Search

Ameliyat sahasında yabancı cisim unutulması hasta güvenliği riskini artıran tıbbi hatalar arasında ilk sırada yer almaktadır. Uzun yıllardır güncelliğini koruyan konu halen birçok birlik tarafından ele alınmakta ve önlenmesine yönelik strateji çalışmaları yürütülmektedir. Spanç ve gaz kompresler gibi yumuşak ürünler, iğneler ve kesiciler en çok unutulan cisimler olup, abdomen/pelvis, vajina ve eklemler yabancı cisimlerin en çok unutulduğu anatomik bölgelerdir. Önlenebilir tıbbi hatalar arasında yer alan yabancı cisim unutulması, insan, çevre ve ameliyat faktörlerine bağlı olarak hasta güvenliğini tehdit etmekte; hasta, sağlık çalışanı ve kurumu olumsuz olarak etkilemektedir. Cerrahi ekip arasında kanıta dayalı iletişim modelinin kullanılması, tutarlı sayım yöntemlerinin kullanımı, kayıt tutma ve teknoloji kullanımı gibi faktörler sayım hatalarını önleyebilmektedir. Yabancı cisim unutulması tüm ameliyat ekibinin sorumluluğundadır. Ancak ameliyat odasının yönetimini sağlayan ve sayımı gerçekleştiren ekip üyeleri olarak ameliyathane hemşireleri yabancı cisim unutulmasının önlenmesinde anahtar rol alırlar. Bu bölümde yabancı cisim unutulmasının etkileri, risk faktörleri, tanılama, bildirimi ve önleyici yöntemler ele alındı. Forgetting a foreign body in the surgical field ranks first among the medical errors that increase patient safety risk. The issue, which has been up to date for many years, is still being addressed by many communities and strategy studies are carried out to prevent it. Soft products such as sponges and gas compress, needles, and cutters are the most forgotten items, and the abdomen/pelvis, vagina, and joints are the anatomical regions where foreign bodies are mostly forgotten. Forgetting a foreign body, which is among the preventable medical errors, threatens patient safety due to human, environmental and surgical factors; adversely affects the patient, healthcare profession, and institution. Factors such as the use of an evidence-based communication model among the surgical team, consistent counting methods, record keeping, and technology can prevent counting errors. Forgetting a foreign body is the responsibility of the entire surgical team. However, as team members who manage the operating room and perform the count, operating room nurses play a crucial role in preventing foreign body forgetting. This section discusses the effects of forgetting a foreign body, risk factors, diagnosis, notification, and preventive methods. No sponsor

In December 2019, several cases of pneumonia of unknown etiology emerged in Wuhan, China, and it spread worldwide, causing great concern. This disease was named Coronavirus Disease 2019 (COVID-19) by the World Health Organization and declared a pandemic on March 11, 2020. Secondary transmission mainly occurs through contact with contaminated respiratory droplets or aerosolized virion-containing particles, and the virus is found in all body fluids such as the gastrointestinal tract, blood, saliva, and urine, extending the potential transmission routes, health during treatment, and care of suspected/confirmed COVID-19 patients. It worries that health workers may be widely contaminated. Therefore, it is very important that the surgical team is fully aware of the current situation regarding the COVID-19 pandemic, determines appropriate strategies against occupational exposure risk, and takes protective measures. Based on this, this review discussed with the aim of presenting a plan for the response of general surgery clinics to the current pandemic crisis and other pandemic events of similar magnitude, examining effective management strategies before, during, and after surgery of suspected/confirmed COVID-19 patients in the light of the literature, and suggesting measures that will help minimize risk. Aralık 2019’da Çin’in Wuhan kentinde etiyolojisi bilinmeyen birkaç pnömoni vakası ortaya çıktı ve dünyanın dört bir yanına yayılarak büyük bir endişeye neden oldu. Bu hastalık Dünya Sağlık Örgütü tarafından koronavirüs hastalığı 2019 (COVID-19) olarak adlandırıldı ve Mart 11, 2020’de pandemi ilan etti. İkincil bulaşmanın esas olarak kontamine solunum damlacıkları veya aerosol haline getirilmiş viryon içeren partiküller ile temas yoluyla gerçekleşmesi ve virüsün gastrointestinal sistem, kan, tükürük ve idrar gibi tüm vücut sıvılarında bulunarak potansiyel bulaşma yollarını genişletmesi, şüpheli/doğrulanmış COVID-19 hastalarının tedavi ve bakımı sırasında sağlık çalışanlarının yaygın olarak kontamine olabileceğini düşündürmektedir. Bu nedenle, cerrahi ekibin COVID-19 pandemisiyle ilgili mevcut durumun tam olarak farkında olması, mesleki maruz kalma riskine karşı uygun stratejileri belirlemesi ve koruyucu önlemleri alması oldukça önemlidir. Buradan yola çıkarak bu derleme, genel cerrahi kliniklerinin mevcut pandemik krize ve benzer büyüklükteki diğer pandemik olaylara vereceği yanıt için bir plan sunmak, şüpheli/doğrulanmış COVID-19 hastalarının ameliyat öncesi, sırası ve sonrası dönemde etkili yönetim stratejilerini literatür ışığında incelemek ve klinik olarak tedavisinde mesleki riski en aza indirmeye yardımcı olacak önlemleri önermek amacıyla ele alındı.

Amaç: Bu araştırma robotik cerrahi uygulanan kurumlardaki ameliyathane hemşirelerinin robotik cerrahiye ilişkin deneyimlerini ve bireysel yenilikçilik özelliklerini belirlemek amacıyla planlanmıştır. Yöntem: Araştırma tanımlayıcı bir çalışmadır. Araştırmada etik kurul, kurum izni ve yazılı onam alınmıştır. Türkiye'deki robotik cerrahi uygulanan ve izin alınan 12 kurumda çalışan gönüllü 115 ameliyathane hemşiresi örnekleme dahil edilmiştir. Veriler, Hemşirelerin Demografik Özellikleri ve Robotik Cerrahi Değerlendirme Formu ile Bireysel Yenilikçilik Ölçeği kullanılarak toplanmış, uygun istatistiksel analiz yöntemleriyle bilgisayar ortamında değerlendirilmiştir.Bulgular: Ameliyathane hemşirelerinin robotik cerrahiye ilişkin düşüncelerinin olumlu olduğu; %66,1'inin Türkiye'deki uygulanma alanlarına ilişkin görüş bildirdiği, en çok belirtilen alanın üroloji olduğu, %36,5'inin robotik cerrahi salonlarındaki hemşirenin rolünü daha kolay/konforlu olarak değerlendirdiği bulunmuştur. Robotik ekibe dahil olmadan önce hemşirelerin sadece %35,8'inin eğitim aldığı, %55,2'sinin bireysel olarak bilgi aradığı saptanmıştır. Robotik cerrahi deneyimi olan ameliyathane hemşirelerinin Bireysel Yenilikçilik Ölçeği puan ortalaması (X=66,45) ile deneyimi olmayanların puan ortalaması (X=61,38) arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p

Amaç: Bu çalışma, hemşirelerin tıbbi hata yapma eğilimlerini ve etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla yapıldı.Gereç ve Yöntem: Araştırmanın örneklemini bir devlet hastanesi' nde görev yapan 217 hemşire oluşturdu. Araştırma verileri `Hemşire Tanıtım Formu` ve `Hemşirelikte Tıbbi Hataya Eğilim Ölçeği (HTHEÖ)` kullanılarak, yüz yüze görüşme tekniği ile toplandı. Verilerin istatistiksel analizinde One Way Anova, t testi, Kruskal Wallis varyans analizi, ki-kare ve Pearson korelasyon testleri kullanıldı.Bulgular: Araştırmaya katılan hemşirelerin %18,9 (n=41)' unun tıbbi hata yaptığı, bu hatalardan %18 (n=39)' inin ilaç uygulama ve %4,6 (n=10)' sının `yanlış kayıt` (%4,6) olduğu belirlendi. Tıbbi hata kayıt bildirim oranı %4,9 olarak bulundu. Kadın hemşirelere göre erkek hemşirelerin daha fazla tıbbi hata yaptığı, eğitim durumlarına göre üniversite mezunlarının daha az tıbbi hata yaptıkları belirlendi. HTHEÖ toplam puanı 223,6±12,8 olup, tıbbi hata yapanlara göre yapmayanların HTHEÖ toplam puanlarının daha yüksek olduğu bulundu. Yaş, medeni durum, eğitim durumu, çalışılan servis ve çalışma şekillerine göre HTHEÖ puanları arasında anlamlı fark bulunmazken, kadın hemşirelere göre erkek hemşirelerin HTHEÖ puanları daha düşük bulundu. Ölçeğin `Hastane Enfeksiyonları` alt boyut puan ortalamalarının acil servisinde çalışan hemşirelerde daha düşük, `İlaç ve Transfüzyon Uygulamaları` alt boyut puan ortalamalarının ameliyathanede çalışan hemşirelerde daha yüksek olduğu belirlendi.Sonuç: Araştırma sonuçları, hemşirelerde tıbbi hata yapma oranının yüksek ancak tıbbi hata yapma eğilimlerinin düşük olduğunu, hatalarını bildirme konusunda isteksiz davrandıklarını gösterdi. Bulgular doğrultusunda, hemşirelere tıbbi hatalar ve hataların bildirimleri konusunda eğitim verilmesi önerilmektedir.Anahtar kelimeler: Hemşire, tıbbi hatalar, etkileyen faktörler. Objective: The aim of this study was to determine of medical errors tendency and the factors affecting of nurses.Material and Method: The sample of the study consisted of 217 nurses working in a state hospital. The data were collected using face-to-face interview technique with `Nurse Information Form` and `Tendency to Medical Errors in Nursing Scale (TMENS)`. One-way Anova, t test, Kruskal Wallis variance analysis, chi-square and Pearson correlation tests were used for statistical analysis.Results: Of the nurses who participated in the study, 18.9% (n = 41) performed a medical error, 18% (n = 39) of these errors were drug administration and 4.6% (n= 10) of the wrong record (4.6%). The rate of medical error reporting was found to be 4,9%. According to female nurses, male nurses made more medical errors and university graduates made less medical errors than other education levels. TMENS total score was 223.6 ± 12.8, and those who did not do medical errors had higher total scores of TMENS. It found that female nurses had lower HTHEÖ scores than male nurses while there was no significant difference between the TMENS scores according to age, marital status, educational status, service and working shift. The mean score of `Hospital Infection` sub-scale was lower in the nurses working in the emergency department, and the mean scores of `Drug and Transfusion Applications` were higher in the nurses working in the operating room. Conclusion: The results of the study showed that the rate of making medical errors in nurses was high, but the tendency to make medical errors was low and they were reluctant to report mistakes. In line with the findings, it is recommended that nurses should be trained in the reporting of medical errors and errors.Keywords: Nurse, medical errors, affecting factors. 110

