Search

Bu araştırmada üniversite öğrencilerinde kişilik özellikleri ile depresyon, stres ve anksiyet arasındaki ilişkileri incelemek amaçlanmaktadır. Araştırmanın örneklemini kümeleme örnekleme yöntemi ile seçilen 261 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada gerekli verileri elde etmek için Depresyon, Anksiyete Stres Ölçeği ve Beş Faktör Kişilik Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde betimsel istatistikler ve Regresyon analizi yapılmıştır. Araştırma bulgularına göre; üniversite öğrencilerinin stres, depresyon ve anksiyete düzeyi ile kişilik özelliklerinden duygusal açıdan dengesizlik (nevrotizm) boyutu arasında olumlu yönde pozitif bir ilişki bulunmaktadır. Bir başka deyişle, bu araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin depresyon, anksiyete ve stres düzeyleri yükseldikçe nevrotizm düzeyleri de artmaktadır. Araştırmadan elde edilen bir diğer bulguya göre, araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin depresyon düzeyleri ile dışa dönüklük, yumuşak başlılık ve sorumluluk kişilik özelliği olumsuz yönde ilişkili bulunmuştur. Ek olarak öğrencilerin stres düzeyleri ile yumuşak başlılık arasında olumsuz yönde ve anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Elde edilen bulgular, ilgili literatür ışığında tartışılmıştır., In this study, it is aimed to investigate the relationship between personality traits and depression, stress and anxiety in university students. The sample of the research is the clustering sampling method. 261 students participated in the study. In the study, Depression, Anxiety Stress Scale and Five Factor Personality Scale were used. Descriptive statistics and regression analysis were used for data analysis. According to the research findings; there is a positive correlation between the stress, depression and anxiety levels of university students and the emotional instability (neuroticism) dimension. In other words, as the depression, anxiety and stress levels of university students participating in this study increase, their neuroticism levels also increase. According to another finding obtained from the study, the depression levels of the university students participating in the study were found to be negatively related to the extraversion, mildness and responsibility traits. In addition, negative and significant relationships were found between students' stress levels and mildness. The findings obtained have been discussed in the light of the relevant literature.

ÖZ Bu çalışmanın amacı, grupla psikolojik danışmada farklı süpervizyon modellerine ilişkin olarak yüksek lisans öğrencilerinin görüşlerini belirlemektir. Bu amaçla, bu araştırmada, bireysel, akran grup ve üçlü süpervizyon formatlarından oluşan, dersin süpervizörü ile beraber akran süpervizörlerinin de eşlik ettiği süpervizyon modelinde psikolojik danışmanların süreçteki duygu ve düşünceleri üzerinde durulmuştur. Çalışmaya İstanbul’da bir devlet üniversitesinde, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık programında okuyan beş yüksek lisans öğrencisi katılmıştır. İçerik analizi sonucunda elde edilen bulgulara göre, psikolojik danışmanlar, süpervizörün deneyimli olmasının avantajları ile akran süpervizörlerinin kolay ulaşılabilir olmaları, rahat ve samimi ilişki kurabilmeleri ve destekleyici konumlarının sağladığı kolaylıkları avantaj olarak görmektedirler. Akranların yeterli deneyime sahip olmaması ise bir dezavantaj olarak görülmektedir. Psikolojik danışmanlar, ideal süpervizyon ortamı için süpervizörün destekleyici tutumunun ve hızlı geribildirim vermesinin önemli olduğunu düşünmektedirler. Araştırmanın bulgularına göre, grup lideri yetiştirmede psikolojik danışmanlara verilen süpervizyonda, bireysel süpervizyonun yanında akran grup süpervizyonu ve üçlü süpervizyon formatlarının entegre edildiği bu modelin sürece olumlu etkilerinin olduğunu görülmüştür. Bu bulgulardan yola çıkılarak, grupla psikolojik danışmada lider yetiştirmeye yönelik programlara, bu çalışmada ele alınan süpervizyon modelinin önemli bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir., This study aims to examine the opinions and remarks of the master students on multiple supervision models of group counseling. For this purpose, in this study, the feelings and thoughts of psychological counselors in the process were examined in the supervision model, which consists of individual, peer group and triadic supervision formats, accompanied by the supervisor of the course and the peer supervisors. Five counselors, who are master students in Psychological Counseling and Guidance department of a state university in Istanbul attended to this study. Results of the content analysis yielded that counselors had positive emotions, such as excitement, happiness, and trust related to peer, group and triadic supervision in group counseling at the beginning of the process and positive thoughts and emotions about working with peer supervisor. The counselors considered experienced supervisors, easily accessible peer supervisors, and supportive functions, friendly and sincere attitudes of peer supervisors as advantages. Counselors seem to be greatly satisfied with supervisor and peer supervisors, positive about working again with the same supervisors in triadic and peer supervision future experience. However, counselors regarded inexperienced peers as a disadvantage. On the other hand, there were counselors who think that the characteristics of the supervisor and peer supervisors, such as their age, gender, appearance, have a positive effect on the process, as well as those who think that this has no effect. The needs and suggestions of the psychological counselors regarding the process are related to the content and the duration. For the ideal supervision environment, psychological counselors think that the supportive attitudes and rapid feedback of the supervisor are important. According to the findings of the study, it is found that this model, in which peer group and triadic supervision formatsare integrated with individual supervision, has positive effects on the supervision process in group leader training. Based on these implications, it is thought that the supervision models discussed in this study will make an important contribution to the programs for training leaders in group counseling., Grup Lideri Eğitimi

