12 results on '"ÇELEBİSOY, NEŞE"'
Search Results
2. Atipik bulgu veren multipl skleroz olguları
- Author
-
Tunçbay, Türe, Akkuş, Dilek Evyapan, Karaca, Zehra, Çelebisoy, Neşe, and Ege Üniversitesi
- Abstract
…
- Published
- 1995
3. Serebrovasküler hastalıklarda nörooftalmolojik bulguların lokalizan değeri
- Author
-
Çelebisoy, Neşe, Akyürekli, Önder, and Nöroloji Anabilim Dalı
- Subjects
Nöroloji ,Eye movements ,Neurology ,Cerebrovascular disorders ,Paralysis ,Cerebral palsy ,Neurologic manifestations ,Eye diseases - Abstract
ÖZET: Çalışmamıza 27 'si kadın 18 'i erkek toplam 45 strok hastası alınmıştır. Yaşları 34 ile 85 arasında değişmekte olup ortalama 59.6 dır. Nörolojik muayene desteğindeki nöro-oftalmolojik bulgular BT de saptanan lezyon loka- lizasyonları ile karşılaştırılmış tır. Nörolojik, nöro-oftalmolojik bulgular ile 15 olguda hemisferik lezyon düşünülmüştür. Bunlardan 3' nün BT sinde putaminal yerleşimli intraserebral hemoraji saptanırken 12 'sinde değişik lokalizasyonlarda infarkt alanları görülmüştür. Horizontal bakış kısıtlılığı 15 olgunun 6'smda mevcut olup lezyonun karşı tarafına bakış kısıtlılığı şeklindedir. Bu olgulardan birinde fronto parietal kortikal infarkt saptanırken 5' inde derin temporalden fronto-pa- rietal kortekse tadar uzanan geniş infarkt alanları bulunduğu dikkati çek miştir. Horizontal yavaş izleme bozukluğu 15 olgunun 8' inde saptanmış tır. Bunlar dan 6'smda lezyon tarafına yavaş izleme sakkadik olup BT de parietal lob lezyonları saptanırken 2 olguda her iki yöne izlemenin sakkadik olduğu gö rülmüş ve BT lerinde kapsüla interna ve bazal ganglionlar düzeyinde sınırlı infarkt alanları izlenmiştir. OKN asimetrisi 15 olgunun 10 unda görülmüştür. Diskin hasarlı hemisfer tarafına çevrilmesi ile karşı yöne OKN yanıtları elde edilememiş veya amplitüdü düşük olarak elde edilmiştir. 10 olgunun 8 'inde derin temporo-pa- rietal lezyonlar mevcut iken 2 olguda kapsüla interna ve bazal ganglionlara sınırlı lezyon saptanmıştır. 7 olguda kontrlateral homonim hemianopi şeklinde görme alanı def ekti iz lenmiş, hepsinin BT sinde derin temporo-parietal lezyonlar görülmüştür. 1 ol guda ise bilateral santral görme adacığı çizdirilmiş, bunun dışında bulgusu olmayan hastanın BT sinde sağ oksipital,sol posterior inferior temporal infarkt alanları saptanmıştır.-108- Kortikal körlük olarak değerlendirilen 1 hastanın BT sinde sağ oksipitalde kronik, sol oksipitalde akut infarkt ile uyumlu alanlar görülmüştür. 19 olguda nörolojik,nöro-oftalmolojik bulgular ile talamik, talamo-mezen- sefalik,mezensefalik lezyonlar düşünülmüştür. Bunlardan 14'nün BT sinde ta lamik hematom, 4 'ünde talamik, talamo-mezensefalik,mezensefalik infarkt alan ları, 1' inde ise mezensefalik infarkt saptanmıştır. 14 talamik hematom olgusunun 3' ünde her iki gözde konjuge aşağı devias- yon,10'unda izole yukarı bakış paralizisi,3'ünde kombine ver tikal bakış pa- ralizisi saptanırken izole aşağı bakış paralizisi saptanmamıştır. Konjuge yukarı bakış paralizisi görülen bir diğer olgunun BT sinde paramedian yer leşimli talamik infarkt saptanırken monoküler elevasyon parezisi görülen bir olguda kontrlateral talamo-mezensefalik bileşkede küçük infarkt alanı dikkati çekmiştir. Skew deviasyon 8 olguda görülmüş tür. Bunlardan 4'ü talamik hematom olgusu iken 4'ü infarkt olgusudur. Göz kapağı retraksiyonu 2 olguda saptanmıştır. Biri talamik hematom diğeri talamo-mezensefalik infarkt olgusudur. 1 talamik hematom olgusunda gözlerin lezyon tarafına deviye olduğu görü lürken 3 olguda lezyonun karşı tarafına konjuge bakış kısıtlılığı saptan mıştır. Bunun yanı sıra klinik olarak gözlenememekle birlikte 4 talamik he matom olgusunda elektro-okulografik olarak kontrlateral sakkadlarm hipo- metrik olduğu gözlenmiştir. 1 talamik hematom olgusunda her iki gözde dışa bakış kısıtlılığı sapta nırken 5 olguda kontrlateral gözde dışa bakış kısıtlılığı görülmüş tür. Bu 5 olgunun 2' si hematom, 3' ü infarkt olgularıdır. Konverjans paralizisi 14 talamik hematomun 3' ünde gözlenmiştir. Pupil patolojileri 9 talamik hematom olgusunda saptanmıştır. 4 'ünde her' iki pupil miyotikjizokorik ve ışık reaksiyonu zayıf alınırken 5 olguda lez yon tarafındaki pupilin daha küçük olduğu ahizokori gözlenmiştir. ı talamik infarkt olgusunda da ipsilateral miyozis görülmüştür.