37 results on '"TOPSAKAL, İLYAS"'
Search Results
2. Turkish Russian Relations in the Soviet and Post Soviet Period
- Author
-
Topsakal, İlyas, primary
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
3. Contemporary Turkish – Russian Relations From Past to Future
- Author
-
Topsakal, İlyas, primary and Askerov, Ali, additional
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
4. Saha (Yakut) İlinde Rus İşgali ve Misyonerliğin Rolü
- Author
-
KILIÇASLAN, Yusuf, primary and TOPSAKAL, İlyas, additional
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
5. Büyük Stratejilerde Örüntü: Türkiye-Rusya İlişkilerinde Akıllı Uyum ve Esnek Rekabet
- Author
-
ZENGİN, Alperen Kürşad and TOPSAKAL, İlyas
- Subjects
Grand Strategy ,Smart Alignment ,Flexible Competition ,Turkey-Russia Relations ,Grand Strategy of Turkey and Russia ,Büyük Strateji ,akıllı uyum ,esnek rekabet ,Türkiye-Rusya İlişkileri ,Türkiye ve Rusya'nın Büyük Stratejisi ,Beşeri Bilimler, Ortak Disiplinler ,Humanities, Multidisciplinary - Abstract
Evaluating Turkey-Russia relations is a dilemma, as the two countries fluctuate between perceptions of mutual historical hostility and strategic partnership. An alternative perspective is needed to get beyond the impasse of this dilemma. The main purpose of this study is to explain the common aspects of the grand strategies of Turkey and Russia within the framework of the pattern and to evaluate the policies of both countries in Syria, Libya, and the South Caucasus where the interests of both intersect and occasional conflict. We propose that Turkey-Russia relations can best be defined around the concepts of “smart alignment” and “flexible competition”., Türkiye-Rusya ilişkilerinin değerlendirilmesi, karşılıklı tarihsel düşmanlık algıları ile stratejik ortaklık arasındaki bir ikilemdir. Yukarıda bahsedilen ikilemin sorunlu alanlarından kurtulmak için alternatif bir bakış açısına ihtiyaç vardır. Bu açıdan çalışmanın temel amacı, Türkiye ve Rusya’nın büyük stratejilerini belli bir model çerçevesinde açıklamak ve her iki ülkenin de karşı karşıya geldiği Suriye, Libya ve Güney Kafkasya’daki politikalarını değerlendirmektir. Söz konusu alanlarda ulusal çıkarları örtüşen, çatışan ve aynı zamanda ortak zeminde buluşabilecek iki ülkenin ilişkilerinin nasıl tanımlanacağı önemli bir sorundur. Bu çalışmada Türkiye-Rusya ilişkilerinin “akıllı uyum” ve “esnek rekabet” kavramları etrafında tanımlanabileceği iddia edilmektedir.
- Published
- 2022
6. Sovyetler Birliği'nin Kazakistan'da Kolektifleştirme Politikalarına Dair Bazı Sovyet Arşiv Belgeleri.
- Author
-
Topsakal, İlyas, Çetin, Nurullah, and Zeinelov, Aidar
- Subjects
ARCHIVES - Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
7. Sovyetler Birliği'nin Kazakistan'da Büyük Tasfiye Dönemi (1937-1938).
- Author
-
Çetin, Nurullah and Topsakal, İlyas
- Abstract
Copyright of Journal of Eurasian Inquiries / Avrasya Incelemeleri Dergisi is the property of Journal of Eurasian Inquiries / Avrasya Incelemeleri Dergisi and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
8. Bağımsızlığa Adanmış Bir Hayat: Küçüm Han
- Author
-
Topsakal, İlyas, primary and Yılmaz, Mecnun, additional
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
9. "Türk Dünyası'nda Yeni Dönem: Türk Devletleri Teşkilatı" Özel Sayısı Takdimi: Türk Dünyası, Türkiye ve Rıza.
- Author
-
TOPSAKAL, İlyas and ZENGİN, Alperen Kürşad
- Published
- 2022
10. 1916 AYAKLANMASINDA KIRGIZLAR VE ÜRKÜN OLAYI
- Author
-
YAVUZ, Fatih and TOPSAKAL, İlyas
- Subjects
Tarih ,History ,1916 Ayaklanması,Kırgızlar,Ruslar,Ürkün,Çin - Abstract
1916 ayaklanması, hem Türkistan tarihi hem de Kırgız tarihi açısından önemli bir yer teşkil etmektedir. Hanlıklar döneminin sona ermesinden sonra başlayan yeni sürece karşı yapılan en büyük hareket olmuştu. Ayaklanma süresince birçok insan canından yerinden ve yurdundan olmuştu. Kırgız halkı, Hem ayaklanma esnasında hem de ayaklanmanın bastırılmasından sonra Çin’e kaçış sürecinde çok büyük zorluklar yaşamışlardır. 1916 ayaklanmalarının temel kaynakları şüphesiz Rusça kaynaklardı. Ayaklanma sırasında Rus yönetiminin kendi aralarındaki ve üslerine gönderdikleri telgraf ve mesajlar bize önemli bilgiler vermektedir. Bunun dışında az miktarda Kırgızca, İngilizce ve Türkçe ikinci el kaynaklar mevcuttur. Türkçe kaynaklar içinde Teşkilat-ı Mahsusa belgelerinde konuyla alakalı verilen bilgiler çok büyük önem arz eder.
- Published
- 2020
11. GORDIAN KNOT IN CENTRAL ASIA REGIONAL SECURITY COMPLEX: A MULTI-VECTOR ANALYSIS
- Author
-
ZENGIN, Alperen and TOPSAKAL, Ilyas
- Subjects
Social ,Central Asia,Russia,China,Regional Security Complex ,Sosyal - Abstract
After the collapse of the Soviet Union, Kazakhstan, Kyrgyzstan, Uzbekistan, Tajikistan, and Turkmenistan have gained their independence. The characteristics of the region, some of which are the Turkish-Islamic identity, common history, common culture, and shared state borders, interconnect the fates of these newly independent states. Therefore, the cooperation and integration of these states are essential for the security of the region. However, this cooperation and integration are obstructed due to some policies implemented during the Soviet Union period and the policies of the two great powers close to the region. In this study, which aims to analyze Central Asia within the framework of “Regional Security Complex Theory” and its analysis units, we try to evaluate the intra-regional problems and the policies of Russia and China through the philosophicalideological base, economic, political, and security units.
- Published
- 2020
12. İMPARATORLUK DÖNEMİ RUSLAŞTIRMA SİYASETİNİN BİR ARACI OLARAK GENEL VALİLİK KURUMUNUN TARİHİ
- Author
-
KERİMOV, Hatice and TOPSAKAL, İlyas
- Subjects
Tarih ,History ,Rus İmparatorluğu,Genel Valilik,Naiplik,Genel Vali,Vali - Abstract
İmparatorluk dönemi Ruslaştırma siyasetinin bir aracı olarak kurulan Genel Valiliklerin en önemli görevi Rusya tarafından ele geçirilen ya da daha önce sınırlara dahil edilen çoğunluğu Rus olmayan nüfusa sahip kenar bölgeleri, Rus yasal, idari, ekonomik ve kültürel alana dahil etmekti. Daha açık bir ifadeyle Genel Valilik kurumu ve bünyesindeki idari kurumlar, Ruslaştırma politikasının yegâne uygulayıcıları olacaklardı. Bölgenin doğal kaynaklarının değerlendirilmesi ve merkezin mali yardımlarından kurtulmasına olanak sağlayan tek bir Rusya pazarına entegrasyonu ise bunun bir sonraki aşamasını oluşturdu. Bu uzun sürecin Rus kültürü, dil ve Ortodoks inancının diğer ulusların ve imparatorluk halklarının arasında yayılmasıyla ifade edilen yerel halkın kültürel olarak Ruslaşması ile tamamlanması hedeflendi.
