Search

Objective: The objective of this study was to microencapsulation of a mixture of immortelle essential oil and argan oil under response surface methodology (RSM) conditions and determination of antioxidant activity in the appropriate cream formulation.Material and Methods: Microcapsule was produced by complex coacervation method using RSM experimental design.Results: Microcapsules with a mixture of immortelle essential oil and argan oil, with gelatin/gum arabic walls were produced and characterized. ANOVA results were obtained by processing the data obtained in this study. The antioxidant capacity of the cream containing microcapsules was found to be high.Conclusion: Microcapsules were produced and characterized by complex coacervation method in three different parameters with RSM. SEM (scanning electron microscope) and optical microscope were used for morphological images of microcapsules, and GC-MS (gas chromatography-mass spectroscopy) and FT-IR (Fourier transform infrared spectroscopy) were used to elucidate the structure. Microcapsules were added to the cream and the antioxidant capacity of the cream was interpreted by the CUPRAC method. When all data were evaluated, a mixture of immortelle and argan oil was successfully microencapsulated using the complex coacervation method. It was found that the cosmetic cream containing microcapsules has an effective antioxidant capacity., Amaç: Bu çalışmanın amacı altın otu esansiyel yağı ve argan yağı karışımının yanıt yüzey metodolojisi (YYM) koşullarında mikrokapsüle edilmesi ve uygun krem formülasyonundaki antioksidan aktivitesinin belirlenmesidir.Materyal ve Yöntem: YYM deney tasarımı kullanılarak, kompleks koaservasyon yöntemi ile mikrokapsül üretilmiştir.Araştırma Bulguları: Altın otu esansiyel yağı ve argan yağı karışımlı, jelatin/arap zamkı duvarlı mikrokapsüller üretilmiş ve karakterize edilmiştir. Oluşturulan deney tasarımına verilerimiz işlenerek ANOVA sonuçları elde edilmiştir. Mikrokapsül içeren kremin antioksidan kapasitesi yüksek bulunmuştur.Sonuç: YYM ile üç farklı parametrede, kompleks koaservasyon yöntemiyle mikrokapsül üretilip, karakterize edilmiştir. Mikrokapsüllerin morfolojik görüntüleri için SEM (taramalı elektron mikroskobu) ve optik mikroskoptan yararlanılmış olup, yapıyı aydınlatmak için GC-MS (gaz kromatografisi-kütle spektroskopisi) ve FT-IR (Fourier dönüşümlü kızılötesi spektroskopisi) kullanılmıştır. Mikrokapsüller kreme eklenip, kremin antioksidan kapasitesi CUPRAC metoduyla yorumlanmıştır. Tüm veriler değerlendirildiğinde altın otu ve argan yağı karışımı kompleks koaservasyon yöntemi kullanılarak başarılı bir şekilde mikrokapsüle edilmiştir. Mikrokapsül içeren kozmetik kremin etkin bir şekilde antioksidan kapasiteye sahip olduğu görülmüştür.

Safflower (Carthamus tinctorius L.) is a widely used agricultural product from the Asteraceae family. Parts of the plant are used for different purposes in areas such as food colorants, flavorings and dyes. Safflower oil obtained by the cold press method is used as cooking oil in many parts of the world due to its rich content. With its high vitamin E content, safflower oil has positive effects on human health. Complex coacervation, which is one of the microencapsulation methods, is used for protecting the substance in it from external influences and preventing it from deteriorating. In this study, safflower oil was encapsulated with different proportions of gelatin: alginate (1:1, 1:2, 1:3, 1:4) polymers. The microencapsulation products obtained were morphologically analyzed with optical microscope images. In the images obtained as a result of the morphological analysis, it was observed that gelatin and alginate polymers used in the ratio of 1:4 gave better results than other ratios (1:1, 1:2, 1:3). In this study, the effect of polymer ratio, which is a parameter in complex coacervation method, on the microencapsulation of safflower oil was investigated.

Pumpkin plant, which is among the subspecies of Cucurbitaceae family, is an agricultural product with different types and seedsare consumed. Since it is a rich source of fatty acids, pumpkin seed oil is important not only in the food industry, but also in thepharmaceutical and cosmetics industry. In this study, pumpkin seed oil was encapsulated with complex coacervation method in anexperiment set created with response surface methodology (RSM). Temperature (50.00 0C – 60.00 0C) and pH (3.80 – 4.20) wereused as independent variables in RSM, and experimentally calculated encapsulation efficiency (%EV) was used as dependent variable.The highest EV% in the experimental set 79.63% and 55.00 0C and 4.00 pH values were reached. In ANOVA results calculated forRSM; R2 = 99.44%, lack of fit p value = 0.11. The lack of fit p value (p>0.05) indicates that the model matches the data. The samplesencapsulated for each set of experiments were characterized by an optical microscope. As a result of our study, the relationship betweeninput variables and response was evaluated with the help of the literature., Cucurbitaceae familyasının alt türleri arasında yer alan kabak bitkisi, farklı türleri olan ve tohumları da tüketilen tarımsal bir üründür.Zengin bir yağ asidi kaynağı olması nedeniyle kabak çekirdeği yağı sadece gıda endüstrisinde değil, ilaç ve kozmetik endüstrisi içindeönem taşımaktadır. Bu çalışmamızda kabak çekirdeği yağı yanıt yüzey metodolojisi (YYM) ile oluşturulan bir deney setinde komplekskoaservasyon yöntemi ile enkapsülasyonlanmıştır. YYM’de bağımsız değişkenler olarak sıcaklık (50,00 0C - 60,00 0C) ve pH (3,80 -4,20), bağımlı değişken olarak ise deneysel olarak hesaplanan enkapsülasyon verimi (%EV) kullanılmıştır. Deney setindeki en yüksek%EV = %79,63 olarak bulunmuş ve 55,00 0C ve 4,00 pH değerinde ulaşılmıştır. YYM için hesaplanan ANOVA sonuçlarında; R2 =%99,44, uyum eksikliğinin p değeri = 0,11 bulunmuştur. Uyum eksikliğinin p değerinin (p>0,05) olması model ile verinin uyuştuğunugöstermektedir. Her deney seti için enkapsüle edilen numuneler optik mikroskop ile karakterize edilmiştir. Çalışmamızın sonucundagirdi değişkenleri ile cevap yanıtı arasındaki ilişki literatür yardımıyla değerlendirilmiştir

Çalışmamızda karabaş otu yağı yanıt yüzey metodolojisi (YYM) ile oluşturulan bir deney setinde kompleks koaservasyon yöntemi ile enkapsülasyon yapılmıştır. Deney seti YYM’e üç bağımsız değişken (çekirdek maddesi miktarı, surfaktan konsantrasyonu, karıştırma hızı) girilerek oluşturulmuştur. Üretilen numunelerden enkapsülasyon verimi (%EV) hesaplanmıştır. Bulunan deneysel verimler YYM’e cevap yanıtı olarak girilerek analiz edilmiştir. YYM analizi sonucunda ulaşılan model önemlidir (p0,05) bulunmuştur. Elde edilen verilerden YYM’e girilen üç bağımsız değişkenin cevap yanıtı olan %EV’yi etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Deney setinden üretilen numuneler optik mikroskop ve taramalı elektron mikroskobu (SEM) altında karakterize edilmiştir. Elde edilen görüntülerde kapsüller, büyük çoğunluğu mikron (10-6), az miktarda nano (10-9) boyutunda gözlenmiştir. Yapılan çalışmanın kullanım alanlarının geniş, ekonomik değeri yüksek olan karabaş otu yağının enkapsülasyonunda ve farklı uygulama alanlarında değerlendirilmesinde önemli bir adım olacağı düşünülmektedir., In our study, encapsulation was performed with complex coacervation method in an experimental set created with Karabas herb oil response surface methodology (RSM). The experiment set was created by entering three independent variables (core material amount, surfactant concentration, stirring speed) in RSM. The encapsulation efficiency (EV%) was calculated from the produced samples. The experimental efficiencies found were analyzed by entering RSM as a response response. The model reached as a result of RSM analysis was significant (p 0,05). The collected data indicated that three independent variables entered in RSM affect the response response EV%. Samples produced from the experimental set were characterized under optical microscope and scanning electron microscope (SEM). The vast majority of the images obtained were observed in micron (10-6) and a small amount of nano (10-9) in size. It is believed that the study will be an important step in the encapsulation of karabaş herb oil, which has a wide range of economic value, and different application areas.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, 2006., Kaynakça var.

In this study, nanofibers have been prepared through the electrospinning method in which chitosan- a natural polymer- and polyvinyl alcohol (PVA) polymers were used. Gluteraldehide (GA) was added into the solution as cross-linker. A certain amount of nanoclay was added between the layers of the electrospun nanofibers to obtain PVA/Chitosan nanofiber and nanoclay layer. After that, the fiber morphology and fiber dimensions of the PVA/Chitosan nanofiber and nanoclay were examined by scanning electron microscope (SEM). As a result, it was determined that the diameter of the fiber was between 110 and 140 nm. By FT-IR analysis, the functional groups in the structure of the nanofiber-nanoclay layer and whether the cross-linkers formed were examined. Finally, the change of temperature and the weight loss in the sample were examined through TGA (thermal gravimetric analysis) and it was observed that twostage degradation occurred, Özet: Yapılan çalışmada, doğal bir polimer olan kitosan polimeri ile polivinil alkol (PVA) polimeri kullanılarak elektrostatik lif çekim (elektrospinning) yöntemi ile nananolif eldesi gerçekleştirilmiştir. Çapraz bağlayıcı olarak çözeltiye gluteraldehit (GA) ilave edilmiştir. Çekilen nanoliflerin arasına nanokil konularak PVA/Kitosan nanolif-nanokil yüzey elde edilmiştir. Elde edilen nanokil katkılı PVA/Kitosan nanolif yüzeyin taramalı elektron mikroskobu (SEM) görüntüleri alınarak lif morfolojisi ve lif boyutları incelenmiş ve lif çaplarının 110-140 nm arasında oluştuğu görülmüştür. FT-IR analizleri ile elde edilen yüzeyin yapısındaki fonksiyonel gruplar incelenmiş, çapraz bağların oluştuğu gözlenmiştir. TGA (termal gravimetrik analiz) yöntemi kullanılarak sıcaklık değişimi ile numunedeki ağırlık kaybı incelenmiş ve iki aşamalı bozunmanın gerçekleştiği görülmüştür. Anahtar kelimeler: Nanolif, PVA, kitosan, elektrostatik lif çekim, nanokilSynthesis and Characterization of PVA/Chitosan Nanofiber Added NanoclayAbstract: In this study, nanofibers have been prepared through the electrospinning method in which chitosan- a natural polymer- and polyvinyl alcohol (PVA) polymers were used. Gluteraldehide (GA) was added into the solution as cross-linker. A certain amount of nanoclay was added between the layers of the electrospun nanofibers to obtain PVA/Chitosan nanofiber and nanoclay layer. After that, the fiber morphology and fiber dimensions of the PVA/Chitosan nanofiber and nanoclay were examined by scanning electron microscope (SEM). As a result, it was determined that the diameter of the fiber was between 110 and 140 nm. By FT-IR analysis, the functional groups in the structure of the nanofiber-nanoclay layer and whether the cross-linkers formed were examined. Finally, the change of temperature and the weight loss in the sample were examined through TGA (thermal gravimetric analysis) and it was observed that two-stage degradation occurred.Key words : Nanofiber, PVA, chitosan, electrospinning, nanoclay

In this study, nanofibers have been prepared from polyacrylonitril (PAN) polymer by using electrospinnig method which is the most common method to obtain nanofibers. Nanoclay doped PAN nanofiber webs were prepared by sprinkled nanoclay in spinning process of nanofibers which may be used to purpose of adsorption in other study. Diameter sizes and morphology of the produced PAN nanofibers including nanoclay were examined through SEM and it was observed that nanofibers have about 950 nm diameters. The chemical structure has been tried to be illuminated by using FT-IR and the presence of functional groups in this composition have been investigated. It was observed that there were peakbelonging to PAN and nanoclay within the structure of nanofibers. PAN nanofibers included nanoclay have been tried to be characterized thermally by using the TGA (thermal gravimetric analysis) method. In the studied range of temperature, it was observed that two-stage degradation occurred and the thermal degradation was not completed. It was determined that the PAN nanofibers were electrospun with nanoclay could be used as a new alternative adsorbent, Özet: Bu çalışmada, nanolif elde etme yöntemlerinden en yaygın yöntem olan elektrolif çekim (electrospinning) yöntemi kullanılarak, poliakrilonitril (PAN) polimeri ile nanolif üretilmiştir. Üretilen nanolifler arasına daha sonraki çalışmalarda adsorpsiyon amaçlı kullanılabileceği düşünülerek nanokil serpilerek nanokil katkılı PAN nanolif yüzey elde edilmiştir. Üretilen nanokil katkılı PAN nanoliflerin, taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile nanolif boyutları ve lif morfolojileri incelenerek, yaklaşık 950 nm çaplarında oldukları görülmüştür. FT-IR ile kimyasal yapı aydınlatılmaya çalışılmış ve bileşimindeki fonksiyonel grupların varlığı incelenmiştir. Nanoliflerin yapısında PAN ve nanokile ait piklerin oldukları belirlenmiştir. Termal gravimetrik analiz yöntemi (TGA) kullanılarak nanokil katkılı PAN nanolifler termal olarak karakterize edilmeye çalışılmıştır. Çalışılan sıcaklık aralığında iki aşamalı bozunmanın gerçekleştiği ve termal bozunmanın tamamlanmadığı görülmüştür. Nanokil katkılı PAN nanoliflerinden sentezlenen yüzeyin, alternatif bir adsorban madde olarak kullanılabileceği tespit edilmiştir.Anahtar kelimeler: Nanolif, nanokil, PAN (poliakrilonitril), elektrolif çekim , SEM.Synthesis and Characterization of PAN Nanofiber Added NanoclayAbstract: In this study, nanofibers have been prepared from polyacrylonitril (PAN) polymer by using electrospinnig method which is the most common method to obtain nanofibers. Nanoclay doped PAN nanofiber webs were prepared by sprinkled nanoclay in spinning process of nanofibers which may be used to purpose of adsorption in other study. Diameter sizes and morphology of the produced PAN nanofibers including nanoclay were examined through SEM and it was observed that nanofibers have about 950 nm diameters. The chemical structure has been tried to be illuminated by using FT-IR and the presence of functional groups in this composition have been investigated. It was observed that there were peak belonging to PAN and nanoclay within the structure of nanofibers. PAN nanofibers included nanoclay have been tried to be characterized thermally by using the TGA (thermal gravimetric analysis) method. In the studied range of temperature, it was observed that two-stage degradation occurred and the thermal degradation was not completed. It was determined that the PAN nanofibers were electrospun with nanoclay could be used as a new alternative adsorbent.Key words: Nanofibers, nanoclay, PAN(Polyacrylonitrile), electrospinning, SEM.

