Search

Amaç: Bu çalışmanın amacı, Parkinson hastalığında depresif belirtiler ile fiziksel aktivite seviyesi arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Yöntemler: Bu prospektif çalışmaya; Mart 2018- Eylül 2018 tarihleri arasında yaşları 58-89 arasında değişen 25 kadın (%36, 2), 44 erkek (%63, 8) olmak üzere toplam 69 hasta dahil edildi. Parkinson hastalarında depresif belirtilerin şiddetini belirlemek için Hamilton Depresyon Değerlendirme Ölçeği, fiziksel aktivite seviyesini belirlemek için Uluslararası Fiziksel Aktivite Ölçeği (Kısa Form) kullanıldı. Bulgular: Tüm hastalarda ve erkeklerde; uluslararası fiziksel aktivite ölçeği ve hamilton depresyon değerlendirme ölçeği arasında negatif yönde orta şiddette anlamlı korelasyon görülürken, kadınlarda istatiksel olarak anlamlı korelasyon bulunmamaktadır. Tüm hastalarda, kadınlarda ve erkeklerde yaş ile uluslararası fiziksel aktivite ölçeği arasında negatif yönde orta şiddette anlamlı korelasyon görüldü. Tüm hastalarda ve kadınlarda hamilton depresyon değerlendirme ölçeği ile yaş arasında; pozitif yönde orta şiddette anlamlı korelasyon bulunurken, erkeklerde pozitif yönde yüksek şiddette anlamlı korelasyon bulundu. Tüm hastalarda ve kadınlarda vücut kütle indeksi ve hamilton depresyon değerlendirme ölçeği arasında; pozitif yönde orta şiddette anlamlı korelasyon görülürken, erkeklerde pozitif yönde zayıf korelasyon görüldü. Sonuç: Parkinson hastalarında fiziksel aktivite seviyesi arttıkça depresif belirtiler düzeyinin azaldığı bulundu. Yaş arttıkça, fiziksel aktivitenin azaldığı ve depresif belirtiler düzeyinde artış olduğu gözlendi. Ayrıca vücut kütle indeksi yüksek olanlarda depresif belirtiler düzeyinin de arttırdığı görüldü. Vücut kütle indeksi ve fiziksel aktivite düzeyi değişikliğinin depresif belirtiler yönelik tedavilerle beraber uygulanmasının olumlu sonuç getireceği görüşündeyiz.

Amaç: Omuz fonksiyonu, inme sonrası hayatta kalanların bağımsızlık kazanmaları için önemli bir rol oynar. Bu çalışmanınamacı, inme geçiren hastalarda omuz bantlama (Tp) ve nöromüsküler elektrik stimülasyonunun (NMES) omuz fonksiyonu, motoraktivite ve ağrı üzerindeki etkilerini karşılaştırmaktır.Yöntem: Çalışmaya üst ekstremite tutulumu olan inme hastaları alındı. Altmış hasta, inmeden 1-3 ay sonra bantlama grubu(TpG), NMES veya kontrol gruplarına (CG) rasgele ayrıldı. Tedavi süresi 4 hafta idi. Omuz fonksiyonel değerlendirmede Fugl–Meyer Duyu Motor Değerlendirme Ölçeği (FMDDÖ) ve Motor Aktivite Log-28 (MAL) kullanıldı. Omuz ağrısı değerlendirmesindeGörsel Analog Skala kullanıldı.Bulgular: Grup içi karşılaştırmalarda FMDDÖ (TpG p≤0,001; NMES p=0,002; CG p≤0,001) ve MAL skorlarında (TpG p≤0,001;NMES p≤0,001; CG p ≤0,001) istatistiksel açıdan anlamlı gelişmeler bulundu. Grup içi karşılaştırmalar hem istirahatte omuzağrısı yoğunluğunda (TpG p=0,007 ve NMES p=0,014) hem de aktivite ile (TpG p≤0,01 ve NMES p=0,016) anlamlı bir azalmagösterirken, CG’de hem istirahatte hem de aktivite ağrısı ile anlamlı bir azalma saptanmadı (her ikisi için p=0,054). Gruplararası karşılaştırmalar, FMDDÖ'lerde TpG lehine önemli bir değişiklik (p=0,0026) gösterdi (p≤0,001). Grup karşılaştırmalarındaMAL'de fark saptanmadı (p>0,05).Sonuç: İnme hastalarının konservatif tedavisinde, etkilenen omuzda izole motor aktivitesini arttırmak için bantlama ve NMESkullanılabilir; ancak, fonksiyon için destekleyici bantlama daha etkili olacaktır., Purpose: Aim of this study is to compare the effects of shoulder taping (Tp) and neuromuscular electric stimulation (NMES) on shoulder function, motor activity, and pain in patients with hemiplegia.Methods: Outpatients with ischemic stroke with upper extremity involvement were enrolled in the study. Sixty patients were randomly assigned to