- Published
- 2019
13. SULTAN MAHMUT İLE KARDEŞİ EMİR İSMAİL’İN TAHT MÜCADELESİ
- Author
-
AKSU, Güngör and TOPSAKAL, İlyas
- Subjects
Tarih ,History ,Seyfüd-devle Mahmut,Emir İsmail,Sebük Tegin,Ahmed Ferigûnî,Gazne Şehri - Abstract
Türk devlet geleneğinde ülke hanedan üyelerinin ortak malı kabul edilir ve hanedan üyelerince ortak yönetilir. Bu gelenekten hareketle Gaznelilerde de hanedan üyeleri arasında taht mücadeleleri sıklıkla görülmüş, hanedan üyeleri arasında tahta sahip olabilmek için çetin mücadeleler meydana gelmiştir. Bu çalışmanın konusunu Gazneli Emiri Sebük Tegin’in oğulları Mahmut ile İsmail arasındaki taht mücadelesi oluşturmaktadır. Çalışmada dönemin ana kaynakları Utbî’nin Tarih-i Yemînî’si ile Reşîdüddin Hamedanî’nin Câmiü’t-Tevârih adlı eserleridir. Ancak bu kaynakları tamamlayan İbn-i Esîr’in el-Kamil Fi’t-Târih adlı eseri de konunun aydınlatılması açısından oldukça önemlidir. Son yıllarda Gazne şehri ve Gazneli-Karahanlı ilişkileri hakkında birkaç çalışmaya sahibiz1, ancak konumuz olan Seyfü’d-devle Mahmut ile kardeşi Emir İsmail arasındaki taht mücadelesine dair müstakil bir araştırma bulunmamaktadır. Kuzey ve Orta Hindistan’da İslam Türk tarihini derinden etkileyecek izler bırakan bu hadisenin ayrıca ele alınması araştırmanın önemini göstermektedir. Çalışma, usul olarak ana kaynakların verdiği bilgiler çerçevesinde iki kardeş arasındaki mücadeleyi ortaya koyarken konu üzerine parça parça ileri sürülen fikirler kronolojik seyir göz önünde tutularak değerlendirilmiştir. Güçlü liderlerin tarihimizde oynadığı belirleyici rolü göstermesi açısından çalışmanın konusu oldukça ilgi çekicidir.
- Published
- 2018
14. Fenomenolojik Bir Çalışma: Türk Kültüründeki Kurt Kültü Üzerine Öğrenci Düşünceleri
- Author
-
Umdu Topsakal, Ünsal, primary and Topsakal, İlyas, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
15. GAZNELİ SULTAN MAHMUD İLE KARAHANLI İLİG HAN’IN HORASAN MÜCADELESİ
- Author
-
AKSU, Güngör and TOPSAKAL, İlyas
- Subjects
Tarih ,History ,Gazneliler,Karahanlılar,Gazneli Mahmud,Horasan - Abstract
Mâverâünnehr ve Horasan bölgeleri, Türk-İslam tarihi açısından en önemli bölgelerdendir. Abbasi hilafetinin zayıflaması ile birlikte bu bölgelerde bağımsız hanedan devletleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Horasan ve Mâverâünnehr bölgelerini uzun bir süre egemenliği altında tutan Samânîlerin yıkılmasıyla birlikte ilk Türk-İslam devletlerinden olan Karahanlılar ve Gazneliler bu bölgeleri aralarında paylaşmıştır. Mâverâünnehr Karahanlılar’da, Horasan ise Gazneliler’de kalmıştır. Karahanlılar ve Gazneliler arasındaki ilişkiler kimi zaman dostluk, kimi zaman ise düşmanlık içerisinde seyretmiştir. Gazneliler ile Karahanlılar arasındaki en yoğun ilişkiler ise Gazneli Sultan Mahmud ve Karahanlı İlig (İlek) Han dönemlerinde meydana gelmiştir. İlig Han’ın Horasan bölgesini ele geçirmek üzere harekete geçmesi iki devlet arasındaki ilişkilerin düşmanlığa dönüşmesine ve Gazneli Sultan Mahmud’un Karahanlılar üzerine seferler yapmasına neden olmuştur.
- Published
- 2017
16. Tarihi Süreçte Rusya-Türkiye İlişkileri
- Author
-
TOPSAKAL, İlyas
- Subjects
Social ,Türkiye,Rusya,Türk-Rus İlişkileri,Osmanlı Devleti,Rusya İmparatorluğu,SSCB,Türkiye Cumhuriyeti,Rusya Federasyonu ,Sosyal - Abstract
Geçmişte Türklerin Avrasya coğrafyasında kurduğu büyük devletler, iki farklı milleti aynı siyasi düzeniçinde yaşatmış ve birbirine yakınlaştırmıştır. Ancak Altın Ordu devletinin yıkılıp parçalanması üzerineyöneticilik Türklerden Ruslara geçmiş ve bölge yeni bir siyasal biçim kazanmıştır. 14. yüzyılın başındanitibaren hızla büyüyüp güçlenen Osmanlı devleti, Ruslarla ancak 16. yüzyılın başlarında Kırım Hanlarıvasıtasıyla ilişki kurmuştur. Bundan sonraki Türk-Rus ilişkileri üç dönemde incelenebilir. İlk dönem yani16–17. yüzyıllar Osmanlı hâkimiyeti dönemidir ki, bu dönemde Kırım Hanlarının etkin olduğu bir ilişkidenbahsedebiliriz. İkinci dönem ise Türk-Rus ilişkilerinin karşılıklı dengede yürüdüğü 18. yüzyıldır. Sonrakiyüzyıllarda ise Ruslar Türkiye karşısında kesin zaferler kazanmış ve tarihi toprakları ele geçirmişlerdir. Dahada önemlisi Osmanlı Türkiye’sinin varlığı ancak Batılı ülkelerin yardımıyla mümkün olabilmiştir. TürkiyeCumhuriyeti’nin kuruluşunda Rusya’nın verdiği destek ve sonradan inişli çıkışlı seyreden ikili ilişkiler, ikiülkenin dünyadaki her olaydan birbirlerinin lehine veya aleyhine etkilendiğini açıkça göstermektedir. Bumakale ikili ilişkilerin seyrini tarihi sürece riayet ederek göstermeyi amaç edinmiştir.
- Published
- 2017
17. Fenomenolojik Bir Çalışma: Türk Kültüründeki Kurt Kültü Üzerine Öğrenci Düşünceleri.
- Author
-
Topsakal, Ünsal Umdu and Topsakal, İlyas
- Abstract
Copyright of bilig: Journal of Social Sciences of the Turkish World is the property of bilig: Journal of Social Sciences of the Turkish World and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
18. Rus İmparatorluğunda Yeni Ortodoks Yapılanma: İlminskiy ve Sistemi 1860-1917
- Author
-
TOPSAKAL, İlyas
- Abstract
Tuana-alnının 'i'ınogrııI'yn, Kazan lütfne 5. Pm. I.3.rn. ı. 'i. almamı-'aktif. “lalojeııie Huda Missienmiıogn Dein |ı-tı Proevıeıeııiyu Hı-iııtiınstvnm ünvanını,-şımartma Moskothan—Nısrıa ısıtın-_ ı-aaı. 11.42. S. F. Flatoııov. üçer—tı po isıtıriı' arının v natalia-fatem got.—adamıı IYI-XVII ııı-ia. Moskova l'îllll', ı. Iüü-IDI; Peh-ov. a.g.m., :. T-i'i
- Published
- 2012
19. Rus misyoner kaynaklarına göre; idil-ural bölgesinde ortodoks misyoner faaliyetleri ve türkler (1552-1917)
- Author
-
Topsakal, İlyas, Ayda, Mustafa, and İlahiyat Anabilim Dalı İslam Tarihi ve Sanatları Bilim Dalı
- Subjects
Türkiye ,Rusya ,İslam Dini ,Misyonerler ,İslam Tarihi - Abstract
ÖZETBu tez İdil-Ural Bölgesinin 1552–1917 yılları arasında Türklerin hakimiyetinden çıkıp Rusların egemenliğine girmesiyle başlayan Ortodoks misyon sürecini anlatmaktadır. Sürecin ilk iki yüzyılında yani 16 ve 17. yüzyıllarda Rus devletinin ve kilisenin bölgede gayri rus halka uyguladığı ruslaştırma ve hıristiyanlaştırma metodu cebrilik üzerine kurulmuş nihayet bu uygulama 18. yüzyılın ortalarında Yeni Vaftizler İdaresi adıyla kurumsallaşmıştır. Ancak cebri yöntemin bir sonuç vermediği devlet tarafından anlaşılınca yeni arayışlar başlamış ve devlet misyoner yetiştirme projesini geliştirmiştir. 