Amaç: Araştırma; ameliyathanede destek yüzey kullanımının ve pozisyonların arayüz basıncına etkisini incelemek amacıyla yapıldı. Yöntem: Randomize kontrollü deneysel tipte planlanan bu araştırma Ekim 2018- Haziran 2019 tarihleri arasında Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi Ameliyathanesinde yürütüldü. Araştırmaya supine ve prone pozisyonda planlı ameliyat olan, 18 yaş üzeri, ameliyat öncesi dönemde basınç yarası olmayan, ameliyatı 2 saatten uzun süren ve çalışmaya katılmaya gönüllü hastalar dahil edildi. Örneklemin büyüklüğü %95 güç, α= 0.05 yanılma düzeyinde her bir gruba 12’şer olmak üzere, toplam 72 hasta seçildi. Gruplara eşit bir dağılım yapılabilmesi için blok randomizasyon yöntemi kullanıldı. Randomizasyon bilgisayar programından elde edilen rastgele sayılar tablosundan yararlanılarak oluşturuldu. Ameliyat öncesi dönemde araştırma kriterlerine uygun hastalar belirlendi, yazılı onamı alınıp Birey Tanıtım Formu dolduruldu ve Braden Basınç Yarası Risk Değerlendirme Ölçeği ile basınç yarası riski değerlendirildi. Ameliyat günü örneklem kapsamına alınan hastalar üç gruba ayrıldı. Belirlenen randomizasyon tablosuna göre hastalar bu gruplara atandı. Birinci grupta yer alan hastalarda jel destek yüzeyi, ikinci grupta yer alan hastalarda viskoelastik sünger destek yüzeyi, üçüncü grupta yer alan hastalarda standart ameliyat masası kullanıldı. Hastanın ameliyatının gerçekleşeceği ameliyat masasında hasta ile destek yüzey arasına “basınç haritalama sistemi” ölçüm matı yerleştirildi. Ameliyat süresinde hastaların vücutlarında oluşan basınç kaydedildi ve Ameliyathanede Basınç Yaralanması Risk Değerlendirme Formu dolduruldu. Ameliyattan sonra ilk 24 saat Ameliyat Sonrası Basınç Yaralanması Gözlem Formu kullanılarak değerlendirildi. Çalışmada nümerik veriler ortalama, standart sapma, ortanca, minimum, maksimum değerler ile, kategorik veriler ise frekans ve oran değerleri kullanılarak IBM SPSS Statistics 25.0 paket programıyla yapıldı. Tüm analizlerde anlamlılık düzeyi 0,05 olarak belirlendi (etkileşim hariç, p0,05), supine pozisyonunda destek yüzeyler arasında tüm vücut ortalama arayüz basıncı (mmHg) değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu (p=0,002; p, Objective: The aim of this study was to investigate the effect of support surface usage and positions on interface pressure in the operating room. Method: This randomized controlled experimental study was conducted between October 2018 and June 2019 in Manisa Celal Bayar University Hafsa Sultan Hospital Operating Room. The study included patients who had planned surgery in supine and prone positions, who were over 18 years of age, who had no pressure sores in the preoperative period, that lasted more than 2 hours and were willing to participate in the study. A total of 72 patients were selected for each group 12 with 95% power and α = 0.05 error. Block randomization method was used to distribute the groups equally. Randomization was performed by using random numbers table obtained from computer program. In the preoperative period, patients who were in accordance with the research criteria were identified, written informed consent was obtained and the Individual Identification Form was completed, and the pressure injury risk was evaluated with the Braden Pressure Injury Risk Assessment Scale. The patients included in the study on the day of surgery were divided into three groups. Patients were assigned to these groups according to the determined randomization table. Gel support surface was used in the first group, viscoelastic foam support surface in the second group, and standard operating table was used in the third group. A “pressure mapping system” measuring mat was placed between the patient and the support surface on the operating table where the patient's surgery would take place. During the operation, the pressure in the patients' body was recorded and the Pressure Injury Risk Assessment Form was filled in the operating theater. The first 24 hours after surgery was evaluated using the Postoperative Pressure Injury Observation Form. In the study, numerical data were summarized with mean, standard deviation, median, minimum, maximum values, and categorical data were summarized with frequency and ratio values using the IBM SPSS Statistics 25.0 package program. Significance level was 0.05 in all analyzes (except interaction, p 0.05). There was a statistically significant difference between the total body mean interface pressure (mmHg) values between the support surfaces in the supine position (p = 0.002; p

Bu araştırma ameliyathanede görevli sağlık çalışanlarının iletişim becerilerinin hasta güvenliği tutumuna etkisinin belirlenmesi amacıyla korelasyonel araştırma olarak yapıldı. Araştırmanın evrenini İstanbul ilinde yer alan T.C. Sağlık Bakanlığı İstanbul Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi ameliyathane biriminde çalışan 180 sağlık çalışanı, örneklemini ise en az altı aydır ameliyathanede görev yapmakta olan ve çalışmaya katılmaya gönüllü 113 sağlık çalışanı oluşturdu.Araştırmanın verilerinin elde edilmesinde araştırmacılar tarafından literatüre göre hazırlanmış `Birey Tanıtım Formu`, İletişim Becerileri Ölçeği-Yetişkin Formu, Güvenlik Tutumları Ölçeği (Ameliyathanedeki Uygulaması) kullanıldı. Araştırmanın verilerinin değerlendirilmesi SPSS21 programı paket programı ile yapıldı. Sürekli değişkenlerin normal dağılım sınaması Kolmogorov Smirnov Testi ile yapıldı. Kategorik değişkenler için frekans ve yüzde değerleri verildi. Sürekli nicel değişkenler için ortalama, standart sapma, medyan, minimum ve maksimum gibi tanımlayıcı istatistikler verildi. İki grup karşılaştırmasında Bağımsız Örneklem T testi ve Mann Whitney U testi, ikiden fazla grup karşılaştırmasında One-Way ANOVA ve Kruskal Wallis H testi kullanıldı. İkili karşılaştırmalar Benforroni düzeltmeli Dunnn Çoklu karşılaştırma testi ile yapıldı. Değişkenler arası nedensel ilişkiler için çoklu regresyon analizi kullanıldı.Araştırma sonucunda ameliyathanede görevli sağlık çalışanlarının güvenlik puan ortalamalarının orta düzeyde olduğu, iletişim becerileri puan ortalamalarının iyi düzeyde olduğu, etkin dinleme ve sözel olmayan iletişim düzeylerinin güvenlik tutumu üzerinde pozitif yönlü anlamlı bir etkiye sahip olduğu bulundu This correlational study was conducted to determine the effect of communication skills of operating room professionals on the patient safety attitude. The population of study consisted of volunteered 180 health professionals working in the operating room of TR Ministry of Health, Istanbul Haydarpasa Numune Training and Research Hospital in Istanbul city of Turkey; while the sample of study consisted of volunteered 113 health professionals working in the operating room at least six months.To obtain the data for study, an `Individual Description Form`, a Communication Skills Scale-Adult Form and Safety Attitude Scale (Applied in the Operating Room) were prepared by researchers according to the literature. Statistical analysis of the findings was conducted by SPSS21 package program. The normal distribution of continuous variables was tested by Kolmogorov Smirnov Normality Test. Categorical variables were given as frequencies and percentages. Descriptive statistics of the continuous quantitative variables were given as mean, standard deviation, median, minimum and maximum. Independent Sample T Test and Mann Whitney U test were used to compare two groups while One-way ANOVA and Kruskal Wallis H test were used to compare more than two groups. Benforroni corrected Dunn Multiple comparing test was used for paired comparisons. Multiple regression analysis was conducted for the causal correlation between variables.As a result of the study, it was found that the mean of safety score of health professionals working in the operating room was in moderate level, the mean of their communication skills score was in higher level, and there was a significant positive effect of the levels of their active listening and non-verbal communication on the safety attitude. 112

