Back to Search Start Over

Kādî Beyzâvî ve Zemahşerî’nin Fâtiha ve Bakara Sûrelerindeki Yorumlarına Molla Gürânî’nin Tenkitleri

Authors :
Kutbettin Eki̇nci̇
Source :
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi, Vol 22, Iss 1, Pp 317-346 (2018)
Publication Year :
2018
Publisher :
Cumhuriyet University, 2018.

Abstract

Bu çalışmada Osmanlı tefsir ulemâsından Molla Gürânî’nin (ö. 813/1488), Kādî (ö. 685/1286) ve Zemahşerî’ye (ö. 538/1144) yaptığı eleştiriler konu edinildi. Onun bu eleştirilerinde, yazdığı “Ġāyetü’l-emânî” adlı elyazması tefsirindeki Fâtiha ve Bakara sûreleri örnek olarak seçildi. Gürânî’nin bu iki müfessire eleştirileri çoğunlukla dil, kıraat, kavramsal anlamlar konularında ve âyet te’villerinde katılmadığı görüşlerde yoğunlaşır. Gürânî’nin bu iki müfessire yönelttiği eleştirilerin çoğu Kādî’ye yöneliktir. Çünkü Kādî’nin tefsiri Osmanlı medreselerinde okutulan en gözde tefsirlerindendi. Gürânî, yazdığı tefsirde hem Kādî’nin tefsirini kendisine örnek almış hem de eleştirmiş görünmektedir. Çünkü onun bu tefsirinin Kādî’nin yazdığı tefsirin bir özeti olduğu söylenebilir. Gürânî’nin bu iki müfessirin yanında Teftâzânî ve Kevâşî’yi de eleştirmesi onu araştırmacı ve karşılaştırmacı kişiliğini ortaya koymaktadır. Eleştirilerinde Ehl-i sünnet’e bağlı olduğu, âyetlerin yorumunda hadisleri önemsediği ve âlimlerin ittifak ettiği konuların dışına çıkmamaya özen gösterdiği göze çarpmaktadır.Özet: Bu çalışmada Osmanlı tefsir ulemasından Molla Gürânî’nin (ö. 813/1488), Kādî (ö. 685/1286) ve Zemahşerî’ye (ö. 538/1144) yaptığı eleştiriler ele alındı. Onun bu eleştirilerinde, yazdığı Gāyatü’l-emânî adlı elyazması tefsirindeki Fâtiha ve Bakara sûreleri örnek olarak seçildi. Gürânî’nin el yazması eseri Ġāyetü’l-emânî, Süleymaniye Kütüphanesi Damat İbrahim Paşa koleksiyonu 146 numarada kayıtlıdır ve toplam 352 varaktır. Başka nüshaları da bulunan bu tefsirin elimizdeki nüshası en eski nüshalardandır. Hem okunaklı olması hem de kitabın sonunda ferağ kısmında bizzat müellifi tarafından tashih edildiğinin yazılı olması ve kitabın varaklarının kenarlarına düşülen haşiyelerin müellifin el yazısı olduğunun belirtilmesi, bu nüshayı tercih etmemizde önemli sebeplerden olmuştur. Bu nüshayla birlikte onun Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmut Efendi kısmında 162 numarada kayıtlı ve toplam 484 varak olan diğer bir nüsha da dikkate alındı. Gürânî, Zemahşerî ve Kādî’ye yaptığı tenkitler, ilgili âyetin tefsirini yaparken sunmaktadır. Onu bu iki müfessire olan eleştirileri bir makale hacmine sığmayacak kadar uzundur. Bu nedenle kimin haklı olduğuna dair bir değerlendirmede bulunmadan tenkitleri olduğu gibi sunmaya çalıştık. Müfessirlerin görüşlerini sunarken ihtiyaç duyulan yerlerde başka kaynaklardan yararlanarak metindeki kapalı ifadeleri açmaya ve müfessirlerin maksatlarını ayrıca belirlemeye gayret ettik. Müfessirlerin görüşlerini aktarırken parantez içi açıklayıcı ifadeleri kullandığımızı da belirtmemiz gerekir.Gürânî’nin eleştirilerinin çoğu Kādî’ye yöneliktir. Çünkü Kādî’nin tefsiri, Osmanlı medreselerinde okutulan en gözde tefsirlerindendi. O yüzden Gürânî yazdığı tefsirde hem Kādî’nin tefsirini kendisine örnek almış hem de eleştiriler yöneltmiştir. İncelediğimiz Fâtiha ve Bakara sûreleri baz alındığında Gürânî’nin “Gāyetu’l-emânî” adlı tefsirinin tefsir metodu olarak Zemahşerî-Kādî çizgisinde bir dirâyet tefsiri olduğu söylenebilir. Gürânî, bu tefsirinde Kādî’yi esas almıştır. Öyle ki, neredeyse Kādî’nin bir muhtasarı gibidir. “Gāyetu’l-emânî” Osmanlı dönemi tefsirinin bir örneği olarak gösteriyor ki, Zemahşerî’den yaklaşık dört asır sonra bile dönemin tefsir metodunda bir değişiklik olmamıştır. Bu tefsirinde Gürânî’nin ince eleyip sık dokuyan bir yaklaşımla Zemahşerî ve Kādî’yi tenkit ettiği belirtilmelidir. Yönelttiği birçok tenkidi tartışılabilir olmasına rağmen onun ibarelere dakik