12 results on '"Sarı, Neslihan"'
Search Results
2. Necrotising (Malignant) Otitis Externa and Auditory Impairment in Children
- Author
-
Sarı, Neslihan, Demir, Songül, Bayar Muluk, Nuray, Cingi, Cemal, Series Editor, Arısoy, Ayşe Engin, editor, Arısoy, Emin Sami, editor, Bayar Muluk, Nuray, editor, and Correa, Armando G., editor
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
3. Necrotising (Malignant) Otitis Externa and Auditory Impairment in Children
- Author
-
Sarı, Neslihan, primary, Demir, Songül, additional, and Bayar Muluk, Nuray, additional
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
4. Effects of Anatolian Propolis and Hypertonic Saline Combination Nasal Spray on Allergic Rhinitis Symptoms: A Prospective, Multicenter Study
- Author
-
Cingi, Cemal, Bayar Muluk, Nuray, Çukurova, İbrahim, Dündar, Rıza, Osma, Ustün, Bal, Cengiz, Zirek, Alaattin, Budak, Ali, Seyed Resuli, Ali, Selimoğlu, Asif, Tanuğur Samancı, Aslı Elif, Karaoğullarından, Ayşe, Yılmaz, Begüm, Arslan, Bengi, Sizer, Bilal, Cihan, Celalettin, Koca, Çiğdem Fırat, Avcı, Deniz, Aydenizöz, Doğukan, Ünver, Ethem, Alaskarov, Elvin, Gülmez, Emrah, Gündoğan, Fatih, Günay, Gözde, Çetiner, Hasan, Güngör, Hilal, Salcan, İsmail, Gündoğan, Mahmut Emre, Akbay, Makbule Özlem, Akdağ, Mehmet, Kaplama, Mehmet Erkan, Yaşar, Mehmet, Koparal, Mehtap, Kar, Murat, Altıntaş, Mustafa, Torun, Mümtaz Taner, Bozan, Nazım, Sarı, Neslihan, Susaman, Nihat, Küçük, Nurten, Erdoğan, Osman, Gül, Osman, Sancaklı, Özlem, Kundi, Pınar, Budak, Rezzan Okyay, Karaman, Sait, Taşar, Soner, Demir, Songül, Belli, Şeyda, Yağcı, Tarık, Bilici, Taylan, Çelik, Turgut, Yıldırım, Yavuz Sultan Selim, Atayoglu, Ali Timucin, Irkan, Reşat Kubilay, Zorlu, Duygu, and Can, Demet
- Abstract
Objectives:This study aimed to evaluate how Rhinapi nasal spray affects symptoms of allergic rhinitis. Methods:In this prospective, multicenter, observational study, 10,000 patients (comprising 5028 males and 4972 females) exhibiting symptoms of allergic rhinitis (namely, nasal discharge, sneezing, nasal itching, and nasal obstruction) from different centers in different regions of Turkey were enrolled in the study between March 2022 and March 2023. All the patients wanted to participate in the study and were administered Rhinapi one puff to each nostril three times a day, for a period of 3 weeks. Total symptom scores, quality of life (QoL) scores, and otolaryngological examination scores were evaluated before and 3 weeks after treatment. Results:The scores for discharge from the nose, sneezing, nasal pruritus, and blockage of the nose all indicated improvement when compared to pre-medication and post-medication. This difference achieved statistical significance (P< .001). The mean total symptom score fell following treatment (P< .001): whilst the score was 11.09 ± 3.41 before administering Rhinapi; after administration, the average score was 6.23 ± 2.41. The mean QoL scores also altered after medication (P< .001), improving from a mean value of 6.44 ± 1.55 to a mean of 7.31 ± 1.24. Significant improvement was also noted in the scores for conchal color and degree of edema after the treatment had been administered (P< .001). Conclusion:The study demonstrates that Rhinapi nasal spray decreases total symptom scores, and results in improved QoL and otolaryngological examination scores. Propolis spray may be recommended for patients with allergic rhinitis alongside other treatments.
