Back to Search Start Over

Ahlâkta Tutarlılık ve Denge Modeli: Aşırılık ve Eksiklik Ortasında, Objektif ve Bütüncül Bir Yaklaşım

Authors :
Fatma Yüce
Source :
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi, Vol 23, Iss 3, Pp 1257-1277 (2019)
Publication Year :
2019
Publisher :
Cumhuriyet University, 2019.

Abstract

Bu çalışmada ahlâkta Tutarlılık ve Denge Modeli (TDM) önerilmiş ve tanıtılmıştır. Model bağlamında felsefede olduğu gibi ahlâkta da tutarlılığın önemi vurgulanmıştır. Bu amaçla TDM ahlâkta tutarlılığı temin etmek için aklı ön plana çıkarmış; aklın yanında duygu, sezgi ve vicdanın da önemine dikkat çekmiştir. Aklın belirlediği ilkeleri insan davranışlarında görme hedefiyle aşırılık ve eksiklik ortasında tanımlanan erdemlerde iki türlü tasnif geliştirilmiştir. Bunlardan ilki dikotomi oluşturarak erdemlerin zıtlarını belirleyen ve yanlış varoluşlarına dikkat çeken erdemlerin üçlü tasnifidir. Diğeri ise erdemlerin birlikte düşünülmesini öneren iki ortanın dualitesinden hareket eden dörtlü tasniftir. İlk tasnif içerisinde zıtlık ikinci tasnif içerisinde bütünleşme merkezi kavram olarak ele alınmıştır. Ardından erdemlerin toplumsal, küresel ve teolojik bağlamlarda tutarlı bir şekilde değerlendirilebileceği önerilmiştir. Bununla birlikte aklın rehberliğinde evrensel ahlâki hakikatlere ulaşma hedefiyle objektif nitelikleri baskın ideal ahlâk ve subjektif nitelikleri içeren real ahlâk kavramları üretilmiş; bu iki ahlâk arasında tutarlılık ve bütünleşme önerilmiştir. Benzer bir tutarlılık ve bütünleşme çalışma boyunca ilke-erdem, soyut-somut, niyet-sonuç, evrensellik-yerellik, objektiflik-subjektiflik dualitelerinde de önerilmiştir. Son olarak tutarlılığın ahlâkta uygulanmasının makuliyetinin istisnaları beraberinde getirdiğine dikkat çekilmiştir.Özet: Felsefe, gerçekliğe ulaşmak için belirli sorular ve konular üzerine odaklanan mantıklı, sistemli ve tutarlı düşünmedir. Felsefenin bu temel eğilimi ahlaka uygulandığı zaman mantıklı, sistemli ve tutarlı eylemlerin ortaya çıkması beklenir. Bu bağlamda, bu makalede Tutarlılık ve Denge Modeli (TDM) adıyla yeni bir model önerilmiş ve tanıtılmıştır. Bu model kapsamında tutarlılığın önemi felsefede olduğu gibi ahlakta da vurgulanmıştır. Bu nedenle TDM düşünce, söz ve davranış tutarlılığını sağlamak için ahlakta aklı ön plana çıkarmıştır. TDM’ya göre erdemlerin belirlenebilmesi için aklın yanında nefsani değil insani duygu, ilahi sezgi ve sağlam vicdan gerekmektedir. İyi niyetle, aklın bir sentezi olan TDM akla uygun ve iyi eylemlerin oluşmasını hedefler. Holistik bir yapı arz eden TDM’ye göre bir kişi erdemi kendisine ilke edinip tüm yaşamı boyunca erdemi tüm davranışlarına yansıtabilirse tutarlı bir şekilde erdemli olarak tanımlanabilecektir. TDM iyiyi, tutarlılık ve denge kavramlarıyla tanımlar. TDM’ye göre iyi aşırılık ve eksikliğin ortasıdır. Bu bakımdan TDM Aristoteles’in orta düşüncesine dayanır. Bununla birlikte TDM orta referans noktasını alıp yeni bir içerikle geliştirme hedefindedir. Kötünün belirlenmesi sürecinde TDM iki önemli soru gündeme getirir: 1. Bir şeyin olmaması mı kötüdür? 2. Bir şeyin yanlış olması mı kötüdür? Eksiklik noktası yokluğu temsil eder ve aşırılık noktası varlıkta yanlışlığı temsil eder. Her ikisi de ahlakta kötüdür. Bunların ortası ise erdemi temsil eder. Aklın belirlediği ilkeleri insan davranışlarında görme hedefiyle aşırılık ve eksiklik ortasında tanımlanan erdemlerde iki türlü tasnif geliştirilmiştir. Bunlardan ilki dikotomi oluşturarak erdemlerin zıtlarını belirleyen ve yanlış varoluşlarına dikkat çeken erdemlerin üçlü tasnifidir. Tüm erdemlere uygulanabilecek boş bir şablon olarak dikotomi oluşturan üçlü tasnif erdemci-erdemli-erdemsiz şeklinde belirlenmiştir. TDM’de ortanın zıttı her zaman açık bir şekilde eksiklik noktasında ve örtülü bir şekilde aşırılık noktasında bulunmaktadır. Bu nedenle erdemlerin aşırılık noktasını belirlemek önemlidir. Eksiklik noktası için kısaca erdemsizlik denilebilir. Aşırılık noktası için ise aslında erdemsizlik, mış gibi erdemler, maskeli erdemsizlik ve erdemcilik ifadeleri kullanılabilir. Diğeri ise erdemlerin birlikte düşünülmesini öneren iki ortanın dualitesinden hareket eden dörtlü tasniftir. Bu tasnifte iki erdemin birlikte düşünülmesiyle yeni ve daha iyi erdemlerin oluşabilmesi mümkündür. İlk tasnif içerisinde zıtlık ikinci tasnif içerisinde bütünleşme merkezi kavram olarak ele alınmıştır.