Bu araştırmanın amacı, ergenlerde yalnızlığın yordayıcısı olarak benlik saygısı ve duygusal özerklik durumlarının incelenmesidir. Araştırmanın örneklemini, 2018-2019 eğitim öğretim yılında İstanbul ili Küçükçekmece, Bağcılar, Arnavutköy, Sariyer ilçelerinde bulunan farklı türde liselere devam eden 386 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmaya 195 kız; 191 erkek katılmıştır.Bu çalışmada genel tarama araştırmalarına giren ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın verileri “Duygusal Özerklik Ölçeği”, “Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği Ölçeği” ve “UCLA Yalnızlık Ölçeği” ile toplanmıştır. Araştırmanın sonucuna göre, Benlik Saygısı ile Yalnızlık düzeyleri arasında ilişki bulunmakta; dolayısıyla Benlik saygısı, ergenlerin yalnızlık düzeylerini yordamaktadır. Ancak Duygusal Özerklik ile yalnızlık arasında ilişki bulunmamaktadır.

The study aims at the effects of mindfulness-based group counseling programs on interpersonal mindfulness levels. This is an experimental study with experimental and control groups based on the pretest, posttest, and follow-up models. The research consists of couples who are married for at least 1 year and graduated from secondary education in İstanbul. The data of the study were obtained with the mindfulness in marriage scale. A 10-week mindfulness-based psychological counseling program was applied to the experimental group by the researcher. Any training was not given to the control group. Follow-up measurement for the experimental group was performed two months after the posttest. As a result of the research findings, a mindfulness-based psychological group counseling program increased the Interpersonal mindfulness scores of the couples. It is seen that there is a significant difference between the mindfulness pre-test-post-test and pre-test-follow-up test scores of the married couples in the experimental group. However, there is no statistically significant difference between the mindfulness pre-test and post-test scores of married couples in the control group., Bu araştırmada, bilinçli farkındalık temelli grupla psikolojik danışma programını evli çiftlerin “evlilikte kişilerarası bilinçli farkındalık” düzeylerine etkisi incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırma, deney ve kontrol gruplu; ön test, son test, izleme testi modeline dayalı deneysel bir çalışmadır. Araştırma, İstanbul ilinde yaşayan en az 1 yıllık evli ve en az ortaöğretim mezunu çiftlerden oluşmaktadır. Araştırmanın verileri “Evlilikte Bilinçli Farkındalık ölçeği” ile elde edilmiştir. Deney grubuna araştırmacı tarafından 10 haftalık bilinçli farkındalık temelli grupla psikolojik danışma programı uygulanmıştır. Kontrol grubuna herhangi bir program uygulanmamıştır İzleme ölçümleri, son test uygulamasından iki ay sonra yapılmıştır. Elde edilen araştırma bulgularının sonucunda, uygulanan grupla psikolojik danışma programı, uygulamaya katılan çiftlerin evlilikte bilinçli farkındalık puanlarını artırmıştır. Deney grubunda yer alan evli çiftlerin bilinçli farkındalık ön test-son test ve ön test-izleme testi puanları arasından anlamlı farklılık olduğu görülmektedir. Ancak kontrol grubunda yer alan evli çiftlerin bilinçli farkındalık ön test ve son test puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır.