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar gayri ruslar arasında bir ilerleme sağlayamayan bu çabalar bu tarihlerde yeni bir misyon ekolünün temsilcisini ortaya çıkarmış ve bu kişi de N. İ. İlminskiy olmuştur. E. Malov ve Vasiliy Timofoyev ile beraber kurduğu eğitim sistemiyle hıristiyanlaştırma ve ruslaştırmanın eğitimle sağlanabileceğini bunun anahtarının da ana dille yerel eğitim olacağı düşüncesiyle hareket ederek İslam karşısında devamlı nüfus kaybeden Hıristiyanlığa yeni bir umut olmuştur. Kurduğu yüzlerce okulla dini eğitimi güçlendirmiş ve her kabileye ayrı dil oluşturmaya yönelik alfabe hazırlayarak gelecekteki millet ayırışımın temelini atmıştır. Yaptığı Kiril karakterli alfabeler Çuvaş, Çeremiş, Mari, Tatar, Kazak ve Kırgızları Arap harfli Türkçeden kopardığı gibi zamanla her birine bir millet olma şuuru aşılamıştır. Tez İdil-Ural’daki Rus misyon hareketini incelerken bu sosyal süreci de ortaya koymaya çalışmıştır.Tezin ana temasını Rus ortodoks misyon hareketinin tarihsel gelişim sürecidir. Bu nedenle kronolojik sıra kurguda önemli bir yere sahiptir. Kronolojiye hem tarihsel hem de görev yapan misyoner ve din adamları nezdinde önem verilmiş, bu arada kurumsal yapılar yerinde incelenmeye çalışılmıştır. Tez altı bölümden ibarettir. Birinci bölüm İdil-Ural Bölgesinin coğrafi ve nüfus yapısıyla Ortodoksluğun Rus topraklarında yerleşip gelişmesine ayrılmıştır. İkinci bölümde ise, Ortodoks misyonun bölgede 16 ve 17. yüzyıllardaki uygulanışı ve toplumsal sonuçları incelenmiştir. Üçüncü bölüm 18. yüzyıldaki misyon ve Yeni Vaftizliler Dairesine ayrılmıştır. Tezin dördüncü bölümünde ise, 19. yüzyıl’da Müslümanların Ortodoks misyona karşı hareketi olan ihtida incelenmiştir. Beşinci bölümde Devletin ve kilisenin üç yüzyıl sonra başarısızlığını itiraf ederek yeni arayışlara girmesi sonucunda yeni bir metodun bulunması süreci işlenmiştir. Bu sürecin ve metodun kurucusu N. İlminskiy biyografisiyle sistemi iç içe yine Rus misyoner bakışı ve metoduyla ortaya konulmuştur. Bu arada sistemin etkileri ve kurduğu kurumlarda bu bölümde yer almıştır. Altıncı ve son bölüm 1910 Kazan Misyoner Kongresinin Müslüman Bölümünde alınan kararlara aittir. Bu kararlara dayanak oluşturan Maşanov’un hazırladığı rapor derinlemesine bir incelemeye tabi tutulmuş ve raporun içerdiği konular sırası atlanmadan başlıklarla verilmeye çalışılmıştır. Böylece tezin bütününde başlangıcından bitimine misyon projesi yine Rusların kendi yazdıklarıyla ortaya koyma amacı gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. SUMMARYThis thesis explained the historical process of Russian Orthodox Missionary between 1552-1917 in the region of Idıl-Ural. Because of the reason that the main subject of this thesis is the process of Orthodox missionary, the chronological order is important. For that reason the religious functionaries and missionaries charged in this region investigated chronologically. Also religional associations tried to investigated in their centuries. This thesis consist of six chapters. First chapter consist of historical geography and population of the region of Idıl-Ural. It is also explained the settling and development of Orthodox in Russian lands. The second chapter investigated the putting into practice of orthodox missionary in 16. and 17. centuries in this region and the social results of this event. The third chapter explained the missionaries and ‘ Yeni Vaftizliler dairesi’ in 18. century. The fourth chapter explained the apostasy that is opposite of orthodox missionary in 19. century. The fifth chapter investigated the new method that is come out after the understanding of that was applicated unsuccessfully for three hundert years by the state and churches. This chapter also consist of the methods of Ilminskiy. The last chapter consist of decisions that was carried out in Kazan Congress in the part of Muslims in 1910. It is also investigated the report of Maşanov which is related about this subjects. So the missionary project that was the aim of this thesis tried to investigate detailly according to the Russian missionary sources.
- Published
- 2007
20. Rus misyoner kaynaklarına göre İdil-Ural bölgesinde misyoner faaliyetleri ve Türkler (1552-1917)
- Author
-
Topsakal, İlyas, Fayda, Mustafa, and İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History - Abstract
Bu tez İdil-Ural Bölgesinin 1552?1917 yılları arasında Türklerin hakimiyetinden çıkıp Ruslarınegemenliğine girmesiyle başlayan Ortodoks misyon sürecini anlatmaktadır. Sürecin ilk iki yüzyılı yani 16ve 17. yüzyıllarda Rus devletinin ve kilisenin bölgede gayri rus halka uyguladığı ruslaştırma vehıristiyanlaştırma metodu cebrilik üzerine kurulmuş nihayet bu uygulama 18. yüzyılın ortalarında YeniVaftizler İdaresi adıyla kurumsallaşmıştır. Ancak cebri yöntemin bir sonuç vermediği devlet tarafındananlaşılınca yeni arayışlar başlamış ve devlet misyoner yetiştirme projesini geliştirmiştir. 19. yüzyılın ikinciyarısına kadar gayri ruslar arasında bir ilerleme sağlayamayan bu çabalar bu tarihlerde yeni bir misyonekolünün temsilcisini ortaya çıkarmış ve bu kişi de N. İ. İlminskiy olmuştur. E. Malov ve VasiliyTimofoyev ile beraber kurduğu eğitim sistemiyle hıristiyanlaştırma ve ruslaştırmanın eğitimlesağlanabileceğini bunun anahtarının da ana dille yerel eğitim olacağı düşüncesiyle hareket ederek İslamkarşısında devamlı nüfus kaybeden Hıristiyanlığa yeni bir umut olmuştur. Kurduğu yüzlerce okulla dinieğitimi güçlendirmiş ve her kabileye ayrı dil oluşturmaya yönelik alfabe hazırlayarak gelecekteki milletayırışımın temelini atmıştır. Yaptığı Kiril karakterli alfabeler Çuvaş, Çeremiş, Mari, Tatar, Kazak veKırgızları Arap harfli Türkçeden kopardığı gibi zamanla her birine bir millet olma şuuru aşılamıştır. Tezİdil-Ural'daki Rus misyon hareketini incelerken bu sosyal süreci de ortaya koymaya çalışmıştır.Tezin ana temasını Rus ortodoks misyon hareketinin tarihsel gelişim sürecidir. Bu nedenlekronolojik sıra kurguda önemli bir yere sahiptir. Kronolojiye hem tarihsel hem de görev yapan misyoner vedin adamları nezdinde önem verilmiş, bu arada kurumsal yapılar yerinde incelenmeye çalışılmıştır. Tez altıbölümden ibarettir. Birinci bölüm İdil-Ural Bölgesinin coğrafi ve nüfus yapısıyla Ortodoksluğun Rustopraklarında yerleşip gelişmesine ayrılmıştır. İkinci bölümde ise, Ortodoks misyonun bölgede 16 ve 17.yüzyıllardaki uygulanışı ve toplumsal sonuçları incelenmiştir. Üçüncü bölüm 18. yüzyıldaki misyon veYeni Vaftizliler Dairesine ayrılmıştır. Tezin dördüncü bölümünde ise, 19. yüzyıl'da MüslümanlarınOrtodoks misyona karşı hareketi olan ihtida incelenmiştir. Beşinci bölüm Devletin ve kilisenin üç yüzyılsonra başarısızlığını itiraf ederek yeni arayışlara girmesi sonucunda yeni bir metodun bulunması süreciişlenmiştir. Bu sürecin ve metodun kurucusu N. İlminskiy biyografisiyle sistemi iç içe yine Rus misyonerbakışı ve metoduyla ortaya konulmuştur. Bu arada sistemin etkileri ve kurduğu kurumlarda bu bölümde yeralmıştır. Altıncı ve son bölüm 1910 Kazan Misyoner Kongresinin Müslüman Bölümünde alınan kararlaraaittir. Bu kararlara dayanak oluşturan Maşanov'un hazırladığı rapor derinlemesine bir incelemeye tabitutulmuş ve raporun içerdiği konular sırası atlanmadan başlıklarla verilmeye çalışılmıştır. Böylece tezinbütününde başlangıcından bitimine misyon projesi yine Rusların kendi yazdıklarıyla ortaya koyma amacıgerçekleştirilmeye çalışılmıştır This thesis explained the historical process of Russian Orthodox Missionary between 1552-1917 in theregion of Idıl-Ural. Because of the reason that the main subject of this thesis is the process of Orthodox missionary,the chronological order is important. For that reason the religious functionaries and missionaries charged in thisregion investigated chronologically. Also religional associations tried to investigated in their centuries. This thesisconsist of six chapters. First chapter consist of historical geography and population of the region of Idıl-Ural. It isalso explained the settling and development of Orthodox in Russian lands. The second chapter investigated theputting into practice of orthodox missionary in 16. and 17. centuries in this region and the social results of thisevent. The third chapter explained the missionaries and ` Yeni Vaftizliler dairesi? in 18. century. The fourth chapterexplained the apostasy that is opposite of orthodox missionary in 19. century. The fifth chapter investigated the newmethod that is come out after the understanding of that was applicated unsuccessfully for three hundert years bythe state and churches. This chapter also consist of the methods of Ilminskiy. The last chapter consist of decisionsthat was carried out in Kazan Congress in the part of Muslims in 1910. It is also investigated the report of Maşanovwhich is related about this subjects.So the missionary project that was the aim of this thesis tried to investigate detailly according to theRussian missionary sources. 393
