Search

Bu çalışmanın amacı 1960’lı yıllardan günümüze Türkiye’nin kapitalistleşme ve sanayileşme sürecinde benimsediği sermaye birikim modellerinin emek politikalarına yansımalarının incelenmesidir. Çalışmada bu amaçla 1960-1980 dönemi ve sonrası olmak üzere iki dönem temel alınarak inceleme yapılmış ve özellikle son dönemde Türkiye’de emek piyasasının düzenlenmesinde önemli bir politika belgesi olarak öne çıkan 2014-2023 Ulusal İstihdam Stratejisi incelenmiştir. Nitekim 1960-1980 yılları arasında Türkiye’de kapitalizmin Fordist birikim modeline koşut gelişen ithal ikameci sanayileşme modeli benimsenmiş ve 1961 Anayasası temelinde emek kesiminin kazandığı ekonomik ve sosyal haklarla dönem boyunca iç piyasada yeterli bir talebin oluşması sağlanmıştır. 1980’li yıllarda ise kapitalizmin merkez ülkelerinde benimsenen neoliberal politikalar çerçevesinde emek kesiminin ekonomik ve sosyal haklarının geriletildiği bir süreç başlatılmış, Türkiye de bu sürece 24 Ocak Kararları ile eklemlenmiştir. Bu tarihten itibaren Türkiye’de emek politikaları, sermayenin talepleri doğrultusunda şekillenmeye başlamış; her kriz dönemiyle birlikte emek piyasası sermayenin esneklik taleplerine bağlı olarak yeniden düzenlenirken, emeğin örgütlenme, toplu pazarlık ve sosyal güvenlik hakları daha da geriletilmiştir. Çalışmada, sermayenin emeğin ekonomik ve sosyal haklarına bir saldırısı olarak yorumlanabilecek bu sürecin somut bir örneğini oluşturan Ulusal İstihdam Stratejisi Belgesi, bu bağlamda ele alınmıştır.Anahtar Kelimeler:1961 Anayasası, İthal İkameci Sanayileşme, 24 Ocak Kararları, İhracata Dayalı Sanayileşme, Ulusal İstihdam Stratejisi, Esneklik, Güvencesiz İstihdam.

Eğretileşme, günümüz çalışma yaşamında emeğin istihdamının istikrarsız, belirsiz ve güvencesiz niteliğine vurgu yapmak için kullanılan bir kavramdır. Fordist dönemde emeğin standart istihdam biçimi, tam zamanlı, güvenceli ve kayıtlı istihdamdır. Standart istihdam biçiminin anlamı, emeğe üretim ve yeniden üretim sürecini garanti altına alacak koşulların sağlanması olmuştur. Neoliberal dönüşüm süreciyle birlikte standart istihdam biçimi giderek aşınmış; kısa vadeli, istikrarsız ve güvencesiz nitelik gösteren esnek istihdam biçimleri ortaya çıkmıştır. Fordist dönemde emek açısından istihdam olma ile güvende olma arasında kurulan bağ günümüz koşullarında büyük ölçüde kopmuştur. Bu kopuş, emeğin çalışma ve yaşam koşullarını güvencesiz, belirsiz ve güvencesiz ve kırılgan hale getirmektedir. Eğretileşmeye ilişkin literatür incelendiğinde eğreti istihdam koşullarının emek piyasasında pazarlık gücü açısından dezavantajlı gruplara odaklanarak değerlendirildiği görülmektir. Ancak günümüz çalışma yaşamında emek piyasasında pazarlık gücü açısından avantajlı gruplar arasında da eğreti istihdam ve güvencesiz yaşam koşulları giderek yaygınlaşmaktadır. Bu çalışma, emek piyasasında pazarlık gücü açısından avantajlı gruplar arasında yer alan mühendislerin eğretileşme deneyimlerine odaklanmaktadır. Araştırmanın örneklem grubunu Bursa’da çalışan/çalışmış tekstil mühendisleri oluşturmaktadır. Birinci bölümde çalışma yaşamında eğretileşme ve mühendis emeğinin eğretileşme deneyimleri incelenmiştir. İkinci bölümde dünyada ve Türkiye’de tekstil sektörünün gelişimi ve Türkiye’de tekstil mühendisliği eğitiminde yaşanan dönüşümler değerlendirilmiştir. Üçüncü bölümde ise yarı yapılandırılmış görüşme yöntemi kullanılarak Bursa’da çalışan/çalışmış on sekiz tekstil mühendisiyle derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Bu kapsamda önceden hazırlanmış sorular çerçevesinde mühendislerin çalışma ve yaşam koşulları, tekstil sektörü, tekstil mühendisliği eğitimi ve tekstil mühendisleri odasına yönelik görüş, düşünce ve beklentileri değerlendirilmiştir. Çalışmanın amacı, tekstil mühendislerinin eğretileşme deneyimlerinin Türkiye’de tekstil sektörü ve tekstil mühendisliği eğitiminde yaşanan dönüşümlerle birlikte derinlemesine değerlendirilmesidir. Precariousness is a concept used to emphasize the unstable, uncertain and precarious nature of labor employment in today's working life. The standard form of employment of labor in the Fordist era was full-time, secure and formal employment. The meaning of the standard form of employment was the provision of conditions for labor to guarantee the process of production and reproduction. With the neoliberal transformation process, the standard form of employment has gradually eroded; flexible forms of employment have emerged that are shortterm, unstable and precarious. The link established in the