The purpose of this study is to determine whether life satisfaction and positive-negative affect predicts self concealment in Adolescent at a meaningful level.The sample of the study consists of students, who are studying 9th, 10th and 11th grades of Three different high schools existing in city center of Başakşehir/İstanbul. Totaly 303 students, including 9th, 10th, 11th students, par- ticipate in this study. These students 163 (%53.8) were females and 140 (46.2) were males who with age range 14 to 18,and mean age 16. These students were selected by employing random group sampling. It has been observed that 28% (85) of the students is 9th grade; 24.8% (75) of the students is 10th grade; 24% (73) is 11th grade; 23% (70) is 12th grade. The relational survey method was administered in this study. Self-concealment Scale was developed by Larson and Chastain (1990) and adapted by Deniz ve Çok (2010). Positive-Negative Affect Scale was devel- oped Watson et al. (1988) and adapted by (Gençöz, 2000). Life Satisfaction Scale was developed by Diener, Emmons, Laresen ve Griffin (1985) and adapted by (Köker, 1991). In order to deter- mine the socio-demographic characteristics of the individuals participating in the research, a personal information form was created by the researchers. In the Personal Information Form, the participants were asked about their grade level, their age and gender. Results indicated that the scores of the life- satisfaction and positive-negative affect is found to significantly predict self- concealment score. According to the findings obtained as a result of the research, there is significant relationship between life satisfaction score and self concealment score (r=-0.23, R2=0.055, p

Bu araştırmada, meslek lisesine devam eden ergenlerin mutluluk korkusu ile psikolojik sağlamlık ve gelecek beklentileri arasındaki ilişkileri incelemek ve ergenlerin psikolojik sağlamlık ve gelecek beklentisinin mutluluk korkusu üzerindeki yordayıcı etkisini incelemek amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda araştırmaya ortaöğretim kurumlarında eğitim öğretim gören 306 öğrenci katılmıştır. Araştırma, nicel yöntemlere uygun olarak ilişkisel tarama modelinde tasarlanmıştır. Araştırmanın amacı doğrultusunda veriler “Mutluluk Korkusu Ölçeği”, “Çocuk ve Ergen Psikolojik Sağlamlık Ölçeği” ve “Ergen Gelecek Beklentileri Ölçeği”nden elde edilmiştir. Araştırma bulgularına göre, ergenlerin mutluluk korkusunun cinsiyet, anne ve babanın eğitim durumu değişkenlerine göre değişmediği görülmekle birlikte sosyoekonomik durumu ve çocuklukta yaşanan travma durumuna bağlı olarak değiştiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu doğrultuda ergenlerin sosyoekonomik düzeyinin düşmesi ve çocukluk yıllarında travma yaşama durumunda mutluluk korkusu düzeyinin arttığı görülmektedir. Araştırmanın bir diğer bulgusuna göre, ergenlerin gelecek beklentileri ile mutluluk korkusu arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Bu bağlamda gelecek beklentisi mutluluk korkusunun anlamlı bir yordayıcısıdır. Ancak araştırma bulgularına göre mutluluk korkusu ile psikolojik sağlamlık arasında anlamlı bir ilişki olmadığı ve psikolojik sağlamlığın mutluluk korkusunun anlamlı bir yordayıcısı olmadığı görülmüştür., In this study, it is aimed to examine the relationships between fear of happiness and psychological resilience and future expectations of adolescents studying at vocational high schools and to examine the predictive effect of adolescents' psychological resilience and future expectation on fear of happiness. For this purpose, 306 students studying in secondary education institutions participated in the study. The research was designed in relational scanning model in accordance with quantitative methods. According to the purpose of the study, the data were obtained from "Fear of Happiness Scale", "Child and Adolescent Psychological Resilience Scale" and "Adolescent Future Expectations Scale". According to the findings of the study, adolescents' fear of happiness did not change according to the variables of gender and educational status of the parents. However, it was concluded that it changed depending on the socioeconomic situation and the trauma experienced in childhood. Accordingly, it is observed that the level of fear of happiness increases in the case of a decrease in the socioeconomic level of adolescents and a trauma in childhood. According to another finding of the study, there is a significant negative relationship between adolescents' future expectations and their fear of happiness. In this context, future expectation is a meaningful predictor of the fear of happiness. However, according to the research findings, it was observed that there was no significant relationship between fear of happiness and psychological resilience, and psychological resilience was not a significant predictor of fear of happiness.

