Search

It is a known fact that chicken meat has an important potential in meeting the animal protein needs of people especially in developing countries. In human nutrition, chicken meat is one of the leading cheap and high quality protein sources besides its taste and flavor. The purpose of broiler chicken production is to raise chickens that grow fast, make better use of feed and produce quality carcass. The rate of growth is directly related to the genetic characteristics, physiology and metabolism of the animal. In order to obtain the production potential expected from this superior material, broilers should be grown under optimal conditions. The most important environmental conditions that determine efficiency in production is feding. Nowadays, researches are carried out on the application of early feeding in addition to standard feeding methods in 2 different periods as the pre-hatching period (incubation period) and the post-hatching period. These applications, known as in ovo and pre-starter feed, are feeding methods to increase the performance applied outside the broiler standard feeding period. Feeding chicks in the early period is essential for their systems to complete their rapid and precise development. In this review, the importance of feeding fast growing commercial broiler chickens with pre-starter feed at the end of incubation and early period for the first 0-5 days and its effect on their performance in the following periods were tried to be revealed., Piliç etinin özellikle gelişmekte olan ülkelerde insanların hayvansal protein ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli bir potansiyele sahip olduğu bilinen bir gerçektir. İnsan beslenmesinde piliç eti, tat ve lezzetinin yanı sıra ucuz ve kaliteli protein kaynaklarının başında gelmektedir. Etlik piliç üretiminde amaç, hızlı büyüyen, yemden daha iyi yararlanan ve kaliteli karkas üreten piliçler yetiştirmektir. Gelişim hızı direk olarak hayvanın genetik özelliği, fizyolojisi ve metabolizması ile yakından ilgilidir. Bu üstün materyalden beklenen üretim potansiyelinin elde edilebilmesi için etlik piliçlerin optimal koşullarda yetiştirilmesi gerekir. Üretimde verimi belirleyen çevre koşullarından en önemlisi beslemedir. Günümüzde stardart besleme yöntemlerine ilave erken dönem besleme olarak bilinen kuluçkadan çıkış öncesi (kuluçka dönemi) ve kuluçkadan çıkış sonrası olmak üzere 2 farklı dönemde beslemeye yönelik araştırmalar yapılmaktadır. İn ovo ve ön başlatma yemi olarak bilinen bu uygulamalar etlik piliç standart besleme periyodunun dışında uygulanan performans arttırmaya yönelik besleme metotlarıdır. Erken dönemde civcivleri besleme, sistemlerinin hızlı ve hassas gelişmelerini tamamlaması için oldukça önemlidir. Yapılan derlemede hızlı gelişen ticari etlik piliçlerin kuluçka sonu ve erken dönem ilk 0-5 gün boyunca ön başlatma yemi ile beslenmesinin önemi ve sonraki dönemlerinde performanslarına etkisi ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Makroalgler yaklaşık 12.000 tür ihtiva eder ve dünyada yıllık bazda yaklaşık 30.13 milyon ton miktarında hasat edilirler. Makroalgal biyoteknolojinin gelişmesi ile gıda, gübre, farmasötik, kozmetik ve sağlık alanında kullanımları hızla artmıştır. Tarım ve hayvan gıdası uygulamaları olarak 2017 yılında makroalglerin kullanımlarında oldukça yüksek pazar payına ulaşılmıştır ve ileriki yıllarda bu alanda daha da fazla ilerlemenin olacağı tahmin edilmektedir. Genel olarak deniz yosunları (makroalgler) hayvan yemlerinde karbonhidrat, protein, mineral, vitamin ve fonksiyonel madde kaynağı olarak kullanılırlar. Kaliteli aminoasit miktarlarının yanı sıra rasyonlar açısından benzersiz biyoaktif bileşen kaynaklarıdır. Kanatlı ürünlerine olan talep dünya çapında giderek artmaktadır ve hayvansal ürün tüketiminin %47’ sini kanatlı kümes hayvanları oluşturmaktadır. Bu derleme makalesinde kanatlı kümes hayvanlarının rasyonlarında kullanılabilen bazı spesifik makroalgler incelenerek bunların büyüme performansına, bağırsak mikroflorasına ve kanatlı sistemlerine etkileri araştırılmıştır., Macroalgae contain approximately 12,000 species and are harvested annually in the world in an amount of approximately 30.13 million tons. With the development of macroalgal biotechnology, their use in food, fertilizer, soap and health has increased rapidly. High market share in the use of macroalgae as agricultural and animal food applications was reached in 2017, and further progress is anticipated on the way forward. Generally, seaweeds (macroalgae) are used as a source of carbohydrates, proteins, minerals, vitamins and substances in my animal feeds. The rankings of quality amino acids are unique sources of bioactive ingredients. Demand for poultry products is increasing in the world and poultry can be investigated for 47% of the consumption of animal products. In this review article, the effects on some specific macroalgae growth performance, intestinal microflora and poultry systems that cannot be used in poultry diets were investigated.