Fordist era between being employed in terms of labor and being secure has been largely severed in today's conditions. This rupture makes labor's working and living conditions precarious, uncertain and precarious and fragile. When the literature on precariousness is examined, it is seen that precarious employment conditions are evaluated by focusing on disadvantaged groups in terms of bargaining power in the labor market. However, in today's working life, precaious employment and precarious living conditions are becoming increasingly common among advantageous groups in terms of bargaining power in the labor market. This study focuses on the precariousness experiences of engineers, who are among the advantageous groups in terms of bargaining power in the labor market. The sample group of the study consists of textile engineers working/worked in Bursa. In the first part, the experiences of precariousness in working life and the precariousness of engineers' labor are examined. In the second part, the development of the textile sector in the world and in Turkey and the transformations in textile engineering education in Turkey are evaluated. In the third part, in-depth interviews were conducted with eighteen textile engineers working/worked in Bursa using the semi-structured interview method. In this context, within the framework of pre-prepared questions, the working and living conditions of engineers and the opinions, thoughts and expectations of engineers to the textile industry, textile engineering education and the textile engineers’ organisation were evaluated. The aim of the study is to evaluate the precariousness experiences of textile engineers in depth together with the transformations in textile industry and textile engineering education in Turkey.

İnsanoğlunun en önemli gereksinimlerinden biri olan yemek yeme ihtiyacı mutfak mekânının oluşmasına sebep olmuştur. Konutların yapılmasıyla birlikte tüketilecek besinlerin saklanması, hazırlanması, pişirilmesi gibi pek çok eylemin yapılabileceği “konut mutfakları” insanoğlunun hayatına girerek iş yükünü azaltmıştır. Teknolojinin gelişmesiyle konut mutfaklarında da hızlı gelişmeler ve değişimler meydana gelirken kullanıcıya en ergonomik ve konforlu mutfağı oluşturmak, mutfak endüstrisinin en önemli amacı haline gelmiştir. Sosyolojik olarak cinsel kimliklerin iş bölümüne etkileri incelendiğinde kadın kimliğinin görevi; ev, çocuk ve mutfak işleri olmuştur. Mutfakta aktif zaman geçiren kadınların, konforunun ve mekânsal ihtiyaçlarının saptanıp yeni çözümler üretilmesi yapılan araştırmanın temelini oluşturmuştur. Bu tez çalışmasında, konut mutfağının tarihsel süreci ve mutfak kavramıyla ilgili genel bilgiler verilerek kadın kimliğinin mutfaktaki yeri incelenmiştir. Yapılan incelemelerden sonra kadın kullanıcılarının mevcutta kullandıkları mutfaklarından memnuniyetleri üzerine araştırma başlatılmıştır. Yapılan araştırmada İstanbul’da ikamet eden 500 kadın mutfak kullanıcısına anket çalışması yapılarak memnuniyetleri ile ilgili bilgiler toplanmıştır. Elde edilen bilgiler sonuç ve önerilerle açıklanmıştır., The requirement to eat, which is one of the most important needs of human beings,has caused to the creation of a kitchen space. "Residential kitchens", where many actions can be taken such as the cooking, storage and preparation of food to be consumed by the construction of the houses,has entered the human life and reduced the workload. While rapid developments and changes occur in residential kitchens with the development of technology, creating the most ergonomic and comfortable kitchen for the user has become the most important goal of the kitchen industry. Sociologically, when the effects of sexual identities on the division of labor are examined, the duties of female identity have been household, child and kitchen affairs. Determining the comfort and spatial needs of women who spend active time in the kitchen and creating new solutions has formed the basis of the research. In this thesis; by giving general information about the historical process of the house and kitchen and the concept of kitchen, the place of female identity in the kitchen has been examined. After the examinations, a research has been started on the satisfaction of female users with the kitchens they currently use. In the research, by conducting a survey to 500 female kitchen users residing in Istanbul and information about their satisfaction has been collected. The information obtained has been explained with results and recommendations.