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
5. Deliryum ile İlgili Seçili Kanıt Rehberlerinin İncelenmesi Özet
- Author
-
Yavuz Van Giersbergen, Meryem and Sarı, Neslihan
- Abstract
Deliryumile İlgili Seçili Kanıt Rehberlerinin İncelenmesiÖzet Giriş-amaçDeliryum, hastanede kalış süresini ve mortaliteyiarttıran hızlı başlangıçlı ve geri dönüşümüolabilen bilişsel bozukluk olarak tanımlanmıştır(APA 2013). Sağlık çalışanlarının risk altındaki hastaları belirlemesive hastanede yatan hastalarda deliryumu önlemesi ve yönetmesi önemlidir (RivosecchiRM 2015). Bu çalışmanın amacı; deliryum ile ilgili güncel kanıt rehberlerininincelenmesi ve sonuçlarının paylaşılmasıdır. BulgularDeliryumile ilgili çok sayıda rehberler bulunmaktadır. Bunlar arasında; güncel olanlarkronolojik sıraya göre YaşlılardaDeliryum Demans Depresyon Önleme ve Bakım (RNAO 2016),AğrıAjitasyon Deliryum İmmobilizasyon ve Uyku Rehberi (PADİS 2018), Deliryumriskinin azaltılması ve yönetimi (SIGN 2019), Deliryum: Önleme, Tanı ve Yönetim KlinikRehber(NICE 2019), Avustralya Komisyonu Sağlık Hizmetlerinde Güvenlik veKalite/ Deliryum Klinik Bakım Standartları 2021 (ACSQHC 2021),bulunmaktadır. Bu rehberler özetle deliryum tanılama ve risk değerlendirme, önlemeve yönetme gibi konularda öneriler vermektedir. Deliryumkanıt rehberlerinin önerileri şu başlıklar altında toplanmıştır.*Deliryumtanılama ve risk değerlendirme: Kritik olarak hastayetişkinler, geçerli bir tanılama aracı kullanılarak deliryum açısından düzenliolarak değerlendirilmelidir. İlk görüşmede ve kişinin durumunda bir değişiklikvarsa deliryum risk faktörleri yönünden yaşlı bireyleri değerlendirin (RNAO2016, PADİS 2018) *Deliryumuönlemek için girişimler: Değerlendirmelerindedeliryumu işaret eden bireyler için klinik değerlendirmeleri kullanarak alttayatan nedenleri ve katkıda bulunan faktörleri belirleyin. Kritikhasta yetişkinlerde deliryum için değiştirilebilir risk faktörlerini azaltmaya,bilişi iyileştirmeye ve uyku, hareketlilik, işitme ve görmeyi optimize etmeyeodaklanan çok bileşenli, farmakolojik olmayan bir müdahale kullanınız (RNAO2016, PADİS 2018). Deliryum riski taşıyan bir hastaya, deliryumu önlemek içindavranış, biliş ve fiziksel durumundaki değişiklikler için düzenli olarakizlenir. Uygun müdahaleler, planlı bir kabulden önce veya hastaneye kabulsırasında, hasta ve ailesi veya bakıcısıyla görüşülerek belirlenir (SIGN 2019, ACSQHC2021).*Deliryumunyönetimi: Deliryum teşhisi konan kişilerde, olası altta yatannedeni veya nedenlerin kombinasyonunu tanımlayın ve yönetin (NICE 2019).SonuçSonuçolarak Deliryum ile ilgili rehberlerin ulaşılabilir olması ve sağlıkçalışanları tarafından kullanılması deliryumun önlenmesi ve yönetilmesiaçısından önemlidir.AnahtarKelimeler: deliryum, kanıta dayalı uygulama, hemşire. 