Son yıllarda katıpartiküller ve sıvıların kaplanması için çeşitli metotlar yayınlanmaktadır.Mikrokapsülleme işlemi de bu metotlar arasında yer almaktadır. Mikrokapsülleme,sıvı ya da katı partikül ya da damlacıklarının polimer bir film malzemesi ilekaplanması işlemidir. Mikroenkapsülasyon teknolojisi yaygın olarak ilaç, gıda,tarım pestisit, kozmetik, tekstil ve diğer ilgili alanlarda uygulanmaktadır. Bu çalışmada, α-tokoferol (E vitamini) içerikli mikrokapsüller, jelatin ve arap zamkı polimerkarışımları kullanılarak kompleks koaservasyon yöntemi ile oluşturulmuştur.Emülsiyonu oluşturmak için yüzey aktif madde ve mikrokapsül duvarınaçözünmezlik özelliği kazandırmak için çapraz bağlayıcı kullanılmıştır. Polimeroranı, yüzey aktif maddenin miktarı, çapraz bağlayıcı miktarı gibiparametrelerin mikrokapsülasyona etkileri incelenmiştir. Mikrokapsüllerinmorfolojisi taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile karakterize edilmiştir.Mikrokapsülasyonu açıklamak ve kimyasal yapısını araştırmak için Fourier dönüşümükızılötesi spektroskopi (FT-IR), termogravimetrik analiz (TGA), yüksek performanslı sıvı kromatografi(HPLC) gibi analizler yapılmıştır., Several methods arepublished for the coating of solid particles and liquid in recent years. Themicroencapsulation process is also included in these methods.Microencapsulation is a process by which droplets or particles of liquid orsolid material are coated with a film of polymeric material. Microencapsulationtechnology is widely applied in pharmaceutical, food, agricultural pesticide,cosmetic, textile and other related fields. In this study, tocopherol (vitamin E)microcapsules were formed by complex coacervation method using gelatin and gumarabic polymer mixtures. To form the emulsion as a surfactant and themicrocapsule wall to impart insolubility property as crosslinker was used. The effects of the parameters such as polymerratio, surfactant quantity, cross-linker quantity on microencapsulation wereinvestigated. Microcapsules morfology was characterized by scanning electronmicroscopy (SEM). Fourier transformation infrared spectroscopy (FT-IR),thermogravimetric analysis (TGA), high performance liquid chromotography (HPLC)analysis were carried out to explain the microcapsulation mechanism andinvestigate the microcapsule structure chemically.

Several methods arepublished for the coating of solid particles and liquid in recent years. Themicroencapsulation process is also included in these methods.Microencapsulation is a process by which droplets or particles of liquid orsolid material are coated with a film of polymeric material. Microencapsulationtechnology is widely applied in pharmaceutical, food, agricultural pesticide,cosmetic, textile and other related fields. In this study, tocopherol (vitamin E)microcapsules were formed by complex coacervation method using gelatin and gumarabic polymer mixtures. To form the emulsion as a surfactant and themicrocapsule wall to impart insolubility property as crosslinker was used. The effects of the parameters such as polymerratio, surfactant quantity, cross-linker quantity on microencapsulation wereinvestigated. Microcapsules morfology was characterized by scanning electronmicroscopy (SEM). Fourier transformation infrared spectroscopy (FT-IR),thermogravimetric analysis (TGA), high performance liquid chromotography (HPLC)analysis were carried out to explain the microcapsulation mechanism andinvestigate the microcapsule structure chemically., Son yıllarda katıpartiküller ve sıvıların kaplanması için çeşitli metotlar yayınlanmaktadır.Mikrokapsülleme işlemi de bu metotlar arasında yer almaktadır. Mikrokapsülleme,sıvı ya da katı partikül ya da damlacıklarının polimer bir film malzemesi ilekaplanması işlemidir. Mikroenkapsülasyon teknolojisi yaygın olarak ilaç, gıda,tarım pestisit, kozmetik, tekstil ve diğer ilgili alanlarda uygulanmaktadır. Bu çalışmada, α-tokoferol (E vitamini) içerikli mikrokapsüller, jelatin ve arap zamkı polimerkarışımları kullanılarak kompleks koaservasyon yöntemi ile oluşturulmuştur.Emülsiyonu oluşturmak için yüzey aktif madde ve mikrokapsül duvarınaçözünmezlik özelliği kazandırmak için çapraz bağlayıcı kullanılmıştır. Polimeroranı, yüzey aktif maddenin miktarı, çapraz bağlayıcı miktarı gibiparametrelerin mikrokapsülasyona etkileri incelenmiştir. Mikrokapsüllerinmorfolojisi taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile karakterize edilmiştir.Mikrokapsülasyonu açıklamak ve kimyasal yapısını araştırmak için Fourier dönüşümükızılötesi spektroskopi (FT-IR), termogravimetrik analiz (TGA), yüksek performanslı sıvı kromatografi(HPLC) gibi analizler yapılmıştır.

In this study, microcapsules with gelatin and gum arabic shell and essence of rose core material were prepared by complex coacervation. The effects of the parameters such as core material type, essence brand, polymer ratio, surfactant quantity and type, cross-linker quantity and type, mixer quantity and type, pH of solution and processes time on microencapsulation were investigated. Essence rose as the most suitable core material, glutaraldehyde as the most suitable cross-linker and 1:1 as the most suitable polymer ratio were determined for flavor microcapsule production. Morphology and formation of microcapsules were investigated by optical microscope and scanning electron microscopy (SEM). In addition fourier transform infrared spectroscopy (FT-IR), thermogravimetric analysis (TGA), gas chromatography-mass spectrometry (GC-MS) analysis were carried out to explain the microencapsulation of rose essence and investigate the microcapsule structure chemically, Bu çalışmada, kompleks koaservasyon metodu ile jelatin- arap zamkı duvar materyaline sahip çekirdek materyali gül esansı olan mikrokapsüller üretilmiştir. Çekirdek materyalinin değişimi, esansın markası, polimer oranları, yüzey aktif madde miktarları, yüzey aktif maddenin cinsi, çapraz bağlayıcının cinsi ve miktarı, karıştırıcının tipi ve cinsi, çözelti pH'ı ve proses süresi gibi parametrelerin mikrokapsüllenmeye olan etkileri araştırılmıştır. Kokulu mikrokapsül üretimi için en uygun çekirdek materyalinin gül esansı, çapraz bağlayıcının glutaraldehit ve en uygun polimer oranlarının 1:1 olduğu belirlenmiştir. Üretimi yapılan mikrokapsüllerin morfoloji ve oluşumları optik mikroskop ve taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile incelenmiştir. Ayrıca gül kokusunun kapsüllenmesini açıklama ve mikrokapsüllerin yapısını kimyasal olarak incelemek için fourier transform kızılötesi spektroskopisi (FT-IR), termogravimetrik analiz (TGA), gaz kromatografisi-kütle spektroskopisi (GC-MS) analizleri uygulanmıştır.

ÖZET Doktora Tezi REÇİNELERLE AĞIR METAL ADSORPSİYONU VE ATIK SULARA UYGULANMASI Fethiye Göde Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Kimya Anabilim Dalı Danışman: Prof. Dr. Erol PEHLİVAN 2002, 119 Sayfa Jüri: Prof. Dr. Erol PEHLİVAN Prof. Dr. Yunus ERDOĞAN Doç. Dr. Handan GÜLCE Doç. Dr. Emine ÖZCAN Yrd. Doç. Dr. Yunus ÇENGELOĞLU Bu çalışmada, şelat reçineler(Chelex-100 ve Lewatit TP 207), kuvvetli asidik katyon değiştirici reçine(Lewatit S 100) ve tabii reçineler(KMDAE-Sporopollenin ve CEP-Sporopollenin) ve zayıf bazik anyon değişitirici reçine(Lewatit MP 62) ve kuvvetli bazik anyon değiştirici reçine(Lewatit M 610) iyon değiştirici reçineler olarak kullanılmıştır. İyon değiştirici reçineler, Cu(II), Zn(II), Cd(II), Ni(II), Pb(II) ve Cr(III) katyonları ve C^Cb`2 anyonunun sulu çözeltilerinin sorpsiyonu için, kesikli kaplara konulmuştur. İyon değiştirme-metal işlemlerinde denge sorpsiyon izoterm eğrileri Freundlich ve Langmuir sorpsiyon izotermleri kullanılarak çizilmiş ve bu izotermlerden adsorpsiyon parametreleri(k, n, As ve Kb) hesaplanmıştır. Metal- reçine denge çalışmaları, metal konsantrasyonu, pH, sıcaklık, reçine miktarı ve zamanın etkileri incelenerek tamamlanmıştır. Cr(III) ve Cr(VI) türleme deneyleri kesikli kap tekniğiyle reçinelerle gerçekleştirilmiştir. Konya Belediye Atık Su Terfi Merkezi, Konya' daki deri fabrikası ve Isparta- Yalvaç deri işletmelerinden alınan atık su numunelerinin metal miktarları 12 ay boyunca analiz edilmiştir. Toplanan numuneler reçinelerle doldurulmuş kolonlardan geçirilmiştir. Bütün çözeltilerdeki toksik metal miktarları UV-visible, AAS ve ICP-AES cihazları kullanılarak ölçülmüştür. Anahtar Kelimeler: Sorpsiyon, İyon değiştirme, ICP-AES, AAS, Ağır metal, Freundlich ve Langmuir izotermleri II ABSTRACT PhD Thesis ADSORPTION OF HEAVY METALS WITH RESINS AND ITS WASTEWATER APPLICATION Fethiye Göde Selçuk University Graduate School of Natural and Applied Science Department Chemistry Supervisor: Prof. Dr. Erol PEHLİVAN 2002, page: 119 Jury: Prof. Dr. Erol PEHLİVAN Prof. Dr. Yunus ERDO?AN Assoc. Prof. Dr. Handan GÜLCE Assoc. Prof. Dr. Emine ÖZCAN Assoc. Prof. Dr. Yunus ÇENGELO?LU In this study, chelating resins(Chelex-100 and Lewatit TP 207), a strong acid cation exchanger resin(Lewatit S 100) and natural resins (KMDAE-Sporopollenin and CEP-Sporopollenin), a weak base anion exchanger resin(Lewatit MP 62) and a strong base anion exchanger resin(Lewatit M 610) are all used as ion exchange resins. Ion exchange resins are submerged in the batch vessels for the sorption of liquid solutions of cations; Cu(II), Zn(II), Cd(II), Ni(II), Pb(II) and Cr(III) and anion; Cr2(V. The isotherm curves of equilibrium sorption of ion exchange-metal process are drawn by using Freundlich and Langmuir sorption isotherms, and the adsorption parameters(k, n, As and Kb) are calculated from the isotherms. The metal-resin equilibrium studies are completed by examining the effect of metal concentration, pH, temperature, amount of resin and time. Experiments of Cr(III) and Cr(VI) speciation were performed with resins in batch techniques. The wastewater samples collected from Konya Municipal Discharging Wastewater Plant, Konya Leather Factory and Isparta-Yalvaç Leather Componies were analyzed for the metal content for 12 months. The collected samples were passed through columns filled with resins, the toxic metal contents in the resins were identified. The toxic metal content of all solutions were measured UV-visible, AAS and ICP-AES instruments. Keywords: Sorption, Ion Exchange, ICP-AES, AAS, Heavy Metal, Freundlich and Langmuir Isotherms 119

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, 2019., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, 2007., Kaynakça var.

Krom, sulu çözeltilerde toksisiteleri birbirinden farklı olan Cr(III) ve Cr(VI) olmak üzere farklı oksidasyon basamaklarında bulunur. Cr(III) canlı organizmalarda gerekli eser element olmasına karşın Cr(VI) toksik ve kanserojendir. Gerçek örneklerdeki krom türlerinin enstrumental tekniklerle direkt tayini sınırlı ve zordur. Dünyada birçok araştırmacı alevli atomik absorpsiyon spektrometri ile krom türlerinin tayininde özellikle ayırma ve zenginleştirme tekniklerini önmuamele prosedürlerinde kullanmışlardır.Bu tezde, krom sulu çözeltilerden kesikli kap tekniği ile ayrılmıştır. Sonrasında atık sulardaki krom atomik absorbsiyon spektrometri ile tayininden önce KFE metodu ile zenginleştirme ve Cr(III) ve Cr(VI) türleme çalışmaları yapılmıştır. Kesikli kap tekniği pH, baştaki krom konsantrasyonu, temas süresi, sıcaklık ve sorbent dozu gibi parametrelerle optimize edilmiştir. pH etkisi, eluent tipi ve konsantrasyonu, örnek hacmi ve örnek çözeltisinin akış hızı, adsorban miktarı gibi parametreler Cr(VI) nın KFE metodu ile zenginleştirilmesinde çalışılmıştır. Krom iyonlarının türlenmesi için belirtilen H2O2 oksidasyon metodu, toplam krom miktarının belirlenmesinde kullanılmıştır. Toplam krom miktarının, Cr(VI) ile farkından Cr(III) seviyesi hesaplanmıştır. Bu çalışmada solvent emdirilmiş adsorbent kullanılmıştır. Solvent emdirilmiş adsorbentler; Dowex Optipore L493 reçinesi, Calgon CPG aktif karbonu ve talaşa Aliquat 336 emdirilmesi ile elde edilmiştir. Emdirilmiş sorbentler infrared spektrometre ve taramalı elektronmikroskobu ile karakterize edilmiştir. Bundan başka adsorbentlerin adsorbsiyon kapasitesi, fiziksel veya kimyasal karakterleri Langmuir, Freundlich ve Dubinin-Radushkevich adsorbsiyon izotermleri ile aydınlatılmıştır. Adsorbsiyon termodinamik ve kinetik parametrelerle tamamen karakterize edilmiştir. Anahtar kelimeler: Dördüncül amonyum tuzu, Emdirme, Talaş, Aktif karbon, Adsorbent reçine; Deri sanayi atık suyu, Krom, Katı Faz Ekstraksiyonu, Önderiştirme, Chromium exists in aqueous systems in basically two oxidation states, namely Cr(III) and Cr(VI), whose toxicities are significantly different. Although Cr(III) is an essential trace element for living organisms, Cr(VI) is toxic and carcinogenic. Direct determinations of chromium species in the real samples are difficult and limited with some instrumental techniques. For the determination of chromium species by flame atomic absorption spectrometry, the researchers around the world have used sample pretreatment procedures especially separation–preconcentration techniques. Under this thesis, the chromium removed from aqueous solutions by batch method.And then chromium in waste water quantified using SPE method for preconcentration and specification of Cr(III) and Cr(VI) ions prior to their flame atomic absorption spectrometric determinations has been investigated. Batch teqnique were optimized pH, initial chromium concentration, contact time, temperature and sorbent dosage as parameters. The parameters such as the effect of pH, eluent type and concantration, sample volume and, flow rate of sample solution, adsorbent dosage for the preconcentration of Cr(VI) at SPE method were investigated. For the spesification of chromium ions oxidation by using H2O2, the presented method was applied to the determination of the total chromium. The level of Cr(III) is calculated by difference of total chromium and Cr(VI) levels. In this study, solvent impregnated adsorbents were used. The solvent impregnated adsorbents were formed by impregnating Dowex Optipore L493 resin, Calgon CPG activated carbon and sawdust with Aliquat 336 extractant. The impregnated sorbents were characterized by infrared spectrometry and scanning electron microscopy.Furthermore, adsorption capacities of adsorbents, physical or chemical characteristics of the process were illuminated with the Langmuir, Freundlich and Dubinin-Radushkevich adsorption isotherms. Adsorption was fully characterized with kinetic and thermodynamic parameters. Keywords: Quaternary ammonium salt, İmpregnation, Sawdust, Activated carbon, Adsorbent resin, waste water from leather industry, Chromium, Solid phase extraction, Preconcantration, Tez (Doktora) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, 2012., Kaynakça var.

