Search

Aim: To evaluate theelectrocardiographic (ECG) parameters and hemodynamic parameters in predictingthe development of arrhythmias after free diving static apnea performance andmaximum breath hold. Materialand Methods:Twenty-four volunteer athletes participating in the free diving competition in2015 (19 males (79.2%) and 5 females (20.8%)) were included in the study.Peripheral O2 saturation (SpO2), heart rate (HR), ECG parameters (PR interval,QRS time, T wave amplitude, corrected QT time, presence of bandle branch blockand new bandle branch block development, atrial premature beats, ventricularpremature beats) were analyzed. Results: There was nostatistically significant difference between before static apnea measurements(systolic blood pressure (SBP) 124.7 ± 10.8 mmHg, diastolic blood pressure(DBP) 76.5 ± 6.7 mmHg, heart rate (HR) 80.2 ± 13.4 beats / min, SpO2 97.1 ±0.9%) and after performance (SBP 128.8 ± 13.6 mmHg DBP 78.0 ± 5.9 mmHg, HR85.8, ± 16.5 beats / min and SpO2 96.7 ± 2.3%)(p = 0.175; p = 0.334; p = 0.104;p = 0.336, respectively). Conclusion: No significantchanges were observed in ECG parameters, heart rate, saturation and bloodpressure values evaluated after static apnea performance. These findings can beused to support that the risk of arrhythmia during static apnea does notpersist after apnea has ended., Amaç: Serbest dalış statikapne performansı ile maksimum nefes tutma sonrası aritmi gelişimini öngörmedeelektrokardiyografik (EKG) parametreleri ve hemodinamik göstergelerideğerlendirmek. Gereç veYöntemler:Çalışmaya 2015 yılında düzenlenen serbest dalış yarışmasına katılan 24 gönüllüsporcu dahil edilmiştir (19 erkek (%79,2) and 5 kadın (%20,8)). Performansöncesi ve sonrası ( 5. dakikada) periferik O2 satürasyonu ( pO2), kalp hızı(KH), EKG parametreleri ( PR aralığı, QRS süresi, T dalga amplitüdü,düzeltilmiş QT süresi, dal bloğu varlığı ve yeni dal bloğu gelişimi, atriyalerken atım, ventriküler erken atım varlığı) analiz edildi. Bulgular: Sporcuların statik apneöncesi sistolik kan basınçları (SKB) 124,7±10,8 mmHg, diyastolik kan basınçları(DKB) 76,5±6,7 mmHg, kalp hızı 80,2 ±13,4 atım/dk, pO2 %97,1±0,9 ve performanssonrası SKB 128,8±13,6 mmHg, DKB 78,0 ±5,9 mmHg, KH 85,8±16,5 atım/dk, pO2%96,7±2,3 arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı ( sırasıylap=0,175; p=0,334; p=0,104; p=0,336). Sonuç: Statik apneperformansı sonrası değerlendirilen EKG parametrelerinde, kalp hızında,satürasyon ve tansiyon değerlerinde herhangi bir anlamlı değişiklik izlenmedi.Bu bulgular statik apne esnasında gelişebilecek aritmi riskinin apnesonlandıktan sonra devam etmediğini desteklemede kullanılabilir.

