Search

The growing number of global crises has increased the complexity of decisionmaking, as decisions are made under uncertainty in crises, especially whencrises involve different cultures where people’s values, beliefs, and traditionsare threatened. In crisis situations, people move from one place to another,mixing cultures in the environment where they arrive. Besides, those affectedby crises usually receive help from non-profit organizations, as well as frominternational organizations. In this regard, the research aims to explore howlocal culture affects decision-making of leaders and decision makers inmanaging crises. The research relates to how leaders and decision makersregulate their decisions during crises with respect to local cultural values andcontext. To understand this phenomenon, the authors chose a qualitativemethod and conducted a series of in-depth interviews with leaders and decisionmakers of non-profit organizations to gather empirical data on how decisionsare made in these organizations during crises in different cultural settings. Theresults of the research show that local culture has an undeniable impact on thedecision-making process in crisis situations. The research found that decisionmakers must consider the local culture in every step of crisis response andensure that their decisions are applicable within it. Participants argued that itis necessary for them to incorporate local cultural codes into their decisions inorder to achieve their objectives

Tez çalışmasının amacı, otel işletmelerinde kârlılığın maksimize edilmesi için farklı operasyonlar yürüten Gelir Yönetimi ile Stratejik Yönetim Muhasebesi uygulamalarının entegre edildiği bir model önerisinin geliştirilmesidir. Önerilen bu model bir otel işletmesinde uygulanarak, sonuçları değerlendirilmekte ve etkileri ortaya konulmaktadır.Çalışma dört bölümden oluşacak şekilde tasarlanmıştır. Birinci bölümde gelir odaklı bir yaklaşımla kârlılıkta olumlu sonuçların elde edilmesini hedefleyen Gelir Yönetimi ile ilgili literatür incelenmiştir. İkinci bölümde maliyet etkinliği sağlanarak, kârlılıkta iyileştirmeler sağlamayı amaçlayan Stratejik Yönetim Muhasebesi yöntemlerinden Faaliyet Tabanlı Maliyetleme, Sürece Dayalı Faaliyet Tabanlı Maliyetleme ile Müşteri Kârlılık Analizi'ne ait literatür incelenmiştir. Üçüncü bölümde otel işletmelerinde kârlılık maksimizasyonu sağlanması adına, Gelir Yönetimi ile Stratejik Yönetim Muhasebesi uygulamalarının entegrasyonuna yönelik bir model önerisi geliştirilmiştir. Dördüncü bölümde ise önerilen modelin bir otel işletmesinde uygulaması gerçekleştirilmiş ve sonuçları aktarılmıştır.Çalışmada hem nicel hem de nitel araştırma yöntemlerinden faydalanılmıştır. Örnek olay analizi nitel yöntem olarak benimsenmiş olup; nicel analizler için regresyon analizi yöntemlerine başvurulmuştur. Araştırma sonucunda gerçekleşen durum ile önerilen modelin karşılaştırmalı analizleri sağlanmıştır. Otel işletmesi kârlılık parametresinde sağlanan olumlu yöndeki gelişim, önerilen modelin aşamaları dikkate alınarak aktarılmıştır. The aim of the dissertation is to develop a model proposal that integrates Revenue Management and Strategic Management Accounting applications that carry out different operations to maximize profitability in hotel businesses. The proposed model is implemented in a hotel business to evaluate the results and to reveal its effects.The study is designed in four parts. In the first part, the literature on Revenue Management, which aims to achieve positive results in profitability with an income-oriented approach, is examined. In the second part, the literature on Activity Based Costing, Time-Driven Activity Based Costing and Customer Profitability Analysis, which are Strategic Management Accounting methods aiming to provide cost effectiveness and to improve profitability, is examined. In the third section, a model proposal has been developed for the integration of Revenue Management and Strategic Management Accounting applications in order to maximize profitability in hotel businesses. In the fourth section, the proposed model is implemented in a hotel business and the results are presented.Both quantitative and qualitative research methods are being used in this study. The case study is adopted as a qualitative method; while regression analysis methods are used for quantitative analysis. As a result of the research, comparative analysis of the actual situation and the proposed model is provided. The positive development achieved in the hotel business profitability parameter is explained based on the stages of the proposed model. 251

Bu araştırmanın amacı çalışanlarda tükenmişlik duygusu ve iş stresinin işten ayrılma niyeti üzerine etkilerini belirlemektir. Araştırma Konya ilinde faaliyet gösteren bankalarda çalışanlar üzerinde yapılmıştır. Araştırma kapsamında Konya ilinde faaliyet gösteren bankalarda çalışan 379 personele anket uygulanarak istatistiksel analizler yapılmıştır. Bu çalışmada ayrıca, çalışanların iş stresi, tükenmişlik ve işten ayrılma niyeti düzeylerinin bazı demografik özelliklere göre farklılaşıp farklılaşmadığının belirlenmesi de amaçlanmıştır. Verilerin analizinde, faktör analizi, korelasyon, regresyon, t-testi ve Anova analizleri kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre iş stresi, tükenmişlik ve işten ayrılma niyeti arasında anlamlı ilişkiler olduğu saptanmıştır. Çalışanların iş stresi düzeyi yaş, cinsiyet, öğrenim durumu, gelir, pozisyon ve banka türüne göre farklılık göstermektedir. Personelin tükenmişlik düzeyi bütün demografik değişkenlere göre farklılaşmaktadır. Ayrıca çalışanların işten ayrılma niyetleri yaş, öğrenim durumu, görev süresi ve pozisyona göre farklılaşmaktadır., The aim of this research is to determine the effects of burnout and job stress on the turnover intention. The research was conducted on the employees of the banks in Konya. Within the scope of research, a survey is answered by 379 personnel working in the banks in Konya, and the results are presented as statistical analyses. This study also aims to demonstrate whether or not there are any significant differences in employees' job stress, burnout and turnover intention levels based on their demographic characteristics. Factor analyze, correlation, regression, t-test and ANOVA analyses are used to analyze data. The results of the research indicate that there are statistically significant relationships among job stress, burnout, and turnover intention. Employees' job stress levels vary according to age, gender, education level, income level, position and type of bank. The level of burnout of the personnel varies according to all demographic variables. In addition turnover intention levels of employees vary according to age, education level, tenure of Office and position at the bank.

1960'ların sonu ve 1970'lerin başında özellikle Batı Avrupa'da, genelde de tüm dünya üzerinde yeni bir iş bölünmesi ortaya çıkmıştır. Sanayinin belirgin bir şekilde gözden düşmesi, ekonominin itici gücü olarak bilgi yoğun faaliyetlerin ön plana çıkması bu değişimin en büyük nedenleri arasında gösterilmektedir. Gelişmiş ülkelerde, özellikle ABD ve İngiltere'de, bu dönüşümün izlerini açık bir şekilde görmek mümkündür. Bu ülkelerde sanayi istihdamında hızla bir düşüş yaşanırken, hizmet sektörüne doğru belirgin bir yönelim göze çarpmaktadır. Gelişmiş ülkelerde hizmet sektörü toplam istidamın %80'ini oluştururken, Türkiye'de bu oran %55 civarındadır. Bununla birlikte hizmet sektörünün bir ülkenin, bölgenin ya da kentin ekonomik sürükleyicisi konumunda olması için bazı şartları taşıması gerekir. Hizmet sektörü, kendi içinde sınıflara ayrılmaktadır. En basit düzeyde hizmet sektörü bilgi yoğun hizmetler ve az bilgi yoğun hizmetler olarak 2 sınıfa ayrılır. Bilgi Yoğun Hizmet Faaliyetleri içinde, Bilgi Yoğun İş Hizmetleri (BYİH) diğer hizmetlerden, bilgiyi yüksek üretkenliğe ve katma değere dönüştürmesi; bölgeye yüksek gelir ve yüksek mali kapasite sağlaması bakımında önemlidir. Bu bağlamda bu tezin amacı, Türkiye'de Düzey-2 bölgeleri ölçeğinde, 2009-2015 yılları arasında BYİH'nin mekânsal dağılımını işyeri sayısı, istihdam ve ciro göstergelerini kullanarak ortaya koymak, değişimini gözlemlemek, özelde ise Ankara ölçeğinde BYİH faaliyetlerinin yoğunlaşma ve kümelenme örüntüsünü analiz etmektir. Çalışmanın bir diğer önemli amacı, Ankara ili Çankaya ilçesindeki BYİH firmaların lokasyon seçimleri, inovasyon kapasiteli, bilgi üretme ve transferi ile ağ ilişkilerini incelemektir. Böylece metropol alanda güncel gelişmelerle ortaya çıkan örüntünün yeniden tanımlanması hedeflenmektedir. Yapılan analizler sonunda Türkiye'de TR51 Ankara bölgesi BYİH faaliyetlerinde İstanbul'dan sonra en önemli bölge konumundadır. Buna ek olarak Ankara bölgesi içinde merkez ilçe olan Çankaya ilçesi BYİH faaliyetlerinin %70'ini içinde barındırmaktadır. Firma ölçeğinde yapılan diğer bir analizde Mesleki BYİH firmaları lokasyon olarak MİA'yı tercih ederken, Teknolojik BYİH firmaları MİA'dışında Teknoloji geliştirme Bölgeleri ve OSB'leri tercih etmektedir. BYİH faaliyetleri için diğer önemli bir husus da inovasyon gerçekleştirme kapasiteleridir. M-BYİH firmaları kültürü, yapısı ve Sentetik ve Sembolik bilgi tabanı kullanarak ürettiği hizmet dolayısı ile daha az inovatifken, T-BYİH firmaları daha inovatif olmasıdır. Anahtar Kelimeler: Bilgi Yoğun İş Hizmetleri, Mesleki-BYİH, Teknolojik-BYİH, İnovasyon, Yer Seçim Tercihleri, Kent Ekonomisi, Ankara At the end of the 1960s and the beginning of the 1970s a new division of labor emerged throughout the world particularly in Western Europe. The decline of industry as a prominent economic sector and the emergence of information-intensive activities as a driving force of the economy are among the main reasons for this change. This transformation can be easily traced in developed countries, especially in USA and UK. While there is a rapid decline in industrial employment in these countries, there is a clear trend towards the service sector. In developed countries, the service sector constitutes 80% of total employment, while in Turkey this ratio is around 55%. İn addition to this, for the service sector to act as an economic force in cities, regions as well as countries, it is necessary to bear certain conditions. The service sector can be divided into classes within itself. İn simple classification, the service sector is divided as information intensive services and less information intensive services.Within Knowledge Intensive Service Services, the transformation of Knowledge Intensive Business Services (KIBS) from other services to information-driven productivity and value-added services is very important in order to maintain high income and high financial capacity in the region.In this context, the purpose of this thesis is to demonstrate the spatial distribution of KIBS between 2009-2015 using the employment indicator of level-2 regions in Turkey, to observe the change, and in particular to analyze the distance and concentration of NUTS activities in Ankara scale using the ArcGIS program.By using survey method, the location selection, network relation of innovation-capacity, information production and transfer of KIBS firms in Çankaya district of Ankara province will be analyzed. By doing so it is aimed to redefine the spatial pattern emerging in the metropolitan area.According to the analyzes, TR51 Ankara is the most important region after Istanbul in the activities of the KIBS. In addition, the Çankaya district, which is the central district within the Ankara region, contains about 70% of the KIBS activities. In another analysis made according to the firm size, the professional KIBS firms prefer the MIA as the location, while the technical KIBS firms prefer to outside the MIA such as the Technology Development Zones and the OIZs.Another important issue for KIBS activities is the innovation capacities. P-KIBS firms are less innovative because of their culture, structure and service they produce using Synthetic and Symbolic knowledge base, T-KIBS firms are more innovative.Keywords: Knowledge Intensive Business Services, Professional-KIBS, Technical-KIBS, Innovation, Location Preferences, Urban Economy, Ankara. 390

Günümüz rekabet piyasası içinde ticari kurumların amaçlarına ulaşabilmesi için kaliteli ürünlerden çok daha fazlasına ihtiyaç duymaktadırlar. Artık tüketiciler satın alma davranışı göstermeden önce ürünler kadar ürünü piyasaya sunan kurumu da göz önünde bulundurarak değerlendirme yapmaktadır. Bu değerlendirmeler sonucunda ortaya çıkan ise kurumsal itibardır. Kurumsal itibar, tüketici nezdinde bir kurumun nasıl algılandığının cevabıdır ve sadece tüketiciler tarafından belirlenebilir.Değer kavramı ise modern pazarlamanın gelişimiyle birlikte üzerinde sıklıkla durulan bir kavram haline gelmiştir. Değer kavramı satıcı açısından kurumsal amaçlarla ilgiliyken, tüketici açısından kurumların tüketicilerine üstün değerler sunarak onların tatmin edilmesi ve bunun sonucunda kurum ile tüketici arasındaki bağdan kaynaklanan sadakatten meydana gelmektedir.Bu çalışmada, Türkiye'de rekabetin çok yoğun bir şekilde hissedildiği GSM sektöründe varlık gösteren Turkcell'in, kurumsal itibarının ve tüketiciye sunmuş olduğu değerlerin Turkcell kullanıcıları tarafından nasıl algılandığından hareketle Kurumsal İtibar ve Değer İlişkisi? saptanmaya çalışılmıştır. In today?s, companies which has been in competitive market need things much more than quality of products to reach their aims. Nowadays consumers evaluate the corporation that put the products on the market as much as products before buying behavior. Corporate reputation is emerged by these evaluations. Corporate reputation is an answer of how consumers perceive corporation and it can be only determined by consumers.The concept of value with development of modern marketing has been focused on concept frequently. Value in terms of the seller is about corporate objectives on the other hand value in terms of the consumer is satisfying customer which corporation deliver superior value and as a result of this, it occurs from loyalty which originates from cue between corporation and consumer.In this thesis, it is determine that Turkcell which is a GSM operator in Turkey where there are tightly packed competitions among GSM operators ?The Relationship Between Corporate Reputation and Value? with reference to how Turkcell users perceive that its corporate reputation and values presenting to the costumers. 118