- Published
- 2007
21. AN ANALYSIS OF STUDIES ON SIBERIAN HISTORY, CULTURE, ARCHEOLOGY AND CIVILIZATION
- Author
-
Topsakal, Ilyas, primary
- Published
- 2014
- Full Text
- View/download PDF
22. X- XII. asır İdil (Volga) Bulgarları tarihi ve islamiyet
- Author
-
Topsakal, İlyas, Fayda, Mustafa, and İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı İslam Tarihi Bilim Dalı
- Subjects
İSLAMİYET ,Türkler ,Bulgaristan - Abstract
ÖZETİdil (Volga) Bulgar Devleti, Karadeniz'in kuzeyinde kurulan büyük Bulgar Devletinin Hazarlar tarafından parçalanması üzerine, aşağı bölgelerdeki Türk unsurlarının bir bölümünün, İdil boylarına gelip yerleşmesi üzerine tarih sahnesine çıkmıştır. Bulgarların geldikleri Orta İdil boyu, M.S. III. asırdan itibaren çeşitli Türk boylarının geçiş alanında bulunuyordu. Ayrıca bu saha, kuzey-güney, doğu-batı ticaret yollarının kesiştiği, çok önemli bir merkezdi. VII. ve VIII. asırlar bu bölgede yerleşen Türk boyları, bölge yerli halklarıyla kaynaşıp siyasal bir birliktelik kurdular. Bu asırlar, Karadeniz'in kuzeyi yine bir Türk boyu olan Hazarlar tarafından yönetilmekteydi. Nitekim, İdil Bulgarları da X. asrın başlarına kadar Hazarların hakimiyetini tanıyıp onlara vergi verdiler. İşte tam bu yıllarda Arabistan ve İran coğrafyasında iyice yayılan İslam, ve onu temsil eden hilafet merkezi, yeni coğrafyalara açılmak durumundaydı. Müslüman tüccarların ve gezginlerin sayesinde Kafkaslar ötesi ve İdil boyları İslam dinine yabancı değillerdi. Esnaf ve tüccar tabaka da daha çok rağbet gören İslam VIII ve IX. asırlar içinde bölgedeki yerel ve semavî dinlerin önüne geçip resmiyet kazanmaya başladı. Ve 900'lü yılların ilk yarısında bölgedeki en kuvvetli siyasî teşkilat sahibi olan İdil Bulgarları'nın resmi dini oldu. Diğer taraftan X. asır itibariyle bölgenin en geniş tabanlı dini olan İslam, günümüze kadar da burada yaşayıp kalıcılığını ispatladı. Zira Sabirler dönemi bölgede Hristiyanlığın, Hazarlar dönemi Yahudiliğin daha yaygın olup zamanla üstünlüklerini İslama kaptırmaları, bizleri bu sonuca götürmektedir. Bizim kanaatimizce bu hadisedeki en büyük etki İslamın İdil Volga boylarına müesseseleriyle gelip yerleşmesi olmuştur. Diğer taraftan bu asırlarda Türk boyları ve İdil (Volga) boylarında İslamiyetin yayılması, bu dinin evrende kalıcı ve cihanşumul olduğunun bir başka tezahürü olmuştur. Çalışmalarda belgelerin değerlendirilmesi, bakış açısı ve metotlara göre farklı sonuçlar verse de, tabii tarihi süreç içinde İdil Volga boyu incelendiğinde, bu bölgenin M. S. III. asırdan itibaren Türkleştiği ve X. asırdan itibaren de müslümanlaştığı görülecektir. SUMMARYWhen the Great Bulgar state, which was established in the north of Bleack Sea was dismantled by Khazars some of Turks, in lower regions, came and settled in İdil (Volga) Bulgar there upon emerged in the stage of the history. Middle-İdil (Volga) tribe, from which Bulgars where drived, was in the crossing point of variousTurkish tribes. This point was also very important centre where north-southand east-west commercial ways intersected. The turkish tribes who settled n this area in VII: and VIII. (A.D.) centuries established a political coalition by uniting with indigenous people in these centuries. The north of Black Sea was also being ruled by Khazars, a Turkish tribe. Thus İdil (volga) Bulgars was also subordinate to khazars and paid tax to them until beginnig of X. century.İn these years, İslam, which spread thoroughly in Arabistan and İran, and ıts represetantive caliphate centre, was to spread in new areas, regions. Beyond Caucas region and İdil (Volga) tribes was aware of İslam thanks to Muslim merchants and travellers. İslam which was very popular among tradesmen and merchants, started to get on official position with in VIII. and IX. centuries by leading the local and celestial religions in the region, and in the first half of İdil Bulgars which was the owner of the most powerfull political organisation in the region. On the other hand, İslam the most widespread religion in the region in X. century, proved ıts permanence by lasting there up to now. İslam's getting soperiority to christianity, which was wide spread in Sabirs' era, and, Judaism, wich was wide spread in Khazars' era, takes us to this conclusion. İn our opinionthe greatest factor of this case is İslam's settlemed in İdil (Volga) tribes in these centuries, proved its permanence in the universe and became a world-wide religion.Even the documents' interpretations are different, according to the points of view and methods, When the İdil (volga) tribe is studied it will be seen that this region's people became Turkish dating from III. century (A.D) and became Muslims dating from X. century (A.D.).
- Published
- 2000
23. Short History of Siberian from the Point of Turkish History(From the Beginning to the XVI. Century)
- Author
-
TOPSAKAL, İlyas, primary
- Published
- 2010
- Full Text
- View/download PDF
24. XVIII. CENTURY IN RUSSIA: A NEWBAPTISM OFFICE AND THEIR ACTIVITIES.
- Author
-
TOPSAKAL, İlyas
- Abstract
Copyright of Türk Dünyası Araştırmaları is the property of Turk Dunyasi Arastirmalari Vakfi and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2012
25. Bati ve Orta Sibirya’nin Ruslar Tarafindan Isgali (17. Yuzyil).
- Author
-
Topsakal, Ilyas
- Abstract
Russians began to realize Nord Siberia in 15th cenTRry where they were in relations by tradesmen since 11th cenTRry and started to occupy in the end of the same cenTRry and in the 17th cenTRry they occupied overall West and Middle Siberia to Kamchatka. TRrkish elements as Yenisey Kirghiz who settled especially in South regions put back this invasion since at the ends of the 18th cenTRry, they did not succeed, all the Siberia including overall Mongolia land got in on Russian Czarism. Vastness and rich Siberia lands have an important effect on the social and economic development of Russian Czarism and this richness used by Russians wastefully. In this term, fur which was a preeminent critical economic good exists in Siberia and thereby Russians coughed an important advantage. Besides by using water ways in this region they transferred important trade goods of east to west. In terms of military, by developing military city model they established important castle cities and by these cities they dominated this region. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2011
