20 results on '"YAVAŞGEL, Emine"'
Search Results
2. Korona 1789 Sonrası Yakın Çağın Sonunu mu Getirdi? Yoksa Yeni Bir 'Thukidides Tuzağı'nın Yarattığı Gerginlik Halinde miyiz?
- Author
-
YAVAŞGEL, EMİNE, primary
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
3. ÇOKLU KÜLTÜREL ORTAMLARDA ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞI İNŞAA EDEN FAKTÖRLER
- Author
-
Yavaşgel, Emine, YAVAŞGEL, Emine, Özdil, Tuncer, and Ünal, Uğur
- Subjects
İletişim,Örgütsel Bağlılık,Çoklu Kültürel Ortam - Abstract
Örgütlerin en önemli amaçlarından biri, iş görenlerin verimliliklerini en üst seviyeye getirmeyi sağlamaktır. Verimlilik düzeyinin yüksek olması, örgüt çalışanlarının performansına ve iş tatminine bağlıdır. Bu doğrultuda örgütte çalışanların performansı ve iş tatmininin yüksek olması ise, kişinin örgüte olan bağlılığıyla koşutluk göstermektedir. Birden fazla kişi ve grupların biraraya gelerek belli amaçları gerçekleştirdikleri bir sosyal sistem olan örgüt, iş görenlerin bir gününün ortalama üçte biri gibi bir zamanını harcadığı bir sistem olarak düşünülürse, çalışanların bu yapıya karşı tutumlarında bağlılık olgusunun ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır. Bu bağlamda örgüt yönetimlerinin çalışanları bir üretim faktörü olarak görmektense, bir üretim kaynağı, başka bir ifadeyle yatırım kaynağı olarak tanıması gerekmektedir. Dolayısıyla örgütün iş görenlere bu açıdan bakması, yeteri düzeyde destek vermesi ve iş görenlerin gelişimini sağlaması, hem iş görenlerin örgüte olan bağlılıklarının artması hem de örgüte olan faydanın sağlanması açısından yararlı olacaktır. Bu bağlamda kişinin örgüte olan bağlılığını etkileyen çeşitli faktörlerden söz edilebilir. Bu faktörler gerek iş görenin kişisel özellikleri gerek çevre faktörleri gerek ise örgüt yönetiminin iletişim yapısı olarak sayılabilir. Bu çalışmada, Yüksek Öğretim Kurumunun bünyesinde bulunmakla birlikte aynı zamanda uluslararası bir özelliğe de sahip Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’nde görevli bulunan Kırgızistan ve Türkiye vatandaşı personelin örgüte karşı bağlılıklarının inşasında gerek sosyo-demografik özelliklerinin gerek ise örgütün iletişim yapısının ne derece etkili olduğu araştırılacaktır. Ve bu doğrultuda bu durumların çoklu kültürel ortam içerisinde bulunan çalışanlar arasındaki farklı bağlılık yansımaları üzerinde durulacaktır. Araştırma, örgütsel bağlılık üzerine gerçekleştirilen pek çok incelemede referans kabul edilen Allen ve Meyer’e ait ‘üç bileşenli örgütsel bağlılık modeli’nden hareketle söz konusu kurumda uygulanacak ampirik bir incelemeye dayalı olarak yürütülecektir
- Published
- 2015
4. Epistemolojik Açıdan Seçimbilim (Psephology) ve Problematiğine Eleştirel Bir Yaklaşım
- Author
-
YAVAŞGEL, Emine and POLAT, Veli
- Subjects
Communication ,İletişim ,Epistemoloji,Seçimbilim,Siyasal İletişim - Abstract
Bu makalede, esas olarak, siyasal iletişim alanında bugüne kadar adlandırılmamış olmakla birlikte, sorunsalına ilişkin pek çok araştırma/inceleme gerçekleştirilmiş bir disiplini literatüre işleme amacı güdülmüştür. Bu disiplinin Batıda geçen adı psephology (seçimbilim)'dir.Söz konusu alana ilişkin gerçekleştirilen çalışmaların bugüne kadar siyaset sosyolojisikapsamında kabul görmekte olduğu bir gerçektir. Bu nedenle, özellikle biz de çalışmamızda bukavramlar arası etkileşimin her zaman olabileceği, doğal olayın da bir anlamda bu olduğu kanısını taşıdığımızı belirtmiş bulunmaktayız. Yine de bu durumun yarattığı kavram karmaşasının iletişimbilimciler olarak en çok bizleri zora soktuğunu da vurgulamadan geçmek istemeyiz. Kısaca, bumakale, seçimbilim, siyasal iletişim, siyaset sosyolojisi ve seçim sosyolojisi olarak incelemealanımızla ilgili olarak sıralamamız gereken bu dört ayrı sosyal bilim disiplini ne kadar öznel tartýþmasýnason noktayı koymayı hedeflemekten çok tartışmayı alevlendirmeyi erek edinmiştir.Alana dair yaptığımız değerlendirmede en bariz kendini ortaya koyan sonuçta şuolmuştur: Demokratik ülkelerde uzun yıllar boyunca yapılmış olan seçim araştırmalarının ortayakoyduğu, kişilerin oy verme davranışlarının geniş ölçüde toplumsal/sınıfsal grup aidiyeti ve sosyoekonomikyapılarla ilişkili olduðu gerçeği, toplumsal yapıların karmaşıklaşmasıyla birlikte daha inceçözümleme tekniklerinin, dolayısıyla daha öznel inceleme alanlarının geliştirilmesi gereksinimineyol açmış bulunmaktadır.
- Published
- 2003
5. Bir iletişim değişkesi: Siyasal iletişim (Siyasal ve kültürel farklılık söylemi açısından demokratik kimlik arayışı içerisindeki Cumhuriyet Türkiye'sinde çağcıllaşma siyaseti üzerine yorumcu toplumbilimsel yaklaşım)
- Author
-
Yavaşgel, Emine, Güz, Nükhet, and Tanıtım ve Halkla İlişkiler Anabilim Dalı
- Subjects
Siyasal Bilimler ,Public Relations ,Turkey ,Political communication ,Political Science ,Communication ,Halkla İlişkiler ,Westernization ,Modernization - Abstract
351
- Published
- 2000
6. THE ISSUE OF WOMEN'S REPRESENTATION IN TURKISH POLITICAL CULTURE: INQUIRY OF JUSTICE IN REPRESENTATION.
- Author
-
Yavaşgel, Emine and Göksu, Nilüfer Fatma
- Subjects
- *
WOMEN in politics , *DEMOCRATIZATION , *GENDER inequality , *MODERNIZATION (Social science) , *POLITICAL culture , *WOMEN'S rights , *DEMOCRACY - Abstract
Democratization policies in Turkey are implemented on macro levels and mainly argued on the basis of ethnic and class power relations. The nation's democratization efforts do not treat masculine tutelage as a freedom issue. Gender-based power relations are limited with the sub-field of social problems. As democracy and freedom discourses in Turkey have yet to discard their masculine characteristics, the discourse of women is still limited in the family context where modernization is only able to question women's rights and freedoms within the framework of family responsibilities. Thus, it is quite difficult to discuss real modernization in Turkey unless the masculine modernization in the country is not transformed into a multiple modernization. This paper discusses the unjust structure of the political system founded on the gender-based unequal distribution of rights and freedoms and aims to identify the extent of representative injustice using statistical descriptive analysis of qualitative methodology. Its results indicate that, although there is a relative increase in the number of women in the parliament, the percentage of women parliamentarians has yet to reach satisfactory levels. On the basis of these ratios, the universal basic principle of political democracy, justice in representation, is discussed in a twenty-first century perspective and in the context of Turkey's democracy. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2016
7. Aspect verbal en grec Istanbouliote: modele de description fonctionnaliste
- Author
-
Yavaşgel, Emine, Güz, Nükhet, and Diğer
- Subjects
Grammar ,Phonetic ,Linguistics ,Dilbilim ,Greek ,Istanbul ,Minorities - Abstract
TÜRKÇE ÖZET Dilbilimin inceleme konusu dil toplumsal uzla.si.mi gerçekleştirici sosyal bir kurumdur. Çağcıl dilbilimin temelini oluşturan öğretilerin bulucusu F,de Saussure'ün belirttiği gibi dilbilimin tek ve gerçek konusu dilin kendi içinde ve kendisi için incelenmesi temel koşul niteliği taşır dilbilime iler iç in.(l) Dil, ilk bakışta belli kurallardan, düzenlerden yapıla gelen bir dizge görünümünde olsa da, ayrıca bir de değer dizgesi olma özelliğindedir. Çünkü sözkonusu bir dilde in prae- santia her birim, o dilde, kendine özgü bir değer taşır. Bundan dolayı, ` dilde her birim ayrıdır ve ayırıcıdır.` (2) Birimler arası karşıtlık ilişkisinden doğan değer kavramı dili basit bir sözcük dizini olmaktan kurtarır. Varlığı bütün dil düzeylerinde ikili bir bağıntıya bağlıdır: (3) 1.Gösteren «¥ Gösterilen 2.Gösterge 4^ Gösterge Buradan şu sonuç çıkar karşımıza : ` Dil, bütün öğeleri dayanışık, birinin değeri yalnızca öbürlerinin de süremdeş varlığından doğan bir dizgedir.` (4) Her öğe belli bir bağlamda öteki öğelerle kurduğu karşıtlık ilişkisine göre ancak tanımlanabilir, öyle ise karşıtlık ( opposition ) ve ilişki (relation)için dil dizgesinin temel taslarıdır demek yanlış olmaz. Yazımıza bu genel yapısalcı dil anlayışından başlamamızın nedeni tez çalışmamız sırasında kullandığımız yönteminyapısalcı temeline dem vurma ihtiyacındandır. ` Gerçekçi ` bir dilbilimeel çözümleme yöntemi tanımını alan işlevselellik ( fonctionnalisme ) anlayışını benimseyerek yola çıkılan incelemede dil dizgesindeki öğeler ve bu öğeler arasındaki bağıntılar bildirişimdeki işlevleri açısın¬ dan ele alındı. Dil olguları bağlam içindeki görevlerine göre sınıflandırıldı. Çalısına alanı olarak Türkiye'de konuşulmakta olan aşırılık dillerinden Rumcada (5) - halen İstanbul'da 3.000 dolayında kişi tarafından konuşulmaktadır özel olarak eylemde görünüşün ( Aspect verbal ) incelemesine genel olarakta 1. ve 2. eklemlilik düşlemlerinin çözümlemesine girişildi. İşlevselci yaklaşımlı (6) dil betimlemesinde sesçil çözümleme önsel nitelik taşıdığından çalışmanın hamurunu, daha doğru bir deyişle temelini oluştururken işlevlerine göre anlam birimlerin. incelenmesi, sınıflandırılması bu temelin duvarlarını örerek ` yapı ` denilen olgunun - bir dil olgusu. - bütününü ortaya sermeye yaradı, iste bu görüş açısı Rumcanın sesçil düzeneğini çözümlerken bizi A.Martinet'nin Işlevselci sesbilgisi diye tanımladığı işlevsel ve yapısal bir sesbilimle beraber kıldı. Ve bu doğrultuda da Rumcanın sesbirimleri bir bağlam içerisindeki işlevlerine göre, öteki seslerle kurdukları bağıntılar açısından betimlendi ve sınıflandırıldı. Bu çalışmada öncelikle vurgulanması gereken nokta çözümlemeler sırasında tek bir kişiye ait olan soslu dilden yarar-145 lanıldıâı üzerine olmalıdır. Demek istenilen bir bireyeel dilin ( idiolecte ) ele alındığı, onun sesbilimsel çözümlemesi¬ nin gerçekleştirildiğidir. RÜMCAÜIÜ SESB1E1MIJERIN1N DÖKÜMÜ Çalışma alanı olarak seçtiğimiz bu dilin ikinci eklemlilik çözümlemesinde yirmisi ünsüz besi ünlü olmak üzere yirmi- bes tane sesbirim saptandı. ÜMLÜLERÎM SINIFLANDIRIMI Rumcada ünlüler üç karşıtlık türüne göre gerçekleşir. Bu karşıtlık türleri aşağıda sıralandığı gibi, -ince ( ön )/ kalın ( ardıl ) -düz ( yuvarlakeılmamıs ) / yuvarlak -kapalı/ acık olmak üzere altı ayırıcı özelliğe göre yapılır. Söskonusu ayırıcı özelliklerin birbirleriyle değişik bileşimleri Rumcanın begs ünlüsünü bize vermektedir. Ses uyumunu ortaya koyma yetisinden dolayı en önemli karşıtlık olarak ince / kalın karşıtlısının belirlendiğini de vurgulamakta yarar var. ÜNLÜIiERîN TANIMI / i / = ince ( ön ) + düz ( yuvarlaksılmajnıes ) -*. kapalı ünlü / i'ljios / / ipsilo's // ka'ti / ` güneş `` usun ( boylu ) ` ` birkaç ` / e / - ince ( ön ) + düz ( yuvarlaksılmamıs ) -i- acık ünlü / e'na // yine'ka // e'rxome / ` bir `` kadın `` gelmek146 / a / = kal in (ardıl) + düz ( yuvar laksılmamış ).