This study investigated the effectivity of Magnetic Resonance Imaging (MRI) findings and Apparent Diffusion Coefficient (ADC) value in evaluating parotid gland tumors (PGTs), and aimed to reduce the biopsy procedure before surgery.This retrospective study included 54 PGTs of 42 patients' (24 female, 18 male, mean age; 51.4±15.9). All of the patients had an MRI, and histopathologic diagnosis. The signal intensity [T1 and T2 Weighted (W), T1W after intravenous contrast agent injection] and mean ADC values of the PGTs were measured. Also contrast enhancement pattern (homogenous, heterogeneous, peripheral or none), margin features (well or ill-defined), sizes, location (superficial lobe/deeplobe/both), perineural spread, presence of lymphadenopathy, and extension to adjacent structures were noted.The distribution of PGTs was; 21 pleomorphic adenomas, 18 Warthin tumors, 2 lymph nodes, 2 mucoepidermoid carcinomas, 5 adenoid cystic carcinoma, 1 basal cell carcinoma,2 metastases and 2 lymphomas; (13 malignant and 41 benign lesions). Morphologic parameters; ill-defined margin, perineural spread, lymphadenopathy, and extension to adjacent structures were found to be significantly associated with malign lesions (p0.01). There was a significant difference between ADC values of malignant and benign PGTs (p0.05). Also ADC values and T2 signal intensity was significantly lower in Warthin tumors rather than pleomorphic adenomas (p0.05).Mean ADC values when considered with morphological features may be accessible methods to distinguish benign and malignant PGTs, also ADC values and T2 signal intensity may be useful for differentiating pleomorphic adenomas from Warthin tumors, thereby reducing the number of biopsies and thus complications.Bu çalışmada biyopsi işlemlerini azaltmak amacı ile Manyetik Rezonans Görüntülemenin (MRG) parotis gland tümörlerinin (PGT) malign-benign ayrımındaki etkinliği değerlendirilmiştir ve operasyon öncesi biyopsi işleminin azaltılması amaçlanmıştır.42 hastaya (24 kadın, 18 erkek, ortalama yaş; 51,4±15,9) ait 54 parotis gland lezyonu çalışmaya dahil edildi. Tüm hastaların MR görüntüleri ve histopatolojik sonuçları retrospektif olarak tarandı. PGT’lerin T1, T2 ağırlıklı sekanslarda ve kontrast verimi sonrasında sinyal intensiteleri ve ortalama ADC değerleri ölçüldü. Diğer yandan lezyonların kontrastlanma paterni (homojen, heterojen, periferik veya kontrastlanmayan), sınırları (iyi veya kötü sınırlı), boyutları, lokalizasyonları (yüzeyel lob/derin lob/ her ikisi), perinöral yayılım, lenfadenopati varlığı ve komşu dokulara ekstansiyon değerlendirildi.PGT’lerin dağılımı; 13 malign ve 41 benign lezyon olmak üzere 21 pleomorfik adenom, 18 Warthin tümörü, 3 lenf nodu, 2 mukoepidermoid karsinom, 5 adenoid kistik karsinom, 1 bazal hücreli karsinom, 2 metastaz ve 2 lenfoma şeklindeydi. Morfolojik parametrelerden kötü sınır, perinöral yayılım, lenfadenopati varlığı ve çevre doku uzanım malign lezyonlarla anlamlı olarak ilişkili bulundu (p0.01). Malign lezyonların ADC değerleri benignlere göre anlamlı olarak düşük bulundu ( p0.05). Ayrıca Warthin tümörlerinde ADC değerleri ve T2 sinyal intensitesi, pleomorfik adenomlardan istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha düşüktü ( p0.05).Morfolojik özelliklerle birlikte ortalama ADC değerleri malign tümörleri benignlerden, ADC değerleri ve T2 sinyalleri ise pleomorfik adenomları Warthin tümörlerinden ayırmaya yardımcı olarak biyopsi sayılarını dolayısıyla komplikasyonlarını azaltabilir.