Bu çalışmada, α - tokoferol (E vitamini) içerikli mikrokapsüller, jelatin ve arap zamkı polimer karışımları kullanılarak kompleks koaservasyon yöntemi ile oluşturulmuştur. Emülsiyonu oluşturmak için yüzey aktif madde ve mikrokapsül duvarına çözünmezlik kazandırmak için çapr az bağlayıcı duvar materyallerine eklenmiştir. Polimer oranı, yüzey aktif maddenin miktarı ve cinsi, çapraz bağlayıcı miktarı ve cinsi, karıştırma süresi ve türü gibi parametrelerin mikrokapsülasyona etkileri incelenmiştir. Mikrokapsüllerin morfolojisi ta ramalı elektron mikroskobu (SEM) ve optik mikroskop ile karakterize edilmiştir. Ek olarak, mikrokapsülasyonu açıklamak ve kimyasal yapısını araştırmak için Fourier dönüşümü kızılötesi spektroskopi (FT - IR), termogravimetrik analiz (TGA), yüksek performanslı sıvı kromatografi (HPLC) gibi analizler yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Mikrokapsül, Kompleks Koase r vasyon, E Vitamini, Jelatin - Arap Zamkı, In this study, α - tocopherol (vitamin E) microcapsules will be formed by complex coacervation method using gelatin and gum arabic polymer mixtures. To form the emulsion as a surfactant and the microcapsule wall to impartinsolubilityproperty as crosslinker is added to wall m aterials. The effects of the parameters such as polymer ratio, surfactant quantity and type, cross - linker quantity and type, mixer time and type on microencapsulation will be investigated. Microcapsules morfologywill be characterized by scanningelectronmicroscopy (SEM) and opticalmicroscopy. Inaddition fourier transformationinfraredspectroscopy (FT - IR), thermogravimetricanalysis (TGA), high performance liquid chromotography (HPLC) analysiswill be carriedout to explain the microencapsulati on and investigate the microcapsulestructurechemically. Keywords: Microcapsule, Complex C oa c ervation, Vitamin E, Gelatin, Arabic Gum, Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, 2016., Kaynakça var.

Bu çalışmada, nanolif elde etme yöntemlerinden en yaygın en avantajlı yöntem olan elektrolif çekim yöntemi kullanılarak poliakrilonitril (PAN) polimeri ile nanolif sentezlenmiştir. Sentezlenen nanolifler arasına nanokil serpilerek nanokil katkılı PAN nanolif yüzey elde edilmiştir. Sentezlenen nanokil katkılı PAN nanolif yüzey taramalı elektron mikroskobu (SEM), FT-IR ve TGA gibi yöntemler kullanılarak karakterize edilmiştir. Üretilen nanokil katkılı PAN nanolif yüzeyi ve nanokil ayrı ayrı adsorban olarak kullanılarak sulu çözeltilerden Cr(VI) iyonlarını uzaklaştırma işleminde kullanılmıştır. Krom metalinin belirli konsantrasyonlarda (1,0x10-3-8,0x10-4 M) çözeltileri hazırlanmış, sentezlenen nanokil katkılı PAN nanolif yüzey ve nanokil ile batch metoduna göre krom uzaklaştırması deneyleri yapılmıştır. Adsorpsiyon kapasitesine etki eden parametrelerden pH, sıcaklık, adsorban madde miktarı ve zamanın etkileri incelenmiştir. Metal analizi AAS cihazı ile gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler kullanılarak adsorpsiyonun Langmuir, Freundlich ve Dubinin-Radushkevich (D-R) adsorpsiyon izotermlerine uygulanabilirliği test edilmiştir. Adsorpsiyon kinetik ve termodinamik açıdan incelenerek, adsorpsiyonun 2.derece pseudo kinetik modele uygun olduğu görülürken termodinamik açıdan değerlendirildiğinde negatif ∆G0 değerine sahip olduğu bulunmuştur. Her iki adsorban madde açısından adsorpsiyonun istemli olarak gerçekleştiği sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Nanolif, polimer, poliakrilonitril (PAN), nanokil, adsorpsiyon, elektrolif çekim yöntemi, krom., In this study, Polyacrylonitril (PAN) polymer and nanofibers have been synthesized by using electrospinnig method which is the most common and the most advantageous method to obtain nanofibers. PAN nanofibers surface additived nanocly,was obtained by adding nanoclay in synthesized nanofibers.The synthesized nanofibers nanoclay composite surface, was characterized by using technique like SEM, FT-IR and TGA. This produced PAN nanofiber surface which included nanoclay and nanoclay by using adsorbent separately was used to remove Cr(VI) ions from aqueous solutions. The solutions of a certain concentration of chromium metal (1,0x10-3- 8,0x.10-4) which may be in agueous solutions was prepared. The experiments were made in order to remove ions by using the synthesized nanofibers and nanoclay composite surface according to the batch method. Some parameters which effects of adsorption capacity like pH, temperature, amount of adsorption. Substance and time were investigated. The analysis of metal was made by using AAS device. The applicability of this adsorption to adsorption isoterms of Langmuir, Freundlich and Dubinin-Radushkevich (D-R) was tested by using obtained information. When adsorption was examined from kinetic and thermodynamically, it was observed the suitability of the second degree of pseudo kinetic model. On the other hand, it was observed that it has the ∆G negative degree when it was investigated in view of the thermodynamic. Resulting in these subtance of adsorption, it was realized that adsorption is a spontoneous reaction. Keywords: Nanofiber, polymer, polyacrilonitryle, nanoclay, adsorption, electrospinning, Chromium, Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, 2015., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, 2012., Kaynakça var.

Bu tez çalışmasında, epoksi, ferrosen ve piren yan grupları içeren kopolimerler farklı polimerizasyon yöntemleri ile sentezlendi ve yapıları aydınlatıldı. Ayrıca, hazırlanan kopolimerler farklı sensör uygulamalarında kullanıldı. Epoksi yan grupları bulunan kopolimer, P(MTM-ko-GMA) (P1), 3-metiltiyenil metakrilat (MTM) ve glisidil metakrilat (GMA) monomerlerinin serbest radikalik kopolimerizasyon yöntemi ile sentezlendi ve amperometrik glikoz sensör çalışmasında kullanıldı. Ferrosen (Fc) ve Piren (Pyr) yan gruplarına sahip kopolimerler ise bimoleküler nitroksi ortamlı polimerizasyon ve klik kimyası yöntemleri ile üç basamakta hazırlandı. Birinci basamakta, stiren (S) ve klorometil stiren (CMS) monomerlerinin kopolimerizasyonu, karşı radikal nitroksi serbest radikaline sahip tiyofen bileşiği (Th-TEMPO) ve benzoil peroksit (BPO) varlığında 125 oC’de gerçekleştirildi. Böylece alfa (α) uç pozisyonunda tiyofen (Th) ve klorür yan gruplarına sahip stiren tabanlı kopolimer, P(S-ko-CMS-Cl) (P2) sentezlendi. Sonraki aşamada, klorür grupları azidür (-N3) gruplarına dönüştürüldü (P(S-ko-CMS-N3)) (P3). Son aşamada, P3 kopolimerinin azidür grupları ile etinil fonksiyonel grubuna sahip Fc ve Pyr bileşikleri arasında gerçekleşen 1,3-dipolar halka katılma klik reaksiyonu ile sırasıyla Fc (P(S-ko-CMS-Fc)) (P4) ve Pyr (P(S-ko-CMS-Pyr)) (P5) yan gruplarına sahip kopolimerler hazırlandı. P4 ve P5 kopolimerleri sırasıyla elektro ve optik kimyasal sensör uygulamalarında çeşitli anyonlara karşı kullanıldı.Sentezlenen kopolimerlerin yapı analizleri 1H-NMR ve FTIR ile gerçekleştirildi ve ortalama molekül ağırlıkları GPC ile belirlendi. Kopolimerlerin termal davranışları DSC ve TGA ölçümleri ile incelendi. Optik özellikler ise UV-vis ve floresans spektroskopileri ile araştırıldı. Elektrokimyasal özellikler potansiyostat yardımıyla dönüşümlü voltametri (CV), diferansiyel puls voltametri (DPV) ve amperometrik teknikler kullanılarak yapıldı. Anahtar Kelimeler: Epoksi, Ferrosen, Piren, Klik Kimyası, Sensör, In this study, novel copolymers containing pendant epoxy, ferrocene, and pyrene groups were synthesized using different polymerization methods and employed in various sensor applications. The copolymer with pendant epoxy groups, P(MTM-ko-GMA) (P1), was synthesized via free radical copolymerization of 3-methylthienyl methacrylate (MTM) and glycidyl methacrylate (GMA) monomers and then employed in amperometric glucose sensor application. The copolymers containing ferrrocene (Fc) and pyrene (Pyr) side functional groups were prepared in three steps. In the first step, the copolymer of styrene (S) and chloromethyl styrene (CMS) monomers were prepared via bimolecular nitroxy mediated polymerization in the presence of thiophene containing stable free radical (Th-TEMPO) as the counter radical and benzoyl peroxide (BPO) as the initiator at 125 0C. This reaction led to the copolymer with alfa (α)-thiopene end group and pendant chloride groups P(S-ko-CMS-Cl) (P2). In the next step, the side chloride functional groups of P2 were converted to azide (-N3) functional groups (P(S-ko-CMS-N3)) (P3). In the final step, 1,3-dipolar click reaction between the azide side groups of P3 and Fc and Pyr with ethynyl functional groups gave the copolymers having Fc, (P(S-ko-CMS-Fc)) (P4), and Pyr, (P(S-ko-CMS-Pyr)) (P5), side functional groups, respectively. P4 and P5 were then employed in electro and optic chemical sensor applications for the recognition of various anions, respectively.The chemical structures of the copolymers were characterized with 1H-NMR and FTIR. The average molecular weights of the copolymers were estimated by GPC. Thermal properties of the copolymers were studied via DSC and TGA. UV-vis and floresans spectroscopies were used for optical properties of the copolymers. Electrochemical properties of the copolymers were performed with cyclic voltammetry (CV), differantial pulse voltammetry (DPV), and amperometric tecniques by using potentiostat. Keywords: Epoxy, Ferrocene, Pyrene, Click chemistry, Sensor, Tez (Doktora) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, 2014., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, 2007., Kaynakça var.

Bu çalışmada kitosan ve modifiye kitosanlar sulu çözeltilerden krom uzaklaştırmasında adsorban olarak kullanılmıştır. Modifiye kitosanlar, kitosan-HEMA ve kitosan-kil şeklindedir. Modifiye kitosan ve modifiye edilmemiş kitosan krom konsantrasyondaki performansları karşılaştırılmıştır. Batch metoduna göre yapılan bu tezde krom iyonlarının sulu çözeltilerden farklı deneysel koşullarda uzaklaştırılması çalışılmıştır. Modifiye kitosan ve modifiye edilmemiş kitosana ait adsorpsiyon kapasiteleri başlangıç krom iyonu konsantrasyonları, sıcaklık, pH, zaman ve adsorban dozunun adsorpsiyona etkileri karşılaştırılmıştır. Termodinamik parametreler (.G, .H ve .S) hesaplanmış, adsorpsiyon kinetikleri çalışılmış ve mevcut sistem için 25 C de Langmuir, Freundlich ve Dubinin-Radushkevich adsorpsiyon izotermlerine uygulanabilirliği test edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Kitosan, HEMA, kil, Langmuir, Freundlich ve Dubinin- Radushkevich adsorpsiyon izotermleri, In this study, removal of chromium from aqueous solution by chitosan and modified chitosans are used as adsorbents. The modified chitosans are in the form of chitosan- HEMA and chitosan clay. The modified chitosan and unmodified chitosan were compared the performance of chromium adsorption. The batch method removal of chromium from aqueous solutions under different experimental conditions was used in this thesis. Modified chitosan and non-modified chitosan were compared for adsorption capacity, the effects of initial chromium concentration, temperature, pH, time and adsorbent dosage. Thermodinamic parameters (.G, .H and .S) calculated, sorption kinetics have been tested and the applicability of the Langmuir, Freudlich and Dubinin-Radushkevich adsorption isotherms for the present system have been tested at 25 C. Key Words: Chitosan, HEMA, clay, Langmuir, Freundlich and Dubinin- Radushkevich adsorption isotherms., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, 2011., Kaynakça var.

Günümüzde hayvan hastalıklarını engellemek amacıyla kullanılan Sulfonamid ve benzeri antibakteriyel kullanımı yaygınlaşmış durumdadır. Bu antibakteriyellerin kalıntılarının hassas bünyeli kişilerde oluşturduğu alerjik etkiler Sülfametazin'in ve benzer antibakteriyellerin kanserojen özelliklere sahip olduğunun, kabul görüldüğü göz önüne alındığında kalıntı bulunan gıdaların tüketiminin sağlık için tehlike arz edebileceği bir gerçektir. İlaçların yanlış ve bilinçsiz kullanımları bir yana, bilinçli ve doğru şekilde kullanılmalarında bile birçok problemler ortaya çıkmaktadır. Sulfonamidlerin tespiti için Agilent HPLC-FLD kullanıldı. Ekstraksiyon prosedürüne göre hazırlanan örnekler, belirlenen günlerde cihaza verilerek sonuçları kaydedildi. Çalışma öncesi günlük kalibrasyon eğrisi, 100, 200, 300 ve 400 ppb'lik konsantrasyonlarla çizildi. Her çalışma günü yüklü (spike) ve kör ( blank ) örnekler çalışılarak günlük ortalama geri alımlar belirlendi. Avrupa Birliği Maksimum Kalıntı Limiti (MRL) olan (100 ppb); 0,5MRL, 1MRL ve 1,5MRL değerlerinde farklı günlerde (3 seviye x 6 paralel olacak şekilde) çalışma yapıldı. Ayrıca 2. bir kişiye de bu çalışmalar yaptırılarak metodun kesinliği ispatlandı. Bu çalışmada, ilgili gıda güvenliğine katkıda bulunmak ve et endüstrisinin konuyla ilgili karşılaşabileceği kalıntı problemlerinin önüne geçilmesinde fayda sağlamak amacıyla; etlerde zararlı etkileri bilinen 7 Adet Sulfonamid grubu antibiyotiğin Yüksek Performanslı Sıvı Kromotografisi (HPLC) Cihazında Kolon Sonrası Türevlendirme (Pickering) ile kalıntılarının tespiti ve validasyon çalışması yapılıp ölçüm belirsizliği de hesaplanarak laboratuar şartlarında analizi yapılabilir hale getirildi. Anahtar Kelimeler: Sulfonamid, Yüksek Performanslı Sıvı Kromotografisi, Kolon Sonrası Türevlendirme, Kalıntı Miktarları, Validasyon, Ölçüm Belirsizliği..., Nowadays the use of Sülfamid and similar antibacterial to hamper animal diseases has become widespread. When it is considered the allergic effects of these antibacterials' residues on people who have sensitive structure, Sülfamethazine and the similar antibacterials have carsinogenic effects has been accepted,it is a reality that the consumption of food including residues may threat the health. Not only taking the medicines wrong and unconsciously, but also even taking them right and consciously may bring out many problems. For determining the Sulphonamides, Agilent HPLC-FLD was used. The samples prepared to the extraction procedure were examined with equipment in definite days and the results were saved. Before the examinations, the daily calibration curves were fixed with 100, 200, 300 and 400 ppb standarts. Each exam days, spiked samples and blank samples were determined and daily recoveries were calculated. At UN' Maximum Residue Limit (MRL) ratio (100 ppb); 0,5MRL, 1MRL, 1,5MRL, experimental works were done in different days (as 3 levels and 6 parallel). Besides, the accuracy of this method has been proved by geUing a second person did this work. In this study, the validation and determination works of High Performence Liquid Chromotography (HPLC) Post Colon Derivatization (Pickering) of 7 Sulfonamid group antibiotics known that they have harmful effects on meat were done, counted measuring uncertainty and made ready for analysis under laboratory conditions in order to benefit preventing the residue problems that meat industry may come accross regarding this subject and to help food hygiene. Key Words: Sulphonamide, High Performence Liquid Chromotography, Post Colon Derivatization, Residue Limits, Validation, Measurement Uncertainty., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, 2008., Kaynakça var.

