Search

Organizational change is one of the most effective ways to achieve a competitive advantage. However, littleis known about “how business size moderates the relationship between organizational change and competitiveadvantage”. The aim of this study is to determine the effect of organizational change on competitive advantage and tofind out whether business size moderates the relationships between organizational change and competitive advantage.Data obtained from employees working in Chabahar-Industrial Zone in Iran. A total of 233 valid questionnaires werereceived from the firms operating in this zone. Data was analyzed by employing descriptive statistics, ExploratoryFactor Analysis (EFA), Confirmatory Factor Analysis (CFA), and Linear Regression techniques. The moderator roleof business size was assessed by PROCESS software. Findings revealed that organizational change has positive effecton competitive advantage. And, business size plays a moderating role on the relationships between organizationalchange and competitive advantage., Örgütsel değişim rekabetçi avantaj sağlamada en etkili yollardan biridir. Yazında örgütsel değişim ilerekabetçi avantaj ilişkisinde işletme büyüklüğünün aracılık etkisi konusunda sınırlı bilgi yer almaktadır. Buradanhareketle, bu çalışmanın amacı, örgütsel değişimin rekabet üstünlüğü elde etmeye olan etkisinin belirlenmesi veişletme büyüklüğünün bu ilişkideki düzenleyici etkisinin ortaya konulmasıdır. Veri, Chabahar-Sanayi Bölgesi (İran)çalışanlarından elde edilmiştir. Toplamda 233 geçerli anket toplanmıştır. Veri; tanımlayıcı istatistik, Açıklayıcı FaktörAnalizi, Doğrulayıcı Faktör Analizi, Doğrusal Regresyon teknikleriyle analiz edilmiş ve işletme büyüklüğünün aracılıkrolü PROCESS yazılımı ile incelenmiştir. Bulgular, örgütsel değişimin rekabetçi avantaj üzerinde pozitif etkiye sahipolduğunu ve işletme büyüklüğünün bu ilişkide aracı role sahip olduğunu göstermiştir.

Bu çalışmada bireyin aynı tempoda ve sürekli tekrarlanarak yapılmasının verdiği yorgunluk ve bıkkınlık sonucu oluşan monotonluk ile bireylerin yalnız kendi çıkarlarını gözettiğine inanan ve buna göre herkesi çıkarcı kabul eden kimse olarak gören düşünceyi açıklamaya çalışan sinizm arasındaki ilişki incelenmiştir. Yazın incelemesinde monotonluğun sinizmle ilişkisini ortaya koyan çalışmaya rastlanılmamıştır. Dolayısıyla bu çalışmanın yazına ve pratiğe katkı sağladığı değerlendirilmiştir. Bu ampirik araştırmada veri analizi; Konya’da faaliyet gösteren sanayi işletmelerinde çalışan ve tesadüfi olarak seçilen 147 geçerli anket geri dönüşü ile yapılmıştır. Veriler tanımlayıcı istatistikler açıklayıcı faktör analizi ve çoklu regresyon yöntemi ile analiz edilmiştir. Araştırma sonuçları monotonluk ile sinizm arasında anlamlı doğrudan bir ilişki kurulamayacağını (R2 =0,039; p = 0,124) ortaya koymuştur. Araştırma sonuçları, monotonluğa neden olan faktörlerin doğrudan çalışanların sinik davranışlarına yol açmasının beklenmemesi gerektiğini göstermiştir. Bu nedenle, monotonluk ve sinik davranışlara neden olan unsurlar kendi çerçevesinde dikkate alınmalı ve değerlendirilmelidir.

