48 results on '"Türkmenoğlu, Mehmet Ali'
Search Results
2. Addressing Leader-Member Exchange and Self-Regulation as Remedies for Work Alienation : Insights from Private and Public Sectors in Turkey
- Author
-
Turkmenoglu, Mehmet Ali, Cicek, Berat, and Erdur, Duygu Acar
- Published
- 2022
3. Green inclusive leadership and employee green behaviors in the hotel industry: Does perceived green organizational support matter?
- Author
-
Aboramadan, Mohammed, Crawford, Joseph, Turkmenoglu, Mehmet Ali, and Farao, Caterina
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
4. Osmanlı Taşrasında Zirai Üretim: Osmanlı Sipahisi ve Köylüsü
- Author
-
Mehmet Ali Türkmenoğlu
- Subjects
Social sciences (General) ,H1-99 - Abstract
Osmanlı Devleti’nde sipahi-köylü ilişkileri her zaman Osmanlı sosyal ve ekonomi tarihi araştırıcılarının incelediği konulardan birisi olmuştur. Ancak arşiv belgelerine dayalı yerli araştırmalar, bu alanda batılılar tarafından yapılanlara kıyasla ihmal edilmiştir. Bu durum yapılan çalışmaların sıklıkla Oryantalist bir bakış açısıyla ele alınması sonucunu doğurmuştur. İşte bu sebeple Osmanlı timar sistemi daima Avrupa feodal düzeniyle karşılaştırılmıştır. Aslında iki sistemin birbirinden farklılığı benzerliğinden çok daha fazladır. Gerçi Avrupa feodal düzeni Osmanlı’daki bir düzenle kıyas edilecek olsa bu şüphesiz timar sistemi olur; ancak bu kıyas Avrupalının gözüyle sistemi anlama çabasından öte gitmez. Kaldı ki bu anlama da çoğu zaman bir yanlış anlama olur. Zira timarın feodaliteyle karşılaştırılmasının sebebi sipahi ile senyörü, köylü ile serfi karşılaştırma ve anlama çabasıdır. Ancak Osmanlı Devleti’nin birçok kurumu gibi temel toprak yönetim ve vergi toplama sistemi olan timar sistemi de kendine özgü ve kaynakları itibariyle de batılı olmaktan çok doğuludur. Gerçekten timar sisteminin kökenlerini kendisinden önce batı toplumlarında yaşanan feodal sistemde değil Abbasilerdeki katia sisteminde veya Selçuklulardaki ikta sisteminde aramak daha doğru olur. Bu yapılanmaların ortaya çıktığı her ülkede tabii olarak bu sistemin elemanlarının ilişkileri meselesi de gündeme gelmiş; her ülkenin kendi özel şartları çerçevesinde çok farklı mecralarda seyreden bu ilişki günümüz araştırmacılarının çok ilgisini çeken bir konu olmuştur. Makalede, Osmanlı Devleti örneğinde bu ilişki; vergi veren-toplayan, yöneten-yönetilen şeklinde belirtilmiştir. Istılahtaki adıyla askeri-reaya ilişkisi, nihayet konunun kendi adıyla ifade edecek olursak sipahi-köylü ilişkisi ele alınmıştır.
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
5. Contemporary Global Issues in Human Resource Management
- Author
-
Mehmet Ali Turkmenoglu, Berat Cicek, Mehmet Ali Türkmenoğlu, Berat Cicek
- Published
- 2020
6. Money Foundation: Religious Interest? Blessed Debt? A Trial Of Understanding
- Author
-
Mehmet Ali TÜRKMENOĞLU
- Subjects
General Medicine - Abstract
İslam devletlerinde vakıflar, toplumun sosyal, iktisadi, kültürel ve dini açıdan şekillenmesinde öncü olmuştur. Menkul, gayrimenkul ve hatta para vakıflarıyla önemli miktarda gelirler elde edilirken; bu gelirler halk için kullanılmıştır. Temeli İslamiyet’in ilk dönemlerine dayanan bu kurumlar, Osmanlı Devleti döneminde gelişimini tamamlamıştır. Bu süreçte yapılan icraatlarda ve işleyiş usullerinde de değişiklikler olabilmiştir. Bu değişikliklerden en önemlisi de diğer İslam devletlerinde görülmemiş olan ve Osmanlı döneminde ortaya çıkan para vakıfları olmuştur. Para ekonomisinin gelişmeye başlamasıyla ortaya çıkan bu olgu ilk olarak cevaz tartışmalarını beraberinde getirmiştir. Bu kurumlar gerçekte ilk bankalar olup faizli çalışan kurumlar mıdır? Yani kayıtlarda geçen 10’u 11’den borç vermek çoğu iktisatçının anladığı gibi yüzde on faizle borç vermek midir? Yoksa bu işlem kısaca peşin alıp vadeli satma olarak tanımlanabilecek bir ticaret midir? Doğrusunun bu ikincisi olduğunu belirten birçok İslam bilgini bu uygulamanın İslam şeriatına uygun olduğu yönünde fetva vermişlerdir. Böylece İslam devletinde bankacılığın temelleri atılmış, insanların tefecilerin baskısından kurtarılmış olduğu ifade edilmiştir. Vakıfların devlet tarafından desteklenmesi ve belli süreçlerde denetlenmesi, bu kurumların uzun ömürlü olmasını sağlarken insanların bu müesseselere güvenmesini de sağlamıştır.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
7. Women as Social Entrepreneurs in Turkey
- Author
-
Cicek, Berat, primary and Türkmenoğlu, Mehmet Ali, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
8. Selected Papers in the Field of History- I
- Author
-
Karagözoğlu, Berna; Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Bedirhan, Yaşar; Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Selçuk, Hava; Erciyes üniversitesi, Köse, Metin Ziya; Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Çakır, Gül; Dokuz Eylül Üniversitesi, Kılıç, Berces; Harran Üniversitesi, Başol, Samettin; Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Doğtekin, Abdullah; Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Aydın, Nurhan; Kafkas Üniversitesi, Öztürk Derici, Kübranur; Kafkas Üniversitesi, Türkmenoğlu, Mehmet Ali; Harran Üniversitesi, Kantaş, Mehmet Ziya; Harran Üniversitesi, Oğuz, Mustafa; Erciyes Üniversitesi, Doğan, Nejla; Karabük Üniversitesi, Karaca, İbrahim; Erciyes Üniversitesi, Tansü, Yunus Emre; Gaziantep Üniversitesi, Karagözoğlu, Berna; Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Bedirhan, Yaşar; Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Selçuk, Hava; Erciyes üniversitesi, Köse, Metin Ziya; Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Çakır, Gül; Dokuz Eylül Üniversitesi, Kılıç, Berces; Harran Üniversitesi, Başol, Samettin; Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Doğtekin, Abdullah; Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Aydın, Nurhan; Kafkas Üniversitesi, Öztürk Derici, Kübranur; Kafkas Üniversitesi, Türkmenoğlu, Mehmet Ali; Harran Üniversitesi, Kantaş, Mehmet Ziya; Harran Üniversitesi, Oğuz, Mustafa; Erciyes Üniversitesi, Doğan, Nejla; Karabük Üniversitesi, Karaca, İbrahim; Erciyes Üniversitesi, and Tansü, Yunus Emre; Gaziantep Üniversitesi
- Abstract
Zaman insanoğlu için en önemli kavramlarından biridir. E.H. Carr’ın belirttiği gibi geçmiş ile bugün arasında kesintisiz bir iletişim mevcuttur. Dolayısıyla insan ve toplumun geçmiş ve bugün arasında maddi, manevi bağı kaçınılmazdır. Geçmişin yorumu ile günün algılanması, gelecekte olabilecekler, birbiriyle örüntü halindedir. Bu açıdan her millet kendi tarihini ve tarihi çevresini tanımak zorundadır. İlk sıralar tarih öğretimi, hükümdarların kendi idolojilerini halka benimsetme vasıtası olarak, aynı zamanda hükümdar adaylarının da eğitiminde bir disiplin aracı olarak kullanıldı. Daha sonraları klasik dillerin öğretiminde tarihten yararlanıldığı görülmektedir. 16. yüzyıldan itibaren dini metinlerin, tarihsel çerçevede daha iyi kavranabilmesi için tarih çalışmalarının kullanıldığı görülmektedir. Tarih çalışmaları, Descartes ve Bacon’un bilimde metodun altını çizmeleriyle güç buldu. Vico ve Montesquieu ile başlayan ilmi ilerleme tarih felsefesi kuramcılarının çalışmalarına yansıdı ve tarih 19. yüzyıldan itibaren bilim dalları arasında yerini aldı. Türkiye’de modern tarih çalışmalarının temeli, cumhuriyetin ilanından sonra Mustafa Kemal Atatürk tarafından atıldı. Osmanlı Devleti zamanında tarih çalışmaları, ağırlıklı olarak ümmetçi tarih anlayışı doğrultusunda hazırlanmaktaydı. Tanzimat Fermanı’nın ilanıyla birlikte Osmanlı tarihi çalışmalarına, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra ulusçu tarih çalışmalarına ağırlık verildiği görülmektedir. Dönemin şartları gereği çalışmalar yeterince bilimsel hazırlanmamıştır. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte dil ve tarih çalışmaları ulusal hedefler doğrultusunda hazırlanmıştır. Mustafa Kemal Atatürk, Türk tarihinin dünya medeniyetine önemli katkısının ve çok eski çağları kapsayan zengin bir geçmişi olduğunun altını çizerek, Türk tarihi ile ilgili yanlış iddiaların ispatlanması açısından objektif ve bilimsel metod uygulanarak, belgelere dayalı ulusal tarih çalışmalarına ağırlık verilmesi gerektiğini her fırsatta belirtmiştir. Cumhuriyetin i
- Published
- 2023
9. Tarih Alanında Seçme Yazılar-V
- Author
-
Tansü, Yunus Emre; Gaziantep Üniversitesi, Kara, Füsun; Fırat Üniversitesi, Bedirhan, Yaşar; Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Çelik, Sebahattin; Mardin Artuklu Üniversitesi, Sıdal, Süleyman; Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Özçelik, Ayfer; Pamukkale Üniversitesi, Çolaker, Veysel; Pamukkale Üniversitesi, Ekici, Yunus; Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, Aylar, Mustafa; Bitlis Eren Üniversitesi, Oğuz, Mustafa; Erciyes Üniversitesi, Benzer, Zafer; Harran Üniversitesi, İlyas, Ahmet; Harran Üniversitesi, Tolan, Öner; Ardahan Üniversitesi, Türkmenoğlu, Mehmet Ali; Harran Üniversitesi, Özdemir, Emin; Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Keskin, İshak; İstanbul Üniversitesi, Güler, Ceyhan; İstanbul Üniversitesi, Türker Tekin, Nil; İstanbul Üniversitesi, Şahin, Mehmet Serkan; Dicle Üniversitesi, Çoruh, Haydar; Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Tansü, Yunus Emre; Gaziantep Üniversitesi, Kara, Füsun; Fırat Üniversitesi, Bedirhan, Yaşar; Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Çelik, Sebahattin; Mardin Artuklu Üniversitesi, Sıdal, Süleyman; Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Özçelik, Ayfer; Pamukkale Üniversitesi, Çolaker, Veysel; Pamukkale Üniversitesi, Ekici, Yunus; Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, Aylar, Mustafa; Bitlis Eren Üniversitesi, Oğuz, Mustafa; Erciyes Üniversitesi, Benzer, Zafer; Harran Üniversitesi, İlyas, Ahmet; Harran Üniversitesi, Tolan, Öner; Ardahan Üniversitesi, Türkmenoğlu, Mehmet Ali; Harran Üniversitesi, Özdemir, Emin; Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Keskin, İshak; İstanbul Üniversitesi, Güler, Ceyhan; İstanbul Üniversitesi, Türker Tekin, Nil; İstanbul Üniversitesi, Şahin, Mehmet Serkan; Dicle Üniversitesi, and Çoruh, Haydar; Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
- Abstract