26. TÜRK TARİHİ AÇISINDAN SİBİRYA'NIN KISA TARİHİ (BAŞLANGIÇTAN XVI. YÜZYILA KADAR).
- Author
-
TOPSAKAL, İlyas
- Subjects
SIXTEENTH century ,SAMOYEDS ,SELKUPS ,ARCHAEOLOGICAL excavations ,CULTURE ,TURKISH history ,HISTORY of Siberia, Russia - Abstract
Copyright of Electronic Turkish Studies is the property of Electronic Turkish Studies and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2011
27. Türkistan Genel Valiliği'nde idari sistemin oluşumu ve gelişim süreci (1865-1897)
- Author
-
Kerimov, Hatice, Topsakal, İlyas, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Administrative structure ,Turkish history ,Turkistan ,Governorship - Abstract
Rus hükümetinin bölgesel politikası, var olan ya da yeni ele geçirilen topraklar üzerinde ülkenin siyasi ve ekonomik entegrasyonunu sürdürme, sosyal, hukuki ve idari anlamda genel bir düzen kurma yönündeydi. Bu amaç doğrultusunda kurulan Genel Valilikler, Rusya tarafından ele geçirilen ya da daha önce sınırlara dahil edilen çoğunluğu Rus olmayan nüfusa sahip bölgeleri Rus yasal, idari, ekonomik ve kültürel alana dahil edilmesine hizmet edeceklerdi. Daha açık bir ifadeyle Genel Valilik ve bünyesindeki idari kurumlar, Ruslaştırma politikasının yegane uygulayıcıları olacaklardı. Türkistan'da işgallerle eş zamanlı olarak Rus İmparatorluğu terkibinde Türkistan Oblastı ve ardından Taşkent merkezli Türkistan Genel Valiliği'nin kurulması da doğrudan bu politikanın bir sonucuydu. Rus hükümeti Türkistan'ı sade bir Rus guberniyasına dönüştürmek maksadıyla nizamnameler temelinde Türkistan Genel Valiliği'nde ana, Oblast, şehir, Uyezd ve kırsal kesim düzeyinde imparatorluk kurumlarına en yakın idari sistemi tatbik etmeyi hedefledi. Ana idarenin en büyük temsilcisi olan Türkistan Genel Valisinin en önemli vazifesi işgal edilen toprakları herhangi bir yöntemle sakin, iç, itaatkâr ve aynı biçimdeki Rus guberniyalarına dönüştürmekti. Bu amaç doğrultusunda Genel Valilik yönetimi ile ilgili tüm idari düzenlemeler, Genel Vali ve onun temsil ettiği ana idarenin yetkilerini çok kapsamlı hale getiren bölgenin özelliklerine göre hazırlanarak, değişiklik ve eklemeler yapma imkanı sağlayacak şekilde düzenlendi. Bu bağlamda 1865 ve 1897 yıllarını kapsayan araştırmada Türkistan idaresi hakkındaki nizamnameler ve bölgesel yönetim tarafından hazırlanan nizamname tasarıları temelinde Türkistan Genel Valiliği'ndeki Rus idari sisteminin oluşum ve gelişim süreci incelenmiştir. The regional policy of the Russian government was to maintain the country's political and economic integration on the existing or newly occupied lands, and establish a general system in the political, legal and administrative terms. The General Governorships formed for this purpose, were to serve in incorporating regions with a majority non-Russian population that were either occupied by Russia or previously included in the Russian borders into the Russian legal, administrative, economic and cultural systems. To be more precise, the General Governorship and its administrative organs were to be the sole implementers of the Russianization policy. The formation of the Turkistan Oblasts (provinces) in the Russian Empire constitution in parallel with the occupations in Turkistan, and then the establishment of the General Governorship based in Tashkent was the direct result of this policy.Based on the constitutions intended at turning Turkistan into a simple Russian governorate, the Russian government aimed to apply the closest administrative system into the general empire institutions of the main Oblasts, cities, Uyezd and rural regions within the General Governorship of Turkistan. The most important duty of the Turkistan General Governor, the major representative of the main administration, was to transform the occupied lands into calm, domestic, obedient Russian governorates using any methods necessary. In parallel with this objective, all the administrative regulations concerning control of the General Governorship were prepared according to the characteristics of the region in a way that would give extensive authority to the General Governor and the main administration he represented, while also enabling changes and additions to the regulations. In this context, the studies expanding from 1865 to 1897, examine the formation and development process of the Russian administrative system into the Turkistan General Governorship, the main objective of the constitutions regarding the Turkistan administration and the statute drafts prepared by the regional government. 317
- Published
- 2019
28. Telfikü'l-Ahbar ve Telkihü'l-Asar Fi Vakayı'i Kazan ve Bulgar ve Müluki't-Tatar adlı eserin latinizesi
- Author
-
Tanuğur, Eda, Gemici, Nurettin, Topsakal, İlyas, and İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,Cengiz Han ,History ,Kıpcaks ,Khan ,Tahirü'l-Mevlevi ,Turkish history ,Tatars - Abstract
Yüksek Lisans Tez çalışmamızın konusu olan Tahirü'l-Mevlevi'nin tercüme eseri, Kāzan, Bulgār ve Tatar Târîhi, Defter 1 ve Defter 2 başlıklarına sahip üç kitap, Murad Remzi tarafından yazılmış Telfîkü'l-ahbâr ve Telkîhü'l-âsâr fî Vakāyıʻi Kazan ve Bulgār ve Mülûkit-Tatar adlı eserin çevirisidir. Tahirü'l-Mevlevi, Kazan, Bulgar ve Tatarların tarihine dair yapılan çalışmalarda, batılı kaynakların ağırlıklı olduğunu ifade eder. Bu nedenle bu coğrafyanın tarihine, yine bu coğrafyada yetişmiş bir yazarın kaleminden çıkan bir eseri tercüme etmenin önemini vurgular. Murad Remzi, kendi tarihine ışık tutmak ve yetişen nesillere tarih bilincini kazandırmak için Telfîkü'l-ahbâr ve Telkîhü'l-âsâr fî Vakāyıʻi Kazan ve Bulgār ve Mülûki't-Tatar eserini kaleme aldığını belirtir.Yüksek Lisans Tezimiz, giriş, dört bölüm ve sonuçtan meydana gelmiştir. Giriş bölümünde eserin konusu, önemi, amacı, kapsamı ve yöntemine dair bilgiler, birinci bölümde eserin değerlendirilmesi, ikinci bölümde Tahirü'l-Mevlevi'nin (Tahir Olgun) biyografisi, üçüncü bölümde Murad Remzi'nin biyografisi, son bölümde eserin latinizesine yer verilecektir. Sonuç'ta ise, çalışmamız hakkında genel bir değer-len¬dirme yapılacaktır. The thesis statement will focus on three translation works of Tahirü'l-Mevlevi, named as Kāzan, Bulgār ve Tatar Târîhi and Defter 1 and Defter2. These studies were translated by Telfîkü'l-ahbâr ve Telkîhü'l-âsâr fî Vakāyıʻi Kazan ve Bulgār ve Mülûkit-Tatar, written by Murad Remzi. Tahirü'l-Mevlevi states that, studies for the history of Kazan, Bulgar ve Tatarians are generally based on western resourses. He emphazises the importance of to translate a study which was written by who came from the some region of this history. Murad Remzi says he wrote Telfîkü'l-ahbâr ve Telkîhü'l-âsâr fî Vakāyıʻi Kazan ve Bulgār ve Mülûkit-Tatar in order to offer on insight to history and raise a sense of history to the young generation.The thesis statement has prolog, four other chapters and conclusion part. In the prolog, we will focus on the subject and the scape of the book we will also describe its method. And in the first part we will evaluate the book, second part includes biography of Tahirü'l-Mevlevi while, the third part includes Murad Remzi's biography, in the last part we will touch on the latinization of the book. Lostly, in the conclusion part, we will evaluate the thesis statement. 458
- Published
- 2019
29. Reşîdüddîn Fazlullah-ı Hemedânî'nin Câmi'u't-Tevârîh adlı eserinde Sultan Mahmud Devrine dair kayıtlar ve değerlendirmesi
- Author
-
Gülbeyaz, Aybuke, Topsakal, İlyas, and İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Cami-üt Tevarih ,Rashid al-Din Hamadani ,Sultan Mahmud Period - Abstract