Gunumuz yuksek rekabet ortaminda faaliyet gosteren isletmeler gelismis teknolojilerini artan sekilde is sureclerine uyarlayip kullanmaktadirlar. Gelismis teknolojilerin kullanim alanlarindan biri de sosyal aglardir (veya genis kabul gormus adiyla sosyal medyadir). Sosyal medya isletmelerde sadece eglenme ve sosyallesme amaciyla degil is amaclari icin de kullanilmaktadir. Fakat, sosyal medyanin personelin is performansina etkisi hakkinda yazinda sinirli bilgiye rastlanilmaktadir. Dolayisiyla, bu ampirik calismada sosyal medya kullaniminin calisanlarin is performansina etkisinin hizmet isletmeleri kapsaminda arastirilmasi amaclanmistir. Hizmet sektorunde faaliyet gosteren isletmelerinde, yuz yuze anket yoluyla rastgele secilmis 205 is gorenden veri elde edilmistir. Veri analizinde yapisal esitlik modellemesi teknigi kullanilmistir. Arastirmada, sosyal medya kullanimi ile is goren performansi arasinda pozitif ve anlamli iliski oldugu belirlenmistir. Arastirma sonucuna gore calisanlarin isletmelerde sosyal medya kullaniminin kacinilmaz bir gercek oldugu degerlendirilmistir. Bu gercekten hareketle yoneticilerin, calisanlarin sosyal medyayi is amacli kullanmalari yonunde bilgilendirmeleri ve hatta tesvik etmelerinin gerektigi soylenebilir. Bu sekilde hareket edildiginde isletmeler is sureclerinde sosyal medyadan maksimum fayda elde edebilirler.

Artan teknoloji ve internet kullanımı, güncel bir sapkın davranış çeşidi olan sanal takımlarda sapkın davranışların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Sanal takımlarda sapkın davranışlar, işletme kaynaklarının amacına uygun kullanılmaması veya kontrolsüz kullanılması sonucunu doğurmakta ve işletme için bir takım hukuki ve cezai yaptırımlar ortaya çıkarmaktadır. İşletmeler açısından bu denli öneme haiz olan sapkın davranışların sanal takımlar üzerindeki etkilerini araştıran çalışmalara rastlanılmamıştır. Dolayısıyla bu nicel araştırmada, işletmelerde sapkın davranışların sanal takımlar üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Bünyesinde sanal takım bulunduran sanayi ve kamu işletmelerinden elde edilen 228 geçerli anket verisi doğrusal regresyon yöntemiyle analiz edilmiştir. Analiz sonucunda; kişiler arası sapkın davranışların sanal takımlar üzerinde hem takım algısı açısından hem de işbirliği yapılması açısından negatif yönde etkili olduğu; örgüte yönelik sapkın davranışlar ile sanal takım işbirliği arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğu tespit edilmiştir.

İşletmede çalışanlarda işe devamsızlık, kaytarma, çalışan devir hızı artışı, bezginlik, stres gibi belirtiler söz konusu ise bunun muhtemel nedenlerinden biri de kişi - iş uyumunun eksikliği olabilir. İşgörenin bilgi, yetenek ve özellikleri ile yaptığı işin uyumlu olması, onun işinden tatmin olması, etkinlik ve verimliliğini artması ve yüksek performans sergilemesinde belirleyici olmaktadır. İşgörenenin performans düzeyinin değerlendirildiği performans değerleme uygulaması aslında kişi-iş uyum düzeyinin farkına varılmasına da katkı sağlamaktadır. Bu çalışmada, işletmelerde kişi-iş uyumunun performans değerlemeye etkisi ampirik bir araştırma deseninde belirlenmeye çalışılmıştır. Anket tekniği ile Konya İl merkezinde faaliyet gösteren tekstil işletmelerinden 2 23 geçerli geri dönüş elde edilmiştir. Veriler açıklayıcı faktör analizi ve yapısal eşitlik modellemesi teknikleri kullanılarak analiz edilmiştir. Çoklu regresyon analizi neticesinde işletmelerde kişi -iş uyumu yapısının kişi uyumu ve iş uyumu bileşenlerinin her ikisinin de performans değerleme üzerinde pozitif yönde ve anlamlı etkisi olduğu tespit edilmiştir. Sonuçlara göre, kişi - iş uyumu yüksek olan işgörenlerin performans değerlemeye dair algıları olumlu olmaktadır, Lack of person-job fit may be one of the possible reasons for the symptoms of absence at work , increase in social loafing, employee turnover, burnout, stress etc. among employees in an organization. The compatibility of knowledge level, skills and personal traits with job characteristics determines the level of employee job satisfaction, effectiveness, productivity and performance. Performance appraisal practices, which assess employee performance level, enable organizations get aware of the importance of person-job fit. This quantitative research aimed to determine the effect of person-job fit on performance appraisal in organizations. Exploratory factor analysis and structural equation modeling techniques were employed to test the proposed hypotheses based on 223 valid responses gathered through questionnaire from textile enterprises operating in Konya province. Research findings revealed that both person fit and job fit components of the person -job fit structure have positive effect on performance appraisal. Results revealed that when person-job fit was satisfied, employees have positive attitude against performance appraisal practices.