Amaç: Bu araştırma, cerrahi dumanın ameliyathane çalışanları üzerine etkisini incelemek amacıyla yapıldı. Yöntem: Deneysel olarak planlanan bu araştırma Haziran 2018 - Şubat 2019 tarihleri arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Ameliyathanesinde üç aşamada tamamlandı. Araştırmanın birinci aşamasında Total Mastektomi ameliyatı sırasında ameliyathanenin farklı yerlerinden hava örnekleri alındı. İkinci aşamasında Total Mastektomi ameliyatı sırasında cerrahi ekibin solunum alanı içindeki uçucu organik bileşik ölçümleri yapıldı. Üçüncü aşamasında cerrahi ekibin Total Mastektomi ameliyatı öncesi ve sonrasında cerrahi dumanın etkilerini incelemek üzere kan ve idrar örnekleri alındı. Araştırmanın yürütülebilmesi için Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Araştırmalar Etik Kurul'undan, araştırmanın yürütüldüğü kurumdan ve kişilerden yazılı izin alındı. Araştırmada veri toplamada hava örnekleri, kan ve idrar örnekleri ve veri toplama aracı olarak Birey Tanılama Formu, Ameliyat Veri Toplama Formu kullanıldı. Araştırma verileri IBM SPSS Statistics 25.0 istatistik programı kullanılarak analiz edildi. Kişilerin tanıtıcı özelliklerinin değerlendirilmesi için sayı ve yüzde, vakaların ameliyat öncesi ve sonrası analizlerinin karşılaştırılması için Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi kullanıldı. Tüm sonuçlar için p0.05) belirlendi. Ameliyatta dumanın serbest uç duman tahliye cihazı ve kalem uç duman tahliye cihazı ile tahliye edilerek tamamlandığı vakalarda çalışanların ameliyat öncesi kanlarında bulunan uçucu organik bileşiklerin ameliyat sonrasında arttığı saptandı. Aradaki farkın anlamlı olmadığı (p>0.05) belirlendi. Sonuç: Bu çalışma sonucunda cerrahi dumanın ameliyathane çalışanlarının solunum alanı içinde sınır kabul edilen değerlerin üstünde olduğu belirlendi. Cerrahi dumanın içeriğinde bulunan kimyasal bileşenlerin (m-xylene, p-xylene) ameliyat sonrasında çalışanların kan değerlerinde artış gösterdiği saptandı. Bu nedenle sağlık kuruluşlarının ameliyathane çalışanlarını korumak için dumanın tahliyesini yapması önerilmektedir., Objective: This study was performed to evaluate the effect of surgical smoke on perioperative team. Method: This experimentally planned study was completed in three stages between June 2018 - February 2019 at Ege University Medical Faculty Hospital General Surgery Department Operating Room. In the first stage of the study, air samples were taken from different parts of the operating room. In the second stage, volatile organic compounds were measured in the respiratory area of the surgical team during Total Mastectomy. In the third stage, blood and urine samples were taken from the surgical team to examine the effects of surgical smoke before and after Total Mastectomy. Written permission was obtained from Ege University Medical Faculty Clinical Research Ethics Committee, the institution where the research was conducted and the participants to conduct the study. In the study, air samples, blood and urine samples, and Individual Identification Form and Surgery Data Collection Form were used for data collection. Data were analyzed using IBM SPSS Statistics 25.0. In analyzing data number, percentage were used for evaluating the identifier characteristics of the participants and Wilcoxon Signed Rank Test was used to compare preoperative and postoperative analysis of cases. For all results p 0.05). In cases where the smoke was evacuated with free tip smoke evacuation device and pen tip smoke evacuation device, it was determined that volatile organic compounds increased in the preoperative blood of the employees compared to the postoperative period. There was no significant difference between the values (p> 0.05). Conclusion: It was determined that surgical smoke was above the limit values within the respiratory area of the operating room staff. It was determined that the chemical components (m-xylene, p-xylene) contained in the surgical smoke increased the blood values of the employees compared to the preoperative period. Therefore, it is recommended that health institutions evacuate smoke to protect the operating room staff.

Hemşirelik bakımı, hemşirelik uygulamalarının temelinde yer aldığından önemini gittikçe artırmaktadır. Bu yüzden hemşirelerin bakım kalitesinin yükseltilebilmesi için bakım davranışlarını etkileyen faktörlerin ortaya konulması gerekmektedir. Çalışmaların çoğunda bakım davranışları, hemşirenin çalışma koşullarından etkilenmiştir. Bu tanımlayıcı araştırma bir üniversite hastanesinde 123 hemşirenin katılımıyla gerçekleşmiştir. Veri toplama araçları sosyo-demografik özellikler, çalışma koşulları, çalışma koşullarıyla ilgili düşünceleri inceleyen bir anket ve katılımcıların bakım davranışlarını değerlendirmek için Bakım Davranışları Ölçeği-24 dür. Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulundan etik kurul onayı alınmıştır. Veriler araştırmacı tarafından işyerinde yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak toplanmıştır. Sosyo-demografik özelliklerin, kurumdaki çalışma süresinin, haftalık çalışma süresinin, hemşire sayısının, görevi olmadığı halde yaptığı işlerin, çalışılan ortamın havalandırmasının, güvenliğinin, çalışma ortamındaki teknik malzeme ve donanım durumunun bakım davranışlarını etkilemediği tespit edilmiştir. Altı yıl ve üzeri çalışma süresi olan hemşirelerin; güvence, saygılı olma, bağlılık alt boyutu ve bakım davranışları toplam puanlarının anlamlı olarak daha yüksek olduğu, günde ortalama 30 ve üzeri hasta bakan hemşirelerin bağlılık alt boyutu ve bakım davranışları toplam puanlarının diğer gruplara göre anlamlı olarak daha düşük olduğu saptanmıştır. Verdiği bakımı yeterli bulan hemşirelerin güvence, bilgi-beceri, saygılı olma, bağlılık alt boyutu ve bakım davranışları toplam puanlarının anlamlı olarak daha yüksek olduğu, bakım vermeye zaman bulamadığını belirten hemşirelerin; güvence, bilgi-beceri, saygılı olma, bağlılık alt boyutu ve bakım davranışları toplam puanlarının anlamlı olarak daha yüksek olduğu bulunmuştur. Kurumun mesleki eğitim ve gelişim için kendisini destekleyeceğini belirten hemşirelerin; güvence, saygılı olma, bağlılık alt boyutu ve bakım davranışları toplam puanlarının anlamlı olarak daha yüksek olduğu saptanmıştır. Çalışma alanındaki aydınlatmayı yeterli bulan hemşirelerin güvence, saygılı olma, bağlılık alt boyutları ve bakım davranışları toplam puanlarının anlamlı olarak daha yüksek olduğu, çalışma ortamını temiz bulan hemşirelerin güvence, saygılı olma ve bakım davranışları toplam puanlarının anlamlı olarak daha yüksek olduğu görülmüştür. Hemşirelerin bakım davranışlarını etkileyen diğer faktörlerin, çalışma koşullarının, eğitim ve gelişim düzeylerinin belirlenmesi gerekmektedir. Hemşirelik dışı işleri yapacak uygun personel istihdamı sağlanmalıdır. Hemşirelerin bakım davranışlarının artırılması için çalışma ortamlarının ve koşullarının düzeltilmesi gerekmektedir. Hemşireler mesleki eğitim ve gelişim yönünden desteklenmelidir. Hemşire istihdamı arttırılarak, hemşire başına düşen hasta sayısı azaltılmalıdır. Anahtar Sözcükler: Hemşirelik bakımı; bakım davranışları; çalışma koşulları; bakım düşünceleri. Nursing care is becoming more and more important as it is at the basis of nursing practice. Therefore, the factors affecting the maintenance behaviors need to be determined in order to increase the quality of care of nurses. In most of the studies, care behaviors were affected by the working conditions of the nurse. This descriptive study was conducted with the participation of 123 nurses at a university hospital. Data collection tools are a questionnaire that examines socio-demographic characteristics, working conditions, thoughts about working conditions, and the Maintenance Behavior Scale-24 to assess participants' care behaviors. Ethics Committee Approval was obtained from Selçuk University Faculty of Health Sciences Non-Interventional Clinical Research Ethics Committee. The data were collected by face-to-face interview technique at the workplace by the researcher. Outcomes Show that maintenance behaviors do not affect socio-demographic characteristics, working time in the institution, weekly working time, number of nurses, work done outside of duty, ventilation of working environment, security, technical material and hardware. Nurses with six years or more working hours; the total scores of assurance, respect, commitment sub-dimension and maintenance behaviors are significantly higher, the mean subscale scores of the nurses who have an average of 30 or more patients a day are significantly lower than the other groups. The nurses who find the care they give enough are significantly higher than the total scores of assurance, knowledge-skills, respect, commitment sub-dimension and maintenance behaviors, nurses who state that they could not find time to give care; It is find that total scores of assurance, knowledge-skills, respectfulness, commitment sub-dimension and maintenance behaviors are significantly higher. Nurses indicating that the institution will support itself for vocational education and development; total scores of assurance, respect, commitment sub-dimension, and maintenance behaviors are find to be significantly higher. The nurses who find sufficient lighting in the study area will significantly higher total scores of assurance, respect, commitment sub-dimensions and maintenance behaviors, it is observed that the nurses who find the working environment clean are significantly higher than the total scores of the assurance, respect and maintenance behaviors. It is necessary to determine the other factors that affect nursing care, working conditions, education and development levels. Appropriate staffing should be provided for non-nursing jobs. Work environments and conditions need to be improved in order to increase nursing care behavior. Nurses should be supported in terms of vocational training and development. By increasing nurse employment, the number of patients per nurse should be reduced. Keywords: Nursing care; maintenance behaviors; working conditions; care thoughts 60