Tüketim alışkanlıklarından meydana gelen değişimlerin ve tüketici bilinç düzeyindeki gelişimin sonucunda, tüketiciler gıda maddeleri seçimlerinde, sağlık - beslenme - güvenli gıda üçlüsünü dikkate alarak tercihlerini gerçekleştirmektedir. Bu nedenle, arz edilecek ürünlerin, potansiyel olarak besin destek öğelerini içerm esi önem taşımakla birlikte, duyusal nitelikler açısından da yeterli kabul edilebilirlik düzeyine sahip olması gerekmektedir. Çikolatanın diş dostu (non - kariyojenik) bir çikolata özelliği kazanması için bünyesinde bulunan mono - ve di - sakkaritlerin uygun ikame madde(ler)i ile yer değiştirmesi gerekmektedir. Bu çalışmada, farklı şeker alkolleri ile yüksek şiddetli tatlandırıcılar kullanıla rak, konvansiyonel formülasyonunda %40 düzeyinde sa karoz içeren çikolatanın, şekersiz ve diş dostu formunda üretilmesi amaçlanmış ve bu kapsamda sakaroz ikamesi için kullanılan maltitol, laktitol, izomalt ve yüksek şiddetli tatlandırıcıların (aspartam ve asesülfam K) üretilen sütlü çikolata örneklerinin tekstürel özellikleri üzerindeki etkileri incelenmiştir. Her bir örnek ortalama partikül büyüklüğü 20 m'ne sahip olacaka şekilde inceltme (refining) işlemine tabi tutulması sonrası farklı sıcaklıklarda (50, 55 ve 60 C) 6 saat süre ile konçlama uygulanmıştır. Temperleme, soğutma ve kalıplama sonrası elde ed ilen örneklerde renk (parlaklık ), tekstür (sertlik), reolojik (viskosite), su aktivitesi, kül oranı ve duyusal özellikler incelenmiştir . Tüketici beklentilerinde değiĢim sonucu fonksiyonel gıdalara artan ilgi, ç ikolata ürünlerinin pazar payının arttırılmasına yönelik yeni ürünler geliĢtirme ihtiyacı, p roje hedeflerinin ulaşılabilirliğine yönelik gerçekleştirilen ön çalışma ve araştırmalarda elde edilen verilerin olumluluk düzeyi, yüksek ticarileştirme potansiyeline sahip olması, şeker alkollerin başta çocuklar olmak üzere tüketicilerin diş sağlığı üzerinde olumlu etkileri ve d üşük kaloriye sahip olmaları , çikolata pazar ve sektörünün büyümesine katkı sağlamak, ulusal boyutta yeni bir ürün kabul edilebilirlik duyusal özelliklere sahip, diş dos t u çikolata geliştirmek amacı ile bu tez önerisi hazırlanmıştır. Bu amaçla proses girdilerinin belirlenmesi, son ürün işlem basamak ve parametrelerinin incelenmesi ve daha sonra proses ve ürün için optimizasyon çalışmalarının yürütülmesine yönelik bir plan hazırlanmıştır. Bütün faktörlerin dikkate alınması sonucunda, çikolatada sakaroz ikamesi olarak maltitolün kullanılması önerilmekt edir. Duyusal tat olarak en ideal tatlandırıcı olarak asesülfam K (potasyum), 20 Mikron partikül boyuntunda , 6 saat konçlama yapılan örneklerde, ideal konçlama sıcaklığı 55 0 C olarak belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: diş dostu çikolata, maltitol, laktitol , izomalt , Ģeker alkoller , aspartam, asesülfam K, As a result of changes occurring in consumption habits and development a consumer awareness level, consumers begin to co nsider the Health - Nutrition - Safety triple option during their choise of foodstuff. For this reason, it is important that proposed products must contain nutritional supplements and the level of sensory qualities must be acceptable. To win feature of too th - friendly product, the sucrose which insite the chocolate need to be replaced by suitable agent and sweetener. The purpose of this thesis is to produce sugar - free tooth - friendly chocolate with sucrose value equal to % 40 by using different sugar alcohol s and sweeteners. At the same time was examined the textular effects of used maltitol, lactitol, isomalt and sweeteners (aspartame and acesulfame K) on chocolate. Sensory differences between used sweeteners and prepared samples were tried to be determined during preparation of the chocolate with three different sugar alcohol and appropriate sucrose value (% 40). The growing interst in functional foods for cunsumers . N ew product development needs for the improvement of the chocolate products . Improve the cho colate industry , positive results in research. It is high prefered from customers. S ugar alcohols have positive effects on the dental health of consumers mainly children and they are low in calories . N ational level new product at chocalate industry. The pr oposal of this thesis was performed for developing the tooth - friendly chocolate with optimum rate of sensory properties which consumers can accept. For this purpose was made, the determination of the entry process, final product processing step and ex a mina tion of the parameters, and then the plan was prepared for implementation of optimization studies for process and product. Three different sugar alcohols are used. Maltitol is preferable than other sugar alcohol. Asesülfam K is the best sweetener for tasti ng. Analy sis was prepared in 20 micron particular size and 6 hours conching was made to milk chocolate. The ideal conching temperature was identify at 55 0 C. Keywords: tooth - friendly chocolate, maltitol , lactitol , isomalt , sugar alcohols, aspartame , acesu lfame K, Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, 2016., Kaynakça var.

Bu çalısmada, mikrokapsüllenmis faz değistiren madde (mikroFDM) içeren ısı depolama özellikli akıllı tekstil ürünlerinin gelistirilmesi amaçlanmıstır. Çalısma kapsamında ilk olarak, emülsiyon polimerizasyonu metodu ile allilmetakrilat, etilen glikol dimetakrilat ve glisidil metakrilat çapraz bağlayıcılar kullanılarak, poli(metil metaktilat), poli(etil akrilat) ve poli(bütil akrilat) polimer duvarlı ve n hekzadekan çekirdekli mikrokapsüller üretilmistir. İkinci olarak, akrilik polimer/hekzadekan mikrokapsüller pamuk, pamuk/polyester ve polyester dokuma ile viskon ve Lyocell örme kumaslara emdirme ve kaplama metodu ile uygulanarak kumaslara ısı depolama özelliği kazandırılmıstır. Üçüncü olarak, ısıl enerji depolama özellikli nano elyaf üretimi, nano boyutlu kapsüller içeren PAN ve PVA polimer çözeltisinden elektro lif çekim yöntemi ile gerçeklestirilmistir. Çalısmada son olarak, mikrokapsül uygulanmıs kumasların özellikleri örneğin mukavemet, hava ve su buharı geçirgenliği, ısıl iletkenlik, ısıl direnç, ısıl soğurganlık, kumas kalınlığı vb standart test metotlarına göre belirlenmistir. Üretilen mikrokapsüllerin boyut ve ısı depolama özelliklerine göre tekstil materyallerine uygulama için uygun olup olmadığını belirlemek amacıyla, parçacık büyüklüğü ve dağılımı taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile ısıl özellikleri ise diferansiyel taramalı kalorimetre (DSC) yöntemleri ile arastırılmıstır. Kimyasal yapıların teyit edilmesi için Fourier dönüsümlü kızıl ötesi (FT-IR) spektroskopisi yöntemi kullanılmıstır. Mikrokapsül içeren kumasların ve kompozit nanolif yüzeylerin ısı depolama özellikleri DSC kullanılarak arastırılmıstır. Kumasların yüzeylerindeki mikrokapsüllerin dağılımı, nanoliflerin lif çapı ve çap dağılımındaki değisimlerde SEM ile analiz edilmistir. Çalısma neticesinde, mikrokapsüllerin çoğunun nano boyutlara sahip oldukları belirlenmistir. Mikrokapsüllerin ortalama parçacık boyutları 220 nm ile 4,25 .m arasında değismistir. MikroFDMler.in ısı depolama kapasitelerinin genellikle 50-148 j/g arasında değistiği ve nano parçacık boyutları düsünüldüğünde, bu entalpi değerlerinin oldukça yüksek olduğu belirlenmistir. Mikrokapsül uygulaması neticesinde ısı depolama özellikli kumaşlar üretilebilmistir. Öte yandan nano boyutlu mikroFDMler içeren polimer çözeltilerinin elektro lif çekim yöntemi ile nanolif olarak eğrilebildiği ve üretilen nanoliflerin ısı depolayabildikleri tespit edilmistir. Anahtar Kelimeler: Faz değistiren maddeler, emülsiyon polimerizasyonu, mikrokapsül, nanokapsül, n-hekzadekan, nanolif, FDM kumas., In this study, it was aimed the production of smart textiles containing microencapsulated phase change materials (microPCMs). In the scope of study, firstly microcapsules having poly(methyl methacrylate), poly(butyl acrylate), poli(ethyl acrylate) shell and n-hexadecane as core material were prepared by emulsion polymerization using allyl methacrylate, ethylene glycol dimethacrylate and glycidyl methacrylate as crosslinkers. Secondly, acrylic polymer/hexadecane microcapsules were applied to cotton, cotton/polyester and polyester woven fabrics and viscose and Lyocell knitted fabrics to give heat storage properties by using padding and coating methods. Thirdly, production of nanofibers having heat storage property was realized by electrospinning of poly(acrylonitrile) and poly(vinyl alcohol) solutions containing nano size capsules. Finally, the properties of the microPCMs applied fabrics such as strength, air permeability, water vapour permeability, thermal conductivity, thermal resistance, thermal absorptivity, thickness etc. were determined according to the standard test methods. To determine whether the microcapsules are suitable to be applied for textile materials particle size and its distribution and thermal properties were determined by scanning electron microscopy (SEM) and differential scanning calorimetry (DSC) methods respectively. To confirm chemical structure Fourier transform infrared (FT-IR) spectroscopy was used. The heat storage property of the fabrics and composite nanofiber webs were investigated by using DSC. The distribution of microcapsules on the surfaces of fabrics, nanofiber diameter and diameter variations of nanofibres were also analysed by SEM. As a result of the study, it was determined that most of microPCMs have nano sizes. The mean particle sizes were changed between the 220 nm and 4,25 .m. It was determined that the heat storage capacity of microPCMs generally changes between nearly 50-148 j/g and when nano particle size was considered these enthalpy values were considerably high. As a result of microcapsule application, fabrics with heat storage property could be produced. On the other hand it was determined that polymer solutions containing PCM nanocapsules could be spun as nanofibres using electrospinning method and the produced nanofibers could store heat. Key Words: Phase change materials, emulsion polymerization, microcapsule, nanocapsule, n-hexadecane, nanofiber, PCM-fabric., Tez (Doktora) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Tekstil Mühendisliği Anabilim Dalı, 2010., Kaynakça var.

Bu çalışmanın amacı infertil kadınlarda obezite ile serum grelin ve cinsiyet hormonu seviyelerindeki değişimleri araştırmaktır. Bu çalışmaya toplam 120 obez kadın dahil edildi. İlk değerlendirmede, vücut kitle indeksini (VKİ) hesaplamak için ağırlık ve boy ölçümleri yapıldı. Tüm katılımcılar infertiliteye göre kontrol grubun (fertil, n = 40) ve çalışma grubu (infertil, n = 80) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Antropometrik ölçümlerden sonra estradiol (E2), folikül stimüle edici hormon (FSH), luteinize edici hormon (LH), prolaktin, tiroid stimüle edici hormon (TSH) ve grelin analizleri için venöz kan örnekleri alındı. Bu çalışma, infertil kadınların daha düşük FSH, LH, estradiol (E2) ve grelin düzeylerine sahip olduğunu göstermiştir (p < 0.001). Serum grelin düzeyleri FSH, LH ve Estradiol (E2) ile tüm örneklemde anlamlı olarak korele idi (p < 0.001). Bulgularımız, yüksek grelin düzeylerinin obez kadınlarda infertilite ile ilişkili olduğunu desteklemektedir. Bu nedenle, infertil obez hastalarda grelin düzeylerini artıran terapiler, infertilitenin tedavisinde yeni bir bakış açısı sağlayabilir. Grelinin infertilitedeki rolünü açıklamak için daha ileri çalışmalara ihtiyaç vardır. Anahtar Kelimeler: Grelin, infertilite, obezite, vücut kitle indeksi, cinsiyet hormonları, The aim of the present study was to investigate the changes in serum ghrelin and sex hormone levels in infertile women with obesity. A total of 120 obese women were included in this study. The initial assessment included measurements of weight and height to calculate body mass index (BMI). All participants were categorised into two groups in accordance with infertility as a control group (fertile, n = 40) and a study group (infertile, n = 80). After anthropometric measurements, venous blood samples were taken for analyses of estradiol (E2), follicle stimulating hormone (FSH), luteinising hormone (LH), prolactin, thyroid stimulating hormone (TSH) and ghrelin. The present study demonstrated that the infertile women had lower FSH, LH, estradiol (E2) and ghrelin levels (p < 0.001). Serum ghrelin levels was correlated significantly in all subjets with FSH, LH and Estradiol (E2) (p, Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, 2019., Kaynakça var.