Thymbra spicatavar.spicata(zahter) veOriganum onites(kekik) Türkiye’de baharat ve halk ilacı olarak sıklıkla kullanılan Lamiaceaefamilyasına ait bitkilerdir. Bu çalışmada, klasik çözücü ekstraksiyonu (KÇE) ve ultrason destekli ekstraksiyon (UDE) yöntemiyle bitkilerin toprak üstü kısımları ekstrakte edildi. % 70 etanol ile hazırlanan ekstrelerin toplam fenolik madde miktarı (TFM) ve antioksidan aktiviteleri belirlendi. TFM ve antioksidan aktivite açısından yapılan kıyaslamada UDE yöntemiyle elde edilen sonuçların KÇE’ye göre ve kekik türünün zahtere göre daha yüksek değerlerde olduğu belirlenmiştir. 1 g kuru bitki için hesaplanan UDE sonuçları; zahter: TFM = 48,60 ± 2,80 mg gallik asit eşdeğer (GAE), FRAP değeri = 91,65 ± 4,77 mg troloks eşdeğer (TE), DPPH değeri = 90,02 ± 5,63 mg TE, kekik: TFM = 60,60 ± 4,16 mg GAE, FRAP değeri = 160,35 ± 2,92 mg TE, DPPH değeri = 166,74 ± 2,38 mg TE. KÇE sonuçları;zahter: TFM = 31,02 ± 3,75 mg GAE, FRAP değeri = 62,13 ± 4,04 mg TE, DPPH değeri = 68,08 ± 4,27 mg TE; kekik:TFM = 49,20 ± 5,92 mg GAE, FRAP değeri = 109,67 ± 3,26 mg TE, DPPH değeri = 133,14 ± 2,75 mg TE.

Belonging to Lamiaceae family Thymbra spicata var. spicata (zahter) and Origanumonites (thyme) are plants commonly used as spice and traditional medicine in Turkey.In this study, solventextraction (SE) and ultrasound assisted extraction (UAE) techniques were usedfor the extraction of aerial parts of the plants. Ethanol (70 %) extracts of the plantswere analyzed for determination of total phenolic contents and the antioxidantactivities. Theresults showed that extracts obtained by ultrasound assisted extraction hashigher total phenolics content (TPC) and antioxidant activity. By comparisonthyme has higher TPC and antioxidant activity than zahter. Results for 1g dryplant weight are; UAE for zahter: TPC = 48.60 ± 2.80 mg gallic acid equivalances (GAE),FRAP value = 91.65±4.77 mg as trolox equivalances (TE), DPPH value = 90.02 ± 5,63mg TE; for thyme: TPC = 60.60 ± 4.16 mg GAE, FRAP value = 160.35 ± 2.92 mg TE,DPPH value = 166.74 ± 2,38 mg TE. SE for zahter: TPC = 31.02 ± 3.75mg GAE, FRAP value = 62.13 ± 4.04 mg TE, DPPH value = 68.08 ± 4.27 mg TE; forthyme: TPC = 49.20 ± 5.92 mg GAE, FRAP value =109.67 ± 3.26 mg TE, DPPH value = 133.14 ± 2.75 mg TE., Thymbra spicata var. spicata (zahter) ve Origanum onites (kekik) Türkiye’de baharat ve halk ilacı olaraksıklıkla kullanılan Lamiaceaefamilyasına ait bitkilerdir. Bu çalışmada, klasik çözücü ekstraksiyonu (KÇE) veultrason destekli ekstraksiyon (UDE) yöntemiyle bitkilerin toprak üstükısımları ekstrakte edildi. % 70 etanol ile hazırlanan ekstrelerin toplamfenolik madde miktarı (TFM) ve antioksidan aktiviteleri belirlendi. TFM veantioksidan aktivite açısından yapılan kıyaslamada UDE yöntemiyle elde edilensonuçların KÇE’ye göre ve kekik türünün zahtere göre daha yüksek değerlerdeolduğu belirlenmiştir. 