-109- Başm lezyon tarafına eğildiği head tilt 2 talaraik hematora olgusunda dikkat çekmiştir. Elektro-okülografik kayıtlama yapılan 3 posterior talamik hematom olgu sunda kontrlateral sakkadlarda hipometri ve ipsilateral izlemenin sakkadlar ile bölündüğü ortaya konmuştur. 2 mezensefalik infarkt olgusunda ipsilateral total Ill.kranial sinir tu tuluşu ve kontrlateral elevasyon parallzisi ile giden unilateral okulomotor nükleer kompleks inf arktı ; Pseudo Parinaud sendromu gözlenirken 1 olguda bi lateral Ill.kranial sinir tutuluşu saptanmış ve BT de mezensefalik tegmen tal santral yerleşimli infarkt alanı görülmüştür. 3 olgu nörolojik, nöro-oftalmolojik bulguları ile pontin infarkt olarak değerlendirilmiş tir. Bunlardan 2' si saf unilateral INO ile gelmiş ancak BT ile lezyon gösterilememiştir. 1 olgu ise horizontal bakış kısıtlılığı, ipsi lateral periferik fasial paralizi, kontrlateral hemipleji,hemiduysal kayıp ile pontin infarkt olarak değerlendirilmiş fakat BT de lezyon ortaya kona mamıştır. 8 olgu bulguları eşliğinde serebellar ve bulber infarkt olarak ele alın mıştır. BT ile serebellar infarkt saptanan 4 olgunun l'inde primer pozisyon da santral tipte nistagmus gözlenirken 2 olguda bakış ile uyarılan ve lez yon tarafına bakışta amplitüdü büyüyen nistagmus gözlenmiştir. Downbeat nis tagmus saptanan 1 serebellar infarkt olgusunda ek beyin sapı bulgularının da var oluşu birlikte bulunabilecek beyin sapı infarktı ya da bası etkisi olarak değerlendirilmiştir. Benzer şekilde 1 serebellar hematom olgusunda çıkan beyin sapı oküler motor bulguları hematomun beyin sapına basısına bağlanmıştır. Lateral medüller sendrom olarak değerlendirilen 3 olguda en tipik bulgu elekto-okülografik olarak da kaydedilen ipsilateral sakkadlarda hipermetri ve kontrlateral sakkadlarda hipometri olmuş ancak olguların BT lerinde lez yon gösterilememiştir. 120
- Published
- 1991
4. Santral Sinir Sistemi Tutulumlu Steroide Yanit Veren Inflamatuar Miyofibroblastik Tümör (IMT): Bir Olgu Sunumu.
- Author
-
ŞİRİN, Tuba CERRAHOĞLU, ÇELEBİSOY, Neşe, and GÖKÇAY, Figen
- Subjects
- *
CELL tumors , *MYOFIBROBLASTS , *STEROID drugs , *INFLAMMATION , *CENTRAL nervous system , *MEDICAL protocols , *SURGICAL excision - Abstract
Inflammatory myofibroblastic tumor (IMT) is a rare benign neoplasm that consists of myofibroblastic spindle cells and inflammatory cells. It rarely emerges and affects central nervous system (CNS). CNS IMT has a high frequency of recurrence and malign transformation. There is no standard treatment protocol and response to steroid is often uncertain. In the article, a CNS IMT case where relapse is observed after resection with a response to steroids is represented. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2013
5. Cognitive function assessments on vestibular migraine and meniere patients
- Author
-
Demirhan, Mehmet Alp, Çelebisoy, Neşe, and Ege Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Sinirbilim Ana Bilim Dalı
- Subjects
Vestibüler Migren ,Depresyon ,Cognition ,Meniere’s Disease ,Depression ,Anksiyete ,Meniere ,Vestibular Migraine ,Anxiety ,Kognisyon - Abstract
Amaç: Bilateral ve unilateral vestibüler kaybı olan hastalarda ağırlıklı olarak görsel-uzaysal işlevleri içeren bilişsel eksiklikler tanımlanmıştır. Bu prospektif çalışma, nöro-otolojik muayene ve kalori testi ile belirlenen nöbetler arasında kalıcı vestibüler kayıp kanıtı olmayan epizodik vestibüler bozukluğu olan hastalarda bilişsel işlevleri değerlendirmek için planlandı. Tasarım: Meniere hastalığı (MH) olan 19 hasta, vestibüler migrenli (VM) 19 hasta ve yaş ve eğitim durumu eşleştirilmiş 21 sağlıklı katılımcı çalışmaya dahil edildi. Genel zihinsel durumu değerlendiren Mini Mental Test; çalışma belleği kapasitesini değerlendiren okuma uzamı testi; bilişsel işleme, okuduğunu anlama ve dikkati değerlendiren stroop testi; görsel işleme, görsel-uzaysal beceriler, işlem hızı ve psikomotor koordinasyonlari değerlendiren iz sürme testi ve çizgi yönü belirleme testi kullanılmıştır. Eşlik eden depresyon ve anksiyete, Beck depresyon ve anksiyete envanterleri ile incelendi. Bulgular: MH ve VM hastalarının bilişsel test sonuçlarının hiçbiri sağlıklı kontrollerden anlamlı olarak farklı bulunmadı (p>0.05). Aynısı Beck depresyon skorları için de geçerliydi (p: 0.14). Ancak Beck anksiyete puanları anlamlı farklılık gösterdi (p:0,003). İkili karşılaştırmalar, VM'li hastaların sağlıklı kontrollerden anlamlı olarak daha yüksek puanlara sahip olduğunu ortaya koydu (p: 0.002). MH