Bu çalışma, bal arısı zararlılarının en önemlisi olan Varroa destructor ile mücadelede, pudra şekeri uygulamasının hem kuluçka faaliyetleri hem de bal akımının yoğun olduğu yaz sezonunda etkinliğini belirlemek için yürütülmüştür. Koloniler deneme ve kontrol grubu olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Deneme grubu kolonilerine haftada bir kez, ergin arılı çerçeve başına 40 gr pudra şekeri uygulanmış ve kontrol grubuna hiçbir uygulama yapılmamıştır. Çalışmada seçilen koloniler ergin arı ve kuluçka miktarı bakımından kısmen dengelenmiştir. Çalışma öncesi gruplar arası varroa bulaşıklığı bakımından istatistiksel fark bulunmamaktadır (P>0.05). Çalışma sonunda gruplar arası varroa bulaşıklığı istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (P, This study was carried out to determine the effects of powdered sugar application, which is an control method against honey bee mite (Varroa destructor) in summer season. Colonies were divided into two groups as experimental and control groups. Powdered sugar was applied to experimental group colonies once a week. Powdered sugar was applied of 40 g per adult bee frame in experimental group colonies. Powdered sugar shake method was used to determine varroa infestation. Workers in experiment groups colonies were dusted with powdered sugar once a week and no application for the control group. Although there was no statistical difference between the groups before the study in terms of varroa infestation (P>0.05), there was a significant difference between the control and experimental groups after the study (P

Bu çalışmada, sınava hazırlık merkezlerine (dershane) giden öğrencilerin organik ürünler ile ilgili duygu ve düşünceleri saptanmak istenmiştir. Bu nedenle 227 kişiye yüzyüze anket çalışması uygulanarak 24 soru sorulmuştur. Çalışma 2019 yılı Eylül ayında düzenlenmiştir. Çalışmada organik ürün tüketimini etkileyen faktörlerin doğal olması, güvenli olması, sağlığa zararlı olmaması, besin değeri ile organik ürünlerin fiyatı olduğu saptanmıştır. Çalışmada elde edilen organik ürünlerin satılırken değerini etkileyen özelliklerin üretimin kolay olmaması (%25.0), üretim maliyetinin fazla olmaması (%41.7) ile üretim miktarının düşük olması (%33.3) olduğu görülmüş; organik ürünlerin satışını etkileyen faktörlerin %38.9 ile temizlik, hijyen; %25.0 ile fiyat, %16.7 ile firma güvenirliliği, %13.5 ürün çeşitliliği ve %5.5 tavsiye olduğu tespit edilmiştir. Çalışmada organik ürünler alınırken logosuna (%58.3), etiketine (%22.2), ambalajına (%19.5) bakıldığı; organik ürün tüketilirken ürünlerin son kullanma tarihi, ambalaj üzerindeki bilgi, promosyon ve indirimler ile reklamların etkin rol oynadığı saptanmıştır. Çalışmada organik yolla elde edilen yaş sebze ve meyveler (%38.9) ile organik salça ve zeytinyağı (%36.1), organik ürün gruplarını tüketme bakımından ilk sıralardadır. In this study, it is aimed to determine the organic product consumption habits of the students who go to the exam preparation centers (private teaching center). For this reason, face to face surveys were applied to 227 people and a 24-question questionnaire was applied to them. Surveys were conducted in 2019. In the study, the factors affecting the consumption preference of organic products were the not harmful to health and being natural price, being safe, nutritional value. In the study, the factors affecting the price of organic products are the low cost of production (41.7%), the low amount of production (33.3%) and the difficult production (25.0%); the factors affecting the price of organic products were found to be difficult in production (25.0%), low production cost (41.7%) and low production (33.3%) in the study. In the study, it was determined that the logo (58.3%), label (22.2%), packaging (19.5%) were looked at when buying organic products; the expiration date of the products, information on the packaging, promotion and discounts and advertisements played an active role when consuming organic products. In the study, organic fresh vegetables and fruits (38.9%), organic tomato paste and olive oil (36.1%) are in the first place in terms of consuming organic product groups.