İlke felsefede tutarlılığın teminatı olarak görülmektedir. TDM de benzer bir durumun ahlâkta da olması gerekliliğine işaret eder. Kant’a göre ahlâksal değerin belirlenmesinde eylemlerin görülmeyen iç ilkeleri eylemlerin kendilerinden daha önemlidir. İlke bireye ve şarta göre değişiklik arz etmez, aksine birey ilkeye göre şekillenir ve tüm bireyler ilkenin neticesinden eşit bir şekilde istifade eder. Böylelikle keyfi uygulamalarla ve çifte standartlarla bireylerin haklarının suistimal edilmesi önlenmiş olur, ilke çerçevesinde oluşan demokratik ortamda yalnız erk sahibi değil, her türlü hak sahibi hakkını alma salahiyetine ulaşmış olur. İlkeye bağlılık bu yönüyle kural ile özgürlük arasında bir denge kurarak hakların ve özgürlüğün teminatı olmaktadır.Aristoteles’in erdem ve Kant’ın ilke kavramlarını bütüncül bir şekilde ele alan bu çalışmada insan zihnindeki ilkelerle eylemlerindeki erdemlerin ayrı ayrı kendi içlerinde tutarlı olması ve nihayetinde ilke-erdem birliğinin sağlanabilmesi hedeflenmiştir. Bunun yanı sıra bu çalışmada ideal ahlak ve real ahlak kavramları önerilmiştir. İdeal ahlâk, mutlak, evrensel ve herkes tarafından tartışmasız kabul edilebilecek iyi ve doğruların objektif zemininde gerçekleşir. Objektif nitelikleriyle ideal ahlâk kişilerin bildikleri ve ulaşmak istedikleri hedef olarak görülebilir. Real ahlâk ise kişilerin kendi gerçeklikleri olarak subjektifliklerini de barındıran olumlu ve olumsuz tüm yönleriyle insanda ya da toplumda şekillenen ahlâktır. Subjektif nitelikleriyle real ahlak hayatın içinde yaşayan bir ahlaktır. TDM ideal ahlak ile real ahlak arasında bir bütünlük ve tutarlılık hedefler. Bu makalede erdemler maddi ve manevi olmak üzere ikiye ayrılmış; erdemlerin ilkesel, bireysel, toplumsal, küresel ve teolojik bağlamlarda tutarlı bir şekilde değerlendirilmesinin faydalı sonuçlara ulaştıracağı iddiası öne sürülmüştür. Bu kapsamda bir yandan ilkesel, bireysel, toplumsal, küresel ve teolojik erdemlerin kendi içlerinde tutarlılığı, diğer yandan ilkesel, bireysel, toplumsal, küresel ve teolojik erdemlerin birbirleriyle tutarlılığı hedeflenmektedir. Bu tasnifte ilkesel ve teolojik ahlak objektif niteliklere sahipken, bireysel ve toplumsal ahlak subjektif niteliklere sahiptir. TDM ilkesel, bireysel, toplumsal, küresel ve teolojik ahlakın tutarlılığı ve bütünselliği içinde subjektiflik barındıran bir objektiflik hedefler. TDM başlangıç noktası olan ilkesel ahlâk ile son noktası olan teolojik ahlakı birleştirerek nihai ahlâk ilkelerine ulaşmayı ve onları bireysel ve toplumsal ahlâkta belirginleştirmeyi hedefler. Netice olarak TDM aklın bulduğu ortayı vahyin sunduğuyla teyit eder. Başka bir deyişle Tanrının zaten orada ve hep sunduğu ahlakla, insan aklının burada ve şimdi bulduğu ahlak örtüşür. Makalede diğer tutarlılık ve bütünleşme ilke-erdem, soyut-somut, niyet-sonuç, evrensellik-yerellik, objektiflik-subjektiflik dualitelerinde önerilmiştir. Bununla birlikte makalenin merkezi kavramı olan tutarlılık muhtemel eleştirilerin zeminini oluşturabilir. Ama TDM’ye yöneltilebilecek muhtemel eleştirilerin dikkatle incelemeye tabi tutulmaksızın tutarlılık kavramını gerçeklikten koparan aşırı bir tutarlılık görüntüsünden gelebileceği öngörülebilir. Bunun için insan davranışlarında aşırı bir şekilde tutarlılık beklemenin ve real ahlakı ihmal ederek ideal ahlâkı mutlak kabul etmenin yanlış olduğu akılda tutulmalıdır. Bu açıdan son olarak makalede tutarlılığın ahlâkta uygulanmasının makuliyetinin istisnaları beraberinde getirdiğine dikkat çekilmiştir.

Details

Language :
Turkish
ISSN :
25289861
Volume :
23
Issue :
3
Database :
OpenAIRE
Journal :
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi
Accession number :
edsair.doi.dedup.....5f57671ca89456556552b1531a882c7f