Afroavrasya, Afrika ve Avrasya'yı tek bir kıta olarak tanımlayan terimdir. Jeopolitikada, Afrika-Avrasya'nın anakarası olarak tanımlanan terim, aslında eski dünya olarak adlandırdığımız kıtadır. Afroavrasya’nın Coğrafî yapısına baktığımızda, Afrika ve Avrasya, Süveyş Kanalı ile bölünmüş ve Avrasya, bu bölünme sonucunda Avrupa ve Asya olmak üzere iki kola ayrılmıştır. Bu ayrılma jeolojik bölünmeden ziyadesiyle kültürel bölünme ile olmuştur ayrıca Afroavrasya ülkeleri arasında gelişen diplomatik ilişkiler nihayetinde ekonomik, sosyal, siyasal etkileşime de sebebiyet vermiştir. Avrupa, afrika ve avrasya ülkelerini, halklarını tarih sahnesinde yer alan önemsiz bir dekor ya da figürasyon olarak görmüştür. Avrupa da yetişmiş önemli düşünürler, bilim insanları kendisinden önce yaşayanlar gibi, insanlığın varoluş serüvenini keşfetmek istiyorlardı. Fakat bu istekte sadece Avrupa medeniyetleri yer almıştır ne Afrika ne Uzak doğu yer almamıştır. Avrupa merkezli ve tüm ulusların insanlığın Avrupa’nın yükselişine katkı sağlayıcı olarak yorumlamışlardır. Hegel, Afrika kıtası hakkında şu sözleri dile getirmiştir: “…Afrika dünyanın tarihsel bir parçası değil, olamazda… Afrika dünya tarihi içerisinde olsa olsa başlangıcında yer alacak önemsiz bir konumdadır...” Çünkü Hegel’e göre Tarih, tinin içinde gerçekleştiği süreçtir ve tinle aynı şeydir. Zira tinin faaliyetleri özünü yansıtır,çünkü kendisinin içinde olan şeyi yapar düşüncesini savunmuştur bu savunusuna göre afrika ve avrasya halklarının tinin de medeniyet kavramı yer almamaktadır. Avrupa’ya baktığımızda sınırları hakkında net olmayan, çeşitli görüşlerin yer aldığı bir çizgi ile doğuda Ural Dağları'ndan başlayarak, batıda Atlas Okyanusu'na kadar uzanmaktadır. Zira coğrafi olarak Asya’nın bir uzantısı olduğu çok net bir şekilde görülmektedir. Asya’nın, batıya doğru uzanan küçük, küçücük bir bölgesinin adıdır Avrupa. Dünya haritasına baktığımızda dahi göze çarpan biçimi yoktur öyle ki dünya haritasında Avrupa’yı çizmeyi unutsan, History is to transfer the past to the future with the art of objectively telling the events in the memory of time in the light of documents. In a way, it is kneading yesterday with today and teaching tomorrow.As the famous historian Braudel said, history is the study of the past, present and future.Although the concept of time manifests itself in different meanings for human beings, it has always maintained its importance.Because human beings exist in the form of existence between their past life and their present. Therefore, there has always been a connection between the past and the present.The most important factor necessitated by the combination of the past and the future is that nations must know their own history.In political, economic, social, etc., the life of the nation needs the memory of time to be shaped. Before gaining scientific meaning, historical science of history was the science ofnations,It has been perceived as the narration of important personalities or elements with religious motives in the form of stories. In the 1500s, the need for history was felt for the interperatation of religiosus elements, and wiht the fact that human activities were the subject of history, the adjective of since has won.. Historiography has been shaped by the nations of the world within the framework of periodic and political events. Historiography in the modern sense in the state of the Republic of Turkey was laid by Mustafa Kemal Atatürk. Mustafa Kemal Atatürk wanted to prove that the Turkish name had existed in Anatolia since ancient times and has a rich cultural heritage. In order to refute the claim that they came to Anatolia later and that they were a barbarian people, they objectively in the light of archaeologicial excavations and documents. A society called the Turkish Historical Research Society was established on April 15, 1931, and Atatürk himself took part in this society. The main purpose of Mustafa Kemal Atatürk's establishment of this society and his a
- Published
- 2023
10. Tarih Alanında Seçme Yazılar- I
- Author
-
Karagözoğlu, Berna, primary, Bedirhan, Yaşar, additional, Selçuk, Hava, additional, Köse, Metin Ziya, additional, Çakır, Gül, additional, Kılıç, Berces, additional, Başol, Samettin, additional, Doğtekin, Abdullah, additional, Aydın, Nurhan, additional, Öztürk Derici, Kübranur, additional, Türkmenoğlu, Mehmet Ali, additional, Kantaş, Mehmet Ziya, additional, Oğuz, Mustafa, additional, Doğan, Nejla, additional, and Karaca, İbrahim, additional
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
11. Günümüz Bankacılığının Temeli: Para Vakıfları
- Author
-
Mehmet Ali Türkmenoğlu and Mehmet Ziya Kantaş
- Abstract
İslam toplumlarında hayır müesseseleri çok hassasiyetle üzerinde durulan bir konumda yer almıştır. İslam devletlerinde de hayır işleri bir yandan devlet tarafından yapılırken diğer taraftan onun ön açmasıyla neredeyse devlet bütçesine yakın güçleriyle vakıf kurumları tarafından yapılmıştır. Geniş bir perspektiften bakıldığında vakıflar, toplumu birçok yönden etkilemiş ve geliştirmiştir. Bu kurumların işleyişinden elde edilen gelirler; gerek dini, gerek sosyal gerekse de iktisadi amaçlı olarak halkın menfaati doğrultusunda kullanılmıştır. Devlet tarafından denetlenen vakıfların idari mekanizması da iç tüzük niteliğinde olan vakfiyenâmelerde ayrıntılı bir şekilde ifade edilmiştir. Vakıfların uzun ömürlü ve güvenilir olmasının temelinde devletin etkisi yer almıştır. İslam devletlerinde birçok alanda önemli görevler üstlenen vakıflar, devletlerin gelişimine paralel olarak özellikle Osmanlı İmparatorluğuyla zirveye ulaşmıştır. Buna bağlı olarak faaliyetleri ve işleyiş yöntemlerinde de değişiklikler olmuştur. Faizin hoş karşılanmadığı İslam hukukunda, insanların yararı için, para vakıflarının ticari bir araç ve hayır kurumu olarak kullanılması bahsedilen değişikliklerden biri olmuştur. Para vakıflarıyla ilgili yapılan tartışma ve eleştirilere rağmen dönemin ulemasının çoğu bu işlemin kısaca peşin alıp vadeli satma olarak tanımlanabilecek bir ticaret olduğunu belirterek İslam şeriatına uygun olduğu yönünde fetva vermişlerdir. İcazeti verilmiş olan bu yapılanma ile İslam devletlerinde bankacılığın temelleri atılmış; halk nakit ihtiyacını tefecilerden değil bu kurumlardan karşılamıştır.
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
12. Tarih Alanında Seçme Yazılar- I
- Author
-
Berna Karagözoğlu, Yaşar Bedirhan, Hava Selçuk, Metin Ziya Köse, Gül Çakır, Berces Kılıç, Samettin Başol, Abdullah Doğtekin, Nurhan Aydın, Kübranur Öztürk Derici, Mehmet Ali Türkmenoğlu, Mehmet Ziya Kantaş, Mustafa Oğuz, Nejla Doğan, and İbrahim Karaca
- Abstract
Zaman insanoğlu için en önemli kavramlarından biridir. E.H. Carr’ın belirttiği gibi geçmiş ile bugün arasında kesintisiz bir iletişim mevcuttur. Dolayısıyla insan ve toplumun geçmiş ve bugün arasında maddi, manevi bağı kaçınılmazdır. Geçmişin yorumu ile günün algılanması, gelecekte olabilecekler, birbiriyle örüntü halindedir. Bu açıdan her millet kendi tarihini ve tarihi çevresini tanımak zorundadır. İlk sıralar tarih öğretimi, hükümdarların kendi idolojilerini halka benimsetme vasıtası olarak, aynı zamanda hükümdar adaylarının da eğitiminde bir disiplin aracı olarak kullanıldı. Daha sonraları klasik dillerin öğretiminde tarihten yararlanıldığı görülmektedir. 16. yüzyıldan itibaren dini metinlerin, tarihsel çerçevede daha iyi kavranabilmesi için tarih çalışmalarının kullanıldığı görülmektedir. Tarih çalışmaları, Descartes ve Bacon’un bilimde metodun altını çizmeleriyle güç buldu. Vico ve Montesquieu ile başlayan ilmi ilerleme tarih felsefesi kuramcılarının çalışmalarına yansıdı ve tarih 19. yüzyıldan itibaren bilim dalları arasında yerini aldı. Türkiye’de modern tarih çalışmalarının temeli, cumhuriyetin ilanından sonra Mustafa Kemal Atatürk tarafından atıldı. Osmanlı Devleti zamanında tarih çalışmaları, ağırlıklı olarak ümmetçi tarih anlayışı doğrultusunda hazırlanmaktaydı. Tanzimat Fermanı’nın ilanıyla birlikte Osmanlı tarihi çalışmalarına, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra ulusçu tarih çalışmalarına ağırlık verildiği görülmektedir. Dönemin şartları gereği çalışmalar yeterince bilimsel hazırlanmamıştır. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte dil ve tarih çalışmaları ulusal hedefler doğrultusunda hazırlanmıştır. Mustafa Kemal Atatürk, Türk tarihinin dünya medeniyetine önemli katkısının ve çok eski çağları kapsayan zengin bir geçmişi olduğunun altını çizerek, Türk tarihi ile ilgili yanlış iddiaların ispatlanması açısından objektif ve bilimsel metod uygulanarak, belgelere dayalı ulusal tarih çalışmalarına ağırlık verilmesi gerektiğini her fırsatta belirtmiştir. Cumhuriyetin ilk yılları inkılapların halka benimsetilmesine ağırlık verildiği için tarih çalışmalarına 1928 yılı itibariyle ağırlık verilmiştir. Türk Ocaklarının 6. Kurultayında “Türk Tarih Heyeti ” kurulmuştur. Atatürk’ün de içinde olduğu bu heyet toplamda sekiz toplantı gerçekleştirmiş, Türk Ocaklarının kapatılması üzerine Atatürk’ün yönergesiyle "Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti" kurulmuştur. 1935 yılında, Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti adını "Türk Tarih Kurumu" olarak değiştirmiştir. Bu kurum üç ayda bir "Belleten " dergisini yayınlamaktadır. 1940’lı yıllarda Batı ve Dünya tarihi çalışmalarına da yer verildiği görülmektedir. Geçmişten çıkarılan dersler, geleceğe ışık tutarak yol gösterir. Tarih ilimi toplumların kültür seviyelerini maddi manevi yükseltirken, toplumlarda manevi kültürlerine sahip çıkma sorumluluğu da oluşturur. Günümüz devletlerinde, toplumda vatandaşlık bilincini oluşturmak adına okullarda ulusal tarih derslerine yer verilmektedir. Bir milletin tarihini öğrenmesi, varlığını devam ettirmesi açısından zorunludur. Diğer taraftan farklı ulusların tarihini okuyup, bu ulusların geçmiş diplomasilerini öğrenmek, bu ulusların günümüz politikalarını daha derinsel kavrayabilmemizi sağlar. Tarih Alanında Seçme Yazılar -I- başlıklı kitabımızın yayınlanma aşamasında, bizden emek ve desteklerini esirgemeyen Sayın yazarlarımıza ve Özgür Yayınlarına teşekkürlerimi sunarım.
