Aksoy, Firdevs, Tepe, Dilşat, Yılmaz, Gürdal, Özkaya, Esra, Tosun, İlknur, and Kaya, Selçuk
Giriş: Candida spp., dünya genelinde invaziv fungal enfeksiyonların en yaygın nedeniyken, son yıllarda Candida dışında görülen mayalar (CDGM) artan oranda bildirilmekte ve salgınlara neden olmaktadır. CDGM’nin antifungal duyarlılık paternleri hakkındaki veriler ve duyarlılık breakpoint değerlerinin olmaması nedeniyle tedavi yönetiminde güçlük yaşanmaktadır. Bu çalışmada CDGM’nin neden olduğu fungemilerdeki klinik özellikler, izolatların antifungal minimum inhibitör konsantrasyon (MİK) değerleri ve antifungal tedavilerin etkinliğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmada 01.01.2013-01.01.2022 tarihleri arasında CDGM’nin neden olduğu fungemiler retrospektif olarak incelendi. Klinik olarak ateş ve/veya sistemik enflamatuvar yanıt sendromu veya sepsis gibi enfeksiyon belirtileri olan hastalarda bir veya daha fazla pozitif kan kültüründe CDGM’nin üremesi fungemi olarak tanımlandı. Hastalara ait demografik, klinik ve laboratuvar özellikler; hasta dosyaları, enfeksiyon kontrol komite verileri ve konsültasyon formlarından elde edildi. Verilerin istatistiksel analizinde SPSS 23 programı kullanıldı, istatistiksel anlamlılık değeri p<0,05 kabul edildi. Bulgular: Fungemi epizodları (n=637) içinde 31 (%2) CDGM saptandı. Hastaların 15’i (%46) erkekti. Yaş ortalaması 44,6±23’tü. Fungemi gelişme medyan süresi 16 gün, fungemi başlangıcından ölüme kadar geçen medyan süre 6 gündü. En sık izole edilen Trichosporon asahii’ydi (Şekil 1). Sekiz hastada kan kültüründe CDGM ve Candida spp. üredi. CDGM kan ve kan dışı odaklardan da izole edildi. Bunlar sırasıyla santral kateter (n=7), BOS (n=3), idrar (n=5), alt solunum yolu izolatı (n=3) ve periton sıvısıydı (n=1). Hastaların 15’i (%48) yoğun bakım ünitesinde, diğerleri dahili ve cerrahi kliniklerde izlendi. Hastaların demografik ve klinik özellikleri Tablo 1’de verilmiştir. On yedi (%54) hastada malignite (hematolojik veya solid organ tümörü) vardı. Test edilen suşlar için antifungal MİK değerleri Tablo 2’de verilmiştir. On altı hasta mortal seyretti. Bunların 3’ü kan kültüründe maya bildirilmesinden önce öldü. Mortal seyreden hastaların 11’i ampirik olarak antifungal [lipozomal amfoterisin-B (n=6), kaspofungin (n=4), vorikonazol (n=1)] almaktaydı. Kan kültüründe maya üremesi bildirildiğinde antifungal almayan 3 hastaya vorikonazol başlandı. Ampirik olarak lipozomal amfoterisin-B alan 4 hastada Saprochaete clavata üremesi üzerine tedaviye vorikonazol eklendi. Ampirik olarak vorikonazol alan bir hastada T. asahii üremesi üzerine tedaviye lipozomal amfoterisin-B eklendi. Ampirik olarak kaspofungin alan iki hasta CDGM tip tayininden önce eksitus oldu, diğerlerinde tedavi lipozomal amfoterisin-B şeklinde revize edilmesine rağmen eksitus oldu. Sonuç: Mantar enfeksiyonu için predispozan faktörleri olanlarda ampirik tedavide CDGM akılda bulundurulmalıdır. Kılavuz, CDGM tedavisinde belirli antifungal tedavileri önermekle birlikte, birçok nadir maya enfeksiyonunun yönetimi, üzerinde düşünülmüş ve bireyselleştirilmiş yaklaşımlar gerektirir. CDGM’nin erken tanısına ve antifungal duyarlılık paternlerine yönelik ileri çalışmalar, bu mayaların tedavisinde klinisyenlere yol gösterecektir. [ABSTRACT FROM AUTHOR]