Gazneliler Devleti'ni doğunun en güçlü ve İslâm dünyasının en zengin devletlerinden biri haline getirmiş olan Gazneli Sultan Mahmud, izleri titizlikle takip edilmesi gereken bir Türk kahramanıdır. İslâm tarih yazınında birçok tarihçi, bu güzide hükümdara çalışmalarında özel bahisler açmış ve eserleri hakkında meraklıları bilgilendirmiştir. Ancak bunların içinde kuşkusuz en önemlisi, Reşîdüddîn Fazlullah Hemedânî'ye ait olan Câmiu't-Tevârîh adlı nitelikli tarih kitabıdır. Nitekim yazar, dünya tarihi olarak tasarladığı bu eserinde Gazneliler Devleti'nin asil kurucusu Sebük Tegin ve oğlu Gazneli Mahmud'a özel bir bölüm ayırarak doyurucu bilgiler sunmuştur. Bu çalışmada tarih yazıcılığında yetkinliğini ispat etmiş bu yazarın, Gazneli Mahmud'a dair yazdıkları Türkçeye kazandırılacak ve metnin görece kapalı anlatımı, dipnot bilgilendirmeleri ile aydınlatılmaya çalışılacaktır. Bununla birlikte metinde anlatılan olayların daha net anlaşılması ve dönemin genel manzarasını hayal etmeyi kolaylaştırması açısından Gazneli Mahmud'un döneminde hüküm süren hanedanlıklara da özel bir bölüm ayrılarak Sultan Mahmud ile olan ilişkileri de dâhil olmak üzere haklarında bilgi verilecektir. Çalışma, eserin içeriğine yönelik üzerine kurulan bu tez doğrultusunda bir değerlendirme ile sona erecektir. Sultan Mahmud of Ghazni, who made the Ghaznavid State one of the most powerful states of the east and the richest states of the Islamic world, is a Turkish hero the footsteps of whom must be followed carefully. Many historians in the Islamic history literature made special references to this eximious ruler in their studies and informed the curious people about his works. However, undoubtedly, the most important one among these is the qualified history book named Jamiʿ al-Tavarikh by Rashid-al-Din Fadlullah Hamadani. The writer, indeed, presents satisfying information by giving a special part about Sabuktigin, the founder of the Ghaznavid State and his son Sultan Mahmud of Ghazni in this work, which he designed as world history. In this study, the writings about Mahmud of Ghazni of this writer, who proved his competence in historiography, will be introduced into Turkish and the relatively hidden expression of the text will be tried to be illuminated by footnotes. In addition to this, there will be given a special part to the dynasties who reign in the period of Mahmud of Ghazni and information about them including their relations with Sultan Mahmud to make the events narrated in the texts be understood more clearly and to make easier the imagination of the general atmosphere of the period. The study will end with an assessment along with that thesis, which is based on the content of the work. 151
- Published
- 2018
30. Cebel-i Lübnan'da Osmanlı Devleti'nin mezhep politikası ve hukuki uygulamalar (1839-1914)
- Author
-
Yildiz, Tuba, Topsakal, İlyas, and İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Religious-law relationship ,Cebel-i Lebanon ,Sect history ,Druzes ,Maronites ,Sects ,Ottoman State ,Ottoman Period - Abstract
Bu çalışma, Osmanlı Devleti'nin çok mezhepli bir yapıya sahip olan Cebel-i Lübnan'da kurduğu idari yapı ile siyasi sistemin yanı sıra, hukuki yapısını oluşturan dini ideolojinin ve daha dar kapsamda Hanefi ekolünün bölgedeki işlevi üzerine inşa edilmiştir. Araştırmada Cebel-i Lübnan'ın iki önemli mezhep grubu olan Şii Dürziler ile Katolik Marunilerin hukuki statüleri incelenmekte, mezhep siyasetinin XIX. yüzyılda bu iki cemaat üzerindeki dönüşümü hukuk çerçevesi üzerinden ele alınmaktadır. XIX. yüzyılın gerek Osmanlı Devleti'nin Tanzimat ve Islahat Fermanı sonrasında reformist dönüşümüne gerekse de Dürzi ve Marunilerin siyasi mücadelelerine tanıklık etmesi, Cebel-i Lübnan'daki hukuki sistem üzerinde yapılan önemli değişiklikleri anlamak açısından önem arz etmektedir. Bu bağlamda yüzyılın ortalarından itibaren, devletin Dürzi ve Marunilere karşı adli sisteminde farklı uygulamaları tercih etmesi, cemaatlerin hukuk-kimlik ilişkisi içinde kendilerini yeniden tanımlama çabalarına yol açmıştır. Araştırmada Osmanlı Devleti'nin bölgedeki hukuki uygulamalara yönelik politikasını oluşturan amiller ele alınmakla birlikte, siyasi gelişmeler ile uluslararası nüfuz mücadelelerinin bölgedeki mezheplerin hukuki yapıları üzerindeki etkisi ve devletin bu gelişmeler karşısındaki yaklaşımını ortaya koymak hedeflenmektedir. This study is based on the administrative structure of the Ottoman Empire and its political structure, as well as the religious structure which form its legal structure and the Hanafi school in the region. In this study, the legal status of Shia Druzes and Catholic Maronites, two important sect groups of Mount Lebanon, are examined. In the XIX. century, the transformation of these two communities is handled within the framework of the law. The fact that XIX. century witnessed reformist transformation of the Ottoman Empire after the Tanzimat and Islahat Edict and the political struggles of the Druze and Maronites are important in terms of understanding the important changes made on the legal system in Mount Lebanon. In this context, since the middle of the century, the efforts of the communities to redefine themselves in the framework of law-identity have led the State to prefer different practices in the judicial system against Druze and Maronites. The aim of this study is to examine the effects of political developments and international influence on the legal structures of sects in the region and the State's approach to these developments. 303
- Published
- 2018
31. Mısır basınında hilafet tartışmaları 1922-1926
- Author
-
Livaoğlu Menküç, Hilal, Topsakal, İlyas, and İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,Sovereignty ,Press ,History ,Caliphate ,20. century ,Islamic history ,Ottoman State ,Egypt ,Ottoman history - Abstract
Arap dünyası ile birlikte Mısır'da 19. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan Hilafet tartışmaları, Osmanlı Devleti'nin yıkılarak yeni Türk devletinin ortaya çıkması ve bu süreçte Hilafet müessesesine ilişkin olarak Ankara'da alınan kararlar bağlamında 1922-1926 yılları arasında matbuat gündeminin ana maddelerinden birini oluşturmuştur. Önce Hilafetin saltanattan, dolayısıyla siyasi erkten ayrıştırılması ve salt ruhani bir makam haline getirilmesi ardından bu adım yeterli bulunmayarak tamamen kaldırılması tüm İslam dünyasında olduğu gibi Mısır'da da büyük bir tepki meydana getirmiş, Mısırlıların meseleye hem dini hem de siyasi açıdan odaklanarak çözüm üretme çabasına girmelerine neden olmuştur. Bu çözüm çabasında, pek çok Mısırlı entelektüel tarafından Arap-İslam dünyasının kalbi olarak lanse edilen Mısır'ın Hilafetin geleceği konusunda belirleyici bir role sahip olması gerektiği görüşü ön plana çıkmaktadır. Bu araştırma, dönemin Mısır basınının üç önemli yayını organı olan el-Ahrâm, el-Mukattam ve Mecelletü'l-Menâr'da Hilafet tartışmaları çerçevesinde hangi meselelerin hangi argümanlar üzerinden ele alındığını ortaya koymaya çalışmıştır. Beginning from the second part of the 19th century, the issue of Caliphate has produced an enormous field for debates in both the Arab World and Egypt. A number of regulations held by Ankara concerning the office of Caliphate between 1922-1924 intensified the discussion among the pioneers of the Egyptian public sphere while disclosing the enmity of conservative Egyptians towards Turkish secular nationalists. Some leading figures of Egyptian intellectual life began to seek a solution which would rescue one of the most important foundations of Islamic tradition and laid on Egypt the burden of a leading role in the issue. Others believed that keeping the Caliphate within the Egyptian national borders would harm her interests. This study examines how the debates on the Caliphate have occurred and what kind of arguments and sources shaped its way. 321
- Published
- 2017
32. 17. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin Kızıldeniz ve Basra Körfezi'ne karşı politikası
- Author
-
Yilmaz, Harun, Topsakal, İlyas, and İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,England ,Persian Gulf ,Ottoman State ,Ottoman history ,Ottoman management ,International relations ,Red Sea ,International policy ,17. century ,Netherlands - Abstract
Kızıldeniz ve Basra Körfezi stratejik ve ekonomik açıdan aynı zamanda kutsal toprakların güvenliği bakımından Osmanlı Devleti için büyük bir ehemmiyete sahipti. 17. yüzyılda Avrupa ve İran'la devam eden savaşlar yüzünden Kızıldeniz ve Basra Körfezi'nde Osmanlı Devleti'nin nüfuzu zayıflamıştır. Nüfuzu azalmasına rağmen varlığını diplomatik yollarla sürdürmüş ve kendisine gelebilecek tehlikelere karşı korunmuştur. Osmanlı Devleti'nin gemilerinin Avrupalı devletlerin gemileri karşısında güçsüz ve yetersiz kalması Osmanlı Devleti'ni, Kızıldeniz ve Basra Körfezi'nde var olan nüfuzunu korumaya ve mevcut topraklarını muhafaza etmeye sevk etmiştir. 