Bu çalışmanın amacı, iki deneyci filozof Locke ve Berkeley’in bilgi görüşlerini ve ilgili tartışmaları serimlemektir.Locke’un amacı insan bilgisinin doğasını, derecesini ve kapsamını incelemektir. Bunun için işe, doğuştan ideler öğretisini reddetmekle başlar.Deneyden gelmeyen birtakım bilgilere sahip olduğumuz varsayımını bir düş, bir yanılgı olarak görmekte ve tüm bilgilerimizin deneyden geldiğini göstermeye çalışmaktadır. Ancak Locke, bilgiyi deneyden başlatmasına karşın bilginin tam olarak ortaya çıkması için deneyin tek başına yeterli olmadığını düşünür. Locke felsefesinde bilgi için deney kadar ideleri oluşturmak, ideler arasında bağlantı kurmak ve bu bağlantıları algılamak gerekir. Bu bağlantıları algılamak için de sezgi ve akıl gereklidir. Bu nedenle Locke’un bilgi felsefesinde bilgi, deneyin yanı sıra aklın bağlayıcılığı olmadan gerçekleşmez. Bunun sonucunda da Locke felsefesinde bilgi, ideyle gerçeklik arasındaki ilişki üzerine değil, idelerin kendi aralarındaki bağlantı üzerine kurulur. Locke’un bilgiyi, ideler arasındaki bağlantılara indirgemesinin nedeni, idenin gerçeklikteki karşılığını aramamasıdır. Bilgiyi ideler arasındaki bağlantıların bilinmesi üzerine dayandırması, Locke’un bilgi sorununu sonuna kadar deneycilik üzerine temellendirmediği sonucunu ortaya çıkarır.Berkeley de, kendisinden önce yaşamış olan Locke gibi, bizim doğrudan ve aracısız olarak algıladığımız her şeyin kendi zihnimizdeki ideler olduğunu, doğuştan düşünceler bulunmadığını, tüm idelerimizin algısal deneyin sonucu olduğunu ve bilgimizin duyu-deneyi aracılığıyla sahip olduğumuz idelerden türediğini savunmuştur. İdelerden türeyen bilginin tek bir istisnası vardır: Tinsel varlıklara ya da insanın kendi benine ilişkin bilgidir.Şu halde, gerek Locke, gerekse Berkeley'in, bilgide deneye, duyuma ya da algıya son derece önem verdiklerini, bu süreçte, öznenin rolünü vurgulamış olmak bakımından aynı çizgide yer aldıklarını; ama Berkeley'in, özellikle soyut ve tümel kavramlar, birincil ikincil nitelikler ve gerçeklik konusunda Locke'dan ayrılarak, daha uç bir noktaya vardığını söylemek mümkündür. Anahtar kelimeler: bilgi, deney, Locke, Berkeley, tin, ide, soyut ideler, doğuştan ideler, Tanrı, gerçeklik, sözcük, dil, töz, The aim of this project is to expose two empiricist philosophers, Locke and Berkeley's knowledge views and related discussions.Locke’s purpose was to examine the nature and extent of human knowledge and the degree. Therefore, he began by rejecting the doctrine of innate ideas. The assumption that we have some information that does not experiment, a dream, seen as a mistake and tries to show all our information came from the experiment. Despite Locke starts knowledge by experiment, he thinks that it is not enough for arising knowledge exactly. In Locke’s Philosophy, establishing ideas, getting connection among them and perceiving these connections are as necessary as experiment for having knowledge. Intuition and reason are necessary to perceive these connections.That’s why in Locke’s Epistemology, knowledge does not arise without the connectiveness of reason besides experiment. Consequently, in Locke’s Philosophy knowledge is not based on relations between idea and reality but connections among ideas themselves. Locke reduces knowledge to connections among ideas because he does not search for the counterpart of idea in reality. Locke’s basing knowledge on knowing connections among ideas shows us that Locke does not base knowledge on empiricism to the last.Berkeley, like Locke, who lived before him, that everything we perceive as our own direct and unmediated We asked that the ideas themselves that their own, there are innate ideas, try all the ideas themselves is the result of perceptual and sensory-test through our knowledge that we have advocated ideas humans are descended from. Information is derived from ideas humans have a single exception: Knowledge of spiritual beings or one's own soul.In this case, both Locke and Berkeley give highly important to experiment, sensation or perception in the knowledge, in this process, they are located in the same line, with regard to emphasized the role of the subject; but, it is possible to say that Berkeley has reached a tipping point, separated from Locke, about especially the abstract and universal concepts, the primary and secondary qualities and reality. Keywords: knowledge, empiricism, Locke, Berkeley, spirit, idea, abstract ideas, innate ideas, God, reality, vocable, language, substance, Tez (Yüksek Lisans)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Felsefe Anabilim Dalı, 2012., Kaynakça var.