It is commonly accepted that the most important source for businesses is their employees. Since employees are human beings, it is also normal to observe certain conflicts among them in the organizations. This research paper focused on the relationship between conflict types and conflict management styles. A survey was conducted in finance sector in Hargeisa, Somalia, and received 395 valid responses. Based on data analysis, it was found out that certain conflict management styles determine certain conflict management styles in organizations. For instance, when the type of conflict is about relationship tension, disagreements within work group about the task of the project, disagreement about resource allocation, or disagreements about the optimal amount of time to spend on different parts of group work; the preferred conflict management style is voting.

Social media is creating a drastic change at workplaces, and organizations are increasingly interested in adaption of it for their business processes. The aim of social media usage at workplace may differ but ultimate objective is to build social networks and sharing. This empirical research examined the effect of use of social media on employees’ job performance and the mediating effect of an organizational structure. Survey data gathered from 205 valid responses and analyzed by structural equation modelling technique. Results revealed that “use of social media” is positively correlated with “employees’ job performance”, while organizational structure has positive mediating effect.

Orgutlerde yonetimin kayirmacilik davranislari sergilemesi, calisanlar uzerinde birtakim olumsuz sonuclara yol acabilmektedir. Ozellikle kayirilan calisanlarin islerinin diger calisanlar tarafindan yapilmasi is yuklerinin artmalari sonucunu dogurabilmektedir. Bu calismada orgutlerde kayirmaciligin is yukune etkisi arastirilmistir. Calisma ampirik desende bir arastirma niteligindedir. Arastirmada veri toplama araci olarak anket teknigi kullanilmistir. Konya ili kamu kurumlarinda calisan personellerden elde edilen 243 gecerli ankete gore veri analizi yapilmistir. Analiz sonuclarina gore terfide kayirmaciligin is yuku uzerinde etkisi oldugu, , tanidik kayirmaciliginin calisanlarin is yuku uzerine etkisi olmadigi tespit edilmistir. Arastirma, tanidik kayirmaciligi arttikca calisanlarin is yuku algisi da artmaktadir fakat bu artis istatistik olarak anlamli degildir. Arastirmanin kamu sektorunde yapilmis olmasi, kamuda ilgili mevzuatin hakim olmasi, tanidik kayirmaciliginin kamuda etkisini azalttigi ve bunun da is yuku uzerinde ciddi bir fark yaratmadigi sekilde degerlendirilmistir.

Yetenekli personel isletmelerin bugun ve ozellikle gelecekte rekabet stratejilerini belirlemesinde buyuk onem tasimakta ve bu durum isletmelerin yetenekli personele olan ihtiyacini giderek artirmaktadir. Yetenek yonetimi isletmelere yetenekli personelin bulunmasini, istihdam edilmesini, yetenekleri dogrultusunda egitim ve gelistirme faaliyetlerinin sunulmasini kapsayan uzun vadeli bir surectir. Bu sayede calisanlarin orgute ve isine olan bagi artmakta ve ayni zamanda duygu durumunu duzenlemede onemli bir asama kat etmekte ve ortaya cikan olumsuz durumlara karsi kaygi ve uzuntu duymak yerine olaylara daha sogukkanli davranarak ustesinden gelebilmektedir. Yapilan alan yazin incelemesinde isletmelerin yetenek yonetiminde duygu duzenlemeye etkisini inceleyen bir calismaya rastlanilmamistir. Ampirik arastirma niteliginde olan bu calismada, isletmelerde yetenek yonetiminin duygu duzenlemeye etkisi arastirilmistir. Arastirmada veri toplama araci olarak anket teknigi kullanilmistir. Konya ilinde faaliyet gosteren konaklama isletmeleri calisanlarindan elde edilen 175 gecerli ankete dayali olarak dogrusal regresyon yontemiyle hipotez test edilmistir. Veri analizi sonuclarina gore yetenek yonetimi bilesenleri olan yetenek algisi ve kurum destegi algisi ile duygu duzenleme arasinda anlamli iliski oldugu tespit edilmistir.