hastalarının puanları da yüksek olmasına rağmen istatistiksel bir anlamlılığa ulaşılamadı (p:0.15). Sonuçlar: Kalıcı vestibüler kayıpları olmayan MH ve VM gibi epizodik vestibüler bozuklukların bilişsel bozulmaya neden olduğu görülmemektedir. VM, MH hastalarında gözlenenden çok daha yüksek, belirgin anksiyete ile ilişkilidir., Objective: Cognitive deficits mainly involving visuospatial functions have been defined in patients with bilateral and unilateral vestibular loss. My prospective study assessed cognitive functions in patients with episodic vestibular disorders not having an evidence of permanent vestibular loss in between the attacks, determined by neurotologic examination and caloric testing. Design: Nineteen patients with Meniere’s disease (MD), 19 patients with vestibular migraine (VM) and 21 age and education matched healthy controls were included in the study. Mini Mental State Examination assessing global mental status, Reading Span Test evaluating working memory capacity and the Stroop Test evaluating working memory, cognitive processing, reading comprehension and attention, Trail Making Test and Benton’s Judgment of Line Orientation Test investigating visual processing, visuospatial skills, processing speed, and psychomotor coordination were used. Accompanying depression and anxiety was searched by Beck depression and anxiety inventories. Results: None of the cognitive test results of the Meniere’s disease (MD) and VM patients were significantly different from the control group (p>0.05). The same was true for Beck depression scores (p= 0.14); however, Beck anxiety scores showed significant difference (p= 0.003). Pairwise comparisons revealed that patients with VM had significantly higher scores than the healthy controls (p= 0.002). Although scores of the MD patients were also high, such scores were not significant (p= 0.15). Conclusions: Episodic vestibular disorders like MD and VM without persistent vestibular deficits do not seem to cause cognitive impairment. VM is associated with prominent anxiety exceeding that of present in MD patients.
- Published
- 2022
6. Akut iskemik İnmeli Olgularda Solitaire Stent ile Mekanik Trombektomi: İlk Deneyimlerimiz.
- Author
-
Güler, Ayşe, Çınar, Celal, Oran, İsmail, Şirin, Hadiye, Çelebisoy, Neşe, Karbek Akarca, Funda, and Selahattin Kıyan, Güçlü
- Subjects
- *
STROKE treatment , *SURGICAL stents , *THROMBOLYTIC therapy , *INTRAVENOUS therapy , *MORTALITY , *REVASCULARIZATION (Surgery) - Abstract
Introduction: Intravenous thrombolysis or endovascular treatment for occluded vessel in acute ischemic stroke patients reduces mortality and effects prognosis. Mechanical thrombectomy shows better results than intravenous thrombolytic treatment on proximal vessel occlusions. In this study, we aimed to evaluate efficiency of Solitaire stent based mechanical thrombectomy for acute ischemic stroke patients who has proximal vessel occlusion, and its impact on prognosis of these patients. Material and Method: Data of eleven patients, who applied to Ege University Medical School Emergency Department between March 2012-May 2013 with acute ischemic stroke diagnosis due to proximal vessel occlusion and treated with mechanical thrombectomy collected retrospectively. İnclusion criterias were: 1)Age between 18-80, 2)NIHSS ≥10 at admission, 3)ICA or ASM occlusion found on cranial and neck CT angio, 4)symptom duration≤ 6 hours, 5) no contrindication for reperfusion theraphy. Results: Eleven patients treated with mechanical thrombectomy(8female/3male), and mean age of these patients were 59(min34, max 75). The mean symptom to door time was 98 minutes(30-180 minutes). Demographic data, application time, time to treatment, additional treatments, complications, NIHSS at 0 and 24 hour and mRS at discharge were evaluated. Conclusion: The main aim of acute stroke treatment is revascularizaion of occluded vessel as quickly as possible. Intravenous thrombolytic treatment is the standard treatment procedure for acute ischemic stroke. Intraarterial treatment options must be inside of our treatment strategies for the patients with acute ischemic stroke diagnosis and who had proximal vessel occlusion. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2014
7. Tuzaklanmış Sinüslü Bir Olguda İndirekt Karotiko-Kavernöz Fistülün Tromboze Süperior Oftalmik Ven Yoluyla Endovasküler Tedavisi.
