Türkçenin yabancılara öğretiminde öğreticilerin ana dillerine ve kültür değerlerine hâkimiyetleri meselesi

Dil öğretimi, küresel vatandaşların çevrelerindeki dünyayla ilgilenmelerine yardımcı olduğu için günümüz dünyasında önemli bir bileşendir. Küreselleşme, dünyanın daha küçük bir yer hâline gelmesine neden oldu ve bugün, devletlerin ve vatandaşların en temel düzeyde bile birbirleriyle iletişim kurabilmelerini gerektiren sanal hâle geldi. İster bir dostluk veya dayanışma gösterisi olsun, ister kültürel meselelerde bir aracı kullanmak olsun, her durumda kendi dilini karşıdaki muhatabına öğretmek ve bu yolla onları kendine bağlayabilmek için dil öğretimi son derece ehemmiyetlidir. Ayrıca kendi medeniyet ve dünya görüşünü başkalarına ilkah etmenin en kestirme ve en tesirli yolu kendi dilini o kitlelere öğretmek ve benimsetmekten geçmektedir. Dil merkezleri öğrencileri, kendi ülkelerindeki yabancı bir kültür ve dil hakkında bilgi edinmek için eşsiz bir fırsata sahiptir. Bu kurslarda kullanılan metinler ve görseller, hedef dilin sosyal ve kültürel değerlerine kısa bir bakış sunar. Bunlar yeni dili anlamak için yararlı olsalar da, öğrencilerin kültürle ilgili "arka plan" bilgilerine maruz kalmaları genellikle daha faydalıdır. Yani, bir yabancı dil öğretmeni için sadece hedef dilde akıcı olması yeterli değildir, öğretmenin de kültür ve değerleri konusunda bilgili olması ve bunları öğrenicilere etkin bir şekilde aktarabilmesi gerekir. Türkçeyi yurt içinde veya başka bir ülkede yabancı dil olarak öğretirken, öğretmen sadece dilin değil, aynı zamanda Türk kültürünün ve onun değerler sisteminin de elçisi olur. Bunu öğrencilerle en iyi şekilde paylaşmak için öğretmenin kendi kültürü hakkında objektif ve açık bir görüşe sahip olması çok önemlidir. Language teaching is an important component in today’s world as it helps global citizens engage in the world around them. Globalization has resulted in the world becoming a smaller place, and today has even become virtual, requiring states and citizens to be able to communicate with each other, even at the most basic level. Whether as a show of friendship or solidarity, or to use an intermediary in cultural affairs, learning a foreign language is an ideal way to connect to that culture and its values. Students of language centres have a unique opportunity to learn about a foreign culture and language within their own home country. The texts and visuals employed by these courses offer glimpses into the target language’s social and cultural values. While these are useful for understanding the new language, it is generally more beneficial for students to exposed to “background” information about the culture as well. That is, it is not sufficient for a foreign language teacher to only be fluent in the target language, the teacher must also be well-versed in the culture and its values and be able to effectively transmit those to the learners. When teaching Turkish as a Foreign Language, either inside the country or in another country, the teacher becomes an ambassador of not only the language but also the Turkish culture and its system of values. It is essential that the teacher have an objective and open view of their own culture in order to best share it with learners.