Spirulina platensis, which cyanobacteria, is a crucial functional food additive. Spirulina platensis which is a photosynthetic microalgae, contains high crude protein content (62-70%) as well as precious metabolites. These proteins are mainly composed of essential amino acids. In line with the manufacture's demands, poultry producers use to natural, functional additives rather than synthetic additives. Studies on poultry have shown that Spirulina is a natural and functional nutrient. It was determined that Spirulina supports growth and development, increases fertility, improves carcase colour and egg yolk colour score, provides resistance to animal against diseases, and improves product quality. In this study were presented, the nutritional values of the microalgae species Spirulina were explained and the usability of the past and current sources and poultry rations. The basis for application as a poultry (broiler and laying hens) feed supplement is discussed. Siyanobakteri olan Spirulina platensis önemli bir gıda katkı maddesidir. Fotosentetik bir mikroalg olan Spirulina platensis yüksek oranda ham protein (%62-70) içeriğine sahiptir ayrıca kıymetli sekonder metabolitleri de içerir. Yapısında bulunan proteinler ağırlıklı olarak esansiyel amino asitlerden oluşur. Kanatlı hayvan yetiştiriciliğinde tüketici talepleri doğrultusunda üreticiler sentetik katkı maddeleri yerine doğal ve fonksiyonel besin katkı maddelerine yönelmiştir. Kanatlı kümes hayvanları üzerine yapılan çalışmalarda Spirulina’ nın büyüme ve gelişmeyi desteklediği, kuluçka ve kuluçka sonrası performansı arttırdığı, yumurta sarı skoru ve ürün kalitesini iyileştirdiği, hastalıklara karşı direnç kazandırdığı dolayısıyla fonksiyonel bir yem katkı maddesi olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışmada Spirulina mikroalginin besin değeri ve kompozisyonu açıklanarak fonksiyonelliği ve kanatlı kümes hayvanları (etlik piliç, yumurtacı tavuk ve damızlık) rasyonlarında uygulanabilirliği çalışılmıştır.

Spirulina is a photosynthetic, single-cell microalgae. Microalgae could be utilized for the production of several chemicals which are either unique to the algae or found at relatively high concentrations and command a high market value. In this respect, Spirulina is one of the more promising microalgae. It is especially rich, relative to other sources, in the polyunsaturated fatty acid γ-linolenic acid (GLA), and in pigments such as phycocyanin, myxoxanthophyl and zeaxanthin. Spirulina containing 5-6% total lipid ratio, 1.5-2% polyunsaturated fatty acids (PUFAs), contains 36% of α-linoleic acid as total PUFAs. It also contains precious fatty acids such as Linoleic Acid, Stearidonic Acid, Eicosapentaenoic Acid, Dodosahexaenoic Acid, Arachidonic Acid. The present study was conducted to evaluate whether dietary Spirulina would affect egg cholesterol level and fatty acid composition of ATAK-S. Seventy two similar weight layer hens at the 38 weeks age were randomly divided to four groups comprising 18 birds each. The hens were fed with standard layer diets containing %0, %0.5, %1, %2 Spirulina for 8 weeks. The hens were housed in individual cages. 16:8 hours light:dark photoperiod was employed. Feed and water were given ad libitum. Egg cholesterol was assessed by weekly and the fatty acid composition of the egg yolk was analyzed at the end of experimental period. The results showed that dietary supplemental Spirulina did not have significant effect on egg yolk cholesterol level (P>0.05), but the fatty acid composition is significant affected by the ratio of stearic acid, linoleic acid, linolenic acid, omega-6 and polyunsaturated fatty acids (p

