13,343 results on '"Ahkâm"'
Search Results
2. Vak’anüvis Naîmâ’ya Ait Bir Ahkâm Defterinin Değerlendirilmesi
- Author
-
Muhammet Okudan
- Subjects
Islam. Bahai Faith. Theosophy, etc. ,BP1-610 - Abstract
Müslüman bilim adamları, namaz vakitlerinin hesaplanması, kıble yönünün tespit edilmesi gibi nedenlerden dolayı astronomi ilmi ile İslam’ın erken dönemlerinden itibaren ilgilenmeye başlamışlardır. Bu bilim dalıyla yakından ilişkili olduğu düşünülen İlm-i aḥkâm-ı nücûm’un, astronominin bir parçası olduğu iddia edenler de olmuştur. Ancak, içindeki “ahkâm” ifadesi nedeniyle birçok ilim adamı bilimler tasnifinde, İlm-i aḥkâm-ı nücûm’u, astronomiden ayrı tutmuş onu doğal ilimlerden saymamışlardır. Birçok İslam Devleti’nin yöneticisine çeşitli ahkâm risaleleri sunulsa da müneccimbaşılık bağımsız bir kurum olarak Osmanlı Devleti zamanında, II. Bayezid döneminde teşkilatlanmıştır. Bu dönemde müneccimbaşı, ikinci müneccim ve müneccimlerden oluşan bir heyet oluşturulmuş, zaman zaman birtakım değişikliklere uğrasa da kurum varlığını Cumhuriyet’e kadar devam ettirmiştir. Bu makalenin amacı Osmanlı Devleti’nin bir kurumu olan Müneccimbaşılık kurumu hakkında bilgi vermek ve 1712 yılında yayımlanmış bir ahkam risalesinden yola çıkarak bu tür risalelerde hangi konuların ele alındığını ortaya koymaktır. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivinde tespit edilen belgeler ışığında bu çalışma yapılmıştır. Yöntem olarak Arşiv ve literatür taraması yöntemi kullanılmıştır. Makalenin cevap aradığı soruların başında Kur’an-ı Kerim ve Hadislerde gaybın bilgisinin yalnız Allah’ta olduğu vurgulanmasına rağmen Osmanlı devletinde bu kurumun varlığını nasıl devam ettirdiği ve bu ilimle uğraşanların bu eleştirilere nasıl cevap verdiği, ahkamlarda hangi konulara değinildiği? Gibi konular gelmektedir. Makalede ulaşılan bazı bulgular şunlardır: Bu kurumun temel görevi namaz vakitlerinin belirlenmesi, ramazan hilalinin gözlemlenmesi, eşref saatinin tespit edilmesidir. Bununla birlikte bir yıl içerisinde meydana gelecek olan olayların bilgisine de ahkâm kısmında yer verilmektedir. Bazı padişahlar yapacakları işleri müneccimbaşının bilgi notları doğrultusunda gerçekleştirmeyi önemsemişler, hatta farklı coğrafyalardaki yöneticilerden müneccim talebinde bulunmuşlar, bazıları ise önemsememişlerdir. Bu ilimle uğraşanlar genellikle usta çırak ilişkisi içerisinde yetişmişlerdir. Bununla birlikte farklı meslek gruplarına mensup olanlardan da bu ilme heves edenler ortaya çıkmış, kendilerinin görevleri olmadıkları halde ahkâmlar hazırlamışlar ve bu ahkâmları padişahlara sunmuşlardır. Bunlardan biri de Vakanüvis Naîmâ Efendi’dir. İlk resmi Osmanlı Vakanuvisi olan Naîmâ 17. yüzyılın sonları 18. yüzyılın başlarında değişik idari görevlerde bulunmuştur. İki defa görevinden azledilmiş dönemi araştıran tarihçiler tarafından buna gerekçe olarak Naîmâ’nın düzenlemiş olduğu ahkamlar gösterilmiştir. Naîmâ bu ahkamlarda kendince tespit edebildiği olumsuzlukları açık bir şekilde kamuoyu ile paylaşmıştır. Bu da dönemin idarecilerinin düşmanlığını kazanmasına neden olmuştur. Ancak Naîmâ ahkam yazmaya devam etmiş, yüksek bürokrasiye dönebilmek için 1712 yılı için hazırladığı ahkamında siyasi bir dil kullanmıştır. Ona göre bu bir ilimdir ve bu ilimle uğraşmak İslam’a aykırı bir durum değildir. Verdiği bilgiler ise iddiadan uzaktır. Mesela padişahın yaşamını sıhhatli bir şekilde uzun süre devam ettireceğini, 1712 yılı için bir iki çocuk sahibi olabileceğini, gezegenlerin konumlarından deprem ve yangın emaresi olduğunu, ancak bu yangın ve depremlerin gerçekleşme ihtimalinin düşük olduğunu risalesinde belirtmiştir. Devletin eski gücüne kavuşması için yapılması gerekenlere de değinilmiştir. Üzerinde durduğu önemli konulardan biri donanmadır. Donanmanın güçlendirilmesi için sicili temiz, görev bilincine sahip yetenekli denizcilerin istihdam edilmesini, korsanlık yaparak, halkın malını, canını tehdit edenlerin ise yakalanıp cezalandırmasını önermiştir. Devlet bürokrasisinde liyakatli kişilere görev verilmesinin önemi üzerinde durmuş, bununla birlikte kendisine üst düzey bir görev verilmesini de istemiştir. Ona öre eski ihtişamlı günlere tekrar kavuşmak için taşraya atanan bürokratların işin ehli olanlar arasından seçilmesi gelmektedir. Yine istikrarı sağlamak ve devam ettirebilmek için teftiş önemlidir. Denetim mekanizması çalıştırılmalı yetersizlik gösterenler yolsuzluk yapanlar halka zulmedenler derhal görevden alınmalıdır. Devletin halk içerisinde güveni yeniden tesis etmesi için asayiş olanlara karışanları cezalandırmasını, cezasını çekip ıslah olmuşlara da af çıkarmasını tavsiye etmiştir. Devletin gerilemesindeki iç nedenler üzerinde durmuş ancak dış nedenler üzerinde durmamıştır. Bununla birlikte pozitif bilimlere önem verilmesine değinmiştir. Osmanlının sürekli mücadele içerisinde olduğu Batı’nın hızlı bir şekilde ilerlemesi üzerinde yani her ne kadar gerilemenin dış sebepleri üzerinde durmuş olmasa da pozitif bilimlere önem verilmesi üzerinde durmuştur.
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
3. Fıkıh-Tefsir İlişkisi Açısından Ahkâm Âyetlerinde Yorum Farklılıklarının Nedenleri.
- Author
-
DEMİR, Hasan
- Subjects
- *
QUALITATIVE research , *JOURNALISTS , *ISLAMIC law , *MUSLIMS ,QUR'ANIC criticism - Abstract
The verses of the Qur'ân al-kerîm, which is the first source of recourse for Muslims in all problems, both material and spiritual, that make judgements about jurisprudential fields such as worship, mu'alam al-malât, munâqahât and ukûbat are called ahkâm verses in the most general sense. The exact number of these verses is disputed. As a matter of fact, there are those who state that the number is five hundred as well as those who state that it is two hundred. Since the early periods, the exegesis of the verses containing judgements has been of special interest to the fuqaha in addition to the commentators. Therefore, it can be said that this field is the common field of tafsir and fiqh. In this respect, it is observed that both the commentators and the fuqaha put forward various views on the meanings expressed by the verses of ahkam and some of these views differ from each other from time to time. As a matter of fact, it is known that after the Prophet's decease, there were disagreements among the Companions about the meaning of some of the verses of ethics and different opinions were put forward about the same verses. Many factors have an effective role in the different interpretations of the verses containing judgements by the commentators and jurists from time to time since the generation of the Companions and the tabiin generation. It is seen that the richness of expression of the Qur'ân al-Karîm and its language, Arabic, paves the way for the emergence of different interpretations. In this study, document analysis method, one of the qualitative research methods, will be used to focus on some of the reasons that are effective in the different interpretations of the ahkam verses. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
4. İşârî Tefsirlerde Ahkâm Âyetlerinin Yorumlanması: el-Bahru’l-medîd Örneği
- Author
-
Gökhan Atmaca and Halil İbrahim Tekin
- Subjects
tefsir ,i̇şârî ,ahkâm ,i̇bn acîbe ,el-bahru'l-medîd ,tafsīr ,ishârî ,ibn ajībe ,al-baḥru al-majîd ,By religion ,B5800-5802 ,Islam ,BP1-253 - Abstract
İslâm’ın ilk dönemlerinde hükümler yazılı değildi. Muamelât hükümleri gibi dinin doğrudan hayata intikal eden hükümleri ezberleniyordu. Sonraki dönemlerde tedvin faaliyetlerinin başlamasıyla bu hükümler ilmî bir usul takip edilerek toplandı. Söz konusu hükümler önce zahirî anlamda ele alınmış ve başta fakihler olmak üzere hükümlerin amellere intikal eden yönleri değerlendirilmeye tabi tutulmuştu. Fakihlerin ardından kelam âlimleri, zahirî anlamları itibariyle akaid ve fıkıh arasında tenakuz varmış gibi görünen âyet metinlerini müteşâbihlerle çözmeye çalışmıştır. Nihayet mutasavvıflar da nasların yorumlanmasında etkin rol oynamıştır. Ancak mutasavvıflar önceki disiplinlerden farklı olarak âyetin zahirî anlamlarıyla birlikte kalplerine gelen feyizler ışığında işârî yorumlamalar yapmıştır. Bu bağlamda son dönem Osmanlı âlimlerinden İbn Acîbe’nin ahkâm âyetlerine yönelik tasavvufî yaklaşımı titiz bir şekilde incelenmeye çalışılmıştır. O, kendinden önceki müellifler gibi ilk olarak âyetlerin zahirî açıklamalarına yer vermiş, sonrasında kalbine gelen sezgi ile âyetlere yorumlar yapmıştır. Bu açıdan bakıldığında onun tefsiri her ne kadar tipik bir tasavvufî tefsir izlenimi verse de âyetin zahirîne yaptığı geniş açıklamalar onu benzerlerinden ayıran özelliklerdendir. Çalışmada esas alınan eser ise müellifin el-Baḥrü’l-medîd fî tefsîri’l-Ḳurʾâni’l-mecîd isimli tefsiridir. Eserdeki açıklamalarından yola çıkılarak kendisinin fıkıh-tasavvuf diyalektiği içerisindeki yöntemi somut örneklerle sunulmaya çalışılmıştır.
- Published
- 2022
5. Aḥkām concerning the ahl al-bayt
- Author
-
Husayn, Nebil A.
- Published
- 2020
6. Ali Haydar Efendi’nin Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye’ye Yönelttiği Tenkitler
- Author
-
Seyit Mehmet Uğur and Ahmet Çetinkaya
- Subjects
i̇slam hukuku ,mecelle-i ahkâm-ı adliyye ,ali haydar efendi ,tenkit ,islamic law ,majalla al-aḥkam al-‘adliyyah ,‘ali ḥaydar efendi ,ciriticism ,Islam. Bahai Faith. Theosophy, etc. ,BP1-610 - Abstract
İslam hukukuna dayalı kanunlaştırmanın ilk örneği olan Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye, hazırlanış şekli ve içeriği itibariyle farklı açılardan eleştiriye konu olmuştur. Kazuistik yöntemin izlenmesi, Hanefi mezhebiyle sınırlı kalınması ve bu nedenle bazı meselelerdeki düzenlemelerin dönemin ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte olmaması, medeni kanun içeriğine uygun olmayan eksik ve fazlalıkların bulunması başlıca tenkit sebepleridir. Mecelle şârihi Ali Haydar Efendi de Mecelle’yi farklı açılardan eleştirmiştir. Bu çalışmada, Ali Haydar Efendi’nin Mecelle’ye yönelik tenkitlerini tespit, tasvir ve tasnif etmek amaçlanmış, -bazı istisnalar dışında- şârihin eleştirilerine yönelik bir değerlendirme yapılmamıştır. Mecelle’nin en kapsamlı ve meşhur şerhi olan Dürerü’l-hukkâm müellifi Ali Haydar Efendi, Mecelle’yi hem kanun tekniği hem de içerik açısından tenkit etmiş, eleştirilerini gerekçelendirmiş, eleştirdiği hususlara ilişkin alternatif öneriler de getirmiştir. Ali Haydar Efendi, bir maddeyi genellikle tek sebeple eleştirmiş olmakla birlikte bazı maddeleri birden fazla açıdan tenkit etmiştir. Makalede Ali Haydar Efendi’nin Mecelle maddelerine yönelttiği eleştirilerin her biri ayrı başlık altında, birden fazla açıdan tenkit edilen maddeler de müstakil bir başlık altında ele alınmış ve mümkün olduğunca örneklendirilmiştir. Ali Haydar Efendi’nin kanun tekniği açısından Mecelle’ye yönelttiği tenkitler şunlardır: Maddelerin ifadesinin yanlış hüküm çıkarmaya müsait olması; genel nitelikli olmaması; kavramların yerinde kullanılmaması; gerek kavramların gerekse maddelerin birbirleriyle ve fıkıh kitaplarıyla uyumlu olmaması; maddelerde birtakım eksik, gereksiz veya hatalı ifadelerin olması; ifadelerdeki kayıtların yerinde olmaması. İçerik itibariyle yapılan eleştiriler arasında ilk olarak maddenin içerdiği hükmün fıkıh kitaplarındaki hükme veya mezhep görüşüne aykırı olması zikredilmelidir. İçerik açısından yöneltilen tenkitlerin bir kısmı ise Mecelle hazırlanırken yapılan tercihlerle ilgilidir. Bu kapsamda tercih edilen bazı görüşlerin dönemin ihtiyaçlarına veya mezhepteki râcih görüşe uygun olmaması, yer yer tercihler arasında çelişkiye düşülmesi ve bazı ihtilaflı meselelerde tercih yapılmaması eleştiri konusu edilmiştir. Zamanın gereklerine uygun olmayan hükümlerin varlığı ve asıl- fer uyumsuzluğu da bir diğer tenkit nedenidir. Bu tür yöndeki tenkitlerde genellikle kanun içeriğinin çeşitli açılardan mezhep kitaplarına uygunluğu ortaya konulmaya çalışılmış, uygun olmayan yönler eleştirilmiştir. Ancak Ali Haydar Efendi, bunun yanında kanun metninin mezhep hükümlerine uygun olmakla birlikte zamanın ihtiyaçlarını karşılamaması sebebiyle farklı mezheplerin hükümlerinden istifadeyle hazırlanması gereğine de işaret etmiştir. Ali Haydar Efendi, Mecelle’yi, bazı konuların eksik bırakılmış olması veya yeterince düzenlenmemesi bakımından da eleştirmiş, Mecelle’de yer alması gerektiği halde ele alınmayan karz akdi ve hayvanlara yönelik suçlara dair hükümlere yer vermiştir. Ancak yine Mecelle’de ele alınması gerektiği halde ele alınmayan sarf ve ribâ konularına hiç değinmemiştir. Lukata, hacr gibi konuları ele alan maddelerde de bu konulara dair bazı şartlara yer verilmemesi sebebiyle eksiklik olduğunu belirtmiştir. Ali Haydar Efendi, Mecelle’yi, maddelerin içerdiği hükümler arasındaki tenâkuz; maddeler arasında dil, üslûp ve terminoloji birliği sağlanamaması; hem maddeler arası hem de madde içerisinde gereksiz tekrarlara düşülmesi yönünden de eleştirmektedir. Mecelle’nin kazuistik metotla hazırlanması sebebiyle yapılan tekrarlara dair herhangi bir eleştiri yöneltmeyen Ali Haydar Efendi, bunun dışındaki tekrarları gerekçelendirmiş veya eleştirmiş, bu tür tekrarlara düşmemek için öneriler sunmuştur. Ayrıca ona göre Mecelle’de bilinçli tekrarlar da vardır. Ayrıca o, bunların yanında Mecelle’yi başlık içerik uyumsuzluğu, benzer konuların farklı fasıl/madde/fıkralarda düzenlenmesi veya farklı konuların aynı fasıl/madde/fıkrada ele alınması gibi sistematik kusurla nedeniyle de eleştirmiştir. Ali Haydar Efendi’nin Mecelle’ye yönelttiği bir diğer eleştiri de tanımlarla ilgilidir. O, yapılan tanımları; efrâdını câmî, ağyârını mâni olmamak ve devir gibi tanım tekniği açısından eleştirdiği gibi kapsamlı olmamak, Mecelle’de yapılan diğer tanımlarda takip edilen usûle aykırılık ve fıkıh kitaplarında yer almamak gerekçesiyle de tenkit etmiştir.
