Back to Search Start Over

Kentsel dönüşüm uygulamasında yaşam kalitesi araştırması ve kavramsal bir model önerisi: Bursa Doğanbey örneği

Authors :
Gür, Miray
Taneli, Yavuz
Dostoğlu, Neslihan
Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Mimarlık Anabilim Dalı.
Mimarlık Ana Bilim Dalı
Publication Year :
2014
Publisher :
Uludağ Üniversitesi, 2014.

Abstract

Bireyin yaşamına ilişkin nesnel bileşenlerin ve bu doğrultuda gelişen öznel algının etkileşimi sonucunda ortaya çıkan yaşam kalitesi, çok boyutlu ve disiplinler arası olarak ele alınması gereken bir kavramdır. Farklı bileşenlerin ortaklaşa geliştirdiği bir çıktı olarak adlandırılabilecek olan yaşam kalitesinin söz konusu niteliği, literatürde farklı boyutlarla ilişkili özelleşmiş tanımların ve ölçümlerin geliştirilmesini beraberinde getirmiştir. Yaşam kalitesi; esenlik, refah düzeyi ve yaşam tatmini kavramları ile ilişkili olup, bireyin kendi yaşamının yanı sıra, gündelik hayatını sürdürdüğü çevreye ilişkin algısına odaklanma yoluyla, çevre eksenli yaşam kalitesi ortaya çıkmaktadır. Kentsel yaşam kalitesi ise, çevre eksenli değerlendirmeye bireysel haklar, demokrasi ve halk katılımının dahil olmasıyla, yaşam kalitesinin planlama politikaları ve karar mekanizmaları ile ilintili toplumsal boyutunu içermektedir. Tez çalışmasında yaşam kalitesi ölçümüne yönelik, nesnel ve öznel göstergelerin birlikte ele alındığı bir model geliştirilmiştir. Bu doğrultuda çalışmanın amacı, insan davranışları ile gündelik hayatın sürdürüldüğü çevrenin etkileşimi bağlamında, geliştirilen model üzerinden yaşam kalitesi ölçümü gerçekleştirilmesi ve elde edilen bulgular bağlamında çevrenin ve çevresel politikaların bireysel yaşam kalitesi üzerindeki etkilerinin tartışılmasıdır. Çalışmada yaşam kalitesi ölçümü için belirlenen alan; idari, fiziksel, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla Türkiye’de benzersiz bir uygulama olma önemini taşıyan Doğanbey Kentsel Dönüşüm Uygulaması’dır. Bu alanın seçilmesinin nedenleri, kentsel dönüşüm uygulamalarının günümüzde Türkiye’de planlama ve politikalar anlamında oldukça önemli bir gündem maddesi olması, yenilenen konut çevresinde hak sahiplerinin yaşam biçiminin ve yaşam kalitesinin nasıl değiştiğinin izlenmesi, kullanıcı görüşleri ile memnuniyet düzeylerinin belirlenmesi ve uygulanan politikaların fiziksel ve sosyal çevre üzerinde oluşturduğu etkilerin bilimsel verilerle ortaya konmasıdır. Bu doğrultuda, insan-çevre arasındaki dinamik ilişkiler sonucunda oluşan algı ve bireyin yaşadığı deneyimlerle bağlantılı olarak yaşam kalitesinin ölçüldüğü araştırmada, bütüncül bir yaklaşım gerekliliğinin yanı sıra farklı boyutlar arasındaki etkileşimin de anlaşılması zorunludur. Çevresel psikoloji alanında, söz konusu bütüncül bakış açısı transaksiyonel yaklaşımla örtüştüğünden, çalışmada bu yaklaşım benimsenmiş, ancak farklı ilişkilerin irdelenmesi amacıyla etkileşimli yaklaşım da sürece dahil edilmiştir. Felsefi dünya görüşü çerçevesinde ise problemi anlayarak araştırma sorularını cevaplamaya odaklanması ve farklı yöntemlerin kullanılmasını gerektirmesi nedeniyle pragmatik yaklaşım benimsenmiş olup; tez çalışması bununla örtüşecek biçimde karma yöntem ile yürütülmüştür. Çalışma sürecinin başlangıcında, belirlenen araştırma sorusu çerçevesinde, yaşam kalitesi kavramı ve göstergeleri ile kentsel dönüşüm olgusunun yaşam kalitesi perspektifinden irdelenmesi aracılığıyla çalışmanın kuramsal çerçevesi geliştirilmiştir. Bunun ardından kuramsal çerçeve ve çalışma alanının getirileri bağlamında, yaşam kalitesini oluşturan boyutların belirlenmesi ve gündelik yaşamın sürdürüldüğü çevrenin yaşam kalitesi ile olan etkileşiminin ortaya konması amacıyla, yaşam kalitesi ölçümüne yönelik kavramsal bir model ve ölçek geliştirilmiştir. Bu ölçek üzerinden yapılan yaşam kalitesi ölçümünde, anket ve derinlemesine görüşme yöntemi birlikte kullanılarak, nicel yöntemlerle tespit edilen ilişkilerin nitel yöntemlerle açıklanması sağlanmış, dönüşüm öncesi ile sonrasına yönelik karşılaştırmalarla yaşam kalitesinin ne yönde değiştiğine ilişkin nedensel ilişkiler anlaşılmaya çalışılmıştır. Örneklem hacminin belirlenmesinde tabakalı örnekleme ve orantılı dağıtım yaklaşımının tercih edildiği ölçümde, % 5 örneklem hatası toleransına göre gereken hacmin üzerinde bir büyüklük olan 325 katılımcıyla yüzyüze anket uygulamaları, söz konusu kişilerin arasından 35 katılımcı ile de derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Ölçüm sonucunda elde edilen verilerin istatistiksel yöntemlerle açıklandığı çalışmada, yaşam kalitesinin konut ve çevresinden, mahalledeki yaşantıdan, komşuluk ilişkilerinden ve güvenlik durumundan memnuniyet düzeyi ile ilintili olduğuna dair bulgular