+ açık ünlü / afto' // anaeeno* // `X e'rina / ` bu `` solumak `` deri ` / u / = kalın ( ardıl ) + yuvarlak + kapalı ünlü / ura'nos / / lulu'si / / pu / ` gök `` çiçek `` - nin ` / o / = kalın + yuvarlak + açık ünlü / o'loş / / siko'tl / / ao / ` bütün ` ` kaı^aciâer ` ` yaşamak ` ÜNSÜZLERİN TANIMI Ruıncanın yirmi ünsüz sesbirimi aşağıdaki gibi tanımlanır. / p / = kapantılı -t- çiftdudakeıl + titreşimsiz ünsüz / pi a' // to'pos / ` gittim `` yer / b / = kapantılı -t- çiftdudaksıl + titreşimli ünlü / bi'ra // ko'bos / ` bira `` düğüm ` / t / = kapantılı -*- dilucu-dissili -f titreşimsiz ünsüs / tz^opi' // e'timos / ` kuşatma` hasır ` / d / - kapantılı -t- dilucu-dissili + titreşimli ünsüz / dropi' // e'dimos / ` utanç `` dürüst ` / f / - sürtüşmeli + dudaksıl-dipsil + titreşimsiz ünsüz / fa'ros // eıka'fi / ` far `` tekne `14? / v / = sürtüşmeli +dudaksıl-diesil -t- titreşimli ünsüz / va'ros // ska'vi / ` ağırlık `` kasıyor ` / e / = ıslıklı + titreşimsiz ünsüz / simio'no // asimi'otos / ` göstermek `` kaydedilmemiş / 2 / = ıslıklı + titreşimli ünsüz / simio'no // azimio'tos / ` kaybetmek `` kaybedilmemie ` / m / = kapantılı -t-çiftdudaksıl.*. genizsi l Ünstis / me // no'mos / ` ile `` kanun ` / n / = kapantılı +dilucu-dissili -f geniasil ünsüz / ne // i'ne / ` ya da `` o dur / k / = kapantılı +yumuşak damaksıl + titreşimsin ünsüz / ka'los // fra'ko / ` gü3el `` frak ` / S / - kapantılı 4- yumuşak daınaksıl + titreşimli ünsüz / ga'los // fra'go / ` transıs `` frank ` / 6 / = sürtüşmeli -fdislerarası -s- titreşimli ünsüs / öe'ma // ka` 6e/ ` konu `` her ` / `& / = sürtüşmeli.+.dislerarası -s- titreşimsiz ünsüz / `Üa*si // vra^i'a / ` ormanlar `` aksam `148 / x / = sürtüşmeli + yumuşak damaksıl + titreşimsiz ünsüz / xamo's /. / e'xi / ` felaket `` vardır ` / V / = sürtüşmeli.+ yumuşak damaksıl + titreşimli ünsüs © / Ya'mos // e'yo / ` düğün `` ben ` / ks / = yarıkapantılı + diş-yuvasıl -t- titreşimsiz ünsüz / ksi'no //6a Mkso' / ` kaşımak `` çıkacağım ` / PS / = yarıkapantılı + diş-yuvasıl -t- titreşimli ünstis / psi'no //8a `fcipso* / ` pişirmek `` suaayacafiım ` / l / = yanünsüz / li' y oe // sta'vlos / ` biraz `` ahır ` / r / - titrek ünsüs / ri'^oa // stavro's / titreme `` haç ` Bu tanımlamalar ve örneklemelerden yola çıkarak baölam içindeki işlevsel durumları açısından Rumcanın ünlü sesbirimlerinin eklemlenmesinin tamamen ağızsıl olduğu, genizsil olmadığı ve yine bafilam içindeki yerleri açısından, basta,ortada, sonda bulunabildikleri sonucuna varılır. Ünsüz¬ lere gelince, onların bağlam içinde sonda bulunmadıkları gözlendi. Yalnız / s / ve / n / sesleri bu saptamanın dışında tutulmalıdır. Çünkü / s / ünsüzü Rumcada eril sözcüklerin sonunda sıklıkla görülür :149 / ka'los /, / losto's /, / lepto's /, / lefko'e /, / lepro'a/ / pa' Öos /, / ka 0e'tos /, / ka'% os /, / palmo'e / gibi. / n / ünsüzü de daha çok ` genitif ` durumdaki tanımlıkların 8onxmda yeralnıaktadır. ünsüslerin bu sesbilgisel tanıaılarına göre seebiliınsel sınıflandırılın da şöyledir : K&pant 3.11. laı*SürfikULLeı* ââjı;sea3.GeaiafîJJl TJLtr.eoiiD8l2ı/ P // f / / m / TiiEeaimü/ b // v / Dudaksıl-dissillerStlrli^meliler Titreş imsiz/ t // s / / n / TlJtüceslmll/ d // s / Digslller, dieyuvasxllarIsliklxlar Titossimsia/ ks / Il.tiEseljnli/ PS / Yarıkapant xlxlar Ti.tresliJ6İ2i/ k // x / TüresdroJA/ K // tf / Yumugak deuaaksıllarSürt-ÖSErteliler Titreşimsiz/ 0 / Titreşimli/ ^ / SürtöemelIler Allijailsr,Yarıünato Yaaünatte.TJJLceJfc / l //r-//j/150 Bir sesbirim girdiği bağlamda tek bir ayırıcı özelliğe göre diğerlerinden ayırtedilir. Bu da saten onun o bağlamdaki varlısının salt koşuludur. Bu noktada, eesbilirneel çözümlemenin sonucu olarak, tek bir ayırıcı özelliğe göre birbirlerin¬ den ayrılmış Rumca, sesbir imler in ( ünlü / ünsüz ) sınıflama¬ sını verelim : 1./ m / = geniasil / m ve p / ; dudaksıl / nı vs n / 2./ p / = titreşimsiz / p vs b / ; geniseillesmemis/ p ve m/ 3./ b / = titreşimli / b vs p / 4./ t / = titreşimsiz / t vs d / ; dilueu-dissili / t vs p / 5./ d / = titreşimli / d vs t / 6./ f / - titreşimsiz / f vs v / ; dudaksıl- dissil/f vs / 7./ v / = titreşimli / v vs f / ; dudaksıl-dissil /v vs / 8./ B / ~ titreşimsiz / s vs z / '9./ z / - titreşimli / s vs s / 10./ n / ~ genizsil / n vs t / ; dilucu-dissili / n vs m / il./ k / = titreşimsiz / k vs g / 12. / g / ~ titreşimli / g vs k / 13./ 6 / = titreşimsiz / 6 vs ^ / : dislerarası / 6 vs f / 14./ / / ~ titreşimli / 1» vs 6 / ; dislerarası / ^ vs v / 15./ x / = titreşimli / x vs / : sürtüşmeli / x vs k / 16./ İ / ~ titreşimli / y v» x / 17./ ks /= titreşimsiz / ks vs ps / 18./ ps /= titreşimli / ps vs ks / 19./ l / = yanünsüz / l vs r / 20./ r / - titrek / r vs l /151 21./ o / = yuvarlak / o va a /; açıklık derecesi / o ve u / ` acık ` 22./ e / = ince(Ön) / e vs a /; açıklık derecesi / e vs i / ` acık ` 23./ a / = kalın(ardıl)/ avs e /; gergin / a ve o / (yuvar laks ı Imarnıs) 24./ i / =; açıklık derecesi / i vs e / ` kapalı ` 25./ u / =; açıklık derecesi / u vs o / ` kapalı ` Bir dil üzerinde ` güzel ` ya da ` çirkin ` yargısına vartaak o dilin sesçil düzeneğine bakmayı gerektirir, N. Güz'ün ` Sesler ve Kurallar ` adlı kitabında değindiği gibi böyle bir yargıya gitmek her dilbilimci için geçerli olmayabilir. Ama, dilin ezgisinin tek düze olmaması, ünlü seslerin belirgin, hecelerin açık olması, ünsüzlerle ünlülerin birbirini islemesi, ünsüzlerin üst üste yığılıp ` gürültü ` öğesinin öne çıkmaması gibi ölçütler (7) dikkate alındığında Rumca için de ` güzel dil ` d.ir kanısına varmak mümkündür. Ses olgularının sözdisirn olgularına göre daha az karma¬ şık olması, daha yalın olması ses düzeyinin sözdisim düzeyine göre daha önce incelenmeye başlanmasının nedeni olmuştur Is- leveelci araştırmacılarda. A,Martinet'nin ` çift eklemlilik ` kuramı da buna elverişli ortamı hazırlamış görünür. Nedir çift eklemlilik ` sorusuna söyle yanıt getirmiştir Martinet: Bir bildirişim aracı olan ve insan deneyimlerini152 kendine özgü bir biçimde düzenleyen diller, çift eklemli dizgelerdir. Birinci eklemleme boyutunda en küçük anlamlı birimler(anlarnbirimler) birbiriyle birleşirken, ikinci eklem¬ leme boyutundaysa anlamı olmayan en küçük birimler(sesbirim¬ ler ) birbirinden ayrışır. Bu özellik sadece ve sadece doğal dillere özgüdür, örneğin hayvan dillerinde böyle bir özellikten söz edilemez. insan toplulukları belli sayıdaki -60'ı geçmez - sesbir imler i ve bir kaç bin dolayındaki anlam- birimleri kullanarak sonsuz sayıda deneyim olgusunu anlatabi¬ lirler, îste bu dilsel tutumluluğun bir göstergesidir. Saussure sonrası akımlardan işlevsel Dilbilim önsel,dog¬ matik anlayışları reddederek ` yapı ` içerisindeki dilbirim- lerin kurdukları işlevleri irdeler. Islevselci yapısalcılık dilin gerçek yapısını bulmayı hedefler. Çok kesin bir biçimde iki soruya yanıt aramakla uğraşır : -Bir dil neye dayanır ? -Bir dil nasıl isler ? Bu sorulara yanıt ararken Işlevselcilerin dayandığı belli başlı kavramlar vardır. Yukarıda irdelenen `çift eklemiilik ` ( double articulation ) kavramı ile `igflev ` (fonction), `be¬ lirginlik ` ( pertinence ) ve ` de&içttirim ` ( commutation ) bunların başlıcalarıdır. işlevsele! yaklaşımda adından da an¬ laşılabileceği gibi anahtar söscük ` içslev ` dir. Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü bu terimi şöyle tanımlar : Dilin, dil birimlerinin dış dünya, düşünce, konuşan bireyler, vb. acısından yerine getirdiği, üstlendiği iş ; dilin, dil birim-153 lerinin belli bir amaçla kullanılışı. Vurgulamak gereklidir ki dilin asıl işlevi bireyleraraaı ileti alışverişinde gerçeklesen İLETİM İŞLEVİDİR. Belirginlik kavramına gelince, Troutaetskoy'un Bühler'den aldıâı bu kavramı işlemsel kavrama dönüştüren Martinet olu¬ yor. Belirginlik ayırıcı işlev yerine getiren öğenin özelliğidir. Bu kavram incelenmekte olan dilin dizgesi içinde yer alacak öğelerle yer almayacak öğeleri ayırtetmeye yarar.Her iki eklemlilik düşleminde de geçerli bir kavramdır. Aynı dizgede yeralan dilbirimlerinin karşıtlığını ortaya koyan ayıracı özellik belirginliği verir bizlere.örneğin Rumcada/afto'e./ ` bu ` ile / afto' / ` bu ` karşıtlığını neyin sağladığını görmek için bu iki anlambirimin taşıdıkları özellikleri açımlayarak verelim : / afto's / = gösterme sıfatı + gösterme adılı +.eril + tekil / afto' / = gösterme sıfatı +gösterme adılı + nötr+tekil Görüldüğü gibi bu iki birimin karşıtlığını sağlayan / afto'e/ taki ` eril ` özelliği belirgin niteliklidir.Betimlemede gözlemlenen olgular arasında dilsel öğenin bildirişim değerini ortaya koyması acısından ` belirginlik ` kavramı büyük önem taşımaktadır. Degiştirim `e gelince, ele alınan dilde ayırıcı özellik taşıyarak ayrık olan birimleri bulmaya yarayan bir işlem-154 dir. Bu birimleri bulmak için tek bir öfiesi farklı, ötekileri aynı olan anlamiıbirimler toparlanır, örneğin, / i'me //' i'se / / i'ne / ` ben(dir) `` sen(dir) ` ` o(dur) ` bağlamlarında / m /, /s / ve / n / seslerinin yerleri değiş¬ tirilerek başka anlamlarda birimler elde edilmesi sos konusu, seslerin Rumcanın sesçil düşeninde yer aldıklarını gösterir, îste bu deney deöiştirim ( eommutation ) dir. (8) îşlevselci bakış açısında dil, samana ve mekana göre sürekli bir degieim içerisindedir. Dilde durağanlık yoktur, eürekli bir devinim eöskonusudur. Dil derişir çünkü ielemek- tedir. Ve bu çerçevede bir dilin varolma nedeni, insan dene¬ yiminin verilerini çösümleyerek bildirişim kurmaya olanak safilamak olarak görünür. însan dilinin temelini yapı nitelikli öaü oluşturur. De¬ neyimlerimizin kesintisizliği ve sınırsız çeşitliliği karsı¬ sında bu yapının kesintililifii dile tüm özgünlüğünü verir.(9) Buraya kadar söylenenlerden bu ` gerçekçi ` kuramın dil¬ sel gerçekliği olduğu gibi ona dokunmadan gözlemleyip (10) betimlemeyi hedeflediği sonucunu çıkarma olasıdır. Bu kuramı benimseyen bir dil araştırmacısı gözlemlediği dil olgularıyla kuram arasında mekik dokumalıdır Martinet'ye göre.Işlevsel- ci anlayışın temeli dil olayına saygıda yatar çünkü.155 işlevsel dilbilim yöntemi silsileli akıl yürütmeden ku¬ rulu bir tür dengeye dayalıdır : -betimleme&açıklama -eşsürem&arteürem -yapı&yapının oluşturucuları -göslem&saptama -işlev& deneyimsel-tümdengelimii yöntem ( görgül-tümdengelimli yöntem ) Vurgulamak gerekirse, işlevsele!yöntem hem eşsürem hem artsürem düşlemlerini gösönündebulunduran ` devinlmsel e©0ürem ` ( synchronie dynamique )denilen bir düşlemde çalışır. Teşde ikinci çalışma düşlemini birinci eklemlilik boyutu aldı. Bu boyuttaki birimler işlevlerine ve birleşebilirlikle- lerine göre betimlendi ve sınıflandırıldı. Anlambiriınsel in¬ celeme birimlerden yola çıkılarak söscelerin oluşumlarının incelenmesi olarak tanımlanır.(11) Bu incelemede genel cisgi bagdaşırlılık üserinden geçer. Bağdaşma ( compatibilite ) te¬ rimi ele alınan dilde bir ya da daha fasla anlambirimin ve ya bileşkebirimin birarada bulunabilme ve sösdisimsel bir bağın¬ tıda birbirlerine bağlanabilme durumunu ifade eder.(12) Bu tanımdan yola çıkarak eöscede aynı baftdaşırlılıgı olan ve birbirini dışlayan birimleri aynı sınıfta, aynı bağdaşırlığa sahip olmakla birlikte söscede birbirini dışlamayan anlambi- rimleri de bir guruba topladık. Görüldüğü gibi aynı sınıfta bulunan anlambirimler aralarında disimsel ( rapport syntagma- tique ) değil disisel bağıntı ( rapport paradiquematique )156 kurarlar. Ve her anlambirim girdiği sözcenin anlamını paylaşır, bu arada da aynı sınıftan öteki birimlerle karşıtlık ilişkisine girer.(13) Tümcedeki işlevleri açısından anlambirimler üç türde karsımıza çıkar : (14) 1.BA?IMSIZ ANLAMBIRIMLER ; Tümcede başta ya da sonda buluna¬ bilirler, yer değiştirmeleri tümcenin anlamını bozmas. 2.BA?IMLI ANLAMB1RIMLER ; Tümce içerisinde özgürce yer değiştiremezler, tümcenin anlamlı olması için yerleri belirlidir değiştirilemez. 3.