Küreselleşmenin getirdiği yoğun rekabet ortamında, uzun vadede işletmeleri hayatta tutacak olan olgu kalitedir. Üretilen hizmetin ve/veya malın kalite düzeyi, işletmenin ve ürünün süreklilik kazanması açısından önem taşımaktadır. Arzulanan kalite seviyesinin sağlanabilmesi açısından işletmeler önemli ölçülerde maliyetlere katlanmaktadırlar.Çoğu işletme açısından yönetimsel endişelerin bulunduğu konular arasında maliyet etkinliğinin sağlanılması, rekabet avantajının elde edilmesi ve karlılık düzeylerinde arzulanan seviyelere ulaşılabilmesi yer almaktadır. İşletmeler politikalarını ve stratejilerini bu konular çerçevesinde belirlemekte ve amaçlarına ulaşmalarını sağlayacak faaliyetler gerçekleştirmektedirler. Geleneksel konaklama işletmeleri olarak tanımlanan otel işletmelerinde de bu konular önem taşımaktadırlar.Günümüz rekabet ortamındaki otelcilik sektörünün önemli bir bölümü olan yiyecek ve içecek operasyonunun işlevlerinden birisi de maliyet sistemidir. Bu alanda üç tip kalite maliyeti bulunmaktadır: (1) önleme, (2) değerleme ve (3) başarısızlık maliyetleri. Genel karlılık açısından bu alanın katkısı göz önüne alındığında; bu maliyetler ile maliyet etkinliği, rekabet avantajı ve karlılık düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi otelcilik sektörü açısından gereklilik arz etmektedir.Bu çalışmada yukarıda bahsedilmekte olan ilişkilerin ampirik anket çalışması ile yarı yapılandırılmış mülakat ile Alanya ve çevresindeki turizm işletme belgeli beş yıldızlı otel işletmelerinde analiz edilmesi amaçlanmaktadır.Anahtar Kelimeler: Yiyecek ve ?çecek, Kalite Maliyeti, Maliyet Etkinliği, Rekabet Avantajı, Karlılık Düzeyi Quality is a crucial concept which will keep the businesses alive where globalization has created intense competitive environment. Quality level of services and/or goods is important to gain sustainability of corporations and products. Businesses incur substantial amounts of cost to sustain a desired level of quality.Managerial concerns for most businesses include, but not limited to, achieving cost-effectiveness, gaining a competitive advantage, and obtaining desired profitability levels. Businesses determine their policies and strategies within these frameworks and perform activities to achieve their objectives. Such matters are especially important for hotel businesses which are defined as traditional accommodation businesses.The cost system of food and beverage operations is one of the most important elements of hospitality industry in today?s competitive environment. There are three types of quality costs in this area: (1) prevention, (2) appraisal and (3) failure costs. Given the contribution of this area to overall profitability, examining the relationship between these costs and cost-effectiveness, competitive advantage and profit levels is of high importance to hospitality industry.This study aims to analyze the aforementioned relationship in tourism establishment certificated five-star-hotels in Alanya and surroundings through a survey method empirical study and semi-structured interviews.Key words: Food and Beverage, Quality Costs, Cost Effectiveness, Competitive Advantage, Profitability Level 184

Mobbing; etik olmayan düşmanca davranışlarla oluşan bir ya da daha fazla çalışan tarafından bir diğer çalışanı hedef alarak sürekli, sistemli olarak uygulanan, mağduru iş hayatından dışlamayı ve işten soğutmayı amaçlayan davranışlardır. Küresel rekabet ortamında işletmeler rakipleri ile mücadele ederken, diğer taraftan işletme içinde çalışanlar arasındaki mobbing davranışlarıyla mücadele etmektedirler. Mobbing davranışları mağdurlara psikolojik açıdan zarar verirken, bir yandan da işletmelerin verimliliğini azaltarak işletmeler zarar vermektedirler. Mobbing davranışları sonucunda mağdurlar işten soğuyarak işten ayrılma durumuna gelmektedirler. Bu durumda işletmelerde personel devir hızı ve maliyetler artmakta, işletme verimliliği, çalışan bütünlüğü ve örgütsel motivasyon azalmaktadır. Bireylere ve örgütlere böyle büyük zararlar veren mobbing, hizmet işletmelerinde oldukça sık görülen davranışlardır. Bunun en büyük sebebi, hizmet işletmelerinde oluşturulan ürünün soyut olma özelliğidir. Çalışan personel ortaya çıkarılan soyut hizmet nedeniyle daha fazla rekabet içerisinde bulunmakta, bunun sonucunda hizmet işletmelerinde mobbing davranışlarının boyutları artmaktadır. Bu çalışmada, hizmet işletmelerinde mobbing davranışlarının etkilerinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Bu amaçlar doğrultusunda çalışma hazırlanmıştır. Araştırmada konuyla ilgili yerli ve yabancı literatür taraması yapılarak bu alanda ortaya konmuş kitap, makale, araştırma projeleri, tezler ve internet dokümanları değerlendirilmiştir. Daha sonra bir hizmet işletmesi olarak, Konya ilinde faaliyet gösteren bir üniversite hastanesinde anket uygulaması yapılmış, elde edilen veriler SPSS 15.0 paket programı yardımıyla değerlendirilip yorumlanmış ve araştırmanın hipotezleri test edilmiştir. Çalışma sonucunda diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de mobbing davranışlarının olduğu ortaya çıkmıştır. Bu davranışların boyutu diğer ülkelerden daha yüksek oranda tespit edilmiş ve bu konuda bazı önerilerde bulunulmuştur., Mobbing are the behaviours that are not ethical, arising from hostile acts and carried out by one or more employee constantly and systematically by having another employee as a target, in an effort to exclude the victim from business life and put him/her off work. In a global competitive environment, while businesses struggle with their rivals, they struggle with the mobbing behaviours among their employees as well. Mobbing behaviours both hurt their victims psychologically and harm businesses by reducing their productivity. As a result of mobbing behaviours, victims lose their enthusiasm for work and come to a position of resigning. In this case, employee turnover rates and costs increase in businesses while business productivity, employee integrity and organizational motivation decrease. Mobbing behaviours, which give such big harms to individuals and organizations, are frequently seen in service businesses. The biggest reason for this is that the products developed in service businesses are nonconcrete. The employees are more competitive because of the nonconcrete service brought out and as a result of this, the extent of mobbing behaviours increase in service businesses. In this study, the aim is to reveal the effects of mobbing behaviours in service businesses. By conducting a national and international literature review about the subject; books, articles, research projects, theses and internet documents have been considered in this research. A survey has been conducted afterwards in a university hospital in Konya as a service business and the survey data have been analysed and discussed by means of SPSS 15.0 packaged software and the research hypotheses have been tested. The findings of the study revealed that mobbing behaviours occur in our country as in other countries. The extent of these behaviours has been evaluated to be higher than other countries and some suggestions have been offered on this subject.

237

Tez (doktora) - Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 99662, Bu çalışmanın birinci amacı, üretim yönetimindeki etkinliğin incelenip Ölçülmesinde kullanılan yöntemleri, sistem kuramına göre tanıtmak, bunlar arasındaki ayrılıkları belirtmek, bunları sistem kuramı açısından yorumlamak ve bütün bunların ötesinde, genel bir yönetsel etkinlik modeli vermektir. Sistem kuramı açısından etkinliğe, yöneticinin belli bir konuda doğru kararlar vererek oluşturduğu sonuç olarak bakılır.Türkiye1 de yapılan çalışmalarda, doğru kararların nasıl alınması gerektiği uzun uzun anlatılır. Bu anlatımlarda, karar alma aşamalarına değinilir ve bunların nasıl izlendiği belirlenir. Bu tür çalışmalarda göze çarpan en önemli eksiklik, alternatiflerin nasıl geliştirildiğine ve geliştirilen alternatiflerin rakamsal sonuçlarının nasıl bulunduğuna yüzeysel olarak değinilmiş olmasıdır. Başka bir deyişle, alternatifler geliştirilmiş varsayılarak bir alternatif ele alınır ve bu alternatif belirli bir yöntemle değerlendirilir. Çalışmanın ikinci amacı, bu önemli eksikliği gidermeye çalışmaktır.

Tez (doktora) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 36847, Bu araştırmada; geleneksel performans yönetim sistemlerinin belirli alanlardaki eksikliklerini gidermekte olan faaliyet tabanlı performans yönetimi kavramı anlatılmıştır. Araştırmanın amacı, uzman hekimlerin konuyla ilgili algılarını ortaya koyarak yazına, sağlık sektörüne ve iş dünyasına katkılar sağlamaktır. Araştırma, Ankara ilinde bulunan 7 ayrı eğitim ve araştırma hastanesinde görev yapan uzman hekimlerden oluşan örnekleme “Sağlık Sektöründe Faaliyet Tabanlı Performans Yönetimi ile İlgili Algıların Araştırılmasına Dönük Anket Çalışması” başlıklı anket formuyla gerçekleştirilmiştir. Yapılan araştırma sonucunda, kurumsal stratejik hedeflerle sağlık hizmetlerini ilişkilendirerek performans yönetim sistemlerinin etkinlik ve verimliliğini artıran faaliyet tabanlı performans yönetimine dönük uzman hekim algılarının olumlu yönde olduğunu göstermiştir. Sonuç olarak; farklı birimlere özgü stratejileri bütünleştirmesi, örgütsel öğrenme faaliyetlerini desteklemesi, örgüt içerisinde her paydaşın kurumsal stratejiyi işinin bir parçası haline getirmesi ve performans yönetim sürecine farklı paydaşların katılımını sağlaması bakımından uzman hekim algıları faaliyet tabanlı performans yönetim sistemlerine dönük olarak olumluı yöndedir.

Tez (doktora) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 183061, Hizmet tasarımı son yıllarda giderek ilgi görmektedir. Hizmet tasarımında çalışanlar ve müşterilerin katılımı, teknik ve işlevsel açıdan daha başarılı hizmet sunumu açısından önemlidir. Çalışanlar ve müşterilerin katılımı ile hizmet tasarımında teknik ve işlevsel açıdan daha başarılı hizmet sunumuna ulaşmak mümkündür. Hizmet tasarımının temel hedefi hizmet paketini ortaya çıkarmaktır. Hizmet paketinin temelini ise hizmet ürünü ve dağıtımının ayrıntılarını oluşturan hizmet bileşenleri oluşturur. Hizmet tasarım sürecinde katılımcılığın araştırılması için Ankara’da yer alan beş yıldızlı bir otel işletmesi seçilmiştir. Çalışanlarla yürütülecek çalışmada otelin hizmet bileşenleri belirlenmiştir. Bu bileşenlerle ilgili olarak daha sonra müşteri beklentileri ölçülmüştür. Müşteri beklentilerinin boyutları, araştırmada ulaşılmak istenen hizmet paketi yapısı olarak ele alınmıştır. Araştırmanın nitel ağırlıklı ilk kısmı, otelin 14 üst düzey yöneticisinin katılımıyla Delphi çalışması şeklinde gerçekleştirilmiştir. Görüşme yöntemiyle yürütülen bu çalışma üç turda tamamlanmıştır. Delphi çalışmasında güvenilirlik ve geçerliliği arttırmak amacıyla veri kaynakları ve yöntem çeşitliliğine gidilmiştir. Bu amaçla yöneticilerden elde edilen veriler, Delphi çalışmasının ikinci ve üçüncü turlarında 8 akademik uzmanın görüşlerine sunulmuştur. Akademik uzmanlardan veri elde etmek amacıyla anket tekniğinden yararlanılmıştır. Bu turlarda uzman grupların kendi aralarında ve karşılıklı olarak uzlaşmaları aranmıştır. Nitel verilerin analizinde içerik analizi ve merkezi eğilim ölçüleri ile uzlaşma ve tutarlık analizleri yapılmıştır. Böylece otelin mevcut hizmet sunumu derinlemesine incelenerek, hizmet bileşenleri belirlenmiştir. Daha sonra bu bileşenlerle ilgili beklentilerin incelenmesi otelin müşterilerinin görüşlerine başvurulmuştur. Araştırmanın bu kısmına 134 müşteri katılmıştır. Veri toplamada anket tekniği kullanılmıştır. Müşterilerin hizmet bileşenleriyle ilgili beklentilerinin boyutlarını belirlemek amacıyla faktör analizi yapılmıştır. Bu kısımda veri analizinde ayrıca merkezi eğilim analizleri ile ANOVA ve T-Testinden yararlanılmıştır. Müşterilere uygulanan anketin ölçek güvenilirliği Cronbach alpha değeri ile ölçülmüştür. Araştırma sonuçları genel olarak değerlendirildiğinde, hizmet tasarım sürecinde katılımcılığın uygulanabilir olduğu görülmektedir. Ayrıca araştırma sonucunda ortaya atılan hizmet paketinin yapısı, alanyazından farklılık göstermektedir.

Tez (doktora) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sivil Havacılık Yönetimi Anabilim Dalı, Kayıt no: 181895, Bilgi sistemleri, işletmelerde olduğu gibi havayolu işletmelerinde de rekabet avantajı yaratmada ve işletme süreçlerinin iyileştirilmesinde önemli bir fırsattır. Bu nedenle, bilgi sistemlerinin planlamasının stratejik olarak ele alınması gerekmektedir. Bu çalışmada, öncelikle havayolu işletmelerinde strateji ele alınmış, daha sonra havayolu işletmelerinde bilgi sistemlerinin stratejik önemi ve kullanım alanları üzerinde durulmuştur. Üçüncü bölümde bilgi sistemleri stratejik planlaması kavramı, amaçları, başarı faktörleri ve yaklaşımları incelenmiştir. Çalışmanın son bölümünde ise havayolu işletmelerinde bilgi sistemleri stratejik planlaması nedenlerinin, başarı faktörlerinin ve yaklaşımlarının belirlenmesine yönelik Delfi çalışmasını içeren bir araştırma yapılmıştır. Havayolu işletmeleri üst düzey yöneticileri ile birlikte konusu havacılık yönetimi, yönetim bilgi sistemleri ve stratejik yönetim olan akademisyenlerden oluşan katılımcı uzmanlarla yürütülen delfi çalışması üç tur yapılmış elde edilen verilerin uygun istatistik tekniklerle analiz edilmiştir. Sonuç olarak, havayolu işletmelerinde, bilgi sistemleri stratejik planlamasının amaçları, başarı faktörleri ve planlama yaklaşımları belirlenmiştir. Buna göre, Delfi katılımcıları, havayolu işletmelerinin, bilgi sistemleri konularının işletme örgütü ile bilgi sistemleri biriminin sürekli bir etkileşimi neticesinde ortaya çıkarılmasını savunan örgütsel yaklaşımı benimsemesi konusunda görüş birliğine varmışlardır.

Tez (doktora) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 190509, Bu tez çalışmasının amacı, grup karar destek sistemlerinin Türkiye'de ki işletmelerde ne derece uygulandığım ve grup karar destek sistemleri kullanma eğilimlerinin nedenlerini teknoloji kabul modelinden yararlanılarak ortaya konulmaya çalışılmasıdır. Çalışmada teknoloji kabul modelinde yer alan, algılanan fayda, algılanan kullanım kolaylığı, kullamma yönelik tutum, davranışa yönelik niyet ve gerçekleşen davranış faktörlerine örgüt kültürü faktörü ilave edilerek, Türkiye'de bulunan işletmelerin grup karar destek sistemleri kullanma eğilimlerinin nedenlerini bulunmaya çalışılmıştır. Ayrıca, teknoloji kabul modelinden yararlanılarak, grup karar destek sistemlerini kullanmayan işletmelerin, grup karar destek sistemleri kullanma niyetlerini ölçmek ve grup karar destek sistemlerini kullanan ve kullanmayan işletmelerin grup karar destek sistemleri kullammım etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla iki model oluşturulmuştur. Teknoloji kabul modelindeki ilişkiler lupotezlendirilmiş ve bunları test etmek için Türkiye'de ki farklı sektörlerde grup karar destek sistemleri kullanan işletmelerden veriler elde edilerek regresyon yöntemiyle çeşitli analizler yapılmıştır. Oluşturulan iki modeldeki, ilişkilerde lojistik regresyon analiziyle ölçülmüştür. Çalışma üç bölümden ve bir sonuç ve öneriler bölümünden oluşmaktadır. Birinci bölümde, karar verme, değişik boyutlarıyla tanımlandıktan sonra, karar verme sürecinin aşamaları vurgulanmıştır. Ayrıca karar çeşitleri ve özellikleri, karar probleminin yapısına göre karar verme teknikleri ve karar veren organlar açısından karar türleri smıflandırılmıştır. İkinci bölümde, Grup Karar Destek Sistemleri üzerinde durulmuştur. Bu kapsamda, grup kararları ve grup sistemleri açıklanmış ve özellikleri belirlenmiştir. İkinci olarak, Grup Karar Destek Sistemlerinin amacı, tasarımı, türleri, üstünlükleri, sakıncaları, özellikleri ve araçları sıralanmıştır. Üçüncü bölümde, grup karar destek sistemlerinin Türkiye'de ki işletmelerde ne derece uygulandığı ve teknoloji kabul modelinden yararlanılarak grup karar destek sistemleri kullanma eğilimlerinin nedenleri ortaya konulmaya çalışılmasıdır.

