Post-Kolonyal Teori ve Kapitalizmin Hayaleti

In recent years, Postcolonial Studies has begun to occupy a large space and be discussed in the academic platform. Literature and cultural fields of study formed the starting point of Postcolonial Studies. However, Postcolonial Studies examines how the globalization of capital affects and transforms the social dynamics in the East in the modern era and its effects. South Asian historians, influenced by Gramsci's concept in the 1930s, laid the foundations for postcolonial thought in the 1970s, and the Subaltern Studies Collective was established at the initiative of Ranajit Guha. Included in subaltern worksVivek Chibber, who includes important names such as Gayatri Chakravorty Spivak, Homi Bhabha, Ranajit Guha, Dipesh Chakrabarty, offers one of the comprehensive discussions on Post-colonial theory in his book Post-colonial Theory and the Ghost of Capitalism. He brings a serious critique of postcolonial theory, emphasizing that the main arguments that inspired Subaltern Studies are based on a series of analytical and historical misunderstandings.
Son yıllarda Postkolonyal Çalışmalar akademik platformda büyük yer işgal etmeye ve tartışılmaya başlanmıştır. Edebiyat ve kültürel çalışma alanları Postkolonyal Çalışmaların çıkış noktasını oluşturmuştur. Bununla birlikte Postkolonyal Çalışmalar, modern dönemde sermayenin küreselleşmesinin Doğu’daki toplumsal dinamikleri nasıl etkileyip dönüştürdüğünü ve etkilerini incelemektedir. Güney Asya tarihçileri, Gramsci’nin 1930’larda oluşturduğu kavramdan etkilenerek, 1970’lerde postkolonyal düşüncenin temellerini oluşturmuş ve Ranajit Guha’nın girişimiyle “Madun Çalışmaları Kolektifi” kurulmuştur. Madun çalışmalarının içerisinde yer alanGayatri Chakravorty Spivak, Homi Bhabha, Ranajit Guha, Dipesh Chakrabarty gibi önemli isimlere yer veren Vivek Chibber Post-kolonyal Teori ve Kapitalizmin Hayaleti adlı kitabında Post-kolonyal teoriye dair kapsamlı tartışmalardan birini sunmaktadır. Maduniyet Çalışmaları’na ilham veren temel argümanların, analitik ve tarihsel bir dizi yanlış anlamaya dayandığını vurgulayarak postkolonyal teoriye ciddi bir eleştiri getirmektedir.