1 g kuru bitki için hesaplanan UDE sonuçları; zahter: TFM = 48,60 ± 2,80 mg gallik asit eşdeğer (GAE), FRAP değeri =91,65 ± 4,77 mg troloks eşdeğer (TE), DPPH değeri = 90,02 ± 5,63 mg TE, kekik: TFM= 60,60 ± 4,16 mg GAE, FRAP değeri = 160,35 ± 2,92 mg TE, DPPH değeri = 166,74 ±2,38 mg TE. KÇE sonuçları; zahter: TFM = 31,02 ± 3,75 mg GAE, FRAP değeri = 62,13 ± 4,04 mg TE,DPPH değeri = 68,08 ± 4,27 mg TE; kekik: TFM= 49,20 ± 5,92 mg GAE, FRAP değeri = 109,67 ± 3,26 mg TE, DPPH değeri = 133,14 ±2,75 mg TE.

Tragopogon dubius and Tussilago farfara are consumed as vegetables and used in folk medicine to manage common diseases. Herein, the chemical compositions and biological activities of different leaf extracts (ethyl acetate, methanol, and water) of T. dubius and T. farfara were evaluated. The antibacterial, antifungal, and antioxidant abilities of the extracts were tested using different assays including free radical scavenging, reducing power, phosphomolybdenum, and metal chelating assays. Enzyme inhibitory potentials were evaluated against cholinesterases, tyrosinase, α-amylase and α-glucosidase. Complexes of bioactive compounds (chlorogenic and rosmarinic acid) were docked into the enzymatic cavity of α-glucosidase and subjected to molecular dynamic calculation, enzyme conformational stability, and flexibility analysis. T. dubius and T. farfara extracts showed remarkable antioxidant potentials. Ethyl acetate extracts of T. dubius and T. farfara were the most potent inhibitors of acetylcholinesterase and butyrylcholinesterase. T. dubius ethyl acetate extract and T. farfara methanolic extract showed noteworthy activity against α-glucosidase. High performance liquid chromatography analysis revealed the abundance of some phenolic compounds including chlorogenic and rosmarinic acids. Ethyl acetate extract of T. dubius showed notable antifungal activity against all strains. Docking studies showed best pose for chlorogenic acid was stabilized by a network of hydrogen bonds with residues Asp1157, Asp1279, whereas rosmarinic acid showed several hydrogen bonds with Asp1157, Asp1420, Asp1526, Lys1460 and Trp1369. This study further validates the use of T. dubius and T. farfara in traditional medicine, as well as act as a stimulus for further studies for future biomedicine development. Communicated by Ramaswamy H. Sarma.