- Author
-
YILMAZ, Suzan GÜVEN, ÇINAR, Celal, YAĞCI, Ayşe, ORAN, İsmail, GÖKÇAY, Figen, and ÇELEBİSOY, Neşe
- Subjects
- *
SINUSITIS , *EYE diseases , *CATHETERIZATION , *DISEASES in women , *THROMBOSIS , *THERAPEUTIC embolization - Abstract
In the endovascular treatment of indirect carotid-cavernous sinus fistulas (CCF's) when access to the cavernous sinus via transfemoral approach could not be obtained due to various reasons (vascular variation, thrombosis, trapped sinus), superior ophthalmic vein (SOV) is the main way that can be used. SOV provides direct access to the cavernous sinus. However, SOV may be thrombosed in some cases. In these cases the recognization and catheterization of SOV is quite diffucult although successful catheterization is possible with the angiojet passing through thrombosis in case of which thrombosis is segmental. Herein we aimed to report a 58-year-old woman who underwent embolization of indirect CCF (Barrow Type D) through thrombosed SOV with liquid agent Onyx 18 because of trapped sinus. Clinical features, endovascular embolization technique and results are discussed. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2013
8. El, göz ve ayak dominansı
- Author
-
Sain, Muhammed Ali, Çebelisoy, Neşe, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Çelebisoy, Neşe, and Sinir Bilimi Anabilim Dalı
- Subjects
Cerebral Dominance ,Foot ,Posture ,Statik Postürografi ,Eye ,Hand ,Serebral Dominans ,Nöroloji ,Foot Dominance ,Neurology ,Dominance-cerebral ,Postural balance ,Static Posturography ,Ayak Dominansı ,Dominance - Abstract
Nörofizyolojik ve musko-skeletal bir fenomen olan serebral dominans uzun yıllardır araştırmacıların ilgilisini çekmektedir. Serabral dominans beynin bir hemisferinin diğerine göre daha baskın olması olarak tanımlanabilir. Bu baskınlık anatomik veya yapısal bir farklılık olabilir. Sol hemisfer dil, konuşma ve hesaplama konularında lateralize olurken, sağ hemisfer spasyal öğrenme, duygusal iletişim gibi konularda daha çok laterize olmuştur. Lateral dominans ise el, göz, ayak ve kulak gibi çift olarak bulunan organlardan birinin diğerine göre daha gelişmiş veya tercih edilmesi durumunu temsil eder. Bu çalışmanın amacı serebral dominansın en büyük temsilcisi olan el dominansı, göz ve ayak dominansı ile ilişkilendirmektir. Buna ek olarak statik postürografik (Tek Taraflı Duruş-US testi- Unilateral Stance) analiz ile serebral dominansın postür ve denge üzerine etkisi açığa çıkarılması amaçlanmıştır. Bu çalışma ile ilk defa NeuroCom System Balance Master cihazı serebral dominans ile ilişkilendirilmesi planlanmaktadır. Çalışmaya İzmir'de bulunan 18-45 yaş arasında sağlıklı 30 sağ el dominant ve 30 sol dominant gönüllü bireyler dahil edildi. Katılımcıların el dominansları Edinburg El Tercihi Anketi ile El Dominansı Skorları (EDS) hesaplandı ve belirlendi. Buna bağlı olarak Sağlak ve Solak olmak üzere iki kategori oluşturuldu. Bu çalışmaya katılan her adayın göz dominansı, ayak dominansı belirlendi ve statik postürografik test (US test) uygulandı. Çalışma sonucu oluşan verilerin istatiksel analizleri IBM SPSS Statistics 25.0 Programı kullanıldı. Nümerik değişkenlerin Normal dağılıma uygunluğu Shapiro-Wilk(n0.05), yaş (p=0.80, p>0.05) ve boy uzunluğu (p=0.78, p>0.05) anlamlı bir farklılık yoktur. Gruplar arasında göz dominansı (p=0.04, p, Cerebral dominance, a neurophysiological and musco-skeletal phenomenon, has been of interest to researchers for many years. Serabral dominance can be defined as the predominance of one hemisphere of the brain to the other. This dominance may be anatomical or structural. While the left hemisphere is lateralized in language, speech and computation, the right hemisphere is laterated in spatial learning and emotional communication. Lateral dominance, on the other hand, represents one of the organs in pairs, such as hands, eyes, feet and ears, which is more developed or preferred over the other. The aim of this study is to relate eye and foot dominance according to hand dominance, which is the largest representative of cerebral dominance. In addition, static posturographic (Unilateral Stance test - US) analysis aimed to reveal the effect of cerebral dominance on posture and balance - has been performed to use NeuroCom System Balance Master cerebral dominance has been done for the first time. Thirty healthy right handed and 30 left handed volunteer individuals aged between 18-45 years in Izmir were included in the study. The hand dominance of the participants was calculated and determined by the Edinburgh Hand Preference Questionnaire and the Hand Dominance Scores (EDS). Accordingly, two categories, Righter and Lefter, were created. Eye dominance and foot dominance of each candidate was determined and static posturgical test (Unilateral Stance) was performed. Statistical analysis of the data IBM SPSS Statistics 25.0 Program was used. The suitability of the numerical variables for normal distribution was examined by the Shapiro-Wilk test (n 0.05), age (p = 0.80, p> 0.05) and height (p = 0.78, p> 0.05). There was a statistically significant difference in eye dominance (p = 0.04, p