Bu araştırmada, anasınıfına devam eden 5- 6 yaşındaki öğrencilerin bağlanma durumları ile okul uyumları arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma, İstanbul ili, Başakşehir ilçesinde 3 okula bağlı anasınıfı ve 1 bağımsız anaokuluna devam eden 100 anasınıfı öğrencisi ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada öğrencilerin bağlanma durumlarına ilişkin veriler 'Tamamlanmamış Oyuncak Bebek Ailesi Hikâyeleri' (Seven, 2006) , okul uyum düzeylerine ilişkin veriler 'Okul Uyumu Öğretmen Değerlendirme Formu'(Gülay, 2010) ve kişisel ve ailesel özelliklere ilişkin veriler `Kişisel Bilgi Formu` kullanılarak elde edilmiştir. Verilerin analizinde Pearson korelasyon analizi, parametrik testlerden t- testi, parametrik olmayan testlerden Kruskal Wallis, Mann Whitney U' dan yararlanılmıştır.Araştırmadan elde edilen bulgulara göre; araştırmaya katılan anasınıfı öğrencilerinin TOBAH Bağlanma ölçeğine göre kaçınma bağlanması gözlenen çocukların %70 ile en büyük grup olduğu görülmüştür. Bunun yanında güvenli bağlananlar % 21 ve negatif bağlananlar % 9 olarak gözlemlenmiştir. Güvenli, kaçınma ve negatif bağlanma oranlarına bakıldığında çocukların % 79'unun güvensiz, % 21' inin ise güvenli olduğu belirlenmiştir. TOBAH Bağlanma Ölçeği puanları, anasınıfı öğrencilerin cinsiyetlerine, annelerin çalışma durumuna, 0-1 yaş arası bakımını üstlenen kişi açısından, doğum sırası ve kardeş sayısı değişkenine, annelerin eğitim düzeylerine, son zamanlarda bakımını üstlenen kişilere göre anlamlı farklılık göstermemektedir. Okul Uyum Öğretmen Değerlendirme Ölçeği puanları anasınıfı öğrencilerinin cinsiyetlerine göre anlamlı farklılık göstermektedir. Buna göre kızların okul uyum puanları daha yüksektir. Okul Uyum Öğretmen Değerlendirme Ölçeği puanları, anasınıfı öğrencilerinin annelerin çalışma durumuna, 0-1 yaş arası bakımını üstlenen kişi açısından, doğum sırası ve kardeş sayısı değişkenine, annelerin eğitim düzeylerine, son zamanlarda bakımını üstlenen kişilere göre anlamlı farklılık göstermemektedir. Araştırmanın sonucunda anasınıfına devam eden öğrencilerin bağlanma durumları ile okul uyum düzeyleri ve alt ölçekleri arasında bir ilişki olmadığı tespit edilmiştir.Anahtar Kelimeler: Okul uyum, bağlanma durumları, 5-6 yaş çocuklar. The purpose of this study is to determine the significant difference and relationship school adjustment and attachment in five- six year old children, who are attending pre-school classes. The research has been implemented with 100 children who go to an independent kindergarten or kindergartens dependent on three schools in Basaksehir/Istanbul. Obtained data have been analyzed by using percentage, Mann Whitney U, Kruskall Wallis Test, Independent Groups T-test, Pearson Moments Corelation Coefficient.According to the results of the research, it has been observed that %70 of the kindergarten students have avoidance attachment with regard to TOBAH attachment scale and it is the biggest group. In addition, it has been observed that %21 of children have secure attachment and %9 of children have negative attachment. When we look at the rates of secure, avoidance and negative attachment, it has been determined that %79 of children are insecure and %21 of them are secure. TOBAH attachment scale grades do not differ according to genders of kindergarten students, their mothers' working conditions, people who look after them at 0-1 age, birth orders, the numbers of brothers or sisters, education of mothers, people who look after them recently. Teacher Assessment Scale of School Adjusment grades differ according to genders of kindergarten students. Hereunder, the school adjustment grades of girls are higher. Teacher Assessment Scale of School Adjusment grades do not differ according to their mothers' working conditions, people who look after them at 0-1 age, birth orders, the numbers of brothers or sisters, education of mothers, people who look after them recently.As a result of the research, it has been determined that there is not a relationship between attachment conditions of kindergarten students and school adjustment levels and lower scales.Keywords: School adjustment, attachment, five-six year-old children. 114