Cerrahi hastalarının % 50 ile % 90'ında İstenmeyen Perioperatif Hipotermi (İPH) gelişme riski bulunmaktadır. İPH henüz tam olarak çözümlenmemiş sorunlardan birisi olmakla birlikte hemşirelik girişimleri arasında önemli bir yere sahiptir. Bu çalışma, cerrahi hemşirelerin İPH bakımına yönelik bilgi düzeylerinin ve uygulamalarının belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Çalışmanın örneklemini Ankara'daki iki üniversite ve iki Eğitim Araştırma Hastanesinin cerrahi ve anesteziyoloji-reanimasyon kliniklerinde Ağustos-Aralık 2017 tarihleri arasında çalışan 115 hemşire oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından oluşturulan ''Soru Formu'' kullanılmıştır. Çalışmamızda hemşirelerin % 12,2'sinin hipotermi eşik değeri, normotermi değer aralığı bilgi puanı, % 19,1'inin hipotermi belirti ve bulguları, İPH zaman aralığı, ısı kaybı kaynakları bilgi puanı, % 11,3'ünün İPH riskini değerlendirebilme bilgi puanı, % 15,7'sinin İPH riskini yönetebilme bilgi puanı, % 59,1'inin İPH komplikasyonları bilgi puanı, % 69,6'sının ısıtma yöntemleri bilgi puanı, % 19,1'inin ise İPH toplam bilgi puanı bölümünden 71 ve üzeri puan alarak başarılı oldukları saptanmıştır. Hemşirelerin çoğunluğunun anesteziden bir saat önce İPH yönünden hastayı değerlendirmediği sadece ameliyat sonrası ilk 24 saat içinde İPH yönünden hastayı değerlendirdiği tespit edilmiştir. Hemşirelerin % 59,7'sinin ise ameliyat öncesi ısıtma işlemini yapmadığı belirlenmiştir. Sonuç olarak hemşirelerin İPH bakımına yönelik bilgi düzeylerinin ve uygulamalarının yeterli düzeyde olmadığı tespit edilmiştir. Araştırmada elde edilen sonuçlar doğrultusunda; cerrahi hemşirelerin İPH bakımına yönelik bilgi düzeylerini ve uygulama oranlarını arttırmaya yönelik eğitim programları düzenlenmeli ve klinik uygulama kılavuzları oluşturulması önerilmektedir. Of the surgical patients, 50% to 90% have a risk of developing Inadvertent Perioperative Hypothermia (IPH). IPH is still one of the unresolved problems, and it is significant in terms of nursing interventions. This study was conducted as a descriptive study to determine the knowledge and nursing interventions for care IPH in surgical nurses. The sample of the study consisted of 115 nurses working between August-December 2017 at the surgical and anaesthesiology-reanimation clinics of two university hospitals and two training and research hospitals in Ankara. A `Questionnaire Form` developed by researchers was used as data collecting tool. In our study, 12,2% of the nurses were successfull by taking the hypothermia threshold value, normothermia value range information point section 71 and above; 19,1% from the signs and symptoms of hypothermia, IPH evaluation time interval, heat loss sources information section, 11,3% from the IPH risk assessment information section, 15,7% from the IPH care planning information section, 23,5% from the information section, 59,1% from the IPH complication information section, 69,6% from the warming methods information section; 19,1% from the IPH total score. It was determined that the majority of the nurses did not evaluate the patient for IPH one hour before the anaesthesia but only in the first post-op 24 hours. It was determined that 59.7% of the nurses did not perform the pre-warming process before the operation. As a result, the knowledge levels of the nurses and their applications for IPH care were not found sufficient. According to the results of the research; training programs to increase the knowledge levels and application rates of IPH care for surgical nurses should be organised and clinical practice guidelines should be created. 130

Amaç: Tanımlayıcı ve kesitsel tipte olan bu çalışma, ameliyathane çalışanlarında ekip çalışması tutumu ile hasta güvenliği tutumu arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla yapıldı. Yöntem: Mart-Mayıs 2019 tarihleri arasında Ege Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi ameliyathanelerinde en az 6 aydır çalışan ve araştırmaya katılmayı kabul eden 135 ekip üyesi (cerrah, hemşire, anestezi hekimi ve anestezi teknisyeni) araştırmanın örneklemini oluşturdu. Araştırma verileri; “Kişisel Bilgi Formu”, “Ekip Çalışması Tutumları Ölçeği” ve “Hasta Güvenliği Tutum Ölçeği” kullanılarak toplandı. Veriler, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik ve Tıbbi Bilişim Anabilim Dalı’nda Statistical Package for the Social Sciences (SPSS) for Windows 15.0 paket programında sayı, yüzde, ortalama, standart sapma, kolerasyon analizi, Kruskall Wallis H Testi, Mann Whitney U testi ile değerlendirildi. Bulgular:Araştırmaya katılan ameliyathane çalışanlarının yaş ortalamasının 32.96±6.90 olduğu, ameliyathanede çalışma yılı ortalamasının 6.58±6.4 olduğu, %40’ının cerrah, %32.6’sının hemşire olduğu belirlendi. Ameliyathane çalışanlarının Ekip Çalışması Tutumları Ölçeği toplam puan ortalamasının 113.3±9.6, Hasta Güvenliği Tutum Ölçeği toplam puan ortalamasının 121±21 olduğu belirlendi. Çalışanların yaşı, meslekte çalışma yılı ve ameliyathanede çalışma yılı arttıkça ekip çalışması tutumlarının arttığı belirlendi (p, Aim: This descriptive and cross-sectional study was conducted to investigate the relationship between teamwork attitude and patient safety attitude in operating room employees. Methods: The sample of the study consists of 135 team members (surgeon, nurse, anesthesiologist, anesthesia technician) who have been working in Ege University Health Application and Research Center operating theaters for at least 6 months and accepted to participate in the study between March-May 2019. Research data was collected using; Personal Information Form, Teamwork Attitudes Questionnaire and Patient Safety Attitude Questionnaire. Data were analyzed by using the number, percentage, mean, standard deviation, correlation analysis, Kruskall Wallis H Test, Mann Whitney U test in Statistical Package for the Social Sciences (SPSS) for Windows 15.0 at the Department of Biostatistics and Medical Informatics, Ege University School of Medicine. Results: The mean age of the operating room employees was 32.96 ± 6.90, the mean duration for working in operating room was 6.58 ± 6.4 years, 40% were surgeons and 32.6% were nurses. The total average score of the Teamwork Attitude Scale of the operating room employees was 113.3 ± 9.6 and the mean score of the Patient Safety Attitude Scale was 121 ± 21. It was determined that as the employees age, occupational years and duration for working in operating room increased, the teamwork attitudes questionnaire scores increased (p

Bu çalışmanın amacı Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Ameliyathanesinde çalışan cerrahi hemşirelerin ameliyathanede cerrahi teknolojik cihazların kullanma konusunda ki becerilerin değerlendirilmesi hedef alınmıştır. Bu amaç doğrultusunda araştırmacı tarafından geliştirilen 20 soruluk anket formu kullanılmıştır.Günümüzde teknolojik cihazların kullanıldığı cerrahi operasyonlar gün geçtikçe gelişmekte ve her zaman kendini yenilemektedir. Bu doğrultuda yeniliklere ayak uydurulması gerekmektedir. Hastane ameliyathanelerinde yeni göreve başlamış hemşireler sisteme henüz adapte olmadıkları için öncelikle ekibe ikincil scrub hemşire olarak katılır ve deneme sürecinde etkili şekilde öğrendiğine kanaat getirilen hemşire deneyimli branş hemşireleri gözetiminde operasyon ekibine aktif olarak katılır. Usta çırak ilişkisi ile öğrenim gerçekleşmektedir. Tekonolojik cihazların kullanımda teknik bilgiler olduğundan teknik destek eğitimi verilerek usta çırak öğrenimden ziyade eğitim çerçevesinde sağlanması gerekmektedir.Ameliyathanelerde birden fazla bölüm olduğundan kaynaklı her bölüme özel cerrahi teknolojik cihazlar mevcuttur. Bu da farklı cerrahi teknolojik cihazlar kullanımı anlamına gelmektedir. Rotasyon şeklinde çalışmada, çalıştığı bölüm dışında başka cerrahi salonda çalışma durumunda ve farklı cerrahi teknolojik cihazlarla karşılama durumunda cihazın kullanımı hakkında bilgi ve becersinde gereksinimler doğmaktadır. Günümüzdeki gelişmeleri ve tıptaki ilerlemeler doğrultusunda bakıldığında yakın zamanda cerrahi uzmanları kadar cerrahi hemşirelerine de büyük görevleri düşeceği kesindir. Bu nedenle yeni teknolojileri takip ve güncel bilgileri artırmak amacıyla cerrahi hemşirelerine ileri düzey eğitimlerin gerekliliği şart olup, daha geniş ve kapsamlı çalışmalarla bu sonucun güvenilirliğini desteklemek önerilmektedir. The aim of this study is to evaluate the skills of surgical nurses working in the operating room of Selçuk University Medical Faculty, about using surgical technological devices in the OR. For this purpose, a 20-question questionnaire developed by the researcher is used.Today, surgical operations using technological devices are improving day by day and they are always renewing themselves. In this direction, it is necessary to keep up with the innovations. Since nurses who have started their new job in hospital operating rooms don't adapt to the system right away, first, the nurses join the team as a secondary scrub nurse and the nurse who has been decided to have learned effectively in the trial period, actively participates in the operation team under the supervision of experienced specialist nurses. Learning is carried out through master-apprentice relationship. Since technical information is needed for the use of technological devices, it is necessary to provide technical support training and it is needed to be provided in a training framework rather than the master-apprentice model.Since there are more than one department in operating rooms, there are surgical technological devices special to every department. This requires the use of different surgical technological devices. In the rotational shiftwork, in case of working in another surgical room than the department one normally works, and in the case of encountering different surgical technological devices, there is a need for knowledge and skill about the use of the devices. Looking at recent developments and advances in medicine, surgical specialists as well as surgical nurses will play a big role. For this reason, it is essential to provide advanced training to surgical nurses in order to keep up with the new technologies and to increase the current knowledge, and it is recommended to support the reliability of this result with more detailed and more comprehensive studies. 70