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
13. (SIPAHI, THE PEASANT AND THE STATE IN THE OTTOMAN CLASSIC PERIOD)
- Author
-
Mehmet Ali TÜRKMENOĞLU
- Subjects
General Medicine - Abstract
Ülke ekonomisinin tarımsal üretime dayandığı tüm Orta çağ devletlerinde temel üretici olan köylü ile onun devlete karşı olan yükümlülüklerini tespit ve tahsil eden mahalli yöneticilerin ilişkileri her zaman dikkat çekici olmuştur. Osmanlı Devleti özelinde konuya yaklaşıldığında sipahi ve köylü bu yöneten ve yönetilen gurubun en önemli temsilcileridir. Osmanlı Devleti’nde sipahi; hem bir asker hem de vergi toplayıcısı olmasının yanında daha birçok memurun görevini icra eden konumuyla taşrada yönetimin temsilcisi, köylü ise; üreten, vergi ödeyen ve devlet tarafından idare edilen yani yönetilen kesimdir. Toplumun oluşmasında etkili olan bu iki grup birbirleriyle sıkı bir ilişki içindedir. Sipahi-köylü ilişkileri genellikle Osmanlı iktisat tarihçilerinin ele aldığı meselelerden biri haline gelmiştir. Fakat arşiv kayıtlarına dayanan yerli çalışmalar, bu alanda yabancıların yaptığı çalışmalarla kıyaslandığında sınırlı kalmış görünmektedir. Klasik sınıf çatışmaları teorisi savunucularının baktığı pencereden bu iki sınıfın ilişkilerine bakıldığında aralarında bir çatışma aranılır. Hatta belki de sipahi-köylü ilişkilerini izlediğimiz şer’iyye sicillerine bakıldığında bu çatışmanın görüntüsünün varlığı düşünülür. Gerçekten de kaynaklara bakıldığında devlet adına vergi toplama işini layıkıyla yapmaya çalışan sipahilerin yanında görevini kendi menfaati için kullanan şahısların varlığı da görülebilmektedir. Görevini layıkıyla yapmayan sipahilerin su-i istimalleri köylüyü mağdur ettiği gibi devlete karşı yükümlülüklerini yerine getirmesi gereken köylünün de zaman zaman bu yükümlülüklerden kaçınmasına da yol açmıştır. Şüphesiz her zaman üzerine düşeni yapmaktan imtina eden sipahi değildir. Köylünün de gerek devlete karşı gerekse sipahisine karşı yükümlülüklerinde ihmal olsun kötü niyetli hareket olsun mağduriyete sebebiyet vermesi durumu ile karşılaşmak mümkündür. Devlet anlayışının temeli adalet olan ve özellikle klasik döneminde bunu sağlama konusunda başarılı olduğu bilinen Osmanlı Devleti’nde bu çatışmalar, mahkeme kayıtlarından da anlaşılacağı üzere, meşru hukuk kanallarıyla giderilmeye çalışılmıştır. Zira bu sınıfların her biri devlet için ayrı bir anlam ifade eder ve vazgeçilmezdir. Devlet, ne en önemli askeri gücü olan bunun da ötesinde vergisini toplayan ülkede huzur ve güveni sağlayan sipahiden vazgeçebilir ne de temel üretici olan köylüden vazgeçebilir, yani birine karşı diğerini kollaması ve bir grubu ihmal etme pahasına diğerine arka çıkması imkânsızdır. Makalede bu amaçla arşiv kayıtlarından yararlanılarak devletin müdahalesi, tasarrufu ve bunların sonuçlarına da yer verilmiştir.
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
14. Women as Social Entrepreneurs in Turkey
- Author
-
Cicek, Berat, primary and Türkmenoğlu, Mehmet Ali, additional
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
15. İş Sağlığı ve Güvenliği ve İş Tatmini: Rol Belirsizliğinin Düzenleyici Etkisi
- Author
-
Mehmet Ali Türkmenoğlu
- Subjects
İş Tatmini ,media_common.quotation_subject ,Applied psychology ,Ambiguity ,İş Sağlığı ve Güvenliği ,Occupational Health and Safety ,Job Satisfaction ,Occupational safety and health ,Rol Belirsizliği ,Nicel Araştırma ,General Earth and Planetary Sciences ,Job satisfaction ,Quantitative Research ,Psychology ,Role Ambiugity ,General Environmental Science ,media_common - Abstract
anemon Fiziksel çalışma koşullarından kaynaklanan sağlık sorunlarını azaltmak ve ortadan kaldırmak için iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınması ve denetlenmesi gerektiği araştırmacılar tarafından ortaya konulmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çokça araştırma yürütülmesine rağmen iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının, çalışan davranışları üzerindeki etkilerinin neler olabileceği ile ilgili yürütülen çalışmalar görece sınırlı kalmıştır. Bu nedenle, bu çalışmanın amacı iş sağlığı ve güvenliğinin iş tatmini üzerindeki etkisini incelemek ve rol belirsizliğinin, bu ilişkideki düzenleyici etkisini ortaya koymaktır. Araştırmanın amacına ulaşması adına, verinin toplanması ve analiz edilmesi için nicel yöntemler benimsenmiştir. Muş Alparslan Üniversitesi Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu, bu araştırmanın yürütülmesini 26/11/2020 tarih ve E-10879717-050.01.04-13802 sayılı karar ile uygun görmüştür. Bursa’daki mobilya imalat firmalarında çalışan 202 katılımcı çalışmanın örneklemini oluşturmuştur. Elde edilen veriler SPSS v22 yazılımı kullanılarak çoklu regresyon analizine tabi tutulmuştur. Sonuçlar, iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının çalışanların iş tatminini olumlu yönde etkilediğini göstermiştir. Ayrıca analizler, iş sağlığı ve güvenliği ile iş tatmini arasındaki ilişkide rol belirsizliğinin düzenleyici bir rol oynadığını göstermiştir. Araştırmanın yazına sunduğu model üç değişkeni ilk defa bütünleşik bir şekilde incelemesi çalışmanın özgünlüğünü ortaya koymaktadır. Ayrıca araştırmanın katkıları, sınırlılıkları, önerileri ve gelecek çalışmalara yön gösterebilecek hususları tartışılmıştır. It is revealed by researchers that occupational health and safety measures should be taken and inspected to reduce and eliminate health problems arising from physical working conditions. Although numerous studies have been carried out on occupational health and safety, the effects of occupational health and safety practices on employee behaviour has not been fully researched which remains as an intriguing area. Therefore, the aim of this study is to examine the effect of occupational health and safety on job satisfaction and to reveal the moderator effect of role ambiguity on this relationship. To achieve the aim of the research, quantitative methods were adopted to collect and analyse data. Muş Alparslan University Scientific Research and Publication Ethics Committee approved the conduct of this research with the decision dated 26/11/2020 and numbered E-10879717-050.01.04-13802. 202 participants from furniture manufacturing firms in Bursa, Turkey provided valid questionnaires. Multiple regression analysis was conducted using SPSS v22 software. The results suggested that occupational health and safety positively influences the job satisfaction of employees. Furthermore, the analysis showed that role ambiguity plays a moderating role on the relationship between occupational health and safety and job satisfaction. The contribution that the research model makes to the literature is unique as it is the first model that integrates the three variables work together in a theoretically meaningful way. In addition, the contributions, limitations, recommendations and aspects of the research that will inspire future studies are discussed. 930688
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
16. Osmanlı Devletinde Toprak Yönetimi ve Vergi Toplama (Tımar Sistemi Üzerine Bir Değerlendirme)
- Author
-
Mehmet Ali TÜRKMENOĞLU
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
17. Money Foundation: Religious Interest? Blessed Debt? A Trial Of Understanding
- Author
-
TÜRKMENOĞLU, Mehmet Ali, primary
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
18. THE IMPACT OF AUTHENTIC LEADERSHIP ON EMPLOYEE ALIENATION AND THE MODERATOR ROLE OF LEADER-MEMBER EXCHANGE ON THIS RELATIONSHIP
- Author
-
Mehmet Ali Türkmenoğlu and Berat Çiçek
- Subjects
Beşeri Bilimler, Ortak Disiplinler ,General Medicine ,Otantik Liderlik,İşe Yabancılaşma,Lider-üye Etkileşimi ,Humanities, Multidisciplinary - Abstract
Bu araştırmanın amacı, otantik liderliğin işe yabancılaşmaya olan etkisini ve lider-üye etkileşimin bu ilişkideki düzenleyici rolünün incelenmesidir. İşe yabancılaşma sorunu uzun yıllardır düşünürlerin ve araştırmacıların kafa yorduğu ve çözmeye çalıştığı bir olgudur. Bazı çalışmalar iş yabancılaşmanın sebep ve sonuçlarını incelerken, bazıları da aracı ve düzenleyici rollerini araştırmışlar. Bu çalışma açıklık, şeffaflık ve dürüstlüğü önceleyen liderlik teorilerinden otantik liderliğin işe yabancılaşmadaki etkisini anlayamaya çalışmaktadır. Bu ilişki incelenirken, lider ile üyelerin ilişkisinin niteliğini tarif eden lider-üye etkileşiminin düzenleyici rolüne bakılmaktadır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinden 394 çalışan ile yürütülen bu çalışmada nicel araştırma yaklaşımı benimsenmiştir. Yapılan analizler sonucunda otantik liderliğin alt boyutlarının tümünün işe yabancılaşma üzerinde negatif yönlü bir etkiye sahip olduğu görülmüştür. Ayrıca lider üye etkileşiminin otantik liderliğin alt boyutlarından ilişkilerde şeffaflık ile öz farkındalığın işe yabancılaşma üzerindeki etkisini düzenlediği sonucuna ulaşılmıştır. The purpose of this study is to examine the effects of authentic leadership on work alienation and the moderation role of leader-member exchange on this relationship. Work alienation has been an issue that scholars and researchers are debating and tackling. While some studies focused upon work alienation's cause and effects, some other researchers have examined its mediation and moderation roles in different settings. In this study, the impact of authentic leadership on work alienation which is considered one of the positive leadership theories that priorities transparency integrity and clarity. While investigating this relationship, the moderating role of the leader-member exchange is examined, which describes the quality of the relationship between leader and member. A quantitative approach was adopted to conduct this research with 394 employees from the East and Southeast Anatolia Region of Turkey. Based on the analysis, all sub-dimensions of authentic leadership have negative effects on work alienation. Also,it was concluded that the leader-member exchange moderates the effect of relational transparency and self-awareness as sub-dimensions of authentic leadership on the relationship between authentic leadership and work alienation.
