de la última parte.

Cet article vise à comprendre la situation hors école des jeunes filles commerçantes au marché Belleville de la commune de Treichville à Abidjan, malgré l’adoption en 2015 d’une loi en Côte d’Ivoire qui prescrit la scolarisation obligatoire. L’étude qualitative a ciblé tant des jeunes filles que des parents d’élèves, des membres de la Direction des actions sociales de la mairie que les représentants de l’administration scolaire, dont ceux de la direction régionale de l’éducation nationale et le corps de conseillers d’orientation scolaire. Il ressort de l’analyse de contenu des données recueillies que la présence hors école des jeunes filles en âge scolaire est liée à des perceptions contradictoires de la Politique de Scolarisation Obligatoire, à la primauté des cultures spécifiques sur le droit général et à la défiance des lois face au laxisme de l’État., This article aims to understand the out-of-school situation of young commercial girls at the Belleville market of the commune of Treichville in Abidjan, despite the adoption in 2015 of a law in Côte d’Ivoire that prescribes compulsory schooling. The qualitative study targeted both young girls and parents of pupils, members of the Direction of social actions of the town hall and representatives of the school administration, including the regional directorate of national education and the school guidance board. Analysis of the content of the data collected shows that the out-of-school presence of girls of school age is linked to conflicting perceptions of the Compulsory Education Policy, the primacy of specific cultures over general law and the defiance of laws in the face of state laxity., Este artículo pretende comprender la situación fuera de la escuela de las jóvenes comerciantes en el mercado Belleville de la comuna de Treichville en Abiyán, a pesar de la adopción en 2015 de una ley en Costa de Marfil que prescribe la escolarización obligatoria. El estudio cualitativo se dirigió tanto a las jóvenes como a los padres de los alumnos, los miembros de la Dirección de acciones sociales del Ayuntamiento y los representantes de la administración escolar, incluida la Dirección regional de Educación Nacional y el cuerpo de consejeros de orientación escolar. Del análisis del contenido de los datos recogidos se desprende que la presencia fuera de la escuela de las jóvenes en edad escolar está vinculada a percepciones contradictorias de la Política de Escolarización Obligatoria, la primacía de las culturas específicas sobre el derecho general y la desconfianza de las leyes frente al laxismo del Estado.

In this article, I draw on French philosophers Gilles Deleuze and Félix Guattari’s (1987) notion of becoming to consider the ways in which these encounters with people, materials, and technologies are productive, creating space for Beliebers to come into relationship with one another and with popular culture in ways that are new and that I never could have anticipated during my more carefully organized and school-curriculum-driven interactions with girls during my six years as an elementary school teacher. Through my current research into young girls’ after-school fanaticism, I have been able to come to know girls differently than I knew them in schools. I will argue that these after-school girls are engaged in passionate interactions that enable them to experiment with what it might mean to interrelate with other bodies, materials, and ideas to create new and exciting possibilities for themselves.