İŞLEVSEL ANLAMB1R1MLER ; Sözcenin anlamlı olmasında sözdisimsel bağıntıyı sağlayan birimlerdir. Bu anlam birimlere, ayrıca üzerinde durulacak EYLEM ANLAMB1- RÎMLERÎ ile KİPLİKLER eklenir. Yukarıdaki türlere göre incelediğimiz idlolekttin birinci eklemilik boyutunda yer alan birimlerin sınıflandırımı aşağıdadır.157/ Ruıocada işlevlerine ve Birleyebil ir ilkler ine göre ANLAMB1RÎM SINIFLAMASI BağımlıBağımsızişlevsel AıılamblrimlerAnlambirimler Anlambiriınler -Ad sınıfıj - Belirteç gurubu -îlgec sınıfı -Sıfat sınıfı- tümleyeciler e. -Bagımlama s. -Adıl gurubu- belirteciler e. -kişi adılı s.- bağlayıcılar s.-ilgi adılı s. -gösterme adılı s. -belfiisis adılı s. -soru adılı s. -iyelik adılı s. KipliklerEylem gurubuAnlambirimleri ı n AdsılEyleınael KipliklerKiplikler sınıfısınıfı îelevselei sösdisim kuramı, yüklem ( predieat } kavramı çevresinde gelişmiştir. Sözcede çekirdek ( yüklem } sorunlu öfeedir, çevresindekiler yayılim öğeleridir.îste tesimizin asıl konusu olarak ` Rumcada eylesnael görünü® `ü ( Aspeot Verbal en grec istanbouliote ) seçmenlisin temelinde bu görüş yatar. Çözmeyi hedeflediğimiz sorunsalda en zorlayıcı noktayı işlevselci acıdan ` görünü© ` ( Aspect ) kavramını tanımlamak aldı. Dillere göre farklı durumlar sergilediğinden, her dilde bulunmayışından, bulunsa bile ayrımsıslaemamıe olduğundan ve158 tabii ki geleneksel dilbilgisinin onun üzerine getirdiklerin¬ den kendimizi kurtararak başladığımla inceleme bitiminde eli¬ mize neler geçicegi hakkında bisim de meraklandığımızın bura¬ da altını çizelim. Durum böyle olunca,bu konuda görünen ufkun sınırlarını iyice belirleyerek alaca karanlığı kendimizden uzak l ags t ırmak için ister eeebirim isterse anlambirim olsun Rumcada eylemsel görünüşü veren özel belirtinin ya da belir¬ tilerin neler olduğunu günısığına çıkarmaya girişilmiştir. Bu girişimin ilk aşaması yüklemsel anlambirimlerden kurulu eylem ( verbe.) sınıfını belirlemek oldu. M.Mahmoudian'ın Pour En- sei&ner Le Francala'deC 1976 ) belirttiği gibi yüklemsel söz- lükbirim ( eylem ) iki tanımlayıcı özelliğe sahiptir: l.Yüklemieme içinde öselleşir, 2.özel bir paradigma oluşturan eylemsel kipliklerle birleşir. Eylem ( verbe ) sözcede genel olarak yüklem ( predicat ) gö¬ revini üstlenmiştir. Bundan dolayı da sözcenin merkezindedir. Ve böylelikle bağlama göre gerçekleşecek olan tüm belirleme ( determination ) işlerini düzenleme görevini de üstlenir. Tümce içinde yer alan birimlerin işlevi eyleme göre belir¬ lendiğinden, eylem her saman belirlenen ( determine ) duru¬ mundadır, asla belirleyen ( determinant. ) olmaz. Bu durumda da her saman belirleyen asla belirlenen olmayan eylemsel kip¬ liklerle ( modalites verbales ) karşıtlık ilişkisi kurar söz- dizimsel işleyişte.(15) Rumca eylemi sınıflandırırken hesaba katılan ` gövde ` ( theme ) denilen parça olmuştur, gövdenin sonuna gelen çe-159 kimli ek ( finale ) değil. Çünkü eylemsel anlambirimin göstereni gövdedir. Bu ölçütlerin ön gördüğü biçimde hemen hemen 600 eylem yüklü döşlü bütüncemiz içerisinde iki tip eylem belirledik : 1.` paroxyton ` eylemler (eylem kökü üzerine vurgu alanlar) 2.` oxyton` eylemler (eylem kökü üzerine değil eylem kipi üzerine vurgu alanlar ) Burada hemen belirtelim, Rumeada parçaüstü birim vurgu ( ac- cent ) aynı bağlamda yer değiştirerek anlam farklılığına yol açtığından ayırıcı özelliktedir, yani belirgin niteliklidir. örneğin, / no'moe / ` kanun / nomo'B / ` il Bir yılı acıkın sürede gerçekleştirilen anlambirimleri saptamaya yönelik soru dizilerinden oluşan soruşturularla desteklenen ve de özellikle sesçil çözümlemede yararlanılan yaklaşık 30 dakikalık kayıt edili bir monologtan oluşan sözlü bütüncemizde kullanılan eylemlerin çeşidine göre dağılımının şematik gösterimi aşağıdaki gibidir : Eylemsel Kişisiz Anlamlı Anlam Toplam yüklemler eylemler kosaclı taşımayan eylem eylemler koşaçlı sayısı eylemler j l ö g 108 2 2,18 130 Odefa / ipa'rxi/ / fe'nome// i'me / ` var ` `görünmek`` olmak ` i /ipa'rxun / / yi'nome/j ` vaı^lar ` ` olmak tlliill160 Tüm bu gözlemleri yaparken gerçek aınaç idiolekttin eylem disgesi içinde ` eyleınsel görünüş ` ün yerini belirlemektir. Dil bir dizgedir, ama aslında dizgelerden kurulu bir oluşum¬ dur, örneğin, seçilen idiolekttin ` yüklenilenle ` yapısında eylemsel kipliklerden kurulu bir dizge, görünüşün ortaya koyduğu bir başka disge ile bunların getirdiği bir değerler disgesi olmak üzere üç alt eylem disgesi bulunmaktadır. Hiç şüphesiz bunların çevresi bir karşıtlıklar ağıyla örülüdür. Bu noktada ` eylemeel görünüş ` ün tanımını yapmak gerekir : Kişinin bir olayı söylemin akısı içerisinde tasarlama biçi¬ midir. (16) Bu tanımlamaya göre, Rumcada ` present ` ( şimdiki sa¬ manın kökü ) sürerlik görünüşünün - aspect continuel -birimi, ` aoriste ` de ( belirli geçmiş samanın kökü ) sürerli ol¬ mayan görünüşün - aspect ponctuel - birimi olarak saptandı. Bu iki tür görünüşü belirten yüklenişe! gövdelere bir dişi kip biçimleri eylenerek duruma göre, Rumca eylem sahnaye konmuş olur. işte bu sorunlu birlikteliğin şematik gösterimi :161 ` Present`` Aoriste ` Sürerlik görünümüSürerli olmayan görünü© -Aspect continuel--Aspect ponctuel- Basit biçim Bileşik biçim Basit biçim Bileşik biçim. Şimdiki. Sürer l i. Belirli. Sonuç gecmigı saman gelecek geçmiş samanı samansaman. Belirsiz. Sürerli- Sonuç isteme j geçmiş isteme kipikipi zaman. Sürerli. Sonuç gelecek buyrum kipizamanı !. Geçmişte. Geçmişte sonuç j gelecekgelecek samanı j samanj. Sürerli olmayanj gelecek samanı j jj. Sürerli olmayan) jisteme kipi. Sürerli olmayan buyrum kipiılli Tablodan kolayca çıkarılabilir Rumcanın yüklemieme yapısında ( structure d.e predication ) görünüşlerin, saman¬ ların ve kiplerin biraradalıâı. Söskonusu yapıda ` present ` görünüşüyle ` aoriste ` görünüşü karsıtlaşır ve bu. karşıtlık her edim ve durumda gerçekleşir. Tabii burada ` sürerlilik özellisinin belirgin nitelikli olduğunu da vurgulamalı. Bu çalışmada ` görünüş? `ün yük l em l eme yapısında biçimini daha iyi görebilmek amacıyla eylem sınıflamasının ardınde.n eylemsel kipliklerin de sınıflaması yapılmıştır.162 Rumcanin eylem kiplikleri ( modalites verbales ) üç sı¬ nıfta toplanır : -Zaman sınıfı -Kip sınıfı -Çatı sınıfı Bu üç sınıfa ait eylem kipliklerinin sınıflara göre dağılım gösterimi audur : RUMCA EYLEM DİZGESİ Zaman sınıfı Kip sınıfı Çatı sınıfı. şimdiki zaman. sürerlik isteme. etken çatı kipi. belirli gecmigt. süreri i olmayan. dönüşlü çatı samanıisteme kipi. edilgen çatı. belirsiz geçmiş. sürer l i- buyrum zamanıkipi. sürerlik gelecek. sürerli olmayan samanıbuyrum kipi j ı. sürerli olmayan. ortaçj gelecek zamanıj i ı llJi Ele alınan idiolektte basit biçimdeki eylemsel kiplikler ( şimdiki zaman, belirli geçmiş saman, belirsiz geçmiş saman> eylemsel sentagma ( syntagme verbnl ) diye tanımlanırken bi¬ leşik biçimdekiler1de -yukarıda sayılan üçü dışında kalanlar- eylemsel silema ( sylleroroe vertoal ) görünümündedir.163 örneğin, // 0a / bor + i` // ` Edecek ` ~ ~~ türevli kök bükünlü kipkip t» Eylemsel Sentagma l,1 Eylemsel Silema Anlaşılacağı üzere ` silerna ` sentagmayı içine alan daha silsileli bir yapıdır. Rumca her eylem bîr görünüşe sahiptir. Yinelemek gere¬ kirse Rumcada görünüşü karşıtlık içerisinde bulunan iki kök verir. Ve bu karşıtlıktan her biri kendi değerini bulur : Sürerlik görünüşü` `Present`,,Bitmemislik değeri Sürerli olmayan` `Aoriste4^Bitmiş l ik değeri görünüş Söylenmesi gereken bir önemli nokta daha var. Sözcede eylemin görünüşünü belirli kılan olua ( proces ) dur: OLUŞ ( proefes ) l i eylemdurum l devinimiilikdevinimsizlik sürerliksürerli olmama bitmemişlikbitmislik `present``aoriste` görünüşügörünüşü164 Gerçekte, Rumcanın ytiklemleme yapısı eylem kökünden kay¬ naklanan bir görünüş ile girdikleri bağlamda bu düşenle çakışan, eylemin dizgesel biçiminin varlık garantisi deşer karşıtlıklarının yolaçtıgı eylemsel kipliklerin aracılıyla ortaya konan iki tür bağlılaşıma dayanır. Yani bir tarafta almasına (al ternance) sonucu oluşan bir dişin (ordre aspectuel) öteki tarafta da bağlılaşım ( correlation ) sonucu ortaya çıkan bir dişim söz konusudur Rumca eylemde. Bu dizin ve di¬ zimin içiçeliginin neden olduğu değer karşıtlıkları su şekil- de verilebilir : GÖRÜNÜŞ~~` Present ` j ` Aoriste `j1Değer - Karşıtlıklarıj. Sürerlilik defteri. Sürerli olmama defteri i l. Bitmemişlik değeri. Bitmislik değeri i i i. Sınırsızlık değeri - Sınırlılık değeri j j. Tek kerelik değeri. Çok kerelik değeri j. Sonuçsusluk değeri. Sonuçluluk değeri1Yukarıda değindiğimiz gibi Rumca eylemde, sözcede oluğun belirlediği görünüş eylemin kökünde gerçekleşen almaşmaya da¬ yan irken, başka dillerde farklı durumlar gösterebilir.örneğin, Rueçada görünüş yalnızca gövdenin biçimine bağlı değildir :165 ta + ktub + ukatab + ta ı ' ı ^~r ' p ' r^ IIIII kişi gövde büktinlügövde kişi belirticisikipbelirticisi Görüldüğü gibi Rusça eylemde görünüşü belirliyen almağıma hem gövdenin biçiminde hem de kişi belirticisinin yerinde gerçek¬ leşiyor. (17) Buraya kadar anlatılan incelemelerden anlaşılıyor ki Rumcada eylemin anlamını taşıyan ytiklemsel sözlükbirimden (lexeme predicatlf ) ve eylemin sözcedeki görevini belirleyen bükünlü bicimbirimden ( morpheme flexionnel ) yapılanan ey¬ lemi görünüş sözcüksel olarak tanımlıyor. Tüm bu gözlem ve saptamalar sonucu ` görünüş ` kavramından anladığımızı yinele¬ yerek son noktayı koyalım burada. GÖMMÜŞ olucun belirlediği bir eylem ve ya durumun sürmekte mi oldu&unu ya da tamamlan- 1anmış mı olduğunu gösteren yüklemeel bir dizgedir. NOTLAR 1.F. de Saussure, C.L.G., s.317 2.S.Bayrav, Yapısal Dilbilimi, istanbul, I.ü. Ed.Fak.yay., 1969, s.48 3.Bkz.B.Vardar, ` Le Concept de valeur et ses implications166 theoriquea `, Dilbilim VIII, istanbul, Ist.Ünv.Ed.FAk.YDEB Fransızca B.Dergisi, 1989, 0.2. 4. Genel Dilbilim Dersleri, F. de Sauseure'den cev. B.Vardar, Ankara, Birey ve Toplum yay.,1985,s.124 5.Bkz.ö.Başkan, Len&üiatik Metodu, istanbul, 1967, es.39-55. Sözcüğün temel anlamını veren kökler ile onları başka sözcük¬ lere bağlayan eklerin birbirleriyle kaynaşma derecesine göre bütün diller üç tipe ayrılır : -Ayrışık yapılı diller -Yanaşık yapılı diller -Kaynaşık yapılı diller Buna göre dillerin birinci gurubunda hiç bir gramer yapısı yoktur ; ikinci gurubunda ön ekler ve «on ekler vardır ; üçüncü gurubunda ise çekimler bulunmaktadır. Bu tipleme esas alındığında Ruıncayı kaynaşık.yapılı diller gurubuna sokmak gerekir. 6.Prag Dilbilim Çevresi'nden Jakobson'un ` binarisme ` den çok N.Troubetskoy'un görüşlerinden esinlenen, bu doğrultuda îçtlevBelcl terimini kullanan ve dolayısıyla dilin bildirişim işlevine ağırlık veren A.Martinet'nin 1ŞLKVSELCÎLÎ?Î çağdaş bir dilbilim akımıdır. Çağdaş dilbilimin vazgeçilmez amacı da ` dil gerçeğini tanımak, bicimci ( förmel ), kesin, sistematik bir bilim kolu olmaktır. (...) Togeby çağdaş dilbilimi söyle tanımlar : XX. yüzyıl düşüncesinin özelliğini her şeyden önce iki ilke belirtir : Yapı ( structure ), yani bütünlük ve bir şeyin içinde olanı anlatma ( immanence ) yani özgürlük. Bkz. S.Bayrav, Yapısal Dilbilimi, istanbul, ist.Ünv. Ed.Fak. yay...167 1969, e.25. Ayrıca işlevsel Dilbilimin tanımı için, bks., B.Vardar (yön.) Açıklasaali Dilbilin Terimleri Sözlüğü, istanbul, ABC, 1988, es. 129-130. 7.Bkz.,N.Güz, Seeler ve Kurallar, istanbul, Der yay., 1992, e. 10 8.Bks., A.Martinet, E.L.G., Paris, A.Colin, 1980, ss.3-22 9.Bks., A.Martinet, ` Üne langue et le monde `, Dilbilim V Istanbul, ist.ünv.Ed.Fak.YDEB yay.,1980, e.ll 10.Bilimde ` gözlem ` kavramının bize ne anlattığı konusunda bks.,Ströker E., Bilim Knrsumi.na Giriıgt, ( eev., D.özlem ), is¬ tanbul. Ara yay., 1990, ss. 34-35. Ströker'e göre, bilim te¬ kil algılara değil, bu algıların yinelenmesine ` gözlem ` adını verir. Ve söyle devam eder yasar : ` Yinelenmiş algılar olarak gözlemler bir düzenlilik.gösterirler ki bunların araş¬ tırılması, yasalara ulaşmak isteyen bilimin özel ve asıl gö¬ revidir...Bilimsel gözlemi niteleyen şey, yinelenmiş algıl&r hakkında yasalılık ve dtisenlilik arayan bir araştırma ilgili ve buna bağlı bir tutumdur, öyle ki, bilimsel gözlemi nitele¬ yen şey, çok belirgin bir bakış açısı, gözlem üzerine özel bir soru sorma tarzıdır. ll.Bks. jM.Mahmoudian, Pov.r ense iğne r le francais,Parisr PUF, 1976, s.77 12.Bks.»C.Clairis, ` Classes, Groupes, Ensembles `, La Lin- guiotique 20, S.L.I.F., Paris, PuF, 1/1984, s.5 13.Bkz.»A.Martinet(yön.), Grammaire fonctionnelle du francais Paris, Credif, 1979, s.21 14. Bks., A. Mart ine t (yön. ), La Linguistlque.Guide Alphabetiq.ue,168 Paris, Denoel, 1969, 0.113 lö.Bkz.,A.Martinet, Op-clt., ss.98-131 16.Farklı tanımlamalar için, bka. D.Cohen, âepect Verbal., Paris, P.U.F.,1989 l7.D.Cohen., Ibid., B.32 168
