7 results on '"Ulgen H"'
Search Results
2. ÖLÜMCÜL HASTALIK TANISI ALMAK: BİR YAŞAM KRİZİ KÖTÜ HABER VERİLMELİ Mİ?
- Author
-
OKYAVUZ, Ulgen H.
- Subjects
Malignancy,cancer,patient-doctor communication ,Olumcul hastalık,kanser,hasta - hekim iletişimi - Abstract
cancer is a life crisis for many people, Studies have shown that three out of every four families will one day be touched by cancer. That means every one can be involved in at least one close relationship with sorneone who has this malignancy. During this life threatened experience, patient-doctor communication has a cruciai importance, particularly at the moment breaking bad news and this communication also have implications for the well-being of patients and family members. Breaking bad news İs a difficult task for the physcians beacuse of context, the characteristics of patient-doctor communication, the patient's reactions, not to know how to cope with thin kind of situaiions and the others. Clİnical experiences and literatüre have shown that breaking bad news generally were done badly because of fear of blamed, of the unknown of expression of emotions and of not knowing ali the ansvvers as well as personal fear of iliness and death. As mentioned İn the literatüre there are three methods of breaking bad nevre approach: the blunt and unfeeling way, the kind and sad way, and the understanding and positive way. Recommendations has been made that the news should be presented in a thoughtful, caring and sensitive way that shows respect and the empaty for the receivers. Recently communication skills and medica! practice have become an area of intense interest and emphasized that there is at present liitle traîning on the process of delivering bad nevvs., Kanser gibi olumcul bir hastalık tanısı almak birçok insan için bir yaşam krizidir Çalışmalar her dört aileden uçunun gunun birinde kanser olgusuyla yuzyuze geleceğini göstermektedir Bu ise herkesin, bir biçimde, olumcul hastalık tanısı almış en azından bir kişiyle yakın ilişkide olacağı anlamını taşımaktadır Yaşamı tehdit eden bu yaşantıda hastadoktor iletişimi çok önemlidir Bu durum özellikle kotu haberin verildiği anlarda belirginleşir, hasta ve ailesinin iyilik halını etkiler Kotu haberin verilmesi, içerik, hasta - hekim iletişiminin özellikleri, hastaların tepkileri, böyle durumlarla nasıl başa çıkacağını bilememe vb nedenlerle hekimler için de zor bir görevdir Klinik deneyimler ve literatür bilgilen kotu haberin verilmesinin kotu biçimde yapılmasında, suçlanma duygusu, duyguların nasıl ifade edilmesi gerektiğini bilememe, soruların yanıtlarını bilememe ve kişisel olarak hastalıktan ve ölümden korkmanın etkili olduğu yönündedir Literatür bilgileri, uygulamada hekimlerin kotu haberin verilmesine ilişkin farklı tutumları olduğu yönündedir Bu tutumlar, hiç bir Şey hissetmeden ve korlemesıne, nazik ve uzuntulu bir tavırla ya da anlayışla ve olumlu yaklaşarak davranma olarak belirtilebilir Literatürde, kotu haberin, bu haberi alan kişiyi düşünerek, dikkat ederek ve ona saygs gösterip, empatı yapacak duyarlılıkla verilmesinin uygun olacağı ilen sürülmektedir Son sıralarda Batılı ülkelerde tıp eğitiminde konuyla ilgili iletişim becerilerinin kazanılmasının onemı bu konudaki eğitimin azlığı vurgulanmaktadır Bu konu ülkemizde de yeni yeni gündeme gelmekle birlikte, profesyonellerin konuya yeteri kadar eğildiklerini söylemek guçtur
- Published
- 2003
3. Bir talasemi hastasının hastalık ile uyumluluğunun incelenmesi: olgu sunumu
- Author
-
Meryem KARAAZİZ and Ülgen H. OKYAYUZ
- Subjects
talasemi ,hastalık ile uyum ,thalassemia ,compliance ,health psychology ,Medicine (General) ,R5-920 - Abstract
Son zamanlarda sağlıkla ilgili alanlarda bireyi incelerken hem araştırma hem uygulamada multidisipliner yaklaşım teşvik edilmektedir. Sağlık alanında bireyin bedensel boyutu dışında ruhsal ve sosyal boyutlarda da incelenmesi gerekliliği biyopsikososyal modelin önemini ortaya koymuştur. Özellikle kronik hastalıklarda hastanın hem fiziksel hem de psikolojik açıdan iyileştirilebilmesi, hastanın hastalık ile olan uyumlu olumlu düzeyde etkileyebilmekte ve aynı zamanda kaliteli bir yaşam sürdürebilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Tüm kronik hastalıklar gibi, talasemi de hastaların hayatını ciddi şekilde etkileyen fiziksel olumsuz sonuçlar doğururken aynı zamanda psikolojik açıdan da olumsuz etkilenmelerine sebep olabilmektedir. Talesemi tanısı alan bir bireyin, yaşamı boyunca tekrarlamak zorunda olduğu enjeksiyon gereksinimleri, kan alımları ve cerrahi tedaviler gibi ihtiyaçları kaliteli bir yaşam sürme şansını azaltmaktadır. Bununla birlikte hastanın, hastalıkla olan uyumu kaliteli bir yaşam sürme şansını artırabilir. Bu olgu sunumunda talasemi ile ilgili yeterli bilginin olmadığı zamanda dünyaya gelmiş olan 45 yaşındaki talasemi (majör) hastası bir kadının, doğumdan itibaren hastalık ile olan uyumuna yer verilecektir. Kaliteli bir yaşam sürebilmeyi başaran bu olgunun, sağlık psikolojisinin önerdiği hastalık ile olan uyumluluk temelinde incelenmesi amaçlanmaktadır. Birçok ülke de önleme programları uygulanmasıyla talasemili hasta oranı oldukça düşmüştür. Bu hastaların tedaviye uyumlarını artırabilecek stratejilerin geliştirilebilmesi için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
4. Ölümcül hastalık tanısı almak bir yaşam krizi kötü haber verilmeli mi?