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
7. NOTERELLE SUI ǦINN NEGLI ĀKĀM AL-MARǦĀN FĪ AḤKĀM AL-ǦĀNN DI ABŪ ʿABD ALLĀH AL-ŠIBLĪ
- Author
-
Lo Jacono, Claudio
- Published
- 2019
8. The Place of Ibn Al-Malāḥimī's Theory of Aḥkām in the Discussions on the Relationship between Essence and Attributes
- Author
-
Erdinç, Ziya and Erdinç, Ziya
- Abstract
Throughout the history of kalām, the question of the relationship be-tween essence and attributes has not been solely limited to explaining the connection between divine attributes and essence; it has also necessitated an examination of the relationship between human attributes and their essences, as same names and attributes are used to describe to human beings in language. Therefore, it is imperative to evaluate the theories of the kalāmic schools concerning the relationship between essence and attributes while considering the realms of al-ghāib (the invisible) and al-shāhid (the visible). In this context, Muʿtazilite scholars proposed two theories before Abū al-Ḥusayn al-Baṣrī: i) the theory of attributes` being identical to the essence and ii) Abū Ḥāshim`s theory of aḥwāl. While these two theories emphasized the sensitivity of avoiding explanations that contradict tawḥīd, they did not achieve complete harmony between realms of al-shāhid and al-ghāib. On the other hand, the theories developed by Ahl al-Sunnah theologians, that are iii) the theory of true mana attributes and iv) theory of aḥwāl by al-Bāḳillānī and al-Juwaynī, provided a more cohesive explanation between the two realms, although they faced criticism for potentially undermining tawḥīd.Ibn al-Malāhimī, , managed to establish a valid explanation of both realms, as seen in the theories of the Ahl al-Sunnah theologians, without compromising the core sensitivity of the Muʿtazilites, thanks to the theory of aḥkām that he inherited from Abū al-Ḥusayn al-Baṣrī. Consequently, this Ḥusaynī scholar introduced a novel theory regarding the relationship between essence and attribute that significantly influenced the kalāmic tradition. Unlike previous theories, wherein the maʿānī (the meanings) like knowledge, power, and life were seen as real accidents of human beings that characterized by the attributes of ʿālim, qādir, and ḥayy, the ahkām theory their real denies their real existence in both realms. In this the, Kelam tarihinde zât-sıfât ilişkisi problemi, sadece ilâhî sıfatların zâtla ilişkisinin nasıl açıklanacağıyla sınırlı kalmamış aynı isim ve sıfatların günlük dilde insanlar hakkında kullanılan lafızlar olmasından dolayı insanların sıfatlarının zâtlarıyla ilişkisini incelemeyi zorunlu hale getirmiştir. Dolayısıyla kelâm ekollerinin zât-sıfât ilişkisine dair açıklama teorilerini gâib ve şâhid âlemi göz önünde bulundurarak değerlendirmek oldukça önemlidir. Bu çerçevede Ebü’l-Hüseyin el-Basrî’den önce Muʿtezilî âlimler tarafın-dan ileri sürülen i) zâta özdeş sıfatlar teorisi ile ii) Ebû Hâşim’in haller teori-sinde tevhide aykırı açıklamalardan kaçınma hassasiyeti ön plana çıkmakla birlikte bu meselede şâhid ve gâib âlem arasındaki istidlâl birliği sağlanama-mıştır. Diğer taraftan Ehl-i sünnet kelâmcılarının geliştirdiği iii) hakikî mana sıfatları teorisi ile iv) Bâkıllânî ve Cüveynî’nin haller teorisi ise iki âlem ara-sında uyumlu bir açıklama sunarken tevhide zarar verdiği eleştirisine maruz kalmıştır. İbnü'l-Melâhimî ise Ebü’l-Hüseyin el-Basrî’den tevârüs edip geliştirdiği ahkâm teorisi sayesinde Muʿtezile'nin temel hassasiyetinden taviz vermeden Ehl-i sünnet kelâmcılarında görüldüğü gibi her iki âlem hakkında geçerli bir açıklama ortaya koymuş ve böylece geleneği etkileyen farklı bir zât-sıfât ilişkisi teorisi kelâma kazandırılmıştır. Önceki teorilerde âlim, kâdir ve hay sıfatlarıyla nitelenen insanlarda ilim, kudret ve hayat manaları gerçek varlığa sahip arazlar olarak görülürken ahkâm teorisinde iki âlemde de bunların gerçek varlıkları nefyedilmiş; zâttan başka mana ve hallerin sübutu reddedilerek sadece izâfetten ibaret olan hükümlerin sübutu kabul edilmiştir. Fahreddîn Râzî’nin hayatının sonlarında telif ettiği eserlerinde benimsediği zât-sıfât ilişkisi teorisinin de İbnü’l-Melâhimî’nin ahkâm teorisiyle örtüştüğü görülmüştür.Bu çalışmada, İbnü’l-Melâhimî’nin zât-sıfât ilişkisine dair kuşatıcı bir açıklama olarak sistematize ettiği ahkâm teorisinin mahiye
- Published
- 2023
9. The Influence of Abulhasan of Mâvardiy “Al-Ahkâm Al-Sultâniyya Wa-L-Walayot Ad-Diniyya” on The Works Related to The Eastern Muslim Statehood of The Later Period
- Author
-
Juraev, Ziyovuddin M., Masalieva, Oltinoy M., Juraev, Ziyovuddin M., and Masalieva, Oltinoy M.
- Abstract
Objectives: This article sets out to uncover the historical and scholarly significance of Mâvardiy’s work, “Al-Ahkâm al-sultâniyya wa-l-walayot ad-diniyya,” within the context of Islamic history and source studies, drawing on original sources. Methods: To achieve the stated objectives, the study employs a multifaceted approach. It involves a focused examination of zakat, one of the pillars of Islam, within the realm of Qur’anic studies. Additionally, the research delves into the scientific heritage of Abulhasan Mâvardiy, exploring key texts such as “Al-Hawi [fi furu’ al-fiqh],” “Al-iqna,” and “An-nukat wa-l-uyun: tafsir al-Mâvardiy” (interpretation of the Holy Qur’an). Results: The findings of this study shed light on Abulhasan Mâvardiy’s scientific contributions, particularly in works such as “Al-Ahkâm al-sultâniyya wal-walayot ad-diniyya” and related texts. Through an analysis of “uyun” and other interpretations of the Holy Qur’an, the article elucidates how Mâvardiy explains issues surrounding the tax system, zakat, and almsgiving. Conclusion: In conclusion, this research provides a comprehensive understanding of Mâvardiy’s place in Islamic history and source studies. The examination of his works, especially “Al-Ahkâm al-sultâniyya wal-walayot ad-diniyya,” contributes valuable insights into the continuity of economic relations, particularly in the context of zakat, across centuries. The implications of Mâvardiy’s scholarly legacy extend to broader discussions on Islamic jurisprudence and the interpretation of the Holy Qur’an.
- Published
- 2023
10. Ahkâm Âyetleri Çerçevesinde Kur’ân Belâgati (Ukûbât Örneği)
- Author
-
İhsan Akay
- Subjects
i̇slâm hukuku ,kur’ân ,ahkâm ,ukûbât ,belâgat ,islamic law ,qur'an ,provisions ,uqûbât ,declamation ,Islam ,BP1-253 ,Islamic law ,KBP1-4860 - Abstract
Kur’ân-ı Kerim’de pek çok ahkâm âyeti yer almaktadır. Umumiyetle bu ayetlere ilişkin illet ve sebebi akılla bilinebilen hükümler çoğunluktadır. Bunlar, hükmün delaletinin kuvvetine göre de kât’î ve zânnî şeklinde iki kısma ayrılmaktadır. Mezkûr özelliklerinden dolayı yer yer farklı yorumlandıkları görülmektedir. Ukûbât âyetleri, müeyyide niteliğine sahip olmalarıyla diğer âhkâm âyetlerinden farklıdır. Bu âyetlerin, ağır cezaî müeyyideler bildirmesi yanında Kur’ân’ın i‘câz, belâgat ve fesâhat gibi kendine özgü üslûplarıyla arz edilmeleri çok özel bir önemi haizdir. Bundan ötürü ahkâma ilişkin manaları, bu manaların geçtiği âyetin formundan bağımsız düşünmek mümkün değildir. Zira naslardaki lafızların delâlet ettikleri şer‘î hükmün ve maksatların bilinmesi, onların ifade ettikleri anlamların anlaşılmasına bağlıdır. Onun içindir ki hakikat, mecaz, sarih, kinâye ve benzeri belâgate dair mevzular fıkıh usûlü içerisinde de işlenmiştir. Ayrıca Kur’ân-ı Kerîm, mükemmel lafız, makul mana ve muktezâ-ı hâle uygun “elfâz-ı cezâle” ile “elfâz-ı rakîka“ üslûbunun güzel ahenginin sağlam ve akıcı sunumuna sahiptir. Bu, aynı zamanda hükümlerin illet ve hikmet dengesi gözetilerek belâğî bir üslupla serdedildiği ukûbâtı konu edinen âyetler özelinde de görülmektedir. Ukûbât âyetleri özelinde Kur’ân’ın mucizevi nazmının öne çıktığı âyet sayısı yaklaşık olarak otuz tanedir. Bunlar kısas, had ve diyet cezalarının esasını oluşturmaktadırlar. Kur’ân’daki tek bir harfin dahi gereksiz olmadığı hakikatinden hareketle konuya dair hükümlerin soyut birtakım hükümlerden ibaret olmadığını söylemek mümkündür. Dolayısıyla her âyetin cümle kurgusunu oluşturan öğelerin, ahenkli bir şekilde belli bir düzen ve diziliş içinde yer alarak fıkhî hükümlerle organik bir doku oluşturmuş ve onlara adeta ruh katmıştır. Oysa genel olarak hukukçuların hükümlerdeki illetlere daha fazla önem atfetmelerinden ötürü hukuk kurallarının ruhsuz bir ceset veya soğuk bir yüz olduğu yönünde genel bir kanaat hâkim olmuştur. Ancak bu, bir meselede hükümlerin illetlerini esas alarak; hükmün hikmeti, hükmün arzı, üslûbu ve belagati gibi unsurları birlikte işleyen İslam hukukunun ilk dayanağı Kur’ân-ı Kerim için isabetli bir yaklaşım olmasa gerek. Mezkûr unsurlar bütüncül bir perspektifle değerlendirildiğinde Kur’ân’daki hükümlerin aynı zamanda hikmet, rahmet ve şefkat vasıflarını da içinde barındırdığı görülecektir. Dolayısıyla Şâri‘ tarafından bu hükümlerin mükellef üzerindeki olumlu yönde yansımaları dikkate alınarak hikmetli bir şekilde vazedildiği anlaşılmaktadır. Bu da vazedilen hükümlerin kabulünü kolaylaştırmakta ve infazı durumunda vicdanlara itminan ve huzur vermektedir. Bu çalışmada ukûbât âyetleri, Kur’ân belâgati temelinde irdelenmeye çalışılacaktır. Böylece mezkûr âyetlerin vazettiği fıkhî hükümlerin içerdiği hikmet ve belâgat unsurlarını bir arada görmek ve değerlendirme imkânı olacaktır.