17. yüzyılda Kızıldeniz, Basra Körfezi ve Hint Okyanusu'nda Portekiz'in dışında İspanya, Hollanda ve İngiltere gibi diğer Avrupalı devletler ortaya çıkmıştır. Batılı güçler, şirketler tesis ederek doğuda ticarete dâhil olmuşlardır. Hollanda, 1602 yılında Hollanda Doğu Hindistan Şirketi'ni kurarak doğuda ticari faaliyetlerine devam etmiştir. Söz konusu Hollanda Şirketi elinde bulundurduğu geniş yetkileri kullanarak geniş alanlara yayılmıştır. Ticaret maksadıyla kurulan şirket kuruluş amacının dışına çıkarak sömürgeci bir güce dönüşmüştür. İngiltere ise, İngiliz Doğu Hindistan Şirketi adı altında Basra Körfezi'nde sömürgeci nüfuzunu sağlamlaştırmaya çalışmış ve bölgede yerel güçlerle ittifaklar yapmıştır. Hollanda ve İngiltere Portekiz'e karşı birer rakip olarak ortaya çıkmıştır. İngiliz ve Hollandalıların karşısında Portekiz'in Basra Körfezi'ndeki üstünlüğü sona ermiştir.Söz konusu çalışma bu bağlamda ele alınacak olup Osmanlı Devleti'nin Kızıldeniz ve Basra Körfezi'ne karşı politikası ve Avrupalı devletlerin kurdukları şirketler üzerinden yaptıkları çalışmalar değerlendirilecektir.Anahtar Kelimeler: Basra Körfezi, Kızıldeniz, Osmanlı Devleti, Hollanda Doğu Hindistan Şirketi, İngiliz Doğu Hindistan Şirketi, Portekiz, Hollanda, İngiltere The Red Sea and the Persian Gulf are so important for the Ottoman State in terms of the safety of the holy ground, strategy and economy. The prestige of the Ottoman Empire has reduced in the Red Sea and the Persian Gulf because of the ongoing wars with Europe and Iran in the 17th century. Despite its lack of prestige, it continue its presence through diplomatic means and it protects itself against imminent dangers. The ships of the Ottoman State were powerless and inadequate against the ships of the European states, which led the Ottoman State to preserve its existing influence in the Red Sea and the Gulf of Basra and to preserve its existing territory. In the 17th century, other European states such as Spain, Holland and England out of Portugal emerged in the Red Sea, Persian Gulf and Indian Ocean. Western powers established companies, and they went into the business in the east. The Netherlands established the Dutch East Indian Company in 1602 and continued its commercial activities in the east. The Netherland Company has been spread on a large area by using its authority. The company that was established to do business has been turn into a colonial power by misusing it. England, under the name of BritishEast India Company tried to consolidate its colonial influence in the Persian Gulf and made alliances with domestic power in the region. The Netherlands and England emerged as a competitor to Portugal. In the face of the England and the Dutch, superiority of Portugal in the Persian Gulf finished. This study will be considered in this context and policy of the Ottoman State for the Red Sea and the Persian Gulf and studies that European states did in the companies that the European states have established will be evaluated.Key words: Persian Gulf, Red Sea, Ottoman State, Dutch East Indian Company, British East Indian Company, Portugal, Netherlands, England 190
- Published
- 2017
33. Osmanlı İmparatorluğunun 16.-19. yüzyıllar arasında Cavalı Müslümanlar üzerindeki etkileri
- Author
-
Nuha, Ulin, Topsakal, İlyas, and İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Socio-cultural impact ,Indonesia ,Indonesia-Cava ,Muslims ,Ottoman history ,Ottoman State ,International relations ,Ottoman Period ,International policy ,Socio-economic impact - Abstract
Bu çalışma, Osmanlı İmparatorluğunun 16.-19. yüzyıllar arasında Cavalı Müslümanlar üzerindeki etkilerini açiğa çıkaracak. Bu çalışmanın birinci bölümünde, İslam'ın Cava Adası'na gelişini ve Cava Müslümanlarının karakteristiği anlatılmaktadır. Bu tartışma, Cava Müslümanlarının karşılaştıkları bir nesneyi nasıl gördükleri konusunda okuyucuya temel farkındalık sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. İkinci bölümde ise, MS 16.-19. yüzyıllar arasında Cava Müslümanlarının Osmanlı İmparatorluğuyla nasıl temasta bulundukları anlatılmaktadır.Cava Müslümanlarının mistik arkaplanları onların Osmanlı İmparatorluğu hakkındaki dünya görüşlerini etkiliyor. Onlara göre, Osmanlı İmparatorluğu çok güçlü İslami güçlere sahiptiler ve kötü cinleri evcilleştirip Cava Adası'nı insanlarla doldurabiliyorlardı. Onlara göre, Osmanlı İmparatorluğu İslam dünyasının rol modelidir. Bu çalışmanın üçüncü bölümünde yazar, Cava Müslümanlarının Osmanlı İmparatorluğuna bakış açısını tarif edecektir. Bu tartışma, Osmanlı İmparatorluğunun Cava Müslümanları üzerindeki etkisini anlayabilmek için okuyucuya temel bir anlayış olacak. Bir nesneye olan algımız tutumumuzu etkileyebilir. Dördüncü bölüm Osmanlı İmparatorluğunun 16.-19. yüzyıllar arasında Cavalı Müslümanlar üzerindeki etkilerini tartışır. Bunu sonuçlar ve öneriler bölümü izler.Bu araştırma çok önemli çünkü bu araştırma Türkiye Cumhuriyeti ve Endonezya Cumhuriyeti ilişkiyi güçlendirecektir.Anahtar Kelimeler: Osmanlı İmparatorluğu, Cavalı Müslümanlar, Etkiler This study deals with the influence of Ottoman Empire to Javanese Muslims from the 16th century until 19th century. The first chapter of this study discusses about the arrival of Islam to Java Island. This discussion is intended to provide basic understanding to the reader about how Javanese Muslims view an object which they encounter it. While the second chapter describes how the meeting of Javanese Muslim with Ottoman Empire in the 16-19 century AD.The Javanese Muslim's thought with their mystical belief influences their worldview to the Ottoman Empire. In their view, Ottoman Empire is very strong Islamic forces were able to tame the evil genie and fill in Java Island with humans. In their view, Ottoman Empire is role model of Islamic ruler. In the third chapter of this study, the authors will describe Javanese Muslim perception to the Ottoman Empire. This discussion will be a basic understanding to the reader in understanding the influence of Ottoman Empire to Javanese Muslims. Our perception of things influences our attitude. The fourth chapter discusses the influence. Then followed by the conclusions and suggestions.This research is very important. Because this research will strengthen the relationship between the Republic of Turkey and Republic of Indonesia especially Javanese Muslims in the future.Keywords: Ottoman Empire, Javanese Muslims, Influence 147
- Published
- 2017
34. Reşîdüddin Fazlullah-ı Hemedânî ve Câmi'ut-Tevârîh
- Author
-
Çelik, Remziye, Topsakal, İlyas, and İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Cami-üt Tevarih ,Rashid al-Din Hamadani ,Ilkhans - Abstract
İslam tarihinde ve özellikle dünya tarihinde önemli bir eserin meydana gel-mesine sebep olan büyük hekim, yazar, tarihçi, aynı zamanda büyük bir siyasetçi ve İlhanlıların veziri olan Câmiu't-Tevârîh'in yazarı Reşîdüddin el-Hemedânî'nin ha-yatını, yazdığı eserleri, eserlerinin kısaca içeriklerini ve ciltleri hakkında kısa bilgiden sonra, bu eserlerinden en önemlisi olan ve dünya tarihine ışık tutan Câmiu't-Tevârîh adlı eserin incelemesini yapmaya çalışacağız. Bu büyük eser, İlhanlılar tarafından Gāzân Hân'ın emriyle bir grup tarafından kaleme alınmış ve kitap yaklaşık 8 yılda tamamlanarak Olcaytu 'ya teslim edilmiştir. Reşîdüddin Hemedânî'nin bu kitabının 2. Cildinin 4. Cüz'ü Ahmed Ateş tarafından 1957 yılında Ankara'da basılan tıpkıbasımın transkripsiyonu yapılarak nüshasıyla birlikte aktarılmış bulunmaktadır. Bu büyük eserin şimdiye kadar pek çok ülkede tercümesi ve tıpkıbasımı yapılmıştır, ama özellikle bu bölümün şuana kadar hiç bir ülke tarafından tercüme edilmemesi bizi buna sevk eden en büyük etken olmuştur. Araştırmamızın sonunda da tercümenin değerlendirilmesi yapılmış ve sonuçlan-dırılmıştır. Bu çalışmamızda sadece Câmiu't Tevârîh'i incelemekle kalmayıp, ünlü yazarın Dünya Kültür mirasımıza bıraktığı eserlerden olan Rub'i-Reşîdî'yi de okuyucuya tanıtma imkânı bulmuş olduk. Anahtar kelimeler: Cami'üt Tevârîh, Rub'i-Reşidi, Gâzân Hân, Olcaytu, Reşidüddin el-Hemedânî, The person who is doctor, writer and at the same time politician and also writer of Reşîdüddin el Hemedani's life caused significant opus In Islamic world and especially in world history. In this work, we will try to analyze his opuses and and the most important one Camiu't TevarihThis great opus was written by Ilkhanids because of Gāzân Hân's order and book is completed in 8 years and delivered to Olcaytu. Reşîdüddin He-madini's book was publicized in 1957 by Ahmed Ateş. This great opus has been translated on many languages but especially that section has been never translated and so that fact dis-patched us to work on it. At the end of the translation, there will be concluded and evaluation part.In this work, we are not just going to analyze Câmiu't Tevârîh, we also found an opportunity to introduce Rub'-i Reşidi to readers which is placed in World Cul-ture heritage. Key Words: Jami' al-Tawârıkh, Rab'-e Rashidi, Ghazan Khân, Öljaitü, Rashid al-Din Hamadani, 225
- Published
- 2016
35. Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin İran'da Cihad-ı Ekber faaliyetleri
- Author
-
