Since the beginning of this century, the Internet of Things (IoT) has been paving the way for a variety of smart home applications based mostly on human-to-things interactions and increasingly on things-to-things interactions. Despite the benefits and initiatives brought by such applications, consumers still show hesitation in adopting IoT-enabled home appliances, mainly due to privacy concerns, lack of support for people-centric approach, IoT ecosystems undervaluing the information by restricting its freedom of circulation, cyber security considerations and the technical immaturity of IoT and its coexisting technologies. As people's attitude toward the Internet has taken on a new dimension with the penetration of social media applications, it is also crucial to give a social structure to IoT in order to bring out the true value of IoT for appliance owners. Therefore, equipping Smart Homes with cognitive tasks, that can benefit from things-to-things social collaboration, will enable further business cases which have the potential to bring a breakthrough in customer perception in IoT-enabled consumer electronics. IoT designs has been facing several challenges, such as resource constraints of the edge nodes, scalability, quality of service, mobility, heterogeneity, interoperability, cyber security, privacy, and innovativeness. Moreover, Smart Homes with social and cognitive capabilities will face even more complexity due to extra requirements, such as ease of use, customer satisfaction management, incentive mechanisms, extensive interoperability, and ownership management. Today's IoT applications on consumer electronics seem to bring more value to their manufacturers than they do to their customers, making them more corporate-centric than human-centric. To break the ice between consumers and IoT, business models arising from the integration of social and cognitive capabilities shall be in consumers' favor. To address the aforementioned issues in IoT applications on co, Nesnelerin İnterneti (IoT) ekosisteminin belki de insan hayatının en içindeki uygulama alanı olan Akıllı Ev ve akıllı ev tipi cihazları, tüketiciler nezdinde, tüketicilerin bütün iyimser beklentilerine rağmen hayatlarına uyarlamakta tereddüt ettikleri teknolojiler olarak bulundukları emekleme dönemi içinde bocalamasını sürdürmektedir. Bu bocalamanın nedenlerini anlamak üzere derlenen araştırmalar, özel hayatın gizliliğine dair duyulan kaygıları, insan-merkezli yaklaşımın yoksunluğunu, Bilgi'nin özgürlüğünün kısıtlanması ile gerçek değerinin altında kullanılmasını, siber güvenlik ile ilgili endişeleri ve de IoT ve beraber çalıştığı teknolojilerin henüz gerçek potansiyeline ulaşamamış olmasını, tüketicilerin evlerinde IoT çözümlerini kullanmakta yaşadıkları tereddütlerin altında yatan temel sebepler olarak ortaya koymaktadır. Bunların yanında, IoT'nin hali hazırda başa çıkmaya çalıştığı kaynak fakirliği, ölçeklenebilirlik, servis kalitesi, mobilite, heterojenlik, beraber-çalışabilirlik, siber güvenlik, gizlilik ve yenilikçilik gibi zorluklar da hem bu tereddütleri körüklemekte hem de bu tereddütlerin giderilmesini daha mücadeleci bir noktaya taşımaktadır. Akıllı Ev teknolojilerini tüketiciler için çekici hâle getirmek, bahsi geçen zorlukların belirli bir seviyede de olsa hafifletilmesi ve bahsi geçen tereddütlerin giderilmesi yanında, Akıllı Cihazların, insanların İnternet'e olan yaklaşımında ve ilişkilerinde çığır açan Sosyal Medya uygulamalarındaki ilişkilerine benzer sosyal ilişkiler kurarak ve de öğrenme, kavrama, gerektiğinde karar verme gibi bilişsel yeteneklerle donatılarak, insanların ev ortamındaki konforlarını ve yaşam kalitelerini yükseltmek üzere hayatlarına ve karar süreçlerine sezgisel ve pürüzsüz bir biçimde dahil olup, gerçek anlamda katma değer katabilen uygulamaları desteklemeleri ile mümkün görünmektedir. İşte bu tez çalışması, son dönemde stratejik önem arz eden Dijital İkiz (DT), Dağıtık Hesap Defteri Teknolojileri (DLT) ve Sis Bilişim paradigmala