- Author
-
OKYAYÜZ, Ulgen H., primary
- Published
- 2003
- Full Text
- View/download PDF
5. Effect of self-efficacy on Turkish children's perceptions of the advantages/disadvantages of smoking.
- Author
-
Ulgen H, Ozturk C, and Armstrong M
- Subjects
- Child, Cross-Sectional Studies, Decision Making, Female, Humans, Male, Students, Surveys and Questionnaires, Turkey, Health Knowledge, Attitudes, Practice, Self Concept, Self Efficacy, Smoking psychology
- Abstract
Objective: This descriptive, cross sectional study was conducted to examine the effect of levels of self-efficacy on children's perceptions of pros and cons of smoking., Methodology: The sample was 233 fifth-grade students. Data were collected in September 2010 using the Socio-Demographic Data Collection Form, Self Efficacy Scale Child Form and Child Decision Balance Scale and analyzed via percentage calculations and t test with the SPSS 11.00 statistical package program., Results: Average age of the students participating in the research was 11.1±0.41, 49.8% (n: 116) being female and 50.2% (n:117) male. The difference between the score averages of the pros of smoking perceptions of children with a high self-efficacy level and of those with a low self efficacy level (t=2.117, p=.042) and the difference between the score averages of the cons of smoking perceptions of children with a high self-efficacy level and of those with a low self-efficacy level (t=2.206, p=.035) were found to be statistically significant., Conclusions: Children's positive perceptions of smoking were low and negative perceptions high when their self efficacy levels were high. Conversely, children's positive perceptions of smoking were high when their self efficacy levels were low.
- Published
- 2012
- Full Text
- View/download PDF
6. Factors affecting the distribution and prevalence of oral mucosal lesions in complete denture wearers.
- Author
-
Mandali G, Sener ID, Turker SB, and Ulgen H
- Subjects
- Adult, Age Factors, Aged, Aged, 80 and over, Educational Status, Female, Gingival Hypertrophy epidemiology, Humans, Hyperplasia, Income, Male, Middle Aged, Mouth Mucosa pathology, Oral Ulcer epidemiology, Palate, Hard pathology, Prevalence, Risk Factors, Sex Factors, Social Class, Stomatitis, Denture epidemiology, Time Factors, Turkey epidemiology, Denture, Complete statistics & numerical data, Mouth Diseases epidemiology
- Abstract
Objective: To determine the frequency of the oral lesions related to gender, age, the length of time of denture usage, education level and economic status., Methods: The 153 patients with old complete dentures (CD) were asked to participate in the investigation. The subjects (76 male and 77 female) were 37-85 years of age with a mean age of 61.8 ± 9.8 years. Education, economic status and age factors were estimated in subgroups. The data obtained were evaluated by one-way anova, Mann-Whitney U-test, Kruskal-Wallis test, Student's t-test and chi-squared test. The level of statistical significance was set at p<0.05., Results: The patients who had denture stomatitis and traumatic ulcers were statistically significantly older than the ones who did not have these lesions (p<0.05). Based on the length of denture usage, patients who had a flabby ridge, fibrous inflammatory hyperplasia, traumatic ulcers (p<0.01) and denture stomatitis (p<0.05) were using their dentures statistically significantly longer than the ones who had healthy tissues., Conclusions: The CD wearers should be advised to visit their dentist regularly to prevent oral mucosal lesions due to the changing supporting tissues during the length of denture usage and to improve their quality of life., (© 2010 The Gerodontology Society and John Wiley & Sons A/S.)
- Published
- 2011
- Full Text
- View/download PDF
7. Intrathecal catheterization after unintentional dural puncture during orthopedic surgery.
- Author
-
Turkoz A, Kocum A, Eker HE, Ulgen H, Uysalel M, and Arslan G
- Subjects
- Adult, Aged, Analgesia, Epidural, Female, Humans, Injections, Epidural adverse effects, Male, Middle Aged, Postoperative Period, Retrospective Studies, Severity of Illness Index, Spinal Canal, Time Factors, Catheterization, Dura Mater injuries, Medical Errors, Orthopedic Procedures, Post-Dural Puncture Headache prevention & control
- Abstract
Purpose: We investigated whether inserting an intrathecal catheter and leaving it in place for 24 h after an unintentional dural puncture in orthopedic patients reduced the incidence of post-dural puncture headache (PDPH)., Methods: The study consisted of 427 patients in whom a total of 21 unintentional dural punctures had occurred during orthopedic surgery performed between 2002 and 2006. Seven patients (phase I; evaluated retrospectively) each underwent placement of an epidural catheter at another level after dural puncture during the period January 2002 to February 2004. Fourteen patients (phase II; evaluated prospectively) received an epidural catheter through the dural tear after an unintentional dural puncture during the period February 2004-March 2006, Results: In phase I, 5 of the 7 patients experienced PDPH, and one required an epidural blood patch. In phase II, only one of the 14 patients complained of PDPH, which resolved after 48 h of medical therapy. No patient experienced paresthesia, neurologic or hemorrhagic complication, or infection., Conclusion: Inserting an epidural catheter through the dural tear following an unintentional dural puncture and leaving it in place for 24 h significantly reduces the incidence of PDPH.
- Published
- 2010
- Full Text
- View/download PDF
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.