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
11. Ahkâm Tefsirinin Kazuistik Karakter ve Yapısının Şekil ve Muhteva Cihetinden Analizi: Kurtubî Tefsiri Örneği
- Author
-
Abdullah Bayram
- Subjects
kazuistik yöntem ,tefsir ,kurtubî ,el-câmiʿ li-aḥkâmi’l-ḳurʾân ,ahkâm tefsiri ,yorum ,tafsīr ,al-qurṭubī ,al-jâmi li-aḥkām al-qur’ān ,legal exegesis of the qur’ān ,casuistic method ,interpretation ,Islam. Bahai Faith. Theosophy, etc. ,BP1-610 - Abstract
Kurtubî (öl. 671/1273), tefsir, hadis ve fıkıh âlimidir. Hem Batı hem de Doğu medeniyetini sırasıyla Endülüs ve Mısır coğrafyasında tecrübe etmiştir. Kurtubî, el-Câmiʿ li-aḥkâmi’l-Ḳurʾân adlı meşhur tefsirinde tüm ahkâm âyetlerini mukayeseli olarak tefsir ve te’vil etmiştir. Yine Kur’an ve Sünnet’in ahkâma delâlet yönlerini araştırmanın yanında umumiyetle fıkhî meselelere dair hukuk normlarını yorumlamıştır. Bu suretle Kurtubî, kazuistik bir format altında sivil bir kanunlaştırma faaliyetinin teşekkülüne ve geliştirilmesine katkı sağlamıştır. Makalede ahkâm tefsirinin kazuistik yapısı, el-Câmi‘ örnekleminde şekil ve muhteva cihetinden incelenmiştir. Bu yüzden makalede ne ahkâm tefsiri ve fıkıh ekollerinin ne de pozitif hukuk disiplinlerinin aynîliği ya da benzerliği değil, bunların kazuistik yapıları, bu temelde hangi sistemleri inşa ettikleri ve hangi yorum yöntem ve tekniklerini işlettikleri, özgün bünyeleri açısından değerlendirilmiştir.Bu istikamette ahkâm tefsirinin kazuistik yapısının, Hz. Peygamber’in söz ve uygulamalarıyla şekillenip bu temel üzerine tesis edildiği vurgulanmıştır. Bu kapsamda ahkâm tefsirinin hem şekil hem de içerik cihetinden müstakil bir gelenek olduğu ve istimal ettiği yorum enstrümanlarının özgün bünyesiyle özdeşleştiği ortaya konmakla birlikte, kazuistik yöntemin gerek ahkâm tefsirinin gerekse İslâm hukuk düşüncesinin temel bir unsuru olmadığı neticesine varılmıştır. Bu sonuç kazuistik yöntemin zaman ve mekân şartlarına göre değişim ve dönüşüme tâbi tutulabilecek bir araç vasfı taşıdığını göstermektedir.Özet: Kur’an, “Biz Kur’an’ı, insanlara dura dura okuyasın diye âyet âyet ayırdık ve onu peyderpey indirdik”(el-İsrâ 17/106) âyetinin mazmununca, muhatapların sosyokültürel konumları gözetilerek yaklaşık yirmi üç yılda indirilmiştir. Hz. Peygamber de “İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur’an’ı indirdik” (en-Nahl 16/44) âyetinin mûcibince, Kur’an’ı insanlara açıklamıştır. Hayatı yansıtan bu Kur’an kronolojisinde tabii olarak bir konu bütünlüğü mevcut değildir. Nitekim fert ve topluma dair meseleler kazuistik/meseleci bir yöntemle müstakil olarak tahlil edilip murâd-ı ilâhi muvacehesinde hükme bağlanmıştır. Bu süreç makale açısından okunduğunda “Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: ‘Onlarda hem büyük günah, hem de insanlar için (bazı zahiri) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından büyüktür.’ Yine sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: ‘İhtiyaçtan arta kalanı.’ Allah size âyetleri böyle açıklıyor ki düşünesiniz” (el-Bakara 2/219) gibi âyetlerin (el-Bakara 2/186; en-Nisâ 4/176; el-Enfâl 8/1) şekil ve muhteva cihetinden kazuistik yöntemi yansıttığı görülebilir. Bu durum Sünnet’le de örneklendirilebilir. Meselâ Resûlüllah, “Deniz suyuyla abdest almak câiz midir?” sorusunu “Suyu temizdir, ölüsü de (balıkları) helâldir” (Ebû Dâvûd, “Ṭahâret”, 41) şeklinde cevaplayarak genel bir kural ihdas edip hüküm vermiştir. Erken dönemdeki bu örnek tablonun, köken, kaynak ve uygulama açısından ahkâm tefsirinin temelini zımnen oluşturduğu ve içerdiği örneklerde şekil ve muhtevasının ekseriyetle mündemiç olduğu söylenebilir. Zaten makalede bu dönem temel alınarak ahkâm tefsiri ve kazuistik yapısı analitik ve eleştirel bir yaklaşımla işlenmiştir. Yine kazuistik yöntem, Doğu-Batı ilim ve kültür hayatının evrensel kavramlarından biri olduğundan çalışmada interdisipliner bir yaklaşım sergilenmiştir. Kazuistik yöntemin kökleri MÖ 5000’li yıllara uzanmakta olup antik çağın toplum ve devletlerinin hukuk sistemleri bu yöntem cihetinden incelenmektedir. Ahkâm tefsirinde de bu yöntem tercih edilip kullanılmıştır. Bununla birlikte ne ahkâm tefsiri ve fıkıh ekolleri ne de pozitif hukuk disiplinlerinin aynîliği ya da benzerliği değil, bunların kazuistik yapıları, bu temelde inşa ettikleri sistemleri ve kullandıkları yorum yöntem ve tekniklerinin özgünlükleri cihetinden analizi gerçekleştirilmiştir. Esasen makale tefsir, hadis ve fıkıh âlimi Kurtubî’nin (öl. 671/1273) el-Câmiʿ li-aḥkâmi’l-Ḳurʾân adlı Kur’an tefsirinin örnekleminde işlenmekle beraber, ibâdât, muâmelât ve ukūbâtla ilgili âyetlerin tefsir ve te’vilini konu edinen ahkâmü’l-Kurʾân dalına ait eserlerin yanında ahkâm tefsirinin gelişimine muvâzî olarak birçok eserden de istifade edilmiştir. Tefsirinde ahkâm âyetlerini mukayeseli olarak açıklayan Kurtubî, Kur’an ve Sünnet’in ahkâma delâlet yönlerini araştırmış, umumiyetle mevcut hukuk normlarını deliller muvacehesinde yorumlamış ve kendine has görüş ve ictihadlarda bulunmuştur. Böylece hem tefsir birikiminden istifade etmiş hem de kazuistik formatla sivil bir kanunlaştırma faaliyetinin teşekkül ve gelişimine katkıda bulunmuştur. Nitekim kazuistik/meseleci yöntem, Batı ve Doğu hukuk disiplin ve sistemlerince bir kodifikasyon/tedvîn tekniği olarak kullanılagelmiştir. Kazuistik yöntem, hem somut olay hem de soyut kural metotlarını kapsamaktadır. Somut olay diye tabir edilen kazuistik/casuiste metotta, kanunlar meydana gelmesi muhtemel tüm hâdiselere göre teferruatıyla düzenlenirken, soyut kural metodu olarak nitelenen mücerret/abstract metotta kanunların genel ve soyut bir çerçevede tanzim edilmesi amaçlanmıştır. Makalede ahkâm tefsirinin gerek somut gerekse soyut boyutları kendine has bir şekilde içerdiği ifade edilmiştir. Konunun temellendirilmesi istikametinde ahkâm tefsirinin vahye dayandığından hareket edilip köken ve kaynak olarak beşerî hukuk düşüncelerinden ayrıldığı ve bunun en mümeyyiz vasfı olduğu vurgulanmıştır. Binaenaleyh ahkâm tefsirinin müstakil bir ilmî gelenek olup kendine has bir tanımı, konusu ve gayesi bulunduğu işlenmiş ve özgün yapı ve işlevine dikkat çekilmiştir. Nitekim ahkâm tefsirinin konu ve amacı ahkâm âyetlerinin dâima Kur’an-Sünnet merkezinde tefsir ve te’vilini icap ettirmektedir. Nasların ahkâma delâlet yönlerinin araştırılıp fert ve toplumun meselelerini çözme hedefi de bunu lüzumlu kılmaktadır. Nitekim ahkâm âyetleri dinî-hukukî meselelerin ilham kaynağı olarak kıyamete kadar insanlığın hidayet rehberidir; iki cihan saadetini kazandıran muhteva ve hükümleri ihtiva etmektedir.Makalede inşa edilen bu temel üzerinden genelde İslâm hukuk düşüncesinin özelde ahkâm tefsirinin doğuşundan günümüze zaman ve mekân şartları bağlamında değişim, gelişim ve etkileşim süreçleri geçirdiği ve tüm bu gelişmelerin şekil ve muhtevasına yansıdığı ortaya konularak belli başlı sonuçlara ulaşılmıştır: Bunların başında ahkâm tefsirinin hem şekil hem de içerik cihetinden müstakil bir gelenek olduğu ve istimal ettiği yorum enstrümanlarının özgün bünyesiyle özdeşleştiği müşahede edilmekle birlikte, kazuistik yöntemin gerek ahkâm tefsirinin gerekse İslâm hukuk düşüncesinin temel bir unsuru olmadığı neticesi gelmektedir. Bu bakımdan kazuistik yöntem, zaman ve mekân şartları bağlamında her zaman değişim ve dönüşüme tâbi tutulması mümkün bir enstrüman konumundadır. Bu çerçevede diğer yorum araçları gibi kazuistik yöntemin de ahkâm tefsirinin orijinal bünyesinde kendine has bir tarzda geliştiği ve herhangi bir ekol veya sistemin enstrümanları, diğerleriyle sûreten aynı veya benzer görünseler dahi özgün bünyelerine göre şekillendiği belirtilmiştir. Bu husus gözetilmediğinde ise hatalı yorum ve çıkarımların ortaya çıkabileceği vurgulanmıştır. Makalede ahkâm tefsirinin problemleri açısından kazuistik yönteme analitik ve eleştirel bir tarzda yaklaşılıp müsbet ve menfi neticeler el-Câmiʿ üzerinden örneklendirilmiştir. Meselâ Kurtubî, al-Ṭalāq sûresinin 4. âyetindeki “hayız/âdet görmeyenler (ve’llāī lem yaḥiḍne)” ifadesini ahkâm tefsiri ve fıkıhla ilgili eserlerin çoğunluğundaki gibi, “bulûğa ermemiş küçük kız çocuğu (es-sagīre)” olarak yorumlamakla kalmamış, velisi tarafından evlendirilmesi ve kocasının kendisiyle cinsel ilişkiye girmesinin câiz ve meşrû olduğunu ileri sürerek adı geçen evliliği Allah’ın bir emri olarak nitelemiştir. Bu bakımdan makāsıdü’ş-şerîa prensibi teori ve pratikte gözetilmediğinde kazuistik yöntemin Kur’an’ın parçacı okunmasına yol açabileceği hatta mezhep taassubu ve ideolojik-siyasî okumalar gibi garazlı yaklaşımları doğurabileceği vurgulanmıştır. Bu yüzden ictihad faaliyetinin makāsıdü’ş-şerîa temelinde gerçekleştirilmesi ve ulaşılan kanaatin sonuca gidilmeden itikadî, ahlâkî ve amelî hükümler başta olmak üzere tüm şer‘î hükümlere dair ilkelere arz edilip hukuk normunun Kur’an’ın mesajlarına uygun olup olmadığının her bir hüküm özelinde tahlil edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Kur’an’ın ana konularına taban tabana ters düşen bu tür örnekler haricinde, Kurtubî, ifrat ve tefritten salim amaçsal bir perspektif sergilemiş, makāsıdü’ş-şerîa ilkesini geniş anlamıyla işletmiş ve mezhep taassubu gütmemiştir. Bunlar ahkâm tefsirinin karakteristik şekil ve muhtevasını yansıtmasının ötesinde özgün yapı ve işleviyle örtüştüğünü de göstermektedir. Bu açıdan belirtmek gerekir ki her ilmî çalışma gibi bir takım zaaflarına rağmen el-Câmiʿ li-aḥkâmi’l-Ḳurʾân’ın, gerek İslâm gerekse modern hukuk felsefesine katkı sağlayacak imkân ve kapasiteye sahip bir hukuk şaheseri konumunda olduğu müşahede edilmiştir.
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
12. KURUÇAY KAZASINDA XVIII. YÜZYIL ORTALARINDA MEYDANA GELEN ASAYİŞ SORUNLARI VE DEVLET MERKEZİNİN YAKLAŞIMI (1 VE 3 NUMARALI ERZURUM AHKÂM DEFTERLERİNE GÖRE).
- Author
-
DURMUŞ, Gürsel
- Abstract
In the Ottoman Empire, all kinds of lawsuits of the people were handled by the qadi courts called the "sharia courts". However, those who were not satisfied with the decisions of these local courts had the right to apply to the Divanıhümayun, which was the highest administrative and judicial organ. Besides, it was possible to go directly to the Divanıhümayun without applying to any local court. While the cases that are reflected the Divanıhümayun were initially included in the "mühimme books", then later they were recorded in the ledgers called the "şikâyet books" and since 1742 in a separate ledgers series called the "ahkâm books". The ahkâm books are important in terms of the studies of city history, especially in regions where there are noregisters of the qadi courts, called the "sharia registers". In regions where registers of the sharia courts, these are important because they reflect the point of view of the state head office. In this study, Kuruçay District which was affiliated with the Erzurum Province in the relevant period public security issues occurred in the mid-18th century by examing according to the Erzurum Ahkâm Books numbered 1 and 3, the approach of the state head office to the complaints reflected from region and solution proposals presented in the provisions written from the Divanıhümayun was tried to be put forward. In addition, the causes of the problems were also examined. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
13. AHKÂM HADİSLER ÖZELİNDE SÜNNETTE EVRENSELLİK VE TARİHSELLİK
- Author
-
Nurettin Şentürk
- Subjects
Islam ,BP1-253 - Abstract
Kur’ân’ın bir kısım hükümleri çerçevesinde İslâm dünyasında tartışılmaya başlandı. Söz konusu tartışmalar hadislerin anlaşılması ve yorumlanması bağlamında çalışmalar yapan hatta bu konuda bir yöntem arayışında olan hadisçiler tarafından hadis alanına da taşındı. Nitekim doksanlı yıllardan itibaren sünnetin anlaşılması ve yorumlanması bağlamında yapılan çalışmalarda evrensellik ve tarihsellik gibi başlıkların yoğun bir biçimde kullanılması bu durumu göstermektedir. İlgili çalışmalar ya ‘hadisler evrenseldir’ veya ‘hadisler tarihseldir’ şeklinde ele alındığı görülmektedir. Fakat her ne kadar sünnet alanında tarihselcilik teorisine ve teorisyenine rastlanmasa da modern dönem hadisçileri, tespit işlemi olan tarihsellik problemini tahdit işlemi olan tarihselcilik anlayışı ile yansıtmaktan kendilerini alamamışlardır. Bu da sünnetin sadece tarihsel olgulardan ibaret olduğu ve hadislerle ortaya konan, ebedilik vasfı taşıyan bazı hükümlerin dâhi değiştirilmesi gerektiği iddialarını beraberinde getirmiştir. Dolayısıyla bu çalışmada sünnetin evrenselliği ve tarihselliği, ahkâm hadisler özelinde İslâm’ın kendi kodlarında yer alan kriterlerle karşılaştırmalı olarak ortaya konulacaktır.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
14. Ahkâm Âyetlerinin Tefsîrinde Mezhebe Bağlılık (Beydâvî ve Nesefî Örneği)
- Author
-
Mehmet Bağış
- Subjects
tafsir ,baydawi ,nasafi ,verses of the rules ,basmala ,qasr alsalah ,marriage contract ,parental approval ,tefsir ,beydâvî ,nesefî ,ahkâm âyetleri ,besmele ,kasr-ı salât ,nikâh ,velî ,Islam ,BP1-253 ,Islamic law ,KBP1-4860 - Abstract
Kur’ân-ı Kerîm, kulların dünyevî ve uhrevî maslahatlarına yönelik birtakım fıkhî hükümler içermektedir. Tefsir kaynaklarımıza bakıldığında, Kur’ân’daki hükümlerle ilgili âyetleri özel olarak ele alan ve fıkhî mezheplerin de görüşlerine değinmek suretiyle bu gibi âyetlerin tefsirini yapan birçok eser bulunmaktadır. “Ahkâm Âyetlerinin Tefsirinde Mezhebe Bağlılık (Beydâvî ve Nesefî Örneği)” adlı bu çalışmamızda Beydâvî ve Nesefî’nin, özellikle fürû-ı fıkıhla ilgili meselelerde ahkâm âyetlerini tefsir etme metotları üzerinde durulmuş, benzer ve farklı yönleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. İki müfessir de kendi tefsirlerinde bu gibi konuları işlerken, genellikle müntesibi oldukları mezheplerinin görüşlerini tercih etmişlerdir. Bu görüşlerini ispatlamak maksadıyla da âyetlerden, hadislerden, icmâdan, kıyastan ve itibar edilen diğer delillerden yararlanmışlardır. Hem Beydâvî’nin Envârü’t-Tenzîl’inde hem de Nesefî’nin Medârikü’t- Tenzîl’inde ilk bakışta göze çarpan bir durum da bu iki tefsir eserinde Arap dili tahlillerine, belâgat inceliklerine ve ara sıra cahiliye şiirinden istişhatlara yer verilmesidir. İki tefsir eserinde mevcut olan bu ortak özellik, ahkâm âyetlerinin tefsirinde de görülmektedir. Çalışmada; Besmele’nin Kur’ân’dan bir âyet olup olmadığı meselesi, kasr-ı salât, nikâh akdinde velî şartı ve kuru’ meselesi gibi konular, Beydâvî ve Nesefî tefsirleri ekseninde detaylı olarak incelenmiştir.