- Published
- 2022
6. Yoğun Bakımda Deliryumda Olan Hastalara Bakım Veren Hemşirelerinin Tükenmişlik Düzeylerinin Belirlenmesi
- Author
-
Yavuz Van Giersbergen, Meryem and Sarı, Neslihan
- Abstract
Yoğun Bakımda Deliryumda Olan Hastalara Bakım Veren HemşirelerininTükenmişlik Düzeylerinin BelirlenmesiGiriş-AmaçYoğun bakım hemşireleri hastalarlasürekli temas halinde olmasından dolayı tükenmişliğe eğilimlidirler (Basar2016). Bununla birlikte, hemşireler, deliryumlu hastalara bakım verirkensıklıkla stres ve kaygı yaşarlar (Thomas N 2021). Bu çalışmanın amacı, bir üniversite hastanesinincerrahi ve dahiliye yoğun bakım ünitelerinde çalışan hemşirelerin tükenmişlikdüzeylerini ve ilişkili bazı faktörleri belirlemektir. YöntemBukesitsel araştırma bir hastanenin yoğun bakım ünitesinde çalışan 120 hemşireile Nisan- Aralık 2021’de gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri,katılımcıların sosyodemografik özelliklerini belirleyen sorulardan, deliryumeğitim alma durumu, deliryumda olan hasta bakma sıklığı ve Maslach TükenmişlikÖlçeği’nden (MTÖ) oluşan bir anket formuyla toplanmıştır. Veriler SPSS 22.0paket programında değerlendirilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcıistatistikler, Mann-Whitney U testi ve Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. BulgularBuçalışmada yer alan hemşirelerin %75,8’i kadın, %60’ı 23-29 yaş aralığında, %77,5deliryumla ilgili eğitim almış, %73,3’ünü yoğun bakımda deliryumda olan hastaile sık karşılaştığı bulunmuştur. Araştırmaya katılan yoğun bakımhemşirelerinin Maslach Tükenmişlik Ölçeği Alt Grupları Puan Ortalamasıincelendiğinde; duyarsızlaşma puan ortalaması 7,8917 orta düzey,duygusal tükenme puan ortalaması 17,2333 orta düzey, kişisel başarıpuanı 21,7167 yüksek olarak bulunmuştur.Eğitimdurumu ile tükenmişlik alt boyutları puanlarıincelendiğinde, duygusal tükenme puanında istatistiksel olarak anlamlıfark bulunmuştur. Deliryum ile ilgili eğitim alma durumu ile tükenmişlikalt boyutları puanları incelendiğinde, duygusal tükenme puanındaistatistiksel olarak fark bulunmuştur. Yoğun bakımda deliryumda olan hastaile karşılaşma durumu ile tükenmişlik alt boyutları puanlarıincelendiğinde, duygusal tükenme puanında istatistiksel olarak farkbulunmuştur (pSonuçYoğunbakım ünitelerinde çalışan hemşireler tükenmişlik sendromu açısından en riskliçalışan gruplarından birisidir. Bu nedenle hemşirelerin belli aralıklarladeğerlendirilip, elde edilen sonuçlara göre çalışma koşullarınıniyileştirilmesi ve tükenmişlik sendromuyla baş etme yöntemleri konusunda eğitimverilmesi önerilebilir.AnahtarKelimeler: Yoğun bakım, tükenmişlik, deliryum Determinationof Burnout Levels of Nurses Caring for Patients with Delirium in Intensive CareUnitIntroduction-PurposeIntensivecare nurses are prone to burnout because they are in constant contact withpatients (Basar 2016). However, nurses often experience stress and anxiety whencaring for patients with delirium (Thomas N 2021). The aim of this study is todetermine the burnout levels of nurses working in the surgical and internalmedicine intensive care units of a university hospital and some relatedfactors.MethodThiscross-sectional study was conducted in April-December 2021 with 120 nursesworking in the intensive care unit of a hospital. The data of the study werecollected with a questionnaire form consisting of the questions determining thesociodemographic characteristics of the participants, the level of education indelirium, the frequency of seeing patients in delirium, and the Maslach BurnoutScale (MBI). The data were evaluated in the SPSS 22.0 package program.Descriptive statistics, Mann-Whitney U test and Kruskal Wallis test were usedto evaluate data.ResultsItwas found that 75.8% of the nurses in this study were women, 60% were betweenthe ages of 23-29, 77.5% had received training on delirium, and 73.3% were inintensive care with delirium patients. When the Maslach Burnout Scale SubgroupScores of the intensive care nurses participating in the research wereexamined; The mean depersonalization score was 7.8917 moderate, the emotionalexhaustion mean score was 17.2333 moderate, and the personal achievement scorewas 21.7167 high. When the educational status and burnout sub-dimensions scoreswere examined, a statistically significant difference was found in theemotional exhaustion score. When the educational status about delirium and thescores of the burnout sub-dimensions were examined, a statistical differencewas found in the emotional exhaustion score. When the situation of encounteringa patient with delirium in the intensive care unit and the scores of theburnout sub-dimensions were examined, a statistical difference was found in theemotional exhaustion score (pConclusionNursesworking in intensive care units are one of the most risky working groups interms of burnout syndrome. For this reason, it may be recommended to evaluatenurses at regular intervals, to improve working conditions according to theresults obtained and to provide training on methods of coping with burnoutsyndrome.Keywords:Intensive care, burnout, delirium
- Published
- 2022
7. Öğretmen Adaylarının 21.yy Yeterlik Algıları ile STEM Eğitimi Tutumları Arasındaki Kanonik İlişki.