With the increase of the population, it has become inevitable to increase the production of poultry meat and to increase the quality of poultry meat production in order to meet the increasing demand for animal food and to ensure that people are fed on a balanced basis. There are many factors affecting the economy, quantity and quality in poultry meat production (genetic factors, herd age, hatching egg quality, egg collection time, egg storage, hatching temperature, chick quality etc.). These factors include a long period of time from the feeding of breeding animals to the cutting of chickens. Depending on the effects of all these factors, chicks are produced in different qualities. Among these factors, chick quality is the most essential for high efficiency as it is a combination of all other parameters. Because the quality of daily chicks is very important for a good start and cutting performance in production (Meijerhof, 2009). The present study was conducted to determine parameters to be used in chicks quality classification after incubation and investigate the effects of pre-starter feeding in the first five days on fattening period lasting 35-40 days for chicks classified low and high quality. This study was supported by Çukurova University Scientific Research Projects Unit (Project Number: FLY-2018-9946).

Spirulina platensis is an interesting source of important protein for both human and animal consumption, which is cyanobacteria, is a crucial functional food additive. Spirulina platensis which is a photosynthetic micro algae, contains high crude protein content (62-70%) as well as precious metabolites (Fox, 1996). Recent studies have propound that dry chicken manure can be used as low-cost nitrogen source in cultivation of Spirulina platensis (Ungsethaphand at al., 2007). Dry chicken manure(DCM) contains most of elements particularly nitrogen (N) and phosphorus (P) which microalg need for growth and flourish. In Turkey, about 7 million tons of poultry manure creates environmental problems per year(Eleroğlu at al., 2013). The aim of study, cell density was counted and dry biomass were analyzed (DCM medium) was to compare the microbiological quality of Spirulina platensis cultured in standart medium and DCM medium. Çukurova University Scientific Research Project Commission (Project Number: CUBAP-09/2017-9767).

Kuantum liderlik, yeni bilimin bir kolu sayılan kuantum fiziğinin varsayımlarına dayalı olarak açımlanan modern bir liderlik kuramıdır. İnisiyatif alma davranışı ise bireyin bir işi kendiliğinden başlatması, basiretli olması, engelleri aşması ve öz-yatırımsal faaliyetlerde bulunmasını gerektiren kişisel bir davranıştır. Araştırmanın amacı, resmi ortaokullarda çalışan öğretmen görüşlerine göre okul yöneticilerinin kuantum liderlik davranışları ile öğretmenlerin inisiyatif alma düzeyleri arasındaki ilişkiyi belirlemektir. Bunun yanında öğretmenlerin farklı demografik özelliklerine göre okul yöneticilerinin kuantum liderlik davranışlarına ilişkin görüşleri ve öğretmenlerin inisiyatif alma davranış düzeyleri incelenmiştir. Araştırma ilişkisel tarama deseninde betimsel bir çalışma olarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini, 2018-2019 eğitim-öğretim yılında İstanbul İli Kartal ilçesindeki resmi ortaokullarda görev yapan ve basit tesadüfî örnekleme yöntemi ile belirlenen 306 öğretmen oluşturmaktadır. Bu araştırmada veri toplamak amacıyla `Okul Yöneticilerinin Kuantum Liderlik Davranışları Ölçeği` ve `Eğitim Örgütlerinde İnisiyatif Alma Davranışı Ölçeği` olmak üzere iki ölçme aracı kullanılmıştır. Verilerin analizinde betimsel istatistikler, bağımsız t-testi, ANOVA, Levene's testi ve LSD çoklu karşılaştırma testleri kullanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre okul yöneticilerinin kuantum liderlik davranış düzeyinin öğretmenlerin inisiyatif alma davranış düzeyi ile pozitif yönde ilişkili olduğu görülmektedir. Araştırmadan elde edilen sonuçlar doğrultusunda yapılan tartışma ve yorum neticesinde hem politika yapıcı ve uygulayıcılara hem de diğer araştırmalara yönelik önerilerde bulunulmaktadır. Quantum leadership is a modern leadership theory based on assumptions of quantum physics, which is regarded as a new branch of science. Initiative-taking is a personal behavior that involves in initiating something voluntarily, being prudent, overcoming obstacles and performing self-investment activities. The aim of the study is to determine the relationship between school principals' quantum leadership behavior and teachers' initiative-taking behavior based on the opinions of teachers working in public secondary schools. Furthermore, teachers' opinions on quantum behavior of school principals and the level of initiative-taking behavior of teachers were examined in terms of various demographic characteristics. The study was a descriptive and quantitative study based on the relational model. The population of the study consisted of teachers working in public secondary schools in Kartal district of Istanbul in 2018-2019 academic years, and 306 teachers were selected by simple random sampling method as the research sample. In order to collect data, two different instruments were applied in the study; `Scale on School Principals' Levels of Displaying Quantum Leadership Behaviors and `Scale on Taking Initiative in Educational Organizational`. Descriptive statistics, independent t-test, ANOVA, Levene's test and LSD multiple comparison tests were used to analyze the data. The study found out that the level of quantum leadership behavior of the school administrators is positively correlated with the level of initiative-taking behavior of teachers. Based on the findings and results of the study, some recommendations were proposed to educational policy-makers, educational practitioners and researchers. 131