- Published
- 2019
9. Erken dönem multiple skleroz hastalarının tanı aşamasında vestibüler testlerin, uyarılmış potansiyellerin ve oftalmolojik değerlendirilmenin yeri
- Author
-
Kavasoğlu, Gökçe, Çelebisoy, Neşe, Yüceyar, Ayşe Nur, and Nöroloji Anabilim Dalı
- Subjects
Multiple sclerosis ,Vestibule ,Nöroloji ,Evoked potentials-visual ,Neurology ,Evoked potentials-auditory-brain stem ,Diagnosis ,Evoked potentials-somatosensory ,Evoked potentials ,Vestibular diseases ,Vestibular function tests - Abstract
Giriş ve Amaç: Multiple skleroz (MS) genç erişkinlerde klinik özürlülüğün en önemli nedenlerinden biridir. Bu nedenle hastalığın erken tanınması, uygun tedavi ile hastaların doğru yönetimi çok önemlidir. Klinik olarak çok geniş spektruma yayılabilmektedir. Bu nedenle tanı sürecinde klinisyeni zorlayabilmektedir. Bu gibi durumda yardımcı tanı yöntemlerine başvurulmaktadır. Çalışmamızda, erken dönem multiple sklerozis hastalarının tanı aşamasında vestibüler testlerin, uyarılmış potansiyellerin ve oftalmolojik değerlendirmenin yerinin araştırılması amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne başvuran 60 birey alındı. Bu bireylerin 30'u,12'si (%40) erkek ve 18'i (%60) kadın olmak üzere 2 yıldan eski nörolojik semptomu olmayan erken dönem MS hastalarıydı. 30 birey, 12'si (%40) erkek ve 18'i (%60) kadın olmak üzere kontrol grubu olarak alındı. Hasta grupta yaş dağılımı ortalama 30 (19-48), kontrol grubunda yaş dağılımı ise ortalama 30 (18-45) olarak görüldü. Tüm normal kontrol ve hasta bireylere vestibüler uyarılmış miyojenik potansiyeller (VEMP), görsel uyarılmış potansiyeller (VEP), somatosensöriyel uyarılmış potansiyeller (SEP), beyin sapı işitsel uyarılmış potansiyeller (BAEP), pür ton odyometri, kalorik test ve renk görme, görme keskinliği ve kontrast duyarlılık testlerini içeren nörooftalmolojik bakı yapıldı.Bulgular: Hasta ve kontrol grubu karşılaştırıldığında sadece VEP p100 latansları istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p
- Published
- 2016
10. Çocuk ve erişkin grup migren hastalarında elde edilen vestibüler uyarılmış kas potansiyellerinin değerlendirilmesi
- Author
-
Kabukçu, Ebru, Gökçay, Ahmet, Çelebisoy, Neşe, Gökçay, Figen, and Nöroloji Anabilim Dalı
- Subjects
Vestibule ,Nöroloji ,Neurology ,Migraine disorders ,Headache ,Adults ,Evoked potentials ,Children - Abstract
Giriş ve Çalışmanın Amacı:Migrenli hastalarda vestibüler semptomlar normal popülasyona göre daha sıktır. Buçalışmada erişkinlerde görülen vestibüler migren, aurasız migren ile çocukluk çağımigreninde servikal vestibüler uyarılmış miyojenik potansiyeller (VEMP) aracılığı ilevestibüler sistemde; sakkül ve inferior vestibüler sinir ile santral bağlantılarının normal çalışıpçalışmadığı hakkında bilgi edinilmeye çalışılmıştır. Ayrıca erişkin ve çocuklardan oluşannormal kontrol gruplarından elde edilen p13, n23 latans ve düzeltilmiş amplitüd değerleri ilenispeten yeni bir test olan servikal VEMP testi için normatif veriler elde edilmeye çalışılmıştır.Gereç ve Yöntem:Çalışmaya 20 vestibüler migren, 20 aurasız migren, 21 normal kontrolden oluşan 61erişkin hasta ile, 20 çocukluk çağı migren, 19 normal kontrolden oluşan 39 çocuk hastanınkatıldığı toplam 100 olgu dahil edilmiştir. Tüm olgulardan ayrıntılı olarak öykü alınmış ekolarak 10 soruluk bir form doldurtulmuştur. Tüm katılımcılara otoskopik bakı yapılmıştır.İşitme kayıpları yönüyle katılımcılar ve ebeveynler sorgulanmıştır. Tüm katılımcılara birkulaklık araclığıyla 110 dB işitsel klik stimulus monoaural olarak uygulanmış ve elde edilenservikal VEMP yanıtları sternokleiomastoid kastan kayıtlanmıştır. p13 ve n23 tepe latansları,düzeltilmiş amplitüd değerleri ve amplitüd asimetri oranları hesaplanmıştır.Bulgular:Erişkin vestibüler migren, aurasız migren, çocukluk çağı migren gruplarında p13 , n23latansları, düzeltilmiş amplitüd oranları ve AAO değerleri anlamlı olarak farklılıkgöstermemiştir (p>0,05) . Çocuk ve erişkin normal kontrol gruplarında p13, n23 latansları,düzeltilmiş amplitüd oranları ve AAO değerleri farklılık göstermemiştir (p>0,05) . Erişkinvestibüler migren ve