- Published
- 1993
8. 2002-2018 Milletvekili Genel Seçimlerine yönelik oy potansiyeli analizi
- Author
-
Öztürk, Serap, Yavaşgel, Emine, and Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
- Subjects
Deputy ,Siyasal Bilimler ,Public Relations ,Multiparty period ,Political Science ,"null" ,Vote rates ,Halkla İlişkiler ,Elections - Abstract
Seçimler,demokratik sistemlerin vazgeçilmez unsurlarıdır. Milli iradesini sandığa yansıtan vatandaş, ülkenin geleceğinde söz sahibi olur. Seçmen tercihlerini yaparken yaşadığı ülkenin siyasal kültüründen etkilenir. Siyasete yönelik duyduğu inanç, tutum ve oluşturduğu değer yargılarıyla siyasal eylem ve davranışlarını nasıl biçimlendireceğini belirler ve tercihlerini yaparken sosyal, ekonomik, ve siyasal süreçlerden etkilenir. Bu tezde seçmenin etkilendiği siyasal kültür kavramı incelenmiş ve tezin ikinci bölümünde araştırma kısmına yardımcı olması adına çok partili siyasi yaşamda tek başına iktidar olmuş partilerin dönemleri ve katıldığı Milletvekili Genel Seçimlerindeki oy oranları ve değişimler incelenmiştir. Çalışmada 2002-20018 yılları arasında gerçekleştirilen Milletvekili Genel Seçimlerinde iktidar partisi olan Adalet ve Kalkınma Partisi ve muhalefet partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin oy potansiyeli betimsel analize tabi tutulmuştur. Çalışma 16 Büyükşehirle sınırlandırılmıştır ve bu iki partinin aldığı oy oranları ve milletvekili sayısı karşılaştırılarak, oy potansiyelindeki değişimler ortaya konulmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Siyasal Kültür, Çok Partili Siyasal Hayat, Milletvekili Genel Seçimleri, Oy Potansiyeli, Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi Elections are indispensable elements of democratic systems. Reflecting the national will to the ballot box, the citizen has a say in the future of the country. Voters are influenced by the political culture of the country in which they live with their beliefs, attitudes and value judgments, determines how they will shape their political actions and behaviors and is influenced by social, economic and political processes while making their choices. In this thesis, the concept of political culture affected by the electorate is examined and in the second part of the thesis, in order to help the research part, the periods of the parties that have been in power alone in the multi-party political life and the voting rates and changes in the general elections are examined. In this study, the voting potential of the ruling party, the Justice and Development Party and the opposition Republican People's Party, in the General Elections held between 2002 and 2018 were subjected to descriptive analysis. The study was limited to 16 metropolitan cities, and by comparing the votes and the number of MPs received by these two parties, changes in the voting potential were tried to be revealed. Keywords: Political Culture, Multi-Party Political Life, Parliamentary General Elections, Voting Potential, Justice and Development Party, Republican People's Party 134
- Published
- 2019
9. Medyadaki dini içerikli yayınlarla ilgili izleyici algısı araştırması
- Author
-
Al, Adem, Yavaşgel, Emine, and Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
- Subjects
Religion ,Public relations ,Media ,Public Relations ,Din ,İletişim Bilimleri ,Halkla İlişkiler ,Communication Sciences ,Structural Equation Model ,Cultural studies ,Communication management ,Reception - Abstract
Medya, tüm unsurlarıyla özellikle kitle iletişim araçlarıyla sadece toplumun değil ayrıca özelinde her bir bireyin yaşamına iletileriyle nüfuz ederek onların değerlerini, davranışlarını, düşünüş biçimlerini, bir diğer ifadeyle algılarını değiştiren en temel etkenlerden biridir. Medyanın toplumu ve bireyi şekillendirme sürecinde bilişsel, psikolojik, kültürel, sosyolojik, ekonomik ve dini unsurlardan en iyi şekilde yararlandığı, gündemi belirlediği, yeni yaşam biçimleri oluşturduğu ve çoğu zaman da amacına ulaştığı düşünülmektedir. Bu noktada, madalyonun diğer yüzünde bulunan birey ve toplumun algısının gerçekten medyanın amaçlarıyla örtüşüp örtüşmediği ve medyayla aynı paralelde bulunup bulunmadığı sorunsalı önem kazanmaktadır. Bu çalışma, 1980'lerden sonra kültürel ürünler üzerinden incelemeler yapan İngiliz Kültürel Çalışmalar geleneğinin eleştirel bakışından yararlanarak ve bir `tutum, davranış ve değer ölçümleme ölçeği` geliştirilerek medyanın dini içerikli yayınlarını izler-kitlenin algısı üzerinden incelemiş ve medya ve din arasındaki korelasyonu daha açık kılacak bir Yapısal Eşitlik Modellemesini alana kazandırmayı hedeflemektedir. Araştırma sonuçları, 15-24 yaş dilimindeki gençlerin medya ve dine yönelik algılarının demografik faktörlere göre farklılık gösterdiğini, medyadaki din temalı programlardaki mesajı hegemonik kodun aksi yönünde alımladıklarını/kodaçımladıklarını, medya vaizleri ya da dinin medyatikleşmesi, sekülerleşme ve siyaset değişkenlerinin birbirini anlamlı biçimde etkilediklerini ve aralarında güçlü bir korelasyonun olduğunu ortaya koymuştur. The media penetrating its messages into the life of not only the society but also each individual via its all elements in particular through mass media is one of the most fundamental factors changing people's values, behaviours, ways of thinking, that is, their perceptions. It is thought that the media uses the cognitive, psychological, cultural, sociological, economic and religious elements in the best way in the process of shaping the society and the individual, sets the agenda, creates new life forms and often reaches its goal. At this point, the questions concerning whether the perception of the individual and the society on the other side of the coin actually coincides with the aims of the media and whether it is in line with the media are gaining importance. This study has examined the religious content of the media through the perception of the audience by developing an `attitude, behaviour and value measurement scale` and by benefiting from the British Cultural Studies tradition that has been doing research into cultural products since the 1980's, aiming to earn the field a Structural Equation Modelling so as to make the correlation between media and religion clearer. The results of the study have revealed that the perceptions of young people aged between 15 and 24 on media and religion differ according to their demographic characteristics, that they decode/receive the message in opposition to the dominant-hegemonic code in the religion-themed media programs, that variables of media ministers or the mediation of religion, the secularization and the politics all affect each other significantly and there is a strong correlation among them. 301
- Published
- 2019
10. Örgütsel iletişim bağlamında illegal örgütlerin stratejik iletişimi: IŞİD örneği
- Author
-
Gümüş, Sinan, Yavaşgel, Emine, and Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
- Subjects
Islamic State of Iraq and al Sham ,International terrorism ,Political violence ,Siyasal Bilimler ,Political Science ,International Relations ,Uluslararası İlişkiler ,Halkla İlişkiler ,Terror organizations ,Political organisations ,Public Relations ,Organizational communication ,Political communication ,Corporata communication ,International organizations ,Political terror - Abstract
İletişim ve örgütlenme arasındaki organik bağ, insanlığın tarihsel süreci boyunca kitle davranışlarını etkilemede önemli bir araç olmuştur. Teknolojinin gelişmesi, internetin ve sosyal medyanın keşfi ile iletişim ve örgütlenmenin nitelikleri değişmiş, iletişim ve örgütlenme çok boyutlu bakış açılarıyla incelenmesi gereken nosyonlara dönüşmüştür. Özellikle konvansiyonel medyanın tek boyutlu kitle iletişiminden sıyrılarak yeni medya ortamlarıyla interaktif ve inovatif bir tarza bürünen iletişim, iktidarın da alışılagelmiş biçimini yeniden şekillendirerek siyasal iletişim alanında kavramların anlamlarını deforme ve manipüle edebilen bir sürece dahil olmuştur.Bu bağlamda iktidarın karşıtı şeklinde konumlanarak anti-iktidarın bir ürünü olan illegal örgütlenmeler, tarihsel kökenleriyle beraber iletişimi kullanma biçimlerinden itibaren incelenmiş, terörizm kavramının çağımızda tüketim toplumu, bilgi ve enformasyon toplumu, ağ toplumu ya da gösteri toplumu olarak adlandırılan toplumda hangi anlamları ihtiva ettiği, bu anlayış çerçevesinde değerlendirilmeye çalışılmıştır. Bu dinamik sürecin somut bir örneği olarak görülen IŞİD'in; tarihsel ve siyasal sürecini nasıl geliştirdiği, iletişimi iktidarla ilişkilerinde ne şekilde kullandığı; propaganda, medya ve örgütlenme faaliyetlerinde iletişimini nasıl şekillendirdiği sorularına, gerçekleştirdiği eylemlerin verdiği stratejik mesajlarla birlikte dünya kamuoyuna gösterilmesi hedeflenmiştir. The organic link between communication and organization has been an important tool in influencing mass behavior throughout the historical process of humanity. With the development of technology, the discovery of the internet and social media, the qualities of communication and organization have changed and communication and organization have become notions that should be examined from a multi-dimensional perspective. In particular, the communication between the media and the new media has become an interactive and innovative way of reshaping the conventional form of power and has been involved in a process that can deform and manipulate the meanings of the concepts in political communication. In this context, the product of anti-power by being opposed to power, illegal organizations have been examined since the use of communication with their historical origins. The meaning of the concept of terrorism in the society called consumer society, information and information society, network society or demonstration society is evaluated within the framework of this understanding. How ISIS, which is seen as a real example of this dynamic process, develops its historical and political process, uses communication in its relations with power, and shapes its communication in propaganda, media and organization activities is aimed to be analyzed and the strategic messages of its actions are reflected.How ISIS, which is seen as a real example of this dynamic process, develops its historical and political process, uses communication in its relations with power, and shapes its communication in propaganda, media and organization activities is aimed to be analyzed and the strategic messages of its actions are reflected. 283