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
19. OSMANLI KLASİK DÖNEMİNDE SİPAHİ, KÖYLÜ VE DEVLET
- Author
-
TÜRKMENOĞLU, Mehmet Ali
- Subjects
Tarih ,History ,Sipahi,Köylü,Mahkeme,Kadı,Vergi,Angarya,Sipahi,Köylü,Mahkeme,Kadı,Vergi,Angarya ,Sipahi,Villager,Court,Judge,Tax,Drudgery,Sipahi,Villager,Court,Judge,Tax,Drudgery - Abstract
The relations of the peasant, who is the main producer in all the medieval states, where the country's economy was based on agriculture, and the local administrator, who determined and collected his obligations to the state, have always been remarkable. When the subject is approached in the Ottoman Empire, the sipahi and the peasant are the most important representatives of this governing and managed group. Sipahi in the Ottoman Empire; in addition to being both a soldier and a tax collector, he is the representative of the administration in the countryside with the position of many civil servants, and the peasantry is the sector that produces, pays taxes, and is administered by the state. These two groups, which are effective in the formation of society, are in a close relationship with each other. Sipahi-peasant relations have become one of the issues that Ottoman economic historians deal with. However, domestic studies based on archival records seem to be limited when compared to foreign studies in this field. Looking at the relations of these two classes from the perspective of the defenders of the classical class conflict theory, a conflict is sought between them. In fact, when we look at the qadi registers in which we watch the sipahi-peasant relations, the existence of this conflict is thought to exist. Indeed, when we look at the sources, there are people who use their duties for their own benefit as well as those who try to collect taxes on behalf of the state. The abuses of the sipahis, who did not do their duty properly, made the villagers suffer, and caused the villagers, who had to fulfill their obligations to the state, to avoid these obligations from time to time. Undoubtedly, it is not the sipahi who always refuses to do his part. It is possible to encounter the situation where the villager causes victimization, whether it is a malicious act or neglect of his obligations to the state and to his cavalry. In the Ottoman Empire, which was the basis of the understanding of the state and was known to be successful in providing it especially in the classical period, these conflicts were tried to be resolved through legitimate legal channels, as can be understood from the court records. Because each of these classes has a different meaning for the state and is indispensable. For example, the state can neither give up the sipahi, which is its most important military power, which provides peace and security in the country that collects its taxes, nor can it give up on the peasant, who is the main producer, that is, it is impossible to protect one against the other and to support the other at the expense of neglecting one group. For this purpose, in the article, the savings made by the state by using archive records and their results are also included., Ülke ekonomisinin tarımsal üretime dayandığı tüm Orta çağ devletlerinde temel üretici olan köylü ile onun devlete karşı olan yükümlülüklerini tespit ve tahsil eden mahalli yöneticilerin ilişkileri her zaman dikkat çekici olmuştur. Osmanlı Devleti özelinde konuya yaklaşıldığında sipahi ve köylü bu yöneten ve yönetilen gurubun en önemli temsilcileridir. Osmanlı Devleti’nde sipahi; hem bir asker hem de vergi toplayıcısı olmasının yanında daha birçok memurun görevini icra eden konumuyla taşrada yönetimin temsilcisi, köylü ise; üreten, vergi ödeyen ve devlet tarafından idare edilen yani yönetilen kesimdir. Toplumun oluşmasında etkili olan bu iki grup birbirleriyle sıkı bir ilişki içindedir. Sipahi-köylü ilişkileri genellikle Osmanlı iktisat tarihçilerinin ele aldığı meselelerden biri haline gelmiştir. Fakat arşiv kayıtlarına dayanan yerli çalışmalar, bu alanda yabancıların yaptığı çalışmalarla kıyaslandığında sınırlı kalmış görünmektedir. Klasik sınıf çatışmaları teorisi savunucularının baktığı pencereden bu iki sınıfın ilişkilerine bakıldığında aralarında bir çatışma aranılır. Hatta belki de sipahi-köylü ilişkilerini izlediğimiz şer’iyye sicillerine bakıldığında bu çatışmanın görüntüsünün varlığı düşünülür. Gerçekten de kaynaklara bakıldığında devlet adına vergi toplama işini layıkıyla yapmaya çalışan sipahilerin yanında görevini kendi menfaati için kullanan şahısların varlığı da görülebilmektedir. Görevini layıkıyla yapmayan sipahilerin su-i istimalleri köylüyü mağdur ettiği gibi devlete karşı yükümlülüklerini yerine getirmesi gereken köylünün de zaman zaman bu yükümlülüklerden kaçınmasına da yol açmıştır. Şüphesiz her zaman üzerine düşeni yapmaktan imtina eden sipahi değildir. Köylünün de gerek devlete karşı gerekse sipahisine karşı yükümlülüklerinde ihmal olsun kötü niyetli hareket olsun mağduriyete sebebiyet vermesi durumu ile karşılaşmak mümkündür. Devlet anlayışının temeli adalet olan ve özellikle klasik döneminde bunu sağlama konusunda başarılı olduğu bilinen Osmanlı Devleti’nde bu çatışmalar, mahkeme kayıtlarından da anlaşılacağı üzere, meşru hukuk kanallarıyla giderilmeye çalışılmıştır. Zira bu sınıfların her biri devlet için ayrı bir anlam ifade eder ve vazgeçilmezdir. Devlet, ne en önemli askeri gücü olan bunun da ötesinde vergisini toplayan ülkede huzur ve güveni sağlayan sipahiden vazgeçebilir ne de temel üretici olan köylüden vazgeçebilir, yani birine karşı diğerini kollaması ve bir grubu ihmal etme pahasına diğerine arka çıkması imkânsızdır. Makalede bu amaçla arşiv kayıtlarından yararlanılarak devletin müdahalesi, tasarrufu ve bunların sonuçlarına da yer verilmiştir.
- Published
- 2021
20. Osmanlı Devletini Kurtarma Planı: Osmanlıcılık
- Author
-
Mehmet Ali Türkmenoğlu
- Subjects
Tarih ,History ,Tanzimat,Intellectual Movements,Ottomanism,Islamism,Turkism ,Osmanlıcılık,Tanzimat,İslamcılık,Türkçülük ,Türkçülük ,lcsh:Natural history (General) ,Philosophy ,İslamcılık ,lcsh:QH1-278.5 ,lcsh:BR140-1510 ,lcsh:History (General) ,Osmanlıcılık ,lcsh:D1-2009 ,Tanzimat ,lcsh:History ,Humanities - Abstract
Osmanlı Devleti 19. Yüzyıla kadar batılı tarzda görülen birfikri oluşum içine girmemiştir. Batıda Fransız İhtilalının çıkmasıylamilliyetçilik akımları özellikle çok uluslu bir devlet olan Osmanlı’da etkisinigösterdi. Osmanlı devlet adamları ve aydınları bu durumdan Osmanlının kurtuluşuiçin batılı tarzda bir fikrî harekette bulundular. Bu fikir Osmanlıcılık olarakifade ediliyordu. Bu tespit daha önceki devlet adamları ve padişahlardaOsmanlıcı fikirler olmadığı şeklinde anlaşılmamalı, belki Osmanlı devletinintebaası olmak sebebiyle aynı milletin ferdi olunması fikrinin Tanzimat’la birliktesistemleştirdiğini ifade etmektedir.Osmanlının dağılmaktan kurtuluşu için dönemin yönetici vedüşünürlerince ortaya atılan ve uygulanan Osmanlıcılık idealinin dayandığıfikrî ve sosyal temeller neydi? Osmanlıcılık fikrinin savunucuları kimlerdi?Osmanlıcılık hareketinin idarî, hukukî, eğitim ve edebiyattaki uygulamalarınasıldı? Bu fikrin Osmanlıda karşılığı ne oldu? Ya da daha açık bir ifade iletasavvur edilen Osmanlı milleti niçin var edilemedi ve Osmanlı devletinikurtaramadı. Bu hedefe ulaşılamayınca bu tasavvurun fikir babaları OsmanlıDevleti’ni kurtarma için hangi yeni ideallere yöneldiler? Bu makalenin amacı buve buna benzer birçok soruları cevaplandırmak, Osmanlıcılık fikrinin serüvenihakkında bilgi vermektir., The Ottoman State did not enter into an intellectual formation that was seen in western styleuntil 19th century. With the outbreak of the French Revolution in the West, the nationalist movements were particularly effective in the Ottoman Empire, which was a multinational state. Ottomanstatesmen and intellectuals made a Western-style intellectual movement for the liberation of theOttomans from this situation. This idea was expressed as Ottomanism. It should not be understoodthat there were no Ottomanist ideas with the previous statesmen and sultans, but may be, it shouldbe understood that the idea of being a member of the same nation because of being the subjects ofthe Ottoman state was systemized with Tanzimat.What were the intellectual and social foundations on which the Ottomanism ideal was basedon and applied by the rulers and thinkers of the period for the liberation of the Ottoman? Who werethe defenders of the idea of Ottomanism? What were the administrative, legal, educational and literary applications of the Ottomanism movement? What was the response of this idea in the OttomanState? In other words, why the Ottoman nation could not be created and could not save the Ottomanstate. When this goal was not achieved, what new ideals did the fathers of this imagination turn toto save the Ottoman Empire? The aim of this article is to answer these and many other questionsand to give information about the adventure of Ottomanism.