aurasız migren gruplarında elde edilen p13 ve n23 latansları normalkontrol grubundan anlamlı olarak daha uzun bulunurken (p0.05) . Çocuk migrengrubunda elde edilen p13, n23 değerleri normal kontrol grubundan anlamlı olarak daha uzunbulunurken; düzeltilmiş amplitüd oranı çocuk migren grubunda kontrol grubuna göre anlamlı 1. SUMMARYIntroduction and Purpose of the ResearchIn Migraine patients, vestibular symptoms are more common than the normal population. In this study, we tried to gain information, via using the Cervical Vestibular Evoked Myogenic Potential (VEMP) assessment technique in vestibular system; in vestibular migraine in adults, migraine without aura and migraine in children, whether if the connection between, saccular, inferior vestibular and central nerves functions properly or not. In addition, using the p13, n23 latency and corrected amplitude values obtained from adult and child normal control groups, we tried to gain normative data for the relatively new cervical VEMP test.Equipment and MethodsThe research consisted of subjects of 20 vestibular migraine patients, 20 migraine without aura patients, 61 adult patients that also contain 21 subjects for the normal control group, 20 children with migraine and 19 subjects that make up the control group, which results with 39 children patients. The total amount of subjects is 100. From all the subjects, we received the necessary background information with the addition of a 10-question form . All of the subjects went through the otoscoping examination. Subjects and parents questioned about the hearing loss. Every subject went through a 110dB hearing click monaurally, and the cervical VEMP responses were recorded through the sternocleidomastoid muscle. P13 and n23 plateau latencies, corrected amplitude values and amplitude asymmetric ratios were calculated.Findings: In Groups of adult migraine patients, migraine without Aura Patients, children with migraine patients p13, n23 latencies, corrected amplitude values and AAR( Amplitude Asymmetric Ratio) did not show a significant difference (p>0.05). In adult and children control groups there has not been any significant difference in p13, n23 latencies, corrected amplitude values and AAR (p>0.05). In adult vestibular migraine and migraine without Aura patients p13, n23 latencies have been significantly longer compared to the normal control group (p0.05). In the Children with Migraine patients p13, n23 latencies have been significantly longer compared to the normal control group; Corrected amplitude values have been significantly shorter compared to the control group (p0.05).Results:During this research, we obtained similar VEMP results from adult migraine without aura, vestibular migraine and children with migraine patients. The VEMP results obtained from the Children and Adult control groups were similar. The p13, n23 latencies we received from migraine without aura and adult vestibular migraine patients have been longer to the control group. In Children with Migraine group, p13, n23 latencies have been longer than the control group while corrected amplitude values were shorter. Based on these results,we might suspect, with or without vestibular symptoms, in migraine, there might be a possible brainstem affiliation that causes vestibulocollic dysfunction. 80
- Published
- 2013
11. Klik uyaranla olusturulan vestibüler myojenik potansiyeller (K-VEMP)'in doğası ve klinik uygulamalardaki yeri
- Author
-
Güleç Uyaroğlu, Feray, Çelebisoy, Neşe, and Nöroloji Anabilim Dalı
- Subjects
Nöroloji ,Neurology - Abstract
VEMP testi sakkulus ve inferior vestibüler sinirin değerlendirilmesinde kullanılabilecek yeni, noninvaziv ve düşük maliyetli testdir. Gerek testin uygulamasında kullanılan protokol gerekse test cihazına yüklenen program ilgili standartlaştırma çabaları sona ermemiştir. Halen testin uygulandığı laboratuara göre verilen uyaranın tipi-şiddeti, referans ve kayıt elektrodlarının yeri, uygulama sırasında hastanın pozisyonu gibi parametrelerin farklılık gösterebildiği bildirilmektedir. Bundan dolayı testi uygulayacak her laboratuarın kendi normatif veri tabanını oluşturması önemini korumaktadır.VEMP olarak adlandırılan aslında vestibülokollik refleksin sonucu niteliğindeki myojenik potansiyeller olduğundan testin farklı hasta gruplarında uygulanması kranial sinirler, beyin sapı ve serebellum arasındaki devrelere ilişkin ilginç veriler sunabilir. Non invaziv ve düşük maliyetli bir test olması bu yapılar ve onların elektrofizyolojisi ile ilgilenen araştırmacıya çalışabileceği iyi bir zemin sunmaktadır. VEMP test is a new, noninvazive and