- Published
- 2019
11. Ekonomi politik yaklaşım çerçevesinde yeni medyanın büyük veri üzerinden incelenmesi
- Author
-
Durmuşahmet, Anil, Yavaşgel, Emine, and Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
- Subjects
Social media ,Media ,Big data ,Surveillance ,Public Relations ,İletişim Bilimleri ,Halkla İlişkiler ,Communication Sciences ,Economic policies ,New media - Abstract
Toplumların, belirli güçlerin istekleri doğrultusunda bilinçli olarak yapılandırıldığı fikrine dayanan tarihsel materyalizm kuramının üzerine şekillendirilen bu çalışma da geleneksel medya ile yeni medya kavramlarının insan hayatına olan etkileri ve temel çalışma prensiplerinin üzerinde durulmaktadır. Aslında toplumlar üzerinde gerçekleşen her türlü gelişme ve yenileşme hareketi güç sınıflarının kitleyi daha iyi ve kolay gözlemleyebilmesi, gözetim altına alması üzerine kurulmuştur. Kitlenin gücünün farkına varan yönetici güçlerin onu elde edebilmek adına propaganda ve hegemonik güç uyguladığı geleneksel medya ile kitleler kontrol altına alınmaya çalışılmıştır. Kontrol etme çalışmaları, bugün için yeni medya sınıflandırması içerisinde yer alan internet ve onun teknolojilerinin getirdiği medya aracılığıyla sekteye uğramış görünmesine karşın, durum bunun tam tersidir. Her madalyonda olduğu gibi yeni medya madalyonunun da iki yüzü bulunmaktadır. Bu yüzlerden birisi bu çalışma kapsamında yeni simülasyon medyası olarak adlandırılan kullanıcı-prosumer tipi simetrik ilişkinin gözlemlendiği yüzdür. Medyanın tarihi boyunca en bağımsız ve en her yöne yakın iletişimin gözlendiği bu medya tipinde bir demokrasi tanımında yer alan tüm etkenler görülebilirken; yeni kitle medyası adı verilen sosyal medyanı bir kısmını ve internetin geri kalan tüm kısımlarını içeren medya ise geleneksel medyada görülen yanlılık, çıkar ilişkileri ve propagandaya dayalı iletişim gözlenmektedir.Medyanın mülkiyet ve sahiplik yapısı konusunun çevresinde şekillenen eleştirel ekonomi politik yaklaşım çerçevesinde incelemelerin yapıldığı bu çalışmada, kitle medyasının ekonomi politiğinde rıza imalatının nasıl yapıldığının aktarıldığı propaganda modelinin beş haber süzgecinin yeni medyada varlığının incelenerek, yeni ve gelenekselin benzer ve farklı yanları, gözetim ile olan ilişkisi incelenmektedir. Geleneksel medyada, toplumların gözetlenmesi ve gözetimin sıradanlaşması durumu, ulus güvenliği fikrinin yayımı şeklinde gerçekleştirilmiş ve bu görüşün arkasında gerçekleştirilen adımlar kapsamında gözetim bugünkü haline gelmiştir. Sosyal medya bu anlamda plana büyük bir hizmet vermiş, kişilerin birbirlerini gözetlemesine olanak sunarak, gözetimi iyice olağanlaştırmıştır. Bu gözetim işleminin yanında yeni medyada varlık gösteren şirketlerin çeşitli politika ve sözleşmeler adı altında kullanıcılardan sözde onay alarak gerçekleştirdikleri sanal kimliğe bağlı büyük veri gözetimi bulunmaktadır. Büyük veriye dayalı gözetim kişileri ailelerinden bile daha iyi tanıyan şirketlerin ortaya çıkmasına neden olur. Bu veriler seçimler, reklamlar vb. hayatın çok çeşitli noktalarında ideolojik olarak kullanılarak kişilerin karar mekanizmalarında büyük etkiye sebep olur.Günümüz yeni medyası geleneksel medyadan farklı olan girift bir yapıya sahiptir. Bu giriftlik zaman-mekân; özel-kamusal alan vb. çok çeşitli alanlardadır ve incelemenin de bu yapıya uygun şekilde gerçekleştirilmesi gereklidir. Bu anlamda çalışmanın araştırma kısmı iki aşamadan meydana gelir. İlk aşama da bu çalışma kapsamında ortaya konulan yeni medyanın girift yapısı incelenirken ikinci aşama da ise bu girift yapı ve büyük veri gözetimi sonucunda propaganda modelinde var olan beş süzgecin yeni medyadaki varlığı incelenmektedir.Anahtar Kelimeler: Gözetim, Büyük Veri, Sosyal Medya, Yeni Medya, Propaganda, Omniptikon Societies, according to requests of some powers, this study based on historical materialism which refers to idea of being consciously shaped, emphasizes the effects of traditional media and new media concepts on human life and basic working principles. In fact any development and innovation (reform) movements which take place on societies built on power classes which can better and easily observe and monitor the mass. Manager who relises the power of masses gets more powerfull, in order to get it the masses can be tried to be taken under control through traditional media, which uses propaganda and hegemonic power. Despite control trials seem to disrupted by internet and technologies have brought by it which included in media classsification, but on the contrary this is the exactly opposite. As every locket, also new media has two sides. Therefore one these sides according to this study where the symmetrical relationship of the user-prosumer type, called the new simulation media, is observed. Throughout the history of the media in this media type, all the factors in the definition of a democracy can be seen, where the most independent and most recent communication can be observed; the social media called the new mass media is a web site and the rest of the internet propaganded communication is observed; the media, which includes a portion of the social media called the new mass media, and the rest of the internet, are based on bias, interests and propaganda based on the traditional media can be observed. In this study, in the context of the analysis of the political economy and political economy of mass media around the subject of ownership and ownership structure of the media, examines the existence of five news filters in the new media of the propaganda model in which the production of consent in the political economy of mass media which is similar and different aspects of the new and traditional, the relationship with surveillance is examined. In the traditional media, the surveillance of societies and the ordinarity of surveillance actualize by the extension of the idea of nation-security, and surveillance has become the current one within the steps behind this view. Social media has been served this plan very well by allowing people to observe each other and observing became more and more usual. In addition to this surveillance process, companies that are active in new media have large data surveillance due to the virtual identity they have received from users under the name of various policies and contracts. Large data-driven oversight causes companies to know more than their families. These datas can be used ideologically such as in elections, advertisements which have a great impact on people's decision-making mechanisms. Today's new media has an intricate structure which is different from the traditional media. This intrusion time-place, private-public space etc. are containes wide variety of areas and the investigation has to be done in accordance with this structure. This part of research consists of two stages. In the first stage, the intricate structure of the new media is examined, in the second stage the existence of five filters in the propaganda model as a result of this intricate structure and large data surveillance is examined.New media, new mass media and new simulation media are divided into two main groups. The new mass media is a continuation of traditional media in terms of its characteristics. It is possible to see his ownership structure and monopolistic orientation. However, the situation in the new simulation media is quite different. It brings a different world, as in Baudrillard's simulation work.The concept of simulation media is mostly used for social media. These applications, which are especially popular in recent years such as Youtube and Instagram, create a simulation universe. This universe can cause deep psychology effects in individuals. because everyone in this universe is very happy, very comfortable and peaceful. Ordinary people who are constantly seeing, having fun, even people who can enjoy the work life are more likely to be unhappy. At this point, it is necessary to touch on the omniptic of the last phase of the oversight plan, which is another key point of the study.In order for the surveillance plan to be operational, surveillance must become commonplace. This is through the 3 stages described in this study; panopticon, synopticon and omnipticon. For today's society that emerged as a result of these three phases, the subject of surveillance is another act that is constantly but not overseen.Big data is called the new surveillance and people are constantly monitoring themselves in social media. With this order, people are constantly monitored and watched. But the situation is so in life and digested that no one will not be disturbed. So the large surveillance plan continues to work continuously without any downtime.This phenomenon of surveillance causes the political economy issue of the new media to become even more complex. The new media structure, which is already complex in many ways, is further complicated by this oversight. In order to solve the complex structure, the media filters were used to communicate the complexity of the new media.While all filters except anticommunism, which is the last one of the news filters, are largely visible; due to the communist nature of social media, this filter has lost its operability. The concept of belief, which is more common in the new media, is used instead of this filter. Faith is at the heart of the new media, especially social media. In the prosumer structure, it is the belief that the subject is the most frequently mentioned and never compromised. Faith is used not only as a religion but also as the idea of education, politics, economy, social life and the idea of a person who is in every aspect of life.Consequently, this study reveals the subject of the political economy of the new media, which also shows the traces of traditional media, and in addition shows a completely different media feature. In doing so, the subject is dealt with in depth by utilizing social, psychological, economic and political perspectives. Since each structure and dimension is examined by taking into consideration the relations with other structures and dimensions, the research has a holistic structure.Key Words: Surveillance, Big Data, Social Media, New Media, Propaganda, Omnipticon 229
- Published
- 2019
12. Y kuşağının siyasal katılımı
- Author
-
Demirkiran, Eren, Yavaşgel, Emine, and Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
- Subjects
Political participation ,Political life ,Siyasal Bilimler ,Public Relations ,Political communication ,Political Science ,Halkla İlişkiler ,Generation Y ,Generations - Abstract