Yapılan bu çalışmada, doğal bir polimer olan kitosan ile polivinil alkol (PVA) polimerleri kullanılarak elektrolif çekim (elektrospinning) yöntemi ile nanolifler elde edilmiştir. PVA'nın suda çözünmesini engellemek için çapraz bağlayıcı olarak polimerik çözeltiye gluteraldehit (GA) ilave edilmiştir. Üretim sırasında nanoliflerin arasına nanokil serpilmiştir. Yapılan işlemle nanokil katkılı PVA/Kitosan nanolifler elde edilmiştir. Oluşturulan nanokil katkılı PVA/Kitosan nanolifler ve nanokil adsorban olarak kullanılarak, sulu çözeltilerden Cr(VI) adsorpsiyonu gerçekleştirilmiştir. Elde edilen nanokil katkılı PVA/Kitosan nanolif yüzeyler SEM, FT-IR ve TGA ile karakterize edilmiştir. Cr(VI) iyonlarının adsorpsiyonu için, krom metalinin belirli konsantrasyonlarda çözeltileri hazırlanmış ve batch metoduna göre nanolifler ve nanokil adsorban olarak kullanılarak adsorpsiyon deneyleri yapılmıştır. Adsorpsiyona etki eden parametrelerden konsantrasyon, pH, sıcaklık, adsorban madde miktarı ve zamanın etkileri incelenmiştir. Metal analizi AAS cihazı ile gerçekleştirilmiştir. Adsorban madde tarafından tutulan metal miktarları, adsorban maddelere ilk verilen metal miktarı ile adsorpsiyondan sonra AAS ile ölçülen çözelti fazında tutulmadan kalan ağır metal konsantrasyonu arasındaki fark kullanılarak kütle denkliği eşitliğinden hesaplanmıştır. Adsorspsiyon sonrası elde edilen veriler Langmuir, Freundlich ve Dubinin-Raduchkevich (D-R) adsorpsiyon izotermlerine uygulanmış ve nanokil katkılı nanoliflerin adsorpsiyonunun Freundlich izotermine, nanokil ile yapılan adsorpsiyonun ise Langmuir izotermine uygun olduğu görülmüştür. D-R izotermi ise her iki adsorban için yapılan adsorpsiyonun fiziksel olarak gerçekleştiğini göstermiştir. Adsorpsiyon kinetik ve termodinamik açıdan değerlendirilmiştir. Her iki adsorbanın sıcaklık artışıyla adsorpsiyon kapasitesinin attığı, sistemin endotermik olduğu ve negatif ∆G0 değerinden sistemin kendiliğinden (istemli) yürüdüğü görülmüştür. Her iki adsorbanın ikinci derece kinetik modele uygun olduğu görülmüştür. Yapılan çalışma ile nanokil katkılı PVA/Kitosan nanoliflerin yüzeylerin ve nanokilin adsorpsiyon deneylerinde adsorban olarak kullanılabileceği sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Nanolif, nanokil, adsorpsiyon, PVA, kitosan, elektrolif çekim, In this study, nanofibers were obtained by electrospinning the chitosan, a natural polymer, and polyvinil alcohol (PVA). In order to prevent the PVA to dissolve in water, glutaraldehyde (GA) was added into the polymeric solution as a crosslinker. During the production process a certain amount of nanoclay was sprinkled among the nanofibers. Doing this, nanoclay was obtained by addıng PVA/chitosan nanofibers. These nanofibers and nanoclay were used as adsorbents to perform a Cr(VI) adsorption. The nanoclay was added PVA/chitosan nanofiber surfaces whıch were characterized through SEM, FT-IR and TGA. For the adsorption of Cr(VI) ions, solutions of chromium were preapred at certain concentrations and adsorption experiments were performed using nanofibers and nanoclay as adsorbents via the batch method. The parameters of adsorption were examined; concentration, pH, temperature, the amount of the adsorbent and effect of time. The metallic analysis was done with the AAS. The amount of metal adsorbed by the adsorbent was calculated by using the mass balance between the first amount of metal given to the adsorbent and the amount of heavy metal concentration measured by AAS after the adsorption process. The data obtained during the adsorption was applied onto the Langmuir, Freundlich and Dubinin-Raduchkevich (D-R) adsorption izotherms. It was observed that the adsorption of nanoclay-added nanofibers complied with the Freundlich izotherm, and the adsorption in which nanoclay was used complied with the Langmuir izotherm and the D-R izotherm indicated that the adsorption occurred physically for both adsorbents. This way, the adsorption process was examined in terms of kinetics and thermodynamics. It was observed that the adsorption capacity of both adsorbents increased after an increase in the temperature, that the system was endothermic and that the system worked automatically on the negative ∆G0 valence. Both of the adsorbents turned out to be complying with the second kinethic pattern. This study, as a result, has shown that the nanoclay added PVA/chitosan nanofibers and nanoclay can be used as adsorbents in adsorption experiments. Keywords: Nanofiber, nanoclay, adsorption, PVA, chitosan, electrospinning., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, 2015., Kaynakça var.

Bu çalışmada, buğday kepeği tartarik asit kullanılarak modifiye edilmiş ve sulu çözeltilerden krom iyonunun adsorpsiyon metodu yardımıyla uzaklaştırılmasında kullanılmıştır. Ucuz ve bol bulunan buğday kepeği adsorban madde olarak kullanılmıştır. Buğday kepeğinin adsorpsiyon kapasitesini arttırmak için tartarik asit ile modifiye edilmiştir. Tartarik asit ile modifiye edilmiş buğday kepeği ve modifiye edilmemiş buğday kepeğinin sulu çözeltilerdeki krom iyonunun adsorpsiyonla uzaklaştırma performanslarına bakılmıştır. Adsorpsiyon işlemlerinde denge sorpsiyon izoterm eğrileri Freundlich, Langmuir ve Dubinin-Radushkevich sorpsiyon izotermleri kullanılarak çizilmiş ve bu izotermlerden adsorpsiyon parametreleri hesaplanmıştır. Krom- buğday kepeği ve modifiye buğday kepeği denge çalışmaları, metal konsantrasyonu, pH, adsorban madde miktarı ve zamanın etkileri incelenerek tamamlanmıştır. Bütün çözeltilerdeki toksik metal miktarı UV-visible ve ICP-OES cihazları kullanılarak ölçülmüştür. Anahtar Kelimeler: Adsorpsiyon, Krom, Buğday Kepeği, Freundlich İzotermi, Langmuir İzotermi, Dubinin-Radushkevich İzotermi, In this study, wheat bran and of chromium ions from aqueous solution using the modified wheat bran and tartaric acid was removed with the help of adsorption method. Cheap and abundant as adsorbents include wheat bran was used. To increase the adsorption capacity of wheat bran was modified with tartaric acid. Tartaric acid modified wheat bran and analyzed the adsorption removal performance of chromium ions in an aqueous solution of unmodified wheat bran. Equilibrium sorption isotherms curves in adsorption processes Freundlich, Langmuir and Dubinin-Radushkevich drawn using the sorption isotherms and the adsorption isotherm parameters were calculated from this. Chrom-modified wheat bran and wheat bran stability studies, metal concentration, pH was completed by examining the amount of adsorbing material and the effects of time. Toxic metal content in the whole solution was measured using UV-visible and ICP-OES apparatus. Keywords: Adsorption, chromium, wheat bran, Freundlich Isotherm, Langmuir Isotherm, Dubinin-Radushkevich Isotherm, Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, 2015., Kaynakça var.

Toprağın oluşumundan başlayarak, gübrelere niye ihtiyaç duyduğumuza ve eksikliğinde neler olabileceğine değinilmiştir. Geçmişten günümüze kullanılan kimyasal ve organik gübrelerden bahsedilmiştir. İnsanoğlu tarımsal alanda verimi arttırmak ve kaliteli ürün elde etmek için çok eski çağlardan günümüze değin bir çaba içerisindedir. Bu amaca yönelik olarak kimyasal gübre kullanımı uzun zamandan beri başvurulan yöntemlerden biridir. Kimyasal gübreleme ile bitkiler bazı inorganik besin maddelerini bu yolla temin edebilmekte fakat toprağa karıştırılan kimyasal gübreler bitki tarafından yeterince kullanılamamakta, bitki tarafından kullanılmayan kısım yağmur, kar ve sulama suyu vasıtasıyla topraktan uzaklaşıp yer altı kaynak sularına, denizlere, göllere karışarak öne mli ekolojik sorunlara neden olmaktadır. Kimyasal gübrelerden organik gübrelere geçişten bahsedilerek, organik gübrelerin toprağa ve çevreye olan katkıları üzerinde durulmuştur. S on yıllarda insan ve çevre sağlığının korunması için organik gübre üretimi ve kullanımı art tığı kanısına varılmıştır . Tarım için kullandığımı z organik gübreler incele ne rek oluştur ulan deneyde önceki çalışmalardan farklı olarak tüm organik gübreler bir arada C/N oranları organik madde içerikleri, pH ve N oranları, mikro (Fe, Zn, M n, B, Cu, Mo, Cl) ve makro (N, P, K, Ca, Mg, S) element analizleri bir arada incelenmiştir. Yine İstanbul bölgesinden çeşitli çiftliklerden temin edilen çöp kompostu, mantar kompostu, tavuk gübresi ve sığır gübreleri İstanbul bölgesinden alınan toprak numunesine uygulanarak 8, 16, 32 ve 45. günlerde toprağın C/N oranına etkileri incelenmiştir. Her uygulanan organik gübrede zamanla toprakta C/N oranında değişiklikler olduğu gözlemlenmiştir. C/N oranını en fazl a artıran gübrenin çöp kompostu olduğunu, diğer bir deney çalışmasında toprağa leonardit ve sıvı tavuk gübrelerinin aynı koşullardaki toprağa 7 ay süreyle 3 farklı dozlarda uygulanmış ve zaman içinde her üç dozda da toprağa pH, C/N gibi değerlerde en fazla etki eden organik gübre belirlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışmada leonardit ve sıvı tavuk gübresinin artan dozlarda toprağın pH ve N oranlarını artığı dolasıyla toprağın özelliklerini iyileştirmede en etkili gübreler olduğuna bu gübrelerin hem ucuz hemde temini kolay olması ayrı bir avantaj olduğu gözlemlenmiştir. Anahtar Kelimeler: doğal gübreler, yapay gübreler, tarım, Starting from the formation of soil, we say why we need the fertilizer and what would happen if fertizer lack. from the past to the present day which Che mical and organic fertilizers are used. Human beings from ancient times until today effort to achieve a quality product r increase the yield of agricultural land and in agriculture. For this purpose, the use of chemical fertilizer is one of the methods re ferenced since a long time. some inorganic nutrients for plants with chemical fertilizers are available in this way but it is not used enough by soil mixed with chemical fertilizer plant, an unused p ortion of the rain by the plant , away from the soil throu gh the snow and irrigation water underground springs in the sea, the m ingling lakes cause significant ecological problems . Mentioning the transition from chemical fertilizers to organic manure, which focuses on the contribution of organic fertilizer to the soil and the environment. In recent years, for the protection of human health and the environment it was concluded that the increased production and use of organic fertilizer . We use organic fertilizers for agriculture unlike in the previous studies by ex amining the experiment that I created, all organic fertilizers are a combination of C/N ratio, organic matter content, pH and N rates of micro (Fe, Zn, Mn, B, Cu , Mo, Cl) and macro (N, P, K, Ca, Mg, S) is a combination of elemental analysis was investigated. Again compost waste obtained from various farms in Istanbul, mushroom compost , chicken manure and cattle manure applied to soil samples taken from Istanbul 8 , 16, 32 and 45 days in soil C/ N r atio of the effects were examined. Every once in organic fertilizers applied to the soi C/ N ratio was observed that changes C/N ratio is the compost highe st increase in fertilizer waste in another test run land leonardit and liquid chicken manure of app lied in 3 different doses for 7 months in the ground in the same conditions and pH of the soil in ea ch of the three doses over time , C/N maximum impact, such as value who were determined organic fertilizer In this study, leonardit and liquid soil pH incre asing doses of chicken manure and N ratio residues of these fertilizers is the most effective fertilizers to improve the soil properties as circulation to be easy to provide both cheap and were observed to be a distinct advantage. Keywords: natural fertil izers, artificial fertilizers, farming, Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, 2016., Kaynakça var.

Sulu çözeltilerden haşhaş sapı yardımıyla ağır metal adsorbsiyonunu artırmak için yeni bir metod geliştirilmiştir. Haşhaşlar hasat edildikten sonra tarlada kalan haşhaş sapları toplanarak farklı tartarik asit (TA) konsantrasyonlarında (0,1 M -1,5 M) 90 C de 90 dakika süreyle modifiye edilmiştir. Modifiye haşhaş sapı (TMHS) ve baz ekstraksiyonu yapılmış haşhaş sapı (BEHS) performansları modifiye edilmemiş haşhaş sapı (HS) ile karşılaştırmalı olarak çalışılmıştır. Bu tezde, Cr(III), Cr(VI), Cu(II), ve Cd(II) iyonlarının sulu çözeltilerden farklı deneysel koşullarda uzaklaştırılması çalışılmıştır. Tartarik asitle modifiye edilmiş (TMHS), modifiye edilmemiş (HS) ve baz ekstraksiyonu yapılmış (BEHS) haşhaş saplarına ait adsorpsiyon kapasiteleri karşılaştırılmıştır. Başlangıç ağır metal konsantrasyonları, sıcaklık, pH, zaman ve adsorban madde miktarının adsorpsiyona etkileri incelenmiştir. Adsorbsiyon kinetikleri çalışılarak mevcut sistem için 25 C de Langmuir, Freundlich, Dubinin-Radushkevich adsorpsiyon izotermlerine uygulanabilirliği test edilmiştir. TMHS, Cr(VI) iyonlarının uzaklaştırılmasında etkiliyken, BEHS ve HS sorbentleri diğer iyonlar için sulu çözeltilerden ağır metal uzaklaştırılmasında daha etkili bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Haşhaş sapı, tartarik asit, modifikasyon, sorpsiyon, Langmuir adsorpsiyon izotermi, Freundlich adsorpsiyon izotermi, Dubinin-Radushkevich adsorpsiyon izotermi., A method was developed to enhance heavy metal adsorption of opium stalks for aqueous solutions treatment. Opium stalks was collected from waste timber industry and modified with different tartaric acid (TA) concentrations (0,1-1,5 M) at 90 C for 90 min. The performance of the modified opium stalks (TAHS) and base extraction opium stalks (BEHS) against unmodified opium stalks (HS) has also been carried out. The removal of heavy metals (Cr(III), Cr(VI), Cu(II), and Cd(II)) from aqueous solutions under different experimental conditions was used in this study. TAmodified( TMHS), non-extracted (HS) and base extraction (BEHS) opium stalks were compared for adsorption capacity. The effects of initial heavy metals concentration, temperature, pH, time and adsorbent dosage have been reported. The sorption kinetics have been tested and the applicability of the Langmuir, Freudlich and Dubinin-Radushkevich adsorption isotherms for the present system have been tested at 25 C. TMHS, Cr (VI) ions removal was effective, BEHS and HS sorbents were found to efficiently remove heavy metals from aqueous solutions. Key Words: Opıum stalks, tartaric acid, modification, sorption, Langmuir adsorption isotherms, Freudlich adsorption isotherms, Dubinin-Radushkevich adsorption isotherms., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, 2011., Kaynakça var.