Tragopogon dubius and Tussilago farfara are consumed as vegetables and used in folk medicine to manage common diseases. Herein, the chemical compositions and biological activities of different leaf extracts (ethyl acetate, methanol, and water) of T. dubius and T. farfara were evaluated. The antibacterial, antifungal, and antioxidant abilities of the extracts were tested using different assays including free radical scavenging, reducing power, phosphomolybdenum, and metal chelating assays. Enzyme inhibitory potentials were evaluated against cholinesterases, tyrosinase, alpha-amylase and alpha-glucosidase. Complexes of bioactive compounds (chlorogenic and rosmarinic acid) were docked into the enzymatic cavity of alpha-glucosidase and subjected to molecular dynamic calculation, enzyme conformational stability, and flexibility analysis. T. dubius and T. farfara extracts showed remarkable antioxidant potentials. Ethyl acetate extracts of T. dubius and T. farfara were the most potent inhibitors of acetylcholinesterase and butyrylcholinesterase. T. dubius ethyl acetate extract and T. farfara methanolic extract showed noteworthy activity against alpha-glucosidase. High performance liquid chromatography analysis revealed the abundance of some phenolic compounds including chlorogenic and rosmarinic acids. Ethyl acetate extract of T. dubius showed notable antifungal activity against all strains. Docking studies showed best pose for chlorogenic acid was stabilized by a network of hydrogen bonds with residues Asp1157, Asp1279, whereas rosmarinic acid showed several hydrogen bonds with Asp1157, Asp1420, Asp1526, Lys1460 and Trp1369. This study further validates the use of T. dubius and T. farfara in traditional medicine, as well as act as a stimulus for further studies for future biomedicine development. Communicated by Ramaswamy H. Sarma

Ülkemizde her geçen yıl artmakta olan uluslararası ticaret hacmi ile lojistik faaliyetlerden olan taşımacılık ve dağıtım sistemleri giderek önem kazanmaya başlamıştır. Diğer yandan çevre kirliliğindeki artışlar, trafiğin artışı ve kazaların meydana gelmesi gibi etkenler; güvenli, ekonomik ve çevreci olan taşıma sistemlerine ilgiyi arttırmıştır. Bu kapsamda; meydana gelen çevre dostu yöntemler ile çok sayıdaki alan üzerinde çevre kirliliğinin azaltılması amaçlanmaktadır. Dolayısıyla; taşımacılık türlerinde çevreye daha az emisyon salınımı yapan çok modlu taşımacılık uygulamaları önem kazanmıştır. Ülkemizde faaliyet göstermekte olan lojistik firmalarından bazıları çok modlu taşımacılık modellerini kullanmaktadır. Çok modlu taşımacılık sisteminde; demiryolları, denizyolları, karayolları farklı şekillerde kombine edilerek uygulanmaktadır. Bu çalışmada; Türkiye'de lojistik firmaların çok modlu taşımacılık uygulamaları üzerinde durularak; literatür taraması yapılmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde konuya giriş yapılarak neden bu konu üzerinde durulduğu açıklanmıştır.İkinci bölümde ise lojistik ve tedarik zinciri tanımı yapılarak, tarihsel gelişimi açıklanmıştır. Türkiye'de lojistik sektörünün durumu ve lojistiğin önemi, lojistik uygulama çeşitleri,faaliyetleri ve lojistik köyler anlatılmıştır.Lojistik süreçlerde dış kaynak kullanımından detaylı olarak bahsedilmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümünde; uluslararası taşımacılık kavramı, amacı, önemi, gelişimi ve türleri üzerinde durulmuştur. Dördüncü bölümde; çok modlu taşımacılık, türleri, temel bileşenleri, olumlu ve olumsuz yönleri açıklanmıştır. Dünyada örneklerinden bahsedilerek, tarihsel gelişimleri incelenmiştir.Beşinci bölümde ise; çok modlu taşımacılık uygulamalarını kullanan köklü lojistik firmaların üst düzey yetkilileri ile yapılan röportajlar ile Avrupa Türkiye arası güzergahları, modelleri, faaliyet alanları ve yapmış oldukları uygulamalar incelenerek analizi yapılmıştır. Avrupa ülkelerine çok modlu taşımacılık alanındaki faaliyetlerin avantaj ve dezavantajları araştırılarak en çok kullanılmakta olan Ro-Ro gemilerinin ülkemizdeki durumu ve seferleri incelenmiştir.Yapılan bu çalışma lojistik firmalarına bu alanda ki eksiklerini görme konusunda yol gösterici olacaktır, uluslararası ticaret yapan şirketlere ise çok modlu taşımacılık uygulamaları detaylı anlatılarak neden tercih edilip edilmemesi gerektiği ve kendilerine en uygun yöntemi seçmeleri konusunda yardımcı olacaktır. Importance in transportation and distribution of our logistic activities has an a significant value in our countrys' increasing international trading volume. With factors like pollution, rise in traffic and the increase of accidents has raised the awareness for green, safe and reliable transportation. With this logic and nature friendly approaches, most of the causes pollution can be filtered or in worst case decreased. Therefore multimodal and intermodal transportation models which have less pollution on the world has gained more attention and importance. Some of the logistic companies in our country is already using the multimodal and intermodal transportation systems. In the multimodal and intermodel transportation systems; railways, sea and roads are being used in a hybridly manner. In this study, the application of the Turkish companies on multimodal and intermodal transportation has been examined with scanning technique. First part is an introduction to the study and an explanatation