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
21. A COMPARISON BETWEEN EUROPEAN FEUDALITY AND OTTOMAN FIEF SYSTEM
- Author
-
Mehmet Emin ŞEN and Mehmet Ali TÜRKMENOĞLU
- Subjects
Social sciences (General) ,H1-99 ,katıa ,Social Sciences ,ikta ,european feudality ,ottoman fief system - Abstract
Like many institutions of Ottoman State, Fief system, which was the basic land management and tax collecting system, is easterner rather than westerner because of its own authenticity and sources. As a matter of fact, it will be truer that we search for the roots of fief system in “katia” system of Abbasids or “ikta” system of Seljuks first; not in the feudal system of western communities. Ottoman Fief system has been compared with European Feudal system. To tell the truth, the differences between these two systems are more than the similarities. The fact that the researches based on archive records of Ottoman Fief system are at a rate that they can be neglected when compared to what has been carried by westerners has resulted in handling the studies in this field from a European point of view. In this study, a comparison will be performed by establishing the similarities and differences between Ottoman Fief system and European Feudal system.
- Published
- 2019
22. İş Sağlığı ve Güvenliği ve İş Tatmini: Rol Belirsizliğinin Düzenleyici Etkisi
- Author
-
TÜRKMENOĞLU, Mehmet Ali, primary
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
23. Occupational Health and Safety and Job Satisfaction: The Moderating Effect of Role Ambiguity
- Author
-
TÜRKMENOĞLU, Mehmet Ali
- Subjects
Occupational Health and Safety,Job Satisfaction,Role Ambiugity,Quantitative Research ,Social ,İş Sağlığı ve Güvenliği,İş Tatmini,Rol Belirsizliği,Nicel Araştırma ,Sosyal - Abstract
Fiziksel çalışma koşullarından kaynaklanan sağlık sorunlarını azaltmak ve ortadan kaldırmak için iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınması ve denetlenmesi gerektiği araştırmacılar tarafından ortaya konulmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çokça araştırma yürütülmesine rağmen iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının, çalışan davranışları üzerindeki etkilerinin neler olabileceği ile ilgili yürütülen çalışmalar görece sınırlı kalmıştır. Bu nedenle, bu çalışmanın amacı iş sağlığı ve güvenliğinin iş tatmini üzerindeki etkisini incelemek ve rol belirsizliğinin, bu ilişkideki düzenleyici etkisini ortaya koymaktır. Araştırmanın amacına ulaşması adına, verinin toplanması ve analiz edilmesi için nicel yöntemler benimsenmiştir. Muş Alparslan Üniversitesi Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu, bu araştırmanın yürütülmesini 26/11/2020 tarih ve E-10879717-050.01.04-13802 sayılı karar ile uygun görmüştür. Bursa’daki mobilya imalat firmalarında çalışan 202 katılımcı çalışmanın örneklemini oluşturmuştur. Elde edilen veriler SPSS v22 yazılımı kullanılarak çoklu regresyon analizine tabi tutulmuştur. Sonuçlar, iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının çalışanların iş tatminini olumlu yönde etkilediğini göstermiştir. Ayrıca analizler, iş sağlığı ve güvenliği ile iş tatmini arasındaki ilişkide rol belirsizliğinin düzenleyici bir rol oynadığını göstermiştir. Araştırmanın yazına sunduğu model üç değişkeni ilk defa bütünleşik bir şekilde incelemesi çalışmanın özgünlüğünü ortaya koymaktadır. Ayrıca araştırmanın katkıları, sınırlılıkları, önerileri ve gelecek çalışmalara yön gösterebilecek hususları tartışılmıştır., It is revealed by researchers that occupational health and safety measures should be taken and inspected to reduce and eliminate health problems arising from physical working conditions. Although numerous studies have been carried out on occupational health and safety, the effects of occupational health and safety practices on employee behaviour has not been fully researched which remains as an intriguing area. Therefore, the aim of this study is to examine the effect of occupational health and safety on job satisfaction and to reveal the moderator effect of role ambiguity on this relationship. To achieve the aim of the research, quantitative methods were adopted to collect and analyse data. Muş Alparslan University Scientific Research and Publication Ethics Committee approved the conduct of this research with the decision dated 26/11/2020 and numbered E-10879717-050.01.04-13802. 202 participants from furniture manufacturing firms in Bursa, Turkey provided valid questionnaires. Multiple regression analysis was conducted using SPSS v22 software. The results suggested that occupational health and safety positively influences the job satisfaction of employees. Furthermore, the analysis showed that role ambiguity plays a moderating role on the relationship between occupational health and safety and job satisfaction. The contribution that the research model makes to the literature is unique as it is the first model that integrates the three variables work together in a theoretically meaningful way. In addition, the contributions, limitations, recommendations and aspects of the research that will inspire future studies are discussed.
- Published
- 2021
24. Osmanlı Taşrasında Zirai Üretim: Osmanlı Sipahisi ve Köylüsü
- Author
-
TÜRKMENOĞLU, Mehmet Ali
- Subjects
Tarih ,History ,Ottoman,History,Feudalism,Sipahi,Villager,Timar,Tax ,Osmanlı,Tarih,Feodalite,Sipahi,Köylü,Timar,Vergi - Abstract
Sipahi-peasant relations in the Ottoman Empire have always been one of the topics studied by Ottoman social and economic history researchers. However, domestic research based on archival documents has always remained at a negligible rate compared to those made by westerners in this area. This situation has led to the result that the studies are often handled with an Orientalist perspective. For this reason, the Ottoman Timar system has always been compared with the European feudal order. In fact, the two systems differ from each other much more than their similarity. If the European feudal order were to be compared to an order in the Ottoman Empire, this would undoubtedly be the Timar system. Moreover, this understanding is often a misunderstanding and its fundamental points. The reason why timar is compared with Feudality is the effort to compare and understand the sipahi and the senor, the peasant and the serf. However, the Timar system, which is the basic land management and tax collection system, like many institutions of the Ottoman Empire, is more oriental than western in terms of its own and resources. Indeed, it would be more correct to look for the origins of the Timar system in the katia system in the Abbasids or the ikta system in the Seljuks, not in the feudal system that existed in western societies before it. In fact, aside from the indispensability of tax collection for states, the fact that almost all of the production was agricultural-based in the Middle Ages and the transportation vehicles were very limited and slow in this period, the tax should be collected in kind and spent in the place where it was collected rather than transported. The need to collect the tax in kind and spend it on site has created the need for an organization of tax collectors all over the country. For this reason, whether its name is timar, katia or feudal order, similar structures appeared in all medieval states. In every country where these structures emerged, the relationship of the members of this structure naturally came to the agenda, and this relationship, which takes place in very different channels within the framework of the special conditions of each country, has been a subject of great interest to today's researchers. In the article, in the case of the Ottoman Empire, this relationship, namely the relationship between the taxpayer-collector, or in other words, the relationship between the ruler and the ruled, or the military-reaya relationship in the term, finally, the sipahi-peasant relationship is discussed., Osmanlı Devleti’nde sipahi-köylü ilişkileri her zaman Osmanlı sosyal ve ekonomi tarihi araştırıcılarının incelediği konulardan birisi olmuştur. Ancak arşiv belgelerine dayalı yerli araştırmalar, bu alanda batılılar tarafından yapılanlara kıyasla ihmal edilmiştir. Bu durum yapılan çalışmaların sıklıkla Oryantalist bir bakış açısıyla ele alınması sonucunu doğurmuştur. İşte bu sebeple Osmanlı timar sistemi daima Avrupa feodal düzeniyle karşılaştırılmıştır. Aslında iki sistemin birbirinden farklılığı benzerliğinden çok daha fazladır. Gerçi Avrupa feodal düzeni Osmanlı’daki bir düzenle kıyas edilecek olsa bu şüphesiz timar sistemi olur; ancak bu kıyas Avrupalının gözüyle sistemi anlama çabasından öte gitmez. Kaldı ki bu anlama da çoğu zaman bir yanlış anlama olur. Zira timarın feodaliteyle karşılaştırılmasının sebebi sipahi ile senyörü, köylü ile serfi karşılaştırma ve anlama çabasıdır. Ancak Osmanlı Devleti’nin birçok kurumu gibi temel toprak yönetim ve vergi toplama sistemi olan timar sistemi de kendine özgü ve kaynakları itibariyle de batılı olmaktan çok doğuludur. Gerçekten timar sisteminin kökenlerini kendisinden önce batı toplumlarında yaşanan feodal sistemde değil Abbasilerdeki katia sisteminde veya Selçuklulardaki ikta sisteminde aramak daha doğru olur. Bu yapılanmaların ortaya çıktığı her ülkede tabii olarak bu sistemin elemanlarının ilişkileri meselesi de gündeme gelmiş; her ülkenin kendi özel şartları çerçevesinde çok farklı mecralarda seyreden bu ilişki günümüz araştırmacılarının çok ilgisini çeken bir konu olmuştur. Makalede, Osmanlı Devleti örneğinde bu ilişki; vergi veren-toplayan, yöneten-yönetilen şeklinde belirtilmiştir. Istılahtaki adıyla askeri-reaya ilişkisi, nihayet konunun kendi adıyla ifade edecek olursak sipahi-köylü ilişkisi ele alınmıştır.
- Published
- 2021
25. Interrogating the Relationships between Bridging Social Capital, Psychological Ownership and Person-Organization Fit
- Author
-
Mehmet Ali Türkmenoğlu, Gökhan Uludağ, Berat Çiçek, and Çiçek, Berat
- Subjects
Psikolojik Sahiplenme ,Yapısal Eşitlik Modellemesi ,Bridging Social Capital ,Köprü Kuran Sosyal Sermaye ,Birey-Örgüt Uyumu ,Psychological Ownership ,Person-Organization Fit ,Structural Equation Modeling - Abstract
Yirmi yıl önce ortaya atılan psikolojik sahiplenme kavramının sonuçları ile ilgili çokça araştırma yürütülmesine rağmen bu kavramı etkileyen etmenler üzerinde görece az durulmuştur. Yazından yola çıkarak, bu çalışmada köprü kuran sosyal sermaye gibi sosyal birlikteliği oluşturan bir olgunun psikolojik sermayenin bir öncülü olup olmayacağı merak edilmiştir. Dolayısıyla, bu çalışmanın amacı köprü kuran sosyal sermayenin psikolojik sahiplenmeye etkisinin incelenmesi ve bu ikili arasındaki ilişkide birey-örgüt uyumunun aracılık rolünü ortaya koymaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için nicel araştırma yöntemlerinden yararlanılmıştır. Polis Meslek Eğitim Merkezlerinde eğitim gören 259 öğrenciden anket tekniğiyle toplanan veriler Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM) yaklaşımı ile analiz edilmiştir. Yapılan analiz sonuçlarına göre sosyal sermayenin psikolojik sahiplenmeye pozitif bir etkisi olduğu ortaya çıkmış olup, birey-örgüt uyumunun bu ilişkiye aracılık ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Değişkenlerin ele alınış şekliyle çalışmanın özgün olduğu söylenebilir. İlgili yazına katkı sunmanın yani sıra, araştırmanın sonuçları ışığında çalışan ve yöneticilere yönelik birtakım öneriler sunulması da hedeflenmiştir. Çalışmanın sınırlılıkları ve gelecek araştırmalara yön verecek öneriler paylaşılmıştır. Although there has been plenty of studies examining the results of the concept of psychological ownership, which was introduced twenty years ago, yet relatively less attention has been paid to the factors affecting this concept. Based on the literature, we wondered if bridging social capital, a phenomenon forms social coexistence, would be a determinant of psychological capital. Hence, the aim of this study is to examine the effect of bridging social capital on psychological ownership and reveal the mediating role of person-organization fit in the relationship between these two variables. For this purpose, quantitative research methods were used to achieve this aim. The data collected from 259 students studying at Police Vocational Training Centers were analyzed by Structural Equation Modeling (SEM) approach. According to the results of the analysis, social capital had a positive effect on psychological ownership and person-organization fit mediated this relationship. It is argued that the study is original with the way of incorporating the variables. In addition to contributing to the relevant literature, it is also aimed to provide some suggestions for employees and managers in the light of the results of the research. Also, the limitations of the study and the future directions were shared.