Tez (doktora) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 552800, Örgütsel bilgi; örgütsel kurallar, roller, gelenekler, stratejiler, yapılar, teknolojiler,kültürel uygulamalar, yetenekler vb.'den oluşmakta ve günümüz işletmelerinin en değerli varlığı konumunda bulunmaktadır. Örgütsel bilgideki değişim ise örgütsel öğrenme aracılığıyla meydana gelmektedir. Çalışmanın amacı örgütsel öğrenmenin temellerini, kaynaklarını, ana akımlarını, süreçlerini, örgüt kuramlarıyla etkileşimlerin ve işletme üzerindeki etkilerini incelemektir. Örgütsel öğrenmenin işletme üzerindeki etkilerinin incelemesi için, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda (İMKB) 2006 ve 2007 yıllarında işlem gören imalat işletmeleri üzerinde görgül bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın amacı, örgütsel öğrenme ile finansalperformans ve yenilikçilik arasındaki ilişkileri incelemektir. Örgütsel öğrenme ile yenilikçilik arasındaki ilişki; dışsal bilginin kazanılması, enformasyonun dağıtılması, enformasyonun yorumlanması ve örgütsel bellek boyutlarından oluşan örgütsel öğrenme ve tek boyuttan oluşan yenilikçilik ölçekleri aracılığıyla işletmelerin tepe yöneticilerinden elde edilen verilere açıklayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri ile korelasyon ve regresyon analizleri uygulanmak suretiyle irdelenmiştir. Örgütsel öğrenme ile finansal performans arasındaki ilişki ise; örgütün dışsal bilgiyle ilişkisini ifade eden ve özel bir örgütsel öğrenme türü olan özümseme kapasitesi ile karlılık göstergelerinden özsermayenin geri dönüş oranı (ÖGDO), satışların geri dönüş oranı (SGDO) ve varlıkların geri dönüş oranı (VGDO) üzerinde korerasyon ve regresyon analizleri yapılarak değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda, örgütsel öğrenmenin yenilikçilik üzerinde ve özümseme kapasitesinin ise VGDO üzerinde olumlu ve istatistiksel açıdan anlamlı etkide bulunduğu ortaya çıkmıştır.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 353832, Giderek işletmeler ve sahip oldukları bilgi sistemleri ve ağları bilgisayar destekli sahtekarlık, casusluk, sabotaj, yıkıcılık, yangın ve sel gibi çok geniş kaynaklardan gelen tehdit ve tehlikelerle karşı karşıyadırlar. Bilgisayar virüsleri, bilgisayar korsanları ve hizmet saldırıları gibi yıkıcı kaynaklar daha yaygın, daha hırslı ve daha karmaşık hale gelmeye başlamıştır. Bilgi, diğer önemli ekonomik varlıklar gibi, bir işletme için değeri olan ve bu nedenle uygun olarak korunması gereken bir varlıktır. Bilgi güvenliği bilgiyi, ekonomik sürekliliği sağlamak, ekonomik kayıpları en aza indirmek, fırsatların ve yatırımların dönüşünü en üst seviyeye çıkartmak için geniş tehlike ve tehdit alanlarından korur. Bilgi güvenliği, politikalar, uygulamalar, yöntemler, örgütsel yapılar ve yazılım fonksiyonları gibi bir dizi uygun denetimi gerçekleştirme aracılığıyla sağlanır. Bu denetimler, işletmenin belirli güvenlik hedeflerinin karşılandığını garanti altına almak için kurulmalıdır. Etkin bir bilgi güvenlik yönetim sisteminin oluşturulması amacıyla, İngiltere Standartlar Enstitüsü (BSI) tarafından BS 7799 Bilgi Güvenliği Sistemi hazırlanmış ve ıso 17799/IS0 27001 adıyla uluslararası standartlar olarak geçerlilik kazanmıştır. ıso 17799/IS0 27001 standartları Türk Standardları Enstitüsü tarafından Türkçe'ye tercüme edilerek TS ISO/IEC 17799 ve TS ISO/IEC 27001 başlıkları altında Türk Standartları olarak yayınlanmıştır. Bu tezde, işletmelerin TS ISO/IEC 17799 ve TS ISO/IEC 27001 standartlarında Bilgi Güvenlik Yönetim Sistemi kurmak için gereken bilgi risklerini belirleme yöntemleri vurgulanmakta ve bu risklerin giderilmesi için ihtiyaç duyulan temel safhalara ait teknoloji, politika ve prosedürler açıklanmaktadır. Bu standartlar kapsamında oluşturulan Bilgi Güvenlik Yönetim Sistemi sayesinde, işletmelerin bilgi varlıklarının güvenlik sürekliliği, yalnızca teknoloji ile değil aynı zamanda tüm şirket çalışanlarının da uyguladığı iş süreçleri ile sağlanabilecektir.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 353814, Günümüz rekabet koşullarında işletmelerin yer aldıkları sektörlerde başarıyı yakalayabilmelerinin temel kriteri sahip oldukları bilgileri en iyi biçimde kullanmalarıdır. Bugün işletmelerin sahip oldukları en önemli güç bilgidir; bir işletmenin karar alma mekanizmalarından tutun da yeni ürün veya hizmet üretimi için yapılan çalışmalara kadar tüm iş süreçlerinde bilginin fonksiyonel kullanımı kritik bir önem arz etmektedir. İşletmelerin kendilerini geliştirmelerini ve bu doğrultuda rekabet avantajı elde etmelerini sağlayan bilgi kavramının örgütsel olarak fayda getirecek biçimde kullanılabilmesini sağlayabilmenin temel koşulu ise onu iyi yönetebilmektir. Bu nedenle işletmelerin bilgiyi getiriye dönüştürebilmeleri için bilgi yönetimine ihtiyaçları vardır. Bilginin kayıt altına alınması, paylaşılması, transferi, koordine edilmesi ve en önemlisi de bilgiden bir katma değer yaratılması gibi temel süreçleri konu alan bilgi yönetiminin işletmelerin bütününü kapsayacak biçimde uygulamaya geçirilmesi, bilginin bir zenginlik kaynağı olarak fonksiyonel kullanımını sağlayacaktır. Bu kullanım ise beraberinde tüm iş süreçleri için verimlilik ve etkinlik artışı anlamına gelecektir. Çünkü işletmelerdeki tüm iş süreçlerinde başarılı sonuçlar elde edebilmek, ihtiyaç duyulan bilgilerin yerinde ve zamanında kullanıma sokulabilmesine bağlıdır. Bilgi yönetiminin işletmelerde nasıl işleyeceği ve getireceği faydaların neler olacağı üzerinde odaklanan bu çalışma, bilginin işletmeler için önemli bir ekonomik güç olduğunu ve bu gücün örgütsel olarak kullanılabilmesi için bilgi yönetimine mutlak suretle ihtiyaç duyulduğunun anlaşılmasını, yapılan araştırmalarla ortaya koymayı hedeflemektedir.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 354106, İnsanlık tarihinin gelişim süreci incelendiğinde, gelişim aşamalarının temelinde insan zekası ve yaratıcılığının olduğu görülmektedir. Günümüzde bilgi ve iletişim teknolojilerinde, ekonomide, toplumsal yaşamda ve kültürel alanda yaşanan hızlı değişimlerin etkisi çalışma hayatında ve işletmelerin yapılanmasında da yoğun bir şekilde hissedilmektedir. Yaşanan bu hızlı değişimin sonucunda, işletmelerin başarısı değişimin önüne geçebilecek şekilde fark yaratmalarına ve bu yoğun rekabet ortamında geleceğe ilişkin yeni ve yaratıcı fikirler oluşturmalarına bağlıdır. Bu nedenle yaratıcılık ve yenilikçilik işletmelerin sürdürülebilir rekabet gücünü artırmada önemli araçlar haline gelmişlerdir. İşletmelerde yaratıcı düşünme zeminin gelişmesi ise yaratıcı niteliklere sahip çalışanların desteklenmesi ve yaratıcılığın geliştirilmesini sağlayan yaratıcı bir yönetim anlayışıyla mümkün olmaktadır. Bu çalışmada işletmelerde yaratıcılık için ideal bir ortam oluşturulması konusu ele alınmıştır.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 353848, Son yıllarda küreselleşme ile ortaya çıkan hızlı değişmelerden, işletmeler büyük oranda etkilenmekte, rekabet güçlerini kaybetmemek için değişimlere uyum sağlamak durumunda kalmaktadırlar. Bu koşullar altında, etkin bir Tedarik Zinciri Yönetimi işletmelere önemli avantajlar sağlamaktadır. Bilgi teknolojilerinde son yıllarda görülen hızlı gelişmeler sonucunda işletmelerin iş yapma biçimlerinde de önemli değişiklikler görülmektedir. Ancak işletmeler henüz Tedarik Zinciri Yönetiminin temel boyutlarını kavrayabilmiş değillerdir. Günümüzde tedarik zincirinde yer alan tedarikçiler ve müşterilerle yapılan işbirliğinin stratejik önemi büyük ölçüde kabul görmektedir. Tedarik Zinciri Yönetimi'nde stratejik ilişkiler kurma ve işbirliği gerçekleştirmeyle ilgili ortak görüş ise, bilgi paylaşımının ve bütünleşik zincirin, belirsizliğin yaratacağı riskleri minimize edeceğidir. Bu nedenle bir yönetim stratejisi olarak Tedarik Zinciri Yönetimi'nin benimsenmesinde etkin olan en önemli iki olgu rekabet avantajı ve performans artışıdır. Bilgi paylaşımının kilit konumda olduğu bu alanda bilişim teknolojileri anahtar rolü oynamaktadır. Bu noktadan yola çıkılarak yapılan çalışmada, Tedarik Zinciri Yönetimi yapısı ve işleyişi ele alınmıştır. Çalışmada Tedarik Zinciri Yönetimi çeşitli boyutlarıyla incelenmiş ve Türkiye'de Tedarik Zinciri Yönetimini kullanımına ilişkin bir örnek çalışmaya yer verilmiştir.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 338713, Toplam Üretken Bakım özgün bir Japon yönetim sistemidir. Toplam Üretken Bakım, bakım ile üretkenlik arasında yakın bir ilişki kuran, donanımın düzenli bakımı ve çalışanların makinelerini sahiplenmesi yolu ile verimliliğin dünya çapında rekabetçi olacak şekilde artabileceğini kanıtlamış bir fabrika yönetimi yaklaşımıdır. Toplam Üretken Bakım Fabrikalarda oluşabilecek büyük kayıpların saptanmasında ve yok edilmesinde etkili bir yöntemdir. Çalışanlarda 'benim makinem' anlayışını geliştirerek üretkenliğin %50 ile %100 civarında yükselmesini sağlar. Üretim sisteminin verimliliğini en üst düzeye çıkaracak bir şirket kültürü oluşturur. Bu çalışmada Toplam Üretken Bakım kavramı açıklanarak fabrika içerisindeki yönetim ve organizasyon sürecinden bahsedilecektir. Toplam Üretken Bakım kapsamında gerçekleştirilen iyileştirme çalışmaları açıklanarak, uygulama yapılan işletmeye sağladığı faydalardan bahsedilecektir.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 338515, Son yıllarda bilgi teknolojilerindeki çok hızlı gelişmelerden, işletmeler de büyük oranda etkilenmekte, rekabet üstünlüklerini kaybetmemek için bu dcğişimlere uyum sağlamak durumunda kalmaktadırlar. Çalışma, bilgi teknolojilerinin yönetim işlevlerinden 'planlama' ve 'denetleme' üzerine etkilerini ve bu işlevleri nasıl güncel hale dönüştürdüğünü ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda çalışma dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümünde, geleneksel bilgi teknolojisi ile güncel bilgi teknolojisinin karşılaştırılması yapılmış ve güncel bilgi teknolojisinin yardımıyla oluşturulan sistemlerin işletmelere yararlarına değinilmiştir. İkinci bölümde, yönetim işlevlerinden 'planlama' ve 'denetleme' hakkında kısa açıklamalar yapıldıktan sonra, bilgi teknolojilerinin planlama ve denetleme üzerine etkileri incelenmiş, geleneksel ve güncel bilgi teknolojilerinin bu işlevler üzerine etkilerinden söz edilmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümünde, işletmeler açısından bilgi teknolojisiyle eş anlamlı hale gelen Kurumsal Kaynak Planlaması'nın planlama ve denetleme işlevleriyle bütünleşmesi anlatılmıştır. Dördüncü bölümde ise, bir kurumsal kaynak planlaması yazılımı olan SAP R/3 yazılımının bir işletmede uygulanması irdelenmiştir.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 248582, İleri bilgi teknolojileri, günümüz rekabet ve hız ortamında işletmelerin vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Yeni bilgi teknolojilerinin ortaya çıkması ise çok hızlı bir şekilde gerçekleşmektedir. Bu yeni teknolojilerden biri de Kurumsal Kaynak Planlaması sistemidir. İşletmeler maliyetlerini düşürmek ürün ve hizmet kalitesini yükseltmek, müşteri odaklı yaklaşım için Kurumsal Kaynak Planlaması gereksinimi duymaktadır. Bu çalışmada; Kurumsal kaynak Planlaması sistemine geçen iki işletmenin önce geçiş süreciyle ilgili kuramsal prosedüre ne derecede uydukları, ne derecede uymadıklarının ortaya konulması hedeflenmiştir. Sonra, geçiş süreci kuramına bağlı kalınmaması durumunda karşılaşılan güçlükler ve çatışmaların sistemleştirilmesi hedeflenmiştir. Araştırma sonuçları, işletmelerden bir tanesinin kurulum sürecine verimli bir şekilde geçmediğini göstermiştir. Başarılı bir kurulum için en önemli faktörlerin üst yönetimin desteği ve doğru yazılım paketi olduğu belirlenmiştir. Diğer faktörler; danışmanlık kuruluşu desteği ve eğitim şeklinde sıralanabilir.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 164458, Günümüzde uluslararası geniş pazarlarda, rekabetin çoğalması ve artan müşteri ihtiyaçları, yeni pazarlar kazanmayı ve eldekilerini korumayı zorlaştırmaktadır. Bu dönemde başarının tek ölçütü yüksek kalite düzeyinde ürün veya hizmeti en düşük maliyetle müşteriye sunabilmektir. Yani rekabetin adı kalitedir. Bu çalışmanın amacı, günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olan kalite olgusunu işleyerek, üretim sektöründe olduğu gibi hizmet sektöründeki önemini bir kez daha vurgulamaktır. Rekabet koşullarının zorlaştığı ve tüketici bilincinin sürekli arttığı hizmet sektöründe başarılı olmanın temelinde kaliteli hizmet sunulması yatmaktadır. Bunun bilincine varan şirketler hizmet kalitesini daha da arttırmanın yollarını araştırmaktadırlar. Toplam Kalite bu yolun başıdır. Toplam Kalite'ye göre kalite, şirkette iç ve dış müşteri tatminin sağlanmasıdır. Toplam Kalite Yönetimi, tüketicinin mevcut ve gelecekteki ihtiyaçlarını tam ve ekonomik biçimde karşılamak için, tüm çalışanların katılımını sağlıyarak, işlerin sürekli geliştirilmesi ve iyileştirilmesini sağlayan bir yönetim tarzıdır. ISO 9000 Kalite Güvencesi sistemleri, Toplam Kalite'ye ulaşmada önemli bir araçtır. Müşteri ihtiyaçlarına tam uyumu hedefleyerek, alıcıya güven verecek belirli kriterleri ortaya koymaktadır. ISO 9000 standartları serisinin ortaya çıkmasıyla beraber ürün ya da hizmet değil, o ürün ya da hizmeti üreten sürecin denetlenmesi ortaya çıkmıştır. Çalışmam yukarıda belirtilen kavramlardan yola çıkılarak hazırlanmaya çalışılmıştır. Çalışmamda 5 bölüm bulunmaktadır. Birinci bölümde, genel kalite kavramı işlenmiş, Kalite, Toplam Kalite, Hizmet Kalitesi gibi sorulara cevap aranmış, aralarındaki ilişki irdelenmiştir. İkinci bölümde, ISO 9000 Kalite Standartları Serisinden bahsedilmiş, Toplam Kalite ile ISO 9000 standartları arasında ilişki kurularak, kalite güvencesi standartlarının faydaları anlatılmıştır. Üçüncü bölümde, ISO 9001 Kalite Sisteminin kapsadığı alanlar ile hizmet birimlerinde Kalite Güvencesi ISO 9004 açıklanmıştır. Dördüncü bölümde ise, hizmet sektöründe önemli bir yer taşıyan bankacılık sektöründe hizmet kalitesinin boyutları ele alınmış, sağlıklı ve uzun ömürlü bir şirket yapısı için hizmet kalitesini sağlamanın ve sürekli iyileştirmenin zorunluluğu ortaya çıkarılmıştır. Örgütsel etkinliğin ve başarıyı arttırmanın yolu olan Toplam Kalite Yönetiminin ve ona ulaşmada önemli bir araç olan ISO 9000 standartları incelenmiştir. Beşinci bölümde bankacılık sektöründe önemli bir yeri olan ve müşteriye en iyi hizmeti verebilmek için toplam kalite ilkelerini benimsemiş olan Koçbank Kalite Sistemleri ile iSO 9000-9001-9004 Kalite Güvence Sistemlerinin karşılaştırılması incelenmiştir.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 155896, Değişimin sürekliliği ve beraberinde getirdiği etkiler, toplumsal sistemler ve toplumsal sistemlerin bir alt sistemini oluşturan işletmeler için de kaçınılmaz olmaktadır. Globalleşme, yok edici rekabet, bilgisayar ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler; bilgi toplumuna geçiş ve insanın bir rekabet unsuru olarak ele alınması, günümüzün iş dünyasını şekillendirirken, işletmelerin de sürekli olarak değişmelerini getirmiştir. Bu çok yönlü değişim süreci, işletmelerin üretim ve hizmet gibi hayati sistemlerini etkilemiş ve kuruluşların, değişimin ötesine geçebilmeleri ve öncü kuruluşlar olabilmeleri için bu sistemlerin esnek ve dinamik nitelikler kazanmalarını gerektirmiştir.Günümüzde kuruluşlar, kendilerini diğer kuruluşlardan ayıran temel faktörün mükemmellik yolunda gösterdikleri başarı olduğuna inanmaktadırlar. Kuruluşların başarılı olabilmeleri için öncelikle olayları sistematik bir yaklaşımla değerlendiren bir yönetim yönetim sistemi kurmaları gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında EFQM Mükemmellik Modeli, kuruluşlara özdeğerlendirme vasıtasıyla, mükemmelliğe giden yolun neresinde olduklarını gösteren, kuruluşun güçlü ve zayıf yönlerinin ve darboğazlarının belirlenmesinde yol gösteren ve uygun çözümle sunan, pratik ve stratejik açıdan önemli bir araç olarak değerlendirilir.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 155927, İşletmelerin yönetici ve diğer personelin eğitiminde yararlandığı kaynaklardan biri de bu amaçla kurulan eğitim hizmeti veren kuruluşlardır. Türkiye'de işletmelerin artan talebi karşısında, bu kuruluşların da giderek arttığı görülmektedir. Eğitim hizmeti veren kuruluşların faaliyetlerinden biri de seminerlerdir. Seminerler işletmelerin yönetici eğitiminde en çok yararlandığı yöntemlerden biridir. Bu çalışmada eğitim hizmeti veren kuruluşlar ve yöneticilere yönelik seminer faaliyetlerine ilişkin mevcut durum incelenmiş ve sistemin aksayan yönleri belirtilmiştir.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 133536, Kendi kendini yöneten takımlar önceden belirlenmiş amaçları ve hedefleri başarma doğrultusunda birlikte çalışan çalışma takımlarıdır. Günümüzde çoğu şirketler kendi kendini yöneten takımlerı orta kademe yönetim maliyetlerini azaltmak ve organizasyon boyunca takım çalışmalarını geliştirmek için kullanmaktadırlar. Çoğu durumlarda daha iyi organizasyon başarısı elde etmek için takım kültürü oluşturulması gereklidir. Çok sayıda örnek organizasyon takım oluşturma çalışmalarına yönelmiştir. Yapılan araştırmalar sonucunda, Nabisco, Citicorp, Chrysler, General Foods, GE ve Honeywell'in bu yöne doğru çalışmalar içinde oldukları gözlenmiştir. Xerox rekabetsiz çalışma ortamını geliştirmek ve değerlendirmek için takım yaklaşımını ilk kullanan şirket olmuştur. Takım davranışlarının olumlu yönlerinden yararlanma, bireysel doyumu ve örgütsel başarımı geliştirme yönündeki hareketler özerk iş takımları düşüncesini doğurmuştur. Bu düşünce, iş ve örgüt tasarımı için sosyo-teknik sistemler yaklaşımının oluşması ile sonuçlanmıştır. Amaç, sosyal doyumu sağlamak için çalışanların gereksinmeleri ile örgütün teknik gerekliliklerini çakıştırmaktadır. Kendi kendini yöneten takımlar, geleneksel olarak yönetilen takımlarda ihtiyaç duyulmayan bir olgunluk ve sorumluluk derecesine ihtiyaç duyarlar. Kendi kendini yöneten takımlar gerekli olan üretimin kalite ve miktarı hakkında da organizasyondan açık talimatlar almalıdırlar. Destekçi bir personele ihtiyaç duyulduğunda malzeme kaynakları gerekli olduğunda, uzmanlığını ve yönetimini sağlayacak ortam yaratılmalıdır. Geleneksel çalışma takımlarında, üretim amaçları, rehberlik ve malzeme kaynakları bir denetçi ya da yönetici tarafından sağlanır. Kendi kendini yöneten çalışma takımlarında ise çalışanlar kendi kendilerine bunların uygun olup olmadığından emin olmalıdırlar. Kendi kendini yöneten takımlar çalışma süresinde incelenmiş ve aynı donanımla, aynı işleri yapan geleneksel şekilde yönetilen takımlarla karşılaştırılmıştır. Sonuçlar, kendi kendini yönetme durumunun, iş tatmini üzerinde önemli ve uzun süren pozitif bir etkisi olduğunu göstermiştir. Kendi kendini yöneten takımlardaki işgücü maliyetlerinin düşürülmesinden dolayı verimlilik gelişme göstermiştir. Çalışanların yeni çalışma düzeninden hoşlandıklarını iddia etmelerine rağmen iş devir oranı kendi kendini yönetim ortaya çıktıktan sonra artmıştır.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Ünversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 125824, Antropoloji'den ödünc alınan bir kavram olan kültür, örgütsel çalışmalarda gittikçe artan bir oranda kullanılmaya başlamıştır. Her ne kadar kültür, tanımlanması üzerinde yaygın bir uyuşmanın olmadığı bir kavram olsa da ; karşılaştırmalı yönetim çalışmaları içerisinde, uluslar arasındaki iş-ilişkili davranışları ve örgütsel uygulamalardaki farklılıkları açıklamak için kullanılmıştır. ''Kültür' kelimesi, öğrenmek için elverişli olanaklara sahip olan ve temel varsayımları etrafında bizzat kendisinin ve çevresinin görünümünü dengede tutabilen her boyuttaki sosyal birime uygulanabilir. En geniş seviyede, batı ve doğu kültürleri olarak ifade edilen uygarlıklara sahip bulunmaktayız. Bir alt seviyede, Türk kültürü, Amerikan kültürü veya Japon kültürü olarak konuştuğumuz yeterli derecede etnik ortaklığımızın olduğu ülkelere sahibiz. Ancak aynı zamanda, bir ülke içerisinde farklı kültürleri nitelendiren çeşitli etnik gruplara sahip olduğumuzu da kabul etmeliyiz. Hatta çok daha özel bir seviye, aynı meslekten olan kişilerin oluşturduğu topluluklardır. Eğer böylesi gruplar, paylaşılmış bir geçmişe sahip istikrarlı birimler olarak tanımlanabilirlerse ; bu birimlerin, kendilerine ait kültürler geliştirdikleri düşünülebilir. Sonuç olarak birçok araştırmanın odak noktası olan, örgütlerin analizi seviyesine gelmekteyiz. Her örgüt içerisinde, gruplar olarak ifade edilebilen alt birimler bulunmaktadır. Böylesi gruplar, yukarıda ifade edilen nitelikleri taşıyorlarsa ; bir örgütün kültürünü geliştirebilirler. Son onbeş yıl içinde, örgüt kültürü konusu üzerinde geniş bir literatür oluşturulmuştur. Bu literatürün çoğu, sadece örgütsel bir bakış açısından kültürün karakteristiklerini ve etkilerini incelemiştir. Daha az sayıda teorik ve deneysel araştırma, örgüt kültürü üzerinde endüstri karakteristiklerinin etkilerine odaklanmıştır. Bazı araştırmacılar, örgüt kültürünün şirketlerin faaliyette bulundukları endüstrinin karakteristikleri tarafından güçlü bir şekilde etkilendiğini öne sürmüşlerdir. Bu nedenle bir endüstri içindeki şirketler, varlıklarını devam ettirebilmek için ihtiyaç duydukları belirli kültürel öğeleri paylaşmaktadırlar. Endüstri-bağlantılı kültürel niteliklerin yaratılması potansiyeline sahip olan üç temel endüstriyel değişken vardır. Bunlar, rekabetçi çevre, müşteri ihtiyaçları ve toplumsal beklentilerdir.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 133530, Günümüzdeki hızlı teknolojik gelişmeler işletmeleri büyük ölçüde etkilemektedir ve işletmeler bu gelişmenin ortaya çıkardığı ürünleri, üretim, planlama, kontrol vb. alanlarda kullanmaktadırlar. Çoğu zaman işletmeler, teknolojik gelişmeler karşısındaki hıza ayak uyduramamakta ve ileri teknolojileri kullanan rakipleri karşısında zorlanmaktadırlar Özellikle son yıllarda bilgisayar bilimlerinde, yazılım ve donanım alanında çok hızlı gelişmeler yaşanmaktadır. Bilgisayar kullanımının hızla yaygınlaşması ve yeni ortaya çıkan yazılımların, daha üst seviyelerde donanıma ihtiyaç göstermesi ile yeni ürünlere olan talep de artmaktadır. Bilgisayar bilimlerindeki bu ilerleme, insan gibi düşünen ve davranan sistemlerin geliştirilmesine yönelik olarak, 1950'li yıllardan beri sürmektedir. Yapay zeka olarak isimlendirilen bu alan, insan düşünme ve davranışlarını taklide yönelik olduğundan, nöroloji, psikoloji ve mühendislik gibi farklı disiplinleri kapsayan geniş bir alana yayılmıştır. Yapay zeka konusu incelenmeden önce, temel kavramlar olarak yönetim bilgi sistemleri, Karar destek sistemleri ve Uzman sistemler hakkında bilgi verilmiştir. Daha sonra konu ile ilgili olması bakımından beyin, bilgisayar ve bilgisayar ağları konusunda bilgi verilerek, beyinÊbilgisayar karşılaştırması yapılmıştır. Bu karşılaştırmadan sonra yapay zekanın tarihsel gelişimi ve konu üzerindeki farklı yaklaşımlar ele alınmış ve yapay zekanın değişik alanları tanıtılarak uygulama örnekleri verilmiştir. TUSAŞ'da sanal gerçeklik uygulaması olarak bir CAD örneği, ayrıca kullanıma uygun verilerin sistem tarafından oluşturulduğu CUTDATA programı incelenmiştir. Sonuç olarak, üretimdeki verimlilik artışı ve hata oranlarının azaltılması ile kullanılan teknoloji arasında ilişki kurularak, işletmeler açısından yapay zeka teknolojisinin önemi vurgulanmıştır.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 125802, Günümüzün ekonomik koşulları yöneticileri kaynakları daha iyi kullanmak için yeni yöntemler uygulamaya zorlamaktadır. Globalleşen dünyamızda, işletmeler amaçlarına ulaşmak ve daha etkin bir yönetim sağlamak amacıyla bir çok teknolojik gelişmelerden yararlanmaktadırlar Bu teknolojilerden birisi de malzeme yönetiminde yer alan Malzeme Gereksinim Planlaması (MRP) sistemidir. Tezin amacı, malzeme yönetiminde etkinliği artıracak malzeme gereksinim planlaması sistemlerinin tasarlanıp geliştirilmesinde, sistem ve yönetim yaklaşımlarının önemini vurgulamaktır. Malzeme Gereksinim Planlaması Sistemi, malzeme yönetim sistemlerinin bir alt sistemi olup stok yatırımlarını minimum seviyede tutmak, üretimi ve etkinliği artırmak ve alıcıya hizmeti geliştirmek amaçlarına katkıda bulunur. Bu nedenle birinci bölümde işletme, üretim, malzeme ve stok yönetimi konuları ele alınmıştır. İkinci bölümde tezin konusunu oluşturan MRP sisteminin tanımı, gelişme süreci, MRP sistemine alternatif olarak geliştirilen sistemler, üretim planlama ve kontrol sistemleri ile ilişkileri, amaçları, ana kuralları, kullanım alanları ve uygulama sonuçları verilmiştir. Üçüncü bölümde ise MRP sisteminin girdileri, sistemin içinde yer alan hesaplama algoritmaları, sistemin işleyiş süreci ve çıktıları anlatılmıştır. Bir gıda işletmesinde MRP sistemine ilişkin uygulamalar dördüncü bölümde ele alınmıştır.