elde edilmiştir. Bunun yanısıra sağlık durumunun, gelir düzeyinin ve medeni durumun yaşam kalitesi algısını etkilediği görülmüştür. Araştırmada elde edilen diğer önemli sonuçlardan biri, kullanıcıların dönüşüm sürecine dahil edilmemesinin, onlara söz hakkı verilmemesinin ve danışılmamasının, diğer bir deyişle katılım ve kontrol mekanizmalarının süreçte yer almamasının kullanıcı memnuniyetini ve yaşam kalitesini önemli oranda azaltmasıdır. Kullanıcıların yaşam alışkanlıklarının dikkate alınmadığı uygulama sonucunda, dönüşüm öncesindeki mahalle dokusuna tamamen kontrast oluşturan bir çevre ortaya çıkmış ve elde edilen bulgulara göre bu durum, yaşam biçimine uygunluğu, sosyal ilişkileri ve aidiyeti oldukça olumsuz etkilemiştir. Dönüşüm sonrasında sahip olunan konutun ve alandaki konumunun seçilememesi memnuniyet düzeyini azaltırken, yaşam biçimine en uygun bulunan konutlar dönüşüm öncesindeki dokuya en çok benzeyen az katlı bloklardır. Kullanıcıların tamamına yakını dönüşüm ile birlikte oluşturulan fiziksel çevre niteliklerinden rahatsızlık hissetmekte ve kent merkezinde yer alan bölgenin kenti olumsuz etkilediğini belirtmiştir. Bunun yanısıra kullanım sonrasında fiziksel, sosyal ve ekonomik anlamda yaşanan sorunlar, önceki duruma göre yeşil alan oranının azalması, konut çevresindeki radikal değişimler ile birlikte komşuluk ilişkilerinin bozulması, bunun da etkisiyle bölgede güvensizlik hissinin egemen olması gibi faktörler dönüşüm sonrasında kullanıcıların yaşam tatmininin, aidiyet hissinin ve yaşam kalitesinin azalmasına neden olmuştur. Çalışma sonucunda, elde edilen bulguların genel değerlendirmesi yapılmış ve bu doğrultuda bir yaşam kalitesi matrisi aracılığıyla Doğanbey Kentsel Dönüşüm Uygulaması farklı boyutlar üzerinden ele alınmıştır. Kullanıcıların yaşam kalitesi üzerinde hangi bileşenlerin daha etkili olduğuna dair çıkarımların yer aldığı bölümde, sürecin farklı aşamalarında yaşam kalitesinin artırılmasını sağlamaya yönelik yapılabilecek uygulamalara dair öneriler de geliştirilmiştir. Bununla birlikte, çevresel politikaların kullanıcı memnuniyeti ve yaşam kalitesi üzerindeki etkilerine ilişkin elde edilen verilere dayanarak, coğrafya, toplum, zaman dilimi, uygulama amaçları, idari ve hukuksal yapı bakımından alanla benzer özellikler taşıyan kentsel dönüşüm uygulamaları kapsamında birtakım genellemelere varılmış ve gelecekte yapılacak olan uygulamalarda yaşam kalitesinin iyileştirilmesine yönelik stratejilerin geliştirilmesi doğrultusunda çıkarımlarda bulunulmuştur. Quality of life, which is the result of objective components and subjective perceptions that stem from objective components, is a concept that needs to be treated as a multidimensional and inter-disciplinary approach. Quality of life can also be defined as a common result of multiple components and this feature of quality of life creates specialized definitions and scales with different dimensions in the literature. The concept is related to well-being, welfare and life satisfaction. Along self life, through focusing on daily environment, quality of life based on the environment emerges from the perception of a person on the environment that he/she lives in. Urban quality of life however, is the dimension of the quality of life which includes personal rights, democracy and public participation to the environmental aspects and involves the social dimension related with planning policies and decision mechanisms. In this thesis a model is developed to measure quality of life, which takes into account objective and subjective indicators. In this regard, the goal of this study is to measure the quality of life using the model developed, taking into consideration human behavior and the environment where people spend time during daily activities, and to discuss the impact of environment and environmental policies on the individual quality of life. The area determined for measuring the quality of life in this study is Doğanbey Urban Transformation Project, which is unique in Turkey because of its administrational, physical, social and economic dimensions. The reasons for selecting this area are; the high importance of urban transformation projects in Turkey in terms of planning and policies, monitoring the changes in lifestyle and quality of life of the people living around the renewed residential areas, understanding the opinions and level of satisfaction of users, and to present the impact of policies on the physical and social environment. In this direction, in the research, which examines the perception created as a result of the dynamic relations between people and the environment and the quality of life based on the personal experiences, it is