Search

The purpose of this study was to examine the impact of training on learning disabilities (LD) on school counsellor candidates’ perceptions related to students with LD. The study group was comprised of 51 students in the Counselling and Psychological Guidance Department. The participants responded to an open-ended question: ‘Students with learning disabilities are like … Because …’. A content analysis technique was used in the analysis of the data. Based on the study results, it was determined that before being trained on LD, the majority of the participants considered students with LD as problematic or never progressing. Following the training, a majority of the participants started using metaphors indicating that students with LD may progress and learn.

Öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin önemli bir çoğunluğu okuduğunu anlama ciddi güçlükler yaşamaktadır. Bu güçlüklerin temel nedenlerinden biri okuduğunu anlamada etkili olan bilişsel ve üstbilişsel becerilerdeki yetersizlikleridir. Bu araştırma, 3D (Okuma Öncesinde Düşün, Okuma Sırasında Düşün ve Okuma Sonrasında Düşün) stratejisinin, öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin bilişsel ve üstbilişsel okuma stratejilerini kazanmalarına etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma, 6. sınıfa devam eden ve öğrenme güçlüğü tanısı almış üç öğrenciyle gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma nitel bir yöntem kullanılarak tasarlanmıştır. Uygulama süreci 3D stratejisi öğretimi için önkoşul becerileri geliştirme ve tartışma, model olma, rehberli uygulamalar ve bağımsız uygulamalar şeklinde sürdürülmüştür. Katılımcıların bilişsel ve üstbilişsel stratejileri kazanıp kazanamadıklarını belirlemek için öğretim öncesinde ve sonrasında, sesli düşünme ve yarı-yapılandırılmış görüşme teknikleri kullanılmıştır. Elde edilen veriler, içerik analizi yapılarak katılımcıların kazandıkları ve kullandıkları stratejiler ortaya çıkarılmıştır. Araştırma sonucunda, 3D stratejisi öğretiminin, katılımcı öğrencilerin okuma öncesi, sırası ve sonrasında bilişsel ve üstbilişsel stratejileri kazanmalarında etkili olduğu belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar, alanyazın ve uygulamalar açısından tartışılmıştır.

Bu araştırmada, matematik öğrenmede güçlük yaşayan öğrencilerin ilkokul birinci ve dördüncü sınıfta ne tür güçlükler yaşadıkları sınıf öğretmenlerinin görüşlerine göre incelenmiştir. Araştırma, Türkiye’deki bir il merkezindeki okullarda görev yapan 47 sınıf öğretmeninin katılımıyla yürütülmüştür. Veriler, beş sorudan oluşan yarı-yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak toplanmıştır. Verilerin analizinde içerik analizi tekniği kullanılmıştır. Yapılan analizler, 1. sınıfta matematik öğrenmede güçlük yaşayan öğrencilerin %62,5’inin 4. sınıfta da güçlük yaşamaya devam ettiğini göstermiştir. Bu öğrencilerin 1. sınıfta ritmik saymada, bazı kavramları öğrenmede, problem çözmede, sayı bilgisinde ve karşılaştırma yapmada zorluk yaşadıkları belirlenmiştir. 4. sınıfta ise ritmik saymada, bazı kavramları öğrenmede, işlem bilgisinde, problem çözmede, bellekle ilgili ve duyuşsal alanda güçlük yaşadıkları tespit edilmiştir. Öte yandan, 1. sınıfta okuma ve sayı bilgisi kaynaklı eksiklik, 4. sınıfta ilerleyerek okuduğunu anlama ve problem çözmedeki yetersizlik olarak kendini göstermiştir. Ayrıca öğrencilerin 1. sınıfta duyuşsal alanlarda güçlük yaşamadıkları ancak 4. sınıfta matematik kaygısına sahip oldukları ve motivasyon problemi yaşadıkları ortaya çıkmıştır.

The purpose of the present case study was to conduct a detailed analysis of the developmental characteristics of a gifted child. WISC-R intelligence test was administered to a 7-year-old participant. The test result was 140 IQ. The early developmental characteristics of the participant were evaluated using parent-recorded videos over a 3-year period, from birth to 3 years of age. First, all video recordings were transcribed by the research team, then the accuracy and completeness of the transcriptions were verified. The results showed that the participant displayed early gifted developmental characteristics in fine motor skills, cognitive, language, social, and personal developmental domains.