Finansal krizlerin küresel boyutlarda yaşanması, hükümetleri yeni kaynak arayışlarına ya da mevcut kaynaklarını daha etkin kullanabilme yolları aramalarına neden olmaktadır. 2000'li yıllarda ortaya çıkan mali alan kavramı da bu çözüm arayışlarının bir sonucudur. Binyıl Kalkınma Hedefleri ile gündeme gelen mali alan, belirli amaçlar için ek kaynak yaratmak olarak ifade edilebilmektedir. Mali alanın mantığı, uzun vadede kendi kendini finanse edecek projeler oluşturmak amacıyla, ihtiyaç duyulan kaynakların yaratılmasıdır. Bu bağlamda, mali alan ile hükümetin kamu harcamaları için ek kaynak yaratılması ve sunulan hizmetlerin kalitesinin de arttırılması amacı, mali alan ile özelleştirme uygulamaları arasında bağlantı kurulmasını sağlamaktadır.Özelleştirme uygulamalarının kamu otoritesi açısından en önemli amacı, satışlar yoluyla gelir elde etmektir. Fakat kamu otoritesinin sadece gelir sağlama amacıyla özelleştirmeye başvurması, kısa dönemde yararlı olsa da; uzun dönemde sakıncalarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu nedenle özelleştirme uygulamalarından elde edilen gelirlerin devletin cari harcamalarına değil de; yeni yatırımlara tahsis edilmesi mali alan yaratılmasını sağlayabilmektedir. Özelleştirme gelirlerinin iç/dış borç ödemelerinde kullanılmasıyla ve özelleştirilen işletmelere, hükümetlerin artık harcama yapmayarak bütçeden tasarruf sağlamasıyla da mali alan yaratılabilmektedir.Özelleştirmenin yasal ve kurumsal yapısı, bazı ülkelerde, mali alan yaratılmasını mümkün kılarken; bazı ülkelerde mali alan yaratılmasını mümkün kılmamaktadır. Türkiye'de mali alan yaratılması, son yıllarda Orta Vadeli Programlarda yer almaya başlamıştır. Özelleştirme uygulamaları ile mali alan yaratılması ise, ülkemizdeki yasal çerçeveye göre kısmen mümkün olmaktadır. The occurance of the financial crisis at global dimensions lead to the governments to look for new resources or ways to be able to use the current resources more efficiently. The term Fiscal Space which appeared in 2000s. is a result of these kind of quests for a solution. The fiscal space, that came to order with its millennium development goals, can be defined as to find extra resources for certain goals. The logic of the fiscal space is to create there sources needed to make projects that can finance themselves in the longterm. In this respect, the goal of creating extra resources for public expenditure and improving the quality of the services form a connection between fiscal space and privatization implementations. The most important goal of the privatization implementations in terms of public authority is to generate revenue through sales. However, though public authority's impementing privatization in order to make profits is useful in the short term, it leads to the emergence of draw backs in the long term. For this reason, spending the revenues gained from privatization implementations on new investment instead of spending it on the current expenditure of the government generates fiscal space. Fiscal space can also be generated by spending the privatization revenues on internal/external debt payments and the budget savings by governments' not spending on the privatized enterprises any more. While legal and institutional structure of privatization makes it possible to create fiscal space in some countries, it doesn't allow fiscal space in some countries. The generation of fiscal space in Turkey appears in medium-term programmes recently. On the other hand, the generation of fiscal space with privatization implementations is possible partly according to the legal framework in ourcountry. 112