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
15. Legal Practice in an Andalusī-Maghribī Source from the Twelfth Century CE: The Madhāhib al-ḥukkām fī nawāzil al-aḥkām
- Author
-
Serrano, Delfina
- Published
- 2000
16. Mezhep İçi Tercih Açısından Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye
- Author
-
Seyit Uğur
- Subjects
i̇slam hukuku ,hanefî mezhebi ,mecelle-i ahkâm-ı adliyye ,mezhep i̇çi tercih ,râcih görüş ,esbâb-ı mûcibe ,kitâbüʼl-büyûʻ ,islamic law ,hanafi school ,majalla al-aḥkām al-ʿadliyyah ,the intra-school prefence ,preferred (rājiḥ) opinion ,the necessary reasons (asbāb al-mūjiba) ,kitāb al-buyūʿ ,Islam. Bahai Faith. Theosophy, etc. ,BP1-610 - Abstract
Hanefî mezhebindeki mezhep içi ihtilaflar dikkat çekici niteliktedir. Bu ihtilaflar, hukûkî emniyet ve istikrar açısından risk oluşturmakta ve ayrıca mukallid kadı ve müftîlerin işini de güçleştirmektedir. Tarihi süreçte bu sorunu gidermek amacıyla muhtasar ve fetva kitapları gibi farklı telif türleri; esahh-ı akvâl ve maʻrûzât gibi uygulamalar ortaya çıkmıştır. Bu sorunu gidermeye yönelik uygulamaların en son örneği kanunlaştırma faaliyetidir. Bu makalenin konusu fıkha dayalı kanunlaştırmanın ilk ürünü olan Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye ile mezhep içi tercih arasındaki ilişkidir. Bu ilişkiyi tasvîr etmek amacıyla Mecelleʼnin tedvin edilmesinin hedeflerinden birinin mezhep içi tercih ihtiyacını gidermek olduğu kısaca vurgulanmış ve sonrasında Mecelleʼnin esbâb-ı mûcibelerinin işlevi ve muhtevası, mezhep içi tercih açısında tahlil edilmiş, Mecelle Komisyonunun tercihlerine yapılan müdahaleler üzerinde durulmuştur. Mecelle mezhep içi tercih ürünü bir metin olup onun muhtevasını mezhep içi tercih açısından tahlil etmek oldukça önemlidir. Bu sebeple Mecelleʼde mezhep içi tercihlerde nasıl bir metot izlendiğini ve mezhep içi tercihin farklı yönlerini tespit etmek amacıyla Mecelleʼnin satım akdiyle ilgili bölümü Kitabüʼl-Büyûʻ incelenmiştir.Özet: İctihad hürriyeti ve hukûkî zenginlik açısından oldukça önemli olan Hanefi mezhebindeki mezhep içi ihtilaflar, hukûkî istikrar ve emniyeti tehdit etme potansiyeli taşımakta ve ayrıca ihtilaflı meselelerde hüküm veya fetva verecek fakihlerin işini zorlaştırmaktadır. Bu nedenle mezhep içerisindeki ihtilaflı meselelerde râcih görüşü tespit etmek, diğer bir ifadeyle mezhep içi tercih, zorunlu bir ihtiyaçtır.Mezhep içi tercih, “muayyen bir mesele ile ilgili mezhepteki muhtelif kavil veya rivayetlerden daha ağır basanı, üstün olanı belirlemek” şeklinde tarif edilebilir. Tarihi süreçte bu ihtiyacı karşılamak için muhtasar ve fetva kitapları gibi farklı telif türleri; esahh-ı akvâl ve maʻrûzât gibi farklı uygulamalar ortaya çıkmıştır. Bu ihtiyacı gidermeyi hedefleyen uygulamalardan biri de Osmanlı Devleti’nin son dönemindeki kanunlaştırmalardır. Fıkha dayalı kanunlaştırmanın ilk örneği olan Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye ile mezhep içi tercih arasındaki ilişki ve bu bağlamda Mecelle hazırlanırken, mezhep içi tercihte nasıl bir usûl izlendiği; râcih görüşe ne oranda uyulduğu; Mecelleʼde yer alan râcih görüşe aykırı kanun maddeleri ve bunların gerekçeleri; ihtilaflı bütün konularda düzenleneme yapılıp yapılmadığı ve râcih görüşleri belirleme ihtiyacının ne kadar giderildiği, incelenmesi gereken konulardır.Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye gibi bir kanun metnine ihtiyaç duyulmasının temel nedenlerinden birisi, Hanefî mezhebinde mezhep içi ihtilafların çokluğudur. Buna bağlı olarak Mecelleʼnin hedefi râcih görüşler içeren oluşan bir kanun hazırlamaktır.Mecelle’nin esbâb-ı mûcibeleri mezhep içi tercih açısından incelendiğinde, esbâb-ı mûcibelerin iki temel işlevi olduğu görülür. Bunlardan ilki, kanunun büyük oranda mezhepteki râcih görüşlere uygun olarak hazırlandığını vurgulamaktır. Öyle ki, Mecelle’nin ilk on kitabının esbâb-ı mûcibelerinde bu husus mutlaka ifade edilmektedir. Esbâb-ı mûcibelerin diğer işlevi ise niçin bazı maddelerde râcih görüşe riayet edilmediğini gerekçelendirmektir. Esbâb-ı mûcibelerde on iki maddenin râcih olmayan görüş doğrultusunda hazırlandığı belirtilmektedir. Mecelleʼnin 1851 maddeden oluştuğu göz önünde tutulduğunda Mecelleʼnin muhtevasında râcih görüşlerin ne kadar etkili olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Esasen devrin özelliği de bunu zorunlu kılmaktadır. Zira Kitâbüʼl-Havâlenin 692. maddesinde Züferʼin (ö. 158/775) râcih olmayan görüşünün tercih edilmesi, başta Şeyhülislam Hasan Fehmi Efendi (ö. 1298/1881) olmak üzere bazı çevrelerin tepkisine neden olmuş ve bu sebeple Ahmet Cevdet Paşa (ö. 1895) Divân-ı Ahkâm-ı Adliyye nâzırlığından ve Mecelle Komisyonu başkanlığından azledilmiştir.Râcih görüşe aykırı maddelerin esbâb-ı mûcibeleri incelendiğinde, bu yöndeki tercihlerde maslahat ve örfün belirleyici olduğu görülmektedir. Ayrıca bazı fakihlerin tercihlerinin de bir tercih sebebi olarak zikredildiği görülmektedir. Hanefi kaynaklarda en sık karşılaşılan tercih sebebi naslara uygunluktur. Buna karşın Mecelleʼde sefîhin hacri konusu dışında, naslara uygunluğun bir tercih sebebi olarak işletilmemesi dikkat çekicidir.Mecelle Komisyonunun bazı tercihlerine diğer kurumlarca müdahale edilmiştir. Komisyonca hazırlanan kitaplar hem Meclis-i Vükelâ hem de Meşîhat tarafından incelenmiş ve bu esnada bazı tashihlere konu olmuştur. İşte râcih olmayan görüş esas alınarak hazırlanan iki maddeye Meclis-i Vükelâ tarafından müdahale edilmiştir. Bunların birincisi hakk-ı mürur (geçit hakkı) ve hakk-ı şirbin (su alma hakkı) müstakil olarak satımının cevazını savunan Belh Meşâyihinin görüşü doğrultusunda yazılan 216. madde, ikincisi ise ecîr-i müşterekin tazmin sorumluluğunu düzenleyen 611. maddedir.Mecelle’nin ilk ve en hacimli kitabı olan Kitâbüʼl-Büyûʻun muhtevası mezhep içi tercih açısından incelendiğinde, ihtilaflı konularda genelde mezhepteki râcih görüşün esas alındığı görülmektedir. Kitâbüʼl-Büyûʻun esbâb-ı mûcibesinde, dört meselenin râcih olmayan görüş esas alınarak hazırlandığı ifade edilmekte ve bu tercihler örf ve maslahatla gerekçelendirilmektedir. Ancak Kitâbüʼl-Büyûʻdaki râcih görüşe aykırı maddeler bunlarla sınırlı değildir. Bizim araştırmamıza göre bunlara ilaveten üç madde daha râcih olmayan görüş tercih edilerek hazırlanmıştır. Bunlar beyʻ biʼl-vefânın menkullerde cevazına dair 118. madde, gabn-i fâhişin tanımı hakkındaki 165. madde ve şart muhayyerliğinin hükmü ile ilgili 309. maddedir. Bu üç madde, Mecelleʼdeki râcih görüşe aykırı düzenlemelerin sadece esbâb-ı mûcibelerde açıklananlardan ibaret olmadığını göstermektedir ve bu durum Mecelle hazırlanırken izlenen usûle aykırıdır.Hanefi mezhebindeki bazı ihtilaflı meselelerde hangi görüşün râcih olduğu konusunda tercih ehli fakihler ihtilaf etmişlerdir. Bu meselelerde Mecelleʼde düzenleme yapılırken nasıl bir yol izlendiği açıklanmamıştır. Bu meseleler incelendiğinde çoğunluk tarafından tercih edilme, kolaylığı temin etme ve bazı fakihler tarafından tercih edilme gibi hususların etkili olduğu söylenebilir.Mecelleʼdeki tercihler sadece şerʻî hükümler arasında gerçekleşmemiştir. Buna ilaveten tanımlar ve tanımlarda yer alan kayıtlar da tercihe konu olmuştur. Bu kapsamda Kitâbüʼl-Büyûʻdaki beyʻ akdi, mevkûf akid ve gabn-i fâhişin tanımına ilişkin tercihler örnek olarak zikredilebilir.Hanefi mezhebin içerisindeki ihtilaflı bazı meseleler Mecelleʼde düzenlenmemiştir. İhtilaflı meselelerin çokluğu ve dolayısıyla bütün bunları kapsayan bir kanun hazırlamanın zorluğu dikkate alındığında bu durum doğaldır. Ayrıca bu meselelerden bazıları sık gerçekleşmediği ve lüzumlu görülmediği için Mecelleʼde düzenlenmemiş olabilir. Ancak düzenleme yapılmayan ihtilaflı meselelerin tamamını bu sebeplerle izah etmek mümkün değildir. Zira yasal düzenleme yapılmayan ihtilaflı meselelerin bazıları temel, görece önemli meselelerdir ve muhtasarlarda yer almaktadır. Bu durum Mecelle hazırlanırken, ihtilaflı bazı meselelerde tercih yapmak yerine bu meselelere ilişkin düzenleme yapmama metodunun benimsendiğini göstermektedir. İhtilaftan ârî bir kanun metni oluşturmanın bir yolu olarak da bu usûlün benimsendiği söylenebilir. Böylece bu meselelerde râcih görüşü tespit etme işi hâkimlere bırakılmıştır. Bu durum Mecelleʼnin hedefi olan râcih görüşleri tespit etme ihtiyacını gidermeye uygunluk arz etmemektedir. Ancak bu durum bütün meseleleri kuşatan bir kanun yapmanın güçlüğünün bir sonucudur.
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
17. AHKÂM ÂYETLERİNİN İŞÂRÎ YORUMU ALUSÎ ÖRNEĞİ
- Author
-
Murat Sarıgül
- Subjects
alûsî ,mystical tafsīr ,sufi tafsīr ,provision verses ,method ,işârî tefsir ,tasavvufî tefsir ,ahkâm âyetleri ,yöntem ,Philosophy. Psychology. Religion - Abstract
Alûsî Rûhü'l-Meânî adlı ansiklopedik tefsirinde, işâretler başlığı altında âyetlerin işârîtasavvufi yorumlarına yer vermiştir. Diğer taraftan kendisi, Ziyâuddîn Hâlid Nakşibendî v.1826 ’den tasavvuf alanında istifade edip feyz almıştır. Ahkâm âyetleri, yapısal olarak daha somut olguları açıklayan, ifade uslûbunda hakiki manaya vurgunun yoğun olduğu, daha has özel lafızların kullanıldığı bir yapıya sahiptir. Bu çalışmada işârî yoruma kapalı olduğu düşünülebilecek bu tür âyetlerde, işârî tefsirin nasıl yapılabildiği, işârî yorumun yapısal özellikleri, bunun bir usulünün olup olmadığı ve tamamen kalbe gelen işaretlerden mi müteşekkil olduğu gibi hususlar Alûsî özelinde incelenmiştir
- Published
- 2018
18. The Influence of Abulhasan of Mâvardiy “Al-Ahkâm Al-Sultâniyya Wa-L-Walayot Ad-Diniyya” on The Works Related to The Eastern Muslim Statehood of The Later Period
- Author
-
Juraev, Ziyovuddin M., primary and Masalieva, Oltinoy M., additional
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
19. 1742-1800 YILLARI ARASINDA ERZURUM EYALATİNDE BORÇ-ALACAK İLİŞKİLERİ (1, 3, 5, 7 ve 9 NUMARALI ERZURUM AHKÂM DEFETERLERİNE GÖRE)
- Author
-
KOÇYİĞİT, Mehmet, primary
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
20. AHKÂM-I ŞAHSİYE KOMİSYONUNCA AİLE HUKUKUNA DAİR YAPILAN ÇALIŞMALAR
- Author
-
KARAİSMAİLOĞLU, Ercan, primary
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
21. Ahkâm âyetlerinin Esbâb-ı Nüzûl çerçevesinde hukuk dallarına göre değerlendirilmesi
- Author
-
Aşkın, Tuğbanur, Sağlam, Hadi, and EBYÜ, İlahiyat Fakültesi
- Subjects
Ahkâm, Esbab-ı Nüzûl, Kamu Hukuku, Âyet, Özel Hukuk - Abstract
Bu çalışma, Kur’an-ı Kerimdeki ahkâm âyetlerinin belirlenmesi ve bunların hukuk dalları içerisinde değerlendirilmesinden oluşmaktadır. Özelikle kamu ve özel hukuk dallarının içerisindeki başlıklar dikkate alınarak incelenmiştir. Günümüz tüketim çağında herşeyin olduğu gibi bilginin de çok çabuk tüketildiğini bilmekteyiz. Bu sebepten geniş ve detaylı bilgiler yerine daha özet ve hızlı bilgiler ön plana çıkmaktadır. Fakat bu çalışmada asıl gayemiz nüzûl sebeplerinden çok, hüküm bildiren âyetlerin incelenmesidir. Bu aşamada kamu ve özel hukukuna ait âyetler konu başlıklarına uygun olarak düzenlenmiştir. Kaynak olarak Ahkâm’ul Kur’an eserlerine başvurulmuştur. Hukuk konularını belirlemede ise klasik fıkıh kitaplarından faydalanılmıştır. Bina aleyh toplu halde bulunan âyet ve sebeb-i nüzûlleri başlıklarla sistematik hale getirilmiştir. Çalışmamız iki ana kısımdan oluşmaktadır. İlk kısımda kamu hukuku incelenmiştir. Bu bölümün içerisinde anayasa, mali ve ceza hukukunda ayetler belirlenip aktarılmıştır. İkinci bölümde ise özel hukuk başlığı altında, aile, miras, eşya ve borçlaar hukukundaki ayetler belirlenmiştir.