to why it has been studied. The second part is an liteature explantation with the history of the logistic systems. The status of the logistics industry in Turkey, the logistic villages, the importance and the different applications have been given as examples. Outsourcing in logistic applications have been mentioned. Third party of the study emphasizes the international transportation concept, the purpose, progress and the types of it. In the fourth part ; multimodal and intermodal transportation types, principal components and the pros & cons have been explained. Global examples have been given with a small study on its historic development. Fifth part is the `live` part where the companies with the application of multimodal and intermodal transportation systems have been analyzed with the responsible operational managers being interviewed and the analysis of Europe-Turkey routes, models and the area of activities taking place. The pros and cons of the multimodal and intermodal transportation systems in Europe have been studied and the most applied method `Ro-Ro`'s status and voyages in our country have been examined. This study will be enlightening for those who are seeking to see what they are doing wrong or better yet what they could do better in terms of logistics. For the international companies, it will be a guide to understand the multimodal and intermodal transportation systems better so they can take a decision on whats the best method for them and creating an action plan for companies. 120

This study was made to reveal the plants used as traditional folkmedicine in Yüksekova (Hakkari) situated in Southeastern of Turkey. Thespecimens of the plants used as folk remedies were collected and the informationabout the local names, the part(s) used, the ailments treated, the therapeutic effect,the preparation, the methods of administration, and the duration of treatment havebeen recorded. The plant specimens are kept in the Herbarium of the Facultyof Pharmacy, Marmara University. As a result of identification of the plantspecimens, 25 species, used as a traditional folk medicine in Yüksekova, weredetermined. Among them, 18 species were wild and 7 species were cultivatedplants. According to the majority of the plants which have similar usages, theplants were mostly used for urinary system diseases, wound, diabetes andstomach diseases.

Essential oil composition of Centaurea kilaea flowers, stems and C. cuneifolia flowers were investigated by GC, GC/MS. Flowers and stems of C. kilaea afforded very low essential oil yield

1.ÖZETBayramiç (Çanakkale) yöresinde halkın yararlandığı ve yaşamında geleneksel yeri olan bitkileri belirlemek üzere etnobotanik araştırmalar yapıldı. Bu amaçla, Nisan 2004-Haziran 2007 tarihleri arasında Bayramiç ilçe merkezine ve 76 köyünün hepsine gidildi. Arazi çalışmaları esnasında yöreden 364 bitki örneği toplandı ve bu bitkilere ait çeşitli etnobotanik bilgiler derlendi. Bu araştırmanın bulgurları metin içinde ayrıntılı olarak sunulmaktadır. Bu çalışmanın sonuçlarına göre yörede etnobotanik kullanımı olan 193 bitki (takson) saptandı. Bunların 161’i yabani, 32’si ise yörede yetiştirilen bitkilerdir. Bu bitkiler en çok sırasıyla halk ilacı (90 takson), besin (68 takson), hayvan yemi (27 takson), çay (17 takson), süs (15 takson), yakacak (14 takson), süpürge (9 takson), baston (9 takson), baharat (9 takson), çit (6 takson) ve boya (6 takson) olarak kullanılmaktadır. Bayramiç yöresinde 185 bitkinin kullanılışı ilk kez kaydedilmektedir. Bunların içinden 120 bitki Çanakkale ilinde, 28 bitki ise yurdumuzda etnobotanik bakımdan ilk kez kaydedilmektedir. . Bu çalışmamızda ayrıca yörede yetişen veya yetiştirilen 277 bitkiye ait toplam 354 yöresel ad sunulmaktadır. 188 bitkinin Bayramiç ilçesinde, 131 bitkinin Çanakkale ilinde ve 16 bitkinin ise yurdumuzda yöresel adı ilk kez kaydedilmektedir. Anahtar Kelimeler : Etnobotanik, Bayramiç, Çanakkale, Türkiye. 2.SUMMARYETHNOBOTANICAL INVESTIGATIONS IN BAYRAMİÇ (ÇANAKKALE)The ethnobotanical investigations were made in order to determine the plants used by the people in the locality of Bayramiç (Çanakkale) and which have a traditional function in their life. For this purpose, the center of Bayramiç and all of the 76 villages have been visited between April 2004-June 2007. During the field works, 364 plant specimens were collected and the various ethnobotanical information belonging to these plants was provided. The findings of the research are presented in detail in the text. According to the results of this study total 193 taxa which have ethnobotanical usage, were identified. Among them 161 taxa are wild and 32 taxa are cultivated. The plants are mostly used as folk medicine (90 taxa), food (68 taxa), animal food (27 taxa), tea (17 taxa), ornament (15 taxa), fuel (14 taxa), broom (9 taxa), cane (9 taxa), spice (9 taxa), hedge (6 taxa) and dye (6 taxa). The usages of 185 taxa are recorded in Bayramiç for the first time. Among them 120 taxa in Çanakkale, 28 taxa in Turkey are also recorded for the first time from ethnobotanical aspect. In addition, total 354 vernacular names belonging to wild or cultivated 277 taxa are presented in this study. The vernacular names are recorded for the first time for 188 taxa in Bayramiç, 131 taxa in Çanakkale and 16 taxa in Turkey. Key Words : Ethnobotany, Bayramiç, Çanakkale, Turkey.