1980 sonrası dönemde gittikçe ivme kazanan küresellesme dalgasıyla birliktetüm ülkelerde ekonomik, politik ve sosyal hayatta köklü dönüsümler yasanmaktadır.Hakim iktisadi doktrin haline gelen neo-liberalizmin temel prensipleri dogrultusundaekonomi politik yeniden sekillenmektedir. Hem gelismis hem de gelismekte olanülkelerde en göze çarpan degisim kamu tesebbüslerinin birer birer özel sektöredevridir. Özellestirme diye adlandırılan bu süreç neo-liberalizmi uygulamanın temelaracı haline gelmistir. 1980'ler ve 1990'lar boyunca küresellesme akımıyla birliktemali liberalizasyon ve özellestirmenin ön plana çıkmasıyla, hem gelismis hem degelismekte olan ülkelerde özellestirme programlarının yaygın sekilde uygulandıgıgörülmektedir.Özellestirme ilk önce devletin verimsiz ekonomik faaliyetlerden çekilmesinihedeflemis, daha sonra neredeyse tüm ekonomik hayata ve devletin faaliyetlerineyaygınlastırılmıstır. Günümüzde, savunma, güvenlik, adalet gibi devletin aslifonksiyonlarından sayılan hizmetlerin özel sektöre devredilebildigi görülmektedir.Bu noktada devletin ekonomik hayattaki rolünün nerede olması gerektigi tartısmalarıön plana çıkmaktadır.Cezaevlerinin özellestirilmesi, yeni bir uygulama olmamakla birlikte;özellikle son yıllarda uygulanabilirligi sık tartısılır hale gelmistir. Amerika BirlesikDevletleri, İngiltere gibi birkaç ülkede görülen özel sektör cezaevleri hem maliyetetkinlik hem de devletin fonksiyonları baglamında ele alınmaktadır. Bu çalısmadaSWOT analizi yöntemiyle özel sektör cezaevlerinin güçlü ve zayıf yönleri ile özelsektör cezaevlerine yönelen tehdit ve fırsatlar ortaya konulmustur. Bu çerçevedeTürkiye'de özel sektör cezaevlerinin uygulanabilirligi incelenmektedir. Along with globalization wave ascended in the period following 1980?s,fundamental changes in economical, political and social life have been seen in allcountries. Political economy has been reshaped according to basic principles ofneoliberalism which has become the dominant economic doctrine. Probably the mostconspicious change in both developed and developing countries is the transfer ofpublic institutions to private sector one by one. The process called privatization havebecome the basic tool of implementing neo-liberalism. During 1980?s and 1990?sfinancial liberalization and privatization became a matter of primary importancetogether with globalization trend and privatization programs had been widespreadlyimplemented.Firstly, privatization started off with the slogan of withdrawal of governmentfrom unproductive economical activities, then it is made widespread to nearly all ofeconomical life and activities of the state. Today, services accepted as the basicfunctions of the state such as defence, security and justice can be transfered to privatesector. At that point, discussions related to the role of the state in the economy cometo the fore.Private prison implementation is not a new one, but nowadays applicability ofprivate prisons have been frequently discussed. Private prisons that are seen in a fewcountries like USA and England are discussed in the context of both cost-efficiencyand functions of the state. In this study strong and weak features of private prisons,threats and opportunities towards private prisons are determined through SWOTanalyse. In this context applicability of private prisons is examined. 200

Son yıllarda küreselleşme ile ortaya çıkan hızlı değişimlerden, işletmeler büyükoranda etkilenmekte, rekabet güçlerini kaybetmemek için değişimlere uyum sağlamakdurumunda kalmaktadırlar.Bu koşullar atında, artan oranlı ve sürekli iyileştirmeleri hedefleyen ToplamKalite Yönetimi ile süreçlerin radikal bir şekilde yeniden tasarlanmasını sağlayanDeğişim Mühendisliği, işletmelerin önünde anahtar yönetim yaklaşımları olarakdurmaktadır.Ancak, işletmeler, Toplam Kalite Yönetimi ve Değişim Mühendisliği'nin temelboyutlarını kavrayabilmiş değildirler. Dolayısıyla, hangi koşullar altında hangiyaklaşımdan faydalanmaları gerektiğini bilmemekte ve gelişmelerine imkan sağlayacakfırsatları gözden kaçırmaktadırlar.Bu noktadan yola çıkılarak yapılan çalışmada, Toplam Kalite Yönetimi veDeğişim Mühendisliği arasındaki ilişkinin açığa kavuşturulması ve bu iki yönetimyaklaşımının birlikte uygulanabilirliğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca, ikiyaklaşımın bütünleşmesinde e-engineering'in rolü belirlenmeye çalışılmıştır.Çalışma beş bölümde gerçekleştirilmiştir. lk iki bölümde, Toplam KaliteYönetimi ve Değişim Mühendisliği'nin temel boyutları ele alınmış, sağladıklarıavantajlar incelenmiştir.Üçüncü bölümde, Toplam Kalite Yönetimi ve Değişim Mühendisliği'ninkarşılaştırılması yapılmış, iki yaklaşımın birlikte uygulanabilirliğini sağlayan yönetimteknikleri üzerinde durulmuştur.Dördüncü bölümde, e-engineering dönüşümünün, Toplam Kalite Yönetimi veDeğişim Mühendisliği'ni bütünleştirmesi incelenmiştir. Beşinci bölümde ise, budoğrultuda yapılan bir uygulama çalışması değerlendirilmiştir. In recent years, companies get affected by the fascinating changes coming outwith globalization and have to adapt themselves to these cahanges in order not to loosetheir competitiveness.Under these conditions, the key management approaches standing in front of thecompanies are Total Quality Mangement (TQM) and Business Process Reengineering(BPR). The purpose of TQM is the incremental and continuous improvements, whileradically redesigned processes are obtained by BPR .However, companies haven?t been comprehended the fundamental dimensionsof the TQM and BPR. Consequently, they haven?t known from which of themanagement approaches have to be benefited under which conditions and overlookedthe opportunities for improvement.Starting out from this point, the purpose of the study is to reveal the relationsbetween TQM and BPR, and to examine the integration of this two managementapproaches. Furthermore, the role of e-engineering in the integration of TQM and BPRis tried to be determined.The study consists of five chapters. In the first two chapters, fundamentaldimensions of TQM and BPR are dealt with and the advantages obtained by thisapproaches are mentioned.In the third chapter, the comparison of TQM and BPR is examined and themanagement technics that integrate these two approaches are dwelt on.In the fourth chapter, e-engineering transformation that integrates TQM andBPR is examined. In the fifth chapter, an application work is evaluated at this direction. 174

İİ YÜKSEK LİSANS TEZ ÖZÜ KURUMSAL KAYNAK PLANLAMASININ YAPISI VE İŞLEYİŞİ A.ELİF ATASOY İşletme Anabilim Dalı Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Nisan 2004 Danışman: Prof. Dr. Mehmet Şahin ERP sistemi, işletmenin temel iş süreçlerini ve fonksiyonlarım tek bir yapı içinde bütünleştiren, modüllerden oluşan standart bir yazılım paketidir. Organizasyonlar, işletme içinde çok çeşitli iyileştirmeler sağlamak için ERP sistemine geçmektedirler. Fakat beklenilen bu yararların sağlanması ERP sisteminin doğru uygulanmasına bağlıdır. ERP sistemi, uygulaması oldukça maliyetli ve zaman isteyen bir süreçtir. Yapılan bu tez çalışmasının amacı, ERP kavramı ve ERP sisteminin yapışım inceleyerek, işletmelerde hangi aşamalardan geçerek uygulandığım açıklamaktır. Çalışmanın uygulama kısmı, Arçelik A.Ş. Eskişehir Buzdolabı İşletmesi'nde gerçekleştirilmiştir. Arçelik A.Ş şirketinin aldığı kararla, 1997 yılında SAP yazılımının seçilmesinden sonra, diğer tüm Arçelik A.Ş işletmeleri ile birlikte Eskişehir Buzdolabı İşletmesi'nde SAP'nin 4 temel modülü (MM, PP, Fi, SD modülleri) basamaklı şekilde uygulanarak, proje 1999 yılı sonunda tamamlanmıştır. SAP yazılımının uygulanmasının sonucu olarak, işletme bütünleşik olmayan sistemlerin sahip olamayacağı temel faydalar sağlamıştır. Bu faydalar, bilgisayar platformunun standart hale gelmesi, sistemler arasında daha sıkı bir bütünleşme, veri doğruluğunun, kalitesinin ve verilere erişebilirliğin artmasıdır. Ayrıca, bilgi teknolojisi maliyetlerinde ve sistem bakımı için gerekli ihtiyaçlarda %20 azalma olduğu görülmüştür. SAP uygulaması ile birlikte işletmede çok daha fazla gelişmeden söz etmek mümkündür ama bu sonuçlar, paralel yürüyen pek çok projenin sinerjik sonuçlarıdır. Ill ABSTRACT ERP systems are customizable, standart software solutions that have the potential to link and automate all aspects of the business, incorporating core processes and main administrative functions into a single information and technology architecture. Companies implemented ERP systems provide significant improvements in efficiency across a company. Expected improvements can be provided when the system implemented correctly. These system implementation has high cost and it is very time consuming. The aim of this study is to explain ERP concept in detail and then describe how companies implement ERP system. Case study section was conducted at Arçelik A.Ş. Eskişehir Refrigerator Factory. After SAP was selected by Arçelik A.Ş. in 1997, Eskişehir Refrigerator Factory completed implementation of 4 core SAP modules (MM, PP, FI, SD) in the end of 1999 altogether with Arçelik A.Ş's other firms. (Implementation strategy was module-by- module) As a result of implementing SAP, the company provides major benefits that do not exist in non-integrated departmental systems. These benefits are standardization of computing platforms, tighter integration between systems, increased data quality and increased visibility of corporate data. Furthermore IT and procurement costs and need for system maintenance decreased 20 %. It can be mentioned about more improvements but these are sinergetic result of several projects progressed at the same time. 179

