Search

Küreselleşmenin neden olduğu rekabetçi ve dinamik pazar koşulları, imalat ve lojistik sektörleri başta olmak üzere birçok sektör için dijital dönüşüm ve teknoloji yatırımlarını zorunlu kılmaktadır. Günümüzde işletmelerin lojistik anlayışları, stoksuz ve tam zamanında gibi karmaşık sevkiyat ve teslimat stratejilerini içeren, maksimum verimli tedarik zincirleri gerektirir. Lojistik operasyonları için geçerli tüm bu prensipler, işletme içerisindeki malzeme ve bilgi akışını sağlayan iç lojistik sistemleri için de geçerlidir. İç lojistik sistemleri, tedarik zincirlerinin önemli unsuru ve darboğazıdır. Karma model montaj hatlarına sahip otomotiv endüstrisinde, montaj bölgelerine parça besleme operasyonları en zorlu ve karmaşık süreçlerden birisidir. Müşteri taleplerinin çeşitliliği ve değişkenliği, üretim tesislerinde hareket gören parça miktarını ve kompleksiteyi fazlasıyla artırmıştır. Bu yüzden, montaj hatlarına parça besleme sistemlerinin tasarımı, üretim sisteminin performansını, verimini ve kalitesini çok yakından etkiler. Son yıllarda araştırmacılar, Endüstri 4.0 ve Lojistik 4.0 anlayışının getirdiği dijital dönüşüm rüzgârının da etkisiyle, parça toplama sistemlerinin verimliliğini artırmaya yardımcı olan çeşitli teknoloji yardımlı parça toplama teknikleri geliştirmişlerdiler. Bu çalışmada, öncelikle parça toplama sisteminin, iç lojistik uygulamalarındaki yeri ve önemi tanımlanmış, sonrasında da manuel parça toplama sistemlerinin diğer teknoloji yardımlı parça toplama sistemlerine göre kıyaslaması yapılmıştır. Bu sayede, teknoloji yardımlı parça toplama sistemlerinin araştırılması ve tasarımı, çeşitli sektörlere bir fırsat sunarak yönetim odaklı verimlilik kriterlerine göre işletmelere uygun sistemin ve teknolojinin seçilmesi için yardımcı olacağı düşünülmüştür., The competitive and dynamic market conditions brought by the globalization necessitate digital transformation and technology investments for many sectors, especially the manufacturing, logistics and service sectors. Today's logistics understanding of businesses requires maximum efficient supply chains that include complex delivery strategies such as stock-free and just-in-time. All these principles, which are valid for logistics operations, are also valid for internal logistics systems that provide material and information flow within the enterprise. Internal logistics systems are an important element and bottleneck of supply chains. The supply of parts to assembly areas is one of the most challenging and complex processes in automotive industries with mixed model assembly lines. The diversity and variability of customer demands greatly increased the amount and variety of moving parts in production facilities. Therefore, the design of the parts feeding system to the lines very closely affects the performance, efficiency and quality of the production system. Part or order picking operations are one of the most labor and time-consuming processes in intralogistics systems. In recent years, researchers have developed various technology-assisted parts picking techniques that help increase the efficiency of part kitting systems, with the effect of the digital transformation wind brought by Industry 4.0 and Logistics 4.0 wind. In this study, the importance of the parts kitting system in intralogistics applications was defined, and then the comparison of manual part kitting systems with other technology assisted part kitting systems was made. In this way, it is thought that the research and design of technology-assisted parts kitting systems will help to select the technology that is focused on efficiency criteria and suitable for the sectors.

Günümüzde yalın yaklaşım, işletmeler açısından anahtar kabul edilmekte, son yıllarda alanyazında bu yaklaşıma dayanan yöntemler içerisinde Değer Akışı Haritalandırma (DAH) Yönteminin bir işletmedeki değer akışı koşullarına bütüncül bir bakış sağlamada sade ama etkili bir yöntem olarak öne çıktığı tartışılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Vaka Çalışması Yaklaşımı esas alınarak DAH Tekniğinin bir üretim prosesine uygulanması ile israfların nasıl ortadan kaldırılabileceğini ve iyileştirmelerle verimlilik artışı sağlanabileceğini incelemektir. Bu amacı karşılayabilmek için ilgili alanyazın incelenerek, Vaka Çalışması Yaklaşımıyla seçilen bir otomotiv firması ve dolasıyla bu firmanın bir fabrikasındaki bir parça üretim prosesi ele alınmış ve DAH uygulaması ile bu prosesin verimliliği arttırılmaya çalışılmıştır. Çalışmada, ele alınan üretim prosesi kapsamında; Belge, Gözlem ve Odak Grup Görüşmesi yöntemlerinden yararlanılarak veri toplanmıştır. Verilerin analiz edilmesi ile öncelikli olarak mevcut Değer Akış Haritası çıkarılmış ve sonrasında analiz sonuçlarına dayanarak geliştirilen iyileştirmelerle gelecek durum için Değer Akış Haritası tekrar çizilmiştir. Bu süreçlerde, oluşturulan beyin fırtınası takımı ile birlikte çalışılmıştır. Gerçekleştirilen uygulama ile özellikle çevrim zamanı ve makineler konusunda önemli verimlilik artışları sağlanmıştır. Uygulama süreçleri mümkün olduğunca ayrıntılı ve açık olarak tanımlanmaya çalışılmıştır. Dolayısıyla çalışmanın hem kavramsal alanyazına hem de özellikle üretim sektörlerindeki karar alıcılara katkı sağlayıcı ipuçları içeren bir niteliğe sahip olduğu söylenebilir., Nowadays, the lean approach is accepted as a key for business operations. In recent years, Value Stream Mapping (VSM) technique based on lean approach has emerged in the literature as a simple but effective method to provide a holistic view to the state of the value stream in a business. The objective of this study is to monitor how the non-value added (waste) work steps can be removed and productivity growth can be achieved by applying the VSM technique. For this purpose, after literature review, an automotive firm is chosen with case study approach and a production process in that firm is analysed in order to increase productivity with VSM technique. Within the context of the production process, data is collected with focus group method and observation. Following data analysis, value stream map both for current and future situations are prepared in line with analysis results. In case study, implementation processes are defined clearly and remarkable efficiency gains in terms of cycle time and machine availability are achieved. As a result, the study may contribute to conceptual framework in literature and decision making process in production.