Bu çalışmada, sulu çözeltilerden krom iyonlarının uzaklaştırılması çalışılmıştır. Mevsiminde Isparta/Türkiye'den kiraz sapları toplanmıştır. Sulu çözeltilerden krom iyonlarını uzaklaştırmada orijinal kiraz sapları (KS), bazla (sodyum hidroksit) modifiye edilmiş kiraz sapları (BKS) ve asitle (tartarik asit) modifiye edilmiş kiraz sapları (AKS) çalkalamalı metoda göre kullanılmıştır. pH, sıcaklık, zaman, adsorban madde miktarı ve konsantrasyon değişiminin etkileri incelenerek optimize edilmiştir. KS, BKS ve AKS SEM ve FT-IR ile karakterize edilmiştir. Başlangıç krom iyonları konsantrasyonları 1.0x10¯⁴ M ve 1.0x10¯³ M arasında olup denge ve adsorpsiyon izotermleri (Langmuir, Freundlich ve Dubinin-Radushkevich) araştırılmıştır. Adsorpsiyon kinetiği ve termodinamiği araştırılmıştır. In this study, the removal of chromium ions from aqueous solutions by adsorption was studied. The original cherry stalks were collected from Isparta region, Turkey. The adsorption of chromium ions onto natural (NCS) base-activated (sodium hydroxide) (BCS) and acid-activated (tartaric acid) (ACS) cherry stalk was optimizes as afunction of pH, initial chromium ions concentration, temperature, time and adsorbent dosage using aqueous solution in batch tests. NCS, BCS and ACS werw characterized by SEM and FT-IR. The initial chromium ions concentrations were studied between 1.0x10-4 M and 1.0x10-3 M to investigate equilibrium, and the adsorption isotherms. Equilibrium isotherms (Langmuir, Freundlich and Dubinin-Radushkevich) were measured experimentally. The characteristics parameters for each isotherm have been determined. The adsorption kinetics and thermodynamics of chromium ions onto NCS, BCS and ACS were investigated. From the data, in general, NCS, BCS and ACS demonstrated promising results as an effective adsorbent for removal of chromium ions from the aqueos solution especially waste water. 62

Bu çalışmada, α - tokoferol (E vitamini) içerikli mikrokapsüller, jelatin ve arap zamkı polimer karışımları kullanılarak kompleks koaservasyon yöntemi ile oluşturulmuştur. Emülsiyonu oluşturmak için yüzey aktif madde ve mikrokapsül duvarına çözünmezlik kazandırmak için çapr az bağlayıcı duvar materyallerine eklenmiştir. Polimer oranı, yüzey aktif maddenin miktarı ve cinsi, çapraz bağlayıcı miktarı ve cinsi, karıştırma süresi ve türü gibi parametrelerin mikrokapsülasyona etkileri incelenmiştir. Mikrokapsüllerin morfolojisi ta ramalı elektron mikroskobu (SEM) ve optik mikroskop ile karakterize edilmiştir. Ek olarak, mikrokapsülasyonu açıklamak ve kimyasal yapısını araştırmak için Fourier dönüşümü kızılötesi spektroskopi (FT - IR), termogravimetrik analiz (TGA), yüksek performanslı sıvı kromatografi (HPLC) gibi analizler yapılmıştır.Anahtar Kelimeler: Mikrokapsül, Kompleks Koase r vasyon, E Vitamini, Jelatin - Arap Zamkı In this study, α - tocopherol (vitamin E) microcapsules will be formed by complex coacervation method using gelatin and gum arabic polymer mixtures. To form the emulsion as a surfactant and the microcapsule wall to impartinsolubilityproperty as crosslinker is added to wall m aterials. The effects of the parameters such as polymer ratio, surfactant quantity and type, cross - linker quantity and type, mixer time and type on microencapsulation will be investigated. Microcapsules morfologywill be characterized by scanningelectronmicroscopy (SEM) and opticalmicroscopy. Inaddition fourier transformationinfraredspectroscopy (FT - IR), thermogravimetricanalysis (TGA), high performance liquid chromotography (HPLC) analysiswill be carriedout to explain the microencapsulati on and investigate the microcapsulestructurechemically.Keywords: Microcapsule, Complex C oa c ervation, Vitamin E, Gelatin, Arabic Gum 69

Toprağın oluşumundan başlayarak, gübrelere niye ihtiyaç duyduğumuza ve eksikliğinde neler olabileceğine değinilmiştir. Geçmişten günümüze kullanılan kimyasal ve organik gübrelerden bahsedilmiştir. İnsanoğlu tarımsal alanda verimi arttırmak ve kaliteli ürün elde etmek için çok eski çağlardan günümüze değin bir çaba içerisindedir. Bu amaca yönelik olarak kimyasal gübre kullanımı uzun zamandan beri başvurulan yöntemlerden biridir. Kimyasal gübreleme ile bitkiler bazı inorganik besin maddelerini bu yolla temin edebilmekte fakat toprağa karıŞtırılan kimyasal gübreler bitki tarafından yeterince kullanılamamakta, bitki tarafından kullanılmayan kısım yağmur, kar ve sulama suyu vasıtasıyla topraktan uzaklaşıp yer altı kaynak sularına, denizlere, göllere karışarak öne mli ekolojik sorunlara neden olmaktadır. Kimyasal gübrelerden organik gübrelere geçişten bahsedilerek, organik gübrelerin toprağa ve çevreye olan katkıları üzerinde durulmuştur. S on yıllarda insan ve çevre sağlığının korunması için organik gübre üretimi ve kullanımı art tığı kanısına varılmıştır . Tarım için kullandığımı z organik gübreler incele ne rek oluştur ulan deneyde önceki çalışmalardan farklı olarak tüm organik gübreler bir arada C/N oranları organik madde içerikleri, pH ve N oranları, mikro (Fe, Zn, M n, B, Cu, Mo, Cl) ve makro (N, P, K, Ca, Mg, S) element analizleri bir arada incelenmiştir. Yine İstanbul bölgesinden çeşitli çiftliklerden temin edilen çöp kompostu, mantar kompostu, tavuk gübresi ve sığır gübreleri İstanbul bölgesinden alınan toprak numunesine uygulanarak 8, 16, 32 ve 45. günlerde toprağın C/N oranına etkileri incelenmiştir. Her uygulanan organik gübrede zamanla toprakta C/N oranında değişiklikler olduğu gözlemlenmiştir. C/N oranını en fazl a artıran gübrenin çöp kompostu olduğunu, diğer bir deney çalışmasında toprağa leonardit ve sıvı tavuk gübrelerinin aynı koşullardaki toprağa 7 ay süreyle 3 farklı dozlarda uygulanmış ve zaman içinde her üç dozda da toprağa pH, C/N gibi değerlerde en fazla etki eden organik gübre belirlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışmada leonardit ve sıvı tavuk gübresinin artan dozlarda toprağın pH ve N oranlarını artığı dolasıyla toprağın özelliklerini iyileştirmede en etkili gübreler olduğuna bu gübrelerin hem ucuz hemde temini kolay olması ayrı bir avantaj olduğu gözlemlenmiştir.Anahtar Kelimeler: doğal gübreler, yapay gübreler, tarım Starting from the formation of soil, we say why we need the fertilizer and what would happen if fertizer lack. from the past to the present day which Che mical and organic fertilizers are used. Human beings from ancient times until today effort to achieve a quality product r increase the yield of agricultural land and in agriculture. For this purpose, the use of chemical fertilizer is one of the methods re ferenced since a long time. some inorganic nutrients for plants with chemical fertilizers are available in this way but it is not used enough by soil mixed with chemical fertilizer plant, an unused p ortion of the rain by the plant , away from the soil throu gh the snow and irrigation water underground springs in the sea, the m ingling lakes cause significant ecological problems . Mentioning the transition from chemical fertilizers to organic manure, which focuses on the contribution of organic fertilizer to the soil and the environment. In recent years, for the protection of human health and the environment it was concluded that the increased production and use of organic fertilizer . We use organic fertilizers for agriculture unlike in the previous studies by ex amining the experiment that I created, all organic fertilizers are a combination of C/N ratio, organic matter content, pH and N rates of micro (Fe, Zn, Mn, B, Cu , Mo, Cl) and macro (N, P, K, Ca, Mg, S) is a combination of elemental analysis was investigated. Again compost waste obtained from various farms in Istanbul, mushroom compost , chicken manure and cattle manure applied to soil samples taken from Istanbul 8 , 16, 32 and 45 days in soil C/ N r atio of the effects were examined. Every once in organic fertilizers applied to the soi C/ N ratio was observed that changes C/N ratio is the compost highe st increase in fertilizer waste in another test run land leonardit and liquid chicken manure of app lied in 3 different doses for 7 months in the ground in the same conditions and pH of the soil in ea ch of the three doses over time , C/N maximum impact, such as value who were determined organic fertilizer In this study, leonardit and liquid soil pH incre asing doses of chicken manure and N ratio residues of these fertilizers is the most effective fertilizers to improve the soil properties as circulation to be easy to provide both cheap and were observed to be a distinct advantage. Keywords: natural fertil izers, artificial fertilizers, farming 66

Tüketim alışkanlıklarından meydana gelen değişimlerin ve tüketici bilinç düzeyindeki gelişimin sonucunda, tüketiciler gıda maddeleri seçimlerinde, sağlık - beslenme - güvenli gıda üçlüsünü dikkate alarak tercihlerini gerçekleştirmektedir. Bu nedenle, arz edilecek ürünlerin, potansiyel olarak besin destek öğelerini içerm esi önem taşımakla birlikte, duyusal nitelikler açısından da yeterli kabul edilebilirlik düzeyine sahip olması gerekmektedir. Çikolatanın diş dostu (non - kariyojenik) bir çikolata özelliği kazanması için bünyesinde bulunan mono - ve di - sakkaritlerin uygun ikame madde(ler)i ile yer değiştirmesi gerekmektedir. Bu çalışmada, farklı şeker alkolleri ile yüksek şiddetli tatlandırıcılar kullanıla rak, konvansiyonel formülasyonunda %40 düzeyinde sa karoz içeren çikolatanın, şekersiz ve diş dostu formunda üretilmesi amaçlanmış ve bu kapsamda sakaroz ikamesi için kullanılan maltitol, laktitol, izomalt ve yüksek şiddetli tatlandırıcıların (aspartam ve asesülfam K) üretilen sütlü çikolata örneklerinin tekstürel özellikleri üzerindeki etkileri incelenmiştir. Her bir örnek ortalama partikül büyüklüğü 20 m'ne sahip olacaka şekilde inceltme (refining) işlemine tabi tutulması sonrası farklı sıcaklıklarda (50, 55 ve 60 C) 6 saat süre ile konçlama uygulanmıştır. Temperleme, soğutma ve kalıplama sonrası elde ed ilen örneklerde renk (parlaklık ), tekstür (sertlik), reolojik (viskosite), su aktivitesi, kül oranı ve duyusal özellikler incelenmiştir . Tüketici beklentilerinde değiĢim sonucu fonksiyonel gıdalara artan ilgi, ç ikolata ürünlerinin pazar payının arttırılmasına yönelik yeni ürünler geliĢtirme ihtiyacı, p roje hedeflerinin ulaşılabilirliğine yönelik gerçekleştirilen ön çalışma ve araştırmalarda elde edilen verilerin olumluluk düzeyi, yüksek ticarileştirme potansiyeline sahip olması, şeker alkollerin başta çocuklar olmak üzere tüketicilerin diş sağlığı üzerinde olumlu etkileri ve d üşük kaloriye sahip olmaları , çikolata pazar ve sektörünün büyümesine katkı sağlamak, ulusal boyutta yeni bir ürün kabul edilebilirlik duyusal özelliklere sahip, diş dos t u çikolata geliştirmek amacı ile bu tez önerisi hazırlanmıştır. Bu amaçla proses girdilerinin belirlenmesi, son ürün işlem basamak ve parametrelerinin incelenmesi ve daha sonra proses ve ürün için optimizasyon çalışmalarının yürütülmesine yönelik bir plan hazırlanmıştır. Bütün faktörlerin dikkate alınması sonucunda, çikolatada sakaroz ikamesi olarak maltitolün kullanılması önerilmekt edir. Duyusal tat olarak en ideal tatlandırıcı olarak asesülfam K (potasyum), 20 Mikron partikül boyuntunda , 6 saat konçlama yapılan örneklerde, ideal konçlama sıcaklığı 55 0 C olarak belirlenmiştir.Anahtar Kelimeler: diş dostu çikolata, maltitol, laktitol , izomalt , Ģeker alkoller , aspartam, asesülfam K As a result of changes occurring in consumption habits and development a consumer awareness level, consumers begin to co nsider the Health - Nutrition - Safety triple option during their choise of foodstuff. For this reason, it is important that proposed products must contain nutritional supplements and the level of sensory qualities must be acceptable. To win feature of too th - friendly product, the sucrose which insite the chocolate need to be replaced by suitable agent and sweetener. The purpose of this thesis is to produce sugar - free tooth - friendly chocolate with sucrose value equal to % 40 by using different sugar alcohol s and sweeteners. At the same time was examined the textular effects of used maltitol, lactitol, isomalt and sweeteners (aspartame and acesulfame K) on chocolate. Sensory differences between used sweeteners and prepared samples were tried to be determined during preparation of the chocolate with three different sugar alcohol and appropriate sucrose value (% 40). The growing interst in functional foods for cunsumers . N ew product development needs for the improvement of the chocolate products . Improve the cho colate industry , positive results in research. It is high prefered from customers. S ugar alcohols have positive effects on the dental health of consumers mainly children and they are low in calories . N ational level new product at chocalate industry. The pr oposal of this thesis was performed for developing the tooth - friendly chocolate with optimum rate of sensory properties which consumers can accept. For this purpose was made, the determination of the entry process, final product processing step and ex a mina tion of the parameters, and then the plan was prepared for implementation of optimization studies for process and product. Three different sugar alcohols are used. Maltitol is preferable than other sugar alcohol. Asesülfam K is the best sweetener for tasti ng. Analy sis was prepared in 20 micron particular size and 6 hours conching was made to milk chocolate. The ideal conching temperature was identify at 55 0 C. Keywords: tooth - friendly chocolate, maltitol , lactitol , isomalt , sugar alcohols, aspartame , acesu lfame K 68