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
26. Köprü Kuran Sosyal Sermaye, Psikolojik Sahiplenme ve Birey-Örgüt Uyumu Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi
- Author
-
ULUDAĞ, Gökhan, ÇİÇEK, Berat, and TÜRKMENOĞLU, Mehmet Ali
- Subjects
Social Work ,Sosyal Çalışma ,Psikolojik Sahiplenme,Köprüleyici Sosyal Sermaye,Birey Örgüt Uyumu,Yapısal Eşitlik Modellemesi ,Psychological Ownership,Bridging Social Capital,Person-Organization Fit,Structural Equation Modeling - Abstract
Although there has been plenty of studies examining the results of the concept of psychological ownership, which was introduced twenty years ago, yet relatively less attention has been paid to the factors affecting this concept. Based on the literature, we wondered if bridging social capital, a phenomenon forms social coexistence, would be a determinant of psychological capital. Hence, the aim of this study is to examine the effect of bridging social capital on psychological ownership and reveal the mediating role of person-organization fit in the relationship between these two variables. For this purpose, quantitative research methods were used to achieve this aim. The data collected from 259 students studying at Police Vocational Training Centers were analyzed by Structural Equation Modeling (SEM) approach. According to the results of the analysis, social capital had a positive effect on psychological ownership and person-organization fit mediated this relationship. It is argued that the study is original with the way of incorporating the variables. In addition to contributing to the relevant literature, it is also aimed to provide some suggestions for employees and managers in the light of the results of the research. Also, the limitations of the study and the future directions were shared., Yirmi yıl önce ortaya atılan psikolojik sahiplenme kavramının sonuçları ile ilgili çokça araştırma yürütülmesine rağmen bu kavramı etkileyen etmenler üzerinde görece az durulmuştur. Yazından yola çıkarak, bu çalışmada köprü kuran sosyal sermaye gibi sosyal birlikteliği oluşturan bir olgunun psikolojik sermayenin bir öncülü olup olmayacağı merak edilmiştir. Dolayısıyla, bu çalışmanın amacı köprü kuran sosyal sermayenin psikolojik sahiplenmeye etkisinin incelenmesi ve bu ikili arasındaki ilişkide birey-örgüt uyumunun aracılık rolünü ortaya koymaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için nicel araştırma yöntemlerinden yararlanılmıştır. Polis Meslek Eğitim Merkezlerinde eğitim gören 259 öğrenciden anket tekniğiyle toplanan veriler Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM) yaklaşımı ile analiz edilmiştir. Yapılan analiz sonuçlarına göre sosyal sermayenin psikolojik sahiplenmeye pozitif bir etkisi olduğu ortaya çıkmış olup, birey-örgüt uyumunun bu ilişkiye aracılık ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Değişkenlerin ele alınış şekliyle çalışmanın özgün olduğu söylenebilir. İlgili yazına katkı sunmanın yani sıra, araştırmanın sonuçları ışığında çalışan ve yöneticilere yönelik birtakım öneriler sunulması da hedeflenmiştir. Çalışmanın sınırlılıkları ve gelecek araştırmalara yön verecek öneriler paylaşılmıştır.
- Published
- 2021
27. Do Organizational Trust and Paternalistic Leadership Lead to Organizational Identification?
- Author
-
Berat Çiçek, Mehmet Ali Türkmenoğlu, Gökhan Uludağ, and Çiçek, Berat
- Subjects
Düzenleyici Etki ,Organizational Trust ,Moderating Effect ,Örgütsel Özdeşleşme ,Örgütsel Güven ,Organizational Identification ,Working Time ,Paternalist Leadership ,Çalışma Süresi ,General Materials Science ,Paternalist Liderlik - Abstract
Son zamanlarda örgütler çalışanlarından sadece bağlılık geliştirmelerini değil aynı zamanda aidiyet duyguları beslemelerini beklemektedir. Çalışanın kendisini ne ölçüde örgütün bir parçası olarak tanımladığı şeklinde tarif edilen örgütsel özdeşleşme hakkında çokça araştırma yürütülmektedir. Örgütsel özdeşleşmenin olumlu sonuçları kapsamlı olarak ele alınmasına rağmen, bu kavramı etkileyen faktörler üzerinde aynı ölçüde durulmamıştır. Bu nedenle, araştırmada paternalist liderlik ve örgütsel güven gibi örgütsel özdeşleşmeyi arttırabilecek iki değişkenin ayrı ayrı etkilerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Bununla beraber, çalışanların örgütteki çalışma sürelerinin çalışanların tutumlarına etkileri düşünüldüğünde bahsi geçen değişkenler arası ilişkilerde düzenleyici bir rol oynayıp oynamadığı ayrıca araştırılmaktadır. Ankara’daki kamu kurumlarından nicel yöntemlerle veri toplanmıştır. 232 çalışana uygulanan anketlerin analizleri sonucu çalışanların paternalist liderlik ve örgütsel güven algılarının örgütsel özdeşleşme üzerinde ayrı ayrı olumlu yönde etkilerinin olduğu ortaya konulmuştur. Aynı zamanda çalışma sürelerinin de bu ilişkilerde düzenleyici bir etkiye sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Although the positive results of organizational identification have been comprehensively discussed in the literature, the factors that can affect this concept have not been emphasized to the same extent. Therefore, in our research, it is aimed to examine the effects of two variables, such as paternalistic leadership and organizational trust, that can increase organizational identification. In addition, it is also investigated whether the tenure of the employees which affects behaviors of employees plays a moderator role in the relations between the mentioned variables. To achieve the purpose of the study, data were collected with quantitative methods from public organizations in Ankara. As a result of the analysis of the questionnaires applied to 232 employees, it has been revealed that the paternalistic leadership and organizational trust perceptions of the employees have positive effects on organizational identification. At the same time, it has been concluded that tenure has a moderating effect on these relations.
- Published
- 2021
28. Introduction
- Author
-
Türkmenoğlu, Mehmet Ali and Çicek, B.
- Abstract
[No abstract available]
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
29. DIŞLANMA VE TÜKENMİŞLİK SARMALINDA ÖRGÜT TEMELLİ ÖZ SAYGI: HİZMET SEKTÖRÜNDE BİR ARAŞTIRMA
- Author
-
TÜRKMENOĞLU, Mehmet Ali
- Subjects
İş Yerinde Dışlanma,Tükenmişlik,Örgüt Temelli Öz Saygı,Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM),Hizmet Sektörü ,İşletme ,Workplace Ostracism,Burnout,Organization-Based Self-Esteem,Structural Equation Modelling (SEM),Service Sector ,Management - Abstract
Ostracism and burnout that affect organizations and individuals are detrimental behaviors which have been preoccupying the minds of researchers and professionals. In recent years, scholars and researchers have been trying to understand the causes and effects of these troubling behaviors. The study aims to examine the effects of workplace ostracism on burnout and the mediator role of organization-based self-esteem in this effect. A quantitative method is employed to conduct this research with 401 service sector employees in the province of Şanlıurfa. Based on the data analysis with structural equation modelling (SEM), it emerged that workplace ostracism has a positive effect on burnout, and workplace ostracism has a negative effect on organization-based self-esteem. Moreover, while organization-based self-esteem has a negative effect on burnout, it is also shown that self-esteem mediates the relationship between workplace ostracism and burnout. According to the results of the study, forming an inclusive organizational culture, establishing and operating codes of ethics and improving organizational justice are recommended. The limitations of the study and future research are explained., Örgütleri ve bireyleri etkileyen etmenlerden olan dışlanma ve tükenmişlik araştırmacıların ve profesyonellerin zihinlerini meşgul eden olumsuz davranış olarak görülmektedir. Son yıllarda araştırmacılar ve düşünürler bu tür sorunlu davranışların nedenlerini, sonuçlarını ve bunlara etki eden değişkenleri saptamaya çalışmaktadırlar. Bu araştırma ise iş yerinde dışlanmanın bireylerin tükenmişlik düzeylerine etkisini ve bu etkide örgüt temelli öz saygının aracılık rolünün incelemesini amaçlamaktadır. Şanlıurfa ilinde 401 hizmet sektörü çalışanıyla yapılan bu araştırma için nicel araştırma yöntemi benimsenmiştir. Yapısal eşitlik modellemesi ile yapılan analizler sonucu, iş yerinde dışlanmanın tükenmişlik üzerinde pozitif bir etkiye sahip olduğu ve iş yerinde dışlanmanın örgüt temelli öz saygı üzerinde negatif yönlü etkisi olduğu saptanmıştır. Örgüt temelli öz saygının tükenmişlik üzerinde negatif bir etkiye sahip olduğu görülürken, örgüt temelli öz saygının işyerindeki dışlanma ve tükenmişlik arasındaki ilişkiye aracılık ettiği ortaya konmuştur. Araştırmanın sonuçlarına göre örgütlerde kapsayıcı bir kültür oluşturulması, etik kurallar belirlenip işletilmesi ve örgütsel adalet algısının iyileştirilmesi önerilmiştir. Araştırmanın sınırlılıkları ve gelecek çalışmalara yön gösterebilecek bazı kavramlar ifade edilmiştir.
- Published
- 2020
30. Dijitalleşmenin Lojistik Yönetimi Bağlamında İncelenmesi
- Author
-
BİLGİÇ, Emrah, TÜRKMENOĞLU, Mehmet Ali, and KOÇAK, Ahmet
- Subjects
Social ,Lojistik Yönetimi,Dijitalleşme,Dağıtım Kanalı,Lojistik 4.0 ,Sosyal - Abstract
90’lı yılların ilk yarısından itibaren İnternet Devrimiyle birlikte başlayan dijitalleşme süreci, günlük yaşantıda ihtiyaç duyulan temel hizmetlerin yanı sıra birçok endüstride faaliyet gösteren işletmelerde yaşanan değişimin de en önemli etkenlerinden biri olarak görülmektedir. Özellikle işletme operasyonlarında dijital teknolojilerin kullanımı ile birlikte iş süreçlerinde etkinlik, verimlilik, maliyetlerde tasarruf ve şeffaflık gibi faydalar açıkça gözlemlenmeye başlamıştır. Bu çalışmada dijitalleşmenin lojistik sektöründe faaliyet gösteren işletmelere özellikle iş süreçlerinde ne tür etkiler meydana getirdiği ve gelecekte ne tür etkiler yapabileceği güncel literatürün, kurum raporlarının ve firmalardan örneklerin incelenmesi ile ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Gelişen yeni teknolojiler ve dijital sistemler firmaların rekabet avantajını elde edebilmek adına lojistik faaliyetlerinde dijitalleşmeye gitmelerinin zorunlu olduğu hususu ortaya çıkmıştır. Çünkü günümüz müşterileri sevkiyatlarda hız, güvenlik ve düşük maliyetler talep etmekte, internetin yaygınlaşması ile müşteriler farklı sevkiyat alternatiflerine erişebilince şiddetli rekabet de kaçınılmaz olmaktadır. Bu çalışmanın lojistik sektörü ile alakalı gelecek araştırmalar için fayda sağlayacağı düşünülmektedir.