- Author
-
Buldur, Aycan and Sarı, Neslihan
- Subjects
PRESCHOOL teachers ,STEM education ,PRESCHOOL children ,TWENTY-first century ,GRADE levels ,STATISTICAL correlation - Abstract
Copyright of Pamukkale University Journal of Education is the property of Pamukkale University Journal of Education and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
8. Mardin’de Bir Özel Eğitim Merkezinde İşitme Kayıplı Çocukların TEDİL-3 Testi ile Değerlendirilmesi
- Author
-
Sarı, Neslihan, İmrak, İbrahim Halil, and Tıp Fakültesi
- Subjects
Rehabilitasyon ,işitme kaybı ,demografi ,koklear implantasyon ,Rehabilitation ,hearing loss ,demography ,cochlear implantation - Abstract
ABS TRACT Objective: To assess the conditions based on Early Language Development Test (TEDIL-3) scores after rehabilitation in children with hearing loss who continue special education in a single centre in Mardin, a city in southeast Türkiye. Material and Methods: Demography, auditory findings, depression status of 53 (53% male, 47% female, aged 3-7 years) children, given a special education, in July and October 2021, were evaluated by TEDIL-3 test. Group P consisted of patients with scores above average and F group consist of children having scores below average on the TEDIL-3 test. Scores in different characteristics and between groups were compared with analysis of correlations and factor analysis. Results: As a result of the study, 30 (57%) children have been found to be in Group P, 23 (43%) of them in Group F. Statistical significance and higher scores were seen in children with families with monolanguage than bilanguage (p0.05). Conclusion: Bilingualism and the higher age of diagnosis in hearing loss are major negative factors that we encounter in the auditory rehabilitation by TEDIL scores in Mardin. Correct and compulsory implementation in NHS and raising awaireness on both issues will contribute to auditory rehabilitaion in children in Mardin, ÖZET Amaç: Türkiye’nin güneydoğusunda bir şehir olan Mardin’de, tek merkezde özel eğitime devam eden işitme kayıplı çocuklarda rehabilitasyon sonrası Erken Dil Gelişim Testi [Early Language Development Test (TEDIL-3)] skorları üzerinden durum değerlendirmesi yapmaktır. Gereç ve Yöntemler: Temmuz ve Ekim 2021 tarihleri arasında özel eğitim verilen 53 (%53 erkek, %47 kadın, 3-7 yaş arası) çocuğun demografi, işitsel bulgular, depresyon durumu TEDIL-3 testi üzerinden etkisi araştırıldı. Grup P, TEDIL-3 testinde ortalamanın üzerinde puan alan hastalardan, F grubu ise ortalamanın altında puan alan çocuklardan oluşturuldu. Farklı özelliklerde ve gruplar arası skorlar korelasyon ve faktör analizi ile karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışma sonucunda, 30 (%57) çocuk P grubunda, 23 (%43) çocuk F grubunda bulundu. Tek dilli ailelerin çocuklarında 2 dilli ailelere göre istatistiksel anlamlı derecede skorlar daha yüksek görüldü (p0,05). Koklear implant yaşı, tanı yaşı ile korele idi (p=0,013, n=35, r=0,64). Yenidoğan işitme taramasının (YIT) prognostik önemi olmasına rağmen YIT’de çocukların %41,5’i yanlış pozitifti ve %7,5’inin YIT’ye başvurusu yoktu (p>0,05). Sonuç: İki dillilik ve ileri tanı yaşı, Mardin’de TEDIL skorları üzerinden işitsel rehabilitasyonda karşımıza çıkan olumsuz faktörlerdendir. YIT’de doğru ve zorunlu uygulanması ve her iki konuda bilinçlendirme, çocuklarda işitsel rehabilitasyona katkı sağlayacaktır.