- Published
- 2023
22. Ahkâm Defterlerine Göre Bosna'dan Merkeze Yansıyan Toprak Anlaşmazlıkları ve Çözüm Arayışları
- Author
-
BAYRAMOĞLU, Ömer
- Subjects
Tarih ,History ,Bosna ,Ahkâm Defterleri ,Şikâyet ,Divân-ı Hümâyun ,Tımar ,Bosnia ,Ahkâm Registers ,Complaint - Abstract
The provision of justice has been possible when people can present their complaints directly or indirectly to an institution. Fort his purpose, qadi courts, which constitute the first step of justice in the Ottoman provinces, were established and these courts fulfilled the judicial function. Everyone who suffered injustice in the Ottoman Empire, regardless of religion or nationality, obtained their rights through these institutions. Those who could not obtain their rights locally applied to the Divân-ı Hümâyun, which is the last resort of justice. Divân-ı Hümâyun worked as an institution directly subordinate to the sultan, and the complaints were dizcussed and resolved on behalf of the sultan. While the complaint issues discussed in the Divân-ı Hümâyun were recorded in the Mühimme Registers at first, they were recorded in the Complaint Registers from 1649, and in the Eyalet Ahkâm Registers as of 1742, with the increase in complaints. The subject of the study is the Bosnian Ahkâm Registres, in which the complaints reflected to the Divân-ı Hümâyun from Bosnia and various settlements in Bosnia are recorded. In the light of the provisions recorded in the aforementioned books between 1742 and 1825, information about the functioning of the tımar system in Bosnia and its environs was tried to be obtained. In addition, in the Ahkâm Registers; the relationship between the manager and the managed and the obligations of the parties to each other, the taxes on the land and the land, the migrations from the fief lands, the the problems and the provisions given for these problems were examined. The relevant provisions have been interpreted using the examples given in the study., Adaletin sağlanması insanların şikâyetlerini doğrudan veya dolaylı olarak bir kuruma sunabilmesiyle mümkün olmuştur. Bu amaçla Osmanlı taşrasında adaletin ilk basamağını oluşturan kadı mahkemeleri kurulmuş ve bu mahkemeler yargı fonksiyonunu yerine getirmişlerdir. Din ve millet ayrımı yapılmaksızın Osmanlı’da haksızlığa uğrayan herkes, bu kurumlar aracılığıyla haklarını elde etmişlerdir. Yerelde haklarını elde edemeyenler ise adaletin son başvuru mercii olan Divân-ı Hümâyun’a müracaat etmişlerdir. Divân-ı Hümâyun doğrudan padişaha bağlı bir kurum olarak çalışmış ve gelen şikâyetler padişah adına görüşülüp karara bağlanmıştır. Divân-ı Hümâyun’da görüşülen şikâyet konuları ilk zamanlarda Mühimme Defterlerine kaydedilirken 1649’dan itibaren Şikâyet Defterlerine, şikâyetlerin artmasıyla birlikte 1742 yılından itibaren Eyalet Ahkâm Defterlerine kaydedilmiştir. Çalışmanın konusu Bosna ve Bosna’ya bağlı çeşitli yerleşim birimlerinden Divân-ı Hümâyun’a akseden şikâyetlerin kaydedildiği Bosna Ahkâm Defterleridir. Söz konusu defterlere 1742-1825 tarihleri arasında kaydedilmiş hükümlerin ışığında, Bosna ve çevresinde timar sisteminin işleyişine dair bilgiler elde edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca Ahkâm Defterlerinde; yönetici-yönetilen ilişkisi ve tarafların birbirlerine karşı yükümlülükleri, toprak ve toprağa bağlı vergiler, timar topraklarından göçler, problemler ve bu problemler için verilen hükümler incelenmiştir. İlgili hükümler çalışmanın içerisinde verilen örnekler dâhilinde kullanılarak yorumlanmıştır.
- Published
- 2022
23. Cerîr b. Abdullah’ın Rivayet Ettiği Ahkâm Hadisleri
- Author
-
Mehmet Dilek, Ali Bakkal, and Tunahan Erdoğan
- Subjects
Social sciences (General) ,H1-99 - Abstract
Cerîr b. Abdullah Yemen taraflarında oturan Becîle kabilesinin reisiydi. Hz. Peygamber, Müslümanlara nasihatta bulunmak üzere kendisinden bey’at almıştı. Hz. Peygamber (sav) ona özel önem atfetmiş ve onu manevî ehl-i beytinden saymıştır. İnsanlar “Lâ ilâhe illallah” deyince kadar onlarla savaşmak üzere Yemen’e gönderildiği için kelime-i tevhidi getiren kimselerle savaşmayı hoş karşılamadı, bu sebeple Hz. Ali-Muâviye mücadelesinde tarafsız kalmayı tercih etti. Bununla birlikte Hz. Ali’nin arzusu üzerine arabulucuk yapmayı kabul ettiyse de, Muâviye’nin de katı tutumu sebebiyle başarılı olamadı. Fırat nehri kenarında bulunan Karkîsiya şehrinde uzlete çekilerek burada vefat etti. Aynı zamanda büyük bir komutan olan Cerîr, Hz. Peygamber’den konusu bakımından önemli hadisler rivayet etti. Rivayet ettiği hadislerin yarısı ahkâmla ilgilidir. Bu çalışmanın amacı Cerîr’in ahkâmla ilgili rivayetlerini tespit edip bunların sıhhat derecelerini belirlemektir. Cerîr, ana konusu itibariyle ahkâmla ilgili otuz bir hadis rivayet etmiş, bunların hadis müellefatındaki senedleri üç yüz otuz üç sayısına ulaşmıştır. Bu hadislerin yarıya yakını sahihtir. Bir kısmı hasen, üçte biri de zayıftır. Cerîr’in rivayet ettiği zayıf hadisler arasında da akla, Kur’an’a ve hukukun genel kurallarına aykırı rivayetlerin azlığı dikkati çeken hususlardandır.
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
24. Hasan Basri Çantay’ın 'On Kere Kırk Hadis' Adlı Eserinde Ahkâm Hadislerine Getirdiği Fıkhî Yorumlar
- Author
-
Mehmet Özkan
- Subjects
Hasan Basri Çantay ,On Kere Kırk Hadis ,Ahādīth Ahkām ,Fiqh Interpretations ,Commentary ,Ahkâm Ha- disi ,Fıkhî Yorum ,Şerh ,Philosophy. Psychology. Religion ,Islam. Bahai Faith. Theosophy, etc. ,BP1-610 ,Islam ,BP1-253 - Abstract
Milli mücadele yıllarının öne çıkan isimlerinden biri olan Hasan Basri Çantay yazarlık, gazetecilik, öğretmenlik ve milletvekilliği gibi birçok alanda faaliyet göstermiş, çeşitli konularda yazılar yazmış, eserler kaleme almıştır. İslami ilimler alanında da kendini yetiştiren Çantay’ın bu alandaki en önemli eseri “Kur’an-ı Hakîm ve Meal-i Kerîm” adlı Kur’an mealidir. İkinci önemli eseri, “On Kere Kırk Hadis” adlı kitabıdır. 1955-1962 yılları arasında üç cilt halinde basılan bu kitap iman, ibâdet, temizlik, ahlak, muâmelat, evlenme, boşanma, suç ve cezalar, şûra, askerlik ve cihat, savaş hukuku, helal, haram gibi birçok konuyla ilgili bin iki yüz hadisten oluşmaktadır. Bunların yaklaşık dört yüz yirmisi ahkâm hadisidir. Çantay, hadisleri tercüme etmekle kalmamış yeri geldikçe izahlarda da bulunmuştur. Bu çalışmada Çantay’ın yaklaşık yüz otuz ahkâm hadisine yaptığı izah ve fıkhî değerlendirmelerden örneklere yer verilecektir.
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
25. 18. YÜZYILIN İLK YARISINDA LARENDE’DE SORUNLAR (1 Numaralı Karaman Ahkâm Defteri’ne Göre Larende’den Merkeze Yansıyan Şikayetler)
- Author
-
DURSUN, Kübra
- Subjects
Osmanlı Devleti ,Ahkam Defteri ,Larende ,Dava ,Ottoman Empire ,Ahkâm Register ,Lawsuit ,Psychiatry and Mental health ,Social ,Neuropsychology and Physiological Psychology ,Sosyal - Abstract
Divân-ı Hümâyûn’da tutulan defterler arasında yer alan Ahkâm Defterleri içerisinde; köylülerin aralarında ortaya çıkan arazi anlaşmazlıkları, vakıflarla alakalı meseleler, soygunlar, alacak verecek davaları, mal gaspı, idarî ve askerî yetkililer hakkındaki şikâyetler gibi çok çeşitli konuları barındırır. Ahkâm Defterleri, çalışma yapılacak bir bölgenin idarî, sosyal ve ekonomik konularıyla ilgili önemli bilgileri elde edebileceğimiz zengin kaynaklar arasında yer almaktadır.Karaman Ahkâm Defterleri de diğer pek çok eyalet gibi 1742 yılından itibaren tutulmaya başlanmıştır. 1878 yılında son bulan bu seri toplam 39 adet defterden oluşmaktadır. Karaman Ahkâm Defterleri’nde Konya, Beyşehir, Nevşehir, Kayseri, Niğde, Aksaray, Larende ve Akşehir kazalarına ait hükümler bulunmaktadır. Bu çalışmada 1742-1745 yılları arasında Larende başta olmak üzere etrafında bulunan köylere ait pek çok farklı konuyu barındıran davaların tasnifi, analizi ve değerlendirmesi yapılmıştır. Böylece merkez-taşra ilişkileri çalışmalarına mütevazı bir katkı sunulması amaçlanmaktadır., As one of the books kept in the Ottoman Imperial Council, the Ahkâm Registers involved various matters such as land conflicts between villagers, issues related to foundations, robberies, actions of debts, seizure of property, complaints about administrative and military officials, etc. The Ahkâm Registers are one of the rich sources from which we can obtain important information about the administrative, social, and economic issues of any region to be studied.Like many other eyalets, the Ahkâm Registers of Karaman had also been kept since 1742. Ending in 1878, this sequence consists of a total of 39 registers. Karaman Ahkâm Registers contain verdicts for the districts of Konya, Beyşehir, Nevşehir, Kayseri, Niğde, Aksaray, Larende, and Akşehir. The present study classifies, analyses, and evaluates various lawsuits involving many different issues relating to Larende and its surrounding villages between the years 1742 and 1745. In this way, it is aimed to make a modest contribution to the studies on the relationships between central and provincial governments.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
26. Ahkâm Hadisleri Edebiyatındaki Yeri Bağlamında ‘Âsâru’s-sünen’: Mahiyet, Literatür ve Metin Dili Merkezli Bir Analiz
- Author
-
KILIÇ, Abdulhamit and KESGİN, Salih
- Subjects
Religion ,Din Bilimi ,Hadith ,Legal Hadiths (Ahadith al-Ahkām) ,el-Âsâr al-sunan ,al-Nîmawî ,HadithLiterature ,Hadis ,Ahkâm Hadisleri ,Âsâru’s-sünen ,Nîmevî ,Hadis Edebiyatı - Abstract
The literature of legal hadiths (ahādith-al-ahkām), which was formed with the aim of constructing the life of the Muslim individual in accordance with the Sunnah of the Prophet, has continued to expand with various works in the last period. Indian Hanafi jurist and muhaddis Zahir Ahsen en- Nimawî’s work called al-Âsâr al-sunan and the ta'liks he wrote on the work are also examples of the last period of literature. The work, which aims to support the Hanafi Sect by producing arguments against the Ahl al-Hadith of its time, by making arguments based on the sources they also accept, and mainly by criticizing the isnād, is important in that it influenced Zafer Ahmad Tahânawi, the author of I’la al-sunan, and was the subject of praise of names such as Kashmiri, Kawthari, and Abu'l-Hasan an-Nadwi, and today it is taught in some madrasas in India and Pakistan and undertakes a mission. For this reason, in our study, focusing al-Âsâr al-sunan, the characteristic of the ahkam hadith literature in the modern period has been tried to be discussed by analyzing it in terms of the nature of the work, its place in the literature, and the language of the text., Müslüman bireyin hayatının Hz. Peygamber’in sünnetine uygun olarak inşa edilmesi gayesiyle oluşan ve farklı evrelerden geçen ahkâm hadisleri literatürü, son dönemde de çeşitli eserler ile genişlemeye devam etmiştir. Hindistanlı Hanefî fakih ve muhaddis Zahîr Ahsen Nîmevî’nin Âsâru’s-sünen isimli eseri ve üzerine kaleme aldığı ta‘lîkler de literatürün son dönem örneklerindendir. Hanefî Mezhebini dönemindeki ehl-i hadîse karşı kendilerinin de kabul ettiği kaynaklar üzerinden argüman üreterek ve ağırlıklı olarak da isnâd tenkidi yapmak suretiyle savunmayı amaçlayan eser, henüz aşılamamış bir çalışma olan İ‘lâü’s-sünen müellifi Zafer Ahmed Tehânevî’ye tesir etmesi ve Keşmîrî, Kevserî, Ebü’l-Hasen Nedvî gibi isimlerin övgülerine konu olması açısından önem arz etmekte; bugün Hint-Alt kıtasında okutularak bir misyon üstlenmeye devam etmektedir. Bu nedenle çalışmamızda Nîmevî ve Âsâru’s-sünen isimli eseri üzerinde odaklanılarak modern dönemde ahkâm hadisleri edebiyatının karakteristiği, eserin mahiyeti, literatürdeki yeri ve metin dili açısından analiz edilerek tartışılmaya çalışılmıştır.