- Published
- 2020
31. Para Vakfı: Faizli Dindarlık Mı? Karz-ı Hasen Mi? Bir Anlama Denemesi.
- Author
-
Türkmenoğlu, Mehmet Ali
- Subjects
MUSLIM scholars ,OTTOMAN Empire ,MONEYLENDERS ,REAL property ,ISLAMIC law - Abstract
Copyright of Celal Bayar University Journal of Social Sciences / Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi is the property of Celal Bayar University Journal of Social Sciences and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
32. Osmanlı Devletinde Toprak Yönetimi ve Vergi Toplama (Tımar Sistemi Üzerine Bir Değerlendirme)
- Author
-
TÜRKMENOĞLU, Mehmet Ali, primary
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
33. ÖRGÜTSEL GÜVEN VE PATERNALİST LİDERLİK ÖRGÜTSEL ÖZDEŞLEŞMEYE ÖNCÜLÜK EDER Mİ?
- Author
-
TÜRKMENOĞLU, MEHMET ALİ, primary, ÇİÇEK, BERAT, additional, and ULUDAĞ, GÖKHAN, additional
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
34. OTANTİK LİDERLİĞİN İŞE YABANCILAŞMAYA ETKİSİ VE LİDER-ÜYE ETKİLEŞİMİNİN BU İLİŞKİDEKİ DÜZENLEYİCİ ROLÜ
- Author
-
ÇİÇEK, Berat, primary and TÜRKMENOĞLU, Mehmet Ali̇, additional
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
35. Contemporary Global Issues in Human Resource Management
- Author
-
Mehmet Ali Turkmenoglu, Berat Cicek, Mehmet Ali Turkmenoglu, and Berat Cicek
- Subjects
- Industrial relations, Personnel management
- Abstract
Globalization, digitalization and social changes are rapidly impacting the world of business and in-turn, Human Resource Management practices. The book examines issues that employees encounter in the workplace: ethics, diversity, discrimination, generational differences, conflicts, participation, digitalization and work-life balance. Practitioners and researchers will gain enhanced understanding and awareness of these issues and more as they are investigated through an interdisciplinary, international and critical point of view.
- Published
- 2021
36. Contemporary Global Issues in Human Resource Management
- Author
-
Türkmenoğlu, Mehmet Ali and Çicek, Berat
- Abstract
Focusing on current workplace issues and employee and employer expectations of Human Resource Management in a rapidly changing business environment, this book examines current trends of HR practices and expands on current literature. © 2021 Emerald Publishing Limited.
- Published
- 2020
37. ORGANIZATION-BASED SELF-ESTEEM IN THE SPIRAL OF OSTRACISM AND BURNOUT: A RESEARCH IN THE SERVICE SECTOR
- Author
-
Mehmet Ali Türkmenoğlu
- Subjects
İş Yerinde Dışlanma,Tükenmişlik,Örgüt Temelli Öz Saygı,Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM),Hizmet Sektörü ,General Computer Science ,Workplace Ostracism,Burnout,Organization-Based Self-Esteem,Structural Equation Modelling (SEM),Service Sector ,Sociology ,Humanities - Abstract
Örgütleri ve bireyleri etkileyen etmenlerden olan dışlanma ve tükenmişlik araştırmacıların ve profesyonellerin zihinlerini meşgul eden olumsuz davranış olarak görülmektedir. Son yıllarda araştırmacılar ve düşünürler bu tür sorunlu davranışların nedenlerini, sonuçlarını ve bunlara etki eden değişkenleri saptamaya çalışmaktadırlar. Bu araştırma ise iş yerinde dışlanmanın bireylerin tükenmişlik düzeylerine etkisini ve bu etkide örgüt temelli öz saygının aracılık rolünün incelemesini amaçlamaktadır. Şanlıurfa ilinde 401 hizmet sektörü çalışanıyla yapılan bu araştırma için nicel araştırma yöntemi benimsenmiştir. Yapısal eşitlik modellemesi ile yapılan analizler sonucu, iş yerinde dışlanmanın tükenmişlik üzerinde pozitif bir etkiye sahip olduğu ve iş yerinde dışlanmanın örgüt temelli öz saygı üzerinde negatif yönlü etkisi olduğu saptanmıştır. Örgüt temelli öz saygının tükenmişlik üzerinde negatif bir etkiye sahip olduğu görülürken, örgüt temelli öz saygının işyerindeki dışlanma ve tükenmişlik arasındaki ilişkiye aracılık ettiği ortaya konmuştur. Araştırmanın sonuçlarına göre örgütlerde kapsayıcı bir kültür oluşturulması, etik kurallar belirlenip işletilmesi ve örgütsel adalet algısının iyileştirilmesi önerilmiştir. Araştırmanın sınırlılıkları ve gelecek çalışmalara yön gösterebilecek bazı kavramlar ifade edilmiştir., Ostracism and burnout that affect organizations and individuals are detrimental behaviors which have been preoccupying the minds of researchers and professionals. In recent years, scholars and researchers have been trying to understand the causes and effects of these troubling behaviors. The study aims to examine the effects of workplace ostracism on burnout and the mediator role of organization-based self-esteem in this effect. A quantitative method is employed to conduct this research with 401 service sector employees in the province of Şanlıurfa. Based on the data analysis with structural equation modelling (SEM), it emerged that workplace ostracism has a positive effect on burnout, and workplace ostracism has a negative effect on organization-based self-esteem. Moreover, while organization-based self-esteem has a negative effect on burnout, it is also shown that self-esteem mediates the relationship between workplace ostracism and burnout. According to the results of the study, forming an inclusive organizational culture, establishing and operating codes of ethics and improving organizational justice are recommended. The limitations of the study and future research are explained.
- Published
- 2020
38. İş Analitiği ve Değer Zinciri
- Author
-
Bozoğlu Batı, Gülgönül, Türkmenoğlu, Mehmet Ali, and Bilgiç, Emrah
- Abstract
Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki yaşanan hızlı gelişmeler iş dünyasında da köklü değişimlere yol açmaktadır. Günümüz firmaları rekabet edebilmek amacıyla hızlı bir biçimde değişen ve gelişen veri kaynaklarını takip etmek, veri toplama ve depolama teknolojilerini güncellemek, veriyi her geçen gün daha etkin yönetmek ve veriden faydalı bilgiler elde edip bu bilgileri değere dönüştürmek zorundadır. Firmalar, İş Analitiği sayesinde sahip oldukları verilerden yararlı bilgiler elde edip bu bilgilerle karar verme süreçlerini destekleyip rekabet avantajı sağlamakta ve stratejik değer elde etmektedir. Bu çalışmada İş Analitiği konusu sistematik bir biçimde ayrıntılı olarak incelenecek ayrıca Değer Zinciri Analizi ile bağlantısı kurulacaktır. Bu sayede İş Analitiğinden faydalanan firmaların ne tür değerler geliştirdikleri Değer Zinciri Analizi perspektifinden ortaya konacaktır.
- Published
- 2019
39. İş analitiği ve değer zinciri: Detaylı ve sistematik bir literatür taraması
- Author
-
Emrah Bilgiç, Mehmet Ali Türkmenoğlu, and Gülgönül Bozoğlu Bati
- Subjects
Data collection ,Knowledge management ,business.industry ,İş Analitiği,Değer Zinciri,Büyük Veri Analitiği,Sistematik Literatür Taraması ,General Medicine ,Business Analytics,Value Chain,Big Data Analytics,Systematic Review ,Competitive advantage ,Business analytics ,Order (business) ,Information and Communications Technology ,Value (economics) ,sort ,business ,Value chain - Abstract
Bilgi ve iletişimteknolojilerindeki yaşanan hızlı gelişmeler iş dünyasında da köklü değişimlereyol açmaktadır. Günümüz firmaları rekabet edebilmek amacıyla hızlı bir biçimdedeğişen ve gelişen veri kaynaklarını takip etmek, veri toplama ve depolama teknolojilerinigüncellemek, veriyi her geçen gün daha etkin yönetmek ve veriden faydalıbilgiler elde edip bu bilgileri değere dönüştürmek zorundadır. Firmalar, İşAnalitiği sayesinde sahip oldukları verilerden yararlı bilgiler elde edip bubilgilerle karar verme süreçlerini destekleyip rekabet avantajı sağlamakta vestratejik değer elde etmektedir. Bu derleme çalışmasında İş Analitiği konususistematik bir biçimde ayrıntılı olarak incelenecek ayrıca Değer ZinciriAnalizi ile bağlantısı kurulacaktır. Bu sayede İş Analitiğinden faydalananfirmaların ne tür değerler geliştirdikleri Değer Zinciri Analiziperspektifinden ortaya konacaktır., The rapid developments ininformation and communication technologies have triggered radical changes inthe business world. In order to remain competitive, current firms must pursuethe transforming and developing data sources; update the data collection andstorage technologies; manage the data effectively and acquire useful knowledgefrom databases to transform it into the value. Firms that use BusinessAnalytics obtain beneficial insights from the data and use these data tosupport their decision-making processes which eventually create competitiveadvantage and strategic value for firms. In this review, the concept ofBusiness Analytics will be examined thoroughly, and it will be linked with theValue Chain Model. By this means, what sort of values are created by the firmsthose use Business Analytics will be demonstrated from the Value Chainperspective.
