Search

VI. ÖZET Bu çalışmada streptozotocin ile deneysel diabet oluşturulan sıçanlarda trunkal vagotominin postprandial kan şekerine ve intravenöz glikoz toleransına etkileri incelendi. Deneysel diabet oluşturulan sıçanlarda trunkal vagotominin, postprandial kan şekerinde anlamlı düşmeye neden olurken glikoz toleransında değişiklik yapmadığı saptandı. Trunkal vagotominin normal sıçanlarda insulin sekresyonunun ritmini değiştirdiği, pankreas adacık hücre kan akımını arttırdığı ve barsak kaynaklı insülin salgılatıcı faktörlerin erken ve fazla miktarda salgılanmasına yol açtığı gösterilmiştir. Bu faktörlerden hangisinin bizim çalışmamızın sonucunda ulaştığımız, diabetik sıçanlarda postprandial kan şekerindeki düşüklüğü sağladığı bilinmemektedir. Ancak iv. glikoz toleransının değişmemesi, drenaj amaçlı yapılan pilorik dilatasyonun barsak kaynaklı insülin salgılatıcı faktörlerin salınımı arttırmasını desteklemektedir. Diabetik sıçanlarda vagal uyarının ortadan kalkması, postprandial kan şekerinde düşüklüğe neden olmaktadır. Bu etkinin hangi mekanizmalarla oluştuğunun saptanması için yeni çalışmaların yapılması gereklidir. 61

ÖZET Bu çalışma ile Tc 99 m nanokolloid ile yapılan sintigrafik tetkikin akut appandisit tanısındaki yararlılığı araştırıldı. Deneysel olarak tavşanlarda akut appandisit modeli oluşturuldu. Bu amaçla laparatomi ile tavşan appendixi radixten bağlanarak lümeni obstrükte edildi. Postoperatif dönemde gelişen gangrene appendix vermiform isten sintigrafik görüntü elde edildi. Ancak akut appandisit tanısı koyduracak görüntü tesbit edilemedi. Sintigrafik tetkik sonrası rezeke edilen organ histopatolojik olarak incelendi ve akut appandisit olduğu kanıtlandı. İnceleme literatür ile karşılaştırıldı ve nedenleri araştırıldı. 32 35

33 ÖZET Kardiyovasküler sistem homeostasisinde temel iyonlardan biri olan magnezyumun, hypovolemia şokta artan peri- ferik vasküler direnç üzerine etkisini araştırmak için de - neysel `bir çalışma yapıldı. Çalışma yedi sokak köpeği üzerinde yürütüldü. Femoral arter kan akımı, intraarteriyel kan basıncı ve bu değerler yardımıyla hesaplanan PVD çalışmanın parametreleri idi. Köpekler Modifiye Lamson de Turc yöntemi ile şoka sokulma - dan önce ( Kontrol evresi ), şoka sokulduktan sonra 30. ve 60. dakikalarda ( Şok evresi ) ve de Î.V. olarak bolus tarzında 60 mg/kg MgSO, verildikten sonra 30. ve 60. dakikalar da ( MgSO. evresi ) parametrelere bakıldı. Çalışmanın sonun da, şok öncesi döneme göre anlamlı olarak yükselen PVD değerleri, MgSO. verildikten sonra anlamlı olarak düşük bulundu. Bu sonuca göre, periferik vasküler direncin arttığı ve doku perfüzyonunun ileri derecede bozulduğu hemorajlk şok olgularında, uygun kan ve sıvı replasmanmın yanında 1.7. olarak bolus tarzında MgSO. verilmesi de tedavide bir alternatif gibi gözükmektedir. 39