Yaşam hakkının uzantısı olan sağlık hakkı; insanların, hiçbir ayrımgözetmeksizin, en yüksek düzeyde ulaşılabilir olan sağlık standardındanyaralanmasını ifade eden temel bir haktır. Bu amaçla sunulan sağlık hizmetleriher geçen gün gelişmektedir. Yaşanan teknolojik gelişmelerin sağlıkhizmetlerine hızlı yansımaları, sağlık meslek mensuplarının aynı hızla çağıyakalamalarını gerektirmektedir ve ameliyathaneler teknolojik gelişmelerdenen çok etkilenen sağlık alanlarıdır.Sağlık hizmet sunumunun her aşamasında yer alan hemşireler,ameliyathanelerde cerrahi ekibin üyesi olarak hızlı teknolojik gelişmelere uyumsağlamak ve çağdaş hemşirelik rollerini yerine getirmek için her geçen gün dahafazla sorumluluk almaktadırlar. Hastaların en savunmasız olduğu sağlık hizmetalanlarının başında gelen ameliyathanelerde, hemşirenin savunucu rolünün önplanda olması, kurum politikalarının bunu destekler nitelikte olması; hastalarınsağlık hakkından insan onuruna yakışır şekilde yararlanmalarını sağlar.Hastanın ameliyathaneye girmesiyle başlayan görev ve sorumluluksüreci hastanın ameliyathaneden çıkışına kadar her basamakta hemşireninyasal sorumluluğunu doğurabilecek niteliktedir. Düşmeler, vücutta yabancıcisim unutulması, cerrahi doku materyallerinin kaybolması gibi tıbbi hatalıuygulamalar ameliyathane hemşirelerinin yasal sorumluluklarını doğurabilecekolaylardan bazılarıdır. Kamu hastanelerinde çalışan ameliyathane hemşirelerivgörev, yetki ve sorumluluklarını bilmekle birlikte, kusurlu eylemlerinin yasalsonuçlarını da bilmelidirler.Ameliyathane hemşirelerinin rolleri gereği, kusurlu eylemlerinin hemhastalar hem kendileri için ağır sonuçları olabileceği düşüncesiyle çalışmamızdakamu hastanelerindeki ameliyathane hemşirelerinin yasal sorumluluklarınailişkin bilgi düzeylerini araştırdık. Veri toplama aracımızda dört ayrı bilgidüzeyi alanı belirledik. Bu alanları; malpraktis-komplikasyon ayrımı, görev,yetki ve sorumluluk, İdare Hukuku sorumluluğu ve Ceza Hukuku sorumluluğualanları olarak düzenledik. İlk bölümde belirlediğimiz dört bilgi düzeyine ilişkintemel kavramlara yer verirken, ikinci bölümde bulgularımızı paylaştık.Bulgularımız doğrultusunda sonuç ve önerilerimizi sunduk.Anahtar Kelimeler: Ameliyathane Hemşireliği, Kamu Hastaneleri, Malpraktis,Yasal Sorumluluk, Bilgi Düzeyi Araştırması. The right to health as an extension of the right to life states afundamental right of people to get the highest attainable standards of health, ina manner without any discrimination. Health services that are offered for thispurpose are developing day by day. The rapid reflections of technologicaldevelopments on health services require healthcare professionals to capture theage at the same pace and operating theatres are the health areas that are mostaffected by technological developments.Nurses who take part in every stage of Health Service presentation takemore responsibility every day to adapt to the technological developments andperform contemporary nursing roles as a member of the surgical team in theoperating rooms. In the operating theaters which are the one of the mostvulnareble places for the patients, the fact that the nurse's advocacy role is inthe forefront and that the institutional policies support the latter ensures thatthe patients benefit from the right to health in a manner that is worthy ofhuman dignity.The duty and responsibility process that starts with the patient enteringthe operating room is capable of giving rise to the legal responsibility of thenurse at every step till to the exit of the patient. Patient safety incidents such asfalls, retained foreign bodies and loss of the surgical tissue are some of theevents that may lead to the legal responsibilities of the operating room nurses.Operating room nurses working in public hospitals should know their duties,viirights and responsibilities, but they should also know the legal consequences oftheir defective actions.In this study, we investigated the level of knowledge about the legalresponsibilities of the operating room nurses working in public hospitals forwhom defective actions may lead severe consequences for both patients andthemselves. In our data collection tool, we have identified four different levels ofinformation. We organized these fields as malpractice-complicationdiscrimination, duties, authority and responsibility, Administrative Lawresponsibility and Criminal Law responsibility. In the first part, we includedthe basic concepts about the four levels of knowledge that we have identified. Inpart two, we shared our findings and then presented our results and suggestionsin line with them.Keywords: Operating Room Nursing, Public Hospitals, Malpractice,Legal Responsibility, Level of Knowledge. 117

Bu çalışma, ameliyathane ekibinin iletişim becerileri ile tükenmişlik düzeyleri arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın evrenini, İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneler Birliği’ne bağlı olan dört eğitim ve araştırma hastanesi oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemini, araştırmaya katılmayı kabul eden 158 kişi oluşturmuştur. Veriler; araştırmacı tarafından literatür taranarak oluşturulan tanıtıcı bilgi formu, Maslach Tükenmişlik Ölçeği ve İletişim Becerileri Envanteri kullanılarak toplanmıştır. Ameliyathane ekibinin ölçeklerden aldıkları puan ortalamalarına bakıldığında, duygusal tükenme ve duyarsızlaşmanın düşük, kişisel başarının yüksek olduğu bulunmuştur. Ameliyathane ekibinin ölçek puanları incelendiğinde, katılımcıların iletişim becerileri envanteri toplam ve alt ölçek puanlarının ortalamadan yüksek olduğu görülmektedir. Bu araştırmanın sonucuna göre ameliyathane ekibinin düşük tükenmişlik yaşadığı ve iletişim becerilerinin yüksek olduğu görülmektedir. Ameliyathane ekibinin iletişim becerileri ve tükenmişlikleri karşılaştırıldığında, istatistiksel olarak anlamlı, negatif yönlü ve düşük düzeyli ilişki olduğu bulunmuştur., This study was conducted to determine the relationship between the communication skills and the burnout levels of the operating room team.The universe of the research was formed by four educational and research hospitals, to which the Istanbul Anatolian Northern Public Hospitals Union belongs. The sample of the research was 158 people who agreed to do the research. Data; an introductory information questionnaire constructed by searching the literature by the researcher, Maslach Burnout Inventory and Communication Skills Inventory. When the average scores of emotional exhaustion and depersonalization of the operating room team were examined, there was a low burnout level, personal success average scores indicate that they have a high level. When the scale scores of the operating room team are examined, it is seen that the communication skills ınventory total and subscale scores of the participants who did complete the research are higher than average. When the results of the study were examined, it was found that the negative and low level relationship between communication skills and burnout levels of the operating room team.