Toplumların zaman içinde geçirdiği değişim ile yaş grupları arasında farklılaşmış soyut gruplar oluşabilir. Bu soyut gruplar `kuşak` olarak adlandırılmaktadırlar. Kuşakların oluşması ve kuşak üyelerinin benzer tutum ve davranışlarının olması toplumsal değişimin göstergesidir. Toplumu etkileyen önemli bir olay sırasında veya zaman aralığında yaşayan bireyler bu olayın adıyla anılabilirler. İkinci Dünya Savaşı sonraki dönemde doğan bireylerin patlama kuşağı, Birinci Dünya Savaşı sonrasında doğan bireylerin Sessiz Kuşak olarak adlandırılması bu durumun örnekleridir. Bazı kuşaklar ise tutum ve davranışları ile adlandırılabilirler. Y Kuşağı sürekli sorduğu neden sorusu ile kendine bir ad edinmiştir. Y Kuşağı teknolojik, siyasal ve toplumsal değişimin hızla yaşandığı bir zamanda doğup büyüdüğü için çevresinde olan olayları anlamak için sürekli neden ve nasıl diye sormak zorunda kaldı. Y Kuşağı dünyada ve Türkiye'de çalışma hayatının ana gücünü, genç ebeveynleri ve geleceğin liderlerini oluşturuyor.Siyasal katılım bireyin siyasi haberleri takibinden ülkedeki en yüksek siyasi makama sahip olmaya kadar değişik eylemleri içermektedir. Genellikle oy verme ile eş anlamlı kullanılan siyasal katılım demografik ve bilişsel özelliklerine göre bireylerde ve gruplarda farklılaşır.Bu tez çalışmasında Y Kuşağının siyasal katılım düzeylerini, siyasal ilgisini, oy verme sebeplerini ve yaşam tarzını ortaya koymak amacıyla anket yöntemine başvurulmuştur. Siyasetin temel kavramları, siyasal iletişim, kuşakların özellikleri araştırma öncesinde irdelenmiştir. Elde edilen veri seti SPSS (Statistical Package for Social Sciences)25 programı ile analiz edilmiştir. T testi, Anova testi ve korelasyon testi analiz için kullanılmıştır. Demografik özelliklere göre siyasal katılım incelenmiştir. Araştırma sonucunda Y Kuşağının siyasal ilgi düzeyi, siyasal katılım düzeyleri, oy verme davranışının sebepleri ve yaşam tarzı ile ilgili bulgular incelenmiştir. Intangible groups among the age groups might be formed with change that society experienced for some time. These groups are called ` generations`. Formation of the generation and similar behaviors and attitudes of members are sign of the change at society. Generations can be named with during important event or time period they lived in, such as those who were born after Great War were called silent generation and who were born after World War Two were called baby boomers. Some generations are named with their behaviors and attitudes such as Y generation were named with why question they frequently asked to understand the fast political, social and technological changes around them. Today Y generation is the main work force , young parents and leaders of the future both in World and Turkey.Political participation is varied from following political news to becaming highest political position in country. Political participation is often mistakenly is used for voting. Political participation differentiates on person and group accordingly demogrphic and cognitive attributes.In this master thesis survey method is used to examine Y generations political participation levels, political interests, reasons to vote and life styles. Main notions of the politics, political communication and atributes of generations are reviewed before conducting research. Obtained data set was analyzed with Spss 25 software. T test, Anova test and correlation test were used for analysis'. Political participation was analyzed based on demographics. Thus, Y generations political interest, political participation levels, voting reasons and life styles were examined. 163
- Published
- 2019
13. Dijital ortamda benlik sunumları üzerine niteliksel bir araştırma
- Author
-
Albayrak, Kübra, Yavaşgel, Emine, and Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
- Subjects
Social media ,Internet ,Public Relations ,Sociology ,Self-presentation ,İletişim Bilimleri ,Halkla İlişkiler ,Communication Sciences ,Sosyoloji ,Virtual environments - Abstract
İletişim teknolojilerinin zaman geçtikçe gelişmesi ve internet ile birlikte kullanımı, bireylerin iletişim kurabileceği yeni dijital ortamlar yaratmıştır. İnternetin gelişim dönemlerinden biri olan Web 2.0, günümüzde hayatın vazgeçilmezi haline gelen sosyal medyanın doğmasını sağlamıştır. İnsanların vaktinin çoğunu sosyal medyada geçirmesi de bireylerin benlik sunumlarının dijital ortamlara aktarılmasına neden olmuştur. Bireyler, dijital ortamlarda kendilerine ait hesaplar edinerek, benlik sunumları gerçekleştirmektedir. Çalışmada sosyal medya ortamlarında yüksek sayılı takipçilere sahip olarak ünlenen sosyal medya fenomenlerinin Twitter'daki benlik sunumlarının incelenmesi hedeflenmiştir. Söz konusu fenomenler Daniela(@danlabilic), Orkun Işıtmak(@Orkunisitmak), Elif Dogan(@BlogcuAnne), POL(@poulinaaa), Meryem Can(@MeryemCan)'ın Haziran 2018-Aralık 2018 arası 6 aylık dönem içindeki Twitter paylaşımları içerik analizi yöntemiyle incelenerek, sosyal medya fenomenlerinin benlik sunumları irdelenmiştir. Çalışmanın yol gösterici ise bireylerin benlik sunumları gerçekleştirirken tiyatro sahnesinde bir aktör gibi performans sergilediği görüşünü öne süren Erving Goffman'ın Dramaturjik Yaklaşımı'dır. The progressing of social media with the internet has provided medium for individuals to contact with others. Web 2.0 which is one of the periods of development of the internet technologies has given birth to the emergence of social media. Since people have been spending most of their time on social media actively, self presentations have also been digitized. Individuals have been present on social media by getting social media accounts. Our work aims to examine social media phenomena's self presentations on Twitter. Daniela(@danlabilic), Orkun Işıtmak(@Orkunisitmak), Elif Dogan(@BlogcuAnne), POL(@poulinaaa), Meryem Can(@MeryemCan)'s tweets were reviewed with content analysis method between June 2018 and December 2018. Our work guideline is also based on the Dramatic Approach of Erving Goffman. 147
- Published
- 2019
14. Türkiye'de çok partili dönemden bu yana gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin siyasal krize dönüşüm nedenlerinin yazılı basına yansımaları
- Author
-
Gürkan, Türkan Ayda, Yavaşgel, Emine, and Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
- Subjects
Media ,President ,Siyasal Bilimler ,Public Relations ,Political crisis ,Political Science ,Written press ,Halkla İlişkiler ,Elections ,Newspapers - Abstract
Bu tezin amacı, özellikle çok partili döneme geçildikten sonra, Türkiye'de gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birçoğunun neden siyasal bir krize dönüşme eğiliminde olduğuna ışık tutmaktır. Modern parlamenter sistemlerde Cumhurbaşkanlığı seçimleri sessiz sedasız gerçekleşirken, Türkiye'de yaşanan seçimlerin birçoğunun neredeyse devlet krizi haline dönüşmesi, bu konuyu irdeleme gerekliliğini doğurmuştur. Cumhurbaşkanlığı makamının parlamenter sistem içindeki rolü, uluslararası ilişkileri yönlendirebilme potansiyeli, Türkiye'deözellikle çok partili dönemden buyana siyasal aktörler arasında erk mücadelesine sahne olmuştur. Geçmişten günümüze dek her ülkenin, etkinliği, büyüklüğü ve gücü farklı da olsa askeri bir altyapısı mutlaka bulunmuştur. Bu bağlamda, ordunun siyaset üzerindeki etkisi, ait olduğu ülkenin siyasal kültürü ile yakından ilgilidir. Türkiye'de de ordunun Cumhuriyetin kurucu gücü olmasından dolayı, diğer ülkelere kıyasla siyaset sahnesinde askeri, daha güçlü bir siyasi aktör konumuna taşımıştır. Çalışmamıza konu olan Cumhurbaşkanlığı siyasal mevkinin, anayasanın 104.maddesi tarafından `Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Başkomutanlığını temsil etmek, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kullanılmasına karar vermek ve Genelkurmay Başkanı'nı atamak` şeklinde düzenlenen yürütme ile ilgili yetki ve görevleri, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu seçime yaklaşımını doğuran en temel sebepleri oluşturmaktadır. Cumhurbaşkanının 1924, 1961 ve 1982 Anayasaları ile elde etmiş olduğu görev ve yetkilerle anayasal düzeni sağlamakla görevli devletin başı konumunda olması, hemen hemen her seçim döneminde yaşanan tartışmaların temel argümanlarından birini oluşturmaktadır. Bu nedenle çalışmamızda seçim döneminde gerçekleşen iktidar mücadelelerine ışık tutabilmek adına, söz konusu anayasalarda Cumhurbaşkanlığı makamına tanınan yetkiler yakından incelenmiştir. Özellikle ülkemizde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapısı ve uygulanışı itibari ile siyasal krize meydan veren görüntüsüne, dolayısıyla siyasal demokrasinin temel unsurları siyasal istikrar ve temsilde adalet tartışmalarını beraberinde getirmesine odaklanılmıştır. Bu çerçevede de, varoluşundan buyana medyanın demokratik rejimlerin gelişiminde, siyasetin ve siyasal eğilimlerin kamuoyuna yansıtılmasında üstlendiği aktif role eğilinmiştir. Özellikle kamuoyunda gündem yaratma, hatta kamuoyu oluşturma gücü, çalışmamızın konusunu oluşturan Cumhurbaşkanlığı seçiminin siyasal kriz boyutuna taşınmasında, medyanın rolünü incelemeyi kaçınılmaz hale getirmiştir.İnceleme nitel içerik analizinin kategorisel ve değerlendirici analiz teknikleri aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. The aim of this dissertation is to shed light on a problem: `Why have most of the Presidential elections of the multi party system period in Turkey been in a tendency of turning into a political crisis?` The reason which lies behind our choice is the contrast between quiet and retrieving presidential elections in modern parliamentary systems and almost a state crisis appearance of many past elections in Turkey. The role of the Presidency within the parliamentary system and the Presidency's potential to affect international relations created a power struggle between political actors, especially since the beginning of the multi party period of Turkey. From past to present, states always have had a military infrastructure even they differ in terms of effectiveness, size and power. In this context, the influence of the army is closely related to the political culture of the country. Compared to other countries, the military in Turkey is a more powerful political force, because of its historical position as founder of the Republic. The office of Presidency's executive powers and duties mentioned in the article 104 of the Turkish constitution as `... to represent the commander-in-chief position of the Turkish Armed Forces, to decide the use of Turkish Armed Forces and to appoint the Chief of General staff...` Those are the most fundamental reasons causing the intervention of Turkish Armed Forces to these elections. One of the main arguments of almost all the election periods is the position of the President as head of state responsible for keeping the constitutional order with powers and responsibilities arising from the constitutions of 1924, 1961 and 1982. So, the powers which have been given to the office of the Presidency with above mentioned constitutions are closely examined to be able to explain the power struggles which take place during the elections. Besides, it is focused on the political crisis like appearance of the Presidential elections, and related debates over political stability and fairness in representation, causing from the structure and application of the system. In this context, the active role of the media, both in the progress of democratic regimes and projection of politics and political tendencies to the public opinion. Especially the power of the media as agenda setter and opinion creator made necessary for us to analyze the role of the media in the transformation processes of presidential elections to the political crisis. The study was conducted through categorical and evaluative analysis techniques of qualitative content analysis. 398
- Published
- 2018
15. Haberin siyasal iletişim aracına dönüşümü ve Türk yazılı basınında seçim dönemi haberciliğinde algı yönetimi uygulamaları
- Author
-