37 ÖZET Sem yıllarda endojeıı olarakta oluşabildikleri saptanan nitratların hemorajik şokta artan periferik vasküler direnç üzerine etkilerinin araştırılması için deneysel bir çalışma yapıldı. Çalışma 7 sokak köpeği üzerinde yürütüldü. Paramet re olarak seçilen kan basıncı, femoral arter kan akımı ve periferik vasküler direnç, köpekler modifiye Lamson de Turc yöntemi ile şoka sokulmadan önce, şokun 30. ve 60. dakikalârında ve sodium nitro prusside infüzyonunun 30., 60. dakikalarında kaydedildi. Çalışmanın sonunda, şok öncesi döneme göre anlamlı artan periferik vasküler direnç değerleri, SNP infüzyonu sonrası anlamlı olarak düşük saptandılar. Bu sonuca göre periferik vasküler direncin arttığı ve doku perfüzyonunun ileri derecede bozulduğu hemorajik şok olgularında uygun kan ve sıvı replasmanmın yanında SNP infüzyonu da tedavide bir alternatif olarak gözükmektedir. 41

bu çalışmada sıçanlarda deneysel olarak oluşturulan tıkanma ikterinin jejunum bakteri florası ( aerob ve anaerob; ve kemik iliği hücre serileri üzerine etkileri araştırıldı. Kontrol grubunda E.Goli en sık üreyen bakteri konumun dayken çalışma grubunda Proteus *un en sık üreyen bakteri oldu ğu görüldü. Ayrıca kontrol grubunda, anaerobik koşullarda %&0 oranında rastlanan üacteroides fragilis çalışma grubunda tüm anaerobik kültürlerde üreyerek sabit bakteri olma özelliği göstermiştir. Kemik iliği myelositer seri hücrelerinde eritrositer seriye oranla belirgin bir düşüş görülmüş, bu düşüş istatistik sel olarak anlamlı bulunmuştur { p^ 0.001 ). Bu inceleme yöntemi, literatürle karşılaştırılıp uygu lanabilirliği araştırılmıştır. 26

45 ÖZET Bu çalışmada tavşanlarda deneysel olarak akut appandi- sit oluşturularak Tc _ + MDP ile sintigrafik inceleme yapıldı. Iskeletize edilerek devaskülarize edilen appandiks vermiformis cilt altında açılan bir posa yerleştirildi. Postoperatif dönem- de iskemik, gangrene appandiks vermiformis pozitif görüntü ver- di. Kanlanması normal olan organlar ( kemik, böbrek, mesane dı- şında ) görüntü vermedi. Organ histopatolojik olarak incelen- di. Bu inceleme yöntemi, literatürle karşılaştırılıp, uy- gulanabilirliliği araştırıldı. 51

34 8. ÖZET Peptik ülser ve mide-duodenurn mukoza hara biye t ine bağlı hastalıklar tüm dünyada yaygın olarak görülmekte, ö- nemli maddi ve manevi kayıplara neden olmaktadır. ±m hastalık kompleksinin tedavisi için çeşitli tıbbi ve cerrahi metodlar uygulanmakta ancak hiç bir yöntem hastalığın tamamen iyileşmesi yönünde tatminkar olmamakta dır. İlerleyen teknolojiyle birlikte hücrelerde kalsiyum kanallarının varlığının gösterilmesi, bu ultrastrüktürel yapının işlevine etkili kimyasal ajanların gelişmesine neden olmuştur. Kalsiyum kanal blokerleri, hücrede ikinci iletici olarak görev yapan kalsiyum iyonunun hücre içine giriş ve çıkışını engelleyerek, çeşitli enzimatik ve elektriksel faaliyetleri durdurur. çalışmamızda, köpeklerde kalsiyum kanal blokerlerinin mide sekresyonu üzerine etkilerini inceledik..Bunun için her iki cinsten 7-15 kg arasında değişen 7 Mongrel tipi kö - pek kullanıldı. Köpeklere kalsiyum kanal blokerl ı olarak 3 rng/kg dozda Verapamil paranteral olarak uygulandı. Mide sıvı sının da günlük volümü izlendi. Mide sıvısından alman örnek lerde sodyum, potasyum, kalsiyum ve klorür iyonları ile pB, serbest ve total asid miktarları ölçüldü.35 Placebo ile yapıları iki günlük kontrol ölçümler sonrası beş günlük Verapamil uygulamasından alınan sonuç lar karşılaştırıldı. Verapamil uygulanmasından sonra kalsi yum, sodyum, potasyum ve klorür değerlerinde kontrol grubuna göre değişme olmadı. Bununla beraber çalışma grubunda ser - best hidrojen konsantrasyonu, titre edilebilen asit ve volürn kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı azalırken pil değerlerinde ise anlamlı bir artış saptandı. Sonuç olarak Verapamil muhtemelen gastrin saliminim inhibe ederek mide sekresyonunun miktarını ve osiditesini azaltmaktadır. Mide ve duodenum hücreler indeki kalsiyum kanallarını spesifik olarak bloke eden kalsiyum antagonist- 1 erinin bulunması, bu yönde birçok deneysel ve klinik araş tırmaların - yapılması bu hastalık grubunun tedavisinde yeni bir alternatif ortaya çıkaracaktır* 39