supported taping (TpG), NMES, or control groups (CG) within 1-3 months of stroke. Treatment duration was 4 weeks. The Fugl–Meyer Sensorimotor Assessment Scale (FMSAS) and the Motor Activity Log-28 (MAL) were used for shoulder functional assessment. A Visual Analog Scale was used for shoulder pain assessment.Results: Statistically significant improvements in the FMSAS (TpG p ≤ 0.001; NMES p=0.002; CG p ≤ 0.001) and MAL scores (TpG p ≤ 0.001; NMES p ≤ 0.001; CG p ≤ 0.001) were found in within-group comparisons. Within-group comparisons showed a significant decrease in shoulder pain intensity both at rest (TpG p = 0.007 and NMES p = 0.014) and with activity (TpG p≤ 0.01 and NMES p= 0.016), whereas no significant decrease was found in the CG either at rest or with activity pain (p = 0.054 for both). Between-group comparisons revealed a significant change (p=0.0026) in the FMSAS in favor of TpG (p ≤ 0.001). No difference was found in the MAL in between-group comparisons (p>0.05).Conclusion: In the treatment of symptomatic shoulders in patients with hemiplegia, both options could be used to increase isolated motor activity; however, if function is desired, supportive taping would be more effective.

Thisstudy was planned to evaluate the effect of different pre-competition anxietytypes and self-confidence on performance in bouldering climbers. Forty-one bouldering climber (18 women, 23 men) at ages 18-31 years were included inthe study. After receiving the demographic information of the athletes, thepre-competition anxiety scores was assessed by the Competitive State AnxietyScale (CSAI) and State Trait Anxiety Scale (STAI). CSAI's three sub-parameterswere cognitive anxiety, somatic anxiety and self-confidence. Two differentparameters were evaluated with STAI, state anxiety and trait anxiety.Performance scores of the athletes after the competition were recorded. Whenthe relationship between different pre-competition anxiety types andperformance was examined, there was negative moderate correlation between stateanxiety and performance (p: 0.000, r: -590). While there was no significantdifference between male and female athletes in terms of pre-competition anxietylevels (p>0.05), there was a significant difference between them in terms ofperformance scores (p, Buçalışma kısa kaya tırmanıcılarında yarışma öncesi farklı kaygı türleri veözgüvenin performans üzerine etkisini değerlendirmek amacıyla planlandı. Çalışmaya18-31 yaş arasındaki 41 kısa kaya tırmanış sporcusu (18 kadın, 23 erkek) dahiledildi. Sporcuların demografik bilgileri alındıktan sonra, yarışma öncesi kaygıdurumu Yarışmasal Durumluluk Kaygı Ölçeği (CSAI) ve Durumluluk Sürekli KaygıÖlçeği (STAI) ölçeği ile değerlendirildi. CSAI’ nın bilişsel kaygı, somatik kaygıve kendine güven olmak üzere 3 alt parametre değerlendirilirken, STAI iledurumluk kaygı ve sürekli kaygı olmak üzere 2 ayrı parametre değerlendirildi. Yarışmasonrası sporcuların performans puanları kaydedildi. Yarışma öncesi farklı kaygı türleri ile performansarasındaki ilişki incelendiğinde, durumluk kaygı ile performans arasındanegatif yönlü orta şiddetli korelasyon bulundu (p:0.000, r:-590). Kadın veerkek sporcular kaygı düzeyleri bakımından karşılaştırıldığında aralarındaanlamlı bir farklılık bulunamazken (p>0.05), performans puanları bakımındankarşılaştırıldığında aralarında anlamlı bir farklılık bulundu (p