- Published
- 2022
27. ESMÂ-AHKÂM (VA‘ÎD) MESELESİ VE EBÛ MANSÛR EL-MÂTÜRÎDÎ İLE HÂKİM EL-CÜȘEMÎ’NİN GÖRÜȘLERİNİN MUKAYESESİ
- Author
-
Fikret Soyal
- Subjects
Islam ,BP1-253 - Abstract
Bu makalede, kelâmkaynaklarında geçen “esmâve ahkâm” konusu bağlamında va‘îd ilkesiyle hareket eden Mu‘tezilî kelâmbilgini ve mezhebin son temsilcilerindenolan Hâkim el-Cüşemî’nin görüşleri ile Mâtürîdî’ninki karşılaştırmalı olarakdeğerlendirilecektir. İki düşünürden hareketle mezhep algısına ilişkinfarklılıkların nasıl izah edileceğine dikkat çekilecektir. Büyük günahınhükmüyle alakalı yaşanan ilk dönem tartışmaları kapsamında, kelâmekollerinin yaklaşımlarının vegörüşlerinin imân, küfür, şirk, amel vb. gibi kavramlara ilişkinyansımalarına vurgu yapılacaktır. Makalede Mu‘tezile ekolünün söz konusuproblemi “va‘îd” anlayışı çerçevesinde yorumladığı gösterilmeye çalışılacaktır. Buyaklaşım, Mu‘tezile’nin inançilkelerini oluşturan “Usûl-i hamse” içinde yer alan “el-menzile beyne’l-menzileteyn” ve“adâlet” ilkeleriyle de uyumluolduğu kaydedilecektir. Mâtürîdî,“esmâ- ahkâm” başlığını kullanmasa da meseleyi ciddi bir şekildetartıştığı ve bu anlamda Mu‘tezile’ye çeşitli eleştiriler yönelttiğigörülecektir. Cüşemî’nin ve Mâtürîdî’nin yaklaşımları birliktedeğerlendirilirken kelâm kitaplarında genellikle sem’iyyât bölümünde “esmâ veahkâm” başlığı altında tartışılan problemlereyer verilecektir.
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
28. AHKÂMÜ’L-KÜLLİYYE ʿALÂ TAHVÎL-İ SİNİ’L-ʿÂLEM’DE İLM-İ AHKÂM-I NÜCÛM TERİMLERİ.
- Author
-
KUNDAKÇI, Emre and GÜRSU, Uğur
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
29. İşârî Tefsirlerde Ahkâm Âyetlerinin Yorumlanması: El-Bahru'l-Medîd Örneği.
- Author
-
TEKİN, Halil İbrahim and ATMACA, Gökhan
- Subjects
- *
OTTOMAN Empire , *ISLAMIC theology , *ISLAM , *SCHOLARS ,QUR'ANIC criticism - Abstract
Those who wrote the first rulers of Islam. What was transferred to life like religion was memorized. With the onset of the following weeks, these procedures were requested. The aforementioned provisions were first dealt with from the outward point of view and, first of all, they were evaluated without preference. After the jurists, kalam scholars studied the verse text mutashabihs, which seem to be inconsistent between the outwardly positive akaid and fiqh. Finally, mystics also played an active role in the interpretation of the texts. However, unlike the previous disciplines, the Sufis are the enlightened interpretations that come to their hearts with the outward signs of the verse. In this context, the mystical verses of Ibn Acîbe, one of the last period Ottoman scholars, to be examined meticulously. The origin of the study is based on the author's work named al-Baḥr al-medīd fî Tafsīr al-Qur'ān almajīd. It cannot be explained on the basis of the techniques in the techniques for presenting with the examples in the work. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2022
30. VII/XIII. Asırda Yeni Bir Sünen Kitabı: es-Sünen ve’l-ahkâm
- Author
-
MALKOÇ, Abdulkerim
- Subjects
Hadis ,Sünen ,Ahkâm hadisleri ,Ziyâuddîn el-Makdisî ,es-Sünen ve’l-ahkâm ,Social ,Sosyal - Abstract
In this study, al-Sunan wa-al-Aḥkām, which can be consid-ered as the best example of the efforts for addressing and presenting the aḥkām (judgement) hadiths, which started as a tradition in the 2nd/8th century with the writing Sunan books, in a new style and content during 8th/13th century is analysed. The work written by al-Ḥāfiẓ Diyāʾ al-Dīn al-Maqdisī (d. 643/1245) is of importance for both the period it is written in, and its content and method. Indeed, this is the period when the isnad lost its main function and hadiths were reported as a whole with books rather than being reported one by one. On the other hand, as the most famous works of hadith literature al-Kutub al-Sitta and some other books had gained authority by then, the new books were written basing on these classical works. Therefore, having been written in a new style during this transition period, al-Sunan wa-al-Aḥkām is worthy of closer examination on account of its organisation, method, sources and contributions to the literature. Drawing attention in terms of ʿIlm al-Ḥadīth for the time and place (Damascus) it was written in, this book is noteworthy as it reflects the hadith/sunnah perception of the Hanbali School of which the writer of the book is a member (and in a sense an imam)., Bu çalışmada, II/VIII. asırda sünen kitaplarının telifi ile başlayan ahkâm hadislerini derleme gayretinin VII/XIII. asırda yeni bir tarzda ve muhtevada ele alınıp sunulma çabasının en güzel örneği sayılabilecek olan es-Sünen ve’l-ahkâm incelenmektedir. Hâfız Ziyâuddîn el-Makdisî (öl. 643/1245) tarafından telif edilen eser, gerek telif edildiği dönem gerekse muhtevası ve yöntemi itibarıyla önem arz etmektedir. Zira bu dönem artık isnadın asıl fonksiyonunu yitirdiği, tek tek hadislerin nakli yerine hadis kitaplarının bütün olarak nakledildiği bir zaman dilimidir. Diğer taraftan hadis külliyatının en meşhur eserleri olan Kütüb-i Sitte ve diğer bazı kitaplar, otoritelerini elde etmiştir ve yeni çalışmalar bu klasikler esas alınarak telif edilmektedir. İşte böyle bir geçiş döneminde yeni tarzda kaleme alınan es-Sünen ve’l-ahkâm tertibi, yöntemi, kaynakları ve literatüre katkısı ile yakından tanınmayı hak etmektedir. Hadis ilmi açısından telif edildiği zaman ve zemin (Şâm) ile dikkat çeken eser aynı zamanda müellifinin mensubu (bir bakıma da imamı) olduğu Hanbelî mezhebinin hadis/sünnet algısını yansıtması bakımından da dikkate şayandır.
- Published
- 2022
31. The Public Security Issues Occurred in The Middle of the Century 18th in Kuruçay District and The Approach of the State Head Office (According to Erzurum Ahkâm Books Numbered 1 and 3)
- Author
-
DURMUŞ, Gürsel
- Subjects
Tarih ,History ,Public security ,Hüküm ,Kuruçay district ,ahkâm books ,public security ,provisions ,Divanıhümayun ,Kuruçay kazası ,Asayiş ,Ahkâm books ,Ahkâm defterleri ,asayiş ,hüküm ,ahkâm defterleri ,General Earth and Planetary Sciences ,Provisions ,General Environmental Science - Abstract
Osmanlı İmparatorluğu’nda ahalinin her türlü davasına “şer’iyye mahkemeleri” adı verilen kadı mahkemeleri bakardı. Fakat bölgesel nitelikli bu mahkemelerin kararlarından memnun kalmayanların, en yüksek yönetim ve yargı organı mahiyetindeki Divanıhümayun’a müracaat etme hakları vardı. Bundan başka, herhangi bir şer’iyye mahkemesine başvurmadan doğrudan Divanıhümayun’a da gidilebilmekteydi. Buraya akseden davalar başlangıçta “mühimme defterleri” içerisinde yer alırken, sonra “şikâyet defterleri” denilen defterlere ve H 1155 / M 1742’den itibaren de “ahkâm defterleri” adı verilen ayrı bir defter serisine kaydedilmeye başlanmışlardır. Ahkâm defterleri, özellikle “şer’iyye sicilleri” adı verilen kadı mahkemeleri kayıtlarının bulunmadığı bölgelerin şehir tarihi incelemeleri bakımından ehemmiyetlidirler. Şer’iyye sicilleri mevcut olan bölgelerde ise olaylara devlet merkezinin bakış açısını yansıtmaları nedeniyle önem taşırlar. Bu çalışmada, ilgili dönemde Erzurum eyaletine bağlı olan Kuruçay kazasının XVIII. yüzyıl ortalarındaki asayiş durumu 1 ve 3 numaralı Erzurum Ahkâm Defterleri üzerinden incelenmiştir. Ayrıca, devlet merkezinin bölgeden yansıyan şikâyetlere yaklaşımı ve Divan’dan yazılan hükümlerde sunulan çözüm önerileri ortaya konulmaya çalışılıp sorunların nedenleri de irdelenmiştir., In the Ottoman Empire, all kinds of lawsuits of the people were handled by the qadi courts called the “sharia courts”. However, those who were not satisfied with the decisions of these local courts had the right to apply to the Divanıhümayun, which was the highest administrative and judicial organ. Besides, it was possible to go directly to the Divanıhümayun without applying to any local court. While the cases that are reflected the Divanıhümayun were initially included in the “mühimme books”, then later they were recorded in the ledgers called the “şikâyet books” and since 1742 in a separate ledgers series called the “ahkâm books”. The ahkâm books are important in terms of the studies of city history, especially in regions where there are noregisters of the qadi courts, called the “sharia registers”. In regions where registers of the sharia courts, these are important because they reflect the point of view of the state head office. In this study, Kuruçay District which was affiliated with the Erzurum Province in the relevant period public security issues occurred in the mid-18th century by examing according to the Erzurum Ahkâm Books numbered 1 and 3, the approach of the state head office to the complaints reflected from region and solution proposals presented in the provisions written from the Divanıhümayun was tried to be put forward. In addition, the causes of the problems were also examined.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
32. Interpretatıon Of Ahkâm Verses In The Ishârî Tafsīr (Commentarıes): Al-Baḥr Al-Majîd Example
- Author
-
TEKİN, Halil İbrahim and ATMACA, Gökhan
- Subjects
Tefsir ,İşârî ,Ahkâm ,İbn Acîbe ,el-Bahru'l-medîd ,Religion ,Din Bilimi ,Tafsīr ,Ishârî ,Ibn Ajībe ,al-Baḥru al-majîd - Abstract
İslâm’ın ilk dönemlerinde hükümler yazılı değildi. Muamelât hükümleri gibi dinin doğrudan hayata intikal eden hükümleri ezberleniyordu. Sonraki dönemlerde tedvin faaliyetlerinin başlamasıyla bu hükümler ilmî bir usul takip edilerek toplandı. Söz konusu hükümler önce zahirî anlamda ele alınmış ve başta fakihler olmak üzere hükümlerin amellere intikal eden yönleri değerlendirilmeye tabi tutulmuştu. Fakihlerin ardından kelam âlimleri, zahirî anlamları itibariyle akaid ve fıkıh arasında tenakuz varmış gibi görünen âyet metinlerini müteşâbihlerle çözmeye çalışmıştır. Nihayet mutasavvıflar da nasların yorumlanmasında etkin rol oynamıştır. Ancak mutasavvıflar önceki disiplinlerden farklı olarak âyetin zahirî anlamlarıyla birlikte kalplerine gelen feyizler ışığında işârî yorumlamalar yapmıştır. Bu bağlamda son dönem Osmanlı âlimlerinden İbn Acîbe’nin ahkâm âyetlerine yönelik tasavvufî yaklaşımı titiz bir şekilde incelenmeye çalışılmıştır. O, kendinden önceki müellifler gibi ilk olarak âyetlerin zahirî açıklamalarına yer vermiş, sonrasında kalbine gelen sezgi ile âyetlere yorumlar yapmıştır. Bu açıdan bakıldığında onun tefsiri her ne kadar tipik bir tasavvufî tefsir izlenimi verse de âyetin zahirîne yaptığı geniş açıklamalar onu benzerlerinden ayıran özelliklerdendir. Çalışmada esas alınan eser ise müellifin el-Baḥrü’l-medîd fî tefsîri’l-Ḳurʾâni’l-mecîd isimli tefsiridir. Eserdeki açıklamalarından yola çıkılarak kendisinin fıkıh-tasavvuf diyalektiği içerisindeki yöntemi somut örneklerle sunulmaya çalışılmıştır., Those who wrote the first rulers of Islam. What was transferred to life like religion was memorized. With the onset of the following weeks, these procedures were requested. The aforementioned provisions were first dealt with from the outward point of view and, first of all, they were evaluated without preference. After the jurists, kalam scholars studied the verse text mutashabihs, which seem to be inconsistent between the outwardly positive akaid and fiqh. Finally, mystics also played an active role in the interpretation of the texts. However, unlike the previous disciplines, the Sufis are the enlightened interpretations that come to their hearts with the outward signs of the verse. In this context, the mystical verses of Ibn Acîbe, one of the last period Ottoman scholars, to be examined meticulously. The origin of the study is based on the author's work named al-Baḥr al-medīd fî Tafsīr al-Qurʾān al-majīd. It cannot be explained on the basis of the techniques in the techniques for presenting with the examples in the work.
- Published
- 2022
33. Poetic License in the Qur'an: Ibn al-Ṣāʾigh al-Ḥanafī's Iḥkām al-rāy fī aḥkām al-āy / كتاب إحكام الراي في أحكام اﻵى لابن الصايغ الحنفي وتحليل رخص النظم في القرآن
- Author
-
Stewart, Devin J. and ستوارت, ديفين ح.