- Published
- 2019
40. BUSINESS ANALYTICS and VALUE CHAIN: A COMPREHENSIVE and SYSTEMATIC LITERATURE REVIEW
- Author
-
Bilgiç, Emrah, Türkmenoğlu, Mehmet Ali, and Batı, Gülgönül Bozoğlu
- Abstract
Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki yaşanan hızlı gelişmeler iş dünyasında da köklü değişimlere yol açmaktadır. Günümüz firmaları rekabet edebilmek amacıyla hızlı bir biçimde değişen ve gelişen veri kaynaklarını takip etmek, veri toplama ve depolama teknolojilerini güncellemek, veriyi her geçen gün daha etkin yönetmek ve veriden faydalı bilgiler elde edip bu bilgileri değere dönüştürmek zorundadır. Firmalar, İş Analitiği sayesinde sahip oldukları verilerden yararlı bilgiler elde edip bu bilgilerle karar verme süreçlerini destekleyip rekabet avantajı sağlamakta ve stratejik değer elde etmektedir. Bu derleme çalışmasında İş Analitiği konusu sistematik bir biçimde ayrıntılı olarak incelenecek ayrıca Değer Zinciri Analizi ile bağlantısı kurulacaktır. Bu sayede İş Analitiğinden faydalanan firmaların ne tür değerler geliştirdikleri Değer Zinciri Analizi perspektifinden ortaya konacaktır. The rapid developments in information and communication technologies have triggered radical changes in the business world. In order to remain competitive, current firms must pursue the transforming and developing data sources; update the data collection and storage technologies; manage the data effectively and acquire useful knowledge from databases to transform it into the value. Firms that use Business Analytics obtain beneficial insights from the data and use these data to support their decision-making processes which eventually create competitive advantage and strategic value for firms. In this review, the concept of Business Analytics will be examined thoroughly, and it will be linked with the Value Chain Model. By this means, what sort of values are created by the firms those use Business Analytics will be demonstrated from the Value Chain perspective.
- Published
- 2019
41. Business analytics and value chain: A comprehensive and systematic literature review
- Author
-
BİLGİÇ, Emrah, primary, TÜRKMENOĞLU, Mehmet Ali, additional, and BOZOĞLU BATI, Gülgönül, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
42. Osmanlı Devletini Kurtarma Planı: Osmanlıcılık
- Author
-
TÜRKMENOĞLU, Mehmet Ali, primary
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
43. DIŞLANMA VE TÜKENMİŞLİK SARMALINDA ÖRGÜT TEMELLİ ÖZ SAYGI: HİZMET SEKTÖRÜNDE BİR ARAŞTIRMA.
- Author
-
Ali TÜRKMENOĞLU, Üyesi Mehmet
- Subjects
- *
CODES of ethics , *STRUCTURAL equation modeling , *CORPORATE culture , *ORGANIZATIONAL justice , *SERVICE industries , *EXILE (Punishment) , *ALTERNATIVES to imprisonment - Abstract
Ostracism and burnout that affect organizations and individuals are detrimental behaviors which have been preoccupying the minds of researchers and professionals. In recent years, scholars and researchers have been trying to understand the causes and effects of these troubling behaviors. The study aims to examine the effects of workplace ostracism on burnout and the mediator role of organization-based self-esteem in this effect. A quantitative method is employed to conduct this research with 401 service sector employees in the province of Şanlıurfa. Based on the data analysis with structural equation modelling (SEM), it emerged that workplace ostracism has a positive effect on burnout, and workplace ostracism has a negative effect on organization-based self-esteem. Moreover, while organization-based self-esteem has a negative effect on burnout, it is also shown that self-esteem mediates the relationship between workplace ostracism and burnout. According to the results of the study, forming an inclusive organizational culture, establishing and operating codes of ethics and improving organizational justice are recommended. The limitations of the study and future research are explained. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
44. XVII. yüzyılın ikinci yarısında Trabzon (şer'iye sicillerine göre)
- Author
-
Türkmenoğlu, Mehmet Ali, Solak, İbrahim, Enstitüler, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Ana Bilim Dalı, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Social life ,Economic life ,Ottoman State ,Şer'iye sicilleri ,Anatolia ,Trabzon ,Anadolu ,Court records ,Ottoman Period ,17. century ,Court registers - Abstract
Anadolu'nun İslamlaşma ve Türkleşmesi sonrasında gerçekleşen fetihten sonra Trabzon'da devlet tarafından başlatılan İslamlaşma süreci yaklaşık yüz yıl sürmüştür. Trabzon bu yönüyle araştırmacıların dikkatini çekmiş, üzerinde en çok durulan konu İslamlaşma süreci olmuştur. Bu noktada tez farklı bir bakış açısıyla XVII. yüzyılın ikinci yarısında Trabzon şehrinin sosyal ve ekonomik hayatına şer'iye sicilleri penceresinden bakarak şehirdeki aile hayatını, günlük hayatı ve çarşı pazardaki ekonomiyi ele almaktadır. Trabzon'da aile hayatına bakıldığında diğer Osmanlı şehirlerindeki gibi huzurlu bir hayatın sürdüğü görülür. Bu durum şehirdeki evlilik ve boşanma sayılarından anlaşılmaktadır. Bu tesbit Trabzon'un yoğun gayrimüslim nüfusunun bu orana olumsuz etkisinin olmadığını da düşündürmektedir. Nihayetinde kadı mahkemesine gitme hakları olan gayrimüslimlerin de boşanmalarının şeriat mahkemesinin tanıdığı güvenceden yararlanma amacıyla kadı önüne geldiği anlaşılmaktadır. Bu noktada hizmete ulaşmada toplumun her kesiminin eşit olduğunu, mesela kadı mahkemesinden gayrimüslimlerin de rahatça yaralanabildiğini, Kadı'nın Müslüman bir yetim ile gayrimüslim bir yetime aynı gayretle sahip çıktığını görmekteyiz. Bu eşitlik sadece mahkeme ile sınırlı olmayıp gerek devlet hizmetlerine ulaşmada -mesela herhangi bir görev ifasından dolayı vergi muafiyetinde veya devletin bir mal ve hizmet alınımda- gerekse de özel teşebbüsçe oluşturulan hayrî hizmetlere ulaşmada geçerlidir. Mesela bir vakıf her millete aynı şekilde yardım etmektedir. Yani muhtaçlar için kurulmuş bir müessese Müslim-gayrimüslim veya kadın erkek tüm muhtaçlara sahip çıkmaktadır. Ekonomik hayat ile ilgili konularda tezde ele alınmıştır. İncelenen dönemde Trabzon limanı uluslararası ticarete kapalıdır ve Trabzon ticareti bir iç ticarettir Bu ticarette Müslüman tüccarların büyük payı olması önemlidir. Anlaşılan Osmanlı tarihi konusunda bir genel kabul olan "Türkler askerlik ve yönetim ile uğraşmışlar ticaret gayrimüslimlere kalmıştır" ifadesi gayrimüslimlerin en yoğun yaşadığı Trabzon için dahi geçerli bir önerme değildir. Son olarak Kazak saldırıları ve Celali isyanlarının etkileri altındaki dönemler dışında şehirde huzur hâkimdir. Bu sonuca ulaşmamızı sağlayan veri şehirdeki dava sayısının nüfusa göre azlığı yanında kayıtların çoğunun Kadı'nın günümüzdeki noterlik vazifesinin karşılığı olmasıdır., Trabzon On The Second Half Of The Seventeenth Century (According to Kadi Registers) The Islamization process initiated by the state in Trabzon lasted about a hundred years after the conquest of Anatolia after Islamization and Turkification. Trabzon has attracted the attention of researchers in this subject, and the most discussed issue has been the process of Islamization. At this point, the thesis is different from the perspective of Trabzon in the second half of the seventeenth century Looking at the social and economic life of the city from the windows of the kadı registers, it discusses the family life in the city, the economy in the daily life and the bazaar market. When you look at family life in Trabzon, you will find a peaceful life like the other Ottoman cities. This situation is understood by the number of marriages and divorces in the city. This finding also suggests that the intensive non-Muslim population of Trabzon is not affected by this negative effect. Eventually, it is understood that non-Muslims who have the right to go to the judicial court have come to the front of the court for the benefit of the security granted by the Shari'a court. At this point, it is important that all sections of society are equal in reaching service, We can see that non-Muslims can easily be injured from their court, and that Kadi has a Muslim orphan and a non-Muslim minority with the same effort. This equality applies not only to the court, but also to the access to state services, - Such as tax exemption for any duty or for the purchase of goods and services by the government but also to the good services created by private enterprises. For example, a foundation helps every nation in the same way. In other words, an establishment established for the needy Muslim-non-Muslim Or the male and the female have all the needy. Economic life issues are discussed in the thesis. In the period examined, Trabzon port is closed to international trade and Trabzon trade is an internal trade It is important that Muslim merchants have a big share in this trade. Apparently a general acceptance of Ottoman history"Turks who have dealt with military service and administration have remained in trade non-Muslims" It is not even valid for Trabzon, where non-Muslims live the most intensely. Finally, there is peace in the city, except during periods under the influence of the Kazak attacks and the Jalali riots. The data that provide us with this result is that the number of cases in the city is low compared to the population, and most of the records are against Kadi's current notary public service.
- Published
- 2017
45. İŞ ANALİTİĞİ ve DEĞER ZİNCİRİ: DETAYLI ve SİSTEMATİK BİR LİTERATÜR TARAMASI.
- Author
-
BİLGİÇ, Emrah, TÜRKMENOĞLU, Mehmet Ali, and BOZOĞLU BATI, Gülgönül
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
46. Putting Humanity Before Brand Reputation in the Context of Turkey
- Author
-
Türkmenoğlu, Mehmet Ali, primary
- Full Text
- View/download PDF
47. Aşağı Türkistan hakimiyet mücadelesinde Türgeşler ve Araplar
- Author
-
Türkmenoğlu, Mehmet Ali, Kitapçı, Zekeriya, and Diğer
- Subjects
Tarih ,History ,Turgeshes ,Arabs ,Turkistan - Abstract
88
- Published
- 2000
48. Global business environment today
- Author
-
Vizjak, Maja, Romić, Marin, Pavko-Čuden, Alenka, and Türkmenoğlu, Mehmet Ali
- Subjects
covid-19 pandemic ,corporations ,globalization ,politics ,unions ,ethical and humane business - Abstract
Corporations when a problem of an economic nature arises, senior management is responsible for solving it and needs to find the causes. The primary goal of the corporation's activities is to acquire financial resources, not charitable activities. Acquiring funding is a powerful creative incentive, and the ability to acquire it can benefit the entire community. In the case when the business of corporations takes place in good international circumstances, corporations generate large financial resources, introduce new technologies, employ and expand the market. The purpose of researching this paper is to point out that today at the time of the Covid-19 pandemic due to growing protectionism and populism in such exceptional times it is clear that the epidemic will harm globalization trends. The world is losing the ability to respond to global economic, social, environmental and medical challenges. For some time now, four fundamental freedoms have been threatened: the free movement of people, goods, services and capital. Political action is part of every business strategy of an individual corporation, and over time they have all created their own lobbying systems that align the legal regulations of each country with their interests and act strongly against any change that conflicts with their business interests or reduces their profits. This paper aims to develop theoretical concepts through a review of the literature on the given and related topics that can be applied in further research of the concepts of the Covid-19 pandemic on the further development of globalization with emphasis on corporate action. It contributes to the discussion of a model that will respond to the challenges of change as new forms emerge whose measurement of effects and consequences still follows. There is no ideal model because each is subject to change and upgrading, as evidenced by the emergence of Covid- 19 and its impact on globalization flows and the structure of the globalization index.
- Published
- 2021
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.