Purpose – This paper aims to investigate the effects of vendor – client relationship on organizational success in the hospitality industry. The relationship between vendors and clients regarding information technology outsourcing does not always go in harmony. In the viewpoint of hospitality practitioners, information technology (IT) providers do not necessarily abide by the given promises stated on contracts, all the time. The service flows, which are mostly generated by the lack of quality relationship between vendors and clients directly affect hotels’ organizational performance. Design/methodology/approach – Data were collected by an online survey and analyzed using multivariable statistics (path analysis) to determine the effects of service quality and relationship quality on outsourcing success, and its effect on organizational performance. Data from 102 valid responses received from ten different countries, representing 230 hotels in total were analyzed. Findings – Service quality and relationship quality, which are two dimensions of outsourcing relationships, were found to be positively related to outsourcing success (r = 0.60 and 0.70, p < 0.01, respectively) and intangible organizational performance (r = 0.20, p < 0.05; 0.26 and 0.27, p < 0.01, respectively). Research limitations/implications – The research was designed to investigate the IT outsourcing service receiver’s (client) perspective. The IT service provider’s (vendor) perspective is disregarded. Disturbance results are very high (i.e. more than 0.95). This may well be the case that certain facets of the outsourcing success construct are not adequately represented by the chosen indicators. Research results may reveal an idea about the research subject, in general, but may not be generalized to the whole industry due to its sampling size. Finally, the survey was conducted online, and all online research restrictions were applicable to this research such as receiving very limited response rates. Practical implications – The results of this research provide important information for practitioners in the hospitality industry and IT service providers. Relationship quality between vendor and client was observed to be the most determinant factor in IT outsourcing success. Social implications – The proposed model may well serve as a framework for further examining mediating and possible moderating variables. Originality/value – There is limited research in the previous literature investigating the relationship between information technology vendor and client, in terms of service quality and relationship quality in hospitality industry. This paper may serve to fill in this gap.

In this study, the affects of labor motivation on the emotional commitment of a hotel's employees for organizations were investigated. A theoretical model was tested by utilizing structural equation modeling based on data obtained from 120 employees of a five-star hotel. Results of data analysis revealed that the proposed theoretical model had a good fit with data available ((χ2 (97, N = 120) = 112.70, p

Human resources are one of the most important resources for organisations in the current competitive work environment. However, this resource may, consciously or not, be treated in a way that may drive it into silence at organisations, and in result, alienation. This quantitative study aimed to determine the relationship between organisational silence and employee alienation at organisations. In this context, human-intensive service sectors, mainly health and tourism and hospitality sectors, were surveyed, and 425 valid responses were obtained from randomly selected employees working at such service providing organisations. The data were analysed by explanatory factor analysis and linear regression modelling. The results revealed that there was a significant relationship between organisational silence and alienation. Organisations get the highest potential of available human resources more when the factors that drive employees into silence are eliminated.

Çalışanların boş zamanlarını etkili bir şekilde işyerinde aktivitelerle değerlendirmeleri, onların motivasyonlarını artırarak örgütsel hedefler doğrultusunda harekete geçmelerini, zihinsel ve fiziksel güçlerini bu yönde verimli kullanmalarını sağlamaktadır. Bu araştırmada mesai saatleri içerisinde serbest zaman değerlendirme faaliyetlerinin çalışanlara etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Konya kamu hastanelerinde çalışan sağlık personelinden elde edilen 402 geçerli ankete göre veri analizi yapılmıştır. Çalışma sonuçlarına göre, çalışanların, serbest zaman faaliyetlerine katılımları; maddi olanaklar, çalışma ortamı ve kendine güven boyutlarına göre istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde farklılık gösterdiği tespit edilmiştir.