Search

Amaç: Meme lezyonunun karakterini sonografik olarak değerlendirirken lezyon sınırları en önemli sonografik kriter olarak bilinir. Çalışmamızın amacı, meme ultrasonografi incelemesinde 10 mm ve daha küçük boyutlarda ölçülen ve malignite açısından kuşkulu değerlendirilen, histopatolojik olarak benign tanı alan solid lezyonların tiplerini ve sonografik kenar özelliklerini ortaya koymak; böylece biyopsi sonrası radyoloji-patoloji uyumunu değerlendirmeyi kolaylaştıracak özellikleri anımsamaktır.Materyal ve Metot: 2017-2020 tarihleri arasında, sonografik olarak BI-RADS 4-5 olarak raporlanan 82 kadın olgu çalışmaya dahil edildi. Kitle boyutları ve kenar özellikleri, kitlede posterior gölgelenme ve mikrokalsifikasyon varlığı retrospektif olarak tarandı. Lezyonlar kenar özelliklerine göre düzgün-makrolobüle, mikrolobüle, düzensiz-belirsiz, açılı ve spiküle olarak gruplandırıldı.Bulgular: Histopatolojik olarak en sık görülen benign lezyonlar fibroadenom (n=26, %31,7) ve fibrokistik değişiklikler (n=15, %18,3) dir. Lezyonların ortalama sonografik boyutu 8,96±1.46 mm ve sonografik kenar özellikleri %30’unda düzgün-makrolobüle, %12,2’sinde mikrolobüle, %39’unda düzensiz-belirsiz , %15,9’unda açılı ve %2,4’ünde spiküle idi. BI-RADS kategorisine göre lezyonların 48’i (%58,5) 4a, 29’u (%35,4) 4b, 3’ü (%3,7) 4c ve 2’si (%2,4) 5 olarak sınıflandırılmıştır. İstatistiksel analizde ise BI-RADS 4a grubunda fibroadenom olma oranı diğer patolojik tanı grubundaki olgulardan anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur (p:0.007). Sonuç: Bu çalışma ile 10 mm ve daha küçük benign meme lezyonlarında da kaydadeğer oranda düzensiz-belirsiz, mikrolobüle ve açılı kenar özelliklerinin görülebileceği, lezyon boyutları küçüldükçe kenar özelliklerinin ayrımının zor olduğu ve daha dikkatli değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır., Aim: The aim of our study was to reveal the types and sonographic features of the margins in solid lesions less than 10 mm in dimension, considered suspicious for malignancy in breast ultrasonography, and histopathologically diagnosed as benign; and therefore, to recall the features that will facilitate the evaluation of radiology-pathology compatibility after biopsy. Material and Methods: This study was conducted with 82 women, with BI-RADS 4-5 lesions sonographically, between 2017 and 2020. Lesion size and margins, presence of posterior shadowing and microcalcifications were scanned retrospectively. Lesions were classified according to their margins as smooth-macrolobulated, microlobulated, irregular-indistinct, angular and spiculated. Results: Histopathologically, the most common benign lesions were fibroadenoma (n=26, 31.7%) and fibrocystic changes (n=15, 18.3%). Sonographically, the mean size of the lesions was 8.96±1.46 mm, and the most common margins were irregular-indistinct in 39%, and smooth-macrolobulated in 30%. In the statistical analysis, the incidence of fibroadenoma was found to be significantly higher in the BI-RADS 4a group compared to the patients in the other pathological diagnosis group (p:0.007). Conclusion: In this study, it was concluded that the indistinct-irregular, microlobulated and angular margins could also be observed significantly in subcentimeter benign breast lesions, and as the size of the lesion got smaller, it becomes difficult to differentiate the features of the margins; hence they should be evaluated more carefully.

Dear Editor,Rapidly destructive osteoarthritis of the hip (RDOH) was first described by Lequesne, Postel, and Kerboull in 1970, and is characterized by the rapid destruction of the acetabular and femoral aspects of the hip joint within months. RDOH has an average onset age of 60 to 70 years, and is observed more frequently in women than men. The condition is a rare one, and the diagnosis is difficult to make because of the absence of typical clinical and radiographic features. Moreover, the hip involvement can be unilateral or bilateral, and patients typically have to undergo total hip arthroplasty (1-4).

Amac: Ince barsak hastaliklarinda enteroklizisin tanisindaki degerini arastirmak. Gerec-Yontem: Ust ve alt gastrointestinal sistem degerlendirmesi ile nedeni aciklanamayan abdominal agrilar, kronik diare, nedeni aciklanamayan ancak primer ince barsak hastaligi olasiligi tasiyan kilo kaybi, halsizlik, anemi gibi yakinma ve bulgulari olan yaslari 15-84 (ort yas 47.5) arasinda degisen 9’u erkek, 7’si kadin toplam16 hastaya; baryum sulfat ve metil selluloz eriyiginin kullanildigi Herlinger teknigi ile cift kontrast enteroklizis incelemesi yapildi. Bulgular: Dort olguda malabsorbsiyon bulgulari (ince barsak segmentlerinde dilatasyon, motilitede artis, mukozal sivanmada azalma), Crohn hastaligi tanisi alan 3 olgudan ikisinde; terminal ileumde rijidite, distal kesimde ulserler, bir olguda kolon ½ distal kesiminde haustrasyon kaybi izlendi. Bir olguda askarise ait dolum defekti, 1 olguda cekum kitlesinin invazyonuna sekonder terminal ileumda rijidite ve mukozal duzensizlik, 1 olguda foldlarda kalinlasma, 2 olguda ince barsak segmentlerine distan basi bulgusu, 2 olguda normal bulgular, 1 olguda motilitede azalma, 1 olguda terminal ileumda gecirilmis operasyona sekonder degisiklikler izlendi. Sonuc: Enteroklizis, endoskopik ve radyolojik inceleme olanaklarinin sinirli oldugu ince barsak hastaliklarinin tani ve ayirici tanisinda yuksek dogruluk oranlarina sahip, oldukca duyarli bir inceleme yontemidir.

inflamatuar bir hastalıktır. Baş ve boyun bölgesinde daha sık izlenen papülonodüler lezyonların memede yerleşimi oldukça nadirdir. Kimura hastalığı ile ayırıcı tanısı önemli olup kesin tanı histopatolojik inceleme ile yapılır. Bu makalede memede EALH tanısı alan 40 yaşında bayan hastanın meme ultrasonografi bulgularını sunuyoruz.