ÖZET Laparoskopik Cerrahi ile Kolesistektomi Ameliyatı Olan Hastaların Perioperatif Isıtılmasının Vital Bulgulara ve Kan Parametrelerine Etkisi, SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hemşirelik Anabilim Dalı (Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği), Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep, 2018Bu araştırma Gaziantep SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Araştırma ve Uygulama Hastanesi Ameliyathanesinde, 1 Ekim 2017 - 31 Mart 2018 tarihleri arasında yapıldı. Üniversitenin etik kurulundan, söz konusu olan hastaneden ve hastalardan izin alındı. Evreni bilinen grupta örneklem belirleme yöntemiyle bu hastanede altı ay içinde ameliyat olan 80 hasta örnekleme dahil edildi. Araştırmanın akış adımları sırasıyla; ameliyat öncesi hastayla görüşme ve onam alma, ameliyattan öncesi hastayı ameliyathanede örtme, ameliyat öncesi sosyodemografik özelliklerini alma, fiziksel bulgularını değerlendirme, laboratuvar değerlerini değerlendirme, ameliyattan sırasında hastayı hava üfleme sistemi ile ısıtma, -ameliyat sırasında hastanın fiziksel bulgularını değerlendirme -0. dk, 5.dk, 15.dk, 30.dk laboratuvar değerlerini değerlendirme- 0. dk, 15.dk, hastayı uyandırma odasına alma, hastayı sıcak hava üfleme sistemi ile ısıtma, -ameliyat sonrasında uyandırma hastanın fiziksel bulgularını değerlendirme -laboratuvar değerlerini değerlendirmeydi. Tüm sosyo-demografik verileri, vücut sıcaklıkları, fizyolojik bulguları ve oda ısısı sayı yüzde olarak verildi. Her hastanın ameliyat öncesi vücut sıcaklığı, oda sıcaklığı ve fizyolojik bulguları ameliyat sonrası değerleri tekrarlı ölçümlerde varyans ve t testi ile değerlendirildi. Hastaların tümü ameliyat süresince hava üflemeli sistem ile ısıtıldı ve hastaların ameliyat süresi ortalama 74.55 +23.40 dk'dı. Hastalara genel anestezi verilme süresi ortalama 56.17+23.46 dk'dı. Hastalara ameliyat süresince verilen IV infüzyon sıvılar, ameliyat esnasında kullanılan yıkama sıvıları 37 C de tutuldu, kan transfüzyonu yapılmadı. Ameliyathane ve uyandırma odası sıcaklığı ameliyat sürecinde ortalama 21 C dereceydi. Hastaların ameliyat öncesi vücut sıcaklıkları ortalaması 36.36+2.81°C'di; ameliyat sonrası vücut sıcaklıkları ortalamasına eş değerdi 36.33+ 2.80°C'dı. Hastaların ameliyat öncesi sırası ve sonrası vücut sıcakları arasında anlamlı bir fark yoktu (p >0.05 ). Hastaların ameliyat öncesi ortalama arter basınçları (MAP) 102.64+11.529 mm Hg iken ameliyat sonrasında uyandırma odasında 98.55+ 9.940 bulundu. Ameliyat sırasında da MAP 96 ile 98 mm Hg arasında tespit edildi. Tüm ortalama arter basınçları arasında anlamlı bir fark vardı (p 0.05). Aktivite Parsiyel Tromboplastin Zamanı (APTT) hastaların ameliyat öncesinde 30.16+4.201,ameliyat sırasında 28.99+4.556, ameliyat sonrasında 29.48+4.029'dı ve normal sınırlardaydı (p0.05). The average arterial pressure of the patients before the operation was (MAP) 102.64+11.529 mm Hg (min:83,max: 142), while the average arterial pressure of the patients in the recovery room after the operation was found to be 98.55+ 9.940 (min:68,max: 134). During the operation, the average of the MAP was between 96 and 98 Hg (p >0.05). The average haemoglobin value of the patients before the operation was 13,31+1.613 gr/dl (min: 10, max:16), while it was 12.96+1.612 gr/dl (min:10, max:16) during the operation. The average preoperative, preoperative and postoperative leukocyte counts of the patients were 8.05+1.744 mm3 (min:4, max:11), 8.05+1.701 mm3 (min: 4.34, max: 11.32), 8. 13+1.600 mm3(min: 4.46, max: 11.12), respectively (p >0.05). The average lymphocyte level of the patients was 2.32+0.926 mm3 (min:1, max:5) before the operation. It was 2.13+0.871 mm3 (min:1, max:5) during the operation, while it was 2.19+0.895 mm3 (min:1, max:5) after the operation (p >0.05). The average preoperative, preoperative and postoperative platelet counts of the patients were 245.06 mm3 (min:139, max:422), 230.45 mm3 (min:103,max:395) and 222.50 mm3(min:117,max:555), respectively (p >0.05). The average preoperative, preoperative and postoperative blood urea nitrogen (BUN) values of the patients having laparoscopic gallbladder surgery were 13.79+ 6.126 (min:6, max:36), sırasında13.70+6.752 (min:6, max:47) and 13.52+7.637(min:6, max:55), respectively (p >0.05). The average preoperative, preoperative and postoperative Activated Partial Thromboplastin Time (APTT) levels of the patients were 30.16+4.201(min:21, max:55), 28.99+4.556 (min:18, max:60) and 29.48+4.029(min:20, max:56), respectively (p >0.05). In conclusion, it can be stated that keeping the preoperative, preoperative and postoperative body temperatures of patients stable helps to affect blood pressure, respiration and oxygenation positively and to normalise those values. It also keeps the erythrocyte, hemoglobin, leukocyte, lymphocyte, thrombocyte, APTT, BUN, AST, ALT values within the normal value range and helps the process of wound healing positively. In order to increase the accuracy rating of this study, it is suggested that more studies having a control group and an experimental group should be carried out.Key Words: Hypothermia; Heating; Operating Room Nursing 54

Bu çalışma ameliyathane çalışanları tarafından ameliyathanelerde fiziksel,kimyasal, biyo-mekanik, psikososyal ergonomik risk faktörlerinin belirlenmesi ve burisklerin kas-iskelet sistemi rahatsızlıkları ile ilişkisinin incelemesi amacı ilegerçekleştirildi.Çalışmanın evrenini Batı Karadeniz‟de Bir Eğitim ve Araştırma Hastanesi,Batı Karadeniz‟de Bir Devlet Hastanesi, Doğu Karadeniz‟de Bir Eğitim ve AraştırmaHastanesi ve Doğu Karadeniz‟de Bir Devlet Hastanesi‟nin ameliyathane birimlerindeçalışan cerrahlar, cerrahi asistanlar, anestezi uzmanları, anestezi asistanları,ameliyathane hemşireleri, ameliyathane teknikerleri ve anesteziteknikerleri/teknisyenleri (n:305) oluşturdu. Çalışmanın evreni aynı zamandaçalışmanın örneklemini oluşturdu, evrenin %82.29‟una ulaşıldı.Veriler araştırmacı tarafından literatür taraması doğrultusunda oluşturulanveri toplama formu ve Cornell Kas- İskelet Sistemi Rahatsızlık Ölçeği ile yüz yüzegörüşme tekniği kullanılarak toplandı. Veriler bir istatistik programında analiz edildi.Sürekli değişkenleri ortalama ± standart sapma (en az ve en çok değerler) vekategorik değişkenler sayı ve yüzde olarak ifade edildi. Kategorik değişkenlerarasındaki farklılıklar ise Ki-kare analizi ile incelendi. p0.05). Cerrahların yarısının (%49.49) çok terlediği, hemşirelerin (%31.67) bazen üşüdüğü bazen terlediği,anestezistlerin (%45.31) ise çok üşüdüğü belirlendi (p0.05), omuz (p0.05), bel (p>0.05), kol (p0.05),bacak (p0.05).Bel-kalça arası yükseklikte çalışanlarda boyun (p0.05), el bileği (p>0.05), kalça (p>0.05), bacak(p 0.05), shoulder (p 0.05),waist (p> 0.05), arm (p0.05), leg (p0.05). The ones who work at the height between the waist and hip) were found to feelless pain than other working heights for the one in neck (p 0.05), wrist (p> 0.05), hip (p> 0.05), leg(p

Ameliyathane hemşirelerinin iş doyumu ve etkileyen faktörlerin belirlenmesi amacıyla yapılan çalışmaya Kocaeli’ndeki özel hastanelerde çalışan toplam 80 ameliyat hemşiresi dahil edildi. Hemşirelerin iş doyum düzeylerini belirlemek için Minnesota İş Doyum Ölçeği kullanıldı. Çalışmadan elde edilen verilerin analizi neticesinde hemşirelerin iş doyumlarının orta düzeyde olduğu görüldü. İş doyumu üzerinde etkili olan faktörlerin belirlenmesi amacıyla yapılan istatistiksel analizler neticesinde kadın hemşirelerin iş doyum düzeylerinin erkeklerden daha yüksek olduğu ancak cinsiyetin iş doyumu üzerindeki etkisinin anlamlı olmadığı görüldü. Yine yapılan analiz neticesinde yaştaki artışa bağlı olarak iş doyum düzeyinin anlamlı şekilde arttığı tespit edildi. Evli hemşirelerin iş doyum düzeylerinin genel olarak daha yüksek olduğu, ancak medeni durumun iş doyumu üzerindeki etkisinin anlamlı olmadığı tespit edildi. Benzer şekilde çocuk sahibi olanların iş doyum düzeyleri daha yüksek bulunmuş ancak bu durumun iş doyumu üzerindeki etkisinin anlamlı olmadığı saptandı. Yapmış olduğumuz çalışmada eğitim düzeyindeki artışa bağlı olarak iş doyum düzeyinin anlamlı şekilde düştüğü tespit edildi. Meslekteki ve kurumdaki çalışma süresi arttıkça iş doyumu düzeyinin de anlamlı şekilde arttığı belirlendi. Kendi isteğiyle çalıştığını ifade edenlerin dışsal doyum ve toplam iş doyumu düzeyinin, yönetim kararıyla çalıştığını ifade edenlerin ise içsel doyum düzeylerinin daha yüksek olduğu, ancak gruplar arasındaki farkın anlamlı olmadığı tespit edildi. Sürekli gündüz çalışanların içsel doyum, dışsal doyum ve toplam iş doyumu düzeylerinin vardiyalı çalışanlardan anlamlı şekilde daha yüksek olduğu belirlendi. Bölüm sorumlu hemşirelerinin içsel doyum, dışsal doyum ve toplam iş doyumu düzeylerinin daha yüksek olduğu, ancak gruplar arasında anlamlı farklılık olmadığı tespit edildi., A total of 80 operating nurses working in private hospitals in Kocaeli were involved in the study to determine the job satisfaction and the factors affecting the operating room nurses. The Minnesota Job Satisfaction Scale was used to determine job satisfaction levels of nurses. As a result of the analysis of the data obtained from the study, it was seen that the job satisfaction of the nurses was moderate. As a result of the statistical analyzes performed to determine the factors affecting job satisfaction, it was seen that female nurses had higher job satisfaction levels than men but the effect of gender on job satisfaction was not significant. Again, as a result of the analysis, it was determined that the level of job satisfaction increased significantly depending on the increase in the age. Married nurses generally had higher levels of job satisfaction, but marital status on job satisfaction was not significant. Similarly, the level of job satisfaction was found to be higher among those who had children, but it was found that the effect on job satisfaction was not significant. In the study we conducted, it was found that the level of job satisfaction decreased significantly due to the increase in education level. The level of job satisfaction increased significantly as the duration of work in the company and in the company increased. It has been determined that the levels of external satisfaction and total job satisfaction of those who express self-willing work are higher than those of those who express that they work with management decision, but the difference between the groups is not significant. Continuous daytime workers' internal satisfaction, external satisfaction and total job satisfaction levels were found to be significantly higher than the shift workers. The internal nursing, external satisfaction and total job satisfaction levels of department responsible nurses were found to be higher but there was no significant difference between the groups.

