Back to Search
Start Over
HANNAH ARENDT’İN YURTSUZLUK DENEYİMİ BAĞLAMINDA SURİYELİ MÜLTECİLER KRİZİ: KURBAN VE ÖTEKİ
- Source :
- Volume: 26, Issue: 3 47-59, Kurgu
- Publisher :
- Anadolu Üniversitesi
-
Abstract
- Yurtsuzluk ve göç, tarih boyunca iltica eden ve kendisine sığınılan için konukseverlik, uyum sağlayabilme, yabancıyı koruma gibi olgular açısından “sınanma deneyimini” de içinde barındıran bir mesele olmuştur. Benzer bir sınanma 2011’de Suriye’de başlayan iç savaş sonrası Ürdün, Mısır, Türkiye gibi ülkelere göç eden mülteci akınıyla gerçekleşmiştir. Bu çalışmada, mülteci krizi, yurtsuzluğu deneyimleyen bir düşünür olarak Hannah Arendt’in mültecilik deneyimi ve Arendt’in politik düşüncesinde çok önemli bir yere sahip olan “kendini evinde hissetmek, başkasının zihnine konuk olmak ve dünyaya minnet duymak” biçiminde ifade ettiği olgular bağlamında ele alınacaktır. Çalışmada özellikle cevabı aranan, “Dünyada mültecilere karşı büyüyen faşist ve ırkçı dalganın etkisiyle mültecilere hiçbir şekilde sığınma hakkı verilmemesi gerektiği söyleminin giderek kendisine daha fazla taraftar bulduğu günümüzde, Arendt’in anlamaya çalışan ve eylem odaklı politik düşüncesinin, modern insana sorumluluklarını hatırlatması mümkün müdür?” sorusudur. Sorgulama konusu olan meseleler, Twitter’da mülteci krizi üzerinden geliştirilen sosyal linçlerin fenomenolojik araştırması yapılarak ortaya konulmaya çalışılacaktır. Sosyal ağlardan Twitter’ın mülteci dalgası üzerinden nefret ve şiddet temelli bir söylemi yaygınlaştırdığı ve bunu “sıradanlaştırdığı” çalışmanın bulguları arasındadır. Arendt’in yurtsuzluk deneyimi ve politik kavramlarının, mülteci krizini anlama-çözümlemede ve yerlinin mülteciye karşı sorumluluklarını anımsatmada bir imkân olabileceği ulaşılan sonuçlardandır.<br />Statelessness and migration throughout history has included the “experience of being tested” both for the refugee and the asylum provider in terms of hospitality, assimilation, and protecting the stranger. A similar testing experience has taken place as a result of the wave of refugees migrating into countries such as Jordan, Egypt, and Turkey following the Syrian Civil War which began in 2011. In this study, the refugee crisis will be examined within the context of Hannah Arendt’s experience of being a refugee as a stateless philosopher, and the ideas of “feeling at home, being a guest in another’s mind, and feeling grateful towards the world”which occupy a significant place within Arendt’s political frame of thought. The main question for which the study seeks the answer is: “Today, as the idea that refugees should not be granted asylum in any way finds an increasing amount of support through the influence of the growing fascistand racist reactions against refugees, can Arendt’s questioning and action-focused political thought remind the modern individual of theirresponsibilities?”. The issues pertinent to the discussion will be presented through a phenomenological analysis of the social media bullying regarding the discussion of the refugee crisis on Twitter. One of the findings of the study is that the social network Twitter popularises a discourse based on hatred and violence regarding the refugee crisis and makes such discourse commonplace. Another finding suggests that Arendt’s experience of statelessness and her political concepts can be a means of understandingdeciphering the refugee crisis and reminding locals of their responsibilities towards the refugee population
Details
- Language :
- Turkish
- ISSN :
- 13093487
- Database :
- OpenAIRE
- Journal :
- Volume: 26, Issue: 3 47-59, Kurgu
- Accession number :
- edsair.tubitakulakb..e9b0073a8b4bb0ede5f6a66fb9ba731d