Pakkan Tosun, Şükran, Polat, Veli, Yavaşgel, Emine, and Halkla İlişkiler Anabilim Dalı
- Subjects
İletişim Bilimleri ,Journalism ,Written press ,Political discussion ,Halkla İlişkiler ,News ,Elections ,Turkish press ,Public Relations ,Perception management ,Political communication ,Gazetecilik ,Political parties ,Communication Sciences ,Newspapers - Abstract
Son 10 yılda Türkiye'deki politik değişimlerin medyayı nasıl etkilediğini ve yazılı basında siyasi taraftarlığın geldiği noktayı konu alan bu çalışma, medyanın siyasetle olan ilişkisinin haber ve gazeteler açısından nasıl bir dönüşüm yarattığını somut olaylarla ortaya koymayı amaçlamaktadır.Çalışmanın girişinde medyanın değişen yapısı ve siyaset ile ilişkilerinin kavramsal çerçevesi çizilmeye çalışılmıştır. Türkiye ve dünyada medya dışı yaşanan gelişmeler ve toplumsal dönüşümün medyadaki dönüşüme büyük etkisi olduğundan bu hızlı değişimin nedenleri ve sonuçları ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Çalışmamızın devamında medyanın algı yönetimi faaliyetlerine ve haberin üretim süreçlerine bakılmış, ardından Türk medyası ve siyasi yanlılık konuları masaya yatırılmıştır. Ardından, basın organlarının siyasi partilerin söylem yayma aracı haline gelip gelmediğini sorgulayan bir haber analiz çalışması yapılmıştır. Bu çalışma aynı zamanda, `yandaş medya` veya `muhalif medya` tanımlarını yeniden tartışmaya açmayı amaçlamaktadır. Türkiye'de siyasi yanlılığın siyasi taraftarlık haline dönüştüğünü savunan bu inceleme, aynı zamanda `bir PR ve kamuoyu oluşturma faaliyeti olarak, gazetelerin siyasi partiler yararına haberi şekillendirdiği` gerçeğini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. The objective of this thesis, which studies how political changes in Turkey in the last 10 years affected media and the current level of political partisanship in print media, is to reveal, with concrete examples, how media-politics relationship transformed news and newspapers. The introductory part of the thesis has tried to draw a conceptual framework of the changing structure of media and its relationship with politics. Since non-media developments in Turkey and the world as well as social transformation have a huge effect on media's transformation, the reasons and the results of this rapid change have been tried to be revealed.Proceeding sections of the thesis look into media's perception management activities and news production processes, and later discuss Turkish media and political bias in detail. Subsequently, a news analysis study has been made, questioning whether press organs have become an instrument of political parties to spread their discourse or not. The thesis also aims to re-open a discussion about the definitions of `supportive media` and `critical media`. The thesis, which argues that political partiality has turned into political partisanship in Turkey, also intends to uncover the fact that `newspapers, as a PR and public-opinion-molding activity, shape news in favor of political parties` 609
- Published
- 2016
16. Kitle psikolojisi ve yönetimi bağlamında 2014 Yerel Seçimleri
- Author
-
Çokluk Cömert, Nil, Yavaşgel, Emine, and Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
- Subjects
İletişim Bilimleri ,Milliyetçi Hareket Party ,Halkla İlişkiler ,Reklamcılık ,Cumhuriyet Halk Party ,Adalet ve Kalkınma Party ,Elections ,Barış ve Demokrasi Party ,Public Relations ,Advertising ,Political communication ,Democratic Party of Peoples ,Political parties ,Local electiond ,Mass psychology ,Communication Sciences - Abstract
ÖZ KİTLE PSİKOLOJİSİ VE YÖNETİMİ BAĞLAMINDA 2014 YEREL SEÇİMLERİ NİL ÇOKLUK CÖMERT Bu çalışma, Gustave Le Bon'un kitle psikolojisi modelini siyasal iletişim çalışmalarına entegre eden siyasal partilerin başarılı olup olmadığı üzerinde durmaktadır. Bu bağlamda parlamentoda temsil edilen Ak Parti'nin, CHP'nin, MHP'nin ve BDP-HDP'nin 2014 yerel seçimler kapsamında kullandığı stratejilerin kitle psikolojisi modeline uygunluğu incelenmiştir. Çalışmada dört siyasal partinin siyasal iletişim çalışmaları, dönemin siyasal, sosyolojik ve psikolojik koşulları dikkate alınarak kültürel ve toplumsal değişme bağlamında analiz edilmiştir. Siyasal partilerin genel bir değerlendirmesini içeren çalışmada televizyon reklamları ve mitingler Le Bonyen model dikkate alınarak eleştirel söylem analiziyle incelenmiştir. Çalışmanın ulaştığı sonuçlara göre, Ak Parti gerçekleştirdiği seçim iletişimi çalışmalarıyla kitlelerin sosyolojik ve psikolojik ihtiyaçlarını doğru bir şekilde saptamıştır. Çalışmalarını zamanın ruhu ve kültürel sermaye unsurlarıyla birleştiren Ak Parti çalışmalarıyla kitlelerinin zihnini yönetmiş ve birinci parti olmuştur. Ak Parti liderin karizmasını yapılan iletişim faaliyetlerine stratejik bir şekilde entegre etmiş, seçimlerde bütünleşik iletişim çalışmaları kullanmıştır. Ak Parti kitlelerin duygusal ve manevi beklentilerine cevap veren bir dil kullanılmış, böylece kitleleri yanına çekmeyi başarmıştır. Bunun yanı sıra ana muhalefet partisi olan CHP yoğun bir iletişim çalışması gerçekleştirmesine rağmen yaptığı çalışmalarda kitle psikolojisini dikkate almaması ve stratejik davranmaması sebebiyle başarılı olamamıştır. MHP ise zamanın ruhuyla uyumsuz siyaset anlayışı sebebiyle kitlelerin içinde bulunduğu sosyolojik ve psikolojik unsurları dikkate almamış ve seçimlerde başarılı olamamıştır. BDP-HDP ise kültürel ve manevi değerlerin yanı sıra toplumsal hareket boyutunu ön plana çıkarmasına rağmen belli bir etnik grubun psikolojik özelliklerine göre gerçekleştirdiği çalışmalarıyla tüm kitleleri yanına çekmeyi başaramamıştır. Anahtar Kelimeler: Kitle Psikolojisi, Siyasal İletişim, Yerel Seçim, Ak Parti, CHP, MHP, BDP - HDP ABSTRACT 2014 LOCAL ELECTIONS WITHIN THE CONTEXTS OF MASS PSYCHOLOGY AND ITS MANAGEMENT NIL ÇOKLUK CÖMERT This study discourses whether the political parties integrating the mass psychology model of Gustave Le Bon in their political communication works are successful or not. For that, the relevance to the mass psychology model of the strategies Ak Party, CHP, MHP and BDP – HDP followed at 2014 local elections are studied. In the study, political communication works of the four political parties are analyzed in the context of cultural and social change considering the political, sociological and psychological circumstances of that time. In the study including a general evaluation of the political parties, television advertisements and rallies are examined with critical discourse analysis considering Le Bonyen model. According to the achieved results with the works carried for election communication, Ak Party determined the sociological and psychological needs of the crowds properly. Ak Party combining its works with the concepts of the zeitgeist and the cultural capital managed the mind of the crowds with its works and became the first party. Ak Party strategically integrated the leader's charisma in the carried communication activities, operated integrated communication works. Ak Party used a language answering the emotional and moral expectations of the crowds, so it managed to pull them. Besides despite operating intensive communication works the main opposition party CHP could not be successful because of ignoring the mass psychology in its works and not acting strategically. And because of its political understanding that is incompatible with the zeitgeist, MHP did not consider the sociological and the psychological circumstances which the crowds are in and could not succeed in the elections. And despite featuring the social movement dimension in addition to the moral values HDPBDP could not pull all the crowds with the works carried according to psychological specifications of a specific ethnic group. Key words: Mass Psychology, Political Communication, Local Election, Ak Party, CHP, MHP, BDP-HDP 270
- Published
- 2016
17. Halkla ilişkiler disiplininde bilimsel araştırmaların problematiği ile sektör sorunlarının korelatif analizi
- Author
-
Serdaroğlu, Nefise Selma, Yavaşgel, Emine, and Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
- Subjects
Public relations ,Public Relations ,Eğitim ve Öğretim ,Socio-economic problems ,Sectoral analysis ,Halkla İlişkiler ,Education and Training ,Graduate ,Scientific researchs ,Theses - Abstract
Çalışmanın amacı, Türkiye'de önce lisans düzeyinde eğitimle başlayan, ardından ilki 1974 yılında kurulan, 1980'lerden itibaren sayıları artmaya başlayan danışman şirketlerle uygulama sahası bularak zamanla sektör haline gelen halkla ilişkiler disiplininde, uygulamayı yürüten profesyoneller ile zamanla İletişim Fakültesi haline dönüşen okullarda eğitim veren akademisyenler arasındaki ilişkiyi incelemek, sektörde yıllar içinde yaşanan sorunsallarla, özellikle lisansüstü eğitimin tez aşamasında üzerinde durulan konular arasındaki ilişkiyi analiz etmektir. Çalışmanın 1. bölümünde; bilimin tanımsal açılımı, bilimsel araştırmanın kapsamı, süreç ve teknikleri incelenecektir. Çalışmanın 2. bölümünde, Türkiye'de ve dünyada halkla ilişkiler alanında akademi ile sektör arasındaki ilişkilere yönelik bilimsel yaklaşım ve görüşler incelenecektir. Çalışmanın 3. bölümünde; İstanbul ve Marmara Üniversitelerinin bünyesinde halkla ilişkiler bilim ve anabilim dalında hazırlanan yüksek lisans ve doktora tezleri üzerinde yapılan incelemelerin sonuçları, sektörün ilk dergisi Marketing Türkiye'de tezin kapsadığı dönemde yayınlanan haberlerde üzerinde durulan konular, Türkiye'de halkla ilişkiler alanında faaliyet gösteren şirketlerin üst düzey yöneticileriyle sektör sorunlarına ilişkin yapılan görüşmelerin sonuçları, son olarak da karşılaştırmalı analiz kısmı yer alacaktır. Sonuçta; `İletişim Fakültelerinde Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı'nda hazırlanan lisansüstü tezleri, sektörün çözüm bekleyen sorunlarına ve geliştirilmesi gereken konularına eğilmemektedir.` hipotezi yarı yarıya; `Sektörün sorunlarına/konularına eğilen tezler çoğunlukla durum tespiti yapmakta, çözüm ve/veya gelişim için öneri getirmemektedir.`, `Sektör, ihtiyaçlarının giderilmesi için akademik çevrelerden yardım talebinde bulunma olasılığını göz önüne almamaktadır.` ve `Sektör profesyonelleri ile akademik çevreler, alanla ilgili sorunların giderilmesi konusunda işbirliği yapmamaktadır.` hipotezleri ise tümüyle doğrulanmıştır. `Sektör elemanlarını, halkla ilişkiler alanında lisansüstü eğitime teşvik etmemektedir.` hipotezinin ise çoğunlukla doğru olmadığı tespit edilmiştir.Anahtar Kelimeler: Sektör Üniversite İşbirliği, Halkla İlişkiler Tezleri, Halkla İlişkiler Sektörünün Sorunları This thesis aims at studying the relationship between practitioners and academicians in the discipline of public relations whose formal education once inaugurated at the undergraduate degree, which then became an industry in time after being put into practice in consultancy agencies the first of which was founded in 1974 and which then increased in number as of 1980. It also seeks to analyzing the relationship between industry problematics of many years, and subjects of postgraduate academic dissertations. Chapter 1 discusses the definition of science, and the scope, process and techniques of scientific research. Chapter 2 reviews the scientific approaches and views on the relationship between academia and industry in the discipline of public relations across Turkey and the world. Chapter 3 includes the results of a broad survey of master's and doctorate dissertations in departments of public relations in Istanbul University and Marmara University, a survey of the top topics of Marketing Turkiye, the first professional periodical published at the time period spanned by this thesis; and the results of in-depth interviews with top level executives of top consultancy agencies in Turkey on industry issues; as well as a comparative analysis of all this content. As a conclusion, the hypothesis which is `Postgraduate dissertations prepared in public relations departments of communications faculties do not address the problems and issues of the industry` are partly verified. And the hypothesizes which are `Dissertations that touched on these issues and problems only determine the current state, and never suggest any solutions and / or any action for progress.`, `The industry does not consider the opportunity of seeking for help from academia for its needs` and `There is no cooperation between the industry professionals and the academia to address the industry issues.` are fully verified. The hypothesis `The industry does not encourage its professionals to study for master degree` is found to be mostly unverified. Keywords: Industry University Cooperation, Academic Disserations on Public Relations, Issues of Public Relations Industry 202