Cebeci, F. Knowledge and Practices of Operating Room Nurses for Prevention of Pressure Injuries. Hacettepe University Graduate School of Health Sciences, Surgical Nursing Program Master Thesis, Ankara, 2018. This study was conducted as a descriptive study to determine the level of knowledge and practice of operating room nurses about pressure injuries. The sample of the study consisted of 234 operating room nurses working in 8 public hospitals located in the city center of Ankara. During the data collection, “identifying characteristics of nurses”, “Practices to Prevent Pressure Injuries” and “Knowledge status of Operating Room Nurses about Pressure Injuries” survey forms were used. The data were analyzed by descriptive statistics, Mann-Whitney U, Kruskal-Wallis H and exact chi-square tests. The average age of the participating nurses was determined as 36,15±6,03, 91,5% of the participants were female and 66,2% of the participants had bachelor's degree. It was determined that 66.7% of the nurses were educated during the basic nursing education and 41.5% were educated about pressure injury after graduation. It was found that 9% of the nurses read articles and 2.6% read the pressure injury guide. It was determined that 97.4% of the nurses used a guide as a source and 97.9% did not use a scale to evaluate pressure injury risk. It was determined that 81.5% of the nurses did not receive risky patient's information and 92.3% did not record risk assessment and prevention interventions. The mean score of the nurses' responses to the pressure injury questionnaire was 52.09±13,76. The lowest score average was 'staging' and the highest score was 'injuries prevention attempts'. It was suggested that pressure injury education should take part in basic nursing education and in-service training programs, current guidelines should be in institutional policies and procedures, appropriate risk assesment scales or evaluation forms should be available and the registration system should be established. İÇİNDEKİLER Sayfa No ONAY SAYFASI iii YAYIMLAMA VE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI BEYANI iv ETİK BEYAN v TEŞEKKÜR vi ÖZET vii ABSTRACT viii İÇİNDEKİLER ix KISALTMALAR xii TABLOLAR xiii 1. GİRİŞ 1 1.1. Problem Tanımı ve Önemi 1 1.2. Araştırmanın Amacı 5 1.3. Araştırma Soruları 5 2. GENEL BİLGİLER 6 2.1. Basınç Yaralanmasının Tanımı 6 2.2. Basınç Yaralanmalarının Etiyolojisi 6 2.2.1. Dışsal Faktörler 6 2.2.2. İçsel Risk Faktörleri 7 2.3. Basınç Yaralanmalarının Fizyopatolojisi 9 2.4. Basınç Yaralanmalarının Evrelendirilmesi 10 2.5. Basınç Yaralanmalarını Önlemeye Yönelik Uygulamalar 12 2.5.1. Risk Değerlendirmesi 13 2.5.2. Derinin Değerlendirilmesi ve Bakımı 14 2.5.3. Beslenme Durumunun Değerlendirilmesi 16 2.5.4. Mobilizasyon ve Yeniden Pozisyon Verme 17 2.5.5. Destek Yüzeylerinin Kullanımı 19 2.5.6. Eğitim 21 2.6. Basınç Yaralanmalarının Tedavisi 21 2.6.1. Topikal Yara Bakımı ve Temizliği 21 2.6.2. Yara Örtüleri/ Yara Pansuman Materyalleri 22 2.6.3. Cerrahi Tedavi 23 2.6.4. Debritman 24 2.6.5. Basınç Yaralanmalarının Tedavisinde Kullanılan Diğer Yöntemler 24 2.7. Yara Bakım Hemşireliği 25 3. GEREÇ VE YÖNTEM 28 3.1. Araştırmanın Şekli 28 3.2. Araştırmanın Yapıldığı Yerler ve Özellikleri 28 3.3. Araştırmanın Evren ve Örneklemi 30 3.4. Verilerin Toplanması 30 3.4.1. Veri Toplama Formlarının Hazırlanması 30 3.4.2. Araştırmanın Ön Uygulaması 31 3.4.3. Araştırmanın Uygulanması 31 3.5. Verilerin Değerlendirilmesi 32 3.6. Araştırmanın Etik Yönü 32 3.7. Araştırmanın Sınırlılıkları 33 4. BULGULAR 34 5. TARTIŞMA 5.1. Ameliyathane Hemşirelerinin Tanıtıcı Özelliklerine İlişkin Bulgularının Tartışılması 5.2. Ameliyathane Hemşirelerinin Basınç Yaralanmalarını Önlemeye Yönelik Uygulamalarına İlişkin Bulguların Tartışılması 5.3. Ameliyathane Hemşirelerinin Basınç Yaralanmaları Bilgi Durumlarına İlişkin Bulguların Tartışılması 49 6. SONUÇ VE ÖNERİLER 59 6.1. Sonuç 59 6.2. Öneriler 62 7. KAYNAKLAR 64 8. EKLER 72 EK-1. Ameliyathane Hemşirelerinin Tanıtıcı Özelliklerine Göre Ameliyatta Risk Değerlendirme Durumları EK-2. Araştırmaya Katılmayı Kabul Eden Hemşirelerden Alınan Aydınlatılmış Yazılı Onam Formu EK-3. Hemşireleri Tanıtıcı Özellikler Formu EK-4. Hemşirelerin Basınç Yaralanmalarını Önlemeye Yönelik Uygulamaları Formu EK- 5. Ameliyathane Hemşirelerinin Basınç Yaralanmaları Hakkında Bilgi Durumları Formu EK -6. Araştırmanın Planlandığı Hastanelerin İzin Yazıları EK- 7. Hacettepe Üniversitesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu İzin Yazısı 7. ÖZGEÇMİŞ Cebeci, F. Ameliyathane Hemşirelerinin Basınç Yaralanmalarını Önlemeye Yönelik Bilgi ve Uygulamaları. Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Programı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2018. Bu araştırma, ameliyathane hemşirelerinin basınç yaralanmaları hakkında bilgi düzeylerini ve uygulamalarını belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini Ankara il merkezinde yer alan 8 kamu hastanesinde çalışan 234 ameliyathane hemşiresi oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında “Hemşirelere Ait Tanıtıcı Özellikler”, “Basınç Yaralanmasını Önlemeye Yönelik Uygulamalar” ve “Ameliyathane Hemşirelerinin Basınç Yaralanmaları Hakkındaki Bilgi Durumları” formları kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler tanımlayıcı istatistikler, Mann-Whitney U, Kruskal-Wallis H ve kesin ki kare testleri ile değerlendirilmiştir. Araştırmaya katılan hemşirelerin yaş ortalamasının 36,15±6,03, %91,5’inin kadın ve %66,2’nin lisans mezunu olduğu belirlenmiştir. Hemşirelerin %66,7’sinin temel hemşirelik eğitiminde ve %41,5’nin mezuniyet sonrasında basınç yaralanmasıyla ilgili eğitim aldığı saptanmıştır. Hemşirelerin %9’unun makale ve %2,6’sının basınç yaralanması rehberini okuduğu tespit edilmiştir. Hemşirelerin %97,4’nün kaynak olarak rehber ve %97,9’nun basınç yaralaması riskini değerlendirmek için bir ölçek kullanmadığı saptanmıştır. Hemşirelerin %81,5’nin riskli olan hastalar hakkında bilgi almadığı ve %92,3’nün risk değerlendirme ve önleme girişimlerini kayıt altına almadığı belirlenmiştir. Hemşirelerin basınç yaralanmasına yönelik sorulardan aldıkları puanların ortalaması 52,09±13,76. olarak saptanmıştır. Puan ortalamalarının en düşük olduğu alan evrelendirme, en yüksek olduğu alan ise yaralanmayı önleme girişimleridir. Temel hemşirelik ve hizmet içi eğitim programlarında basınç yaralanması konusunun yer alması; kurum politika ve prosedürlerinde güncel rehberlerin, risk değerlendirmesi için uygun ölçeklerin ya da değerlendirme formlarının yer alması ve kayıt sistemlerinin oluşturulması önerilmiştir.

Bu çalışma hastanelerde önemli bir yeri olan ameliyathane hemşirelerinin mobbinge maruz kalma durumlarını, mobbingin yarattığı etkileri, mobbinge verilen tepkileri ve tükenmişlik düzeylerini belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapıldı. Araştırmanın örneklemini İstanbul Üniversitesi hastanelerinde çalışan 112 hemşire oluşturdu. Veriler demografik özellikler anket formu, mobbing ölçeği ve tükenmişlik ölçeği kullanılarak, Aralık-2017 / Mart-2018 tarihleri arasında toplandı. Çalışmadan elde edilen veriler SPSS programında analiz edildi. Hemşireler; verdikleri kararların ve önerilerin eleştirilerek reddedildiğini, yaptıkları işin değersiz ve önemsiz görüldüğünü, başkalarının yanında küçük düşürücü mobbing davranışlarıyla karşılaştıklarını belirtti. İş yerinde mobbing davranışlarına maruz kalan (ortalama skor > 1 olanlar ) hemşirelerin %42,85 olduğu saptandı. Hemşirelerin; yapılan düşmanca davranışları hatırladıklarında şiddetli üzüntü duydukları, işlerine karşı bağlılıklarının azalması, sürekli stresli ve yorgun hissetmeleri ve baş ağrılarının olması mobbingin yarattığı etkilerdir. Mobbingle karşılaşan hemşirelerin eleştiri almamak için işine daha çok özen gösterdiği, hemşirelerin mobbing davranışlarıyla karşılaşma sıklığının lise mezunlarında (2.00±1.08), meslekte 16-20 yıl aralığında çalışanlarda (1.36±1.11), steril-sirküle (1.04±0.80) ve sterilizasyon (1.31±1.32) hemşirelerinde, çalıştığı birimden memnun olmayanlarda (1.52±0.76), çalışma arkadaşlarıyla sorun yaşayanlarda (1.31±0.86) yüksek olduğu saptandı. Çalıştığı birimden memnun olmayan, ekonomik durumu yetersiz olan, çalışma arkadaşlarıyla sorun yaşayan hemşirelerde toplam tükenme puan ortalamaları daha yüksek bulundu. Toplam tükenmişlik ortalamaları incelendiğinde; hemşirelerin %23.2'sinde herhangi bir tükenmişlik durumu olmadığı, %23.2'sinin bir tükenmişlik durumu içinde olduğu ve %11.6'sının ise acilen yardım gerektiren bir tükenmişlik durumu içinde olduğu saptandı. Araştırma sonuçları, hemşirelerin mobbing davranışları ile karşılaşma sıklığı ile tükenmişlik düzeyleri ve tükenmişliğin tüm alt boyutları arasında, istatistiksel olarak anlamlı, pozitif yönde kolerasyon olduğunu gösterdi. The aim of this study is to determine the mobbing against the nurses who works in operating room and who have an important role in hospitals, their reactions to mobbing that they have to faced and the level of their exhaustion. The individuals who took part in this study are composed of 112 nurses who works in Istanbul University Hospitals. The datas of this study were collected by using `Demographic Features Inquiries`, `Mobbing Scale` and `Exhaustion Scale` between January-2017 and March-2018. The datas are analysed with SPSS programme. The nurses expressed that their decisions and recommendations were criticised and denied while their efforts during work was seen as worthless and unimportant and also they thought that they were humiliated by mobbing that they have to be faced when there are other people around them. % 42,85 of nurses were faced mobbing (mean score > 1) at work. When they thought about the bad behaviours against themselves and the mobbing that they had to face; they felt unhappy, lost their devotion to work, felt stressed and tired and also they had headaches. It was seen that the nurses who faced mobbing tried to work harder so that they would not be criticised. The frequency of facing mobbing like behaviours of the nurses who are high school graduates were (2.00±1.08),who have 16-20 years work experience were (1.36±1.11), who attends operations were (1.04±0.80), who works in sterilization units were (1.31±1.32), who are not happy with the unit that they work at were (1.52±0.76), who have problems with their collegues were (1.31±0.86). The mean of the total exhaustion score were found higher for the nurses who are not happy with the unit that they work at, who have economical problems and who have problems with their collegues. When we analysed the mean of total exhaustion scores, we found out that % 23.2 of the nurses were not exhausted, % 11.6 were severely exhausted and needed an immediate help about this situation. The results of this study showed that the frequency of facing mobbing of the nurses is positively correlated and statistically meaningful with their exhaustion levels. 105