ÖZET TOPLAM KALİTE YÖNETİMİNDE KATILIM ÇAMKORU, AHMET MURAT Yüksek Lisans - 2003 İşletme Ana Bilim Dalı, işletme Danışman: Prof. Dr. Mehmet ŞAHİN Toplam Kalite Yönetimi son yıllarda bütün dünyada pek çok işletmede uygulama alanı bulan bir yönetim felsefesi olmuştur. Uygulamalar incelendiğinde, başarıda en önemli faktörlerin başında katılımın geldiği görülmektedir. Çalışmada, Toplam Kalite Yönetiminin başarısında bu denli önemli olan katılım konusu, gerek yönetim bilimi, gerekse kalite kavramı ve kalitenin gelişimi ışığında incelenmiş ve Toplam Kalite Yönetiminde katılım sağlama amacıyla kurulan yapılar olan takım çalışmaları ile kullandığı araçlar, öneri sistemleri ve tanıma - takdir programları detaylı biçimde incelenmiştir. Konu ile ilgili kaynaklar taranmıştır. Yapılan araştırmada, Toplam Kalite Yönetimi uygulamalarında katılımın sağlanmasında, üst ve orta kademe yönetimin süreci sahiplenmesi ve liderliği, takım çalışmalarının etkinliği, takım çalışmalarında kullanılan kalite araçları gibi tekniklerin yaygın uygulama bulabilmesi, öneri sisteminin varlığı ve etkin çalıştırılması, işletmede tanıma - takdir programının varlığı ve işletme yapısına uygun sağlam temellere oturtulmuş olmasının gerekliliği öne çıkan başlıklardır. Yapılan saptamalar ışığında çalışmanın uygulama aşaması, `Büyük İşletme` kategorisi için, Eczacıbaşı Topluluğu üyesi Eczacıbaşı Yapı Gereçleri San. ve Tic. A.Ş. (EYAP A.Ş.) bünyesinde yer alan ve 2000 yılında TÜSİAD-KALDER Ulusal Kalite Ödülünü `Büyük Ölçekli Kuruluşlar` kategorisinde kazanan ARTEMA işletmesinde, `Küçük ve Orta Büyüklükteki işletme (KOBİ)` kategorisi için A ve B işletmelerinde gerçekleştirilmiş olup,işletmelerdeki Toplam Kalite Yönetimi uygulamaları, katılım konusu ön planda tutularak incelenmiştir. Uygulama sonuçlarına göre, ARTEMA Toplam Kalite Yönetimi bünyesinde oluşturduğu alt sistemleri birbirini destekler ve güçlendirir nitelikte uygulamakta ve bunu sağlarken katılımı üst düzeyde tutabilmektir. ARTEMA'da katılım, takım çalışmalarını temel alarak ve öneri sisteminin yanı sıra sağlam temelleri olan bir tanıma - takdir programı ile desteklenerek artış göstermektedir, işletmenin iş sonuçları ise Toplam Kalite Yönetimi felsefesi uygulanmaya başlanan dönemle birlikte gelişme göstermiştir. A ve B işletmeleri kapsamında incelenen iki KOBİ'de ise, Toplam Kalite Yönetimi uygulamaları dahilinde, Türkiye'deki KOBİ'lere göre erken sayılabilecek bir tarih olarak 1995'te başiayan katılım sağlamaya yönelik yapıların ilk uygulamaları başarılı biçimde gerçekleşmiş olmasına rağmen, yayılmalarının sağlanamadığı gözükmektedir. Ill ABSTRACT INVOLVEMENT in TOTAL QUALITY MANAGEMENT ÇAMKORU, AHMET MURAT Master Thesis - 2003 Business Administration Advisor: Mehmet ŞAHİN, Professor As a well-known management philosophy, Total Quality Management has been able to find a comprehensive area of application all around the world. Investigating the most common aspects of a successful Total Quality implementation, a major topic outstands; involvement. This theses studies the Involvement in Total Quality Management, in the light of the history and the concepts of Management Theories, Quality and Employee Involvement, with a wide literature survey on the tools of involvement such as teams, teamwork and related quality tools, reward and recognition programs and suggestion systems. According to the survey, the most important topics of a successful implementation of Total Quality Management establishing involvement are, a dedicated leadership of top and middle management, effective teams and team work, ability to handle the quality tools in wide spread applications, a dynamic suggestion system, a reward and recognition program appropriate to the company culture. In the light of these findings, the study is implemented in EYAP- ARTEMA of Eczacıbaşı Group, TUSIAD-KalDer Quality Prize Winner in the Large Businesses Category in 2000 and two of Small and Medium Enterprises (SME's) A and B. In this study, the management processes of ARTEMA and the results of the Total Quality applications in companies A and B is investigated in the basis of involvement. According to the study in ARTEMA, it is seen that, the company has the power of implementing Total Quality and the sub-management systems in harmony. All the systems implemented in ARTEMA under Total QualityIV Management are supporting each other, and the most important aspect of involvement is teams. Moreover, suggestion system and successfully established reward and recognition program are the other aspects of involvement in the company. And also, the business results of the company are improving with the implementation of Total Quality. The SME's investigated in the study, the Companies A and B, has not been able to expand the involvement applications horizontally since 1995, the companies had started the Total Quality implementations in the basis of involvement, although their successful and relatively early start-up. 446

11 DOKTORA TEZ OZU HAVAYOLU TAŞIMACILIĞINDA KÜRESELLEŞME VE HAVAYOLU İŞBİRLİKLERİ - THY AO'DA BİR UYGULAMA Ender GEREDE Sivil Havacılık Yönetimi Anabilim Dalı Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eylül 2002 Danışman: Prof. Dr. Mehmet ŞAHİN Günümüzde bir olgu haline gelen küreselleşme havayolu taşımacılığı sektörünü, havayolu işletmesini ve çevresini önemli ölçüde etkilemektedir. Bunların bir sonucu olarak, havayolu işletmelerinin küresel havayolu olma gerekleri giderek artmaktadır. Havayolu işletmelerine küresel özellikler kazandıran yöntem ise diğer havayolu işletmeleri ile işbirliğine gitmektir. Bu nedenle, küreselleşme sürecinin havayolu taşımacılığındaki en önemli sonucu havayolu işbirlikleridir. Küresel hale gelen ve giderek artan rekabet artık havayolu işletmeleri arasında değil küresel işbirliği grupları arasında yaşanmaktadır. Bu tez çalışmasında küreselleşme ve havayolu işbirlikleri arasındaki neden sonuç ilişkileri araştırılmış ve havayolu işbirlikleri ayrıntılı bir biçimde incelenmiştir. Birinci bölümde çalışmaya temel oluşturması amacıyla havayolu taşımacılığı sektörü, havayolu işletmeleri ve havayolu taşımacılığı hizmeti üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde genel olarak küreselleşme süreci, havayolu taşımacılığında küreselleşme ve küresel havayolu işletmesi kavramı ele alınmıştır. Üçüncü bölümde küreselleşme ve havayolu işbirliklerini neden sonuç ilişkileri içinde açıklayan bir yapı geliştirilmiş ve havayolu işbirlikleri ayrıntılı bir biçimde incelenmiştir. Dördüncü ve son bölümde, işbirliklerinin önemlerine karşın basan oranlarının düşük olması dikkate alınarak, havayolu işbirlikleri oluşum sürecini ve her bir aşamanın başarısını etkileyen faktörleri açıklayan bir yapı geliştirilmiştir. Daha sonra bu yapı THY'ye uygulanarak THY'nin işbirliği stratejileri belirlenmiştir. Son olarak geliştirilen yapının THY'de uygulanırlığı araştırılmıştır. Küresel bir kimlik kazanmak isteyen THY'nin henüz küresel havayolu olma gereklerini yerine getiremediği görülmektedir. Bu nedenle THY'nin en kısa süre içinde küresel bir işbirliği grubuna girmesi gerekmektedir. Ill ABSTRACT GLOBALIZATION IN AIRLINE INDUSTRY AND AIRLINE ALLIANCES - A CASE STUDY AT TURKISH AIRLINE Ender GEREDE Civil Aviation Management Anadolu University, Institute of Social Sciences, September 2002 Advisor: Prof. Dr. Mehmet ŞAHİN Globalization process being a fact today affect seriously airline industry, airlines and their environment. Consequently, the requirement of being a global airline is increasing gradually. The processes gaining airlines global features are airline alliances. For this reason the most important outcome of the globalization process in the airline industry is airline alliances. Competition which is globalized and gradually increasing is not between airlines but it is now between global alliance groupings. In this study it is researched the relationship between globalization and the airline alliances. In addition to this airline alliances are studied in details. Chapter 1 reviews airline industry, airlines and airline product which are basic subjects of this thesis. In Chapter 2 globalization, globalization in airline industry and the concept of global airline are examined. In Chapter 3 airline alliances are examined in details by developing a conceptual framework that specifies the relationships between globalization and airline alliances. In Chapter 4 by taking into consideration the low success rate of airline alliances in contrast to their importance a conceptual framework was developed explaining the formation process and the factors which had influence on stages of this process. Afterwards this framework put into practice at Turkish Airlines and the alliance strategies of Turkish Airlines were determined. And finally it was investigated whether the framework which was developed in Chapter 4 had been used at THY. It is understood that THY that wants to be a global airline has not yet carried out the fundamental requirements to obtain features of global airlines. Therefore THY has to join as soon as possible to a global airline alliance groupings. 281

YÜKSEK LİSANS YETERLİK TEZ ÖZÜ SANAYİ İŞLETMELERİNDE PERFORMANS DEĞERLENDİRME SİSTEMİ ÇINAR ÖZHAN ÖZCAN İŞLETME ANABİLİM DALI OSMANGAZİ ÜZNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ŞUBAT, 2002 DANIŞMAN : Prof. Dr. MEHMET ŞAHİN İşletme yönetiminin temel görevi, örgütün amaçlarını ve görevlerini mümkün olabilecek en iyi ve en başarılı düzeyde gerçekleştirmektir. Çağdaş yönetim anlayışının gelişimiyle birlikte, performans yönetimi kavramı da gelişmiştir. Bu anlayışla işletme performansının ölçüm ve denetiminde kullanılan yaklaşımlar da örgütün tamamına yönelik olarak sistem yaklaşımı çerçevesinde oluşturulmaktadır. Bu araştırmanın ilk bölümünde performans kavramı ve performans yönetimi anlatılmıştır. İkinci bölümde ise amaçlara göre yönetim sistemi ele alınmıştır. Son bölümde ise Amaçlara Göre Yönetim sistemi baz alınarak Entil A.Ş. de yapılan uygulama çalışması ve değerlendirme sonuçlan yer almaktadır. Sistem, yaratıcı çalışanların ödüllendirilmesi ve somut verilerle hareket edilmesi temelleri üzerinde kurulmuştur. YÜKSEK LİSANS YETERLİK TEZ ABSTRACT SANAYİ İŞLETMELERİNDE PERFORMANS DE?ERLENDİRME SİSTEMİ ÇINAR ÖZHAN ÖZCAN İŞLETME ANABİLİM DALI OSMANGAZİ ÜZNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ŞUBAT, 2002 DANIŞMAN : Prof. Dr. MEHMET ŞAHİN Main function of corporation management is to realize the goals and functions of organizations in the best level. With the contemporary management comprehension improvement, performance management concept is developed. The approaches that are used for the measure and check of corporation performance are constituted in the frame of system approach. In the first part of this research, performance and performance management are told. In the second part there's an interview for the management by objectives system. In the last part, the study of application based on management by objectives system and analysis of values for Entil A.Ş. are shown. System are instruducted on creating and value based measuring. 90

YÜKSEK LİSANS YETERLİK TEZ ÖZÜ ÖRGÜTLERDE ÇALIŞANLARI GÜÇLENDİRME (EMPOWERMENT) VE BİR ÖRGÜT ORTAMININ GÜÇLENDİRME AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ Yüksek Mühendis Abdil ERDAĞ İşletme Anabilim Dalı Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü EKİM, 2001 Danışman: Prof. Dr. Mehmet ŞAHİN Yoğun bir rekabet ortamının yaşandığı ve değişimin büyük bir hız kazandığı günümüzde, klasik yönetim anlayışlarının örgütleri artık başarıya taşıyamadığı, dinamik bir örgüt yapısının kurulmasının zorunluluk arz ettiği, yönet-m çevrelerince dile getirilmektedir. Örgüt yönetimine yeni bir boyut kazandıran `çalışanları güçlendirme` kavramı bu açıdan önem arz etmektedir Güçlendirme, daha önce örgütleıde yetki devri boyutuyla ele alınmış ve daha öteye gidememiştir. Çalışanları güçlendirme ile ilgili sınırlı sayıda kavramsal incelemelerin olduğu bilinmektedir. Bu konunun ülkemiz örgüt yönetimleri açısından yeni bir yaklaşımı ortaya koyacağı muhakkaktır. Bu çalışmada öncelikle, örgütlerde güç kavramını ortaya koyarak, örgüt içindeki güç mücadeleleri ile izlenen politikalar ve yönetimin elinde tuttuğu gücü, tüm çalışanlarla paylaşması konusu üzerinde durulacaktır. Bir başka amaç, çalışanların bu güç unsurunu kullanmasında yetki devri, katılmalı yönetim ve motivasyon bağlantısını ortaya koymak ve güçlendirme ile ilişkilendirmek olacaktır. Çalışmanın diğer bir amacı da, çalışanların güçlendirilmesinde izlenecek stratejilerin ve koşulların tespit edilmesidir. Son olarak çalışanların güçlendirilmesi açısından yöneticilerin üstleneceği yeni roller açıklanacaktır. Çalışanların güçlendirilmesi konusu, sürekli ve hızlı değişen teknoloji ve yoğun rekabet ortamında, örgütlerin ayakta kalabilmeleri açısından uygulayabilecekleri yeni ve önemli bir yönetim boyutudur.Bu çalışmada, örgütlerde çalışanların güçlendirilmesi konusu teorik olarak incelendikten sonra, bir örgüt ortamının güçlendirme açısından değerlendirilmesi maksadıyla bir araştırma modeli oluşturularak, sonuçları ortaya konmaya çalışılmıştır. Uygulanan güçlendirme gösterge araştırması ile, örgütün çalışanlarını güçlendirmesi çalışmalarının bir analizi yapılmıştır. Bu yöntem periyodik ok -ak uygulandığı takdirde, örgüt içinde çalışanların güçlendirilmesinde bir artışın olup olmadığı izlenebilecektir. Ill THE ABSTRACT OF THE POST GRADUATE THESIS EMPOWERMENT OF EMPLOYEES IN ORGANIZATIONS AND AN EVALUATION OF ORGANIZATION'S EMPOWERMENT AND RESULTS Abdil ERDA? Major Branch Business Osmangazi University Social Science Institute OCTOBER, 2001 Adviser : Prof. Dr. Mehmet ŞAHİN Management sector states that, with traditional management `methods organizations cannot reach to the achievement and a dynamic organization 5 iructure must be established in dense competition and high-speed changing circumstances at present. From this view point, with contribution to the management of organizations, the concept of `empowerment` has an important role. Before, empowerment has been taken up with only the dimension of authority delegations. It's known that there were limited conceptual investigations. It's certain that, this subject will put foiward a new approach to the management of organisations in Turkey. In this thesis, first the concept of power will be put forward and it will be will dwelled upon the power struggles, the followed politics, and the sharing of power which has been handled by management. Another purpose will be the delegation of authority in usage of that power by employees, and put forward of connection between management and motivation, and relationship with empowerment. And another purpose will be determining the strategies and circumstances, which will be followed in empowerment of employees. Finally, the roles of managers will be explained for empowerment of employees. The subject of employees' empowerment is a new and important dimension, which can be put in practice in circumstance of continual and speed changing technology and dense competition for to be kept existing of organization. In this thesis, empowerment of employees will be investigated theoretically and an investigation research model will be constituted for evaluation of organization's empowerment and results will be explained. The analysis of empowerment of employees has been made; with the empowerment investigation chart which has been used in investigation. In the event of application of that method periodically, the empowerment of the employees can be observed whether it is increased or not! 201