Bu çalışmada, buğday kepeği tartarik asit kullanılarak modifiye edilmiş ve sulu çözeltilerden krom iyonunun adsorpsiyon metodu yardımıyla uzaklaştırılmasında kullanılmıştır. Ucuz ve bol bulunan buğday kepeği adsorban madde olarak kullanılmıştır. Buğday kepeğinin adsorpsiyon kapasitesini arttırmak için tartarik asit ile modifiye edilmiştir. Tartarik asit ile modifiye edilmiş buğday kepeği ve modifiye edilmemiş buğday kepeğinin sulu çözeltilerdeki krom iyonunun adsorpsiyonla uzaklaştırma performanslarına bakılmıştır. Adsorpsiyon işlemlerinde denge sorpsiyon izoterm eğrileri Freundlich, Langmuir ve Dubinin-Radushkevich sorpsiyon izotermleri kullanılarak çizilmiş ve bu izotermlerden adsorpsiyon parametreleri hesaplanmıştır. Krom- buğday kepeği ve modifiye buğday kepeği denge çalışmaları, metal konsantrasyonu, pH, adsorban madde miktarı ve zamanın etkileri incelenerek tamamlanmıştır. Bütün çözeltilerdeki toksik metal miktarı UV-visible ve ICP-OES cihazları kullanılarak ölçülmüştür. In this study, wheat bran and of chromium ions from aqueous solution using the modified wheat bran and tartaric acid was removed with the help of adsorption method. Cheap and abundant as adsorbents include wheat bran was used. To increase the adsorption capacity of wheat bran was modified with tartaric acid. Tartaric acid modified wheat bran and analyzed the adsorption removal performance of chromium ions in an aqueous solution of unmodified wheat bran. Equilibrium sorption isotherms curves in adsorption processes Freundlich, Langmuir and Dubinin-Radushkevich drawn using the sorption isotherms and the adsorption isotherm parameters were calculated from this.Chrom-modified wheat bran and wheat bran stability studies, metal concentration, pH was completed by examining the amount of adsorbing material and the effects of time. Toxic metal content in the whole solution was measured using UV-visible and ICP-OES apparatus. 73

Bu çalışmada, nanolif elde etme yöntemlerinden en yaygın en avantajlı yöntem olan elektrolif çekim yöntemi kullanılarak poliakrilonitril (PAN) polimeri ile nanolif sentezlenmiştir. Sentezlenen nanolifler arasına nanokil serpilerek nanokil katkılı PAN nanolif yüzey elde edilmiştir. Sentezlenen nanokil katkılı PAN nanolif yüzey taramalı elektron mikroskobu (SEM), FT-IR ve TGA gibi yöntemler kullanılarak karakterize edilmiştir.Üretilen nanokil katkılı PAN nanolif yüzeyi ve nanokil ayrı ayrı adsorban olarak kullanılarak sulu çözeltilerden Cr(VI) iyonlarını uzaklaştırma işleminde kullanılmıştır. Krom metalinin belirli konsantrasyonlarda (1,0x10-3-8,0x10-4 M) çözeltileri hazırlanmış, sentezlenen nanokil katkılı PAN nanolif yüzey ve nanokil ile batch metoduna göre krom uzaklaştırması deneyleri yapılmıştır. Adsorpsiyon kapasitesine etki eden parametrelerden pH, sıcaklık, adsorban madde miktarı ve zamanın etkileri incelenmiştir. Metal analizi AAS cihazı ile gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler kullanılarak adsorpsiyonun Langmuir, Freundlich ve Dubinin-Radushkevich (D-R) adsorpsiyon izotermlerine uygulanabilirliği test edilmiştir. Adsorpsiyon kinetik ve termodinamik açıdan incelenerek, adsorpsiyonun 2.derece pseudo kinetik modele uygun olduğu görülürken termodinamik açıdan değerlendirildiğinde negatif ∆G0 değerine sahip olduğu bulunmuştur. Her iki adsorban madde açısından adsorpsiyonun istemli olarak gerçekleştiği sonucuna varılmıştır.Anahtar Kelimeler: Nanolif, polimer, poliakrilonitril (PAN), nanokil, adsorpsiyon, elektrolif çekim yöntemi, krom. In this study, Polyacrylonitril (PAN) polymer and nanofibers have been synthesized by using electrospinnig method which is the most common and the most advantageous method to obtain nanofibers. PAN nanofibers surface additived nanocly,was obtained by adding nanoclay in synthesized nanofibers.The synthesized nanofibers nanoclay composite surface, was characterized by using technique like SEM, FT-IR and TGA.This produced PAN nanofiber surface which included nanoclay and nanoclay by using adsorbent separately was used to remove Cr(VI) ions from aqueous solutions. The solutions of a certain concentration of chromium metal (1,0x10-3- 8,0x.10-4) which may be in agueous solutions was prepared. The experiments were made in order to remove ions by using the synthesized nanofibers and nanoclay composite surface according to the batch method. Some parameters which effects of adsorption capacity like pH, temperature, amount of adsorption. Substance and time were investigated. The analysis of metal was made by using AAS device.The applicability of this adsorption to adsorption isoterms of Langmuir, Freundlich and Dubinin-Radushkevich (D-R) was tested by using obtained information. When adsorption was examined from kinetic and thermodynamically, it was observed the suitability of the second degree of pseudo kinetic model. On the other hand, it was observed that it has the ∆G negative degree when it was investigated in view of the thermodynamic. Resulting in these subtance of adsorption, it was realized that adsorption is a spontoneous reaction.Keywords: Nanofiber, polymer, polyacrilonitryle, nanoclay, adsorption, electrospinning, Chromium 112

Yapılan bu çalışmada, doğal bir polimer olan kitosan ile polivinil alkol (PVA) polimerleri kullanılarak elektrolif çekim (elektrospinning) yöntemi ile nanolifler elde edilmiştir. PVA'nın suda çözünmesini engellemek için çapraz bağlayıcı olarak polimerik çözeltiye gluteraldehit (GA) ilave edilmiştir. Üretim sırasında nanoliflerin arasına nanokil serpilmiştir. Yapılan işlemle nanokil katkılı PVA/Kitosan nanolifler elde edilmiştir. Oluşturulan nanokil katkılı PVA/Kitosan nanolifler ve nanokil adsorban olarak kullanılarak, sulu çözeltilerden Cr(VI) adsorpsiyonu gerçekleştirilmiştir. Elde edilen nanokil katkılı PVA/Kitosan nanolif yüzeyler SEM, FT-IR ve TGA ile karakterize edilmiştir. Cr(VI) iyonlarının adsorpsiyonu için, krom metalinin belirli konsantrasyonlarda çözeltileri hazırlanmış ve batch metoduna göre nanolifler ve nanokil adsorban olarak kullanılarak adsorpsiyon deneyleri yapılmıştır. Adsorpsiyona etki eden parametrelerden konsantrasyon, pH, sıcaklık, adsorban madde miktarı ve zamanın etkileri incelenmiştir. Metal analizi AAS cihazı ile gerçekleştirilmiştir. Adsorban madde tarafından tutulan metal miktarları, adsorban maddelere ilk verilen metal miktarı ile adsorpsiyondan sonra AAS ile ölçülen çözelti fazında tutulmadan kalan ağır metal konsantrasyonu arasındaki fark kullanılarak kütle denkliği eşitliğinden hesaplanmıştır. Adsorspsiyon sonrası elde edilen veriler Langmuir, Freundlich ve Dubinin-Raduchkevich (D-R) adsorpsiyon izotermlerine uygulanmış ve nanokil katkılı nanoliflerin adsorpsiyonunun Freundlich izotermine, nanokil ile yapılan adsorpsiyonun ise Langmuir izotermine uygun olduğu görülmüştür. D-R izotermi ise her iki adsorban için yapılan adsorpsiyonun fiziksel olarak gerçekleştiğini göstermiştir. Adsorpsiyon kinetik ve termodinamik açıdan değerlendirilmiştir. Her iki adsorbanın sıcaklık artışıyla adsorpsiyon kapasitesinin attığı, sistemin endotermik olduğu ve negatif ∆G0 değerinden sistemin kendiliğinden (istemli) yürüdüğü görülmüştür. Her iki adsorbanın ikinci derece kinetik modele uygun olduğu görülmüştür. Yapılan çalışma ile nanokil katkılı PVA/Kitosan nanoliflerin yüzeylerin ve nanokilin adsorpsiyon deneylerinde adsorban olarak kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.Anahtar Kelimeler: Nanolif, nanokil, adsorpsiyon, PVA, kitosan, elektrolif çekim In this study, nanofibers were obtained by electrospinning the chitosan, a natural polymer, and polyvinil alcohol (PVA). In order to prevent the PVA to dissolve in water, glutaraldehyde (GA) was added into the polymeric solution as a crosslinker. During the production process a certain amount of nanoclay was sprinkled among the nanofibers. Doing this, nanoclay was obtained by addıng PVA/chitosan nanofibers. These nanofibers and nanoclay were used as adsorbents to perform a Cr(VI) adsorption. The nanoclay was added PVA/chitosan nanofiber surfaces whıch were characterized through SEM, FT-IR and TGA. For the adsorption of Cr(VI) ions, solutions of chromium were preapred at certain concentrations and adsorption experiments were performed using nanofibers and nanoclay as adsorbents via the batch method. The parameters of adsorption were examined; concentration, pH, temperature, the amount of the adsorbent and effect of time. The metallic analysis was done with the AAS. The amount of metal adsorbed by the adsorbent was calculated by using the mass balance between the first amount of metal given to the adsorbent and the amount of heavy metal concentration measured by AAS after the adsorption process. The data obtained during the adsorption was applied onto the Langmuir, Freundlich and Dubinin-Raduchkevich (D-R) adsorption izotherms. It was observed that the adsorption of nanoclay-added nanofibers complied with the Freundlich izotherm, and the adsorption in which nanoclay was used complied with the Langmuir izotherm and the D-R izotherm indicated that the adsorption occurred physically for both adsorbents. This way, the adsorption process was examined in terms of kinetics and thermodynamics. It was observed that the adsorption capacity of both adsorbents increased after an increase in the temperature, that the system was endothermic and that the system worked automatically on the negative ∆G0 valence. Both of the adsorbents turned out to be complying with the second kinethic pattern. This study, as a result, has shown that the nanoclay added PVA/chitosan nanofibers and nanoclay can be used as adsorbents in adsorption experiments.Keywords: Nanofiber, nanoclay, adsorption, PVA, chitosan, electrospinning. 106

Bu tez çalışmasında, epoksi, ferrosen ve piren yan grupları içeren kopolimerler farklı polimerizasyon yöntemleri ile sentezlendi ve yapıları aydınlatıldı. Ayrıca, hazırlanan kopolimerler farklı sensör uygulamalarında kullanıldı. Epoksi yan grupları bulunan kopolimer, P(MTM-ko-GMA) (P1), 3-metiltiyenil metakrilat (MTM) ve glisidil metakrilat (GMA) monomerlerinin serbest radikalik kopolimerizasyon yöntemi ile sentezlendi ve amperometrik glikoz sensör çalışmasında kullanıldı. Ferrosen (Fc) ve Piren (Pyr) yan gruplarına sahip kopolimerler ise bimoleküler nitroksi ortamlı polimerizasyon ve klik kimyası yöntemleri ile üç basamakta hazırlandı. Birinci basamakta, stiren (S) ve klorometil stiren (CMS) monomerlerinin kopolimerizasyonu, karşı radikal nitroksi serbest radikaline sahip tiyofen bileşiği (Th-TEMPO) ve benzoil peroksit (BPO) varlığında 125 oC'de gerçekleştirildi. Böylece alfa (α) uç pozisyonunda tiyofen (Th) ve klorür yan gruplarına sahip stiren tabanlı kopolimer, P(S-ko-CMS-Cl) (P2) sentezlendi. Sonraki aşamada, klorür grupları azidür (-N3) gruplarına dönüştürüldü (P(S-ko-CMS-N3)) (P3). Son aşamada, P3 kopolimerinin azidür grupları ile etinil fonksiyonel grubuna sahip Fc ve Pyr bileşikleri arasında gerçekleşen 1,3-dipolar halka katılma klik reaksiyonu ile sırasıyla Fc (P(S-ko-CMS-Fc)) (P4) ve Pyr (P(S-ko-CMS-Pyr)) (P5) yan gruplarına sahip kopolimerler hazırlandı. P4 ve P5 kopolimerleri sırasıyla elektro ve optik kimyasal sensör uygulamalarında çeşitli anyonlara karşı kullanıldı.Sentezlenen kopolimerlerin yapı analizleri 1H-NMR ve FTIR ile gerçekleştirildi ve ortalama molekül ağırlıkları GPC ile belirlendi. Kopolimerlerin termal davranışları DSC ve TGA ölçümleri ile incelendi. Optik özellikler ise UV-vis ve floresans spektroskopileri ile araştırıldı. Elektrokimyasal özellikler potansiyostat yardımıyla dönüşümlü voltametri (CV), diferansiyel puls voltametri (DPV) ve amperometrik teknikler kullanılarak yapıldı.Anahtar Kelimeler: Epoksi, Ferrosen, Piren, Klik Kimyası, Sensör2014, 132 sayfa In this study, novel copolymers containing pendant epoxy, ferrocene, and pyrene groups were synthesized using different polymerization methods and employed in various sensor applications. The copolymer with pendant epoxy groups, P(MTM-ko-GMA) (P1), was synthesized via free radical copolymerization of 3-methylthienyl methacrylate (MTM) and glycidyl methacrylate (GMA) monomers and then employed in amperometric glucose sensor application. The copolymers containing ferrrocene (Fc) and pyrene (Pyr) side functional groups were prepared in three steps. In the first step, the copolymer of styrene (S) and chloromethyl styrene (CMS) monomers were prepared via bimolecular nitroxy mediated polymerization in the presence of thiophene containing stable free radical (Th-TEMPO) as the counter radical and benzoyl peroxide (BPO) as the initiator at 125 0C. This reaction led to the copolymer with alfa (α)-thiopene end group and pendant chloride groups P(S-ko-CMS-Cl) (P2). In the next step, the side chloride functional groups of P2 were converted to azide (-N3) functional groups (P(S-ko-CMS-N3)) (P3). In the final step, 1,3-dipolar click reaction between the azide side groups of P3 and Fc and Pyr with ethynyl functional groups gave the copolymers having Fc, (P(S-ko-CMS-Fc)) (P4), and Pyr, (P(S-ko-CMS-Pyr)) (P5), side functional groups, respectively. P4 and P5 were then employed in electro and optic chemical sensor applications for the recognition of various anions, respectively. The chemical structures of the copolymers were characterized with 1H-NMR and FTIR. The average molecular weights of the copolymers were estimated by GPC. Thermal properties of the copolymers were studied via DSC and TGA. UV-vis and floresans spectroscopies were used for optical properties of the copolymers. Electrochemical properties of the copolymers were performed with cyclic voltammetry (CV), differantial pulse voltammetry (DPV), and amperometric tecniques by using potentiostat.Keywords: Epoxy, Ferrocene, Pyrene, Click chemistry, Sensor2014, 132 pages 148

Bu tez çalışmasında, kompleks koaservasyon metodu ile jelatin- arap zamkı duvar materyaline sahip çekirdek materyali gül esansı olan mikrokapsüller üretimiştir. Çekirdek materyalinin değişimi, esansın markası, polimer oranları, yüzey aktif madde miktarları, yüzey aktif maddenin cinsi, çapraz bağlayıcının cinsi ve miktarı, karıştırıcının tipi ve cinsi, çözelti pH'ı ve proses süresi gibi parametrelerin mikrokapsüllenmeye olan etkileri araştırılmıştır. Kokulu mikrokapsül üretimi için en uygun çekirdek materyalinin gül esansı, çapraz bağlayıcının glutaraldehit ve en uygun polimer oranlarının 1:1 olduğu belirlenmiştir.Üretimi yapılan mikrokapsüllerin morfoloji ve oluşumları optik mikroskop ve SEM ile incelenmiştir. Ayrıca gül kokusunun kapsüllenmesini açıklama ve mikrokapsüllerin yapısını kimyasal olarak incelemek için fouier transform kızılötesi spektroskopisi (FT-IR), termogravimetrik analiz (TGA), gaz kromatografisi-kütle spektroskopisi (GC-MS) analizleri uygulanmıştır. In this thesis, microcapsules with gelatin and gum arabic shell and essence of rose core material were prepared by complex coacervation. The effects of the parameters such as core material type, essence brand, polymer ratio, surfactant quantity and type, cross-linker quantity and type, mixer quantity and type, pH of solution and processes time on microencapsulation were investigated. Essence rose as the most suitable core material, glutaraldehyde as the most suitable cross-linker and 1:1 as the most suitable polymer ratio were determined for flavor microcapsule production.Morphology and formation of microcapsules were investigated by optical microscope and scanning electron microscopy (SEM). In addition fourier transformation infrared spectroscopy (FT-IR), thermogravimetric analysis (TGA), gas chromatography-mass spectrometry (GC-MS) analysis were carried out to explain the microencapsulation of rose essence and investigate the microcapsule structure chemically. 66