TEZ11459 Tez (Doktora) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2018. Kaynakça (s. 111-127) var. xx, 129 s. : res. (bzs. rnk.), tablo ; 29 cm. Mevcut çalışma iki aşamada yürütülmüştür. Denemenin birinci aşamasında Spirulina platensis kurutulmuş yumurtacı tavuk gübresinde yetiştirildikten sonra ikinci aşamada yumurtacı tavuk rasyonlarına ilave edilmiştir. Sekiz haftalık deneme, 38 haftalık yaştaki her birinde 18 hayvan bulunan 4 yumurtacı tavuk grubundan oluşmuştur. Yem katkı maddesi olarak Spirulina, grupların rasyonlarına %0, %0.5, %1 ve %2 oranlarında ilave edilmiştir. Canlı hayvan denemesinde rasyona Spirulina ilavesinin canlı ağırlık, yem tüketimi ve yemden yararlanma oranlarında gruplar arasındaki fark istatistiki olarak önemsiz bulunmuştur (p>0.05). İstatistiki açıdan yumurta veriminde 4. haftada (p0.05). The present study was consist of two stages. In the first stage of the experiment, Spirulina was grown dried layer poultry manure and the second stage added to the laying hens rations. Thirty eight weeks old layers were divided into 4 groups comprising 18 birds each. The birds were fed standard layer diets containing %0, %0.5, %1 and %2 Spirulina powder for 8 weeks period. Feed and water were given ad libitum. The results showed that Spirulina inclusion did not have significant effect on body weight, feed intake, feed conversion efficiency. However Spirulina inclusion affected egg production at 4. week (p 0.05). Bu çalışma Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmiştir. Proje No: FDK-2017-9567.

Laboratuar koşullarında Heamatococcus Pluvialis (Chlorophyta)in biomass ve pigment (astaksantin) sentezine ışık şiddeti ve demir (Fe)in etki amacıyla yürütülen çalışmada farklı ışık şiddetleri (50, 200 ve 475 ?mol foton m-2 sn-1) ve Fe+EDTA ilavesinin yapılarak oluşturulduğu besi ortamlarında, 11 saat aydınlık, 13 saat karanlık periyodunda kontrollü laboratuar koşullarında kültüre alınan Haematococcus pluvialis (Chlorophyta) türünün büyüme parametreleri belirlenmiştir. Araştırma 3 aşamalı olarak gerçekleştirilmiş ve deneme boyunca klorofil-a (mg L-1), kuru ağırlık (g/mL-1), astaksantin miktarları ve hücre sayısı değerleri analiz edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda elde edilen sonuçlar, klorofil-a değerinin astaksantin miktarının artması ile azaldığını, artan ışık şiddetinin ve Fe+EDTA ilavesinin astaksantin miktarını artırdığını göstermiştir. Çalışmadan elde edilen en yüksek astaksantin değeri (% 0.768), Fe+EDTA ilaveli 200 mol foton m-2 sn-1 ışık şiddetinden elde edilmiştir (p