YÜKSEK LİSANS TEZ OZÜ ÇAĞDAŞ YÖNETİM YAKLAŞIMLARININ ŞEHİRLERARASI OTOBÜS İŞLETMELERİNDE UYGULAMA OLANAKLARI Gökben B AYRAMOĞLU İşletme Anabilim Dalı Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Haziran 2000 Danışman: Prof. Dr. Mehmet ŞAHİN Ulaştırma, bir yarar sağlamak amacıyla, insanların ve ürünlerin, uygun ve ekonomik bir biçimde yer değiştirmesidir. Ulaştırma, bu işlevini; boru hattı, deniz, hava, demir ve karayolu taşımacılığı alt sistemleri aracılığıyla gerçekleştirmektedir. Türkiye'nin ulaştırma sistemi incelendiğinde, karayollarının tartışılmaz bir üstünlüğü olduğu görülmektedir. Türkiye'de yolcu taşımacılığının %95'i, karayolları ile; bu oranın büyük bir kısmı ise, otobüslerle yapılmaktadır. Ulaştırma sistemi içindeki sahip olduğu bu büyük paya rağmen, otobüsle yolcu taşımacılığı, küçük ve aile işletmesi olarak tanımlanan ve geleneksel yönetim yaklaşımları ile yönetilen işletmeler tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu çalışmada, çağdaş yönetim yaklaşımlarının ışığında, şehirlerarası otobüs işletmelerinin yönetim yapılan incelenecek ve uygulamadaki eksiklikler ortaya konarak; bu konuda alınması gereken önlemleri araştırılacaktır. ABSTRACT Transportation is replacing of people and products in economic manner for the target of benefition. Transportation do this duty with help of pipe line, sea, air, railway and motorway transfer which are called sub-system of transportaion. When the transportation system of Turkey is examined, it is seen that motorway has an unargumantative dominance. In Turkey, %95 percent of passenger transfer is done by busses. Althoug having such a big parcentenge in transportation system, passenger transfer by busses are done by the agencies, which are defined as small and family agency and are managed by the traditional management approaches. In this study, management construction of internal travel agencies will be examined under the control of modern management approaches and the absences in applying will be considered then the measures that are needed to be will be observed. 207

YÜKSEK LİSANS TEZ ÖZÜ İŞYERİ ORGANİZASYONUNDA `5S` YAKLAŞIMI VE BİR SANAYİİ İŞLETMESİNDE UYGULAMA Alper Bozkurt İşletme Anabilim Dalı Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Nisan 1999 Danışman: Prof.Dr. Mehmet Şahin 5S yaklaşımı, baş harfi `S` ile başlayan ve ilk defa Japon işletmelerinde sistematik bir biçimde uygulanmış ve öne sürdüğü ilkelerle, üretim faaliyetlerindeki boşa geçen zamanı enazlamayı amaçlayan, bir üretim yönetim sistemidir. Bu yaklaşım, işletme içerisinde uygulanacak etkin bir `düzen` ve `temizlik` ile, üretim faaliyetlerinde yeralan birçok gereksiz işlemin ortadan kalkacağını ve ayrıca, bu yönde ki çalışmaların korunması ve geliştirilmesi durumunda, işletmede `sürekli iyileşme ve gelişme` için önemli bir adım atılacağını öne sürmektedir. 5S yaklaşımını oluşturan, beş ilke ve bunların içerdiği anlamlar ise şunlardır: Sınıflandırma (SEIRI): gereksiz materyallerin işlem bölgesinden uzaklaştırılması, Düzenleme (SEITON): gerekli materyallerin, kolay bulunmalarını sağlayacak bir düzenlemenin yapılması, Temizlik (SEISO); iş kalitesi ve işgücü sağlığını koruyacak hijyenik ortamın oluşturulması, Standartlaştırma (SEIKETSU): özde, ilk üç ilke kapsamında yapılanların, genelde de, olumlu tutum ve davranışların, birer alışkanlık haline getirilerek korunması ve son olarak Eğitim ve Disiplin (SHITSUKEV kazanılan alışkanlıkların, geliştirilmesidir. Bu beş ilkenin uygulanmasının, hem çalışanlara hem de işletmeye birçok faydası vardır. Düzenli ve temiz bir işyerinde çalışmanın vereceği, yüksek motivasyon ve iş tatmini, çalışanların kişisel olarak elde edeceği faydaların başında gelir. Bunun getireceği yüksek iş verimi ise, daha yüksek ürün kalitesinin, daha az maliyetle elde edilmesi demektir. Bu da, işletmenin 5S uygulamalarından sağlayacağı en önemli faydadır. ABSTRACT ` 5S ` APPROACHING IN WORKPLACE ORGANIZATION AND APPLICATION IN AN INDUSTRY ESTABLISHMENT Alper Bozkurt İşletme Anabilim Dalı Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Nisan 1999 Danışman: Prof. Dr. Mehmet ŞAHİN ` 5S ` APPROACH is a production management system that capital letter starts with ` S ` and first practiced as a systematic form in Japan establishments and purposed the freetime minimum in production activities with claiming basis. This approach claims that, with practicing an effective ` ORDER ` and ` CLEANING ` inside the establishment, a lot of unnecessary operations will be finish in production activities and also in this situation keeping and developing of the works in this way, an important step will be for `continuously improving and developing ` in the establishment. The five basis that forms ` 5S ` APPROACH and their meanings are those: Classification (SEIRI): Taking away of unnecessary materials from operation area. Ordering (SEITON ): Making an order that will supply the necessary material easy find. Cleaning (SEISO): Forming hygienic environment that will keep the work quality and workpower health. Standartization (SEIKETSlfl: Keeping, in the essence, include of three basis of makings, also generally, positive of conducts and behavious as one by habit. And at the end Education and Dicipline(SHITSUKE): Developing of having habits. The practicing of those five basis have a lot of advantages to workers and to the establishment. The workers personally having advantages first coming are, high motivation and work satisfaction that will given by working an order and establishment. Bringing high work efficient of this says, higher production of quality with having more little cost. This is the most important advantage for the establishment, supply from `5S APPLICATIONS`. 114

YÜKSEK LİSANS TEZ OZU MÜŞTERİ ODAKLI İŞLETME YÖNETİMİ AÇISINDAN ÜRÜN GELİŞTİRME SÜRECİ VE ARÇELİK BUZDOLABI İŞLETMESİ'NDE ARAŞTIRILMASI Birol KONAK işletme Anabilim Dalı Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Şubat 1999 Danışman: Prof. Dr. Mehmet ŞAHİN Üretim odaklı yaklaşım ile çalışan, sadece ürün kalitesi ve sayısına odaklanan firmalar, tümüyle müşteriden uzak kalmaktadır. Daha yüksek fiyata satılan malı müşteriler istekli almamaktadır. Günümüzdeki rekabet ortamında, müşterideki değişim, teknolojik yenilik ve globallleşme gibi sebeplerden dolayı firmalar yüzünü müşteriye dönerek, üretim adedine odaklanan ve `ne üretirsek satarız` yaklaşımını bırakıp müşteri odaklı ürün geliştirmeye başladılar. Firmaların pazardaki başarısı, müşteri bağlılığı ve tatminini sağlama yeteğine bağlıdır. Başarılı ürünler müşteri tarafından çok iyi tariflenmiş ürünlerdir. Yeni ürün geliştirme, firmaların gelecekte ayakta durabilmeleri için hayati önem taşımaktadır. Yeni ürün geliştirmeyen firmaların, uzun vadede başarılı olmaları mümkün değildir. Müşterinin tercihleri, ihtiyaçları ve isteklerinin belirlenmesi için ürün geliştirme sürecine, müşteri sürekli dahil edilmeli ve detaylı pazar araştırması yapılmalıdır. Müşteri istekleri teknik dile çevrilmelidir. Ürünün hedef pazara, doğru ve problemsiz çıkması için, deneme üretimleri, saha testleri, müşteri testleri, sahaya vermeden önce, mutlaka müşteri ile test edilmelidir. Müşteri ile ilişki kurmanın iki temel yolu vardır. Birincisi, iletişimin müşteri tarafından başlatıldığı reaktif müşteri iletişimi, ikincisi ise, iletişimin firmaIll tarafından başlatıldığı proaktif müşteri iletişimidir. Proaktif yaklaşım içinde olan firmalar müşteri odaklı görünümdedir. Firmalar tarafından farklı ürün geliştirme süreçleri uygulanmaktadır. Süreç adımlarının sırayla yerine getirildiği Sıralı Ürün Geliştirme, süreç adımlarının eş zamanlı yürütüldüğü Paralel Ürün Geliştirme Süreci, bunun yanında önce fikir, daha sonra faaliyet yaklaşımında olan Karmaşık Ürün Geliştirme süreci ve proje grubunun her safhasında grup ile hareket edildiği Holistik Yeni Ürün Geliştirme Süreçleri uygulanmaktadır. Müşteri odaklı yönetilen işletmelerde, Paralel Ürün Geliştirme Süreci uygulanmaktadır. IV ABSTRACT Production oriented firms have sometimes become so focused on bringing out the highest quality product that they completely lose sight of the customer. Customers are not willing to pay more higher quality. In today's globally competitive economy, Companies has started to shift from product oriented approach to customer oriented approach because of rapid changes in customers and tecnology and globalization. They have turned their faces to the customer. Success in the market rests on a firm's ability to attract, satisfy and retain its customers. Successfull products have much sharper definition prior to development. New products are vital to the long term success of the companies. While developing new products, extensive market research must be made to identify customer needs.wants and preferences. Customer needs than must be translated to the tecnical language. Concept tests, customer tests during development, field trials with customers must be made. There are two ways to communicate with customers. One them is that communication starts from customers which is called reactive customer touch, the other is that communication starts from the firm which Is called proactive customer touch. Proactive touch is seen generally in customer oriented firms. There are different applied product development process around the world. An outsider looking in on the new product development processes of several organizations may describe them in a variety of ways. In one firm, new product development may appear to be a very sequential step-by-step approach, with occasional looping back to previous steps. In another it may seem overlapping or holistic, with interacting and parallel processes that carry out its multipleaspects. In still others new product development may be seen simply as chaotic activitiy. Customer oriented firms generally use parallel processes. I i 118

ÖZET Anahtar kelimeler: Küreselleşme, Yönetim Stratejileri Özet: Bu çalışmada küreselleşme olgusundan hareketle işletmelerin izleyebilecekleri yönetim stratejileri belirlenmeye çalışılmıştır. Söz konusu olgunun gelişim süreci ve etki alanları belirlenmiştir. İşletmelerin küreselleşme olgusunun dışında kalmaları mümkün değildir. Yaşamaları için bu olguya ayak uydurmaları temel bir koşuldur. Belirlenen yönetim stratejileri yalın ve matriks organizasyon, kuruluş yeri seçimi-pazara yakınlık, küresel rekabete ayak uydurabilme, işbirliği-birleşme-devralma, insan kaynaklan yönetimi, takım yönetimi, toplam kalite yönetimi, örgütsel kültür, değişim yönetimi, Ar-Ge faaliyetleri ve küresel iletişim konularını kapsamaktadır. Söz konusu stratejilerin uygulanması işletmeleri başarıya (çalışmamızda Goodyear AŞ. incelenmiştir) büyük ölçüde yakınlaştırmaktadır. ABSTRACT MANAGEMENT STRATEGIES WITH GLOBALIZATION ORIENTED Ahmet ÇAKIR Keywords : Globalization, management strtegies. Abstract: I n this study management strategies whic will be follawed by bussiness have been determined an ghabalization process we determined developing process and effect of globalization Bussiness can not be out of globalization. Bussiness can get globalization forliving Determined management strategies are lean management and matrix organization, choice of foundation place, near market, keeping in step with global competition, coorperation, merger, taking over, human resources management, team management, total quality management, organizational culture, changing management, Resources developing and global communication. Bussiness can be succesful getting these strategies. U 120

ÖZET Sürekli Gelişme, hızlı bir değişimin yaşandığı günümüzde mevcut bir durumun ya da problemin yedi aşamalı bir metodla, istatistiksel araçlar yardımıyla tesbit edilip çözüme ulaştırılması ve sonuçların stanradt hale getirilmesidir. Bu süreçte performans değerlemeden, eneji tasarrufuna, üretim sürecinin kısaltılmasında kadar bir çok konu yedi aşamalı bu metodla incelenerek, sonuçlar stanradtlaştırılabilir. Sürekli Gelişme sürecinde eğtim ve takım çalışması ön planda yeralır. Bu çalışmalarda yönetimin desteği ve konuya olan inancı ise esasdır. Çalışmanın birinci bölümünde sürekli gelişme, kavramı, gelişmeyi zorunlu kılan nedenler özel ve genel olarak anlatılmaktadır. Sürekli Gelişmenin özellikleri, tanımı, sürekli gelişme ile ne amaçlandığı işletmelerde bu gelişmeyi engelleyen faktörler ve gelişmenin kuralları sıralanmıştır. Ayrıca Sürekli Gelişmeyle ilgili kullanılan terimler anlatılmaktadır. İkinci bölümde sürekli gelişme bir grup çalışan olması sebebiyle grup kavramı üzerinde durulmuştur. Sürekli Gelişme Grupları incelenmiş, Sürekli Gelişme ile klasik yönetim anlayışının karşılaştırılması yapılmıştır. Grupların oluşturulması ve işletmelere getirdiği değişim anlatılmaktadır. Kalite çemberleri ile sürekli Gelişme arasındaki farklar ve grupların çalışması yedi aşamalı bir metod ile anlatılmaktadır. Son bölümde ise Tusaş Motor Sanayi A.Ş.'de uygulamaya yer verilmiştir. Yüksek teknoloji ile üretim yapan Tusaş Motor 'da yönetim yaklamışı, grupların durumu ve bu konuda yapılan eğitimlere verilen önem anlatılmıştır. ABSTRACT In these days where everything in the world is in a process of change, `continuous improvement` comes as a way to solve a problem through a method with seven steps in which the problem is determined by statistical tools and the results are standardized. In this process can many problems like energy saving without lost of performance, shortening the production time etc. being examined by a seven-steps-method and the results can be standartized. In the `continuous improvement` training and team work are in the foreground. The support of the management and their belief in the matter becomes very important. In the first chapter of this study the continuous improvement and the reasons that make development compulsory, are being explained in general and in porticular. The definition of continuous improvement, its characteristic, its goals, factors that are a hindrance for it and the rules of con continuous improvement are lined up. In addition to this terms related to continuous improvement are being explained in this chapter. Since continuous improvement requires team work, the second chapter starts with the description of a team. This chapter examines groups of continuous improvement and the coparison of continuous improvement and classical management. After words it explains the way of forming a group and the change that it will cause in the establishment. Also the differences between quality circles and continuous improvement and the working of groups and the application of a pattern is also being described in this part. The last chapter is telling about the practice at TUSAŞ Motor Sanayi AŞ. It tells further about the opproach of the management, the contion of the groups and the attention paid to trainings about this subject in a high-tech plant like TUSAŞ Motor. 147