important to also understand the interaction among different dimensions as well as using a holistic approach. In the environmental psychology field, since the holistic approach is in line with the transactional approach, this approach is adopted in the study. However an interactive approach is also involved in the process in order to study different relationships between different parameters and dimensions. In the scope of philosophical world view because of the need to understand the problem and focus on giving answers to research questions and the need to use different methods, a pragmatic approach is adopted and thus corresponding to this, mixed method approach is used in the thesis. The theoretical framework of the study is developed by studying the quality of life concept and indicators and urban transformation phenomenon from the quality of life perspective from the scope of the research question, determined at the beginning. Subsequently, a conceptual model and scale towards measuring the quality of life is developed in order to show the relationship between quality of life and the environment where people live and to understand dimensions that create the quality of life in the scope of the theoretical framework and case area. Questionnaires and in depth interview methods were used for the measurement of the quality of life together at this scale to qualitatively define relationships, which are determined by quantitative methods; and thus to understand the causal links of changes in the quality of life after the transformation of the environment. Stratified sampling and proportional distribution approach was used to define sample size. Surveys were done with 325 participants, which was a lot higher than the necessary size according to the 5% sampling error tolerance. Furthermore in depth interviews were done with 35 participants among the 325 surveyed people. The study explains collected data with statistical methods and receives findings indicating quality of life is related to dwellings and surrounding environment, life in the neighborhood, neighbor relations and satisfaction from security. In addition to the above it is seen that health conditions, income level and civil status have an impact on the perception of the quality of life. Another important result of the research is the fact that when users are not made a part of the transformation process, not given the right to speak and not consulted, in other words when the participation and control mechanisms are left out of the process, the quality of life and user satisfaction decreases considerably. A highly contrast environment to the previous neighborhood pattern emerged as a result of the implementation in which the life habits of the users were not taken into consideration and according to the results of this study, this had a very negative impact on lifestyle, social relations and attachment. After the transformation, the buildings and their location in the area were not chosen by the users, which further reduces the satisfaction. The building blocks, which has the highest approval of users are the low-rised ones which resemble the former pattern. Almost all of the users feel troubled by the physical environment created by the urban transformation and expressed that the neighbourhood area in the city center had a negative impact on the whole city. In addition to the above, problems after use in terms of the physical, social and economic structures, reduced green space ratio compared to previous years, radical changes around the residences and broken neighborhood relations, related to this reduced feeling of security in the area reduced the level of satisfaction, sense of belonging and quality of life of the users. At the end of the study the findings are evaluated in general and the Doğanbey Urban Transformation Project is discussed by different dimensions using a quality of life matrix. Suggestions for actions in different phases of the project are also made to in order to increase the quality of life in this section of the study, where the strength of the impact of components on the quality of life are presented. Based on the evidence at hand on the user satisfaction and quality of life of environmental policies, various generalizations are made taking into consideration similar urban transformation projects which has similarities in geography, society, time period, goals, administrational and legal structures and conclusions are made for strategies that can increase the quality of life in future projects. Bursa Büyükşehir Belediyesi

Details

Language :
Turkish
Database :
OpenAIRE
Accession number :
edsair.dedup.wf.001..922019e2dc7ce0400108a4c9beecd0ae