low cost test that can be used for assessment of sacculus and the inferior vestibular nerve. The standartization efforts for the test protocole and software program are proceeding. Currently, the type and intensity of stimuli, the localization of the reference and test electrodes and the patient?s position during the test may vary according to the different laboratories. Therefore, it is important for every laboratory to form its normative data base.Performance of the test in different patient groups may serve interesting data about the circles between cranial nerves, bulbus and cerebellum. As the test is noninvazive and low cost, it presents a good field for the researchers dealing with these structures and their electrophysiology. 80
- Published
- 2009
12. Antiepileptik ilaç kullanan çocuklarda P-300 ve görsel ve işitsel sayı dizileri testi ile kognitif fonksiyonların değerlendirilmesi
- Author
-
Kisabay, Ayşin, Çelebisoy, Neşe, and Nöroloji Anabilim Dalı
- Subjects
Nöroloji ,Neurology - Abstract
Epilepsi Santral Sinir Sistemi (SSS)'nde belirli bir işlevi olan nöron topluluğunun ani, anormal ve hipersenkron deşarjı sonucu ortaya çıkan, bu nöronların somatik ve/veya psişik işlevi ile ilgili geçici ve yineleyici bozukluklar olarak tanımlanabilir. Çocukluk çağı epilepsileri toplumda sık karşılaşılan sorunlardandır. Nöbetin başlangıç yaşı, nöbet süresi, nöbet sıklığı, antiepileptik ilacın kullanma süresi, ailede nöbet öyküsünün varlığı, bebeklik döneminde geçirilen febril konvulziyonlar, tek veya çoklu ilaç kullanımı, seçilen ilaç ve görüntüleme yöntemlerinde patoloji olup olmadığı kognitif fonksiyonları etkileyen nedenler arasında sayılmaktadır. Kognitif fonksiyonları değerlendirmek için P 300 ve nöropsikolojik testler kullanılmaktadır. P 300 endojen ERP'lerin en iyi bilinen şeklidir. Bilişsel işlevle ilgili olaya bağlı potansiyellerinden biri olan P-300 sık yineleyen uyaranların arasına seyrek ve düzensiz olarak yerleştirilmiş ve farklı uyaranın seçilmesi istendiğinde bu hedef uyarandan yaklaşık 300 ms sonra ortaya çıkan pozitif bir dalgadır. P-300 saçlı deriden yapılan kayıtlamalarda paryetal ve santral bölgelerde orta hat üzerinde (Cz ve Pz) en yüksek amplitude ulaşan simetrik bir pozitif dalgadır. Çeşitli yazarlar P-300'ün karar vermenin bir belirtisi, belirsizliğin çözümü, görevin yerine getirilmesi, yanıt strajelerinin kayması gibi olaylar sonucunda oluştuğu bildirmiştir. GİSD-B kısa- süreli bellek, dizileme ve duysal - motor bütünleşmeyi ölçen bir nöropsikolojik testtir. Test giderek artan miktarda sayılardan oluşan dizilerin tekrarlanmasını içermekte, böylece de, kısıth-kapasiteli kısa-süreli belleği ölçmektedir. Test duyusal - motor bütünleştirme yeteneğini, değişik birleşimlerde (işitsel- sözel, işitsel - yazılı, görsel - sözel, görsel - yazılı ), duyu- içi ve duyular arası olarak değerlendirebilmektedir. Çalışmamız birinci grup parsiyel (55 olgu), ikinci grup jeneralize (45 olgu), üçüncü grup dirençli (20 olgu) epilepsi olguları ile, dördüncü grup (25 olgu) sağlıklı kontrollerden oluşturuldu. Tüm olguların nörolojik muayenesi yapıldı, nöbet ve aile öyküsü alındı, EEG'leri çekildi, P300 potansiyellerine kaydedildi, görsel ve işitsel sayı dizileri testi uygulandı. 67Sayılan risk faktörleri ile P-300 arasındaki ilişki istatistiksel inceleme yapılarak (independent T testi) karşılaştırıldı. Sonuç olarak; parsiyel grupta ortalama p-300 latansı 347 ms, jeneralize grupta 335 ms, dirençli grupta 360 ms, kontrol grubunda 333 ms bulundu. Dirençli grupta daha belirgin olmak üzere dirençli (p:0.005) ve parsiyel (p:0.043) nöbetleri olan olgularda P300 latansında anlamlı uzama saptandı, jeneralize grupta normalden anlamlı farklılık saptanmadı (p:0.81 1). Nöbet süresi fazla olanlarda (5 yıl ve üzeri), nöbet sıklığı fazla olanlarda (parsiyel grupta yılda 2 nöbet ve üstü ve jeneralize grupta yılda 3 nöbet ve üstü), görüntülemede patoloji saptananlarda, ailede epilepsi öyküsü olanlarda ortalama P 300 latansları daha uzun olmakla birlikte normallerle karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı. Görsel ve işitsel Sayı Dizileri Testi; İşitsel-Sözel, Görsel-Sözel, İşitsel- Yazılı bölümlerinde her 3 grup normal kontrollerle karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu. Görsel- Yazılı bölümünde parsiyel ve dirençli olan grup ile normal kontroller arasında istatistiksel anlamlı fark bulunurken jeneralize olgularda anlamlı fark bulunmadı. Sonuç olarak literatürde de belirtildiği gibi özellikle semptomatik grupta belirgin olmak üzere parsiyel nöbeti olanlarda ve dirençli epilepsi nedeni ile izlenen ve çoklu ilaç alan grupta