Ayaydin, Ridvan, Topsakal, İlyas, and İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Jihad ,Ottoman State ,Iran ,World War I - Abstract
Birinci Dünya Savaşında İtilaf Devletleri'ne karşı Avrupa cephelerinde savaşa tutuşan Almanya, Fransa cephesindeki Marne'de durdurulduktan sonra, 2 Ağustos 1914'te yaptığı gizli anlaşma ile yedeğe aldığı Osmanlı'yı müttefiki olarak savaşa sokmaya karar vermişti. Osmanlı, dönemin en güçlü Müslüman devleti olması hasebiyle Halifeliği elinde bulundurduğundan, İtilaf Devletleri'nin sömürgelerindeki Müslümanlar, halifenin çağrısı ile cihada davet edilerek ayaklandırılmak istendi. Böylece İtilaf devletleri Avrupa cephelerine sömürgelerinden asker takviyesi yapamayacak ya da Avrupa cephelerindeki askerlerini sömürgelerinde çıkan isyanları bastırmak üzere oralara kaydırarak, Almanlara Avrupa'da kilitlenen cepheleri kendi lehlerine açma imkânı vereceklerdi. Osmanlı da İtilaf Devletleri'ne ittifak teklif etmesine rağmen aldığı olumsuz cevabı, İtilaf Devletleri'nin kendisini aralarında savaş sonrası paylaşacakları şeklinde yorumlayarak, Almanya'nın yanında savaşa dâhil olmuştu. Kaybettiği toprakları da geri alabilme ümidiyle Cihad-ı Ekber ilan etti. Cihad-ı Ekber'in asıl hedeflerinden birisi İngiliz sömürgesindeki Hindistan Müslümanlarını ayaklandırmak olduğundan, oraya ulaşabilmek için İran'a girmek bir zaruret olmuştu. Osmanlı ve Almanya etkili kuvvetlerle İran'ı geçememesine rağmen karadan ulaşabildiği tek müslüman komşusu olması, diğer Müslüman ülkelere ulaşım için gerekli olan donanmasının da zayıf olması ve sahada aktif olarak, sefir başta olmak üzere ataşemiliteri ve subayları ile çalışabilme imkânı bulduğu için Cihad-ı Ekber faaliyetleri İran'da yoğun olarak etkin oldu. Osmanlı sınırına yakın Kürt ve Türk aşiretlerinden mücahid topladı ve Ruslara karşı küçük müfrezelerle zaman zaman etkili savaşlar verdi. Halife ve cihad gibi İslam dinine ait kavramları dünya çapında siyaseten kullanıp, dünyanın en güçlü ordularına sahip Almanya ile müttefik olarak ondan destek alsa bile, müslim ve gayrimüslim bütün insanoğlunun eylemlerinin altında yatan sonsuzluk ve ebedi iktidar iddiasına Allah dışındaki bütün varlıklar gibi Osmanlı Devleti de yenik düştü. Germany, which was conducting a war against the Entente Powers in several European fronts during the First World War, decided to include Ottoman Empire, which they had been holding as a back-up with a secret agreement signed on 2 August 1914, to the war after being halted by France in Marne front. Ottoman Empire was holding the caliphate by being the most powerful Muslim state of the era and it was intended to revolt Muslims living in the Entente Powers` colonies by the caliph`s declaration of Jihad. By doing so, the Entente Powers would not have been able to provide reinforcement troops from their colonies or by sliding additional troops to suppress rebellions in their colonies would provide Germans to open the locked fronts in Europe. The negative reply provided by the Entente Powers to the proposal of Ottoman Empire to join in war on the Entente Powers` side was interpreted by the Ottoman Empire as a sign of the Entente Powers` plans to share the Empire after the war and it was decided on taking sides with Germany. With the hope of gaining back the lost territories Jihad-i Akbar was declared. Since one of the main goals of Jihad-i Akbar was to create rebellions in the Indian Muslims living in the British colonies, it became a necessity to enter Iran to get there. Due to poor naval facilities required for access to other Muslim countries and though Ottoman and German forces were unable to pass Iran, which was the only Muslim neighbor reacheable through land, with efficient forces, the Jihad-ı Akbar activities were intensively active in Iran since there was an ambassador in the field who was able to cooperate actively with military attachéand other officers. Ottomans were able to gather mujahideen from Turkish and Kurdish tribes who were living near the border and from time to time these groups were able to fight effectively as small detachments against the Russians. Though being an ally with Germany and supported by the world's most powerful German armies and even using the Islamic concepts such as Khalifa and Jihad in the world politics, they succumbed like all beings other than Allah in the claim of power which underlies infinitely and eternaly of all Muslim and non-Muslim actions. 385
- Published
- 2016
36. Osman Saib Efendi'nin Coğrafya-i Kıt'a-i Afrika adlı eserinin transkribi
- Author
-
Karaaslan, Fatih, Topsakal, İlyas, and İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Translation ,Coğrafya-i Kıt'a-i Afrika ,Africa ,African countries ,Islamic history ,Osman Saib Efendi ,19. century - Abstract
Ülkemizde Afrika kıtasıyla ilgili eserlerin az olduğu, buna paralel olarak akademik ve bilimsel çalışmaların eksik olduğu bilinmektedir. Bu düşünceden hareketle Müneccimbaşı Osman Sâib Efendi'nin Fransızca bir eserden çevirdiği Coğrafya-i Kıt'a-i Afrika adlı risalenin transkripsiyonunu yaparak, eserin içeriği hakkında değerlendirmelerde bulunduk ve elyazma ile matbu nüsha arasındaki farkları göstermeye çalıştık.Mütercim olan Osman Sâib Efendi'nin, Coğrafya-i Kıt'a-i Afrika adıyla tercüme etmiş olduğu bu eser, mütercim tarafından öğrencilerine derslerinde okutulmuştur.Eser, 19. yüzyıl Afrika kıtasını coğrafi, tarihi, kültürel, sosyal, ekonomik ve politik açıdan ülke ülke tanıtmaktadır. Fakat eserde, bazı ülkeler hakkında ayrıntılı bilgilere yer verilirken, kimi ülkeler hakkında ayrıntıya girilmeyip kısaca tanıtılmıştır. Eserin mütercimi, Afrika kıtasındaki ülkeleri, şehirleri, kabileleri, nehirleri, hayvanları, ticaret biçimleri, tarihi yapıları, hayat biçimleri, geçim kaynakları gibi pek çok konuyu açıklamıştır.Anahtar Kelimeler: Kıt'a-i Afrika, Coğrafya, Osman Sâib, Afrika, Adriano Balbi It is acknowledged that works on Africa are pretty rare and academic studies on this are quite lacking in our country. Upon this, an edition of the treatise `Coğrafya-i Kıt'a-i Afrika` of Müneccimbaşı Osman Sâib Efendi has been completed in this study. Also, it has been attempted an evaluation of its contents and a critical analysis to demonstrate the differences between the manuscript and the printed edition of it.Osman Sâib Efendi, who is a translator as well, taught this book to his student as a course book for his lectures.Coğrafya-i Kıt'a-i Afrika speaks about the continent of Africa's geography, history, culture, socio-economy and politics state after state. However, while some states were introduced in detail, some others were mentioned very briefly. The author explains many issues about the continent such as countries, cities, trade modes, historical sites, life standards and sources of income and so on.Keywords: Kıt'a-i Afrika, Coğrafya, Osman Sâib, Africa, Adriano Balbi 109
- Published
- 2015
37. Batı Karahanlılar'da (1042-1212)Tamgaç Buğra İbrahim Han (1052-1068)dönemi ve faaliyetleri
- Author
-
Koca, Murat, Topsakal, İlyas, and İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Karakhanids ,Maveraun-nahr ,Islamic history ,Tamgaç Buğra İbrahim Han ,Middle Ages - Abstract
''Batı Karahanlılar'da Tamgaç Buğra İbrahim Han Dönemi Ve Faaliyetleri'' adlı çalışmada, Tamgaç Buğra İbrahim Han Dönemi'nin Batı Karahanlılar'ın kurulmasındaki rolü hakkında bilgi verilmiştir. Bu dönem içerisindeki idari, siyasi ve sosyal hayat üzerinde durulmuştur. İbrahim Han'ın Maveraünnehir'de kurduğu devletin, komşu devletlerle siyasi ilişkileri hakkında bilgiler sunulmuştur. Ayrıca bu dönemde imar ve eğitim alanındaki yenikliklerin Türk-İslam kültürünün oluşmasına yaptığı katkı ortaya konulmuştur. Çalışmada İslam kaynakları, arkeolojik veriler ve çağdaş araştırmalar kullanılmıştır.Anahtar Kelimeler: Batı Karahanlılar, Tamgaç Bura brahim Han, Maveraünnehir. In this study of ''The period of Tamgaç Buğra Ibrahim Khan and his actıvıties Western Karakhanids'' it is given the information of the role of the Tamgaç Buğra İbrahim Khan's period on the foundation of Western Karakhanidits. It is emphasised the administrative social and political life of the period . The state of İbrahim Khan in Transoxiana and its political relations of the neigbouring countries are olso stated in this study. It is pointed out the contrybutions of the innovations in the public improvements and education on Turkish-Islamic culture. In this study it is used Islamic sources, archeological datas and contemporary researches.Key Words: Western Karakhanids, Tamgaç Bura brahim Khan, Transoxiana 125
- Published
- 2015
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.