- Published
- 2009
34. TRABZON AHKÂM DEFTERLERİNE GÖRE 18. YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA GİRESUN.
- Author
-
MERCİMEK, Yunus
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
35. Erzurum Ahkâm Defterlerine Göre XVIII. Yüzyılda Artvin Yöresindeki Yurtluk-Ocaklık Sancaklar ve Sancak Yöneticilerinin Yaşadığı Sorunlar
- Author
-
KAYA, Ali İrfan, primary
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
36. Hadis-fıkıh ilişkisi bağlamında ahkâm hadislerinin rolü
- Author
-
Çapras, Mehmet Naim, Kılıç, Muhammed Tayyib, and Dicle Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
- Subjects
Fiqh ,Hadith ,The discipline ahkam hadiths ,Ahkâm ,Ahkâm hadisleri eserleri ,Ahkâm hadisleri disiplini ,Fıkıh ,Ahkâm hadisleri eğitimi ,Hadis ,Ahkam hadiths education ,Ahkam hadiths works - Abstract
'Ahâdîs' cihetiyle daha çok hadis ilminin, 'ahkâm' cihetiyle de fıkıh ilminin kapsamına giren "âhâdîsü'l-ahkâm" kavramı, fıkhın ikinci kaynağı olmakla birlikte fıkhın en fazla materyale sahip kaynağı konumundadır. Paydaş oldukları ve ayrıştıkları noktaların bulunduğu fıkhü'l-hadîs, dirâyetü'l-hadîs gibi hadis ilimleri arasında müstakil bir ilim sayılmamakla birlikte bu kavram etrafında oluşan literatür, müstakil hadis ilimlerinin literatürünü aşarak adeta başlı başına bir ilim haline gelmiştir. Her ne kadar bazı son dönem eserlerde "Ahkâm Hadisleri İlmi (ilmu ahâdîsi'l-ahkâm)" şeklinde bir kullanım mevcutsa da hadis ilimlerinden biri olmaktan ziyade müstakil bir disiplin olarak değerlendirilmesi kanaatimizce daha isabetlidir. Hz. Peygamber (s.a.s.) döneminden itibaren az da olsa bir araya getirilen hadislerin ağırlık merkezini ahkâm hadisleri oluşturmuş, sahabe ve tabiîn dönemlerinde tüm hadislere, özellikle bu hadislerin kitabet ve tedvininde artış sağlanmış, tabiîn sonrası dönemde ise tasnif çalışmaları ön plana çıkmıştır. Bu tasnif çalışmalarının sonuçlarından biri olarak hadisler, ağırlıklı olarak ale'l-ebvâb şeklinde tasnif edilmiştir. Hadise dayalı fıkıhtan yana olan hadis ehli ise ahkâm hadislerinin tasnifinde ale'r-ricâl sistematiğini kullanmıştır. Hadislerde mündemiç olan fıkhın, ikinci asırdan itibaren iki ayrı ilme dönüşmeye başlamasıyla, hadis-fıkıh birlikteliğini sağlamaya matuf olarak ahkâm hadisleri eserleri gün yüzüne çıkmaya başlamıştır. Katkıları zamansal ve bölgesel olarak artış veya azalma gösterse de mezheplerin, bu alanda zengin bir literatürün oluşmasındaki katkıları çok fazla olmuştur. Ahkâm hadisleri, hadis ve rey ekollerinin oluşumundaki önemli faktörlerden biri olduğu için, mezheplerin şekillenmesinde de rol oynamıştır. Bu rolüyle muhaddis ve fakih arasında oluşan makas daraltılmış, konuyla ilgili eserler fıkhî tartışmalarda otorite olarak kabul edilmiştir. Temel ahkâm hadisleri kaynaklarına yönelik başlayan şerh türü eserlerle, bu hadislere yönelik çalışmalarda fıkıh ilminin ağırlığı iyice artmıştır. İslam hukukunun temel kaynaklarından biri olarak oryantalistlerin de ilgi odağına giren ahkâm hadisleri, bu yönüyle de çeşitli tartışmalara konu olmuştur. Bu hadisler, İslam tarihi boyunca değişik bölgelerde ve günümüzde fıkıh eğitimi yöntemlerinden biri olarak da kullanılagelmiştir. Apart from being the second source for fiqh, the concept "ahadith al ahkam", which is mostly within the scope of the discipline hadith in terms of 'ahadith' and within the discipline fiqh in terms of 'ahkam', is the most bountiful resource for fiqh in respect to providing materials. Despite the fact that there have been common grounds with and dissimilarities form the distinct hadith disciplines such as fiqh al hadith and dirayat al hadith, the literature formed around this concept, though not considered distinct, has almost become a separate discipline by surpassing the literature of the already distinct hadith disciplines. Although there has been a usage such as "The Ahkam Hadiths Discipline (Ilmu ahadis al ahkam)" in some recent works, it is more appropriate to consider it as a separate discipline rather than as one of hadith disciplines. Albeit a small number, the majority of the hadiths brought together since the time of the Prophet (pbuh) were composed of ahkam hadiths. In the period of the companions (Sahabah) and followers (Tabiʿun), an increase was achieved in all hadiths, especially in the inscription and compilation of these hadiths. In the period following the followers (Tabi'un), however, the classification studies came into prominence. As one of the results of these classification studies, hadiths were classified mainly as ale'l-ebvab. The followers of hadith, who were in favor of the hadith-based fiqh, however, used the ale'r-rical systematic in the classification process of the hadiths. With the fiqh, which is already covered by the hadiths starting to evolve into a separate discipline from the hadiths since the second century, the ahkam hadiths works began to emerge in an attempt to indicate that hadith and fiqh are associated. Although it has increased or decreased depending on time and geography, the contribution of the sects to the formation of a rich literature in this field is quite high. As they are one of the important factors in the formation of hadith and ra'y schools, ahkam hadiths has also played a role in shaping the sects. As they are one of the important factors in the formation of hadith and ra'y schools, ahkam hadiths has also played a role in shaping the sects. By courtesy of this role, the gap between the mohaddis and the jurist (faqih) has narrowed, and the works on the subject have been accepted as the authority in the fiqh discussions. Along with being in the limelight of orientalists' attention, hadiths al ahkam have been the subject of various discussions in this respect as one of the main sources of Islamic law. These hadiths have been used as one of the methods of fiqh education in different regions throughout the history of Islam and today.
- Published
- 2022
37. TÜRK-YUNAN DİPLOMATİK İLİŞKİLERİ (1890-1912): 104 / 4 NUMARALI DÜVEL-İ ECNEBİYYE DEFTERLERİNDEN YUNANİSTAN AHKÂM DEFTERİNE GÖRE.
- Author
-
DURDU, Mustafa
- Subjects
- *
PORT cities , *INTERNATIONAL relations , *OTTOMAN Empire , *CONSULS , *CITIES & towns - Abstract
This study examines the Turkish-Greek relations according to the Greece Ahkam Register numbered 104/4 in the Düvel-i Ecnebiyye Registers series in the Ottoman Archives. Therefore, the main source of the article is this register. The records in the Greek Ahkam Register cover the years 1890-1912. Thus, some issues such as consular issues that took place before and after the war in 1897 and which can be evaluated within the Turkish-Greek diplomatic relations were discussed. We can divide the records in the ledger into two parts. In the first part, there are some articles of the Consular Agreement dated March 20, 1901 and the Turkish-Greek Treaty of 1855. The protocol signed with the great states of Europe before the Consular Agreement is also among the diplomatic texts in this section. In the second part, there is the record of the consuls appointed by Greece to various cities of the Ottoman country. These representatives of Greece are listed in three different categories as vice consul, consul and general consul. The consuls of the Ottoman Empire in Greece are also the shehbender vekili, shehbender and bash-shehbender (chief consul). The Ottoman State issued a vekalet emri (proxy order), a zabıt emri (memorandum) and a berat for the Greek consuls. The places where Greece sent consuls consist of 50 different cities in the area from Tripoli to Rumelia. These are generally port cities. The main task of these Consuls is to solve the trade-related problems of Greek merchants and citizens. The Consular Agreement of 1901 consists of 27 articles. In this contract, the duties and privileges of the Greek and Ottoman consuls were discussed. However, contrary to the principle of equality in some matters, more privileges were given to Greek subjects and merchants. This is a manifestation of the big European powers supporting Greece. With the aforementioned contract, honorary consulates were abolished for both parties and professional officers were appointed as consuls. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2023
38. See No Evil: Morality and Methodology in Ibn Al-Qaṭṭān al-Fāsī's Aḥkām al-NaẒar bi-Ḥāssat al-Baṣar
- Author
-
Maghen, Ze'ev
- Published
- 2007
39. Menelisik Tafsir Al-Jâmi’ Li Ahkâm Al-Qurân Karya Al-Qurthubi: Sumber, Corak dan Manhaj
- Author
-
Eni Zulaiha, Ahmad Jalaluddin Rumi Durachman, and Abdul Rohman
- Abstract
This article discusses the special way (manhaj) from the book of interpretation of al-Jâmi' li ahkâm al-Qurân by Al-Qurtubi. The purpose of this paper is to find out what sources are used as references by al-Qurtubi, how the style of his interpretation is and how the special way (manhaj khâsh) adopted by Al-Qurtubi in implementing his interpretation. The writing of this research will be based on literature review or library research, using qualitative methods. The main source (primary) that is used as reference material is the book of interpretation of al-Jâmi' li ahkâm al-Qurân by Imam Al-Qurtubi, while the additional (secondary) source is derived from the books of interpretation of the Qur'ran and other relevant books with the topic of discussion. This research is exploratory research. The results obtained are that the sources of al-Qurtubi's interpretation are the Qu'ran, the sunnah of the Prophet, the opinions of Sahabah and the opinions of tabi'in, the history of asbâb an-nuzûl, Arabic poems, qiraat, opinions of madzhab scholars, books of interpretation of previous scholars. , such as the works of Az-Zujaj, ma'ânî al-qurân; Abu Ubaidah, majâz al-qurân; Al-Harasi, ahkâm al-qurân; and others. In addition, Al-Qurtubi also quotes from the books of hadith, such as the nine books (kutub at-tisáh); Sunan books, Musnads, and also the Maghazi books. The style of interpretation is fiqhi interpretation and there are ten khâsh manhajs taken by Al-Qurtubi in his commentary book.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
40. An Evaluation on 'Usul-i Ahkâm-ı Sâl-i Alem', a Work by Müneccimbaşı Mehmet Çelebi
- Author
-
Rümeysa KARS and Selma ÇELEN
- Subjects
General Medicine - Abstract
Herhangi bir basma âletiyle basılmamış, özel mürekkep ve kalemle çoğu defa özel olarak işlenmiş kâğıtlara yazılarak meydana getirilen, ilmî, fennî ve edebî eserlere yazma eser adı verilmektedir. Bu türden eserlerin en nadide örneklerinin Osmanlılar devrinde ortaya konduğu tespit edilebilmektedir. Nitekim arşiv ve kütüphânelerde basma kitapların yanı sıra el yazması eserlerin de saklanıp, tasnif edildiği, îtinâ ile korunduğu bölümler bulunmaktadır. Bu çalışmanın konusunu Müneccimbaşı Mehmed Çelebi’nin yazmış olduğu Usūl-i Ahkām-ı Sāl-i Ālem adlı Milli Kütüphane’de 06 Mil Yz A 890/1 arşiv numarasıyla yer alan bir yazma eseri oluşturmaktadır. Eserin ilgili nüshasının tanıtılması ve içeriğinin değerlendirilmesi bu suretle gerçekleştirilecektir. Nitekim eser, bir astronomi ve astroloji bilimi kitabıdır. Bu eser, Osmanlı Devleti’nde ahkām takvimi hazırlarken nasıl bir usūl izlenmesi gerektiğini konu edinmektedir. Ayrıca gökyüzündeki gezegen ve yıldızların bulundukları konumların toplumdaki kişi ve olaylara nasıl etki ettiğini de müellif, ayrıntılı bir şekilde ele almaktadır.Bu suretle astronomi ve astrolojinin Osmanlılar devrinde müneccimbaşılık kurumu adı altında yürütmüş olduğu faaliyetlere ilişkin değerlendirme de çalışma kapsamında ele alınacaktır.
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
41. Talîl al-Ahkâm dan Pembaruan Ushul Fikih
- Author
-
Muhammad Nashirudin
- Subjects
talîl al-ahkâm ,fiqh ,ushûl al-fiqh ,maslahah ,Islamic law ,KBP1-4860 ,Islam. Bahai Faith. Theosophy, etc. ,BP1-610 - Abstract
Renewal of Islamic law was necessary to renewal fiqh and ushûl al-fiqh which become the method of determination of Islamic law. Among the classical fiqh issues that can currently be used as the entrance to reform is to perform the renewal talîl al-ahkâm process, namely by making the wisdom and interests as a determinant of the presence and absence of law in a matter.DOI: 10.15408/ajis.v15i1.2844
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
42. Ahkâm Defterleri'nin Vakıf Araştırmalarındaki Yeri / The Place of Ahkâm Registers in the Foundation Research (Erzurum, Karaman and Maraş Ahkâm Registers No 1)
- Author
-
Muhammet Nuri TUNÇ
- Subjects
Divân-ı Hümâyûn,Ahkâm registers,foundations research,foundations,Ottoman ,Social ,Sosyal - Abstract
Purpose: In this research, it is aimed to determine the place and importance of these books in foundation research by examining the provisions related to foundations in the Ahkam Registers No. 1 of Maraş, Erzurum and Karaman provinces.Method: The provisions regarding the foundations in the No. 1 Ahkâm Registers of Maraş, Erzurum and Karaman provinces in the Ottoman Archives have been determined. After these provisions were transcribed, they were classified according to their subjects, then tables containing numerical data about the provisions of each state were created and comparisons were made.Findings: When the provisions regarding foundations in the Karaman, Erzurum and Maraş Ahkâm Registers No. 1 are examined, it is seen that most of those who have filed complaints have applied to the Divan in person, and some of them by sending a request. A significant portion of the complaints were made by Muslims and men. When the identity of the applicants is examined, it is seen that the foundation officials and foundation shareholders are at the forefront. It has been observed that a significant part of the complainants are reaya, military groups, trustees, other foundations, children of foundations or those who claim to be a child of foundation. When the complaints are examined, it is seen that the issues such as taking actions to the detriment of the foundation and the victimization of the foundation officials or members are at the forefront. In the resolution of cases related to foundations, resolution processes such as referral to the place, application to the book, submission or i'lam with the application to the book, and decision in the Divan were carried out.Implications: Important information about the subject of the complaint, the functioning of the foundations, and the status of the foundation officials can be determined in the provisions regarding the foundations in the Maraş, Erzurum and Karaman Ahkam registers No.1. In addition, statistical evaluations can be made on issues such as complainants, complainants, and parties to the complaint.Originality: . It is possible to find many important provisions about foundations in Mühimme, Şikayet and Ahkâm registers, which are the main register series of the Divan-ı Hümâyûn. However, there has not been enough research on this subject., Amaç: Bu araştırmada Maraş, Erzurum ve Karaman eyaletlerine ait 1 numaralı Ahkâm Defterleri'nde yer alan vakıflarla ilgili hükümler incelenerek bu defterlerin vakıf araştırmalarındaki yerinin ve öneminin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Osmanlı Arşivi'nde yer alan Maraş, Erzurum ve Karaman eyaletlerine ait 1 numaralı Ahkâm Defterleri'nde yer alan vakıflarla ilgili hükümler tespit edilmiştir. Bu hükümler transkribe edildikten sonra konularına göre tasnif edilmiş, sonrasında her bir eyalete ait hükümlerle ilgili sayısal veriler içeren tablolar oluşturulmuş ve karşılaştırma yapılmıştır. Bulgular: 1 Numaralı Karaman, Erzurum ve Maraş Ahkâm Defterlerinde yer alan vakıflarla ilgili hükümler incelendiğinde şikâyet başvurusu yapanların büyük bir kısmının Divân'a bizzat bir kısmının ise arzuhal göndererek başvuru yaptığı görülmüştür. Şikâyet başvurularının önemli bir kısmı Müslümanlar ve erkekler tarafından yapılmıştır. Başvuru sahiplerinin kimliğine bakıldığında ise vakıf görevlilerinin ve vakıf reayasının ön planda olduğu görülmüştür. Şikâyet edilenlerin önemli bir kısmının reaya, askerî zümreler, mütevelliler, diğer vakıflar, evlâd-ı vâkıflar veya evlad-ı vâkıflık iddiasında bulunanlar olduğu görülmüştür. Şikâyet konularına bakıldığında vakfın zararına olan eylemlerde bulunulması, vakıf görevlilerinin veya reayasının mağduriyet yaşaması gibi konuların ön planda olduğu görülmüştür. Vakıflarla ilgili davaların çözümünde ise mahalline havale edilme, deftere müracaat, deftere müracaatla birlikte arz veya i'lâm, Divân'da karar gibi çözüm süreçleri yürütülmüştür. Sonuç: 1 Numaralı Maraş, Erzurum ve Karaman Ahkâm defterlerinde yer alan vakıflarla ilgili hükümlerde şikâyetin konusu, vakıfların işleyişi, vakıf görevlilerin durumu hakkında önemli bilgiler tespit edilebilmektedir. Bununla birlikte şikâyet edenler, edilenler, şikâyetin tarafları gibi konularda istatistiki değerlendirmeler yapılabilmektedir. Özgünlük: Divân-ı Hümâyûn'un ana defter serilerinden olan Mühimme, Şikâyet ve Ahkâm defterlerinde vakıflarla ilgili çok sayıda önemli hüküm bulabilmek mümkündür. Ancak bu konuda yeterince araştırma yapılmamıştır. Ahkâm Defterleri esas alınarak hazırlanan bu çalışmanın konuya katkı sağlaması düşünülmektedir.