kognitif fonksiyonlarda etkilenme olduğu görüldü. Hastalık süresi ve nöbet sıklığı kognitif fonksiyonları etkilediğinden dolayı olgularda zaman kaybetmeden tedaviye uygun ilaçla başlanması, çoklu ilaç kuUanımından mümkün olduğu kadar kaçınılması ve febril konvulziyonlar açısından dikkatli olunması önerilebilir. Epilepsy may be defined as a transient and recurrent impairment of somatic and/or psychic function of neuron groups with a certain function in the central nervous system (CNS) as a result of their sudden, abnormal, and hypersynchronized discharges. Epilepsies in childhood is a common problem in the community. Factors affecting cognitive function include age at the time of seizure, duration and frequency of the seizures, duration of using anti-epileptic medications, family history of seizure, febrile convulsions in infancy, using single or multiple drugs, the medication chosen, and presence or absence of pathological findings in imaging studies. P300 and neuropsychological tests are used to evaluate cognitive function. P300 is the best known kind of endogenous ERPs. Being one of the event-dependent potentials related to cognitive function, P300 is a positive wave appearing about 300 ms later than the target stimulus when one desired to chose a different stimulus placed infrequently and irregularly among the repetitive stimuli. It is a symmetric positive wave reaching the highest amplitude on the midline in the parietal and central regions (Cz and Pz) in recordings from the scalp. Several authors have reported that P300 occurs as a consequence of several events such as decision making, solving uncertainty, execution, and response strategies. The visual-auditory digit span test is a neuropsychological test to measure short term memory span and sensory-motor integration. The test involves repeating the number arrays with increasing digits and thus measures the short-term memory with limited capacity. It may evaluate the ability of sensory-motor integration in and between senses in different combinations (auditory-verbal, auditory-written, visual-verbal, visual-written). MATERYAL AND METHOD: The present study consisted of four groups of subjects with partial epilepsy (Group 1, n = 55), generalized epilepsy (Group 2, n = 45), refractory epilepsy (n = 20), and the healthy control subjects (n = 25). All subjects underwent neurological examination and their history of seizure and family history were queried. They also underwent EEG examination and visual auditory digit span test, and their P300 potentials were recorded. Relationship between the risk factors mentioned above and P300 was evaluated through statistical comparison (independent T test). FINDINGS: In conclusion, latency of P300 was found to be 347 ms in the subjects with partial epilepsy, 335 ms in those with generalized epilepsy, 360 ms in those with refractory epilepsy, and 333 ms in the control subjects. Significant increase was found in latency of P300 in the subjects with refractory (p = 0.005) and partial (p = 0.043) epilepsy with the difference being more prominent in the refractory group. There was no significant difference in the group with generalized epilepsy (p = 0.811). Latency of P300 was longer in the subjects with longer duration of seizures (5 years or more) and more frequent seizures (2 or more seizures in the partial group and 3 or more seizures in the generalized group), in those with abnormal findings in imaging studies and in those with family history, but no statistically significant difference was found compared to the controls. Visual Auditory Digit Span Test: Statistically significant differences were found when all three groups were compared to the controls in the auditory-verbal, visual-verbal, and auditory-written sections. In the visual-written section, there was statistically significant difference between then subjects with partial and refractory epilepsy and the healthy control while no significant difference was found in the subjects with generalized epilepsy. CONCLUSION: In conclusion, impairment was seen in cognitive function in the subjects with partial epilepsy and in those with refractory epilepsy using multiple medications with the difference being more prominent especially in the symptomatic group as reported in the literature. Because duration of the disease and frequency of the seizures might affect cognitive function, it may be recommended to start therapy with appropriate drugs without losing time, avoiding multiple drugs and being aware of febrile convulsions. 98
- Published
- 2003
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.