Search

Bir metni anlamanın en önemli unsurlarından biri onu inşa eden kelime ve kavramları iyi kavramaktan geçer. Kelimeler, kendilerine yüklenen manalarla cümleleri oluşturan yapı taşları görevini üstlenirken kavramlar da objelerin, dış dünyadaki varlıkların ve nesnelerin insan zihnindeki tasavvurlarını ifade ederler. Kelimeler ve kavramlar, metni inşa ederken kendilerine yüklenen manalarla değer kazanırlar. Bu itibarla dilsel bir yapı olan metnin içerdiği manaları doğru bir şekilde anlamak ve yorumlamak için kavramların ifade ettiği anlam katmanlarına inmek gerekir. Konu Kur’an’ın ihtiva ettiği kelimeler ve kavramlar olunca daha titiz bir araştırma yapmak gerekir. Kur’an, Arapça olarak inzal edildiği için indirildiği dilin kurallarını, özelliklerini, anlatım üslûbunu ve imkânlarını i‘câz derecesinde ortaya koyarken cahiliye döneminde kullanılan kavramlara da yer vermiştir. Ancak, Kur’an’da kullanılan bu kavramların çoğu yeni anlamlar kazanmıştır. Kur’an kavramlarını sadece kök anlamlarına veya nüzul öncesi dönemdeki kullanımlarına hapsetmek, Kur’an’ı anlamaya yardımcı olamaz. Müfessirler, Kur’an kavramlarını açıklarken âyetlerin bağlamından hareketle farklı yönelişlerle farklı yorumlar geliştirmişlerdir. Anlam arayışını sürdüren müfessirler, nüzul döneminden sonraki dönemlerde kavramlara yüklenen manaları tespit etmeye çalışmışlardır. Çünkü ilmî gelişmelere ve etkileşimlere paralel olarak birçok kavramın manası değişirken, yeni kavramlar da ortaya çıkmıştır. Müfessirler, bu faaliyetlerini sürdürürken Kur’an ilimlerinin yanı sıra diğer ilmî disiplinlerden de yararlanmışlardır. Bu çalışmada, müfessirlerin Nahl sûresi 125. âyette yer alan “hikmet, mev‘ize-i hasene ve cidâl” kavramlarına yaklaşımları incelenecektir. Tarihi süreçte bu kavramlara yüklenen anlamlar ve bu anlamlardaki değişim tespit edilecektir.

We sought to determine if clinical data validate the dogma that bactericidal antibiotics are more clinically effective than bacteriostatic agents. We performed a systematic literature review of published, randomized, controlled trials (RCTs) that compared a bacteriostatic agent to a bactericidal agent in the treatment of clinical, bacterial infections. Of 56 identified trials published since 1985, 49 found no significant difference in efficacy between bacteriostatic and bactericidal agents. In 6 trials it was found that the bacteriostatic agent was superior to the bactericidal agent in efficacy. Only 1 trial found that the bactericidal agent was superior; in that case, the inferiority of the static agent was explainable by underdosing of the drug based on pharmacokinetic-pharmacodynamic analysis. Thus, virtually all available data from high-quality, RCTs demonstrate no intrinsic superiority of bactericidal compared to bacteriostatic agents. Other drug characteristics such as optimal dosing, pharmacokinetics and tissue penetration may be more important efficacy drivers. [ABSTRACT FROM AUTHOR]

Abstract: In order to maximise compliance, the future antimalarial treatment should ideally require just a single-dose administration. This, in turn, demands new fast-acting effective drugs. Currently, methods to measure the in vitro killing rate of antimalarials are based on parasite growth. We have developed and validated a method to determine and classify antimalarial agents based on their cidal or static activity following quantitative Real Time PCR (RT-PCR) analysis. The method described here is a fast, reliable and user-friendly technique with a medium throughput. Metabolic activity of the parasite is followed by measuring mRNA expression levels of several genes during 5 parasite life cycles. mRNA from the parasite culture is then retrotranscribed to cDNA and quantified by RT-PCR. This new method provides a rapid and reproducible way to accurately measure the antimalarial activity of new compounds in vitro against Plasmodium falciparum. [Copyright &y& Elsevier]

A screen of a focused kinase inhibitor library against Trypanosoma brucei rhodesiense led to the identification of seven series, totaling 121 compounds, which showed >50 % inhibition at 5 μm. Screening of these hits in a T. b. brucei proliferation assay highlighted three compounds with a 1H-imidazo[4,5-b]pyrazin-2(3H)-one scaffold that showed sub-micromolar activity and excellent selectivity against the MRC5 cell line. Subsequent rounds of optimisation led to the identification of compounds that exhibited good in vitro drug metabolism and pharmacokinetics (DMPK) properties, although in general this series suffered from poor solubility. A scaffold-hopping exercise led to the identification of a 1H-pyrazolo[3,4-b]pyridine scaffold, which retained potency. A number of examples were assessed in a T. b. brucei growth assay, which could differentiate static and cidal action. Compounds from the 1H-imidazo[4,5-b]pyrazin-2(3H)-one series were found to be either static or growth-slowing and not cidal. Compounds with the 1H-pyrazolo[3,4-b]pyridine scaffold were found to be cidal and showed an unusual biphasic nature in this assay, suggesting they act by at least two mechanisms., (© 2015 The Authors. Published by Wiley-VCH Verlag GmbH & Co. KGaA.)