Krom, sulu çözeltilerde toksisiteleri birbirinden farklı olan Cr(III) ve Cr(VI) olmak üzere farklı oksidasyon basamaklarında bulunur. Cr(III) canlı organizmalarda gerekli eser element olmasına karşın Cr(VI) toksik ve kanserojendir. Gerçek örneklerdeki krom türlerinin enstrumental tekniklerle direkt tayini sınırlı ve zordur. Dünyada birçok araştırmacı alevli atomik absorpsiyon spektrometri ile krom türlerinin tayininde özellikle ayırma ve zenginleştirme tekniklerini önmuamele prosedürlerinde kullanmışlardır.Bu tezde, krom sulu çözeltilerden kesikli kap tekniği ile ayrılmıştır. Sonrasında atık sulardaki krom atomik absorbsiyon spektrometri ile tayininden önce KFE metodu ile zenginleştirme ve Cr(III) ve Cr(VI) türleme çalışmaları yapılmıştır. Kesikli kap tekniği pH, baştaki krom konsantrasyonu, temas süresi, sıcaklık ve sorbent dozu gibi parametrelerle optimize edilmiştir. pH etkisi, eluent tipi ve konsantrasyonu, örnek hacmi ve örnek çözeltisinin akış hızı, adsorban miktarı gibi parametreler Cr(VI) nın KFE metodu ile zenginleştirilmesinde çalışılmıştır. Krom iyonlarının türlenmesi için belirtilen H2O2 oksidasyon metodu, toplam krom miktarının belirlenmesinde kullanılmıştır. Toplam krom miktarının, Cr(VI) ile farkından Cr(III) seviyesi hesaplanmıştır. Bu çalışmada solvent emdirilmiş adsorbent kullanılmıştır. Solvent emdirilmiş adsorbentler; Dowex Optipore L493 reçinesi, Calgon CPG aktif karbonu ve talaşa Aliquat 336 emdirilmesi ile elde edilmiştir. Emdirilmiş sorbentler infrared spektrometre ve taramalı elektronmikroskobu ile karakterize edilmiştir. Bundan başka adsorbentlerin adsorbsiyon kapasitesi, fiziksel veya kimyasal karakterleri Langmuir, Freundlich ve Dubinin-Radushkevich adsorbsiyon izotermleri ile aydınlatılmıştır. Adsorbsiyon termodinamik ve kinetik parametrelerle tamamen karakterize edilmiştir. Chromium exists in aqueous systems in basically two oxidation states, namely Cr(III) and Cr(VI), whose toxicities are significantly different. Although Cr(III) is an essential trace element for living organisms, Cr(VI) is toxic and carcinogenic. Direct determinations of chromium species in the real samples are difficult and limited with some instrumental techniques. For the determination of chromium species by flame atomic absorption spectrometry, the researchers around the world have used sample pretreatment procedures especially separation?preconcentration techniques.Under this thesis, the chromium removed from aqueous solutions by batch method.And then chromium in waste water quantified using SPE method for preconcentration and specification of Cr(III) and Cr(VI) ions prior to their flame atomic absorption spectrometric determinations has been investigated. Batch teqnique were optimized pH, initial chromium concentration, contact time, temperature and sorbent dosage as parameters. The parameters such as the effect of pH, eluent type and concantration, sample volume and, flow rate of sample solution, adsorbent dosage for the preconcentration of Cr(VI) at SPE method were investigated. For the spesification of chromium ions oxidation by using H2O2, the presented method was applied to the determination of the total chromium. The level of Cr(III) is calculated by difference of total chromium and Cr(VI) levels. In this study, solvent impregnated adsorbents were used. The solvent impregnated adsorbents were formed by impregnating Dowex Optipore L493 resin, Calgon CPG activated carbon and sawdust with Aliquat 336 extractant. The impregnated sorbents were characterized by infrared spectrometry and scanning electron microscopy. Furthermore, adsorption capacities of adsorbents, physical or chemical characteristics of the process were illuminated with the Langmuir, Freundlich and Dubinin-Radushkevich adsorption isotherms. Adsorption was fully characterized with kinetic and thermodynamic parameters. 140

Sulu çözeltilerden haşhaş sapı yardımıyla ağır metal adsorbsiyonunu artırmak için yeni bir metod geliştirilmiştir. Haşhaşlar hasat edildikten sonra tarlada kalan haşhaş sapları toplanarak farklı tartarik asit (TA) konsantrasyonlarında (0,1 M -1,5 M) 90 ºC de 90 dakika süreyle modifiye edilmiştir. Modifiye haşhaş sapı (TMHS) ve baz ekstraksiyonu yapılmış haşhaş sapı (BEHS) performansları modifiye edilmemiş haşhaş sapı (HS) ile karşılaştırmalı olarak çalışılmıştır. Bu tezde, Cr(III), Cr(VI), Cu(II), ve Cd(II) iyonlarının sulu çözeltilerden farklı deneysel koşullarda uzaklaştırılması çalışılmıştır. Tartarik asitle modifiye edilmiş (TMHS), modifiye edilmemiş (HS) ve baz ekstraksiyonu yapılmış (BEHS) haşhaş saplarına ait adsorpsiyon kapasiteleri karşılaştırılmıştır. Başlangıç ağır metal konsantrasyonları, sıcaklık, pH, zaman ve adsorban madde miktarının adsorpsiyona etkileri incelenmiştir. Adsorbsiyon kinetikleri çalışılarak mevcut sistem için 25 ºC de Langmuir, Freundlich, Dubinin-Radushkevich adsorpsiyon izotermlerine uygulanabilirliği test edilmiştir. TMHS, Cr(VI) iyonlarının uzaklaştırılmasında etkiliyken, BEHS ve HS sorbentleri diğer iyonlar için sulu çözeltilerden ağır metal uzaklaştırılmasında daha etkili bulunmuştur.Anahtar Kelimeler: Haşhaş sapı, tartarik asit, modifikasyon, sorpsiyon, Langmuir adsorpsiyon izotermi, Freundlich adsorpsiyon izotermi, Dubinin-Radushkevich adsorpsiyon izotermi. A method was developed to enhance heavy metal adsorption of opium stalks for aqueous solutions treatment. Opium stalks was collected from waste timber industry and modified with different tartaric acid (TA) concentrations (0,1-1,5 M) at 90°C for 90 min. The performance of the modified opium stalks (TAHS) and base extraction opium stalks (BEHS) against unmodified opium stalks (HS) has also been carried out. The removal of heavy metals (Cr(III), Cr(VI), Cu(II), and Cd(II)) from aqueous solutions under different experimental conditions was used in this study. TA-modified(TMHS), non-extracted (HS) and base extraction (BEHS) opium stalks were compared for adsorption capacity. The effects of initial heavy metals concentration, temperature, pH, time and adsorbent dosage have been reported. The sorption kinetics have been tested and the applicability of the Langmuir, Freudlich and Dubinin-Radushkevich adsorption isotherms for the present system have been tested at 25°C. TMHS, Cr (VI) ions removal was effective, BEHS and HS sorbents were found to efficiently remove heavy metals from aqueous solutions.Key Words: Opıum stalks, tartaric acid, modification, sorption, Langmuir adsorption isotherms, Freudlich adsorption isotherms, Dubinin-Radushkevich adsorption isotherms. 82

Bu çalışmada kitosan ve modifiye kitosanlar sulu çözeltilerden krom uzaklaştırmasında adsorban olarak kullanılmıştır. Modifiye kitosanlar, kitosan-HEMA ve kitosan-kil şeklindedir. Modifiye kitosan ve modifiye edilmemiş kitosan krom konsantrasyondaki performansları karşılaştırılmıştır. Batch metoduna göre yapılan bu tezde krom iyonlarının sulu çözeltilerden farklı deneysel koşullarda uzaklaştırılması çalışılmıştır. Modifiye kitosan ve modifiye edilmemiş kitosana ait adsorpsiyon kapasiteleri başlangıç krom iyonu konsantrasyonları, sıcaklık, pH, zaman ve adsorban dozunun adsorpsiyona etkileri karşılaştırılmıştır. Termodinamik parametreler hesaplanmış, adsorpsiyon kinetikleri çalışılmış ve mevcut sistem için 25 ºC de Langmuir, Freundlich ve Dubinin-Radushkevich adsorpsiyon izotermlerine uygulanabilirliği test edilmiştir. In this study, removal of chromium from aqueous solution by chitosan and modified chitosans are used as adsorbents. The modified chitosans are in the form of chitosan-HEMA and chitosan-clay. The modified chitosan and unmodified chitosan were compared the performance of chromium adsorption. The batch method removal of chromium from aqueous solutions under different experimental conditions was used in this thesis. Modified chitosan and non-modified chitosan were compared for adsorption capacity, the effects of initial chromium concentration, temperature, pH, time and adsorbent dosage. Thermodinamic parameters calculated, sorption kinetics have been tested and the applicability of the Langmuir, Freudlich and Dubinin-Radushkevich adsorption isotherms for the present system have been tested at 25°C. 79

Bu çalışmada, mikrokapsüllenmiş faz değiştiren madde (mikroFDM) içeren ısı depolama özellikli akıllı tekstil ürünlerinin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Çalışma kapsamında ilk olarak, emülsiyon polimerizasyonu metodu ile allilmetakrilat, etilen glikol dimetakrilat ve glisidil metakrilat çapraz bağlayıcılar kullanılarak, poli(metil metaktilat), poli(etil akrilat) ve poli(bütil akrilat) polimer duvarlı ve n-hekzadekan çekirdekli mikrokapsüller üretilmiştir. İkinci olarak, akrilik polimer/hekzadekan mikrokapsüller pamuk, pamuk/polyester ve polyester dokuma ile viskon ve Lyocell örme kumaşlara emdirme ve kaplama metodu ile uygulanarak kumaşlara ısı depolama özelliği kazandırılmıştır. Üçüncü olarak, ısıl enerji depolama özellikli nano elyaf üretimi, nano boyutlu kapsüller içeren PAN ve PVA polimer çözeltisinden elektro lif çekim yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmada son olarak, mikrokapsül uygulanmış kumaşların özellikleri örneğin mukavemet, hava ve su buharı geçirgenliği, ısıl iletkenlik, ısıl direnç, ısıl soğurganlık, kumaş kalınlığı vb standart test metotlarına göre belirlenmiştir.Üretilen mikrokapsüllerin boyut ve ısı depolama özelliklerine göre tekstil materyallerine uygulama için uygun olup olmadığını belirlemek amacıyla, parçacık büyüklüğü ve dağılımı taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile ısıl özellikleri ise diferansiyel taramalı kalorimetre (DSC) yöntemleri ile araştırılmıştır. Kimyasal yapıların teyit edilmesi için Fourier dönüşümlü kızıl ötesi (FT-IR) spektroskopisi yöntemi kullanılmıştır. Mikrokapsül içeren kumaşların ve kompozit nanolif yüzeylerin ısı depolama özellikleri DSC kullanılarak araştırılmıştır. Kumaşların yüzeylerindeki mikrokapsüllerin dağılımı, nanoliflerin lif çapı ve çap dağılımındaki değişimlerde SEM ile analiz edilmiştir.Çalışma neticesinde, mikrokapsüllerin çoğunun nano boyutlara sahip oldukları belirlenmiştir. Mikrokapsüllerin ortalama parçacık boyutları 220 nm ile 4,25 µm arasında değişmiştir. MikroFDMler'in ısı depolama kapasitelerinin genellikle 50-148 j/g arasında değiştiği ve nano parçacık boyutları düşünüldüğünde, bu entalpi değerlerinin oldukça yüksek olduğu belirlenmiştir. Mikrokapsül uygulaması neticesinde ısı depolama özellikli kumaşlar üretilebilmiştir. Öte yandan nano boyutlu mikroFDMler içeren polimer çözeltilerinin elektro lif çekim yöntemi ile nanolif olarak eğrilebildiği ve üretilen nanoliflerin ısı depolayabildikleri tespit edilmiştir.Anahtar Kelimeler: Faz değiştiren maddeler, emülsiyon polimerizasyonu, mikrokapsül, nanokapsül, n-hekzadekan, nanolif, FDM-kumaş. In this study, it was aimed the production of smart textiles containing microencapsulated phase change materials (microPCMs). In the scope of study, firstly microcapsules having poly(methyl methacrylate), poly(butyl acrylate), poli(ethyl acrylate) shell and n-hexadecane as core material were prepared by emulsion polymerization using allyl methacrylate, ethylene glycol dimethacrylate and glycidyl methacrylate as crosslinkers. Secondly, acrylic polymer/hexadecane microcapsules were applied to cotton, cotton/polyester and polyester woven fabrics and viscose and Lyocell knitted fabrics to give heat storage properties by using padding and coating methods. Thirdly, production of nanofibers having heat storage property was realized by electrospinning of poly(acrylonitrile) and poly(vinyl alcohol) solutions containing nano size capsules. Finally, the properties of the microPCMs applied fabrics such as strength, air permeability, water vapour permeability, thermal conductivity, thermal resistance, thermal absorptivity, thickness etc. were determined according to the standard test methods.To determine whether the microcapsules are suitable to be applied for textile materials particle size and its distribution and thermal properties were determined by scanning electron microscopy (SEM) and differential scanning calorimetry (DSC) methods respectively. To confirm chemical structure Fourier transform infrared (FT-IR) spectroscopy was used. The heat storage property of the fabrics and composite nanofiber webs were investigated by using DSC. The distribution of microcapsules on the surfaces of fabrics, nanofiber diameter and diameter variations of nanofibres were also analysed by SEM.As a result of the study, it was determined that most of microPCMs have nano sizes. The mean particle sizes were changed between the 220 nm and 4,25 µm. It was determined that the heat storage capacity of microPCMs generally changes between nearly 50-148 j/g and when nano particle size was considered these enthalpy values were considerably high. As a result of microcapsule application, fabrics with heat storage property could be produced. On the other hand it was determined that polymer solutions containing PCM nanocapsules could be spun as nanofibres using electrospinning method and the produced nanofibers could store heat.Key Words: Phase change materials, emulsion polymerization, microcapsule, nanocapsule, n-hexadecane, nanofiber, PCM-fabric. 222