Purpose: The most commondiscomforts in musicians are musculoskeletal injuries. Musicians who playadvanced instruments use their musculoskeletal systems for long periods of timeoutside their normal position. Conventional treatment, including cold therapy,passive motion, parafine, contrast and circular bath with additional ESWT(Extracorporeal Shock Wave Therapy) and High Density Laser therapy are thetreatment methods of wrist and elbow Problems in patients with musician. Theaim of study is evaluated of pain and functional disability body parts seenbetween musicians playing string instruments.Method: Our randomized,blinded, controlled included 22 in musicans aged 16 to 50 years. Disabilitiesof the Arm, Shoulder and Hand Score (DASH) which has minimal 0 and maximal 100points, Oxford Elbow Scale which has minimal 0 and maximal 48 points, ShoulderPain and Disability Index (SPADI) which has minimal 0 and maximal 130 points.Our the last evaluation form is Functional Situation Scale (FSS) which hasminimal 0 points and maximal 40 points. We compared conclusion of these formstotal points because our main goal was to determine the locations ofinflamation and pain seen substantially in musicians playing stringinstruments. We compared our conclusion of questionnare with literatüre.Result: Many studies have demonstrated in vivo and in vitro evidence of frequencemusicians health problems. The main objective of the our study was to determinelocalization of the pain, functional disabilityand evaluate whether consistingof different reasons can lead to an improvement in activation of finger, wrist,elbow ability in patients with musician and whether the effects of treatment onpain and inflamation may persist or not. Also, meanand standart deviation of FSS was 36,18±1,43.According to these scores and literatür, problems seen frequently inmusicians playing string instrument are inactivation of finger, wrist, elbowability because of pain, functional impairment and epicondilit.Conclusion: In shortly, playing musicalinstruments requires that the stimuli enter a position contrary to the naturalposture of the body according to the variety and cause of physical tension. Itis essential that the tension in the instrument technique is destroyed. Accordingto OES, FSS, Musicians playing string instrument have suffered from disabilityof finger, wrist, elbow because of pain and restriction of functions., Amaç: Müzisyenlerde en sık görülen rahatsızlıklar kas-iskelet sistemiyaralanmalarıdır. İleri düzeydeve uzun süre enstrüman çalan müzisyenler kasiskelet sistemlerini normal pozisyonlarının dışında uzun süre kullanırlar.Ekstansör Şok Dalga Terapisi ve Ek Yoğunluk Lazer Terapisi, müzisyen hastalarınbilek ve dirsek sorunlarının önlenmesi ile ağrı ve fonksiyonel zorlanmalardakullanılır. Bu çalışmanın amacı, yaylı çalgı çalan müzisyenlerin ağrılı vefonksiyonel olarak yetersiz olan vücut bölgelerinin tespit edilerekdeğerlendirilmesidir.Yöntem:Araştırmaya, randomize, körleştirilmiş, kontrollü 16-50 yaş arası 22müzisyen dahil edilmiştir. Minimum 0 ve maksimal skoru 100 olan Kol, Omuz ve ElSkoru (DASH), en az 0 ve en fazla 48 puan olan Oxford Dirsek Ölçeği, OmuzAğrısı ve Özürlülük İndeksi (SPADI) en az 0 ve en fazla 130 puan olan. Sondeğerlendirme formumuz, en az 0 puan ve en fazla 40 puan içeren FonksiyonelDurum Ölçeği (FSS) 'dir. Araştırmada, bu formların toplam puanlarınınsonuçlarını karşılaştırdık, çünkü asıl amacımız yaylı enstrümanlarını çalanmüzisyenlerde görülen enflamasyon ve ağrıların yerlerini belirlemekti. Busebeple, anket sonuçlarını literatür ile karşılaştırdık.Sonuç: Birçok çalışmada (canlıda ve canlı dışında) ileri düzey müzisyenlerdekisağlık sorunları kanıtlamıştır. Çalışmamızın amacı, yaylı çalgı çalanmüzisyenlerdeoluşan ağrıların nedenlerini, lokalizasyonunu saptamak vefonksiyonel olarak yetersiz olan vücut bölümünü tespit etmektir. Ayrıca,DİE'nin ortalama ve standart sapması 36,18 ± 1,43 idi. Bu puanlara ve literatüregöre, yaylı çalgı çalan müzisyenlerde sık görülen problemler, ağrı, fonksiyonelyetersizlikve epikondilit nedeniyle parmak, bilek, dirsekhareketlerininkısıtlanmasıdır.