Araştırmamız, Haziran 2016-Ocak 2018 tarihleri arasında, ameliyathanede görev yapan hemşirelerin Cerrahi Alan Enfeksiyonlarından (CAE) korunmada aldıkları önlemleri belirlemek amacıyla yapıldı. Araştırmaya Konya Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Alaşehir ve Salihli Devlet Hastaneleri ameliyathanelerinde görev yapan 59 hemşire katıldı.Araştırma bulguları literatüre uygun olarak hazırlanan anket formu ile toplandı. Verilerin analizi tanımlayıcı istatistikler frekans, yüzde, ortalama, standart sapma değerleri ile sunulmuştur. Kategorik değişkenler arasındaki ilişkinin tespit edilmesi amacı ile ki-kare analizi uygulanmıştır. Çalışmada 0,05' den küçük p değerleri istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir. Analizler SPSS 22.0 paket programı ile yapılmıştır.Araştırmada, hemşirelerin %25' i sağlık meslek lisesi, % 29' u önlisans, % 38' i lisans ve % 7' nin lisansüstü düzeyde eğitim aldığı, katılımcıların %69' unun cerrahi el yıkamayı 3-5 dakika arası yaptığı tespit edilmiştir. Katılımcıların cerrahi alan enfeksiyonları ile ilgili eğitimi %60 ile hizmet içi eğitim programında, %29 ile kurs ve seminerlerde, %10' u ise eğitim almadığı görülmüştür. Ayrıca katılımcıların %95' nin Hepatit B aşısı olduğu saptanmıştır. This study was carried out between June 2016 and January 2018 as a descriptive study to determine the precautions taken by nurses working in the operating room to protect from Surgical Area Infections (CAE). The study included 59 nurses working in Konya Selçuk Universty Medial Faculty Hospital, Alaşehir and Salihli State Hospitals in operating rooms.The research data were collected by a questionnaire developed in line with the literature information. The descriptive statistics of the data analysis have been presented with freguency, percent, mean standart deviation. Chi-square analysis was applied to determine the relation ship between categorical variables p values under 0.05 were considered statistically significent in the study. Analyzes were made with SPSS 22.0 package problem.In the study, it was determined that %25 of the nurses were in health vocational high school, %29 were associated degree students, %38 were undergraduated and %7 were educated at the graduate level and %69 of the participants had surgical handwashing in every 3-5 minutes. Participants education about surgical site infections was found to be %60 in the inservice training program, %29 in the courses and seminars and %10 in the training. It was also found that %95 of the participants were Hepaitis B vaccine. 59

ÖZET Bu araştırma, ameliyathane ve yoğun bakım hemşirelerinin sağlıklı yaşam biçimi davranışlarını ve bu davranışları etkileyen değişkenleri belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapıldı. Araştırma evrenini, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve aynı hastaneye bağlı 29 Mayıs Ek Binası ameliyathaneleri ve yoğun bakım ünitelerinde çalışan hemşireler (n=151) oluşturdu. Araştırma örneklemini ise araştırmaya katılmayı kabul eden 137 ameliyathane ve yoğun bakım hemşiresi oluşturdu. Araştırma verileri toplam 30 sorudan oluşan `Veri Toplama Anket Formu` ve `Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları Ölçeği II'' kullanılarak 22 Şubat 2018 - 22 Mart 2018 tarihleri arasında araştırmacının kendisi tarafından toplanıldı. Araştırmaya katılan hemşirelerinin Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları Ölçeği II toplam puan ortalaması 118,24±17,15 olduğu belirlenirken, bu sonucun beklenenin altında bir puan olduğu görüldü. Araştırmada elde edilen alt boyut puan ortalamaları ise; manevi gelişim alt boyut puan ortalaması 24,40±4,06, kişilerarası ilişkiler alt boyut puan ortalaması 23,80±4,05, sağlık sorumluluğu alt boyut puan ortalaması 19,28±3,85, beslenme alt boyut puan ortalaması 19,26±3,78, stres yönetimi alt boyut puan ortalaması 16.63±3.25 ve fiziksel aktivite alt boyut puan ortalamasının 14,87±4,71 olduğu belirlendi. Araştırma sonucunda ameliyathane ve yoğun bakım hemşirelerin Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları Ölçeği II alt boyut puan ortalamalarının en yüksek puan ortalamasının manevi gelişim alt boyutunda, en düşük puan ortalamasının ise fiziksel aktivite alt boyutunda elde edildiği görüldü. Anahtar Kelimeler: Sağlıklı yaşam biçimi davranışları, Ameliyathane ve yoğun bakım hemşireleri, Sağlıklı yaşam biçimi davranışları ölçeği II. ABSTRACTAN ASSESSMENT OF HEALTHY LIFESTYLE BEHAVIOUR IN SURGICAL AND INTENSIVE CARE NURSESNurses who halt the disease progression and personal care of patients, ignored theirselves health. This research was done as descriptive for the aim of stating healthy lifestyle behaviour and variables that influence on that behaviour in operating room and intensive care nurses. The research area consists of nurses ( n=151) who labour in operating rooms and intensive care at Haseki Education and Research Hospital, 29th May Additional Service Building which is connected to the hospital. The research sample consists of 137 operating room and intensive care nurses who accept to be involved in that research. The research data is gathered by the researcher on 22nd February- 22nd March 2018 by using ` Data Collection Questionnaire` and `The Scale of Healthy Lifestyle Behavior II` which involve totally 30 questions.While The Scale of Healthy Lifestyle Behavior II total average score of nurses who involve in that research is defined as 118,24±17,15, that seems to be a score which is less than expected. Sub-extent average scores are defined at the research; average sub-extent score in spiritual development 24,40±4,06, average sub-extent score in interpersonal relations 23,80±4,05, average sub-extent score in health responsibility 19,28±3,85, average sub-extent score in nourishment 19,26±3,78, average sub-extent score in stress management 16,63±3,25, average sub-extent score in physical activity 14,87±4,71. As a result of the research, while the highest average score of The Scale of Healthy Lifestyle Behavior II average sub-extent score of the operating room and intensive care nurses was seen to be obtained with in the scope of average sub-extent score in spirutual development, the lowest average score of them was seen to be obtained within the scope of psysical activity sub- extent.Key Words: Healthy lifestyle behaviour, Operating room and intensive care nurse, The scale of healthy lifestyle behaviour II 117

Ameliyathaneler hastanelerin en karmaşık çalışma ortamlarından biridir. Ameliyathanelerde sağlık bakımında standardizasyonu sağlamak için hasta güvenliği unsurlarının yerine getirilmesi son derece önemlidir. Bu araştırma, ameliyathane çalışanlarının hasta güvenliği tutumlarının incelenmesi amacı ile yürütülmüştür. Araştırma Şubat 2017-Ekim 2017 tarihleri arasında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi ve Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi merkezi ameliyathane çalışanları ile tanımlayıcı ve kesitsel olarak yapılmıştır. Çalışmanın evrenini ameliyathane birimi sağlık çalışanları oluşturmuştur. Araştırmada örneklem seçimine gidilmeyerek, tüm evrene ulaşılması hedeflenmiştir. Araştırmaya katılmayı kabul eden ve kriterlere uyan 254 kişiye ulaşılmıştır.Araştırmada veri toplama aracı olarak, çalışanların tanıtıcı özelliklerini belirleyen Kişisel Bilgi Formu ve ameliyathane çalışanlarının hasta güvenliğine ilişkin tutumlarını değerlendirmek için Güvenlik Tutumları Ölçeği (GTÖ) (Ameliyathane Versiyonu) kullanıldı.Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 20 paket program kullanılmıştır. Sonuçlar % 95 güven aralığında, p