- Published
- 2015
18. Soylulaştırma projelerinin çift yönlü simetrik model kavramları çerçevesinde değerlendirilmesi: Sulukule ve Fener-Balat örnekleri
- Author
-
Kayalar, Ayşe, Yavaşgel, Emine, Kirmanoğlu, Hasan, and Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
- Subjects
İstanbul-Fener ,Public relations ,Duplex communication ,İstanbul-Fatih-Sulukule ,Halkla İlişkiler ,Urban transformation ,Municipalities ,İstanbul-Balat ,Public Relations ,Sociology ,Istanbul ,Gentrification ,Sosyoloji ,İstanbul-Fatih - Abstract
Bu çalışmada, Grunig ve Hunt'ın çift yönlü simetrik halkla ilişkiler modelinin, İstanbul Fatih Belediyesi'nce Sulukule ve Fener-Balat'ta yürütülen kentsel dönüşüm projelerindeki geçerliliği ampirik olarak sınanmaktadır. Projenin baş aktörü olan Fatih Belediyesi'nin, konu ile ilgili olarak, medya ve kendi web sayfasında yapmış olduğu açıklamalara bakıldığında, iletişim çerçevesinde, adını koymadan da olsa, dört halkla ilişkiler modelinden çift yönlü simetrik modeli kullandığı iddiasında olduğu izlenimi edinilmektedir. Bu iddianın geçerliliğini ampirik olarak sınayabilmek için, Sulukule ve Fener-Balat bölgelerinde yüz yüze görüşmelere dayalı saha çalışması gerçekleştirilmiştir. Sulukule'de yapılan saha çalışmasından elde edilen bulgu, çift yönlü simetrik modelin geçerli olmadığını göstermektedir. Ayrıca, Sulukule kentsel dönüşüm projesine karşı çıkanların Roman, eğitim ve gelirleri düşük düzeyde olan kişiler olduğu regresyon analizi sonucu ortaya çıkmaktadır. Fener-Balat bölgesindeki bulgular da yine iddia edilenin aksine, dördüncü modelin pratikte geçerli olmadığını göstermektedir. Sulukule projesiyle ilgili demokratik bir karara ulaşmanın gerçekleştirilebilir olup olmadığı, entelektüel bir deney (intellectual experiment) aracılığıyla, önce sosyal seçim kuramı, sonra da müzakereci demokrasi (deliberative democracy) yaklaşımı çerçevesinde incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda elde edilen bulgular, Roman olmayanların Romanları ?sempatik? bulup bulmamalarına göre değişmektedir. Buna göre, Roman olmayan karar vericilerin Romanları sempatik bulması durumunda, Romanların lehine bir karar çıkmaktadır: Sulukule'nin tarihi ve kültürel kimliğine uygun olarak yenilenmesi. Romanların sempatik bulunmaması durumunda ise, Taşoluk'a taşınılması projesi, demokratik karar alma sürecinden çıkan sonuç olmaktadır. Özellikle bu son noktada, kullanılan seçim sistemlerinden bir tanesi olan Borda kuralı sadece Taşoluk'a taşınılmasını değil, Sulukule'nin tarihi ve kültürel kimliğine uygun olarak yenilenmesini de seçmektedir. Bu durumda, à la Habermas bir müzakereci demokrasi bağlamında karara varmanın mümkün olup olmadığı incelenmiştir. Cevap olumludur: müzakereci demokrasiden bir sonuç elde etmek mümkündür (List, 2009). Ancak bu cevabın, demokrasi ile tezat oluşturacak biçimde, ciddi bir maliyeti bulunmaktadır: karar, güçsüz tarafların manipüle edilmesine açıktır. This study aims to empirically test the validity of Grunig and Hunt?s two-way symmetrical model in the case of Sulukule gentrification project and the urban regeneration project of Fener-Balat. A scan of the media and the web site of Fatih Municipality, the main actor of the said projects, leaves the impression that the Municipality claims to have used the two-way symmetrical model during the process. To test the validity of this assertion empirically, a face-to-face survey was conducted among Sulukule and Fener-Balat residents. The results in both areas suggest that the two-way symmetrical model is, in reality, not valid. In addition, the regression analysis reveals that those who are against the project in Sulukule are Romans and those with less education and income. A further exploration of whether reaching a democratic decision in the former project is feasible or not is tested through an intellectual experiment using social choice theory and the framework of deliberative democracy. The results of the first experiment vary depending upon whether Romans are considered ?sympathetic? among the non-Roman decision makers. Accordingly, when the non-Roman decision makers find Romans ?sympathetic?, the decision turns out to be pro-Roman: renovation of Sulukule in line with its historical and cultural identity. On the contrary case, where the Romans are not looked upon as ?sympathetic?, the project alternative of moving to Taşoluk is the outcome of the decision making process. In this latter case, the outcome produced by Borda Count, one of the social choice methods used in the intellectual experiment, is indecisiveness: both moving to Taşoluk and renovation of Sulukule project alternatives have equal votes. To resolve this indecisiveness and to reach a unique solution, one can use the deliberative democracy framework à la Habermas, which indeed produces a solution (List, 2009). Yet, the solution is achieved at the expense of manipulability of the most disadvantaged group, the Romans. This obviously respresents a contradiction with democracy. 211
- Published
- 2010
19. Kırgızistan'daki dergi reklamlarında yer alan görsel ve yazılı öğeleri algılama biçimlerine göre Türkiye'deki Kırgızistan'lı gençlerde yüksek ve düşük bağlamlı kültürlerin incelenmesi
- Author
-
Djumabaev, Mederbek, Yavaşgel, Emine, and Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
- Subjects
Written expression ,Advertisements ,İletişim Bilimleri ,Visual perception ,Written press ,Culture ,Halkla İlişkiler ,Reklamcılık ,Visual tools ,Public Relations ,Cultural effect ,Advertising ,Communication Sciences ,Kyrgyzstan ,Magazines - Abstract
Bu çalışmanın önemi 1991 yılından sonra kendi egemenliğini kazanmış bir devletin dergicilik sektörünün tarihi, hangi tarihsel değişiklikleri gerçekleştirdiği, dergi reklamcılığı sektörünün durumu ve geleceği gibi birçok konuyu aydınlatmak istemesinden gelir.Çalışma, bu amaçla, üç ayrı bölümden oluşturulmuştur. Birinci bölümde genel olarak dergiciliğin tarihi, dünyada nasıl geliştiği gibi temel teorik bilgilerden bahsedilmektedir. Bu bilgilere ulaşabilmek için eleştirel literatür taraması gerçekleştirilmiştir.İkinci bölüm ise, çalışmanın odak noktası olan Kırgızistan dergiciliği hakkındadır. Bu bölümde Kırgızistan'ın tarihi ve dergicilik geçmişine daha yakından bakılmaktadır. Ayrıca, Kırgızistan dergi reklamcılığının gelişimi üzerinde de durulmaktadır.Araştırmanın üçüncü kısmında ise niteliksel bir araştırma gerçekleştirilmis, Kırgızistan'da en çok satılan dergilerden oluşturulan örneklemeye giren dergilerde yer alan reklamların ünlü bilim adamı Edward Hall tarafından ortaya atılan ?İletişimde Yüksek ve Düşük Kültürel Bağlamlar? modeline göre Türkiye'deyaşayan Kırgızistan'lı gençlerin hangi kültürel bağlama ait oldukları araştırılmıstır. The importance of this thesis on magazine advertising sector of Kyrgyzstan is about the historical changes and future of the magazine advertising sector is important in many aspects, for the young country of Central Asia.Thesis consists of three parts. First part is about the overall magazine history, its development and the basic theoretical knowledge.The second part, which is the focal point of the study, is about magazine sector of Kyrgyzstan. In this part we are looking more deeply into the history of Kyrgyzstan?s magazine sector.In third section, we have an analyse on Kyrgyzstani young people living in Turkey and trying to find out their cultural context group based on Edward Hall?s model of ?High and Low Context Cultures in Communication?. 112
- Published
- 2009
20. Siyasal tercih ve düşünce üzerinde değerlerin etkisi (siyaset ve değer ilişkisi ya da iletişimin siyasalı)
- Author
-
Eroğlu Yalin, Bahar, Yavaşgel, Emine, and Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
- Subjects
Siyasal Bilimler ,Sociology ,İletişim Bilimleri ,Political Science ,Communication Sciences ,Sosyoloji - Abstract
Bu çalısma, siyasal iletisim sürecinde siyaset ve deger iliskisini esas alarakdegerlerin siyasal düsünce ve tercih üzerindeki etkisini ortaya koymayıamaçlamaktadır. Kültürün etkisindeki gözlemlenebilen davranıslar olarak ortayaçıkan deger, bu tanımından yola çıkarak bireysel ve toplumsal açıdan psikoloji,sosyoloji, felsefe baglamlarında ele alınmıs, nihayet siyasal iletisim sürecindesiyaset ve deger iliskisi, siyasal sürecin iletisim boyutunu kuran `sine qua non'unsurlarla birlikte açımlanmaya çalısılmıstır. Medya, kamusal alan veçatısma/uzlasma kavramlarına da yer vererek özellikle siyasal kültür ve Türk siyasalkültürünün yapısal özellikleri betimlenmistir.Tüm bu kavramların içinde yer aldıgı süreci ve bu süreçte degerin etkisini ortayakoymak amacıyla Istanbul'un Sarıyer Ilçesi örneklem olarak seçilmis, ?basitrastlantısal yöntem? ile belirlenen ilçede ikamet eden 528 kisiyle öncedenolusturulmus soru formuna baglı kalınarak görüsmeler yapılmıstır. This thesis aims to handle the effect of values on political thought and preferences,by considering the relation between politics and value through politicalcommunication process. Value which emerges as observable behaviors under theimpact of culture, is treatised within the contexts of pschology, sociology, andphilosophy; and consequently relation between politics and value through politicalcommunication process is analyzed in relation with the ?sine qua non? patterns thatproduce the communicative dimension of political process. In particular, politicalculture and structural characteristics of Turkish political culture are described, andhistory of Turkish politics, features of political parties and their leaders are studiedby assessing terms such as media, public sphere, conflict/reconciliationIn order to exemplify the process that was produced by the mentioned terms, and inorder to exhibit the influence of value on the process or the interaction of the politicalprocess and the value, Sarıyer district of Istanbul is chosen as sample, 528 dwellersof the district are interviewed in conformity ith the prepared survey forms. 293
- Published
- 2007
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.