yaklaşımı ve dönemin medreselerinde el üstünde tutulan Kādî’nin tefsirine ve Arap dilinde otoriter olan Zemahşerî’nin tefsirine karşı taklitçi tavır yerine, tenkit cesaretini göstermesi önemlidir. Bu açıdan Gürânî’nin karşılaştırmalı ilmî yöntemi kullandığını ve araştırmacı bir ilmî kişiliğe sahip olduğunu söyleyebiliriz. Onun tefsiri incelendiğinde, Gürânî’nin tenkitçi yönünden Zemahşerî ve Kādî’nin yanı sıra Teftâzânî (ö. 792/1390) ve Kevâşî’nin (ö. 680/1281) de paylarını aldıkları görülecektir. Gürânî’nin tenkitlerinin çoğu Arap dilinin incelikleri konusundadır. Bazen Arap gramerinin kurallarına dayanarak bazen de belâgat ilminin gereklerine göre eleştirilerini yöneltmektedir. Diğer tenkitleri kavramsal anlam, âyetlerin bütünlüğü, kıraat gibi çeşitli konularla beraber âyet te’villerinde katılmadığı bazı görüşlerle ilgilidir. Bu eleştirilerde Gürânî’nin dayandığı yöntem, Kur’ân’ın bütünlüğü, rivâyetler, selefin görüşü ve aklî yönden çelişki bulunup bumaktadır. Gürani’nin kendinden önceki âlimlerin ittifak ettiği konularda ulemâya ve selefe sağlam bir şekilde bağlılığını gösterdiğini belirtmeliyiz. Bu bağlılığı seleften gelen bir kıraatın Arap dili gramerine aykırı olduğu iddiası karşısında tercihini selefin kurrâsından yana koymasından anlıyoruz.Osmanlı dönemi müfessirlerinin tefsir anlayış ve metodları hakkında bir fikir vermek ve kendi alanlarında otoriter olan Zemahşerî ve Kādî gibi iki şöhretli müfessire tenkitler yönelten Gürânî’nin münekkid yönünü araştırmacılara tanıtmaya katkı sunmak bu çalışmanın amaçlarındandır. Daha önce Gürânî’in bu tefsirindeki eleştirileri üzerinde yapılan bir çalışma, Fatiha ve Bakara sûrelerinde sadece Kādî’ye yapılan eleştirilerin bir kısmını kapsamıştır. O nedenle bu çalışmayı yapmaya iten diğer önemli sebep de hem Zemaḫşirî’ye hem de Zemahşerî ve Kādî’nin paylaştığı ortak görüşlere yapılan tenkitlerin tamamını ele almaktır. Böylece bu çalışmamızın, araştırmacılarca yapılacak bir tahkik çalışmasına veya bir tercüme faaliyetine katkı sunacağını umuyoruz.Gürânî’nin eleştirilerinde belirgin bazı özellikler göze çarpmaktadır. Gürânî, eleştirilerinin de işaret ettiği gibi rivâyetin mevcut olduğu konularda ve âyetin zahiri manasının uygun olduğu yerlerde te’vil yolunu tercih etmemektedir. Tenkitlerinde Ehl-i Sünnet anlayışını baz aldığı ve özellikle Eşaʿrîlik’ten ayrılmamaya özen gösterdiği izlenimi edinilmektedir. Gürânî, Arap dili konusunda Kādî’ye karşı Zemahşerî’yle aynı şeyleri paylaşmakta bir sakınca görmemişse de mezhebî görüş ve hadise bağlılık konusunda Zemahşerî’ye daima muhalif olmuştur. Gürânî’nin bâtınî-işarî tefsire de pek sıcak bakmadığını söyleyebiliriz. Gürânî’nin kelâm ilminde de sağlam ve derin malumata sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bunu Kādî’nin Muʿtezile’yi eleştirmek için getirdiği argümanları zayıf görmesi ve bazen de Kādî’nin kelamî konularda kullandığı ifadeleri özenle seçmemesini eleştirmesinden anlamak mümkündür. Bu arada bazı konularda Gürânî, Kādî’ye ait olmayan görüşleri de eleştirilerinin hedefi kılmıştır. Mesela zaman zaman Kādî’nin “denildi ki” lafzı ile naklettiği bir görüşü sanki Kādî’ye aitmiş gibi Gürânî’nin eleştirdiğini ve kenarda “Bunu söyleyen Kādî’dir” şeklinde şerh düştüğünü görmekteyiz. Bizce bu tenkitlerin gösterdiği en önemli husus, Gürânî’nin ilmî kişiliğidir ve onun inandığını hiç çekinmeden bir âlime yakışır şekilde, insaf çerçevesinde sunmasıdır. Bu da bize Osmanlı ilim geleneğinde tenkitçi tavırların varlığını devam ettirmiş olduğunu göstermektedir.

Details

Language :
English, Turkish
ISSN :
25289861 and 2528987X
Volume :
22
Issue :
1
Database :
Directory of Open Access Journals
Journal :
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi
Publication Type :
Academic Journal
Accession number :
edsdoj.283d7b7e70e6428d9f3fd9d182a80142
Document Type :
article
Full Text :
https://doi.org/10.18505/cuid.385982