- Published
- 2022
9. Inferior Turbinate Variations: A Radioanatomic Study.
- Author
-
Demir, Berin Tuğtağ, Sarı, Neslihan, and Çankal, Fatih
- Subjects
TURBINATE bones ,NASAL cavity ,HYPERTROPHY ,COMPUTED tomography ,PARANASAL sinuses - Abstract
Objective: Although inferior turbinate variations are asymptomatic in most cases, symptoms may occur due to inferior turbinate hypertrophy or nasal cavity obstruction. They may even play a role in rhinogenic headache or allergic fungal sinusitis. This study, which has been studied very little and is not found much in the literature, was carried out to investigate and clinically evaluate inferior turbinate variations, Methods: This study was conducted with a total of 376 patients, 176 women (44.8%) and 200 men (50.9%), with a mean age of 36.73 ± 11.62 years, who underwent paranasal sinus computed tomography. Inferior turbinate variations were evaluated in the sections. Results: It was determined that 4.5% (n = 17) of the patients had inferior turbinate variation and 95.5% (n = 359) had no variation. Anatomical variations of inferior turbinate on paranasal sinus computed tomography scan of the 376 patients were examined: serrated 10 (2.5%), bullous 3 (0.8%), paradoxical 1 (0.3%), accessory bifid 2 (0.5%), and hypoplasia 1 (0.3%). Conclusions: In this study, it was determined that inferior turbinate variations were more prevalent than expected, and accessory bifid, serrated, and paradoxical subgroups, which have been reported to be very rare in the literature, were more commonly seen than expected. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
10. Evaluation of laryngopharyngeal reflux in patients with suspected laryngopharyngeal reflux, chronic otitis media and laryngeal disorders
- Author
-
Bercin, Sami, Kutluhan, Ahmet, Yurttas, Veysel, Yalcıner, Gokhan, Bozdemir, Kazım, and Sarı, Neslihan
- Published
- 2008
- Full Text
- View/download PDF
11. Common and atypical otorhinolaryngological findings of Covid-19.
- Author
-
Sarı, Neslihan, Arslan, Nurgül, and Değer, Vasfiye Bayram
- Subjects
- *
COVID-19 , *SYMPTOMS , *PROGNOSIS , *BLOOD groups , *RHINORRHEA , *SMELL disorders , *SNEEZING - Abstract
Purpose: Several atypical presentations of COVID-19 like anosmia, conjuctivitis, and gastrointestinal findings are seen in the literature. The purpose of this study was to investigate the common and atypical symptoms of COVID-19 among the patients admitted to the otorhinolaryngology (ENT) outpatient clinic. Materials and Methods: This case series was conducted with 49 patients who applied to hospital between April 1, 2020 and April 30, 2020. Common and atypical otolaryngological findings were recorded. Sociodemographic findings and blood parameters were also evaluated. Results: Of the patients, 59.18% were aged 40 and over, 46.94% were of the A blood group, 55.10% were male and 24.49% were smokers, 51.02% had a chronic disease. Among typical symptoms; fever (71.43%), a dry cough (46.94%), shortness of breath (42.86%) was seen. Diarrhea (48.98%), runny nose (51.02%), nasal congestion (42.85%), sore throat (22.44%), headaches (32.65%), 18.36% olfactory disorder, 26.53% gustatory disturbance were noted. Olfactory and gustatory disturbances are found to be related to good prognosis and mild clinical course. The difference between Hg and D–dimer levels of the female and male patients were found to be statistically significant. The D-dimer levels determined in the present study were higher than those reported in the literature. Conclusion: While COVID-19 present with common symptoms, sometimes atypical symptoms can be the only finding during initial application to the hospital. Olfactory and gustatory disturbances point to the effects of COVID19 on neurons. Neuronal effects like olfactory and gustatory disturbances should be closely monitored in COVID-19 patients in long term. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
12. The incidence of pressure ulcer in patients on mechanical ventilation andeffects of selected risk factors on pressure ulcer development.
- Author
-
Karayurt Ö, Akyol Ö, Kılıçaslan N, Akgün N, Sargın Ü, Kondakçı M, Ekinci H, and Sarı N
- Subjects
- Humans, Incidence, Intensive Care Units, Respiration, Artificial, Risk Factors, Pressure Ulcer epidemiology
- Abstract
Background/aim: This study aimed to determine the incidence of pressure ulcers in patients on mechanical ventilation and selected risk factors likely to play a role in pressure ulcer development., Materials and Methods: The study included 110 patients recruited from an anesthesia critical care unit of a university hospital. Data were collected with a demographic and clinical characteristics form. The form was composed of questions about demographic characteristics and clinical features including diagnosis, duration of mechanical ventilation, general well-being, oxygenation, perfusion, and skin condition., Results: The incidence of pressure ulcer was 15.5%. Duration of mechanical ventilation was longer and the body mass index was higher in patients developing pressure ulcers than in those without pressure ulcers. Additionally, 90.11% of patients with pressure ulcers had edema and 82.35% of patients with pressure ulcers received vasopressin. The patients with pressure ulcers had higher PH levels, lower PaO2 levels, higher PCO2 levels, lower SaO2 levels, and higher urine output., Conclusion: It can be recommended that nurses and other health professionals should be aware of factors playing a role in pressure ulcer development and should be able to conduct appropriate interventions to prevent pressure ulcers.
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.