The rehabilitation of a patient who received oral bisphosphonate treatment with dental implant supported prosthesis: A case report

Klasik iki-aşamalı dental implant konsepti, geçtiğimiz yıllardaki bir çok çalışmada olumlu sonuçlar ortaya koysa da, uzun osseointegrasyon süresi, randevu sayısının fazla olması, geçici bir tam protez yapımı ve bu protezlerin bir çok kez astarlama gerekliliği gibi bazı dezavantajları beraberinde getirmektedir. Dental implantların materyal, dizayn ve yüzey işlemlerinde ortaya çıkan son dönemdeki yenilikler ve gelişmeler, klinik diş hekimliği için önemli bir konsept olan erken yükleme protokolünün ortaya çıkmasına ön ayak olmuştur. Erken yükleme protokolünü temel alan birçok yöntemde ortaya çıkan en önemli dezavantaj içerdikleri ölçü alma işlemleri sebebiyle operasyon bölgesinin zarar görebilmesidir. Son dönemde bu problemi ortadan kaldırmak amacıyla ölçü alma prosedürlerini içermeyen Ohio State University (OSU) protokolü geliştirilmiştir. Ancak bu protokolde de, postperatif iyileşme gerçekleşmeden protetik işlemlerin tamamlanması sebebiyle hastalarda konuşma problemleri baş gösterebilmektedir. Bu çalışmada, OSU protokolü temel alınarak erken yükleme konsepti ile yapılan implant destekli bir mandibular hibrit protezde, postoperatif iyileşme sonrasında meydana gelen fonksiyonel konuşma problemini ortadan kaldıran alternatif bir yöntemin sunumu ve bu yöntem sonrasında ortaya çıkan neticenin gösterilmesi amaçlanmaktadır. 62 yaşındaki erkek hasta, implant operasyonu sonrası OSU protokolü ile oluşturulan alt hibrit protezinden kaynaklanan fonksiyonel konuşma problemi şikayeti ile kliniğimize başvurdu. Hastada, postoperatif iyileşme sonrasında protez ile mukoza arasındaki mesafe artışını telafi etmek amacıyla akrilik rezin kullanılarak alternatif bir yaklaşım uygulanmaya karar verildi. Bu yaklaşım sayesinde hibrit protez ile mukoza arasındaki mesafe, hijyeni ve fonasyonu etkilemeyecek şekilde azaltılmış oldu. Bu olgu sunumunda ortaya konan alternatif tekniğin, OSU protokolü baz alınarak erken yükleme konsepti ile ağıza yerleştirilen dentalimplant destekli hibrit protezlerde ortaya çıkabilecek fonasyon problemlerinin çözümünde geçerli bir yöntem olabileceği gösterilmektedir. Bu yöntemle hastanın karşı karşıya kaldığı psikososyal dezavantaj konforlu ve kısa bir sürede kolaylıkla ortadan kaldırılmıştır.
Although classic two-step concept for dental implants has presented encouraging outcomes, treatment protocol requires a lengthy period for osseointegration. The other disadvantage of conventional implant therapy is the need for several appointments and temporary complete dentures with multiple relines. Along with continuous improvements in implant materials, designs and surface treatment techniques, immediate/early loading protocol has become one of the most remarkable achievements in clinical dentistry. Immediate loading procedures may increase the possibility of damage to the surgical site during the impression procedures. The Ohio State University (OSU) protocol has been developed to compensate for previous early loading techniques’ inadequacy. However, this protocol may cause phonation difficulty to the patient due to postoperative healing. The aim of this study was to describe an alternative technique to eliminate the cause of the functional dysphonia in a patient with early load mandibular hybrid prosthesis via the OSU protocol and to evaluate the outcomes of this technique. A 62-years-old male patient reported to our department with a complaint of functional dysphonia after the prosthetic rehabilitation with implant-retained mandibular hybrid prosthesis via OSU protocol. Acrylic resin applied to the metal framework of mandibular hybrid prosthesis decrease the distance between hybrid prosthesis and mucosa. Result: This alternative technique has led to eliminate the cause of dysphonia in a short period of time and resulted in patient satisfaction in terms of hygiene and phonation. So it may be an appropriate technique for functional dysphonia patient with early load mandibular hybrid prosthesis and may further psychosocially motivate patients in the social environment.