- Published
- 2021
43. MECELLE-İ AHKÂM-I ADLİYYE’NİN KÜLLİ KÂİDELERİ BAĞLAMINDA İSLAM HUKUKUNDA HAKSIZ FİİL SORUMLULUĞU
- Author
-
ORHAN, Oğuzhan and BİLGİÇ, Veysel Karani
- Subjects
Hukuk ,Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye,Külli Kâide,Haksız Fiil,Tazminat,Mesuliyet ,Al-Majalla,general principle,tortious act,compensation,responsibility ,Law - Abstract
Unlawful act, defined as an act against somebody’s person or goods, is one of the main reasons of the obligations, This term is not encountered within the studies or books of the earlier İslamic lawyers (fukaha). In these studies in conformity with the casuistical method, this term has been touched upon in each such acts independantly. Only from the 4. and 5. centuries onwards general principles on this subject emerged. Some of these principles namely; “the redress of loss”, “damaging and counter damaging is prohibited”, “a person is held responsible for his own acts even though they are acted unintentionally”,“a person who cause something is not held responsible unless being intentional” exist in the first Chapter (Book) of the Mecelle Collection among the 99 general principles of law. In this article, the main aim is; in the context of the principles mentioned, elaboration of the responsibility from unlawful acts in Islamic Law., ‘Hukuka aykırı olarak bir kimsenin şahsına veya malvarlığına zarar veren fiil’ şeklinde tarif edilen haksız fiil, hukukta borcun en önemli kaynaklarından birisi sayılmaktadır. İlk dönem İslam hukukçularının (fukahâ) eserlerinde, doğrudan haksız fiil tabiri yer almamaktadır. Bu eserlerde kazuistik yöntem esas alındığından dolayı her bir hukuka aykırı fiil ayrı ayrı değerlendirilip hükme bağlanmıştır. Hicri 4. ve 5. yüzyıldan itibaren ise, bü-tün haksız fiillere ilişkin hüküm ihtivâ edecek külli kâide ve esaslar belirlenmiştir. Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye’nin başında yer alan 99 külli kâide içerisinde de bu ilke ve esaslardan bir kısmına yer verilmiştir. ‘Zarar izâle olunur’, ‘Zarar ve mukâbele bi’z-zarar yoktur’, ‘Mübâşir, müteammid olmasa da dâmin olur’, ‘Mütesebbib, müteammid olmadıkça dâmin olmaz’, kâideleri, Mecelle’de yer alan haksız fiil sorumluluğu ile alakalı külli kâidelerdir. Bu çalışmada, bahsi geçen kâideler bağlamında İslam hukukundaki haksız fiil nazariyesinin temel esaslarının belir-lenmesi amaçlanmaktadır. Kâidelerin hukuki tahliline geçmeden evvel, haksız fiil kavramı, haksız fiilin türleri ve unsurlarına dair bilgi verilmiş ve yer yer İslam hukuku ile günümüz modern hukuku arasında mukayeseler yapılmıştır.
- Published
- 2022
44. MUHASEBE DÜZENİ AÇISINDAN OSMANLI BÜROKRASİSİNDE MALİYE AHKÂM KÂTİPLİĞİ: YABANCI SEYYAH VE YAZARLARIN GÖZLEMLERİNE DAYALI BİR İNCELEME
- Author
-
BELLİKLİ, Uğur and DAŞTAN, Abdülkerim
- Subjects
İşletme ,Muhasebe düzeni,Maliye ahkâm kâtipliği,Osmanlı bürokrasisi.,Babıali ,Management - Abstract
Bu çalışmanın amacı, Osmanlı bürokrasisi içerisinde yer alan maliye ahkâm kâtiplerininmuhasebe düzeni açısından önem arz eden mesleki titizlik ve özen hassasiyetlerini yabancı seyyah veyazarların gözlemleri eşliğinde incelemektir. Literatüre dayalı ele alınan çalışmada, Osmanlıbürokrasisi ve kâtiplerin genel özellikleri ile maliye ahkâm kâtipliği hakkında özet nitelikteaçıklamaların ardından muhasebe düzeni açısından maliye ahkâm kâtipleri hakkında yabancı seyyahve yazarların gözlemlerine dayalı bir incelemeye yer verilmiştir. Osmanlı’da özellikle maliye ahkâmkâtipliğinde görev alanların tartışmasız üstün meziyetlere sahip, yazı sanatının kendilerine vermişolduğu rahatlık ve huzurla işlerini yapan, dürüst ve güvenilir kimseler şeklinde etkileyici özellikleresahip oldukları Türk tarihçilerinin yanı sıra birçok çağdaş yabancı seyyah ve yazarın da dikkatiniçekmiştir.
- Published
- 2021
45. 8 ve 15 NUMARALI SİVAS AHKÂM DEFTERLERİNDEKİ MİRAS İLE İLGİLİ ŞİKÂYET HÜKÜMLERİNİN KARŞILIKLI DEĞERLENDİRİLMESİ
- Author
-
Yılmaz KILIÇ
- Subjects
Tarih ,History ,Varis,Toplum,Dava,Miras,Sivas ,Heiress,Society,Case,Heritage,Sivas - Abstract
Heritage is a phenomenon that human beings transfer assets in a balance of life death and reaccepted as legitimate by all societies on earth. Therefore, every nation has regulated the law of inheritance sometimes according to their religious beliefs and sometimes according to the legal principles of the age. The Ottoman Empire has also set rules within the framework of İslamic and Turkish inheritance law. However, as it can be in any subject, there have been problems with inheritance, sometimes caused by the family and sometimes externally. In this study, the complaint provisions regarding the inheritance registered in Sivas Ahkâm Registers No. 8 and 15 were examined. The between 8 register contains 1760-1761 and the number 15 register contains the provisions regarding the complaints reflected in the Divan-ı Hümayun from the province of Sivas between 1780-1781. In the Sivas Ahkâm Registers no. 8 and 15, a total of 129 complaint decisions related to inheritance were determined. These provisions were first transcribed, then summarized and then the cases were categorized and interpreted. Basically, an answer was sought for the questions of “for what reason did the problems in the heritage occur and what solutions were produced?” and “whether there was a dramatic increase in the number of cases related to the inheritance”. In the light of the obtained results, answers to the questions we have mentioned above were sought and the answers reached were discussed., Miras, insanoğlunun yaşam ve ölüm dengesi içerisinde varlık aktarımı yaptığı ve yeryüzündeki tüm toplumlarca meşru kabul edilmiş bir olgudur. Bu yüzden her millet bazen dini inanışlarına bazen de çağın hukuk ilkelerine göre miras hukukunu düzenlemiştir. Osmanlı Devleti de İslam ve Türk miras hukuku kaideleri çerçevesinde kurallar koymuştur. Ancak her konuda olabileceği gibi miras hususunda da kimi zaman aile içinden kaynaklı kimi zaman da hariçten kaynaklı problemler yaşanmıştır. Bu çalışmada 8 ve 15 numaralı Sivas Ahkâm Defterlerinde kayıtlı miras ile ilgili şikâyet hükümleri incelenmiştir. 8 numaralı ahkâm defteri 1760-1761 ve 15 numaralı ahkâm defteri 1780-1781 yılları arasında Sivas eyaletinden Divan-ı Hümayun’a yansıyan şikâyetlere dair hükümleri içermektedir. 8 ve 15 numaralı Sivas Ahkâm Defterlerinden miras ile ilgili toplam 129 şikâyet hükmü tespit edilmiştir. Bu hükümler önce trankribe edilmiş, sonra özetlenmiş ve ardından davalar kategorize edilerek yorumlanmaya çalışılmıştır. Temel olarak “Miras hususunda yaşanan problemler ne sebeple meydana gelmiş ve nasıl çözümler üretilmiştir?” ve “miras ile ilgili dava sayılarında ciddi bir artış yaşanıp yaşanmadığı” sorularına cevap aranmıştır. Elde edilen sonuçlar ışığında yukarıda belirttiğimiz sorulara cevap aranmış ve ulaşılan cevaplar tartışılmıştır.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
46. Ahkâm Defterleri'nin Vakıf Araştırmalarındaki Yeri (1 Numaralı Erzurum, Karaman ve Maraş Ahkâm Defterleri).
- Author
-
Tunç, Muhammet Nuri
- Subjects
ORIGINALITY ,STOCKHOLDERS ,CRIME victims ,PROVINCES ,TRANSCRIPTION (Linguistics) - Abstract
Copyright of Journal of the Institute of Social Sciences Cankiri Karatekin University / Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi is the property of Cankiri Karatekin University, Institute of Social Sciences and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
47. Erzurum Ahkâm Defterlerine Göre 18. Yüzyılda Artvin Yöresindeki Yurtluk-Ocaklık Sancaklar ve Sancak Yöneticilerinin Yaşadığı Sorunlar.
- Author
-
KAYA, Ali İrfan
- Subjects
GEORGIANS (South Caucasians) ,WAR ,SOCIAL development ,SOCIAL evolution - Abstract
Copyright of Mavi Atlas is the property of Mavi Atlas and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
48. AHKÂM ÂYETLERININ ANLAŞILMASI VE YORUMLANMASINDA NÜZÛL SEBEPLERININ ÖNEMI.
- Author
-
ARSLAN, Yahya
- Subjects
- *
HAPPINESS ,QUR'ANIC criticism - Abstract
The Holy Qur'an, which was sent to ensure the happiness of people in the world and the hereafter, includes theological, practical and moral issues. Among these, the practical issues fall within the field of interest of the ahkam verses. One of the most effective methods in understanding the ahkam verses is to know the reasons why these verses were sent. The reasons why the verses were sent have a great role in the correct understanding of the ahkam verses preventing misunderstandings. Due to its importance, this study aims to reveal and draw attention to the effect of the reasons for the sending of the verses at the point of understanding and interpretation of the ahkam verses. As a method, six verses fiom the ahkam verses were selected, and both the ahkam tafsirs and other classical tafsirs were scanned in the context of the exegesis of these verses. After explaining the concepts such as ahkam verses, reasons for nuzul, the subject was explained through selected sample verses. As a result, it has been tried to contribute to the field by revealing the role of the reasons for the verses in the understanding and interpretation of ahkam verses. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
49. Ahkâm Ayetlerini Yorumlamada Fıkhî Mezhep Faktörü: Cessâs, Ebû Bekr İbnü’l-Arabî ve Kiyâ el-Herrâsî Örneklemleri
- Author
-
YILDIRIM, İlyas
- Subjects
İslam Hukuku,Fıkhî Mezhepler,Ahkâm ayetleri,Cessâs,İbnü’l-Arabî,Herrâsî ,lcsh:Islam ,i̇slam hukuku ,herrâsî ,Islamic Law,Fiqh Sects ,fıkhî mezhepler ,islamic law ,fiqh sects ,Religion ,ahkâm ayetleri ,cessâs ,Din Bilimi ,i̇bnü’l-arabî ,lcsh:BP1-253 - Abstract
Ayetler, ele aldıklarıkonular itibariyle geniş bir konu yelpazesine sahiptir. Bu konuları ise bazendoğrudan ve yoruma gerek bırakmayacak şekilde bazen de bu netlikte olmadanortaya koyarlar. Bu durum, ayetle muhatap olan kişinin metni doğru anlamasındabelli bir yöntem ve birikime sahip olmasını gerekli kılar. Bu ise muhatabınmetni anlama ve yorumlamasında, sahip olduğu bakış açısının etkisini baskınhale getirir. Bu bağlamda ahkâm ayetlerine bakıldığında onların sınırlı ve bazıalanları düzenleyici oldukları görülür. Ayrıca içerdikleri ahkâma dair de çoğukez farklı yorumlanabilecek bir üslûba sahiptirler. Bu durum, onları anlamayaçalışan fukaha için bir taraftan geniş bir yorum sahası açarken diğer taraftan yapılanyorumda hesabı verilebilirlik unsurunu öne çıkartır. Bu zeminde ahkâma dairayetler, fakihler tarafından çeşitli yorumlara tabi tutulmuştur. Ayetlerdenhüküm çıkarmaya çalışan bu ilim adamları, çeşitli etkenler altında bu ameliyeyigerçekleştirmişlerdir. Bu etkenlerden bir tanesi de takip edilen amelî mezheptir.Bu makale, ahkâm tefsirlerinin ilklerine sahip olan, bununla birlikte farklı fıkhîmezheplere tabi bulunan üç fakih-müfessir üzerinden meselenin bu veçhesineeğilmektedir. Bu sayede mevcut etkinin varlığı, ne boyutta olduğu gibihususlarda bir fikir elde edilebilecektir., TheQuranic verses have a wide range of topics. They are sometimes revealeddirectly and do not need interpretation, but sometimes they lack clarity. Thismakes it necessary for the person dealing with the verse to have a certainmethod and knowledge to understand the text correctly. Therefore, the person’sperspective will affect the process of understanding and interpreting the text.Hence, when we examine the verses that put forward a provision, it is seen thatthey are limited and regulating some areas. In addition, they have a style thatcan be interpreted in different ways. This provides a broad interpretation areafor the scribes, who try to understand the verses. On the other hand, theelement of accountability is important in interpreting a verse. In thistension, the legal verses subjected to various interpretations by the scribes.These scholars, who try to make judgments from the verses, carry out this processunder various factors. One of these factors may be the practical sect that isfollowed. This article focuses on this aspect of the issue through three faqīh-mufassīr who have the first legalexegesis of Quran, but belong to different sects. Thus, it is possible toobtain an idea about the extent of the existing effect.
- Published
- 2019
50. Zeydî Muhaddis Ahmed b. Süleyman'ın (öl. 566/1171) Ahkâm Hadislerini Anlamada Esas Aldığı Prensipler.
- Author
-
YOLAÇAN, Semih
- Subjects
HADITH ,PROBLEM solving ,CULTURAL property ,SECTS ,CRITICISM - Abstract
Copyright of Tasavvur: Tekirdag Theology Journal / Tekirdag Ilahiyat Dergisi is the property of Namik Kemal University, Faculty of Theology and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.