Bayramiç (Çanakkale) yöresinde halkın yararlandığı ve yaşamında geleneksel yeri olan bitkileri belirlemek üzere etnobotanik araştırmalar yapıldı. Bu amaçla, Nisan 2004-Haziran 2007 tarihleri arasında Bayramiç ilçe merkezine ve 76 köyünün hepsine gidildi. Arazi çalışmaları esnasında yöreden 364 bitki örneği toplandı ve bu bitkilere ait çeşitli etnobotanik bilgiler derlendi.Bu araştırmanın bulgurları metin içinde ayrıntılı olarak sunulmaktadır. Bu çalışmanın sonuçlarına göre yörede etnobotanik kullanımı olan 193 bitki (takson) saptandı. Bunların 161'i yabani, 32'si ise yörede yetiştirilen bitkilerdir. Bu bitkiler en çok sırasıyla halk ilacı (90 takson), besin (68 takson), hayvan yemi (27 takson), çay (17 takson), süs (15 takson), yakacak (14 takson), süpürge (9 takson), baston (9 takson), baharat (9 takson), çit (6 takson) ve boya (6 takson) olarak kullanılmaktadır.Bayramiç yöresinde 185 bitkinin kullanılışı ilk kez kaydedilmektedir. Bunların içinden 120 bitki Çanakkale ilinde, 28 bitki ise yurdumuzda etnobotanik bakımdan ilk kez kaydedilmektedir. .Bu çalışmamızda ayrıca yörede yetişen veya yetiştirilen 277 bitkiye ait toplam 354 yöresel ad sunulmaktadır. 188 bitkinin Bayramiç ilçesinde, 131 bitkinin Çanakkale ilinde ve 16 bitkinin ise yurdumuzda yöresel adı ilk kez kaydedilmektedir.Anahtar Kelimeler : Etnobotanik, Bayramiç, Çanakkale, Türkiye. The ethnobotanical investigations were made in order to determine the plants used by the people in the locality of Bayramiç (Çanakkale) and which have a traditional function in their life. For this purpose, the center of Bayramiç and all of the 76 villages have been visited between April 2004-June 2007. During the field works, 364 plant specimens were collected and the various ethnobotanical information belonging to these plants was provided.The findings of the research are presented in detail in the text. According to the results of this study total 193 taxa which have ethnobotanical usage, were identified. Among them 161 taxa are wild and 32 taxa are cultivated. The plants are mostly used as folk medicine (90 taxa), food (68 taxa), animal food (27 taxa), tea (17 taxa), ornament (15 taxa), fuel (14 taxa), broom (9 taxa), cane (9 taxa), spice (9 taxa), hedge (6 taxa) and dye (6 taxa).The usages of 185 taxa are recorded in Bayramiç for the first time. Among them 120 taxa in Çanakkale, 28 taxa in Turkey are also recorded for the first time from ethnobotanical aspect.In addition, total 354 vernacular names belonging to wild or cultivated 277 taxa are presented in this study. The vernacular names are recorded for the first time for 188 taxa in Bayramiç, 131 taxa in Çanakkale and 16 taxa in Turkey.Key Words : Ethnobotany, Bayramiç, Çanakkale, Turkey. 463