Aim: We aimed to evaluate the demographical andclinical variations and treatment and complications of the patients admitted toemergency department (ED) with paracetamol intoxication.Material and Method: This is a retrospectivestudy. Patients who were diagnosed as paracetamol intoxication at the ED ofKeçiören Health Research and Application Center Hospital included into thestudy. Patients with missed data, pregnant patients and patients with drugintoxications other than paracetamol were excluded. Statistical analysis wasperformed using the Statistical Package for the Social Sciences version 16.0. P-value less than 0.05 was consideredstatistically significant.Results: Fifty-five patient included into the study.Mean age of the patients was 34±12 years and 63.6% of them were female. The amount of paracetamolingested was 11.02±4.04gr and fourth hour paracetamol level was 28.8 µg/dl (IQR 25-75: 12.5-41.7).There was a statistically significant weak correlation between the amount ofparacetamol ingested and the blood paracetamol level of the patients(r=0,475ve p=0,04). Liver functiontests of the patients were elevated during the follow up and that wasstatistically significant (p, Amaç: Bu çalışmada, acil kliniğine parasetamol intoksikasyonu nedeniyle başvuran hastaların; demografik, klinik değişkenleri, tedavileri ve komplikasyonlarını değerlendirmeyi amaçladık.Materyal ve Metot: Bu çalışma retrospektif bir çalışmadır. Keçiören Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Hastanesi acil kliniğinde parasetamol intoksikasyonu tanısı alan hastalar çalışmaya dahil edildi. Verileri eksik olanlar, gebeler, parasetamol dışı ilaçlarla zehirlenen hastalar çalışma dışı bırakıldı. Verilerin analizi SPSS 16 programında yapıldı. p

Background/aim: We aimed to show the role of determination of optic nerve sheath diameter (ONSD) by bedside ultrasonography in an emergency department in the diagnosis of cerebrovascular disorders and its correlation with the clinical picture. Materials and methods: This prospective cross-sectional study included 55 patients with cerebrovascular disorders and 53 controls. Age, sex, ONSD, comorbid disease status, and multidetector computed tomography results of all subjects and application periods and National Institutes of Health Stroke Scale (NIHSS) scores of the patient group were evaluated. Results: The ONSD of the patient and control groups was determined as a median of 5.7 mm and 3.6 mm, respectively. The ONSD of the patient group was determined to be significantly higher than that of the control group (P < 0.05). A positive relationship was determined between NIHSS scores and ONSD values (P < 0.05). The specificity and sensitivity values were determined as 98.1% and 81.8%, respectively, for a cutoff value of 5 mm and as 100% and 72.7%, respectively, for a cutoff value of 6 mm. Conclusion: This study showed that bedside measurement of ONSD is an easy, cheap, and noninvasive method that can be used to support the diagnosis and evaluation of patients with acute stroke.

Introduction:The aim of this study was to comparecardiopulmonary resuscitation outcomes after the activation of Code Blue in thehospital and in the emergency services.Materialand Methods: This study was conducted retrospectivelybetween 1 January 2011 and 30 April 2013. The results were taken into accountregarding the patients-who was in Code Blue state or developed cardiac arrestin emergency room- age, gender, cardiopulmonary resuscitation (CPR) duration,results of the cardiopulmonary resuscitation and the medicatiton used throughcardiopulmonary resuscitation. Also, the service or the unit of which thepatients were in, the time taken by the Code Blue Team to access the patientand the leader of the team’s expertise were enlisted.Results: The present study consists of 250 Code Blue cases and311 emergency room (ER) cases. The patients that developed cardiac arrest inthe emergency room were younger than Code Blue patients (p0.05). Time taken to reach thepatients and CPR duration were shorter in emergency department group and havingresponse to CPR was higher in emergency department group. The arrest was mostlycaused by asystole however, ventricular fibrillation was higher in the ER (p, Giriş: Buçalışmada, hastane içinde aktive edilen mavi kod sonrası uygulanankardiyopulmoner resüsitasyon ve Acil servislerde uygulanan kardiyopulmonerresüsitasyon karşılaştırarak, mavi kod uygulamasındaki yeterlilik durumunudeğerlendirmeyi amaçladık. Gereç veYöntem: 1 Ocak 2011 ile 30 Nisan 2013tarihleri arasında retrospektif olarak yapılan çalışmamızda, mavi kod verilenve Acil serviste arrest gelişen hastaların yaş, cinsiyet, kardiyopulmonerresüsitasyon süresi, sonucu ve kardiyopulmoner resüsitasyonda kullanılanilaçlar değerlendirildi. Ayrıca mavi kod verilen hastaların bulunduğu servisveya ünite, mavi kod ekibinin olay yerine ulaşma süresi ve mavi kod ekip lideriolan hekimin uzmanlık branşı kaydedildi.Bulgular: Çalışmamıza mavi kod çağrısı yapılan 250 arrest olgusuve Acil serviste müdahale edilen 331 arrest olgusu incelendi. Acil servistearrest gelişen hastalar, mavi kod verilen hastalardan daha genç olup (p0.05).Hastaya ulaşma zamanı ve kardiyopulmoner resüsitasyon yapma süresi daha kısa,kardiyopulmoner resüsitasyona yanıt alma oranı daha yüksekti (p