41- ÖZET Bu çalışmada, kanama şokunda THYROXIN (T4) Unfemoral arter hemodinamiği üzerine etkileri araştırıldı. Bu a- maçla herbiri yedişer köpekten oluşan iki deney gurubu oluşturuldu. Kanama şoku meydana getirmek için modifiye LAMSON DE TURC metodu kullanıldı. I. Gurupta THYROXIN (T4)'in tek başına femoral arter hemodinamiği üzerindeki etkileri a rastın İdi. Gerçekten ilaç verildikten 45dk sonra istatistiksel olarak önemli olan kan akımı artışı saptandı (p 0.05).Bu esnada kan basıncının düşük düzeyde seyrettiği buna karşılık periferik direncin istatistiksel olarak anlamlı sayılabilecek oranda azaldığı gözlendi (p>0.05). Sonuç olarak; Tnyroxin'in,hemorajik şokta intraarteryel basıncı etkilememesine karşın, periferik rezistansı azaltıp, kan akımını artırarak olumlu yönden et ki yaptığı saptandı. II. Gurupta ise THYROXIN ile birlikte kanatılan miktar kadar İzotonik NaCl solüsyonu verildi. Bu gurupta, diğerinden farklı olarak, ilaç ve serum verildikten sonra, intraarteryel kan basıncında artma oldu, damar direnci azalmadı, bu karşın, kan akımında artış yine gözlendi. Kan basıncındaki artış verilen sıvıya ve kardiak debinin artışına, buna karşın damar direncinin azalmayıp ayni düzeyde kalmasına ise serumla dilüe olan ilacın dozunun rölatif olarak azalmasına baladık Hemorajik şok sırasında,kan düzeyleri düşen tiroid hormonlarının, İ.V. yolda lmesiyle, damar direncinin azalması ve kan akımının artması, üstelik bunun, inaktif-42- olduğu ve erken etkilerinin olamayacağına inanılan T4 ile başarılması, bu gibi vakalarda T4 verilmesinin oldukça yararlı sonuçları olabileceği ortaya kondu. KAYNAKLAR 1. ABEL,F.L., MURPHY, Q.R. Mesenteric, renal and iliac vascu lar resistance in dogs after hemorrhage. Am,.?. Phys iol.,202: 978, 1962. 2. BACOI, V., SCHUSSLER.G.S., KAPLAN, T.B. transient elevation of thyrotropin (TSH) during recovery from severe i 11- ness.Clin.Research.29:503A.1980. 3. BALLINGER,W.F. :Research methods in surgery. 1 th.ed. Little Brown Comp. Boston. 1964,s: 133. 4. BERMUDEZ,P.,SURKfM.,OPPENHEIMER,J.H.:High insidence df dec- reaced serum triiodothyroninconcentration in patients with nonthyroidal disease. J. Clin. Endocrynol. Met. 41(1) : p: 27, 1975. 5. BUCCINO,R.A., SPAN, «t.F., POOL, P.E.,SOMENBLİCK,E.Hs Influence of the thyroid state on the intrinsic contractile pro perties and energy stores of the myocardium.J.Clin. Invest., 46 : 1669, 1967. 6. BURGY,H.,LABHART, A.: Clinical Endocryno logy, A lexis Labhart, Springe verlag.NewYork -Heidelberg-Berlin, p: 142-148, 1974. 7. CHOPRA,!. J.,FISHER,D.A., SOLOMON, D.H.,BEAL,G.N. ».Thyroxin and triiodothyronin in human thyroid. J.Clin.Endoc. 36,311,1973. - 8. CLARK, O.H.:Thyroid and parathyroid, Current Surgical Diagno sis and treatment. Lawrence Way 6th ed.Beiruth-Lebanon p: 264, 1983. 44