Amaç: Bu çalışma, halluks valgus deformitesi olan kadınlarda yürüme ve yaşam kalitesini değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Yöntemler: Çalışmaya yaşları 18-55 yıl arasında değişen, Manchester skalasına göre defor- mite derecesi 2 ve üstünde olan halluks valgus tanısı konulmuş 30 gönüllü (deney grubu) ve 30 sağlıklı birey (kontrol grubu) alınmıştır. Bireyler, demografik özellikler, yürüyüş ve yaşam kalitesi açısından değerlendirilmiştir. Yürüyüşün değerlendirilmesinde ayak izi yöntemi, ya- şam kalitesinin değerlendirilmesinde ise SF-36 kullanılmıştır. Sonuçlar: Yürüyüşün zaman-mesafe karakteristikleri açısından gruplar karşılaştırıldığında, adım genişliği, ayak açısı, yürüyüş temposu ve yürüme hızı açısından kontrol grubu lehine fark olduğu görülmüştür (p

Purpose: This study was planned to determine of physical fitness level, body fat percentage and body density of 14-18 year young.Methods: 30 girls and 64 men, in total 94 young between the ages of 14-18 were involvedin this study. It was used in the evaluation demographic information, body fat percentage andbody density and some parameters of EUROFIT Test Battery to physical fitness. They wereFlamingo Balance Test, Test Touch to Disk, Sit and Reach Test, Standing Long Jump Test,Tensile Test Arm, Shuttle Test.Results: The average age of the girls in the study 16.07±1.01 years, mean age years for men15.86 ± 1.13; the average of girls 161.5 ± 5.0 cm, the average height of men 171.3± 6.6 cm;the average body weight of girls 50.7 ± 4.9 kg, the average body weight of males was 59.1 ±7.1 kg.. According to flamingo balance test results, the difference between boys and girls wasnot statistically significant (p>0.05). According to Discs Touch Test, The Standing Long JumpTest, and 30 Second Shuttle Test the difference between boys and girls is statistically significant (p 0.05), according to Grip Test both hands difference betweenboys and girls it is statistically significant (p, Amaç: Bu çalışma, 14-18 yaş arası gençlerin fiziksel uygunluk düzeyi, vücut yağ yüzdesi vevücut yoğunluğunun belirlenmesi amacıyla planlandı.Yöntemler: Çalışmaya 14-18 yaş arası 30 kız ve 64 erkek olmak üzere toplamda 94 gençolgu dahil edildi. Değerlendirmede kişisel özellikler, vücut yağ yüzdesi ve vücut yoğunluğu,fiziksel uygunluğu ölçmek için ise EUROFIT Test Bataryasının bazı değişkenleri kullanıldı.Bunlar; Flamingo Denge Testi, Disklere Dokunma Testi, Otur Uzan Testi, Durarak Uzun AtlamaTesti, Kol Çekme Testi, Mekik Testidir.Sonuçlar: Çalışmaya katılan kızların yaş ortalaması 16.07±1.01 yıl, erkeklerin yaş ortalaması15.86±1.13 yıl; kızların boy uzunluğu ortalaması 161.5±5.0 cm, erkeklerin boy uzunluğuortalaması 171.3±6.6 cm; kızların vücut ağırlıklarının ortalaması 50.7±4.9 kg, erkeklerinvücut ağırlıklarının ortalaması 59.1±7.1 kg olarak bulundu. Flamingo denge testi sonuçlarınagöre erkekler ve kızlar arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0.05). Diskleredokunma testi, durarak uzun atlama testi, 30 sn mekik testi sonuçlarına göre erkekler ve kızlararasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p0.05), kavramatesti sonuçlarına göre her iki elde de erkekler ve kızlar arasındaki fark istatistiksel açıdananlamlı bulundu (p