Bu çalışmanın amacı akut kolesistitin tanısında serum Prokalsitonindüzeyinin yerini tespit etmek ve akut kolesistitin şiddetiyle serum Prokalsitonindüzeyi arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Çalışma Acil Tıp kliniğimize karın ağrısıylabaşvuran klinik olarak akut kolesistit tanısı alan 17 yaşından büyük 200 hastadarandomize olarak yapılmıştır. Akut kolesistit tanısının ve şiddetinin belirlenmesi içinfizik muayene bulguları, vital bulgular, USG görüntüleme ve hemogram, biyokimya,sedimantasyon, CRP, kan gazı, kanama diatezi ve PCT düzeyi için gerekli kanörnekleri alındı. Çalısmaya alınan olgular daha sonra akut kolesistitin şiddetine göreTokyo kılavuzu kullanılarak hafif, orta ve ağır olarak gruplandırıldı. Akutkolesistitin tanısında serum PCT düzeyinin yeri ve serum PCT düzeyi ile gruplararasında ilişki istatistiksel olarak analiz edildi. Hastaların 110'u hafif, 61'i orta ve29'u ağır evre idi. Hastalığın evresi hafiften ağıra doğru gittikçe cinsiyet farkınınazaldığı görüldü. Hastalık evresi artıkça serum BK, sedimentasyon, CRP ve PCTdüzeylerinin arttığı izlendi. USG bulgusu pozitif olanlarda PCT düzeyi yüksek olarakbulunurken, CRP düzeyi ile korelasyon görülmedi. Akut kolesistit tanısı alan ve CRPdüzeyi yüksek olan hastalarda PCT düzeyinin de yüksek olduğu saptandı.Proklasitoniinn akut kolesistit tanısında ve şiddetini belirlemede bir belirteç olarakkullanılabileceğini düşünmekteyiz. The aim of this study is determine whether procalcitonin is useful indiagnosis of acute cholecystitis and investigate the relationship betweenprocalcitonin level and severity of acute cholecystitis.This study included 200randomly selected patients, older than 17, who had diagnosis of acute cholecystitisbased clinical symptoms. To diagnose and assess the severity of acute cholecystitis,physical examination and abdominal ultrasound findings were evaluated and bloodsamples were taken to determine total blood count, sedimentation, serumbiochemistry, coagulation factors, blood gas, CRP and PCT levels. Study patients areclassified into three categories as mild, moderate and severe accarding to severity ofacute cholecystitis by using Tokyo guidelines. The role of procalcitonin levels indiagnosis of acute cholecystitis and correlation between groups and PCT levels werestatistically analyzed. Among patients with acute cholecystitis, 110 were classified asmild, 61 as moderate and 29 as severe. The sexual difference decreased as theseverity of illness increased. Serum white blood cell, sedimentation, CRP and PCTlevels increased, as severity of illness increased. The PCT levels were found elevatedin patients with positive USG findings, whereas there was no correlation with CRPlevels. PCT levels were elevated in acute cholecystitis patients with elevated CRP.We believe procalcitonin levels can be used as a marker for the diagnosis and for theseverity assessment of acute cholecystitis. 93