Back to Search
Start Over
Demir Özlü'nün romanları ve varoluşçuluk felsefesi
- Publication Year :
- 2021
- Publisher :
- Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021.
-
Abstract
- Kökleri 19. yüzyıla kadar dayanan varoluşçuluk, I. Dünya Savaşı ve bilhassa II. Dünya Savaşı'ndan sonra ilk olarak Batı edebiyatı, daha sonraları da Türk edebiyatında kendisini gösteren bir düşünce akımıdır. Varoluşçuluk, etkisini daha ziyade Avrupa kıtasında göstermiştir. Aynı dönemde Türk edebiyat çevrelerinde varoluşçu felsefenin Sartre ve eserleri vesilesiyle etkili olduğu bilinmektedir. Bu akım, 1950 kuşağı yazarlarının bazılarında yeni bir dil imkanının aranmasında etkili olmuştur. Demir Özlü de yerli koşullarla birleştirdiği anlatılarıyla bu akımın Türk edebiyatındaki yansımalarını ortaya koyan yazarlardan birisidir. Bugüne kadar yazarın romanları üzerine yapılan araştırmalarda onun edebî yönünü ortaya çıkarılmaya çalışılmış ve genellikle bu çerçeve Batı felsefesi ekseninde tutulmuştur. Bu çalışmalarda, yazarın eserlerinin yazılmasında önemli bir tesire sahip olan devrin sosyal ve siyasi problemlerinin varoluşçuluğu doğal bir tercih haline getiren süreci ihmal edilmiştir. Bu tezde varoluşçuluğun belli başlı temalarıyla Özlü'nün eserlerindeki yerli yoruma odaklanılmış ve yazarın bu tasarrufuna dikkat çekilmiştir. Bu araştırmada Demir Özlü'nün Bir Uzun Sonbahar (1976), Bir Küçükburjuvanın Gençlik Yılları (1979), Bir Yaz Mevsimi Romansı (1990), Tatlı Bir Eylül (1995), İthaka'ya Yolculuk (1996) romanları varoluşçuluğun; "yalnızlık", "yabancılaşma", "sürgünde olma" temaları çerçevesinde incelenip değerlendirilmiştir. Yazarın Amerika 1954 ve "Dalgalar adlı romanlarını çalışmamızın dışında bıraktık, zira bu romanlarda varoluşçuluk felsefesi ile doğrudan bir ilişki bulunmamaktadır. Sürgünlerin doğurduğu "bunaltı", "yalnızlık", "yabancılaşma", "burjuva yaşam tarzının absürtlüğü" gibi kavramların eserlerdeki oluşumunun sebebinin varoluşçuluk akımının yazarlar üzerindeki etkileri olduğu kadar devletin ve onun ideolojilerinin yazar ve sanatçılar üzerinde kurmak istediği hakimiyet ile de ilgilidir. Var olmak ve varoluşçuluğun eserlerdeki niteliğini yansıtmak adına Türk edebiyatı edebi topluluklarının ve yazarlarının devlet ve toplum ile ilişkilerinin ortaya konması önemli bir işlev görür. Bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. "Varoluşçuluk Felsefesi ve Edebiyat" adlı birinci bölümde öncelikle varoluşun ne anlama geldiği hususunda bir giriş yapılmıştır. "Varoluşçuluğun Türk Edebiyatındaki Gelişimi" adlı ikinci bölümde öncelikle "var olma" mücadelesini, Türk edebiyatı edebî topluluklarının yazar ve şairlerinin devlet ideolojilerine ve toplumsal baskılara karşı var olma mücadelelerini ortaya koyarak bu mücadelenin "varoluşçuluk" zeminine de eserlerini İkinci Dünya savaşı sonrası veren Demir Özlü başta olmak üzere 1950 kuşağında yer alan Ferit Edgü, Orhan Duru ve Ahmet Oktay gibi yazarlar çerçevesinde bakılmıştır. "Demir Özlü Romanları ve Varoluşçuluk Temaları" adlı son bölümde ise Özlü'nün varoluşçu felsefe ve edebiyatla olan ilişkisi, beş romanı üzerinde ortaya konulmuştur. Bir Uzun Sonbahar,Bir Küçükburjuvanın Gençlik Yılları, Bir Yaz Mevsimi Romansı ve Tatlı Bir Eylül romanlarındaki "yalnızlık", "yabancılaşma" ve "sürgünde olma" durumu, İthaka'ya Yolculuk romanıyla beraber zirveye çıkmıştır. Yazarın varoluşu adına verdiği mücadele çok sevdiği İstanbul'a kavuşmasıyla mutlu sonla bittiği düşünülse de yazar için ne İstanbul ne de ülkesi eskisi gibidir. Existentialism, which dates back to the 19th century, World War I and inparticular II. Western literature first after World War II, then Turkish it is a current of thought that manifests itself in the literature. Existentialism, its effect rather it has shown in the European continent. Turkish literature in the same period that existential philosophy was influential around Sartre and his works is known. This trend is a new language for some of the 1950 generation writers. Has been effective in seeking the opportunity. Demir Özlü with local conditions revealing the reflections of this movement in Turkish literature with the narratives he combined. He is one of the authors who put it. On the author's novels researches tried to reveal its literary side and generally this framework is kept in the axis of Western philosophy. In these studies, the author's social and political neglecting the process that made existentialism a natural choice. Has been in this thesis, Özlü's focused on the indigenous interpretation of his works and attention to this savings of the author was taken in this research, Demir Özlü's Bir Uzun Sonbahar (1976), Bir Küçükburjuvanın Gençlik Yılları (1979), Bir Yaz Mevsimi Romansı (1990), Tatlı Bir Eylül (1995), İthaka'ya Yolculuk (1996) novels existentialism; themes of "loneliness", "alienation", "exile" it has been examined and evaluated within the framework of. The author's Amerika 1954 and we have excluded the novels Dalgalar from our work because this there is no direct relationship with the existentialist philosophy in novels. "Anxiety", "loneliness", "alienation" caused by exiles, "bourgeois life" the reason for the formation of concepts such as "the absurdity of his style" in the works. As well as the effects of the existentialist movement on writers with the dominance that his ideologies wanted to establish over writers and artists is also relevant. In order to exist and reflect the nature of existentialism in works the relationship between Turkish literature literary societies and writers with the state and society. It serves an important function to reveal the relationships. This study consists of three parts. "Philosophy of Existentialism and in the first chapter titled "Literature", first of all what existence means an introduction has been made on the subject. "Existentialism in Turkish Literature In the second chapter titled "Development", first of all the "struggle for existence" of the writers and poets of the literary communities of literature by revealing their struggle for existence against social pressures, this on the "existentialist" ground of the struggle, his works after the Second World War. Ferit Edgü, who was in the 1950 generation, especially Demir Özlü, it has been viewed within the framework of authors such as Orhan Duru and Ahmet Oktay. In the last section titled "Demir Özlü Novels and Existentialism Themes" Özlü's relationship with existential philosophy and literature on his five novels it has been put forward. Bir Uzun Sonbahar, Bir Küçükburjuvanın Gençlik Yılları, Bir Yaz Mevsimi Romansı and Tatlı Bir Eylül "Loneliness", "alienation" and "exile" situation, İthaka'ya Yolculuk reached its peak with the novel. Given by the author in the name of his existence even though the struggle is thought to have ended with a happy ending with Istanbul, which he loves so much neither Istanbul nor his country are the same for the author.
Details
- Language :
- Turkish
- Database :
- OpenAIRE
- Accession number :
- edsair.od......9773..0540c023cc994b1b4e44fc600db2a20c