Bu çalışma, İran'da Şiî teolojiden İslâmcı ideolojiye geçiş sürecini ve İran'ın düşünsel sekülerleşmesini çözümlemektedir. Dolayısıyla bu örüntünün bir sonucu olan mevcut siyasi rejimin ideolojik paradigmasını ve bu ideolojik paradigmaya sahip iktidar ile rejim-karşıtı dinî muhalefet arasındaki çatışma ilişkisini entelektüel düzlemde analiz etmektedir. Ayrıca, bu çalışmada İslam Devrimi'nden günümüze Şiîliği bir devrim ideolojisi haline getiren, dönemsel olarak değişmekle birlikte, Şiî yayılmacılığına dayalı karşı-denge kurma amacını taşıyan İran'ın dış politika stratejisi olarak `güvenlik-otonomi arayışı` analiz edilmektedir. Günümüzde İran, ABD'nin Irak işgali ile bu bölgede etkinliğini zirveye ulaştırmış ve Arap Baharı süreci ile birlikte ortaya çıkan bölgesel sistemde yayılmacı politikalarına yeni bir alan bulmuştur. Bu süreçte bölgede İran'ın ne derece etkin olabileceği tartışılırken; `Şiî Hilali` tartışmaları yeniden gündeme gelmiştir. İran'ın Ortadoğu'yu mezhep temelinde şekillendirmeye çalıştığı tezine dayanan söz konusu yaklaşım, bu çalışmada sivik din ve politik kültür olarak İran Şiîliğinin temellerine inilerek incelenmektedir. Ayrıca, İran'ın Şiî yayılmacılığının ABD'nin Irak müdahalesinden Arap Baharına uzanan süreçte Bağdat, Şam, Beyrut ve Sana'da pragmatist kaygılarla nasıl jeopolitik bir amaca dönüştüğü analiz edilmektedir. This study analyses the transition period from Iran Shia teology to Islamist ideology and Iran's intellectual secularization. Therefore it analyses, on an intellectual level, the ideologic paradigm of the present politic regime which appeared as a result of this transition and the conflict between the said regime and the opposing groups. This study also analyses `struggle for security-autonomy` which is deemed to be Iran's diplomatic strategy which, from time to time, is aiming to structure a counter balance on the basis of Shia irrendetizm and which is defined to be a key factor, during the period starting from the date of Islamic revolution until today, transformed Shia into a revolution ideology. Today's Iran brought its domination in its region to the the highest level as a result of the US occupation of Iraq and finds a new basis for its expansionist policies in so-called Arab Spring regions. During the same period, the `Shia Crescent` has become an issue on one hand, while discussions on at which level Iran may dominate the region on the other. The aforementioned approach which centres the thesis of which Iran goes after the purpose of structuring the Middle East on sectarian policies basis, is examined hereby by getting into the roots of Shiitinazation which is deemed to be civil religion and politic culture of Iran society. It is also analysed in this study how the expansionism of Iran Shiitinazation become a geopolitical goal by the pragmatist worries in Baghdad, Damascus, Beirut and Sana during the period starting from intervention of Iraq until Arab Spring. 306