This study aims at examining the effects of an enriched learning environment on improving Mathematical Reasoning (MR) and Mathematics Attitude (MA) of disadvantaged children (11-and 12-year-olds). The participants were 5th graders (N = 17) and 6th graders (N = 18) who were studying in a rural school in a province of Turkey. The data were obtained via Mathematical Reasoning Test (MRT), Mathematics Attitude Scale (MAS), and groups argumentation. A Wilcoxon Signed Rank test was used to reveal the pre/post-test differences. Statistical comparisons of the MR and MA were also made by using the tests’ mean scores. There is evidence from the environment that the MR of both groups was significantly developed but grade/age did not have a significant effect on MR. The study found that the MA of both groups improved after the intervention, but these improvements were not statistically significant. No significant effect was determined regarding age on the improvement of MA. This research has shown that the MR and MA of children of such disadvantaged rural regions can improve when rich learning environments are designed.

The aim of this study was to examine the moderator role of gender and socioeconomic status (SES) factors in the relationship between students' metacognitive skills and reading performance. The sample of the study was 6890 students in the age group of 15 years-old who participated in the Programme for International Student Assessment (PISA) in 2018 from Turkey. 3396 of the participants (49.30%) were female and 3494 (50.70%) of them were male. Of the participants, 2273 (32.99%) were classified as low, 2273 (32.99%) as medium and 2344 (34.02%) as high socioeconomic level. Moderator effects were tested with the multi-group structural equation modelling approach. Results revealed that SES and gender moderated the relationship between metacognitive skills and reading when controlling for other variables. Female students scored lower than male students in low and medium SES group, however they scored higher in the high SES group even after controlling for metacognitive skills, liking reading, and self-concept of perception of competence and difficulty. This means gender differences in reading scores were largely driven by SES. Therefore, the effect of these two factors should be taken into consideration while working on metacognition and reading. Moreover, it was advised to integrate training of metacognitive strategies in school curriculum and encourage reading engagement in order to reduce the effect of those factors.

Öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin erken ve doğru tanılanması ile ilgili problemler güncelliğini korumaktadır. Son 50 yıllık deneyimler öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin tanılanmasında farklı bakış açılarının oluşmasına neden olmuştur. Bu süreç boyunca yaygın olarak IQ-Başarı Tutarsızlığı, Müdahaleye Yanıt ve Güçlü ve Zayıf Yönler Örüntüsü Modellerinin öğrenme güçlüğü olan öğrencileri tanılamada kullanıldığı görülmektedir. Kullanılan her bir modelin öğrenme güçlüğü olan öğrencileri tanılamada belirli avantajlarının ve dezavantajlarının olduğunu söylemek mümkündür. Bu modellerin özelliklerinin, avantajlarının ve dezavantajlarının ayrıntılı bir şekilde ortaya konulması öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin doğru tanılanmasına katkı sağlayacaktır. Türkiye’nin öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin tanılanmasındaki problemlerin üstesinden gelebilmesi için uluslararası alanyazında yer alan deneyimlerden faydalanması gerekmektedir. Bu doğrultuda öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin tanılanmasında Hibrit olarak ifade edilen karma modeller önerilmektedir.

This study aims at examining the attitudes of teacher candidates studying in a Faculty of Education in Turkey and the other teacher candidates at the Faculty of Arts and Sciences who are taking pedagogical formation course towards mainstreaming according to their genders, the faculty from which they graduated or will graduate, whether they have any person who is disabled in their family, whether they have any students with disabled in their training school and their ages. Within the relational survey model, the data was collected via ‘Personal Information Form’ and the Turkish edition of ‘Opinion Scale About Mainstreaming’ by Kırcaali-İftar (1996). In analyzing the data, analysis of Varience (One-Way ANOVA) and t-test (Independent t test) techniques were used. The analysis shows that according to the faculty from which candidate teachers graduated or will graduate factor, there is significant difference between the teacher candidates, but there is no significant difference in the other factors., Bu çalışmada, kaynaştırma uygulamasının önemli parçası olacak Eğitim Fakültesinde öğrenim gören öğretmen adayları ile pedagojik formasyon kursu eğitimi alan Fen Edebiyat Fakültesi mezunu öğretmen adaylarının kaynaştırmaya yönelik görüşlerinin cinsiyet, mezun olunan/olunacak fakülte, ailesinde engelli birey olup olmama, uygulama yaptığı sınıfta engelli öğrenci olup olmama ve yaş değişkenlerine göre incelenmesi amaçlanmıştır. İlişkisel tarama niteliğindeki çalışmada veriler ‘‘Kişisel Bilgi Formu’’ ve Kırcaali-İftar (1996) tarafından Türkçe uyarlaması yapılan ‘‘Kaynaştırmaya İlişkin Görüşler Ölçeği’’ ile elde edilmiştir. Verilerin analizinde Varyans Analizi (One-Way ANOVA) ve t-testi (independent t test) teknikleri kullanılmıştır. Yapılan analizler, mezun olunan/olunacak fakülte değişkenine göre öğretmen adaylarının kaynaştırmaya ilişkin tutumları arasında anlamlı bir farklılık olduğunu, diğer değişkenlerde ise anlamlı bir farklılaşmanın olmadığını göstermiştir.