Back to Search Start Over

İnsanı geliştirmeye yönelik uygulamalar üzerine normatif bir analiz

Authors :
Bardakçi, Tayyibe
Ertin, Hakan
Vatanoğlu Lutz, Emine Elif
Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı
Publication Year :
2018
Publisher :
Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2018.

Abstract

Biyoteknoloji, nanoteknoloji, nörobilim ve genetik mühendisliği gibi alanlardaki gelişmelere baktığımızda, eskiden bilimkurgu olarak gördüğümüz birçok şeyin artık bilimin gerçekleri haline gelişine tanık olduğumuz bir yüzyıl içinde yaşıyoruz. IVF, preimplantasyon genetik teşhis, CRISPR gibi yeni gen düzenleme teknikleri, zeka, kişilik veya bedenin belirli özelliklerini geliştirmek üzere tasarlanmış ilaçlar veya insanların normal sınırlarını aşan protezler, bundan yüz yıl öncesinde tahayyül bile edemeyeceğimiz ancak günümüzde var olan geliştirme teknolojilerinin sadece bir bölümüdür. Başlangıçta hastalıkları tedavi amaçlı tasarlanan bu uygulamalar, sonrasında normal insan yeteneklerinin değiştirilip, geliştirilebileceği fark edilince geliştirme amaçlı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu bağlamda bu tez çalışmasında `insanı geliştirmeye yönelik uygulamalara karşı ahlaki pozisyonumuz nasıl olmalıdır` sorusuna cevap aranmıştır. Öncelikle hastalık, sağlık gibi temel kavramların yanı sıra geliştirmeye yönelik uygulamaların yaygınlaşmasındaki yadsınamaz rolü nedeniyle medikalizasyon gibi önemli bir kavramın açıklanmasına yer verilmiştir. Konunun ahlaki açıdan değerlendirilmesinde ise normatif analiz yöntemine başvurularak, biyomedikal etik prensipler ile transhümanist ve biyomuhafazakar düşünürlerin argümanları ele alınmıştır. Argümanların analizinde ve gerekçelendirilmesinde prensiplerin yanı sıra ütilitarizm ve Kantiyenizm gibi felsefi kuramlardan yararlanılmıştır. İnsanı geliştirme doğrudan insan üzerinde müdahale şeklinde ve bir kez başladığında geri döndürülmesi imkansız olacağı için, telafisi mümkün olmayan bir mecraya doğru ilerleme olasılığı güçlü görünmektedir. Bu teknolojiler hayatımıza girmek için kapıları zorlarken üzerinde iyice düşünülüp tartışılması elzemdir. Harici uygulamalarda bile teknolojiye bağımlılık çeşitli yönleriyle irdelenip, önlem alınması gereken bir durum olarak karşımızdayken, genellikle dahili ve geri dönüşü olmayan insanı geliştirmeye yönelik uygulamalarda ise bizi en çok kaygılandıran şey, giderek bu teknolojilerin kölesi haline gelip, özerk bireyler olduğumuzu unutma ihtimalimizdir. Bu tehdit ve tehlikeler, son yıllarda iyice artan teknolojiyi düşünmeden kabullenme eğilimini de göz önüne alırsak, görmezden gelinemeyecek kadar önemlidir ve bu kez her zamankinden fazla üzerinde tartışılıp düşünülmelidir. The developments in the fields such as biotechnology, nanotechnology, neuroscience and genetic engineering are a sign that we live in a century in which many things we used to see as science fiction now have become scientific facts. IVF, preimplantation genetic diagnosis, new gene-editing techniques such as CRISPR, drugs designed to enhance intelligence, specific characteristics of body or personality, or prosthetics that transcend the normal limits of human beings are only a part of today's enhancement technologies that we could not have imagined a hundred years ago. Initially designed to treat diseases, these applications have been used for enhancement purposes after the realization that normal human abilities can be changed or improved. In this context, this thesis seeks an answer to the question `how should our moral standing be with respect to human enhancement practices`. Firstly, the important concept of medicalization has been explained due to its undeniable role in the proliferation of enhancement techniques as well as basic concepts such as disease and health. In the moral evaluation of the topic, the normative analysis method is used by discussing the arguments of transhumanist and bioconservative philosophers and biomedical ethical principles. In the analysis and justification of the arguments, philosophical theories such as utilitarianism and Kantianism are used as well as the principles. Since human enhancement is irreversible, it is probable that its effects might be irreparable in the long term. It is essential to carefully consider and discuss these technologies while they are rapidly making their way into our lives. The dependence on technology is a situation that needs to be examined and taken care of even in external applications. However, what is most worrisome concerning human enhancement technologies - which are usually internal and irreversible - is the possibility that we become increasingly the slaves of these technologies and forget being autonomous individuals. These threats are so important that they cannot be ignored, especially given the recent tendency to embrace technology without questioning. This is why, this issue should be discussed now more than ever. 168

Details

Language :
Turkish
Database :
OpenAIRE
Accession number :
edsair.od.....10208..fffe3c40d3141e1616a784ce9e22a2ab