111

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 118447, Bu çalışmanın amacı, başlıca yönetim bilgi sistemlerini incelemektir. Yönetim bilgi sistemi, yöneticilere, standart raporlar biçiminde bilgi sağlar ve bu bilgileri yöneticilere sunar. Diğer taraftan, bilgisayar destekli yönetim bilgi sistemleri, yöneticilerin etkili karar almaları için gereksinme duydukları bilgileri sağlamak için tasarlanırlar. Bilgisayar destekli yönetim bilgi sistemleri, işletmeler ve diğer örgütler için yaşamsal bir öğe durumuna gelmiştir. Herhangi bir bilgisayar destekli yönetim bilgi sistemi, insanlardan, prosedürlerden, proğramlardan ve bilgisayarlardan oluşur. Prosedürler insanların yapacaklarını tanımlarlarken, proğramlar da bilgisayarların yapacaklarını tanımlarlar. Bir bilgi sisteminde, bilgisayarlar ile insanlar, ortak olarak hareket ederler. İnsanların elleriyle yapmak zorunda kalacakları iş, bilgisayara göçerilir (yaptırılır) Bunu başarabilmek için, insanlar için hazırlanan prosedürler, bilgisayar proğramlarına çevrilir. Bilgisayar, bilgi üretiminde birçok işlev görür. İlk olarak bilgisayar, bilgi depolama ve yeniden canlandırma aracı olarak hizmet görür. İkinci olarak bilgisayar, bilgi üretimi için süreçleme olanağı sağlayabilir. Üçüncü olarak bilgisayar, diğer bilgisayarlardan veri ve bilgi elde etmek için iletişim aracı olarak hizmet edebilir. Son olarak bilgisayar, ürettiği bilgileri tablolar, raporlar, şemalar, grafikler ve formatlı dökümanlar biçiminde sunabilir. Bu çalışmada tartışılacak olan yönetim bilgi sistemlerinin tümü, bilgisayar destekli bilgi sistemleridir. Başlıca altı tür yönetim bilgi sistemi vardır ; (1) işlem süreçleme sistemleri, (2) karar destek sistemleri, (3) yapay zeka ve uzman sistemler, (4) son kullanıcı ve ofis bilgi sistemleri, (5) işletme işlevleri bilgi sistemleri ve (6) üst yönetim bilgi sistemleri. Bu yönetim bilgi sistemleri, işletme faaliyetlerini, yönetsel karar almayı ve son kullanıcı hesaplamalarını desteklemek için nasıl kullanılır? Bu çalışmadaki dört bölüm, çağdaş örgütlerde temel uygulamaların nasıl gerçekleştirildiğini göstermektedir. Aynı zamanda bu dört bölümde, tartışılan başlıca bilgi sistemi türlerinin her biri için temel teşkil eden ana kavramlar da gösterilmiştir.

Vizyon, bir işletmenin değerlerini, içinde bulunduğu durumu, ulaşmak istediği hedefleri belirleyen ve çalışanları ortak bir amaç etrafında bütünleştirerek, işletmeyi arzulanan geleceğe doğru yönlendiren bir süreçtir. Bu tez çalışmasında, işletmelerde vizyon konusu üç bölüm altında, bir işletmedeki uygulama ile birlikte incelenmiştir. Birinci bölümde, işletmelerin yönetiminde yeni bir süreç olarak gündeme gelen vizyon ve öğeleri tanımlanmakta, iş yaşamının giderek değişkenliğini arttırdığı, rekabetin şiddetlendiği günümüzde vizyonun işletmeler için önemi, stratejik planlama ile ilişkisi ve vizyon ihtiyacının anlaşılması ile ilgili konular anlatılmaktadır. İkinci bölümde, vizyon oluşturma süreci ve aşamaları incelenmektedir. Vizyon oluşturma sürecinde aktif görev alması gereken kişiler ve eğitimleri, sürecin başarı ile uygulanabilmesi için gerekli stratejik özellikler, yönetim grubunun, liderlerin ve çalışanların rolleri, vizyonun başarısızlığa uğrama nedenleri özetlenmektedir. Üçüncü bölümde, vizyon oluşturma sürecinin uygulanmasına örnek olarak, TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş. (TEI) incelenmektedir. Onbir yıllık yeni bir işletme olmasına rağmen TEI, ABD'li ortağı GEAE'nin de katkısı ile uluslararası standartlarda güvenilir, yüksek kalitede ve düşük maliyetle uçak motoru parçası üretimi yapan bir kuruluş olarak kendini kanıtlamış, her alanda uyguladığı, modern yönetim teknikleri ile özellikle 1990'lı yıllarda, dünyada meydana gelen hızlı değişime ayak uydurabilmiştir. Bu bölümde, TEI'nin vizyon oluşturma sürecinde izlediği yöntem anlatılmakta, uygulamanın olumlu yanları ve eksik kalan yönler analiz edilmektedir. ABSTRACT Vision is a process which determines values, current situation and the future targets of an organization by gathering the organization and the people towards a common goal. In this thesis, the subject of organizations vision has been examined in three chapters, including an example of an application. In section one, the vision and its elements, which is a new process in management of organizations have been described. The importance of a vision, the relationship between the vision and the strategic planning, the understanding of a need for a vision in today's changing and competitive business life has been explained. In section two, the process of developing a vision and its steps have been reviewed. The people who should be involved in the process of developing a vision and their training have been described. Also strategic necessities, the roles of management, leaders and the employees for the successful implementation of a vision have been explained; the reasons of an unsuccessful vision have been summarized. In the third section, TUSAŞ ENGINE INDUSTRY INC. (TEI), has been reviewed as an example for the application of a vision development process. Although TEI is only an eleven year old organization, with the support of its partner GEAE (an American Company) it has proved itself as a reliable company in international «standards; and a low cost, high quality aircraft engine component's manufacturer. TEI has applied modern management techniques in every aspect and kept up with rapidly changing business world specially in 1990's. In this section, the procedure pursued by TEI in the development of the vision is explained. The positive and the inadequate aspects of what have been applied are analyzed. 113

ÖZET Reengineering: İş süreçlerinin, maliyet, kalite, hizmet ve hız gibi çağdaş performans ölçülerinde, büyük gelişmeleri sağlayacak yönde, temelden yeniden düşünülmesi ve radikal olarak yeniden tasarlanmasıdır. Bu tanım dikkatlice incelendiğinde, reengjneering'e niçin ihtiyaç duyulduğu ve nasıl gerçekleştirildiği anlaşılabilir. Çağdaş performans ölçüleri, işletmelerin hayatta kalabilmeleri için gerekli unsurlardır. Düşük maliyet, yüksek kalite ve hız, en iyi hizmet, her işletmenin ulaşması gereken standardı oluşturmaktadır. Mevcut durum, bu standart için yeterli gelmiyor ise, süreçlerin yeniden kontrol edilmesi ve sorunlu olanların belirlenmesi gerekmektedir. Belirlenen sorunlu süreçler, yeniden tasarlanarak bambaşka bir süreç haline getirildiği anda, sonuç incelenir. Eğer operasyon başarılı ise reengineering çalışmasına son verilir. Hala belirlenen hedefe ulaşılmamış ise, operasyona devam edilir. IIITüm bu faaliyetler esnasında, organizasyon içi çalışanların değişiklikler karşısında gösterdikleri davranışlar çok önemlidir. Faaliyetleri kabul edip destek vermeleri başarıyı ne kadar artırısa, direnç göstermeleri de o derecede başarısızlığa sebep olur. Sonuç olarak reengineering, bir bütün olarak ekip çalışmasını gerektirir. Operasyonu gerçekleştiren ekibin dışında kalan çalışanlar da, tam bir takım çalışması örneği gösterirlerse, ancak başarı elde edilebilir. IV ABSTRACT Reengineering: The fundamental rethinking and radical redesign of business processes to achieve dramatic improvements in critical, contemporary measures of performance such as cost, quality, service and speed. The necessity and the methods to implement reengineering can easily be understood when this definition is examined carefully. Modern measures of performance are mandatory for existence of a company. Each corporation must reach to standards such as low cost, high quality speed, and the best service. If current status is insufficent for these standards, processes must be controlled again and inappropriate processes must be determined. Results are re examined after these inappropriate processes have been redesigned. The reengineering operation is finished when this operation is successful. If the designated target couldn't be reached the operation continues.It is very important that the responses of inter-organization employees to the changes during these activities. Their agreement and support to these activities is the most effective factor to success. In summary, reengineering requires a complete team-work. The success can be reached only if the operation team and the other employees out of this team work as a complete team intertactively. VI 103

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 102850, İşletmelerarası işbirliği stratejileri, özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, işletmelerin içinde bulundukları ekonomik krizden kurtulmak için, seçilen yöntemlerden birisi olmuştur. Böylece, işletmeler tek başlarına elde edecekleri verimden daha fazlasını, bir başka işletme ile gerçekleştirecekleri işbirliği sayesinde elde edeceklerini, kısaca sinerji etkisini anlamışlar ve işbirliğine yönelmişlerdir.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 12249, Askeri bir terim olan strateji, sonradan işletme yönetiminde de benimsenmiş ve yaygın bir biçimde kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle işletmelerin, uzun dönem amaçlarını saptarken, bu amaçlara ulaştıracak politikaları belirlerken ve rekabet savaşı yaparken, strateji kavramından yararlanılır. Rekabete dayanan ekonomik bir ortamda, strateji dört temel üzerinde geliştirilir. Bunlar; işletmenin güçlü ve zayıf yanlarının saptanması, dış çevredeki fırsat ve tehlikelerin belirlenmesidir. SWOT analizi adı verilen bu yaklaşımla işletme, rakiplerine karşı uygulayacağı stratejik planları hazırlamayı hedefler. İşletme yöneticilerinin rekabet savaşında uygulayabileceği başlıca altı strateji vardır. Bunlar; taklitçi strateji, bağımlı strateji, geleneksel strateji, birleşme strateji, saldırgan ve savunma stratejisidir. Bu çalışmada savunma amaçlı rekabet stratejisi incelenmiştir. Çünkü, bugün için Türkiye işletmelerinin büyük bir kısmı elde ettikleri pazar paylarını savunma çabası içindedirler. Aslında başarılı bir savunma, pazar payını genişletme yönündeki saldırgan rekabet stratejisine hazırlık anlamı da taşır. İşletmelerimizin başarılı bir savunma stratejisi izleyebilmeleri için, sözkonusu strateji konusunda bilgilendirilmeleri, uygulama koşullarını ve yöntemlerini öğrenmeleri gerekir. Bu çalışmanın birinci bölümünde; önce stratejik yönetimin genel yönetim içindeki yeri belirlenmiş, daha sonra da stratejik yönetim süreci açıklanmıştır. İkinci bölümde ise; savunma amaçlı rekabet stratejisinin uygulanabilme koşulları ve yöntemleri ortaya konulduktan sonra, başlıca türleri tek tek ele alınıp incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise; savunma stratejisi uygulayan bir işletme, birinci ve ikinci bölümde verilen bilgilerin ışığında değerlendirilmiş ve sözkonusu işletmenin üstünlükleri, zayıflıkları ve tehlikeleri ortaya konulmuştur. Çalışma, savunma amaçlı rekabetin stratejik yönetiminin genel bir değerlendirilmesiyle sona erdirilmiştir.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 7577, Hizmet işletmelerinde işgücü planlaması işletmelerin özelliğinden dolayı farklı bir öneme sahiptir. Bu tür işletmelerde gerek hizmet sunmada gerekse diğer fonksiyonların yerine getirilmesinde geniş ölçüde insangücünden yararlanılır. Bu çalışmanın amacı, işletmelerin amaçlarını başarılı bir şekilde gerçekleştirmesi için son derece gerekli olan işgücü planlaması konusunda araştırma yapmak ve bir otel işletmesinde işgücü planlamasını uygulayarak işgücü gereksinmelerini belirlemektir. Bu amaçla yapılan çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, işgücü planlamasının tanımı ve amacı, önemi, personel yönetimi içerisindeki yeri ve işgücü planlamasını etkileyen faktörler belirtilmiştir. İkinci bölümde, işgücü planlamasındaki aşamalar ve işgücü planlamasında kullanılan yöntemler hakkında bilgi verilmiştir. Üçüncü bölümde, zaman serileri analizi yöntemiyle otelin kar hizmetleri bölümünün işgücü gereksinmesi belirlenmeye çalışılmıştır.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 8618, Geçmişte batı'lı işletmelerin uyguladıkları yönetim modelini benimseyen işletmeler bugün ilgilerini Japonya'ya ve Japon yönetim modeline yöneltmişlerdir. Japonya, özellikle ikinci dünya savaşından sonra yaptığı gelişmeler ile ilgi çekmiştir. Doğal kaynağındaki yetersizliğine rağmen kendilerinin geliştirmiş oldukları yönetim modeli ile bugün dünya pazarlarında büyük bir pay elde etmiştir. Bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; genel olarak Japonya'nın kültürel ve coğrafik özellikleri ile Japon ekonomisi ve Japon başarısının arkasında yatan faktörler anlatılmıştır. İkinci bölümde; işletmenin tanımı, önemi ve tarihi gelişimleri incelenmiş ayrıca, Japon yönetim modeli ile Japon işletmelerinin yapısı ortaya konulmuştur. Üçüncü bölümde ise, Japon yönetim modelinin üstün ve aksayan yanları ile Japon yönetiminin değerlemesi ve Türkiye anlatılmıştır.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Kayıt no: 11939, Çalışmada sibernetik yaklaşımın, hem felsefe hem de makinalar düzeyinde, örgütlerin yönetilmesi konusuna uygulanabilirliği araştırılmıştır. Sibernetik biliminin gelişmesinde insan organizması ve sinir sisteminin işleyişi dikkate alınmış ve bu sistemdeki haberleşme ve kontrol olayları üzerinde durulmuştur. Sibernetik biliminin temel uğraş konusu sistem kavramı olup, sistemlerdeki haberleşme, kontrol ve geribesleme olaylarını derinliğine inceleyerek, sistemlere başka bir görüş açısından bakmaktadır. Sibernetik'te en uygun yöntemler olan modelleştirme ve benzetmelerden yola çıkılarak, sibernetik sistemlerle örgütlerin işleyişi arasında bir benzetme yapılabilir. Özellikle, sibernetik biliminin esin kaynağı olan insan organizması ile örgütlerin işleyişi arasında yapılacak benzetme daha anlamlıdır. Sibernetik düşüncenin temel fikri olan etkinlik, dinamik sistemlere bu yaklaşımın uygulanmasıyla artmaktadır. Bu durum, T.C. Halk Bankası S.W.I.F.T. uygulamalarının sibernetik açıdan incelenmesi sonucu da görülmüştür. Sibernetik yönetiminin fonksiyonları olarak nitelendirdiğimiz haberleşme, karar alma ve kontrolda sibernetik yaklaşım, makinalar düzeyinde, birleştirilmesi ve örgütlerde bütünleşik kontrol sistemlerinin kurulması çalışmaları henüz başlangıç aşamasındadır. Bu nedenle, sibernetik yönetime geleceğin yönetimi olarak bakılmaktadır.